Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Hər bir
dişinin
nəyə hamilə qaldığını və bətnlərin nəyi əskildib, nəyi artırdığını (körpənin vaxtından əvvəl və ya vaxtından gec doğulacağını) Allah bilir. Hər şey Onun yanında müəyyən bir ölçü ilədir....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Erkək və dişi olmaqla) səkkiz cift (yaratmışdır); qoyundan iki dənə, keçidən iki dənə. De: “(Allah) iki erkəyimi, iki dişinimi, yoxsa iki
dişinin
bətnindəki (balalarımı) haram etmişdir? Əgər doğru deyirsinizsə, bir elmə əsaslanaraq mənə bildirin!” (O dövrdə ərəblər bəzən heyvanların erkəyini, bəzən dişisini, bəzən də balasını haram hesab edirdilər. Yuxarıdakı ayədə Allah onların bu əməllərini pisləyir. )...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Dəvədən də iki dənə, inəkdən də iki dənə (yaratmışdır). De: “(Allah bunların) iki erkəyinimi, iki dişisinimi, yoxsa iki
dişinin
bətnində olan balalarınımı haram etmişdir? Yoxsa Allahın bunu sizə tövsiyə etdiyinə şahidmi oldunuz?” Elmi olmadan insanları azdırmaq üçün Allaha qarşı yalan uyduran kimsədən daha zalım kim ola bilər?! Həqiqətən, Allah zalım qövmü doğru yola yönəltməz....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Səkkiz cüt; İki qoyundan, iki keçidən. De: “O, iki erkəyi, yoxsa iki dişi və ya iki
dişinin
bətnində olanı haram etdi? Əgər doğru deyirsinizsə, mənə xəbər əsasında xəbər verin”....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
İkisi dəvədən, ikisi mal-qaradan. De: "O, iki erkəyi, yoxsa iki dişi və ya iki
dişinin
bətnində olanı haram etdi? Yoxsa Allah bunları sizə əmr etdiyi zaman siz orada idiniz? Allaha qarşı yalan uydurandan daha zalım kim ola bilər? Allah heç bir elmi olmadan insanları azdırır....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Allah o heyvanları) səkkiz cift yaratdı: (erkək və dişi olmaq üzrə) bir cüt qoyun və bir cüt keçi. De: “(Allah) iki erkəyi, yoxsa iki dişini, yaxud da iki
dişinin
qarınlarındakı (müxtəlif cinsli) balaları haram etdi? Əgər (Allahın nəyi halal, nəyi haram buyurduğunu bildiyinizi) doğru deyirsinizsə, bir elmə əsaslanaraq (bu haqda) mənə xəbər verin!”...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
(Həmçinin erkək və dişi olmaqla) bir cüt dəvə və bir cüt inək. De: “(Allah) iki erkəyi, yoxsa iki dişini, yaxud da iki (müxtəlif cinsli)
dişinin
qarınlarındakı balaları haram buyurdu? Yoxsa Allah bunu (iddia etdiyinizi) sizə tövsiyə etdiyi zaman (orada) şahid idiniz? Heç bir biliyi olmadan insanları (haqq yoldan) azdırmaq üçün Allaha qarşı yalan uyduran şəxsdən daha zalım kim ola bilər? Həqiqətən, Allah zalım tayfanı doğru yola salmaz!...
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Farz kılıp ta kendilerine dokunmadığınız kadınları boşarsanız, farz kılınanın yarısı onlarındır. Ancak kendisinin veya nikah akdini elinde tutanın, bundan vazgeçmesi hariç. Bununla birlikte, mehirin tamamının verilmesi takvaya daha uygundur. Aranızda birbirinize iyilik yapmayı ihmal etmeyin. Kuşkusuz, Allah, yaptığınız her şeyi görür....
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer, hanımlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer, çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Bu, yaptığı vasiyetten ve borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri hanımlarınızındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Bu, yaptığınız vasiyetten ve borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Kocanın veya hanımın anne, baba ve çocukları bulunmadığı takdirde miras bırakır ve kendisinin bir erkek veya...
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah, Kendisinin onları sevdiği ve onların da O'nu sevdiği; Müminlere karşı alçak gönüllü, Kafirlere karşı izzetli, Allah yolunda cihad eden, kınayıcının kınamasından korkmayan bir halk getirir. İşte bu Allah'ın fazlıdır ki o fazlı dilediğine verir. Ve Allah, Yardımı Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Ənam Suresi, 14. Ayet:
De ki: "Göklerin ve yerin fıtratını belirleyen; herkesi yedirip içiren, fakat kendisinin yeme ve içmeye ihtiyacı olmayan Allah'tan başkasını mı veli edineceğim?" De ki: "Bana, teslim olanların ilki olmam emredildi." Ve sakın müşriklerden olma!...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift; koyundan iki, keçiden iki. De ki: "İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki
dişinin
rahminde bulunanı mı haram etti? Eğer doğru söyleyenler iseniz bana bir bilgiye dayanarak haber verin."...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki
dişinin
rahminde bulunanı mı haram etti? Yoksa Allah, size bunları tavsiye ettiği zaman siz orada mıydınız? Bir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için Allah adına yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah, zalim olan bir halkı doğru yola iletmez."...
Yunus Suresi, 18. Ayet:
Onlar, Allah'ın yanı sıra bir de kendilerine, ne bir zarar, ne bir yarar sağlamayan şeylere kulluk ediyorlar ve "Bunlar, Allah'ın katında bizim şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki: "Allah'a, göklerde ve yerde kendisinin bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Allah, onların ortak koştuklarından Münezzeh'tir ve Çok Yüce'dir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her
dişinin
neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi azalttığını ve neyi artırdığını bilir. O'nun katında her şey koyduğu düzene göre işlemektedir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine iftira atanlar, kendilerinden başka tanıkları yoksa o zaman onların her birinin tanıklığı, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah'ı tanık tutmasıdır....
Nur Suresi, 9. Ayet:
Ve beşinci kez eğer o doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendisinin üzerine olmasını diler....
Ənkəbut Suresi, 42. Ayet:
Kuşkusuz Allah, onların Kendisinin yanı sıra yöneldikleri şeylerin ne olduğunu bilir. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin mülkiyeti kendisinin olan Zat ne kutludur. O Sa'at'in bilgisi yalnızca O'nun yanındadır. O'na döndürüleceksiniz....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
Münafıklar sana geldiklerinde: "Biz, tanıklık ederiz ki, kuşkusuz sen, Allah'ın Resul'üsün." dediler. Elbette ki Allah, senin, Kendisinin Resul'ü olduğunu biliyor. Fakat Allah tanıktır ki, münafıklar, kesinlikle yalancıdırlar....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Ve hani bir vakitte Mûsa, kavmi için istiskâda bulunmuştu. Biz de, «Asan ile taşa vur,» demiştik (O da vurunca) taştan oniki çeşme fışkırdı. Her zümre kendisinin su alacağı çeşmeyi bildi. (Biz de onlara dedik ki). «Allah Teâlâ'nın rızkından yiyiniz ve içiniz ve yeryüzünde müfsitlerden olarak haddi tecavüz etmeyiniz.»...
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Hem herkes için (her ümmetin) kendisinin ona yönelici olduğu bir yön (bir kıble) vardır. O hâlde hayırlı işlerde yarışın! Nerede olursanız olun, Allah sizi hep birlikte (huzûruna) getirir. Muhakkak ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetireceğinin dışında (yük ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın; mirasçı üzerinde (ki sorumluluk ve görev) de bunun gibidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırma...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler cocuklarini, emzirmeyi tamamlatmak isteyen baba icin, tam iki sene emzirirler. Analarin yiyecek ve giyecegini uygun bir sekilde, saglamak cocuk kendisinin olan babaya borctur. Herkese ancak gucu nisbetinde teklifte bulunulur. Ana cocugundan, cocuk kendisinin olan baba da cocugundan dolayi zarara sokulmasin. Mirasciya da ayni seyi yapmak borctur. Ana baba aralarinda danisarak ve anlasarak sutten kesmek isterlerse, ikisine de sorumululuk yoktur. ocuklarinizi sutanneye emzirtmek iserseniz, ...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler çocuklarını, emzirmeyi tamamlatmak isteyen baba için, tam iki sene emzirirler. Anaların yiyecek ve giyeceğini uygun bir şekilde sağlamak çocuk kendisinin olan babaya borçtur. Herkese ancak gücü nisbetinde teklifte bulunulur. Ana çocuğundan, çocuk kendisinin olan baba da çocuğundan dolayı zarara sokulmasın. Mirasçıya da aynı şeyi yapmak borçtur. Ana baba aralarında danışarak ve anlaşarak sütten kesmek isterlerse, ikisine de sorumluluk yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz, ...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Valideler evlâdlarını emziğin tamamlanmasını istiyenler için iki bütün yıl emzirirler, evlâd kendisinin olana da emzirenlerin yiyecekleri, giyecekleri lâyıkiyle borc, maamafih herkes ancak vüsuna göre mükellef olur, ne yavrısiyle bir ana, ne de yavrısiyle bir baba ızrar edilmesin, varise düşen de aynı borc, eğer baba ve ana biribirlerinin müşavere ve rizalariyle memeden kesmek isterlerse kendilerine günah yok, ve şayed çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz vereceğinizi güzel güzel verdi...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler çocuklarını emziğin tamamlanmasını isteyenler için iki tam yıl emzirirler. Çocuk kendisinin olana da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri imkanları nisbetinde bir borçtur. Bununla birlikte herkes ancak gücü nisbetinde yükümlü olur. Ne yavrusu yüzünden bir ana ne de yavrusu yüzünden bir baba zarara uğratılmasın. Mirasçıya da aynı yükümlülük vardır. Eğer baba ve anne birbirleriyle anlaşıp rıza göstererek memeden kesmek isterlerse kendilerine günah yoktur. Şayet çocuklarınızı başkalarına...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Emzirmeyi tamamlamak isteyenler (babalar) için analar çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf)e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetireceğinin üzerinde (yük ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın. Mirasçı üzerinde (ki sorumluluk ve görev) de bunun gibidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler çocuklarını iki bütün yıl emzirirler. (Bu hüküm) emmeyi tamam yapdırmak isteyen (ler) içindir. Onların (annelerin) ma'ruf vech ile yiyeceği, giyeceği; çocuk kendisinin olan (babaya) âiddir. Kimse taakatınden ziyadesiyle mükellef tutulmaz. Ne bir anne çocuğu yüzünden, ne de bir çocuk kendisinin olan (bir baba) çocuğu sebebiyle zarara sokulmasın. Mirasçıya düşen (vazıyfe) de bunun gibidir. Eğer (ana ve baba) aralarında rızaa ve müşavere ile (bil'ittifak çocuğu iki sene dolmadan) memeden ke...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler de, emzirmeyi tamamla mak isteyen (baba) için, çocukları nı tam iki yıl emzirirler. Çocuk kendisinin olan (babaya) da, meşrû' (örfe uy gun) bir şekilde onların (annelerin)yiyecek ve giyecekleri(ni te’mîn etme borcu) vardır. Kimse gücünün yet meyeceği bir şey le mükellef tutulmaz. Ne anne, yavrusu yüzünden ne de çocuk kendisinin olan (baba), çocuğu yüzünden zarara uğratılır. (Baba öldüğü zaman) mîras¬çının üzerine de bunun aynısı (borçtur). Artık (anne ile baba) kendi rızâ la rıyla ve müş...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler çocuklarını, emzirmeyi tamamlatmak isteyen baba için tam iki sene emzirirler. Annelerin yiyecek ve giyeceğini uygun bir şekilde sağlamak, çocuk kendisinin olan babaya borçtur. Bir kişiye gücünün üstünde bir şey yüklenmez. çocuğu yüzünden anne de, çocuk kendisinin olan baba da zarara sokulmamalıdır. Vârise de aynısı düşer. Eğer anne ve baba aralarında danışarak ve anlaşarak sütten kesmek isterlerse, ikisine de günah yoktur. çocuklarınızı (süt anneye) emzirtmek isterseniz, vereceğiniz ücre...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örf) e uygun olarak, çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetireceğinin dışında (yük ve sorumluluk) teklif edilmez. Anne, çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da, çocuğu dolayısıyla zarara uğratılmasın; mirasçı üzerindeki (sorumluluk ve görev) de bunun gibidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırm...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gö...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, kendinden başka ilah olmayan (ilah)dır. O, sürekli diridir ve yaratıklarını sürekli koruyup gözetendir. Onu ne bir uyuklama ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun katında kendisinin izni olmadan kim şefaat edebilir! O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun ilminden dilediği kadarından fazla bir şeyi kuşatamazlar. O'nun Kürsi'si gökleri ve yeri kaplamıştır. [54] Bunları korumak O'na güç gelmez. O, çok yüce, çok büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah (o Allahdır ki) kendinden başka hiç bir Tanrı yokdur. (O, zatî, ezelî ve ebedî hayaat ile) diridir (baakıydir). Zâtiyle ve kemâliyle kaaimdir. (Yaratdıklarının heran tedbîr-ü hıfzında yegâne haakimdir, her şey onunla kaaimdir). Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça nezdinde şefaat edecek kim miş. O (yaratdıklarının) önlerindekini, arkalarındakini, (yapdıklarını, yapacaklarını, bildiklerini, bilmediklerini, açıkladıkla...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allâh, ki O'ndan başka tanrı yoktur, dâimâ diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefâat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır (O yüce padişah, göklere, yere, bütün kâinâta hükmetmektedir). Onları koru(yup gözet)mek, kend...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin dilediği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah, kendisine saltanat ve mülk verdi diye (azarak) İbrahim ile Rabbi hakkında mücadele eden Nemrud’u görmedin mi? İbrahim ona; “- Benim Rabbim (kudreti ile) hem diriltir, hem öldürür.” dediği vakıt o Nemrud; “- Ben de diriltir, öldürürüm.” demişti. İbrahim (Aleyhisselâm); “- Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir” söyleyince, o küfreden Nemrud şaşırıp tutuldu. Allah zâlimler kavmini muvaffak etmez. (Nemrud öldürülmesi gereken bir kimseyi azâp edip, bir suçsuzu da öldürmek...
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah size ayetleri böyle açıklar, ki düşünesiniz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden biriniz ister mi ki, hurmalık ve üzümlükten güzel bir bahçesi olsun, içinden ırmaklar aksın ; orada kendisinin her çeşit meyvası bulunsun da yaşlılık gelip çatsın ve (iş göremez âciz) zayıf çocukları olsun, derken o bahçeye ateşli bir kasırga dokunuversin de bahçe olduğu gibi yansın ? İşte Allah iyice düşünesiniz diye size âyetlerini böylece açıklar....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Arzu eder mi hiç biriniz ki kendisinin hurmalık ve üzümlüklerden bir bağçesi, olsun, altından çaylar akıyor, içinde her türlü mahsulâtı bulunuyor, üstüne de ıhtiyarlık çökmüş ve elleri irmez, gücleri yetmez bir takım zürriyyeti var, derken ona ateşli bir bora isabet ediversin de o bağçe yanıversin? İşte Allah âyetlerini böyle anlatıyor gerek ki düşünesiniz...
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden hanginiz ister ki, kendisinin hurma ve üzüm bağları bulunan altından ırmaklar akan, içinde her çeşit ürünün yetiştiği bir bahçesi olsun da kendisine yaşlılık çöküp elleri yetmez, güçleri çatmaz bir takım çocukların bulunduğu bir sırada, ateşli bir bora isabet edip bahçesini yaksın? İşte Allah, düşünesiniz diye sizlere ayetlerini böyle anlatıyor....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Hiç biriniz ister mi ki, kendisinin hurmalık ve üzümlüklerden bir bahçesi olsun, altında ırmaklar aksın, içinde her türlü ürünü bulunsun da, kendi üzerine de ihtiyarlık çökmüş ve elleri ermez, güçleri yetmez küçük, zayıf çocukları olsun. Derken ona ateşli bir bora isabet ediversin de o bahçe yanıversin. İşte Allah, âyetlerini size böylece açıklıyor. Umulur ki, düşünürsünüz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle bir durumda iken) ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Tanrı size ayetlerini böyle açıklar ki düşünesiniz (tetefekkerun)....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden her hangi biriniz arzu eder mi ki hurmalardan, üzümlerden onun bir bağçesi olsun, altından ırmaklar aksın, orada kendisinin her çeşit meyveleri bulunsun, (fakat) ona ihtiyarlık çöksün, âciz ve küçük çocukları da olsun, derken (onun ve yavrularının biricik geçim vasıtaları olan) ona (o bağçeye) içinde bir ateş bulunan bir bora isaabet etsin de o, yanıversin? İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildirir. Olur ki iyi düşünürsünüz. ...
