Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu (Quran), Ümmül-Qura (Məkkə) əhlini və onun ətrafındakıları xəbərdar etməyin üçün nazil etdiyimiz və özündən əvvəlkiləri
doğrulayan
mübarək bir kitabdır. Axirətə iman gətirən kimsələr ona iman gətirər və namazlarını qılmağa davam edərlər. (Məkkə şəhəri İslam dünyasının mənəvi mərkəzidir. Onun ətrafından məqsəd isə bütün dünyadır. Həzrət Mühəmməd (s.ə.s.) həm Məkkə xalqına, həm də digər bütün insanlara göndərilmiş bir peyğəmbər olduğu üçün Qurani-Kərim də bütün insanlara xitab edir. Buna görə d...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, şehirlerin anası ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendisinden öncekileri
doğrulayan
kutlu bir Kitap'tır. Ahirete iman edenler, buna da iman ederler. Ve onlar salatlarını korurlar....
Qəsəs Suresi, 34. Ayet:
"Kardeşim Harun'un konuşması benden daha düzgündür. Onu da beni
doğrulayan
bir yardımcı olarak, benimle birlikte gönder. Doğrusu beni yalanlamalarından korkuyorum."...
Saffat Suresi, 52. Ayet:
Diyordu ki: "Sen gerçekten ahireti
doğrulayan
lardan mısın?"...
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Doğruyu getirenler ve onu
doğrulayan
lar, işte onlar takva sahibidirler....
Səff Suresi, 6. Ayet:
Hani Meryem oğlu Îsa: "Ey İsrailoğulları! Ben, elinizdeki Tevrat'ı
doğrulayan
ve benden sonra gelecek olan, adı ahmed olan bir resulü müjdeleyen Allah'ın Resul'üyüm." demişti. Fakat onlara beyyineler getirince, onlar: "Bu, apaçık bir büyüdür." dediler....
Bəqərə Suresi, 41. Ayet:
1.
ve âminû
: ve Allah'a ulaşmayı dileyin, îmân edin
2.
bi mâ
: şeye
3.
enzeltu
: ben indirdim
4.
musaddikan
: tas...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı)
doğrulayan
bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Allah katından yanlarında olan (Tevrat)ı
doğrulayan
bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kafirlerin üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı)
doğrulayan
bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Tanrı katından yanlarında olanı
doğrulayan
bir kitap geldiği zaman, daha önce küfredenlere karşı yardım isteyip dururlarken bilip tanıdıkları gelince ona küfrettiler. Artık Tanrı'nın laneti kafirlere olsun!...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Kendilerinde olanı
doğrulayan
bir kitap Allah katından geldiğinde-ki daha evvel onunla kâfirlere karşı zafer kazanmak için dua edip duruyorlardı-işte o tanıdıkları kitap geldiğinde, onu da inkâr ettiler. Allah'ın lâneti işte böyle kâfirleredir....
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
Onlara: "Allah'ın indirdiklerine iman edin" denildiğinde: "Biz, bize indirilene iman ederiz" derler ve ondan sonra olan (Kur'an)ı inkâr ederler. Oysa o (Kur'an), yanlarındakini (Kitabı)
doğrulayan
bir gerçektir. (Onlara) De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?"...
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
Kendilerine, 'ALLAH'ın indirdiğine inanın!,' denildiğinde, 'Bize indirilene inanırız,' diyerek ondan sonrasını inkar ederler. Oysa bu, yanlarında bulunanı
doğrulayan
gerçektir. 'İnanmış idiyseniz, neden daha önce ALLAH'ın peygamberlerini öldürüyordunuz,' de....
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
Onlara "Tanrı'nın indirdiğine inanın" denildiğinde, "Biz bize indirilene inanırız" derler ve ondan sonrasına / başkasına / ötesine (veraehu) küfrederler. Oysa o / bu, yanlarındakini
doğrulayan
(musaddikan) gerçektir (hakk). De ki: "İnançlılar iseniz / idiyseniz neden daha önce Tanrı'nın nebilerini öldürüyordunuz?"...
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
Onlara: «Allah'ın indirdiklerine iman edin» denildiğinde: «Biz, bize indirilene iman ederiz» derler ve ondan sonra olan (Kur'an) ı inkâr ederler. Oysa o (Kur'an), yanlarındaki (Kitabı)
doğrulayan
bir gerçektir. (Onlara) De ki: «Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?»...
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
Onlara 'Allah'ın indirdiğine iman edin' dendiğinde, 'Biz yalnız bize indirilene inanırız' derler; ondan başkasını inkâr ederler. Oysa o, ellerinde olanı
doğrulayan
hakkın tâ kendisidir. De ki: Eğer mü'min iseniz, bundan önce Allah'ın peygamberlerini niçin öldürdünüz?...
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
Söyle: «Her kim Cebrail'e düşman ise kendisinden öncekileri
doğrulayan
ve müminlere bir hidayet ve müjde olan Kur'an'ı senin kalbine Allah'ın izniyle o indirdi....
