Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, Mü'minleri bırakıp da Kafirleri evliya edinmesinler. Kafirleri evliya edinenin, Allah'la bir bağı kalmaz. Ancak onlardan korunmanız başka. Allah, sizi, kendisine karşı gelmekten sakındırır. Dönüşünüz yalnızca Allah'adır....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman edenler Allah yolunda savaşırlar, Kafirler de tağutun yolunda savaşırlar. O halde şeytanı evliya edinenlerle savaşın. Kuşkusuz, şeytanın hilesi/düzeni zayıftır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence edinen, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Hiç kimsenin kazandığı şeyle bir felaket yaşamaması için Kur'an ile uyar. O kimse için Allah'tan başka ne bir veli ne de bir şefaatçi vardır. O, bütün varlığını fidye olarak verse de ondan kabul edilmez. Onlar, kazandıklarından dolayı mahvolan kimselerdir. Onlar için kaynar sudan bir içecek ve can yakıcı bir azap vardır....
Hicr Suresi, 96. Ayet:
Allah'ın yanı sıra başka ilah edinenler, yakında gerçeği anlayacaklar!...
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun sultanlığı, ancak kendisini veli edinen ve Allah'a ortak koşan kimseler için söz konusudur....
Kəhf Suresi, 15. Ayet:
"İşte bunlar, O'nun yanı sıra ilahlar edinenler bizim halkımızdır. Onların ilahlığını gösteren açık bir yetki belgesi getirselerdi ya! Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?"...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Hevasını ilah edinen kimseyi görüyorsun! Onun sorumluluğunu sen üstlenebilir misin?...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'ın yanı sıra veliler edinenlerin durumu, kendisine dişi örümceğin evini ev edinenin durumu gibidir. Kuşkusuz evlerin en dayanıksızı dişi örümceğin evidir. Keşke bunu kavrayabilselerdi....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat edin! Halis din yalnızca Allah'a aittir. O'nun yanı sıra veliler edinenler: "Onlara, bizi Allah'a daha yakın bir seviyeye yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz." diyorlar. Allah, hakkında tartıştıkları şey için hükmünü verecektir. Allah, yalancı ve azılı nankörleri doğru yola iletmez....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce Medine'yi yurt edinen ve kalplerine iman yerleşmiş olanlar, kendilerine hicret edenleri severler. Onlara verilen ganimetlerden dolayı, -kendileri muhtaç olsa bile- kalplerinde bir kaygı, kıskançlık duymazlar. Onları kendilerine tercih ederler. Kim, kendisini cimrilikten korursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
(45—46) Sabır ve namaz ile (Allah'tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah'a kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
(45—46) Sabır ve namaz ile (Allah'tan) yardım isteyin. Gerçi bu, Allah'a kavuşacaklarına ve ancak O'na döneceklerine kesin bilgi (ve inanç) edinen saygılı kimselerden başkasına ağır ve sıkıcıdır....
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve (onun yerine) Süleyman'ın hükümdarlığı sırasında şeytanca niyetler taşıyan kimselerin telkin ede geldiklerine uyarlar. Hakikati inkar eden Süleyman değildi, ama o şeytanca niyetler taşıyan kişiler halka sihir öğreterek hakikati inkar ettiler; -ve onlar, Babil'deki iki melek Harut ve Marut vasıtasıyla ihdas edilene (uyarlar)- gerçi bu ikili, öncelikle, "Biz sadece ayartıcılar; sakın (Allah'ın vahyettiği) hakikati inkara yeltenmeyin!" şeklinde uyarıda bulunmadan hiç kimseye onu öğretmediler. Ve...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
Ve insanlardan bir kısmı, Allah'tan başka “eş ve ortak (putlar)” edinenler, onları (eş ve ortak edindikleri şeyleri), Allah'ı sever gibi severler. (Oysa) âmenû olanların Allah'a olan sevgileri çok daha kuvvetlidir. Ve zulmedenler, azap görecekleri (azaba uğrayacakları) zaman, bütün kuvvetin tamamen Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın şiddetli azabı olduğunu keşke görselerdi (bilselerdi)....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
ALLAH'tan başkasını tanrı edinen ve ALLAH'ı sever gibi onları seven kimseler var. İnananlar ise en çok ALLAH'ı sever. O zulmedenler, azabı gördükleri zaman tüm gücün ALLAH'a ait ve ALLAH'ın azabının çetin olduğunu anlayacaklarını bir bilselerdi!...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlar içinde Allahdan gayrisini (Ona) emsal edinen adamlar da vardır ki onlara Allaha olan sevgi gibi muhabbet beslerler. Îman edenlerin Allaha sevgisi ise (her şeyden) sağlamdır. (Allaha eş tutarak nefislerine) zulmedenler azabı görecekleri zaman bütün kuvvet (ve kudret) in hakıykaten Allahın olduğunu ve Allahın hakıykaten pek çetin azâblı bulunduğunu (gözleriyle görür gibi) bilselerdi... ...
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnanıp hicret eden ve Allah yolunda uğraşıp didinenlere gelince, onlar Allah'ın rahmetini umarlar. Allah çok affedici, çok merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Henüz kendilerine dokunmadan veya mehir belirlemeden kadınları boşamanızda size günah yoktur. Zengin kudretince, eli dar olan, kendi halince olmak üzere onlara münasip tarzda müt’a versin. İyiliği şiar edinenlere, bunu yapmak bir borçtur....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Kendilerine temas etmeden veya bir mehir belirlemeden kadınları boşamanızda da size bir günah yoktur. Bu durumda onları gönül alacak birşeyle faydalandırın. İmkânı geniş olan kendi gücüne göre, darda olan da yine kendi gücüne göre, örfe uygun birşeyler versin. İyiliği ilke edinenlere yaraşan budur....
Ali-İmran Suresi, 23. Ayet:
Tevrat’dan kendilerine bir miktar nasip verilenleri görmez misin ki, aralarında hüküm vermek için Allah’ın kitabına dâvet olunuyorlar da sonra onlardan bir zümre, o Tevrat’ın hükmüne arkasını çeviriyor. Onlar böyle hakikatlerden yüz çevirmeyi âdet edinenlerdir. (Bu âyet-i kerime, zina eden iki yahudi hakkında nâzil olmuştur: Hazreti Peygamber Efendimizin hakemliğine müracaat etmişler ve Rasûlü Ekrem Aleyhisselâm Tevrat ahkâmına göre recmedilmelerine “taşlanarak öldürülmelerine” hüküm verince kız...
Ali-İmran Suresi, 85. Ayet:
Ve men yebtegi gayrel islâmi
dînen
fe len yukbele minh(minhu), ve huve fîl âhireti minel hâsirîn(hâsirîne). ...
Ali-İmran Suresi, 85. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
yebtegi
: arar, ister
3.
gayre el islâmi
: İslâm'dan başka
4.
dînen
: bir dîn
Ali-İmran Suresi, 142. Ayet:
Yoksa siz, Allah içinizden uğraşıp didinenleri seçmeden, sabredenleri seçmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?...
Ali-İmran Suresi, 175. Ayet:
1.
innemâ
: ancak, sadece, fakat
2.
zâlikum
: böylece
3.
eş şeytânu
: şeytan
4.
yuhavvifu
: korkutur
Ali-İmran Suresi, 175. Ayet:
Fakat şeytan, böylece ancak kendi dostlarını (onu dost edinenleri) korkutur. Artık onlardan korkmayın ve eğer sizler mü'min iseniz, (sadece) Ben'den korkun....
Ali-İmran Suresi, 175. Ayet:
Size o haberi getiren kesinlikle şeytandır, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların takımıdır. Kendisini veli-otorite edinenleri korkutabilir; dostlarını grup grup üstünüze salar. Onların velayeti-otoritesi altına, kontrolüne girmeyin. Onlardan korkmayın, eğer mü’minseniz bana isyandan korkun....
Nisa Suresi, 107. Ayet:
Nefislerine hainlik edenlerden yana mücadele etme, çünkü Allah, hainliği adet edinen günahkarı sevmez....
Nisa Suresi, 117. Ayet:
(117-11) 9 Onlar Allah'i birakip tanricalara taparlar ve: «Elbette senin kullarindan belli bir takimi alip onlari saptiracagim, onlara kuruntu kurduracagim, develerin kulaklarini yarmalarini emredecegim, Allah'in yarattigini degistirmelerini emredecegim» diyen, Allah'in lanet ettigi azgin seytana taparlar. Allah'i birakip seytani dost edinen suphesiz aciktan aciga kayba ugramistir....
Nisa Suresi, 117. Ayet:
(117-119) Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: 'Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim' diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır....
Nisa Suresi, 118. Ayet:
(117-11) 9 Onlar Allah'i birakip tanricalara taparlar ve: «Elbette senin kullarindan belli bir takimi alip onlari saptiracagim, onlara kuruntu kurduracagim, develerin kulaklarini yarmalarini emredecegim, Allah'in yarattigini degistirmelerini emredecegim» diyen, Allah'in lanet ettigi azgin seytana taparlar. Allah'i birakip seytani dost edinen suphesiz aciktan aciga kayba ugramistir....
Nisa Suresi, 118. Ayet:
(117-119) Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: 'Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim' diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
Onları doğru yoldan saptıracağım, olmaz isteklere sürükleyeceğim, putlara hayvanlar adatacağım da onların kulaklarını yarmalarını, Allah'ın yarattığını bozmalarını emredeceğim. Allah'ı bırakıp Şeytan'ı dost edinen, apaçık bir zarara düşmüş, ziyana uğramıştır....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
(117-11) 9 Onlar Allah'i birakip tanricalara taparlar ve: «Elbette senin kullarindan belli bir takimi alip onlari saptiracagim, onlara kuruntu kurduracagim, develerin kulaklarini yarmalarini emredecegim, Allah'in yarattigini degistirmelerini emredecegim» diyen, Allah'in lanet ettigi azgin seytana taparlar. Allah'i birakip seytani dost edinen suphesiz aciktan aciga kayba ugramistir....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
(117-119) Onlar Allah'ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: 'Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim' diyen, Allah'ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
Onları mutlaka saptıracağım, olmayacak kuruntulara boğacağım. Onlara emredeceğim; davarların kulaklarını yaracaklar, emredeceğim; Allah'ın yaratışını değiştirecekler. Allah'ı bırakıp şeytanı dost edinen kimse; şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
onları saptıracağım ve boş hevesler, özlemler ile dolduracağım; ben onlara emredeceğim, onlar da (putperestçe bir kurban adeti olarak) deve(lerin) kulaklarını kesecekler; ve ben onlara emredeceğim, onlar Allahın mahlukatını ifsad edecekler!" Ama Allahı bırakıp Şeytanı kendilerine rehber edinenler, kesinlikle ziyana uğrarlar....
