Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Sizə əzab gəlməmişdən əvvəl Rəbbinizə
dönün
və Ona təslim olun! Yoxsa sonra sizə yardım olunmaz....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
(Mələklər isə istehza ilə belə deyərlər:) “Qaçmayın! Mürəffəh həyatınıza və yurdlarınıza geri
dönün
! Ola bilsin ki, siz sorğu-sual ediləcəksiniz”....
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
De: "Mən də sizin kimi bir insanam. Mənə vəhy olundu ki, sizin məbudunuz yeganə məbuddur. Ona tərəf
dönün
və yalnız Ondan bağışlanma diləyin. Vay halına müşriklərin!"...
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münafiq kişilər və münafiq qadınlar iman gətirənlərə deyəcəklər: “Bizə baxın ki, sizin nurunuzdan bir az faydalanaq”. deyirlər. Onlara dedi: “Geri
dönün
və oradan işıq axtarın”. Bu adlanır. Bu zaman aralarında qapılı divar hörülmüşdü; Divarın içində mərhəmət, çöldə isə əzab var....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra camaatın döndüyü yerdən siz də
dönün
! Allahdan bağışlanmaq diləyin, şübhəsiz ki, Allah bağışlayandır, rəhm edəndir!...
Rum Suresi, 31. Ayet:
(Ya Rəsulum! Sən və ümmətin) tövbə edərək Ona tərəf
dönün
. Ondan (Allahın əzabından) qorxun, namaz qılın və müşriklərdən olmayın!...
Nur Suresi, 28. Ayet:
Əgər orada heç kəsi tapmasanız, sizə icazə verilməyənədək içəri girməyin. Sizə “Geri
dönün
!” – deyilsə, geri
dönün
. Bu, Allahın yanında sizin üçün daha təmiz bir davranışdır. Allah nə etdiklərinizi biləndir!...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
(Tövbə edib) Rəbbinizə
dönün
. Əzab sizə gəlməmişdən əvvəl Ona təslim olun. Sonra sizə heç bir kömək olunmaz!...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
"Siz
dönün
! Babanıza deyin ki: Ey babamız! İnan ki oğlun hırsızlık yaptı. Biz bildiğimizden başka bir şeye tanıklık etmedik; işin iç yüzünü de bilmiyoruz."...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Boşuna kaçmayın, refaha kavuşturulduğunuz şeylere ve evlerinize geri
dönün
; çünkü hesaba çekileceksiniz....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer geri dönmeniz istenirse hemen geri
dönün
. Bu sizin için daha nezihtir. Allah yaptığınız şeyi hangi amaçla yaptığınızdan haberdardır....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir topluluk: "Ey Yesrib halkı, sizin için burada duracak bir yer yok, hemen
dönün
. Yine onlardan bir grup da: "Evlerimiz gerçekten korumasızdır." diyerek Nebiden izin istiyorlardı. Oysaki evleri korumasız değildi. Onlar, savaştan kaçmak için bahane arıyorlardı....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar, inanan kimselere: "Bize bakın da nurunuzdan biraz yararlanalım." derler. Onlara: "Arkanıza
dönün
de oradan nur arayın." denir. O anda aralarına kapısı olan bir duvar çekilir; duvarın iç tarafı rahmet, dış tarafında ise azap vardır....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Ve bir vakit Musa kavmine dedi ki: «Ey kavmim cidden siz o danaya tutulmanızla kendinize zulmettiniz gelin bârinize
dönün
, tevbe edin de nefislerinizi öldürün, böyle yapmanız bâriniz yanında sizin için hayırlıdır» bu suretle tevbenizi kabul buyurdu. Filhakika o, öyle tevvab öyle rahîmdir...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Ve bir vakit Musa, kavmine dedi ki: «Ey kavmim, cidden siz o buzağıya tapmakla kendinize zulmettiniz. Gelin yaratanınıza
dönün
, tevbe edin de nefislerinizi öldürün. Böyle yapmanız yaratanınız yanında sizin için hayırlıdır.» Böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten O, tevbeleri çok kabul eden, devamlı merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Hani bir zamanlar Musa kavmine dedi ki; Ey kavmim cidden siz o buzağıyı put edinmekle kendi kendinize zulmettiniz, bari gelin Rabbinize tevbe ile
dönün
de nefislerinizi öldürün. Böyle yapmanız Bârî Teâlânız katında sizin için hayırlıdır, böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten de o Tevvab ve Rahîm'dir....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Fakat siz, 'Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamıyacağız. Rabbini bizim için çağır da bize fasulye, kabak, sarımsak, mercimek, soğan gibi toprağın bitirdiğinden yetiştirsin,' demiştiniz de, 'İyi olanı daha düşük olanla mı (özgürlüğü kölelikle mi) değiştirmek istiyorsunuz? İsterseniz Mısır'a geri
dönün
, orada aradığınızı bulabilirsiniz!,' demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler ve ALLAH'ın gazabına uğradılar. Çünkü onlar ALLAH'ın ayetlerine karşı sürekli nankörce davranıyor...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Demiştiniz ki: "Ey Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamayacağız. Rabbine bizim için dua et de bize yerin bitirdiklerinden kabak, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin / çıkartsın." (Musa:) "Hayırlı olanı daha değersiz olanla mı değiştirmek (bedele) istiyorsunuz? İsterseniz Mısır'a geri
dönün
/ inin, orada aradığınızı bulabilirsiniz / istediğiniz var!" demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler / üzerlerine alçaklık ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Tanrı'nın gazabına uğradı...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Ve bir zamanlar yine size: "Ey Musa, doğrusu biz bir çeşit yiyecekle yetinemeyiz, öyleyse Rabbine dua et de bize topraktan yetişen ürünler, sebze, salatalık, sarımsak, mercimek, soğan (gibi ürünler) çıkarsın" demiştiniz. (Musa): "Daha hayırlı (ve onurlu) olan durumu daha aşağılık olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? O halde, utanç içinde Mısır'a
dönün
; orada istediğiniz şeylere kavuşabilirsiniz!" demişti. Böylece, onlara yoksulluk, düşkünlük damgası vuruldu ve Allah'ın gazabına uğradılar. Bütün b...
Bəqərə Suresi, 65. Ayet:
İçinizden Cumartesi yasağını çiğneyenleri bilmiş olmaktasınız. Onlara 'Aşağılık maymunlara
dönün
» dedik....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Ve doğu da Allah'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz
dönün
, Allah'ın Vechi (Zat'ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi'dir (rahmeti ve lutfu geniştir, herşeyi ilmi ile kuşatandır)....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Allah'ındır, batı da. Artık nereye dönerseniz
dönün
, orada Allah'a dönmüş olursunuz. Şüphe yok ki Allah'ın lütfü, rahmeti boldur, o her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da, batı da Allah’ındır. Allah’ın emrini yerine getirme, Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle hangi tarafa dönerseniz
dönün
, Allah’ın rızası oradadır. Allah’ın nimeti ve rahmeti geniştir. O her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Bununla beraber, doğu da Allah'ın, batı da Allah'ındır. Artık nereye dönerseniz
dönün
, orası Allah'a çıkar. Şüphe yok ki, Allah(ın rahmeti) geniştir, O, her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Batı da Allah'ındır: Nereye dönerseniz
dönün
Allah'ın yönü orasıdır. Unutmayın ki, Allah rahmet ve kudretinde sınırsızdır, her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
1.
ve min haysu
: ve nereden
2.
harecte
: sen çıktın
3.
fe
: o zaman
4.
velli
: dön, çevir
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden yola çıkmış olursan ol, yüzünü Mescid- i Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü o tarafa çevirin ki, insanların elinde aleyhinizde kullanacakları bir bahane bulunmasın. Yalnız, zalimler başka. Onlardan da korkmayın, benden korkun. O tarafa
dönün
ki, size vereceğim nimeti tamama erdireyim ve böylece doğru yolu bulasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden (yola) çıkarsan yüzünü Mescid-i Harâm'a doğru çevir, nerede olursanız, yüzünüzü o yana çevirin ki, haksızlardan başka hiç kimsenin, aleyhinizde bir delili olmasın. Onlardan da çekinmeyin, benden çekinin ve (o yana
dönün
ki) size olan ni'metimi tamamlayayım, böylece yolu bulmuş olasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü ona doğru çevirin ki, insanların elinde sizin aleyhinize bir delil bulunmasın. Onların zulme sapanları müstesna. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Yüzünüzü Mescid-i Haram'a
dönün
ki, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Ve bu sayede güzeli ve iyiyi bulmanız da umulmaktadır....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı ve umreyi de Allah için tamamlayın. Tamamlayamayacaksanız gücünüz yettiği kadar bir şey kurban edin ve kurbanı, yerinde boğazlayıncaya dek başınızı tıraş ettirmeyin. İçinizde hasta olan, başında bir eziyet bulunan varsa tıraş olur ve karşılığında oruç tutar, sadaka verir, yahut kurban keser. Sonra emin oldunuz, muktedir bulundunuz mu hac zamanına dek umre yapmak isteyen, gücü neye yeterse kurban eder. Buna imkân bulamayan üç gün hacda, yedi gün de
dönün
ce oruç tutar, işte bu, tam on gündür...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Bunlardan alıkonacak olursanız, kolayınıza gelen bir kurban kesin; kurban yerine ulaşıncaya kadar da başınızı tıraş etmeyin. Hasta olanlarınız veya başından rahatsız olanlarınız için ise, fidye olarak oruç, sadaka veya kurban gerekir. Hastalık ve düşman tehlikesinden emin olduğunuzda, kim hacca kadar umre yapacak olursa, kolayına gelen bir kurban kessin. Bunu bulamayan, hacda üç gün,
dönün
ce de yedi gün oruç tutar ki, bu da tam on gün eder. Bu, Mescid-i...
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra insanların, hep birden Arafat'tan döndüğü yerden siz de
dönün
, Allah'tan yarlıganmak dileyin. Şüphe yok ki Allah suçları örter, rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra herkesin topluca döndüğü yerden siz de
dönün
ve (yetersizliklerinizden dolayı) istiğfar edin. Şüphesiz ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Bundan sonra insanların vakfe edip döndüğü Arafat’tan siz de vakfe edip
dönün
üz. Duanın, niyazın kabul olduğu yerlerde Allah’tan koruma kalkanına alınmanızı, bağışlanmanızı isteyin. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra insanların döndüğü yerden (Arafat’dan) siz de
dönün
ve Allah’ın mağfiretini isteyin. Allah çok mağfiret ve rahmet edicidir....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra insanların akın ettiği yerden siz de
dönün
ve Allah'ın bağışlamasını isteyin. Çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra insanların (elbirlik) döndüğü yerden siz de
dönün
. Allahdan (günâhlarınızı) mağfiret (buyurmasını) isteyin. Şüphesiz ki Allah çok yarlığayıcı, hakkıyle esirgeyicidir. ...
