Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Şüəra Suresi, 32. Ayet:
Bu zaman Musa əsasını atdı və o, dərhal böyük bir ilana
döndü.
...
Müddəssir Suresi, 25. Ayet:
Bu, insan sözündən başqa bir şey deyildir”. (Rəvayət olunduğuna görə, Həzrət Peyğəmbər Quran oxuyarkən müşriklərdən Vəlid ibn Müğirə bunu eşitmiş və çox təsirlənmişdi. Bunu eşidən Qüreyşli müşriklər: “Vəlid dinindən
döndü.
Ona baxıb digər Qüreyşlilər də dinlərindən dönəcəklər”, - demişdilər. Nəhayət, Əbu Cəhl Vəlid ibn Müğirəni fikrindən döndərdi. O da çarəsiz qalıb Quranın sehr olduğunu iddia etdi. Bundan sonra müşriklər Həzrət Peyğəmbərə “sehrbaz” deməyə başladılar.)...
Sad Suresi, 19. Ayet:
Bütün quşlar kütləvi şəkildə ona tərəf
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Biz Süleymanı ixtilaf saldıq. Onun podiumunda bir cəsəd qoyduq. Sonra Bizə tərəf
döndü.
...
Fussilət Suresi, 11. Ayet:
Sonra duman içində olan səmaya tərəf
döndü.
Ona və yerə: "İstəyərək və ya istəməyərək gəlin!" dedi. Hər ikisi: “Biz öz istəyimizlə gəldik” dedilər. onlar dedilər....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
(Ya Rəsulum!) Onlara (yəhudilərə) ayələrimizi verdiyimiz kimsənin xəbərini də söylə (oxu). O, (ayələrimizi inkar edib) imandan
döndü.
Şeytan onu özünə tabe etdi və o, (haqq yoldan) azanlardan oldu...
Yusif Suresi, 96. Ayet:
Böylece müjdeci geldiği zaman onu (Yusuf'un gömleğini), onun (babasının) yüzüne sürdü. Görme hassası hemen geri
döndü.
Yâkub (A.S): “Ben size demedim mi? Gerçekten, ben sizin bilmediğiniz şeyleri Allah'tan (vahiy olarak) biliyorum.” dedi....
Yusif Suresi, 96. Ayet:
Müjdeci gelip onu (gömleği) yüzüne koyunca hemen görür hale
döndü.
(Bunun üzerine): 'Ben Allah'tan sizin bilmediğinizi biliyorum, dememiş miydim?' dedi....
Yusif Suresi, 96. Ayet:
Vaktâ ki müjdeci geldi, onu yüzünün üzerine koydu, hemen görücü haline
döndü.
Dedi ki: «Ben size dememiş mi idim ki, sizin Allah'tan bilmeyeceklerinizi ben bilirim?»...
Məryəm Suresi, 27. Ayet:
(Meryem) çocuğu kucağında, ailesinin yanına
döndü.
. . Dediler ki: "Ey Meryem! Andolsun sen korkunç bir iş yapmışsın!"...
Məryəm Suresi, 27. Ayet:
Ve bir süre sonra, çocuğuyla beraber, kavmine
döndü.
"Ey Meryem!" dediler, "Sen, gerçekten, tuhaf bir iş yaptın!...
Taha Suresi, 60. Ayet:
Firavun gitti, planını hazırlayıp geri
döndü.
...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa (A.S), esefle (üzülerek) gadapla (öfkeyle) kavmine
döndü.
“Ey kavmim! Rabbiniz size, güzel bir vaadle vaadetmedi mi? Buna rağmen ahd süresi size uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizin gazabının üzerinize inmesini mi istediniz? Bu sebeple mi vaadimi (sizden aldığım vaadi) yerine getirmediniz?” dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Mûsâ, öfke dolu ve üzgün bir hâlde halkına
döndü.
“Ey kavmim! Rabbiniz, size güzel bir vaadde bulunmadı mı? (Ayrılışımdan sonra) çok zaman mı geçti, yoksa üzerinize Rabbinizden bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?” dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine
döndü.
Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vâdinizden döndünüz?...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Musa, kızgın ve üzgün olarak kavmine
döndü.
. . Dedi ki: "Ey halkım. . . Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmamış mıydı? Bu söz süreci size uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizin gazabının üzerinizde açığa çıkmasını dilediniz de bu yüzden mi sözünüzü tutmadınız?"...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Mûsâ, hemen, öfkeli ve üzgün olarak kavmine
döndü.
