Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Həşr Suresi, 9. Ayet:
Onlardan əvvəl (Mədinədə) məskən salmış və iman qəlblərinə yerləşmiş kimsələr (ənsar) hicrət edərək yanlarına gələnləri sevərlər. Onlara verilənlərə görə qəlblərində bir həsəd
duyğusu
hiss etməz və özləri ehtiyac içində olsalar belə, (hicrət edənləri) özlərindən üstün tutarlar. Kim nəfsinin xəsisliyindən qorunarsa, onlar əsil nicat tapanlardır....
İbrahim Suresi, 43. Ayet:
Belə ki, onlar başlarını yuxarı qaldırıb, durar, gözlərini də qırpa bilməzlər. Onların qəlbləri də bomboşdur. (Ürəkləri
duyğusu
zdur, orada xeyirdən heç bir əsər-əlamət yoxdur)....
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra O, üzüntünün ardından, sizden bir kısmınıza, güven duygusu, sarıp kuşatan bir iç dinginlik indirdi. Bir kısmınız da can kaygısına düşmüştü. Allah hakkında, tıpkı cahiliye dönemindekine benzer biçimde gerçeğe aykırı bir sanı besliyorlardı. "Bu işten bize ne?" diyorlardı. De ki: "Her şeyin takdiri yalnız Allah'ındır." Sana, açıklamadıkları şeyleri içlerinde gizliyorlar. "Elimizden bir şey gelseydi buralarda öldürülmezdik." diyorlar. De ki: "Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, üzerleri...
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina yapan kadın ve zina yapan erkeğin her birine yüzer sopa vurun. Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanıyorsanız, onlara karşı duyduğunuz acıma duygusu sizi Allah'ın bu yasasını uygulamaktan alıkoymasın. Mü'minlerden bir grup da buna tanık olsun....
Qələm Suresi, 43. Ayet:
O gün, gözlerini umutsuzca endişe bürüyecek, yüzlerini aşağılanmışlık duygusu kaplayacaktır. Oysaki onlar, fırsat varken secdeye davet olunmuşlardı....
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, gönüllerinde Allah'a karşı hürmet duygusu olanların dışındakilere çok ağır gelir....
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
(Ey müminler!) Sabır ve namazla yardım dileyin: Bu, tam bir sığınma duygusu içinde yürekten Allah'a yönelenler dışında herkes için zor bir iştir....
Bəqərə Suresi, 57. Ayet:
Ve sizi (yakıcı Hakikatten perdeleyen ve beşeriyetinizin idâmesini sağlayan) bulutla gölgeledik; üzerinize menn (varlığınızı oluşturan Allâh Esmâ'sındaki kudret kuvvesi) ve selva (manevî âleminizi hissetme duygusu) inzâl ettik (hakikatinizden şuurunuza). . . "Rızık olarak verdiğimiz temiz şeyleri yeyin", dedik. Onlar (hakikat bilgisini değerlendirmeyerek) bize zulmetmediler, kendi nefslerine zulmettiler! (Burada âyetin bir bâtın yorumuna yer verilmiştir zâhir anlamı yanı sıra. A. H. )...
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
kaset
: kasiyet bağladı, katılaştı
3.
kulûbu-kum
: sizin kalpleriniz
4.
min ba'di
: sonradan, ...
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
sonra bunun arkasından kalbleriniz katılaştı, şimdi onlar taşlar gibi hattâ daha duygusuz, çünkü taşların öylesi var ki içinde nehirler kaynıyor, öylesi var ki çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor ve öylesi var ki Allahın haşyetinden yerlerde yuvarlanıyor, sizler ise neler yapıyorsunuz Allah gafil değil...
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Sonra bunun arkasından kalpleriniz katılaştı. Şimdi onlar taşlar gibi, hatta daha duygusuz; çünkü taşların öylesi var ki içinden nehirler kaynıyor, öylesi var ki çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor ve öylesi de var ki Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor. Sizlerin neler yaptığından Allah gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
Ve o tabi olanlar, "(Hayatta) ikinci bir fırsat yakalasaydık da onların bizi tanımazlıktan geldiği gibi biz de onları görmezden gelip reddetseydik!" diyecekler. Böylece, Allah yapıp ettiklerini onlara acı bir pişmanlık (duygusu) tattırarak gösterecektir; ve onlar ateşten çıkarılmayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 206. Ayet:
Ona: “Allah’tan kork” dendiği zaman, cahiliyyet duygusu izzeti onu günah işlemeye götürür. İşte buna cehennem kâfidir; ve o cehennem ne kötü bir yataktır....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara şöyle dedi: “Onun hükümdarlığının alameti, size o sandığın gelmesidir. Onda Rabbinizden bir güven duygusu ve huzur ile Mûsâ ailesinin, Hârûn ailesinin geriye bıraktığından kalıntılar vardır. Onu melekler taşımaktadır. Eğer inanmış kimselerseniz, bunda şüphesiz sizin için kesin bir delil vardır.”...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır."...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara (şöyle) dedi: "Onun hükümdarlığının ayeti size Tabutun gelmesi (olacaktır ki) onda rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inançlılar iseniz, bunda kuşkusuz sizin için bir ayet vardır."...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberi, onlara (şöyle) dedi: «Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut'un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden 'bir güven duygusu ve huzur' ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden artakalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır.»