Nisa Suresi, 125. Ayet:
Ve men ahsenu
dînen
mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen). Vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen)....
Nisa Suresi, 125. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
ahsenu
: ahsen, en güzel, daha güzel
3.
dînen
: dîn bakımından,
dînen
4.
mimmen (min men)
: ...
Nisa Suresi, 125. Ayet:
Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm'in dînine tâbî olmuş ve vechini (fizik vücudunu) Allah'a teslim ederek muhsin olan kimseden,
dînen
daha ahsen kim vardır. Ve Allah, Hz. İbrâhîm'i dost edindi....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Onlar, mü’minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah’a aittir....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri candan dost, müttefik, veli edinenler, kâfirleri kendilerine hâkim hale getirerek işlerini, onların ellerine bırakanlar, onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Bilsinler ki, izzet ve şeref, kudret ve hükümranlık bütünüyle Allah’a aittir....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Onlar mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinenlerdir. Onların yanında şeref mi arıyorlar? Oysa şeref tümüyle Allah'a aittir....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Onlar mü'minleri bırakıb kâfirleri dost edinenlerdir. İzzet (-ü şevket) i onların yanında mı arıyorlar? Hakıykî bütün ululuk ve kudret Allahındır. ...
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Müminleri bırakıp hakikati inkar edenleri müttefik edinenlere gelince, onlarla şeref kazanacaklarını mı umuyorlar? Unutmayın ki asıl şeref (yalnız) Allaha aittir....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Onlar, mü'minleri bırakıp da kâfirleri kendilerine dost edinenlerdir. Yoksa onlar, kâfirlerin yanında üstünlük ve şeref mi arıyorlar? Halbuki üstünlük ve şeref tümüyle Allah'ındır....
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Hurrimet aleykumul meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bil ezlâm(ezlâmi), zâlikum fisk(fiskun), elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevn(vahşevni) el yevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum ni’metî ve radîtu lekumul islâme dînâ(
dînen
) fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâ...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
1.
hurrimet
: haram kılındı
2.
aleykum(u)
: sizin üzerinize, size
3.
el meytetu
: ölü, kesilmeksizin ölen hayvan
4.
ve ed demu<...
Maidə Suresi, 51. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, yahudileri ve hristiyanları, kamu görevlerini icraya yetkili kılmayın. Candan dost, müttefik, veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostu, müttefikidirler, birbirlerinin tarafını tutarlar. Sizden kim onların hâkimiyetini kabul eder, dost edinirse, o onlardandır. Allah, düşmanlarını dost edinen, başlarına otorite yapan zâlim bir kavmi doğru yola sevketme lütfunda bulunmayacak....
Maidə Suresi, 51. Ayet:
Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirinin velisidir. Sizden onları veli edinen, onlardan olur. Allah ise zalimler güruhuna yol göstermez....
Maidə Suresi, 56. Ayet:
Allah'ı, O'nun resulünü ve iman edenleri dost edinen/Allah'tan, O'nun resulünden ve iman edenlerden yüz çeviren bilsin ki, galip gelecek olanlar Allah'ın taraftarlarıdır....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: yaşarken Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
3.
lâ tettehızû
: edinmeyin
4.
ellez...
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayi dileyenler)! Sizden önce kendilerine Kitap verilmiş olanlardan, dîninizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve de kâfirleri velîler (dostlar) edinmeyin. Ve eğer mü'minlerseniz, Allah'a karşı takva sahibi olun....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman edenler. . . Sizden önce kendilerine hakikat bilgisi verilenlerin, dininizi alay, eğlence konusu edinenlerini ve hakikati inkâr edenleri velîler edinmeyin! Eğer iman ehliyseniz Allâh'tan korunun!...
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inanıyorsanız, Allah'tan korkup sakının....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; eğer müminler iseniz....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey inananlar, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kafirleri dostlar (veliler) edinmeyin. Ve eğer inançlılarsanız Tanrı'dan korkup sakının....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman edenler, sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi, alay ve oyun (konusu) edinenleri ve kâfirleri dostlar (veliler) edinmeyiniz. Ve eğer inanıyorsanız, Allah'tan korkup sakının....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilmiş olanlardan sizin dininizi oyun ve eğlence edinenler ile kâfirleri kendinize veli tutmayın. Eğer mü'min iseniz Allah'tan korkun....
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının....
Ənam Suresi, 12. Ayet:
'Göklerdeki ve yerdeki varlıklar ve imkânlar kimindir, kimin tasarrufundadır?' diye sor. 'Rahmetini ve merhametini ihsan edeceğini yazılı olarak kendisine farz kılan, ilke edinen Allah’ındır' de. Sizi, gerçekleşeceğinde ve hesaba çekileceğinizde şüphe olmayan kıyamet gününe elbette toplayıp getirecektir. Kendilerini, birbirlerini zarara, ziyana uğratanlar, işte onlar iman etmeyecekler....
Ənam Suresi, 12. Ayet:
De ki: "Kime aittir göklerde ve yerde olan her şey?" De ki: "Rahmeti ve şefkati kendisine ilke edinen Allaha". O, (varlığı) her türlü şüphenin üstünde olan Kıyamet Günü hepinizi bir araya mutlaka toplayacaktır: ama kendilerine yazık edenler (var ya), işte (Ona) inanmayı reddedenler onlardır;...
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Kendilerinin dînini bir oyun ve bir eğlence edinenleri bırak. Ve onları dünya hayatı aldattı. Ve de kazandıklarından (kazandıkları nâkıs derecelerden) dolayı nefsin helâk olacağını, onunla hatırlat. Onun için Allah'tan başka bir dost ve bir şefaatçi yoktur. O, bütün fidyeleri verse de ondan alınmaz (kabul edilmez). İşte onlar kazandıklarından dolayı helâk olmuş kimselerdir. İnkâr etmiş oldukları şeylerden dolayı, onlar için kaynar sudan bir içecek ve elîm bir azap vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur'an'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azab vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyuncak ve eğlence edinenleri, dünya hayatının aldattığı kimseleri (kendi hallerine) bırak (da bocalayıp dursunlar). Ve Kur'ân ile şunu hatırlat ki, bir kimse kendi kazandığı ile kendini mahvetmeye görsün, (o takdirde) onun için Allah'tan başka ne bir yakın dost, ne de bir şefaatçi vardır. Her türlü fidyeyi de verse kendisinden alınmaz. Kazandıklarına karşılık mahvolanlar işte bunlardır. (Evet) bunlar için inkârlarına karşılık çok kaynar bir içki ve elem verici bir azâb vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felâkete dûçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. İnkâr ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Bırak o dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatı kendilerini aldatmış bulunan kimseleri de bu vesiyle ile şunu ıhtar et ki bir nefis kendi kesbiyle besalet kabzasına düşmeye görsün o vakıt Allahın huzurı celâlinde ona başka ne bir sahabet eden bulunur ne bir şefaat, her dürlü fidyeyi denkleştirse bile kabul edilmez, onlar azâbın kabzai besaletine teslim olunmuş kimselerdir, nankörlük ettiklerinden dolayı onlara sâde hamîmden bir şerab ve elîm bir azâb vardır...
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının kendilerini aldattığı kimseleri bırak! Bu vesile ile şunu da ihtar et ki: «Bir kimse yaptıkları yüzünden azabın pençesine düşmeye görsün, o zaman Allah'ın yüce huzurunda O'ndan başka ne bir koruyucu, ne de bir şefaatçi bulunur. Her türlü fidyeyi denkleştirse bile kabul edilmez. Onlar azabın pençesine düşmüş kimselerdir. Nankörlük ettiklerinden dolayı onlara kaynar sudan bir içecek ve gayet acı bir azap vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve kendilerini dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak! Ve hiçbir kimsenin kazandığı şey yüzünden kendisini helake atmamasını, kendisi için Allah'tan başka hiç bir dost ve hiçbir şefaatçi bulunmadığını Kur'ân ile hatırlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varını feda etse, kendisinden alınmaz. Onlar kazandıkları şey yüzünden helake uğratılmışlardır. Onlar için, inkâr ettiklerinden dolayı kaynar bir içecek ve can yakıcı bir azab vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kuran'la) hatırlat ki, bir nefs kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Tanrı'dan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfretmelerinden dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azab vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen, kendilerini dünyâ hayaatı aldatmış bulunan kimseleri (öylece haaline) bırak. Sen yalınız onunla (Kur'an ile) va'z et ki hiç bir kimse kazandığı (günâh) yüzünden helake sürüklenib atılmasın. Ona Allahdan ne bir yâr, ne de bir şefaatçi yokdur. O, bütün varını fidye olarak verse yine ondan alın (ıb kabul olun) maz. Onlar (dünyâda) kazandıkları (günâhlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. Küfr-ü inkâr etmekde oldukları (hakıykatler) den dolayı kayn...