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden biriniz ister mi ki, kendisinin, altından nehirler akan hurma ağaçları ve üzüm bağlarından bir bahçesi olsun, içinde kendisi için her çeşit meyvelerden bulunsun, sonra onun güçsüz (ve küçük) çocukları olduğu hâlde kendisine ihtiyarlık gelsin; derken oraya (o bahçeye), içinde ateş bulunan bir kasırga isâbet etsin de yansın (elbette istemez)! Allah, size âyetleri böyle açıklar, tâ ki düşünesiniz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Biriniz arzu eder mi ki, onun hurma ve üzüm ağaçlarını hâvi ve bunların altından ırmakları cari olan bir bahçesi bulunsun ve onun için o bahçede her türlü meyveleri olsun, fakat kendisine ihtiyarlık çöksün, kendisinin zayıf yavrucukları da bulunuversin de o bahçeyi, içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıversin? İşte Allah Teâlâ âyetlerini sizlere böylece beyan buyuruyor. Tâ ki tefekkür edesiniz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden herhangi biriniz hiç arzu eder mi ki: Kendisinin hurmalığı ve üzüm bağı bulunsun, Bahçede dereler akıyor, içinde her türlü mahsulatı bulunuyor. Ama kendisinin üstüne de ihtiyarlık çökmüş ve elleri ermez, güçleri yetmez, bakıma muhtaç küçük çocukları var. Derken… ateşli bir kasırga kopsun da bağı kasıp kavursun? İşte Allah âyetlerini size böyle apaçık bildirir. Olur ki iyi düşünürsünüz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Biriniz ister mi ki, kendisinin altından ırmaklar akan, içinde her çeşit meyvası bulunan, hurmalardan ve üzümlerden oluşmuş bir bahçesi olsun; kendisinin üstüne tam ihtiyarlığın çöktüğü, âciz çocuklarının da bulunduğu bir sırada birden ateşli bir kasırga gelsin de bahçeyi yakıp kül etsin? Allâh, düşünesiniz diye size âyetleri böyle açıklıyor....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Hangi biriniz ister ki, altından ırmaklar akan hurmalardan, üzümlerden bir bahçesi olsun, içinde kendisinin olan bütün ürünler de bulunsun; fakat kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, (üstelik) zayıf ve küçük çocukları olsun (böyle durumda iken), ona (bahçesine) ateşli bir kasırga isabet etsin de yanıversin. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklar, umulur ki düşünürsünüz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Herhangi biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinde her tür meyvası olan, hurmalardan,üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin güçsüz-çaresiz yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam bu sırada o bahçeye alevli bir bora isabet etsin de bahçe, baştan başa yansın. Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine düşünebilesiniz....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Ribâ (fâiz) yiyenler (kabirlerinden), ancak kendisini şeytan çarpmış kimsenin, cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar! Bu, şübhesiz onların: 'Alış-veriş (de) ancak fâiz gibidir' demeleri yüzündendir. Hâlbuki Allah, alış-verişi helâl, fâizi ise haram kıldı! O hâlde kim kendisine Rabbinden bir nasîhat gelir de (fâizden) vazgeçerse, artık geçmişte olan(İslâm’a girmeden önce aldıkları) kendisinindir. Onun işi (hakkındaki hüküm) ise Allah’a âiddir. Kim de (helâl sayarak fâize) dönerse, işte onlar ...
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Ribâ yiyenler, ancak şeytânın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların: "Alışveriş de ribâ gibidir." demelerinden ötürüdür. Oysa Allâh, alış-verişi helâl, ribâyı harâm kılmıştır. Kime Rabbi'nden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak ribâdan) vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve işi de Allah'a kalmıştır. (Allâh onu affeder). Kim tekrar (ribâya) dönerse onlar ateş halkıdır, orada ebedi kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü’minler, şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp da kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri, kamu görevlerini icraya yetkili kılmasınlar, candan dost, müttefik edinmesinler. Kimler böyle yaparsa Allah ile bütün velâyet-himaye bağlarını koparmış, Allah’ın rahmetinden, yardımından uzaklaşmış olurlar. Ancak onlar tarafından gelmesi muhtemel bir zarardan gerçekten korunmanız için yaptığınız dost...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Herkes, devamlı, bilinçli, amaçla örtüşen niyete dayalı, yaptığı iyilikleri de, bilinçli olarak işlediği kötülükleri de önünde hazır bulacağı bir günde, keşke kendisiyle işlediği kötülükler arasında uzak bir mesafe olsa diye arzu eder. Allah sizi, asıl kendisinin cezasından korunmanız için uyarıyor. Allah kullarına karşı çok merhametlidir....
Ali-İmran Suresi, 36. Ayet:
Vadesi gelip (erkek olur umuduyla mabede adadığını) doğurduğunda, "Rabbim, kız çocuk doğurdum"; Allâh biliyordu kızın erkek gibi olmadığını (
dişinin
erkek işini göremeyeceğini). "Onu Meryem diye adlandırdım. Onu ve neslini, taşlanmış şeytandan korumana bırakıyorum. "...
Ali-İmran Suresi, 45. Ayet:
Hani melekler, yâ Meryem, gerçekten de Allah seni, kendisinin bir kelimesiyle müjdelemektedir adı da Meryemoğlu Mesîh İsa'dır onun ve o, dünyada da kadri yüce bir erdir, âhirette de ve yakınlardandır o....
Nisa Suresi, 1. Ayet:
Ey insanlar! Sizi bir tek candan yaratan ve ondan eşini vâredip, ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize hürmetsizlikten sakının. Kendisinin adını öne sürerek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan korkun ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Allah şüphesiz ki sizin üzerinizde murakabe edicidir (hepinizi görüp gözetmektedir)....
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki
dişinin
payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yap...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki
dişinin
hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet vey...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Allah cocuklariniz hakkinda, erkege iki disinin hissesi kadar tavsiye eder. Eger kadinlar ikinin ustunde ise, birakilanin ucte ikisi onlarindir; sayet bir ise yarisi onundur. Ana babadan her birine, olenin cocugu varsa yaptigi vasiyetten veya borcundan arta kalanin altida biri, cocugu yoksa, anasi babasi ona varis olur, anasina ucte bir duser. Kardesleri varsa, altida biri annesinindir; babalariniz ve ogullarinizdan menfaatce hangisinin size daha yakin oldugunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tara...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Allah çocuklarınız hakkında, erkeğe iki
dişinin
hissesi kadar tavsiye eder. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise, bırakılanın üçte ikisi onlarındır; şayet bir ise yarısı onundur. Ana babadan her birine, ölenin çocuğu varsa yaptığı vasiyetten veya borcundan arta kalanın altıda biri, çocuğu yoksa, anası babası ona varis olur, anasına üçte bir düşer. Kardeşleri varsa, altıda biri annesinindir; babalarınız ve oğullarınızdan menfaatçe hangisinin size daha yakın olduğunu siz bilmezsiniz. Bunlar Allah tara...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Çocuklarınızın mirastaki durumu hakkında Allah size şöyle ferman buyuruyor: Erkeğe iki
dişinin
hissesi kadardır. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise bırakılan malların üçte ikisi onlarındır. Şayet tek ise yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana ve babadan her birine bırakılan malın altıda biri. Çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa üçte biri anasınındır. Kardeşleri varsa o vakit altıda biri anasınındır. Bu hükümler, ölenin borcu ödenip, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten sonradı...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Çocuklarınız konusunda Tanrı, erkeğe iki
dişinin
hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne-ve-babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne-ve-baba ona mirasçı ise, bu durumdan annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda birdir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet vey...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Allah size (miras hükümlerini şöylece) tavsiye (ve emr) eder: Evlâdlarınız hakkında (ki hüküm) erkeğe, iki
dişinin
payı mıkdarıdır. Fakat onlar (o evlâdlar) ikiden fazla kadınlar ise (ölünün) bırakdığının (terikenin) üçde ikisi onlarındır. (Dişi evlâd) bir tek ise o zaman (bunun) yarısı onundur. (Ölenin) çocuğu varsa ana ve babadan her birine terikenin altıda biri (verilir). Çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa üçde biri anasınındır. (Erkek, dişi) kardeşleri varsa o vakit altıda b...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Çocuklarınızın mirastaki durumu hakkında Allah, size şöyle emir buyuruyor: Erkeğe iki
dişinin
hissesi kadardır. Eğer kadınlar ikinin üstünde ise; bırakılan malların üçte ikisi onlarındır. Şayet kız tek ise, yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa; ana ve babadan herbirine bırakılan malın altıda biri; çocuğu olmayıp da ona ana ve babası mirasçı olduysa; üçte biri, anasınındır. Kardeşleri varsa; o vakit, altıda bir anasınındır. Bu hükümler ölenin borcu ödenip yaptığı vassiyetler yerine getirildikten s...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki
dişinin
hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman da annesi için altıda bir'dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet ...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki
dişinin
payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığından ana-babanın her biri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı vasiyetten ve borcundan arta kalanın altıda bir...
Nisa Suresi, 85. Ayet:
Kim iyi bir işe aracı olursa kendisinin de o iyilikte bir payı olur. Kim bir kötülüğe aracı olursa onun da kötülükte bir sorumluluk payı olur. Allah herşeyin karşılığını verir....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden fetva isterler. De ki: "Allah, 'çocuksuz ve babasız olanın (kelale'nin)' mirasına ilişkin hükmü açıklar. Ölen kişinin çocuğu yok da kız kardeşi varsa, geride bıraktıklarının yarısı kız kardeşinindir. Ama (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi (erkek kardeşi) ona mirasçı olur. Eğer kız kardeşi iki ise, geride bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (mirasçılar) erkekler ve kız kardeşler ise, bu durumda erkek için
dişinin
iki payı vardır. Allah, -şaşırıp sapmayasınız diye- açıklar. ...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden fetva isterler, de ki: «Allah size ikinci dereceden mirascilar hakkinda fetva veriyor: «sayet cocugu olmayip bir kiz kardesi bulunan kimse olurse, biraktiginin yarisi kiz kardese kalir. Fakat kiz kardesinin cocugu yoksa kendisi, ona tamamen varis olur. Eger iki kiz kardes kalmissa, biraktiginin ucte ikisi onlaradir. Eger mirascilar erkek ve kadin kardeslerse, erkege, iki disinin hissesi kadar vardir. Dogru yoldan saparsiniz diye Allah size acikliyor.» Allah her seyi bilir.*...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden fetva isterler. De ki: Allah size k e I â I e (babası ve çocuğu olmayıp kardeşlerini mirasçı bırakan) hakkında fetva veriyor; Eğer bir adam ölür, çocuğu da yoksa, bir kız kardeşi mîrasçı bulunuyorsa, terekenin yarısı onadır. Kız kardeş çocuksuz (ölür) ise, erkek kardeş onun bıraktığının (tamamını) alır. (Tabii ölenin kocası varsa, malın yarısı ona verildikten sonra kardeşi geriye kalanı alır). (Aynı durumda) kız kardeşler iki (ya da daha fazla) olurlarsa, erkek kardeşlerinin bıraktığının ...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden fetva isterler, de ki: 'Allah size ikinci dereceden mirasçılar hakkında fetva veriyor: 'Şayet çocuğu olmayıp bir kızkardeşi bulunan kimse ölürse, bıraktığının yarısı kızkardeşe kalır. Fakat kızkardeşinin çocuğu yoksa kendisi, ona tamamen varis olur. Eğer iki kızkardeş kalmışsa, bıraktığının üçte ikisi onlaradır. Eğer mirasçılar erkek ve kadın kardeşlerse, erkeğe, iki
dişinin
hissesi kadar vardır. Doğru yoldan saparsınız diye Allah size açıklıyor.' Allah her şeyi bilir....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden fetva isterler, de ki: “Size ikinci dereceden mirasçılar hakkında fetvayı Allah veriyor: Çocuğu olmayıp bir kız kardeşi bulunan kimse ölürse, bıraktığının yarısı kız kardeşe kalır. Fakat kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi ona tamamen varis olur. Eğer kız kardeş kalmışsa, bıraktığının üçte ikisi onlaradır. Erkek, kadın, karışık kardeşlerse, erkeğe iki
dişinin
hissesi kadar pay vardır. Doğru yoldan saparsınız diye Allah size açıklıyor.” Allah her şeyi hakkıyla bilendir....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden fetva isterler. De ki: "Tanrı, 'çocuksuz ve babasız olanın (kelale'nin)' mirasına ilişkin hükmü açıklar. Ölen kişinin çocuğu yok da kız kardeşi varsa, geride bıraktıklarının yarısı kız kardeşinindir. Ama (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi (erkek kardeşi) ona mircasçı olur. Eğer kız kardeşi iki ise, geride bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (mirasçılar) erkekler ve kız kardeşler ise, bu durumda erkek için
dişinin
iki payı vardır. Tanrı, -şaşırıp sapmayasınız diye- açıklar....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
(Habîbim) senden fetva isterler. De ki: «Allah, babası ve çocuğu olmayanın mirası hakkındaki hükmü (şöylece) açıklar: Eğer (erkek veya kız) evlâdı (ve babası) olmayan bir erkek ölür, onun (ana baba bir veya sâdece baba bir) bir tek kız kardeşi kalırsa terikesinin yarısı onundur. Eğer (mîrascı) erkek kardeş ise çocuksuz (ve babasız) ölen kız kardeşinin (vefatıyle) bırakdığı (nın tamamını alır). Eğer (aynı şartlarla kalan) kız kardeş iki (veya daha ziyâde) ise oğlan kardeşinin bırakdığının üçde ik...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden fetva istiyorlar. De ki, «Allah Teâlâ kelâle (babası ve çocuğu olmayan kimse) hakkında size fetva veriyor: Bir kimse çocuğu bulunmaksızın ölüp de kendisinin bir kardeşi bulunursa onun için terekesinin yarısı aittir. O kimse de bu kızkardeşine varis olur, eğer bunun çocuğu bulunmazsa. Ve eğer onlar iki kız kardeş iseler onlara terekesinden üçte ikisi aittir. Ve eğer onlar erkek ve kızkardeşler olurlarsa erkek için iki kız hisse-i irsiyesi miktarı ait olur.» Allah Teâlâ size dalâlete düşmey...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden fetva isterler. De ki: «Allah, 'çocuksuz ve babasız olanın (kelâlenin) ' mirasına ilişkin hükmü açıklar: Ölen kişinin çocuğu yok da kız kardeşi varsa, geride bıraktıklarının yarısı kız kardeşinindir. Ama (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi (erkek kardeşi) ona mirasçı olur. Eğer kız kardeşi iki ise, geride bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (mirasçılar) erkekler ve kız kardeşler ise, bu durumda erkek için
dişinin
iki payı vardır. Allah, -şaşırıp sapmayasınız diye- açıklar. ...
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, kendisinin onları sevdiği onların da kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçakgönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve güçlü, Allah yolunda cihad eden ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmayan bir topluluk getirecektir. Bu Allah'ın bir lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah'ın lütfu ve nimeti geniştir, O bilendir....
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu', Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir....
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler, içinizden kim dininden dönerse, duysun: Allah onların yerine, kendisinin sevdiği, onların da kendisini seveceği, mü'minlere karşı boyunları aşağıda, kafirlere karşı başları yukarıda, Allah yolunda savaşan, dil uzatanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir. İşte o, Allah'ın bir lütfudur ki, onu dilediğine verir. Allah, ihsanı bol, herşeyi bilendir....
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey inananlar, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Tanrı (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, inançlılara karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu', Tanrı yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Tanrı'nın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Tanrı (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir....
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey îman edenler, içinizden kim dininden dönerse Allah — mü' minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu, kendisinin onları seveceği, onların da kendisini seveceği — bir kavm getirir ki onlar Allah yolunda savaşırlar ve hiç bîr kınayanın kınamasından (dedi kodusundan) çekinmezler. Bu, Allahın lutf-ü inayetidir ki onu kime dilerse ona verir. Allah ihsanı bol olan, en çok bilendir. ...
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner(irtidat eder) se, Allah (yerine), kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah'ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir....
Maidə Suresi, 69. Ayet:
Muhakkak ki iman edenler, Yahudiler, Sabiiler ve Nasara'dan kim (âlemlerin ve kendisinin Rabbi olan) Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman eder ve imanının gereğini yaparsa, onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar!...
Ənam Suresi, 101. Ayet:
Gökleri ve yeri yoktan var eden O’dur. O’nun nasıl çocuğu olabilir ki? Kendisinin eşi de yoktur. Gerçek şu ki: her şey O’nun mahlûkudur ve O her şeyi hakkıyla bilir....
Ənam Suresi, 101. Ayet:
(O) gökleri ve yeri yoktan var edendir. O'nun nasıl çocuğu olabilir ki? Kendisinin bir eşi yoktur, herşeyi O yaratmıştır ve O, herşeyi bilendir....
Ənam Suresi, 101. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratıp donatan Bedî' O'dur! Nasıl çocuğu olur O'nun, kendisinin bir eşi olmadı ki! Her şeyi O yarattı ve her şeyi en iyi şekilde bilen de O'dur!...
