Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 2. Ayet:
Allahdan başqa heç bir ilah yoxdur! O,
daima
diridir, bütün məxluqatı idarə edəndir....
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göylərdə və yerdə nə varsa, hamısı Onundur! Din (itaət) də
daima
Ona aiddir. Elə isə, siz Allahdan başqasındanmı qorxursunuz?...
Qaf Suresi, 32. Ayet:
Bu, sizə vəd olunandır! Cənnət
daima
Allaha yönələn, özünü (günahlardan) qoruyan,...
Maidə Suresi, 42. Ayet:
Yalan uydurmaq üçün diqqətlə dinləyirlər və
daima
suh ilə anlaşırlar. Əgər onlar sənin yanına gəlsələr, aralarında hökm et, ya da onlardan üz döndər. Əgər onlardan üz döndərsən, sənə heç bir zərər verə bilməzlər. Əgər qərar versən, onların arasında ədalətlə hökm et. Şübhəsiz ki, Allah ədalətli olanları sevir....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Anlaşmalarını bozmalarından dolayı onlara lanet ettik ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri bağlamlarından kopararak çarpıtıyorlar, öğütlendikleri şeyden nasiplenmeyi unuturlar, içlerinden çok azı hariç,
daima
onların hainlik ettiklerini görürsün. Yine de vazgeç ve yaptıklarına aldırma. Kuşkusuz Allah, iyi davrananları sever....
Əhzab Suresi, 70. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a takvalı davranın ve
daima
doğruyu söyleyin;...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek nerede ise gözlerini kapıverecek önlerini aydınlattımı ışığında yürüyorlar, karanlık üzerlerine çöktü mü dikilip kalıyorlar, Allah dilemiş olsa idi elbet işitmelerini görmelerini de alıverirdi, şüphe yok ki Allah her şeye kadir,
daima
kadirdir...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek
daima
seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Adem daha sonra Rabbinden bazı sözler öğrendi (ve onlarla Rabbine tevbe etti), Rabbi de onun tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri
daima
kabul edendir ve çok rahmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Adem, Rabbi'nden emirler aldi; onlari yerine getirdi. Rabb'i de bunun uzerine tevbesini kabul etti. Suphesiz o tevbeleri
daima
kabul edendir, merhametli olandir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Adem, Rabbi'nden emirler aldı; onları yerine getirdi. Rabb'i de bunun üzerine tevbesini kabul etti. Şüphesiz o tevbeleri
daima
kabul edendir, merhametli olandır....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Adem, Rabbinden emirler aldı, onları yerine getirdi. Bunun üzerine, Rabbi de tevbesini kabul etti. Nitekim O, tevbeleri
daima
kabul eden ve merhametli olandır....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa milletine «Ey milletim! Buzagiyi tanri olarak benimsemekle kendinize yazik ettiniz. Yarataniniza tevbe edin, tevbe etmeyenlerinizi oldurun, bu Yarataniniz katinda sizin icin hayirli olur; O
daima
tevbeleri kabul ve merhamet eden oldugu icin tevbenizi kabul eder,» demisti....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa milletine 'Ey milletim! Buzağıyı tanrı olarak benimsemekle kendinize yazık ettiniz. Yaratanınıza tevbe edin ve nefislerinizi öldürün, bu Yaratanınız katında sizin için hayırlı olur; O
daima
tevbeleri kabul ve merhamet eden olduğu için tevbenizikabul eder' demişti....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa kavmine: -Ey halkım! Siz buzağıyı ilah edinerek kendinize yazık ettiniz. Hemen yaratıcınıza tevbe edip, nefislerinizin hakkından geliniz. Böyle yapmanız, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır, o
daima
tevbeleri kabul eden ve acıyan olduğu için tevbenizi kabul eder, demişti....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağının altında, size verdiğimizi kuvvetle tutun, onda bulunanları
daima
hatırlayın, umulur ki, korunursunuz (demiştik de);...
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağının altında, size verdiğimizi kuvvetle tutun, onda bulunanları
daima
hatırlayın, umulur ki, korunursunuz (demiştik de);...
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Biz bir âyetden her neyi nesih veya insah edersek ondan daha hayırlısını yahut mislini getiririz, bilmez misin ki Allah her şey'e kadir,
daima
kadirdir...
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehli kitabdan bir çoğu arzu etmektedir ki sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etseler: hak kendilerine tebeyyün ettikten sonra sırf nefsaniyetlerinden, hasedden, şimdi siz afv ile safh ile davranın tâ Allah emrini verinceye kadar, şüphe yok ki Allah her şeye kadir,
daima
kadirdir...
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
Hani İbrahim, Beyt-i Şerifin temellerini yükseltiyordu da İsmail ile birlikte (şöyle duâ ediyorlardı): «Ey Rabbimiz! Bunu kabul buyur bizden, şüphesiz ki
daima
İşiten, hakkıyla bilen ancak Sensin....
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
ve o vakit ki İbrahim beyitten temelleri yükseltiyordu İsmaille birlikte şöyle dua ettiler: Ey bizim Rabbımız kabul buyur bizden,
daima
işiten,
daima
bilen sensin ancak sen...
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
Ve o zaman ki, İbrahim Beyt'in temellerini yükseltiyordu. İsmail ile birlikte şöyle dua ettiler: «Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur. Çünkü
daima
işiten,
daima
bilen Sensin ancak Sen!...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
«ORabbimiz! Ikimizi Sana teslim olanlardan kil, soyumuzdan da Sana teslim olanlardan bir ummet yetistir. Bize ibadet yollarimizi goster, tevbemizi kabul buyur, cunku tevbeleri
daima
kabul eden, merhametli olan ancak Sensin"....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
'Rabbimiz! İkimizi Sana teslim olanlardan kıl, soyumuzdan da Sana teslim olanlardan bir ümmet yetiştir. Bize ibadet yollarımızı göster, tevbemizi kabul buyur, çünkü tevbeleri
daima
kabul eden, merhametli olan ancak Sensin'....
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
'Rabbimiz! Onlara (neslimize) de içlerinden bir peygamber gönder ki, kendilerine senin âyetlerini okusun ve kendilerine Kitâb’ı ve hikmeti (Kitabdaki hükümleri) öğretsin ve onları (günahlardan) temizlesin! Muhakkak ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!'...
Bəqərə Suresi, 138. Ayet:
Siz de Allah’ın ortaya koyduğu tabiî renklere boyanın, insan yaratılışına uygun, İslâmî ilkeleri ve değerler manzumesini hayata geçirin. Allah’tan başka kim, insan fıtratına uygun en güzel boyayı, insan tabiatına en uygun değerleri ortaya koyabilir. Biz
daima
, yalnız O’nu ilâh tanıyor, candan müslümanlar olarak O’na bağlanıyor, saygıyla O’na kulluk ve ibadet ediyoruz....
Bəqərə Suresi, 147. Ayet:
Hak dâima Rabbin katındandır. Artık şüpheye düşenlerden olma sakın!....
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
(159-16) 0 Gercekten indirdigimiz belgeleri ve dogru yolu Kitab'da insanlara acikladiktan sonra, gizleyen kimseler var ya, onlara hem Allah lanet eder, hem lanetciler lanet eder, ancak tevbe edenler, islah olanlar ve gercegi ortaya koyanlar mustesna; iste onlarin tevbesini kabul ederim. Ben, tevbeleri
daima
kabul ve merhamet edenim....
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
(159-160) İndirdiğimiz belgeleri ve doğru yolu Kitab'da insanlara açıkladıktan sonra, gizleyen kimseler var ya, onlara hem Allah lanet eder, hem lanetçiler lanet eder, ancak tevbe edenler, ıslah olanlar ve gerçeği ortaya koyanlar müstesna; işte onların tevbesini kabul ederim. Ben, tevbeleri
daima
kabul ve merhamet edenim....
Bəqərə Suresi, 160. Ayet:
(159-16) 0 Gercekten indirdigimiz belgeleri ve dogru yolu Kitab'da insanlara acikladiktan sonra, gizleyen kimseler var ya, onlara hem Allah lanet eder, hem lanetciler lanet eder, ancak tevbe edenler, islah olanlar ve gercegi ortaya koyanlar mustesna; iste onlarin tevbesini kabul ederim. Ben, tevbeleri
daima
kabul ve merhamet edenim....
Bəqərə Suresi, 160. Ayet:
(159-160) İndirdiğimiz belgeleri ve doğru yolu Kitab'da insanlara açıkladıktan sonra, gizleyen kimseler var ya, onlara hem Allah lanet eder, hem lanetçiler lanet eder, ancak tevbe edenler, ıslah olanlar ve gerçeği ortaya koyanlar müstesna; işte onların tevbesini kabul ederim. Ben, tevbeleri
daima
kabul ve merhamet edenim....
Bəqərə Suresi, 160. Ayet:
Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıkça ortaya koyanlar lânetlenmekten kurtulmuşlardır. Ben onların tevbesini kabul edenim ve ben tevbeleri
daima
kabul edenim, merhamet edenim....
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
O size dâimâ kötülük ve çirkin iş (yapmanızı), Allâh hakkında bilmediğiniz şeyler söylemenizi emreder....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Kullarım sana beni sordukları zaman, benim kendilerine
daima
yakın olduğumu söyle. Bana dua ettiği vakit, dua edenin duasını kabul ederim, dileğini yerine getiririm. O halde kullarım da benim davetime uysunlar, bana imân etsinler. Umulur ki, doğru, huzurlu ve aydınlık yolu bulurlar....
Bəqərə Suresi, 194. Ayet:
Haram ay, haram aya bedeldir. Hürmetler karşılıklıdır. Onun için kim sizin üzerinize saldırırsa siz de, tıbkı onların üstünüze saldırdıkları gibi, ona saldırın. (Fakat dâima) Allahdan korkun ve bilin ki şübhesiz Allah takvaa saahibleriyle beraberdir. ...
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda mallarınızı harcayın. Kendinizi tehlikeye atmayın. (Dâima da) iyilik edin. Allah muhakkak iyilik edenleri sever. ...
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Ama insanlar arasında öylesi de var ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendisini feda eder: Allah ise, kullarına karşı
daima
şefkatlidir....
Bəqərə Suresi, 209. Ayet:
O hâlde, size apaçık deliller geldikten sonra eğer (İslâm’a tamâmen girmekten)saparsanız, artık bilin ki şübhesiz Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Bəqərə Suresi, 209. Ayet:
Size açık açık deliller geldikten sonra yine (hak yoldan) kayarsanız, bilin ki Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
(Ama), sizden önce gelip geçen (mümin)ler gibi sıkıntı çekmeden cennete girebileceğinizi mi zannediyorsunuz? Onların başına öyle ezici sıkıntılar ve katlanılmaz darlıklar geldi ki ve öylesine sarsıldılar ki, müminlerle birlikte Elçi de: "Allah'ın yardımı ne zaman gelecek?" diye feryat ediyordu. Gözünüzü açın, Allah'ın yardımı (
daima
) yakındır!...
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Dünya ve âhiret hakkında (lehinize olanı düşünün)! Hem sana yetimlerden soruyorlar. De ki: 'Onlar hakkında ıslahta bulunmak (onları yüzüstü bırakmaktan) daha hayırlıdır.' O hâlde (nafakalarınızı birleştirerek) onlarla bir arada yaşarsanız, artık (onlar sizin) kardeşlerinizdir. Allah, (onlar hakkında) bozgunculuk edeni, ıslâh edenden ayırır. Hâlbuki Allah dileseydi elbette sizi zora koşardı. Şübhe yok ki Allah, Azîz (dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Dünyâ ve âhiret hakkında(ki işleri düşünesiniz). Ve sana öksüzlerden soruyarlar. De ki: "Onları(n durumlarını) düzeltmek hayırlıdır. Eğer onlara karışır(onlarla bir arada yaşar)sanız (onlar) sizin kardeşlerinizdir. Allâh, bozanı düzeltenden ayırır. Allâh dileseydi sizi zora sokardı. Şüphesiz Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana, kadinlarin aybasi hali hakkinda da sorarlar, de ki: «O bir ezadir". Aybasi halinde iken kadinlardan el cekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklasmayin. Temizlendikleri zaman, Allah'in size buyurdugu yoldan yaklasin. Allah suphesiz
daima
tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana, kadınların aybaşı hali hakkında da sorarlar, de ki: 'O bir ezadır (rahatsızlıktır)'. Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman, Allah'ın size buyurduğu yoldan yaklaşın. Allah şüphesiz
daima
tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana, kadınların adet halinden de soruyorlar. De ki: -O bir ezadır, adet halinde iken kadınlardan uzak durun, temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman Allah’ın size buyurduğu yoldan yaklaşın. Allah, şüphesiz
daima
tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever....
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
Boşanmış kadınlar ise kendi kendilerine üç hayız müddeti beklerler. Artık (o kadınlar) Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorlarsa, (bir başkasıyla evlenmek için)rahimlerinde Allah’ın yarattığını (çocuk veya hayzı) gizlemeleri kendilerine helâl olmaz. Eğer kocaları (bu durumu) düzeltmek isterlerse, bu (bekleme süresi)nin içinde onları geri almaya daha çok hak sâhibidirler. (Kocalarının) onlar üzerinde örfe uygun olan (haklar)ı gibi, onların da (kocaları üzerinde hakları) vardır. Fakat erkekler içi...
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
(Bekleme süresi içindeki kadınlara), onlarla evlenme istediğinizi ima etmenizde veya kendi içinizde (böyle bir arzuyu) gizlemenizde sizin üzerinize günah yoktur. Allah, sizin onları
daima
hatırlayacağınızı bildi. Fakat onlara (örf ve adete uygun) bir söz söylemeniz hariç (üstü kapalı evlenme isteğiniz dışında), sakın onlarla gizlice sözleşmeyin. Farz olan bekleme süresi sona erinceye kadar nikâh akdine azmetmeyin. Ve Allah'ın, içinizde olanı bildiğini bilin! Artık O'ndan sakının. Allah'ın, Gafûr...
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
Böyle dul kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı bir biçimde çıtlatmanızda veya gönlünüzde tutmanızda size bir vebal yoktur. Allah biliyor ki, siz onları aklınızdan çıkarmayacaksınız. Fakat onlarla gizlice randevulaşmayın. Meşrû bir şekilde, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun konuşmanızda bir beis yoktur. Yazarak tesbit ettiğiniz, yazılı kanundaki farz olan iddet, bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikâh akdine kesin karar vermeyin. Allah’ın, gönlünüzdekini bildiğini bilin. Onun azâbından k...