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
(Ey peygamber, onlara) şunu anlat: Kim ki, Allah'ın izniyle senin kalbine, önceki çağlarda indirdiklerini
doğrulayan
, inananlara bir muştu ve rehber olan bu (ilahi kelam)ı indirdiği için Cebrail'e düşmanlık besliyorsa;...
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
De ki: -Cebrail’e düşman olan bilsin ki O, daha önceki kitapları
doğrulayan
, mü’minler için yol gösterici ve müjde olan Kur’an’ı Allah’ın izniyle senin kalbine indirmiştir....
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Ve onlara Allah'ın katından yanlarındaki (Kitab'ı) tasdik eden (
doğrulayan
) bir resûl geldiği zaman, kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın Kitab'ını arkalarına attılar....
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini
doğrulayan
bir elçi gelse, kitap verilenlerden bir takımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına attılar....
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Ellerinde olani dogrulayan bir peygamber Allah katindan onlara gelince Kitab verilenlerden bir takimi, bilmiyorlarmis gibi, Allah'in Kitabi'ni arakalarina attilar....
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Yanlarındakini
doğrulayan
bir Peygamber, Allah katından onlara gelince Kitap verilenlerden bir takımı, bilmiyorlarmış gibi, Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar....
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Yanlarındakini
doğrulayan
bir elçi ALLAH tarafından görevli olarak kendilerine gelince, kitap verilenlerin bazısı, ALLAH'ın kitabını sırtlarının ardına attı. Bilmezlermiş gibi......
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Ne zaman onlara Tanrı katından yanlarındakini
doğrulayan
bir elçi gelse, kitap verilenlerin bir bölümü (feriykun), sanki bilmiyorlarmış gibi Tanrı'nın kitabını arkalarına (keennehüm) attılar....
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Allah tarafından kendilerine, yanlarında bulunanı
doğrulayan
bir peygamber gelince, ehl-i kitaptan bir grup Allah'ın kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi arkalarına attılar....
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Ne zaman onlara Allah katından yanlarındakini
doğrulayan
bir peygamber gelse, kendilerine kitap verilenlerden bir takımı, sanki kendileri hiç bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabını arkalarına attılar......
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Onlara ne zaman Allah katından, ellerindekini
doğrulayan
bir peygamber geldiyse, kendilerine kitap verilenlerden bir topluluk, Allah'ın kitabını, sanki hiç bilmiyormuş gibi arkasına atıverdi....
Ali-İmran Suresi, 3. Ayet:
(3-4) Kendinden önceki (kitap)ları
doğrulayan
Kitab'ı hak ile O sana indirdi. Bundan önce de insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ve İncil'i indirmiştir. Doğruyu eğriden, hakkı bâtıldan ayıran (Kur'ân ya da Zebûr)u da O indirdi. Allah'ın âyetlerini inkâr edenlere herhalde şiddetli azâb vardır ve Allah çok güçlüdür, (zâlimlerden) öc almada intikam sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 3. Ayet:
(3-4) O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip
doğrulayan
bu kitabı hak ile indirdi. Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat'ı ve İncil'i de yine O indirmişti.. Evet bu Furkan'ı da O indirdi. Gerçek şu ki, Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için çetin bir azap vardır. Allah çok güçlüdür, intikamını alır....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
(3-4) Kendinden önceki (kitap)ları
doğrulayan
Kitab'ı hak ile O sana indirdi. Bundan önce de insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ve İncil'i indirmiştir. Doğruyu eğriden, hakkı bâtıldan ayıran (Kur'ân ya da Zebûr)u da O indirdi. Allah'ın âyetlerini inkâr edenlere herhalde şiddetli azâb vardır ve Allah çok güçlüdür, (zâlimlerden) öc almada intikam sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
(3-4) O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip
doğrulayan
bu kitabı hak ile indirdi. Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat'ı ve İncil'i de yine O indirmişti.. Evet bu Furkan'ı da O indirdi. Gerçek şu ki, Allah'ın âyetlerini inkâr edenler için çetin bir azap vardır. Allah çok güçlüdür, intikamını alır....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı)
doğrulayan
, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir."...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Bunun üzerine Zekeriyya, mabette namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler; Allah sana Yahya'yı müjdeliyor. O, Allah'ın dolaysız kelimesini
doğrulayan
, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.'...
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrabda namaz kılarken melekler ona seslendi : "Tanrı, sana Yahya'yı müjdeler. O, Tanrı'dan olan bir kelimeyi (İsa'yı)
doğrulayan
efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir"....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O mihrapta namaz kılmakta iken, melekler ona seslendi: «Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan kelimeyi (İsa'yı)
doğrulayan
, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.»...
