Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
Gazabına uğrayan zâlimlerin, âsilerin, dinine, Kur’ân’ına düşmanlık edenlerin, zalimleri, yahudilerin; başlarına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşıp
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerin, cahillerin, hristiyanların doğruluğu, muhkemliği, güvenliği olmayan yolundan bizi uzak tut Allahım....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
İşte onlar, o kimselerdir ki, hidayet ile
dalâleti
satın aldılar. Fakat onların ticareti, onlara hiç kâr sağlamadı ve hidayete ermiş değillerdi....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
İşte onlar, hidayete karşılık
dalâleti
satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
İşte onlar hakikatlerini oluşturan gerçeğe (bilhüda) karşılık,
dalâleti
(kendi hakikatini fark edememe) satın almışlardır! Oysa bu ticaret onlara kâr getirmedi; gerçeğe de erdirmez!...
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
Onlar doğru yolun, Allah’ın kitap ve peygamberle gösterdiği yolun yerine,
dalâleti
başlarına belâ olarak satın alanlar, başlarına buyruk yaşamayı, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerdir. Onların ticaretleri kazançlı olmamıştır. Doğru yola gelmeye istekli de değiller....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
Bunlar, o kimselerdir ki, hidayete karşılık
dalâleti
(sapıklığı, cehennemi) satın almışlardır. Onların ticareti kâr etmemiş ve doğru yolu da bulamamışlardır....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
İşte onlar, hidayete karşılık
dalâleti
satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
bunlar işte öyle kimselerdir ki hidayet bedeline
dalâleti
satın almışlardır da ticaretleri kâr etmemiştir yolunu tutmuş da değillerdir....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
İşte bunlar hidayet karşılığında sapıklığı (dalaleti) satın almışlardır. Fakat bu ticaretleri bir yarar (kar) sağlamamış / getirmemiş, hidayeti de bulamamışlardır....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
İşte onlar, hidâyete karşılık
dalâleti
satın alanlardır. Fakat ticâretleri (onlara) kâr getirmemiştir. (Onlar, o zarardan kurtulmak için) doğru yolu bulmuş kimseler de değillerdir....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
Onlar (o münafıklar) o kimselerdir ki, hidâyet mukabilinde
dalâleti
satın almışlardır. Onların bu ticaretleri bir kazanç temin etmemiştir. Ve onlar hidâyete ermiş kimseler değildir....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah, hakkı açıklamak için sayısız darb-ı meselli delillerden birini, bir sivrisineği, ondan daha küçük, daha büyük bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman edenler, bunların Rablerinden gelen hak düzeni yerleştirmek için, öğüt verici, ibretli bir delil olduğunu bilirler. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler ise, bunları hafife alarak; 'Allah böyle darb-ı meselli bir delil ile ...
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
1.
ulâike ellezîne
: işte onlar ki ..... yapanlar
2.
işteravû
: satın aldılar
3.
ed dalâlete
:
dalâleti
4.
bi el hudâ
...
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
İşte onlar ki hidayet karşılığında
dalâleti
, mağfiret karşılığında da azabı satın alanlardır. Öyleyse onları ateşe karşı bu kadar sabırlı kılan nedir?...
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
İşte bunlar BilHÜDA (nefslerinin hakikati olan Allâh Esmâ'sına iman) karşılığında
dalâleti
(dışa yönelik tanrı inancına sapmak); mağfiret (hakikatindeki Esmâ inancı getirisi olan bağışlanma) yerine azabı satın almışlardır. Bunlar ateşe karşı ne kadar dayanıklı imişler!...
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
Onlar, doğru yol, Allah’ın kitap ve peygamberle gösterdiği yol karşılığında, hak yoldan uzaklaşıp,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ederek başlarına buyruk yaşamayı, bağışlanma karşılığında azâbı kendilerine belâ olarak satın alanlardır. Bunlar ateş ile cezalandırılma azâbına rağmen ne kadar da cüretli davranıyorlar!...
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
Onlar işte hidayeti verib
dalâleti
, mağfireti bırakıb azabı satın alan kimseler, bunlar ateşe ne sabırlı şeyler!......
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
İşte onlar, hidâyete mukabil
dalâleti
, bağışlanmaya karşılık azâbı satın alanlardır. Onlar ateşe karşı ne kadar da sabırlıdırlar!...
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
Onlar, hidayet karşılığında dalaleti, mağfiret karşılığında azabı satın almışlardır. Onlar, ateşe karşı ne de sabırlıdırlar....
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
Onlar o kimselerdir ki, hidâyet mukabilinde
dalâleti
, mağfiret mukabilinde azabı satın almışlardır. Onları ateşe karşı bu kadar sabırlı kılan nedir?...
Bəqərə Suresi, 175. Ayet:
İşte onlar hidâyeti bırakıp dalaleti, mağfireti verip azabı satın almışlardır. Bunlar ateşe karşı ne kadar da dayanıklı imişler!...
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Hac mevsiminde ticaret yaparak, Rabbinizden gelecek bir lütfu, kazancı aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafattan akın akın indiğinizde, Meş’ar-i Haram yanında, Müzdelife’de Allah’ı zikredin. Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. Allah’ın, Kur’ân’da ve Rasûlünün sünnetinde size öğrettiği şekilde şer’î mükellefiyetleri yerine getirerek, dinini, kitabını ve sünneti anlatarak onu zikredin. Doğrusu siz, bundan önce, başlarına buyruk hareket ederek
dalâleti
, bozuk düzeni,...
Ali-İmran Suresi, 69. Ayet:
Ehl-i kitaptan bir kısmı ne yapıp edip sizin, hak yoldan uzaklaşıp,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihinizin önünü açmak istediler. Kendilerinden, birbirlerinden başkasının, hak yoldan uzaklaşıp
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerinin önünü açamadılar. Bunun bile farkında değiller....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
Kitaplarında vasıfları belirtilen peygambere iman ettikleri halde, Muhammed peygamber olarak görevlendirilince inkâra, küfre sapanların; sonra İslâm’ın ilerlemesinin, müslümanların gelişmesinin önünü kesme plânları yaparak savaş açan, küfürde ileri giden yahudilerin ve hristiyanların, küfür bataklığında kaldıkları müddetçe tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar işte onlar, başlarına buyruk hareket ederek,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerin ta kendileridir....
Nisa Suresi, 44. Ayet:
1.
e
: mi?
2.
lem tere
: görmedin
3.
ilâ ellezîne
: onları
4.
ûtû
: verildi
Nisa Suresi, 44. Ayet:
Kendilerine Kitap'tan nasip verilenleri görmedin mi?