Bəqərə Suresi, 240. Ayet:
Ve sizden vefât edip de geride zevceler bırakacak (durumda) olanlar var ya,(onlara) zevceleri için (evden) çıkarılmadan, bir yıl müddetince faydalanmayı vasiyet etme(borcu) vardır. Fakat (kendiliklerinden) çıkarlarsa, kendileri hakkında örfe uygun olarak yaptıklarında artık size bir günah yoktur. Allah ise, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Bəqərə Suresi, 240. Ayet:
İçinizden ölüp geriye eşler bırakan(erkek)ler eşlerinin, (evlerinden) çıkarılmadan bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyyet etsinler. Şâyet kendileri çıkarlarsa, onların, kendileri hakkında uygun olanı yapmalarında sizin için bir günâh yoktur. Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, başka tanrı yok ancak o,
daima
yaşıyan,
daima
duran tutan hayy-ü kayyum o, ne gaflet basar onu ne uyku, göklerdeki ve yerdeki hep onun, kimin haddine ki onun izni olmaksızın huzurunda şafaat edecek? Onların önlerinde ne var arkalarında ne var hepsini bilir, onlar ise onun dilediği kadarından başka ilm-i ilahîsinden hiç bir şey kavrıyamazlar, onun kürsîsi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüb gözetmek ona bir ağırlık da vermez. O öyle ulu, öyle büyük azametlidir....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah'dan başka hiç bir tanrı yoktur. O,
daima
yaşayan,
daima
duran, bütün varlıkları ayakta tutandır. O'nu ne gaflet basar, ne de uyur. Göklerdeki ve yerdeki herşey O'nundur. O'nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun hükümdarlığı, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüp gözetmek, ona bir ağırlık da vermez. O, çok ulu ve çok bü...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O
daima
diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok y...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allâh, ki O'ndan başka tanrı yoktur, dâimâ diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefâat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır (O yüce padişah, göklere, yere, bütün kâinâta hükmetmektedir). Onları koru(yup gözet)mek, kend...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Ve hani İbrâhîm: 'Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!' demişti. (Rabbi ise:) 'Yoksa inanmadın mı?' buyurdu. (İbrâhîm:) 'Hayır (inandım), fakat kalbimin mutmain olması için (istiyorum)' dedi. (Bunun üzerine Rabbi) buyurdu ki: 'Öyle ise kuş(lar)dan dört tâne yakalayıp onları kendine alıştır, sonra (onları kesip parçala,) her bir dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır, (bak nasıl) koşarak sana geleceklerdir!' Artık bil ki şübhesiz Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün ge...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
İbrâhim de bir zaman: "Rabbim, ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!" demişti. (Allâh); "İnanmadın mı?" dedi, (İbrâhim): "Hayır (inandım), fakat kalbim kuvvet bulsun diye (görmek istiyorum) dedi. "O halde kuşlardan dördünü tut, onları kendine çek (kendine alıştır), sonra her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra onları kendine çağır; koşarak sana gelecekler. Bil ki, Allâh dâimâ üstün, hüküm ve hikmet sâhibidir" dedi....
Ali-İmran Suresi, 2. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
lâ ilâhe
: ilâh yoktur
3.
(lâ ).....illâ
: ...'den başka (yoktur)
4.
huve
: O
Ali-İmran Suresi, 2. Ayet:
Allâh ki, O'ndan başka tanrı yoktur, dâimâ diri ve (yaratıklarını) koruyup yöneticidir....
Ali-İmran Suresi, 3. Ayet:
(3-4) (O,) sana Kitâb’ı (Kur’ân’ı), kendinden öncekileri (diğer kitabları) tasdîk edici olarak hak ile indirdi; daha önce de, insanlara bir hidâyet olarak Tevrât ile İncîl’i indirdi, böylece Furkan’ı (hak ile bâtılı ayıran bütün kitabları) indirdi. Şübhesiz Allah’ın âyetlerini inkâr edenler yok mu, onlar için pek şiddetli bir azab vardır. Hâlbuki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, intikam sâhibi (yapılan haksızlıkları cezâsız bırakmayan)dır....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
(3-4) (O,) sana Kitâb’ı (Kur’ân’ı), kendinden öncekileri (diğer kitabları) tasdîk edici olarak hak ile indirdi; daha önce de, insanlara bir hidâyet olarak Tevrât ile İncîl’i indirdi, böylece Furkan’ı (hak ile bâtılı ayıran bütün kitabları) indirdi. Şübhesiz Allah’ın âyetlerini inkâr edenler yok mu, onlar için pek şiddetli bir azab vardır. Hâlbuki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, intikam sâhibi (yapılan haksızlıkları cezâsız bırakmayan)dır....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
Doğruyu eğriden, hakkı batıldan ayırd eden Furkanı da indirdi. Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere pek çetin bir azap vardır. Öyle ya, Allah
daima
azîzdir (mutlak galiptir, mazlumların) intikamını alır....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
Daha önce, insanlara yol gösterici olarak, Furkan(doğruyu ve eğriyi birbirinden ayırdeden Kitap)ı da indirdi, Muhakkak ki Allâh'ın âyetlerini tanımayanlar için çetin bir azâb vardır. Allâh dâimâ üstündür ve öc alandır....
Ali-İmran Suresi, 6. Ayet:
Sizi (ana) rahimler(in)de nasıl dilerse (öyle) şekillendiren O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur; (O,) Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Ali-İmran Suresi, 18. Ayet:
Allah, adâleti kaim kılarak kendisinden başka ilâh olmadığına şâhidlik etti; melekler ve ilim sâhibleri de (adâletle kaim olarak buna şâhidlik ettiler). O’ndan başka ilâh yoktur;(O,) Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Ali-İmran Suresi, 31. Ayet:
De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı bağışlasın; Allah,
daima
bağışlayan ve esirgeyendir....
Ali-İmran Suresi, 62. Ayet:
Doğrusu bu, (Îsâ hakkında anlatılan) elbette gerçek kıssadır. Ve Allah’dan başka hiçbir ilâh yoktur! Muhakkak ki Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ise, ancak Allah’dır....
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
Ey iman edenler! Siz Müslümanlardan başkasını sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size şer ve fesat çıkarmada ellerinden geleni bırakmazlar. Dâima sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Size olan düşmanlıkları, zaten ağızlarından taşıp meydana çıkmıştır. Kalplerinin gizlediği düşmanlık ise daha fazladır. Âyetlerimizi size iyice açıkladık. (Eğer akıllarınızı kullanırsanız, onlardan yararlanırsınız)....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım, yalnız
daima
galip ve hikmet sahibi olan Allah katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Çünki Allah, bu (yardımı)nı size sâdece bir müjde olsun ve kalbleriniz onunla mutmain olsun diye yaptı. Yoksa zafer, ancak Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli) olan Allah katındandır....
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
Allâh bu(yardım va'di)ni sırf size müjde olsun ve kalbleriniz bununla güven bulsun diye yaptı. Yardım, yalnız, dâimâ gâlib, hüküm ve hikmet sâhibi Allâh katındandır....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
Uhut’ta iki ordu karşılaştığı gün, sizden uzaklaşarak, başına buyruk hareket edenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan yerlerinden kaydırdı, ayırdı. Yine de Allah onları sorgusuz sualsiz affetti. Allah kullarını
daima
koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır....
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar (ulûl elbab, lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri), ayaktayken, otururken, yan üstü yatarken (
daima
) Allah'ı zikrederler. Ve göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler (ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen bunları bâtıl olarak (boşuna) yaratmadın. Sen Subhan'sın, artık bizi ateşin azabından koru....
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Sağ duyulular o kimselerdir ki, ayakta iken, otururken ve yatarken (dâima) Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında Allah’ın varlığını isbat için iyice düşünürler ve şöyle derler: “-Ey Rabbimiz, sen bunları boşuna yaratmadın. Sen batıl şey yaratmaktan münezzehsin (berîsin). Artık bizi cehennem ateşinden koru....
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Ey iman edenler! Sabredin! Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin! Cihad için
daima
hazırlıklı ve uyanık bulunun! Ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki felâh bulup başarıya eresiniz....
Nisa Suresi, 16. Ayet:
Icinizden zina eden iki kimseye eziyet edin, tevbe edip duzeltirlerse onlari birakin, Dogrusu Allah tevbeleri
daima
kabul ve merhamet eder....
Nisa Suresi, 16. Ayet:
İçinizden zina eden iki kimseye eziyet edin, tevbe edip düzeltirlerse onları bırakın. Doğrusu Allah tevbeleri
daima
kabul ve merhamet eder....
Nisa Suresi, 16. Ayet:
Sizlerden zina edenlerin ikisine de eziyet edin. Eğer tevbe edip kendilerini düzeltirlerse, onları cezalandırmaktan vazgeçin. Çünkü Allah, tevbeleri kabul eden,
daima
merhamet edendir....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve
daima
böbürlenip duran kimseyi sevmez....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın; Allah kendini beğenen ve
daima
böbürlenip duran kimseyi sevmez....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allaha ibâdet edin, ona hiç bir şey'i eş tutmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, sağ ellerinizin mâlik olduğu kimselere (memlûklerinize) iyilik edin. Allah, kendini beğenen ve dâima böbürlenen kimseyi sevmez. ...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler, sizler sarhoş ve zihinsel uyuşukluk halindeyken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de, yolları mescitten geçenler hariç, gusledinceye kadar namaza, mescide yaklaşmayın. Eğer hasta, yaralı olur veya yolculukta bulunursanız yahut herhangi biriniz ayakyolundan gelirse veya hanımlarınızla ilişkiye girmiş, su da bulamamışsanız, o zaman abdest alma veya gusul etme niyetiyle temiz bir toprakla teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi-kollarınızı meshedin, namazınızı kılın. Al...
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey Kitab verilenler! Yuzleri silip arkaya cevirerek enseler gibi dumduz yapmadan, yahut cumartesi gunculeri lanetledigimiz gibi lanetlemeden once, elinizdeki Kitab'i tasdik ederek indirdigimiz Kuran'a inanin; Allah'in emri
daima
yapilagelmistir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey Kitap verilenler! Yüzleri silip arkaya çevirerek enseler gibi dümdüz yapmadan, yahut cumartesi güncüleri lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakini tasdik ederek indirdiğimiz Kuran'a inanın; Allah'ın emri
daima
yapılagelmiştir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey kendilerine kitap verilenler, gelin o beraberinizdekini doğrulamak üzere indirdiğimiz bu kitaba, biz bir takım yüzleri silip de enselerine çevirmeden veya onları cumartesi yasağını çiğneyenleri lanetlediğimiz gibi, lanetlemeden önce iman edin! Yoksa Allah'ın emri
daima
yerine gelmiştir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey kitab verilenler; Biz bir takım yüzleri silip de enselerine çevirmezden veya onları Ashab-ı Sebit'i la'netlediğimiz gib la'netlemezden önce, gelin de elinizdekini doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin. Allahın emri
daima
yapılagelmiştir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey kitap verilenler, yanınızdakini doğrulayıcı olarak indirdiğimiz Kitab'a inanın. Bazı yüzleri silip arkalarına döndürmeden ya da cumartesi adamlarını lanetlediğimiz gibi onları da lânetlemeden önce buna inanın. Hatırlayın ki Allah'ın emri
daima
yapılagelmiştir....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar! Allah
daima
üstün ve hakîmdir....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir ateşe sokacağız; onların derileri pişip acı duymaz hale geldikçe, derilerini başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar! Allah
daima
üstün ve hakîmdir....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
Şübhesiz ki âyetlerimizi inkâr edenler yok mu, onları ileride bir ateşe atacağız! Ne zaman derileri (yanıp) pişse, azâbı (iyice) tatsınlar diye onları, ondan başka derilerle değiştireceğiz. Muhakkak ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
O âyetlerimizi inkâr edenleri yakında bir ateşe sokacağız, derileri piştikçe azâbı tadsınlar diye onlara başka deriler vereceğiz! Şüphesiz Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz her peygamberi ancak, Allah'in izniyle, itaat olunmasi icin gonderdik. Onlar, kendilerine yazik ettiklerinde, sana gelip Allah'tan magfiret dileseler ve Peygamber de onlara magfiret dileseydi, Allah'in tevbeleri
daima
kabul ve merhamet eden oldugunu gorurlerdi....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz her peygamberi ancak, Allah'ın izniyle, itaat olunması için gönderdik. Onlar, kendilerine yazık ettiklerinde, sana gelip Allah'tan mağfiret dileseler ve Peygamber de onlara mağfiret dileseydi, Allah'ın tevbeleri
daima
kabul ve merhamet eden olduğunu görürlerdi....
Nisa Suresi, 99. Ayet:
İşte bunları, Allah’ın affetmesi umulur. Allah çok affedicidir, kullarını
daima
koruma kalkanına alır....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
O halde sen müminler arasında iken onlara namazda imamlık yapacaksan, (yalnızca) bir bölümünün, silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza durmalarına izin ver. Onlar namazlarını bitirdikten sonra, namazlarını eda etmemiş olan diğer gurubun her türlü tehlikeye karşı hazır vaziyette ve silahlarını kuşanmış olarak gelip seninle namaza durmaları sırasında size koruyuculuk yapsınlar; (çünkü) hakikati inkara şartlanmış olanlar sizin silahlarınızı ve teçhizatınızı unutup bırakmanızı isterler ki ani bi...
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (
daima
) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (
daima
) Allah'ı anın. Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdır....
Nisa Suresi, 107. Ayet:
(İşledikleri günahlarla) kendilerine hıyânet edenler hakkında mücâdele etme! Muhakkak ki Allah, dâimâ ihânet eden günahkâr kimseleri sevmez....
Nisa Suresi, 125. Ayet:
Bütün benliğini Allaha teslim eden,
daima
iyilik yapan ve her türlü batıldan yüz çeviren İbrahimin inanç sistemine Allahın onu sevgisiyle yücelttiğini görerek uyan kişiden daha iyi iman sahibi kim vardır?...
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (
daima
) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın, kocasının kurulu aile düzenini bozmasından yahut kendisine ilgisiz davranmasından endişe ederse, boşanmaksızın aralarında bir anlaşma yaparak evliliklerini devam ettirmelerinde, sosyal ilişkilerini yeniden düzenlemelerinde, geliştirmelerinde onlara günah yoktur. Sulh, ayrılmaktan ve geçimsiz yaşamaktan
daima
hayırlıdır. Nefisler ihtiraslı davranmaya her zaman hazırlıklıdır. Eğer iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarınıza, ilişki...
