Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Taha Suresi, 94. Ayet:
Harun: "Ey annemin oğlu! Sakalımı ve saçımı tutma! Gerçek şu ki: ben senin, "İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü dinlemedin."
demen
den huşu ettim. dedi....
Nur Suresi, 16. Ayet:
Ve onu duyduğunuz zaman: "Bunu konuşmamız bize yakışmaz. Seni tenzih ederiz! Bu büyük bir iftiradır."
demen
iz gerekmez miydi?...
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer kadınların mehirlerini belirler de onları el sürmeden boşarsanız, kendilerinin ya da nikâhlarını akdetmeye yetkili erkeğin bağışlaması durumu dışında belirlediğiniz mehrin yarısını ö
demen
iz gerekir. Bağışlamanız (mehrin tamamını bırakmanız) takvaya daha yakındır. Birbirinize karşı erdemliği unutmayın. Hiç şüphesiz ne yaparsanız Allah onu görür....
Nisa Suresi, 58. Ayet:
Muhakkak Allah, emanetleri sahiplerine ö
demen
izi emreder....
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kitap halkının yiyeceği size helaldir. Sizin de yiyecekleriniz onlara helaldir. Mehirlerini ö
demen
iz, zina etmeyip namuslu davranmanız ve gizli dost tutmamanız koşuluyla, inananlardan iffetli kadınlarla ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlarla evlenmeniz size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse tüm yaptıkları boşa çıkmıştır ve o, ahirette de kaybedenlerdendir....
Maidə Suresi, 19. Ayet:
Ey Kitap Ehli, elçilerin arası kesildiği dönemde: "Bize müjdeci de, bir uyarıcı da gelmedi"
demen
ize (fırsat kalmasın) diye size apaçık anlatan elçimiz geldi. Böylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah her şeye güç yetirendir....
Maidə Suresi, 19. Ayet:
Ey kitap ehli, elçilerin arası kesildiği dönemde: "Bize müjdeci de, uyarıcı da gelmedi"
demen
ize (fırsat kalmasın) diye size apaçık anlatan elçimiz geldi. Böylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Tanrı herşeye güç yetirendir....
Maidə Suresi, 19. Ayet:
Ey ehl-i kitâb, peygamberlerin arası kesildiği zamanda size (hakıykatleri) apaçık söyleyip duran elçimiz (Muhammed) gelmişdir. Tâki «Bize ne bir rahmet müjdecisi, ne de bir azâb habercisi gelmedi»
demen
ize (meydan kalmasın), İşte size rahmet müjdecisi de, azab habercisi de geldi artık. Allah, her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Maidə Suresi, 19. Ayet:
Ey Kitap Ehli, peygamberlerin arası kesildiği dönemde: «Bize müjdeci de bir uyarıcı da gelmedi»
demen
ize (fırsat kalmasın) diye size apaçık anlatan peygamber geldi. Böylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah her şeye güç yetirendir....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
Kul lâ ecidu fî mâ ûhiye ileyye muharremen alâ tâimin yat’amuhu illâ en yekûne meyteten ev
demen
mesfûhan ev lâhme hinzîrin fe innehu ricsun ev fıskan uhille li gayrillâhi bih(bihî), fe menidturra gayre bâgın ve lâ âdin fe inne rabbeke gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
1.
kul
: de
2.
lâ ecidu
: bulmuyorum, bulamıyorum
3.
fî mâ
: şeylerde
4.
ûhiye
: (bana) vahyolunan
Ənam Suresi, 156. Ayet:
1.
en tekûlû
:
demen
iz (dememeniz, söylemeniz)
2.
innemâ
: yalnızca, sadece
3.
unzile
: indirildi
4.
el kitâbu
: k...
Əraf Suresi, 172. Ayet:
1.
ve iz ehaze
: ve çıkardığı, aldığı zaman
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
min benî âdeme
: Âdemoğullarından
4.
min zuhûri-him
Əraf Suresi, 172. Ayet:
(Ey Peygamber insanlara şu zamanı hatırlat ki) hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: «Ben sizin Rabbiniz değil miyim?» (demişti de) onlar: «Evet (Rabbimizsin), şahit olduk» demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: «Biz bundan habersizlerdik»
demen
izi (önlemek) içindir....
