Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ
deâ
ni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne)....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman, olunca
2.
seele-ke
: sana sordu
3.
ıbâdî
: kullarım
4.
an-nî
: benden
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Hunâlike
deâ
zekeriyyâ rabbeh(rabbehu), kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibeh(tayyibeten), inneke semîud duâ’(duâi). ...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
1.
hunâlike
: orada, işte orada
2.
deâ
zekeriyyâ
: Zekeriyya (A.S) dua etti
3.
rabbe-hu
: Rabbine
4.
kâle rabbi
: ...
Əraf Suresi, 189. Ayet:
Huvellezî halakakum min nefsin vâhıdetin ve ceale minhâ zevcehâ li yeskune ileyhâ, fe lemmâ tegaşşâhâ hamelet hamlen hafîfen fe merret bihî, fe lemmâ eskalet deavâllâhe rabbehumâ lein âteytenâ sâlihan le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne)....
Əraf Suresi, 189. Ayet:
1.
huve ellezî
: o ki, ... yapan odur
2.
halaka-kum
: sizi yarattı
3.
min nefsin
: bir nefsten
4.
vâhıdetin
: bir ...
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Ve in ted’ûhum ilel hudâ lâ yettebiûkum, sevâun aleykum e deavtumûhum em entum sâmitûn(sâmitûne)....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
1.
ve in ted'û-hum
: ve eğer onları çağırırsanız
2.
ilâ el hudâ
: hidayete
3.
lâ yettebiû-kum
: size uymazlar, tâbî olmazlar
4.
Ənfal Suresi, 24. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenûstecîbû lillâhi ve lir resûli izâ
deâ
kum limâ yuhyîkûm, va'lemû ennallâhe yehûlu beynel mer'i ve kalbihî ve ennehû ileyhi tuhşerûn (tuhşerûne)....
Ənfal Suresi, 24. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû istecîbû
: âmenû olanlar icabet edin
3.
li allâhi
: Allah'a
4.
ve li er resûli
Yunus Suresi, 12. Ayet:
Ve izâ messel insâned durru
deâ
nâ li cenbihî ev kâiden ev kâimâ(kâimen), fe lemmâ keşefnâ anhu durrehu merre ke’en lem yed’unâ ilâ durrin messeh(messehu), kezâlike zuyyine lil musrifîne mâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Yunus Suresi, 12. Ayet:
1.
ve izâ messe
: ve dokunduğu, isabet ettiği zaman
2.
el insâne
: insana
3.
ed durru
: zarar, ziyan
4.
deâ
-nâ
: b...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Huvellezî yuseyyirukum fîl berri vel bahr(bahri), hattâ izâ kuntum fîl fulk(fulki), ve cereyne bihim bi rîhin tayyibetin ve ferihû bihâ câethâ rîhun âsifun ve câehumul mevcu min kulli mekânin ve zannû ennehum uhîta bihim deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), le in enceytenâ min hâzihî le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne). ...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
1.
huve ellezî
: odur
2.
yuseyyiru-kum
: sizi gezdirir
3.
fî el berri
: karada
4.
ve el bahri
: ve denizde
Hud Suresi, 6. Ayet:
Ve mâ min dâbbetin fil ardı illâ alâllâhi rızkuhâ ve ya'lemu mustekarrehâ ve mustevdeahâ, kullun fî kitâbin mubîn(mubînin)....
Hud Suresi, 6. Ayet:
1.
ve mâ
: ve yoktur
2.
min dâbbetin
: yürüyen bir canlıdan, bir hayvan dan
3.
fi el ardı
: yeryüzünde
4.
illâ
: a...
Hud Suresi, 44. Ayet:
Ve denildi ki: 'Ey toprak suyunu yut, ey gök sen de tut.' Su yatıştı, karar yerine getirildi, Cudi (Judea) üzerine oturdu ve 'Zalimler uzak olsunlar!,' dendi....