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra insanların döndüğü yerden siz de
dönün
. Ve Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz ki Allah Gafur'dur, Rahim'dir....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra insanların döndüğü yerden siz de
dönün
ve Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra, insanların akın edip döndüğü yerden siz de
dönün
ve Allah'tan af dileyin. Çünkü Allah çok affedicidir, çok merhametlidir....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Mûsâ, kızgın bir halde acıklanarak kavmine
dönün
ce dedi ki: Benden sonra ne de kötü bir iş işlediniz, Rabbinizin vaadettiği müddet bitmeden acele mi ettiniz? Ve levihleri atıp kardeşinin saçından, sakalından tutarak kendisine doğru çekmeye başladı. Hârûn, anam oğlu dedi, bu kavim, gerçekten de âciz bıraktı beni, az kaldı ki öldürüyorlardı da, onun için bana bu harekette bulunup düşmanları sevindirme ve beni zulmeden kavimle berâber tutma....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine
dönün
ce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi. Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin (Harun'un) başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): "Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi. Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!" dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Mûsa, kavmine öfkeli ve kederli
dönün
ce şöyle dedi: “- Ben ayrıldıktan sonra yerime geçtiniz de ne çirkin iş yaptınız! Rabbinizin emriyle dönüşüme sabretmeyip buzağı mı yaptınız?” Öfkesinden elindeki Tevrat levhalarını yere bıraktı ve kardeşi Harûn’u başından (saç-sakalından) tutup kendine doğru çekmeğe başladı. Harûn şöyle dedi: “- Ey anam oğlu (öz kardeşim), gerçekten bu kavim beni zayıf gördüler. Az kaldı ki beni öldüreceklerdi. Sen de bana düşmanları sevindirecek harekette bulunma böyle. Ben...
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa, milletine, kizgin ve uzgun olarak donunce «Benim arkamdan ne kotu olmussunuz! Rabbinizin emrinin cabucak gelmesini mi istiyorsunuz?» dedi, levhalari atti ve kardesinin basindan tutup kendine dogru cekti. Harun: «Ey annem oglu! Bu millet beni kucumsedi; az kalsin olduruyorlardi. Bana, dusmanlari sevindirecek sekilde davranma beni bu zalim milletle bir sayma» dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa (Tûr Dağı'ndaki görevini tamamlayıp kavmine) öfkeli ve üzgün bir halele
dönün
ce, (Harun'a): «Benden sonra yerime geçip ne kötü işler işlemişsin! Rabbimizin emrini (size vereceği azabı) mı acele beklediniz ?» dedi ve elindeki (Tevrat âyetleri yazılı) Levhaları bırakıverdi de kardeşinin başından tutup kendine doğru çekmeğe başladı. Kardeşi ona : «Anamın oğlu I Doğrusu bu kavim beni küçümseyip hırpaladılar ve neredeyse beni öldürüyorlardı; artık sen de bana karşı düşmanları sevindirme ve bu zâ...
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa, milletine, kızgın ve üzgün olarak
dönün
ce 'Benim arkamdan ne kötü olmuşsunuz! Rabbinizin emrinin çabucak gelmesini mi istiyorsunuz?' dedi, levhaları attı ve kardeşinin başından tutup kendine doğru çekti. Harun: 'Ey annem oğlu! Bu millet beni küçümsedi; az kalsın öldürüyorlardı. Bana, düşmanları sevindirecek şekilde davranma, beni bu zalim milletle bir sayma' dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa, kızgın ve üzgün bir halde kavmine
dönün
ce: «Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?» dedi. Tevrat levhalarını yere attı ve kardeşinin (Harun'un) başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): «Anam oğlu! Bu kavim beni cidden zayıf gördüler ve nerede ise beni öldüreceklerdi. Sen de düşmanları bana güldürme ve beni bu zalim kavimle beraber tutma!» dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa kızgın ve üzgün olarak soydaşlarının yanına
dönün
ce «Benim arkamdan yokluğumda ne kötü işler yapmışsınız? Yoksa Rabbinizin hükmünü öne almaya mı kalkıştınız?» dedi, levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti. Kardeşi ise, «Ey anamoğlu, soydaşlarım beni saymadılar, horladılar, neredeyse beni öldüreceklerdi, beni düşmanları güldürecek biçimde hırpalama, zalimlerle bir tutma» dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Böylece Mûsâ (Tûr dağından, onların yaptıklarından dolayı) kızgın ve üzgün olarak kavmine
dönün
ce: 'Bana ardımdan ne kötü halef oldunuz! Rabbinizin emrine(sabretmeden) acele mi ettiniz?' dedi. (Tevrât) levhaları(nı yere) bıraktı ve kardeşinin başından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi de:) '(Ey) anamın oğlu! Doğrusu (bu) kavim beni hırpaladı ve nerede ise beni öldürüyorlardı! Artık düşmanları bana güldürme ve beni (bu) zâlimler gürûhuyla berâber tutma!' dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa; kavmine kızgın ve üzgün
dönün
ce; benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız? Rabbınızın emrinin çabucak gelmesini mi istediniz? dedi ve levhaları attı. Kardeşinin başından tutup kendisine doğru çekiyordu: Ey anamın oğlu, bu kavim beni gerçekten zayıf gördüler. Az kalsın öldürüyorlardı. Sen de bana düşmanları sevindirecek harekette bulunma ve beni zalimler güruhu ile bir tutma, dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa, kavmine öfkeli ve üzgün bir halde
dönün
ce: “Ben sizi geride bırakıp gidince ne kötü olmuşsunuz. Rabbinizin emrinin çabucak gelmesini mi istiyorsunuz?” dedi. Elindeki Tevrat levhalarını bırakıverdi ve kardeşinin başından tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): “Anamın oğlu! Bunlar beni zayıf görüp hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı. Bana düşmanları sevindirecek şekilde davranma. Beni bu zâlimler gürûhu ile bir tutma!” dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa kavmine kızgın ve üzgün olarak
dönün
ce: -Benim ardımdan ne kötü işler yaptınız. Rabbinizin azabını mı acele istediniz? dedi. Levhaları bırakıp kardeşinin başını tutarak kendisine çekti. Harun: -Ey anamın oğlu, toplum beni güçsüz bıraktı. Zayıf gördü, bana tabi olmadı. Neredeyse beni öldürüyorlardı. Bana düşmanları sevindirecek şekilde davranma, zalim toplumla bir tutma! dedi....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Mûsâ pek öfkeli ve üzgün olarak halkına
dönün
ce:"Benden sonra arkamdan ne kötü işler yapmışsınız! Rabbinizin emrini çarçabuk terk mi ettiniz!" dedi ve... levhaları yere bırakıverdi. Kardeşini başından tutup, kendisine doğru çekmeye başladı. Harun ise ona: "Ey annemin oğlu!" dedi: "İnan ki bu millet beni fena halde hırpaladı, nerdeyse beni linç edip öldüreceklerdi. Ne olur, düşmanlarımı üstüme güldürme, beni bu zalim milletle bir tutma!"...
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün bir halde
dönün
ce: "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız? Rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi, levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi): "Anamın oğlu, dedi, bu insanlar beni hırpaladılar, az daha beni öldürüyorlardı. (Ne olur) düşmanları üstüme güldürme, beni bu zâlim kavimle beraber tutma!"...
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa kızgın ve üzgün şekilde kavmine
dönün
ce, 'Benim arkamdan ne kötü şeyler yapmışsınız!' dedi. 'Rabbinizin emrini beklemeyip de acele mi ettiniz?' Levhaları bıraktı, kardeşini başından tutup kendisine çekti. Harun, 'Ey anamın oğlu,' dedi. 'Bu millet beni zayıf buldu da sözümü dinlemedi. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Bana kızıp da düşmanları sevindirme; beni zalimler güruhuyla bir tutma.'...
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer (davet olundukları şey) yakın (ve dünyevî) bir menfeat, orta bir sefer olsaydı elbette senin arkana düşerlerdi. Fakat meşakkatle kat edilecek olan mesafe) onlara uzak geldi. (Bununla beraber) onlar (sen «Tebük» den
dönün
ce): «Eğer gücümüz yetseydi her halde biz de sizinle beraber çıkardık» (diye) Allaha yemîn edeceklerdir. Bunlar (bu suretle) kendilerini helake sürüklerler. Allah biliyor ki onlar hiç şübhesiz ve muhakkak yalancıdırlar. ...
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Ve maamafih bütün mü'minlerin birden toplanıp sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her bir fırkasından bir zümre dinde fekâhat sahibi olmaya çalışmalı ve kavimlerine
dönün
ce de onları inzar etmelidirler. Umulur ki, onlar sakınırlar....
Hud Suresi, 3. Ayet:
Ve tâki Rabbinizden mağfiret isteyin, sonra (ıhlâs ile) ona
dönün
ki sizi adı konmuş (ta'yîn ve takdîr edilmiş) bir müddete kadar güzel ni'metleriyle fâidelendirsin, her fazıylet saahibine kendi fazl (-u kerem) ini versin. (Habîbim onlara de ki:) «Eğer (îmandan) yüz çevirirseniz ben sizin başınıza (gelecek) büyük bir günün azabından korkarım». ...
Hud Suresi, 3. Ayet:
Bir maksat da şudur: Rabbinizden mağfiret dileyin. Sonra O’na tövbe edin!O’na
dönün
ki belirlenmiş bir ömür süresinin sonuna kadar sizi nimetleriyle yaşatsın ve faziletli bir hayat sürenlere, lütuf ve fazlından mükâfatlarını versin. Fakat imandan yüz çevirirseniz sizin tepenize inecek o müthiş günün azabından korkarım....
Hud Suresi, 52. Ayet:
"Ey halkım! Haydi Rabbinizden af dileyin, sonra ona tövbe edin, O’na
dönün
ki gökten size bol bol yağmur göndersin, gücünüze güç katsın, n’olur, yüz çevirip suçlu duruma düşmeyin!"...
Hud Suresi, 52. Ayet:
'Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma isteyin ve Ona
dönün
ki O da size bol yağışlar göndersin ve gücünüze güç katsın. Sakın mücrimlik edip de yüz çevirmeyin.'...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semuud'a biraderleri Saalih'i (gönderdik). Dedi ki: «Ey kavmim, Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiç bir Tanrınız yokdur. O, sizi toprakdan meydana getirdi, sizi orada ömür geçirmiye (yahud: i'maara) me'mur etdi. O halde Ondan mağfiret isteyin, sonra Ona tevbe edin (hep Ona
dönün
). Şübhesiz ki Rabbim (in rahmeti) çok yakındır; O, (duaları da) kabul edendir». ...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i elçi olarak gönderdik. "Ey benim halkım!" dedi, "Yalnız Allah’a ibadet edin, çünkü sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. Sizi topraktan yetiştirip yaratan, sizi orada yaşatan O’dur. O halde O’ndan mağfiret dileyin, yine O’na
dönün
, tövbe edin.Çünkü Rabbim kullarına çok yakın ve onların tövbe ve dualarını kabul edendir."...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. O da 'Ey kavmim, Allah'a kulluk edin,' dedi. 'Ondan başka tanrınız yoktur. Sizi topraktan yaratan ve onda yaşatan Odur. Ondan af dileyin ve Ona
dönün
. Şüphesiz ki Rabbim kullarına yakındır; onların dualarına cevap verir.'...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Dedi ki: "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yok. Sizi topraktan oluşturan ve size orada ömür geçirten O'dur. Artık O'ndan af dileyin, O'na
dönün
. Rabbim Karîb'dir, bize çok yakındır; Mucîb'dir, bize cevap verir."...
Hud Suresi, 90. Ayet:
'Rabbinizden af dileyin ve günahlarınızdan tevbe ederek Ona
dönün
. Çünkü Rabbim çok merhamet edicidir ve kullarını çok sever.'...