...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra gamın ardından bir güven duygusu inzâl ederek içinizi yatıştırdı. Bir grup da (münafıklar - ikiyüzlüler) kendi canlarının (çıkarlarının) kaygısına düşmüştü. Allâh'a karşı cahiliye zannı ile düşünerek "Bu karara bizim bir katkımız mı var" diyorlardı. De ki: "Hüküm - karar tümüyle Allâh'a aittir!" Onlar dışa vurmadıklarını içlerinde sakladılar. "Bu hüküm - kararda bir hissemiz olsaydı burada öldürülmezdik" dediler. De ki: "Evlerinizde dahi kalsaydınız, haklarında öldürülme yazılmış (programl...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Alah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (emeneten) (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Tanrı'ya karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak : "Bu buyruktan bize ne var ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz buyruğun tümü Tanrı'nındır". Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu buyruktan bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine ö...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra O, bu kederin ardından, size bir emniyet duygusu, bazılarınızı sarıp kuşatan bir iç sükuneti bağışladı; oysa sadece kendilerini düşünen ötekiler, Allah hakkında yanlış fikirlere -putperest cahiliyye düşüncelerine- kapıldılar ve "(Bu konuda)) o zaman bir karar yetkisine sahip miydik?" diye (kendi kendilerine) sordular. De ki: "Bütün karar yetkisi, yalnızca Allah'a aittir!" (Onlara gelince,) onlar, "Eğer bir karar yetkimiz olsaydı, ardımızda bu kadar çok ölü bırakmazdık" diyerek (ey Peygambe...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o kederin peşinden üzerinize bir güven duygusu indirdi. Sizden bir kısmını bürüyen tatlı bir uyku hali verdi. Bir kısmınız ise can derdine düşmüş, Allah hakkında Cahiliye devrindekine benzer, gerçek dışı şeyler düşünüyorlar: "Bu işin kararlaştırılmasında bizim yetkimiz mi var? Ne gezer!" diye söyleniyorlardı. De ki: "Bütün yetki ve karar Allah’ındır" Onlar aslında içlerinde, sana karşı açığa vuramadıkları birşeyler saklıyor ve kendi aralarında: "Bu emir ve komuta işinde bir payımız olsaydı...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: «Bu işten bize ne var ki?» diyorlardı. De ki: «Şüphesiz işin tümü Allah'ındır.» Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, «Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik» diyorlar. De ki: «Eğer evlerinizde de olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmış ...
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın kocasının huysuzluk etmesinden veya kendisinden yüz çevirmesinden çekinirse aralarında bir anlaşmaya varmak için çalışmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Anlaşmak hayırlı olandır. Nefisler sürekli kıskançlık duygusunun etkisindedir. Eğer iyilik eder ve sakınırsanız şüphesiz Allah sizin işlediklerinizden haberdardır....
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Yahudiler, "Allâh'ın eli bağlıdır" dediler. . . Söyledikleri kendilerinde açığa çıktı, kendi elleri bağlandı ve lânetlendiler! Bilakis, Allâh'ın iki eli de açıktır; dilediğince bağışlamaya devam ediyor! Andolsun ki, Rabbinden sana inzâl olunan, onlardan çoğunun inkâr ve tuğyanını (isyan ile haddini aşmayı) arttırır! Onların arasına kıyamet sürecine kadar düşmanlık ve nefret duygusu yerleştirdik! Her ne zaman savaş için bir ateş yaksalar, Allâh onu söndürdü. . . (Gene de) yeryüzünde bozgunculuğa ...
Ənam Suresi, 36. Ayet:
Senin imana davetini ancak, can kulağıyla dinleyenler kabul ederek iman eder. Ölü gibi duygusuz davrananları da, elbette Allah hesaba çekmek için diriltecektir. Sonra onun huzuruna çıkarılacaklar, hesap verecekler....
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Ne vakit ki Güneş'i doğarken gördü, «bu imiş benim Rabbim, bu daha büyükmüş!» dedi. Güneş batınca, O, «Ey kavmim ! Şüphesiz ki sizin ortak koştuklarınızdan beriyim» diyerek (onlara hak ile bâtıl ilâhlar arasında bir mukayese yapma, aklın ışığında araştırmada bulunma düşünce ve duygusunu vermeğe çalıştı)....
Ənfal Suresi, 11. Ayet:
Hani kendisinden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyordu. Sizi kendisiyle tertemiz kılmak, sizden şeytanın pisliklerini gidermek, kalblerinizin üstünde (güven ve kararlılık duygusunu) pekiştirmek ve bununla ayaklarınızı (arz üzerinde) sağlamlaştırmak için size gökten su indiriyordu....
Ənfal Suresi, 11. Ayet:
Hani kendisinden bir güvenlik (emeneten) olarak sizi bir uyuklama bürüyüp (yatıştırıyordu). [Susuzluğun oluşturduğu bunalımdan] Sizi temizlemek, şeytanın pisliğini (umutsuzluğu) sizden savmak / gidermek, kalplerinizin üstünde (güven ve kararlılık duygusunu) pekiştirmek ve bununla ayaklarınızı (yeryüzünde) sağlamlaştırmak için üzerinize gökten su indiriyordu....
