Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nur Suresi, 8. Ayet:
Ərinin yalan söyləyənlərdən olduğuna dair qadının
dört
dəfə Allah adına and içib şahidlik etməsi cəzanı ondan dəf edər....
Nur Suresi, 9. Ayet:
Beşinci dəfə isə (şahidlik edəcək ki,) əgər əri doğru söyləyənlərdəndirsə, Allahın lənəti (qadının) öz üzərinə olsun! (Son dörd ayədəki tətbiqata İslam ailə hüququnda “lian” deyilir. Arvadının zina etdiyini iddia edən kişi, əgər iddiasını isbat etmək üçün
dört
şahid gətirə bilməzsə, ər və arvad hakimin hüzurunda lian etməyə dəvət edilir. Hər ikisi də özünün doğru dediyini bu şəkildə ifadə edərsə, heç birinə cəza tətbiq olunmaz və boşanmış olarlar.)...
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
Dirəklər sahibi Firona da! (Rəvayətə görə, Firon işgəncə vermək istədiyi kimsələr üçün yerə
dört
dirək basdırdar, onları əllərindən və ayaqlarından bu dirəklərə bağlayıb işgəncə verərmiş.)...
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin eden kimseler için,
dört
ay bekleme süresi vardır. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse; doğrusu Allah, Çok Bağışlayan'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine
dört
ay on gün beklerler. Bu süreyi tamamlayınca, kendi haklarında verecekleri meşru kararlarda sizin için bir sorumluluk yoktur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani bir zamanlar İbrahim: "Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster." demişti. Allah: "İnanmıyor musun?" deyince; İbrahim: "Hayır, inanıyorum; ancak kalbimin yatışmasını istiyorum." dedi. Allah: "Kuşlardan
dört
tane tut, onları iyice tanı, sonra her dağın başına onlardan bir parça koy, sonra onları kendine çağır, koşarak sana gelecekler." dedi. Allah, Mutlak Üstün Olan ve En Doğru Hüküm Veren'dir....
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer, hanımlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer, çocukları varsa, bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Bu, yaptığı vasiyetten ve borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa bıraktığınızın
dört
te biri hanımlarınızındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Bu, yaptığınız vasiyetten ve borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Kocanın veya hanımın anne, baba ve çocukları bulunmadığı takdirde miras bırakır ve kendisinin bir erkek veya...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fahişelik yapanlara gelince; onların fahişelik yaptıklarına dair aranızdan
dört
kişinin tanıklık yapması halinde; onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol gösterinceye kadar evlerinde gözetim altında tutun....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın ve bilin ki Allah'ı aciz bırakamazsınız. Allah, gerçeği yalanlayan nankörleri rezil edecektir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Ve muhsan kadınlara iftira edip de sonra
dört
tanık getiremeyen kimselere seksen sopa vurun. Ve onların tanıklığını ebediyen kabul etmeyin. Onlar fasıktırlar....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine iftira atanlar, kendilerinden başka tanıkları yoksa o zaman onların her birinin tanıklığı, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah'ı tanık tutmasıdır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının,
dört
kez "Billahi o kesinlikle yalancıdır." şeklinde sözüne Allah'ı tanık etmesi ondan cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 13. Ayet:
İddialarına
dört
tanık getirmeleri gerekmez miydi? Tanık getiremediklerine göre onlar Allah'ın yanında yalancıdırlar....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, hareket eden her canlıyı sudan yarattı. Onların kimisi karnı, kimisi iki ayağı, kimisi de
dört
ayağı üzerinde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Kuşkusuz, Allah'ın Her Şeye Gücü Yeter....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Orada; onun üzerinde ağır baskılar oluşturdu. Ve orayı bereketli kıldı. Orada rızkını temin etmek isteyenler için, rızıkları, fark gözetmeden
dört
gün içinde takdir etti....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
1.
lillezîne (li ellezîne)
: o kimseler için, onlar için, onlara
2.
yu'lûne
: (yaklaşmamaya) yemin ederler
3.
min nisâi-him
: kadınlarından (uzak olma)
4.<...
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına (yaklaşmamaya) yemin edenler,
dört
ay (ayrı kalıp) beklerler. Fakat eğer (erkekler, bu süre dolmadan kefaret verip de kadınlarına) dönerlerse, o taktirde muhakkak ki Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Eşlerine yaklaşmamağa yemin edenler için
dört
ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde) dönerlerse, şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamak için yemin edenler,
dört
ay beklerler. Erkekler, bundan vazgeçerlerse şüphe yok ki Allah suçları örter, rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler
dört
ay beklerler. Eğer (bu müddet içinde) kadınlarına dönerlerse, şüphesiz Allah çokça bağışlayan ve esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Karılarına yaklaşmama yemini edenlere
dört
ay bekleme vardır. Şayet bu süre içinde yeminlerinden dönerlerse, muhakkak Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Hanımlarıyla ilişki kurmamaya yemin edenlere,
dört
aylık bekleme süresi konmuştur. Eğer bu müddet içinde hanımlarına dönerlerse, biliniz ki, Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenlerin
dört
ay bekleme süreleri vardır. Eğer (bu süre içinde) yeminlerinden dönerlerse bilsinler ki, Allah bağışlayandır, merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için
dört
ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde eşlerine) dönerlerse, şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Hanımlarına yaklaşmamaya yemin edenler için
dört
ay beklemek vardır. Eğer bu müddet içerisinde erkekler yeminlerinden dönerek hanımlarına yanaşır da keffaret verirlerse, şüphesiz ki Allah bu şekilde yeminlerini bağışlaycıdır, esirgeyicidir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadinlarina yaklasmamaya yemin edenler, dort ay bekleyebilirler; eger yeminlerinden donerlerse, bilsinler ki Allah bagislar ve merhamet eder....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına cinsî yaklaşmada bulunmamaya yemin edenlere
dört
ay beklemek gerekir. Şayet erkekler (bu süre bitmeden keffaret verip karılarına) dönerlerse, şüphesiz ki, Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler,
dört
ay bekleyebilirler; eğer yeminlerinden dönerlerse, bilsinler ki Allah bağışlar ve merhamet eder....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler
dört
ay beklerler. Eğer (bu müddet içinde) kadınlarına dönerlerse, şüphesiz Allah çokça bağışlayan ve esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarını boşamayı tasarlayanlar (sağlıklı bir karar için)
dört
ay beklemeli. Vazgeçip uzlaşırlarsa ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarından perhiz yemini (îlâ) edenler için
dört
ay beklemek vardır, şayed rücu' ederlerse şüphesiz Allah gafur, rahîmdir...
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Eşlerine yaklaşmamak için perhiz yemini eden erkeklerin
dört
ay beklemeleri gerekir. Şayet eşlerine dönerlerse şüphesiz Allah, çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarından îlâ edenler (onlara yaklaşmamaya yemin edenler) için
dört
ay beklemek vardır. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Eşlerine yaklaşmamaya yemin edenler
dört
ay bekleyebilirler. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse, kuşku yok ki, Allah bağışlayıcıdır ve merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için
dört
ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde eşlerine) dönerlerse, kuşkusuz Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamıya yemîn edenler için
dört
ay beklemek vardır. Eğer erkekler (o müddet içinde keffâret yaparak zevcelerine) dönerlerse şüphe yok ki Allah cidden yarlığayıcı, hakkıyle esirgeyicidir. ...
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarından uzak durmaya yemîn edenler için
dört
ay beklemek (mecbûriyeti)vardır. O hâlde (bu müddet içinde kadınlarına) dönerlerse, artık şübhesiz ki Allah, Gafûr(çok bağışlayıcı)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenler için
dört
ay beklemek vardır. Eğer yeminlerinden dönerlerse şüphesiz ki Allah Gafur'dur, Rahim'dir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Eşlerine yaklaşmayacaklarına dair yemin edenler için
dört
ay bekleme süresi vardır; şayet (yeminlerinden) dönerlerse, unutmayın ki Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Zevcelerine yaklaşmamağa yemin edenler için
dört
ay beklemek vardır. Eğer bu yeminlerinden rücu ederlerse şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenlerin
dört
ay beklemeleri gerekir. Eğer o süre içinde kadınlarına dönerlerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayandır, merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin edenlerin,
dört
ay beklemeleri gerekir. Eğer (yeminlerinden) dönerlerse şüphesiz Allah, bağışlayandır, merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Eşlerine yaklaşmamaya yemin eden kocaların,
dört
ay bekleme hakkı vardır. Şayet kocaları bu süre bitmeden eşlerine dönerlerse bunda mahzur yoktur. Çünkü Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamağa yemin edenler için ancak
dört
ay bekleme (hakkı) vardır. Eğer (o süre) içinde dönerlerse Allâh bağışlayan, merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler için
dört
ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde) dönerlerse, şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Hanımlarına yaklaşmamaya yemin edenler için
dört
aylık bir bekleyiş vardır. Bu süre içinde dönecek olurlarsa, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlar hakkında îlâ/yaklaşmamaya yemin edenler için
dört
ay bekleme vardır. Eğer o süre içinde eşlerine dönerlerse Allah bağışlayan, merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
yuteveffevne
: vefat ettirilirler, ölürler
3.
min-kum
: sizden
4.
ve yezerûne
...
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Ve sizden vefat ettirilenlerin, geriye bıraktığı eşleri
dört
ay on gün kendi kendilerine beklerler. Böylece onların bekleme süresi tamamlandığı zaman artık, kendileri hakkında marufla (örf ve adete uygun olarak) yaptıkları şeylerden sizin üzerinize bir günah yoktur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine
dört
ay on gün (iddet) beklerler. Sürelerini bitirince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden biri ölür de arkasında kadın bırakırsa bu çeşit adamların kadınları
dört
ay, on gün beklerler. Bu müddeti geçirdikten sonra meşru bir sûrette kendiliklerinden dilediklerine varabilirler, bu hususta size bir suç yoktur artık. Allah, ne yaparsanız, hepsinden de haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden ölenlerin, geride bıraktıkları eşleri, kendi başlarına (evlenmeden)
dört
ay on gün beklerler. Bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında yaptıkları meşru işlerde size bir günah yoktur. Allah yapmakta olduklarınızı bilir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden vefat edenlerin geriye bıraktıkları eşleri
dört
ay on gün beklerler (yeniden evlenmek isterlerse). Sürenin sonunda onların örfe göre yaptıkları davranışta (başkasıyla evlenmesinde) bir suç yoktur. Allâh tüm yaptıklarınızın oluşturucusu olarak Habiyr'dir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden vefat edip de, geride eşler bırakan kimselerin hanımları evlenmeyerek, kendi başlarına
dört
ay on gün beklerler. İddetlerini, bekleme sürelerini bitirdikleri zaman kendileriyle ilgili yaptıkları Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine, meşrû, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun işlerde size bir günah, bir vebal yoktur. Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır...
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Aranızdan arkalarında eşlerini bırakarak ölenlerin karıları, kendi kendilerine,
dört
ay on gün beklerler. Bekleme sürelerini tamamlamalarından sonra onların kendi haklarında örfe uygun olarak yaptıklarından dolayı size bir sorumluluk yoktur. Allah yaptıklarınızı bilmektedir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine
dört
ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah, işlediklerinizden haberi olandır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden vefat edenlerin geride bıraktıkları zevceler, kendi kendilerine (süslenmeden)
dört
ay on gün beklerler (beklesinler). Bu müddeti doldurdukları zaman, meşru surette kendi başlarına (evlenmek için) süs takınmalarında size bir günah yoktur. Allah yaptığınız her şeyden tamamıyla haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Icinizden olenlerin birakmis oldugu esler kendi kendilerine dort ay on gun beklerler; muddetleri sona erdiginde, onlarin kendi haklarinda uygun sekilde yaptiklarindan dolayi size sorumluluk yoktur. Allah islediklerinizden haberdardir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden ölenlerin geriye bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine
dört
ay on gün beklerler; bekleme süresini doldurunca artık kendi haklarında örfe uygun meşru biçimde yaptıkları şeylerden dolayı size günah ve sorumluluk yoktur. Allah ne yaparsanız bilir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine
dört
ay on gün beklerler; müddetleri sona erdiğinde, onların kendi haklarında uygun şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah işlediklerinizden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden ölenlerin, geride bıraktıkları eşleri, kendi başlarına (evlenmeden)
dört
ay on gün beklerler. Bekleme müddetlerini bitirdikleri vakit, kendileri hakkında yaptıkları meşru işlerde size bir günah yoktur. Allah yapmakta olduklarınızı bilir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölen erkeklerin geride bıraktığı eşleri,
dört
ay ve on (gün) beklerler. Sürelerini doldurunca artık kendileri için uygun olanı yapmalarında size sorumluluk yoktur. ALLAH yaptıklarınızdan Haberlidir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden vefat edib de arkalarına kadın bırakanların zevceleri nefsilerini
dört
ay on gün bekletecekler, ıddetlerini bitirdilermi artık kendi haklarında meşru' olarak ıhtiyar edecekleri haraketten size mes'uliyet yok, Allah her ne yaparsanız habîrdir...
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölüp de geride kadın bırakanların eşleri,
dört
ay on gün beklemelidir. Bu süreyi bitirdikten sonra artık kendi haklarında meşru olarak tercih edecekleri hareketten size bir sorumluluk yoktur. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden vefat edip de geride eşler bırakan kimselerin hanımları, kendi başlarına
dört
ay on gün beklerler. İddet (bekleme) sürelerini bitirdikleri zaman, artık kendileri hakkında meşru bir şekilde yapacakları hareketten size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Aranızdan ölenlerin geride bıraktıkları eşleri
dört
ay, on gün kendilerini gözetim altında tutarlar. Bu sürelerini doldurduklarında meşru olarak yaptıklarından dolayı siz sorumlu tutulmazsınız. Hiç şüphesiz ne yaparsanız Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine
dört
ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi (ecele) dolduğunda, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Tanrı işlediklerinizden haberi olandır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin (geride) bırakdıkları zevceler kendi kendilerine
dört
ay on (gün) beklerler. İşte bu müddeti bitirdikleri zaman artık onların kendileri hakkında meşru' vech ile yapdıkları şeyden dolayı size günâh yokdur, Allah ne işlerseniz (hepsinden) hakkıyle haberdârdır. ...