Yusif Suresi, 62. Ayet:
Yusuf bir taraftan da adamlarına tenbih etti: «Sermayelerini yüklerinin içine koyuverin, belki ailelerinin yanına
dönün
ce farkına varırlar ve belki yine gelirler» dedi....
Yusif Suresi, 62. Ayet:
Yusuf uşaklarına dedi ki: Karşılık olarak getirdiklerini de yüklerinin içine koyun. Olur ki ailelerine
dönün
ce bunu anlarlar da geri dönerler....
Yusif Suresi, 63. Ayet:
Yusuf'un kardeşleri babalarının yanına
dönün
ce dediler ki; «Ey babamız, erzak almamız yasaklandı, kardeşimizi bizimle birlikte gönder ki, erzak alabilelim, biz onu kesinlikle koruruz.»...
Yusif Suresi, 63. Ayet:
Babalarının yanına
dönün
ce: "Sevgili babamız, dediler, ölçeğimiz, tahsisatımız kaldırıldı. Gelecek sefer, öbür kardeşimizi de bizimle beraber gönder ki onu vesile ederek, daha çok tahsisat alalım. Onu gözümüz gibi koruyacağımıza kesin söz veriyoruz.!"...
Yusif Suresi, 80. Ayet:
(80-82) Umidsizlige dusunce, konusmak uzere bir kenara cekildiler. Buyukleri soyle dedi: «Babanizin Allah'a karsi sizden bir soz aldigini, daha once Yusuf meselesinde de ileri gittiginizi bilmiyor musunuz? Artik babam bana izin verene veya Allah hakkimda hukum verene kadar ki O, hukmedenlerin en iyisidir bu yerden ayrÙlmayacagÙm. Siz donun, babanÙza gidin ve deyin ki: «Ey BabamÙz! Senin oglun hÙrsÙzlÙk yaptÙ, bu bildigimizden baska bir sey gormedik; gorulmeyeni de bilmeyiz; bulundugumuz kasabanÙ...
Yusif Suresi, 80. Ayet:
Ümidsizliğe düşünce, konuşmak üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri şöyle dedi: 'Babanızın Allah'a karşı sizden bir söz aldığını, daha önce Yusuf meselesinde de ileri gittiğinizi bilmiyor musunuz? Artık babam bana izin verene veya Allah hakkımda hüküm verene kadar ki O, hükmedenlerin en iyisidir bu yerden ayrılmayacağım. Siz
dönün
, babanıza gidin ve deyin ki: Ey Babamız! Senin oğlun hırsızlık yaptı, bu bildiğimizden başka bir şey görmedik; görülmeyeni de bilmeyiz; bulunduğumuz kasabanın halkına...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
1.
ırciû
:
dönün
2.
ilâ ebî-kum
: babanıza
3.
fe kûlû
: böylece deyin, söyleyin
4.
yâ ebâ-nâ
: ey babamız
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Babanıza
dönün
ve şöyle söyleyin: “Ey babamız! Senin oğlun, gerçekten hırsızlık yaptı. Biz bildiğimizden başka bir şeye şahit olmadık (görmedik). Ve biz gaybı (nasıl olduğunu) da bilmiyorduk."...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
“Siz babanıza
dönün
ve deyin ki: “Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık edeceğini) bilemezdik.”...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz babanıza
dönün
de baba deyin, oğlun hırsızlık etti ve biz, ancak bildiğimizi söyleyerek tanıklıkta bulunduk, gizli olanıysa zâten bilemeyiz....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Babanıza
dönün
ve deyin ki: "Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın bekçileri değiliz....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
"Babanıza
dönün
de deyin ki: Ey babamız. . . Muhakkak ki senin oğlun hırsızlık yaptı. . . Biz ancak gördüğümüze şehâdet ettik. . . Göremediğimize (olaylara da) muhafızlık edemezdik. "...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
'Babanıza
dönün
ve ey babamız, oğlun hırsızlık yaptı. Biz çaldığını görmedik. Ancak, altın tasın yükünden çıkarıldığına şahidiz, gözümüzün önünde olmayan bir şeyden dolayı onu koruyamazdık, deyin.'...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz babanıza
dönün
ve deyin ki: 'Ey babamız! Oğlun hırsızlık etti. Biz bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Gaybın kollayıcıları da değildik....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
"
Dönün
babanıza ve deyin ki: '-Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın kollayıcıları değiliz."...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz, babanıza
dönün
ve ona şöyle deyin: “- Ey babamız! İnan ki, oğlun hırsızlık etti. Biz ancak bildiğimize şâhidlik ediyoruz; yoksa gaybın bekçileri değiliz....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
(80-82) Umidsizlige dusunce, konusmak uzere bir kenara cekildiler. Buyukleri soyle dedi: «Babanizin Allah'a karsi sizden bir soz aldigini, daha once Yusuf meselesinde de ileri gittiginizi bilmiyor musunuz? Artik babam bana izin verene veya Allah hakkimda hukum verene kadar ki O, hukmedenlerin en iyisidir bu yerden ayrÙlmayacagÙm. Siz donun, babanÙza gidin ve deyin ki: «Ey BabamÙz! Senin oglun hÙrsÙzlÙk yaptÙ, bu bildigimizden baska bir sey gormedik; gorulmeyeni de bilmeyiz; bulundugumuz kasabanÙ...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz babanıza
dönün
üz ve ona deyiniz ki: «Ey babamız, şüphen olmasın ki, senin oğlun hırsızlık etti. Biz ancak bildiğimize göre şahit olduk ; gaybı bilen gözcüler değiliz.»...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Babanıza
dönün
ve deyin ki: «Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın bekçileri değiliz....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
'Babanıza
dönün
ve şunları söyleyin: 'Ey babamız, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimiz şeye tanıklık ediyoruz. Gizli işlenen bir şeyi önleyemezdik.''...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz
dönün
babanıza da deyin ki ey bizim babamız, inan oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şehadet ediyoruz yoksa gaybin hafızları değiliz...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz
dönün
de babanıza deyin ki: «Ey babamız, inan ki oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz, yoksa gaybın bekçileri değiliz....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
«Siz
dönün
de babanıza deyin ki: Ey babamız! İnan ki, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. Yoksa gaybın bekçileri değiliz.»...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
"
Dönün
babanıza ve deyin ki: "Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın kollayıcıları değiliz."...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
«Siz
dönün
, babanıza da deyin ki: — Ey pederimiz, oğlun, inan ki, (zaahiri emre nazaran) hırsızlık etdi. Biz bildiğimizden başkasına şâhidlik yapmadık. Gaybın bekçileri de değildik». ...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
'(Siz) babanıza
dönün
de: 'Ey babamız! Gerçekten oğlun (Bünyâmin) hırsızlık etti. Hâlbuki (biz) ancak bildiğimize şâhidlik ettik; gaybın muhâfızları da değiliz, (sana söz verirken Bünyâmin’in hırsızlık edeceğini bilemedik)’ deyin!'...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz, babanıza
dönün
de deyin ki: Ey babamız; doğrusu oğlun hırsızlık etti. Ve biz bildiğimizden başka bir şey görmedik. Hem biz gaybın bekçileri de değildik....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
«Babanıza
dönün
de deyiniz ki, Ey pederimiz! Şüphe yok ki, oğlun hırsızlıkta bulundu. Biz bildiğimiz şeyden başkasına şehâdet eder olmadık, ve biz gaybı (bilip onu) hıfzediciler değiliz.»...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
“Siz
dönün
, babanıza deyin ki: “Ey babamız! Oğlun inan ki hırsızlık etti. Biz bildiğimizden başka bir şey görmedik. Görülmeyeni de bilmeyiz. ”...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Siz
dönün
, babanıza gidin ve deyin ki: -Ey Babamız! Senin oğlun hırsızlık yaptı, bu bildiğimizden başka bir şey görmedik; görülmeyeni de bilmeyiz....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
"Siz
dönün
, babanıza deyin ki: "Sevgili babamız, bizler farkına varmadan oğlun inan ki hırsızlık etmiş. Biz ancak bildiğimize şahitlik ediyoruz. (Söz verdiğimiz zaman, bu durumun ortaya çıkacağını nereden bilebilirdik?)Gayb bize emanet edilmiş değil ki!"...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
"Babanıza
dönün
, deyin ki: "Ey babamız, oğlun hırsızlık etti! Biz ancak bildiğimize şâhidlik ettik (tasın, onun yükünden çıktığını gördük, ötesini bilmiyoruz), Biz gizliyi bilenler değiliz....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
«
Dönün
babanıza ve deyin ki: 'Ey babamız, senin oğlun gerçekten hırsızlık etti. Biz, bildiğimizden başkasına şahitlik etmedik. Biz gaybın kollayıcıları değiliz.'»...
Yusif Suresi, 81. Ayet:
'Babanıza
dönün
ve deyin ki: Baba, oğlun hırsızlık yaptı. Biz ancak bildiğimiz şeye şahitlik ediyoruz. Yoksa biz gaybın bekçisi değiliz....
Yusif Suresi, 82. Ayet:
(80-82) Umidsizlige dusunce, konusmak uzere bir kenara cekildiler. Buyukleri soyle dedi: «Babanizin Allah'a karsi sizden bir soz aldigini, daha once Yusuf meselesinde de ileri gittiginizi bilmiyor musunuz? Artik babam bana izin verene veya Allah hakkimda hukum verene kadar ki O, hukmedenlerin en iyisidir bu yerden ayrÙlmayacagÙm. Siz donun, babanÙza gidin ve deyin ki: «Ey BabamÙz! Senin oglun hÙrsÙzlÙk yaptÙ, bu bildigimizden baska bir sey gormedik; gorulmeyeni de bilmeyiz; bulundugumuz kasabanÙ...
Taha Suresi, 91. Ayet:
“Musa bize
dönün
ceye kadar, ona kendimizi vakfetmekten (ibadet etmekten) asla vazgeçmeyeceğiz.” dediler....
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar da, “Mûsâ bize
dönün
ceye kadar buzağıya ibadet etmeye devam edeceğiz” dediler....
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar: Biz, dediler, Musa aramıza
dönün
ceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!...
Taha Suresi, 91. Ayet:
Dediler ki: 'Musa bize
dönün
ceye kadar ona tapınmaktan geri durmayacağız.'...
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar, Musâ bize
dönün
ceye kadar buna, üstüne kapanırcasına ibâdet edeceğiz, demişlerdi....
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar: Biz, dediler, Musa aramıza
dönün
ceye kadar buna tapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!...
Taha Suresi, 91. Ayet:
Biz dediler: bunun başına devam edip durmaktan asla ayrılmayız tâ
dönün
ciye kadar bize Musa...
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar: «Biz Musa bize
dönün
ceye kadar onun başında durmaktan asla ayrılmayacağız!» dediler....
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar Harun'a «Musa bize
dönün
ceye kadar bu buzağı heykeline tapmayı sürdüreceğiz» dediler....
Taha Suresi, 91. Ayet:
(Onlar ise:) 'Mûsâ bize
dönün
ceye kadar, buna tapan kimseler olmaktan aslâ vazgeçmeyeceğiz' dediler....
Taha Suresi, 91. Ayet:
(Ama) onlar: "Asla" dediler, "Musa bize
dönün
ceye kadar o'na tapınmaktan vazgeçmeyeceğiz!"...
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar da: “Musa bize
dönün
ceye kadar buna tapmaktan aslâ vazgeçmeyeceğiz. ” demişlerdi....