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın kocasının geçimsizliğinden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, aralarında bir sulh yapmalarında onlara günah yoktur. Sulh (
daima
) hayırlıdır. Zaten nefisler kıskançlığa hazırdır. Eğer iyi geçinir ve Allah'tan korkarsanız şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Ve eğer bir kadın, kocasının huysuzluğundan, yahut kendisinden yüz çevirmesinden korkarsa, anlaşma ile aralarını düzeltmelerinde ikisine de günâh yoktur. Barış dâimâ iyidir. Zaten nefisler cimriliğe hazır duruma getirilmiştir (insanın mayasında cimrilik vardır). Eğer güzel geçinir, (kötülükten) sakınırsanız, Allâh yaptıklarınızı haber alır (yaptığınız güzel işler boşa gitmez)....
Nisa Suresi, 135. Ayet:
Ey inananlar, Allah için
daima
adâleti tam yerine getirin ve tanıklığı o yolda yapın, hattâ kendi aleyhinize, yahut anayla babanın ve yakınların aleyhine bile olsa. Hattâ zengin, yahut yoksul bile olsa, çünkü Allah ikisine de sizden daha ziyade sahiptir, sizden daha fazla korur onları ve siz, adâleti icra ederken nefsinizin dileğine uymayın. Bir tarafı gözeterek hüküm verir, yahut birinden yüz çevirirseniz bilin ki Allah, şüphe yok, yaptıklarınızın hepsinden haberdardır....
Nisa Suresi, 158. Ayet:
Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, aziz (
daima
üstün)dir, hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 158. Ayet:
Bil'akis Allah, onu kendi (katı)na yükseltti. Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Nisa Suresi, 158. Ayet:
Hayır, Allâh onu kendisine yükseltti. Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Nisa Suresi, 165. Ayet:
Bunlar artık insanların peygamberlerden sonra Allah'a karşı ileri sürecekleri bir özürleri olmasın diye, hep rahmet müjdecileri ve azap habercileri olarak gönderilmiş peygamberlerdir. Allah,
daima
güçlüdür, hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 165. Ayet:
(Biz) müjdeleyiciler ve (aynı zamanda) korkutucular olarak nice peygamberler(gönderdik) ki, o peygamberlerden sonra, insanların Allah’a karşı bir delil(ler)i(ma'zeretleri) olmasın! Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Maidə Suresi, 7. Ayet:
(
Daima
) hatırlayın, Allahın size bahşettiği nimetleri ve "Duyduk ve itaat ettik!" dediğinizde Allaha karşı altına girdiğiniz kesin taahhüdü. O halde, Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun: şüphe yok ki Allah, (insanların) kalpler(in)de olanı kesinlikle bilir....
Maidə Suresi, 8. Ayet:
Ey inananlar, Allah için
daima
doğru hükmedin, adâlete tam uygun tanıklıkta bulunun ve bir kavme olan kininiz, sizi adâletten alıkoymasın. Adâlette bulunun ki bu, takvaya daha yakındır ve çekinin Allah'tan. Şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsinden de haberdardır....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların
daima
bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Ahitlerini bozdukları, verdikleri sözden döndükleri için lânet ettik onlara ve kalplerini katılaştırdık. Onlar, sözlerin yerini değiştirirler, kendilerine verilen öğütten bir hisse de almazlar. Pek azı müstesna
daima
hainliklerini duyarsın, gene de bağışla onları, geç suçlarından. Şüphe yok ki Allah, iyilik edenleri sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan
daima
bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Ahdlerini bozmaları ile onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık (anlayışlarını kilitledik)! Kelimelerdeki mânâları asıl anlamlarından saptırırlar. Uyarıldıkları hakikatlerden haz almayı unuttular. . . Pek azı hariç, onlardan
daima
hainlik görürsün. . . Onları affet, aldırma! Muhakkak ki Allâh ihsan sahiplerini sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Kesin sözlerini, taahhütlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik, kafalarını kalınlaştırdık ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri, ifadeleri, aslî manalarından uzaklaştırarak tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, maksadının dışında tefsir ediyorlar, gayesine aykırı te’viller yapıyorlar. Kendilerine öğretilen, tebliğ edilen Tevrat’ın hükümlerinin önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onları taahhütlerini bozarak,
daima
hâinlik ederlerken görürsün. Yine de sen onları sorgu...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sonra bu misâklarını (ahd ve sözlerini) bozdukları içindir ki, biz, onları lânetledik (rahmetimizden kovduk) ve kalblerini kaskatı ettik. Onlar, kelimeleri (Tevrat’taki Peygambere ait vasıfları ve bazı âyetleri) yerlerinden oynatarak değiştirir tahrif ederler; ve onlar, emredildikleri hakikatlerden nasîp almayı da (Peygambere iman etmeyi) terk ettiler. İçlerinden pek azı müstesna, sen, onlardan
daima
bir hâinliğin farkına varıp duracaksın. Böyleyken yine onlardan suçları bağışla ve aldırma; çünk...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sozlerini bozduklari icin onlara lanet ettik, kalblerini katilastirdik. Onlar sozleri yerlerinden degistirirler. Kendilerine belletilenin bir kismini unuttular. Iclerinden pek azindan baskasinin
daima
hainliklerini gorursun, onlari affet ve gec. Allah iyilik yapanlari suphesiz sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sözlerini bozdukları için onlara lanet ettik, kalblerini katılaştırdık. Onlar sözleri yerlerinden değiştirirler. Kendilerine belletilenin bir kısmını unuttular. İçlerinden pek azından başkasının
daima
hainliklerini görürsün, onları affet ve geç. Allah iyilik yapanları şüphesiz sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) önemli bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan
daima
bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sonra bu misaklarını nakzettikleri içindir ki biz onları lâ'netledik ve kalblerini kas katı ettik, kelimeleri yerlerinden oynatarak tahrif ederler, ıhtar edildikleri hakikatlerden hazz almayı unuttular, içlerinden pek azı müstesna olmak üzere onlardan
daima
bir hainliğe muttali' olur durursun, yine sen onlardan afvet ve aldırma, çünkü Allah ihsan edenleri sever...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sözlerini bozdukları için onları lanetledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Uyarıldıkları şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç,
daima
onlardan hainlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma. Çünkü Allah güzel davrananları sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
(Buna rağmen) onlar (verdikleri) o kat'î te'mînâtı çözüb bozmuş oldukları içindir ki biz kendilerini rahmetimizden koğduk, kalblerini kaskatı yapdık. Onlar kelimeleri (Allah tarafından) konulan yerlerinden (kaldırıb) değişdirirler. Onlar nasıyhat ve ihtaar edildikleri şeylerden (hakıykatlerden) bir nasıyb almayı da unutdular. İçlerinden birazı müstesna olmak üzere sen, onlardan dâima bir haainliğe muttali olub duracaksın. Sen yine onların suçundan geç, aldırış etme. Şübhe yok ki Allah, iyilik ed...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sonra o sağlam sözlerini bozmaları sebebiyle onlara lâ'net ettik ve kalblerini kaskatı yaptık. (Onlar Tevrât’taki) kelimeleri yerlerinden değiştirirler, kendisiyle nasîhat edildikleri (o kitapları)ndan bir nasîb (almay)ı da unuttular. İçlerinden pek azı müstesnâ, onlardan dâimâ bir hâinliğe muttali' olursun; yine de (sen) onları affet ve aldırma! Muhakkak ki Allah, iyilik edenleri sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Ahidlerini bozmalarından ötürü onlara la'net ettik, kalblerini de katılaştırdık. Onlar, kelimeleri yerlerinden değiştiriyorlar. Kendilerine öğretilenlerin bir kısmını unuttular. İçlerinden pek azı müstesna
daima
hainliklerini görürsün. Sen; onları affet ve geç. Muhakkak Allah; ihsan edenleri sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Daha sonra, kesin taahhütlerinden caydıkları için onları lanetledik ve kalplerini katılaştırdık; (öyle ki, şimdi) onlar, (vahyedilmiş) sözleri, asıl bağlamlarından kopararak çarpıtıyorlar; ve onlar, akıllarından çıkarmamaları emredilen şeylerin çoğunu unutmuşlar; birkaçı dışında onların hepsinden
daima
ihanet göreceksin. Ama onları bağışla ve (yaptıklarına) katlan: şüphe yok ki Allah iyilik yapanları sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sonra ahdlerini bozmaları sebebiyle onlara lânet ettik, ve kalblerini kaskatı yaptık, onlar kelimeleri mevzilerinden tağyir ederler. Ve tezkir olundukları şeylerden bir nâsib almayı da unutmuş bulunurlar. Ve onlardan birazı müstesna olmak üzere
daima
bir hainliğe muttali olursun. Maahaza onlardan affet, iğrazda bulun, şüphe yok ki, Allah Teâlâ muhsin olanları sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Verdikleri kesin sözü bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler ve kendilerine belletilenlerin bir kısmını unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan
daima
hâinlik görürsün. Onları affet ve aldırma. Şüphesiz ki Allah iyilik yapanları sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sözlerini bozdukları için onları lanetledik, kalplerini katılaştırdık. Kelimelerin anlamlarını kaydırıyorlar, kendilerine hatırlatılandan ders almayı unuttular. İçlerinden çok azı dışında onların
daima
hainliklerini görürsün. Yine de onları bırak ve önemseme, Allah, iyilik yapanları sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sözlerini bozdukları için onları la'netledik ve kalblerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Kendilerine öğütlenen şeyden pay almayı unuttular. İçlerinden pek azı hariç, dâimâ onlardan hâinlik görürsün. Yine de onları affet, aldırma, çünkü Allâh güzel davrananları sever....
Maidə Suresi, 38. Ayet:
Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'dan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah
daima
üstündür, hikmet sahibidir....
Maidə Suresi, 38. Ayet:
Hem hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadın yok mu, yaptıklarına bir cezâ, Allah’dan bir azâb olmak üzere onların (sağ) ellerini kesin! Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Maidə Suresi, 38. Ayet:
Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir cezâ olarak ellerini kesin! Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Maidə Suresi, 42. Ayet:
Onlar (o münâfıklar ve yahudiler) yalancılık etmek için can kulağıyla dinleyenler,(ve rüşvet alıp) dâimâ haram yiyenlerdir. Fakat sana gelirlerse, artık aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir! Şâyet onlardan yüz çevirirsen, o takdirde sana aslâ hiçbir zarar veremezler. Ama hüküm verirsen, artık aralarında adâletle hükmet! Çünki Allah, adâletli olanları sever....
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Bir de Yahudi’ler: “- Allah’ın eli bağlıdır. (cömert değildir.)” dediler. Bu dedikleri söz sebebiyle elleri hayır yapmak hususunda bağlandı ve lânetlendiler. Doğrusu Allah’ın kudret elleri açıktır, dilediği gibi ihsan eder. Andolsun ki, sana Rabbinden indirilen âyetler, onlardan bir çoğunun azgınlığını ve küfrünü artıracaktır. Bununla beraber biz onların arasına kıyamete kadar sürecek kin ve düşmanlık bıraktık. Onlar, her ne zaman harb için bir yangın tutuşturdularsa, Allah onu söndürdü. Dâima y...
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Yahudiler: «Allahın eli bağlıdır (sıkıdır)» dediler. Hay kendi elleri bağlanası ve söyledikleri (bu söz) den dolayı mel'un olası (insanlar)! Hayır, (Allahın) iki eli de açıkdır. Nasıl dilerse öyle infaak eder O. Rabbinden sana indirilen (âyetler), onlardan bir çoğunun, andolsun ki, azgınlığını, gâvurluğunu artıracak. (Bununla beraber) biz onların arasına kıyaamet gününe kadar (sürecek) düşmanlık ve kîn bırakdık. Onlar ne zaman harb için bir ateş tutuşdurdularsa Allah onu söndürdü (kendilerini dâ...
Maidə Suresi, 93. Ayet:
İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar — (Bundan sonra haram olan şeylerden de) sakındıkları, îman (larında sebat ile) iyi iyi işlere devam etdikleri, sonra (haram edilen şeylerden dâima) sakınıb (haram olduklarına iyice) inandıkları ve yine sakınmakda devam ve ısrar ile güzel işler (i arayıb onlar) la iştigal eyledikleri takdirde — (haram kılınmazdan evvel) tatdıklarında üzerlerine hiç bir suç yokdur. Allah, iyi hareket edenleri sever. ...
Maidə Suresi, 95. Ayet:
Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kâbe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir keffârettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır. Allah d...
Maidə Suresi, 95. Ayet:
Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kâbe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir keffârettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır. Allah d...
Maidə Suresi, 95. Ayet:
Ey iman edenler, ihramlı iken av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim kasten onu öldürürse, yaptığı işin vebalini tatması için, öldürdüğü hayvanın dengi ona cezadır ki, Kâbe'ye ulaşacak bir kurban olmak üzere buna yine içinizden iki adaletli kişi hükmeder; yahut (ceza olmak üzere) bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim de bu suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamını alır. Allah
daima
gâliptir, intikam sahibidir....
Maidə Suresi, 95. Ayet:
Ey îmân edenler! Siz ihramlı iken, av (hay vanların)ı öldürmeyin! Artık içinizden onu kas den öldüren kimseye, o takdirde Kâ'be’ye ulaşacak olan bir kurban olmak üzere öldürdüğünün mislinde sağmal hayvanlardan bir cezâ vardır ki, buna (bu avladığı hayvanın mislinin ne olacağına) içi nizden adâletli iki kişi hüküm verir. Veya bir keffâret (gerekir) ki,(o da) yoksulları doyurmak veya buna karşılık oruç tutmaktır; tâ ki (yaptığı) işinin vebâlini tatsın!Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim tekrar ya...
Maidə Suresi, 95. Ayet:
Ey inananlar, ihrâmda iken av öldürmeyin. Sizden kim kasden onu öldürürse, öldürdüğünün dengi olan bir hayvan cezâsı vardır ki (bu, öldürülene denk olduğuna) içinizden iki âdil kişinin karar vereceği, Ka'be'ye varacak bir kurban; yahut yoksullara yedirme şeklinde keffâret; ya da buna denk oruçtur. Tâ ki böylece (o insan), yaptığı işin vebâlini tadsın. Allâh, geçmişi affetmiştir. Kim düşmanlık ederse Allâh ondan öc alır. Allâh, dâimâ gâliptir, öc alandır....