Ənam Suresi, 117. Ayet:
Muhakkak ki Rabbin, Kendisinin yolundan sapanları pek iyi bildiği gibi,doğru yolda olanları da çok iyi bilir....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Eşli (biri dişi, biri erkek) olarak sekiz adet (yük ve kesim hayvanı yarattı âyet-142); koyundan iki, keçiden iki. De ki: “İki erkek mi veya iki dişi mi? Ya da iki
dişinin
rahimlerinin ihata ettiğini mi haram kıldı? Eğer siz sadıklarsanız, bana bir ilimle haber veriniz.”...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
O, (hayvanlardan) sekiz eşi de yaratandır: (Erkek ve dişi olarak) koyundan iki, keçiden de iki. Ey Muhammed! De ki: “Allah iki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki
dişinin
rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Eğer doğru söyleyenler iseniz bana bilerek haber verin.”...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift/eş: Koyundan iki, keçiden iki (çift). . . De ki: "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
rahimlerinin iştimal ettiğini mi (sarıp içine aldığını). . . Eğer doğru iseniz bana ilimle haber verin. "...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Erkekli dişili her türden sekiz hayvan: Koyundan iki, keçiden iki. 'O, bunların, erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa, bu iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavrularını mı haram kıldı? Eğer iddialarınızın arkasında iseniz, bana ilmî olarak bunları açıklayın.' de....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift (hayvan): Koyundan iki, keçiden iki. De ki: 'İki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı?' Eğer doğru sözlü iseniz bir bilgiye dayanarak bana haber verin....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift; koyundan iki, keçiden de iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi, ya da o iki
dişinin
rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Eğer doğru sözlüler iseniz bana bir ilimle haber verin."...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Allah, o hayvanlardan sekiz çift yarattı: Koyundan erkek ve dişi olarak iki, keçiden de iki. De ki: “-Allah, iki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi veya (bu) iki
dişinin
rahimlerinin sakladıklarını mı? Eğer bunları haram kılma dâvanızda sadık kimselerseniz, bir bilgiye dayanarak bana haber veriniz.”...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Allah sekiz cift hayvan yaratmistir: Koyundan iki ve keciden iki; de ki: «Iki erkegi mi, yoksa iki disiyi mi veya o iki disinin rahimlerinde bulunan yavrulari mi haram kilmistir? Dogru sozlu iseniz bana bilgiye dayanarak cevap verin.»...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Allah) sekiz çift (dişili erkekli sekiz davar) yaratmıştır. Koyundan iki, keçiden de iki.. De ki: İki erkeğini mi yoksa dişisini mi veya iki
dişinin
rahminin kapsayıp sarındığını mı haram kılmıştır ? Eğer doğrulardan iseniz ilme dayalı bana haber verin!...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift: Koyundan iki ve keçiden iki; de ki: 'İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya o iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kılmıştır? Doğru sözlü iseniz bana bilgiye dayanarak cevap verin.'...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: 'İki erkeği mi haram etti, iki dişiyi mi, yoksa o iki
dişinin
rahimlerindekileri mi?' Doğru sözlüler iseniz, bir bilgiye dayanarak bana cevap verin....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz eş: koyundan iki, keçiden iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki
dişinin
rahimlerinin müştemil olduklarını mı? Eğer sadıksanız bana bir ilm ile haber verin...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift yarattı: Bir çift koyun, bir çift keçi. De ki: «İki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
rahimlerindekini mi haram etti? Eğer doğru söylüyorsanız, bana ilme dayalı bir biçimde haber verin!»...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift: Koyundan iki, keçiden iki. De ki: «(Allah), iki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi, ya da iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı? Eğer doğru iseniz bana ilimle haber verin.»...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift koyundan iki, keçiden de iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişıyi mi, ya da o iki
dişinin
rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Eğer doğru sözlüler iseniz bana bir ilimle haber verin."...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Allah) sekiz çift (yaratdı): Koyundan iki çift, keçiden de iki çift. De ki: «(Allah) iki erkeği mi, yahud iki dişiyi mi, yoksa bu iki
dişinin
rahimlerine sarınıb bürünen (erkek ve dişi yavruları) mı, (hangisini) haram etdi? (Da'vânızda) doğrucular iseniz bana ilme dayanarak haber verin». ...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Allah, erkek ve dişi olmak üzere; koyun, keçi, deve ve sığırdan) sekiz eş(yarattı)! Koyundan iki, keçiden iki! (O müşriklere) de ki: '(Siz bazılarını haram kılıyorsunuz, ama Allah bunlardan) iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi, yoksa o iki
dişinin
rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı haram kıldı? Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, bana bir ilim ile haber verin!'...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift; koyundan iki, keçiden iki. De ki: İki erkeği mi, iki dişiyi mi veya iki
dişinin
rahimlerinde bulunanları mı haram kıldı? Eğer sadıklardan iseniz; bana bilgiye dayanarak haber verin....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Ona uyanlar iddia ederler ki bazı hallerde) her iki cinsten dört çeşit hayvan (insana yasaktır): iki cins koyun ve keçiden her biri. (Onlara) sor: "Onun yasakladığı, iki erkek mi, yoksa iki dişi mi, yahut iki
dişinin
rahminde taşıdıkları mı? Bu konuda ne biliyorsanız bana söyleyin, eğer söylediğinizde haklı iseniz!"...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
(Allah Teâlâ) Sekiz çift (yarattı). Koyundan iki, keçiden de iki. De ki: «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Veya iki
dişinin
rahîmlerinin muhtevi olduklarını mı? Eğer siz doğru sözlü bulunmakta iseniz bana bir bilgi ile haber veriniz.»...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift; koyundan iki, keçiden iki. De ki: “O, iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki
dişinin
rahimlerinde bulunanları mı haram kıldı? Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber veriniz. ”...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz tür: Koyundan iki ve keçiden de iki tane. De ki: -(Allah) iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi; ya da bu iki
dişinin
rahimlerindekini mi haram kıldı? Doğru iseniz bana ilme dayanarak haber verin....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift hayvan yarattı: koyundan iki, keçiden iki. De ki: İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı?Eğer iddianızda haklı iseniz bilgi ve belgeye dayanarak bana haber verin!...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift (hayvan): Koyundan iki, keçiden iki. De ki: "(Allâh), iki erkeği mi harâm etti, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
Rahimlerinde bulunan(yavru)ları mı? Eğer doğru iseniz bana bilgi ile haber verin."...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz çift: Koyundan iki, keçiden de iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
rahimlerinin kuşattığını mı? Eğer doğru sözlü iseniz bana ilimle haber verin."...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki: “İki erkek mi veya iki dişi mi? (Ya da) iki
dişinin
rahimlerinin ihata ettiğini mi haram kıldı? Veya Allah'ın bununla size vasiyet ettiğine (farz kıldığına) şahit mi oldunuz?” Bir ilimleri olmaksızın insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan söyleyen (iftira eden)den daha zalim kimdir? Muhakkak ki Allah, zalim kavmi hidayete erdirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Yine (erkek ve dişi olarak) deveden iki, sığırdan da iki. De ki: “İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi? Yoksa iki
dişinin
rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı? Yoksa Allah size bunları haram ettiğinde, orada hazır mı idiniz!?” İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah’a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki (yarattı.) De ki: O bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir! Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan iki (çift). . . De ki: "İki erkeği mi (Allâh) haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
rahimlerinin iştimal ettiğini mi (içine aldığını)? Yoksa Allâh size bunu vasiyet ettiğinde, şahitler mi idiniz?". . . İnsanları saptırmak için, bilgisizce Allâh üzerine yalan uydurandan daha zâlim kimdir?. . Muhakkak ki Allâh zâlim halka hidâyet etmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki. 'O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavrularını mı haram kıldı? Yoksa, Allah’ın size bunu tekrar tekrar emir ve tavsiye ettiğine bizzat şâhit mi oldunuz? Hiçbir bilgiye dayanmadan, insanları başlarına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlamak için Allah adına yalan uydurandan daha zâlim kim olabilir? Allah zâlim bir toplumu doğru yola sevketme lüt...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Yine deveden iki, sığırdan iki. De ki: 'İki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı? Yoksa Allah size bunları emrederken siz şahit miydiniz?' İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah zalimler topluluğunu doğru yola eriştirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan da iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki
dişinin
rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" Hiç bir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki olmak üzere erkek ve dişi çiftler yarattı. De ki: “-Allah, iki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi, veya (bu) iki
dişinin
rahimlerinin sakladıkları (yavruları)nı mı? Yoksa Allah, size bu haramı tavsiye ettiği zaman, hazır şahidler miydiniz?” İlim olmaksızın insanları doğru yoldan saptırmak için, uydurduğu yalanı Allah’a isnad edenden daha zalim kimdir? Muhakkak ki Allah, zâlimler topluluğunu doğru yola iletmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sigirdan iki yaratmistir; de ki: «Iki erkegi mi, yoksa iki disiyi mi veya o iki disinin rahimlerinde bulunan yavrulari mi haram kilmistir? Yoksa Allah size bunlari buyururken orada mi idiniz?» Insanlari, bilmediklerinden sapitmak icin Allah'a kar_Ù yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim milleti doru yola eri_tirmez. *...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden de iki, sığırdan da iki yarattı. De ki: İki erkeği mi yoksa iki dişiyi mi veya iki
dişinin
rahminin kapsayıp sarındığını mı haram kılmıştır ? Yoksa Allah size bununla tavsiyede bulunurken siz hazırmıydınız ? Bilgisiz (dayanaksız ve vahiysiz)ce, insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim vardır? Şüphesiz ki Allah, zâlim topluluğu doğru yola eriştirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan iki yaratmıştır; de ki: 'İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya o iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kılmıştır? Yoksa Allah size bunları buyururken orada mı idiniz?' İnsanları, bilmediklerinden sapıtmak için Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah, zalim milleti doğru yola eriştirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki (yarattı.) De ki: O bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı? Yoksa Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahit mi oldunuz? Bilgisizce insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir! Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan iki. De ki: 'İki erkeği mi haram etti, iki dişiyi mi, yoksa o iki
dişinin
rahimlerindekini mi? ALLAH'ın size böyle emrettiğine tanık mı oldunuz? Halkı bilgisizce yoldan saptırmak için, yalan uydurup onları ALLAH'a yakıştırandandaha zalim kim olabilir? ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez.'...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden iki, sığırdan iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki
dişinin
rahimlerinin müştemil olduklarını mı? Yoksa Allah size bu tahrîmi ferman buyururken şâhidler miydiniz? Öyle bigayri ilmin nası idlâl için uydurduğu yalanı Allâha isnâd edenlerden daha zalim kim olabilir? Her halde Allah zalimler güruhunu doğru yola çıkarmaz...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden bir çift sığırdan da. De ki: «İki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
rahimlerindekini mi haram etti? Yoksa, Allah size bu yasaklamayı emrederken, siz orada mıydınız?» Öyle gerçeği bilmeden insanları yoldan çıkarmak için uydurduğu yalanı Allah'ın üstüne atandan daha zalim kim olabilir? Kesinlikle Allah, zalimleri doğru yola çıkarmaz....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki: (Allah), «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi, ya da iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı? Yoksa, Allah'ın size böyle vasiyet ettiğine şahitler mi oldunuz? (O'nun yanında mıydınız?). Böyle hiçbir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için, Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz Allah, o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez»...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan da iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Ya da o iki
dişinin
rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Tanrı, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz? Hiç bir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Tanrı'ya karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Tanrı, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki (çift yaratdı). De ki: «(Allah) iki erkeği mi, yahud iki dişiyi mi, yoksa bu iki
dişinin
rahimlerine sarınıb bürünen (erkek ve dişi yavrular) ı mı, (hangisini) haram etdi? Yoksa Allah size bunu (haram kılmayı) tavsiye etdiği zaman siz hazır mıydınız»? İnsanları ilme dayanmadan sapdırmak için yalan düzüb de Allahın üstüne atanlardan daha zaalim kimdir? Şübhesiz ki Allah o zaalimler güruhuna hidâyet vermez. ...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki! De ki: '(Allah bunlardan) iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi, yoksa o iki
dişinin
rahimlerinde bulunan (yavru)ları mı haram kıldı? Yoksa, Allah size bunu (haram kılmayı) tavsiye buyurduğu zaman (siz buna) şâhidler mi oldunuz?' Öyleyse bilgisizce, insanları dalâlete düşürmek için Allah’a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim olabilir? Şübhesiz ki Allah, (küfürlerindeki ısrarları yüzünden) zâlimler topluluğunu hidâyete erdirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki. De ki: İki erkeği mi, iki dişiyi mi veya iki
dişinin
rahimlerinde bulunanı mı haram kıldı? Yoksa Allah; size bunları buyururken, siz orada mı idiniz? İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah'a karşı yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Muhakkak ki Allah; zalimler güruhunu hidayete erdirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Onlar, her iki cins deveyi ve büyükbaş hayvanı (da aynı şekilde haram sayarlar). (Kendilerine) sor: "O neyi yasakladı? İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi, yahut iki
dişinin
rahminde taşıdığını mı? Yoksa Allah (bütün) bunları yasaklarken siz şahit miydiniz?" Hiçbir (gerçek) bilgiye dayanmadan kendi uydurduğu yalanları Allaha isnat eden, böylece insanları saptırandan daha hain kim olabilir? Unutmayın ki Allah, (böyle) zalim bir halka doğru yolu göstermez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki çift sığırdan da iki çift (yarattı). De ki: «İki erkeği mi haram kıldı, yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki
dişinin
rahîmlerinin muhtevi olduklarını mı? Yoksa siz Allah Teâlâ bununla size tavsiyede bulunduğu zaman hazırlar mı idiniz?» Artık nâsı bilmeksizin saptırmak için Allah Teâlâ'ya karşı yalan yere iftirada bulunan kimseden daha zalim kim vardır? Şüphe yok ki Allah Teâlâ zalimler gürûhunu hidâyete erdirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki. De ki: “O, iki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki
dişinin
rahimlerinde bulunanları mı haram kıldı? Yoksa Allah bunları size emrederken orada hazır mıydınız?” İnsanları bilgisizce saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim vardır? Şüphesiz ki Allah zâlimler topluluğunu hidayete erdirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki ve sığırdan da iki tane. De ki: -İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi; ya da bu iki
dişinin
rahimlerindekini mi haram kıldı? Yoksa siz, Allah bunları size tavsiye ederken şahit mi oldunuz? ilme dayanmadığı halde, sırf insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalim kimdir? Allah, zalim toplumu doğru yola çıkarmaz....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
rahimlerinde bulunan yavruları mı haram kıldı?Yoksa Allah size bu yasaklamayı yaptığında siz orada hazır ve şahit mi idiniz?İlimsiz olarak insanları saptırmak için uydurduğu yalanı Allah’a mal edenden daha zalim kimse bulunabilir mi? Allah elbette o zalimler güruhunu muvaffak etmez, emellerine kavuşturmaz....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi harâm etti, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
Rahimlerinde bulunan(yavru)ları mı? Yoksa Allâh'ın size böyle vasiyyet ettiğine şâhidler mi oldunuz?" (Allâh, böyle tavsiye ederken siz O'nun yanında mıydınız?) Öyle bilmeden insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan uydurandan daha zâlim kim olabilir? Allâh o zâlim topluluğu doğru yola iletmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden de iki, sığırdan da iki. De ki: «İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki
dişinin
rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman siz şahidler miydiniz?» Hiç bir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah'a karşı yalan yere iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden iki, sığırdan iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı, iki dişiyi mi, yoksa iki
dişinin
rahimlerince kuşatılanı mı? Yoksa Allah size bunu önerirken siz de tanıklık mı ediyordunuz?" İlim dışı bir şekilde insanları şaşırtmak için yalan düzüp Allah'a iftira edenden daha zalim kim olabilir? Allah, zulme sapan bir topluluğa kılavuzluk etmiyor....
Əraf Suresi, 20. Ayet:
(20-21) Fakat şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: "Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata kavuşanlardan olmanızı önlemektir" diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti....
Əraf Suresi, 21. Ayet:
(20-21) Fakat şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: "Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata kavuşanlardan olmanızı önlemektir" diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti....
Əraf Suresi, 148. Ayet:
Ve kendisinin (Tûr dağına gitmesinin) ardından Mûsâ’nın kavmi, ziynet eşyâlarından (yapılmış) böğürmesi olan bir buzağı heykelini (ilâh) edindiler; görmediler mi ki gerçekten o, ne onlarla konuşuyor, ne de onlara bir yol gösteriyor! Onu (ilâh) edindiler ve zâlimler oldular....
Əraf Suresi, 158. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: 'Ey insanlar! Muhakkak ki ben, sizin hepinize, göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan Allah’ın (gönderdiği) peygamberiyim. O’ndan başka ilâh yoktur; (O) hayat verir ve (O) öldürür. Öyleyse Allah’a ve O’nun ümmî peygamber olan Resûlüne îmân edin; o (peygamber) ki, Allah’a ve O’nun kelimelerine(kitablarına) îmân eder; ona tâbi' olun ki hidâyete eresiniz.'...
Əraf Suresi, 158. Ayet:
De ki: Ey insanlar; ben gerçekten göklerin ve yerin mülkü kendisinin olan, O'ndan başka hiçbir tanrı bulunmayan, hem dirilten, hem öldüren Allah'ın hepiniz için gönderdiği peygamberiyim. Şu halde Allah'a ve O'nun ümmi peygamberi olan elçisine inanın: Ki o da Allah'a ve O'nun sözlerine inanmaktadır. Ve ona uyun ki hidayete eresiniz....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Sizin (Bedir) vadisinin bir ucunda, onların da ta öteki ucunda ve kervanın sizden aşağılarda olduğu o gün(ü hatırlayın). Ve (düşünün ki,) eğer bir savaşın patlak vereceğini bilseydiniz, muhakkak ki, böyle bir meydan okumayı göğüslemekten kaçınırdınız: Ama (her şeye rağmen) Allah, yapılması(nı irade buyurduğu) işi gerçekleştirsin de yok olup gidecek olan, hakkın açık tecellisiyle yok olup gitsin, kalıp yaşayacak olan da (yine) hakkın açık tecellisiyle yaşasın diye (savaş böylece olup bitiverdi). ...
Tövbə Suresi, 6. Ayet:
Putperestlerden biri sizden geçiş emniyeti dilerse ona koruma sağla ki ALLAH'ın sözünü işitsin; sonra onu kendisinin güvenlik bölgesine ulaştır. Çünkü onlar bilgisiz bir topluluktur....
Tövbə Suresi, 77. Ayet:
Nihayet, Allaha va'd etdiklerini tutmadıkları, yalan söyledikleri için O da (bu fiillerinin) akıbetini kalblerinde, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar (sürecek), bir nifak yapdı. ...
Tövbə Suresi, 77. Ayet:
Allah'a verdikleri vaadi tutmadıkları ve yalanı adet edindikleri için, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar Allah kalblerine nifak soktu....