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar ise: -Musa bize geri
dönün
ceye kadar buna sarılmaktan asla vazgeçmeyeceğiz, demişlerdi....
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar ise: "Mûsâ yanımıza
dönün
ceye kadar ona tapmaya devam edeceğiz!" diye karşılık vermişlerdi....
Taha Suresi, 91. Ayet:
Dediler: "Mûsâ bize
dönün
ceye kadar buna tapmaktan vazgeçmeyeceğiz!"...
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar ise, 'Musa
dönün
ceye kadar biz buna ibadet etmekten vazgeçmeyeceğiz' dediler....
Taha Suresi, 91. Ayet:
Onlar şöyle demişlerdi: "Mûsa bize
dönün
ceye kadar ona tapıcılar olmakta devam edeceğiz."...
Taha Suresi, 92. Ayet:
(92-93) Mûsâ, (Tûr’dan
dönün
ce) şöyle dedi: “Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?”...
Taha Suresi, 92. Ayet:
Musa
dönün
ce dedi ki: «Ey Harun, onların sapıttıklarını gördüğünde seni engelleyen ne oldu?...
Taha Suresi, 92. Ayet:
(92-93) (Mûsâ
dönün
ce:) 'Ey Hârûn! Onları dalâlete düşmüş gördüğün zaman, seni benim yolumda gitmekten ne alıkoydu? Yoksa benim emrime karşı mı geldin?' dedi....
Taha Suresi, 93. Ayet:
(92-93) Mûsâ, (Tûr’dan
dönün
ce) şöyle dedi: “Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?”...
Taha Suresi, 93. Ayet:
(92-93) (Mûsâ
dönün
ce:) 'Ey Hârûn! Onları dalâlete düşmüş gördüğün zaman, seni benim yolumda gitmekten ne alıkoydu? Yoksa benim emrime karşı mı geldin?' dedi....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
1.
lâ terkudû
: koşmayın, kaçmayın
2.
verciû (ve irciû)
: ve
dönün
3.
ilâ mâ
: şeye
4.
utriftum
: sizin her isteği...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmayın ve orada şımartıldığınız (her isteğinizin yerine getirildiği) şeye (yere) ve meskenlerinize geri
dönün
ki (orada), sorgulanacaksınız....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Onlara, “Kaçmayın, o içinde şımartıldığınız bolluğa ve yurtlarınıza
dönün
. Çünkü sorulacaksınız” denildi....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmayın,
dönün
sâhip olduğunuz mallara, nîmetlere ve evlere; çünkü sorguya çekileceksiniz....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza
dönün
! Çünkü size sorular sorulacak!...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
"Kaçmayın; bolluktan şımardığınız yere, meskenlerinize
dönün
ki sorgulanasınız. "...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
'Yılgın vaziyette, vasıtalarınıza binip topuklayarak kaçmayın. Size verilen nimetlere, refaha, yurtlarınıza
dönün
. Bunlar hesaba çekilmenize vesile olacak.'...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
'Kaçmayın, size sağlanan refaha ve yurtlarınıza
dönün
. Olur ki sorguya çekilirsiniz.'...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
"Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza
dönün
; çünkü sorguya çekileceksiniz."...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
(Melekler onlara şöyle dedi): “- Kaçmayın, içinde bulunduğunuz nimete ve evlerinize
dönün
; çünkü sorguya çekileceksiniz.”...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
"Kosup kacmayin; size nimet verilen yere, yurdlariniza donun, elbette sorguya cekileceksiniz» dedik....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmayın, refah içinde geçirdiğiniz nimetlere ve konaklarınıza
dönün
üz; çünkü elbette sorguya çekileceksiniz....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
'Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurdlarınıza
dönün
, elbette sorguya çekileceksiniz' dedik....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
«Kaçmayın! İçinde bulunduğunuz refaha ve yurtlarınıza
dönün
! Çünkü size sorular sorulacak!»...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmayın, lüks ve savurganlık için yaşadığınız yere, evlerinize
dönün
üz. Çünkü sorguya çekileceksiniz....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
yok, dedik: tepinmeyin,
dönün
o içinde şımartıldığınız şeylere ve meskenlerinize, ki sorguya çekileceksiniz...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Yok tepinmeyin,
dönün
içinde şımartıldığınız nimetlere ve yurtlarınıza ki, sorguya çekileceksiniz! dedik....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
«Koşup kaçmayın; size nimet verilen yere, yurtlarınıza
dönün
ki, sorguya çekileceksiniz» dedik....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmayınız, sizi baştan çıkaran nimetlere ve evlerinize
dönün
üz ki, sorguya çekileceksiniz!...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
"Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza
dönün
; çünkü sorguya çekileceksiniz."...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
(Onlara:) «Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha, yurdlarında
dönün
, çünkü sorguya çekileceksiniz» (denildi). ...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
'Kaçmayın, içinde şımartıldığınız şeye (ni'metlere) ve evlerinize
dönün
ki(başınıza gelenlerden) suâl olunasınız!'...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Koşup kaçmayın, size nimet verilen yere, yurtlarınıza
dönün
. Elbette sorguya çekileceksiniz....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
(Ama sanki kendilerine:) "Kaçmaya kalkışmayın; bolluk ve keyif içinde sizi şımartan şeylere, evlerinize yurtlarınıza
dönün
, ki belki (yapıp ettiklerinizden ötürü) sorguya çekileceksiniz!" (denmiş gibi, kaybettiklerini anlarlar)....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
«Kaçmayınız ve içinde mütenaim olduğunuz yere ve meskenlerinize geri
dönün
üz. Umulur ki siz, sual olunacaksınız.»...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmayın! İçinde şımarıp azdığınız nimetlere ve meskenlerinize
dönün
! Çünkü sorguya çekileceksiniz....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
-Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha ve evlerinize
dönün
. Belki size bir şey sorulur....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
"Yok," dedik, "tepinmeyin,
dönün
o içinde şımardığınız refah ve konfora!
Dönün
o konaklarınıza ki sorguya çekileceksiniz."...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
(Boşuna) Kaçmayın, (bol bol verilip) içinde şımartıldığınız(ni'metler)e ve yurtlarınıza
dönün
, çünkü sorguya çekileceksiniz!...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
«Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız refaha ve yurtlarınıza
dönün
; çünkü sorguya çekileceksiniz.»...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmasanıza!
Dönün
içinde yüzdüğünüz nimetlere ve konaklarınıza; çünkü sorgulanacaksınız....
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Kaçmayın, içinde servet şımarıklığına düştüğünüz yere, meskenlerinize
dönün
ki, hesaba çekilebilesiniz....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Ve eğer size “geri
dönün
” denirse o taktirde geri
dönün
. O, sizin için daha temizdir (uygundur). Ve Allah, yaptığınız şeyleri en iyi bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer evde kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, “Geri
dönün
” denirse, hemen
dönün
. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Orada kimseyi bulamazsanız size izin verilmedikçe girmeyin ve eğer, geri
dönün
denirse size
dönün
artık, bu, sizin için daha temiz bir harekettir ve Allah, ne yaparsanız hepsini bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Orada hiçbir kimse bulamadınızsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, "Geri
dönün
!" denilirse, hemen
dönün
. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptığınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer içeride biri yoksa size izin verilinceye kadar oraya girmeyiniz. . . Eğer size "Geri dön" denilirse, geri
dönün
. . . Bu sizin için daha temizdir. . . Allâh yaptıklarınızı (B sırrınca) Aliym'dir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Evde kimse bulamazsanız, size izin verilinceye kadar o eve girmeyin. Eğer size: 'Geri
dönün
' denilirse hemen geri
dönün
. Bu sizin için daha nezih, daha temiz ve günahtan arınmış bir davranıştır. Allah işlemeye devam ettiğiniz amelleri biliyor....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada birini bulamazsanız size izin verilmedikçe içeri girmeyin. Eğer size: '
Dönün
' denirse
dönün
. Bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer "
Dönün
" denirse, siz de
dönün
, bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer evlerde bir kimse bulmazsanız, size izin verilmedikçe içeri girmeyin. Eğer size geri
dönün
derlerse,
dönün
. Bu sizin için (kapıda beklemekten) daha temizdir ve Allah, yapmakta olduğunuz bütün işleri bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eger evde kimseyi bulamazsaniz, yine de size izin verilmedikce iceriye girmeyiniz. Size «Donun» denirse donun. Bu, sizi daha cok temize cikarir. Allah yaptiklarinizi bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
İçinde bir kimse bulamazsanız, size izin verilmedikçe yine de girmeyin. Size, «geri
dönün
» denilirse, geri
dönün
. Bu sizin için daha nezih ve daha uygundur. Allah yapageldiklerinizi bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer evde kimseyi bulamazsanız, yine de size izin verilmedikçe içeriye girmeyiniz. Size '
Dönün
' denirse
dönün
. Bu, sizi daha çok temize çıkarır. Allah yaptıklarınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Orada hiçbir kimse bulamadınızsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, «Geri
dönün
!» denilirse, hemen
dönün
. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah, yaptığınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Orada hiç kimseyi bulamazsanız (yetkililer tarafından) izin verilmeden oraya girmeyiniz. Size 'Geri
dönün
,' dendiğinde dönüp gidiniz. Bu, sizin için daha temiz bir davranıştır. ALLAH yaptıklarınızı Bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Bunun üzerine onlarda kimse bulmazsanız size bir izin verilmedikçe içeri girmeyin ve eğer size
dönün
derlerse
dönün
, o sizin için daha temizdir ve Allah bütün amellerinize alîmdir...
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada bir kimse bulamazsanız, size izin verilmedikçe içeri girmeyin ve eğer size «
Dönün
.» denilirse
dönün
; o sizin için daha temizdir. Allah, bütün yaptıklarınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Orada kimse bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size, «Geri
dönün
!» denilirse, hemen
dönün
. Çünkü bu, sizin için daha temiz bir davranıştır. Allah, yaptığınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer kapısını çaldığında evde hiç kimse yoksa size izin verilmedikçe içeriye girmeyiniz. Eğer size «geri
dönün
» denirse geri
dönün
üz. Böylesi, sizin için daha onurlu bir harekettir. Hiç kuşkusuz Allah, ne yaparsanız onu bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer "
dönün
" denirse, siz de
dönün
, bu sizin için daha temizdir. Tanrı yaptıklarınızı bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada bir kimse bulmazsanız size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Şâyed size «Geri
dönün
» denilirse dönüb gidin. Bu, sizin için daha temiz (bir hareket) dir. Allah ne yaparsanız hakkıyle bilendir. ...