'Ey kavmim, Rabbiniz size doğru, hak vaatte bulunmamış mıydı? Size bu süre uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden size bir gazap inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan va’dinizden döndünüz?' dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa öfkeli ve tasalı olarak kavmine
döndü.
'Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Aradan geçen zaman size uzun mu geldi yoksa Rabbiniz katından üzerinize bir gazap inmesini mi istediniz ki bana olan sözünüzden döndünüz?' dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak
döndü.
Dedi ki: "Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?"...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Hemen Mûsa, öfkeli ve kederli olarak kavmine
döndü.
(Onlara şöyle) dedi: “- Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Üzerinize zaman mı uzadı, yoksa Rabbinizden size gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden (Allah’a iman sözünüzden) caydınız.”...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Musa, milletine kizgin ve uzgun olarak dondu. «Ey milletim! Rabbiniz size guzel bir vaadde bulunmadi mi? Uzun bir zaman mi gecti, yoksa Rabbinizin gazabina mi ugramak istediniz de bana verdiginiz sozden caydiniz?» dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Musa, milletine kızgın ve üzgün olarak
döndü.
'Ey milletim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti, yoksa Rabbinizin gazabına mı uğramak istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?' dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak kavmine
döndü.
Ey kavmim! dedi, Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Şu halde size zaman mı çok uzun geldi, yoksa üstünüze Rabbinizin gazabının inmesini mi istediniz ki, bana olan vâdinizden döndünüz?...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa soydaşlarının yanına öfkeli ve üzgün olarak
döndü.
Onlara dedi ki: «Rabb'iniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Sizden ayrılalı çok uzun bir zaman mı geçti, yoksa Allah'ın gazabına çarpılmak istediniz de mi bana verdiğiniz sözden caydınız?...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak
döndü.
Dedi ki: "Ey kavmim, rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?"...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Musa kavmine çok kızgın ve üzüntülü olarak
döndü.
“Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti aradan? Yoksa Rabbinizin gazabına mı uğramak istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?” dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
-Musa kavmine kızgın ve üzgün olarak
döndü.
-Ey Kavmim, dedi, Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Aradan çok uzun bir zaman mı geçti yoksa; Rabbinizin gazabına uğramayı istediniz de bana verdiğiniz sözden döndünüz?...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak
döndü.
Dedi ki: «Ey kavmim, Rabbiniz size güzel bir vaadte bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?»...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Musa kızgın ve üzgün şekilde kavmine
döndü.
'Ey kavmim,' dedi. 'Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Bu ahdin üzerinden çok mu zaman geçti, yahut Rabbinizin gazabına müstehak olmak mı istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?'...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Mûsa, öfkeli ve ümidi kırık bir halde kavmine
döndü.
Dedi: "Ey toplumum! Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Süre mi size uzun geldi yoksa Rabbinizden üzerinize bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze ters davrandınız?"...
Şüəra Suresi, 63. Ayet:
Derken Mûsâ'ya, sopanı denize vur diye vahyettik. Vurunca deniz hemen yarıldı ve her parçası, koca bir dağa
döndü.
...
Qəsəs Suresi, 31. Ayet:
'Ey Mûsâ elindeki asânı yere at.' denildi. Mûsâ yere attığı asâyı yılan gibi kıvrılır görünce,
döndü.
Arkasına bakmadan kaçtı. 'Ey Mûsâ, beri gel. Korkma. Sen dünyada da, öteki âlemde de emniyette olanlardansın.' denildi....
Sad Suresi, 24. Ayet:
Dedi ki: Senin dişi koyununu, kendi koyunlarına katmayı istemekle gerçekten de zulmetmiş sana ve şüphesiz ki ortakların çoğu, birbirinin hakkına tecâvüz eder, ancak inanan ve iyi işlerde bulunanlar müstesnâ ve fakat bunlar da pek azdır ve Dâvûd, biz, kendisini sınadık sandı da Rabbinden yarlıganma diledi ve eğilerek yere kapandı ve Rabbine
döndü.
...
Sad Suresi, 24. Ayet:
(Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip
döndü.
...
Sad Suresi, 24. Ayet:
(Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak inanıp salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip
döndü.
...
Sad Suresi, 24. Ayet:
(Dâvud) dedi: «Andolsun ki o, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına (katmak) istemesiyle sana zulmetmişdir. Gerçek (mallarını birbirine) katıb karışdıran (ortak) ların çoğu mutlakaa birbirine haksızlık eder. İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar müstesna. (Fakat) bunlar da ne kadar azdır». Dâvud sandı ki biz kendisine mutlakaa bir azâb (süikasd) hazırladık. Bunun üzerine o, rabbinden setr (ü himaye) edilmesini istedi, rükû' ile yere kapanıb (Allaha)
döndü.