Tövbə Suresi, 120. Ayet:
Medîne’lilere ve civarlarındaki çöl bedevilerine, Rasûlüllah’ın emrine aykırı hareket etmek (ve yaptığı savaştan geri kalmak) uygun olmadığı gibi, kendisinin bizzat katlandığı zahmetlere onların da katlanmaya rağbet etmemeleri yaraşmaz. Muhalefetin câiz olmayışının sebebi şudur: Çünkü onların, Allah yolunda çektikleri bir susuzluk, bir yorgunluk, bir açlık, kâfirleri kızdıracak bir yeri çiğnemeleri ve düşmana karşı bir muvaffakiyete erişmeleri yoktur ki, mukabilinde kendilerine sâlih bir amel ya...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Şübhesiz ki sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra (emri) arş üzerinde hükümran olan (her) işi (yerli yerinde) tedbîr (ve idare) edegelendir. (Onun indinde) hiç bir kimse şefaatçi olamaz. Meğer ki kendisinin izninden sonra ola. İşte sizin Rabbiniz olan Allah budur (Başkası değil). O halde (birliğini tanıyarak) Ona kulluk edin. (Bunca delillere rağmen) artık iyice düşünüb ibret almaz mısınız? ...
Yunus Suresi, 54. Ayet:
Şübhesiz ki zulmeden (ve böylelikle cezâyı hak eden) her nefis yeryüzünde bulunan herşey, (kendisinin) olsaydı, (o azabdan kurtulmak için) onu kesinlikle fedâ ederdi. Ve azâbı gördüklerinde, için için pişmanlık duyarlar. Artık aralarında adâletle hüküm verilir ve onlar haksızlığa uğratılmazlar....
Yunus Suresi, 54. Ayet:
Nefsine zulmeden herkes, yeryüzünde ne varsa kendisinin olsaydı, onu fedâ etmek isterdi. Azabı gördükleri zaman da pişmanlıklarını gizlemeye çalışırlar. Aralarında adaletle hükmolunur ve onlara zulmedilmez....
Yunus Suresi, 54. Ayet:
(O zaman), kendisine zulmeden her kişi, yeryüzünde ne varsa hepsi kendisinin olsaydı (azâbdan kurtulmak için) onu fidye verirdi. Azâbı gördükleri zaman, içlerinde pişmanlık duyarlar, aralarında adâletle hükmedilir, asla haksızlığa uğratılmazlar....
Yusif Suresi, 42. Ayet:
(Yusuf) bu ikisinden, kurtulacağını zannettiği kimseye dedi ki: "Efendinin katında beni hatırla (ve hatırlat)!". . . Ne var ki, şeytan, efendisinin yanında Yusuf'u hatırına getirmeyi unutturdu da, nice yıllar zindanda kaldı....
Yusif Suresi, 42. Ayet:
Yûsuf, zindandan kurtulacağına inandığı iki gençten birine: 'Efendinin yanında benden bahset' dedi. Fakat şeytan, efendisinin yanında, Yûsuf’tan söz etmeyi ona unutturdu. Bu yüzden Yûsuf birkaç yıl daha zindanda kaldı....
Yusif Suresi, 42. Ayet:
Birde bu ikisinden kurtulacağını sandığı kişiye: «Efendinin yanında beni an!» dedi. Ona da şeytan, efendisinin yanında anmayı unutturdu da yıllarca zindanda kaldı....
Yusif Suresi, 42. Ayet:
Yusuf, hapisten kurtulacağına inandığı o ikiden birine dedi ki: «Beni efendinin yanında an». (Benden söz et ki, beni kurtarsın). Fakat Şeytan, ona, efendisinin yanında anmayı unutturdu. Bu yüzden Yusuf, daha yıllarca zindanda kaldı....
Yusif Suresi, 42. Ayet:
Ve (bunun üzerine Yusuf,) iki mahpustan kurtulacağını düşündüğü kimseye: "(Buradan çıkacağın zaman) efendine benden söz et!" dedi. Ne var ki Şeytan berikine efendisinin yanında (Yusuf'tan) söz etmeyi unutturdu. Ve Yusuf bu yüzden hapiste birkaç yıl (daha) kaldı....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
(Bunun üzerine Kral o kadınları çağırtıp kendilerine:) "Yusuf'un gönlünü çelmek isterken ne sağlayacağınızı umuyordunuz?" diye sordu. Kadınlar: "Allah korusun, biz o'ndan en küçük bir kötülük görmedik!" dediler. (Ve) Yusuf'un ilk efendisinin hanımı: "Artık gerçek ortaya çıktı!" diye atıldı, "Onun gönlünü çelmek isteyen bendim; o ise hep özü sözü doğru olan kimselerdendi!"...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf, Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yusuf aracıya şunu söyledi:) "Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Tanrı'nın ihanet edenlerin hiteli düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
(Yusuf aracıya şunu söyledi:) «Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi.»...
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her
dişinin
neye gebe olduğunu, rahimlerin artırdığı şeyi ve eksilttiği şeyi bilir. Her şey O’nun katında bir ölçü iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her
dişinin
, neye gebe kalıp ne doğuracağını ve ana karnında dölün zamânına göre orada ne kadar eksik, ne kadar fazla kalacağını bilir ve onun katında her şeyin sayılı bir zamanı, ölçülü bir müddeti var....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Her
dişinin
neye gebe kalacağını, rahimlerin neyi eksik, neyi ziyade edeceğini Allah bilir. Onun katında her şey ölçü iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allâh, her
dişinin
neye hamile olduğunu, rahimlerin neyi noksanlaştıracağını ve neyi ziyade edeceğini bilir. . . O'nun indînde her şey kendi yaradılış amacına göre kapasitesi iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Her
dişinin
neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksik organlı ve erken dışarı atacağını, dünyaya getireceğini, neyi günden güne büyüterek, halden hâle dönüştüreceğini Allah bilir. O’nun katında her şey bir ölçü, bir plan, bir karar dahilinde yürür....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah her
dişinin
ne taşıdığını, rahimlerin neyi eksiltip neyi artırdığını bilir. O'nun katında her şey bir ölçü iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her
dişinin
neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun katında her şey bir miktar (ölçü) iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah her disinin rahminde tasidigini, rahimlerin dusurdugunu ve alikoydugunu bilir. O'nun katinda her sey bir olcuye goredir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah her
dişinin
(rahminde) ne taşıdığını; rahimlerin neyi eksilttiğini, neyi artırdığını bilir. Her şey O'nun yanında belli bir ölçüye göredir. (3)....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah her
dişinin
rahminde taşıdığını, rahimlerin düşürdüğünü ve alıkoyduğunu bilir. O'nun katında her şey bir ölçüye göredir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Her
dişinin
neye gebe kalacağını, rahimlerin neyi eksik, neyi ziyade edeceğini Allah bilir. Onun katında her şey ölçü iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
ALLAH her
dişinin
yüklendiğini, rahimlerin eksilttiğini ve arttırdığını bilir. O'nun yanında her şey belli bir ölçüye göredir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah O bilir her
dişinin
neye gebe olduğunu ve rahimlerin neyi eksiltip neyi artırdığını; herşey O'nun katında bir ölçü iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Her
dişinin
neye gebe olduğunu Allah bilir. Ve rahimler ne eksiltir, ne arttırır, onu da bilir. O'nun katında her şeyin bir ölçüsü vardır....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her
dişinin
rahminde taşıdığını, bu rahimlerin erken doğurdukları ile fazla tuttuklarını bilir. Her şey O'nun katında belirli bir ölçüye bağlıdır....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Tanrı, her
dişinin
neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun katında her şey bir miktar (ölçü) iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her
dişinin
neye gebe olacağını, rahimlerin neyi eksik, neyi artık yapacağını bilir. Onun nezdinde her şey ölçü iledir. ...
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her
dişinin
neye gebe kalacağını ve rahimlerin neyi eksiltip, neyi ziyâde edeceğini bilir. Çünki O’nun katında herşey (kader olarak yazılı) bir ölçü iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah; her
dişinin
neyi yüklendiğini ve rahimlerin neyi eksiltip artırdığını bilir. O'nun katında her şey bir ölçüye göredir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Her bir
dişinin
neye gebe olduğunu ve rahimlerin neyi ne kadar erken bırakacağını, neyi ne kadar (olağan süresinden) fazla bekleteceğini bilen Allah'tır. Çünkü (yarattığı) her şey O'nun katında bir ölçüye ve bir amaca bağlı kılınmıştır....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah Teâlâ her
dişinin
neyi yükleneceğini ve döl yataklarının neyi eksiltir ve neyi artırır olacağını bilir ve her şey O'nun yanında bir miktar iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah her
dişinin
neye gebe kalacağını, rahimlerde neyi eksik, neyi ziyade edeceğini bilir. O'nun katında her şey ölçü iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah her
dişinin
rahminde ne taşıdığını, rahimlerin neyi düşürdüğünü ve neyi alıkoyduğunu bilir. O’nun katında her şeyin bir ölçüsü vardır....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
İşte O Allah’tır ki her bir
dişinin
neye gebe olduğunu, karnında ne taşıdığını, ve rahimlerin neleri eksik bırakıp, artırdığını bilir. Doğrusu O’nun katında her şey bir ölçü iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allâh, her
dişinin
neyi yüklendiğini ve Rahimlerin neyi eksiltip artırdığını bilir. Onun yanında her şey, bir miktar iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her
dişinin
neyi yüklendiğini (neye hamile kaldığını) ve döl yataklarının neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun katında her şey bir miktar (ölçü) iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah her
dişinin
ne yüklendiğini, rahimlerin neyi eksiltip neyi arttırdığını bilir. Onun katında herşey belirli bir miktar iledir....
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah her
dişinin
neye gebe olduğunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi artıracağı bilir. O'nun katında her şey bir ölçüye bağlıdır....
Rəd Suresi, 18. Ayet:
Rableri (nin tâati) ne icabet edenlere (o icabetin) daha güzeli vardır. Ona icabet etmeyenler (e gelince:) yeryüzünde bulunan şeylerin tamâmı, bir misli de beraber (olarak) kendisinin olsa, onu (kurtuluşu uğrunda) muhakkak feda ederdi. İşte onlar! Hesabın kötüsü onlar içindir. Barınakları da cehennemdir. O, ne fena yatakdır!.. ...
Hicr Suresi, 80. Ayet:
Hicr vadisinin halkı da gerçekten peygamberleri yalanlamışlardı....
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah, şu iki kişiyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah bir de şu iki adamı örnek vermektedir: Biri dilsizdir, bir şeye gücü yetmez, efendisinin üzerine bir yüktür ve onu nereye gönderse bir iyilik getirmez. Şimdi bununla, adaleti emreden, kendisi de doğru bir yol üzere olan kimse bir olur mu?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah şu örneği verdi: İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiç bir şeye gücü yetmez ve her şeyiyle efendisinin üstünde (bir yük), o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah, şu iki kişiyi de misal verir: Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayır getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Tanrı şu örneği verdi: İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiç bir şeye gücü yetmez ve her şeyiyle efendisinin üstünde (bir yük), o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle buyuran ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah (şu) iki kişiyi de misâl getirdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiç bir şey beceremez ve o, efendisinin üstünde bir yükdür. O, bunu nereye gönderse hayır getirmez. Hiç bu, adaletle emreden, kendisi dosdoğru bir yol üzerinde bulunan kişi ile bir olur mu? ...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Ve yine Allah (size başka) iki insan örneği veriyor: Onlardan biri, hiçbir iş elinden gelmeyen bir dilsiz ki, efendisinin sırtında gerçek bir yük; öyle ki, beriki onu hangi işe koşsa olumlu bir sonuç alamıyor. Peki, işte böyle biri, doğru ve hakça olanın yapılmasını emreden ve kendisi de dosdoğru bir yolda yürüyen (bilge bir) kimseyle hiç bir tutulabilir mi?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah iki kişiyi misal olarak verir. Birisi dilsizdir, hiçbir şey beceremez, efendisinin üzerine bir yüktür, onu nereye gönderse bir hayır getirmez. Şimdi bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse bir olabilir mi?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Ve Allâh şu iki adamı da misal olarak anlattı: Birisi dilsizdir, hiçbir şey yapamaz, efendisinin üzerine bir yüktür. (Efendisi) onu nereye gönderse bir hayır getirmez (bir iş beceremez). Şimdi bu (adam), doğru yolda giderek adâleti emreden kimse gibi olur mu?...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah şu örneği de verdi: İki kişi; bunlardan birisi dilsiz, hiç bir şeye gücü yetmez ve her şeyiyle efendisinin üstünde (bir yük), o, onu hangi yöne gönderse bir hayır getirmez; şimdi bu, adaletle emreden ve dosdoğru yol üzerinde bulunanla eşit olabilir mi?...
İsra Suresi, 40. Ayet:
Yoksa Rabbiniz, size erkek çocuklar verdi de kendisinin, meleklerden kız çocukları mı var? Gerçekten, ne de büyük bir söz söylüyorsunuz....
Məryəm Suresi, 7. Ayet:
"Ey Zekeriya. . . Seni, kendisinin ismi Yahya olan bir erkek çocukla müjdeliyoruz. . . Daha önce Ona bir adaş da yapmadık (hiç kimseyi Yahya ismi ile isimlendirmedik). "...
Taha Suresi, 37. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Taha Suresi, 38. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Taha Suresi, 39. Ayet:
Musa'yı bir sandukaya koy ve nehre at; nehir onu sahile atsın da oradan onu benim ve kendisinin ortak düşmanımız alsın. Gözümün önünde yetişesin diye seni sevgimin kanatları altına aldım....
Taha Suresi, 39. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Kim ALLAH'ın dünya ve ahirette kendisine yardım edemiyeceğini sanıyorsa göğe (Tanrı'ya) doğru yönelsin ve sonra (umut bağladığı diğerlerinden) umudunu kessin de uyguladığı bu planın, kendisinin canını sıkan her şeyden kurtarıp kurtarmadığına bir baksın....
Həcc Suresi, 15. Ayet:
Her kim O'na (peygambere) Allah'ın ne dünyada ve ne de ahirette yardım etmeyeceğini zannediyor ise semaya bir ip uzatsın, sonra onunla intihar etsin, artık baksın ki, kendisinin bu hilesi onun nefret ettiği şeyi giderecek mi?...
Möminun Suresi, 53. Ayet:
Fakat onlar işlerini parça parça ettiler; her topluluk kendisininkiyle övünüp durur....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir? diye sor....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir? diye sor....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
«Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?» diye sor....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Ve zevcelerine (eşlerine) zina (iftirası) atanlar, kendilerinden başka şahitleri yoksa o zaman onların herbirinin şahitliği; kendisinin, muhakkak sadıklardan (doğru söyleyenlerden) olduğuna dair, dört defa Allah'a şahitlik (yemin) etmesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine zina suçlamasında bulunup da, kendilerinden başka görgü şâhitleri de olmayanların her birinin şâhitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şâhitlik etmesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Karilarina zina isnat edip de kendilerinden baska sahidleri olmayanlarin sahidligi, kendisinin dogru sozlulerden olduguna Allah'i dort defa sahit ttumasiyla olur. Besincisinde, eger yalancilardan ise Allah'in lanetinin kendisine olmasini diler....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Karılarına zina isnat edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler....
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi karılarına zina suçu atıp da kendilerinden başka şahitleri de bulunmayan kimselerden herbiri ise kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah'a yemin ederek şahitlik etmelidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği Tanrı adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Zevcelerine zina isnâd eden ve kendilerinin kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayan kimseler (e gelince:) onlardan her birinin (yapacağı) şâhidlik, kendisinin hakıykaten saadıklardan olduğunu Allaha yemîn (ile) dört (defa ifâde ve tekrar edeceği) şâhidlikdir. ...
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6-7) Zevcelerine zinâ isnâd eden ve lehlerinde kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayanlara gelince, bunların herbirinin şâhidliği, kendisinin gerçekten doğru söyleyenlerden olduğuna dâir dört def'a Allah’a yemîn ederek şâhidlik etmesi; beşinci deeğer yalan söyleyenlerden ise, gerçekten Allah’ın lâ'netinin kendi üzerine olması(nı dilemesi)dir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerine zina isnad edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği; kendisinin doğru sözlülerden olduğuna dair Allah'ı dört defa şahid tutmasıdır....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Karılarına zina isnad eden ve kendilerinden başka şâhitleri bulunmayanların şâhitliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğunu Allah'ı dört defa şâhit tutmasıyla olur....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Eşlerini zinâ ile suçlayıp kendilerinden başka şâhidleri bulunmayan kimselere gelince: Onlardan her birinin şâhidliği, kendisinin mutlaka doğru söyleyenlerden olduğuna, dört defa Allâh'ı şâhid tutmasıdır....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine (zina suçu) atan ve kendileri dışında şahidleri bulunmayanlar ise, onlardan da her birinin şahidliği, Allah adına dört (kere yemin) ile kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahidlik etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi hanımları hakkında zina iddiasında bulunan, ancak buna kendilerinden başka şahit getiremeyen kimselere gelince, onlardan herbirinin şahitliği, kendisinin doğru söylediğine dair, Allah adına dört defa yemin etmektir....
Nur Suresi, 6. Ayet:
Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları olmayanların herbirinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sözlülerden olduğu hususunda Allah'a yeminden ibaret dört kez tanıklık ikrarıdır....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnat edip de kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği; kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair, Allah adına dört defa yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defada da; eğer yalancılardan ise, Allah’ın lânetinin kendi üzerine olmasını ifade etmesiyle yerine gelir....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Karilarina zina isnat edip de kendilerinden baska sahidleri olmayanlarin sahidligi, kendisinin dogru sozlulerden olduguna Allah'i dort defa sahit ttumasiyla olur. Besincisinde, eger yalancilardan ise Allah'in lanetinin kendisine olmasini diler....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Karılarına zina isnat edip de kendilerinden başka şahidleri olmayanların şahidliği, kendisinin doğru sözlülerden olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutmasıyla olur. Beşincisinde, eğer yalancılardan ise Allah'ın lanetinin kendisine olmasını diler....
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir....
Nur Suresi, 7. Ayet:
Beşinci (şehâdet) de eğer yalancılardan ise Allahın lâ'neti muhakkak kendisinin üstüne (olmasını ifâde etmesi) dir. ...