Ali-İmran Suresi, 50. Ayet:
Önümdeki Tevrat'ı
doğrulayan
, size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için geldim ve Rabblniz tarafından size bir mu'cize getirdim. Artık Allah'tan korkun da bana uyun....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Hani, Allah peygamberlerden, “Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini
doğrulayan
bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz” diye söz almış ve, “Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?” demişti. Onlar, “Kabul ettik” demişlerdi. Allah da, “Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım” demişti....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini
doğrulayan
bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar: "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım," demişti....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
ALLAH peygamberlerden (nebilerden) şöyle misak almıştı: 'Size kitap ve hikmet vereceğim. Daha sonra, beraberinizdekileri
doğrulayan
bir elçi (resul) geldiğinde ona inanacak ve onu destekleyeceksiniz. Bunu kabul ettiniz mi ve bu sözleşmeyi yerine getireceğinize söz verdiniz mi,' demişti. Onlar 'Kabul ettik,' deyince, 'Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahid olanlardanım,' demişti....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Allah, vaktiyle peygamberlerden: «Andolsun ki, size kitap ve hikmetten her ne verdiysem, sonra size beraberinizdekini
doğrulayan
bir peygamber geldiğinde ona kesinlikle inanacaksınız ve çaresiz ona yardım edeceksiniz.» diye söz almış ve: «Bunu kabul ettiniz mi? Bunun üzerine ağır ahdimi boynunuza aldınız mı?» demişti. Onlar: «Kabul ettik.» dediler. Allah da: «Öyle ise, şahit olun, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim!» buyurdu....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Hani Tanrı peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı: "Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini
doğrulayan
bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak inanacak ve ona yardımda bulunacaksınız". Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı? Onlar : "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım," demişti....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Allah vaktiyle peygamberlerden kesin söz almıştı: “Celâlim hakkı için, size kitap ve hikmet verdim. Sizde olan o kitap ve hikmeti tasdik edip
doğrulayan
bir peygamber gelecek. Ona mutlaka iman edeceksiniz ve mutlaka ona yardımda bulunacaksınız. Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?” demişti. Onlar da: “Kabul ettik. ” demişlerdi. Allah da: “O halde şâhit olun, ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım. ” buyurmuştu....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Allah, peygamberlerden: -Size kitap ve hikmet verdim, sonra sizden olanı
doğrulayan
bir peygamber gelecek, ona kesinlikle iman edecek ve ona yardım edeceksiniz! diye söz aldığı zaman (sormuştu): -Karar verdiniz ve size yüklediğim bu ağır yükü kabul ettiniz mi? demişti. Onlar: -Kabul ettik diye cevap verdiler. -Şahit olun, ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim, buyurmuştu....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Hani Allah peygamberlerden 'kesin bir söz (misak) ' almıştı: «Andolsun size Kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini
doğrulayan
bir peygamber geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksanız.» Demişti ki: «Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?» Onlar: «İkrar ettik» demişlerdi de «Öyleyse şahid olun, ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım» demişti....
Nisa Suresi, 69. Ayet:
Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve
doğrulayan
lar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?...
Nisa Suresi, 69. Ayet:
Kim Tanrı'ya ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Tanrı'nın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (veya
doğrulayan
lar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?...
Nisa Suresi, 69. Ayet:
Allah'a ve Resul'e kim itaat ederse, işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve
doğrulayan
lar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?...
Maidə Suresi, 46. Ayet:
O peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı
doğrulayan
, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil’i verdik....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Onların ardından, kendisinden önce gelmiş olan Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona da içerisinde hidayet ve nur bulunan, kendinden önceki Tevrat'ı
doğrulayan
, takva sahipleri için de yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı
doğrulayan
ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Onlarin izi uzerine arkalarindan Meryem oglu Isa'yi, ondan once gelmis bulunan Tevrat'i dogrulayarak gonderdik. Ona, yol gosterici, aydinlatici olan ve onunde bulunan Tevrat'i dogrulayan Incil'i sakinanlara ogut ve yol gosterici olarak verdik....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Onların izi üzerine arkalarından Meryem oğlu İsa'yı, ondan önce gelmiş bulunan Tevrat'ı doğrulayarak gönderdik. Ona, yol gösterici, aydınlatıcı olan ve önünde bulunan Tevrat'ı
doğrulayan
İncil'i sakınanlara öğüt ve yol gösterici olarak verdik....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Onların ardından, önceki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona, içinde hidayet ve ışık bulunan, önceki Tevratı
doğrulayan
ve erdemliler için bir kılavuz ve öğüt olan İncil'i verdik....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Onların (peygamberleri) ardından, yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona, içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı
doğrulayan
ve muttakiler için bir kılavuz ve öğüt olan İncil'i verdik....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Onların ardından, yanlarındaki Tevrât'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu Îsâ'yı gönderdik ve ona, içinde yol gösterme ve nur bulunan, önündeki Tevrât'ı
doğrulayan
, korunanlar için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Onların (Peygamberlerin) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde ve hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı
doğrulayan
ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik....