Ənfal Suresi, 11. Ayet:
Hani kendisinden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyordu. Sizi kendisiyle tertemiz kılmak, sizden şeytanın pisliklerini gidermek, kalblerinizin üstünde (güven ve kararlılık duygusunu) pekiştirmek ve bununla ayaklarınızı (arz üzerinde) sağlamlaştırmak için size gökten su indiriyordu....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Resûlü ile mü’minler üzerine kendi katından güven duygusu ve huzur indirdi. Bir de sizin göremediğiniz ordular indirdi ve inkâr edenlere azap verdi. İşte bu, inkârcıların cezasıdır....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Resûl'ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti. İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Peygamber'ine ve mü'minlere güven duygusu (sekinet) verdi, sizin görmediğiniz askerler indirdi ve inkar edenleri azaplandırdı. Kâfirlerin cezası işte budur....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkâr edenleri azablandırdı. Bu, inkârcıların cezasıdır....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Resûl'ü ile müminler üzerine sekînetini (sükûnet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kâfirlere azap etti. İşte bu, o kâfirlerin cezasıdır....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Bu bozgunun arkasından Allah, Peygamberinin ve müminlerin kalblerine güven duygusu indirdi ve görmediğiniz ordular göndererek kâfirleri azaba çarptırdı. Kâfirlerin görecekleri karşılık budur....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
(Bundan) Sonra Tanrı, elçisi ile inançlıların üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve küfredenleri azablandırdı. Bu, kafirlerin cezasıdır....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
(Bundan) Sonra Allah, Resulü ile mü'minlerin üzerine 'güven duygusu ve huzur' indirdi, sizin görmediğiniz orduları da indirdi ve küfre sapmış olanları azablandırdı. Bu, küfre sapanların cezasıdır....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, “Üzülme, çünkü Allah bizimle beraber” diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz birtakım ordularla onu desteklemiş, böylece inkâr edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah, mutlak güç sahibidir, hü...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Gerçekten Allâh O'na yardım etmiştir, siz O'na yardım etmeseniz de! Hani hakikat bilgisini inkâr edenler O'nu (yurdundan) çıkmak zorunda bıraktıklarında; O, ikinin ikincisi (iki kişiden biri) idi! Hani onlar (Hz. Rasûlullah ve Hz. Ebu Bekr) mağarada idiler. . . Hani arkadaşına: "Mahzun olma, muhakkak ki Allâh bizimle beraberdir (mâiyet sırrına işaret ediyordu)" diyordu. . . Allâh, sekinetini (güven duygusuyla oluşan sakinlik) O'nun üzerine inzâl etmiş ve O'nu görmediğiniz ordularla desteklemişti...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, (bilin ki) inkar edenler onu iki kişinin ikincisi olarak (Mekke'den) çıkardıklarında Allah kendisine yardım etmişti. O ikisi mağarada iken arkadaşına: 'Üzülme. Allah bizimledir' diyordu. Allah da ona güven duygusu vermiş, sizin görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş ve inkar edenlerin sözlerini alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise en yücedir. Allah yücedir, hakimdir....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Siz O'na (peygambere) yardım etmezseniz, Allah O'na yardım etmiştir. Hani kâfirler ikiden biri olarak O'nu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir." Böylece Allah O'na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, O'nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâr edenlerin de kelimesini (inkâr çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah'ın kelimesi, yüce olandır. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Peygamber'e yardım etmezseniz, biliniz ki, kâfirler O'nu Mekke'den çıkardıklarında iki kişiden biri olarak mağaradayken Allah O'na yardım etmişti. Hani O arkadaşına «Üzülme, Allah bizimle beraberdir» diyordu. Allah O'nun kalbine güven duygusu indirmiş, kendisini göremediğiniz askerler ile desteklemiş, böylece kâfirlerin sözünü alçaltmıştı. Yüce olan Allah'ın sözüdür. Allah üstün iradelidir ve her yaptığı yerindedir....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Siz O'na (peygambere) yardım etmezseniz Tanrı O'na yardım etmiştir. Hani küfredenler ikiden biri olarak O'nu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: "Hüzne kapılma, elbette Tanrı bizimle beraberdir." Böylece Tanrı O'na 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, O'nu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, küfredenlerin de davasını / çağrısını alçaltmıştı. Oysa Tanrı'nın kelimesi yüce olandır. Tanrı üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz Elçiye yardım etmezseniz, o zaman (bilin ki) ona (yine) Allah (yardım edecektir, tıpkı,) o hakkı inkara şartlanmış olan kimseler onu yurdundan sürüp çıkardıkları zaman yardım etti(ği gibi); (ki o gün) (o yalnızca) iki kişiden biriydi: ve bu iki kişi (saklandıkları) mağaradayken Elçi arkadaşına: "Üzülme" dedi, "Allah bizimle beraberdir". Ve derken Allah ona katından bir sükunet/bir güven duygusu bahşetti, onu sizin göremeyeceğiniz güçlerle destekledi ve (böylece,) hakkı inkara şartlanmış...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer Siz Peygambere yardımcı olmazsanız, Allah vaktiyle ona yardım ettiği gibi yine yardım eder. Hani kâfirler onu Mekke’den çıkardıklarında, iki kişiden biri olarak mağarada iken arkadaşına: "Hiç tasalanma, zira Allah bizimle beraberdir." diyordu. Derken Allah onun üzerine sekinetini, huzur ve güven duygusunu indirdi ve onu, görmediğiniz ordularla destekledi. Kâfirlerin dâvasını alçalttı. Allah’ın dini ise zaten yücedir. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibi...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Siz ona (peygambere) yardım etmezseniz, Allah ona yardım etmiştir. Hani kâfirler ikiden biri olarak onu (Mekke'den) çıkarmışlardı; ikisi mağarada olduklarında arkadaşına şöyle diyordu: «Hüzne kapılma, elbette Allah bizimle beraberdir.» Böylece Allah ona 'huzur ve güvenlik duygusunu' indirmişti, onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, küfre sapanların da kelimesini (küfür çağrılarını) alçaltmıştı. Oysa Allah'ın kelimesi ise, yüce olandır. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibi...
Tövbə Suresi, 77. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
a'kabe-hum
: onların akıbeti, işlerinin sonucu, yaptıklarının sonucu
3.
nifâkan
: nifak, nifak olarak, nifak duygusu
4.
...