Dalâleti
satın alıyorlar ve sizin de yoldan (Allah'ın yolundan) sapmanızı (dalâlete düşmenizi) istiyorlar....
Nisa Suresi, 44. Ayet:
Bu mükemmel kutsal kitaptaki bir kısım emir ve hükümleri uygulamakla sorumlu tutulan ehl-i kitap âlimlerini görmüyor musun?
Dalâleti
, bozuk düzeni, başlarına buyruk yaşamayı, kendilerine belâ olarak satın alıyorlar, sizin de doğru yoldan uzaklaşmanızı, başınıza buyruk hareket ederek
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihinizi istiyorlar....
Nisa Suresi, 44. Ayet:
Kendilerine Kitab’dan (Tevrât’tan) bir nasib verilenleri (yahudileri) görmedin mi?
Dalâleti
(nasıl da) satın alıyorlar ve sizin de hak yoldan sapmanızı istiyorlar!...
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene Kur’ân’a, senden önce indirilenlere, diğer kutsal kitaplara inandıklarını ileri sürenleri görmüyor musun? Putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlerle, idarelerle şeytanî güçlerle, tağut ile ilişkilerini kesmeleri emrolunduğu halde, onların hâkimiyetine teslim olmak istiyorlar. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar da onların, bir daha dönemeyecekleri kadar, hak yoldan uzaklaşmalarının,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerinin önünü açmak istiyor....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Nedir bu şaşkınlığınız, müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafıklar konusunda iki gruba ayrılıyorsunuz? Allah, onları, yaptıkları kötülükler, işledikleri günahlar, hak ettikleri cezalar sebebiyle, ters çevirerek ayıplarını açığa çıkarmıştır. Allah’ın hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanıdığı, akıllı ve sorumlu kimseleri, siz doğru yola mı getirmek istiyorsunuz? Allah’ın, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozu...
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allah’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni, başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmanın
dalâleti
, helâki tercihinin önünü açabilirlerdi. Onlar yalnızca kendilerini, birbirlerini başına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, helâki tercihlerine imkân sağlayabilirler. Sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana kitabı, Kur’ân’ı, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah’ın sana olan lütfu büyükt...
Nisa Suresi, 116. Ayet:
Allah, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında kendisine ortak koşulmasını, Allah’a imanın gerektirdiği esasların inkâr edilmesini bağışlamayacaktır. Bunun dışındaki, bunun altındaki büyük-küçük günahları, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimse için bağışlar. Kim, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşarsa, tamamen başına buyruk hareket ederek büsbütün hak yoldan uzaklaşmış,
dalâleti
, bozuk d...
Nisa Suresi, 119. Ayet:
'Onları başlarına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlayacağım. Mutlaka onları boş kuruntulara sevk edeceğim, kesinlikle onları idare edeceğim, sağmal hayvanların kulaklarını yaracaklar, putlar için bel yapacaklar. Şüphesiz onlara emredeceğim de, Allah’ın koyduğu dini, düzeni, yaratılışa uygun özellikleri, kanunları, safiyeti, masumiyeti, yapılan taahhüdü, kurulan düzeni bozarak değiştirecekler.' dedi. Kim Allah’ı bırakarak kulu ...
Nisa Suresi, 136. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, Allah’a, Rasûlüne, Rasûlüne bölüm bölüm indirdiği kitaba, Kur’ân’a, daha önce indirdiği kitaplara hakkıyla iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, Rasullerini, son günü, âhiret gününü inkâr ederse, tamamen başına buyruk hareket ederek büsbütün hak yoldan uzaklaşmış,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih etmiş olur....
Nisa Suresi, 143. Ayet:
Küfür ile iman arasında bocalamaktadırlar. Ne mü’minlere bağlanırlar, ne de şu kâfirlere. Allah kimin haktan uzaklaşmasına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, sen ona bir kurtuluş yolu, bir çıkış yolu bulamazsın....
Nisa Suresi, 167. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, insanları Allah yolundan, İslâm’a girmekten, İslâmî hayatı yaşamaktan alıkoyanlar, İslâm’ı engelleme tedbirleri alanlar, tamamen başlarına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşmış,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih etmiş olurlar....
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Andolsun ki, Allah İsrâiloğulları’nın, kesin sözünü, taahhüdünü almıştı. İçlerinden on iki dinî lider görevlendirmiştik. Allah onlara: 'Ben sizlerle beraberim. Namazları âdâbına riayet ederek, aksatmadan kılarsanız, vicdanınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtı verirseniz, Rasullerime iman ederseniz, onlara yardımda bulunursanız, Allah’a karz-ı hasen olarak borç verirseniz, mâli mükellefiyetlerin dışında, Allah rızası için, Allah yolunda cihad edenlerin masraf...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Rasûl! Kalpleriyle (şuurlu olarak - anlamını hissedip yaşayarak) iman etmedikleri hâlde, ağızlarıyla "İman ettik" diyenlerden küfürde koşuşanlar, seni mahzun etmesin. . . Yahudi olanlardan öylesi var ki, yalan uydurmak için veya sana gelmemiş bir topluluk adına (aracı olarak) dinleyendir. . . Yerli yerince söylenen Kelimeleri tahrif ederek, "Size şu verilirse alın, eğer o verilmez (Allâh hükmü ile hükmedilir) ise sakın yanaşmayın" derler. . . Allâh bir kimsenin
dalâleti
ni dilerse, artık onun ...
Maidə Suresi, 60. Ayet:
'Allah katında, bundan daha ağır cezaya uğrayacak olanı size haber vereyim mi? Allah’ın lânetlediği ve gazap ettiği, aralarından bazılarını maymunlar, domuzlar ve putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlere, idarelere, şeytanî güçlere, tağuta boyun eğip uşaklık edenler haline getirdiği kimseler, işte onlar yeri en kötü olanlar, doğru, dengeli bir yoldan, İslâmî hayat tarzından en uzak başlarına buyruk yaşayarak,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerdir.' de....
Maidə Suresi, 77. Ayet:
'Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, hak ve doğru bilgileri bir kenara itip içinizdeki yahudiler gibi, Meryem’e zina isnad ederek, Îsâ’nın peygamberliğini tanımayarak; hristiyanlar gibi Îsâ’nın ilâhlığı, Allah hakkında, baba olma, oğul edinme, bedenlere girme, değişme, birleşme iddialarında bulunup haddi aşarak sorumluluk ve cezanızı artırmayın. Daha önce hak yoldan uzaklaşarak, başlarına buyruk hareket edip,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerin; birçoklarını da başlarına buyruk hale g...