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Sana da, içinde önceki kitaplara ait olanları tasdik eden,
doğrulayan
, yürürlükte kalan hükümlerini içeriğine dahil edip koruyan, hakkı belirleyicilik vasfına sahip kitabı, Kur’ân’ı, gerekçeli, hikmete dayalı olarak, toplumda hakça düzeni gerçekleştirmen için indirdik. O halde ehl-i kitabın arasında Allah’ın indirdiği emir ve hükümleri esas alarak hüküm ver, icraat yap. Sana gelen hakça düzenin, İslâm’ın, şeriatın kurallarından, doğrudan, Kur’ân’dan ayrılarak ehl-i kitabın arzu ve ihtiraslarına,...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Sana da (Ey Muhammed !) önündeki kitabı (Tevrat, Zebur ve İncil'i)
doğrulayan
, onları gözetip denetliyerek tashîh eden HAK KİTAB'I indirdik. Artık onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet; sana gelen haktan sonra onların heveslerine uyma. Her biriniz için bir şeriat ve açık bir yol meydana getirdik. Eğer Allah dileseydi hepinizi tek bir ümmet yapardı ; ama size verdiğiyle sizi denemek için (tek bir ümmet yapmadı). O halde hayırlara koşuşun ; hepinizin dönüşü ancak Allah'adır. Hakkında ayrılığ...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Kendinden önceki kitapları
doğrulayan
, onların yerine geçen bu kitabı, gerçekleri kapsayıcı olarak sana indirdik. ALLAH'ın sana indirdiğiyle aralarında hüküm ver. Sana gelen gerçekleri bırakıp onların hevesine uyma. Her biriniz için bir yasa ve yöntem belirledik. ALLAH dileseydi hepinizi bir tek toplum yapardı. Ancak, size verdikleriyle sizleri sınıyor. İyilikte yarışın. Hepinizin dönüşü ALLAH'adır. Ayrılığa düştüğünüz konuları size bildirecek....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
1.
ve hâzâ
: ve bu
2.
kitâbun
: bir kitap
3.
enzelnâ-hu
: onu indirdik
4.
mubârekun
: kutsal, mübarek
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu indirdigimiz, kendinden oncekileri dogrulayan Mekkelileri ve etrafindakileri uyaran mubarek Kitap'dir. Ahirete inananlar buna inanirlar, namazlarina da devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu indirdiğimiz, kendinden öncekileri
doğrulayan
, Mekkelileri ve etrafındakileri uyaran mübarek Kitap'dır. Ahirete inananlar buna inanırlar, namazlarına da devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, kendisinden öncekileri
doğrulayan
kutlu bir kitap olup ülkelerin anasını ve etrafındakileri uyarman için indirilmiştir. Ahirete inananlar ona inanırlar ve onlar namazlarına da devam ederler...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
(Ve) bu da, bütün kentlerin atasını ve çevresinde oturan herkesi uyarman için yücelerden indirdiğimiz bir ilahi kelamdır, kutlu, (geçmiş vahiylerde) bugüne kalmış (doğru adına) ne varsa tümünü
doğrulayan
. Öteki dünyanın varlığına inananlar bu (uyarıya) da inanırlar; namazlarında dikkatli ve devamlı olanlar da işte onlardır....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, kendinden önceki kitapları
doğrulayan
, Ümmül-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahirete iman edenler buna da inanırlar ve onlar namazlarına devam ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu, Mekke ve etrafındakileri uyarman için, kendinden önceki kitapları
doğrulayan
bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahirete iman edenler, buna iman ederler ve onlar namazlarına riayet ederler....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu da kendisinden öncekileri
doğrulayan
mübarek bir kitaptır ki, beldelerin anası ile onun çevresindekileri uyarman için indirdik. Âhirete inananlar, ona da inanırlar; onlar, namazlarına da dikkatle devam ederler....
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Bu Kur'an Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir. Ancak kendinden öncekini
doğrulayan
ve o Kitab'ı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir....
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Bu Kur'an, Allah'tan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri
doğrulayan
ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir....
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Bu Kur’an Allah’tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir. Ancak kendinden öncekini
doğrulayan
ve o Kitab’ı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir....
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Bu Kur'an Allah'tandır, başkası tarafından uydurulamaz, ancak o, önündekini
doğrulayan
ve o Kitab'ı açıklayıcı olarak alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir, bunda hiç şüphe yoktur!...
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Bu Kuran, Tanrı'dan başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak bu, önündekileri
doğrulayan
ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin rabbindendir....
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Bu Kur'an, Allah'tandır, başkası tarafından yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak o, önündekileri
doğrulayan
ve kitabı ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda hiç şüphe yoktur, alemlerin Rabbindendir....
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Bu Kur'ân, Allah'tan başka birisi tarafından uydurulabilecek birşey değildir. O, kendisinden önce indirilmiş olanları
doğrulayan
, Allah'ın hükümlerini açıklayan, içinde hiçbir kuşkuya yer bulunmayan ve Âlemlerin Rabbi katından gelen kitaptır....
Yusif Suresi, 111. Ayet:
Şanıma and olsun ki, peygamberlerin kıssalarında sağduyu sahipleri için ibret (ve öğüt)ler vardır. Bu (Kur'ân) uydurulmuş bir söz değildir. Önündeki (kitapları)
doğrulayan
; imân eden bir millet için her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren hidâyet ve rahmettir....