Maidə Suresi, 100. Ayet:
Murdarın çokluğu tuhafına gitse, hatta murdarın çoğu hoşuna da gitse, murdar ile temiz bir olmaz. Öyleyse ey akl-ı selîm sahipleri! Siz az çok demeyip
daima
temize, helâle yönelin. Haram yemekten, Allah’a karşı gelmekten sakının ki felâh bulasınız....
Maidə Suresi, 101. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, hatırınıza gelen geçmişle ilgili faydasız, gelişigüzel şeyleri, Allah’ın Rasulünden sormayın. Sorduklarınız size açıklandığında hoşunuza gitmeyebilir, müşkül durumda kalırsınız. Eğer Kur’ân bölüm bölüm indirilirken ihtiyaç duyduğunuz hususları sorarsanız, size açıklanır. İslâm dışı cahiliyyet devri ile ilgili konularda Allah size af ilan etmiş, Kur’ân’ın yeni bir düzenleme getirmediği hususlarda da size ruhsat tanımıştır. Allahkullarını
daima
koruma kalkanına alır, ç...
Maidə Suresi, 118. Ayet:
«Eğer onlara azab edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen
daima
üstünsün, hikmet sahibisin»....
Maidə Suresi, 118. Ayet:
'Eğer onlara azâb edersen, artık şübhesiz ki onlar, senin kullarındır. Eğer onlara mağfiret edersen, yine şübhe yok ki Azîz (kudreti dâimâ galib gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!'...
Maidə Suresi, 118. Ayet:
"Eğer onlara azâbedersen, onlar senin kullarındır (dilediğini yaparsın); eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen dâimâ üstünsün, hüküm ve hikmet sâhibisin!"...
Maidə Suresi, 120. Ayet:
Allahındır bütün o Göklerin ve Yerin ve bunlarda ne varsa hepsinin mülkü, ve o her şey'e kadir,
daima
kadirdir...
Maidə Suresi, 120. Ayet:
Bütün o göklerin, yerin ve onlarda olan herşeyin hükümranlığı Allah'ındır. O, herşeye
daima
gücü yetendir....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Sana, şehirlerin anası olan Mekke halkını ve çevresindeki bütün insanları korkutmak, Tanrı azâbını onlara haber vermek için bu kutlu ve onlarda bulunan kitapları gerçekleyici kitabı indirdik ve âhirete inananlar, namazlarını dâimâ kılarak bu kitaba da inanırlar....
Ənam Suresi, 96. Ayet:
(O,) sabahı, (gecenin karanlığını) yararak çıkarandır. Geceyi bir dinlenme(zamânı), güneşi ve ayı da (vakit tesbîtinize) birer hesab (vesîlesi) kılmıştır. Bu, Azîz(kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm (herşeyi hakkıyla bilen Allah’)ın takdîridir....
Ənam Suresi, 152. Ayet:
ve rüşd yaşına erişmeden önce yetimin mal varlığına -onun iyiliği için olmadıkça- dokunmayın". (Bütün alış verişlerinizde) ölçü ve tartıya tam olarak, adaletle uyun; (Biz) hiçbir insana taşıyabileceğinden daha fazla yük yüklemeyiz; ve bir görüş belirttiğinizde, yakın akrabanıza (karşı) olsa da, adil olun. Allaha karşı taahhütlerinize (
daima
) riayet edin: bunu Allah size emretti ki ders alabilesiniz....
Ənam Suresi, 161. Ayet:
De ki: «Beni Rabbim, şüphesiz dosdoğru bir yola, gerçek ve
daima
ayakta olan bir dine, başka dinlerden sıyrılıp yalnız hakka yönelen İbrahim'in tertemiz dinine iletti. O, hiçbir zaman Allah'a ortak koşanlardan olmadı.»...
Ənam Suresi, 163. Ayet:
ki Onun uluhiyetinde hiç kimse pay sahibi değildir: Ben böyle emrolundum; ve ben benliklerini Allaha teslim edenlerin (
daima
) öncüsü olacağım?"...
Əraf Suresi, 127. Ayet:
Fir'avn kavminden ileri gelen bir topluluk dedi ki: "Mûsâ'yı ve kavmini bırakıyorsun ki, seni ve tanrılarını terk edip yeryüzünde bozgunculuk mu yapsınlar?" (Fir'avn): "Biz onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Biz dâimâ onların üstünde eziciler olacağız!" dedi....
Əraf Suresi, 143. Ayet:
Ve Musa belirlediğimiz vakitte, belirlediğimiz yere (Sina Dağına) varınca, Rabbi onunla konuştu. (Musa da:) "Ey Rabbim" dedi, "göster bana (Kendini) ki seni göreyim!" (Allah): "Beni asla göremezsin. Ama yine de (istersen) şu dağa bir bak; eğer o öylece yerinde kalırsa, o zaman, ancak o zaman, beni görebilirsin!" Ve Rabbi şavkını dağa gösterir göstermez onu toza toprağa çevirdi; ve Musa da bayılıp düştü; uyanıp kendine geldiği zaman "Ne sınırsız bir yücelik seninki? Pişmanlık içinde sana sığınıyo...
Əraf Suresi, 167. Ayet:
Rabbinin, elbette, kıyamet gününe kadar onlara, yahudilere dayanılmaz acılar çektirecek kimseler görevlendireceği konusunda herkesi uyardığını insanlara hatırlat. Rabbin, emirlerine isyan edilme suçuna denk, onları adâletle, süratle cezalandırır. O çok bağışlayıcıdır, kullarını
daima
koruma kalkanına alır, engin merhamet sahibidir....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımızdan,
daima
hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet bulunur....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımızdan,
daima
hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir millet bulunur....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımız içinde,
daima
Hakka giden yolu gösteren ve onunla adaleti gerçekleştiren bir topluluk vardır....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımızdan
daima
hakka ileten ve adaleti hak ile yerine getiren bir milet bulunur....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımızdan,
daima
hak ile doğru yolu bulan ve onunla adil davranan bir ümmet (millet) vardır....
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Rabbinin yanında olanlar, büyüklük taslayıp O'na kulluktan geri kalmazlar, (dâimâ) O'nu tesbih ederler ve O'na secde ederler....
Ənfal Suresi, 10. Ayet:
Allâh bunu ancak müjde olsun (sevinesiniz) ve kalbiniz bununla yatışsın (güvene ve huzûra kavuşsun) diye yapmıştı. Yardım, yalnız Allâh katındandır. Allâh dâimâ üstün, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Ənfal Suresi, 49. Ayet:
O zaman münâfıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar (sizin için): 'Bunları, dinleri aldattı!' diyorlardı. Hâlbuki kim Allah’a tevekkül ederse, artık mukakkak ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün olan)dır, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Ənfal Suresi, 49. Ayet:
Münâfıklar ve kalblerinde hastalık bulunanlar (sizin için): "Bunları dinleri aldatmış, (baksana başa çıkamayacakları bir kuvvetle savaşmağa kalkıyorlar)." diyorlardı. Oysa, kim Allah'a dayanırsa şüphesiz Allâh, dâimâ gâlib, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Ənfal Suresi, 63. Ayet:
Ve (birbirlerine düşman olanların) kalblerinin arasını (îman ve ihlâsla) birleştirdi. Eğer yeryüzünde bulunanların hepsini sarf etseydin, yine onların kalblerinin arasını birleştiremezdin; fakat Allah, (onları birbirlerine kardeş yaparak) aralarını (muhabbetle)kaynaştırdı. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ galib gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Ənfal Suresi, 63. Ayet:
Ve onların kalblerinin arasını uzlaştırdı. Sen yeryüzünde bulunan herşeyi verseydin, yine onların kalblerinin arasını uzlaştıramazdın; fakat Allâh, onların arasını uzlaştırdı. Çünkü O, dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Ənfal Suresi, 67. Ayet:
Yeryüzünde (küfrün belini kırıp) ağır basmadıkça, bir peygamberin esirlerinin olması (fidye alması) muvâfık değildir! (Siz) şu dünyanın geçici menfaatini istiyorsunuz; Allah ise âhireti (arzulamanızı) istiyor. Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Ənfal Suresi, 67. Ayet:
Yeryüzünde ağır bas(ıp küfrün belini iyice kır)ıncaya kadar hiçbir peygambere esirler sâhibi olmak yakışmaz. Siz, geçici dünyâ malını istiyorsunuz, Allâh ise (sizin için) âhireti istiyor. Allâh dâimâ üstün, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
O müşriklerin Allah yanında, Resulü yanında nasıl olup da bir ahitleri olabilir ki! (olamaz, zira onlar
daima
hainlik edip verdikleri sözden dönerler). Mescid-i Haram’ın yanında antlaşma yaptıklarınız bundan müstesna olup, onlar size karşı dürüst davrandıkça siz de onlara dürüst davranın. Allah, Kendisine karşı gelmekten, özellikle ahdi bozmaktan sakınanları sever....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz Allah’ın Rasulüne yardım etmezseniz, Allah ona kesinlikle yardım eder. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin kendisini, iki kişiden biri olarak, Ebu Bekir ile birlikte Mekke’den hicrete mecbur bırakmaları sırasındaki gibi yardım eder. Hani onlar mağaradayken, Muhammed, arkadaşına: 'Üzülme, Allah bizimle beraberdir' diyordu. Bunun üzerine Allah ona, emniyet, rahmet ve sükûnet i...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz o(Hak elçisi)ne yardım etmezseniz, iyi bilin ki, Allâh ona yardım etmişti: Hani yalnız iki kişiden biri olduğu halde, inkâr edenler kendisini (Mekke'den) çıkardıkları sırada ikisi mağarada iken arkadaşına "Üzülme, Allâh bizimle beraberdir!" diyordu. (İşte o zaman) Allâh (ona yardım etti) onun üzerine sekine(huzûr ve güven duygu)sunu indirdi ve onu, sizin görmediğiniz askerlerle destekledi; inanmayanların sözünü alçattı. Yüce olan, yalnız Allâh'ın sözüdür. Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve ...
Tövbə Suresi, 56. Ayet:
Hakikat, onlar muhakkak sizden olduklarına (dâir) Allaha and de ederler. Halbuki onlar sizden değildir. Fakat onlar öyle bir kavmdir ki dâima korkarlar. ...
Tövbə Suresi, 64. Ayet:
Münafıklar, kalblerinde olanı kendilerine açıkça haber verecek bir sûrenin tepelerine indirilmesinden dâima endîşe ederler. De ki: «Siz maskaralık yapadurun, Allah kocunageldiğiniz şey'i (zâten) meydana çıkarandır». ...
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar ise birbirlerinin dost (ve yardımcı)larıdırlar. İyiliği emreder, kötülükten yasaklarlar, namazı hakkıyla edâ ederler, zekâtı verirler, Allah’a ve Resûlüne itâat ederler. İşte onlar, Allah’ın kendilerine (âhirette de) merhamet edeceği kimselerdir. Şübhesiz ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
İnanan erkekler ve inanan kadınlar, birbirlerinin velisidirler. İyiliği emrederler, kötülükten men'ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Elçisine itâ'at ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Tövbə Suresi, 124. Ayet:
Bir sûre indirildiği zaman içlerinden kimi: «Bu (sûre) hanginizin îmaanını artırdı?» der. İman etmiş olanlara gelince: (Her inen sûre) dâima onların îmanını artırmışdır ve onlar (Kur'an indikçe sevinçlerinden) birbiriyle müjdeleşirler. ...
Yunus Suresi, 13. Ayet:
Andolsun ki (ey Mekkeliler) sizden evvelki devirler (de geçmiş ümmetler) i — peygamberleri kendilerine apaçık deliller (ve mu'cizeler) getirdikleri halde (onları yalana çıkarmak, hakka karşı dâima kuvvet istimal etmek suretiyle) zulm etdikleri, îmana gelmeyecekleri (sabit olduğu) için — helak etmişizdir. İşte günahkârlar güruhunu biz böyle cezalandırırız. ...
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Iyi davrananlara;
daima
daha iyisi ve ustunu verilir. Onlarin yuzlerine ne bir karalik, ne de zillet bulasir. Iste onlar cennetliklerdir, orada temelli kalirlar....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İyi davrananlara;
daima
daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İyi iş, güzel amel yapanlara
daima
daha iyi mükâfat (cennet) ve üstünü (Allah'ın cemâlini görme bahtiyarlığı) verilir. Onların yüzleri ne karanr, ne de kızarır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalacaklardır....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İyi davrananlara,
daima
daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karanlık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar....
Yunus Suresi, 91. Ayet:
Şimdi mi (elinden bütün kuvvet ve imkân gittikten sonra mı) iman ediyorsun? Halbuki sen , bundan önce isyan etmiş ve dâima müfsidlerden olmuştun....
Yunus Suresi, 91. Ayet:
Şimdi mî (îman ediyorsun)?! Halbuki sen bundan evvel (ömrün boyunca) isyan etmiş, dâima fesadcılardan olmuşdun. ...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından olup onu satın alan kişi, karısına, buna izzetle muâmele et, umarım ki bize faydası dokunur, yahut da onu evlât ediniriz demişti. İşte Yûsuf'u, Mısır'da böylece yerleştirdik de ona rüya yormasını öğrettik ve Allah, yaptığı işte üstündür
daima
, fakat insanların çoğu, bunu bilmez....
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(52-53) Ve devamla şöyle dedi: Bunu böylece söylüyorum ki eşim vezir de (Yusuf’a sahib olmaya yeltenmemle beraber) kendisinden gizli olarak ona (fiilen) hiyanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hilesini iflah etmeyeceğini bilsin. Doğrusu, ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü Rabbimin merhamet edip korudukları hariç, nefis
daima
fenalığı ister, kötülüğe sevk eder. Doğrusu Rabbim gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur)."...
Yusif Suresi, 53. Ayet:
(Yûsuf dedi ki:) 'Hâlbuki (ben) nefsimi temize çıkarmıyorum. Muhakkak ki nefis, dâimâ kötülüğü emredicidir; ancak Rabbimin merhamet ettiği (koruduğu kimse)müstesnâ. Şübhesiz ki Rabbim, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.'...
Yusif Suresi, 53. Ayet:
(52-53) Ve devamla şöyle dedi: Bunu böylece söylüyorum ki eşim vezir de (Yusuf’a sahib olmaya yeltenmemle beraber) kendisinden gizli olarak ona (fiilen) hiyanet etmediğimi ve Allah’ın hainlerin hilesini iflah etmeyeceğini bilsin. Doğrusu, ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü Rabbimin merhamet edip korudukları hariç, nefis
daima
fenalığı ister, kötülüğe sevk eder. Doğrusu Rabbim gafurdur, rahimdir (affı ve merhameti boldur)."...