...
Sad Suresi, 24. Ayet:
(Dâvûd) dedi ki: "And olsun (o) senin, koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana zulmetmiştir. Zâten (mallarını birbirine) karıştıran(ortak)ların çoğu birbirine zulmederler. Yalnız inanıp iyi işler yapanlar bunun dışındadır ki, onlar da ne kadar azdır!" Dâvûd, (bu hükümle) kendisini denediğimizi (kendisine bir belâ vereceğimizi) sandı da Rabbinden mağfiret diledi, eğilerek secdeye kapandı ve tevbe edip (bize)
döndü.
...
Sad Suresi, 24. Ayet:
(Davud) Dedi ki: «Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip de salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır.» Davud, gerçekten bizim onu denemeden geçirdiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rükû ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, Süleyman’ı da ağır bir imtihandan geçirdik. Onu tahtının üstüne adeta ceset halinde bıraktık. Sonra tevbe ile önceki haline
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna)
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Gerçekten biz Süleyman’ı imtihan ettik: (Yaptığı bir hata yüzünden) biz onun saltanat tahtına (muvakkat bir zaman için) bir cin oturttuk. Bir müddet sonra (eski) mülk ve tahtına
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
And olsun ki Suleyman'i denedik, hukumranligini zayif dusurduk; sonra eski haline dondu....
Sad Suresi, 34. Ayet:
And olsun ki Süleyman'ı denedik, hükümranlığını zayıf düşürdük; sonra eski haline
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki Süleyman'ı imtihan da ettik ve tahtının üzerine bir ceset bıraktık. Sonra tekrar tevbe ile önceki haline
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, Süleyman'ı denedik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık, sonra O, yine eski haline
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna)
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun biz, Süleymanı imtihan da etdik: Tahtının üstüne bir cesed bırakıverdik. (Nice günlerden) sonra o, yine (eski haaline)
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki; Biz, Süleyman'ı denemiştik. Tahtının üstüne bir ceset attık. Sonra eski haline
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki biz Süleyman'ı imtihandan geçirdik ve tahtının üstüne bir ceset atıverdik. Sonra o yine eski haline
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Biz Süleyman’ı denemeye tâbi tuttuk ve tahtının üzerine bir cesed bıraktık. Sonra o, Allah’a sığınıp tekrar tahtına
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Andolsun, biz Süleyman'ı denemeden geçirdik. Tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna)
döndü.
...
Sad Suresi, 34. Ayet:
Biz Süleyman'ı da sınadık ve onu tahtına bir ceset halinde bıraktık; sonra yine eski haline
döndü.
...
Zariyat Suresi, 26. Ayet:
Sonra ailesinin yanına vardı, semiz bir buzağıyla
döndü.
...
Qələm Suresi, 20. Ayet:
Böylece bahçe, (anızı) yakılmış toprağa
döndü.
...
Qələm Suresi, 20. Ayet:
Sabaha doğru bahçe (yok olup) siyah bir kül (yığını halin)e
döndü.
...
Qələm Suresi, 20. Ayet:
Bağ simsiyah küle
döndü.
...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Şübhe yok ki Rabbin, senin, gecenin üçde ikisinden biraz eksik, yarısı, üçde biri kadar ayakda durmakda olduğunu ve senin maiyyetinde bulunanlardan bir zümrenin de (böyle yapdığını) biliyor. Geceyi, gündüzü Allah saymakdadır. O, bunu sizin sayamayacağınızı bildiği için size karşı (ruhsat canibine)
döndü.
Artık Kur'andan kolay geleni (ne ise onu) okuyun. Allah muhakkak bilmişdir ki içinizden hasta (lanan) lar olacak, diğer bir kısmı Allahın fazlından (nasıyb) aramak üzere yer (yüzün) de yol tepec...
Müddəssir Suresi, 23. Ayet:
Sonra kibirlenip sırtını
döndü.
...
Qiyamə Suresi, 32. Ayet:
Fakat yalan dedi ve
döndü.
...
Qiyamə Suresi, 32. Ayet:
Fakat yalanladı ve
döndü.
...
Qiyamə Suresi, 32. Ayet:
Fakat yalanladı,
döndü.
...
Qiyamə Suresi, 32. Ayet:
Tam aksine, yalanladı, gerisin geri
döndü.
...
Qiyamə Suresi, 33. Ayet:
Sonra çalım satarak ailesinin yanına
döndü.
...