Maidə Suresi, 105. Ayet:
Ey iman edenler, kendinize ve birbirinize sahip çıkın, duyarlı davranın. Siz doğru yolda bulunduğunuz, İslâm’ı yaşayarak sebat ettiğiniz takdirde, başlarına buyruk hareket edip, hak yoldan uzaklaşanlar,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenler size zarar veremezler. Hepiniz hesap vermek üzere Allah’ın huzuruna getirileceksiniz, işlemekte olduğunuz amellerinizin hepsini birer birer ortaya koyarak sizi hesaba çekecekti...
Ənam Suresi, 39. Ayet:
Âyetlerimizi, Kur’ân’ımızı yalanlayanlar, inkâr ve cehalet karanlıkları içinde sağır ve dilsiz kesilenlerdir. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselerin hak yoldan uzaklaşıp
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseyi de doğru, muhkem, güvenli yolda yürütür, görevlendirir, İslâmî hayatı yaşatır....
Ənam Suresi, 56. Ayet:
'Allah’ın dışında, kulları durumundaki yalvardıklarınıza kulluk ve ibadet etmem bana yasaklandı' de. 'Ben sizin çarpık isteklerinize, şahsî arzu ve ihtiraslarınıza uymayacağım. Aksi takdirde, hak yoldan uzaklaşarak,
dalâleti
, bozuk düzeni tercih etmiş olurum. O takdirde vahyile gösterilen hak yolda, İslâm’da sebat edenlerden de olamam.' de....
Ənam Suresi, 77. Ayet:
Ayı doğarken görünce: 'Rabbim budur' dedi. O da batınca: 'Rabbim bana doğru yolu gösterme lütfunda bulunmazsa, elbette hak yoldan uzaklaşan, başına buyruk yaşayan,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih eden toplumdakilerden biri olurum' dedi....
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Eğer ülkedeki, yeryüzündeki insanların çoğunluğunun düşüncelerine, inançlarına ve uygulamalarına uyarsan, onlar, seni başına buyruk hale getirerek, Allah yolundan uzaklaşmana,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine imkân sağlarlar. Onlar kesinlikle, ilme, delile dayanmayan zanlarına uyarlar ve onlar kesinkes yalan-yanlış saçmalarlar....
Ənam Suresi, 117. Ayet:
Rabbin, kendi yolundan, İslâm’dan uzaklaşarak başlarına buyruk davrananları,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenleri iyi bilir. Hidayet rehberiyle gösterilen, öğretilen yola girmek isteyenleri, hak yolda, İslâm’da sâbit-kadem olanları da iyi bilir....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Bildiğiniz bir şey mi var ki Allah’ın emrinden uzak duruyor, Allah’ın adı anılarak kesilen hayvanların etinden yemiyorsunuz? Oysa Allah, mecburiyet altında yemek durumunda kaldıklarınızın dışındaki haram olan şeyleri size ayrıntılı olarak açıklamıştır. Birçokları, bilgisizce, şahsî arzu ve ihtiraslarına uyarak hak yoldan ayrılıyorlar, insanları doğru yoldan uzaklaştırıyorlar, başlarına buyruk hale getiriyorlar,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlıyorlar. Rabbin haddi aşanları,...
Ənam Suresi, 125. Ayet:
Allah kimi hidâyete erdirmek isterse, gönlünü İslâm’a açarak ferahlık verir. Kimin de, hak yoldan uzaklaşmasına,
dalâleti
tercihine özgürlük tanımak isterse, sanki güçlükle göğe yükselirken nefes almakta zorlandığı gibi, artan oranda o kimsenin göğsünü sıkmaya, bunaltmaya devam eder. Allah inanmayacakların boyunlarına, pis, kâfir, lânetli ve ceza mahkûmu yaftasını takarak işte böyle sıkıntıya sokar....
Ənam Suresi, 140. Ayet:
Bilgisizlikleri yüzünden akılsızca, ahmakça, dar kafalı düşünerek çocuklarını öldürenler ve Allah’ın kendilerine verdiği rızkı, Allah adına uydurma hükümlerle haram kılanlar kesinlikle ziyana uğradılar. Başlarına buyruk hale gelerek hak yoldan uzaklaşıp
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ettiler. Doğru, hak yolu bulmaya istekli de değiller....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki. 'O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavrularını mı haram kıldı? Yoksa, Allah’ın size bunu tekrar tekrar emir ve tavsiye ettiğine bizzat şâhit mi oldunuz? Hiçbir bilgiye dayanmadan, insanları başlarına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlamak için Allah adına yalan uydurandan daha zâlim kim olabilir? Allah zâlim bir toplumu doğru yola sevketme lüt...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Allah onlara: 'Sizden önce yaşamış, geçip gitmiş cin ve insan topluluklarıyla birlikte siz de ateşe, Cehennem’e girin' buyurur. Her millet Cehennem’e girdiğinde, hak yoldan uzaklaşarak, sapıklığa düşmesine sebep olan yakınlarına, idarecilerine güç ve iktidar sahiplerine lânet eder. Nihayet, birbirlerinin peşinden girip, hepsi Cehennem’de toplandığında, halk, iktidar sahibi liderleri kastederek: 'Rabbimiz, işte bunlar, bizi hak yoldan uzaklaştırarak, başımıza buyruk hale getirip,
dalâleti
, bozuk ...
Əraf Suresi, 149. Ayet:
İş işten geçip pişmanlıktan kıvranırlarken, başlarına buyruk davranarak,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ettiklerini gördüklerinde: 'Rabbimiz bize merhamet etmez, bizi koruma kalkanına almaz, bağışlamazsa, hüsrana uğrayanlardan oluruz' dediler....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte kavminden ehil ve güvenilir yetmiş erkeği, en hayırlılarını temsilci seçti. Onları şiddetli bir gürleme halinde âni bir sarsıntı yakalayınca Mûsâ: 'Ey Rabbim, sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradenin tecellisine uygun olsaydı, onları da, beni de, daha önce helâk ederdin. İçimizden bir takım beyinsizlerin işlediği günahlar yüzünden hepimizi mi helâk edeceksin? Bu yalnızca, senin imtihanındır. Bununla sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradenin tecell...
Əraf Suresi, 178. Ayet:
Allah, kime hak yolu aydınlatıcı bilgiler verirse o doğru yolu bulup tercih eder. Kimlerin de, hak yoldan uzaklaşmasına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, işte asıl ziyana uğrayanlar onlardır....
Əraf Suresi, 186. Ayet:
Allah kimin hak yoldan uzaklaşmasına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, kimse onu doğru yola iletemez. Onları azgınlıkları içinde bocalar vaziyette bırakır....