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Zevcelerine zinâ isnâd eden ve lehlerinde kendilerinden başka şâhidleri de bulunmayanlara gelince, bunların herbirinin şâhidliği, kendisinin gerçekten doğru söyleyenlerden olduğuna dâir dört def'a Allah’a yemîn ederek şâhidlik etmesi; beşinci deeğer yalan söyleyenlerden ise, gerçekten Allah’ın lâ'netinin kendi üzerine olması(nı dilemesi)dir....
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Kocasinin yalancilardan olduguna Allah'i dort defa sahit tutmasi, cezayi kadindan savar. Besincisinde, kocasi dogrulardan ise kendisinin Allah'in gazabina ugramasini diler....
Nur Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Kocasının yalancılardan olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutması, cezayı kadından savar. Beşincisinde, kocası doğrulardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını diler....
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Kocasinin yalancilardan olduguna Allah'i dort defa sahit tutmasi, cezayi kadindan savar. Besincisinde, kocasi dogrulardan ise kendisinin Allah'in gazabina ugramasini diler....
Nur Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Kocasının yalancılardan olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutması, cezayı kadından savar. Beşincisinde, kocası doğrulardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasını diler....
Nur Suresi, 9. Ayet:
Beşinci yeminde de, kocasının doğru olması halinde kendisinin ALLAH'ın gazabına uğramasını diler....
Nur Suresi, 9. Ayet:
Beşincisi de; kocası doğrulardan ise kendisinin Allah'ın gazabına uğramasıdır....
Nur Suresi, 11. Ayet:
Muhakkak ki zina iftirasıyla gelenler (Hz. Ayşe r. a. 'a iftira eden münafıklar) sizden sırf o çirkin itham için bir araya gelen bir gruptur! Onu (iftirayı) sizin için bir şerr sanmayın! Bilakis o sizin için bir hayırdır. . . Onlardan her bir kişinin o suçtan kazandığı kendisinindir. Onlardan suçun büyüğünü üstlenen elebaşına gelince, onun için çok büyük azap vardır....
Nur Suresi, 23. Ayet:
Muhakkak ki gâfil (kendisinin haberi olmaksızın) muhsin (iffetli) kadınlara ve mü'min kadınlara (iftira) atanlar, dünya ve ahirette lânetlenmiştir. Ve onlara azîm azap vardır....
Nur Suresi, 36. Ayet:
O evlerde ki; Allah, onların yüceltilmesine ve içlerinde kendisinin adının anılmasına izin vermiştir. Onlar da sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 39. Ayet:
İnkar edenlerin amelleri ise dümdüz arazideki serap gibidir. Susayan kimse onu su zanneder. Ancak yanına geldiğinde hiçbir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur. O da, kendisinin hesabını tam görür. Allah hesabı çabuk görendir....
Furqan Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Goklerin ve yerin hukumranligi kendisinin olan, cocuk edinmeyen, hukumranlikta ortagi bulunmayan, herseyi yaratip bir olcuye gore duzenleyen ve dunyalari uyarmak uzere kuluna hakki batildan ayirdeden Kuran'i indiren Allah yucelerin yucesidir....
Furqan Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin olan, çocuk edinmeyen, hükümranlıkta ortağı bulunmayan, herşeyi yaratıp bir ölçüye göre düzenleyen ve dünyaları uyarmak üzere kuluna hakkı batıldan ayırdeden Kuran'ı indiren Allah yücelerin yücesidir....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Goklerin ve yerin hukumranligi kendisinin olan, cocuk edinmeyen, hukumranlikta ortagi bulunmayan, herseyi yaratip bir olcuye gore duzenleyen ve dunyalari uyarmak uzere kuluna hakki batildan ayirdeden Kuran'i indiren Allah yucelerin yucesidir....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin olan, çocuk edinmeyen, hükümranlıkta ortağı bulunmayan, herşeyi yaratıp bir ölçüye göre düzenleyen ve dünyaları uyarmak üzere kuluna hakkı batıldan ayırdeden Kuran'ı indiren Allah yücelerin yücesidir....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
Göklerin ve yerin yönetimi O'na aittir. Çocuk edinmemiştir, yönetiminde de kendisinin ortağı yoktur. Her şeyi yaratmış ve en ayrıntılı ölçülerle ona düzen vermiştir....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
O, göklerin ve yerin hakimiyeti kendisinin olandır, hiçbir oğul edinmemiştir ve mülkünde hiçbir ortağı da yoktur; herşeyi yaratmış ve herbirini bir takdir ile belirleyip hepsinin mukadderatını hazırlamıştır....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
O öyle bir ilâhtır ki, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinindir. O hiç çocuk edinmedi, hükümranlıkta ortağı yoktur. O, her şeyi yaratıp bir ölçüye göre düzenleyerek takdir etmiştir....
Furqan Suresi, 5. Ayet:
Dediler ki: "Bunlar, sabah - akşam okunması için kendisinin yazdırtmış olduğu, eskilerin masallarıdır. "...
Furqan Suresi, 8. Ayet:
'Yahut kendisine bir hazine atılsaydı, veya kendisinin bir bahçesi olsaydı ve ondan yeseydi!' Hatta zalimler, 'Siz, büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz,' dediler....
Furqan Suresi, 8. Ayet:
"Yahut kendine bir hazine verilse, yahut kendisinin içinden yiyeceği bir bahçesi olsaydı!" Hasılı o zalimler: "Doğrusu siz, sadece büyülenmiş bir adamın peşine düşmüşsünüz." dediler....
Furqan Suresi, 8. Ayet:
"Yahut üstüne bir hazine atılmalı, yahut kendisinin ürününden yiyeceği bir bahçesi olmalı değil mi?" Ve zâlimler: "Siz başka değil, sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler....
Furqan Suresi, 35. Ayet:
Andolsun biz Mûsâ'ya Kitabı verdik ve kardeşi Hârûn'u kendisinin yanında vezir yaptık....
Nəml Suresi, 91. Ayet:
Ben sâde emrolundum ki şu beldenin şanına hurmet veren, her şey de kendisinin olan rabbına ıbadet edeyim, hem emrolundum ki halîs müslimînden olayım...
Nəml Suresi, 91. Ayet:
(Resulüm! De ki:) “Ben bizzat kendisinin haram kıldığı bu şehrin Rabbine ibadet etmekle emrolundum. Her şey O'na âittir ve ben müslümanlardan olmakla emrolundum. ”...
Qəsəs Suresi, 15. Ayet:
Ve ahalisinin gaflette bulundukları bir vakitte şehre girdi, orada birbiriyle mukatelede bulunan iki erkek buldu. Bu biri kendi kabilesinden idi ve öbürü de düşmanından idi. Kendisinin kabilesinden olan düşmanından olana karşı ondan yardım diledi. Mûsa da ona bir yumruk vurdu, artık onun işini bitirmiş oldu. Dedi ki: «Bu şeytanın işindendir. Şüphe yok ki o şaşırtıcı, apaçık bir düşmandır.»...
Qəsəs Suresi, 19. Ayet:
Bununla beraber Mûsa, hem kendisinin hem de soydaşının hasmı olan adamı tutup onları ayırmak isterken soydaşı (kendisini yakalayacağını sanarak):"Ne o, Mûsa!" dedi, "dün bir adam öldürdüğün yetmemiş gibi bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Senin tek isteğin ülkede bir zorba olmaktır, asla ıslah etmek, ara bulmak istemiyorsun."...
Qəsəs Suresi, 19. Ayet:
Nihâyet (Mûsâ) ikisinin de (kendisinin ve yardım isteyenin) düşmanı olan adamı yakalamak isteyince o dedi ki: "Ey Mûsâ, dün bir canı öldürdüğün gibi şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun, arabuluculardan olmak istemiyorsun."...
Qəsəs Suresi, 37. Ayet:
Mûsâ, "Rabbim, kimin kendisinin yanından hidâyet getirdiğini ve bu (dünyâ) evin(in) sonun(da güzel sonuc)un kime âidolacağını daha iyi biliyor. Muhakkak ki zâlimler iflah olmaz" dedi....
Qəsəs Suresi, 81. Ayet:
Derken onu da, sarayını da yere geçirdik, Allah'tan başka ona yardım edecek bir topluluğa sâhip değildi ve kendisinin de kendisine bir yardımı dokunamadı....
Rum Suresi, 25. Ayet:
O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerinden biri de göğün ve yerin, Kendisinin buyruğu ile kaim olmaları, belirlenen yerde sapasağlam bulunmalarıdır. Sonra sizi yattığınız yerden bir çağırdı mı, birden kabirlerinizden çıkıverirsiniz!...
Rum Suresi, 25. Ayet:
O'nun âyetlerinden biri de göğün ve yerin, kendisinin buyruğuyla durmasıdır. Sonra sizi yerden bir tek da'vetle çağırdığı zaman bir de bakarsınız ki çıkıyorsunuz....
Rum Suresi, 32. Ayet:
O müşrikler ki, dinlerini parçalayıp bölük pörçük olmuşlardır; her topluluk kendisininkiyle övünür, durur....
Səba Suresi, 1. Ayet:
Hamd, göklerdeki ve yerdeki her şey kendisinin olan Allah’a mahsustur. Hamd ahirette de O’na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır....
Səba Suresi, 1. Ayet:
Hamd, göklerde ve yerde ne varsa kendisinin olan Allah'adır. Ahirette de hamd O'nadır. O hikmet sahibidir, her şeyden haberdar olandır....
Səba Suresi, 1. Ayet:
Hamd, goklerde olanlar ve yerde bulunanlar Kendisinin olan Allah'a mahsustur. O, Hakim'dir, her seyden haberdardir....
Səba Suresi, 1. Ayet:
Hamd, göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Kendisinin olan Allah'a mahsustur. O, Hakim'dir, her şeyden haberdardır....
Səba Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa kendisinin olan Allaha hamdolsun. Âhiretde de hamd Onundur. O, yegâne hukûm ve hikmet saahibidir, (her şeyden de) hakkıyle haberdârdır. ...
Səba Suresi, 1. Ayet:
Hamd, göklerde ne var, yerde ne varsa kendisinin olan Allah’a mahsustur. Hamd, âhirette de O’na mahsustur. Çünki O, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır, Habîr (herşeyden haberdâr olan)dır....
Səba Suresi, 1. Ayet:
Hamd, göklerde ve yerde bulunanların hepsi kendisinin olan Allah'a mahsustur. Âhirette de hamd O'na mahsustur. O, hüküm ve hikmet sâhibidir; (her şeyi) haber alandır....
Səba Suresi, 14. Ayet:
Süleyman’ın ölüm fermanını çıkarmamızdan sonra, cinler ve çevresindekiler onun öldüğünü, ancak dayandığı asasını bir ağaç kurdunun yemesi sonucunda, kendisinin yere yıkılmasından sonra anlayabildiler. O, yere düşünce cinler kesin olarak anladılar ki şayet gaybı bilmiş olsalardı kendilerini zelil ve perişan eden angarya işlerde devam edip gitmezlerdi....
Səba Suresi, 16. Ayet:
Fakat onlar, (peygamberlerin davetini kabulden) yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim vadisinin selini salıverdik ve o güzelim iki taraflı bahçelerini, buruk yemişli, acı meyvalı, dikeni çok ve meyvası az ağaçlardan ibaret iki harab bahçeye çevirdik....
Səba Suresi, 23. Ayet:
Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür....
Səba Suresi, 23. Ayet:
Allah’ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasına şefaat fayda sağlamayacak, izin verdiği kimselerden başkasının şefaati de fayda vermeyecek. Nihayet şefaat edenlerin ve edilenlerin yüreklerinden korku giderilince: 'Rabbiniz ne buyurdu?' diye sorarlar. Onlar da: 'Hakkı, doğruları söyledi' derler. Yüce ve büyük olan O’dur....
Səba Suresi, 23. Ayet:
Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefâati fayda vermez. Nihayet onların yüreklerinden korku giderilince: Rabbiniz ne buyurdu? derler. Onlar da: Hak olanı buyurdu, derler. O, yücedir, büyüktür....
Səba Suresi, 23. Ayet:
Allah katında, kendisinin izin verdikleri dışında hiç kimsenin şefaati fayda vermez; kalplerinden (Son Saat'in) korkusu atılınca onlar, (o yeniden dirilenler, birbirlerine dönüp) soracaklar: "Rabbiniz (sizin için) neye karar verdi?" Ötekiler, "Doğru ve hak edilmiş olana; O, yücedir ve büyüktür!" diye cevap verecekler....
Səba Suresi, 23. Ayet:
O'nun katında, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaatı fayda vermez. Nihayet kalplerindeki korku giderilince: "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. Onlar da "Hak olanı buyurdu!" derler. O yücedir, büyüktür....
Səba Suresi, 23. Ayet:
O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince: "Rabbimiz ne dedi?" derler. "Hakkı söyledi, O'dur Aliyy, O'dur Kebîr."...
Fatir Suresi, 11. Ayet:
Allah sizi topraktan, sonra nutfeden yaratmis, sonra da sizi ciftler halinde varetmistir. Disinin gebe kalmasi ve dogurmasi, ancak O'nun bilgisiyledir. Omru uzun olanin cok yasamasi ve omurlerin azalmasi suphesiz Kitap'dadir. Dogrusu bu Allah'a kolaydir....
Fatir Suresi, 11. Ayet:
Allah sizi topraktan yarattı, sonra bir nutfeden ; sonra da sizi çiftler şeklinde meydana getirdi. Her bir
dişinin
karnında taşıdığı ve doğurduğu mutlaka O'nun bilgisiyledir. Ömrü uzayanın ömrünün uzaması, ömrü kısalanın ömrünün kısalması mutlaka Kitab'dadır. Şüphesiz ki bu da Allah'a göre cok kolaydır....
Fatir Suresi, 11. Ayet:
Allah sizi topraktan, sonra nutfeden yaratmış, sonra da sizi çiftler halinde varetmiştir.
Dişinin
gebe kalması ve doğurması, ancak O'nun bilgisiyledir. Ömrü uzun olanın çok yaşaması ve ömürlerin azalması şüphesiz Kitap'dadır. Doğrusu bu Allah'a kolaydır....
Fatir Suresi, 11. Ayet:
ALLAH sizi topraktan, sonra bir damlacıktan yaratmış ve sonra da sizi çiftler halinde üretmiştir. Bir
dişinin
gebe kalması ve doğurması ancak O'nun bilgisiyledir. Bir canlının uzun ömürlü olması da ömrünün kısa tutulması da ancak bir kitapta kayda göredir. Bu, ALLAH'a kolaydır....
Fatir Suresi, 11. Ayet:
Allâh sizi önce topraktan, sonra nutfe (sperm)den yarattı, sonra sizi çift çift yaptı. Bir
dişinin
gebe kalması ve doğurması hep O'nun bilgisiyledir. Bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitapta (yazılı)dır. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır....
Sad Suresi, 23. Ayet:
"Şu benim kardeşimdir. Kendisinin doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Buna rağmen, onu da bana ver dedi ve tartışmada bana galip geldi."...
Zümər Suresi, 6. Ayet:
Sizi tek bir candan yaratmıştır. Sonra ondan da eşini meydana getirmiş ve size sekiz eş hayvan indirmiştir. Sizi analarınızın karnında, üç karanlık içinde bir yaratıştan diğer bir yaratışa geçerek yaratmıştır. İşte, sizin Rabbiniz olan ve mülk de kendisinin olan Allah budur. Ondan başka ilah yoktur. O halde nasıl yüz çeviriyorsunuz?...
Zümər Suresi, 42. Ayet:
Bütün insanların, (bedenen) öldüklerinde canlarını alan ve henüz ölmemiş olanları da uyku halinde (ölü gibi yapan) Allah'tır; (yalnız O'dur bu güce sahip olan): O, böylece ölümlerine hükmettiklerini (hayattan) koparır, diğerlerini de (kendisinin koyduğu) bir mühlet için salıverir. (Bütün) bunlarda gerçekten düşünenler için mesajlar vardır!...
Fussilət Suresi, 53. Ayet:
Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?...
Şura Suresi, 47. Ayet:
“Allâh’tan kendisinin reddi olmayan gün gelmezden önce Rabbinize icabet edin. O gün sizin için bir sığınacak yer yok. Yine sizin için bir inkâr da yok.”...
Şura Suresi, 52. Ayet:
(52-53) İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner....
Şura Suresi, 52. Ayet:
(52-53) Iste sana da buyrugumuzla Cebrail'i gonderdik; sen Kitap nedir, iman nedir onceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarimizdan diledigimizi onunla dogru yola eristirdigimiz bir nur kildik. suphesiz sen de insanlara goklerde olanlar, yerde olanlar kendisinin olan Allah'in yolunu, dogru yolu gostermektesin. iyi bilin ki isler sonunda Allah'a dner.*...
Şura Suresi, 52. Ayet:
(52-53) İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner....
Şura Suresi, 53. Ayet:
O Allah'ın yolu ki, göklerde ve yerde ne varsa Kendisinindir. (Bütün) emirler (işler) Allah'a seyreder (döner), değil mi?...
Şura Suresi, 53. Ayet:
(52-53) Iste sana da buyrugumuzla Cebrail'i gonderdik; sen Kitap nedir, iman nedir onceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarimizdan diledigimizi onunla dogru yola eristirdigimiz bir nur kildik. suphesiz sen de insanlara goklerde olanlar, yerde olanlar kendisinin olan Allah'in yolunu, dogru yolu gostermektesin. iyi bilin ki isler sonunda Allah'a dner.*...
Şura Suresi, 53. Ayet:
(52-53) İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de insanlara, göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner....
Şura Suresi, 53. Ayet:
(Öyle doğru bir yol ki, o) göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi kendisinin olan Allahın yoludur. Gözünüzü açın: (Bütün) işler ancak Allaha dönüb varır. ...
Şura Suresi, 53. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa kendisinin olan Allah’ın yoluna! Dikkat edin!(Bütün) işler ancak Allah’a döner....
