Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey kitab əhli! Biz (bəzi) üzləri
dümdüz
edib arxalarına çevirməzdən, yaxud şənbə günü əhlini lənətlədiyimiz kimi onları da lənətləməzdən əvvəl əlinizdə olanı təsdiqləyici olaraq nazil etdiyimizə (Qurana) iman gətirin! Allahın əmri mütləq yerinə yetəcəkdir! (Yuxarıdakı ayədə keçən “şənbə günü əhli”, yəhudilərə görə müqəddəs sayılan şənbə günündə o günün qadağalarına riayət etməyən bəzi yəhudilərdir. Bu qadağalara riayət etmədiklərinə görə Allah onları lənətləmişdir.)...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O gün (axirət günü) dağları hərəkətə gətirəcəyik (yox edəcəyik) və yer üzünü
dümdüz
görəcəksən. Onlardan heç kimi kənarda qoymayıb (hamısını) bir yerə yığacağıq....
Taha Suresi, 106. Ayet:
Beləcə, oranı
dümdüz
edəcəkdir....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer üzü
dümdüz
ediləcəyi,...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O gün (qiyamət günü) dağları (yerindən qoparıb) hərəkətə gətirəcəyik. (O vaxt) yeri
dümdüz
görəcəksən, (möminləri və kafirləri) bir yerə toplayacaq, onların heç birini (kənarda) qoymayacağıq....
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
O (Zülqərneyn) dedi: “Bu (sədd) Rəbbimdən bəxş edilən bir mərhəmətdir. Rəbbimin təyin etdiyi vaxt (qiyamətə yaxın Yəcuc–Məcüc tayfalarının dünyanı bürüyəcəyi zaman) gəldikdə isə (Allah) onu yerlə yeksan (
dümdüz
) edəcəkdir. Rəbbimin vədi haqdır!” (Allahın buyurduğu hər bir şey, o cümlədən İsgəndərin səddinin dağılması, Yəcuc–Məcuc tayfalarının yer üzünün hər tərəfinə səpələnməsi, orada fitnə-fəsad törətməsi, nəhayət bir cür həşərat tərəfindən məhv edilməsi mütləq baş verəcəkdir)....
Taha Suresi, 106. Ayet:
Dümdüz
(hamar) bir yer edəcək (heç bir şey bitməyən qupquru torpaq halına salacaq);...
Naziat Suresi, 14. Ayet:
Onlar dərhal (qəbirlərindən çıxıb)
dümdüz
bir yerdə olacaqlar!...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer uzanıb
dümdüz
olacağı;...
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey kendilerine kitap verilenler! Bazı yüzlerin azalarını silip, arkaları gibi
dümdüz
yapmadan veya Cumartesi yasağını çiğneyenleri lanetlediğimiz gibi sizi de lanetlemeden önce yanınızda bulunanı, doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin. Zira Allah'ın hükmü mutlaka gerçekleşir....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O gün dağları yürüteceğiz. Ve yeryüzünü
dümdüz
görürsün. Hiç kimseyi bırakmaksızın onların tamamını mahşerde toplarız....
Taha Suresi, 106. Ayet:
"Onları
dümdüz
araziye çevirecektir."...
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkâr ile değişirse, artık o,
dümdüz
yoldan sapmış olur....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi siz de resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim inancı küfür ile değişirse, artık o
dümdüz
yoldan sapmış olur....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa siz de (ey Yahudiler) evvelce Musâya sorulduğu gibi Peygamberinizi sorğuya mı çekmek istiyorsunuz? Kim îmanı (nı) küfr ile değişirse
dümdüz
yolu sapıtmış olur. ...
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa siz de Peygamber'inizden, daha önce Musa'dan istendiği gibi bir takım isteklerde mi bulunmak istiyorsunuz? Kim imanı küfürle değişirse, şüphesiz ki
dümdüz
yoldan sapmış olur....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa siz de Elçinizden, daha önce Mûsâ'dan istendiği gibi bir takım isteklerde bulunmak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfürle değiştirirse, şüphesiz (o),
dümdüz
yolu sapıtmıştır....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa, siz de Peygamberinizden, daha önce Musa'dan istenenlere benzer şeyler mi isteyeceksiniz? Kim imanı inkârla değişirse,
dümdüz
yoldan sapmış olur....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey imân etmiş olanlar! Sadakalarınızı minnetle, incitmekle iptal etmeyiniz. O kimse gibi ki, malını nâsa gösteriş için infak eder de Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe inanmış bulunmaz. Artık o kimsenin meseli, üzerinde biraz toprak bulunan bir kaypak taşın hali gibidir ki, ona şiddetli bir yağmur isabet ederek onu
dümdüz
bir halde bırakmış olur. Onlar kazanmış olduklarından bir şeye kâdir olamazlar. Ve Allah Teâlâ kâfirler gürûhuna hidâyet etmez....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, ...olanlar
3.
ûtû
: verildi
4.
el kitâbe
: kitap
...