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada (girmek istediğiniz evlerde) kimseyi bulamazsanız, size izin verilmedikçe oraya girmeyin! Size: 'Geri
dönün
!' denirse, artık
dönün
; bu sizin için daha temizdir. Allah ise, yapmakta olduklarınızı hakkıyla bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız; size izin verilinceye kadar içeri girmeyin. Şayet size;
dönün
, denilirse,
dönün
. Bu, sizin için daha temizdir. Ve Allah; yaptıklarınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Öyleyse, (evde) kimseyi bulamadığınız takdirde, size izin verilinceye kadar içeri girmeyin ve size "
dönün
" denirse
dönün
. Bu sizin (töhmet altına girmemeniz) için en uygun davranış tarzıdır; çünkü, Allah edip eylediğiniz her şeyi bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
İmdi onlarda kimse bulamaz iseniz artık size izin verilinceye değin içerilerine girmeyin ve eğer size geri
dönün
denilirse geri
dönün
. Bu sizin için daha temizdir. Ve Allah yapar olduklarınızı bilicidir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer evlerde bir kimse bulamazsanız, size izin verilinceye kadar içeri girmeyin. Şayet size: “Geri
dönün
!” denilirse dönüp gidin. Bu sizin için daha temiz bir harekettir. Allah bütün yaptıklarınızı bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada hiç kimseyi bulamazsanız, size izin verilene kadar oraya girmeyin. Şayet size geri
dönün
denilirse, geri
dönün
. Bu, sizin için daha temizdir. Allah, yaptıklarınızı bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Şayet orada hiçbir kimse bulamazsanız size izin verilmeden oraya girmeyiniz! Eğer size: "Müsait değiliz, geri
dönün
." denirse
dönün
! Bu sizin için daha nezih, daha münasiptir. Allah yaptığınız her şeyi tamamen bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Ve eğer size: "
Dönün
" denirse
dönün
. Bu, sizin için daha temizdir. Allâh yaptıklarınızı bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin; ve eğer size «
Dönün
» denirse, siz de
dönün
, bu sizin için daha temizdir. Allah yapmakta olduklarınızı bilendir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Orada kimseyi bulamazsanız, izin almadıkça içeri girmeyin. Size 'Geri
dönün
' denirse
dönün
; bu sizin için daha nezih bir davranıştır. Allah ise sizin yaptıklarınızı hakkıyla bilir....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size "Geri
dönün
!" denirse,
dönün
; bu sizin için daha iyi ve temizdir. Allah, yaptıklarınızı çok iyi biliyor....
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, iffetlerini korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünen kısmı müstesna, açmasınlar. Baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Süslerini kocaları veya babaları ve kayınpederleri veya oğulları veya kocalarının oğulları veya kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kızkardeşlerinin oğulları veya müslüman kadınları veya cariyeleri veya erkekliği kalmamış hizmetçiler, ya da kadınların mahrem yerlerini henüz anlamay...
Nəml Suresi, 37. Ayet:
"Geri
dönün
onlara (bildirin). . . Yemin ederim ki, karşı çıkamayacakları ordularımla gelirim ve oradan onları âcizler ve aşağılanmışlar olarak çıkarırım!"...
Qəsəs Suresi, 23. Ayet:
Vaktaki Medyen suyuna vardı, üst tarafında (ve kenarında) bir sürü insan buldu ki (hayvanlarını) suluyorlardı. Onların gerisinde (ve alt yanında) da (sürülerini) alıkoyan iki kadın gördü. Dedi: «(Bu) haaliniz ne»? Dediler: «Çobanlar sıvarıb
dönün
ceye kadar biz sıvarmayız. Babamız ise büyük bir ihtiyardır». ...
Qəsəs Suresi, 23. Ayet:
Vaktâ ki, Medyen suyuna vardı, üzerinde nâstan bir cemaat buldu ki, (hayvanlarına) su veriyorlardı ve onların gerisinde iki kadın buldu ki, (koyunlarını) geri tutuyorlardı. Dedi ki: «Nedir, ikinizin hali?» Dediler ki: «Çobanlar (suvarıp) geri
dönün
ceye kadar suvarmayız. Babamız ise büyük bir ihtiyardır.»...
Rum Suresi, 31. Ayet:
Hepiniz Ona
dönün
, Ondan korkun. Namazı dosdoğru kılın, müşriklerden olmayın. ...
Rum Suresi, 31. Ayet:
Hepiniz O'na
dönün
, O'ndan korkun. Namaz kılın ve müşriklerden olmayın....
Rum Suresi, 31. Ayet:
Hep O'na
dönün
üz ve O'ndan korkunuz ve namazı doğruca kılınız ve müşriklerden olmayınız....
Rum Suresi, 31. Ayet:
Hepiniz Allah'a
dönün
. O'ndan korkun. Namazı dosdoğru (devamlı) kılın, müşriklerden olmayın....
Rum Suresi, 31. Ayet:
Yönelerek O'na (
dönün
), O'ndan korkun, namazı dosdoğru kılın, Allah'a ortak koşanlardan olmayın....
Rum Suresi, 31. Ayet:
(31-32) Allah'a
dönün
O’na karşı (vazifelerinize) riayet edin. Namazı dosdoğru kılın. Müşriklerden, dinlerini darmadağınık edenlerden, bölük bölük olanlardan, her bölüğü kendi haliyle sevinenlerden olmayın....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
1.
ve iz kâlet
: ve demişti
2.
tâifetun
: bir bölük, bir grup
3.
min-hum
: onlardan
4.
yâ
: ey
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve onlardan bir taife (topluluk): "Ey Yesrib (Medine) halkı, sizin için (burada) duracak yer yok! Artık
dönün
." dedi. Onlardan (diğer) bir grup, peygamberden: "Muhakkak ki evlerimiz muhafazasızdır (korumasızdır)." diyerek izin istiyorlardı. Ve evleri korumasız değildi, sadece (savaştan) kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Hani onlardan bir grup, “Ey Yesrib (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri
dönün
” demişti. Onlardan bir başka grup da, “Evlerimiz açık (korumasız)” diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve hani onların bir bölüğü, ey Yesribliler demişti, burada durmanıza imkân yok,
dönün
artık ve bir bölüğü de Peygamberden, evlerimiz açık, sağlam değil diye izin istemişti, halbuki evleri açık değildi ve sağlamdı, onlar, ancak kaçmayı diliyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi
dönün
! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Hani onlardan bir grup dedi ki: "Ey Yesrib Halkı (Yesrib, Medine'nin eski adıdır)! Sizin için kalınacak yer yoktur; geri
dönün
!" Onlardan bir grupsa: "Muhakkak ki evlerimiz korumasızdır" diyerek O Nebiden izin istiyordu. . . Oysa onlar (evleri) korunaksız değildir. . . Onlar kaçmaktan başka bir şey istemiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da: 'Ey Yesripliler-Medineliler! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi evinize
dönün
!' demişlerdi. İçlerinden bir kısmı ise: 'Gerçekten evlerimiz saldırıya açık, emniyette değil!' diyerek, peygamberden izin istiyordu. Oysa evleri tehlikede değildi. Kesinlikle kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
İçlerinden bir grup: 'Ey Yesrib halkı! Artık size duracak yer yok, geri
dönün
' demişti. Onlardan bir grup da: 'Evlerimiz korumasızdır' diyerek Peygamber'den izin istiyorlardı. Oysa onlar (evler) korumasız değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde
dönün
." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
O sıra münafıklardan bir gurub:” -Ey Medine halkı! Burası sizin duracağınız yer değil, hemen (savaştan kaçarak evlerinize)
dönün
.” diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor; “-Cidden evlerimiz açık kalmıştır (hırsızlardan korkuyoruz)” diyorlardı. Halbuki evleri açık değil, sırf kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Iclerinden bir takimi: «Ey Medineliler! Tutunacak yeriniz yok, geri donun» demisti. Iclerinden bir topluluk da Peygamberden: «Evlerimiz dusmana aciktir» diyerek izin istemislerdi. Oysa evleri acik degildi sadece kacmak istiyorlardi....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve hani onlardan (münafıklardan) bir topluluk da «Ey Yesrlb (Medine) halkı! Artık sizin burada yeriniz yok,
dönün
üz» diyordu. Bir topluluk da peygamberden izin istiyorlar, «evlerimiz elbette (ortada sahipsiz) açıktır» diyorlardı. Halbuki evleri açık değildi. Onlar ancak (savaştan) kaçmayı istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
İçlerinden bir takımı: 'Ey Medineliler! Tutunacak yeriniz yok, geri
dönün
' demişti. İçlerinden bir topluluk da Peygamberden: 'Evlerimiz düşmana açıktır' diyerek izin istemişlerdi. Oysa evleri açık değildi sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi
dönün
! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup ise, 'Yesrib halkı, artık tutunamazsınız; geri
dönün
,' diyordu. Onlardan diğer grup ise, evleri korunduğu halde, 'Evlerimiz korumasız kaldı,' diyerek peygamberden izin istiyorlardı. Tüm amaçları kaçmak idi....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve o vakıt ki bunlardan bir taife «ey Yesrib ehalisi! Sizin için duracak yer yok hemen
dönün
» diyorlardı, yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor «cidden evlerimiz açıktır» diyorlardı, halbuki açık değil, sırf kaçmak istiyorlardı...
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
O vakit bunlardan bir grup: «Ey Yesrip (Medine) halkı sizin için duracak yer yok, hemen
dönün
.» diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da peygamberden izin istiyor, «evlerimiz gerçekten açıktır.» diyorlardı; halbuki, açık değildi, sırf kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
O vakit bunlardan bir grup: «Ey Medine halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen
dönün
.» diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor, evlerimiz gerçekten (düşmana) açıktır.» diyorlardı, halbuki açık değildi, sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup ta demişti ki; «Ey Medine halkı, artık tutunacak yeriniz yok, geri
dönün
!» Onlardan bir topluluk da «Evlerimiz düşmana açıktır» diye izin istemişlerdi. Oysa onların evleri düşmana açık değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Yesrib (Medine) ehli, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde
dönün
." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
O zaman onlardan bir güruh: «Ey Yesrîb ahâlîsi, sizin için burada durmak yok. Hemen
dönün
» demiş (ler) di. Onlardan bir kısmı da: «Hakıykaten evleriniz açıkdır» diyorlar, peygamberden izin istiyor (lar) dı. Halbuki onlar (ın evleri) açık değildir. Onlar kaçmakdan başka bir şey arzu etmiyorlardı. ...
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Yine o vakit onlardan (o münâfıklardan) bir tâife: 'Ey Yesrib (Medîne) halkı!(Burada) sizin için duracak yer yok, hemen
dönün
!' demişti. Onlardan bir fırka da: 'Gerçekten evlerimiz açık (korunmaya muhtaç)tır' diyerek peygamberden izin istiyordu. Hâlbuki o (evleri) açık değildi. Sâdece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Hani onlardan bir grup demişti ki: Ey Medine halkı; sizin için tutunacak bir yer yok. Artık geri
dönün
. İçlerinden bir grup da peygamberden izin isteyerek diyorlardı ki: Evlerimiz düşmana açıktır. Halbuki evleri açık değildi. Onlar, sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve (hatırla) içlerinden bazısı şöyle demişti: "Ey Yesrib halkı! Burada (düşmana) karşı koyamazsınız, (evlerinize) geri
dönün
!" O arada içlerinden bir grup da, "Evlerimiz (saldırılara) açık durumda!" diyerek Peygamber'den izin istemişti halbuki evleri (aslında saldırıya) açık değildi: tek amaçları kaytarmaktı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve o vakit onlardan bir tâife demişti ki: «Ey Yesrib ahalisi! Sizin için bir duracak yer yok. Artık geri
dönün
üz». Ve onlardan bir zümre de Peygamberden izin isteyerek diyorlardı ki: «Muhakkak evlerimiz açıktır.» Halbuki, onlar açık değildi. Onlar firar etmekten başka bir şey dilemiş olmuyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
İçlerinden bir takımı: “Ey Yesribliler! Tutunacak yeriniz yok, geri
dönün
” demişti. İçlerinden bir topluluk da Peygamber'den: “Evlerimiz emniyette değil” diyerek izin istiyorlardı. Oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Bir kısmı: "Ey Yesribliler! Burada düşmana karşı koyamazsınız, mevzilerinizi bırakıp evlerinize
dönün
üz!" diyordu. Onlardan bir başka bölük: "Evlerimiz korunmasız!" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Halbuki gerçekte evleri tehlikeye mâruz değildi, onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da demişti ki: "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık size duracak yer yok, (haydi durmayın, evlerinize)
dönün
(Yahut: Artık bu dinde durmanız doğru değil,
dönün
)". Onlardan bir topluluk da. "Evlerimiz (sağlam değil), açıktır" diyerek peygamberden izin istiyordu. Oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: «Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde
dönün
.» Onlardan bir topluluk da: «Gerçekten evlerimiz açıktır» diye peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir topluluk da 'Ey Medine halkı! Burada tutunamazsınız;
dönün
' diyordu. İçlerinden bir başka topluluk ise, 'Evlerimiz korumasız' diyerek Peygamberden izin istiyordu. Oysa evleri korumasız değildi; onların bütün istediği savaştan kaçmaktı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Hani, onlardan bir grup şöyle demişti: "Ey Yesrib halkı, duracak yeriniz yok, hemen geri
dönün
!" İçlerinden bir grup da Peygamber'den izin istiyor: "İnan olsun, evlerimiz kaygı duyulacak durumda." diyorlardı. Oysaki evleri kaygı duyulacak durumda değildi; sadece kaçmak istiyorlardı....