Ənam Suresi, 70. Ayet:
O hâlde dinlerini bir oyun ve bir eğlence edinen ve dünya hayâtı kendilerini aldatan kimseleri bırak; hem (sen) onunla (o Kur’ân ile) nasîhat et ki, bir kimse kazandığı(günahlar) yüzünden helâke düşürülmesin! Ona Allah’dan başka ne bir dost, ne de bir şefâatçi vardır. (Azâbı kendinden men' etmek için) her türlü fidyeyi fedâ edecek de olsa, ondan alınmaz....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Bırak o dinlerini oyun ve eğlence edinenleri; dünya hayatının aldattığı kimseleri. Sen, onunla öğüy ver ki Allah'tan başka dostu ve şefaatçısı olmayan bir kimse; kazandığından ötürü yok olmasın. O, bütün varını fidye olarak verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıklarından ötürü yok olanlardır. Küfür edegeldiklerinden dolayı onlara, kaynar sudan içecek ve elim bir azab vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak; sen Kur’an ile, kişinin, kendi kazancı yüzünden, Allah’tan başka bir dost ve şefaatçinin bulunmadığı ahirette tehlikeye düşmemesi için öğüt ver. Zira o kişi, bütün varlığını fidye olarak verse bile, kendisinden alınıp kabul edilmez. İşte bunlar, kendi kazandıkları yüzünden tehlikeye girmiş kimselerdir. Kafir olmaları dolayısıyla onlar için kaynar bir içecek ve acı bir azap vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur'an'la) hatırlat ki, bir nefis,kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne de bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azab vardır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence edinen, dünya hayatına aldanmış kimseleri bırak. Fakat sen Kur'ân ile öğüt ver ki, kimse kazandığı günahlarla helâke sürüklenmesin. O zaman kişinin Allah'tan başka ne bir dostu olur, ne bir şefaatçisi. Her türlü fidyeyi verse de yine kabul edilmez. İşte onlar, kazandıkları günahlarla helâke düşmüş olanlardır. İnkâr edip durmaları yüzünden onlara kaynar sudan bir içecek ve acı bir azap vardır....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
İşte böylece biz İbrahim'e kesin bilgi edinenlerden olsun diye göklerin ve yerin melekûtunu (yaratılışındaki düzen, denge, plân ve bazı kanunların işleyişini) gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 161. Ayet:
Kul innenî hedânî rabbî ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin)
dînen
kıyamen millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne)....
Ənam Suresi, 161. Ayet:
1.
kul
: de
2.
inne-nî
: muhakkak ki beni
3.
hedâ-ni
: beni hidayete erdirdi, hidayet etti
4.
rabbî
: Rabbim
<...
Əraf Suresi, 30. Ayet:
Halkın bir bölüğünü doğru yola sevketmiştir, bir bölüğüyse sapıklığı haketti. Zanneder misiniz Allah'ı bırakıp da Şeytanları dost edinenler doğru yolu bulmuşlardır?...
Əraf Suresi, 51. Ayet:
Onlar, onların dînini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının onları aldattığı kimselerdir. Böylece onlar bugünlerine ulaşacaklarını nasıl unuttularsa ve nasıl âyetlerimizi bile bile inkâr ettilerse, bugün de Biz onları unuturuz....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
ellezîne ittehazû el ıcle
: buzağı (ilâh) edinen kimseler
3.
se yenâlu-hum
: onlar nail olacaklar, uğrayacaklar
4.
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Muhakkak ki; buzağıyı (ilâh) edinen kimseler, Rab'lerinden bir gazaba ve dünya hayatında bir zillete uğrayacaklar. Ve işte böyle, iftira edenleri cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Buzağıyı ilâh edinenlere mutlaka (ahirette) Rablerinden bir gazab, dünya hayatında ise bir zillet erişecektir. İşte biz iftiracıları böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Buzağıyı mabud edinenler, Rablerinden bir gazaba uğrayacaklar, dünyâ yaşayışında aşağılık bir hâle düşeceklerdir ve biz, iftirâcıları böyle cezâlandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Buzağıyı (tanrı) edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir. Biz iftiracıları böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Muhakkak ki buzağıyı (tanrı) edinenlere, Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir aşağılanma ulaşacaktır. . . Biz iftiracıları böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir. İşte biz, 'yalan düzüp uyduranları' böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Muhakkak ki buzağıyı tanrı edinenlere, Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında da bir horluk erişecektir. İşte biz, Allah’a iftira edenleri böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Buzağıyı ilâh edinenlere gelince : Şüphesiz ki, Rablerinden bir gazab ve Dünya hayatında da bir aşağılık ve alçaklık onlara erişecektir. İşte yalan atıp iftira edenleri böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Buzağıyı (tanrı) edinenler var ya, işte onlara mutlaka Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir alçaklık erişecektir. Biz iftiracıları böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Şüphesiz o danayı idinenlere rablarından bir gadab ve Dünya hayatta bir zillet irişecek ve işte müfterileri böyle cezalandırırız...
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Şüphesiz o danayı tanrı edinenlere Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında da bir zillet erişecektir. İşte iftira edenleri böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Şüphesiz o buzağıyı tanrı edinenlere Rablerinden bir gazap, dünya hayatında iken de bir zillet erişecektir. İşte biz, iftiracıları böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Buzağıyı ilâh edinenler ise kesinlikle Rabblerinin öfkesine ve dünya hayatında alçaklığa uğrayacaklardır. Biz Allah hakkında asılsız iddialar ileri sürenleri, işte böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Kuşkusuz, buzağıyı (Tanrı) edinenlere rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir. İşte biz 'yalan düzüp uyduranları' böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Şübhesiz ki buzağıyı (ilâh) edinenler yok mu, onlara yakında Rablerinden bir gazab ve dünya hayâtında bir zillet erişecektir. İşte iftirâ edenleri ise, böyle cezâlandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Muhakkak ki buzağıyı tanrı edinenlere; Rabblarından bir gazab ve dünya hayatında bir horluk erişecektir. Biz, işte böylece cezalandırırız iftira edenleri....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Şüphe yok ki, o buzağıyı tanrı edinenlere elbette Rablerinden bir gazap ve dünya hayatında bir zillet erişecektir. Ve işte müfterileri böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Şüphesiz, buzağıyı (tanrı) edinenlere Rablerinden bir gazab ve dünya hayatında bir zillet yetişecektir. İşte biz, 'yalan düzüp uyduranları' böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Buzağıyı tanrı edinenlere gelince, dünya hayatında onlara Rablerinden bir gazap ve bir zillet erişecektir. İftiracıları Biz böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 152. Ayet:
Buzağıyı ilah edinenler var ya, yakında onlara Rablerinden bir öfke ve dünya hayatında bir zillet ulaşacaktır. İftiracıları böyle cezalandırırız biz....
Əraf Suresi, 162. Ayet:
İçlerinden haksızlığı âdet edinenler kendilerine söyleneni başka bir söze çevirip değiştirdiler. Bu yüzden biz de onlara işledikleri haksızlığa karşılık gökten murdar bir azâb gönderdik....
Ənfal Suresi, 74. Ayet:
O inanıp hicret edenler, Allah yolunda didinenler, o barındırıp yardımcı olanlar var ya, gerçek müminler işte onlardır! Bir bağışlanma var onlar için, bol bir rızık var....
Tövbə Suresi, 19. Ayet:
Siz; hacı sakalığını, Mescid-i Haram tamirciliğini, Allah'a ve âhiret gününe inanıp Allah yolunda didinen kişinin yaptığıyla bir mi tuttunuz? Allah katında bir olmazlar bunlar. Allah, zulüm sergileyenler topluluğuna kılavuzluk etmez....
Tövbə Suresi, 20. Ayet:
İman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla didinenler derece bakımından Allah katında daha yücedirler. Kurtuluşa erenler de işte bunlardır....
Tövbə Suresi, 23. Ayet:
Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa babalarınızı ve kardeşlerinizi bile veli edinmeyin. İçinizden onları dost edinenler, zalimlerin ta kendileridir....
Tövbə Suresi, 23. Ayet:
Ey iman edenler! Babalarınız ve kardeşleriniz, eğer imana karşı inkârı seviyorlarsa, onları dostlar edinmeyin. İçinizden onları dost edinenler zalimlerin ta kendileridirler....
Tövbə Suresi, 91. Ayet:
Zayıflara, hastalara ve (savaşta) sarfedeceklerini bulamıyanlara —Allah ve Peygamberine bağlı kalıp hayırlı davrandıkları takdirde— bir sorumluluk ve sakınca yoktur. İyilikte bulunmayı prensip edinenleri kınamaya yol yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir....
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Bir de zarar vermek, küfrü pekiştirmek, mü'minlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah'a ve Peygamberine karşı savaşmış olanın gözcülüğünü yapmak için mescid edinenler var. Bunlar: 'Biz iyilikten başka bir amaç gütmedik' diyecekler. Allah onların yalancı olduklarına şahitlik etmektedir....
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Zarar vermek, inkârı (pekiştirmek), mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir....
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Zarar vermek, küfretmek, inançlıların arasını ayırmak ve daha önce Tanrı'ya ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Tanrı onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir....
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Bir de (müslümanlar) zarar vermek için, küfr için, mü'minlerin arasına ayrılık sokmak için ve daha evvel Allah ve Resulü ile harb eden (in gelmesini iştiyaak ile) beklemek ve gözetmek için bir (binâ yapıb onu) mescid edinenler ve: «(Bununla) iyilikden başka bir şey kasdetmedik» diye muhakkak yemîn edecek olanlar vardır. Allah, şâhidlik eder ki onlar şeksiz, şübhesiz yalancıdırlar. ...
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Bir de (mü’minlere) zarar vermek, inkâr(larını takviye) etmek, mü’minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah ve Resûlü ile harb eden kimseye gözetleme (yeri)yapmak için bir mescid edinenler vardır. (Onlar:) 'İyilikten başka bir şey istemedik' diye yemîn de edecekler. Hâlbuki Allah şâhidlik eder ki, şübhesiz onlar elbette yalancıdırlar!...
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Zarar vermek, küfretmek, mü'minlerin arasını açmak ve daha evvel Allah'a, peygamberine karşı savaşan kişiyi beklemek ve gözetlemek üzere bir mescid edinenler: Biz iyilikten başka bir şey istemedik, diye yemin ederler. Allah şehadet eder ki; onlar hiç şüphesiz yalancılardır....
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Zarar vermek, küfrü (pekiştirmek), mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve Resulüne karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: «Biz iyilikten başka bir şey istemedik» diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir....
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek, mü'minlerin içinde ayrılık çıkarmak ve daha önce Allah ve Resulüne karşı savaşmış olan kimseye yataklık etmek için mescid edinenlere gelince: 'Bizim niyetimiz iyilikten başka birşey değil' diye yemin ederler. Fakat Allah onların yalancılıklarına şahittir....