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri silip
dümdüz
ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lânetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey Kitab verilenler! Yuzleri silip arkaya cevirerek enseler gibi dumduz yapmadan, yahut cumartesi gunculeri lanetledigimiz gibi lanetlemeden once, elinizdeki Kitab'i tasdik ederek indirdigimiz Kuran'a inanin; Allah'in emri daima yapilagelmistir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey Kitap verilenler! Yüzleri silip arkaya çevirerek enseler gibi
dümdüz
yapmadan, yahut cumartesi güncüleri lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakini tasdik ederek indirdiğimiz Kuran'a inanın; Allah'ın emri daima yapılagelmiştir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri silip
dümdüz
ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lânetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey ehl-i kitap! Biz bir takım yüzleri silip
dümdüz
ederek enselerine çevirmezden veya onları Ashab-ı sebt'i (Cumartesi gününe saygı göstermeyen yahudileri) lânetlediğimiz gibi lânetlemezden önce, gelin o elinizdekini doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine gelir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey kendilerine daha önce kitap verilen Ehl-i kitap! Yanınızdaki kitapları tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba da iman edin. İman edin: enseleriniz nasıl
dümdüz
ise bazılarınızın yüzlerini bir darbe ile gözden, ağızdan, azalardan ederek
dümdüz
hale getirmeden, veya Ashab-ı sebte yaptığımız gibi lânet etmeden! Allah’ın emri mutlaka yerine gelir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey Kitap Ehli! Biz bir kısım yüzleri
dümdüz
edip de tersine çevirmeden ve Cumartesi yasağını ihlâl edenleri lânetlediğimiz gibi onları da lânetlemeden önce, sizin yanınızdaki kitabı doğrulamak üzere indirdiğimiz kitaba da iman edin. Yoksa, Allah'ın emrettiği şey mutlaka yerine gelir....
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah, şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse, mutlaka o,
dümdüz
yoldan sapmıştır.”...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Andolsun, Allah İsrailoğullarından kesin söz (misak) almıştı. Onlardan oniki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: "Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden
dümdüz
bir yoldan sapmıştır."...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Andolsun, Tanrı İsrailoğullarından misak almıştı. Onlardan on iki güvenilir gözetleyici göndermiştik. Ve Tanrı onlara: "Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup desteklerseniz ve Tanrı'ya güzel bir borç verirseniz, kuşkusuz sizin kötülüklerinizi örter (keffirenne) ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim küfrederse, cidden
dümdüz
bir yoldan sapmıştır."...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Andolsun ki Allah İsrail oğullarından sapasağlam söz almışdı. Biz içlerinden (ve nakıyblerinden) on iki de kefil dikmişdik. Allah (onlara) demişdi ki: «Ben muhakkak sizinle beraberim. Celâlim hakkı için eğer namazı kılar, zekâtı verir, peygamberlerime inanır, onlara kuvvetle yardım eder, Allaha güzel bir ödüne ile ikraz ederseniz elbette sizden (saadır olan) kusurları örterim. Her halde sizi altından ırmaklar akar cennetlere sokarım. Artık içinizden kim bu (mîsakdan) sonra nankörlük ederse o, mu...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Ve kasem olsun ki, Allah Teâlâ İsrailoğullarının ahdini almıştı ve onlardan oniki müfettiş göndermiştik. Ve Allah Teâlâ buyurmuştu ki: «Ben sizinle beraberim. Eğer namazı ikame eder ve zekâtı verir ve peygamberlere inanır ve onlara kuvvetle yardımda bulunursanız ve Allah Teâlâ'ya güzel bir ödünç verirseniz elbette sizden kusurlarınızı örterim ve sizi mutlaka altlarından ırmaklar akar cennetlere girdiririm. Fakat bundan sonra her kim kâfir olursa muhakkak ki,
dümdüz
yol ortasında sapıtmış olur.»...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Andolsun, Allah İsrailoğullarından kesin-söz almıştı. Onlardan oniki güvenilir-gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara: «Gerçekten ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekâtı verir, Peygamberlerime inanır, onları savunup desteklerseniz ve Allah'a güzel bir borç verirseniz, herhalde sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkâr ederse, cidden
dümdüz
bir yoldan sapmıştır.»...
Maidə Suresi, 60. Ayet:
De ki: "Allah katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve
dümdüz
yoldan daha çok sapmışlardır."...
Maidə Suresi, 60. Ayet:
De ki: "Tanrı katında 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Tanrı'nın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazaplandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; İşte bunlar, yerleri daha kötü ve
dümdüz
yoldan daha çok sapmışlardır."...
Maidə Suresi, 60. Ayet:
De ki: «Allah katında bir ceza olmak bakımından bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allahın lâ'net ve aleyhinde gazab etdiği, içlerinden maymunlar, domuzlar yaptığı kimselerle şeytana tapanlardır ki işte bunların mevkii daha kötü ve
dümdüz
yoldan daha sapıkdır». ...
Maidə Suresi, 60. Ayet:
De ki: «Allah katında, 'kesinleşmiş bir ceza olarak' bundan daha kötüsünü haber vereyim mi? Allah'ın kendisine lanet ettiği, ona karşı gazablandığı ve onlardan maymunlar ve domuzlar kıldığı ile tağuta tapanlar; işte bunlar, yerleri daha kötü ve
dümdüz
yoldan da daha çok sapmışlardır.»...
Maidə Suresi, 77. Ayet:
De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve
dümdüz
yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.”...
Maidə Suresi, 77. Ayet:
De ki: "Ey kitap Ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve
dümdüz
yoldan kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku)larına uymayın."...
