Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
Heç bir yaxın
dostumuz
da yoxdur....
Səba Suresi, 41. Ayet:
Mələklər: “Sən pak və müqəddəssən! Bizim
dostumuz
onlar deyil, Sənsən! Xeyr, onlar cinlərə ibadət edirdilər. Onların çoxu cinlərə iman gətirmişdi”, - deyəcəklər....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
"Və bizim əsl
dostumuz
."...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
Nə də bir mehriban
dostumuz
var!...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
"Gerçek bir
dostumuz
da."...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah her kişiyi ancak gücünün yeteceğiyle mükellef tutar; herkesin kazandığı (iyilik ve güzellik) kendi yararınadır; yüklendiği (kötülük ve vebal) kendi zararınadır. Ey Rabbimiz ! Unutacak ya da yanılacak olursak bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin ağır bir yükü yükleme. Ey Rabbimiz! Güç getiremiyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et.. Sensin Mevlâmız (yegâne sahibimiz, koruyucumuz ve yakın
dostumuz
).. Artık kâfir milletlere karşı bi...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kimseyi gücünden fazlasıyla yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı hayır kendi lehine, işlediği kötülük de kendi aleyhinedir. Ey Rabbimiz! Unutur yahut hatâ edersek bizi cezalandırma. Ey Rabbimiz! Bize, daha öncekilere yüklediğin gibi ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Gücümüzün yetmediği şeylerle bizi yükümlü tutma. Günahlarımızı affet. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Bizim
dostumuz
ve yardımcımız Sensin; kâfirler güruhuna karşı Sen bize yardım et....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
1.
vahtâra (ve ahtâra)
: ve seçti
2.
mûsâ
: Musa (as)
3.
kavme-hu
: onun kavmi
4.
seb'îne
: 70
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Ve Musa (A.S), Bizim belirlediğimiz buluşma zamanımız için kavminden yetmiş adam seçti. Onları, şiddetli bir sarsıntı yakalayınca şöyle dedi: “Rabbim, şâyet dileseydin daha önce onları ve beni helâk ederdin. İçimizden sefihlerin yaptıklarından dolayı, bizi helâk mı edeceksin? O ancak Senin bir imtihanındır. Onunla dilediğini dalâlette bırakırsın ve dilediğini hidayete erdirirsin. Sen, bizim
dostumuz
sun. Artık bizi mağfiret et ve bize rahmet (merhamet) et. Sen, mağfiret edenlerin en hayırlısısın....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa belirlediğimiz vakit için kavminden yetmiş adam seçti. Onları kuvvetli bir sarsıntı alınca (Musa) şöyle dedi: 'Ey Rabbim! İsteseydin onları da beni de daha önce helak ederdin. İçimizdeki düşüncesizler yüzünden bizleri helak eder misin? O ancak senin bir imtihanındır. Onunla dilediğini sapıklığa düşürür dilediğini de doğru yola eriştirirsin. Sen bizim
dostumuz
sun. Şu halde bizi bağışla ve bize merhamet eyle. Sen bağışlayanların en hayırlısısın....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa, tayin ettigimiz muddette milletinden yetmis kisi secti; onlari sarsinti tutunca dedi ki: «Rabbim! Dileseydin daha once beni ve onlari yok ederdin, aramizdaki beyinsizlerin yaptiklarindan oturu bizi yok eder misin? Bu, Senin imtihanindan baska birsey degildir, bununla diledigini saptirir, diledigini dogru yola iletirsin; bizim
dostumuz
Sensin; bizi bagisla, bize merhamet et. Sen bagislayanlarin en iyisisin.»...
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa belirlediğimiz vakitte ibâdet yerine (gelmek üzere) kavminden yetmiş kişi seçip ayırdı. Ne vakit ki, onları şiddetli sarsıntı tuttu, Musa dedi ki: «Ey Rabbim ! Dileseydin bundan önce onları da, beni de yok ederdin. Bizden birtakım beyinsizlerin yaptıkları (kötülükten) dolayı bizi helak mı edersin ? Doğrusu bu senin bir denemendir ki, dilediğini onunla saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirirsin. Bizim Velîmiz (yegâne sahibimiz, koruyucumuz ve
dostumuz
) sensin. Bizi bağışla, bize merhame...
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa, tayin ettiğimiz müddette milletinden yetmiş kişi seçti; onları sarsıntı tutunca dedi ki: 'Rabbim! Dileseydin daha önce beni ve onları yok ederdin, aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi yok eder misin? Bu, Senin imtihanından başka birşey değildir, bununla dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletirsin; bizim
dostumuz
Sensin; bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en iyisisin.'...
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa belirlediğimiz buluşma için soydaşlarından yetmiş kişi seçti. Bunlar bir sarsıntıya tutulunca Musa dedi ki; «Ey Rabbim, eğer dileseydin onları da beni de daha önce yokederdin. Aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi yok eder misin? Bu senin bir sınavından başka bir şey değildir. Bu sınav aracılığı ile dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim
dostumuz
, efendimizsin. O halde bizi bağışla, bize merhamet et, sen bağışlayıcıların en hayırlısısın.»...