Yusif Suresi, 94. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
fasalatil'îru (fasalati el îru)
: kafile ayrıldı
3.
kâle
: dedi
4.
ebû-hum
: onla...
Kəhf Suresi, 24. Ayet:
Sadece "İnşâ Allâh = Allâh inşa ederse" kaydıyla
demen
, müstesna! Unuttuğunda Rabbini (hakikatin olan Esmâ mertebesini) zikret (hatırla)! Ve de ki: "Umarım Rabbim beni kurbunda (mâiyet sırrının yaşandığı Tecelli-i Sıfat mertebesi. {İnsan-ı Kâmil, Sıfatların tecellisi bahsi; Abdülkerîm Ciylî. A. H. }) olgunluğa erdirir. "...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!
demen
gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 37. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!'
demen
gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!
demen
gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 38. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!'
demen
gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
"Bağına girdiğin zaman, 'Maşaallah, Allah'tan başka kuvvet yoktur'
demen
gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan."...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!
demen
gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!'
demen
gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
'Bağına girerken, 'Bu ALLAH'ın bir bağışıdır (Maşallah), kuvvet ancak ALLAH iledir (La kuvvete illa billah)'
demen
gerekmez miydi? Senden daha az para ve çocuğa sahip olduğumu görüyor olabilirsin ama...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
"Bağına girdiğin zaman, 'Maaşallah, Tanrı'dan başka kuvvet yoktur'
demen
gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan."...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
'Bağına girdiğin zaman: 'Mâşâallah! Kuvvet ancak Allah’(ın yardımı) iledir!’
demen
gerekmez miydi? Her ne kadar beni malca ve evlâdca kendinden daha az görsen de!'...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
Bahçene girdiğin zaman her ne kadar mal ve nüfuz bakımından beni kendinden daha az buluyorsan da; maşaallah, Allah'tan başka kuvvet yoktur,
demen
lazım değil miydi?...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
“Bağına girdiğin zaman: 'Mâşâallah! (Allah dilemiş de olmuş!) Kuvvet yalnız Allah'ındır. '
demen
gerekmez miydi? Gerçi sen beni malca ve evlâtça kendinden güçsüz görüyorsun. ”...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
Her ne kadar beni kendinden mal ve evlat bakımından az görüyorsan da, bahçene girdiğin zaman ‘Allah’ın dilediği olur, bütün güç sadece Allah’ındır.’
demen
gerekmez miydi?...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
"Bağına girdiğin zaman: Mâşâallah (Allâh dilemiş de olmuş), kuvvet yalnız Allâh iledir!
demen
gerekmez miydi? Gerçi sen beni malca ve evlâtça senden az görüyorsun ama"...
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
«Bağına girdiğin zaman, 'Maşallah, Allah'tan başka kuvvet yoktur'
demen
gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan.»...
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!
demen
gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!'
demen
gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konustugu arkadasi ona: «Seni topraktan, sonra nutfeden yaratani, sonunda de seni insan kiligina koyani mi inkar ediyorsun? Iste O benim Rabbim olan Allah'tir. Rabbime kimseyi ortak kosmam. Bahcene girdigin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nufus bakimindan daha az buluyorsan da: «Masallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!
demen
gerekmez mi? Rabbim,senin bahcenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin uzerine gokten bir felaket gonderir de bahcen yerlebir olabilir. ...
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
(37-41) Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: 'Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: 'Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!'
demen
gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabili...
Taha Suresi, 94. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yebneumme (ya ibne umme)
: ey annemin oğlu
3.
lâ te'huz
: tutma
4.
bi lıhyetî
: sakalımı
Taha Suresi, 94. Ayet:
(Harun A.S): “Ey annemin oğlu! Sakalımı ve başımı (saçımı) tutma (çekme). Gerçekten ben, senin, “İsrailoğulları arasında fırkalar oluşturdun (ikilik, düşmanlık çıkardın) ve sözümü tutmadın (emrimi yerine getirmedin)”
demen
den korktum.” dedi....
Taha Suresi, 94. Ayet:
Hârûn: “Ey anam oğlu! Saçımı sakalımı çekme. Şüphesiz ben, İsrailoğullarının arasını açtın, sözüme uymadın
demen
den korktum” dedi....
Taha Suresi, 94. Ayet:
(Harun:) Ey annemin oğlu! dedi, saçımı sakalımı, yolma! Ben, senin: "İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!"
demen
den korktum....