Maidə Suresi, 77. Ayet:
De ki: "Ey kitap ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve
dümdüz
yoldan kaymış bir topluluğun hevalarına uymayın."...
Maidə Suresi, 77. Ayet:
De ki: «Ey ehl-i kitâb, dîninizde haksız yere haddi aşmayın. Bundan evvel hakîkaten hem kendileri sapmış, hem bir çoğunu sapdırmış ve (haalâ da)
dümdüz
yoldan ayrılıb sapagelmiş bir kavmin heva (ve heve) sine uymayın». ...
Maidə Suresi, 77. Ayet:
De ki: «Ey Kitap Ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, bir çoğunu saptırmış ve
dümdüz
yoldan kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku) larına uymayın.»...
Əraf Suresi, 143. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman, olunca
2.
câe mûsâ
: Musa (as) geldi
3.
li mîkâti-nâ
: mikâtımıza, belirlediğimiz zamanda
4.
ve ...
Əraf Suresi, 143. Ayet:
Musa belirlediğimiz vakitte gelip Rabbi kendisiyle konuşunca: 'Ey Rabbim! Bana kendini göster sana bakayım' dedi. (Rabbi): 'Beni göremeyeceksin. Ancak şu dağa bak. Eğer o yerinde durursa beni göreceksin' dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu
dümdüz
etti ve Musa da baygın düştü. Ayılınca: 'Sen pek yücesin. Sana tevbe ettim ve ben mü'minlerin ilkiyim' dedi....
Kəhf Suresi, 8. Ayet:
Ve elbette Biz yer üstünde ne varsa hepsini, kupkuru yapıp
dümdüz
edeceğiz....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Ve o gün dağları yerinden sökeriz ve görürsün ki yeryüzü
dümdüz
olmuş ve onları diriltiriz, haşrederiz, hiçbir tanesini bırakmayız....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O gün dağları yürütürüz, yeri
dümdüz
görürsün, onların hepsini bir yere toplarız ve hiçbirini bırakmayız....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (
dümdüz
olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Bir gun daglari yuruturuz de yeri dumduz gorursun. Hic birini birakmaksizin diriltip bir araya toplariz....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Bir gün dağları yürütürüz de yeri
dümdüz
görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın diriltip bir araya toplarız....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O gün dağları yerlerinden, söküp yürütürüz. Yeryüzünü çırılçıplak ve
dümdüz
görürsün. Tek bir kişiyi gözardı etmeksizin tüm insanları biraraya toplarız....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (
dümdüz
olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Öyle bir gün ki, dağları yürütürüz de yeri
dümdüz
görürsün; artık onların hiçbirini bırakmaksızın hepsini (mahşerde) toplamışızdır!...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Bir gün dağları yürütürüz de; sen, yeri
dümdüz
görürsün. Hiç birini bırakmaksızın toplarız onları....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O gün dağları yürütürüz de yeri
dümdüz
görürsün. Onlardan hiç birini bırakmadan, toplarız....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Gün gelir, dağları yürütürüz, yerin
dümdüz
hale geldiğini görürsün. İşte bütün insanları mahşer meydanına topladık, eksik bıraktığımız bir tek kişi bile kalmadı....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
(Yalnız kalıcı eylemlerin yarar sağlayacağı) O gün dağları yürütürüz; yeri alaçık (çırılçıplak) görürsün (dağlar savrulup
dümdüz
olmuş, engebeler kalkmıştır) onları (hep bir yere) toplamışız, hiçbirini bırakmamışızdır....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (
dümdüz
olmuş) görürsün; onları bir arada toplamışız da, içlerinden hiç birini dışarda bırakmamışızdır....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O gün dağları yürütürüz; yeri ise
dümdüz
görürsün. Hiçbirini eksik bırakmadan onları huzurumuzda toplarız....
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Bu dedi, Rabbimin rahmetinden bir lütuf. Rabbimin vaadettiği zaman gelince bu seti
dümdüz
yapar, yerle bir eder ve Rabbimin vaadi de gerçektir....
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Dedi ki: 'Bu, Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi geldiğinde onu
dümdüz
eder. Rabbimin vaadi haktır.'...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Dedi ki: "Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldiği zaman, O, bunu
dümdüz
eder; Rabbimin va'di haktır."...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Zü’l-Karneyn dedi ki: “- Bu sed, Rabbimden (kullarına bir nimet ve) rahmettir. Rabbimin vaadi geldiği (kıyamet günü yaklaştığı) zaman onu
dümdüz
yapacaktır. Rabbimin vaadi de haktır.”...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Zulkarneyn: «Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin va'dettiği an gelince, onu
dümdüz
edecektir. Rabbimin va'di de haktır.»...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Zülkarneyn dedi ki: «Bu Rabbimin bir lütfudur. Rabbimin vaadi geldiği vakit de onu
dümdüz
yapacaktır. Rabbimin vaadi de haktır.»...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Dedi ki: "Bu benim rabbimden bir rahmettir. Rabbimin vaadi geldiği zaman, O, bunu
dümdüz
eder; rabbimin vaadi haktır."...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
«Bu, dedi, Rabbimden bir merhametdir. Fakat Rabbimin va'di gelince, O bunu
dümdüz
yapar. Rabbimin va'di bir hakdır». ...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Dedi ki: «Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi geldiği vakit ise onu
dümdüz
etmiş olacaktır. Ve Rabbimin vaadi bir hak olmuştur.»...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
Dedi ki: «Bu benim Rabbimden bir rahmettir. Rabbimin va'di geldiği zaman, O, bunu
dümdüz
eder; Rabbimin va'di haktır.»...