İbrahim Suresi, 22. Ayet:
Ve kâleş şeytânu lemmâ kudıyel emru innallâhe veadekum va’del hakkı ve veadtukum fe ahleftukum, ve mâ kâne liye aleykum min sultânin illâ en deavtukum festecebtum lî, fe lâ telûmûnî ve lûmû enfusekum, mâ ene bi musrihikum ve mâ entum bi musrıhıyy(musrıhıyye), innî kefertu bi mâ eşrektumûni min kabl(kablu), innaz zâlimîne lehum azâbun elîm(elîmun). ...
İbrahim Suresi, 22. Ayet:
1.
ve kâle eş şeytânu
: ve şeytan dedi
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
kudıye el emru
: emir yerine getirildi, tamamlandı
4.
innallâ...
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
Ve yevme yekûlu nâdû şurekâiyellezîne zeamtum fe deavhum fe lem yestecibû lehum ve cealnâ beynehum mevbikâ(mevbikan)....
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
1.
ve yevme
: ve o gün (kıyâmet günü)
2.
yekûlu
: söyler
3.
nâdû
: nida edin, çağırın
4.
şurekâiyellezîne
: ortak ...
Məryəm Suresi, 91. Ayet:
En deav lir rahmâni veledâ(veleden)....
Məryəm Suresi, 91. Ayet:
1.
en deav
: isnat etmek, istemek
2.
li er rahmâni
: Rahmân'a
3.
veleden
: bir çocuk
...
Taha Suresi, 63. Ayet:
Dediler ki, 'Bu iki büyücünün tek amacı, büyüleriyle sizi yurdunuzdan çıkarmak ve sizin ideal yaşam biçiminizi yıkmaktır.'...
Taha Suresi, 63. Ayet:
Dediler ki: «Şüphesiz bunlar, iki sihirbazdır; sizi yerinizden çıkarmak ve sizin o ideal inanç ve gidişatınızı yok etmek istiyorlar....
Taha Suresi, 63. Ayet:
Sonunda: "Her hâlde, dediler, bunlar, sizi sihirleriyle yurdunuzdan çıkarmak isteyen ve en ideal yaşam düzeninizi ortadan kaldırmak isteyen iki büyücü!"...
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce hiçbir Rasûl (hakikat ve marifetlerden haberdar eden) ve hiçbir Nebi (ilâhî hükümleri ulaştıran) irsâl etmedik ki, o (şuurundaki idrakı gereği) temenni ettiğinde, onun idealine, şeytanı (beşerî yanını oluşturan oluşmuş benliği - bilinci) bir fikir ilka etmiş olmasın! Allâh (Esmâ hakikati şuuruna yansıyarak), şeytanın ilkasını geçersiz kılar; sonra da kendi işaretlerini en sağlıklı kesin şekilde yerleştirir! Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir....
Furqan Suresi, 13. Ayet:
Ve izâ ulkû minhâ mekânen dayyıkan mukarrenîne deav hunâlike subûrâ(subûran)....
Furqan Suresi, 13. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
ulkû
: atıldılar
3.
min-hâ
: ondan, oradan
4.
mekânen
: bir mekân, bir yer
Nəml Suresi, 62. Ayet:
Emmen yucîbul mudtarra izâ
deâ
hu ve yekşifus sûe ve yec’alukum hulefâel ard(ardı), e ilâhun meallâh(meallâhi), kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne)....
Nəml Suresi, 62. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
men
: kim, kimse
3.
yucîbu
: icabet eder, cevap verir
4.
el mudtarra
: sıkıntı ve ihtiyaç i...
Qəsəs Suresi, 64. Ayet:
Ve kîled’û şurekâekum fe deavhum fe lem yestecîbû lehum ve reavul azâb(azâbe), lev ennehum kânû yehtedûn(yehtedûne)....
Qəsəs Suresi, 64. Ayet:
1.
ve kîled'û (kîle ud'û)
: ve "çağırın" denildi
2.
şurekâe-kum
: sizin ortaklarınız
3.
fe
: artık, bunun üzerine
4.
deav-hum
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
Fe izâ rakibû fîl fulki deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilel berri izâ hum yuşrikûn(yuşrikûne). ...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
1.
fe izâ
: o zaman
2.
rakibû
: bindiler
3.
fî el fulki
: gemiye
4.
deavûllâhe (deavû allâhe)
: Allah'a dua ettile...