Yusif Suresi, 22. Ayet:
Olgunluk çağına erişince ona hikmetle hükmetme becerisi ve ilim verdik. Ve işte iyiliği, yardımseverliği huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız....
Hicr Suresi, 95. Ayet:
(95-96) Şüphesiz biz, Allah ile beraber başka ilâh edinen alaycılara karşı sana yeteriz. İlerde bilecekler....
Hicr Suresi, 96. Ayet:
(95-96) Şüphesiz biz, Allah ile beraber başka ilâh edinen alaycılara karşı sana yeteriz. İlerde bilecekler....
Hicr Suresi, 96. Ayet:
Onlar Allah ile beraber başka bir tanrı edinenlerdir. (Kimin doğru olduğunu) yakında bilecekler!...
Hicr Suresi, 96. Ayet:
Onlar Allah ile beraber başka bir tanrı edinenlerdir. (Kimin doğru olduğunu) yakında bilecekler!...
Hicr Suresi, 96. Ayet:
Allah ile birlikte başka bir ilah edinen o herifler bilirler geleceği....
Hicr Suresi, 96. Ayet:
Onlar Allah ile birlikte başkasını ilâh edinenlerdir. Onlar yakında bileceklerdir....
Hicr Suresi, 96. Ayet:
Onlar, Allah ile beraber başka bir tanrı edinenlerdir. Onlar da yakında görecekler....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun sultası, sadece, kendisini velî edinenler (ilham ettiği fikirlere uyanlar) ve Rablerine ortak koşanlaradır!...
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun gücü sadece kendisini dost edinenlere ve O'na ortak koşanlaradır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun zorlayıcı gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun hâkimiyyeti, ancak kendisini veli edinenlere ve Allah’a ortak koşanlardır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
O'nun nufuzu sadece, O'nu dost edinenler ve Allah'a ortak kosanlar uzerindedir. *...
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun sultası ancak, onu kendine dost ve yâr edinenler ve bir de Allah'a ortak koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
O'nun nüfuzu sadece, O'nu dost edinenler ve Allah'a ortak koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak koşanlaradır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun gücü, kendisini dost edinenlere ve onu Rab'lerine ortak koşanlaradır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlaradır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Şeytanın nüfuzu, ancak onu dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlaradır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Şeytanın, sadece onu dost edinenler ve Allah'a ortak koşanlar üzerinde, nüfuzu ve etkinliği vardır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun zorlayıcı gücü ancak onu veli edinenlere, onunla O'na (Tanrı'ya) ortak koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
O’nun hâkimiyeti, ancak onu dost edinenler ve O’na (Allah’a) ortak koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun nüfuzu; sadece onu dost edinenler ve Allah'a şirk koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun nüfuzu ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a şirk koşanlaradır....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun nüfuzu, sadece kendisini veli edinenler ve (Allah’a) şirk koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun nüfuzu, ancak onu dost edinenler ve onu Allah’a, ortak sayanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun zorlayıcı gücü ancak onu veli edinenlerle onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun gücü, ancak onu dost edinenlere ve Allah'a ortak koşanlara yeter....
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
Onun sultası, sadece onu dost edinenlerle Allah'a ortak koşanlar üstündedir....
Nəhl Suresi, 128. Ayet:
Şüphesiz ki Allah (Rabbinden) korkup (fenalıklardan ; zulüm ve tecâvüzden) sakınanlarla ve bir de iyiliği huy edinenlerle beraberdir....
Kəhf Suresi, 15. Ayet:
İşte şunlar (asılsız zanlarının getirisini ilâh edinenler); şu bizim halkımız, O'nun dûnunda tanrılar edindiler. . . Bari bu ilâhlarının gücüne dair, açık bir delil gösterebilseler! Bu durumda, Allâh üzerine yalan söyleyerek iftira edenden daha zâlim kim olabilir?...
Kəhf Suresi, 51. Ayet:
1.
mâ eşhedtu-hum
: onları şahit tutmadım
2.
halka es semâvâti
: semaların yaratılışı
3.
ve el ardı
: ve yerin
4.
ve lâ
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Şeytanın, kendisini dost edineni, başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihine imkân sağlayacağı, dostunu körüklenen, alev püsküren ateş cezasına sürükleyeceği hükmü yazılı kanun haline getirilmiştir....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Onun hakkinda soyle yazilmistir: O kendisini dost edinen kimseyi saptirir ve alevli azaba goturur....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Onun hakkında şöyle yazılmıştır: O kendisini dost edinen kimseyi saptırır ve alevli azaba götürür....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
'Bu, kendisini dost edinen kimseyi saptırır ve alevli azaba yol gösterir,' diye hakkında hüküm verilmiştir....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Onun aleyhinde şu hüküm yazılmıştır: O, kendisini dost edinen kimseyi saptırır ve alevli ateşin azabına götürür....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
O şeytan ki alnında âdeta şöyle yazılmış: "Bu, kendisini dost edineni yoldan çıkarır ve doğru alevli ateşe sürükler"...
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Şeytan için ise yazılan şudur: O, kendisini veli edinenleri saptırır ve alevli ateş azabına götürür....
Həcc Suresi, 37. Ayet:
Boğazlanan kurbanlık hayvanların ne eti, ne de kanı elbette Allah'a ulaşmaz; ama Allah'a ulaşacak olan, sizin takvânızdır. Böylece Allah size doğru yolu, ibâdet ölçüsünü gösterdiğinden O'na TEKBÎR getirip ululamanız için bu hayvanları sizin buyruğunuza baş eğdirdi; sen iyiliği huy edinenleri müjdele!...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
1.
e raeyte
: gördün mü
2.
men ittehaze
: edinen kimse
3.
ilâhe-hu
: onun ilâhı
4.
hevâ-hu
: onun hevası
...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Hevasını ilâh edinen kişiyi gördün mü? Yoksa sen mi ona vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Hevâsını (içgüdüsel dürtülerini - bedenselliğini - kuruntuladığını) Tanrı edineni gördün mü? (Mu'minûn: 91, Bakara: 21). . . Sen mi ona vekîl olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
(Ey Rasûlüm) gördün mü, o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona, sen mi vekil olacaksın? (Onu şirkten sen mi koruyacaksın?)...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Hevesini kendine tanri edineni gordun mu? Ona sen mi vekil olacaksin?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Arzu ve hevesini tanrı edineni gördün mü ? Yoksa sen mi onun üzerine (koruyucu, kurtarıcı) vekîl olacaksın ?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Hevesini kendine tanrı edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Sen (Resûlüm!) ona koruyucu olabilir misin?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Egosunu tanrı edinen kişiyi gördün mü? Sen mi ona avukatlık edeceksin?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Gördün mü o tanrısını canının istediği edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Kötü duygularını kendisine tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
İhtiraslarını ilah edinen kimseyi görüyor musun? Onu doğru yola iletme sorumluluğunu sen mi üstleneceksin?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Kendi istek ve tutkularını (hevasını) tanrı edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Gördün mü o hevâ (ve heves) ini Tanrı edinen kimseyi? Şimdi onun üzerine (Habibim) sen mi bekci olacaksın? ...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Hevâsını (nefsânî arzularını) kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? O hâlde(vazîfen sâdece tebliğ iken) onun üzerine sen mi vekîl olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Heva ve hevesini tanrı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi onun üzerine vekil sen mi olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Resulüm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? (Onu şirkten sen mi koruyacaksın?)...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Arzularını ilah edinen kimseyi gördün mü? O halde sen mi koruyucu olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Baksana şu kendi heva ve heveslerini tanrı edinen kimseye! Artık sen mi vekil olacaksın ona, işlerini sen mi yürüteceksin?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Arzusunu tanrı edinen kimseyi gördün mü? Onun üstüne sen mi bekçi olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı sen mi vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Heveslerini tanrı edinen kimseyi gördün mü? Yoksa sen mi ondan sorumlu bir vekil olacaksın?...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
İğreti arzusunu ilah edinen kişiyi gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?...
Şüəra Suresi, 10. Ayet:
(10-11) Hani bir zaman Rabbin, Musâ'ya : «Zulmü âdet edinen millete, Fir'avn'ın milletine git; artık (Allah'tan) korkup (inkâr ve azgınlıktan, haksızlık ve taşkınlıktan) sakınmıyacaklar mı ?» diye seslenmişti....
Şüəra Suresi, 11. Ayet:
(10-11) Hani bir zaman Rabbin, Musâ'ya : «Zulmü âdet edinen millete, Fir'avn'ın milletine git; artık (Allah'tan) korkup (inkâr ve azgınlıktan, haksızlık ve taşkınlıktan) sakınmıyacaklar mı ?» diye seslenmişti....
Nəml Suresi, 3. Ayet:
(öyle mü'minler) ki namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler. Onlar âhirete kat'î kanaat edinenlerin de ta kendileridir. ...
Qəsəs Suresi, 50. Ayet:
Ve eğer senin bu çağrına da karşılık veremiyorlarsa, artık bil ki, onlar sadece geçici doyumlara tutsak, bencil ve çıkarcı isteklerinin peşindedirler. Allah'tan bir doğru yol bilgisi olmaksızın, geçici aldatıcı doyumlar, bencil ve çıkarcı istekler peşinde kendine yol arayan kişiden daha sapık kim olabilir ki? Gerçek şu ki, Allah zulmü kendine yol edinen toplumu doğru yola eriştirmez!...
Qəsəs Suresi, 50. Ayet:
Eğer senin bu dâvetini kabul etmezlerse, bil ki onlar sadece heva ve heveslerine uymaktadırlar. Halbuki Allah tarafından bir delil olmaksızın kendi heva ve hevesine tâbi olandan daha şaşkın ve sapkın kimse olabilir mi? Allah, zulmü kendine meslek edinen kimseleri hidâyet etmez, emellerine ulaştırmaz....
Qəsəs Suresi, 62. Ayet:
O süreçte onlara (Allâh'a inandıklarını söyleyip yanı sıra tanrılar edinenlere) şöyle hitap edilir: "Ortaklarım sandıklarınız nerede?"...