Yusif Suresi, 111. Ayet:
Gerçek şu ki, bu insanların kıssalarında kendilerine kavrayış yeteneği verilmiş kimseler için mutlaka çıkarılacak bir ders vardır. (Vahye gelince,) o hiçbir şekilde (insan tarafından) uydurulmuş bir söz olamaz: tersine, o, kendisinden önceki vahiylerden doğru ve gerçek adına ne kalmışsa
doğrulayan
ve inanmak isteyen insanlara her şeyi açık seçik bir biçimde dile getiren, hidayet ve rahmet (bahşeden ilahi bir metin)dir....
Qəsəs Suresi, 34. Ayet:
“Kardeşim Hârûn’un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da benimle birlikte, beni
doğrulayan
bir yardımcı olarak gönder. Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.”...
Qəsəs Suresi, 34. Ayet:
Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni
doğrulayan
bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum....
Qəsəs Suresi, 34. Ayet:
Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni
doğrulayan
bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum....
Qəsəs Suresi, 34. Ayet:
«Kardeşim Harun'un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da beni
doğrulayan
bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Zira bana yalancılık ithamında bulunmalarından endişe ediyorum.»...
Qəsəs Suresi, 34. Ayet:
Ayrıca, kardeşim Harun'un konuşma tarzı benimkinden daha açık, daha düzgündür; öyleyse benim söylediklerimi (daha akıcı bir şekilde)
doğrulayan
bir yardımcı olarak o'nu da benimle birlikte gönder; çünkü, gerçek şu ki, beni yalanlayacaklarından korkuyorum"....
Qəsəs Suresi, 34. Ayet:
"Kardeşim Hârûn, o, dil bakımından benden daha güzel konuşur. Onu da benimle beraber, beni
doğrulayan
bir yardımcı olarak gönder. Zira ben, beni yalanlayacaklarından korkuyorum."...
Qəsəs Suresi, 75. Ayet:
Ve (bu soru cevapsız kalacak, çünkü) Biz (o sırada) her ümmetten bir şahit çıkarmış olacağız ve (günahkarlara:) "Geçmişteki iddialarınızı
doğrulayan
bir delil getirin!" diyeceğiz. Ve böylece görecekler ki, gerçek bütünüyle Allah'tan yana ve kendi çarpık muhayyilelerinin ürünü bütün o düzmece tanrılar onları terk etmiş....
Fatir Suresi, 31. Ayet:
Bu, sana vahyettigimiz, oncekileri dogrulayan gercek Kitap'dir. Allah suphesiz kullarindan haberdardir, gorendir....
Fatir Suresi, 31. Ayet:
Bu, sana vahyettiğimiz, öncekileri
doğrulayan
gerçek Kitap'dır. Allah şüphesiz kullarından haberdardır, görendir....
Fatir Suresi, 31. Ayet:
Bu kitapta sana vahyettiklerimiz, kendisinden öncekileri
doğrulayan
gerçektir. ALLAH kullarından Haberdardır, Görendir....
Fatir Suresi, 31. Ayet:
Kitaptan sana vahyettiğimiz, kendinden öncekini
doğrulayan
gerçektir. Allâh kulların(ın her halini) haber alandır, görendir....
Fatir Suresi, 31. Ayet:
Sana vahyettiğimiz kitap, kendisinden öncekileri
doğrulayan
hakkın tâ kendisidir. Şüphesiz ki Allah kullarından haberdardır ve onları görmektedir....
Saffat Suresi, 52. Ayet:
Derdi ki: 'Gerçekten sen
doğrulayan
lardan mısın?...
Saffat Suresi, 52. Ayet:
"Derdi ki: Sen de gerçekten (dirilişi)
doğrulayan
lardan mısın?"...
Saffat Suresi, 52. Ayet:
Bana «Sende mi
doğrulayan
lardansın?»...
Saffat Suresi, 52. Ayet:
"Derdi ki: Sen de gerçekten (dirilişi)
doğrulayan
lardan mısın?"...
Saffat Suresi, 52. Ayet:
Derdi ki: "Sen
doğrulayan
lardan mısın?...
Saffat Suresi, 52. Ayet:
«Der ki: -Sen de gerçekten (dirilişi)
doğrulayan
lardan mısın?»...
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Doğruyu getiren ve onu
doğrulayan
a gelince işte onlar takva sahipleridir....
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Doğruyu getiren ve
doğrulayan
lara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır....
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Gercegi getiren ve onu dogrulayanlar, iste onlar, Allah'a karsi gelmekten sakinmis olanlardir....
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Gerçeği getiren ve onu
doğrulayan
lar, işte onlar, Allah'a karşı gelmekten sakınmış olanlardır....
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Gerçeği getiren ve onu
doğrulayan
a gelince, işte onlar erdemlilerdir...
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Gerçeği getirene ve onu
doğrulayan
lara gelince; «İşte takva sahipleri onlardır.»...