Yusif Suresi, 53. Ayet:
"Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis, dâimâ kötülüğü emredicidir. Meğer Rabbimin esirgediği bir nefis ola. Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir."...
Yusif Suresi, 53. Ayet:
'Yine de ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis
daima
kötülüğe sevk eder-Rabbimin merhamet ettikleri müstesna. Rabbim ise çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.'...
Rəd Suresi, 14. Ayet:
Gerçek dua ancak O’nadır. O’ndan başka yalvardıkları ise onların isteklerine ancak, ağzına ulaşmayacağı hâlde, ulaşsın diye avuçlarını suya uzatan kimsenin isteğine suyun cevap verdiği kadar cevap verirler. Kâfirlerin duası
daima
boşa çıkar....
Rəd Suresi, 33. Ayet:
1.
e fe men
: artık kim, ...mi
2.
huve
: o
3.
kâimun
: kaim olan, her yapılan işin başında bulunan,
daima
haberdar olan, herşeyi derecelendiren
4.
...
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Râ. (Bu öyle) bir Kitab(dır) ki, onu sana, insanları Rablerinin izniyle zulümâttan (küfür karanlıklarından) nûra (îmâna), Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hamîd (hamd edilmeye yegâne lâyık) olan (Allah’)ın yoluna çıkarman için indirdik....
İbrahim Suresi, 4. Ayet:
Hâlbuki (biz,) her peygamberi ancak kendi kavminin lisânıyla gönderdik ki,(Allah’ın emirlerini) onlara açıklasın! Artık, Allah dilediğini (kendi isyankârlıkları yüzünden) dalâlete atar, dilediğini de (hikmetine binâen kendi lütfuyla) hidâyete erdirir. Çünki O, Azîz (kudreti daîmâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
İbrahim Suresi, 27. Ayet:
Allah, îman, edenlere dünyâ hayaatında da, âhiretde de, o sabit söz (ler) inde, dâima sebat ihsan eder. Allah zaalimleri (kâfirleri) şaşırtır. Allah ne dilerse yapar. ...
İbrahim Suresi, 27. Ayet:
Allah iman edenlere hem dünyada hem de ahirette o sâbit söz üzerinde
daima
sebat ihsan eder. Zâlimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar....
İbrahim Suresi, 47. Ayet:
(Ey Habîbim!) Öyle ise, sakın Allah’ı, peygamberlerine olan va'dinden dönücü sanma! Şübhesiz ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, intikam sâhibidir!...
İbrahim Suresi, 47. Ayet:
Sakın, Allâh'ı, elçilerine verdiği sözden cayar, sanma! Çünkü Allâh dâimâ üstündür, öç alandır!...
Hicr Suresi, 23. Ayet:
Biziz, elbette biz ki, yaşatır, öldürürüz; gerçek vâris olan da biziz (her fâninin mülkü bize geçer. Ölmeyen, dâimâ kalan yalnız biziz)....
Hicr Suresi, 87. Ayet:
And olsun ki, sana
daima
tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yi ve Kurani Azim'i verdik....
Hicr Suresi, 87. Ayet:
And olsun ki, sana
daima
tekrarlanan yedi ayetli Fatiha'yı ve Kuran-ı Azim'i verdik....
Hicr Suresi, 87. Ayet:
Resulüm! Andolsun ki biz sana
daima
tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur'an'ı verdik....
Nəhl Suresi, 50. Ayet:
(Evet) kendilerine her suretle kaahir ve haakim olan Rablerinden korkarak (dâima Ona inkiyad ederler. Melekler de) ne emr olunurlarsa onu yaparlar. ...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Ve semalarda ve yeryüzünde olanlar, O'nundur. Ve dîn,
daima
O'na aittir. (Öyleyse) hâlâ Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İtaat de
daima
O’na olmalıdır. Öyle iken siz Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Onundur ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde, ibâdet ve itâat de dâimâ onadır, hâlâ mı Allah'tan başka birinden çekinmede, korkmadasınız?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı O’nundur, O’nun tasarrufundadır. Din, şeriat, düzen, medeniyet yalnız O’na ait; kulluk ve itaat da
daima
O’na olmalıdır. Allah’tan başkasına mı sığınıyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Din (itaat, kulluk) de
daima
O'nadır. Artık Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerde her ne varsa, hepsi O’nundur. Din de
daima
Onundur, (itaat devamlı olarak ona mahsustur). Böyle iken, siz Allah’ın gayrinden mi korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Goklerde ve yerde olan O'nundur. Kulluk da
daima
O'nadir. Allah'tan baskasindan mi sakiniyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi ancak O'nundur. Din de dâima O'nadır; öyle iken Allah'tan başkasından mı korkup sakınıyorsunuz ?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerde olan O'nundur. Kulluk da
daima
O'nadır. Allah'tan başkasından mı sakınıyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Hem Göklerde yerde ne varsa onun, din de
daima
onundur, öyle iken siz Allahın gayrisinden mi korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerde olan her şey yalnız O'nundur. Din de
daima
O'nundur. Böyle iken, siz Allah'tan başkasından mı korkarsınız?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa (hepsi) Onundur. Tâat de dâima Onadır. Böyle iken haalâ Allahdan başkasından mı korkuyorsunuz? ...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Çünki göklerde ve yerde ne varsa O’nundur; dîn (itâat) de dâimâ O’nun içindir. Buna rağmen Allah’dan başkasından mı sakınıyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'nundur; (o halde,) kulluk ve itaat de
daima
O'na olmalıdır: hal böyleyken, tutup yine de, Allah'tan başkasına mı saygı ve duyarlık göstereceksiniz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Ve göklerde ve yerde ne varsa O'nun içindir ve din de
daima
O'nun içindir. (Bu böyle iken siz) Allah'ın gayrısından mı korkarsınız?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa hep O’nundur. İtaat
daima
O’nadır. Öyle iken Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete îmân etmeyenler için çirkin sıfatlar vardır. En yüce sıfatlar ise Allah’ındır. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Nəhl Suresi, 120. Ayet:
Şüphe yok ki İbrâhim, tek başına bir ümmetti, Allah'a itâat ederdi dâimâ, doğruydu ve müşriklerden değildi....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Öyleyse, (hakkı inkar edenlerin söylediklerine karşı) sabır göster ve
daima
hatırla ki, sana güçlüklere göğüs germe gücünü veren yalnızca Allah'tır; ve onlardan yana üzülme; hele onların o asılsız iddiaları seni hiç sıkmasın:...
Nəhl Suresi, 128. Ayet:
Çünkü Allah hiç şüphesiz (küfr ve ma'sıyetlerden) sakınanlarla, bir de dâima iyilik edenlerin kendileriyle beraberdir. ...
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz sizin içlerinizdekini en iyi bilendir. Eğer siz iyi kimseler olursanız şübhesiz ki Allah da dâima kendine dönenleri (ve çok tevbe edenleri) cidden yarlığayıcıdır. ...
İsra Suresi, 81. Ayet:
De ki: “- Hak geldi ve bâtıl yok oldu gitti. Gerçekten bâtıl
daima
yokluğa mahkûm bulunmaktadır.”...
Kəhf Suresi, 33. Ayet:
Bu iki bağ, dâimâ mahsûl verirdi, veriminde noksan bulunmazdı, iki bağın arasında da bir ırmak akıtmıştık....
Məryəm Suresi, 61. Ayet:
Rahman'ın kullarına gıyaben söz verdiği Adn cennetlerine, şüphe yok ki, O'nun verdiği söz,
daima
yerine getirilmiştir....
Taha Suresi, 82. Ayet:
Ben tevbe ederek, isyandan vazgeçip bana itaate yönelenleri, iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşma-sını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri, artık doğru yolda sebat eden kimseleri
daima
koruma kalkanına alırım, bağışlarım....
Taha Suresi, 114. Ayet:
Öyleyse, (bil ki) Allah, var olan her şeyin ötesindeki yüceler yücesidir; mutlak ve nihai egemenlik sahibi, mutlak ve nihai Gerçek'tir; dolayısıyla, Kuran'ın vahyi sana bütünüyle ulaştırılmadan önce onun hakkında (görüş bildirmekte) tezlik gösterme; fakat (
daima
) "Ey Rabbim, benim ilmimi artır!" de....
Ənbiya Suresi, 3. Ayet:
Kalbleri
daima
eğlencede (gaflette), hem o zalimler aralarında şu gizli fısıltıyı yaptılar: “- Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artık göz göre sihre mi gidiyorsunuz? (Sihir ve yalanı mı tasdik ediyorsunuz, sizin gibi bir insan hiç peygamber olur mu?)...
Ənbiya Suresi, 15. Ayet:
Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur. ...
Ənbiya Suresi, 27. Ayet:
Onların sözleri, hep onun emrine uygundur ve onlar, dâimâ onun emrini yerine getirirler....
Ənbiya Suresi, 73. Ayet:
Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar,
daima
bize ibadet eden kimselerdi....
Ənbiya Suresi, 73. Ayet:
Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar,
daima
bize ibadet eden kimselerdi....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Onun hışıltısını bile duymazlar ve onlar nefislerinin hoşlandığı şeyler içinde
daima
kalacak kimselerdir....
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetlerinin engellenerek, zulmedilerek kendilerine fiilen savaş ilan edilenlerin, mü’minlerin savaşmalarına ruhsat verildi. Allah’ın yardımıyla mü’minleri
daima
zafere ulaştırmaya kesinlikle gücü kudreti yeter....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar, sırf 'Rabbimiz Allah’dır!' demelerinden dolayı haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını diğer bir kısmıyla def' etmesi olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allah’ın ismi çok zikredilen mescidler elbette yıkılıp giderdi. Allah, kendi (dîni)ne yardım edene mutlaka yardım eder! Muhakkak ki Allah, elbette Kavî (çok kuvvetli olan)dır, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir....
Həcc Suresi, 60. Ayet:
Koyduğumuz kurallar çok açık: Kim kendisine yapılan saldırıya aynı ile karşılık verir de, sonra yine kendisine zulüm yapılırsa, elbette Allah mazluma yardım eder. Allah çok affedicidir, kullarını
daima
koruma kalkanına alır....
Həcc Suresi, 74. Ayet:
Allah’ı, kadrinin (kudretinin ve büyüklüğünün) hakkıyla takdîr edemediler! Şübhesiz ki Allah, elbette Kavî (pek kuvvetli olan)dır, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir....
Möminun Suresi, 57. Ayet:
Muhakkak o kimseler ki, onlar Rablerinin korkusundan dolayı
daima
havf üzere bulunur kimselerdir....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: “- Her şeyin mülkiyet ve hazineleri elinde olan kimdir ki,
daima
O koruyub hükmediyor, kendisi asla korunmaya muhtaç olmuyor? Eğer biliyorsanız, cevab verin.”...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: «Her şey'in mülk (-ü tasarruf) u elinde bulunan kimdir, ki dâima O himaaye ediyor, kendisi asla himayeye muhtâc olmuyor? (Haydi söyleyin) biliyorsanız». ...
Möminun Suresi, 110. Ayet:
"Siz onlarla alay ettiniz, (sürekli onlarla uğraştığınız için onlar) size beni anmayı unutturdular. Siz dâimâ onlara gülüyordunuz."...
Furqan Suresi, 37. Ayet:
Nuuh kavmini de, (evet) peygamberleri tekzîb etdikleri vakit biz onları da (tufan ile) boğduk ve kendilerini insanlara bir ibret yapdık. Biz zaalimler için (dâima) acıklı bir azâb hazırladık. ...
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Ve ölümsüz olup,
daima
hayy (hayatta) olana (Allah'a) tevekkül et (güven ve O'nu vekil tayin et). Ve O'nu, hamd ile tesbih et. Ve kullarının günahlarından haberdar olması, O'na kâfidir....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Sen, o ölümsüz ve
daima
diri olana (Allah’a) tevekkül et. O’nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et. Kullarının günahlarından hakkıyla haberdar olarak O yeter!...
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Ölümsüz ve
daima
diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Hiç ölmeyen
daima
diri olan (Allah)'a güven ve O'nu övgüyle tesbih et. O'nun kullarının günahlarından haberdar olması yeter....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Sen, asla ölmeyen ve
daima
diri olan (Allah)a tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Bir de,
daima
diri olup, hiç bir zaman ölmiyen Allah’a tevekkül et; ve O’na hamd ile (O’nu) yücelt. Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Ölümsüz ve
daima
diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Sen, ölümsüz ve
daima
diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak O yeter....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
"Sen, asla ölmeyen ve
daima
diri olan (Tanrı)ya tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Sen; asla ölmeyen ve
daima
diri olana tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak kendisi yeter....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Sen, asla ölmeyen ve
daima
diri olan (Allah)a tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter....
Şüəra Suresi, 9. Ayet:
Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir....
Şüəra Suresi, 68. Ayet:
Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir....
Şüəra Suresi, 104. Ayet:
Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir....
Şüəra Suresi, 122. Ayet:
Şübhesiz ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir....
Şüəra Suresi, 140. Ayet:
Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir....
Şüəra Suresi, 159. Ayet:
Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir....
Şüəra Suresi, 175. Ayet:
Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir....
Şüəra Suresi, 191. Ayet:
Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet eden)elbette ancak Rabbindir....
Şüəra Suresi, 217. Ayet:
Ve O Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)e, Rahîm (çok merhametli olan Allah)’a tevekkül et!...
Şüəra Suresi, 218. Ayet:
(218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir. ...
Şüəra Suresi, 219. Ayet:
(218-219) (Öyle mutlak gaalib, öyle çok esirgeyici) ki O, (namaza) kıyam etdiğin vakit seni ve secde edenler içinde dolaşmanı (dâima) görendir. ...
Nəml Suresi, 9. Ayet:
Ey Musa! gerçek şu; Benim o
daima
üstün ve hikmet sahibi olan Allah!...
Nəml Suresi, 9. Ayet:
'Ey Mûsâ! Hakikat şu ki, ben Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli) olan Allah’ım!'...
Nəml Suresi, 53. Ayet:
İman edib de (fenâlıkdan) sakınır olanları biz (dâima) kurtardık. ...