Qəsəs Suresi, 78. Ayet:
Karun "Ben bu servete ilmim ve becerim sayesinde kavuştum." dedi. Peki şunu da bilmiyor muydu ki Allah, daha önce kendisinden daha güçlü ve serveti daha fazla olan kimseleri helâk etmişti? Ama suç işlemeyi meslek edinen sicillilere artık suçları hakkında soru sorulmaz....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, (kendisine) ev edinen örümceğin hali gibidir. Ve muhakkak ki evlerin en dayanıksızı örümceğin yuvasıdır. Keşke onlar bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir. Keşke bilselerdi!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dost ve yardımcı edinenler, ağ kuran örümceğe benzerler ve evlerin en çürüğü, elbette örümcek ağıdır bir bilseler....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allâh dûnunda (tanrı kabul ederek birbirini) velîler edinenlerin meseli, bir ev edinen dişi örümceğin meseli gibidir. . . Muhakkak ki evlerin en zayıfı elbette dişi örümceğin ağıdır! Eğer bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden koruyucular, otoriteler edinenlerin durumu, dişi örümceğe sığınanların durumuna benzer. Dişi örümcek bir yuva yapar, bir aile kurar. Evlerin en çürüğü, tehlikeye en açık olanı, ailelerin en çok sıkıntı çekeni, dişi örümceğin evi ve ailesidir. Keşke, anlayabilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin örnekleri kendine bir ev edinen örümceğin örneği gibidir. Evlerin en dayanaksızı ise şüphesiz örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'ın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah’dan başka dostlar edinenlerin (putlara tapanların) hali, kendine bir ev yapan örümceğin hali gibidir. Halbuki evlerin en zayıfı muhakkak ki örümcek yuvasıdır, eğer bilselerdi......
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan baska dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan orumcegin durumu gibidir. Evlerin en dayaniksizi ise suphesiz orumcegin yuvasidir. Keski bilseler....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'ı bırakıp başka başka dostlar, sahipler edinenlerin misali, kendine yuva edinen örümceğin haline benzer ve gerçekten evlerin en hafif ve dayanıksızı örümceğin yuvasıdır. Bunu bir bilselerdi!....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan dişi örümceğin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümceğin yuvasıdır. Keşke bilseler....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
ALLAH'ın dışında edindikleri velilerin örneği, bir ev edinen dişi örümceğin örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en çürüğü (en az güvenilir olanı) dişi örümceğin evidir, keşke bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dost edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. Halbuki, evlerin en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah dışında başka dostlar, başka dayanaklar edinenlerin durumu; ağdan örülmüş bir yuva edinen örümceğin durumuna benzer. Hiç kuşkusuz en dayanıksız ev, örümcek yuvasıdır. Onlar keşke bunun bilincine erselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Tanrı'nın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allahdan başka velîler edinenlerin sıfatı kendine bir yuva yapan örümcek misâli gibidir. Halbuki, eğer bilmiş olsalar, evlerin en çürüğü her halde örümcek yuvasıdır. ...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah’dan başka dostlar edinenlerin misâli, (kendine) bir ev edinen ankebût’un(örümceğin) hâli gibidir. Hâlbuki şübhesiz evlerin en çürüğü, elbette örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin misali; kendine yuva yapan örümceğin misali gibidir. Evlerin en çürüğü muhakkak ki örümceğin yuvasıdır. Keşki bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendisine yuva yapan örümceğin misali gibidir. Halbuki eğer bilseler, evlerin en çürüğü en dayanıksızı örümcek yuvasıdır....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah’tan başka veliler edinenlerin durumu kendine bir ev yapan örümceğe benzer. Evlerin en çürüğü örümceğin evidir. Keşke bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah’tan başka hâmi, sığınacak tanrı edinenlerin durumu; tıpkı kendine yuva yapan örümceğin haline benzer. Halbuki en çürük yuva, örümcek ağıdır. Keşke bu gerçeği bir bilselerdi!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka veliler edinenler, bir ev edinen örümceğe benzerler. Evlerin en gevşeği örümcek evidir, keşke bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'ın dışında başka veliler edinenlerin örneği; kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir, bir bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka veli edinenlerin hali, örümceğin durumu gibidir. Örümcek de bir yuva yapar; fakat yuvaların en zayıfı örümceğin yuvasıdır-keşke bilseler!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'ın berisinden veliler edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!...
Ənkəbut Suresi, 69. Ayet:
Bizim hoşnudluğumuz doğrultusunda mücâdele edenleri elbette yollarımıza iletiriz. Şüphesiz ,ki Allah iyiliği, güzelliği huy edinenlerle beraberdir....
Ənkəbut Suresi, 69. Ayet:
Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir....
Rum Suresi, 10. Ayet:
Sonra da kötülük İşleyip onu huy edinenlerin sonu (ne fena olmuştur). Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini yalanlamışlar ve onunla alay etmişlerdi....
Loğman Suresi, 3. Ayet:
İyilik ve güzellikte bulunmayı (faydalı iş yapmayı) huy edinenlere doğru yol ve rahmettir....
Əhzab Suresi, 6. Ayet:
En Nebi, iman edenlere, kendi benliklerinden daha önceliklidir! Onun eşleri onların (iman edenlerin) analarıdır! Akrabalar da Allâh'ın Kitabında (diğer) iman edenlerden ve muhacirlerden, (mirasça) birbirlerine daha önceliklidirler. . . Dostlarınıza dinen iyilik işlemeniz hariç. . . Bu, Bilgi'den bir hükümdür....
Əhzab Suresi, 6. Ayet:
Peygamber, müminlere (her hususta) nefislerinden evlâdır. Peygamberin zevceleri, müminlerin anneleri hükmündedir. Neseben yakın olanlar da, Allah’ın kitabında, birbirlerine (varis olmakta) diğer müminlerden, (din kardeşlerinden) ve muhacirlerden daha evlâdır. (Bu ayet-i kerime nazil olmadan önce birbirlerini kardeş edinen müminlerle hicrete çıkan müminler birbirlerine mirasçı oluyorlardı. Ayet-i kerimenin nüzulü ile bu muamele de son bulmuştur.) Ancak dostlarınıza bir vasiyyet yapabilirsiniz, bu...
Əhzab Suresi, 14. Ayet:
Eğer (Me
dînen
in) etrafından üzerlerine girilmiş olub da sonra kendilerinden fitne (çıkarmaları) istenseydi muhakkak ki bunu hemen yaparlar, bundan pek az (bir zamandan) fazla geri kalmazlardı. ...
Əhzab Suresi, 29. Ayet:
Yok eğer Allah'ı, Peygamberini ve Âhiret yurdunu arzu ediyorsanız, (bilin ki) Allah, sizden iyiliği-güzelliği huy edinenlere büyük mükâfatlar hazırlamıştır....
Saffat Suresi, 80. Ayet:
Şüphesiz ki biz, iyiliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız....
Sad Suresi, 12. Ayet:
Onlardan önce Nuh kavmi, Âd ve devleti, teşkilâtı, orduları güçlü, şiddeti ve işkencesi meşhur, ülkesi zengin, hazinesi dolu, imkânları geniş, dikili taşları sembol edinen Firavun da peygamberleri yalanlamıştı....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Halis dîn, Allah içindir, öyle değil mi? Ve O'ndan (Allah'tan) başka dostlar edinenler: "Biz, onlara (putlara) sadece bizi Allah'a yakın bir makama yaklaştırmaları için tapıyoruz." (dediler). Muhakkak ki Allah, hakkında ihtilâf ettikleri şey için onların aralarinda hüküm verir. Muhakkak ki Allah, yalanlayan ve inkar ederleri hidayete erdirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. O’nu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah, ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat edin, hâlis din (mutlak sistem ve düzen) Allâh (Esmâ'sının açığa çıkması) içindir! O'nun dûnunda (tanrısal kuvveler vehmedilenleri) velîler edinenler: "Biz onlara, sadece bizi Allâh'a yaklaştırması için tapıyoruz" (derler). . . Muhakkak ki Allâh onlar arasında, tartışıp durdukları konuda hüküm verecektir. . . Muhakkak ki Allâh, yalancı olup, hakikati inkâr eden kimseye hidâyet etmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Sizi uyarıyorum! Hâlis din, hâlis şeriat yalnız Allah’tan gelen din ve şeriattır, samimi otorite yalnız Allah’a ait, Allah adına kullanılan otoritedir. Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden kendilerine bir takım velîler koruyucular, otoriteler edinenler: 'Biz onlara, yalnızca bizi, Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye tapıyoruz.' derler. Allah onların ihtilâf çıkarmakta oldukları konularda, aralarında hükmünü verecektir. Allah yalan söylemeye ve nankörlük etmeye devam eden kimseyi doğru yo...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi bil ki halis din yalnız Allah'ındır. O'ndan başka dostlar edinenler (derler ki): 'Biz bunlara sırf bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.' Şüphesiz Allah ayrılığa düştükleri konularda aralarında hüküm verir. Doğrusu Allah yalancı ve çok inkârcı olan kimseyi doğru yola iletmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi bil ki, halis din ancak Allah’ındır. Ondan başka, kendilerine bir takım dostlar (mabutlar) edinenler de şöyle diyorlar: “- Biz onlara (putlara) ibadet etmiyoruz, ancak bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye yapıyoruz.” Elbette Allah, onlarla müminler arasında, ihtilâf edib durdukları şeyde (din hususunda) hükmünü verecektir. Muhakkak ki Allah, yalancı olan, kâfir olan kimseyi doğru yola çıkarmaz....