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Doğruyu getiren ve
doğrulayan
lara gelince; işte onlar muttaki olanlardır....
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Doğruyu getirene ve onu
doğrulayan
lara gelince: İşte korunanlar onlardır....
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Doğruyu getiren ve
doğrulayan
lara gelince; işte onlar muttaki (takva sahibi) olanlardır....
Zümər Suresi, 33. Ayet:
Hakkı getiren ile onu
doğrulayan
lar ise, kötülüklerden korunmuş olanlardır....
Zuxruf Suresi, 53. Ayet:
(Eğer o, doğru söylüyorsa) Üzerine altın bilezikler atılmalı, yâhut yanında (kendisine yardım eden, onu
doğrulayan
) melekler de gelmeli değil miydi?"...
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Bundan önce bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ’nın kitabı da vardı. Bu ise, onu
doğrulayan
ve zulmedenleri uyarmak, iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap diliyle indirilmiş bir kitaptır....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Kuran'dan once, Musa'nin kitabi, Tevrat, bir rahmet ve rehberdir. Bu Kuran, zulmedenleri uyarmak ve iyi davrananlara mujde olmak uzere arap diliyle indirilmis, kendinden oncekileri dogrulayan bir Kitap'dir....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Kuran'dan önce, Musa'nın kitabı (Tevrat), bir rahmet ve rehberdi. Bu Kuran da, zulmedenleri uyarmak ve iyi davrananlara müjde olmak üzere Arap diliyle indirilmiş, kendinden öncekileri
doğrulayan
bir Kitap'dır....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Kur'an'dan önce, Musa'nın kitabı Tevrat, bir rahmet ve rehberdi. Bu Kur'an, zulmedenleri uyarmak ve güzel davrananlara müjde olmak üzere arap diliyle indirilmiş, kendinden öncekileri
doğrulayan
bir Kitap'tır....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Bundan önce, bir rehber ve rahmet olarak Mûsa’nın kitabı vardı. Bu ise, zalimleri uyarmak, iyi hareket eden müminleri müjdelemek üzere indirilmiş, onu
doğrulayan
Arapça bir kitaptır....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Ondan önce de önder ve rahmet olarak Mûsâ'nın Kitabı vardır. Bu da (şirk ile) kendilerine yazık edenleri uyarmak, güzel davrananları müjdelemek için Arap diliyle indirilmiş (kendinden önceki Kitabı)
doğrulayan
Kitaptır....
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ kavme-nâ
: ey kavmimiz
3.
in-nâ
: muhakkak ki biz
4.
semî'nâ
: işittik
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Dediler ki: “Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları
doğrulayan
, gerçeğe ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.”...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini
doğrulayan
, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik....
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Cinler: 'Ey kavmimiz, doğrusu biz Mûsâ’dan sonra indirilen, içindeki önceki kitaplara ait geçerli hükümleri
doğrulayan
, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek İslâm’ı, doğru, muhkem ve güvenli yolu, İslâmî hayat tarzını gösteren bir kitabı, Kur’ân’ı dinledik.'...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Dediler ki: 'Ey kavmimiz! Biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri
doğrulayan
, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik....
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Dediler ki: "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri
doğrulayan
bir kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip iletmektedir."...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
soyle dediler: «Ey milletimiz! Dogrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden oncekileri dogrulayan, gercegi ve dogru yolu gosteren bir kitap dinledik.»...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Ey kavmimiz! dediler, şüpheniz olmasın ki biz, Musa'dan sonra İndirilen, önceki kitapları
doğrulayan
ve hakka götüren dosdoğru yola ileten bir kitap dinledik....
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Şöyle dediler: 'Ey milletimiz! Doğrusu biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri
doğrulayan
, gerçeği ve doğru yolu gösteren bir kitap dinledik.'...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini
doğrulayan
, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik....
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
«Ey kavmimiz, dediler, biz Musa'dan sonra indirilen kendinden öncekini
doğrulayan
, Hakk'a ve doğru yola götüren bir Kitab dinledik....
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Dediler ki: "Ey kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri
doğrulayan
bir kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip iletmektedir."...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Ve demişlerdi ki: Ey kavmimiz, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilmiş olan ve kendinden öncekileri
doğrulayan
, hakka ve doğru yola hidayet eden bir kitab dinledik....
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Dediler ki: "Ey kavmimiz! Biz Musa'dan sonra indirilen ve kendinden öncekileri
doğrulayan
, hakka ve doğru yola hidayet eden bir kitap dinledik. "...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
"Ey kavmimiz, dediler, biz Mûsâ'dan sonra indirilen, kendinden öncekini
doğrulayan
, gerçeğe ve doğru yola götüren bir Kitap dinledik."...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Dediler ki: «Ey Kavmimiz, gerçekten biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri de
doğrulayan
bir kitap dinledik; hakka ve dosdoğru olan yola yöneltip iletmektedir.»...
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
Dediler ki: "Ey toplumumuz! Biz; Mûsa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini
doğrulayan
, hakka ve dosdoğru yola ileten bir Kitap dinledik."...