Nəml Suresi, 64. Ayet:
Yoksa dâimâ halkı yaratıp duran, sonra da yeniden halkeden ve sizi, gökten ve yeryüzünden rızıklandıran mı hayırlı? Allah'la berâber bir başka mâbut var mı? De ki: Gösterin delillerinizi doğru söylüyorsanız....
Nəml Suresi, 64. Ayet:
Yahud halkı dâima yaratmakda olan, sonra onu iade edecek olan ve sizi gökden ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber bir Tanrı ha? De ki: «Eğer (Allaha ortak koşmada) saadık (ve samîmi) kimselerseniz getirin hüccetinizi»! ...
Nəml Suresi, 78. Ayet:
Muhakkak ki Rabbin, onların arasında (hak ile) hükmünü verecektir. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Alîm (herşeyi hakkıyla bilen)dir....
Qəsəs Suresi, 42. Ayet:
Bu dünya hayatında arkalarına lâneti taktık,
daima
lânetle anılacaklardır. Kıyamet gününde de onlar çirkinleştirilmiş, iğrenç kimselerden olacaklardır....
Qəsəs Suresi, 42. Ayet:
Bu dünyâ hayâtında biz onların ardına bir la'net taktık (dâimâ la'netle anılacaklardır). Kıyâmet günü ise onlar çirkinleştirilenlerdendir....
Ənkəbut Suresi, 5. Ayet:
Kim Allâh'ın likâsını (ismi Allâh olanın, şuurunda Esmâ'sıyla açığa çıkışını fıtratınca yaşamayı) umuyorsa, (bilsin ki) muhakkak ki Allâh'ın takdiri olan bedenli yaşam sürecinin sonu elbette gelir! "HÛ"; Es Semi'dir, El Aliym'dir. (Âyet sonundaki bu tanımlama
daima
"HÛ" denerek Allâh adıyla işaret edilenin tenzih yönüne; Esmâ adıyla da teşbih yönüne işaret ederek OKUyanda tevhid bakışını oluşturmak amacını gütmektedir Allâhu âlem. A. H. )...
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Bunun üzerine Lût ona (İbrâhîm’e) îmân etti. (İbrâhîm:) 'Doğrusu ben Rabbime hicret ediciyim. Muhakkak ki, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak O’dur' dedi....
Ənkəbut Suresi, 26. Ayet:
Lut da İbrahim'e îmân etmişti. Demişti ki: “Ben, Rabbıma hicret ediyorum; zira o,
daima
galiptir; hikmet sahibidir.”...
Ənkəbut Suresi, 42. Ayet:
Şübhesiz ki Allah, (onların) kendisinden başka nelere yalvarmakta olduklarını bilir. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Ənkəbut Suresi, 69. Ayet:
Bize itaat uğrunda mücahede edenlere, (iç ve dış düşmanlarla savaşanlara) gelince, elbette biz onlara (bize götürecek) yollarımızı gösteririz. Muhakkak ki Allah iyilik yapanlarla beraberdir (
daima
onlara yardımcıdır)....
Ənkəbut Suresi, 69. Ayet:
Bizim uğrumuzda mücadele edenlere gelince; Biz onlara elbette yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, (
daima
) iyilik yapanlarla beraberdir....
Rum Suresi, 17. Ayet:
O halde akşama girdiğiniz zaman da, sabaha girdiğiniz zaman da tesbih Allah'ındır. (
daima
O, tesbih edilir)....
Rum Suresi, 27. Ayet:
Hem O, (ilk olarak mahlûkatı) yaratmaya başlayan, sonra onu (o yaratmayı âhirette tekrar) iâde edendir. Bu O’na daha kolaydır. Hem göklerde ve yerde en yüce sıfat O’nundur. Ve O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Rum Suresi, 27. Ayet:
Hem O, (ilk olarak mahlûkatı) yaratmaya başlayan, sonra onu (o yaratmayı âhirette tekrar) iâde edendir. Bu O’na daha kolaydır. Hem göklerde ve yerde en yüce sıfat O’nundur. Ve O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Loğman Suresi, 9. Ayet:
Orada ebedî olarak kalıcıdırlar. (Bu,) Allah’ın hak bir va'didir. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Loğman Suresi, 12. Ayet:
Andolsun ki biz, Lokman'a «Allah'a şükret!» diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir,
daima
övülmeye layıktır....
Loğman Suresi, 26. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Gerçekten Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir,
daima
övülmeye lâyıktır....
Loğman Suresi, 27. Ayet:
Eğer gerçekten yeryüzündeki ağaçlar kalem olsa, deniz de (mürekkeb olup)arkasından yedi deniz daha ona yardım etse, Allah’ın kelimeleri (yazılmakla) tükenmez!Muhakkak ki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Səcdə Suresi, 6. Ayet:
İşte O, gaybı ve şehâdeti (görünmeyeni ve görüneni) bilen, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhametli olan)dır....
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Hâlbuki Allah, inkâr edenleri (kendi) öfkeleriyle geri çevirdi; hiçbir hayra (zafere)eremediler. Allah ise, savaşta (galip gelmeleri için) mü’minlere yetti. Çünki Allah, Kavî (pek kuvvetli)dir, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Hâlbuki kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilen (Kur’ân’)ın gerçekten hak olduğunu ve Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hamîd (yegâne hamd edilmeye lâyık olan Allah’)ın yoluna hidâyet ettiğini görürler....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine ilim verilenler, Rabbından sana indirilenin hak olduğunu ve
daima
galip ve
daima
hamde lâyık olan Allah'ın yoluna hidayet ettiğini bilirler....
Səba Suresi, 27. Ayet:
De ki: 'O’na (Allah’ın saltanatına) ortak kattıklarınızı bana gösterin! Hâşâ! Bil'akis O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli) olan Allah’dır.'...
Səba Suresi, 33. Ayet:
Zayıf sayılanlar da büyüklük taslayanlara: Hayır! Gece gündüz (işiniz) tuzak kurmaktı. Çünkü siz
daima
Allah'ı inkâr etmemizi, O'na ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz, derler. Artık azabı gördüklerinde, için için yanarlar; biz de o inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar takarız. Onlar ancak yapmakta oldukları günahları yüzünden cezalandırılırlar....
Səba Suresi, 33. Ayet:
Temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen halk, büyüklük taslayan zorba, güç ve iktidar sahiplerine: 'Hayır, asıl suçlu biz değiliz. Gece-gündüz işiniz sinsice planlar yapıp uygulamak, yanlış ve yanıltıcı beyanlarda bulunmak, mü’minlerin ve dinin önünü kesen tuzaklar kurmaktı. Siz
daima
, Allah’ı inkârda ısrar etmemizi, bile bile ona ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz.' derler. Artık azâbı gördüklerinde, içten, yürekten pişmanlık duyarlar. Biz de kulluk sözle...
Səba Suresi, 33. Ayet:
Zayıf sayılanlar da büyüklük taslayanlara: Hayır! Gece gündüz (işiniz) tuzak kurmaktı. Çünkü siz
daima
Allah'ı inkâr etmemizi, O'na ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz, derler. Artık azabı gördüklerinde, için için yanarlar; biz de o inkâr edenlerin boyunlarına demir halkalar takarız. Onlar ancak yapmakta oldukları günahları yüzünden cezalandırılırlar....
Səba Suresi, 33. Ayet:
Ezilenler de kibirlilere: "Hayır! İşiniz gücünüz, gece gündüz dolap! Siz
daima
Allah’a nankörlük etmemizi, Ona birtakım şerikler uydurmamızı bizden isterdiniz" derler. Ve böyle atışırlarken hepsi, azabı gördükleri o esnada, pişmanlıklarını içlerine atarlar... O inkârcıların boyunlarına ateşten demir halkalar takarız. Bu, yaptıklarının adil bir karşılığı değil midir?...
Səba Suresi, 39. Ayet:
De ki: "Rabbim, kullarından dilediğine bol rızık verir, dilediğine az ve başkaları için ne harcarsanız yerini (
daima
) doldurur: çünkü O, rızık verenlerin en hayırlısıdır"....
Fatir Suresi, 2. Ayet:
Allah insanlara rahmetten ne açarsa, artık onu tutacak kimse yoktur. Ve neyi tutarsa, ondan sonra da onu salıverecek kimse yoktur. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da yine böyle türlü renkte olanlar var. Kulları içinden ancak âlimler, Allah'tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah,
daima
üstündür, çok bağışlayandır....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da yine böyle türlü renkte olanlar var. Kulları içinden ancak âlimler, Allah'tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah,
daima
üstündür, çok bağışlayandır....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
İnsanlardan, (yeryüzündeki) hareketli canlılardan ve sağmal hayvanlardan da böyle renkleri muhtelif olanlar vardır. Kulları içinde Allah’dan ancak âlimler korkar. Muhakkak kiAllah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Gafûr (çok bağışlayan)dır....
Fatir Suresi, 28. Ayet:
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da yine böyle türlü renkte olanlar var. Kulları içinden ancak bilginler, Allah'tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allâh dâimâ üstündür, çok bağışlayandır....
Fatir Suresi, 29. Ayet:
Muhakkak o kimseler ki, Allah'ın kitabını
daima
okurlar ve namazı dosdoğru kılarlar ve Bizim kendilerini merzûk ettiğimizden gizlice ve âşikâre olarak infakta bulunmuş olurlar, (işte onlar) hiç zeval bulmayacak bir kazanç umarlar....
Yasin Suresi, 5. Ayet:
(Bu Kur’ân) Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhametli olan Allah)’ın tenzîli (parça parça indirmesi)dir....
Yasin Suresi, 38. Ayet:
Güneş de kendine mahsus bir yörünge içinde akıp gider. Bu, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm (herşeyi hakkıyla bilen Allah)’ın takdîridir....
Saffat Suresi, 42. Ayet:
Meyveler vardır. Onlara
daima
ikram edilir....
Sad Suresi, 9. Ayet:
Yoksa Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen) Vehhâb (çok ihsân edici) olan Rabbinin rahmet hazîneleri onların yanında mıdır?...
Sad Suresi, 9. Ayet:
Yoksa dâimâ üstün olan, çok lütufta bulunan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mı?...
Sad Suresi, 17. Ayet:
Sabret ne derlerse ve an güçlü kuvvetli kulumuz Dâvûd'u, şüphe yok ki o, dâimâ Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu....
Sad Suresi, 17. Ayet:
(Ey Rasûlüm, şimdi) sen onların dediklerine (Kâfirlerin tekzibine) sabret de (ibadette) kuvvetli kulumuz Davûd’u hatırla. Çünkü o, Allah’ın rızasına
daima
dönendi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Onlarin soylediklerine sabret; guclu kulumuz Davud'u an; o,
daima
Allah'a yonelirdi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Onların söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Davud'u an; o,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Ey Muhammed! Onların söylediklerine sabret, kulumuz, Davut'u an. Çünkü o
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
(Habîbim) onlar ne derlerse sabret. Kulumuzu, o kuvvet saahibi Dâvudu hatırla. Çünkü o, dâima (Allahın rızaasına) dönen bir (zât) di. ...
Sad Suresi, 17. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onların söylemekte olduklarına sabret ve kuvvet sâhibi kulumuz Dâvûd’u hatırla! Doğrusu o, dâimâ (Allah’a) yönelen bir kimse idi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Resulüm! Onların söylediklerine sabret. Bizim güçlü kulumuz Davut'u an! Doğrusu o,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 17. Ayet:
Onlar ne derlerse desinler sen sabret ve güçlü kuvvetli bir kulumuz olan Davud’u hatırla. Çünkü o
daima
Allah’a yönelirdi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Ve Dâvûd'a Süleyman'ı ihsân ettik, ne güzel bir kuldu, şüphe yok ki o, dâimâ Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Biz Davud'a Süleyman'ı verdik. Süleyman ne güzel bir kuldu! Doğrusu o,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (
daima
Allah'a) yönelip dönen biriydi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Bir de Davûd’a (oğlu) Süleyman’ı ihsan ettik. Süleyman ne güzel kuldu? Çünkü o,
daima
(Allah’ın rızasına ve ibadetine) rücû edendi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Davud'a Suleyman'i bahsettik; o ne guzel bir kuldu! Dogrusu o
daima
Allah'a yonelirdi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Davud'a Süleyman'ı bahşettik; o ne güzel bir kuldu! Doğrusu o
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Biz Davud'a Süleyman'ı verdik. Süleyman ne güzel bir kuldu! Doğrusu o,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Biz Davud'a Süleyman'ı hediye ettik. Süleyman ne güzel kuldu! Doğrusu O
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Biz Dâvuda (oğlu) Süleymanı ihsan etdik. (Süleyman) ne güzel kuldu! Çünkü o, (tesbîhde, zikirde ve bütün vakıtlarında) dâima (Allaha) dönen (bir zât) di. ...
Sad Suresi, 30. Ayet:
Bir de Dâvûd’a (oğlu) Süleymân’ı ihsân ettik. (O Süleymân) ne iyi kuldu! Hakikaten o, dâimâ (Allah’a) yönelen bir kimseydi!...
Sad Suresi, 30. Ayet:
Davut'a da Süleyman'ı bahşettik. O ne güzel kul idi,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 30. Ayet:
Biz Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (
daima
Allah'a) yönelip dönen biriydi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen,
daima
bağışta bulunansın, dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Suleyman: «Rabbim! Beni bagisla, bana benden sonra kimsenin ulasamiyacagi bir hukumranlik ver; Sen suphesiz,
daima
bagista bulanansin» dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman: 'Rabbim! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; Sen şüphesiz,
daima
bağışta bulunansın' dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman: Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Şüphesiz sen,
daima
bağışta bulunansın, dedi....
Sad Suresi, 35. Ayet:
Süleyman: «Rabb'im! Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver. Sen şüphesiz
daima
bağışta bulunansın» dedi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Eline dedik, bir demet sap al da onunla vur ve yeminini bozma. Şüphe yok ki biz onu, sabırlı bulduk, ne güzel bir kuldu ve şüphe yok ki o, dâimâ Rabbine dönen, tövbe eden bir kuldu....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Eline bir demet sap al da onunla vur, yeminini böyle yerine getir. Gerçekten biz Eyyub'u sabırlı (bir kul) bulmuştuk. O, ne iyi kuldu!
Daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Bir de: 'Eline bir demet ot-çöp al da, onunla eşine vur. Yeminini bozmuş olma.' dedik. Gerçekten biz onu belâlara karşı sabırlı bulmuştuk. O ne iyi, bizi ilâh tanıyan, candan müslüman, saygılı bir kuldu. O
daima
, samimiyetle itaat ederek Allah’a yönelmekteydi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
"Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma." Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (
daima
Allah'a) yönelip dönen biriydi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
«Ey Eyyub! Eline bir demet sap alip onunla vur, yeminini bozma» demistik. Dogrusu Biz onu sabirli bulmustuk. Ne iyi kuldu,
daima
Allah'a yonelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
'Ey Eyyub! Eline bir demet sap alıp onunla vur, yeminini bozma' demiştik. Doğrusu Biz onu sabırlı bulmuştuk. Ne iyi kuldu,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Eline bir demet sap al da onunla vur, yeminini böyle yerine getir. Gerçekten biz Eyyub'u sabırlı (bir kul) bulmuştuk. O, ne iyi kuldu!
Daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Bir de: «Elinle bir demet al da onunla (eşine) vur, yemininde durmamazlık etme.» dedik. Gerçekten Biz onu sabırlı bulduk, ne güzel kul! Hakikaten o bir evvabtır (
daima
Allah'a yönelmektedir)....
Sad Suresi, 44. Ayet:
(Bir de dedik ki): «Eline bir demet al da onunla (eşine) vur; yemininde durmamazlık etme.» Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O ne güzel kul! O hakikaten
daima
Allah'a yönelmektedir....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Ey Eyyüb: «Eline bir demet sap al, onunla vur, yeminini bozma» demiştik. Gerçekten O çok sabırlı bir kulumuzdu,
daima
Allah'a yönelirdi...
Sad Suresi, 44. Ayet:
«Eline bir demet sap al da onunla vur. Yemîninde durmazlık etme» (dedik). Biz onu hakıykaten sabırlı bulduk. O, ne güzel kuldu! Hakıykat o, dâima (Allaha) dönen (bir zât) idi. ...
Sad Suresi, 44. Ayet:
(Ona:) 'Eline bir demet sap al da onunla (zevcene) vur ve yemînini bozma!'(dedik). Gerçekten biz onu sabırlı bir kimse olarak bulduk. (O) ne iyi kuldu! Hakikaten o, dâimâ (Allah’a) yönelen bir kimse idi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
(Ve sonunda o'na dedik ki:) "Şimdi eline bir demet ot al, onunla vur ve yeminini yerine getir!" Gerçekten Biz o'nu sıkıntılara karşı sabırlı gördük. O, ne güzel bir kulumuzdu,
daima
Bize yönelirdi!...
Sad Suresi, 44. Ayet:
"Eline bir demet sap al, onunla vur, yeminini böylece yerine getir. " Doğrusu biz onu çok sabırlı bulmuştuk. O ne iyi kul idi!
Daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
(Dedik ki): "Eline bir demet sap al, onunla vur da yeminini bozma." Gerçekten biz onu sabreden (bir kul) bulmuştuk. Ne güzel kuldu, o dâimâ (bize) başvururdu....
Sad Suresi, 44. Ayet:
«Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma.» Gerçekten, biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (
daima
Allah'a) yönelip dönen biriydi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
(Hz. Eyyub hanımının kendisine karşı hizmet ve fedakarlıkları çok olmasına rağmen, bir gün hizmetine geç gelmesi üzerine, eşine yüz değnek vurmaya yemin etmişti. Yüce Allah yeminin bozulmaması için Eyyüb'e şöyle buyurdu:) "Ey Eyyüb! Eline (yüz adetlik) bir demet sap alıp onunla vur ve yeminini bozma." Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O, ne iyi kuldu!
Daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Ne güzel kuldur o Şüphesiz ki O,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
"Eline bir demet sap al da onunla (yeminini yerine getirmek üzere hanımına) vur, yeminini bozma." dedik. Gerçekten biz Eyyub'u sabırlı bir kul bulmuştuk. O, ne iyi kuldu,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Eline (yaşı, kurusu karışık) bir demet (ot) al da onunla (zevcelerine) vur ki, (yemininde) hanis olmayasın, dedik. Biz, Eyyûb'u cidden sabreder bulduk. O, ne güzel kuldu. Dâimâ Allahû Teâlâ'ya döner, O'na sığınırdı....
Sad Suresi, 44. Ayet:
O ne iyi kuldu
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
O (Eyyup) ne güzel kuldu. Hakikaten o
daima
(Allah'a) dönendi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
Daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
(Ey Eyyup) Eline bir demet sap al. Onunla vur ve sahte hiçbir şeye meyletme. Biz Eyyup’ü sabırlı bulduk. O ne güzel, ne şerefli bir kuldur ki
daima
Allah'a döner,
daima
O’na sığınırdı....
Sad Suresi, 44. Ayet:
O ne iyi bir kuldu;
daima
Allah'a rücu ederdi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
O, ne güzel kuldur!
Daima
Allah'a tevbe ve rücu edendi....
Sad Suresi, 44. Ayet:
O, ne iyi kuldu,
daima
Allah'a yönelirdi....
Sad Suresi, 46. Ayet:
Biz onları, dâimâ yurtları olan âhireti anma huyuyla yarattık da özleri temiz, ihlâs sâhibi kullar ettik....
Sad Suresi, 46. Ayet:
Çünkü biz onları katkısız (şaibesiz) bir hasletle — ki (bu dâima) yurd (ları) nı hatırlama (ları ve onun için çalışmaları) dır — haalis (insanlar) yapdık. ...
Sad Suresi, 66. Ayet:
'Göklerin, yerin ve ikisinin arasındaki varlıkların ve imkânların yaratıcısı, düzeninin hâkimi Rabbinden, kudret sahibi ve hükümran olan, kâinatı koruma altına alan,
daima
bağışlayan Allah’tan başka tanrı yoktur' de....
Sad Suresi, 66. Ayet:
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabb'ı olan Allah,
daima
üstündür, çok bağışlayandır.»...
Sad Suresi, 66. Ayet:
(O,) göklerin ve yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir, Azîz (kudreti dâimâ üstün olan)dır, Gaffâr (çok bağışlayan)dır....
Sad Suresi, 66. Ayet:
"O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir, dâimâ üstündür, çok bağışlayandır."...
Sad Suresi, 72. Ayet:
"Onu tesviye edip (beynini oluşturup), o yapının içinden Ruhum'dan (Esmâ mânâlarımdan) nefhettiğimde (açığa çıkardığımda {nefh yani üflemek, içten dışa şeklinde olur
daima
. A. H. }) Ona secdeye kapanın (hükümranlığını - tasarrufunu kabul edin)!"...
Zümər Suresi, 1. Ayet:
(Bu) Kitâb’ın indirilmesi, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) Allah tarafındandır....
Zümər Suresi, 5. Ayet:
Gökleri ve yeri, haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı, hesaplı bir düzen içinde yarattı. Geceyi devamlı gündüzün üstüne örtüyor. Gündüzü de gecenin üstüne örtmeye devam ediyor. Güneşi ve ayı koyduğu kanunlara boyun eğdirdi. Hepsi belirli bir vakte kadar akıp gidecektir. Unutmayın! Kudret ve hükümranlık sahibi olan, kâinatı koruma kalkanına alan,
daima
bağışlayan O’dur....
Zümər Suresi, 5. Ayet:
Gökleri ve yeri hak ile (yerli yerinde) yaratmıştır. Geceyi gündüzün üzerine sarar; gündüzü de gecenin üzerine sarar; güneşi ve ayı da (emrine) boyun eğdirmiştir. Herbiri belirli bir vakte (kıyâmete) kadar akıp gider. Dikkat edin! O, Azîz (kudreti dâimâ üstün olan)dır, Gaffâr (çok bağışlayan)dır....
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Yoksa o gece saatlerinde kalkan secdeye kapanıp kıyam durarak dâima vazıfesini yapan Âhıreti sayar ve rabbının rahmetini umar kimse gibi olur mu? Hiç bilirlerle bilmezler müsavi olur mu? Ancak temiz akıllı olanlar anlar...
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, ayakta durarak
daima
vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?» Ancak temiz akıllı olanlar anlar....
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Yoksa o, gece saatlerinde kalkan, secdeye kapanıp, kıyama durarak
daima
vazifesini yapan, ahireti hesaba katan ve Rabbinin rahmetini uman kimse gibi olur mu? De ki: «Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?» Ancak temiz akıl sahibi olanlar anlar....
Zümər Suresi, 37. Ayet:
Allah kimi de (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirirse, onu da dalâlete düşürecek hiçbir kimse yoktur. Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen) intikam sâhibi değil midir?...
Mömin Suresi, 2. Ayet:
(2-3) (Bu) Kitâb’ın (Kur’ân’ın) indirilişi, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm(hakkıyla bilen), günahı bağışlayan, tevbeyi kabûl eden, azâbı pek şiddetli ve çok lütuf sâhibi olan Allah tarafındandır. O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş ancak O’nadır....
Mömin Suresi, 2. Ayet:
Bu Kitabın indirilişi, aziz (dâimâ gâlib) ve alim (herşeyi en iyi bilen) Allâh tarafındandır;...
Mömin Suresi, 3. Ayet:
(2-3) (Bu) Kitâb’ın (Kur’ân’ın) indirilişi, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm(hakkıyla bilen), günahı bağışlayan, tevbeyi kabûl eden, azâbı pek şiddetli ve çok lütuf sâhibi olan Allah tarafındandır. O’ndan başka ilâh yoktur. Dönüş ancak O’nadır....
Mömin Suresi, 8. Ayet:
'Rabbimiz! Hem onları, hem onların atalarından, zevcelerinden ve nesillerinden sâlih olan kimseleri, kendilerine va'd buyurduğun Adn Cennetlerine koy! Şübhesiz ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!'...
Mömin Suresi, 25. Ayet:
O, katımızdan kendilerine hakkı getirince: "Onunla beraber iman edenlerin oğullarını öldürün, kadınlarını sağ bırakın. " dediler. Halbuki kâfirlerin tuzağı ne olursa olsun
daima
boşa çıkar....
Mömin Suresi, 34. Ayet:
And olsun ki, daha önce Yûsuf da size mu'cizeler getirmişti de, onun size getirdiği o şeylerden dâimâ şübhe içinde oldunuz. Nihâyet (o) vefât edince: 'Allah ondan sonra aslâ bir peygamber göndermez!' dediniz. İşte Allah, (kendi irâdeleriyle) haddi aşan şübheci kimseleri böyle saptırır....
Mömin Suresi, 42. Ayet:
'Ben sizi, kudretli hükümran olan, kâinatı koruma kalkanına alan,
daima
bağışlayan Allah’a davet ederken, siz beni, Allah’ı inkâr etmeye, varlığı ve Allah’ın ortağı olduğuna dair hakkında hiçbir ilmî delil olmayan şeyleri, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz?'...
Mömin Suresi, 42. Ayet:
'Beni, Allah’ı inkâr etmeye ve hakkında bir bilgi sâhibi olmadığım şeyi O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Gaffâr (çok bağışlayan Allah’)a da'vet ediyorum.'...
Mömin Suresi, 42. Ayet:
Beni, Allah’a nankörlük etmeye ona ortak hakkında bilgim olmayan bir şeyi ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi,
daima
galip ve bağışlayıcı olana davet ediyorum....
Mömin Suresi, 65. Ayet:
O
daima
diridir; O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur....
Mömin Suresi, 65. Ayet:
O
daima
diridir; O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. O halde dinde ihlâslı ve samimi kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur....
Mömin Suresi, 65. Ayet:
O, dâima yaşayandır. Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. O halde Ona, dîninde ihlâs (ve samîmiyyet) erbabı olarak, «Hamd olsun, kâinatın Rabbi olan Allaha» (diyerek) düâ edin. ...
Fussilət Suresi, 12. Ayet:
Böylece onları iki günde (iki devrede) yedi (kat) semâ olarak hükmetti ve her semâda (bulunanlara kendilerine âid) vazîfesini vahyetti (ona ilhâm etti). Dünya semâsını da kandillerle (yıldızlarla) süsledik. (Ve yıkılmaktan ve şeytanların kulak hırsızlığından)koruyarak (muhâfaza ettik). Bu, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm (herşeyi bilen Allah)’ın takdîridir....
Fussilət Suresi, 37. Ayet:
Gece (Bâtın - içsellik) ve gündüz (zahir - dışsallık), Güneş (akıl) ve Ay (duygusallık) O'nun işaretlerindendir! Güneş'e de Ay'a da secde etmeyin (tapınmayın); onları yaratmış olan Allâh için secde edin (Esmâ boyutunun ilhamı olan sezgilerinize kulak verin. Çünkü
daima
işin doğrusunun ne olduğunu size söyleyecek bir ses vardır içinizde, bir şey yapmadan önce); şayet O'na kulluğunuzun bilincine ermişseniz! (37. âyet secde âyetidir. )...
Fussilət Suresi, 49. Ayet:
İnsan hayır istemekten usanmaz. (Dâima nimetinin ve servetinin artmasını diler). İstediği eline geçmeyip kendisine bir kötülük dokunduğu zaman da ümitsizliğe düşer, ye'se kapılır....
Fussilət Suresi, 49. Ayet:
İnsan hayır istemekten usanmaz (dâimâ malının artmasını diler). Ama kendisine bir şer dokundu mu hemen üzülür, ümitsiz olur....
Şura Suresi, 3. Ayet:
Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) Allah, sana ve senden öncekilere işte böyle vahyeder!...
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah’tan başka dostlar edinenlere gelince, Allah onları
daima
gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah
daima
gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenleri Allah
daima
gözetlemektedir. Sen onlara vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Ondan başka velîler edinenlere gelince: Allah onların üzerinde dâima görüb gözetleyicidir. Sen (Habîbim) onların üstünde bir vekîl değilsin. ...
Şura Suresi, 6. Ayet:
Ondan başka veliler edinenlere gelince; Allah, onların üzerinde
daima
gözetleyicidir. Sen, onların üzerinde vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah'tan başka dost edinenleri, Allah
daima
gözetlemektedir. Sen onların üzerinde vekil değilsin....
Şura Suresi, 6. Ayet:
Allah’tan başka birtakım hâmiler (veliler) edinenlere gelince, Allah onları
daima
gözetleyip kontrol etmektedir, sen onlar üzerinde yönetici değilsin....
Şura Suresi, 19. Ayet:
Allah, kullarına çok lütufkârdır. Dilediğini (dilediği şekilde) rızıklandırır. Çünki O, Kavî (pek kuvvetli)dir, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir....