Rum Suresi, 25. Ayet:
Ve min âyâtihî en tekûmes semâu vel ardu bi emrih(emrihî), summe izâ
deâ
kum da’veten minel ardı izâ entum tahrucûn(tahrucûne). ...
Rum Suresi, 25. Ayet:
1.
ve min
: ve den
2.
âyâti-hi
: onun âyetleri
3.
en tekûme
: vuku bulması, durması
4.
es semâu
: sema, gökyüzü
Rum Suresi, 33. Ayet:
Ve izâ messen nâse durrun deav rabbehum munîbîne ileyhi summe izâ ezâkahum minhu rahmeten izâ ferîkun minhum bi rabbihim yuşrikûn(yuşrikûne)....
Rum Suresi, 33. Ayet:
1.
ve izâ messe
: ve dokunduğu zaman
2.
en nâse
: insan
3.
durrun
: zarar
4.
deav
: dua ettiler
Loğman Suresi, 32. Ayet:
Ve izâ gaşiyehum mevcun kez zuleli deavûllâhe muhlisîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilel berri fe minhum muktesıd(muktesidun), ve mâ yechadu bi âyâtinâ illâ kullu hattârin kefûr(kefûrin)....
Loğman Suresi, 32. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
gaşiye-hum
: onları sardı
3.
mevcun
: dalgalar
4.
ke
: gibi, sanki
Zümər Suresi, 8. Ayet:
Ve izâ messel insâne durrun
deâ
rabbehu munîben ileyhi summe izâ havvelehu ni’meten minhu nesiye mâ kâne yed’û ileyhi min kablu ve ceale lillâhi endâden li yudılle an sebîlih(sebîlihi), kul temetta’ bi kufrike kalîlen inneke min ashâbin nâr(nâri). ...
Zümər Suresi, 8. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ..... olduğu zaman
2.
messe
: dokundu
3.
el insâne
: insan
4.
durrun
: darlık, sıkıntı, zarar
<...
Zümər Suresi, 49. Ayet:
Fe izâ messel insâne durrun
deâ
nâ, summe izâ havvelnâhu ni’meten minnâ kâle innemâ ûtîtuhu alâ ilm(ilmin), bel hiye fitnetun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Zümər Suresi, 49. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
messe
: dokundu
4.
el insâne
: insan
Fussilət Suresi, 33. Ayet:
Ve men ahsenu kavlen mimmen
deâ
ilâllâhi ve amile sâlihan ve kâle innenî minel muslimîn(muslimîne). ...
Fussilət Suresi, 33. Ayet:
1.
ve men
: ve kim, kimse, kişi
2.
ahsenu
: daha güzel, en güzel
3.
kavlen
: söz
4.
mimmen (min men)
: kimseden, k...
Duxan Suresi, 22. Ayet:
Fe
deâ
rabbehû enne hâulâi kavmun mucrimûn(mucrimûne)....
Duxan Suresi, 22. Ayet:
1.
fe
: bunun üzerine
2.
deâ
: dua etti
3.
rabbe-hu
: onun Rabbi, kendi Rabbi
4.
enne
: olduğu, diye
Qəmər Suresi, 10. Ayet:
Fe
deâ
rabbehû ennî maglûbun fentasır....
Qəmər Suresi, 10. Ayet:
1.
fe
: sonunda
2.
deâ
: dua etti
3.
rabbe-hû
: Rabbine
4.
ennî
: muhakkak ben
Nuh Suresi, 5. Ayet:
Kâle rabbi innî deavtu kavmî leylen ve nehârâ(nehâran). ...
Nuh Suresi, 5. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbi
: Rabbim
3.
innî
: muhakkak ki ben
4.
deavtu
: davet ettim
Nuh Suresi, 7. Ayet:
Ve innî kullemâ deavtuhum li tagfire lehum cealû esâbiahum fî âzânihim vestagşev siyâbehum ve esarrû vestekberûstikbârâ(vestekberûstikbâran)....