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden vefât edip de geride zevceler bırakanlar(ın zevceleri) ise, kendi kendilerine
dört
ay on gün beklerler. Böylece bekleme müddetlerinin sonuna geldikleri zaman, artık kendileri hakkında meşrû' olarak yaptıklarında size bir günah yoktur. Allah ise, ne yapıyorsanız hakkıyla haberdar olandır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin geriye bıraktıkları eşler; kendi kendilerine
dört
ay ve on gün beklerler. Müddetlerini bitirdikleri vakit onların, kendileri için uygun olanı yapmalarından dolayı size bir günah yoktur. Ve Allah, işlediklerinizden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden biri ölür ve ardından kadınlar bırakırsa, yeniden evlenmeleri için
dört
ay on günlük bir bekleme süresi geçirmeleri gerekir; bekleme süresinin sonuna vardıklarında kendileri ile ilgili olarak meşru şekilde ne yaparlarsa yapsınlar bir günah yoktur. Ve Allah tüm yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Ve sizlerden vefat edip de geriye zevceler bırakanların zevceleri, nefisleri hakkında
dört
ay on gün intizarda bulunurlar. Sonra iddetlerinin sonuna erince artık nefisleri hakkında maruf veçhile yapacakları şeyden dolayı sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve Allah Teâlâ yapacağınız şeylerden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden vefat edenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine
dört
ay on gün beklerler. Süreleri bitince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin bırakmış olduğu hanımlar, kendi kendilerine
dört
ay on gün beklerler. Müddetleri sona erdiğinde, onların kendi haklarında uygun şekilde yaptıklarından dolayı sizin üzerinize bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Sizden vefat eden erkeklerin eşlerinin evlenebilmeleri için
dört
ay on gün iddet beklemeleri gerekir. Onlar bu sürelerini tamamladıktan sonra, meşrû surette kendi haklarında verecekleri karardan ötürü size bir sorumluluk yoktur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin, geriye bıraktıkları eşleri,
dört
ay on gün (bekleyip) kendilerini gözetlerler. Sürelerini bitirince artık kendileri için uygun olanı yapmalarında size bir günâh yoktur. Allâh yaptıklarınızı haber alır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölenlerin (geride) bıraktığı eşler, kendi kendilerine
dört
ay on (gün) beklerler. Bu bekleme süresi dolduğundan, artık onların kendi haklarında maruf (meşru) bir şekilde yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah, işlediklerinizden haberi olandır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
Vefat edenlerinizin arkalarında bıraktıkları hanımlar, evlenmeden önce
dört
ay, on gün iddet beklesinler. İddetlerini tamamladıktan sonra, kendileri hakkında meşru şekilde yapacakları şeyden dolayı size bir günah yoktur. Allah ise sizin yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden ölüp de geriye zevceler bırakanların bu eşleri,
dört
ay on gün kendi başlarına beklerler. Sürelerini tamamladıklarında kendilerince uygun gördüklerini örfe uygun biçimde yapmalarında sizin için bir sakınca yoktur. Allah, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberdardır....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
ibrâhîmu
: İbrâhîm
3.
rabbî
: Rabbim
4.
eri-nî
: bana göster
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hz. İbrâhîm: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. (Allah) “İnanmıyor musun?” buyurdu. (Hz. İbrâhîm de): “Evet (inanıyorum). Fakat kalbimin tatmin olması için.” dedi. “Öyleyse kuşlardan
dört
tane tut, sonra onları kendine alıştır (parçalayıp) her dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Ve Allah'ın, Azîz (ve) Hakîm olduğunu bil!...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse,
dört
kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
An o zamanı da, hani İbrahîm, Rabbim demişti, ölüyü nasıl diriltirsin? Allah, inanmıyor musun demişti de İbrahîm, evet, inanıyorum ama kalbim tam yatışsın, iyice anlayayım demişti. Allah da demişti ki:
Dört
kuş al, onları kesip paramparça et, parçalarını birbirine kat, sonra o karışık parçalardan her birini bir dağın üstüne koy, sonra da onları çağır, koşarak sana gelecekler. Bil ki Allah, şüphe yok ki pek yücedir, hikmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse
dört
tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim de: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. Rabbi de: "İman etmedin mi?" demişti. (İbrahim): "Ettim de, kalbimin mutmain olması için (fiilen görmek istedim). . . " "Kuşlardan
dört
tür al, onları kendine alıştır, sonra onların her birini
dört
tepeye koy; sonra da onları kendine çağır. Sana koşarak (uçarak) gelsinler. Bil ki Allâh Aziyzdir, Hakiym'dir. "...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Bir zamanlar İbrâhim de: 'Ey Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster' demişti. Allah: 'Yoksa inanmadın mı?' buyurdu. İbrâhim: 'Elbette inandım. Fakat kalbimde şüphe kalmaması, mutmain olması, aklımın yatması için görmek istiyorum' dedi. Bunun üzerine Allah: 'Öyleyse
dört
kuş yakala. Kuşlarla aranda dostluk kurarak kendine bağlı hale getir. Sonra onları kesip parçala, her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır, koşarak sana gelirler. Allah’ın kudretli, hikmet sahibi ve...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim de, 'Ey Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster' demişti. (Allah) 'İnanmadın mı?' dedi. O: 'Hayır, inandım. Ama kalbim tamamen mutmain olsun diye!' dedi. (Allah) 'Şu halde kuşlardan
dört
tane al. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir dağın üzerine onlardan birer parça koy. Sonra da onları kendine çağır, hızla yanına geleceklerdir. Ve bil ki, Allah yücedir, hikmet sahibidir' dedi....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Allah ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse,
dört
kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Bir vakit İbrahim şöyle demişti: “- Ey Rabbim, ölüleri nasıl diriltirsin? bana göster.” Allah: “-Ölüyü dirilttiğime inanmadın mı?” buyurdu. İbrahim: “- Evet, inandım, fakat kalbim tam yatışsın diye sordum.” dedi. Allahü (Tealâ) buyurdu ki, kuşlardan
dört
cins tut ve iyice gözden geçirdikten sonra kendi elinle parçala ve her dağ başına onlardan birer parça koy. Sonra onları çağır; koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah, dilediği her şeyde gâlibdir, hikmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Ibrahim: «Rabbim! Oluleri nasil dirilttigini bana goster» dediginde, «Inanmiyor musun?» deyince de, «Hayir oyle degil, fakat kalbim iyice kansin» demisti. «Oyleyse dort cesit kus al, onlari kendine alistir, sonra onlari parcalayip her dagin uzerine bir parca koy, sonra onlari cagir; kosarak sana gelirler. O halde Allah'in guclu ve Hakim oldugunu bil» demisti....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Bir vakit de İbrahim: «Rabbim ! Ölüleri nasıl diriltirsin, bana göster ?» demişti. Allah ona : «İnanmadın mı ?» buyurmuştu. O da : «Hayır, inandım (ve inanıyorum) fakat kalbim yatışsın diye (arzuluyorum)» demişti. Allah : (Öyle ise) kuşlardan
dört
tane tut da onları kendine alıştırıp çevir ve parçalayıp her parçasını bir dağın üzerine koy, sonra da onları çağır, koşarak sana gelirler. Bil ki Allah çok üstündür, çok güçlüdür ve yegâne hikmet sahibidir,» buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
İbrahim: 'Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster' dediğinde, 'İnanmıyor musun?' deyince de, 'Hayır öyle değil, fakat kalbim iyice kansın' demişti. 'Öyleyse
dört
çeşit kuş al, onları kendine alıştır, sonra onları parçalayıp her dağın üzerine bir parça koy, sonra onları çağır; koşarak sana gelirler. O halde Allah'ın güçlü ve Hakim olduğunu bil' demişti....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
İbrahim Rabbine: Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster, demişti. Rabbi ona: Yoksa inanmadın mı? dedi. İbrahim: Hayır! İnandım, fakat kalbimin mutmain olması için (görmek istedim), dedi. Bunun üzerine Allah: Öyleyse
dört
tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki Allah azîzdir, hakîmdir, buyurdu....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
İbrahim, 'Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster,' demişti. 'Yoksa inanmıyor musun,' dedi. 'Evet; ancak kalbimi güçlendirmesi için.,' dedi. '
Dört
kuş al ve onları iyice incele (farklı özelliklerini tanı). Sonra her bir dağın üzerine onlardan bir parça yerleştir. Daha sonra onları çağır. Sana hemen gelecekler. Bilesin ki ALLAH Güçlüdür, Bilgedir ,' dedi....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” deyince “İnanmıyor musun?” demişti. O da “Hayır öyle değil, ama kalbim iyice mutmain olsun” demişti. “Öyleyse
dört
çeşit kuş al, onları kendine alıştır. Sonra her dağ başına onlardan birer parça koy. Sonra onları çağır. Koşarak sana gelirler. Ve bil ki şüphesiz Allah Aziz’dir, Hakim’dir....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim: "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. (Tanrı ona:) "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse,
dört
kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, kuşkusuz Tanrı, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir."...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim: «Ey Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster» demiş, (Allah, «Buna) inanmadın mı yoksa» demiş, o da «İnandım. Fakat kalbimin (gözümle de görerek) yatışması için (istedim» diye) söylemişdi. (Allah) dedi ki «
Dört
kuş tut. Onları kendine alışdır, sonra (kesib, hamur yapıp) her parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir». Bil ki şübhesiz Allah bir kaadir-i mutlakdır, tam bir hüküm ve hikmet saahibidir. ...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Ve hani İbrâhîm: 'Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!' demişti. (Rabbi ise:) 'Yoksa inanmadın mı?' buyurdu. (İbrâhîm:) 'Hayır (inandım), fakat kalbimin mutmain olması için (istiyorum)' dedi. (Bunun üzerine Rabbi) buyurdu ki: 'Öyle ise kuş(lar)dan
dört
tâne yakalayıp onları kendine alıştır, sonra (onları kesip parçala,) her bir dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır, (bak nasıl) koşarak sana geleceklerdir!' Artık bil ki şübhesiz Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün ge...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim: Rabbım, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster, deyince. İnanmıyor musun? demişti. O da: Hayır öyle değil, ama kalbim iyice mutmain olsun, demişti. Öyleyse
dört
çeşit kuş al; onları kendine alıştır, sonra her dağ başına onlardan birer parça koy. Sonra onları, çağır, koşarak sana gelirler. Ve bil ki şüphesiz Allah, Aziz'dir, Hakim'dir....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim, "Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster!" demişti. O da, "Yoksa inancın yok mu?" diye sormuştu. (İbrahim) cevap vermişti: "Hayır, ama (görmeme izin ver) ki kalbim tamamen mutmain olsun." "Öyleyse" demişti Allah, "
Dört
kuş al ve onlara sana itaat etmeyi öğret; sonra onları (etrafındaki) her tepeye ayrı ayrı sal; sonra da çağır: uçarak sana gelecekler. Bil ki Allah her şeye kadirdir, hikmet sahibidir."...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Ve o vakti de yâdet ki, İbrahim, «Yarabbi! Ölüleri nasıl ihya edeceğini bana göster,» demiş, (Cenâb-ı Hak da) «İnanmadın mı?» diye buyurmuştu. O da, «Evet. İnandım, fakat kalbim mutmain olsun için,» demiş; Allah Teâlâ da: «Kuşlardan
dört
tanesini tut da onları kendine çevir, sonra her dağ üzerine onlardan birer parça at, sonra da onları çağır, sana koşarak gelirler ve bilki Allah Teâlâ şüphe yok azîzdir, hakîmdir,» diye buyurmuştur....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
İbrahim; -Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster, demişti. (Allah da:) -İnanmıyor musun? buyurunca: -Şüphesiz inanıyorum, fakat kalbimin tatmin olması için! (istiyorum) demişti. -Öyleyse
dört
kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her parçasını bir dağın üzerine koy, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Bir vakit de İbrâhim: "Ya Rabbî, ölüleri nasıl dirilteceğini bana gösterir misin?" demişti. Allah: "Ne o, yoksa buna inanmadın mı?" dedi. İbrâhim şöyle cevap verdi: "Elbette inandım, lâkin sırf kalbim tatmin olsun diye bunu istedim." Allah ona: "
Dört
kuş tut, onları kendine alıştır. Sonra kesip her dağın başına onlardan birer parça koy. Sonra da onları çağır! Koşa koşa sana geleceklerdir. İyi bil ki Allah azizdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim: «Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster» demişti. (Allah ona:) «İnanmıyor musun?» deyince «Hayır (inandım), ancak kalbimin tatmin olması için.» demişti. Öyleyse,
dört
kuş tut. Onları kendine alıştır, sonra onları (parçalayıp) her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.»...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani, bir de İbrahim 'Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster' demişti. Allah 'Yoksa inanmadın mı?' buyurdu. İbrahim 'İnandım,' dedi. 'Lâkin kalbim tatmin olsun istiyorum.' Allah buyurdu ki: '
Dört
tane kuş tut, onları kendine alıştır. Sonra her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da çağır onları; bak nasıl koşarak sana gelecekler. Ve bil ki, Allah'ın kudreti herşeye üstündür, her işinde sonsuz hikmetler vardır....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Hani İbrahim de şöyle yakarmıştı: "Rabb'im, göster bana, nasıl diriltiyorsun ölüleri?" "İnanmadın mı?" diye sordu. "İnandım, dedi, ancak kalbimin tatmin olması için..." Allah dedi ki: "Kuşlardan
dört
tane al, onları kendine ısındır, alıştır. Sonra her dağın üstüne onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır. Koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir....
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Yetim kızlar hakkında adâletle muâmele edemeyeceğinizden korkarsanız, beğendiğiniz, hoşunuza giden başka kadınlardan iki, üç ve
dört
kadın alın. Fakat bunların arasında adâleti gözetemeyeceğinizden korkarsınız o vakit bir zevceyle, yahut sahip olduğunuz cariyelerle iktifa edin. Bu, doğruluktan sapmamanıza daha yakın ve size daha uygundur....
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Himayeniz altındaki yetim kızlarla evlenince haklarını gözetemeyeceğinizden, adaleti sağlayamayacağınızdan endişe ederseniz, onlarla değil, size helâl olup arzu ettiğiniz diğer kadınlarla iki, üç veya
dört
hanım olmak üzere evlenin. Eğer bu takdirde de aralarında adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya elinizin altında olan cariyelerle yetinin. Bu durum, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır....