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa, ta'yin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş kişi seçti. Onları titreme tutunca dedi ki: Rabbım; dileseydin önce onalrı da helak ederdin, beni de. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin? Bu, Senin imtihanından başka birşey değildir. Onunla dilediğini dalalete düşürür, dilediğini de hidayete götürürsün. Sen, bizim
dostumuz
sun. O halde bizi bağışla, merhamet et bize. Sen bağışlayanların en hayırlısısın....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa, tayin ettiğimiz vakit için kavminden yetmiş kişiyi seçti. Onları bir sarsıntı tutunca, dedi ki: “Rabbim! Dileseydin bunları da beni de daha önce helâk ederdin. Aramızdaki beyinsizlerin yaptıklarından ötürü bizi helâk eder misin? Bu senin imtihanından başka bir şey değildir. Sen bu imtihanınla dilediğini dalâlete düşürür saptırırsın, dilediğini de hidayete götürür doğru yola iletirsin. Bizim
dostumuz
sensin. Bizi bağışla, bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın. ”...
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa kavminden yetmiş adam seçerek belirlediğimiz yere getirdi. Onları şiddetli bir sarsıntı tuttuğunda, Musa dedi ki: 'Yâ Rabbi, eğer dileseydin onları da, beni de daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk eder misin? Bu senin bir sınamandır; Sen dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Bizim
dostumuz
ve yardımcımız da Sensin. Bizi bağışla. Bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısın....
Tövbə Suresi, 51. Ayet:
De ki: ' Allah'ın bizim için yazdığından başkası başımıza gelmez. O bizim
dostumuz
dur. Mü'minler yalnız Allah'a güvensinler.'...
Şüəra Suresi, 96. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir
dostumuz
yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 96. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir
dostumuz
yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 96. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir
dostumuz
!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir
dostumuz
yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir
dostumuz
yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir
dostumuz
!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir
dostumuz
yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir
dostumuz
yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir
dostumuz
!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir
dostumuz
yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir
dostumuz
yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 99. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir
dostumuz
!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir
dostumuz
yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(100-101) Artık (bugün için) ne şefaatçilerimiz vardır, ne de candan sıcak bir
dostumuz
......
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir
dostumuz
yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(100-101) Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var, ne de yakın bir
dostumuz
....
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(100-101) 'Şimdi artık bizim, ne şefâatçilerimiz, ne de yakın bir
dostumuz
vardır!'...
Şüəra Suresi, 100. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir
dostumuz
!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
“Candan bir
dostumuz
da yok.”...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
''Ne de yakın bir
dostumuz
''....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
"Güveneceğimiz bir
dostumuz
da yok. "...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
Candan bir
dostumuz
da yok....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir
dostumuz
yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(100-101) Artık (bugün için) ne şefaatçilerimiz vardır, ne de candan sıcak bir
dostumuz
......
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir
dostumuz
yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(100-101) Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var, ne de yakın bir
dostumuz
....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
'Ne de yakın bir
dostumuz
.'...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
Cana yakın bir
dostumuz
da yok....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(100-101) 'Şimdi artık bizim, ne şefâatçilerimiz, ne de yakın bir
dostumuz
vardır!'...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
Ve sıcak bir
dostumuz
da yoktur....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
ne de candan bir
dostumuz
....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
“Sıcak bir
dostumuz
da yoktur. ”...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir
dostumuz
!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
"Ne de sıcak bir
dostumuz
."...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
'Ne de candan bir
dostumuz
....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
Ne sıcak, samimi bir
dostumuz
."...
Şüəra Suresi, 102. Ayet:
(96-102) Orada putlariyla cekiserek: «Vallahi biz apacik bir sapiklikta idik; cunku biz sizi alemlerin Rabbine esit tutmustuk; bizi saptiranlar ancak suclulardir; simdi sefaatcimiz, yakin bir
dostumuz
yoktur; keski geriye bir donusumuz olsa da inananlardan olsak derler....
Şüəra Suresi, 102. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişerek: 'Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir
dostumuz
yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak' derler....
Şüəra Suresi, 102. Ayet:
(96-102) Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler "Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!" "Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu." "Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir
dostumuz
!" "Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!"...
Səba Suresi, 41. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
subhâne-ke
: sen münezzehsin, sen Sübhan'sın
3.
ente
: sen
4.
veliyyu-nâ
: bizim
dostumuz
, ve...
Səba Suresi, 41. Ayet:
(Melekler) derler ki: “Seni eksikliklerden uzak tutarız. Onlar değil, sen bizim
dostumuz
sun. Hayır, onlar cinlere ibadet ediyorlardı. Onların çoğu cinlere inanıyordu.”...