Məryəm Suresi, 43. Ayet:
Babacığım, sana ulaşmayan bir ilim, geldi bana, ne olur bana tabi ol da seni
dümdüz
bir yola çıkarayım....
Məryəm Suresi, 43. Ayet:
«Ey atam, bana muhakkak ki sana gelmeyen bir ilim gelmişdir. O halde bana uy da seni
dümdüz
bir yola çıkarayım». ...
Məryəm Suresi, 43. Ayet:
"Babacığım, sana ulaşmayan bir ilim, geldi bana, ne olur bana tâbi ol da seni
dümdüz
bir yola çıkarayım"...
Taha Suresi, 105. Ayet:
(105-106-107) (Kıyametin meydana geldiği vakit) dağların (nasıl olacağını) sana soruyorlar. De ki: Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak; yerlerini
dümdüz
pürüzsüz boş olarak bırakacak; artık onda ne bir eğrilik, ne de bir tümseklik göreceksin....
Taha Suresi, 105. Ayet:
(105-106) Bir de sana o gün, dağların durumunu sorarlar. De ki: "Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak, yerlerini
dümdüz
, boş vaziyette bırakacak."...
Taha Suresi, 106. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
yezeru-hâ
: onu bırakacak
3.
kâan
: düz arazi
4.
safsafen
: boş,
dümdüz
Taha Suresi, 106. Ayet:
“Onların yerlerini
dümdüz
, boş bir alan hâlinde bırakacaktır.”...
Taha Suresi, 106. Ayet:
Yeryüzünü
dümdüz
bir hâle getirir....
Taha Suresi, 106. Ayet:
Böylece yerlerini
dümdüz
, bomboş bırakacaktır....
Taha Suresi, 106. Ayet:
"Onların yerlerini boş,
dümdüz
hâlde bırakır. "...
Taha Suresi, 106. Ayet:
'Yerlerini
dümdüz
, bomboş bırakacak.'...
Taha Suresi, 106. Ayet:
Yerlerini
dümdüz
, çırılçıplak halde [6] bırakacaktır.'...
Taha Suresi, 106. Ayet:
Böylece yerlerini
dümdüz
boş bir halde bırakacak....
Taha Suresi, 106. Ayet:
(105-106-107) (Kıyametin meydana geldiği vakit) dağların (nasıl olacağını) sana soruyorlar. De ki: Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak; yerlerini
dümdüz
pürüzsüz boş olarak bırakacak; artık onda ne bir eğrilik, ne de bir tümseklik göreceksin....
Taha Suresi, 106. Ayet:
Böylece yerlerini
dümdüz
, bomboş bırakacaktır....
Taha Suresi, 106. Ayet:
'Yerlerini
dümdüz
, bomboş bırakacaktır.'...
Taha Suresi, 106. Ayet:
Yerlerini
dümdüz
bomboş bir halde bırakacak:...
Taha Suresi, 106. Ayet:
«Böylece yerlerini
dümdüz
boş bir halde bırakacak.»...
Taha Suresi, 106. Ayet:
Yerlerini
dümdüz
ve çırılçıplak bir alana dönüştürür....
Taha Suresi, 106. Ayet:
«(Savuracak) da yerlerini
dümdüz
bir toprak haalinde bırakacak». ...
Taha Suresi, 106. Ayet:
'Onları(n yerlerini)
dümdüz
, bomboş bir hâlde bırakacak!'...
Taha Suresi, 106. Ayet:
yeri
dümdüz
ve çıplak bir hale getirecek,...
Taha Suresi, 106. Ayet:
«Artık onları
dümdüz
, bomboş bir halde bırakacaktır.»...
Taha Suresi, 106. Ayet:
“Yerlerini
dümdüz
, bomboş bırakacaktır. ”...
Taha Suresi, 106. Ayet:
Yerlerini de
dümdüz
, kuru bir toprak haline getirecektir....
Taha Suresi, 106. Ayet:
(105-106) Bir de sana o gün, dağların durumunu sorarlar. De ki: "Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak, yerlerini
dümdüz
, boş vaziyette bırakacak."...
Taha Suresi, 106. Ayet:
Yerlerini boş,
dümdüz
bırakacaktır....
Taha Suresi, 106. Ayet:
Yerlerini
dümdüz
, bomboş bırakacak....
Taha Suresi, 106. Ayet:
"Yerlerini bomboş,
dümdüz
bırakacaktır."...
Taha Suresi, 107. Ayet:
(105-106-107) (Kıyametin meydana geldiği vakit) dağların (nasıl olacağını) sana soruyorlar. De ki: Rabbim onları darmadağın edecek, ufalayıp savuracak; yerlerini
dümdüz
pürüzsüz boş olarak bırakacak; artık onda ne bir eğrilik, ne de bir tümseklik göreceksin....
Taha Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda,
dümdüz
(dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz."...
Taha Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda,
dümdüz
(dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz."...
Taha Suresi, 135. Ayet:
De ki: «Hep (imiz) intizardeyiz. Siz de gözetleye durun. Çünkü
dümdüz
bir yolun saahibleri kimlermiş, hidâyete (ve ebedî nimete) erenler kimlermiş, yakında bileceksiniz». ...