Nuh Suresi, 7. Ayet:
1.
ve innî
: ve muhakkak ki ben
2.
kullemâ
: her seferinde
3.
deavtu-hum
: onları davet ettim
4.
li
: için
Nuh Suresi, 8. Ayet:
Summe innî deavtuhum cihârâ(cihâran)....
Nuh Suresi, 8. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
innî
: muhakkak ki ben
3.
deavtu-hum
: onları davet ettim
4.
cihâran
: cehren, açıkça
Duha Suresi, 3. Ayet:
Mâ veddeake rabbuke ve mâ kalâ....
Duha Suresi, 3. Ayet:
1.
mâ veddea-ke
: sana veda etmedi, seni terketmedi
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
ve mâ kalâ
: ve darılmadı
...
Duxan Suresi, 51. Ayet:
(51-57) "Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rabbinden bir armağan olarak güvenli bir makamdadırlar; bahçelerde ve pınarlardadırlar. Onlar, karşılıklı oturarak ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerler. İşte böyle! Biz, onları iri siyah gözlülerle/ en ideal tiplerle eşleştirdik. Onlar, orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler. Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisid...
Duxan Suresi, 52. Ayet:
(51-57) "Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rabbinden bir armağan olarak güvenli bir makamdadırlar; bahçelerde ve pınarlardadırlar. Onlar, karşılıklı oturarak ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerler. İşte böyle! Biz, onları iri siyah gözlülerle/ en ideal tiplerle eşleştirdik. Onlar, orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler. Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisid...
Duxan Suresi, 53. Ayet:
(51-57) "Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rabbinden bir armağan olarak güvenli bir makamdadırlar; bahçelerde ve pınarlardadırlar. Onlar, karşılıklı oturarak ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerler. İşte böyle! Biz, onları iri siyah gözlülerle/ en ideal tiplerle eşleştirdik. Onlar, orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler. Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisid...
Duxan Suresi, 54. Ayet:
(51-57) "Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rabbinden bir armağan olarak güvenli bir makamdadırlar; bahçelerde ve pınarlardadırlar. Onlar, karşılıklı oturarak ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerler. İşte böyle! Biz, onları iri siyah gözlülerle/ en ideal tiplerle eşleştirdik. Onlar, orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler. Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisid...
Duxan Suresi, 55. Ayet:
(51-57) "Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rabbinden bir armağan olarak güvenli bir makamdadırlar; bahçelerde ve pınarlardadırlar. Onlar, karşılıklı oturarak ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerler. İşte böyle! Biz, onları iri siyah gözlülerle/ en ideal tiplerle eşleştirdik. Onlar, orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler. Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisid...
Duxan Suresi, 56. Ayet:
(51-57) "Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rabbinden bir armağan olarak güvenli bir makamdadırlar; bahçelerde ve pınarlardadırlar. Onlar, karşılıklı oturarak ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerler. İşte böyle! Biz, onları iri siyah gözlülerle/ en ideal tiplerle eşleştirdik. Onlar, orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler. Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisid...
Duxan Suresi, 57. Ayet:
(51-57) "Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına girmiş kişiler, Rabbinden bir armağan olarak güvenli bir makamdadırlar; bahçelerde ve pınarlardadırlar. Onlar, karşılıklı oturarak ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerler. İşte böyle! Biz, onları iri siyah gözlülerle/ en ideal tiplerle eşleştirdik. Onlar, orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler. Onlar orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve Allah onları cehennem azabından korumuştur. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisid...
İbrahim Suresi, 25. Ayet:
O, Rəbbinin izni ilə həmişə (münasib olan hər bir vaxtda) öz meyvəsini verir. (Bu ağacın meyvəsi dünyada ideal cəmiyyətin və ali ilahi bir ictimai həyatın gerçəkləşməsi, axirətdə isə kamil bir səadətə nail olmaqdır.) Allah insanlar üçün (belə) məsəllər çəkir ki, bəlkə ibrət götürdülər....
Duxan Suresi, 54. Ayet:
Bax belə! Biz, onları iri qara gözlülərlə/ən ideal tiplərlə qoşalaşdırdıq. ...