Əraf Suresi, 202. Ayet:
Ve kardeşleri onları dalâlete sürükler dururlar. Sonra (o
dalâleti
) terketmezler....
Tövbə Suresi, 37. Ayet:
Saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Allah’ın savaşı haram kıldığı ayları erteleyerek, yerlerini değiştirerek, on iki aya ay ilâve ederek, hileli takvim düzenlemek, kesinlikle Allah’ın sene ve aylarla ilgili koyduğu hükmü inkârda ileri gitmektir. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin, bu yüzden başlarına buyruk bırakılarak, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, he...
Tövbə Suresi, 115. Ayet:
Allah bir kavme doğru yolu gösterdikten sonra, nelerden arınıp, nelerden korunacaklarını, hangi emirleri yerine getireceklerini, kime sığınacaklarını, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak nasıl şahsiyetli davranacaklarını, dinî ve sosyal görevlerinin nasıl bilincinde olacaklarını iyice açıklamadan onları başlarına buyruk hale getirecek, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân tanıyacak bir sebep yaratmaz. Her şey Allah’ın ...
Yunus Suresi, 32. Ayet:
İşte O, sizin, varlığı konusunda şüphe olmayan hak, gerçek Rabbiniz Allah’tır. Allah’a kulluk ve ibadet, Allah’ın dini ve kitabı, Allah’ın koyduğu düzen terkedildikten sonra, başına buyruk davranmanın,
dalâleti
n, bozuk düzenin, helâke mahkûm olmanın dışında ne kalır? Ortadaki kesin delillere rağmen nasıl da Hak’tan bâtıla çevriliyorsunuz!...
Yunus Suresi, 88. Ayet:
Mûsâ: 'Ey Rabbimiz! Sen, Firavun ve kodamanlarına dünya hayatında göz kamaştırıcı zenginlik ve büyük servetler verdin. Ey Rabbimiz! Bu kadar serveti, insanları, başlarına buyruk hale getirerek, senin yolundan, İslâm’dan uzaklaştırıp,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlasınlar diye mi verdin? Ey Rabbimiz onların mallarını yok et. Kalplerini katılaştır, kafalarını kalınlaştır, mühürle. Gene de can yakıp inleten müthiş azâbı görünceye kadar, onlar iman etmeyecekler.' dedi....
Yunus Suresi, 108. Ayet:
'Ey insanlar! Toplumda hakça bir düzen gerçekleştirmeniz için Hak kitap Kur’ân Rabbinizden size geldi. Kim hidayet rehberi Kur’ân’ı, hak yolu, İslâm’ı tercih ederek kabullenir, hak yolda sebat ederse, ancak kendi iyiliği, kurtuluşu için hak yola girmiş, İslâmî hayatı yaşamış olur. Kim başına buyruk davranarak hak yoldan uzaklaşır,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ederse, yalnızca kendi felâketini hazırlamış, kendisi zarara ziyana uğramış olur. Ben sizin adınıza Allah’a karşı savunma yapamam...
Yusif Suresi, 95. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
tallâhi
: Allah'a yemin olsun
3.
inne-ke
: muhakkak, gerçekten sen
4.
le fî
: içindesin
<...
Yusif Suresi, 95. Ayet:
“Allah'a yemin olsun” dediler. “Gerçekten sen eski
dalâleti
nin (eski üzüntünün verdiği sapmanın) içindesin.”...
Rəd Suresi, 27. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler: 'Ona, hak peygamber olduğunun delili olarak Rabbinden maddî bir mûcize indirilmeli değil miydi?' diyorlar. 'Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkların hak yoldan uzaklaşmasına,
dalâleti
tercihine özgürlük tanır, kendisine gönül vereni, boyun eğeni de doğru yola iletir' de....
Rəd Suresi, 33. Ayet:
Herkesin işlediği ameller, hakettiği mükâfatlar ve cezalar sebebiyle, sorumluluklarının gereğini yapmalarını isteyeni, denetleyeni, üzerlerinde hükümranlığının icabını, hükmünü icra edeni, Allah’ı mı alaya alıyorlar? Bir de tutup ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortaklar koştular. 'Onlara isimler verip durun bakalım. Yoksa siz ona yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber vereceksiniz? Yahut boş laf mı ediyorsunuz? Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman...
İbrahim Suresi, 4. Ayet:
Allah’ın emirlerini iyice açıklasın diye, her Rasulü, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, yalnız kendi milletinin diliyle gönderdik. Bu sebeple Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselerin hak yoldan uzaklaşıp,
dalâleti
tercihlerine özgürlük tanır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri doğru yola da sevkeder. O kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır....
İbrahim Suresi, 18. Ayet:
Rablerini inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin durumu, işledikleri amelleri, tıpkı fırtınalı bir günde, rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıkları iyiliklerin, kazandıkları hayırların karşılığında hiçbir şey elde edemezler. Başına buyruk yaşayarak büsbütün hak yoldan uzaklaşma,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih işte budur....
İbrahim Suresi, 27. Ayet:
Allah, gönüllere yerleşen Kelime-i Şehâdet’le, benliklerini oluşturan sağlam temelleri olan Kur’ân ile iman edenleri, dünya hayatında, cesur, güçlü, itibarlı ve devletli hale getirerek ayaklarını yere sağlam bastırır. Kabirdeki sorgu sırasında, mahşerde, âhiret hayatında ise korkudan emin olmalarını sağlar, itibarlarını yüceltir, makamlarını, mevkilerini ebedîleştirir. Allah inkârda, isyanda ısrar eden, baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetle...
İbrahim Suresi, 30. Ayet:
İnsanları Allah yolundan, İslâm’dan uzaklaştırıp
dalâleti
tercihlerinin önünü açmak için bile bile ona eşler, ortaklar koştular. 'Biraz daha zevkü safa sürün. Cezalandırma ve nihaî dönüş yeriniz ateştir.' de....
İbrahim Suresi, 36. Ayet:
'Rabbim, bu putlar insanların birçoğunu başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağladılar. Kim bana tâbî olursa, o bendendir. Kim de, bana âsî olursa, bilsin ki, Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.' diyordu....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
İbrâhim: 'Hak yoldan uzaklaşarak, başına buyruk yaşayanların,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerin dışında kim Rabbinin rahmetinden ümit kesebilir?' dedi....