Tövbə Suresi, 77. Ayet:
Böylece O'na (Allahû Tealâ'ya) vaadettikleri şeyi, Allah'a karşı yerine getirmediklerinden ve yalan söylemiş olduklarından dolayı, (onların bu yaptıklarının) sonucunda (Allah), onların kalplerine, onunla karşılaşacakları güne kadar nifak duygusu verdi....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Peki, binasını Allah'tan gelen bir sakınma duygusu ve hoşnutluk üzerine kuran mı hayırlıdır yoksa binasını sel artıklarının ucundaki yarın kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı? Allah, zalimler topluluğuna kılavuzluk etmez....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Güzel davrananlara daha fazlası vardır. Yüzlerini ne bir yoksunluk ne de bir aşağılanma duygusu kaplar. Onlar cennet halkıdır. Orada ebedi kalıcıdırlar....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kusur işleyenlere, günah yüklenenlere, kusurlarının, günahlarının karşılığı kadar ceza verilir. Onları aşağılık, eziklik ve zillet duygusu kaplar. Onların Allah’tan başka kurtarıcıları da yoktur. Yüzleri, sanki, karanlık gecenin bir parçasına bürünmüştür. İşte bunlar da cehennem ehlidir. Onlar orada ebedî kalırlar....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülük ve günah kazananlara ise kötülüğünün aynısıyla karşılık verilir. Yüzlerini bir aşağılanma duygusu kaplar. ALLAH'tan başka bir koruyucuları yoktur. Yüzleri sanki karanlık geceden bir parçayla bürünmüştür. Onlar ateş halkıdır; onlar orada ebedi kalacaklardır....
Hud Suresi, 3. Ayet:
Rabbinizden af dileyiniz, pişmanlık duygusu ile O'na yöneliniz ki, belirli bir sürenin sonuna kadar sizi mutlu yaşatsın ve her erdemli kişiye erdemli davranışlarının ödülünü versin. Eğer O'na sırt dönerseniz, sizin hesabınıza büyük günün azabından korkarım....
Yusif Suresi, 24. Ayet:
Andolsun ki (o kadın) Onu arzulamıştı. . . Rabbinin burhanı olmasaydı (aklı, duygusuna hâkim olmasaydı Yusuf da) ona meyletmiş gitmişti! Biz böylece Ondan kötülüğü (nefsanî duyguları) ve şehveti uzak tuttuk! Çünkü O, ihlâslı kullarımızdandır....
Yusif Suresi, 68. Ayet:
Yusuf'un kardeşleri babalarının direktifi uyarınca şehre girdiler. Gerçi bu önlem, Allah'ın onlara ilişkin hiçbir ön kararını başlarından savacak değildi. Sadece Yakub, içinden gelen bir görev duygusunun gereğini yerine getirmişti. Onun bu meseleye ilişkin, tarafımızdan kendisine öğretilmiş bilgisi vardı. Fakat insanların çoğu bu meseleye ilişkin gerçeği bilmezler....
Rəd Suresi, 12. Ayet:
O öyle kudrettir ki, korku ve ümit (duygusunu vermek için) şimşeği (oluşturup) size gösterir. Yağmurla ağırlaşan (yüklü) bulutları oluşturur....
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
Hiç kuşkusuz, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da Allah tastamam bilmektedir: kesin olan şu ki O, kendini büyüklük duygusuna kaptıranları asla sevmez!...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
Haydi, girin kapılarından bakalım, içinde kalıp duracağınız cehennemin! Gerçekten de, ne kötü olacak (o gün), kendilerini boş yere büyüklük duygusuna kaptırmış olanların düştüğü durum!...
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Ayrıca göklerde ve yerde olan herşey -bütün canlılar/hayvanlar ve melekler- kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmadan Allah için saygı ve tazimle yere kapanmaktadırlar:...
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!...
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Kendisine verilen bu kötü haberden dolayı kavminden gizlenir. Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün? Yazıklar olsun, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür....
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu, aşağılık duygusu içinde yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün! Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!...
Nəhl Suresi, 78. Ayet:
Allah sizi annelerinizin karnından çıkardığı zaman hiçbir şey bilmiyordunuz. Şükredesiniz diye size işitme (duygusu), gözler ve gönüller verdi....
İsra Suresi, 24. Ayet:
Onlara karşı besleyeceğin acıma duygusunun etkisi ile önlerinde alçak gönüllülük kanatlarını indir ve de ki; «Ey Rabbim onlar küçükten beni nasıl büyüttüler ise, sen de öyle merhamet et.»...
İsra Suresi, 33. Ayet:
ALLAH'ın kutsal kıldığı canı haksız yere öldürmeyin. Kim haksızlığa uğrayarak öldürülürse onun mirasçılarına yetki vermişizdir. İntikam duygusuyla öldürmede sınırı aşmasın; zira kendisine yardım edilmiştir...
Kəhf Suresi, 14. Ayet:
Ve (hükümdarın karşısında) ayakta durup, «bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbıdır, ondan başka hiçbir tanrıya mümkün değil tapmayız ; bunun aksini söylersek ancak yalan söylemiş oluruz,» dedikleri zaman kalblerini (dayanma ve sebat gösterme duygusuyla) pekiştirdik....
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
Katımızdan bir rahmet (bir acıma duygusu) ve temizlik de (verdik; o günâhlardan) korunan oldu....
Məryəm Suresi, 14. Ayet:
Yine ona ana babasına bağlılık duygusu aşıladık. O dik kafalı, serkeş ve huysuz biri değildi....
Taha Suresi, 121. Ayet:
İkisi de (şuur ve bilinç {beden}) ondan (ağacın, bedenselliğin meyvesinden) yediler! SEVAT'ları (bedenleri) hissedilir oldu da Cennet yaprağından (bedensellik duygusunu bilinçteki hissedişleriyle) örtmeye çalıştılar! Adem, Rabbine âsi oldu da yaşayışı bozuldu....