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Kendisinin ilahı olarak kendi duygu ve arzusunu almış kişiyi gördün mü? Allah onu bir ilim üzerine saptırmış, kulağı ve kalbi üzerine mühür basmış, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan sonra ona kim kılavuzluk edecektir. Hâlâ düşünüp ibret almıyor musunuz?...
Əhqaf Suresi, 5. Ayet:
Kendisinin duasına, ta kıyamete kadar cevap veremeyecek olan ve esasen kendilerine yapılan dualardan habersiz o Allah’tan başka uydurulan nesnelere yalvaran kimseden daha şaşkın biri hiç olabilir mi?...
Əhqaf Suresi, 32. Ayet:
"Allah'a çağıran (Muhammed'e) uymayan kimse bilsin ki, Allah'ı yeryüzünde âciz bırakamaz. Kendisinin O'ndan başka dostları da bulunmaz. İşte onlar apaçık bir sapıklık içindedirler....
Əhqaf Suresi, 32. Ayet:
Kim Allâh'ın da'vetçisine uymazsa, yeryüzünde (başına inecek belâya) engel olamaz. Kendisinin O'ndan başka velileri de olmaz. Onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler....
Məhəmməd Suresi, 1. Ayet:
Allah, inkar edip kendisinin yoluna engel olanların işlerini boşa çıkarmıştır....
Məhəmməd Suresi, 1. Ayet:
Allâh, inkâr edip kendisinin yoluna engel olanların işlerini boşa çıkarmıştır....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
(20-21) Allah size daha başka birçok ganimet vâd etti. Onları ileride alacaksınız. Şimdilik size bunu verdi ve insanların ellerini sizden çekti ki müminler için Allah’ın teyidine bir delil ve ibret olsun ve sizi dosdoğru yola eriştirsin. Allah size henüz güç yetiremediğiniz ama Kendisinin (ilim ve kudretiyle) hazırladığı başka fetih ve ganimetler de vâd etti. Allah her şeye hakkıyla kadirdir....
Nəcm Suresi, 24. Ayet:
Yoksa her arzu ettiği şey, insanın kendisinin mi (olacak)tır?...
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
1.
izâ
: olduğu zaman
2.
câe-ke
: sana geldi
3.
el munâfikûne
: münafıklar, nifak çıkaranlar
4.
kâlû
: dediler
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
Münafıklar sana geldikleri zaman: “Biz şahadet ederiz. Muhakkak ki sen, gerçekten Allah'ın Resûl'üsün.” dediler. Ve Allah, muhakkak ki senin, gerçekten Kendisinin Resûl'ü olduğunu biliyor. Ve Allah şahadet eder ki, münafıklar gerçekten yalancıdırlar....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
(Ey Muhammed!) Münafıklar sana geldiklerinde, “Senin, elbette Allah’ın peygamberi olduğuna şahitlik ederiz” derler. Allah senin, elbette kendisinin peygamberi olduğunu biliyor. (Fakat) Allah, o münafıkların hiç şüphesiz yalancılar olduklarına elbette şahitlik eder....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
Ikiyuzluler sana gelince: «Senin suphesiz Allah'in peygamberi olduguna sehadet ederiz» derler. Allah, senin kendisinin peygamberi oldugunu, bilir; bunun yaninda Allah, ikiyuzlulerin yalanci olduklarini da bilir....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
İkiyüzlüler sana gelince: 'Senin şüphesiz Allah'ın Peygamberi olduğuna şehadet ederiz' derler. Allah, senin kendisinin peygamberi olduğunu bilir; bunun yanında Allah, ikiyüzlülerin yalancı olduklarını da bilir....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
Münafıklar sana geldikleri vakit: «Şahitlik ederiz ki sen muhakkak Allah'ın elçisisin.» derler. Senin mutlaka kendisinin elçisi olduğunu Allah bilir ve Allah münafıkların yalancı olduklarına şahitlik eder....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
Ey Muhammed! Münafıklar sana geldiklerinde, «şahitlik ederiz ki, sen Allah'ın peygamberisin» derler. Allah ta bilir ki sen elbette, kendisinin peygamberisin. Bununla birlikte Allah münafıkların yalancı olduklarını da bilir....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
Münafıklar sana geldiklerinde: Şehadet ederiz ki muhakkak sen, Allah'ın peygamberisin, derler. Allah da bilir ki; sen, elbette kendisinin peygamberisin. Allah; münafıkların şüphesiz yalancılar olduklarına şehadet eder....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
Münafıklar sana geldiklerinde: "Biz, senin Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik ederiz." derler. Allah da senin Kendisinin elçisi olduğunu elbette bilir. Bununla beraber, Allah, onların bunu söylerken yalan söylediklerine, samimî olmadıklarına şahitlik eder....
Münafiqun Suresi, 1. Ayet:
Münâfıklar sana geldikleri zaman: "Senin muhakkak Allâh'ın elçisi olduğuna tanıklık ederiz" derler. Senin muhakkak kendisinin elçisi olduğunu Allâh bilir ve Allâh münafıkların yalancı olduklarına tanıklık eder....
Təğabun Suresi, 6. Ayet:
İşte bu, onlara resûlleri beyyineler (açık deliller) getirdiği zaman: “Bir beşer mi bizi hidayete erdirecek?” demeleri sebebiyledir. Böylece inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Ve Allah, müstağni olduğunu (Kendisinin hiçbir şeye ve de onların îmânlarına da ihtiyacı olmadığını) gösterdi. Ve Allah; Gani'dir, Hamîd'dir....
Təğabun Suresi, 6. Ayet:
Bu, Rasullerinin kendilerine açık seçik delillerle gelmeleri, onların da: 'Bir insan mı, bize doğru yolu gösterecek.' diyerek, inkârda ısrar etmeleri ve imandan yüz çevirmeleri, güç ve iktidarlarını kullanarak, halkı istedikleri istikamette yönlendirmeleri sebebiyledir. Allah, kendisinin hiçbir şeye muhtaç olmadığını onlara gösterdi. Allah zengindir, övgüye, şükre lâyıktır....
Nuh Suresi, 21. Ayet:
Nuh dedi ki: "Rabbim. . . Muhakkak ki onlar bana âsi oldular; malı ve çocuğu kendisinin hüsranından başka bir şeyi artırmayan kimseye tâbi oldular. "...
Nuh Suresi, 21. Ayet:
Nuh dedi ki: 'Rabbim! Onlar bana karşı geldiler ve malı ve çocuğu kendisinin zararından başka bir şeyini artırmayan kimseye (veya kimselere) uydular....
Nuh Suresi, 21. Ayet:
(Bu öğütlerin hiçbirinin fayda vermediğini gören) Nûh, (Rabbine dönerek): "Rabbim, dedi, onlar bana karşı geldiler de malı ve çocuğu kendisinin ziyanını artırmaktan başka işe yaramayan (şımarık, gururlu) bir adama uydular."...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
İnsan, bizim kendisinin kemiklerini biraraya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
İnsan, kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
İnsan kendisinin kemiklerini bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
İnsan, kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 14. Ayet:
Doğrusu insan kendine karşı bir basirettir (kendisinin ne yaptığını gayet iyi bilir)....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet:
İnsan artık kendi kendisinin şâhididir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet:
Aslında insan kendi kendisinin şahididir:...
Qiyamə Suresi, 25. Ayet:
Kendisinin belkemiginin kirilacagini sanir....
Qiyamə Suresi, 25. Ayet:
Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır....
Qiyamə Suresi, 28. Ayet:
1.
ve zanne
: ve anladı
2.
enne-hu
: onun (kendisinin) ..... olacağını
3.
el firâku
: ayrılık
...
Qiyamə Suresi, 30. Ayet:
işte o zaman gi
dişinin
Rabbine doğru olduğunu hisseder!...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder....
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsan kendisinin sahipsiz, sorumsuz, başıboş, kimseye hayrı dokunmaz bir halde bırakılacağını mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
Insanoglu kendisinin basibos birakilacagini mi sanir?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanıyor? ...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?...
İnsan Suresi, 1. Ayet:
İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?...
İnsan Suresi, 1. Ayet:
İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?...
İnsan Suresi, 1. Ayet:
İnsanın üzerinden, kendisinin anılmaya değer bir şey olmadığı bir zaman periyodu geçmemiş midir?...
İnsan Suresi, 1. Ayet:
İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı uzun bir süre geçmedi mi?...
Bürüc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Bu inkarcilarin, inananlara kizmalari; onlarin sadece, goklerin ve yerin hukumranligi kendisinin bulunan ve ovulmege layik ve guclu olan Allah'a inanmis olmalarindandir. Allah her seye sahiddir....
Bürüc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir....
Bürüc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Bu inkarcilarin, inananlara kizmalari; onlarin sadece, goklerin ve yerin hukumranligi kendisinin bulunan ve ovulmege layik ve guclu olan Allah'a inanmis olmalarindandir. Allah her seye sahiddir....
Bürüc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Bu inkarcıların, inananlara kızmaları; onların sadece, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisinin bulunan ve övülmeğe layık ve güçlü olan Allah'a inanmış olmalarındandı. Allah her şeye şahiddir....
Bürüc Suresi, 9. Ayet:
O ki; göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Ve Allah; her şeye Şahid'dir....
Bürüc Suresi, 9. Ayet:
Göklerin ve yerin hakimiyeti kendisinin olan... Her şeye şahid olan Allah’a.....
Bürüc Suresi, 9. Ayet:
O Allah ki, göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Allah her şeye tanıktır....
Ğaşiyə Suresi, 9. Ayet:
1.
li sa'yi-hâ
: onun çalışmaları, kendisinin çalışmaları
2.
râdiyetun
: razı olandır, razıdır
...
Leyl Suresi, 3. Ayet:
Erkeğin ve
dişinin
yaratılışını düşün!...
Ələq Suresi, 7. Ayet:
Kendisinin güç, imkân ve kabiliyetlerle yeterli donanıma sahip olduğunu, vahyin, Kur’ân’ın rehberliğine ihtiyacı olmadığını ileri sürüyor!...
Ələq Suresi, 7. Ayet:
Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için....
Adiyat Suresi, 9. Ayet:
(9-10) Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı? Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,...
Adiyat Suresi, 10. Ayet:
(9-10) Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı? Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,...
Əhzab Suresi, 50. Ayet:
Mehirlerini verdigin eslerini, Allah'in sana ganimet olarak verdigi cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanin kizlarini, halalarinin kizlarini, dayinin kizlarini, teyzelerinin kizlarini ve peygamber nikahlanmayi diledigi takdirde muminlerden ayri, sirf sana mahsus olmak uzere kendisinin mehrini peygambere hibe eden mumin kadini almani helal kilmisizdir. Bir zorluga ugramaman icin muminlerin esleri ve cariyeleri hakkinda onlarin uzerine neyi farz kilmis oldugumuzu bildirmistik. Allah bagisl...
Əhzab Suresi, 50. Ayet:
Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve Peygamber nikahlanmayı dilediği takdirde müminlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere kendisinin mehrini Peygambere hibe eden mümin kadını almanı helal kılmışızdır. Bir zorluğa uğramaman için; müminlerin eşleri ve cariyeleri hakkında onların üzerine neyi farz kılmış olduğumuzu bildirmiştik. Allah bağış...
Əhzab Suresi, 50. Ayet:
Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyelerini, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve peygamber nikahlamayı dilediği takdirde mü'minlerden ayrı sırf sana mahsus olmak üzere, kendisinin mehrini Peygambere hibe eden mü'min kadını almanı helal kılmışızdır. Biz zorluğa uğramaman için mü'minlerin eşleri ve cariyeleri hakkında onların üzerine neyi farz kılmış olduğumuzu bildirmi...
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman edenler! Yemeğe izin verilmeksizin, vaktine de bakmaksızın, Peygamberin evine girmeyiniz. Fakat dâvet edildiğinizde girin. Yemeği yiyince hemen dağılın, yemekten sonra sohbete dalmayın.Çünkü bu hareketiniz Peygamberi rahatsız ediyor, lâkin utandığından, size karşı bir şey söylemiyordu. Oysa Allah, gerçeği açıklamaktan çekinmez. Eğer (müminlerin annelerinden) bir şey soracak veya isteyecek olursanız, onu perde arkasından isteyiniz. Böyle yapmanız, hem sizin hem de onların kalpleri yönünde...
Yasin Suresi, 47. Ayet:
Onlara: "Allâh'ın sizi beslediği yaşam gıdalarınızdan Allâh için karşılıksız bağışlayın" denildiğinde hakikat bilgisini inkâr edenler, iman edenlere dedi ki: "Dileseydi Allâh, kendisinin doyuracağı kimseyi mi yedirip doyuralım? Siz ancak apaçık bir dalâlet içindesiniz. "...
Yasin Suresi, 47. Ayet:
Kendilerine, "Allah'ın size verdiği rızıktan başkaları için harcayın!" denildiğinde, hakikati inkara şartlanmış olanlar, inananlara, "Rabb(iniz) dileseydi (Kendisinin) besleyebileceği kimseleri biz mi besleyelim? Doğrusu siz açık bir yanılgı içindesiniz!" derler;...
Yasin Suresi, 78. Ayet:
Ama o hem (Bizi tartışmakta ve) Bizim hakkımızda karşılaştırmalar yapmakta, hem de bizzat kendisinin nasıl yaratılmış olduğundan gafil bulunmaktadır! (Ve bunun şaşkınlığıyla da) "Kim, çürüyüp toz olmuş kemiklere hayat verebilir?" diye sormaktadır!...
Saffat Suresi, 102. Ayet:
Cocuk kendisinin yanisira yurumeye baslayinca: «Ey ogulcugum! Dogrusu ben uykuda iken seni bogazladigimi goruyorum, bir dusun, ne dersin?» dedi. «Ey babacigim! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden oldugumu goreceksin» dedi....
Saffat Suresi, 102. Ayet:
Çocuk kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca: 'Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?' dedi. 'Ey babacığım! Ne ile emrolundunsa yap, Allah dilerse, sabredenlerden olduğumu göreceksin' dedi....
Saffat Suresi, 102. Ayet:
O, kendisinin yanısıra yürümeye başlayınca dedi ki: Oğulcuğum; doğrusu ben, rüyada iken seni boğazladığımı görüyorum. Bir bak, ne dersin? O da dedi ki: Babacığım; sana emrolunanı yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü kendisinin olan (Allah) ne yücedir. Kıyamet saatinin ilmi O'nun katındadır ve O'na döndürüleceksiniz....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Goklerin, yerin ve ikisi arasinda bulananlarin hukumranligi kendisinin olan Allah en yucedir! Kiyamet saatini bilmek O'na aittir. O'na doneceksiniz....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı kendisinin olan Allah ne yücedir! Kıyamet saatini bilmek O'na aittir. O'na döneceksiniz....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü kendisinin olan (Tanrı) ne yücedir. Kıyamet saatinin ilmi O'nun katındadır ve O'na döndürüleceksiniz....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki şeylerin mülk (ve tasarruf) u kendisinin olan (Allah) ın (şânı) ne kadar yücedir! Saatin ilmi Onun nezdindedir. (Hepiniz) ancak Ona döndürü (lüb götürü) leceksiniz. ...
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin ve yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü kendisinin olan (Allah), ne yücedir! Kıyâmet (vakti) hakkındaki bilgi, ancak O’nun katındadır. Ve (sonunda) ancak O’na döndürüleceksiniz....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü kendisinin olan (Allah) ne yücedir. Kıyamet saatinin ilmi O'nun katındadır ve siz O'na döndürüleceksiniz....
Həşr Suresi, 24. Ayet:
O, vareden, guzel yaratan, yarattiklarina sekil veren, en guzel adlar kendisinin olan Allah'tir. Goklerde ve yerde olanlar O'nu tesbih ederler. O gucludur, Hakim'dir. *...
Həşr Suresi, 24. Ayet:
O, vareden, güzel yaratan, yarattıklarına şekil veren, en güzel adlar kendisinin olan Allah'tır. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tesbih ederler. O güçlüdür, Hakim'dir....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet:
Kesinlikle kendisinin düşündüğü gibi değil! O insan, Allah'ın kendisine emrettiğini şimdiye kadar hiç yerine getirmedi. ...
Bürüc Suresi, 8. Ayet:
(8,9) Mü’minleri cezalandırmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü, övgüye lâyık, göklerin ve yerin hükümranlığı Kendisinin olan ve her şeye tanık olan Allah'a inanmalarından başka bir şey değildi. ...
Bürüc Suresi, 9. Ayet:
(8,9) Mü’minleri cezalandırmalarının sebebi de, onların yalnız çok güçlü, övgüye lâyık, göklerin ve yerin hükümranlığı Kendisinin olan ve her şeye tanık olan Allah'a inanmalarından başka bir şey değildi. ...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet:
O insan kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor? ...
Əraf Suresi, 158. Ayet:
"De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, göklerin ve yerin mülkü Kendisinin olan, Kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan, hem dirilten hem öldüren Allah'ın, size, hepinize gönderdiği elçiyim. O hâlde kılavuzlandığınız doğru yolu bulmanız için Allah'a ve O'nun sözlerine iman eden, Ümmî; Anakentli; Mekkeli Peygamber olan Elçisi'ne iman edin ve o'na uyun.” "...
Furqan Suresi, 2. Ayet:
Furkân'ı indiren, göklerin ve yerin hükümranlığı Kendisinin olan, hiç çocuk edinmeyen, hükümranlıkta ortağı olmayan ve her şeyi oluşturup sonra da onları bir ölçüye göre ayarlama yapandır. ...
Fatir Suresi, 13. Ayet:
(13,14) "Allah, geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Güneşi ve ayı insanlığın yararlanacağı yapı ve işleyişte yaratmıştır. Hepsi adı konmuş bir müddet için akıp gidiyor. İşte bu, mülk Kendisinin olan sizin Rabbiniz Allah’tır. O'nun astlarından yakardığınız kimseler bir hurma çekirdeğinin zarına bile sahip olamazlar. Onları çağırırsanız, onlar çağrınızı işitmezler; işitseler bile size cevap veremezler, Kıyâmet günü de ortak koştuğunuzu kabul etmezler. Sana her şeyden haberdar olan A...