Zuxruf Suresi, 9. Ayet:
Celâlim hakkı için, eğer onlara: 'Gökleri ve yeri kim yarattı?' diye sorsan, mutlaka: 'Onları, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Alîm (herşeyi bilen Allah) yarattı!' diyeceklerdir....
Zuxruf Suresi, 23. Ayet:
İşte böyle: Biz, ne zaman, senden önce herhangi bir topluluğa bir uyarıcı gönderdiysek, halkın keyif ve haz peşinde koşan kesimi
daima
şöyle dediler: "Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk, biz ancak onların izinden gideriz!"...
Zuxruf Suresi, 28. Ayet:
Ve bu birlik sözünü, gerçeğe dönsünler diye soyu arasında da dâimâ kalacak ve zevâl bulmayacak bir vasiyet olarak bıraktı....
Zuxruf Suresi, 28. Ayet:
Ve bunu, daha sonra gelenler arasında yaşamaya devam eden bir söz olarak söyledi ki onlar (
daima
) o (sözü hatırlayıp ona) dönsünler....
Duxan Suresi, 3. Ayet:
Biz onu mübarek bir gecede indirdik. Biz
daima
insanları uyarmışızdır....
Duxan Suresi, 42. Ayet:
Ancak Allah’ın merhamet ettiği kimseler müstesnâ. Şübhesiz ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Rahîm (çok merhamet edici) olan ancak O’dur....
Casiyə Suresi, 2. Ayet:
(Bu) Kitâb’ın indirilmesi, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) Allah tarafındandır....
Casiyə Suresi, 37. Ayet:
Hem göklerde ve yerde büyüklük, yalnız O’na mahsustur; ve O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Əhqaf Suresi, 2. Ayet:
Bu Kitâb’ın indirilmesi, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) Allah tarafındandır....
Fəth Suresi, 7. Ayet:
Hem göklerin ve yerin orduları, Allah’ındır! Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Fəth Suresi, 19. Ayet:
Ve alacakları birçok ganîmetlerle (de onları mükâfâtlandırdı). Çünki Allah, Azîz(kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed Allahın resulüdür. Onun maiyyetinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin (ve metîn), kendi aralarında merhametlidirler. Onları rükû' ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Onlar Allahdan (dâima) fazl (-u kerem) ve rızaa isterler. Secde izinden (meydana gelen) nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrâtdaki vasıfları budur. İndideki vasıfları da (şöyledir: Onlar) filizini yarıb çıkarmış, gitgide onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, sakları üzerine doğrulub kalkmış bir ekine benzerler ki ...
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer inananlardan iki grup vuruşurlarsa onların arasını düzeltin; şâyet biri ötekine saldırırsa Allâh'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla vuruşun. (Allâh'ın buyruğuna) Dönerse artık adâletle onların arasını düzeltin ve dâimâ âdil olun. Çünkü Allâh, adâlet yapanları sever....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Mü'minlerden iki topluluk birbiriyle çarpışacak olursa aralarını bulun. Onlardan biri diğerine saldırırsa, saldıran taraf Allah'ın hükmüne dönünceye kadar onunla savaşın. Dönerlerse, siz de adaletle aralarını bulun.
Daima
âdil olun. Çünkü Allah adalet edenleri sever....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar! Zannin cogundan sakinin, zira zannin bir kismi gunahtir. Birbirinizin sucunu arastirmayin; kimse kimseyi cekistirmesin; hangi biriniz olu kardesinin etini yemekten hoslanir? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakinin, suphesiz Allah tevbeleri
daima
kabul edendir, aciyandir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar! Zannın çoğundan sakının, zira zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin suçunu araştırmayın; kimse kimseyi çekiştirmesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Ondan tiksinirsiniz; Allah'tan sakının, şüphesiz Allah tevbeleri
daima
kabul edendir, acıyandır....
Qaf Suresi, 8. Ayet:
(Bütün bunlar)
Daima
Allah'a dönüp O’na sığınan her kulun basiretini açmak, ona ibret vermek içindir....
Rəhman Suresi, 19. Ayet:
Salıvermiş iki denizi
daima
birbirleri ile çatışıyorlar;...
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
(17-18) Onların üzerlerine
daima
aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır. Çeşmelerden akan şuruplar ile (dolu) destiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
(17-18) Onların üzerlerine
daima
aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır. Çeşmelerden akan şuruplar ile (dolu) destiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile....
Vaqiə Suresi, 31. Ayet:
dâima akan su (lar), ...
Hədid Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa, Allah’ı tesbîh etmektedir. Çünki O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir,
daima
üstündür....
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve mizanı indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir,
daima
üstündür....
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Andolsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde kitabı ve ölçüyü indirdik. Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberlerine görmeden yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir,
daima
üstündür....
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Celâlim hakkı için, peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik ve onlarla berâber kitâbı ve mîzânı (adâleti) indirdik ki, insanlar adâleti ayakta tutsun (ve yaşatsınlar)! Hemkendisinde büyük bir kuvvet ve insanlar için (birçok) menfaatler bulunan hadîd’i (demiri, birni'met olarak) indirdik; hem böylece Allah, kendine ve peygamberlerine gıyâben (Allah’ı görmedikleri hâlde îmân ederek dînine) kimin yardım edeceğini ortaya çıkarsın! Muhakkak kiAllah, Kavî (çok kuvvetli olan)dır, Azîz (kudreti dâ...
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Andolsun biz elçilerimizi açık kanıtlarla gönderdik ve onlarla beraber Kitabı ve (adâlet) ölçü(sün)ü indirdik ki insanlar adâleti yerine getirsinler. Ve kendisinde büyük bir kuvvet ve insanlara birçok yararlar bulunan demiri indirdik ki Allâh, kimin (ondan yararlanarak) gaybda (görmediği halde) kendisine ve elçilerine yardım edeceğini bilsin, (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allâh kuvvetlidir, dâimâ üstündür....
Mücadilə Suresi, 2. Ayet:
İçinizden zıhar yapanların, eşlerini, anaları kadar haram sayanların hanımları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Onlar şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, mü’minlerin tasvip etmediği sözler, yalan söylüyorlar. Allah çok affedicidir, kullarını
daima
koruma kalkanına alır....
Mücadilə Suresi, 21. Ayet:
Allah: «Andolsun ki, Ben yenerim Ben ve peygamberlerim!» diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah güçlüdür,
daima
üstün gelendir....
Mücadilə Suresi, 21. Ayet:
Allah, (Levh-i Mahfûz’da): 'Celâlim hakkı için, ben muhakkak galib geleceğim, peygamberlerim de!' diye yazmıştır. Çünki Allah, Kavî (çok kuvvetli olan)dır, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir....
Mücadilə Suresi, 21. Ayet:
Allah, “Ben ve elçilerim mutlaka galip geleceğiz", diye hükmetmiştir. Şüphesiz Allah, güçlüdür,
daima
galiptir....
Həşr Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ı tesbîh etmektedir. O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Həşr Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih etti. Ki O
daima
galip ve hakimdir....
Mümtahinə Suresi, 2. Ayet:
Eğer onlar size bir tırnak tutdururlarsa hepinizin düşmanları olacaklar, ellerini, dillerini kötülükle size uzatacaklardır. (Zâten) onlar (dâima ah bir dîninizden dönüb) kâfir olsanız (diye) arzuu etmişlerdir. ...
Mümtahinə Suresi, 5. Ayet:
'Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için bir imtihan (vesîlesi) kılma! (Onları bize musallat etme!) Rabbimiz! Bize mağfiret eyle! Şübhesiz ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen) ve Hakîm(her işi hikmetli olan) ancak sensin!'...
Səff Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ı tesbîh etmektedir. O, Azîz (kudreti dâimâüstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Cümə Suresi, 1. Ayet:
Göklerde olan ve yerde bulunanlar, Melik (mülkünde istediği gibi tasarruf eden), Kuddûs (bütün noksanlıklardan münezzeh olan), Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm(her işi hikmetli olan) Allah’ı tesbîh eder....
Cümə Suresi, 3. Ayet:
Hem (o peygamber) onlardan (Arablardan) başkalarına (da bütün cin ve insanlara peygamber olarak gönderilmiştir) ki (onlar) henüz kendilerine kavuşmamışlardır. O, Azîz(kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Talaq Suresi, 2. Ayet:
Böylece, iddetlerinin sonuna yaklaşmak üzere olduklarında, ya onları uygun bir şekilde tutun, yahut uygun bir şekilde bırakın. Ve kendi toplumunuz içinden dürüst(lüğü bilinen) iki kişi (verdiğiniz karara) şahit olarak bulunsun; kendiniz de Allah huzurunda doğru şahitlik yapın! İşte bunlar Allah'a ve Ahiret Günü'ne inananlara verilen öğütlerdir. Ve Allah, Kendisine karşı sorumluluk bilinci taşıyan herkese, (mutsuzluktan) bir çıkış yolu (
daima
) sağlar...
Talaq Suresi, 7. Ayet:
İmkanı geniş olan, nafakayı imkanlarına göre versin. Rızkı daralmış bulunan da nafakayı, Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez. Allah
daima
bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratır....
Təhrim Suresi, 6. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Yakıtı insanlar ve taşlar olan (öteki dünyanın) ateş(in)den kendinizi ve size yakın olanları koruyun! Onun başında (gözetici olarak) bulunanlar, emrettiği hiçbir şeyde Allah'a karşı gelmeyen, ama (
daima
) kendilerinden isteneni yapan kararlı (ve) azimli meleklerdir....
Mülk Suresi, 2. Ayet:
O ki, hanginiz amelce daha güzeldir diye sizi imtihân etmek için ölümü ve hayâtı yarattı. Ve O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Gafûr (çok mağfiret eden)dir....
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi
daima
onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin....
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği
daima
önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin....
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)! ...
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana.
Daima
kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men'e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana....
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi
daima
onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin....
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği
daima
önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin....
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 11. Ayet:
Daima
kusur arayıp kınayan, hep lâf götürüp getiren,...
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)! ...
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Qələm Suresi, 11. Ayet:
Daima
ayıplayan ve laf getirip götürene....
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana.
Daima
kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men'e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana....
Qələm Suresi, 11. Ayet:
Daima
kusur arayıp kınayana, söz götürüp getirene....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi
daima
onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği
daima
önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)! ...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana.
Daima
kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men'e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana....
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi
daima
onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin....
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği
daima
önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin....
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)! ...
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Qələm Suresi, 14. Ayet:
(10-14) Yemin edip duran, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 14. Ayet:
(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi
daima
onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin....
Qələm Suresi, 14. Ayet:
(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği
daima
önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin....
Qələm Suresi, 14. Ayet:
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık,
daima
kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme....
Qələm Suresi, 14. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Məaric Suresi, 23. Ayet:
Öylesine kılanlar ki namazlarını dâimâ kılarlar....
Nuh Suresi, 10. Ayet:
'Rabbinizden koruma kalkanı ve bağışlanma isteyin. O, muhkem koruma kalkanına alan,
daima
bağışlayandır.' dedim....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
(Ey Peygamber!) Rabbin, senin ve beraberindekilerin gecenin üçte ikisini, yahut yarısını, yahut üçte birini (namaz için) uyanık geçirdiğini bilir. Gecenin ve gündüzün ölçüsünü koyan Allah, sizin onu küçümsemeyeceğinizi bilir ve bu sebeple O rahmetiyle size yaklaşır. O halde Kur'an'ın kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun. Allah, zaman zaman içinizde hastalar, Allah'ın lütfunu aramak için yola koyulanlar ve Allah yolunda savaşa çıkanlar olacağını bilir. Öyleyse ondan (yalnızca) kolayca okuyabi...
Müddəssir Suresi, 4. Ayet:
Elbiseni de (
daima
) temiz tut....
Müddəssir Suresi, 11. Ayet:
(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. ...
Müddəssir Suresi, 12. Ayet:
(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. ...
Müddəssir Suresi, 13. Ayet:
(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. ...
Müddəssir Suresi, 14. Ayet:
(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak. ...
Qiyamə Suresi, 2. Ayet:
(Pişmanlık duyup) dâimâ kendini kınayan nefse de yemîn ederim (ki öldükten sonradiriltileceksiniz)!...
Qiyamə Suresi, 2. Ayet:
Yoo, dâimâ, kendini kınayan nefse and içerim....
İnsan Suresi, 19. Ayet:
Etraflarında
daima
genç çocuklar dolaşır; görünce onları saçılmış inciler sanırsın....
Əbəsə Suresi, 16. Ayet:
Keriym (şerefli, üstün) ve Barr (
daima
iyilik ve tâat sadır olan Sefere)....
Təkvir Suresi, 29. Ayet:
Fakat âlemlerin Rabbi olan Allah, (sizin dürüst olmanızı) dilemeyince, siz dileyemezsiniz. (
Daima
Allah’ın kudret ve iradesi altındasınız.)...
Bürüc Suresi, 8. Ayet:
Ve onlardan (o mü’minlerden) sâdece, Azîz (kudreti dâimâ üstün olan), Hamîd(hamd edilmeye çok lâyık) olan Allah’a îmân ettikleri için, (sâdece bunun için) intikam aldılar....
Ğaşiyə Suresi, 12. Ayet:
Orada dâimâ akan bir (çok) pınar(lar) vardır!...
Ələq Suresi, 14. Ayet:
Allah'ın
daima
kendini görmekte olduğunu bilmiyor mu o?...
Ələq Suresi, 14. Ayet:
Allâh'ın (dâimâ kendisini) gördüğünü bilmedi mi (o)?...
Hümeze Suresi, 2. Ayet:
(2-3) Öyle kimse ki, bir malı toplamış ve onu tekrar tekrar saymakta bulunmuştur. Sanır ki onu, malı
daima
yaşatacaktır....
Hümeze Suresi, 3. Ayet:
(2-3) Öyle kimse ki, bir malı toplamış ve onu tekrar tekrar saymakta bulunmuştur. Sanır ki onu, malı
daima
yaşatacaktır....
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Allah'in yardimi ve zafer gunu gelip, insanlarin Allah'in dinine akin akin girdiklerini gorunce, Rabbini overek tesbih et; O'ndan bagislama dile, cunku O, tevbeleri
daima
kabul edendir. *...
Nəsr Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri
daima
kabul edendir....
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Allah'in yardimi ve zafer gunu gelip, insanlarin Allah'in dinine akin akin girdiklerini gorunce, Rabbini overek tesbih et; O'ndan bagislama dile, cunku O, tevbeleri
daima
kabul edendir. *...
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri
daima
kabul edendir....