Ənbiya Suresi, 37. Ayet:
İnsan (karakteri gereği) aceleden (acele hareket etme duygusuyla) yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim, artık siz pek acele etmeyin....
Həcc Suresi, 32. Ayet:
İşte böyledir bu ve kim Allah dininin hükümlerini ulularsa şüphe yok ki bu hareket, yüreklerdeki çekinme duygusundandır....
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine derilerini incitecek şekilde yüz kırbaç vurun. Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman ediyorsanız eğer, Allah’ın dininde, şeriatın hükümlerini uygulamada, acıma duygusu onları cezalandırmanızı engellemesin. Onların alenen cezalandırılması sırasında, onurlarını kıracak, kamuoyu baskısı ve tepkisi sağlıyacak ölçüde mü’minlerden bir cemaat de hazır bulunsun....
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina eden kadınla zina eden erkeğin her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız Allah'ın dini(ni uygulama)da sizi onlara karşı acıma duygusu tutmasın. Onlara uygulanan cezaya mü'minlerden bir grup da şahit olsun....
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina eden erkek ve zina eden kadından her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah'a ve Âhiret gününe inanıyorsanız Allah'ın dinin(in hükümlerini uygulamada) bunlardan yana bir şefkat ve acıma duygusu sizi tutmasın ve mü'minlerden bir topluluk da onlar hakkında uygulanan azâb (cezây)a şâhid olsunlar, (hazır bulunsunlar)....
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakın acıma duygusu kaplamasın! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun....
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zinâ eden kadın ile zinâ eden erkeğin her birine yüzer sopa vurun; eğer Allah’a ve âhiret gününe îmân ediyorsanız, Allah’ın cezâsı(nı tatbik) husûsunda o ikisine karşı bir acıma duygusu, artık size mâni' olmasın! Mü’minlerden bir topluluk da o ikisinin cezâsına şâhid olsun!...
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkeğin her birine yüz değnek vurun; Allah'a ve âhiret gününe inananlar iseniz Allâh'ın cezâsını uygulamada sizi, onlara karşı acıma duygusu tut(up engelle)mesin. Mü'minlerden bir grup da onlara yapılan azâba şâhid olsun....
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine... Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun....
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Fakat Bizim huzurumuza çıkarılacaklarını hiç beklemeyen kimseler: "Bize niçin melekler gönderilmedi?", yahut "Neden Rabbimizi görmüyoruz?" diye sorup duruyorlar. Gerçek şu ki, onlar büyük bir küstahlıkla (Allah'ın mesajına karşı böylece) burunlarını dikerek kendilerini onulmaz bir büyüklük duygusuna kaptırmış bulunuyorlar!...
Furqan Suresi, 54. Ayet:
"HÛ" ki, sudan bir beşer (biyolojik bedenli insan) yarattı da, onunla neseb (kan - gen akrabalığı) ve sıhr (nikâh - evlilik ile hâsıl olan hısım akrabalık) duygusu oluşturdu! Senin Rabbin Kaadir'dir....
Furqan Suresi, 54. Ayet:
Ve insanı (işte bu) sudan yaratan ve onu soy sop ve evlilik yoluyla kazanılan yakınlık, bağlılık (duygusuyla) donatan O'dur; (evet,) çünkü Rabbin sınırsız kudret Sahibidir....
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Enfüsleri onlara (Musa'nın bildirdiği hakikatlere) yakîn duyduğu hâlde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkâr ettiler. . . Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
ve zihnen onların doğruluğuna kani oldukları halde, sırf zulmü kendilerine yol edinmiş olmalarından ve kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmış olmalarından ötürü mesajlarımıza karşı çıktılar; bak işte bozguncuların sonu nasıl oldu!...
Qəsəs Suresi, 4. Ayet:
O ülkede Firavun kendini büyüklük duygusuna kaptırmış ve ülke halkını kastlara, sınıflara ayırmıştı. (Öyle ki,) onlardan bir kısmını iyice hor ve güçsüz görmek istiyor (ve bunun için de) erkek çocuklarını öldürüyor, (yalnız) kadınlarını sağ bırakıyordu: çünkü o, gerçekten de, (yeryüzünde) bozgunculuk çıkarmak isteyen kimselerdendi....
Qəsəs Suresi, 10. Ayet:
Musa'nın anasının gönlü çocuğundan başka şey düşünmez oldu. . . İman edenlerden olması için eğer güven duygusu vermeseydik, az kalsın onu açıklayacaktı....
Qəsəs Suresi, 17. Ayet:
(Musa) dedi ki: "Rabbim, varlığımdaki nimetlerine yemin ederim ki, (aidiyet duygusuna kapılarak) suçlulara asla arka çıkmayacağım. "...
Qəsəs Suresi, 78. Ayet:
(Karun, onlara:) "Bu (servet) bendeki bilgi sayesinde bana verildi!" diye karşılık verdi. Oysa, Allah'ın, ondan önceki kuşaklardan, ondan daha güçlü ve ondan daha fazla servet toplamış nicelerini (kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmaları yüzünden) yok ettiğini bilmiyor muydu (sanki)? Ama, şu var ki, suçluluğu kesinleşmiş olanlara (artık) günahlarından sual olunmaz!.....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmez misin, gemiler Allah'ın lütfu ile denizlerde nasıl yol alıyorlar ve böylece Allah kendi varlığının bazı işaretlerini önünüze nasıl koyuyor? Kuşkusuz bunda, sıkıntılara sonuna kadar göğüs geren ve (Allah'a karşı) derin bir şükran duygusu taşıyanlar için mesajlar vardır....