Nəhl Suresi, 25. Ayet:
Kıyamet gününde, kendi günahlarını tam olarak taşımaları ve yüklenecekleri sorumluluğu, karşılaşacakları cezayı bilmedikleri için başlarına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağladıkları kimselerin günahlarından da bir kısmını yüklenmeleri için öyle derler. Bakın, yüklenecekleri günahlar ne kötüdür....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun ki biz: 'Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslüman olarak Allah’a teslim olun, saygıyla O’na kulluk ve ibadet edin, O’nun şeriatına bağlanın, O’na boyun eğin. Putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlerden, idarelerden, şeytanî güçlerden, tağuttansakınıp uzak durun.' diye emirleri tebliğ etmeleri için her millet içinde özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul görevlendirdik. Allah onlardan bir kısmını doğru yola sevketme lütfunda bulundu. Onlardan bir kısmı da hür iradeye, özgü...
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen, kâfirlerin hidayete ermelerini, hak yolda olmalarını ne kadar istesen de, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
tercihlerine özgürlük tanıdığı akıllı ve sorumlu varlıkları Allah, doğru yola sevketme lütfunda bulunmaz. Onların yardım edenleri de yoktur....
Nəhl Suresi, 93. Ayet:
Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, elbette sizi aynı inanç ve düşünceyi paylaşan bir tek millet yapardı. Fakat Allah, insanları irade hürriyetine ve seçme özgürlüğüne sahip kıldığı için, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkların hak yoldan uzaklaşıp,
dalâleti
tercihlerine özgürlük tanır, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimsele...
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
Sen Rabbinin yoluna, ilimle, hikmetli sözlerle, sağlıklı ve ahlâklı yaşayışınla, kurduğun örnek toplum düzeni ile, sünnetinle gönül alacak güzel öğütlerle, sorumluluklarını hatırlatarak, uyararak davet et. Onlarla, en güzel metotları kullanarak mücadele et. Rabbin, başına buyruk hareket ederek, yolundan uzaklaşanları,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenleri iyi bilir. Hidayet rehberiyle gösterilen, öğretilen hak yola girmeye istekli olanları, İslâm’da sebat edenleri de iyi bilir....
İsra Suresi, 15. Ayet:
Kim hidayeti tercih eder, İslâm’da sebat ederse, sadece kendi iyiliği, kurtuluşu için hak yola girmiş, İslâmî hayatı yaşamış olur. Kim de başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşır,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ederse, yalnızca kendi felâketini hazırlamış, kendisi zarara, ziyana uğramış olur. Hiçbir günahkâr, günah yüklü, suçlu bir kişi, başkasının günahının suçunun cezasını çekmez. Biz, tebliğ ile görevli, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul göndermedikçe ki...
İsra Suresi, 48. Ayet:
İbret nazarıyla bak, senin için ne türlü benzetmeler yaptılar. Bu yüzden başlarına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaştılar,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ettiler, artık doğru yola ulaşabilecekleri bir çıkış yolu da bulamayacaklar....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Allah kime hak yolu aydınlatıcı bilgiler lütfederse, işte o doğru yolu bulup tercih eder. Kimlerin de hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanırsa artık onlara, Allah’ın dışında, kulları durumundakilerden asla koruyucular bulamazsın. Kıyamet günü, onları görme, konuşma ve duyma nimetinden mahrum bir halde yüzükoyun sürükleyerek toplar getiririz. Onların mekânları cehennemdir. Ateşi azaldıkça, cehennemin yakıtını takviye eder, körüklemeyi ve püsküren al...
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Rasûlüm, orada bulunsaydın, güneşle mağara arasındaki ilişkiyi görürdün. Güneş doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneliyor, batarken de sol taraftan onları makaslayıp geçiyordu. Böylece onlar güneş ışığından rahatsız olmaksızın, mağaranın geniş bir yerinde uyuyorlardı. İşte bu Allah’ın kudretini gösteren delillerdendir. Allah, kimlere hak yolu aydınlatıcı bilgiler lütfederse, onlar doğru yolu bulup tercih eder. Kimlerin de hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerin...
Kəhf Suresi, 51. Ayet:
'Ben onları, İblis ve soyunu, ne göklerin ve yerin yaratılışında, ne de bizzat kendilerinin yaratılışında bulundurdum, ne de onlardan düşüncelerini açıklamalarını istedim. Kâinatın planlamasında, yaratılışında ve aslî düzeninin sağlanmasında onlar benim ortaklarım da değildir. Ben, insanları başlarına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaştırıp,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlayanları yardımcı edinmiş değilim.' buyurdu....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
Kul men kâne fîd
dalâleti
fel yemdud lehur rahmânu meddâ(medden), hattâ izâ raev mâ yûadûne immel azâbe ve immes sâah(sâate), fe se ya’lemûne men huve şerrun mekânen ve ad’afu cundâ(cunden). ...
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
men
: kim
3.
kâne
: oldu
4.
fî ed
dalâleti
: dalâlette
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
'Kim hak yoldan uzak,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ederek başına buyruk bir hayat içindeyse, rahmet sahibi Rahman olan Allah, tehdit edildikleri azâbı, yenilgiyi veya kıyametin kopacağı ânı görecekleri zamana kadar ona mühlet versin. İşte o zaman, kimin mevkiinin daha kötü olduğunu, kimin askerî erkânının, ordusunun daha zayıf olduğunu öğrenecekler.' de....
Taha Suresi, 79. Ayet:
Firavun kavmini, başlarına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağladı. Allah’ın peygamberi vasıtasıyla öğrettiği doğru, hak yolu da göstermedi, öğretmedi....
Taha Suresi, 85. Ayet:
'Biz, senin ardından kavmini imtihan ettik. Sâmirî, onların hak yoldan uzaklaşarak
dalâleti
tercihlerinin yolunu açtı.' buyurdu....
Taha Suresi, 92. Ayet:
Mûsâ: 'Ey Hârûn, bunların başlarına buyruk davranarak hak yoldan uzaklaştıklarını,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ettiklerini gördüğün vakit, senin onlara karşı koymanı engelleyen ne idi?' dedi....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Şeytanın, kendisini dost edineni, başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmasına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine imkân sağlayacağı, dostunu körüklenen, alev püsküren ateş cezasına sürükleyeceği hükmü yazılı kanun haline getirilmiştir....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Bunlar sırf insanları başına buyruk hale getirerek, Allah yolundan, İslâm’dan uzaklaştırıp
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlamak için, yanını eğip bükerek, tavırdan tavıra girerek Allah hakkında tartışırlar. Onlar için dünyada rezillik vardır. Kıyamet gününde ise, onlara harlı ateş azâbını tattıracağız....
Həcc Suresi, 12. Ayet:
Allah’ı bırakıp, kulları durumundaki, kendilerine zarar veremeyecek, fayda sağlamayacak şeylere taparlar ve yalvarırlar. İşte bu, hak yoldan büsbütün uzak, başına buyruk bir hayatın,
dalâleti
n, bozuk düzenin, ahmaklığın, cehaletin ta kendisidir....