Taha Suresi, 94. Ayet:
(Harun) dedi ki: "Ey anamın oğlu! Saçıma, sakalıma yapışıp durma! Muhakkak ki ben: 'İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın'
demen
den korktum. "...
Taha Suresi, 94. Ayet:
Hârûn: 'Ey anamın oğlu, sakalımı ve saçımı tutma. Ben, senin, İsrâiloğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü tutmadın,
demen
den korktum.' dedi....
Taha Suresi, 94. Ayet:
(Harun) dedi ki: 'Ey annemin oğlu! Sakalımdan ve başımdan tutma! Ben: 'İsrailoğullarının arasında ayrılık çıkardın ve sözümü tutmadın'
demen
den korktum.'...
Taha Suresi, 94. Ayet:
Dedi ki: "Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup yolma. Ben, senin: "İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü önemsemedin"
demen
den endişe edip korktum."...
Taha Suresi, 94. Ayet:
Harun: «Ey Annemoglu! Sacimdan sakalimdan tutma; dogrusu israilogullari arasina ayrilik koydun, sozume bakmadin
demen
den korktum» dedi....
Taha Suresi, 94. Ayet:
Harun: 'Ey Annemoğlu! Saçımdan sakalımdan tutma; doğrusu İsrailoğulları arasına ayrılık koydun, sözüme bakmadın
demen
den korktum' dedi....
Taha Suresi, 94. Ayet:
(Harun:) Ey annemin oğlu! dedi, saçımı sakalımı, yolma! Ben, senin: «İsrailoğullarının arasına ayrılık düşürdün; sözümü tutmadın!»
demen
den korktum....
Taha Suresi, 94. Ayet:
Dedi ki: "Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup yolma. Ben, senin: "İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü önemsemedin"
demen
den endişe edip korktum."...
Taha Suresi, 94. Ayet:
O da: Ey anamın oğlu; saçımdan sakalımdan tutma. Doğrusu; İsrailoğulları arasına ayrılık soktun, sözüme bakmadın,
demen
den korktum, dedi....
Taha Suresi, 94. Ayet:
(Harun:) "Ey anamın oğlu!" dedi, "Saçımdan sakalımdan tutma! Gerçek şu ki, ben senin, 'Bak işte, İsrailoğulları'nın arasına ayrılık soktun; sözüme riayet etmedin!
demen
den korktum"....
Taha Suresi, 94. Ayet:
Harun ise: -Ey anamın oğlu dedi. Sakalımı ve başımı tutma! Ben senin, “İsrailoğulları'nın arasını açtın, sözümü tutmadın”
demen
den korktum....
Taha Suresi, 94. Ayet:
Dedi ki: «Ey annemin oğlu, sakalımı ve başımı tutup yolma. Ben, senin: «-İsrailoğulları arasında ayrılık çıkardın, sözümü önemsemedin»
demen
den endişe edip korktum.»...
Taha Suresi, 94. Ayet:
Harun 'Ey anamın oğlu, saçımı, sakalımı bırak,' dedi. 'Ben senin 'Sözümü dinlemedin de İsrailoğullarının arasına ikilik soktun'
demen
den korktum.'...
Taha Suresi, 97. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fezheb (fe izheb)
: artık git
3.
fe
: o zaman, artık
4.
inne
: muhakkak
Taha Suresi, 97. Ayet:
(Musa A.S): “Artık git! Senin için (söz konusu olan), bütün hayatın boyunca “(bana) dokunmayın”
demen
dir. Muhakkak ki senin için asla vazgeçilmeyecek bir vaad (ceza) vardır. Ve ona, ısrarla kendini vakfettiğin (taptığın) ilâhına bak! Onu mutlaka yakacağız. Sonra da elbette onu, toz haline getirerek (küllerini) savurup denize atacağız.” dedi....
Taha Suresi, 97. Ayet:
Git hadi dedi Mûsâ, hiç şüphe yok ki hayatta cezan, rastladığına yaklaşma, dokunma bana
demen
dir ve sana bir de azap vaadedilmiştir ki değişmesine imkân yok; kulluğunda bulunup durduğun mâbuduna bak da gör, onu biz yakacağız, sonra da kaldırıp denize atacağız....