Nisa Suresi, 12. Ayet:
1.
ve lekum
: ve sizin
2.
nısfu
: yarısı
3.
mâ terake
: bırakılan şeyler
4.
ezvâcu-kum
: sizin eşleriniz
...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Ve eğer eşlerinizin (kadınlarınızın) çocukları yoksa, onların bıraktıklarının yarısı sizindir. Fakat eğer onların (kadınların) çocukları varsa o zaman
dört
te biri sizindir. (Bunlar) yapılan vasiyet veya (üzerindeki) borç ödendikten sonradır. Ve eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın
dört
te biri onlarındır (kadınlarındır), fakat eğer çocuğunuz varsa o taktirde bıraktığınızın sekizde biri onlarındır (kadınlarındır). Bu da yaptığınız vasiyet veya borç (ödendikten) sonradır. Ve eğer miras bıraka...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın
dört
te biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğe...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Çocukları yoksa zevcelerinizin, kalan mallarının yarısı sizindir. Çocukları varsa, vasiyeti yerine getirilip borcu ödendikten sonra
dört
te biri sizin. Çocuğunuz yoksa sizden kalanın
dört
te biri zevcelerinizin, çocuğunuz varsa, kalan maldan, vasiyet ettiğiniz şey yerine getirilip borcunuz ödendikten sonra sekizde biri onların. Mîras, çocuğu ve babası olmayan bir erkeğe, yahut kadına aitse ve onun da erkek, yahut kız kardeşi varsa her birinin hakkı, altıda birdir. Bunlar birden fazlaysa, mîrasçını...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın
dört
te biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, ...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
(Erkekler); eğer çocukları yoksa karılarınızdan kalanın (miraslarının) yarısı sizindir; şayet çocukları varsa, içlerinden gelen şekilde yaptıkları vasiyetten ve borçlarından sonra (kalanın)
dört
te biri sizindir. . . (Erkekler); eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın
dört
te biri eşlerinizindir; şayet çocuğunuz varsa, içinizden doğan vasiyetten (hadise göre 1/3'ü aşmamalıdır vasiyet; Buhari, Müslim) ve borcunuzdan sonra (kalanın) sekizde biri onlarındır. . . Eğer (kendisine) vâris olunulan erk...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Yaptıkları vasiyet ve borçları terekeden düştükten sonra, eğer çocukları yoksa, eşlerinizin bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, yaptığınız vasiyet ve borcunuz terekeden düştükten sonra sizin de bıraktığınızın
dört
te biri onlarındır, eşlerinizindir. Çocuğunuz varsa, yaptığınız vasiyet yerine getirildikten veya borcunuz ödendikten sonra bıraktığınız mirasın sekizde biri onlarındır. Bir erkek veya kadının ana-babası ve çocukları bu...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Hanımlarınızın çocuklarının olmaması durumunda geriye bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Eğer çocukları olursa o zaman mirasın
dört
te biri sizindir. Bu paylaştırma onların yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesinden yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Sizin çocuğunuzun olmaması durumunda onlar geriye bırakacağınız mirasın
dört
te birini alırlar. Eğer çocuğunuz olursa o zaman geriye bırakacağınız mirasın sekizde biri onlarındır. Bu paylaştırma da sizin yapacağınız vasiyetlerin yerine ge...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan
dört
te biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erke...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Zevcelerinizin çocuğu yoksa geriye bıraktıkları malın yarısı sizindir. Eğer onların çocuğu varsa size, bıraktıkları maldan
dört
te bir hisse vardır; fakat bu hisseler, yapacakları vasiyyeti ve borcu ödedikten sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa zevcelerinize, bıraktığınız maldan
dört
te bir hisse ve eğer çocuğunuz varsa bıraktığınız maldan onlara sekizde bir var; ancak bu hüküm, yapacağınız vasiyyeti ve borcu ödedikten sonradır. Eğer bir erkek veya bir kadının, çocuğu ve babası bulunmadığı halde ...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Kadinlarinizin cocuklari yoksa biraktiklarinin yarisi sizindir, cocuklari varsa, biraktiklarinin ettikleri vasiyetten veya borctan artakalanin dortte biri sizindir. Sizin cocugunuz yoksa ettiginiz vasiyet veya borc ciktiktan sonra biraktiklarinizin dortte biri karilarinizindir; cocugunuz varsa, biraktiklarinizin sekizde biri onlarindir. Eger bir erkek veya kadina kelale yollu (cocugu ve babasi olmadigi halde) varis olunuyor ve bunlarin ana-bir erkek veya bir kiz kardesi bulunuyorsa, her birine e...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer karılarınızın çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa, bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Bütün bunlar yaptıkları vasiyyet veya (üzerlerindeki) borç (ödenip) yerine getirildikten sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın
dört
te biri karılarınızındır. Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri karılarınızındır. Bu da yaptığınız vasiyyet veya borçtan sonradır. Eğer vâris olunan (muris) erkek veya kadının çocuğu ve babası yoksa ve (ana tarafından) bir erkek ...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Kadınlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir, çocukları varsa, bıraktıklarının ettikleri vasiyetten veya borçtan arta kalanın
dört
te biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa ettiğiniz vasiyet veya borç çıktıktan sonra bıraktıklarınızın
dört
te biri karılarınızındır; çocuğunuz varsa, bıraktıklarınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadına kelale yollu (çocuğu ve babası olmadığı halde) varis olunuyor ve bunların ana-bir erkek veya bir kız kardeşi bulunuyorsa, her birine ...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Yapacakları vasiyetten ve borçtan sonra eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın
dört
te biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şeklinde) malı mirasçılara kalırsa ve bir erkek yahut bir kızkardeşi varsa, ...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Çocukları yoksa, hanımlarınızın bıraktığı mirasın yarısı sizindir. Çocukları var ise, bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Bu pay, borçlarının ödenmesinden ve yaptıkları vasiyetteki payların dağıtılmasından sonradır. Çocuklarınız yoksa bıraktığınızın
dört
te biri onlarındır. Çocuklarınız varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Bu pay, borçlarınızın ödenmesinden ve yaptığınız vasiyetteki payların dağıtılmasından sonradır. Miras bırakan erkeğin veya kadının, çocuğu ve eşi olmayıp bir erkek ...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Size ise zevcelerinizin terikesinin yarısı bir çocukları yoksa, ve eğer bir çocukları varsa o zaman size
dört
te bir, ettikleri vasıyyetten veya borçtan sonra o zaman size
dört
te bir, ettikleri vasıyyetten veya borçtan sonra, onlara da sizin terikenizden
dört
te bir eğer bir çocuğunuz yoksa, ve eğer bir çocuğunuz varsa o zaman onlara sekizde bir, ettiğiniz vasıyyetten veya borçtan sonra; ve eğer bir erkek veya kadının (çocuğu ve babası yok ta) kelâle cihetinden (yan koldan) mirasına konuluyor ve (...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer karılarınızın çocuğu yoksa, bıraktığının yarısı sizindir. Eğer çocuğu varsa, o zaman
dört
te biri sizindir. Bunlar, ettikleri vasiyetten veya borçları ödendikten sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa, sizin bıraktıklarınızın
dört
te biri, çocuğunuz varsa sekizde biri ettiğiniz vasiyetten veya borçtan sonra, karılarınızındır. Eğer bir erkek veya kadının çocuğu ve babası yok da kelale yönünden -yan koldan- ana bir erkek veya kız kardeşi bulunuyorsa her birine altıda bir düşer. Eğer bunlar, bundan fazl...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Şâyet bir çocukları varsa o zaman mirasın
dört
te biri sizindir. Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa, borcu ödendikten sonra verilir. Eğer çocuğunuz yoksa, sizin de, yapacağınız vasiyetten ve borçtan sonra, bıraktığınızın
dört
te biri onlarındır (zevcelerinizindir). Çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde (kelâle şekl...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Karılarınızın çocukları yoksa geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Bunlar yaptıkları vasiyet ve borç ödendikten sonradır. Sizin çocuğunuz yoksa bıraktıklarınızın
dört
te biri karılarınızındır. Şayet çocuğunuz varsa bıraktıklarınızın sekizde biri onlarındır. Ancak bu, yaptığınızı vasiyet ve borç ödendikten sonradır. Eğer mirası aranan erkek veya kadın çocuğu ve babası olmayan bir kimse olur da onun erkek veya kız kardeşi bulunursa bunların h...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan
dört
te biri onların (kadınlarınızın)dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın)dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erke...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Zevcelerinizin çocuğu yoksa terikesinin yarısı sizindir. Eğer onların çocuğu varsa size terikesinden (düşecek hisse)
dört
de birdir. (Fakat bu da) onların (zevcelerinizin) edecekleri vasıyyet (i) ve borç (u edâ) dan sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa bırakdığınızdan
dört
de biri onların (zevcelerinizin) dir. Şâyed çocuğunuz varsa terikenizden sekizde biri — edeceğiniz vasıyyet ve borc (un edasın) dan sonra — yine onlarındır. Eğer mîrası aranan erkek veya kadın, çocuğu ve babası olmayan bir kimse olur ...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Hem eğer çocukları yoksa, zevcelerinizin bıraktıklarının yarısı sizindir. Fakat çocukları varsa, yapacakları vasiyetten veya borçtan sonra, artık bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Bununla birlikte eğer (sizin) çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın
dört
te biri onların(hanımlarınızın)dır. Fakat çocuğunuz varsa, bu durumda yapacağınız vasiyetten veya borçtan sonra bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Buna rağmen eğer bir erkek veya bir kadına,(kendi) evlâdı ve babası olmadığı hâlde (yakın akrabâsı...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Çocukları yoksa; eşlerinizin geriye bıraktıklarının yarısı, sizindir. Çocukları varsa; bıraktıklarının
dört
te biri, sizindir. Bunlar; yaptıkları vasiyyet ve borç ödendikten sonradır. Çocuğunuz yoksa; sizin bıraktıklarınızın
dört
te biri, eşlerinizindir. Şayet çocuğunuz varsa; bıraktıklarınızın sekizde biri, onlarındır. Ancak bu; yaptığınız vasiyyet ve borç ödendikten sonradır. Eğer miras bırakan erkek veya kadın çocuğu ve ana-babası olmayan bir kimse olur da bir erkek veya bir kız kardeşi bulunur...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Çocukları olmayan kadınlarınızın terekelerinin yarısı sizin olacaktır; ama bir çocuk bıraktılarsa, yapmış oldukları vasiyet veya (ödemek zorunda oldukları) borçları (düşüldük)ten sonra terekelerinin
dört
te-birini alacaksınız. Eğer çocuğunuz yoksa, dul zevceleriniz, terekenizin
dört
te-birini alacaktır; ama eğer geride çocuğunuz varsa, yapmış olduğunuz vasiyet veya (ödemek zorunda olduğunuz) borçlar düşüldükten sonra terekenizin sekizde-birine sahip olacaklardır. Eğer kadın veya erkek, birinci der...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Zevcelerinizin çocuğu yok ise terekelerinin yarısı sizin içindir. Eğer onların çocuğu var ise sizin için terekelerinin
dört
te biri vardır. Yapmış oldukları vasiyetten veya borçtan sonra, zevcelerinize de terekenizin
dört
te biri vardır, eğer sizin çocuğunuz yok ise. Eğer sizin çocuğunuz varsa, onlara da terekenizden sekizde biri vardır, yapmış olduğunuz vasiyetten veya borçtan sonra. Ve eğer bir erkeğin veya bir kadının kelâle cihetinden mirasına konuluyor da onun bir erkek kardeşi veya bir hemşi...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer eşlerinizin çocukları yoksa geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Bunlar yaptığı vasiyeti ve borcu ödedikten sonradır. Sizin de çocuğunuz yoksa; yapacağınız vasiyet ve borçtan sonra bıraktığınızın
dört
te biri eşlerinizindir. Çocuğunuz varsa, sekizde biri onlarındır. Eğer kendisine vâris olunan erkek veya kadın, çocuğu ve ana babası olmayan bir kimse olur ve onun bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, bu kardeşlerin her birine altıda...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer çocukları yoksa, hanımlarınızın bıraktığı(mirası)nın yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa miraslarının
dört
te biri size aittir. Bu da yaptıkları vasiyetlerinin yerine getirilmesinden ve borçları ödendikten sonradır. Sizin miras olarak bıraktıklarınız, çocuğunuz yoksa
dört
te biri hanımlarınızındır. Çocuklarınız varsa sekizde biri onlarındır. Bunlar da yaptığınız vasiyetinizin yerine getirilmesi ve borcunuzun ödenmesinden sonradır. Eğer miras bırakan bir erkek veya bir kadının; ana babası da...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eşlerinizin çocukları yoksa terikelerinin yarısı siz kocalarındır. Eğer çocukları varsa
dört
te biri size aittir. Bütün bunlar, yaptığı vasiyetin ve üzerindeki borcun ifasından sonradır. Sizin de çocuğunuz yoksa terikenizin
dört
te biri eşlerinizindir. Eğer çocuğunuz varsa terikenizin sekizde biri onlara aittir. Bunlar da yapacağınız vasiyetin ve borcunuzun ödenmesinden sonradır. Eğer miras bırakan erkek veya kadın, çocuğu ve anne babası olmayan bir kimse olur ve onun erkek veya kız kardeşi de bul...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer çocukları yoksa, eşlerinizin yapacakları vasiyyetten ve borçtan sonra bıraktıkları mirâsın yarısı sizindir. Çocukları varsa, bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Sizin de çocuğunuz yoksa, yapacağınız vasiyyet ve borçtan sonra bıraktığınızın
dört
te biri, onlarındır; çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Eğer mirâs bırakan erkek veya kadının evlâdı ve ana babası olmayıp bir erkek veya bir kızkardeşi varsa, her birine altıda bir düşer. Bundan fazla iseler, üçte bire ortaktır...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eşlerinizin, eğer çocukları yoksa, geride bıraktıklarının yarısı sizindir. Şayet çocukları varsa, -onunla yapacakları vasiyetten ya da (ayıracakları) borçtan sonra- bu durumda bıraktıklarının
dört
te bir sizindir. Sizin çocuğunuz yoksa, geriye bıraktıklarınızdan
dört
te biri onların (kadınlarınızın) dır. Eğer sizin çocuğunuz varsa geriye bıraktıklarınızdan sekizde biri onların (kadınlarınızın) dır. (Yine bu hükümler,) Edeceğiniz vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Mirası aranan erk...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları malın yarısı sizindir. Çocukları varsa, bıraktıkları malın
dört
te biri sizindir. Bu hükümler, yapmış oldukları vasiyetin yerine getirilmesinden ve borçların ödenmesinden sonra kalan mal hakkındadır. Sizin bıraktığınız maldan ise, eğer çocuklarınız yoksa, hanımlarınızın
dört
te bir hissesi vardır. Çocuklarınız varsa, bıraktığınız malın sekizde biri hanımlarınızın olur. Bu hükümler de, yapmış olduğunuz vasiyetin yerine getirilmesinden ve borçların ö...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Zevcelerinizin geriye bıraktığının yarısı sizindir, eğer onların çocuğu yoksa. Eğer onların çocuğu varsa, vasiyet ettikleri ve borçları ödendikten sonra geriye bıraktıklarının
dört
te biri sizindir. Eğer sizin çocuğunuz yoksa bıraktığınızın
dört
te biri zevcelerinizindir. Eğer sizin çocuğunuz varsa bu durumda, yaptığınız vasiyet ve borcunuz ödendikten sonra geriye kalanın sekizde biri zevcelerinizindir. Eğer miras bırakan erkek veya kadının ana-babası ve çocuğu yok da erkek kardeşi veya kız kardeş...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
1.