Taha Suresi, 135. Ayet:
De ki: «Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda,
dümdüz
(dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş, ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz.»...
Nur Suresi, 39. Ayet:
İnkar edenlerin amelleri ise
dümdüz
arazideki serap gibidir. Susayan kimse onu su zanneder. Ancak yanına geldiğinde hiçbir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. O da, kendisinin hesabını tam görür. Allah hesabı çabuk görendir....
Nur Suresi, 39. Ayet:
İnkâr edenler ise; onların amelleri
dümdüz
bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir....
Nur Suresi, 39. Ayet:
Kâfir olanların amelleri ise,
dümdüz
engin bir arazideki serab gibidir. Susayan, onu bir su zanneder; nihayet ona vardığı zaman, onu zannetiği gibi bir şey bulmaz (işte kâfir de kıyamet günü, yaptığı amelden bir sevab bulamaz). Yanında Allah’ın cezasını bulur. Allah’da onun hesabını (amelinin cezasını) tamamen verir. Allah, çok çabuk hesab görendir....
Nur Suresi, 39. Ayet:
Küfredenler ise; onların amelleri
dümdüz
bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Tanrı'yı bulur. (Tanrı da) Onun hesabını tam olarak verir. Tanrı, hesabı çok seri görendir....
Nur Suresi, 39. Ayet:
O kâfirler (e gelince:) Onların amelleri (etrafında dağlar ve tepeler görünmeyen)
dümdüz
ve engin çöllerdeki bir serab gibidir ki susayan onun bir su olduğunu sanır. Nihayet o, buna vardığı zaman onu bir şey olarak bulamamışdır. Kendi (ameli) yanında (yalınız) Allahı bulmuşdur. O da onun hesabını tastamam vermişdir. Allah, hesabı çok sür'atli olandır. ...
Nur Suresi, 39. Ayet:
Küfre sapanlar ise; onların amelleri
dümdüz
bir arazideki seraba benzer; susayan onu bir su sanır. Nihayet ona yetişip geldiğinde, onu bir şey olarak bulmayıverir ve kendi yanında Allah'ı bulur. (Allah da) Onun hesabını tam olarak verir. Allah, hesabı çok seri görendir....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona: 'Köşke gir' denildi. (Hükümdar kadın) onu görünce derin bir su sandı ve bacaklarını sıvadı. (Süleyman): 'O, camdan yapılmış
dümdüz
bir zemindir' dedi. (Hükümdar kadın): 'Rabbim! Gerçekten ben kendime zulmetmişim. (Artık) Süleyman'la beraber alemlerin Rabbi Allah'a teslim oldum' dedi....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah'ın peygamberidir ve onunla berâber bulunanlar, kâfirlere karşı çetindirler, kendi aralarında merhametli, onları görürsün ki rükû etmekteler, secdeye kapanmaktalar Allah'tan lütuf ve ihsân ve râzılık dileyerek; yüzlerinde, secde eserinin alâmetleri görünmededir ve onların bu vasıfları, Tevrat'ta da vardır ve onlara âit bu vasıflar, İncil'de de var; âdetâ ekilmiş bir tâneye benzer ki filiz vermiştir, derken filizi kuvvetlenmiştir, derken kalınlaşmıştır da
dümdüz
boy vermiştir, gövd...
Mürsəlat Suresi, 10. Ayet:
Ve dağlar, yerlerinden kopup
dümdüz
olunca....
Nəbə Suresi, 20. Ayet:
Dağlar yürütülür, serab olur gider, her taraf
dümdüz
olur....
Naziat Suresi, 14. Ayet:
Derken onlar
dümdüz
bir yerde toplanırlar....
İnşiqaq Suresi, 2. Ayet:
(2-3) Ve Rabbini dinlediği ve layık kılındığı zaman. Ve yer uzatılıp
dümdüz
olduğu zaman....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Ve yeryüzü uzatılıp
dümdüz
olduğu zaman....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
(3-4) Yer uzatılıp
dümdüz
edildiği ve içindekileri atıp boşaldığı zaman,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Ve yeryüzü,
dümdüz
çekilince....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer
dümdüz
edildiği,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yerin tozu dumanı atılıp
dümdüz
edildiği zaman, insan yaptıklarıyla karşı karşıya gelir....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Arz,
dümdüz
uzatıldığı,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
(3-4-5) Yeryüzü uzatılıp
dümdüz
hâle getirildiği, içinde olanı boşalttığı ve Rabbinin buyruğuna kulak verdiği zaman —ki yeryüzü bunun haklılık ölçüsündedir— (herkes ne olduğunu iyice anlayacak).....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
(3-5) Yer
dümdüz
edildiği, içinde bulunanları atıp boşaldığı ve Rabbini dinleyip O'na hakkıyla itaata mecbur kılındığı vakit (insanoğlu yaptıkları ile karşılaşır)....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer
dümdüz
edildiği,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
yer uzatılıp
dümdüz
edildiğinde...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer uzatılarak
dümdüz
yapıldığı,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
(3-5) Yer uzatıl(ıp
dümdüz
yapıl)dığı, içindekileri atıp boşaldığı ve Rabbi(nin emri)ne kulak verip de, (o da bu itâate) lâyık kılındığı zaman!...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
ve yeryüzü
dümdüz
hale getirildiğinde,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
(2-3) Ve Rabbini dinlediği ve layık kılındığı zaman. Ve yer uzatılıp
dümdüz
olduğu zaman....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yeryüzü
dümdüz
edildiği.....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer yayılıp
dümdüz
edildiği,...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer uzatıl(ıp
dümdüz
yapıl)dığı,...