Taha Suresi, 97. Ayet:
Musa: «Defol! Dogrusu artik hayatta, «Bana dokunmayin!»
demen
den baska yapacagin yoktur. Senin icin asla kacamayacagin bir ceza daha vardir. Durup uzerinde titredigin tanrina bak, onu yakacagiz, sonra denize dokecegiz» dedi....
Taha Suresi, 97. Ayet:
Musâ ona dedi ki: «Defol git; artık hayatta senin ölçü ve anlayışın benimle hiç temasta bulunmayın !'
demen
olacak ve senin için asla kurtulamıyacağın bir ceza va'desi daha var. Üstüne kapanıp durduğun tanrına bak! Onu önce yakacağız, sonra da külkütük halinde şüphesiz ki denize atacağız»....
Taha Suresi, 97. Ayet:
Musa: 'Defol! Doğrusu artık hayatta, 'Bana dokunmayın!'
demen
den başka yapacağın yoktur. Senin için asla kaçamayacağın bir ceza daha vardır. Durup üzerinde titrediğin tanrına bak, onu yakacağız, sonra denize dökeceğiz' dedi....
Taha Suresi, 97. Ayet:
Musa: «Haydi, defol! Çünkü senin cezan, hayat boyunca «Bana dokunmayın!»
demen
dir; ayrıca senin asla kurtulamayacağın bir ceza daha var. O başını bekleyip durduğun tanrına da bak! Onu mutlaka yakacağız da yakacağız. Sonra da onu kül edip muhakkak denize dökeceğiz!...
Taha Suresi, 97. Ayet:
(Musa) dedi: «Haydi (defol) git. Çünkü senin hayaatın boyunca (nasıybin, benimle) temas etmeyin
demen
dir. Sana, senin için şübhesiz asla vaz geçilemeyecek bir ceza günü dahi vardır. Üstüne düşüb tapdığın tanrına bak, biz onu (cayır cayır) yakacağız, sonra onu parça parça edib denize atacağız». ...
Taha Suresi, 97. Ayet:
Dedi ki: Haydi git, doğrusu hayatta artık; bana dokunmayın,
demen
den başka yapacağın bir şey yoktur. Bir de senin için hiç kaçamayacağın bir ceza günü var. Sarılıp durduğun üstüne düşüp tapındığın ilahına bak; yemin olsun ki; biz onu yakacağız, sonra da parçaparça edip denize atacağız....
Taha Suresi, 97. Ayet:
Musa dedi ki: “Defol, git! Doğrusu artık hayat boyunca: 'Bana dokunmayın!'
demen
den başka yapacağın bir şey yoktur. Bir de senin için hiç kaçamayacağın bir ceza günü var. Sarılıp durduğun, üstüne düşüp tapındığın ilâhına bak! Biz onu yakacağız, sonra da denize atacağız. ”...
Nur Suresi, 12. Ayet:
Siz ey müminler, bu dedikoduyu daha işitir işitmez, mümin erkekler ve mümin kadınlar olarak birbiriniz hakkında iyi zan besleyip: "Hâşa, bu besbelli bir iftiradan başka bir şey değildir!"
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Ve onu işittiğiniz zaman: “Bizim bunu konuşmamız olmaz (bize yakışmaz), sen Sübhan'sın (Allah'ım Sana sığınırız). Bu büyük bir bühtan (uydurulmuş bir iftira)dır.” deseydiniz olmaz mıydı (
demen
iz gerekmez miydi)?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu (o yalanı) işittiğinizde: "Bunu konuşmak bizim işimiz değildir! Subhaneke (Seni tenzih ederiz)! Bu, aziym bir iftiradır!"
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu işittiğiniz zaman: "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen yücesin; bu, büyük bir iftiradır"
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
O'nu isittiginizde: «Bu konuda konusmamiz yakisik almaz; hasa, bu buyuk bir iftiradir»
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
O'nu işittiğinizde: 'Bu konuda konuşmamız yakışık almaz; haşa, bu büyük bir iftiradır'
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu işittiğinizde, 'Bunu konuşmamız doğru değil. Sen Yücesin. Bu büyük bir iftiradır,'
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu işittiğiniz zaman «Bu konuda konuşmak bize yakışmaz. Haşa Allah'a! Bu ağır bir iftiradır»
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu işittiğiniz zaman: "Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Tanrım) Sen yücesin; bu, büyük bir iftiradır"
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu duyduğunuz zaman: «Bunu söylememiz bize yakışmaz. Haaşâ. Bu, büyük bir iftiradır»
demen
iz (lâzım) değil miydi? ...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Hem onu duyduğunuz zaman: 'Bu hususta konuşmamız bize yakışmaz! Hâşâ! Bu büyük bir iftirâdır!'