vellâtî (ve ellâtî )
: ve onlar (kadınlar)
2.
ye'tîne
: gelirler, yaparlar
3.
el fâhişete
: fuhuş, zina
4.
min nisâi-kum
...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Ve kadınlarınızdan fuhuş yapmış olanlara ( onların aleyhine) sizden
dört
şahit isteyin. Eğer şahitlik ederlerse o taktirde, artık onlara ölüm gelinceye kadar veya onlar için, Allah bir yol gösterinceye kadar evlerin içinde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanlara karşı içinizden
dört
şahit getirin. Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlar hakkında bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde tutun (dışarı çıkarmayın)....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan kötülükte bulunanların kötülüğüne, içinizden
dört
tanık getirin. Onlar, tanıklık ederlerse kadınları, ölümlerine dek, yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı aranızdan
dört
şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Fuhuş yapan kadınları suçlamak için
dört
şahit getirin. Şayet (
dört
kişi) şahitlik ederlerse, ölene kadar ya da Allâh onlara başka bir kapı açana (tövbe edene) kadar evlerinde hapsedin....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan gayrımeşru ilişkiye girenlerin, sevicilerin suçlarını tesbit için, içinizden
dört
görgü şâhidi gösterin. Eğer şahitler bu suçu işlediklerine şâhitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya, çözüm yolu gösterinceye kadar evlerde, gözetim altında, ıslah evlerinde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlar hakkında aranızdan
dört
kişiyi şahit tutun. Eğer şahitlik ederlerse, ölüm onları alıp götürünceye yahut Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar onları evlerde tutun. [4]...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden
dört
şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan zina edenlere karşı içinizden
dört
şahid getirin. Onlar şahidlik ederlerse bu kadınları ölüm yok edinceye, yahut Allah kendilerine çıkış için bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde hapsedin. (İslâmın bidâyetinde zina edenler böyle hapsedilirdi. Sonra Hazreti Peygamberin hadîs-i şerifleriyle zina eden bekârlara yüz kırbaç vurma, evlilere de recim “taşla öldürme” cezası verilerek hapis kaldırılmıştı.)...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadinlarinizdan zina edenlere, bunu isbat edecek aranizdan dort sahid getirin, sehadet ederlerse, olunceye veya Allah onlara bir yol acana kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanların, (bunu isbat için) aleyhlerine aranızdan
dört
şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan zina edenlere, bunu isbat edecek aranızdan
dört
şahid getirin, şehadet ederlerse, ölünceye veya Allah onlara bir yol açana kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı aranızdan
dört
şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden
dört
tanık getirin. Tanıklık ederlerse, onları, ölünceye veya ALLAH onlara bir yol açıncaya kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhşü irtikâb edenlerin aleyhlerine sizden
dört
şahid getirin, eğer şehadet ederlerse o kadınları evlerde hapsedin tâ ölüm kendilerini alıb götürünceye veya Allah haklarında bir yol açıncaya kadar...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan zina edenlerin aleyhlerine
dört
şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse, ölüm onları alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde hapsedin....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden
dört
şahit getirin. Eğer onlar, şahitlik yaparlarsa, bu kadınları, ölüm alıp götürünceye kadar veya Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar evlerde hapsedin....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Zina suçu işleyen kadınlarınızın aleyhinde
dört
kişinin şahitliklerine başvurunuz. Eğer
dört
kişi aleyhte şahitlik ederse o kadınları, ölünceye kadar ya da Allah kendileri hakkında başka bir yol gösterinceye kadar evlerinizden dışarı salmayınız....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden
dört
şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Tanrı onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuşu irtikâb edenlere karşı içinizden
dört
şâhid getirin. Eğer şehâdet ederlerse — onları ölüm alıb götürünceye, yahud Allah onlara bir yol açıncaya kadar — kendilerini evlerde alıkoyun (insanlarla ihtilâtdan men' edin). ...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Ve kadınlarınızdan zinâ edenler yok mu, onlara karşı artık içinizden
dört
şâhid getirin! Böylece şâhidlik ederlerse, o hâlde onlara (o kadınlara) ölüm gelinceye veya Allah kendilerine bir yol kılıncaya kadar onları evlerde alıkoyun!...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı, içinizden
dört
şahid getirin. Onlar şehadet ederlerse; ölünceye veya Allah onlara bir yol gösterinceye kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Hayasızca davranışlarda bulunan kadınlarınıza gelince, aranızdan onların işlediği suça şahit olan
dört
kişi çağırın; bunlar onun için şahitlik yaparlarsa, suçlu kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara (tevbe etmeleri suretiyle) bir kapı açıncaya kadar evlerine hapsedin....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuşta bulunmuş olanların aleyhine sizden
dört
şahit ikame ediniz. Eğer şehadet ederlerse o kadınları evlerde hapsediniz. Kendilerine ölüm gelinceye kadar veya onlara Cenab-ı Hak bir yol açıncaya kadar....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara (zinâ edenlere) karşı aranızdan
dört
şâhit getirin. Eğer onların aleyhinde şâhitlik yaparlarsa, ölüm onları alıp götürünceye, ya da Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı
dört
erkek şahit getirin. Eğer şahitlik ederlerse, ölüm onları alıp götürünceye yahut Allah, onlar için bir yol gösterinceye kadar evlerde hapsedin....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Zina eden kadınlarınız hakkında
dört
şahit isteyin. Eğer
dört
kişi şahitlik ederlerse, ölüm kendilerini alıp götürünceye veya Allah kendilerine bir yol gösterinceye kadar onları evlerde alıkoyun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara karşı içinizden
dört
şâhid getirin; eğer onlar şâhidlik ederlerse, o kadınları ölüm alıncaya, ya da Allâh onların yararına bir yol gösterinceye kadar evlerde tutun (dışarı çıkarmayın)....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan fuhuş yapanlara aleyhlerinde olmak üzere içinizden
dört
şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları, ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Fuhuş irtikâp eden kadınlarınız aleyhinde sizden
dört
şahit getirin. Şahitlik edecek olurlarsa, ölüm onlara erişinceye ve Allah onlar hakkında bir yol gösterinceye kadar onları evde hapsedin....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı içinizden
dört
tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 101. Ayet:
Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, kâfirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız (farz namazları iki rekât, yahut imâ ile kılıp)
dört
rekâtlı namazdan kısmanızda üzerinize bir günah yoktur. Muhakkak ki kâfirler, sizin açık düşmanınızdır....
Maidə Suresi, 1. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: yaşarken Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
3.
evfû
: ifâ edin, yerine getirin
4.
<...
Maidə Suresi, 1. Ayet:
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşıp teslim olmayı dileyenler)! (Yaptığınız) akidleri yerine getirin. Ve ihramda iken av'ı (avlanmayı) helâl saymamakla beraber size okunacak olanların dışında kalan,
dört
ayaklı hayvanlar sizin için helâl kılınmıştır. Muhakkak ki Allah dilediği şeye hükmeder....
Maidə Suresi, 1. Ayet:
Ey inananlar, ahitlerinizi yerine getirin.
Dört
ayaklı hayvanlar helâl edilmiştir size, ancak size söylenecekler müstesna; ihramdayken, helâl olan hayvanları avlanmak da haramdır. Şüphe yok ki Allah, dilediğini hükmeder....
Maidə Suresi, 1. Ayet:
Ey iman edenler! Akitleri titizlikle yerine getirin. Size
dört
ayaklı tüm otlayan hayvanlar helâl kılındı, ancak size okunanlar ve ihramlıyken avlanmayı helâl kılmamanız başka. Şüphesiz Allah dilediği hükmü koyar....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Ona uyanlar iddia ederler ki bazı hallerde) her iki cinsten
dört
çeşit hayvan (insana yasaktır): iki cins koyun ve keçiden her biri. (Onlara) sor: "Onun yasakladığı, iki erkek mi, yoksa iki dişi mi, yahut iki dişinin rahminde taşıdıkları mı? Bu konuda ne biliyorsanız bana söyleyin, eğer söylediğinizde haklı iseniz!"...
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Andolsun ki biz, cinlerin ve insanların çoğunu cehennem için yarattık; onların kalpleri vardır; düşünmezler onunla; gözleri vardır, görmezler o gözlerle; kulakları vardır, duymazlar o kulaklarla. Onlar
dört
ayaklı hayvanlara benzerler, hattâ daha da sapıktır onlar. Onlardır gaflette kalanların ta kendileri....
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Andolsun ki biz cin ve insden bir çoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalbleri vardır, bunlarla idrâk etmezler; gözleri vardır, bunlarla görmezler; kulakları vardır, bunlarla işitmezler. Onlar
dört
ayaklı hayvanlar gibidir. Hattâ daha sapıkdırlar. Onlar gaflete düşenlerin ta kendileridir. ...
Tövbə Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Allah'tan ve peygamberinden, kendileriyle andlasma yaptiginiz musriklere ihtardir: Yeryuzunde dort ay daha dolasabilirsiniz. Allah'i aciz birakamiyacaginizi, Allah'in inkarcilari rezil edecegini bilin....
Tövbə Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Allah'tan ve Peygamberinden, kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklere ihtardır: Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşabilirsiniz. Allah'ı aciz bırakamayacağınızı, Allah'ın inkarcıları rezil edeceğini bilin....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
1.
fe
: artık
2.
sîhû
: dolaşın, gezin
3.
fi el ardı
: yeryüzünde
4.
erbeate
:
dört
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Artık yeryüzünde
dört
ay dolaşın. Ve muhakkak ki siz, Allah'ı aciz bırakamayacağınızı ve Allah'ın kâfirleri alçaltıcı olduğunu biliniz....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın. Şunu bilin ki, siz Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise, inkârcıları perişan edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın ve bilin ki siz Allah'ı âciz bir hâle getiremezsiniz ve şüphe yok ki Allah, kâfirleri aşağılık bir hâle getirecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(Ey müşrikler!) Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın. İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha gezip dolaşın. . . İyi bilin ki, Allâh'ı âciz bırakamazsınız. . . Allâh (sonunda) hakikat bilgisini inkâr edenleri rezil rüsva eder....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Bu ilan tarihinden itibaren, ekonomik ve ticarî menfaatlerinizden yoksun kalarak
dört
ay süre ile, güvenlik içinde ülkeye serbestçe girip çıkabilir, yeryüzünde yaşayabileceğiniz yerler arayabilirsiniz. İyi bilin ki, siz Allah’ı âciz bırakacak, onun koyduğu kuralların dışına çıkarak yakalarınızı kurtaracak değilsiniz. Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri kesinlikle rezil, rüsvay e...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın ve bilin ki Allah'ı aciz bırakamayacaksınız ve Allah kâfirleri rezil edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak)
dört
ay dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, inkâr edenleri hor ve aşağılık kılıcıdır....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Ey müşrikler! Bundan böyle yeryüzünde
dört
ay serbestçe dolaşın. Şunu da biliniz ki, siz, Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz. Allah mutlaka kâfirleri (dünya ve âhirette) rüsvay edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Allah'tan ve peygamberinden, kendileriyle andlasma yaptiginiz musriklere ihtardir: Yeryuzunde dort ay daha dolasabilirsiniz. Allah'i aciz birakamiyacaginizi, Allah'in inkarcilari rezil edecegini bilin....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Artık (siz ey müşrikler!) yeryüzünde
dört
ay (istediğiniz gibi) gezip dolaşın ve bilin ki siz elbette Allah'ı âciz kılacak değilsiniz; Allah ise inkarcı sapıkları şüphe yok ki rezîl ve rüsvay edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Allah'tan ve Peygamberinden, kendileriyle andlaşma yaptığınız müşriklere ihtardır: Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşabilirsiniz. Allah'ı aciz bırakamayacağınızı, Allah'ın inkarcıları rezil edeceğini bilin....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(Ey müşrikler!) Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın. İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın, bilin ki siz ALLAH'ı aciz bırakamazsınız ve ALLAH inkarcıları rezil eder....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
bundan böyle yer yüzünde
dört
ay istediğiniz gibi dolaşın, şunu da bilin ki siz, Allahı âciz bırakacak değilsiniz, Allah her halde kâfirleri rusvay edecek...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Bundan böyle yeryüzünde
dört
ay istediğiniz gibi dolaşın; şunu da bilin ki, siz Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz ve Allah, herhalde kafirleri rezil edecek!...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Bundan böyle yeryüzünde
dört
ay daha istediğiniz gibi gezip dolaşın. Şunu da bilin ki, Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Dört
ay daha yeryüzünde serbestçe dolaşınız. Allah'ın yapacaklarına engel olamayacağınızı ve Allah'ın kâfirleri perişan edeceğini biliniz....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak)
dört
ay dolaşın. Ve bilin ki Tanrı'yı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Tanrı, kafirleri hor ve aşağılık kılıcıdır....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(Ey müşrikler, haydi) yer yüzünde
dört
ay daha (güvenlikle) dolaşın. Bilin ki siz Allâhı aaciz bırakabilecekler değilsiniz. Allah her halde kâfirleri (dilediği zaman) rüsvay edicidir. ...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(Ey müşrikler! Öyleyse ahdinizin bozulduğu şu andan i'tibâren) artık yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın; ama bilin ki siz, Allah’ı aslâ âciz bırakıcılar değilsiniz ve muhakkak ki Allah, kâfirleri rezîl edicidir!...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın. Ve bilin ki; siz, Allah'ı aciz bırakamazsınız. Hem Allah, gerçekten kafirleri rüsvay edendir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(Duyur onlara:) "Yeryüzünde
dört
ay daha (serbestçe) dolaşın, fakat bilin ki, asla Allahın gözetiminden kaçamazsınız; ve (yine bilin ki,) Allah hakkı tanımaya yanaşmayan kimseleri, er geç utanç içinde bırakacaktır....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Artık (ey müşrikler!) siz yeryüzünde
dört
ay dolaşınız ve biliniz ki, siz şüphe yok, Allah Teâlâ'yı aciz bırakacak değilsinizdir ve muhakkak ki, Allah Teâlâ kâfirleri zelil edicidir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Ey müşrikler! Bundan böyle yeryüzünde
dört
ay daha istediğiniz gibi gezip dolaşın. İyi bilin ki siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perişan edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşabilirsiniz. Allah’tan kaçıp kurtulamayacağınızı, Allah’ın kafirleri rezil edeceğini bilin!...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Bu günden itibaren yeryüzünde
dört
ay istediğiniz gibi dolaşın ve şunu bilin ki siz Allah’ın elinden hiçbir şekilde kaçıp kurtulamazsınız ve Allah kâfirleri rüsvay edecektir....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Dört
ay daha yeryüzünde dolaşın, bilin ki siz, Allâh'ı âciz bırakamazsınız ve Allâh, kâfirleri rezil, perişan edecektir!...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Bundan böyle yeryüzünde (size tanınmış bir süre olarak)
dört
ay dolaşın. Ve bilin ki Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz. Gerçekten Allah, küfre sapanları hor ve aşağılık kılıcıdır....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha serbestçe dolaşın. Ancak Allah'ın elinden kurtulamayacağınızı ve kâfirleri Allah'ın mutlaka rezil edeceğini de bilin....