Səba Suresi, 13. Ayet:
o'nun için isteğine göre mabedler, heykeller, büyük tekneler kadar (geniş) havuzlar ve sağlamca tesbit edilmiş kazanlar yaptılar. (Ve dedik ki:) "Ey Davud kavmi, (Bana karşı) şükür (duygusu) içinde çalışın; ve (unutmayın ki) kullarım arasında (bile) hakkıyla şükredenler çok azdır!"...
Fatir Suresi, 22. Ayet:
Ruhundan ve bedeninden hayat fışkıran mü’minlerle, ölüler gibi duyarsız, duygusuz yaşayan kâfirler bir olmaz. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklara tebliği duyurur. Sen kabirdekiler gibi duygusuz olanlara bir şey duyuramazsın....
Saffat Suresi, 67. Ayet:
Bunun sonucu onlara, yapılarına işleyecek yakıcı su (benlik duygusu) vardır....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah, kelâmın en güzeli olan Kur’an’ı, (icaz, hikmet ve belâğatda) ayetleri birbirine benzer, mükerrer (kıssa ve öğütlerle dolu) bir kitab halinde indirdi. Öyle ki, Rablerinden (iç duygusu ile) korkanların derileri, ondan ürperir. Sonra derileri de, kalbleri de Allah’ın zikrine (dönerek rahmet ayetleriyle) yumuşar. İşte bu Kitab, Allah’ın (insanlar için gönderdiği) rehberidir. Allah onunla dilediğine hidayet verir. Kimi de Allah saptırırsa, artık ona hidayet edecek yoktur....
Mömin Suresi, 56. Ayet:
Allah'ın âyetleri hakkında, kendilerine hiçbir kesin delil gelmemişken çekişmeye girişenlerin gönüllerinde, ancak ulaşmalarına imkân olmayan bir büyüklenme duygusu var; artık Allah'a sığın, şüphe yok ki o, duyar, görür....
Mömin Suresi, 56. Ayet:
Allah'ın mesajlarını hiçbir delilleri olmadan sorgulayanlara gelince; onların içinde hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri küstahça bir kendini beğenmişlik (duygusun)dan başka bir şey yoktur, öyleyse sen Allah'a sığın çünkü her şeyi işiten, her şeyi gören yalnız O'dur!...
Casiyə Suresi, 17. Ayet:
Onlara hükmümüzden apaçık deliller (Sünnetullâh bilgileri) de verdik. . . (Onlar) kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık (benlik duygusu) yüzünden ayrılığa düştüler! Rabbin, ihtilafa düştükleri hususta kıyamet sürecinde aralarında hüküm verecektir....
Məhəmməd Suresi, 17. Ayet:
Ve doğru yolu bulanlara gelince: Onların başarısını arttırmaktadır ve onlara, korunma duygusu vermektedir....
Fəth Suresi, 4. Ayet:
İmanlarının kat kat artması için, iman edenlerin kalplerine sekine (sükûn, güven duygusu) inzâl eden "HÛ"dur! Semâlar ve arzın orduları Allâh içindir! Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir....
Fəth Suresi, 4. Ayet:
O, imanlarını bir kat daha artırsınlar diye mü’minlerin kalplerine güven duygusu indiren, akıllarındaki İslâmî düşünceyi pekiştirendir. Göklerin ve yerin orduları, askerî erkânı, Allah’ın emir komutasındadır. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Fəth Suresi, 4. Ayet:
Mü'minlerin kalplerine, imanlarına iman katıp arttırsınlar diye, 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Fəth Suresi, 4. Ayet:
İnançlıların kalplerine, inançlarına inanç katıp arttırsınlar diye 'güven duygusu ve huzur' indiren O'dur. Göklerin ve yerin orduları Tanrı'nındır. Tanrı bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Fəth Suresi, 15. Ayet:
Siz (Hayber’den) ganimetler almak için gideceğiniz vakit, o (Hudeybiye seferinden) geri kalanlar şöyle diyecekler: “-Bırakın bizi, arkanızdan gelelim.” Onlar, Allah’ın (kendi aleyhlerine olan) kelâmını, (Hudeybiye seferine katılmıyan Bedevî’leri, bundan böyle başka bir sefere çıkarma, emrini) değiştirmek istiyecekler. De ki: “- Siz, bizim arkamızdan asla gelmiyeceksiniz. Allah, bundan önce hakkınızda böyle buyurdu.” Onlar buna da şöyle diyecekler: “- Hayır bizi kıskanıyorsunuz.” Doğrusu onlar, p...
Fəth Suresi, 18. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
radiye allâhu
: Allah razı oldu
3.
an el mû'minîne
: mü'minlerden
4.
iz
: olduğu zaman
...
Fəth Suresi, 18. Ayet:
(18-19) Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Fəth Suresi, 18. Ayet:
Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir....
Fəth Suresi, 18. Ayet:
O ağacın altında sosyal ve siyasî sözleşmeye katılıp açıkça reylerini belirterek yenilerlerken, sana biat ederlerken, Allah şuurlu ve kâmil mü’minler adına elbette razı olmuştur. Kalplerinde, akıllarında olanı bilmiş, onlara güven duygusu indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ile mükâfatlandırmıştır....
Fəth Suresi, 18. Ayet:
Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken mü'minlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine 'güven duygusu ve huzur' indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevap (karşılık) olarak vermiştir....
Fəth Suresi, 18. Ayet:
Andolsun ki o ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir....