Möminun Suresi, 106. Ayet:
Onlar: 'Ey Rabbimiz, azgınlığımız, bayağı zevklerimiz bizi alt etti. Biz hak yoldan uzaklaşarak, başına buyruk yaşayan,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih eden bir toplum haline geldik.' derler....
Furqan Suresi, 9. Ayet:
Yâ Muhammed, seninle ilgili yaptıkları benzetmelere ibret nazarıyla bak. Bu yüzden onlar hak yoldan uzaklaşarak,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ettiler. Senin peygamberliğine dil uzatacak, eksik gedik bir tarafını da bulamıyorlar....
Furqan Suresi, 17. Ayet:
Rabbinin, onları ve Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden taptıkları şeyleri topladığı gün: 'Şu kullarımı, başlarına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine siz mi imkân sağladınız, yoksa kendileri mi başlarına buyruk hale gelerek, doğru yoldan uzaklaşıp
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ettiler.' der....
Furqan Suresi, 29. Ayet:
'Andolsun ki, Kur’ân bana geldikten sonra, beni, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur’ân’dan, şeriattan, Allah’ı zikirden ayırıp uzaklaştırarak, başıma buyruk hale getirip,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihime imkân sağladı. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler insanı yüzüstü bırakıp rezil ediyor.'...
Furqan Suresi, 34. Ayet:
Haşrolup, yüzükoyun sürüklenerek Cehenneme doldurulacak olanlar, işte onlar, yerleri en kötü, hiçbir çıkış yolu bulamayacak derecede hak yoldan uzak, başlarına buyruk yaşayanlar,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerdir....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
'Şâyet tanrılarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, neredeyse, bizi tanrılarımızdan uzaklaştırıp,
dalâleti
tercihimize sebep olacaktı' diyorlar. Azâbı gördükleri zaman kimin, kendilerinin mi, mü’minlerin mi hak yoldan daha uzak,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih etmiş olduklarını öğrenecekler....
Şüəra Suresi, 86. Ayet:
'Babamı da bağışla. O başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşanlardan,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerden.'...
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
'Bizi, kesinlikle, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, günahkârlar hak yoldan uzaklaştırıp başımıza buyruk hale getirerek,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihimize imkân sağladılar.'...
Nəml Suresi, 81. Ayet:
Ve mâ ente bi hâdîl umyi an
dalâleti
him, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne)....
Nəml Suresi, 81. Ayet:
1.
ve mâ
: ve değil
2.
ente
: sen
3.
bi hâdî
: hidayete erdiren
4.
el umyi
: kör
Nəml Suresi, 92. Ayet:
'İnsanlara Kur’ân’ı okuyarak, tebliğ etmem, onları davet ve irşad etmem emrolundu.' Artık kim hak yolu tercih eder, İslâm’da sebat ederse, kendi iyiliği, kurtuluşu için hak yola girmiş, İslâmî hayatı yaşamış olur. Kim de başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşır,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ederse, ona: 'Ben sadece sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcılardanım' diye bildir....
Qəsəs Suresi, 15. Ayet:
Mûsâ, idarecilerin, halkın farkına varamayacakları bir sırada şehre girdi. Orada iki kişinin kavga ettiklerini gördü. Şu kendi tarafındandı. Öteki de düşman tarafından. Kendi kabilesinden olan, düşman tarafından olana karşı Mûsâ’dan yardım istedi. Mûsâ da, ötekine yumruk vurma durumunda kaldı, ölümüne sebep oldu. Bunun üzerine: 'Bu şeytanın işidir. O düşmandır, insanı başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaştıran,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine imkân sağlayandır.' dedi....
Qəsəs Suresi, 50. Ayet:
Eğer senin talebini yerine getiremezlerse, bil ki, onlar sırf şahsî arzu ve ihtiraslarına uymaktadırlar. Allah’tan gelen bir hidayet rehberine, hak yolu aydınlatan bilgilere dayanmadan şahsî ihtiraslarına uyandan daha başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşan,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih eden kim olabilir? Belli ki, Allah inkârı, isyanı alışkanlık haline getiren zâlim, hakka, adâlete riâyet etmeyen müşrik bir kavme hidayet, başarı nasip etmeyecek, doğru yola sevketmeyecektir!...
Rum Suresi, 29. Ayet:
Gel gör ki, inkâr ile isyan ile kendilerine zulmedenler, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenler, haksızlık edenler, şirke girenler şahsî arzu ve ihtiraslarına uydular. Allah’ın, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
tercihlerine özgürlük tanıdığı akıllı ve sorumlu varlıkları kim doğru yola sevk edebilir? Onlara yardım eden de bulunmaz....
Loğman Suresi, 6. Ayet:
Bilgisizce insanları Allah yolundan, İslâm’dan uzaklaştırmak,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlayarak, başlarına buyruk hale getirmek, sonra da ayetlerimizi alay konusu yapmak için parayla şarkıcı kadınlar, hokkabazlar, boş gevezelik eden kimseler getirenler var. İşte onlara alçaltıcı, zillete düşüren bir azap vardır....
Səcdə Suresi, 13. Ayet:
Eğer bizim sünnetimiz, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olsaydı, herkese hidayet nasip eder, doğru, hak yola sevk ederdik. Fakat: 'Hür iradelerine ve özgürce seçme hakkına sahiplerken, sana ve Kur’ân’a itibar etmedikleri için
dalâleti
tercih eden insanlar ve cinlerle, hepsiyle, kesinlikle Cehennemi dolduracağım' şeklindeki kararım da gerekçeli olarak kesinlik kazandı....
Səba Suresi, 50. Ayet:
'Eğer başıma buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşmış,
dalâleti
tercih etmişsem, günah işleyerek, helâkime, felâketime sebebiyet vermiş olurum. Eğer hak yolu tercih ediyor, İslâm’da sebat ediyorsam, bu da Rabbimin bana vahyettiği Kur’ân sayesindedir. O her şeyi işitir ve kuluna yakındır.' de....
Fatir Suresi, 8. Ayet:
Bilinçli olarak işlediği kötü ameli kendisine, süslenerek güzel gösterilip de, onu güzel gören kimse, kötülüğü hiç istemeyen mü’min kimse gibi midir? Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkların hak yoldan uzaklaşıp
dalâleti
tercihlerine özgürlük tanır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları doğru yola sevketme lütfunda da bulunur. Onlar adına üzülerek, için yanmasın...
Saffat Suresi, 32. Ayet:
'Doğru olan şu, biz sizin hak yoldan uzaklaşmanıza,
dalâleti
, hıyaneti tercihinize imkân sağladık. Hep birlikte azdık, hain düşünceler içine daldık, helâke maruz kaldık.'...