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
Yeryüzünde
dört
ay daha dolaşın ve bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakamazsınız. Şu da bir gerçek ki, Allah küfre batanları rezil eder....
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
Haram aylar (süre tanınmış
dört
ay) sıyrılıp bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
Haram aylar (süre tanınmış
dört
ay) sıyrılıp bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Tanrı, bağışlayandır, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
Haram aylar (süre tanınmış
dört
ay) sıyrılıp bitince (çıkınca) müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları tutuklayın, kuşatın ve onların bütün geçit yerlerini kesip tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekâtı verirlerse yollarını açıverin. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
iddete eş şuhûri
: ayların adedi, sayısı
3.
inde allâhi isnâ aşera
: Allah'ın katında on iki
4.
şehren...
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Ayların sayısı, gerçekten de Allah katında on ikidir ve göklerle yeryüzünü yarattığı günden beri Allah'ın takdîrinde bu, böyledir. Onların
dört
tânesi harâm aylardır. Budur dosdoğru hesap. Artık bu harâm aylarda kendinize zulmetmeyin, fakat müşriklerin hepsiyle de savaşın, nitekim onların da topu sizinle savaşmadadır ve bilin ki Allah, şüphe yok ki çekinenlerle beraberdir....
Ənbiya Suresi, 12. Ayet:
Şiddetimizi hissettiklerinde hiç vakit geçirmeksizin oradan
dört
nala kaçıyorlardı....
Həcc Suresi, 27. Ayet:
'İnsanlara da haccı duyur ki, yaya olarak yahut her türlü binek üzerinde, dünyanın
dört
bucağından sana gelsinler....
Həcc Suresi, 28. Ayet:
1.
li yeşhedû
: şahit olsunlar
2.
menâfia
: menfaat, fayda, yarar
3.
lehum
: onlar için (vardır)
4.
ve yezkur ismi allâhi
Həcc Suresi, 28. Ayet:
Gelsinler de kendilerine âit olan menfaatleri elde etsinler ve kendilerine rızık olarak verilen
dört
ayaklı hayvanları, muayyen günlerde Allah'ın adını anarak kessinler. Yiyin artık onlardan ve yok yoksul fakiri de doyurun....
Həcc Suresi, 28. Ayet:
Tâ ki kendilerine ait menfaatlere şahid olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği
dört
ayaklı hayvanlar (kurbanlıklar) üzerine belirli günlerde (kurban kesme günlerinde) Allah’ın adını ansınlar. İşte bu kurbanlıklardan yeyin ve muztar fakiri doyurun....
Həcc Suresi, 28. Ayet:
«Tâki kendilerine âid menfeatlere şâhid (ve haazır) olsunlar. Allahın rızk olarak kendilerine verdiği
dört
ayaklı davarlar (kurbanlıklar) üzerine ma'lûm olan günlerde Allahın adını ansınlar. İşte bunlardan yeyin, yoksulu, fakîri de doyurun». ...
Həcc Suresi, 28. Ayet:
«Tâ ki, kendileri için birtakım menfaatlere şahit olsunlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz
dört
ayaklı kurbanlık hayvanlar üzerine malum olan günlerde Allah'ın ismini ansınlar. Artık onlardan yeyin ve yoksul fakirlere yediriniz.»...
Həcc Suresi, 34. Ayet:
1.
ve li kulli
: ve bütün, hepsi için
2.
ummetin
: ümmet, toplum
3.
cealnâ
: biz kıldık
4.
menseken
: mensek, usul...
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Biz, kendilerine rızık olarak verdiğimiz
dört
ayaklı, kurban olabilecek hayvanları keserken Allah’ı zikrederek şükretsinler diye, her ümmet için kurban kesmeyi bir ibadet, bir kulluk görevi olarak belirledik. İlâhınız bir tek tanrıdır. O’na, sadece O’na teslim olarak hükmüne rıza gösterin, İslâm’ı yaşayan müslüman olun, samimi olarak ibadet edin. Samimi, itaatkâr ve saygılı mü’minlere, dünyada yardım, zafer ve devlet, âhirette cennet müjdesini ver....
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği
dört
ayaklı davarlar üzerine ancak Allah’ın adını ansınlar diye, biz bir ibadet ve kurban yeri yaptık. İşte sizin İlâhınız tek bir İlâh’dır. O halde yalnız O’na ibadet edin (ve teslim olun). Ey Resûlüm, itaatkâr ve mütevazi olanları cennetle müjdele......
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Biz her ümmet için kurban kesmeyi meşru' kıldık, kendilerini rızıklandırdığı
dört
ayaklı davarlar üzerine (yalınız) Allahın adını ansınlar diye. İşte sizin Tanrınız bir tek Tanrıdır. O halde Ona teslîm olun. (Habibim) sen mutıy' ve mütevazı' olanları müjdele. ...
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Ve her ümmet için kurban kesecek bir yer kılmışızdır ki, Allah'ın ismini kendilerini merzûk ettiği
dört
ayaklı hayvanların üzerine kesecekleri zaman ansınlar. İşte ilâhınız, bir tek ilâhtır. Artık O'na inkıyâdda bulunun ve mütevazi olanları müjdele....
Möminun Suresi, 21. Ayet:
Ve şüphe yok ki
dört
ayaklı hayvanlarda da ibret var sizin için elbette; karınlarındakini içiririz size ve onlarda, size daha birçok da faydalar var ve bir kısmını yersiniz....
Nur Suresi, 4. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
yermûne
: atarlar
3.
el muhsanâti
: iffetli, namuslu kadınlar
4.
summe
: ...
Nur Suresi, 4. Ayet:
Ve muhsinlere (iffetli kadınlara), (zina suçu, iftira) atan sonra da
dört
şahit getiremeyenlere, o taktirde seksen celde (yalnız cilde tesir edecek sopa) vurun. Ve onların şehadetini (şahitliğini) ebediyyen kabul etmeyin. Ve işte onlar, onlar fasıklardır....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da
dört
şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Hür namuslu kadınlara iftirâ edip de sonra
dört
tanık getiremeyenlere de seksen sopa vurun ve tanıklıklarını ebedîyen kabûl etmeyin ve onlardır buyruktan çıkanların ta kendileri....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu isbat için)
dört
şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli kadınlara iftira atıp (zina iddiasında bulunup) sonra
dört
şahit getirmeyenlere gelince; onlara seksen kere sopa vurun ve onların şahitliklerini ebediyen kabul etmeyin. . . Onlar inancı bozulmuşların ta kendileridir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu, iffetli, hür kadınlara, zina suçlamasında bulunup, sonra bunu ispat için
dört
görgü şâhidi getiremeyenlere, derilerini incitecek şekilde, seksen kırbaç vurun ve artık onların şâhitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar, işte onlar hakça bir düzenin dışına çıkan fâsıklardır, günahkârlardır....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınlara (zina suçu) atıp sonra
dört
şahit getiremeyenlere de seksen değnek vurun ve artık onların şahitliklerini asla kabul etmeyin. İşte onlar fasıktırlar....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra
dört
şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli müslüman kadınlara zina iftira edenler, sonra (bunu isbat için)
dört
şahid getirmiyenler (var ya) işte bunlara seksen değnek vurun. (Hiç bir şey hakkında) bunların şahidliklerini ebediyyen kabul etmeyin. Bunlar, asıl fasıklardır....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Iffetli kadinlara zina isnat edip de, sonra dort sahit getiremeyenlere seksen degnek vurun; ebediyen onlarin sahidligini kabul etmeyin. Iste onlar yoldan cikmis kimselerdir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli hür kadınlara zina (suçunu yakıştırıp iftira) atan, sonra (bunu isbat için)
dört
şâhid getiremiyenlere seksen değnek vurun ve onların sahiciliklerini ebediyyen kabul etmeyin ve işte onlar günah işleyip ilâhî yoldan çıkmış kimselerdir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli kadınlara zina isnat edip de, sonra
dört
şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun; ebediyen onların şahidliğini kabul etmeyin. İşte onlar yoldan çıkmış kimselerdir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu isbat için)
dört
şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Evli kadınları suçladıktan sonra
dört
tanık getiremiyenlere seksen celde vurunuz ve onların tanıklığını ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar yoldan çıkmış kimselerdir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Irz ehli kadınlara atan, sonra
dört
şâhid getirmiyen kimselere de seksen değnek vurun ve ebedâ bunların şehâdetini kabul etmeyin, bunlar öyle fâsıklerdir...
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınlara zina suçu atıp sonra
dört
şahit getirmeyen kimselere de seksen değnek vurun ve artık ebediyyen onların şahitliklerini kabul etmeyin! Bunlar öyle fasıklardır....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu ispat için)
dört
şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardırlar....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli kadınlara zina etmekle suçladıktan sonra, bu konuda
dört
şahit gösteremeyenlere seksen sopa vurunuz ve artık şahitliklerini hiç kabul etmeyiniz. Onlar yoldan çıkmış kimselerdir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra
dört
şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebediyen kabul etmeyin. Onlar fasıktır....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu ve hür kadınlara (zina isnadiyle) iftira atan, sonra (bu babda)
dört
şâhid getirmeyen kimseler (in her birine) de seksen değnek vurun. Onların ebedî sahiciliklerini kabul etmeyin. Onlar faasıkların ta kendileridir. ...
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli kadınlara zinâ isnâd eden, sonra
dört
şâhid getiremeyenler(in herbirin)e seksen sopa vurun ve ebedî olarak onların şâhidliğini kabûl etmeyin! İşte onlar, fâsıkların ta kendileridir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli, hür kadınlara iftira atan, sonra da
dört
şahid getiremeyenlere seksen değnek vurun. Ebediyyen onların şahidliğini kabul etmeyin. İşte onlar, fasıkların kendileridir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli kadınları (zinayla) suçlayıp sonra da (bu suçlamayı doğrulayıcı yönde)
dört
şahit getiremeyen kimselere gelince, böylelerine seksen değnek vurun; bundan böyle hiçbir zaman onların şahitliğini kabul etmeyin; çünkü bunlar gerçekten yoldan çıkmış kimselerdir!...
Nur Suresi, 4. Ayet:
Hürre, afife olan müslüman kadınlarına zina isnad eden, sonra
dört
şahit getiremeyen kimselere seksener değnek vurun ve onların şehâdetlerini ebedîyyen kabul etmeyin ve onlar ise fâsık kimselerdir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup sonra
dört
şâhit getiremeyenlere seksen değnek vurun ve artık onların şâhitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar fâsıkların tâ kendileridir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınlara iftira atan sonra da
dört
şahid getiremeyen kimselere seksen değnek vurun. Ve bir daha onların şahidliklerini kabul etmeyin. İşte onlar fasıklardır....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli kadınlara zina isnad edip de buna dair
dört
şahid getiremeyen herkese seksen değnek vurun ve bundan böyle, onların şahitliklerini artık ebediyyen kabul etmeyin. Çünkü bunlar gerçekten fâsıkların ta kendileridir!...
Nur Suresi, 4. Ayet:
Namuslu kadınları zinâ ile suçlayıp da sonra (bu suçlamalarını ispat için)
dört
şâhid getirmeyenlere seksen değnek vurun ve artık onların şâhidliğini asla kabul etmeyin. Onlar yoldan çıkmış kimselerdir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
Korunan (iffetli) kadınlara (zina suçu) atan, sonra
dört
şahid getirmeyenlere de seksen değnek vurun ve onların şahidliklerini ebedi olarak kabul etmeyin. Onlar fasık olanlardır....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli kadınlara zina isnad eden, ancak
dört
şahit getiremeyen kimselere seksen değnek vurun; bir daha da onların şahitliğini ebediyen kabul etmeyin. Onlar yoldan çıkmış olanların tâ kendileridir....