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu duyduğunuz zaman: Bunu söylememiz bize yakışmaz. Haşa bu, büyük bir iftiradır,
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Ve (bir kez daha): Böyle bir (söylentiyi) işittiğiniz zaman "Bu konuda konuşmak bize düşmez; kudret ve yüceliğinde sınırsız olan Sensin; şüphesiz bu çok kötü bir iftiradır!"
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu duyduğunuz zaman: “Bunu söylemek bize yakışmaz. Hâşâ! Bu büyük bir iftiradır. ”
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Hem onu duyduğunuz zaman: 'Bu hususta konuşmamız bize yakışmaz! Hâşâ! Bu büyük bir iftirâdır!'
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu işittiğiniz zaman, "Bunu konuşmamız bize yakışmaz, hâşâ, bu, büyük bir iftirâdır."
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu işittiğiniz zaman: «Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah'ım) Sen yücesin; bu, büyük bir iftiradır»
demen
iz gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 16. Ayet:
Onu duyduğunuzda, "Bu konuda söz söylememiz bize yakışmaz; hâşâ, bu büyük bir iftiradır"
demen
iz gerekmez miydi?...
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
(12-14) Her sinif varligi yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmistir. Butun bunlar; uzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: «Bunlari buyrugumuza veren ne yucedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; suphesiz Rabbimize dnecegiz»
demen
iz icindir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
(12-14) Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: 'Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz'
demen
iz içindir....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
Onların sırtlarına binmeniz sonra onlara bindiğinizde Rabbinizin nimetini anmanız ve (şöyle)
demen
iz için: 'Bunu bize boyun eğdiren (Allah)'ın şanı pek yücedir, yoksa biz bunu (hizmetimize) yanaştıramazdık....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
Onların sırtlarına binip doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık"
demen
iz için....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
(12-14) Her sinif varligi yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmistir. Butun bunlar; uzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: «Bunlari buyrugumuza veren ne yucedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; suphesiz Rabbimize dnecegiz»
demen
iz icindir....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
Sırtlarına binip doğrulmanız, sonra da üzerlerinde iyice kurulunca Rabbınızın nîmetini hatırlamanız ve «bunu bizim buyruğumuza verip baş eğdiren (Allah) yücedir, münezzehtir ; yoksa biz ona yanaşamazdık»
demen
iz için var kılınmıştır....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
(12-14) Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: 'Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz'
demen
iz içindir....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
Böylece onların sırtına binip, üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak «Bunu bizim hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik»
demen
iz içindir....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
Onların sırtlarına binip doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Tanrı) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık"
demen
iz için....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
(13-14) Onların sırtlarına bitip oturmanız, sonra da: Rabbiniz'in nimetlerini hatırlamanız, onlara yerleştikten sonra da: -Bunu, hizmetimize veren Allah ne yücedir. Yoksa buna bizim gücümüz yetmezdi ve biz elbette Rabbimiz'e döneceğiz
demen
iz için.....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
Onların sırtlarına binip doğrulmanız, sonra onlara binip doğrulduğunuz zaman da, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: «Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık»
demen
iz için....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
(12-14) Her sinif varligi yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmistir. Butun bunlar; uzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: «Bunlari buyrugumuza veren ne yucedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; suphesiz Rabbimize dnecegiz»
demen
iz icindir....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
(12-14) Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: 'Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz'
demen
iz içindir....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
(13-14) Onların sırtlarına bitip oturmanız, sonra da: Rabbiniz'in nimetlerini hatırlamanız, onlara yerleştikten sonra da: -Bunu, hizmetimize veren Allah ne yücedir. Yoksa buna bizim gücümüz yetmezdi ve biz elbette Rabbimiz'e döneceğiz
demen
iz için.....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
“Rabbimize döneceğiz.”
demen
iz içindir....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
(13-14) “Sırtlarında denk durmanız, sonra üzerinde rahatlaştığınız zaman Rabbinizin nimetini hatırlamanız ve: “Bunu bize müsahhar kılanı tenzih ederiz. Değilse O’na güç yetirenler olmazdık ve şüphesiz biz, ancak Rabbimize dönenleriz.”
demen
iz içindir.”...