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat edin, halis din Allah'indir; O'nu birakip da putlardan dostlar edinenler: «Onlara, bizi Allah'a yaklastirsinlar diye kulluk ediyoruz» derler. Dogrusu Allah ayriliga dustukleri seylerde aralarinda hukum verecektir. Allah suphesiz yalanci ve inkarci kimseyi dogru yola eristirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Haberiniz olsun ki, hâlis din (katıksız dindarlık) Allah'ındır; Allah'ı bırakıp (putları) yakın dost ve sahip edinenler, «bunlara ancak bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye tapıyoruz» (derler). Allah, elbette onların görüş ayrılığına düştükleri şey hakkında aralarında hükmedecektir. Şüphesiz ki Allah, yalancı nankör inkarcı kimseyi doğru yola çıkarmaz....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat edin, halis din Allah'ındır; O'nu bırakıp da putlardan dostlar edinenler: 'Onlara, bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz' derler. Doğrusu Allah ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah şüphesiz yalancı ve inkarcı kimseyi doğru yola eriştirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Kesinlikle, din sadece ALLAH'a aittir. O'nun dışındakileri evliya (dostlar) olarak edinenler, 'Onlar bizi ALLAH'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.' (derler). Ayrılığa düştükleri bu konuda onların arasında ALLAH karar verecektir. ALLAH kuşkusuz, yalancıları ve nankörleri doğru yola iletmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Tanrı'nındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) "Biz bunlara bizi Tanrı'ya daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Tanrı, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Tanrı, yalancı kafirleri hidayete erdirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Gözünü aç, haalis dîn Allahındır. Onu bırakıb da kendilerine bir takım dostlar edinenler (derler ki:) «Biz, bunlara ancak bizi Allaha daha fazla yaklaşdırsınlar diye tapıyoruz». Şübhe yok ki Allah onlar (la mü'minler) arasında, ihtilâf edegeldikleri şeyler hakkında, hükmünü verecekdir. Muhakkak ki yalancı, hakıykaten kâfir olan o kimseleri Allah doğru yola iletmez. ...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat edin! Hâlis (gerçek) din, ancak Allah’ındır. Ondan başkasını (kendisine)dostlar edinenler ise: '(Biz) onlara, sâdece bizi Allah’a (daha fazla) yakınlaştırsınlar diyetapıyoruz' (derler). Şübhesiz ki Allah, ihtilâfa düşmekte oldukları şeyler hakkında aralarında hüküm verecektir. Doğrusu Allah, yalancı ve azılı kâfir olan kimseyi hidâyete erdirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi bil ki; halis din, Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler; onlara, sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ihtilafa düştükleri şeylerde, aralarında hüküm verecektir. Muhakkak ki Allah; yalancı ve kafir olan kimseyi hidayete eriştirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Halis inancın yalnız Allah'a yönelmesi gerekmez mi? O'ndan başkasını dost ve koruyucu edinenler, "Biz bunlara sırf bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz!" (derler). Şüphesiz Allah, (Kıyamet Günü) onlar arasında (hakikatten saptıkları) her konuda mutlaka hüküm verecektir, çünkü Allah, (kendi kendine) yalan söyleyen ve inatla nankörlük yapan hiç kimseyi rahmetiyle doğru yola ulaştırmaz!...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi bil ki hâlis din ancak Allah'ındır. Allah'tan başkasını kendilerine veliler edinenler: "Bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye onlara kulluk ediyoruz. " derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah yalancı ve kızıl kâfiri doğru yola iletmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Bil ki halis din Allah’ındır. Ondan başka veliler edinenler: -Biz bunlara, bizi Allah’a yaklaştırmalarından başka bir sebeple kulluk etmiyoruz derler. Allah, anlaşmazlığa düştükleri konuda aralarında hükmü verecektir. Şu kadar var ki Allah; yalancı, inkarcı kimseye yol göstermez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi bilin ki halis din, yani bütün gönlüyle candan itaat, yalnız Allah’a yapılır. Allah’tan başka birtakım hâmiler edinerek: "Biz onlara sırf bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." diyenlere gelince, elbette Allah, onların hakkında ihtilaf ettikleri hususlarda aralarında hükmünü verecektir. Allah yalancılığı, nankörlük ve kâfirliği huy edinenleri hidâyet etmez, emellerine kavuşturmaz....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka veliler edinenler (şöyle derler:) «Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.» Hiç şüphesiz Allah, kendi aralarında, hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kâfir olan kimseyi hidayete eriştirmez....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Bilin ki halis din, yalnız Allah için olandır. Ondan başka veliler edinenler ise, 'Allah katında yakınlığa vesile olsun diye onlara tapıyoruz' derler. Anlaşmazlığa düştükleri şey hakkında Allah onların arasında hükmünü verecektir. Yalancı ve nankör olanı Allah amacına ulaştırmaz....
Zümər Suresi, 34. Ayet:
Onlar için Rabları yanında arzu ettikleri vardır. Bu, iyiliği, güzelliği, yararlı olmayı huy edinenlerin mükâfatıdır....
Zümər Suresi, 34. Ayet:
Âhirette Rab’leri nezdinde onlara istedikleri her şey vardır. İşte iyiliği huy edinenlerin mükâfatı budur....
Mömin Suresi, 28. Ayet:
Fir'avn hanedanından imânını gizleyen mü'min bir adam, «siz, Rabbim Allah'tır, diyen bir adamı mı öldüreceksiniz ? Halbuki o size Rabbinizden açık belgeler, kesin deliller, mu'cizeler getirdi. Eğer o yalancı ise, yalanının vebali kendisine; doğru ise, size va'dettiği (azabın) bir kısmı olsun size dokunur. Şüphesiz ki Allah, elbette ölçüsünü aşan ve taşan, yalanı huy edinen kimseyi doğru yola eriştirmez....
Fussilət Suresi, 35. Ayet:
Bu güzel davranışa, bu olgunluğa ancak sabrederek mücadeleye devam edenler, sabrı huy edinenler kavuşturulur, bu olgunluğa büyük kabiliyetleri olanlar, büyük lütuflara mazhar olanlar kavuşturulur....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah’tan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onları daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah’ın dışında kulları durumundakilerden, veliler, koruyucular, otoriteler edinenleri, Allah devamlı gözetim, denetim altında tutmaktadır. Sen Allah’a karşı onların savunucusu değilsin. Allah adına da onlar üzerinde zor kullanamazsın....
Şura Suresi, 6. Ayet:
O'ndan başka dostlar edinenlere gelince Allah onları kollamaktadır. Sen onların üzerine vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'ın dışında birtakım veliler edinenler ise; Allah, onların üzerinde gözetleyicidir. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah’dan başka veliler edinenlere gelince; onların (söz ve işleri) üzerine Allah gözcüdür, sen üzerlerine bir vekil değilsin (Ey Rasûlüm, vazifen azab ile onları korkutmaktır)....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'i birakip da dostlar edinenlerin islediklerini Allah gozetlemektedir. Sen, onlara vekil olmaga memur degilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'ı bırakıp da dostlar edinenlerin işlediklerini Allah gözetlemektedir. Sen, onlara vekil olmağa memur değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
O'ndan başkasını veliler edinenleri ALLAH kollamaktadır. Sen onların avukatı değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onların üzerinde devamlı bir gözetleyicidir. Ama sen onların üzerinde bir vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah gözetlemektedir. Sen onların üzerinde vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Tanrı'nın dışında birtakım veliler edinenler ise; Tanrı, onların üzerinde gözetleyicidir. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Ondan başka velîler edinenlere gelince: Allah onların üzerinde dâima görüb gözetleyicidir. Sen (Habîbim) onların üstünde bir vekîl değilsin. ...
Şura Suresi, 6. Ayet:
(Kendilerine) O’ndan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onları hakkıyla gözetleyendir. Sen ise onların üzerine vekil değilsin!...
Şura Suresi, 6. Ayet:
Ondan başka veliler edinenlere gelince; Allah, onların üzerinde daima gözetleyicidir. Sen, onların üzerinde vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başkasını koruyucu edinenlere gelince; Allah onları görüp gözetlemektedir ve sen onların yaptıklarından sorumlu değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başka dost edinenleri, Allah daima gözetlemektedir. Sen onların üzerinde vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Kendisinden başka veliler edinenleri, Allah gözetlemektedir onları. Onlara, sen vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah’tan başka birtakım hâmiler (veliler) edinenlere gelince, Allah onları daima gözetleyip kontrol etmektedir, sen onlar üzerinde yönetici değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
O'ndan başka veliler edinenleri Allâh kollamaktadır. Sen onların üzerinde vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'ın dışında birtakım veliler edinenler ise, Allah, onların üzerinde gözetleyicidir. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Ondan başkalarını veli edinenleri Allah görüp gözetmektedir. Yoksa sen onlardan sorumlu bir vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
O'nun berisinden veliler edinenlere gelince, onlar üzerine gözcü de Allah'tır. Sen değilsin onlara vekil....