Saffat Suresi, 69. Ayet:
Onlar, atalarının, hak yoldan uzaklaşarak
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edip, başlarına buyruk yaşadıklarını bile bile atalarına uydular....
Saffat Suresi, 71. Ayet:
Onlardan önce, geçmiş milletlerin çoğu, andolsun başlarına buyruk hareket ederek, hak yoldan uzaklaşıp,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih etmişlerdi....
Sad Suresi, 26. Ayet:
Ey Dâvûd, biz seni yeryüzünde, ülkede ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya yetkili halife-rasul olarak tayin ettik. İnsanlar arasında hakkaniyet ile, adâlet ile hüküm ver, icraat yap. Şahsî arzu ve ihtiraslarına, bâtıla uyma. Bu seni başına buyruk hale getirerek, Allah yolundan, İslâm’dan uzaklaşmana,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine imkân sağlar. Başlarına buyruk hareket ederek Allah yolundan uzaklaşıp,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edenlere, h...
Zümər Suresi, 8. Ayet:
İnsana bir zarar, bir sıkıntı dokunduğu zaman Rabbine yönelerek gönülden O’na dua eder. Sonra Allah, tarafından ona bir nimet lütfedince, kendisini sıkıntıdan kurtarınca, önceden yalvarmış olduğunu unutur, insanları başlarına buyruk hale getirerek, Allah yolundan, İslâm’dan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlamak için bile bile ona eşler, ortaklar koşar. Böylesine: 'İnkârınla, küfrünle biraz eğlen. Kesinlikle sen Cehennem ehlindensin.' de....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah sözün en güzelini, birbirine benzeyen, biri diğerini te’yit eden, tefsir eden, coşkunluk içinde tekrar tekrar okunan, uyumlu, âhenkli bir kitap olarak Kur’ân’ı bölüm bölüm indirdi. Rablerinden korkanların, Rablerine saygılı olanların, Kur’ân okunurken tüyleri ürperir. Sonra nefisleri, kalpleri, gönülleri, akılları Allah’ı zikre, Allah’a şükre yatkın hale gelir, zikretmeye, şükretmeye dalar. İşte bu kitap, Allah’ın peygamberiyle size ulaştırdığı hidayet rehberidir. Sünnetine, düzeninin yasa...
Zümər Suresi, 36. Ayet:
Allah kendisini ilâh tanıyan, candan müslüman olarak kendisine bağlanan, saygılı kuluna kâfi değil mi? Kâfirler, inanmayanlar, seni Allah’ın dışında, bir değer ifade etmeyen derekedeki aşağılık varlıklarla korkutabilirler mi? Allah kimlerin hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine özgürlük tanırsa, onları kimse doğru yola getiremez....
Zümər Suresi, 37. Ayet:
Allah kimleri de doğru yola iletme lütfunda bulunursa, kimse onları başlarına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlayamaz. Allah kudretli ve hükümran değil mi? Düşmanlarına ve isyankârlara layık oldukları cezayı vermez mi?...
Zümər Suresi, 41. Ayet:
Biz bu kitabı sana, gerekçeli, hikmete dayalı toplumda hakça düzeni gerçekleştirmen için, insanların iyiliği, kurtuluşu için indirdik. Artık kim hidayeti tercih eder, İslâm’da sebat ederse, kendi iyiliği, kurtuluşu için bunları yapmış olur. Kim de başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşır,
dalâleti
, bozuk düzeni. helâki tercih ederse, yalnızca kendi felaketini hazırlamış, kendisi zarara, ziyana uğramış olur. Sen Allah’a karşı onları savunmaya, Allah adına da onlar üzerinde zor kullanmaya...
Mömin Suresi, 33. Ayet:
'İkbalinize ve istikbalinize sırt çevirip, arkanızı dönmek mecburiyetinde olacağınız günden korkuyorum. Sizi Allah’ın azâbından, O’nun elinden kimse kurtaramaz. Allah kimlerin hak yoldan uzaklaşmasının,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerinin önünü açarsa, kimse onlara doğru yolu gösteremez.'...
Mömin Suresi, 34. Ayet:
'Daha önce size, apaçık delillerle Yûsuf gelmişti. Onun size getirdiği dinî hakikatlerden şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince, Allah ondan sonra özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere asla rasul görevlendirmez, dediniz. İşte geçmiştekilerin başına gelenlere benzer şekilde, Allah cahilce davranarak kural tanımayan, ağır-adaletsiz hükümler içeren kurallar koyan, hak dinde şüpheye düşürecek konular arayan, ithamlarda bulunan isyankârların, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
ter...
Mömin Suresi, 50. Ayet:
(Cehennem bekçileri) dediler ki: "Resûlleriniz, size beyyineler ile gelmediler mi?" "Evet." dediler. (Bekçiler): "Öyleyse siz dua edin (siz yalvarın) dediler." Kâfirlerin duası, sadece dalâlettir (
dalâleti
n içindedir)....
Mömin Suresi, 74. Ayet:
'Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koştuğunuz varlıklar nerede?' Onlar: 'Uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu, önceden de, onlara hiçbir şekilde tapıp yalvarmıyorduk.' derler. İşte Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere, nankörlere, o yalancılara özgürlük tanıdığı gibi, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, hel...
Fussilət Suresi, 17. Ayet:
Semûd kavmine de hak yolu göstermiştik. Hak yolda, Allah’ın kitap ve peygamberle gösterdiği yolda yaşamak, faaliyet göstermek varken, onu bırakıp
dalâleti
, sapıklığı, körlüğü tercih ettiler. Onları, işledikleri ameller, yüklenmeye devam ettikleri günahlar sebebiyle alçaltıcı bir ceza olan yıldırım çarptı....
Fussilət Suresi, 29. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar: 'Ey Rabbimiz! Bizi başımıza buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmamıza,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihimize imkân sağlayan cinleri ve insanları göster de, aşağılık mahlûklardan olsunlar diye onları ayaklarımızın altına alalım.' derler....
Fussilət Suresi, 52. Ayet:
'Hiç düşündünüz mü? Eğer bu Kur’ân Allah katından gelmişse, sonra, siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman büsbütün haktan uzak bir muhâlefet ve düşmanlık içinde olanlardan daha başına buyruk, hak yoldan daha uzak,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki daha çok tercih eden kim olabilir?' de....