Fatir Suresi, 14. Ayet:
(13,14) "Allah, geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Güneşi ve ayı insanlığın yararlanacağı yapı ve işleyişte yaratmıştır. Hepsi adı konmuş bir müddet için akıp gidiyor. İşte bu, mülk Kendisinin olan sizin Rabbiniz Allah’tır. O'nun astlarından yakardığınız kimseler bir hurma çekirdeğinin zarına bile sahip olamazlar. Onları çağırırsanız, onlar çağrınızı işitmezler; işitseler bile size cevap veremezler, Kıyâmet günü de ortak koştuğunuzu kabul etmezler. Sana her şeyden haberdar olan A...
İsra Suresi, 111. Ayet:
"Ve de ki: “Tüm övgüler, hiçbir çocuk edinmeyen, sahiplikte ve yönetimde kendisinin herhangi bir ortağı bulunmayan, düşkünlükten dolayı yardımcısı olmayan Allah'a özgüdür; başkası övülemez.” Ve Allah'ı ululadıkça ulula! "...
Yunus Suresi, 18. Ayet:
Onlar, Allah'ın astlarından, kendilerine zarar vermeyen ve kendilerine yarar sağlamayan şeylere tapıyorlar ve “Bunlar Allah katında bizim yardımcılarımız/ destekçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Siz Allah'a göklerde ve yerde Kendisinin bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” Allah, onların ortak koştukları şeylerin hepsinden arınıktır ve çok yücedir. ...
Yunus Suresi, 54. Ayet:
"Ve eğer ki, şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yapmış olan herkes yeryüzünde ne varsa kendisinin olsa onu feda ederdi/ kurtulmalık verirdi. Ve onlar, azabı görünce pişmanlık duyardı. Ve aralarında adalet kesinlikle gerçekleşecektir. Ve onlar, haksızlığa uğramazlar. "...
Ənam Suresi, 71. Ayet:
(71,72) "De ki: “Allah'ın astlarından bize yarar sağlamayan ve zarar vermeyen şeylere mi yakaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, kendisinin ‘Bize gel!’ diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları varken şeytanların kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hâle getirdiği kimseler gibi gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Şüphesiz Allah'ın doğru yolu, gerçek doğru yolun ta kendisidir. Ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla ve salâtı; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; t...
Ənam Suresi, 72. Ayet:
(71,72) "De ki: “Allah'ın astlarından bize yarar sağlamayan ve zarar vermeyen şeylere mi yakaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, kendisinin ‘Bize gel!’ diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları varken şeytanların kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hâle getirdiği kimseler gibi gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Şüphesiz Allah'ın doğru yolu, gerçek doğru yolun ta kendisidir. Ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla ve salâtı; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; t...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
"Sekiz eş: Koyundan iki, keçiden de iki. De ki: “Allah, iki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi, ya da iki
dişinin
rahimlerinin sarıp bürüdüğünü; yavruları mı? Eğer doğrular iseniz bana ilme dayanarak haber verin.” "...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
"Ve deveden iki, sığırdan da iki … De ki: “Allah, iki erkeği mi haram kıldı yoksa iki dişiyi mi, ya da iki
dişinin
yavrularını mı? Yoksa Allah’ın size böyle bir yükümlülük ulaştırdığında O’nun yanında mıydınız?” Böyle hiçbir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için, Allah'a karşı yalan uyduran kimseden daha yanlış; kendi zararlarına iş yapan kim olabilir? Şüphesiz Allah, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler topluluğuna kılavuz olmaz. "...
Ənam Suresi, 162. Ayet:
(162,163) "De ki: “Benim salâtım [mâlî yönden ve destek olmam; toplumu aydınlatmak için çalışmam], kulluğum; ibadetimin her türlüsü, hayatım ve ölümüm sadece Kendisinin ortağı olmayan âlemlerin Rabbi Allah içindir. Ve ben böyle emrolundum, ben Müslümanların da ilkiyim.” "...
Ənam Suresi, 163. Ayet:
(162,163) "De ki: “Benim salâtım [mâlî yönden ve destek olmam; toplumu aydınlatmak için çalışmam], kulluğum; ibadetimin her türlüsü, hayatım ve ölümüm sadece Kendisinin ortağı olmayan âlemlerin Rabbi Allah içindir. Ve ben böyle emrolundum, ben Müslümanların da ilkiyim.” "...
Zümər Suresi, 6. Ayet:
O, sizi tek bir nefisten oluşturdu, sonra ondan eşini yaptı ve sizin için hayvanlardan sekiz eş indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde, oluşturuluştan sonra bir oluşturuluşla meydana getiriyor. İşte bu, sahiplik, yönetim yalnız Kendisinin olan Rabbiniz Allah'tır. O'ndan başka ilâh diye bir şey yoktur. Öyleyse, nasıl oluyor da çevriliyorsunuz? ...
Zümər Suresi, 7. Ayet:
"Eğer küfredecek; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedecek/ iyilikbilmezlik edecek olursanız, biliniz ki, şüphesiz Allah size hiçbir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için, küfre; Kendisinin ilâhlığının ve rabliğinin bilerek reddedilmesine/ nankörlüğe rıza göstermez. Ve eğer kendinize verilen nimetlerin karşılığını öderseniz, sizin için ona razı olur. Hiç bir taşıyıcı, bir başkasının yükünü çekmez. Sonra dönüşünüz yalnızca Rabbinizedir. Böylece yapmış olduklarınızı size haber verecekt...
Mömin Suresi, 69. Ayet:
(69-76) "Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanları görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Kitabı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette ileride, boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülüp, sonra ateşte yakılırlarken bileceklerdir. Sonra onlara: “Allah'ın astlarından ortaklar koştuğunuz şeyler nerededir?” denir. Onlar: “Bizden kaybolup gittiler; aslında biz zaten önceleri hiçbir şeye yakarmıyorduk” derler. İşte Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhl...
Mömin Suresi, 70. Ayet:
(69-76) "Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanları görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Kitabı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette ileride, boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülüp, sonra ateşte yakılırlarken bileceklerdir. Sonra onlara: “Allah'ın astlarından ortaklar koştuğunuz şeyler nerededir?” denir. Onlar: “Bizden kaybolup gittiler; aslında biz zaten önceleri hiçbir şeye yakarmıyorduk” derler. İşte Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhl...
Mömin Suresi, 71. Ayet:
(69-76) "Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanları görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Kitabı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette ileride, boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülüp, sonra ateşte yakılırlarken bileceklerdir. Sonra onlara: “Allah'ın astlarından ortaklar koştuğunuz şeyler nerededir?” denir. Onlar: “Bizden kaybolup gittiler; aslında biz zaten önceleri hiçbir şeye yakarmıyorduk” derler. İşte Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhl...
Mömin Suresi, 72. Ayet:
(69-76) "Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanları görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Kitabı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette ileride, boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülüp, sonra ateşte yakılırlarken bileceklerdir. Sonra onlara: “Allah'ın astlarından ortaklar koştuğunuz şeyler nerededir?” denir. Onlar: “Bizden kaybolup gittiler; aslında biz zaten önceleri hiçbir şeye yakarmıyorduk” derler. İşte Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhl...
Mömin Suresi, 73. Ayet:
(69-76) "Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanları görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Kitabı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette ileride, boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülüp, sonra ateşte yakılırlarken bileceklerdir. Sonra onlara: “Allah'ın astlarından ortaklar koştuğunuz şeyler nerededir?” denir. Onlar: “Bizden kaybolup gittiler; aslında biz zaten önceleri hiçbir şeye yakarmıyorduk” derler. İşte Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhl...
Mömin Suresi, 74. Ayet:
(69-76) "Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanları görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Kitabı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette ileride, boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülüp, sonra ateşte yakılırlarken bileceklerdir. Sonra onlara: “Allah'ın astlarından ortaklar koştuğunuz şeyler nerededir?” denir. Onlar: “Bizden kaybolup gittiler; aslında biz zaten önceleri hiçbir şeye yakarmıyorduk” derler. İşte Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhl...
Mömin Suresi, 75. Ayet:
(69-76) "Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanları görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Kitabı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette ileride, boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülüp, sonra ateşte yakılırlarken bileceklerdir. Sonra onlara: “Allah'ın astlarından ortaklar koştuğunuz şeyler nerededir?” denir. Onlar: “Bizden kaybolup gittiler; aslında biz zaten önceleri hiçbir şeye yakarmıyorduk” derler. İşte Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhl...
Mömin Suresi, 76. Ayet:
(69-76) "Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanları görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Kitabı ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlar elbette ileride, boyunlarında halkalar ve zincirler olarak kaynar suya sürülüp, sonra ateşte yakılırlarken bileceklerdir. Sonra onlara: “Allah'ın astlarından ortaklar koştuğunuz şeyler nerededir?” denir. Onlar: “Bizden kaybolup gittiler; aslında biz zaten önceleri hiçbir şeye yakarmıyorduk” derler. İşte Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhl...
Casiyə Suresi, 19. Ayet:
"Şüphesiz onlar, Allah karşısında sana hiçbir şekilde yarar sağlayamazlar. Ve şüphesiz şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanların bazısı bazısının yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlarıdırlar, Allah ise Kendisinin koruması altına girmiş kişilerin yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınıdır. "...
Nəhl Suresi, 30. Ayet:
(30-32) "Ve Allah'ın koruması altına girmiş kimselere: “Rabbiniz ne indirdi?” denilince onlar: “Hayır” derler. Bu dünyada güzelleştirenlere-iyileştirenlere iyilik-güzellik vardır. Âhiret yurdu ise kesinlikle daha hayırlıdır. Ve Allah'ın koruması altına girmiş kimselerin yurdu; Adn cennetleri ne güzeldir! Onlar, oraya girecekler. Onun altından ırmaklar akar. Orada, onlar için diledikleri şeyler vardır. Allah, Kendisinin koruması altına girmiş kişileri işte böyle karşılıklandırır. Allah'ın korumas...
Nəhl Suresi, 31. Ayet:
(30-32) "Ve Allah'ın koruması altına girmiş kimselere: “Rabbiniz ne indirdi?” denilince onlar: “Hayır” derler. Bu dünyada güzelleştirenlere-iyileştirenlere iyilik-güzellik vardır. Âhiret yurdu ise kesinlikle daha hayırlıdır. Ve Allah'ın koruması altına girmiş kimselerin yurdu; Adn cennetleri ne güzeldir! Onlar, oraya girecekler. Onun altından ırmaklar akar. Orada, onlar için diledikleri şeyler vardır. Allah, Kendisinin koruması altına girmiş kişileri işte böyle karşılıklandırır. Allah'ın korumas...
Nəhl Suresi, 32. Ayet:
(30-32) "Ve Allah'ın koruması altına girmiş kimselere: “Rabbiniz ne indirdi?” denilince onlar: “Hayır” derler. Bu dünyada güzelleştirenlere-iyileştirenlere iyilik-güzellik vardır. Âhiret yurdu ise kesinlikle daha hayırlıdır. Ve Allah'ın koruması altına girmiş kimselerin yurdu; Adn cennetleri ne güzeldir! Onlar, oraya girecekler. Onun altından ırmaklar akar. Orada, onlar için diledikleri şeyler vardır. Allah, Kendisinin koruması altına girmiş kişileri işte böyle karşılıklandırır. Allah'ın korumas...
Nəhl Suresi, 35. Ayet:
Ve Allah'a ortak koşan şu kimseler: “Allah dileseydi biz ve atalarımız Kendisinin astlarından hiç bir şeye tapmazdık ve O'nun astlarından hiç bir şeyden haram kılmazdık/ kutsallar edinmezdik” dediler. Kendilerinden önceki kimseler böyle yaptılar. İşte elçiler üzerine, ancak açık-seçik bir tebliğden başka ne olur? ...
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
"Bu, onların dünya hayatını âhirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Allah'ın da kâfirler toplumuna; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden bir topluluğa doğru yolu göstermemesi nedeniyledir. "...
Nəhl Suresi, 128. Ayet:
Şüphesiz ki Allah, Kendisinin koruması altına girmiş kişiler ve kendileri, iyileştiren-güzelleştiren kişilerin ta kendisi olanlar ile birliktedir. ...
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
(1-3) "Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bu Bizim, insanları Rablerinin izni/ bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa; en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, övülen, övgüye lâyık bulunanın; göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler Kendisinin olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Ve dünya hayatını âhirete tercih eden, Allah'ın yolundan çeviren ve onun eğriliğini isteyen kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ş...
İbrahim Suresi, 2. Ayet:
(1-3) "Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bu Bizim, insanları Rablerinin izni/ bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa; en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, övülen, övgüye lâyık bulunanın; göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler Kendisinin olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Ve dünya hayatını âhirete tercih eden, Allah'ın yolundan çeviren ve onun eğriliğini isteyen kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ş...
İbrahim Suresi, 3. Ayet:
(1-3) "Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bu Bizim, insanları Rablerinin izni/ bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa; en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, övülen, övgüye lâyık bulunanın; göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler Kendisinin olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Ve dünya hayatını âhirete tercih eden, Allah'ın yolundan çeviren ve onun eğriliğini isteyen kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ş...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
"De ki: “Eğer biliyorsanız; her şeyin mülkiyeti ve yönetimi Kendisinin elinde olan ve Kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat Kendisi korunmayan kimdir?” "...
Rum Suresi, 2. Ayet:
(2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 3. Ayet:
(2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 4. Ayet:
(2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 5. Ayet:
(2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 6. Ayet:
(2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 20. Ayet:
O'nun, sizi bir topraktan oluşturması da Kendisinin alâmetlerinden/ göstergelerindendir. Sonra da siz, şimdi, dağılıp-yayılan bir beşersiniz. ...
Rum Suresi, 43. Ayet:
(43-45) "Öyleyse, Allah'tan, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru/koruyan dine çevir. O gün onlar, Allah'ın, iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimselere armağanlarından karşılık vermesi için bölük bölük ayrılırlar. Şüphesiz O, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenleri sevmez. Kim küfrederse; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddederse, artık bu reddi/ inanmayışı kendi aleyhinedir. Kim de sâlihi işlerse, artık onlar da kendileri ...
Rum Suresi, 44. Ayet:
(43-45) "Öyleyse, Allah'tan, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru/koruyan dine çevir. O gün onlar, Allah'ın, iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimselere armağanlarından karşılık vermesi için bölük bölük ayrılırlar. Şüphesiz O, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenleri sevmez. Kim küfrederse; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddederse, artık bu reddi/ inanmayışı kendi aleyhinedir. Kim de sâlihi işlerse, artık onlar da kendileri ...
Rum Suresi, 45. Ayet:
(43-45) "Öyleyse, Allah'tan, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru/koruyan dine çevir. O gün onlar, Allah'ın, iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapan kimselere armağanlarından karşılık vermesi için bölük bölük ayrılırlar. Şüphesiz O, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenleri sevmez. Kim küfrederse; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddederse, artık bu reddi/ inanmayışı kendi aleyhinedir. Kim de sâlihi işlerse, artık onlar da kendileri ...
Ənkəbut Suresi, 42. Ayet:
Şüphesiz Allah, onların, Kendisinin astlarından hangi şeye yalvardıklarını bilir. Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/ sağlam yapandır. ...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
"Bazen de onların durumu; içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek olan, gökten boşanan bir yağmur gibidir. Onlar, ölüm korkusuyla yıldırımlardan parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. –Oysa Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenleri çepeçevre kuşatandır.– "...
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
De ki: “Kim Cibrîl'e/Kur’ân'a düşmansa, öfkesinden, kıskançlığından çatlasın, gebersin. - Şüphesiz Allah Cibrîl'i/Kur’ân'ı, Kendisinin bilgisi gereği, iki eli arasındakileri/ içindekileri doğrulayıcı, inananlar için bir yol gösterme ve müjde olarak, senin kalbine indirmiştir. Ki onlar işte bundan dolayı düşman kesilmişlerdir.- ...
Bəqərə Suresi, 98. Ayet:
"Kim ki Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cibrîl'e/Kur’ân'a, Mîkâl'e/Elçi Muhammed'e düşman ise, üzüntüsünden, kahrından ölsün.” –Şüphesiz işte bu yüzden, Allah da kâfirlere; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenlere düşmandır.- "...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Karşılıklı, beraberce oruç tutma gecesinde kadınlarınıza cinsellikle ilgili sözler, cinsel ilişki, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir giysidir, siz de onlar için bir giysisiniz. Allah, sizin kendinize hâinlik ettiğinizi bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık kadınlarınıza yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığı şeylerden arayın. Ve fecrden, beyaz iplik siyah iplikten iyiden iyiye sizin için açığa çıkıncaya kadar yiyin-için. Ve geceye kadar orucu tamamlayın. Ve siz ilâhi...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayandır, her zaman diridir, her şeyi ayakta tutan, koruyan, diri ve bütün kâinatın idaresini bizzat yürütendir. Kendisini uyuklama ve uyku yakalamaz. Göklerde olan şeyler ve yeryüzünde olan şeyler yalnızca O'nun içindir. Kendisinin izni/ bilgisi olmadan yanında yardım, kayırma yapacak olan kimmiş? O, onların önlerinde ve arkalarında olan şeyleri bilir. Onlar ise, O'nun dilediğinden başka bilgisinden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri v...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
"Ey iman etmiş kimseler! Allah'a ve son güne inanmadığı hâlde malını insanlara gösteriş için harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın. İşte onun durumu, üzerinde biraz toprak bulunup da üzerine bir sağnak isâbet ettiği zaman, sağanağın cascavlak olarak bıraktığı kayanın durumu gibidir. Onlar, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Ve Allah, kâfirler toplumuna; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenler topluluğuna kılavuzluk etmez. "...