İnşiqaq Suresi, 4. Ayet:
(3-4) Yer uzatılıp
dümdüz
edildiği ve içindekileri atıp boşaldığı zaman,...
İnşiqaq Suresi, 4. Ayet:
(3-4-5) Yeryüzü uzatılıp
dümdüz
hâle getirildiği, içinde olanı boşalttığı ve Rabbinin buyruğuna kulak verdiği zaman —ki yeryüzü bunun haklılık ölçüsündedir— (herkes ne olduğunu iyice anlayacak).....
İnşiqaq Suresi, 4. Ayet:
(3-5) Yer
dümdüz
edildiği, içinde bulunanları atıp boşaldığı ve Rabbini dinleyip O'na hakkıyla itaata mecbur kılındığı vakit (insanoğlu yaptıkları ile karşılaşır)....
İnşiqaq Suresi, 4. Ayet:
(3-5) Yer uzatıl(ıp
dümdüz
yapıl)dığı, içindekileri atıp boşaldığı ve Rabbi(nin emri)ne kulak verip de, (o da bu itâate) lâyık kılındığı zaman!...
İnşiqaq Suresi, 5. Ayet:
(3-4-5) Yeryüzü uzatılıp
dümdüz
hâle getirildiği, içinde olanı boşalttığı ve Rabbinin buyruğuna kulak verdiği zaman —ki yeryüzü bunun haklılık ölçüsündedir— (herkes ne olduğunu iyice anlayacak).....
İnşiqaq Suresi, 5. Ayet:
(3-5) Yer
dümdüz
edildiği, içinde bulunanları atıp boşaldığı ve Rabbini dinleyip O'na hakkıyla itaata mecbur kılındığı vakit (insanoğlu yaptıkları ile karşılaşır)....
İnşiqaq Suresi, 5. Ayet:
(3-5) Yer uzatıl(ıp
dümdüz
yapıl)dığı, içindekileri atıp boşaldığı ve Rabbi(nin emri)ne kulak verip de, (o da bu itâate) lâyık kılındığı zaman!...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
İş öyle değil, hayır, yer bir kere paramparça olup
dümdüz
bir hâle geldi mi....
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hesaba çekileceğinizi nasıl unutuyorsunuz? Yer birbiri ardınca sarsılıp
dümdüz
olduğu zaman insan anlar....
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hayır, hayır; (bu tutumunuz çok kötü!) Yer sarsılıp parça parça bölündüğü (sonra da
dümdüz
duruma geldiği) zaman,...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hayır hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp
dümdüz
olduğu zaman,...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hayır! Yer (çarpıla çarpıla) un ufak olarak
dümdüz
edildiği zaman!...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Hayır, yer birbiri ardınca sarsılıp
dümdüz
edildiği zaman,...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
İş böyle gitmeyecektir! Yer birbirine çarpılıp
dümdüz
hale getirildiğinde,...
Şəms Suresi, 14. Ayet:
1.
fe
: fakat
2.
kezzebû-hu
: onu yalanladılar
3.
fe
: sonra
4.
akarû-hâ
: onu ayaklarını bağlayarak devirip kesti...
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Fakat onu tekzip ettiler (yalanladılar). Sonra onu (deveyi) kestiler. Günahları sebebiyle, Rab'leri onların üzerini azapla kapladı. Sonra da onu (o beldeyi)
dümdüz
yaptı (yerlebir etti)....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Ancak onu yalanladılar, o (deve)yi kestiler. Rableri de günâhları dolayısıyla üzerlerine şiddetli azap indirdi ve (orayı)
dümdüz
etti....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da
dümdüz
etti....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Fakat onlar peygamberi yalanlayıp deveyi kestiler. Rableri de günahlarını başlarına geçiriverdi de orayı
dümdüz
etti....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rabbleri de, günahları yüzünden azabı başlarına geçirdi, orayı
dümdüz
etti....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Fakat, onu yalanladılar, deveyi yere yıkıp öldürdüler. Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da
dümdüz
etti....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Fakat kendisini yalanladılar da onu (o deveyi) kestiler; bunun üzerine Rableri, günahları sebebiyle üzerlerini büyük bir azabla kaplayıp onları
dümdüz
(ederek yerle bir) etti....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Onu yalanladılar, deveyi kestiler. Rableri de, günâhları yüzünden azâbı başlarına geçirip, orayı
dümdüz
etti....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Fakat onlar, onu yalanladılar, deveyi de yere yıkıp öldürdüler: Rableri de günahları dolayısıyla 'onları yerle bir etti, kırıp geçirdi'; orasını da
dümdüz
etti....
Şəms Suresi, 14. Ayet:
Fakat elçiye inanmadılar da deveyi devirip boğazladılar. Bunun üzerine, Rableri onların günahlarını kendi başlarına geçirdi de o yurdu
dümdüz
etti....