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasız ilmi) üzere dalâlette bıraktı. Ve onun işitme hassasını ve kalbini mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasının üzerine gışavet (perde) çekti. Bu durumda Allah'tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; (hâlini) bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Gördün mü dileğini mâbûd edineni ve hâlini bildiği halde Allah tarafından sapıklığa terkedileni ve onun kulağını ve kalbini mühürlemiştir ve gözüne de perde çekmiştir; artık Allah'tan sonra kim doğru yolu gösterebilir ona? Hâlâ mı öğüt ve ibret almazsınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Hevâ ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Hevâsını tanrı edinen; (bu yüzden) Allâh'ın onu bilgisi (kabulü) doğrultusunda saptırdığı, algılaması ve hakikati hissedişini kilitlediği, görüşüne perde koyduğu kimseyi gördün mü? Allâh'ın bu uygulamasından sonra onu kim hakikate erdirebilir ki! Hâlâ düşünüp değerlendirmez misiniz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp düşünmüyor musunuz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Heva ve hevesini tanri edinen, bilgisi oldugu halde Allah'in sasirttigi, kulagini ve kalbini muhurledigi, gozunu perdeledigi kimseyi gordun mu? Onu Allah'tan baska kim dogru yola eristirebilir? Ey insanlar! Anlamaz misiniz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Kendi hevesini ilâh edinen ; Allah'ın, (durumunu) bildiği için saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği; gözünün üstüne bir perde gerdiği kimseye ne dersin ? Allah'tan sonra kim onu doğru yola çıkarabilir ? Artık iyice düşünmez misiniz ?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Heva ve hevesini tanrı edinen, bilgisi olduğu halde Allah'ın şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Ey insanlar! Anlamaz mısınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Hevâ ve hevesini tanrı edinen ve Allah'ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâla ibret almayacak mısınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Egosunu tanrı edinen kimseye dikkat ettin mi? Nitekim ALLAH onu bilerek saptırmış, işitme duyusunu ve beynini mühürlemiş ve görüşüne perde koymuştur. ALLAH'tan başka kim onu doğruya iletebilir? Öğüt almaz mısınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Tanrısını hevesi edinen ve Allah'ın durumunu bilerek kendisini şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne de perde çektiği kimseye şimdi bir baksana! Artık onu Allah'tan sonra kim yola getirebilir. Hala düşünmez misiniz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
(Ey Muhammed!) Hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'ın kendi ilmi dahilinde saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği kimseyi görüyor musun? Şimdi onu Allah'tan başka kim hidâyete erdirebilir? Hala düşünmez misiniz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Ey Muhammed! Heva ve hevesini tanrı edinen Allah'ın bir bilgiye dayalı olarak şaşırttığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünü perdelediği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala anlamıyor musunuz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Şimdi sen, kendi hevasını tanrı edinen ve Tanrı'nın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Tanrı'dan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp düşünmüyor musunuz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
İşte (nefsinin) arzusunu kendisine ilâh edinen ve Allah’ın (ezelî olan) bir ilim üzere(küfürlerindeki inadları yüzünden) dalâlete attığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üzerine de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Peki onu, Allah’dan sonra kim hidâyete erdirebilir? Hiç ibret almıyor musunuz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Kendi arzu ve özlemlerini tanrı edinen ve (bunun üzerine) Allah'ın, (zihninin hidayete kapalı olduğunu) bilerek saptırdığı, kulaklarını ve kalbini mühürlediği ve gözlerinin üzerine bir perde çektiği (insan)ı, hiç düşündün mü? Allah(ın onu terk etmesin)den sonra kim ona doğru yolu gösterebilir? O halde, hiç düşünüp ders çıkarmaz mısınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Nefsinin hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'ın da dalâleti hak ettiğini bilerek saptırdığı; kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözüne perde çektiği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ ibret almayacak mısınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Şu heva ve hevesini ilah edineni gördün mü? Allah onu bir bilgi üzerinde sapıklıkta bırakmıştır. Kulağını ve kalbini mühürlemiş, gözüne de perde çekmiştir. Allah’tan sonra kim onu doğru yola çıkarabilir? Hiç düşünmüyor musunuz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Baksana kendi heva ve hevesini ilah edinen, ilmi olduğu halde Allah’ın kendisini şaşırtıp, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözlerine de perde çektiği kimsenin haline! Hakkı görmemekte ve azgınlıkta ısrar etmesi sebebiyle Allah’ın şaşırttığı bu kimseyi kim yola getirebilir? Düşünmüyor musunuz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Keyfini tanrı edinen ve Allâh'ın bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi ona Allah'tan sonra kim doğru yolu gösterecek? Düşünmüyor musunuz?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağı ve kalbi üzerine mühür vurduğu ve gözü üstüne de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp düşünmüyor musunuz?...
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Bundan önce Musa'nın kitabı, yol gösteren bir rahmet idi. Bu (Kur'ân) ise onu doğrular, Arap diliyledir, zulmedenleri uyarmak, iyiliği, güzelliği, yararlılığı huy edinenleri müjdelemek için (indirilmiştir)....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Oysa onun evvelinde, bir öncü ve bir rahmet olarak, Musa'nın kitabı vardır. Bu ise, zulmedenleri uyarmak ve iyiliği ilke edinenleri müjdelemek için Arap lisanıyla indirilmiş, kendisinden öncekileri doğrulayıcı bir kitaptır....
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanlara vaad edilmiş olan cennet örneği -(bir cennet ki) içinde zamanın bozamadığı sudan ırmaklar, tadı hiç değişmeyen sütten ırmaklar, içene lezzet veren şaraptan ırmaklar ve saf süzme baldan ırmaklar var ve içinde (yaptıkları güzel işlerin) bütün meyvelerini ve Rablerinin mağfiretini tadabilme (imkanı) var- işte bu (cennet), ateşi mesken edinenlerin ve bağırsaklarını parçalaması için yakıcı ümitsizlik sularını içmeye mahkum edilenlerin (hak ettikleri karşılık...
Məhəmməd Suresi, 31. Ayet:
Yemin olsun, içinizden gayret gösterip didinenlerle sabredenleri bilinceye kadar, sizi belalarla imtihan edeceğiz. Haberlerinizi de eleyip tarayacağız....
Zariyat Suresi, 10. Ayet:
(10-11) Yalanciligi itiyat edinenlerin, bilgisizlige saplanip kalanlarin canlari ciksin!...
Zariyat Suresi, 10. Ayet:
(10-11) Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!...
Zariyat Suresi, 11. Ayet:
(10-11) Yalanciligi itiyat edinenlerin, bilgisizlige saplanip kalanlarin canlari ciksin!...
Zariyat Suresi, 11. Ayet:
(10-11) Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!...
Zariyat Suresi, 16. Ayet:
Rablarının kendilerine verdiğini alırlar. Günkü onlar, bundan önce iyiliği, güzelliği, yararlı olmayı huy edinenlerdi....
Tur Suresi, 38. Ayet:
Yoksa onların bir araçları mı var ki onun hakkında duyum ediniyorlar? Haydi onlardan duyum edinenler açık delillerini getirsinler....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve Peygamberine dosdoğru imân edenler var ya, işte doğruluğu huy edinenler, Rabbları yanında (O'nun adına) şehadette bulunanlar (veya O'nun yolunda şehîd olanlar) bunlardır. Kendilerine mükâfat ve aydınlık vardır. Bizim âyetlerimizi inkâr edip yalanlayanlar ise, işte onlar Cehennem'in arkadaşları ve dostlarıdır....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın kendilerine öfkelendiği (gadaplandığı) kavme (yahudilere) dönenleri (onları dost edinen münafıkları) görmedin mi? Onlar sizden değildir ve onlardan da (yahudilerden de) değildir. Bilerek yalan yere yemin ederler....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Onlar bile bile yalan yere yemin ederler....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allâh'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinen şu kimseleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardandırlar; bunu bildikleri hâlde yalan üzerine yemin ederler....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın kendilerine kızdığı bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bile bile yalan üzere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'in gazabettigi milleti dost edinen munafiklari gormedin mi? Onlar ne sizdendir ne de onlardan, bile bile, yalan yere yemin etmektedirler....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın gazab ettiği bir topluluğu dost ve arkadaş edinenleri görmedin mi ? Onlar ne sizden, ne de diğerlerindendirler. Bildikleri halde yalan yere yemin ederler....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın gazabettiği milleti dost edinen münafıkları görmedin mi? Onlar ne sizdendir ne de onlardan, bile bile, yalan yere yemin etmektedirler....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
ALLAH'ın kendilerine kızgın olduğu bir topluluğu dost edinenlere dikkat etmedin mi? Onlar ne sizdendir ne de onlardandır. Onlar bile bile yalan yere yemin ederler!...
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bile bile yalan yere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Tanrı'nın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allahın, kendilerine gazab etdiği bir kavmi dost edinenleri görmedin mi? Bunlar sizden de değildir, onlardan da değildir. Kendileri de bilib dururlarken, onlar yalan yere yemîn ederler. ...
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah’ın kendilerine gazab ettiği bir topluluğu dost edinenleri (o münâfıkları)görmedin mi? Onlar ne sizdendir, ne de onlardandır. Onlar, bile bile yalan yere yemîn ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah’ın gazap ettiği bir toplumu dost edinenleri gördün mü? Onlar, sizden değil, onlardan da değil. Bile bile yalan yere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah’ın gazab ettiği bir topluluğu dost edinenlere baksana! Bunlar ne sizden, ne de onlardandır. Bunlar bile bile yalan yere yemin ederler....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allâh'ın kendilerine gazab ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın gazap ettiği bir topluluğu veli edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendir, ne onlardan. Fakat bilerek yalan yere yemin ederler....
Mücadilə Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın kendilerine öfkelendiği bir kavmi dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilip durdukları halde yalana yemin ediyorlar....
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Muhacirlerden önce, Medine’yi yurd ve iman evi edinenler, kendilerine hicret edib gelenlere sevgi beslerler. Onlara verilen şeylerden dolayı nefislerinde bir kaygı duymazlar; kendilerinde ihtiyaç bile olsa, (onları) nefisleri üzerine tercih ederler. Kim de nefsinin hırsından korunursa; işte bunlar (azabdan) kurtulanlardır....
Mümtahinə Suresi, 9. Ayet:
Ancak ALLAH, sadece, sizinle din uğrunda savaşan, sizi yurdunuzdan çıkaran ve sizi çıkarılmanıza yardım eden kimselerle dost olmanızı yasaklar. Onları dost edinenler zalimlerdir....
Mümtahinə Suresi, 13. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Allah'ın gazabına uğrayan toplum ile dost olmayın! Onlar(ı dost edinenlerin) öteki dünya ile ilgili hiçbir ümitleri kalmamıştır; tıpkı bu hakikat inkarcılarının, (şimdi) mezarlarında yatanları (tekrar görme) ümitlerini kaybetmiş bulunmaları gibi....
Nuh Suresi, 26. Ayet:
Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi....
Nuh Suresi, 26. Ayet:
Nûh dedi ki: Rabbim! Yeryüzünde kâfirlerden dolaşıp yurt edinen bir kimse bırakma....
Nuh Suresi, 26. Ayet:
Nuh: "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma!" dedi....
Nuh Suresi, 26. Ayet:
Nuh «Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma.» dedi....
Mürsəlat Suresi, 43. Ayet:
(43-44) Hakikat biz, iyiliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız.....
Mürsəlat Suresi, 44. Ayet:
(43-44) Hakikat biz, iyiliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız.....
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
Devleti, teşkilâtı, orduları güçlü, şiddeti ve işkencesi meşhur, ülkesi zengin, hazinesi dolu, imkânları geniş, dikili taşları sembol edinen, ebedîleşme iddiasındaki Firavun’a ne yaptı?...
Hümeze Suresi, 1. Ayet:
Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline!...
Hümeze Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur....
Hümeze Suresi, 1. Ayet:
Arkadan çekişdirmeyi, yüze karşı (el, kaş ve göz işaretleriyle) eğlenmeyi ve ayıblamayı aadet edinen her kişinin vay haaline! ...