Nur Suresi, 4. Ayet:
İffetli kadınlara iftira atıp da
dört
tanık getirmeyenlere gelince, onlara hemen seksen vuruş vurun. Ve onların tanıklıklarını ebediyen kabul etmeyin. Onlar, sapmışların ta kendileridir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
yermûne
: atarlar
3.
ezvâce-hum
: onların eşleri
4.
ve lem yekun
: ve olm...
Nur Suresi, 6. Ayet:
Ve zevcelerine (eşlerine) zina (iftirası) atanlar, kendilerinden başka şahitleri yoksa o zaman onların herbirinin şahitliği; kendisinin, muhakkak sadıklardan (doğru söyleyenlerden) olduğuna dair,
dört
defa Allah'a şahitlik (yemin) etmesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına
dört
defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerinin zinâ ettiğini söyleyenlere gelince: Kendilerinden başka tanık yoksa, gerçekten de doğru söyleyenlerden olduklarına dâir herbirinin,
dört
kere tanıklık etmesi gerektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine zina iftirası atıp da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince; onların her birinin şahitliği, kendilerinin kesinlikle doğru söyleyenlerden olduğuna dair "Allâh" adına
dört
kere (yemin ederek) şahitliktir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine zina suçlamasında bulunup da, kendilerinden başka görgü şâhitleri de olmayanların her birinin şâhitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ederek şâhitlik etmesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine (zina suçu) atıp da kendilerinden başka şahitleri bulunmayanlardan birinin şahitliği ise kendinin mutlaka doğru söyleyenlerden olduğuna Allah'ı
dört
kere şahit tutmasıdır....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına
dört
(kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Karılarına zina isnad eden ve kendi nefislerinden başka şahidleri de bulunmıyan kimselerin her biri (hâkim huzurunda ifadede bulunarak)
dört
defa şöyle şahidlik etmelidir (demelidir): “Eşhedü billâh, kendisi zevcesine isnad ettiği sözde muhakkak doğru söyliyenlerdendir.”...
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Karilarina zina isnat edip de kendilerinden baska sahidleri olmayanlarin sahidligi, kendisinin dogru sozlulerden olduguna Allah'i dort defa sahit ttumasiyla olur. Besincisinde, eger yalancilardan ise Allah'in lanetinin kendisine olmasini diler....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine (zina suçu isnad edip iftira) atanlar ve kendilerinden başka şâhidleri bulunmayanlardan herbirinin şâhidliği, doğrulardan olduğuna dair
dört
defa Allah ile (yemin edip) şehadette bulunmasıdır....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Karılarına zina isnat edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı
dört
defa şahit tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerini suçlayıp kendilerinden başka tanıkları olmayan erkeklerden birinin tanıklığı, doğru konuştuğuna dair
dört
kez ALLAH'a yemin etmesiyle geçerli olabilir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Zevcelerine atan kendi nefislerinden başka şâhidleri de olmıyan kimseler ise her biri şöyle şehâdet etmelidir:
dört
şehâdet «billâhi kendisi şübhesiz sadıklardan» diye...
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi karılarına zina suçu atıp da kendilerinden başka şahitleri de bulunmayan kimselerden herbiri ise kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah'a yemin ederek şahitlik etmelidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerini zina etmekle suçlayan ve bu konuda kendilerinden başka şahit gösteremeyen erkekler, eğer Allah hakkı için doğru söylediklerine ilişkin
dört
kez yemin ederlerse, tek başlarına yaptıkları bu şahitlik,
dört
şahitlik yerine geçer....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği Tanrı adına
dört
(kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Zevcelerine zina isnâd eden ve kendilerinin kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayan kimseler (e gelince:) onlardan her birinin (yapacağı) şâhidlik, kendisinin hakıykaten saadıklardan olduğunu Allaha yemîn (ile)
dört
(defa ifâde ve tekrar edeceği) şâhidlikdir. ...
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Zevcelerine zinâ isnâd eden ve lehlerinde kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayanlara gelince, bunların herbirinin şâhidliği, kendisinin gerçekten doğru söyleyenlerden olduğuna dâir
dört
def'a Allah’a yemîn ederek şâhidlik etmesi; beşinci deeğer yalan söyleyenlerden ise, gerçekten Allah’ın lâ'netinin kendi üzerine olması(nı dilemesi)dir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine zina isnad edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği; kendisinin doğru sözlülerden olduğuna dair Allah'ı
dört
defa şahid tutmasıdır....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi zevcelerini zinayla suçlayan, fakat kendilerinden başka şahitleri olmayan kimselere gelince; bu (suçlamayı yapanların) her biri doğru söylediklerine dair
dört
kere Allah'ı şahit tutsunlar,...
Nur Suresi, 6. Ayet:
Ve o kimseler ki, zevcelerine zina isnad ederler ve kendileri için kendi şahıslarından başka şahitler de bulunmazsa herbirinin şehâdeti; «Allah Teâlâ'nın ismiyle, elbette ki, kendisi sâdıklardandır,» diye
dört
defa şehâdet etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Karılarına zina isnad eden ve kendilerinden başka şâhitleri bulunmayanların şâhitliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğunu Allah'ı
dört
defa şâhit tutmasıyla olur....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine zina isnadında bulunan ve kendilerinden başka şahidleri olmayan kimselerden her birinin şahitliği, doğru söylediğine dair Allah’a
dört
defa yemin etmesiyle yerine gelir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Kendi eşlerini zina etmekle suçlayıp da buna dair kendileri dışında şahit bulamayan kocalar ise, kendilerinin doğru söylediklerine dair ayrı ayrı
dört
kere Allah adına yemin eder, şahitlik eder, beşinci kere ise, yalancı olması halinde, Allah’ın lânetinin kendi üzerine gelmesini isterler....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerini zinâ ile suçlayıp kendilerinden başka şâhidleri bulunmayan kimselere gelince: Onlardan her birinin şâhidliği, kendisinin mutlaka doğru söyleyenlerden olduğuna,
dört
defa Allâh'ı şâhid tutmasıdır....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına
dört
(kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi hanımları hakkında zina iddiasında bulunan, ancak buna kendilerinden başka şahit getiremeyen kimselere gelince, onlardan herbirinin şahitliği, kendisinin doğru söylediğine dair, Allah adına
dört
defa yemin etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların herbirinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sözlülerden olduğu hususunda Allah'a yeminden ibaret
dört
kez tanıklık ikrarıdır....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına
dört
defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Karilarina zina isnat edip de kendilerinden baska sahidleri olmayanlarin sahidligi, kendisinin dogru sozlulerden olduguna Allah'i dort defa sahit ttumasiyla olur. Besincisinde, eger yalancilardan ise Allah'in lanetinin kendisine olmasini diler....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Karılarına zina isnat edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı
dört
defa şahit tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Zevcelerine zinâ isnâd eden ve lehlerinde kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayanlara gelince, bunların herbirinin şâhidliği, kendisinin gerçekten doğru söyleyenlerden olduğuna dâir
dört
def'a Allah’a yemîn ederek şâhidlik etmesi; beşinci deeğer yalan söyleyenlerden ise, gerçekten Allah’ın lâ'netinin kendi üzerine olması(nı dilemesi)dir....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Kendi eşlerini zina etmekle suçlayıp da buna dair kendileri dışında şahit bulamayan kocalar ise, kendilerinin doğru söylediklerine dair ayrı ayrı
dört
kere Allah adına yemin eder, şahitlik eder, beşinci kere ise, yalancı olması halinde, Allah’ın lânetinin kendi üzerine gelmesini isterler....
Nur Suresi, 8. Ayet:
1.
ve yedraû
: ve savar, kaldırır
2.
an-hâ
: ondan (kadından)
3.
el azâbe
: azap
4.
en teşhede
: şahitlik etmesi
Nur Suresi, 8. Ayet:
Ve (zevcenin, kadın eşin), Allah'a
dört
defa onun (zevcin, erkek eşin) mutlaka yalancılardan olduğuna dair şahitlik (yemin) etmesi, ondan (kadından) azabı (cezayı) kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah’ı
dört
defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının, Allah adına
dört
kere tanıklık edip kocasının, gerçekten de yalancılardan olduğunu söylemesi, cezâyı, kendisinden giderir....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
(Kendini savunan kadın da): O kesinlikle yalancıdır, diye "Allâh" adına
dört
kez kendi sözünün doğruluğuna yeminle, kendisinden ilgili cezayı savar....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa, Allah adına yemin ve şâhitlik etmesi kendisinden cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının da onun mutlaka yalan söyleyenlerden olduğuna Allah'ı
dört
kere şahit tutması üzerinden cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Onun (kadının) da
dört
kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadından azabı, (had cezasını)
dört
defa (yine hâkim huzurunda ifadede bulunarak) şöyle şahidlik etmesi defeder: “Eşhedü billâh o (koca) muhakkak yalancılardandır.”...
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Kocasinin yalancilardan olduguna Allah'i dort defa sahit tutmasi, cezayi kadindan savar. Besincisinde, kocasi dogrulardan ise kendisinin Allah'in gazabina ugramasini diler....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kocasının elbette yalancılardan olduğuna dair
dört
defa Allah ile yemin edip şehadette bulunması,...
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Kocasının yalancılardan olduğuna Allah'ı
dört
defa şahit tutması, cezayı kadından savar. Beşincisinde, kocası doğrulardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını diler....
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Dört
kez ALLAH'a yemin ederek kocasının yalan söylediğine tanıklıkta bulunduğu taktirde kadın cezayı savar....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadından azâbı
dört
kerre şöyle şehâdet etmesi def'eder: «billâhi o muhakkak yalancılardan»...
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının
dört
defa: «Allah'a yemin ederim ki, o muhakkak yalancılardandır!» diye şahitlik etmesi kendisinden cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi,...
Nur Suresi, 8. Ayet:
Fakat suçlanan kadının «Allah hakkı için kocam yalan söylüyor» diye kendi adına
dört
kez şahitlik etmesi, kendisini cezaya çarpılmaktan kurtarır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Onun (kadının) da
dört
kere Tanrı adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) O (kadın) ın billahi onun (zevcinin) muhakkak yalancılardan olduğuna
dört
(defa) şehâdet etmesi, beşincide de eğer o (zevci) saadıklardan ise muhakkak Allahın gazabı kendi üzerine (olmasını söylemesi) ondan (o kadından) bu azâbı (cezayı) defeder. ...
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) (Zevcenin de,) şübhesiz onun (kocasının) gerçekten yalan söyleyenlerden olduğuna dâir
dört
(def'a) Allah’a yemîn ederek şâhidlik etmesi; beşincide, eğer (kocası)doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olması(nı dilemesi) kendisinden hadd cezâsını kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kocasının yalancılardan olduğuna dair
dört
defa Allah'ı şahid tutması kadından cezayı savar....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Ve (suçlanan kadına gelince,) onun, kocasının yalan söylediğine dair Allah'ı
dört
defa şahit tutması (bu suça verilecek) cezayı ondan giderir;...
Nur Suresi, 8. Ayet:
Ve o kadından cezayı bertaraf eder,
dört
defa; «Billâhi o (kendisine zina isnad eden kocası) muhakkak ki, yalancılardandır,» diye şehâdet etmesi....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının da
dört
defa Allah'ı şâhit tutması, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna şâhitlik etmesi, cezayı kendisinden kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kocasının yalan söylediğine dair
dört
defa Allah’ı şahit tutması kadından cezayı düşürür....
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Hanımının ise, kocasının bu suçlamasında yalancı olduğuna dair ayrı ayrı
dört
kere Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşincide ise kocasının doğru söylemesi halinde, Allah’ın gazabının kendi üzerine çökmesini dilemesi, kendisinden cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Kadının da
dört
defa sözüne Allâh'ı şâhid tutup kocasının, mutlaka yalan söyleyenlerden olduğuna şâhidlik etmesi, kendisinden azâbı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Onun (kadının) da
dört
kere Allah adına (yeminle) onun (kocasının) hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmesi kendisinden cezayı uzaklaştırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
Suçlanan kadının
dört
defa Allah adına yemin ederek kocasının yalan söylediğini bildirmesi ise ondan suçlamayı kaldırır....
Nur Suresi, 8. Ayet:
İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan olduğuna ilişkin, Allah adına
dört
kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı düşürür....
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Kocasının yalancılardan olduğuna dair Allah’ı
dört
defa şahit getirmesi (Allah adına yemin etmesi), beşinci defada da eğer kocası doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi, kadından cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Kocasinin yalancilardan olduguna Allah'i dort defa sahit tutmasi, cezayi kadindan savar. Besincisinde, kocasi dogrulardan ise kendisinin Allah'in gazabina ugramasini diler....
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Kocasının yalancılardan olduğuna Allah'ı
dört
defa şahit tutması, cezayı kadından savar. Beşincisinde, kocası doğrulardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını diler....
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını dilemesi kendisinden cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) O (kadın) ın billahi onun (zevcinin) muhakkak yalancılardan olduğuna
dört
(defa) şehâdet etmesi, beşincide de eğer o (zevci) saadıklardan ise muhakkak Allahın gazabı kendi üzerine (olmasını söylemesi) ondan (o kadından) bu azâbı (cezayı) defeder. ...
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) (Zevcenin de,) şübhesiz onun (kocasının) gerçekten yalan söyleyenlerden olduğuna dâir
dört
(def'a) Allah’a yemîn ederek şâhidlik etmesi; beşincide, eğer (kocası)doğru söyleyenlerden ise Allah’ın gazabının kendi üzerine olması(nı dilemesi) kendisinden hadd cezâsını kaldırır....
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Hanımının ise, kocasının bu suçlamasında yalancı olduğuna dair ayrı ayrı
dört
kere Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, beşincide ise kocasının doğru söylemesi halinde, Allah’ın gazabının kendi üzerine çökmesini dilemesi, kendisinden cezayı kaldırır....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona
dört
şahit getirmeli değiller miydi? Öyleyse şahitleri getiremediklerine göre bu taktirde işte onlar, onlar Allah'ın katında yalancıdırlar....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Onlar (iftiracılar) bu iddialarına dair
dört
şahit getirselerdi ya! Mademki şahit getirmediler; işte onlar Allah yanında yalancıların ta kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Bu işe âit
dört
tanık getirselerdi ya. Tanık getiremeyince de onlar, Allah katında yalancıların ta kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Onların (iftiracıların) da bu konuda
dört
şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitler getiremediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler....