Səba Suresi, 10. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
âteynâ
: biz verdik
3.
dâvûde
: Davut
4.
min-nâ
: bizden
Yasin Suresi, 39. Ayet:
Ve Ay, kurumuş hurma salkımı dalı gibi bir şekil (bedir şeklinden hilâl) haline
dönün
ceye kadar ona menziller takdir ettik....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Azap size gelmeden önce Rabbinize
dönün
ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Ve
dönün
Rabbinize ve teslîm olun ona, size azap gelip çatmadan, sonra yardım edilmez size....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize
dönün
, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
'Size azap gelmeden önce, samimiyetle inanarak, itaat ederek Rabbinize
dönün
. O’na teslim olarak hükmüne rıza gösterin, hâlis müslüman olun. Yoksa size yardım eden de bulunmaz.'...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip
dönün
ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Onun için başınıza azab gelib çatmadan (tevbe edib) Rabbinize
dönün
, O’na hâlis ibadet edin; sonra kurtulamazsınız....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize
dönün
, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Azab size gelip çatmadan evvel, rabbinize yönelip
dönün
ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
«Size azâb gelib çatmazdan evvel Rabbinize
dönün
, Ona teslîm olun (müslüman olun). Sonra yardım edilmezsiniz». ...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Ve Rabbinize
dönün
ve O'na teslim olun, size azap gelmeden evvel. Sonra yardım olunmazsınız.»...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce, Rabbinize
dönün
ve O’na teslim olun, O’na itaat edin. Yoksa yardım göremezsiniz....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
"Size azâb gelip çatmadan Rabbinize
dönün
, O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez."...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip
dönün
ve O'na teslim olun. Sonra size yardım da edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Onun için, başınıza azap gelmeden önce Rabbinize
dönün
ve Ona teslim olun; sonra kimseden yardım göremezsiniz....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Onun için başınıza azap gelip çatmadan (tevbe ile) Rabbinize
dönün
, O'na teslim olun. Sonra yardım olunmazsınız....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize
dönün
. O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce, Rabbinize
dönün
; O'na teslim olun....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Öyleyse azap gelmeden önce Rabbinize
dönün
ve O'na teslim olun; sonra kimseden yardım göremezsiniz....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Azap size gelmeden önce Rabbinize
dönün
. Ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Azap size gelmeden önce, Rabbınıza
dönün
ve O'na teslim olun....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelmezden önce Rabbinize
dönün
ve O'na teslim olun....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize
dönün
, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez....
Şura Suresi, 47. Ayet:
Allah tarafından gelecek ve geri çevrilmesi mümkün olmayacak olan gün gelmeden önce Rabbinizin çağrısını kabul edip O’na
dönün
. Yoksa o gün ne sığınacak bir delik bulabilirsiniz, ne de yaptıklarınızı inkâra bir çare!...
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Ve eğer mü'minlerden iki grup savaşırlarsa, o zaman ikisinin arasını düzeltin. Fakat, eğer ikisinden biri diğerine saldırırsa, o taktirde saldıran grupla Allah'ın emrine
dönün
ceye kadar savaşın. Bundan sonra eğer dönerse, böylece ikisinin arasını adaletle düzeltin, (onlara) adil davranın (diğerine zulmetmeyin). Muhakkak ki Allah, adaletle davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna
dönün
ceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna
dönün
ceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer iman edenlerden iki topluluk çarpışırlarsa, onların arasını düzeltin. . . Eğer onlardan biri diğerine karşı haddi aşıp tecavüz ederse, o tecavüz edenle, Allâh'ın emrine
dönün
ceye kadar savaşın! Eğer dönerlerse, adaletle aralarını bulun. Muhakkak ki Allâh, her şeyin hakkını verenleri sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer mü’minlerden iki grup birbirleriyle savaşırlarsa, aralarında sulh ve sükûn temin edin, aralarını, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzeltin, geliştirin. Şâyet biri diğerine saldırmaya, haksızlığa devam ederse, Allah’ın koyduğu düzenin kurallarına
dönün
ceye kadar, saldıran tarafla savaşın. Eğer Allah’ın emrine dönerse, aralarında adâletle sulhu sağlayın. Ekonomik hakların ve sorumlulukların taksiminde de âdil davranın. Allah adâleti yerine getirerek düzen sağlayanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer mü'minlerden iki grup çarpışırlarsa aralarını düzeltin. Biri diğerine tecavüz ederse tecavüz edenle, Allah'ın emrine
dönün
ceye kadar savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. Şüphesiz Allah adil olanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Mü'minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allah'ın emrine
dönün
ceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah'ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer müminlerden iki birlik çarpışırlarsa, hemen aralarını düzelterek barıştırın. Eğer onlardan biri (Allah’ın hükmüne razı olmıyarak) tecavüz ediyorsa, o vakit tecavüz edenle, Allah’ın emrine
dönün
ceye kadar savaşın. (Sonunda teslim olur Allah’ın emrine) dönerse, yine adaletle aralarını düzeltin ve hep adaletle iş görün; çünkü Allah adalet yapanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer mü'minlerden iki zümre vuruşacak olurlarsa, aralarını düzeltin, barışı sağlayın. Buna rağmen onlardan biri diğerine tecâvüz ederse, mütecaviz tarafla Allah'ın emrine
dönün
ceye kadar savaşın. Dönerlerse, o takdirde aralarını adaletle düzeltin ve hep âdil davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna
dönün
ceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
İnananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa onların arasını bulun. Onlardan biri ötekine saldırırsa, ALLAH'ın buyruğuna
dönün
ceye kadar saldırgan grupla savaşın. Dönerse onların arasını tarafsızca düzeltin ve adaletli davranın. ALLAH adaletli davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle çarpışırlarsa, hemen aralarını bulun barıştırın! Şayet biri ötekine saldırıyorsa, Allah'ın emrine
dönün
ceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse, yine adaletle aralarını düzeltin ve hep insaflı olun. Çünkü Allah adaletli davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna
dönün
ceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
İnançlılardan iki topluluk çarpışacak olursa aralarını bulup düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Tanrı'nın buyruğuna
dönün
ceye kadar savaşın; eğer sonunda (Tanrı'nın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Tanrı adil olanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer mü'minlerden iki zümre birbiriyle döğüşürlerse aralarını (bulub) barışdırın. Eğer onlardan biri diğerine karşı haalâ tecâvüz ediyorsa siz, o tecâvüz edenle, Allahın emrine
dönün
ceye kadar, savasın. Binnetîce eğer (Allahın emrine) dönerse artık adaletle aralarını (bulub) barışdırın. (Her işinizde) adalet (le hareket) edin. Allah, şübhesiz ki, aadil olanı sever. ...
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer mü’minlerden iki tâife birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen aralarını düzeltin! Artık onlardan biri (aralarında hüküm verdikten sonra yine de) ötekine haksızca zulmederse, o takdirde Allah’ın emrine
dönün
ceye kadar, o saldıran (taraf)la savaşın! Fakat dönerse, o hâlde aralarını adâletle düzeltin ve adâletli olun! Şübhesiz ki Allah, adâletli olanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer mü'minlerden iki taife çarpışacak olursa; aralarını düzeltin. Şayet biri diğeri üzerine saldırırsa; saldıranlarla Allah'ın buyruğuna
dönün
ceye kadar savaşın. Eğer dönerlerse; artık adaletle aralarını bulun ve adil davranın. Şüphesiz ki Allah; adil davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa, hemen aralarını düzelterek barıştırın. Eğer onlardan biri diğerine saldırırsa, o zaman o saldıranla Allah'ın emrine
dönün
ceye kadar savaşınız. (Sonunda teslim olur, Allah'ın emrine) dönerse yine adaletle aralarını düzeltin ve hep adaletle iş görün. Şüphesiz ki Allah adalet yapanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer müminlerden iki grup savaşa tutuşurlarsa, aralarını düzeltin. Eğer biri diğerine tecavüz ederse, Allah’ın emrine
dönün
ceye kadar tecavüz edene karşı savaşın. Eğer dönerse, aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. Şüphesiz Allah, adaletli olanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle vuruşursa, onların aralarını bulun. Buna rağmen biri öbürüne saldırırsa, bu saldıran tarafla, Allah’ın emrine
dönün
ceye kadar siz de vuruşun. Döndüğü takdirde aralarını hakkaniyetle düzeltin ve hep âdil olun, çünkü Allah âdil davrananları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer inananlardan iki grup vuruşurlarsa onların arasını düzeltin; şâyet biri ötekine saldırırsa Allâh'ın buyruğuna
dönün
ceye kadar saldıran tarafla vuruşun. (Allâh'ın buyruğuna) Dönerse artık adâletle onların arasını düzeltin ve dâimâ âdil olun. Çünkü Allâh, adâlet yapanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Mü'minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup düzeltin. Şayet biri diğerine haksızlıkla tecavüzde bulunacak olursa, artık, haksızlıkla tecavüzde bulunanla, Allah'ın emrine
dönün
ceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah'ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Mü'minlerden iki topluluk birbiriyle çarpışacak olursa aralarını bulun. Onlardan biri diğerine saldırırsa, saldıran taraf Allah'ın hükmüne
dönün
ceye kadar onunla savaşın. Dönerlerse, siz de adaletle aralarını bulun. Daima âdil olun. Çünkü Allah adalet edenleri sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Müminlerden iki zümre çarpışırlarsa, onların aralarında hemen barışı kurun! Eğer onlardan biri öteki aleyhine sınır tanımazlık edip saldırırsa, azgınlık edenle, Allah'ın emrine
dönün
ceye kadar savaşın. Eğer vazgeçerse, yine ikisi arasını adalet ve dürüstlükle sulh edin. Kuşkusuz, Allah adalette titiz davrananları sever....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
1.
yevme
: gün
2.
yekûlu
: derler
3.
el munâfikûne
: münafık erkekler
4.
