4. |
bi-hâ
Yunus Suresi, 25. Ayet: Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri doğru, muhkem, güvenli yola, İslâmî hayata sevkederken, insanları hukukun üstün, hakkın ve adâletin belirleyici güç, barışın hakim olduğu, güvenli bir dünyaya, selâmet yurduna, cennete davet ediyor....
Həcc Suresi, 5. Ayet: Ey İnsanlar! Ölümden sonra kalkış (olgusun)dan şüphedeyseniz, o zaman, (hatırlayın ki,) Biz, gerçekten de sizi(n her birinizi) topraktan, sonra bir döl suyu damlasından, sonra döllenmiş hücreden, sonra (temel unsurları ve istidatlarıyla) tamamlanmış ama (bütün ögeleriyle) henüz tamamlanmamış bir ceninden yarattık ki, size (menşeinizi böylece) açıklayalım. Ve (doğmasını) dilediğimizin, (annesinin) rahminde (Bizce) belirlenmiş bir süre için kalmasını sağlarız; sonra sizi çocuk olarak dünyaya getir...
Səcdə Suresi, 12. Ayet: İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsileri, suçluları, günahkârları, Rablerinin huzurunda başları öne eğilmiş olarak:
'Ey Rabbimiz, gördük, akıllandık ve dinliyoruz. Şimdi bizi dünyaya geri gönder de, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirelim, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayalım, yerinde, haklı çıkış...
Fatir Suresi, 11. Ayet: Allah sizi topraktan yarattı. Sonra sizi bir katre sıvıdan, spermden, yumurtadan üretti. Sonra sizi iki ayrı cins halinde yaratarak, evli çiftler durumuna getirdi. O’nun bilgisi, planı, iradesi dışında hiçbir dişi ne hamile kalır, ne doğurur. Dünyaya gelmiş birisine ömür verilmesi, ömrünün uzatılması; ömründen kısaltılma da mutlaka bir kitapta, kütükte, bilgi işlem merkezinde, Levh-i Mahfuz’da yazılıdır. Hiçbir şey tesadüfî değildir. Bunun icrası, Allah’a çok kolaydır....
Zümər Suresi, 58. Ayet: Veya azâbı gördüğünde:
'Keşke benim için bir kez dünyaya dönmek mümkün olsaydı, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlerden, idarecilerden, askerî erkândan ve müslümanlardan olurdum.' ...
Şura Suresi, 44. Ayet: Allah kimin hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, artık bundan sonra onu hiç kimse koruyamaz, ona hiç kimse yardım edemez. Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, inkârda, isyanda ısrar eden zâlimlerin, azâbı gördükleri zaman:
'Dünyaya dönecek bir yol, bir çıkış yolu var mı?' dediklerini göreceksin....
Hədid Suresi, 13. Ayet: Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafık erkeklerin ve münafık kadınların, iman edenlere:
'Bizi bekleyin, bizimle ilgilenin de, ışığınızdan, nurunuzdan biz de biraz faydalanalım' diyecekleri gün, onlara:
'Geriye, arkanıza, dünyaya dönün, dönmeniz mümkünse eğer, işlediğiniz amellerde ışıklar, nurlar arayın' denir. Nihayet onların aralarına içinde rahmet, dışında azap olan, kapısı bulunan, bir sur çekilir....
Mümtahinə Suresi, 12. Ayet: Ey Peygamber! Mümin hanımlar, Allah’a hiçbir sûrette ortak tanımamak hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, hiç yoktan yalan uydurup iftira atmamak, bulduğu bir çocuğu, kocasına isnat etmemek veya gayr-ı meşrû bir çocuk dünyaya getirip onu kocasına mal etmemek, senin kendilerine emredeceğin meşrû olan herhangi bir konuda sana karşı gelmemek hususlarında sana biat etmeye geldiklerinde, sen de onların biatlarını kabul et ve onlar için Allah’tan af dile! Çünkü Allah gafurdur, rah...
Mümtahinə Suresi, 13. Ayet: Ey iman nimetine kavuşanlar, kendilerine Allah’ın gazap ettiği milletlerle, yahudilerle dostluklar, ittifaklar kurmayın. İşlerinizin idaresini onlara bırakarak, onları kendinize hâkim hale getirmeyin. Onlar, kâfirlerin, kabirdekilerin dünyaya dönüşlerinden, yeniden diriltilmelerinden ümit kestikleri gibi, bile bile Muhammed’e, Kur’ân’a iman etmemeleri sebebiyle âhiretteki, ebedî yurttaki nasiplerinden, lütuf ve rahmetten, kurtuluştan ümit kesmişlerdir....
Əsr Suresi, 2. Ayet: İmanla güvene kavuşmadıkça, müslümanca yaşayıp kin, nefret ve ihtiraslarını yenmedikçe, Peygamberin sorumluluğuna eş görevler yapmadıkça, hakkı, sorumluluğu ve sabrederek mücadeleye devamı, birliği birbirlerine tavsiye etmedikçe, âhireti unutarak dünyaya bağlanıp, şeytanî güçlerle işbirliğine devam ettikçe insanlar, müslümanlar elbette zarardadır, hüsrandadır....
Əraf Suresi, 176. Ayet: İstəsəydik, o ayələrlə onu, əlbəttə, ucaldardıq. Lakin o, dünyaya bağlanıb qaldı, öz həvasına uydu. Onun halı elə bir köpəyə bənzəyir ki, üstünə getsən də, dilini çıxarıb ləhləyər, öz başına buraxsan da dilini çıxarıb ləhləyər. Bu, ayələrimizi yalan sayan qövmün halıdır. İndi onlara bu qissələri danış ki, düşünsünlər....
|