Səff Suresi, 6. Ayet:
Meryem oglu Isa: «Ey Israilogullari! Dogrusu ben, benden once gelmis olan Tevrat'i dogrulayan, benden sonra gelecek ve adi Ahmet olacak bir peygamberi mujdeleyen, Allah'in size gonderilmis bir peygamberiyim» demisti. Ama o elci, kendilerine belgelerle geldigi zaman: «Bu, apacik bir sihirdir» demislerdi....
Səff Suresi, 6. Ayet:
Hani bir zaman da Meryem oğlu İsa şöyle demişti: «Ey İsrail oğullan I Şüphesiz ki ben size gönderilen Allah'ın peygamberiyim; önümdeki Tevrat'ı
doğrulayan
ım ve benden sonra gelecek olan Ahmed ismindeki bir peygamberi müjdeliyenim.» Ne vakit ki, o (müjdelenen peygamber) onlara açık belgelerle, mu'cizelerle geldi, «bu apaçık bir sihirdir» dediler....
Səff Suresi, 6. Ayet:
Meryem oğlu İsa: 'Ey İsrailoğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş olan Tevrat'ı
doğrulayan
, benden sonra gelecek ve adı Ahmet olacak bir peygamberi müjdeleyen, Allah'ın size gönderilmiş bir peygamberiyim' demişti. Ama o elçi, kendilerine belgelerle geldiği zaman: 'Bu, apaçık bir sihirdir' demişlerdi....
Səff Suresi, 6. Ayet:
Hani Meryem oğlu İsa da demişti ki: Ey İsrailoğulları; muhakkak ki ben, size Allah'ın peygamberiyim. Benden önceki Tevrat'ı
doğrulayan
ve benden sonra gelecek, adı Ahmed olacak bir peygamberi de müjdeleyenim. Ama o, kendilerine açık burhanlarla gelince; bu, apaçık bir büyüdür, dediler....
Səff Suresi, 6. Ayet:
Bir zamanlar Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrâiloğulları! Doğrusu ben, benden önce gelmiş Tevrat'ı tasdik edip
doğrulayan
, benden sonra gelecek ve ismi Ahmed olacak bir peygamberi müjdeleyen Allah'ın size gönderilmiş bir peygamberiyim. " demişti. Müjdelenen peygamber onlara delillerle (mucizelerle) gelince "Bu apaçık bir sihirdir. " dediler....
Təhrim Suresi, 12. Ayet:
Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını
doğrulayan
İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi....
Məaric Suresi, 22. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kilip namazlarinda yoksul ve yoksuna belirli bir hak taniyanlar, ceza gununu dogrulayanlar, Rablerinin azabindan korkanlar boyle degildir....
Məaric Suresi, 22. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü
doğrulayan
lar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir....
Məaric Suresi, 23. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kilip namazlarinda yoksul ve yoksuna belirli bir hak taniyanlar, ceza gununu dogrulayanlar, Rablerinin azabindan korkanlar boyle degildir....
Məaric Suresi, 23. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü
doğrulayan
lar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir....
Məaric Suresi, 24. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kilip namazlarinda yoksul ve yoksuna belirli bir hak taniyanlar, ceza gununu dogrulayanlar, Rablerinin azabindan korkanlar boyle degildir....
Məaric Suresi, 24. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü
doğrulayan
lar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir....
Məaric Suresi, 25. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kilip namazlarinda yoksul ve yoksuna belirli bir hak taniyanlar, ceza gununu dogrulayanlar, Rablerinin azabindan korkanlar boyle degildir....
Məaric Suresi, 25. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü
doğrulayan
lar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir....
Məaric Suresi, 26. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kilip namazlarinda yoksul ve yoksuna belirli bir hak taniyanlar, ceza gununu dogrulayanlar, Rablerinin azabindan korkanlar boyle degildir....
Məaric Suresi, 26. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü
doğrulayan
lar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir....
Məaric Suresi, 27. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kilip namazlarinda yoksul ve yoksuna belirli bir hak taniyanlar, ceza gununu dogrulayanlar, Rablerinin azabindan korkanlar boyle degildir....
Məaric Suresi, 27. Ayet:
(22-27) Ancak namaz kılıp namazlarında yoksul ve yoksuna belirli bir hak tanıyanlar, ceza gününü
doğrulayan
lar, Rablerinin azabından korkanlar böyle değildir....
Leyl Suresi, 5. Ayet:
(5-7) Elinde bulunandan verenin, Allah'a karsi gelmekten sakinanin, en guzel soz olan Allah'in birligini dogrulayanin islerini kolaylastiririz....
Leyl Suresi, 5. Ayet:
(5-7) Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini
doğrulayan
ın işlerini kolaylaştırırız....
Leyl Suresi, 6. Ayet:
(5-7) Elinde bulunandan verenin, Allah'a karsi gelmekten sakinanin, en guzel soz olan Allah'in birligini dogrulayanin islerini kolaylastiririz....