ve el munâfikâtu
: ve münafık kadınlar
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Münafık erkeklerin ve münafık kadınların, âmenû olanlara: “Bizi bekleyin, sizin nurunuzdan bir parça alalım.” diyeceği gün, onlara: “Haydi arkanıza
dönün
ve nur arayın.” denir. Artık onların arasına, kapısı olan bir duvar çekilmiştir. Onun iç kısmında, orada rahmet ve onun dış tarafında, ondan (duvardan) önce azap vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Münafık erkeklerle münafık kadınların, iman edenlere, “Bize bakın ki sizin ışığınızdan biz de aydınlanalım” diyecekleri gün kendilerine, “Arkanıza (dünyaya)
dönün
de bir ışık arayın” denilecektir. Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilir. Bunun iç tarafında rahmet, onlar (münafıklar) tarafındaki dış cihetinde ise azap vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün, erkek ve kadın münâfıklar, inananlara, bizi de bekleyin de derler, gelelim, nûrunuzdan alalım; onlara
dönün
ardınıza da bir nur isteyin artık denir. Derken aralarına bir duvardır çekilir ki bir kapısı vardır, içinde rahmet vardır da dış tarafında azap....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza
dönün
de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün ikiyüzlü (münafık) erkekler ve ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere: "Bizi bekleyin ki nûrunuzdan yararlanalım" der! "Geriye
dönün
de bir nûr araştırın" denildi. Derken aralarına kapısı olan bir sur (geçilmez perde) çekilir ki, onun bâtını (iç âlemi) içinde rahmet vardır, onun zâhiri azap tarafındandır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafık erkeklerin ve münafık kadınların, iman edenlere: 'Bizi bekleyin, bizimle ilgilenin de, ışığınızdan, nurunuzdan biz de biraz faydalanalım' diyecekleri gün, onlara: 'Geriye, arkanıza, dünyaya
dönün
, dönmeniz mümkünse eğer, işlediğiniz amellerde ışıklar, nurlar arayın' denir. Nihayet onların aralarına içinde rahmet, dışında azap olan, kapısı bulunan, bir sur çekilir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya)
dönün
de bir nur arayıp bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün, münafık erkeklerle münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecekler: “- Bize bakın, (yahud bizi bekleyin) nurunuzdan bir parça ışık alalım.” (Müminler tarafından onlara şöyle) denilecek: “- Arkanıza (dünyaya)
dönün
de bir nur arayın.” Derken aralarına, bir kapısı bulunan bir sûr çekilmiştir; (müminler içerde, kâfirler ise dışarda kalmıştır). Sûrun içi rahmet doludur, dış yanında azab......
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Ikiyuzlu erkek ve kadinlar muminlere"Bizi de gozetin; isiginizdan faydalanalim» dedikleri gun, onlara: «Ardiniza donun de isik arayin» denir; inananlarla ikiyuzluler arasina, kapisinin icinde rahmet ve disinda azap olan bir sur cekilir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün, ikiyüzlü dönek erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, imân edenlere derler ki: «Bizi gözetip bekleyin, nurunuzdan biraz edinelim.» Onlara : «Geriye
dönün
de nûr arayın !» denilir. Sonra da aralarına kapısı bulunan bir sûr çekilir; iç tarafında rahmet, dış tarafında o cihetten yana azâb vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
İkiyüzlü erkek ve kadınlar müminlere: 'Bizi de gözetin; ışığınızdan faydalanalım' dedikleri gün, onlara: 'Ardınıza
dönün
de ışık arayın' denir; inananlarla ikiyüzlüler arasına, kapısının içinde rahmet ve dışında azap olan bir sur çekilir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Münafık erkeklerle münafık kadınların, müminlere: Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım, diyeceği günde kendilerine: Arkanıza
dönün
de bir ışık arayın! denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün, ikiyüzlü erkekler ve kadınlar inananlara, 'Bize bakın da sizin ışığınızdan alalım,' diyecekler. Onlara, 'Geriye
dönün
de ışık arayın,' denir. Aralarına, iç taraftaki merhametle, dış taraftaki azabı ayıran kapılı bir engel konacaktır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün ki o münafıklar ve münafıkalar o iyman edenlere şöyle diyecek: Bize bakınız nurunuzdan iktibas edelim, denilecek ki
dönün
gerinize de bir nûr araştırın, derken aralarına bir sur çekilmiştir, bir kapısı vardır: İçi: rahmet onda, dışı ise o cihetten azâb,...
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münafık erkeklerle, münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecek: «Bize bakınız, nurunuzdan ışık alalım!» Denilecek ki: «Arkanıza
dönün
de bir nur araştırın.» Derken aralarına kapısı olan bir sur çekilmiştir; içi, rahmet ondadır, dışı ise o yönden azaptır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar o iman edenlere şöyle diyeceklerdir: «Bize bakın da sizin nurunuzdan alalım?» Onlara: «Arkanıza
dönün
de nur arayın!» denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında da azap vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün erkek kadın bütün münafıklar, müminlere «bize doğru bakın da yüzünüzün nurundan ışık alalım» derler. Fakat onlara «geldiğiniz yere
dönün
de nuru orada arayın» diye seslenilir. Bu sırada aralarına kapısı olan bir duvar çekilir. Bu duvarın gerisinde rahmet ve dış tarafında azap vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, inananlara derler ki: "(Ne olur) bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım." Onlara: "Arkanıza (dünyaya)
dönün
de bir nur arayıp bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azab vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O günde ki erkek münafıklarla kadın münafıklar, îman etmiş olanlara «Bizi bekleyin. Nuurunuzdan bir parça ışık alalım» diyecekler) dir. (O gün onlara istihza suretiyle) «
Dönün
arkanıza da bir nuur arayın» denilmiş (denilecek), nihayet onlar (la îman etmiş olanlar) ın arasına kapılı bir dıvar çekilmişdir (çekilecekdir). (öyle ki) onun içinde rahmet, dış yanında da azâb vardır. ...
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münâfık erkeklerle münâfık kadınlar, îmân edenlere diyecek ki: 'Bizi (de)bekleyin (ve bize biraz bakın) da nûrunuzdan faydalanalım!' (Onlara:) '(Yapabiliyorsanız)arkanıza (dünyaya)
dönün
de bir nûr arayın!' denilir. Derken aralarına, kapısı bulunan bir sur çekilir. Onun iç tarafı ki onda rahmet vardır, dış tarafına gelince o cihetten azab vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün; münafık erkeklerle münafık kadınlar, iman edenlere: Bekleyin bizi; ışığınızdan faydalanalım, diyeceklerdir. Onlara:
Dönün
, arkanıza da bir ışık arayın, denilir. Nihayet onların arasına kapısının içinde rahmet, dışında azab olan bir sur çekilir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münafıklar ve münafıkalar, imân etmiş olanlara diyeceklerdir ki: «Bize bakınız, nûrunuzdan bir parça ışık alalım.» (O nifak ehline) denilmiş olur ki, «
Dönün
arkanıza da bir nûr arayın». Artık bir duvar çekilmiştir ki, onun için bir kapı vardır, iç tarafında rahmet vardır. Dış tarafı ise onun cânibinden (de) azap vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün ki, erkek münâfıklarla kadın münâfıklar, iman edenlere: 'Bize bakınız, nurunuzdan alalım!' diyeceklerdir. Onlara: '
Dönün
ardınıza da bir nur arayın!' denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapalı bir sur çekilir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün, münafık erkekler ve münafık kadınlar, iman edenlere: -Bekleyin bizi de, ışığınızdan faydalanalım, diyeceklerdir. -Arkanıza
dönün
de oradan ışık arayın, denilecektir ve aralarına kapısının içinde rahmet, dışında azap olan bir sur çekilecektir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münafık erkek ve kadınlar, müminlere: "N’olur," derler, "yüzümüze bir bakın da nûrunuzdan biz de yararlanalım!" Bunun üzerine onlara şöyle denilir: "Arkanıza
dönün
de bir nur arayın!" Derken, aralarına bir duvar çekilir. Bu duvarın bir kapısı olup bu kapının iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münâfık erkekler ve münâfık kadınlar (cennete gitmekte olan) mü'minlere derler ki: "Bize bakın da sizin nurunuzdan yararlanalım." Onlara: "Arkanıza
dönün
de nur arayın!" denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet vardır, dış yönünde de azâb....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman etmekte olanlara derler ki: «(Ne olur) Bize bir göz atın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım.» Onlara: «Arkanıza (dünyaya)
dönün
de bir nur arayıp bulmağa çalışın» denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında da o yönden azab vardır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar, mü'minlere 'Bize bakın da nurunuzdan alalım' derler. Onlara denir ki: 'Arkanıza
dönün
de orada nur arayın.' Derken aralarına bir duvar çekilir ki, onun bir kapısı vardır; içi rahmet, dışı ise azaptır....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlar, iman edenlere şöyle derler: "Bize bakın da ışığınızdan bir parça alalım." Şöyle denir onlara: "Arkanıza
dönün
de bir ışık arayın." Nihayet aralarına kapısı olan bir sur çekilir. İçinde rahmet vardır onun. Dış tarafı ise azap....
Səff Suresi, 5. Ayet:
Ve Hz. Musa, kavmine şöyle demişti: “Ey kavmim! Muhakkak ki ben, sizin için Allah'ın Resûl'üyüm, (böyle) olduğumu bildiğiniz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?” Artık onlar (Hakk'tan)
dönün
ce, Allah da onların kalplerini döndürdü. Allah, fâsıklar kavmini hidayete erdirmez....
Münafiqun Suresi, 8. Ayet:
Derler ki: Medîne'ye
dönün
ce andolsun ki üstün olan, elbette aşağılık kişiyi çıkarır oradan ve Allah'ındır üstünlük ve Peygamberinin ve inananların ve fakat münâfıklar, bilmezler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a
dönün
. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin" derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
«Ey inananlar! Yurekten tevbe ederek Allah'a donun ki, Rabbiniz kotuluklerinizi ortsun, sizi, iclerinden irmaklar akan cennetlere koysun. Allah'in peygamberini ve onunla beraber olan muminleri utandirmayacagi o gun, isiklari onlerinde ve defterleri saglarindan verilmis olarak yururler ve: «Rabbimiz! Isigimizi tamamla, bizi bagisla, dogrusu Sen herseye Kadir'sin» derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey inananlar! Yürekten tevbe ederek Allah'a
dönün
ki, Rabbiniz kötülüklerinizi örtsün, sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koysun. Allah'ın Peygamberini ve onunla beraber olan müminleri utandırmayacağı o gün, ışıkları önlerinde ve defterleri sağlarından verilmiş olarak yürürler ve: 'Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, doğrusu Sen herşeye Kadir'sin' derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a
dönün
. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin» derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a
dönün
. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları, önlerinde ve yanlarında koşar da, «Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kâdirsin.» derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah â
dönün
. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamberi ve O'nunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların, nurları, önlerinden ve yanlarından koşar da «Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kadirsin» derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey îman edenler, tam bir sıdk-u hulûsa mâlik bir tevbe ile Allaha
dönün
. Olur ki Rabbiniz kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah peygamberini ve îman edib onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, nuurları önlerinde ve sağlarında koşacak, «Ey Rabbimiz, diyecekler, bizim nuurumuzu tamamla, bizi yarlığa. Şübhesiz ki Sen herşey'e hakkıyle kaadirsin». ...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Yürekten samimi bir tevbe ile Allah'a
dönün
. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah Peygamber'i ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, utandırmayacak. Nurları önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak. Derler ki: "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kâdirsin. "...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! İçten ve kesin bir tevbe ile Allah'a
dönün
. Bakarsınız, Rabbiniz sizin günahlarınızı örter ve sizi, altlarından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gün, Allah'ın Peygamberi ve beraberindeki iman edenleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nuru önlerinde ve sağlarında koşarken, onlar da 'Rabbimiz, nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; Senin herşeye gücün yeter' diye dua etmektedirler....