Səba Suresi, 41. Ayet:
(Melekler de:) Sen yücesin, bizim
dostumuz
onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler....
Səba Suresi, 41. Ayet:
Derler ki: 'Seni tenzih ederiz. Bizim
dostumuz
onlar değil sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı.'...
Səba Suresi, 41. Ayet:
Melekler: «Hasa, bizim
dostumuz
onlar degil, Sensin. Hayir; onlar bize degil cinlere tapiyorlardi, cogu onlara inaniyorlardi» derler....
Səba Suresi, 41. Ayet:
Melekler: 'Haşa, bizim
dostumuz
onlar değil, Sensin. Hayır; onlar bize değil cinlere tapıyorlardı, çoğu onlara inanıyorlardı' derler....
Səba Suresi, 41. Ayet:
(Melekler de:) Sen yücesin, bizim
dostumuz
onlar değil, sensin. Belki onlar cinlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inanmıştı; diyecekler....
Səba Suresi, 41. Ayet:
Dediler ki, 'Sen yücesin, velimiz (
dostumuz
) onlar değil, Sensin. Hayır, onlar cinlere tapıyorlardı. Çokları onlara inanıyordu.'...
Səba Suresi, 41. Ayet:
Melekler: Tenzih ederiz Seni, bizim
dostumuz
onlar değil Sensin. Hayır, onlar cinnlere tapıyorlardı ve çoğu da onlara iman etmişlerdi, derler....
Səba Suresi, 41. Ayet:
Melekler: "Seni tesbih ederiz, bizim
dostumuz
onlar değil sensin. Onlar aslında cinlere tapıyorlardı ve çoğu onlara inanmıştı. " derler....
Səba Suresi, 41. Ayet:
Onlar: "Müşriklerin iddialarından Seni tenzih ederiz. Bizim
dostumuz
, koruyucumuz onlar değil, sadece Sensin! Hayır, onlar bize değil, cinlere tapıyor ve ekserisi onlara inanıyorlardı." diye cevap verirler....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa (ə.s) Bizim təyin etdiyimiz vaxt üçün qövmündən yetmiş adam seçdi. Onları şiddətli bir sarsıntı yaxaladıqda belə dedi: ‘Rəbbim, əgər diləsəydin daha əvvəl onları və məni həlak edərdin. İçimizdən səfehlərin etdiklərinə görə, bizi həlakmı edəcəksən? O, ancaq Sənin bir imtahanındır. Onunla dilədiyini dəlalətdə buraxarsan və dilədiyini hidayətə ərdirərsən. Sən bizim
dostumuz
san. Artıq bizə məğfirət və rəhmət et. Sən məğfirət edənlərin ən xeyirlisisən.’...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
nə də (bizə) canıyanan bir
dostumuz
var!...
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Musa qoumundan yetmiş nəfər kişi Bizim təyin etdiyimiz vaxt üçün seçdi. Amma elə ki, titrəmə onları tutdu, dedi: «Rəbbim! Əgər Sən istəsəydin bundan qabaq onları da, məni də həlak edərdin. Ə, aramızdakı səfehlərin etdiyi günahlara görə bizi həlakmı edəcəksən? Bu, ancaq Sənin sınağındır, onunla kimi istəsən zəlalətdə tərk edər və kimi istəsən hidayət edərsən. Sən bizim
dostumuz
san. Bağışla bizim üçün və rəhm et bizə. Sən bağışlayanların xeyirlisisən!...
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
nə də mehriban və səmimi bir
dostumuz
var»....
Səba Suresi, 41. Ayet:
(Mələklər) deyərlər: «Sən (hər hansı bir eyb və nöqsandan uzaq), paksan, bizim
dostumuz
, hamimiz və yardımçımız yalnız Sənsən, onlar deyil. (Onların bizə ibadət etmələrinə razı deyildik). Əslində onlar cinlərə ibadət edirdilər (çünki cinlər onların ibadətlərinə razı idilər və) onların əksəriyyəti cinlərə iman gətirmişdi»....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
“Səmimi bir
dostumuz
da yoxdur”....
Səba Suresi, 41. Ayet:
(Mələklər): “Səni nöqsanlardan uzaq tuturuq. Onlar deyil, Sən bizim
dostumuz
san. Xeyr, onlar cinlərə ibadət edirdilər. Onların çoxu cinlərə inanırdı”, – deyərlər....
Şüəra Suresi, 97. Ayet:
Allaha and olsun ki, biz açıq-aşkar yol azmışdıq,_x000D_ O zaman ki, biz sizi aləmlərin Rəbbinə tay tutmuşduq._x000D_ Bizi ancaq günahkarlar yoldan çıxartdılar._x000D_ Bizə nə havadar çıxan var,_x000D_ nə də səmimi
dostumuz
vardır._x000D_ Bir də (dünyaya) qayıtsaydıq, iman gətirənlərdən olardıq....
Şüəra Suresi, 101. Ayet:
nə də səmimi
dostumuz
vardır....