Zuxruf Suresi, 39. Ayet:
Hâlbuki (böyle
demen
iz) bugün size aslâ fayda vermez; çünki zulmettiniz; doğrusu siz, azabda ortak olan kimselersiniz....
Hucurat Suresi, 14. Ayet:
Bedeviler, "Biz imana erdik" derler. De ki (onlara, ey Muhammed!): "Siz (daha) imana ermediniz. 'Biz (zahiren) teslim olduk'
demen
iz daha doğrudur; çünkü (gerçek) inanç henüz kalplerinize girmiş değil". Ama Allah'a ve Elçisi'ne (gerçekten) kulak verirseniz O, hiçbir işinizin boşa gitmesine izin vermez çünkü şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır....
Hucurat Suresi, 17. Ayet:
Onlar İslama girdiklerini senin başına kakıyorlar. (Onlara) de ki: «Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Bil'akis sizi îmâna muvaffak etdiği için size Allah minnet eder, eğer size («İnandık»
demen
izde) sadık (insan) larsanız. ...
Səff Suresi, 3. Ayet:
Yapmadiginiz seyi yaptik
demen
iz, Allah katinda buyuk gazaba sebep olur....
Taha Suresi, 94. Ayet:
Hârûn: “Ey anamın oğlu! Sakalımı ve başımı tutma. Şüphesiz ben senin ‘İsrâîloğulları arasında ayrılık çıkardın ve benim sözüme bakmadın’
demen
den korktum” dedi. ...
Vaqiə Suresi, 70. Ayet:
Dileseydik onu tuzlu yapardık. O hâlde karşılığını ö
demen
iz gerekmez mi? ...
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah, işi olarak içinde gemilerin seyretmesi, sizin de O'nun armağanlarından rızık aramanız ve kendinize verilen nimetlerin karşılığını ö
demen
iz için denizi emrinize veren/ yararlanacağınız yapı ve özelliklerde yaratan Zat'tır. ...
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Ve O, denizden taze et yiyesiniz ve ondan takındığınız süs eşyasını çıkarasınız diye armağanlarından rızık aramanız için ve kendinize verilen nimetlerin karşılığını ö
demen
iz için denizi sizin emrinize verendir. –Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun.– ...
Nisa Suresi, 23. Ayet:
(23,24) Size, anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, teyzeleriniz, halalarınız, erkek kardeşinizin kızları, kız kardeşinizin kızları, sizi emzirmiş olan anneleriniz, sütten kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri, birleşme yaptığınız kadınlarınızın eski kocalarından doğup evinizde bulunan üvey kızlarınız –birleşme yapmadıysanız size bir sakınca yoktur–, kendi sulbünüzden olan oğullarınızın hanımları ve iki kız kardeşin arasını birleştirmeniz –eski yapılıp geçenler hariç–, yeminlerinizin ...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
(23,24) Size, anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, teyzeleriniz, halalarınız, erkek kardeşinizin kızları, kız kardeşinizin kızları, sizi emzirmiş olan anneleriniz, sütten kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri, birleşme yaptığınız kadınlarınızın eski kocalarından doğup evinizde bulunan üvey kızlarınız –birleşme yapmadıysanız size bir sakınca yoktur–, kendi sulbünüzden olan oğullarınızın hanımları ve iki kız kardeşin arasını birleştirmeniz –eski yapılıp geçenler hariç–, yeminlerinizin ...
Maidə Suresi, 6. Ayet:
"Ey iman etmiş kişiler! Salâta [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarına] doğru kalktığınız/toplum içine çıktığınız zaman, hemen yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı ve iki topuğa kadar ayaklarınızı el ile silin. Ve eğer cünüp/aşırı şehvet nedeniyle aklınız başında olmayacak durumda iseniz temizlik üstüne temizlik yapın [cinsel ilişkiye girin, orgazm olun ve yıkanın]. Ve eğer hasta iseniz yahut yolculukta iseniz yahut sizden birisi tuv...