Fəth Suresi, 18. Ayet:
Andolsun, Tanrı, sana o ağacın altında biat ederlerken inançlılardan razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine 'güven duygusu ve huzur' indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevap (karşılık) olarak vermiştir....
Fəth Suresi, 18. Ayet:
Andolsun, Allah, sana o ağacın altında biat ederlerken mü'minlerden razı olmuştur, kalplerinde olanı bilmiş ve böylece üzerlerine 'güven duygusu ve huzur' indirmiştir ve onlara yakın bir fethi sevap (karşılığı) olarak vermiştir....
Fəth Suresi, 19. Ayet:
(18-19) Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Fəth Suresi, 26. Ayet:
1.
iz
: olunca
2.
ceale
(ceale fî)
: kıldı, yaptı
: (yerleştirdi)
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
keferû
Fəth Suresi, 26. Ayet:
Hani o inkâr edenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculuğu'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü'minlerin üzerine '(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları "takva sözü" üzerinde 'kararlılıkla ayakta tuttu." Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir....
Fəth Suresi, 26. Ayet:
Hani o küfredenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculuğu'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp kışkırttıkları zaman, hemen Tanrı, elçisinin ve inançlıların üzerine 'güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları 'takva sözü' üzerinde 'kararlılıkla ayakta tuttu'. Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Tanrı, her şeyi hakkıyla bilendir....
Fəth Suresi, 26. Ayet:
Hakikati inkara şartlanmış olanlar kalplerinde küstahça bir büyüklük duygusu -cahiliyye ürünü bir duygu- taşırken Allah (da) Elçisi'ne ve müminlere iç huzuru (nimetini) ihsan etmiş ve onlara Allah'a karşı sorumluluk duygusu aşılamıştır; çünkü onlar bu (ilahi armağana) en çok layık olanlardı ve onu pekala hak etmişlerdi. Ve Allah her şeyi tam bilendir....
Fəth Suresi, 26. Ayet:
Kâfirlerin kalplerine taassubu, Cahiliye taassup ve tarafgirliğini yerleştirdikleri o sırada, Allah da Resûlüne ve müminlerin gönüllerine huzur ve güven duygusu verdi. Onlara takva kelimesini gerekli kıldı. Zaten onlar bu söze pek layık ve ehil idiler. Allah her şeyi hakkiyle bilir....
Fəth Suresi, 26. Ayet:
Hani o küfretmekte olanlar, kendi kalpleri içinde, 'öfkeli soy koruyuculuğunu', (hamiyet), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp kışkırttıkları zaman, hemen Allah Rasulünün ve mü'minlerin üzerine '(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları «takva sözü» üzerinde kararlılıkla ayakta tuttu. Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir....
Hədid Suresi, 27. Ayet:
Sonra bunların peşinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik, ona İncil’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir....
Hədid Suresi, 27. Ayet:
Sonra onların izleri üzere elçilerimizi ardarda gönderdik. Arkalarından da Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona İncil'i verdik ve ona uyanların kalplerine bir şefkat ve merhamet duygusu yerleştirdik. Kendilerinin çıkardıkları ruhbanlığı ise biz kendilerine farz kılmamıştık. Bunu sırf Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için (çıkardılar) ama ona da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere ecirlerini verdik. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir....
Hədid Suresi, 27. Ayet:
Onların arkasından ardarda diğer peygamberlerimizi gönderdik, bu arada Meryemoğlu İsa'yı da gönderdik. O'na İncil'i verdik, bağlılarının kalplerine şefkat ve merhamet duygusu aşıladık. Biz onlara aşırı sofuluğu farz kılmış değildik. Bunu akılları sıra Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için kendileri uydurdular. Buna rağmen onun gereklerini yerine getirmediler. Biz onların inananlarına ödüllerini verdik, fakat çoğu yoldan çıkmış kimselerdir....
Müzzəmmil Suresi, 12. Ayet:
Muhakkak ki bizim yanımızda enkal (güçlü bağlar, zincirler) ve cahîm (cehennem, yakıcı ateş) vardır. Not: Ünlü Kur'ân yorumcusu İmam Razi, gelecek yaşamdaki azabın bu sembolizmini izah ederken şunları söyler: "Bu dört durum, kişinin hayattayken yaptıklarının ruhî sonuçları olarak görülebilir. "Ağır prangalar", ruhun önceki maddi ilgilerine ve bedenî zevklerine mahkûmiyetinin devam etmesinin bir sembolüdür. Bunların gerçekleşmesinin imkânsız hâle geldiği o gün, bu prangalar ve zincirler, yeniden ...
Şəms Suresi, 7. Ayet:
(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir....
Şəms Suresi, 8. Ayet:
(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir....
Şəms Suresi, 9. Ayet:
(7-9) Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir....
Saffat Suresi, 142. Ayet:
(Yunus) levmedici olduğu hâlde balık Onu yuttu (pişmanlık duygusuyla karışık bir hâlde, balık = dünya yaşamı onu yuttu);...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri de, “Şüphesiz onun hükümdarlığının alâmeti/göstergesi, size, güçlü varlıkların taşıdığı, içinde Rabbinizden kalbi teskin eden güven ve yatışma duygusu/moral, Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıklarından bir güçlü varlıkların taşıdığı, kalıntı bulunan o tabutun gelmesi olacaktır. Eğer iman etmiş kimseler iseniz, şüphesiz bunda sizin için kesinlikle bir alâmet/gösterge vardır” dedi. ...
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina eden kadın ve zina eden erkek, hemen her birini yüz kamçı ile kamçılayın, Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah dininde sizi, onlara acıma duygusu tutmasın! Ve mü’minlerden bir grup onların cezalandırılmasına tanık olsun. ...