Nur Suresi, 13. Ayet:
(O iftirayı yayanlar) buna dair
dört
şahit getirmeli değil miydiler? Mâdemki şahitleri getirmediler, işte onlar Allâh indînde yalancıların ta kendileridirler....
Nur Suresi, 13. Ayet:
İftiracıların da bu konuda
dört
görgü şâhidi getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şâhitleri getiremediler, öyleyse onlar, Allah nezdinde yalancıların ta kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona
dört
şahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki şahit getiremediler öyleyse onlar Allah katında yalancıların kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona karşı
dört
şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Buna
dört
şahid getirselerdi ya... Madem ki şahid getiremediler, o halde onlar, Allah katında yalancılardır....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Dort sahit getirmeleri gerekmez miydi? Iste bunlar, sahit getirmedikce Allah katinda yalanci olanlardir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Onlar iftiraya karşı
dört
şahit getirmeli değiller miydi ? Şâhidleri getiremediklerine göre, onlar evet onlar Allah yanında yalancılardır....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Dört
şahit getirmeleri gerekmez miydi? İşte bunlar, şahit getirmedikçe Allah katında yalancı olanlardır....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Onların (iftiracıların) da bu konuda
dört
şahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki şahitler getiremediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Dört
tanık getirmeli değiller miydi? Tanıklar getiremediklerine göre onlar ALLAH yanında yalancılardandır....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona
dört
şâhid getirselerdi ya, mademki şâhid getiremediler o halde onlar Allah ındinde yalancılardan ıbarettirler...
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona
dört
şahit getirselerdi ya, madem ki şahit getiremediler, o halde onlar Allah katında yalancılardan ibarettirler....
Nur Suresi, 13. Ayet:
(Bu iddiayı ortaya atanların) da bu konuda
dört
şahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki şahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Bu konuda
dört
şahit göstermeleri gerekmez miydi? Madem ki, bu şahitleri gösteremediler, o halde onlar Allah katında yalancıların ta kendileridirler....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona karşı
dört
şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Tanrı katında yalancıların ta kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Buna karşı
dört
şâhid getirmeli değil miydiler? Maadem ki onlar (bu) şâhidleri getiremediler, o halde onlar Allah indinde yalancıların ta kendileridir. ...
Nur Suresi, 13. Ayet:
(Onların) buna karşı
dört
şâhid getirmeleri gerekmez miydi? Mâdem ki şâhidleri getiremediler; öyleyse onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Buna karşı
dört
şahidle gelmeleri gerekmez miydi? Madem ki onlar şahidleri getiremediler, öyleyse onlar Allah katında yalancıların kendileridirler....
Nur Suresi, 13. Ayet:
(Bu asılsız isnadı ileri sürenlerden) iddialarını doğrulamak için
dört
şahit getirmeleri(ni istemeniz) gerekmez miydi? Çünkü, bu şehadeti sağlamadıkları sürece, Allah katında yalancı olanlar işte böyleleridir!...
Nur Suresi, 13. Ayet:
Onun üzerine
dört
şahit getirmeli değil mi idiler? Madem ki, şahitleri getiremediler, artık onlardır Allah katında yalancılar, onlardır....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Buna karşılık
dört
şâhit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki onlar bu şâhitleri getiremediler, öyle ise onlar Allah katında yalancıların tâ kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
İftira atanların da
dört
şahid getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki onlar, şahidleri getirmediler, o halde onlar, Allah katında yalancıdırlar....
Nur Suresi, 13. Ayet:
O iftiracılar
dört
şahit getirselerdi ya! Şahitlerini getirmediklerine göre, onlar Allah katında yalancıların ta kendileri olarak tescil edileceklerdir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona
dört
şâhid getirmeleri gerekmez miydi? Mâdem ki şâhidleri getirmediler, o halde onlar Allâh yanında yalancıların tâ kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona karşı
dört
şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
İddialarına dair
dört
şahit getirselerdi ya! Şahit getiremediklerine göre, onlar Allah katında yalancıların tâ kendileridir....
Nur Suresi, 13. Ayet:
Ona
dört
tanık getirselerdi ya! Mademki, tanıkları getiremediler, o halde Allah katında onlar yalancılardır....
Nur Suresi, 45. Ayet:
1.
vallâhu (ve allâhu)
: ve Allah
2.
halaka
: yarattı
3.
kulle
: her, hepsi, bütün
4.
dâbbetin
: hayvan
...
Nur Suresi, 45. Ayet:
Ve Allah, bütün hayvanları sudan yarattı. Onların bir kısmı karnı üzerinde, bir kısmı iki ayağı üzerinde, bir kısmı da
dört
ayağı üzerinde yürür. Allah dilediği şeyi yaratır. Muhakkak ki Allah, herşeye kaadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi
dört
ayak üzerinde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Çünkü Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Ve Allah, her hayvanı sudan yaratmıştır onlardan, karnı üstünde sürünen var, onlardan, iki ayakla yürüyen var ve onlardan,
dört
ayakla yürüyen var. Allah, dilediğini yaratır; şüphe yok ki Allah'ın, her şeye gücü yeter....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi
dört
ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allâh her DABBE'yi (canlı - hareketliyi) sudan yarattı. . . Onlardan kimi karnı üzerinde yürür, onlardan kimi iki ayak üzerinde yürür ve onlardan kimi de
dört
ayak üzerinde yürür. . . Allâh (bunlarda) dilediğini halk eder. . . Muhakkak ki Allâh her şey üzerine Kaadir'dir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bazıları karnı üstünde sürünür, bazıları iki ayağı üstünde yürür, bazıları da
dört
ayağı üstünde yürür. Allah sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan her şeyi yaratır. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah her canlıyı sudan yarattı. Onlardan kimi karnının üstüne yürüyor, kimi iki ayak üstüne yürüyor, kimi de
dört
(ayak) üstüne yürüyor. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz Allah her şeye güç yetirendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de
dört
(ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her hayvanı, (husûsi) bir sudan yarattı. Bunlardan kimi karnı üstünde yürüyor, kimi iki ayak üstünde yürüyor, kimi de
dört
ayak üstünde yürüyor. Allah dilediği şeyi yaratır, çünkü Allah her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah blutun canlilari sudan yaratmistir. Kimi karni uzerinde surunur, kimi iki ayakla yurur, kimi dort ayakla yurur. Allah diledigini yaratir, Allah suphesiz herseye Kadir'dir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah hareket edip debelenen her canlıyı sudan yaratmıştır; onlardan bir kısmı karnı üzerine yürür, bir kısmı iki ayak üzerine yürür, bir kısmı da
dört
ayak üzerine yürür. Allah dilediğini (dilediği biçimde) yaratır. Allah'ın her şeye kudreti yeter....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi
dört
ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır, Allah şüphesiz herşeye Kadir'dir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi
dört
ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
ALLAH bütün canlıları sudan yaratır. Onlardan kimi karnı üzerinde yürür, kimi iki ayakları üzerinde yürür, kimi de
dört
ayak üzerinde yürür. ALLAH dilediğini yaratır. ALLAH her şeye gücü yetendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Hem Allah her hayvanı bir sudan yarattı, öyle iken kimisi karnı üstü yürüyor, kimisi iki ayak üzerine yürüyor, kimisi de
dört
ayak üzeri yürüyor, Allah, ne dilerse yaratır, hakikat Allah, her şeye kadir, çok kadir...
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah her hayvanı bir sudan yarattı. Öyle iken kimi karnı üzerinde yürür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi de
dört
ayak üstünde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Şüphesiz ki Allah, her şeye gücü yetendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her hayvanı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi
dört
ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yapar; çünkü Allah her şeye kâdirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün canlıları sudan yarattı. Bu canlıların kimi karnı üzerinde sürünür. Kimi iki ayakla yürür. Kimisi de
dört
ayakla yürür. Allah dilediği gibi yaratır. Hiç kuşkusuz Allah'ın gücü her şeye yeter....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Tanrı her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de
dört
(ayağı) üzerinde yürümektedir. Tanrı, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz Tanrı, her şeye güç yetirendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah her hayvanı sudan yaratdı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde yürüyor, kimi iki ayağı üstünde yürüyor, kimi de
dört
(ayağı) üstünde yürüyor. Allah ne dilerse yaratır. Çünkü Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Nur Suresi, 45. Ayet:
Ve Allah, (yeryüzünde) hareketli olan her canlıyı sudan yaratmıştır. Artık onlardan kimi karnı üstünde (sürünerek) yürür; kimi iki ayak üstünde yürür; kimi de
dört
(ayak)üstünde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Muhakkak ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah; hareket eden her canlıyı sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi de
dört
ayakla yürür. Allah; dilediğini yaratır. Şüphesiz ki Allah; her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Ve bütün canlıları sudan yaratan Allah'tır; öyle ki, kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayağı, kimi de
dört
ayağı üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır; çünkü O, gerçekten de her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Ve Allah her hayvanı bir sudan yarattı. Onlardan kimisi karnı üstüne yürüyor ve onlardan kimisi iki ayak üzerine yürüyor ve onlardan kimisi de
dört
ayak üzerine yürüyor, Allah dilediğini yaratır. Şüphe yok ki, Allah her şey üzerine tamamıyla kâdirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Onlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi
dört
ayak üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Çünkü Allah her şeye kâdirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, bütün canlıları sudan yarattı. Bunlardan bir kısmı karnı üzerinde yürür. Kimi iki ayakla yürür, kimi de
dört
ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz ki Allah’ın herşeye gücü yeter....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah her canlıyı sudan yarattı: Kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi
dört
ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Çünkü Allah her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allâh her canlıyı sudan yarattı; onlardan kimi karnı üzerinde (sürünerek) yürür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi de
dört
(ayak) üstünde yürür. Allâh dilediğini yaratır. Çünkü Allâh her şeye kâdirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimileri iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de
dört
(ayağı) üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini yaratır. Hiç şüphe yok Allah, her şeye güç yetirendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Hareket eden her canlıyı Allah sudan yaratmıştır. Onlardan kimi vardır, karnı üstünde sürünür. Kimi vardır, iki ayak üstünde yürür. Kimi de vardır,
dört
ayak üstünde yürür. Allah ne dilerse onu yaratır. Çünkü Allah'ın gücü herşeye yeter....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, tüm canlıları sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de
dört
ayak üstünde... Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir....
Furqan Suresi, 44. Ayet:
Yoksa onların çoğunu hakıykaten (söz) dinlerler, yahud akıllanırlar mı sanıyorsun? Onlar, başka değil,
dört
ayaklı hayvanlar gibidir. Belki yolca daha sapıkdır. ...
Furqan Suresi, 44. Ayet:
Yoksa sen, onların çoğunun dilediklerini veya aklettiklerini mi sanıyorsun? Başka değil, onlar
dört
ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar....
Səba Suresi, 9. Ayet:
Onlar, önlerindeki ve arkalarındaki (kendilerini
dört
bir yandan kuşatan) göğe ve yere bakmadılar mı? Eğer dilersek onları yere geçirir veya gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Bunda, Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır....
Fatir Suresi, 1. Ayet:
Gökleri ve yeryüzünü yoktan var eden; iki, üç ve
dört
kanatlı melekleri elçi olarak görevlendiren Allah'a ham dolsun. O yaratma işleminde dilediği eklemeleri yapar. Hiç kuşkusuz O'nun gücü her şeye yeter....
Fatir Suresi, 1. Ayet:
Her türlü övgü, göklerin ve yerin yaratıcısı olan ve melekleri iki, üç veya
dört
kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O, dilediğini (kesintisiz şekilde) kendi hilkat alemine katıp onu genişletir. Kuşkusuz Allah, her şeye kadirdir....
Fatir Suresi, 1. Ayet:
Hamd, gökleri ve yeri yaratan ve melaikeyi iki, üç,
dört
... kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratıklarından, istediğine, dilediği kadar fazla özellikler verir, Çünkü O her şeye kadirdir....
Zümər Suresi, 6. Ayet:
1.
halaka-kum
: sizi yarattı
2.
min
: den
3.
nefsin
: nefs
4.
vâhidetin
: bir, tek
Zümər Suresi, 6. Ayet:
Sizi tek bir nefsten halketti. Sonra ondan, onun zevcesini (eşini). Ve sizin için
dört
ayaklı hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karnında, bir yaratılıştan sonra başka bir yaratılışla (halden hale geliştirip dönüştürerek) üç karanlık içinde yaratır. İşte bu sizin Rabbiniz Allah'dır. Mülk, O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. Buna rağmen nasıl döndürülüyorsunuz....
Zümər Suresi, 6. Ayet:
O, sizi, (hepinizi) bir tek candan yaratmıştır ve ondan da eşini var etmiştir; ve size dişi erkek evcil hayvanlardan
dört
tür bağışlamıştır. O, sizi annelerinizin rahimlerinde, üç katman karanlığın içinde, peşpeşe yaratılış safhalarından geçirerek yaratmaktadır. İşte Rabbiniz Allah budur; hükümranlık O'nundur; O'ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen hakikati nasıl gözardı edersiniz?...
Zümər Suresi, 6. Ayet:
Sizi bir tek kişiden yarattı, sonra ondan eşini vücuda getirdi ve sizin için
dört
ayaklı hayvanlardan sekiz çift indirdi. Sizi vâlidelerinizin karınlarında üç karanlık içine bir yaratılıştan sonra bir yaradılışla yaratıverir. İşte Rabbiniz olan Allah O'dur. Mülk O'nun içindir. O'ndan başka ilâh yoktur. Artık nasıl döndürülüyorsunuz?...