Hümeze Suresi, 1. Ayet:
Hümeze olan (insanları arkadan devamlı ayıplayıp çekiştiren), yüzlerine karşı (da onlarla) alay etmeyi âdet edinen her kişinin vay hâline!...
Hümeze Suresi, 1. Ayet:
Arkadan çekiştirip yüze karşı eğlenmeyi ve ayıplamayı âdet edinen herkesin vay haline!...
Hümeze Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi âdet edinen herkesin vay haline! O ki, mal toplamış ve onu sayıp durmuştur....
Kövsər Suresi, 1. Ayet:
Biz Kevser’i, peygamberliği, Kur’ân’ı, hayrı ilke edinen bir ümmeti, dünya hâkimiyetini, âhiret saadetini, lütfumuz ve ihsanımızla sana verdik....
Saffat Suresi, 104. Ayet:
(104-105) Biz de Ona şöyle seslendik : Ey İbrâhim! Rüyayı cidden gerçekleşirdin. Şüphesiz biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız....
Saffat Suresi, 105. Ayet:
(104-105) Biz de Ona şöyle seslendik : Ey İbrâhim! Rüyayı cidden gerçekleşirdin. Şüphesiz biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız....
Saffat Suresi, 110. Ayet:
Biz, iyiliği, güzelliği, yararlı işleri huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız....
Saffat Suresi, 121. Ayet:
Şüphesiz biz, iyiliği, yararlı işleri, güzelliği huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız....
Saffat Suresi, 131. Ayet:
Şüphesiz biz iyiliği, güzelliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız....
Qaf Suresi, 23. Ayet:
(23-26) Yanındaki arkadaşı: İşte yanımdaki hazır, der. (İki meleğe şu emir verilir:) Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi cehenneme atın; Allah ile beraber başka ilâh edineni, şiddetli azaba birlikte atın!...
Qaf Suresi, 24. Ayet:
(24-25-26) Atın Cehennem'e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba....
Qaf Suresi, 24. Ayet:
(23-26) Yanındaki arkadaşı: İşte yanımdaki hazır, der. (İki meleğe şu emir verilir:) Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi cehenneme atın; Allah ile beraber başka ilâh edineni, şiddetli azaba birlikte atın!...
Qaf Suresi, 25. Ayet:
(24-25-26) Atın Cehennem'e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba....
Qaf Suresi, 25. Ayet:
(23-26) Yanındaki arkadaşı: İşte yanımdaki hazır, der. (İki meleğe şu emir verilir:) Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi cehenneme atın; Allah ile beraber başka ilâh edineni, şiddetli azaba birlikte atın!...
Qaf Suresi, 26. Ayet:
“Allah ile beraber, başka bir ilâh edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!”...
Qaf Suresi, 26. Ayet:
'Allah ile beraber başka ilâh edineni atın. Onu dehşetli azâba ikiniz birlikte atın.'...
Qaf Suresi, 26. Ayet:
(24-25-26) Atın Cehennem'e her inâdçı nankör kâfiri, hayra engel olan saldırgan şüpheciyi; Allah ile beraber başka tanrı edineni atın şiddetli azaba....
Qaf Suresi, 26. Ayet:
(23-26) Yanındaki arkadaşı: İşte yanımdaki hazır, der. (İki meleğe şu emir verilir:) Haydi ikiniz her inatçı kâfiri, hayra bütün gücüyle engel olanı, azgın şüpheciyi cehenneme atın; Allah ile beraber başka ilâh edineni, şiddetli azaba birlikte atın!...
Qaf Suresi, 26. Ayet:
Ki o, Allah ile beraber diğer bir Tanrı daha edinendir. Haydi ikiniz birden onu en çetin azabın içine atın. ...
Qaf Suresi, 26. Ayet:
Allah'ın yanısıra başka ilahlar edinenleri. O halde atın bunları şiddetli azabın içine!"...
Qaf Suresi, 26. Ayet:
Allah ile birlikte başka bir ilah edineni atın şiddetli azaba!.....
Qaf Suresi, 26. Ayet:
Allah ile beraber tanrılar edineni! Atın onu azabın en şiddetlisine!...
Zariyat Suresi, 53. Ayet:
Onlar, birbirlerine bu hususta böyle mi vasiyette bulundular? Hayır, onlar azgınlığı huy ve sanat edinen bir millettir....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
"Yeryüzünde, bütün âyetleri görseler de onlara iman etmeyen, doğrunun yolunu görseler de o yolu tutup gitmeyen, eğer sapıklığın yolunu görürlerse onu yol edinen haksız yere büyüklük taslayan şu kimseleri, âyetlerimizden uzak tutacağım.” –Bu, onların âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil; duyarsız, ilgisiz olan kimseler oluşlarındandır.– "...
Yasin Suresi, 75. Ayet:
Onlar, onlara yardıma güç yetiremezler. Hâlbuki ilâh edinenler, sözde ilâhlar için hazır askerlerdir. ...
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Kötü duygularını, tutkularını kendine tanrı edinen kişiyi gördün mü/hiç düşündün mü? Peki, onun üzerine sen mi vekil oluyorsun? ...
Hicr Suresi, 94. Ayet:
(94-96) Şimdi sen emrolunmakta olduğun şeyleri açıkça bildir ve ortak koşanlardan mesafelen. Şüphesiz ki Biz, Allah ile birlikte başkasını ilâh edinen şu alay eden kimselere karşı sana yeteriz. Artık onlar yakında bileceklerdir. ...
Hicr Suresi, 95. Ayet:
(94-96) Şimdi sen emrolunmakta olduğun şeyleri açıkça bildir ve ortak koşanlardan mesafelen. Şüphesiz ki Biz, Allah ile birlikte başkasını ilâh edinen şu alay eden kimselere karşı sana yeteriz. Artık onlar yakında bileceklerdir. ...
Hicr Suresi, 96. Ayet:
(94-96) Şimdi sen emrolunmakta olduğun şeyleri açıkça bildir ve ortak koşanlardan mesafelen. Şüphesiz ki Biz, Allah ile birlikte başkasını ilâh edinen şu alay eden kimselere karşı sana yeteriz. Artık onlar yakında bileceklerdir. ...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkatli olun, halis din sadece Allah'a aittir. O'nun astlarından birtakım yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar edinenler: “Allah'ın astlarından edindiğimiz yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar, bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.” Şüphesiz kendilerinin ayrılığa/anlaşmazlığa düşüp durdukları şeylerde, onların arasında Allah hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve çok nankörün ta kendisi olan kişilere kılavuzluk etmez. ...
Şura Suresi, 6. Ayet:
"Ve O'nun astlarından yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar edinen kimseler; Allah onların üzerinde yaptıklarını kayda almaktadır. Ve sen onların üzerinde canlı-cansız tüm varlıkları belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan biri değilsin. "...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Peki sen, kendi boş-iğreti arzusunu ilâh edinen ve Allah'ın bir bilgi üzere kendisini saptırdığı, kulağı ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü/ hiç düşündün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim doğru yol kılavuzluğu yapacaktır? Yine de öğüt alıp düşünmüyor musunuz?” ...
Kəhf Suresi, 14. Ayet:
(14,15) "Ve Biz onlar ayaklanıp da: “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'nun astlarına ilâh olarak yalvarmayız, yoksa kesinlikle saçma-sapan konuşmuş oluruz. Şunlar, Allah'ın astlarından ilâhlar edinen bizim toplumumuzdur. Edindikleri ilâhlara dair açık bir delil getirselerdi ya! Allah'a karşı yalan uydurandan daha yanlış davranan; kendi zararlarına iş yapan kim olabilir?” dediklerinde onların kalplerini sağlamlaştırdık. "...
Kəhf Suresi, 15. Ayet:
(14,15) "Ve Biz onlar ayaklanıp da: “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'nun astlarına ilâh olarak yalvarmayız, yoksa kesinlikle saçma-sapan konuşmuş oluruz. Şunlar, Allah'ın astlarından ilâhlar edinen bizim toplumumuzdur. Edindikleri ilâhlara dair açık bir delil getirselerdi ya! Allah'a karşı yalan uydurandan daha yanlış davranan; kendi zararlarına iş yapan kim olabilir?” dediklerinde onların kalplerini sağlamlaştırdık. "...
Nəhl Suresi, 99. Ayet:
(99,100) Şüphesiz ki iman etmiş ve Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler üzerinde Şeytan-ı Racim'in hiçbir zorlayıcı gücü yoktur. Onun zorlayıcı gücü, ancak kendisini, yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın edinenler ve Allah'a ortak koşanların ta kendileri olan kimseler üzerinedir. ...
Nəhl Suresi, 100. Ayet:
(99,100) Şüphesiz ki iman etmiş ve Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler üzerinde Şeytan-ı Racim'in hiçbir zorlayıcı gücü yoktur. Onun zorlayıcı gücü, ancak kendisini, yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın edinenler ve Allah'a ortak koşanların ta kendileri olan kimseler üzerinedir. ...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'ın astlarından yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın edinenlerin durumu, ev edinen dişi örümceğin durumu gibidir. Şüphesiz evlerin en çürüğü de kesinlikle dişi örümcek evidir. Keşke onlar, bilselerdi. ...
Nisa Suresi, 138. Ayet:
(138,139) "Mü’minlerin astlarından, küfre; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeye sapanları yol gösterici, koruyucu yakın edinen şu münâfıklara, şüphesiz, çok acıklı bir azabın kendileri için olduğunu müjdele! Onların yanında şan ve şeref mi arıyorlar? Oysa şan ve şerefin tümü Allah'ındır. "...
Nisa Suresi, 139. Ayet:
(138,139) "Mü’minlerin astlarından, küfre; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeye sapanları yol gösterici, koruyucu yakın edinen şu münâfıklara, şüphesiz, çok acıklı bir azabın kendileri için olduğunu müjdele! Onların yanında şan ve şeref mi arıyorlar? Oysa şan ve şerefin tümü Allah'ındır. "...
Maidə Suresi, 57. Ayet:
"Ey iman etmiş kimseler! Sizden önce kendilerine Kitap verilmiş olanlardan ve kâfirlerden; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerden, dininizi alay ve eğlence edinen kimseleri yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz de Allah'ın koruması altına girin. "...