Qiyamə Suresi, 33. Ayet:
ve sonra böbürlenerek geldiği yere
döndü.
...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
Sonra koşarak arkasını
döndü.
...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
Sonra (inkâr için) olanca çabasını göstererek sırtını
döndü.
...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
Sonra koşarak ardına
döndü.
...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
Sonra (karşı yönde) çaba harcayıp sırtını
döndü.
...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
Sonra (inkâr için) olanca çabasını göstermek üzere sırtını
döndü.
...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
Sonra (karşı yönde) çaba harcayıp sırtını
döndü.
...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
Sonra da koşarak arkasını
döndü.
...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
(22-23) Sonra da koşarak geriye
döndü.
Artık topladı da nidâ etti....
Naziat Suresi, 22. Ayet:
Sonra da (karşıt olarak) çaba harcayıp sırtını
döndü.
...
Naziat Suresi, 23. Ayet:
(22-23) Sonra da koşarak geriye
döndü.
Artık topladı da nidâ etti....
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
Yüzünü ekşitti ve geri
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
Peygamber, kavminin ileri gelenlerinin hidayete ermesi için uğraştığı bir sırada, iltifat etmedi, yüzünü ekşitti ve arkasını
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
Surat astı ve
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
Ekşidi (yüzünü ekşitti) ve
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
(Peygamber) Yüzünü ekşitti ve
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
Surat astı ve
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Kendisine a'mâ bir kimse geldi diye (peygamber) yüzünü ekşitti ve
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını
döndü.
Kendisine âmânın gelmesinden dolayı....
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
(Peygamber) Yüzünü ekşitti ve
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Kendisine o âmâ geldi diye Peygamber yüzünü ekşitti ve öteye
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Kendisine a'mâ bir kimse geldi diye (peygamber) yüzünü ekşitti ve
döndü.
...
Əbəsə Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Yüzünü ekşitti ve ardını
döndü.
Kendisine âmânın gelmesinden dolayı....
Əbəsə Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Yanına görmeyen (âma) biri geldi diye yüzünü ekşitti ve sırtını
döndü.
...
Leyl Suresi, 16. Ayet:
O ki yalanladı ve sırtını
döndü.
...
Leyl Suresi, 16. Ayet:
O ki yalanladı ve
döndü.
...
Leyl Suresi, 16. Ayet:
O ki, yalanlandı ve sırtını
döndü.
...
Sad Suresi, 24. Ayet:
Dâvûd dedi ki: “Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle o sana haksızlık etmiştir. Gerçekten de ortakların, bir toplulukta yaşayanların çoğu kesinlikle birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edenler ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimseler haksızlık etmezler. Ama onlar da ne kadar azdır!” Ve Dâvûd, Bizim kendisini birtakım sıkıntılarla imtihan ederek arı-duru hâle getirdiğimize/olgunlaştırdığımıza kesin kanaat getirdi ve anladı. Hemen Rabbinden bağışlanma diledi, ...
Naziat Suresi, 21. Ayet:
(21-24) Sonra da Firavun, yalanladı ve karşı geldi. Sonra çabucak arka
döndü.
Sonra toplayıp seslendi de: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi. ...
Naziat Suresi, 22. Ayet:
(21-24) Sonra da Firavun, yalanladı ve karşı geldi. Sonra çabucak arka
döndü.
Sonra toplayıp seslendi de: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi. ...
Naziat Suresi, 23. Ayet:
(21-24) Sonra da Firavun, yalanladı ve karşı geldi. Sonra çabucak arka
döndü.
Sonra toplayıp seslendi de: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi. ...
Naziat Suresi, 24. Ayet:
(21-24) Sonra da Firavun, yalanladı ve karşı geldi. Sonra çabucak arka
döndü.
Sonra toplayıp seslendi de: “Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi. ...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzərinə Musa (ə.s) kədərlənərək qəzəbli halda qövmünə
döndü.
‘Ey qövmüm! Rəbbiniz sizə gözəl bir vədlə vəd etmədimi? Buna baxmayaraq əhd müddəti sizə uzunmu gəldi? Yoxsa Rəbbinizin qəzəbinin üzərinizə enməsinimi istədiniz? Bu səbəbləmi vədimi (sizdən aldığım vədi) yerinə yetirmədiniz?’ dedi....
Qələm Suresi, 20. Ayet:
Ora meyvələri dərilmiş və ağacları yanıb qaralmış bir bağa
döndü.
...
Qələm Suresi, 20. Ayet:
Beləliklə, bağça (kövşəni) yandırılmış toprağa
döndü.
...