Hucurat Suresi, 17. Ayet:
Onlar, İslâm'a girdikleri için senden minnet duymanı bekliyorlar. De ki: “İslâm'a girmeniz üzerine benden minnet beklemeyin. Tam tersi, eğer doğru kimseler iseniz, sizi imana erdirdiği için, siz Allah'a minnet duygusu besleyin.” ...
Fəth Suresi, 4. Ayet:
O, kendi imanları ile birlikte, imanca fazlalaşsınlar diye mü’minlerin kalplerine kalbi teskin eden güven ve yatışma duygusu/moral indirendir. Göklerin ve yerin orduları da yalnızca Allah'ındır. Ve Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır. ...
Fəth Suresi, 18. Ayet:
(18,19) Andolsun o ağacın altında sana bağlılık yemini ederlerken Allah, mü’minlerden razı olmuştur. İşte kalplerinde olanı bilmiş, onlara kalbi teskin eden, güven ve yatışma duygusu/ moral indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ve alacakları birçok ganimetler ile ödüllendirmiştir. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Fəth Suresi, 19. Ayet:
(18,19) Andolsun o ağacın altında sana bağlılık yemini ederlerken Allah, mü’minlerden razı olmuştur. İşte kalplerinde olanı bilmiş, onlara kalbi teskin eden, güven ve yatışma duygusu/ moral indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ve alacakları birçok ganimetler ile ödüllendirmiştir. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Fəth Suresi, 26. Ayet:
"Hani kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler, cahiliye kalıntısı gurur ve soy asabiyetini, tutuculuğu kendi kalplerinde alevlendirip kışkırttıkları zaman, hemen Allah, Elçisi'nin ve mü’minlerin üzerine kalbi teskin eden güven ve yatışma duygusunu/ morali indirmiş ve o mü’minlerin “takvâ/Allah'ın koruması altına girme” sözüne ilzam etmişti/sadık kalmalarını sağlamıştı. Zaten onlar, buna lâyık ve ehil idiler. Allah, her şeyi en iyi bilendir. "...
Rum Suresi, 52. Ayet:
Elbette sen, tebliğini ölüler gibi duygusuz olanlara duyuramazsın. İkballerine ve istikballerine sırt çevirip arkalarını dönüp giderlerken, hakkı duymak istemeyerek sağır kesilenlere de tebliğini duyuramazsın....
Tövbə Suresi, 77. Ayet:
Beləliklə Ona (Allahu Təalaya) vəd etdikləri şeyi Allaha qarşı yerinə yetirmədiklərinə və yalan danışdıqlarına görə (onların bu etdiklərinin) nəticəsində (Allah) onların qəlblərinə Onunla qarşılaşacaqları günə qədər nifaq
duyğusu
verdi....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Rəsulu ilə möminlər üzərinə öz qatından güvən
duyğusu
və hüzur endirdi. Bir də sizin görmədiyiniz ordular endirdi və inkar edənlərə əzab verdi. İnkarçıların cəzası budur....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Əgər siz ona (Peyğəmbərə) yardım etməsəniz, (bilirsiniz ki,) inkar edənlər onu iki nəfərdən biri olaraq (Məkkədən) çıxardıqları zaman ona məhz Allah yardım etmişdi. Onlar mağarada olduqları vaxt o, öz yoldaşına: “Məyus olma, çünki Allah bizimlədir”, – deyirdi. Allah da ona bir arxayınlıq
duyğusu
və hüzur endirmiş, sizin görmədiyiniz ordularla onu dəstəkləmiş, beləliklə, inkar edənlərin sözünü alçaltmışdı. Allahın sözü isə ən ucadır. Allah mütləq güc sahibidir, hökm və hikmət sahibidir....
Fəth Suresi, 18. Ayet:
Şübhəsiz, ağac altında sənə beyət etdikləri zaman Allah iman edənlərdən razı olmuşdur. Qəlblərində olanı bilmiş, onlara hüzur, güvən
duyğusu
vermiş və onlara yaxın bir fəth...
Hədid Suresi, 27. Ayet:
Sonra onların ardından ard-arda peyğəmbərlərimizi göndərdik. Onların ardından da Məryəm oğlu İsanı göndərdik, ona İncili verdik və ona tabe olanların qəlblərinə şəfqət və mərhəmət
duyğusu
yerləşdirdik. (Özlərindən) icad etdikləri rahibliyə gəlincə, biz onu onlara vacib buyurmamışdıq. Allahın razılığını qazanmaq üçün onu özləri icad etmişdilər. Lakin ona da lazımınca riayət etmədilər. Biz də onlardan iman edənlərə mükafatlarını verdik. Lakin onlardan bir çoxu da fasiq kimsələrdir....
Şəms Suresi, 8. Ayet:
ona günah
duyğusu
nu və təqvasını (günahdan çəkinmə qabiliyyətini) ilham edənə and olsun ki,...
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
Qadınlara, uşaqlara, yığın-yığın qızıl-gümüşə, cins atlara, mal-qaraya və əkin yerlərinə ehtiras
duyğusu
insanlar üçün bəzədilmişdir [yaxşı şeylər kimi qələmə verilmişdir]. Bu, dünya həyatının ləzzətidir. Allahın dərgahında isə daha yaxşı sığınacaq vardır....
Hucurat Suresi, 17. Ayet:
Onlar, İslamı qəbul etdiklərinə görə sənin minnətdar olmağını gözləyirlər. De ki: "İslamı qəbul etdiniz deyə, məndən minnətdarlıq gözləməyin. Əksinə, əgər doğruçu kəslərsinizsə, sizi imana vasil etdiyi üçün, siz Allaha minnətdarlıq
duyğusu
bəsləyin."...