Leyl Suresi, 6. Ayet:
(5-7) Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini
doğrulayan
ın işlerini kolaylaştırırız....
Leyl Suresi, 7. Ayet:
(5-7) Elinde bulunandan verenin, Allah'a karsi gelmekten sakinanin, en guzel soz olan Allah'in birligini dogrulayanin islerini kolaylastiririz....
Leyl Suresi, 7. Ayet:
(5-7) Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini
doğrulayan
ın işlerini kolaylaştırırız....
Qəsəs Suresi, 33. Ayet:
(33,34) "Mûsâ dedi ki: “Rabbim! Şüphesiz ben onlardan bir kişi öldürdüm, şimdi onların beni öldürmelerinden korkuyorum. Kardeşim Hârûn'u da benimle gönder; o, dil bakımından benden daha iyi, güzel ve etkilidir. O nedenle o'nu da beni
doğrulayan
bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Şüphesiz ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.” "...
Qəsəs Suresi, 34. Ayet:
(33,34) "Mûsâ dedi ki: “Rabbim! Şüphesiz ben onlardan bir kişi öldürdüm, şimdi onların beni öldürmelerinden korkuyorum. Kardeşim Hârûn'u da benimle gönder; o, dil bakımından benden daha iyi, güzel ve etkilidir. O nedenle o'nu da beni
doğrulayan
bir yardımcı olarak benimle birlikte gönder. Şüphesiz ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.” "...
Saffat Suresi, 51. Ayet:
(51-53) Onlardan bir sözcü der ki: “Şüphesiz benim ‘Sen gerçekten, kesinlikle
doğrulayan
lardan mısın? Öldüğümüz ve toprak, kemik olduğumuz zaman mı, gerçekten mi biz karşılık göreceğiz?’ diyen bir yaşıtım/yakın arkadaşım vardı.” ...
Saffat Suresi, 52. Ayet:
(51-53) Onlardan bir sözcü der ki: “Şüphesiz benim ‘Sen gerçekten, kesinlikle
doğrulayan
lardan mısın? Öldüğümüz ve toprak, kemik olduğumuz zaman mı, gerçekten mi biz karşılık göreceğiz?’ diyen bir yaşıtım/yakın arkadaşım vardı.” ...
Saffat Suresi, 53. Ayet:
(51-53) Onlardan bir sözcü der ki: “Şüphesiz benim ‘Sen gerçekten, kesinlikle
doğrulayan
lardan mısın? Öldüğümüz ve toprak, kemik olduğumuz zaman mı, gerçekten mi biz karşılık göreceğiz?’ diyen bir yaşıtım/yakın arkadaşım vardı.” ...
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
"Kur’ân'dan önce de bir önder ve rahmet olarak Mûsâ'nın kitabı vardı. İşte bu Kur’ân da, şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseleri uyarmak, iyilik-güzellik üretenleri müjdelemek için Arap lisanı üzerine/ en mükemmel ifade diliyle
doğrulayan
bir kitaptır. "...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
"Onlara Allah katından kendileri ile birlikte olanı
doğrulayan
bir kitap; Kur’an gelince de –ki bunlar daha önceleri kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden kimselere karşı zafer kazanmak istemişlerdi de o tanıdıkları kendilerine gelmişti– onu kendileri örttüler. Artık Allah'ın dışlaması/ rahmetinden mahrum bırakması, Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini örtenler üzerinedir. "...
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
"Ve onlara, “Allah'ın indirdiğine iman edin” denildiği zaman; onlar, “Biz, kendimize indirilene iman ederiz” dediler. Ve onlar, Allah'ın indirdiği, kendilerinin beraberindeki olan şeyi
doğrulayan
bir hak olmasına rağmen, kendilerine indirilenlerden ötesini bilerek reddedip atıyorlar. De ki: “Peki eğer mü’minler idiyseniz, niçin daha önce Allah'ın peygamberlerini öldürüyorsunuz?” "...
Səff Suresi, 6. Ayet:
Ve hani Meryem oğlu Îsâ: “Ey İsrâîloğulları! Şüphesiz ben, Tevrât'tan iki elimin arasındakileri
doğrulayan
ve benden sonra gelecek, adı, Ahmed/övgüye başkalarından daha layık bir elçiyi müjdeleyen, Allah'ın bir elçisiyim” demişti. Sonra Îsâ, onlara apaçık delillerle gelince “Bu, apaçık bir büyüdür” dediler. ...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Sana da Tevrât'ın bir bölümünden kendisinin içinde konu edilenleri
doğrulayan
ve onları kollayıp koruyan olarak hak ile Kitab'ı/Kur’ân'ı indirdik. Öyleyse onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen haktan saparak onların arzu ve heveslerine uyma. Ve Biz, sizden hepiniz için bir yol haritası/ toplu yaşam ilkeleri ve geniş, aydınlık bir yol belirledik. Ve eğer Allah dileseydi sizi tek bir önderli toplum yapardı, fakat size verdiklerinde sizi yıpratmak/ denemek için böyle yapmadı....