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Hiç biriniz ister mi ki kendisinin hurmalık ve üzümlüklerden bir bahçesi olsun, altında ırmaklar aksın, içinde her türlü ürünü bulunsun da, kendi üzerine de ihtiyarlık çökmüş ve zayıf soyu olsun. Derken ona ateşli bir bora isâbet ediversin de o bahçe yanıversin. İşte Allah, iyiden iyiye düşünürsünüz diye âyetlerini size böylece açığa koyuyor. ...
Ənfal Suresi, 18. Ayet:
"İşte! Şüphesiz Allah, kâfirlerin; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin tuzağını zayıflatandır. "...
Ali-İmran Suresi, 32. Ayet:
"De ki: “Allah'a ve Elçi'ye itaat edin!” Artık yüz çevirirlerse, biliniz ki, şüphesiz Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden kimseleri sevmez. "...
Ali-İmran Suresi, 76. Ayet:
Hayır, kim O'nun ahdine/ O'na verdiği söze vefalı olursa ve Allah'ın koruması altına girerse, bilsin ki şüphesiz Allah, Kendisinin koruması altına girmiş kişileri sever. ...
Ali-İmran Suresi, 80. Ayet:
"Ve Allah size, doğal güçleri; zorbaları, zorba yönetimleri ve peygamberleri Rabler edinmenizi emretmez. Siz Müslüman olduktan sonra, size küfrü; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmeyi emreder mi?! "...
Ali-İmran Suresi, 115. Ayet:
Ve onlar hayırdan ne işlerlerse asla saklanmayacaktır/ karşılıksız bırakılmayacaklardır. Ve Allah, Kendisinin koruması altına girmiş kişileri en iyi bilendir. ...
Ali-İmran Suresi, 123. Ayet:
(123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 124. Ayet:
(123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 125. Ayet:
(123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
(123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
(123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 140. Ayet:
(140,141) "Eğer size bir yara değmişse, o topluma da benzeri bir yara dokunmuştu. Ve işte o günler; Biz onları, Allah'ın sizden iman eden kimseleri bildirmesi/ işaretleyip göstermesi ve sizden şâhitler edinmesi, Allah'ın iman eden kimseleri arındırması, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenleri de mahvetmesi için insanlar arasında döndürür dururuz. Ve Allah, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanları sevmez. "...
Ali-İmran Suresi, 141. Ayet:
(140,141) "Eğer size bir yara değmişse, o topluma da benzeri bir yara dokunmuştu. Ve işte o günler; Biz onları, Allah'ın sizden iman eden kimseleri bildirmesi/ işaretleyip göstermesi ve sizden şâhitler edinmesi, Allah'ın iman eden kimseleri arındırması, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenleri de mahvetmesi için insanlar arasında döndürür dururuz. Ve Allah, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanları sevmez. "...
Əhzab Suresi, 7. Ayet:
(7,8) "Ve hani Biz, doğru kimselere doğruluklarından sormak için peygamberlerden; Nûh'tan, İbrâhîm'den, Mûsâ'dan ve Meryem oğlu Îsâ'dan ‘kesin söz’lerini almıştık. Senden de ‘kesin söz’ aldık. Biz, onlardan ağır bir ‘kesin söz’ aldık. Ve Allah, kâfirler; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler için acı verecek bir azabı hazırladı. "...
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
(7,8) "Ve hani Biz, doğru kimselere doğruluklarından sormak için peygamberlerden; Nûh'tan, İbrâhîm'den, Mûsâ'dan ve Meryem oğlu Îsâ'dan ‘kesin söz’lerini almıştık. Senden de ‘kesin söz’ aldık. Biz, onlardan ağır bir ‘kesin söz’ aldık. Ve Allah, kâfirler; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler için acı verecek bir azabı hazırladı. "...
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
"Ve Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişileri herhangi bir hayra ulaşmadan kinleriyle geri çevirdi. Ve Allah, mü’minlere savaşta kâfi geldi. Ve Allah çok güçlüdür, mutlak üstün olandır. "...
Əhzab Suresi, 64. Ayet:
(64-66) "Kesinlikle Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleri dışlayıp gözden çıkarmış ve içinde sonsuz olarak kalmaları için, onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada, bir koruyucu yakın ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateş içinde evrilip çevrildiği gün, “Ah keşke Allah'a itaat etseydik, elçiye itaat etseydik!” diyecekler. "...
Əhzab Suresi, 65. Ayet:
(64-66) "Kesinlikle Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleri dışlayıp gözden çıkarmış ve içinde sonsuz olarak kalmaları için, onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada, bir koruyucu yakın ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateş içinde evrilip çevrildiği gün, “Ah keşke Allah'a itaat etseydik, elçiye itaat etseydik!” diyecekler. "...
Əhzab Suresi, 66. Ayet:
(64-66) "Kesinlikle Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleri dışlayıp gözden çıkarmış ve içinde sonsuz olarak kalmaları için, onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. Onlar orada, bir koruyucu yakın ve yardımcı bulamazlar. Yüzleri ateş içinde evrilip çevrildiği gün, “Ah keşke Allah'a itaat etseydik, elçiye itaat etseydik!” diyecekler. "...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
"Eğer hanımlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir. Şâyet bir çocukları varsa o zaman yapmış olduğu vasiyet ve borçtan sonra mirasın dörtte-biri sizindir. Eğer siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınızın dörtte-biri hanımlarınızındır. Şâyet çocuklarınız varsa o zaman bıraktığınızın, yapmış olduğunuz vasiyet ve borçtan sonra sekizde-biri hanımlarınızındır. Eğer ölen bir erkek veya kadın, birinci dereceden mirasçısı; eşi, çocuğu ve ana-babası olmadan miras bırakıyor ve ...
Nisa Suresi, 84. Ayet:
"Artık Allah yolunda savaş! Sen ancak kendinden sorumlusun. Mü’minleri de teşvik et. Umulur ki Allah, kâfirlerin; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin baskısını kırar. Ve Allah, baskı kurma yönünden daha çetindir, caydırmada da daha çetindir. "...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
"Ve sen seferde olanların içinde bulunup da onlar için eğitim-öğretim verdiğin zaman içlerinden bir kısmı seninle beraber dikilsinler/eğitime katılsınlar. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar, yeterli bilgi alıp ikna olduklarında arka tarafınıza geçsinler. Sonra eğitim-öğretim almamış diğer bir kısmı gelsin seninle beraber eğitim-öğretim yapsınlar ve tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, silâhlarınızdan ve eşyanızdan habe...
Nisa Suresi, 108. Ayet:
Onlar, insanlardan gizlemek isterler de Allah'tan gizlemek istemezler. Hâlbuki Allah, söz olarak/ karar olarak Kendisinin razı olmadığı şeyleri onlar gece plânlarlarken kendileriyle beraberdir. Ve Allah, onların yaptıklarını kuşatıcıdır. ...
Nisa Suresi, 154. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Nisa Suresi, 158. Ayet:
(154-158) "Ve söz vermeleri ile birlikte üstlerini/ en değerlilerini/Mûsâ'yı Tûr'a yükselttik. Ve onlara: “O kapıdan boyun eğip teslimiyet göstererek girin” dedik. Yine onlara: “Tefekkür/kulluk gününde sınırları aşmayın” dedik. Sonra da onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın âyetlerine inanmamaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: “Kalplerimiz örtülüdür/ sünnetsizdir” demeleri –aksine Allah, küfretmeleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri nedeniyle kalplerine...
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, “Her
dişinin
neyi taşıdığını ve rahimler neyi eksiltir ve neyi artırır” bilir. Ve her şey, O'nun katında bir ölçü iledir. ...
Nur Suresi, 6. Ayet:
(6,7) "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şâhitleri olmayanlar; onların her birinin şâhitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa, beşincide de, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah'ın dışlayıp gözden çıkarmasının kendi üzerine olmasına Allah'ı şâhit tutmasıdır. "...
Nur Suresi, 7. Ayet:
(6,7) "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şâhitleri olmayanlar; onların her birinin şâhitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa, beşincide de, eğer yalan söyleyenlerden ise, Allah'ın dışlayıp gözden çıkarmasının kendi üzerine olmasına Allah'ı şâhit tutmasıdır. "...
Nur Suresi, 54. Ayet:
De ki: “Allah'a itaat edin, Elçi'ye de itaat edin.” Artık, eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki o'nun üzerine olan, sadece kendisinin yüklendiğidir. Sizin üzerinize de, size yüklenendir. Eğer Elçi'ye itaat ederseniz, kılavuzlandığınız doğru yola girersiniz. Elçi'nin üzerine olan da, sadece apaçık mesajı iletmektir. ...
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Sen, Allah'ın yeryüzündekileri size boyun eğdirdiğini [hep sizin yararlanacağınız ölçülerde yarattığını] ve Kendisinin emriyle denizlerde akıp giden gemileri görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Göğü de Kendi izni/ bilgisi olmaksızın yere düşmekten O tutuyor. Şüphesiz Allah, insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. ...
Həcc Suresi, 72. Ayet:
"Ve kendilerine âyetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman, Allah'ın ilâhlığını ve küfretmiş; rabliğini bilerek reddetmiş olan o kimselerin yüzlerinde, vahiy ve ortak kabul ile kötülüğü, çirkinliği kabul edilen şeyleri tanırsın. Neredeyse, kendilerine âyetlerimizi okuyan kimselere saldıracaklar. De ki: “Peki, size ondan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş! Allah Ateş'i kâfirlere; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselere vaat etti. O, ne kötü bir dönüş yeridir!” "...
Hucurat Suresi, 3. Ayet:
"Şüphesiz Allah Elçisi'nin huzurunda seslerini kısan kimseler; işte onlar, Allah'ın, kalplerini Kendisinin koruması altına girmesi için imtihan ettiği kimselerdir. Onlara bağışlanmışlık, korunmuşluk ve büyük bir ödül vardır. "...
Hucurat Suresi, 7. Ayet:
(7,8) "Ve şüphesiz içinizde Allah'ın Elçisi'nin varlığını bilin. Şâyet o, birçok işlerde size uysaydı, kesinlikle sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, Kendisinin bir lütuf ve nimeti olarak, size imanı sevdirdi ve onu kalplerinize zînet yaptı. Küfrü; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeyi, hak yoldan çıkmayı ve isyanı da size çirkin gösterdi. İşte bunlar, rüşde/akıl erginliğine sahip kimselerin ta kendileridir. Ve Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır, en çok sağlam yapandır. ...
Hucurat Suresi, 8. Ayet:
(7,8) "Ve şüphesiz içinizde Allah'ın Elçisi'nin varlığını bilin. Şâyet o, birçok işlerde size uysaydı, kesinlikle sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, Kendisinin bir lütuf ve nimeti olarak, size imanı sevdirdi ve onu kalplerinize zînet yaptı. Küfrü; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeyi, hak yoldan çıkmayı ve isyanı da size çirkin gösterdi. İşte bunlar, rüşde/akıl erginliğine sahip kimselerin ta kendileridir. Ve Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır, en çok sağlam yapandır. ...
Təhrim Suresi, 10. Ayet:
"Allah, kâfirlere; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselere, Nûh'un karısı ile Lût'un karısını örnek verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kulun aşağılık karıları idiler. Sonra onlara hainlik ettiler. İkisinin kocası da, peygamber olmalarına rağmen Allah'tan hiçbir şeyi onlardan savamadı. Ve, “Girenlerle birlikte siz ikiniz de ateşe girin!” denildi. "...
Maidə Suresi, 27. Ayet:
(27-29) "Onlara iki Âdemoğlunun haberini de hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. O: “Seni kesinlikle öldüreceğim” dedi. Diğeri: “Allah, yalnız Kendisinin koruması altına girmiş kişilerden kabul eder. Sen, beni öldürmek için elini bana uzatsan da, ben, elimi, seni öldürmek için uzatacak değilim [ben, elimi seni etkisiz kılmak için uzatırım]. Şüphesiz ben, âlemlerin Rabb'i Allah'tan korkarım. Şüphesiz ben, isterim ki sen, be...
Maidə Suresi, 28. Ayet:
(27-29) "Onlara iki Âdemoğlunun haberini de hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. O: “Seni kesinlikle öldüreceğim” dedi. Diğeri: “Allah, yalnız Kendisinin koruması altına girmiş kişilerden kabul eder. Sen, beni öldürmek için elini bana uzatsan da, ben, elimi, seni öldürmek için uzatacak değilim [ben, elimi seni etkisiz kılmak için uzatırım]. Şüphesiz ben, âlemlerin Rabb'i Allah'tan korkarım. Şüphesiz ben, isterim ki sen, be...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
(27-29) "Onlara iki Âdemoğlunun haberini de hakkıyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, diğerinden kabul edilmemişti. O: “Seni kesinlikle öldüreceğim” dedi. Diğeri: “Allah, yalnız Kendisinin koruması altına girmiş kişilerden kabul eder. Sen, beni öldürmek için elini bana uzatsan da, ben, elimi, seni öldürmek için uzatacak değilim [ben, elimi seni etkisiz kılmak için uzatırım]. Şüphesiz ben, âlemlerin Rabb'i Allah'tan korkarım. Şüphesiz ben, isterim ki sen, be...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Sana da Tevrât'ın bir bölümünden kendisinin içinde konu edilenleri doğrulayan ve onları kollayıp koruyan olarak hak ile Kitab'ı/Kur’ân'ı indirdik. Öyleyse onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen haktan saparak onların arzu ve heveslerine uyma. Ve Biz, sizden hepiniz için bir yol haritası/ toplu yaşam ilkeleri ve geniş, aydınlık bir yol belirledik. Ve eğer Allah dileseydi sizi tek bir önderli toplum yapardı, fakat size verdiklerinde sizi yıpratmak/ denemek için böyle yapmadı....
Maidə Suresi, 67. Ayet:
"Ey Rasûl! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Ve eğer bunu yapmazsan, o zaman O'nun verdiği elçilik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah da seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah, kâfirler; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler toplumuna kılavuzluk etmez. "...
Tövbə Suresi, 1. Ayet:
(1,2) "Allah'tan ve Elçisi'nden ahitleştiğiniz ortak koşanlara bir ültümatom, kesin uyarı: “Artık yeryüzünde dört ay daha rahat dolaşın. Ve kesinlikle kendinizin, Allah'ı âciz bırakan olmadığını ve kesinlikle Allah'ın, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleri rezil-rüsva eden olduğunu bilin.” "...
Tövbə Suresi, 2. Ayet:
(1,2) "Allah'tan ve Elçisi'nden ahitleştiğiniz ortak koşanlara bir ültümatom, kesin uyarı: “Artık yeryüzünde dört ay daha rahat dolaşın. Ve kesinlikle kendinizin, Allah'ı âciz bırakan olmadığını ve kesinlikle Allah'ın, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseleri rezil-rüsva eden olduğunu bilin.” "...
Tövbə Suresi, 3. Ayet:
(3,4) "Ve “en büyük hac” günü, ortak koşanlardan antlaşma yaptığınız, size hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiçbir kimseyle yardımlaşmamış kimseler hariç, şüphesiz Allah'ın ve O'nun Elçisi'nin ortak koşan kimselerden ilişiksiz olduğuna dair Allah'tan ve Elçisi'nden insanlara bir bildiri: “Artık eğer hatadan dönerseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ve eğer sırt çevirirseniz o zaman şüphesiz kendinizin, Allah'ı âcizleştiren olmadığını biliniz.” Kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini ...
Tövbə Suresi, 4. Ayet:
(3,4) "Ve “en büyük hac” günü, ortak koşanlardan antlaşma yaptığınız, size hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiçbir kimseyle yardımlaşmamış kimseler hariç, şüphesiz Allah'ın ve O'nun Elçisi'nin ortak koşan kimselerden ilişiksiz olduğuna dair Allah'tan ve Elçisi'nden insanlara bir bildiri: “Artık eğer hatadan dönerseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ve eğer sırt çevirirseniz o zaman şüphesiz kendinizin, Allah'ı âcizleştiren olmadığını biliniz.” Kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini ...
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız hariç, o ortak koşan kimseler için Allah katında ve Elçisi katında herhangi bir antlaşma nasıl olabilir? Artık onlar size karşı doğru durdukça siz de onlara karşı doğru olun. Şüphesiz Allah, Kendisinin koruması altına girmiş kişileri sever. ...
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
"Şüphesiz Allah katında; gökleri ve yeri oluşturduğu günkü Allah'ın yazısında ayların sayısı, ay olarak on ikidir. Bunlardan dördü dokunulmaz kılınmıştır. İşte bu koruyan dindir. Bu nedenle dokunulmaz aylarda kendinize haksızlık etmeyiniz. Ve sizinle toptan savaşan ortak koşanlarla siz de toptan savaşın. Ve şüphesiz Allah'ın, Kendisinin koruması altına girmiş kişiler ile beraber olduğunu bilin. "...
Tövbə Suresi, 37. Ayet:
"O “Nesi”, ancak küfre; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedişte fazlalıktır ki, onunla kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş kimseler şaşırtılır; Allah'ın haram kıldığının sayısına uydursunlar da Allah'ın haram kıldığını helâl kılsınlar diye, onu bir yıl helâl, bir yıl haram sayarlar. Kendilerine amellerin kötülüğü süslenip güzel gösterildi. Ve Allah, kâfirler; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler toplumuna kılavuzluk etmez. "...
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
"Allah, münâfık erkek ve münâfık kadınlara ve kâfirlere; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere/ inanmayanlara, içinde temelli kalanlar olarak cehennem ateşini vaat etmiştir. O, onlara yeter. Ve Allah, onları dışlayıp rahmetinden mahrum bırakmıştır! Ve onlara kalıcı bir azap vardır. "...