Yasin Suresi, 66. Ayet:
Eğer dileseydik gözlerini
dümdüz
, silme kör ederdik, o zaman yola dökülür, hidayete ulaşmak için yarışırlardı. Fakat o takdirde nasıl görebilirlerdi?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Artık yüzüstü sürünerek giden mi daha ziyâde doğru yolu bulur, yoksa doğru yolda
dümdüz
giden mi?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Şimdi yüzüstü yürüyen mi daha doğru gitmektedir yoksa dosdoğru bir yolda
dümdüz
yürüyen mi?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Şu halde yüzükoyun sürünerek yürüyen mi daha çok hidayete erer, yoksa dosdoğru yol üzerinde
dümdüz
yürümekte olan mı?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Yüzükoyun yürüyen mi daha doğru yoldadır, yoksa
dümdüz
yolda dimdik yürüyen mi ?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Şimdi yüz üstü kapanarak giden mi daha doğru, yoksa dosdoğru bir cadde üzerinde
dümdüz
giden mi?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Şu halde yüzükoyun sürünerek yürüyen mi daha çok hidayete erer, yoksa dosdoğru yol üzerinde
dümdüz
yürümekte olan mı?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Şimdi, yüz üstü kapanarak yürüyen (sürünen) mi daha doğru giden kimsedir, yoksa dosdoğru bir yolda dimdik (ve
dümdüz
) yürüyen mi?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Peki öyleyse, gözünü yere dikerek giden, hedefe, doğru yolda
dümdüz
yürüyenden daha iyi mi ulaşır?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
O halde, yüzüstü sürünen mi daha doğru yoldadır; yoksa, dosdoğru yolda
dümdüz
yürüyen mi?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Düşünün bir: Yüzükoyun kapanıp yerde sürünen mi varılacak yere daha kolayca ulaşır, yoksa
dümdüz
yolda düzgün şekilde yürüyen mi?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Şu halde yüzükoyun sürünerek yürüyen mi daha çok hidayete erer, yoksa dosdoğru yol üzerinde
dümdüz
yürümekte olan mı?...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Yüzüstü sürünen mi emeline daha kolay ulaşır, yoksa dosdoğru bir yolda
dümdüz
yürüyen mi?...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
(21-23) "Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yer üst üste sarsıntılarla
dümdüz
edildiği zaman, Rabbinin hesaba çektiği, gönderdiği vahiyler tanık olarak saf saf dizildiği zaman, o gün cehennem de getirilmiştir; o insanın, o gün aklı başına gelecektir, artık aklının başına gelmesinin kendisine ne yararı var ki! "...
Fəcr Suresi, 22. Ayet:
(21-23) "Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yer üst üste sarsıntılarla
dümdüz
edildiği zaman, Rabbinin hesaba çektiği, gönderdiği vahiyler tanık olarak saf saf dizildiği zaman, o gün cehennem de getirilmiştir; o insanın, o gün aklı başına gelecektir, artık aklının başına gelmesinin kendisine ne yararı var ki! "...
Fəcr Suresi, 23. Ayet:
(21-23) "Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yer üst üste sarsıntılarla
dümdüz
edildiği zaman, Rabbinin hesaba çektiği, gönderdiği vahiyler tanık olarak saf saf dizildiği zaman, o gün cehennem de getirilmiştir; o insanın, o gün aklı başına gelecektir, artık aklının başına gelmesinin kendisine ne yararı var ki! "...
Taha Suresi, 105. Ayet:
(105-107) Sana dağlardan soruyorlar, de ki: “Rabbim onları savurdukça savuracaktır. Böylece onları
dümdüz
boş bir hâlde bırakacak. Orada bir çukur ve bir tümsek görmeyeceksin.” ...
Taha Suresi, 106. Ayet:
(105-107) Sana dağlardan soruyorlar, de ki: “Rabbim onları savurdukça savuracaktır. Böylece onları
dümdüz
boş bir hâlde bırakacak. Orada bir çukur ve bir tümsek görmeyeceksin.” ...
Taha Suresi, 107. Ayet:
(105-107) Sana dağlardan soruyorlar, de ki: “Rabbim onları savurdukça savuracaktır. Böylece onları
dümdüz
boş bir hâlde bırakacak. Orada bir çukur ve bir tümsek görmeyeceksin.” ...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
"Ve Bizim dağları yürüttüğümüz gün; ve sen yeryüzünü çırılçıplak/
dümdüz
göreceksin. Ve Biz onları bir araya topladık. Böylece onlardan hiçbir kimseyi bırakmadık. "...
Kəhf Suresi, 98. Ayet:
İki çağ sahibi dedi ki: “Sağlamca yapılan bu sözleşme Rabbimden bir rahmettir. Artık Rabbimin vaadi geldiği vakit de onu
dümdüz
yapacaktır. Rabbimin vaadi de haktır.” ...
Mülk Suresi, 22. Ayet:
Şimdi yüz üstü kapanarak yürüyen mi daha doğru gider, yoksa dosdoğru yolda
dümdüz
yürüyen mi? ...
İnfitar Suresi, 19. Ayet:
Din Günü, kimse kimseye efendilik yapamaz. Ve o gün; + {İnşikâk 1-5: gök yarıldığı, Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman; yeryüzü de
dümdüz
olduğu, içinde ne varsa attığı, boşaldığı ve Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman }...