Mutəffifin Suresi, 31. Ayet:
Ve kendi adamlarının yanlarına
dönün
ce de eğlenerek güle güle dönerler....
Yasin Suresi, 39. Ayet:
"Bizim kendisi için, eski kuru bir hurma dalı gibi
dönün
ceye dek menziller; konaklar ayarladığımız Ay da, o duyarsızlaşmış toplum için bir delildir. "...
Yusif Suresi, 62. Ayet:
Ve Yûsuf memurlarına: “Ailelerinin yanına
dönün
ce farkına varmaları için ve yine gelmeleri için sermayelerini yüklerinin içine koyuverin!” dedi. *** ...
Yusif Suresi, 80. Ayet:
(80-82) Artık ne zaman ki o'ndan ümit kestiler, o zaman fısıldaşarak bir yana çekildiler. Büyükleri dedi ki: “Babanızın sizden Allah adına ahit aldığını ve daha önce Yûsuf konusunda aşırı gittiğinizi bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya Allah hakkımda bir hüküm verinceye kadar ben artık buradan ayrılmam. Ve Allah, hüküm verenlerin en hayırlısıdır. Siz
dönün
de babanıza deyin ki: Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık yaptı/ hırsızlıkla suçlandı. Biz de ancak bildiğimize şâhitlik ettik....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
(80-82) Artık ne zaman ki o'ndan ümit kestiler, o zaman fısıldaşarak bir yana çekildiler. Büyükleri dedi ki: “Babanızın sizden Allah adına ahit aldığını ve daha önce Yûsuf konusunda aşırı gittiğinizi bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya Allah hakkımda bir hüküm verinceye kadar ben artık buradan ayrılmam. Ve Allah, hüküm verenlerin en hayırlısıdır. Siz
dönün
de babanıza deyin ki: Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık yaptı/ hırsızlıkla suçlandı. Biz de ancak bildiğimize şâhitlik ettik....
Yusif Suresi, 82. Ayet:
(80-82) Artık ne zaman ki o'ndan ümit kestiler, o zaman fısıldaşarak bir yana çekildiler. Büyükleri dedi ki: “Babanızın sizden Allah adına ahit aldığını ve daha önce Yûsuf konusunda aşırı gittiğinizi bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya Allah hakkımda bir hüküm verinceye kadar ben artık buradan ayrılmam. Ve Allah, hüküm verenlerin en hayırlısıdır. Siz
dönün
de babanıza deyin ki: Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık yaptı/ hırsızlıkla suçlandı. Biz de ancak bildiğimize şâhitlik ettik....
Səba Suresi, 10. Ayet:
(10,11) "Ve andolsun ki Biz Dâvûd'a tarafımızdan bir fazlalık ve kuşları verdik; “Ey dağlar! Onunla beraber
dönün
!” Ve o'nun için demiri yumuşattık: Bol bol zırhlar yap ve biçimlemede ölçülendir. –Siz de sâlihi işleyin. Kesinlikle Ben yaptıklarınızı en iyi görenim.– "...
Səba Suresi, 11. Ayet:
(10,11) "Ve andolsun ki Biz Dâvûd'a tarafımızdan bir fazlalık ve kuşları verdik; “Ey dağlar! Onunla beraber
dönün
!” Ve o'nun için demiri yumuşattık: Bol bol zırhlar yap ve biçimlemede ölçülendir. –Siz de sâlihi işleyin. Kesinlikle Ben yaptıklarınızı en iyi görenim.– "...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Hızla uzaklaşıp kaçmayın, sorgulanmanız için, içinde şımarıp azdığınız şeylere ve evlerinize
dönün
.– ...
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve hani bunlardan bir grup: “Ey Yesrib/Medîne halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen
dönün
” diyorlardı. Onlardan bir kısmı da, “Evlerimiz gerçekten savunmasızdır” diyerek Peygamber'den izin istiyorlardı. Hâlbuki evleri savunmasız değildi. Onlar, sadece kaçmak istiyorlardı. ...
Hədid Suresi, 13. Ayet:
O gün münâfık erkekler ve münâfık kadınlar, o iman eden kimselere: “Bize bakın da sizin ışığınızdan alalım?” derler. Denildi ki: “Arkanıza
dönün
de ışık arayın!” Sonra da aralarına içinde rahmet, dışında da kendi yönünden azap olan kapılı bir sur çekilir. ...
Nur Suresi, 28. Ayet:
"Sonra da orada kimseyi bulamazsanız, artık size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Ve eğer size, “Geri
dönün
!” denilirse, hemen
dönün
; bu, sizin için daha arındırıcıdır. Ve Allah, yaptığınız şeyleri en iyi bilendir. "...
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Ve eğer mü’minlerden iki grup birbirleriyle savaştırılırlarsa, hemen onların arasını düzeltin. Şâyet biri ötekinin üzerine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna
dönün
ceye kadar saldıran tarafla savaşın. Sonra da eğer dönerse aralarında adaletle barış yapın ve hakkaniyetle davranın. Şüphesiz ki Allah, hakkaniyetle davrananları sever. ...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman etmiş kimseler! Saf, katışıksız/ samimi bir hatadan dönüş ile Allah'a
dönün
. Umulur ki Rabbiniz, Peygamber'i ve o'nunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı, ışıklarının önlerinde ve sağlarında koşacağı, “Rabbimiz! Işığımızı tamamla, bizi bağışla, çünkü Sen her şeye güç yetirensin” diyecekleri günde sizin kötülüklerinizi örter ve sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. ...
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Şərq də, qərb də Allahındır. Artıq hansı tərəfə dönsəniz
dönün
, Allahın Vəchi (Zatı) məhz oradadır. Şübhəsiz ki, Allah Qəyyumdur (rəhməti və lütfü genişdir, hər şeyi elmi ilə əhatə edəndir)....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
Atanızın yanına
dönün
və belə söyləyin: ‘Ey atamız! Sənin oğlun, həqiqətən oğurluq etdi. Biz bildiyimizdən başqa bir şeyə şahid olmadıq (görmədik). Biz qeybi (necə olduğunu) da bilmirdik.’...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
Qaçmayın və hər istəyinizin yerinə yetirildiyi yerə və məskənlərinizə geri
dönün
ki (orada), sorğu-sual olunacaqsınız....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Əgər orada kimsəni tapa bilməzsəniz, sizə izn verilənə qədər oraya girməyin. Əgər sizə ‘geri
dönün
’ deyilirsə o təqdirdə geri
dönün
. O, sizin üçün daha təmizdir (uyğundur). Allah etdiyiniz şeyləri ən yaxşı biləndir....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Münafiq kişilərin və münafiq qadınların amənu olanlara: ‘Bizi gözləyin, sizin nurunuzdan bir qədər alaq.’ deyəcəyi gün onlara: ‘Haydı geri
dönün
və nur axtarın.’ deyilir. Onların arasına iç qismində rəhmət, çöl tərəfində əzab olan qapılı bir divar çəkiləcəkdir....
Səff Suresi, 5. Ayet:
Hz. Musa qövmünə belə demişdi: ‘Ey qövmüm! Şübhəsiz ki, mən sizin üçün Allahın Rəsuluyam, (belə) olduğumu bildiyiniz halda nə üçün mənə əziyyət edirsiniz?’ Artıq onlar (Haqqdan)
dönün
cə, Allah da onların qəlblərini döndərdi. Allah fasiqlər qövmünü hidayətə ərdirməz....
Hud Suresi, 61. Ayet:
Səmudlulara tərəf - qardaşları Salehi. Dedi: «Ay qoumum! Ibadət edin Allaha! Sizin üçün Ondan qeyri Ilahi yoxdur. O sizi ərzdən inşa etdi və ərzdə sizi yerləşdirdi. Ondan bağışlanmaq istəyin, sonra Ona tərəf
dönün
. Həqiqətən, Rəbbim Qəribdir, Mucibdir!»...
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Və sizə (qəfil dünya və ya axirət) əzab(ı) gəlməmişdən və daha sonra köməksiz qalmamışdan qabaq Rəbbinizə tərəf
dönün
və Ona təslim olun....
Nur Suresi, 28. Ayet:
Əgər evdə heç kəsi tapmasanız, sizə icazə verilənə qədər oraya girməyin. Əgər sizə “Geri
dönün
” deyilsə, dərhal dönüb gedin. Çünki bu, sizin üçün daha təmiz bir davranışdır. Allah etdiklərinizi haqqı ilə biləndir....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Əzab sizə gəlməzdən əvvəl Rəbbinizə
dönün
və ona təslim olun. Sonra sizə yardım edilməz....
Hədid Suresi, 13. Ayet:
Münafiq kişilərlə münafiq qadınların iman edənlərə: “Bizə baxın ki, sizin işığınızdan biz də aydınlanaq” – deyəcəkləri gün onlara: “Arxanıza (dünyaya)
dönün
, bir işıq axtarın”, – deyiləcək. O anda aralarına qapısı olan bir sədd çəkilər. Onun iç tərəfində rəhmət, onlar (münafiqlər) tərəfindəki çölündə isə əzab var....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
O zaman onlardan bir dəstə dedi: "Ey Yəsrib [Mədinə] əhli! Bura sizin üçün duracaq yer deyildir, geri
dönün
!" Onlardan bir dəstəsi isə: "Evlərimiz başlı-başına qalıb," - deyərək, peyğəmbərdən icazə istədi. Lakin evləri başlı-başına deyildi, onlar ancaq (döyüşdən) qaçmaq istəyirdilər....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Və o vaxt onlardan bir qrup: "Ey Yəsrib/Mədinə əhalisi! Sizin üçün qalacaq yer yoxdur, dərhal geri
dönün
" deyirdilər. Onlardan bir qismi də, "Evlərimiz həqiqətən müdafiəsizdir" deyərək Peyğəmbərdən icazə istəyirdilər. Halbuki evləri müdafiəsiz deyildi. Onlar, sadəcə olaraq qaçmaq istəyirdilər....
Səba Suresi, 10. Ayet:
Və and olsun ki, Biz Davuda Öz dərgahımızdan bir üstünlük və quşları verdik; "Ey dağlar! Onunla birlikdə
dönün
!" Və onun üçün dəmiri yumşaltdıq: ...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman etmiş kəslər! Xalis, qarışığı olmayan/səmimi bir qayıdışla səhvlərinizdən Allaha
dönün
. Ola bilsin ki, Rəbbiniz; Peyğəmbəri və onunla birgə iman gətirənləri xəcil etməyəcəyi, işıqlarının onların önlərində və sağ tərəflərində [axıb] gedəcəyi, "Rəbbimiz! İşığımızı tamam-kamal et, bizi bağışla, çünki Sən hər şeyə qadirsən" deyəcəkləri gündə sizin pisliklərinizin üstünü örtsün və sizi, içlərindən çaylar axan cənnətlətə daxil etsin....