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
1.
ve ceale
: ve kıldı, oluşturdu
2.
fî-hâ
: orada
3.
revâsiye
: sabit dağlar
4.
min
: den
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Ve orada, onun üzerinde sabit dağlar oluşturdu. Ve orayı bereketli kıldı. Orada (arzda) bulunanların besinlerini (rızıklarını), dileyenler için eşit olarak
dört
günde takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O,
dört
gün içinde (
dört
evrede), yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Ve yeryüzünün üstünde metin dağlar yaratmıştır ve kutlamıştır orasını, bereket ihsân etmiştir ve rızık olacak şeyleri takdîr etmiştir de meydana getirmiştir bunları orada, tam
dört
gün içinde, dileyenler için hepsi de eşittir....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam
dört
günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Orada (arzda = bedende) fevkinde sâbit dağlar (benlikler) oluşturdu, orada bereketler vücuda getirdi ve orada (istidatları itibarıyla) isteyenler için eşit olmak üzere varlıklarının devamı için gereken azıklarını
dört
süreçte ölçülendirdi....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, yeryüzünde, üstten ağır baskılı, oturaklı, derin temellere dayalı dağlar yerleştirdi. Yeryüzünü bereketli hale getirdi. Orada, isteyenler, rızık arayanlar için, rızıkları
dört
devirde,
dört
mevsim içinde, belli bir seviyede, dengeli, eşit bir şekilde takdir edip, planlayıp düzene koydu....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Orada, üstünden sabit dağlar var etti; onu bereketli kıldı ve onda soranlar (rızıklarını arayanlar) için eşit olarak gıdalarını
dört
günde takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları
dört
günde takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Allah, o arz üzerinde sabit dağlar ve bereketler yarattı. Arzda bulunanların rızkını da takdir etti; (arzın, içindekilerle beraber kaç günde yaratıldığını) soranlar için tam
dört
günde......
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Yeryuzune sabit daglar yerlestirdi, onu bereketli kildi; arayanlar icin yeryuzunde gidalarini normal olarak dort gun icinde yetistirmesi kanununu koydu....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Yerin üstünde sabit ulu dağlar yarattı, onda bereketler meydana getirdi ve orada isteyip arayanlar için rızıkları belli bir düzeyde
dört
günde (devirde veya mevsimde) meydana getirdi....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Yeryüzüne üstünden ağır baskılar (dağlar) yerleştirdi, onu bereketli kıldı; arayıp soranlar için gıdalarını tam (toplam)
dört
gün içinde yetiştirmesi kanununu koydu (takdir etti)....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam
dört
günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Onun üstüne denge unsurları (olan dağlar) yerleştirdi ve onu bereketli kıldı.Tüm arayıp isteyenler için onun gıdalarını
dört
günde ölçüp düzenledi....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Hem ona üstünden ağır baskılar yaptı ve onda bereketler husule getirdi ve onda azıklarını takdir buyurdu, araştıranlar için bir düzeye
dört
gün içinde...
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Hem ona üstünden ağır baskılar (dağlar) yaptı, onda bereketler meydana getirdi ve onda azıklarını
dört
gün içinde araştıranlar için bir düzeyde takdir buyurdu....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp soranlar için rızıkları tam
dört
günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Onda bereketler yarattı ve orada rızıklarını arayanlar için
dört
günde düzene koydu....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip arayanlar için eşit olmak üzere oradaki rızıkları
dört
günde takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
(Allah) orada üstünden baskılar yaptı. Onda bereketler yarattı. Onda arayanlar için
dört
günde müsâvî gıdalar takdîr etdi. ...
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Ve onda (yeryüzünde) üstünden (yükselen) sâbit dağlar yaptı; ve orada bereketler meydana getirdi ve orada (rızıklarını) araştıran kimseler için birbirine eşit
dört
gün içinde(
dört
devrede) gıdâlarını takdir buyurdu....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O; yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi ve orada bereketler yarattı. Ve onda arayanlar için
dört
beşit gıdalar takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, (arzı yarattıktan sonra,) üzerine (kuleler gibi) sarsılmaz dağlar yerleştirdi, ona (sayısız) nimetler bağışladı ve oradaki geçim araçlarını onları arayanlar arasında eşit şekilde paylaştırdı; (ve bütün bunları)
dört
evrede (yarattı)....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Ve orada, onun üstünde sabit dağlar yaptı ve orada bereketler vücuda getirdi, araştıranlar için müsâvi olmak üzere onun azıklarını
dört
gün içinde takdir buyurdu....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, yeryüzüne sâbit dağlar yerleştirdi ve orada bereketler yarattı. Orada araştırıp soranlar için, rızıkları tam
dört
günde belli bir seviyede takdir edip düzene koydu....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Dünya üzerinde sabit dağlar var etmiş ve onları bereketlendirmiştir. Arayanlar için orada, eksiksiz olarak,
dört
günde/mevsimde gıdalar takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, yerin üstünde yüce dağlar yarattı, orayı bereketli kıldı ve orada ihtiyaç sahipleri için gıdalarını, bitkilerini ve ağaçlarını tam
dört
günde takdir etti, düzenledi....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Arza, üstünden ağır baskılar (sağlam dağlar) yaptı. Onda bereketler yarattı ve onda arayıp soranlar için gıdalarını (bitkilerini ve ağaçlarını) tam
dört
günde takdir etti (düzene koydu)....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları
dört
günde takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O,
dört
günde yerin üstünde sabit dağlar yarattı, onu bereketli hale getirdi ve rızık arayanlar için azıklarını ihtiyaca uygun şekilde takdir etti....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
O, yeryüzüne, denge ve dayanıklık sağlayan dağları üstünden yerleştirdi. Onda bereketlere vücut verdi. Ve onda, azıklarını
dört
günde takdir edip düzenledi. İsteyip duranlar için eşit miktarda olmak üzere......
Zariyat Suresi, 14. Ayet:
Onlara: "Tadın bakalım fitnenizi, tadın dünyada kaynattığınız fitne ateşinin neticesini! İşte gelmesini
dört
gözle beklediğiniz azap!" denilir....
Mücadilə Suresi, 7. Ayet:
Görmez misin Allah Göklerdekini ve Yerdekini hep bilir, herhangi bir üçün bir fısıltısı oluyor mu mutlak o
dört
leyicileri, gerek beşin mutlak o altılayıcıları, gerek daha az gerek daha çok her nerede olsalar mutlak o beraberlerindedir, sonra bütün yaptıklarını Kıyamet günü kendilerine haber verir, haberiniz olsun ki Allah her şeyi tamamiyle bilir...
Mücadilə Suresi, 7. Ayet:
Görmedin mi ki, göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini Allah bilir? Ne zaman üç kişi aralarında fısıldaşacak olsa, dördüncüsü mutlaka Odur;
dört
kişilerse beşincisi Odur. Sayıları bundan az olsun, çok olsun, nerede olsalar Allah onlarla beraberdir. Sonra da Allah onlara yaptıklarını kıyamet gününde haber verir. Çünkü Allah herşeyi hakkıyla bilir....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Muhakkak ki bizim yanımızda enkal (güçlü bağlar, zincirler) ve cahîm (cehennem, yakıcı ateş) vardır. Not: Ünlü Kur'ân yorumcusu İmam Razi, gelecek yaşamdaki azabın bu sembolizmini izah ederken şunları söyler: "Bu
dört
durum, kişinin hayattayken yaptıklarının ruhî sonuçları olarak görülebilir. "Ağır prangalar", ruhun önceki maddi ilgilerine ve bedenî zevklerine mahkûmiyetinin devam etmesinin bir sembolüdür. Bunların gerçekleşmesinin imkânsız hâle geldiği o gün, bu prangalar ve zincirler, yeniden ...
Mürsəlat Suresi, 3. Ayet:
Düşün bu (mesaj)ları, (hakikati)
dört
bir yana yayan,...
Adiyat Suresi, 1. Ayet:
Andolsun,
dört
nala düşman üzerine, savaşa giden süvarilere, çatlarcasına, soluk soluğa koşarak hücum eden atlara!...
Saffat Suresi, 125. Ayet:
"Ba'l'e (
dört
yüzü olan altından heykel) tapınıp ve yaratanların en güzelini mi (Ahsen-ül Halikîn) bırakıyorsunuz?"...
Mömin Suresi, 79. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
ellezî
: ki o
3.
ceale
: kıldı, yaptı, yarattı
4.
lekum(u)
: sizin için
Mömin Suresi, 79. Ayet:
Allah, o (Zât-ı Akdes)dir ki, sizin için
dört
ayaklı hayvanlar yarattı. Onlardan bir kısmına binesiniz ve onlardan yiyesiniz diye (onları vücuda getirdi)....
Əraf Suresi, 179. Ayet:
"Ve andolsun ki tanıdıklarınızdan-tanımadıklarınızdan birçoğunu cehennem için türetip ürettik; onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler. Kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar
dört
ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar duyarsızların ta kendileridir. "...
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Ve O, yeryüzünün içinde sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp isteyenler için eşit olarak/ayırım yapılmadan rızıkları
dört
evrede ayarladı. ...
Möminun Suresi, 21. Ayet:
(21,22)
Dört
bacaklı, iki tırnaklı geviş getiren ve ot yiyen hayvanlarda da sizin için kesinlikle bir ibret vardır. Onların karınlarındaki şeylerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım yararlar daha vardır. Ve siz, onlardan yersiniz, onların üzerinde ve gemilerin üzerinde taşınırsınız/yüklenirsiniz. ...
Möminun Suresi, 22. Ayet:
(21,22)
Dört
bacaklı, iki tırnaklı geviş getiren ve ot yiyen hayvanlarda da sizin için kesinlikle bir ibret vardır. Onların karınlarındaki şeylerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım yararlar daha vardır. Ve siz, onlardan yersiniz, onların üzerinde ve gemilerin üzerinde taşınırsınız/yüklenirsiniz. ...
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarından îlâ edenler/onlara yaklaşmamaya yemin edenler için,
dört
ay beklemek vardır. Sonra eğer dönerlerse, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ...
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
"İçinizden geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırılanlar; ölenler ve geride eşler bırakan kimselerin hanımları da, kendiliklerinden
dört
ay ve on gün beklerler. Sonra süreleri sona erdiği zaman, artık kendileri hakkında örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekil ile yaptıklarında sizin [bunu yapanlar ve bunu izleyenler] için bir vebal yoktur. Ve Allah, yaptıklarınıza haberdardır. "...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
"Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir. Şâyet bir çocukları varsa o zaman yapmış olduğu vasiyet ve borçtan sonra mirasın
dört
te-biri sizindir. Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınızın
dört
te-biri hanımlarınızındır. Şâyet çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınızın, yapmış olduğunuz vasiyet ve borçtan sonra sekizde-biri hanımlarınızındır. Eğer ölen bir erkek veya kadın, birinci dereceden mirasçısı; eşi, çocuğu ve ana-babası olmadan miras bırakıyor ve ...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
"Kadınlarınızdan aşırılığa gidenlere/ cinsel sapıklık edenlere, kendinizden onların aleyhine hemen
dört
şâhit getirin; şâyet onlar şâhitlik ederlerse, artık o kadınları, ölüm onlara geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırıncaya ya da Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde tutun. "...
Nur Suresi, 4. Ayet:
"Ve evli, hür kadınlara zina isnadında bulunup, sonra
dört
tanık getiremeyen kimseler; hemen bunları seksen kamçı ile kamçılayın ve onların tanıklığını ömürleri boyu kabul etmeyin. Ve onlar, yoldan çıkmışların ta kendileridir. "...
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6,7) "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şâhitleri olmayanlar; onların her birinin şâhitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa, beşincide de, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah'ın dışlayıp gözden çıkarmasının kendi üzerine olmasına Allah'ı şâhit tutmasıdır. "...
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6,7) "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şâhitleri olmayanlar; onların her birinin şâhitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa, beşincide de, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah'ın dışlayıp gözden çıkarmasının kendi üzerine olmasına Allah'ı şâhit tutmasıdır. "...
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8,9) Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa, beşincide de, eğer kocası doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasına Allah'ı şâhit tutması, kendisinden cezayı savar. ...
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8,9) Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair
dört
defa, beşincide de, eğer kocası doğru söyleyenlerden ise, Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasına Allah'ı şâhit tutması, kendisinden cezayı savar. ...
Nur Suresi, 13. Ayet:
Bu iddiayı ortaya atanların, buna dair
dört
şâhit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki şâhitler getirmediler, öyle ise onlar, Allah nezdinde yalancıların ta kendisidirler. ...
Nur Suresi, 45. Ayet:
Ve Allah, her canlıyı sudan oluşturdu. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimileri iki ayak üzerinde yürümekte, kimi de
dört
ayak üzerinde yürümektedir. Allah, dilediğini oluşturur. Hiç şüphesiz Allah, her şeye en iyi güç yetirendir. ...
Maidə Suresi, 1. Ayet:
"Ey iman etmiş kimseler! Sözleşmeleri yerine getirin. Siz, dokunulmaz iken [hac/yüksek ilâhîyat eğitimini sürdürürken] avlanmayı helal görmeksizin, size okunacaklar hariç,
dört
bacaklı, iki tırnaklı, geviş getiren ve ot yiyen hayvanların kusursuzları/gerdanlıksızları size helal kılındı. Şüphesiz Allah, dilediğini hükmeder; dilediği yasayı koyar. "...
Tövbə Suresi, 1. Ayet:
(1,2) "Allah'tan ve Elçisi'nden ahitleştiğiniz ortak koşanlara bir ültümatom, kesin uyarı: “Artık yeryüzünde
dört
ay daha rahat dolaşın. Ve kesinlikle kendinizin, Allah'ı âciz bırakan olmadığını ve kesinlikle Allah'ın, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleri rezil-rüsva eden olduğunu bilin.” "...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(1,2) "Allah'tan ve Elçisi'nden ahitleştiğiniz ortak koşanlara bir ültümatom, kesin uyarı: “Artık yeryüzünde
dört
ay daha rahat dolaşın. Ve kesinlikle kendinizin, Allah'ı âciz bırakan olmadığını ve kesinlikle Allah'ın, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleri rezil-rüsva eden olduğunu bilin.” "...
Möminun Suresi, 21. Ayet:
Dört
ayaqlı, iki dırnaqlı gövşəyən və ot yeyən heyvanlarda da sizin üçün həqiqətən bir ibrət vardır. Onların qarınlarındakı şeylərdən sizə içirdirik. Onlarda sizin üçün digər bəzi mənfəətlər də vardır. ...