İnşiqaq Suresi, 1. Ayet:
(1-5) {İnfitâr 19: Din Günü, kimse kimseye efendilik yapamaz. Ve o gün;} + gök yarıldığı, Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman; yeryüzü de
dümdüz
olduğu, içinde ne varsa attığı, boşaldığı ve Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman + {İnfitâr 19: buyruk, Allah'a aittir.}...
İnşiqaq Suresi, 2. Ayet:
(1-5) {İnfitâr 19: Din Günü, kimse kimseye efendilik yapamaz. Ve o gün;} + gök yarıldığı, Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman; yeryüzü de
dümdüz
olduğu, içinde ne varsa attığı, boşaldığı ve Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman + {İnfitâr 19: buyruk, Allah'a aittir.}...
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
(1-5) {İnfitâr 19: Din Günü, kimse kimseye efendilik yapamaz. Ve o gün;} + gök yarıldığı, Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman; yeryüzü de
dümdüz
olduğu, içinde ne varsa attığı, boşaldığı ve Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman + {İnfitâr 19: buyruk, Allah'a aittir.}...
İnşiqaq Suresi, 4. Ayet:
(1-5) {İnfitâr 19: Din Günü, kimse kimseye efendilik yapamaz. Ve o gün;} + gök yarıldığı, Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman; yeryüzü de
dümdüz
olduğu, içinde ne varsa attığı, boşaldığı ve Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman + {İnfitâr 19: buyruk, Allah'a aittir.}...
İnşiqaq Suresi, 5. Ayet:
(1-5) {İnfitâr 19: Din Günü, kimse kimseye efendilik yapamaz. Ve o gün;} + gök yarıldığı, Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman; yeryüzü de
dümdüz
olduğu, içinde ne varsa attığı, boşaldığı ve Rabbine kulak verdiği ve gerçekleştirildiği zaman + {İnfitâr 19: buyruk, Allah'a aittir.}...
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey özlərinə kitab verilənlər! Yanınızdakını (Tövratı və İncili) təsdiqedici olaraq endirdiyimizə ‘üzləri silməmişdən (
dümdüz
etməmişdən) beləcə onları arxalarına çevirməmişdən öncə və ya əshabi səbti (‘şənbə günü yasağı’nı tapdalayanları) lənətlədiyimiz kimi onları da lənətləməmişdən öncə’ iman edin. Allahın əmri edilmişdir (yerinə gəlmişdir)....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer üzü uzadılıb
dümdüz
olduğu zaman....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey Kitab verilmişlər! Üzləri sıyırıb (
dümdüz
edərək) arxalarına çevirməmişdən, yaxud şənbə əhlini lənətlədiyimiz kimi onları da lənətləməmişdən öncə yanınızda olanı təsdiqləyici (kimi) nazil etdiyimizə (Qurana) iman gətirin! Allahın əmri mütləq yerinə yetəcəkdir....
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
O gün Biz dağları hərəkətə gətirəcəyik. (O vaxt) yerin
dümdüz
olduğunu görəcəksən. Biz hamını bir yerə toplayacaq, onlardan heç birini (kənara) buraxmayacağıq....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer
dümdüz
ediləcəyi,...
Taha Suresi, 106. Ayet:
Beləliklə, bunu (yeri) hamar,
dümdüz
və bomboş hala salacaqdır....
Naziat Suresi, 14. Ayet:
Qəfildən onların hamısı
dümdüz
, boş bir yerdə olacaqlar....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer genişlənəcəyi (böyüyüb dağlarsız, dənizlərsiz,
dümdüz
olacağı) zaman,...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Belə deyildir (sizin güman etdiyiniz kimi deyil). Bu yer(in yüksəklikləri) ardıcıl bir–birinə çırpılıb parça–parça olacağı (və yer saf və
dümdüz
şəklə düşəcəyi) zaman...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Dağları hərəkət etdirəcəyimiz və yer üzünü bomboş və
dümdüz
bir halda görəcəyin günü bir düşün. Biz onları məhşərdə toplayarıq, onlardan heç birini buraxmarıq....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
Yer uzadılıb
dümdüz
edildiyi...
Kəhf Suresi, 47. Ayet:
Və Bizim dağları hərəkətə gətirdiyimiz gün; və sən yer üzünü çıplaq/
dümdüz
görəcəksən. Və Biz onları bir yerə yığdıq. Beləcə, onlardan heç kimi [kənarda] qoymadıq....
Taha Suresi, 106. Ayet:
Beləliklə, onları
dümdüz
boş bir hala gətirəcək. ...
Cin Suresi, 16. Ayet:
Və əgər onlar həqiqətən o yolda
dümdüz
getsəydi, əlbəttə onlara, özlərini saflaşdırmaq üçün bol su verərdik. ...
İnfitar Suresi, 19. Ayet:
Din günündə heç kim heç kimə ağalıq edə bilməz. Və o gün; Gök yarıldığı, Rəbbinə qulaq verdiyi və haqq olduğu zaman; yer üzü də
dümdüz
olduğu, içində olan nə varsa atdığı, boşaldığı və Rəbbinə qulaq verdiyi və haqq olduğu zaman hökm Allaha məxsusdur....
İnşiqaq Suresi, 3. Ayet:
yer üzü də
dümdüz
olduğu, ...
Fəcr Suresi, 21. Ayet:
Qətiyyən sizin fikirləşdiyiniz kimi deyil! Yer üst-üstə sarsıntılarla
dümdüz
olanda, ...