Şura Suresi, 44. Ayet:
Allah kimin hak yoldan uzaklaşmasına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, artık bundan sonra onu hiç kimse koruyamaz, ona hiç kimse yardım edemez. Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, inkârda, isyanda ısrar eden zâlimlerin, azâbı gördükleri zaman: 'Dünyaya dönecek bir yol, bir çıkış yolu var mı?' dediklerini göreceksin....
Şura Suresi, 46. Ayet:
Onların, Allah’ın dışında, kulları durumundakilerden kendilerine yardım edecek velileri yoktur. Allah kimin hak yoldan uzaklaşmasına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, artık onun için bir çıkar yol da yoktur....
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Şahsî arzu ve ihtiraslarını, kendisine ilâh haline getireni; hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etmeyeceğini bildiği için, Allah’ın hak yoldan uzaklaşmasına,
dalâleti
tercihine özgürlük tanıdığı, kulaklarını duyarsız, kalbini, kafasını anlayışsız hale getirdiği, gözlerine perde çektiği, basiretini bağladığı kimseyi görmüyor musun? Allah’ın dışında kim onu doğru yola iletebilir? Hâlâ öğüt almayacak mısınız?...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Nefsinin hevâ ve hevesini kendine ilâh edinen, Allah'ın da
dalâleti
hak ettiğini bilerek saptırdığı; kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözüne perde çektiği kimseyi gördün mü? Onu Allah'tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ ibret almayacak mısınız?...
Əhqaf Suresi, 5. Ayet:
Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden, kıyamet gününe kadar, kendilerine cevap veremeyecek olanlara tapanlardan, yalvaranlardan, hak yoldan daha uzak, daha başına buyruk,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki, daha çok tercih eden kimler olabilir? Oysa putlar, onların yalvarmalarından bile habersizdirler....
Nəcm Suresi, 2. Ayet:
Hemşehriniz, arkadaşınız Muhammed, başına buyruk hareket etmedi, hak yoldan uzaklaşmadı,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih etmedi, bâtıla inanmadı, insanlara karşı hiçbir zaman haince bir düşünce taşımadı....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
Bu tür kimselerin ilimleri ancak kendilerini dünya zevkleri ile ilgilendirecek seviyededir. Rabbin, işte O, yolundan İslam’dan uzaklaşanı,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ederek başına buyruk yaşayanı iyi bilir. Hidayet rehberiyle gösterilen, öğretilen hak yola, İslâm’a girmeye istekli olanları, İslâm’da sebat edenleri de iyi bilir....
Vaqiə Suresi, 51. Ayet:
Dahası, siz, hak yoldan uzaklaşıp,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ederek başlarına buyruk hayat yaşayanlar, Kur’ân’ı ve peygamberleri yalanlayanlar!...
Mümtahinə Suresi, 1. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, benim düşmanımı ve kendi düşmanınızı kamu görevlerini icraya yetkili kılmayın, candan dost-müttefik velî edinmeyin. Siz hâlâ sevgi ve dostluk sebebiyle onlara sır veriyorsunuz. Halbuki onlar, size gelen gerekçeli, hikmete dayalı, toplumunuzda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur’ân’ı, İslâm dinini inkârda ısrar ettiler. Rabbiniz Allah’a iman ediyorsunuz diye, Rasulullah’ı ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer benim yolumda hayatlarınızı ortaya koyarak, konuşa...
Qələm Suresi, 7. Ayet:
Rabbin, işte O, başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşanı,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih edeni iyi bilir, hidayet rehberiyle gösterilen, öğretilen hak yola, İslâm’a girmeye istekli olanları, İslâm’da sebat edenleri de iyi bilir....
Nuh Suresi, 24. Ayet:
'Birçok kimseyi başına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağladılar. Sen de inkâr ile, isyan ile, baskı ile, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, suikastler tertipleyen, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin, müşriklerin yalnızca, kayıplarını ve hüsranlarını artır!'...
Nuh Suresi, 27. Ayet:
'Sen, eğer onları bırakırsan, kullarını başlarına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlarlar.Zürriyetlerinden yalnız ahlâksız, azgın kâfirler, nankörler çoğaltırlar.'...
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Biz cehennemde, infaz memurları olarak yalnızca sert ve haşin tabiatlı melekler yerleştirdik. Onların sayısını da, inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin karakterleri ortaya çıksın diye bir imtihan vesilesi haline getirdik. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlar, Kur’ân’ın hak kitap, Muhammed’in hak peygamber olduğunu delilleriyle, gerekçeleriyle kavrayıp kesin olarak inansın, iman edenlerin imanını artırsın. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanl...
Mürsəlat Suresi, 4. Ayet:
(Hak ile bâtılın, hakikat ile
dalâleti
n, doğru ile eğrinin) arasını ayırdıkça ayıranlara andolsun ki!...
Əhzab Suresi, 36. Ayet:
Allah ve Rasulü bir planı icraya karar verdiği zaman, Kur’ân ve sünnetteki emirler, hükümler söz konusu olunca, mü’min bir erkeğin ve mü’min bir kadının, şahsî düşünce ve kararlarına dayalı başka tercihlerini dikkate almaları mümkün değildir. Kim Allah’a ve Rasulüne bağlılığı ve saygıyı terkeder, emirlerine itaat etmez, savsaklar ve rızalarını gözetmez, Kur’ân’ı ve sünneti uygulamazsa, kesinkes başına buyruk hareket ederek açıkça hak yoldan uzaklaşmış,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki, ahmaklığı t...
Əhzab Suresi, 67. Ayet:
'Ey Rabbimiz, biz iktidar sahibi liderlerimize, âlimlerimize ve büyüklerimize boyun eğdik. Onlar bizi hak yoldan, İslâm’dan uzaklaştırıp,
dalâleti
tercihimize imkân sağlayarak, başımıza buyruk hale getirdiler' derler....
Yasin Suresi, 62. Ayet:
Böyle iken, o sizden birçok nesillerin hak yoldan uzaklaşmalarına,
dalâleti
tercihlerine özgürlük tanıdı. Hâlâ akıl erdirir hâle gelemediniz mi?...
Vaqiə Suresi, 92. Ayet:
Eğer ölen, peygamberleri yalanlayanlardan, hak yoldan uzaklaşıp,
dalâleti
, bozuk düzeni, helâki tercih ederek başlarına buyruk yaşayanlardan ise, ona ziyâfet vardır....
Rum Suresi, 53. Ayet:
1.
ve mâ
: ve değil
2.
ente
: sen
3.
bi hâdi
: hidayete ulaştırıcı
4.
el umyi
: kör
Rum Suresi, 53. Ayet:
Ve mâ ente bi hâdil umyi an
dalâleti
him, in tusmiu illâ men yu’minu bi âyâtinâ fe hum muslimûn(muslimûne)....