Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
(Namazda) yüzlerinizi doğu ve batı yönüne döndürmeniz; birr (taat bu) değildir. Fakat birr, Allaha, âhiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere îman eden, malı (nı Allah) sevgisiyle (yahud: mala olan sevgisine rağmen) akrabaye, yetimlere, yoksullara, yol oğluna (Yolda kalmış müsâfırlere), dilenenlere ve köle ve esirler (i kurtârmıy) a veren, namazı (nı) dosdoğru kılan, zekâtı (nı) veren (kimselerin), ahidleşdikleri zaman sözlerini yerine getirenler (in), sıkıntıda ve hastalıkda ve muhaareb...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
İnnellezîne keferû ve mâtû ve hum kuffârun fe len yukbele min ehadihim mil’ul ardı zeh
eben
ve leviftedâ bih(bihî), ulâike lehum azâbun elîmun ve mâ lehum min nâsırîn(nâsırîne). ...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
ve mâtû
: ve öldüler
4.
ve hum
: ve onlar
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
(Ki bununla) Küfredenlerin önde gelenlerinden bir kısmını kessin (helak etsin) ya da 'umutları suya düşmüşler olarak' onları tepesi aşağı getirsin de geri dönüp gitsinler. (kal
eben
in nerede olduğu bulunacak)...
Ali-İmran Suresi, 169. Ayet:
Ve lâ tahs
eben
nellezîne kutilû fî sebîlillâhi emvâtâ(emvâten), bel ahyâun inde rabbihim yurzekûn(yurzekûne)....
Ali-İmran Suresi, 169. Ayet:
1.
ve lâ tahs
eben
ne
: ve sakın zannetmeyin
2.
ellezîne kutilû
: öldürülenler
3.
fî sebîli allâhi
: Allah'ın yolunda
4.
emvâten<...
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Ve lâ yahs
eben
nellezîne keferû ennemâ numlî lehum hayrun li enfusihim, innemâ numlî lehum li yezdâdû ismâ(ismen), ve lehum azâbun muhîn(muhînun)....
Ali-İmran Suresi, 180. Ayet:
Ve lâ yahs
eben
nellezîne yebhalûne bi mâ âtâhumullâhu min fadlıhî huve hayran lehum, bel huve şerrun lehum se yutavvekûne mâ bahilû bihî yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), ve lillâhi mîrâsus semâvâti vel ard(ardı), vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun)....
Ali-İmran Suresi, 188. Ayet:
Lâ tahs
eben
nellezîne yefrahûne bi mâ etev ve yuhıbbûne en yuhmedû bi mâ lem yef’alû fe lâ tahs
eben
nehum bi mefâzetin minel azâb(azâbi), ve lehum azâbun elîm(elîmun)....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar hep sizi gözetleyib duranlardır. Onun için eğer Allahdan size bir feth (-u zafer) olursa: «Biz de sizinle beraber değil miydik?» derler. Şayet kâfirlere bir (zafer) hisse (si) düşerse (o vakit da kâfirlere dönerek): «Biz size (yardım ederek) gal
eben
izi te'min etmedik mi? Size mü'minlerden (gelecek felâketi) önlemedik mi?» derler. Artık Allah, kıyaamet günü (onlarla sizin) aranızda hükmünü verecekdir. Allah, kâfirlere mü'minlerin aleyhinde (galebeye) asla bir yol (ve imkân) bahşetmez. ...
Ənam Suresi, 76. Ayet:
Fe lemmâ cenne aleyhil leylu reâ kevkebâ(kevk
eben
), kâle hâzâ rabbî, fe lemmâ efele kâle lâ uhıbbul âfilîn(âfilîne)....
Ənam Suresi, 76. Ayet:
1.
fe lemmâ
: olduğu zaman
2.
cenne
: örttü, bürüdü
3.
aleyhi el leylu
: gece onun üzerini
4.
raâ
: gördü
Ənfal Suresi, 59. Ayet:
Ve lâ yahs
eben
nellezîne keferû sebekû, innehum lâ yu'cizûn(yu'cizûne)....
Ənfal Suresi, 59. Ayet:
1.
ve lâ yahs
eben
ne
: ve sakın sanmasınlar, zannetmesinler
2.
ellezîne keferû
: inkâr eden kimseler
3.
sebekû
: geçip gittiler, kaçıp kurtuldular
4.
Yunus Suresi, 2. Ayet:
E kâne linnâsi ac
eben
en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubîn(mubînun)....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
1.
e
: mı
2.
kâne
: oldu
3.
li en nâsi
: insanlar için
4.
ac
eben
: acayip, garip
Yusif Suresi, 4. Ayet:
İz kâle yûsufu li ebîhi yâ ebeti innî re eytu ehade aşere kevk
eben
veş şemse vel kamere re eytuhum lî sâcidîn(sâcidîne)....
Yusif Suresi, 4. Ayet:
1.
iz kâle
: dediği zaman, demişti
2.
yûsufu
: Yusuf
3.
li ebî-hi
: babasına
4.
yâ ebeti
: ey baba, babacığım
...
Yusif Suresi, 47. Ayet:
Kâle tezreûne seb’a sinîne de’ebâ(de’
eben
), fe mâ hasadtum fe zerûhu fî sunbulihî illâ kalîlen mimmâ te’kulûn(te’kulûne)....
Yusif Suresi, 47. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
tezreûne
: ekin ekersiniz
3.
seb'a
: yedi (7)
4.
sinîne
: seneler
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Kâlû yâ eyyuhel azîzu inne lehû
eben
şeyhan kebîren fe huz ehadenâ mekâneh(mekânehu), innâ nerâke minel muhsinîn(muhsinîne)....
Yusif Suresi, 78. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ eyyuhâ el azîzu
: ey azîz
3.
inne
: muhakkak, gerçekten
4.
lehû
: onun var
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
Ve lâ tahs
eben
nallâhe gâfilen ammâ ya’meluz zâlimûn(zâlimûne), innemâ yuahhıruhum li yevmin teşhasu fîhil ebsâr(ebsâru). ...
İbrahim Suresi, 42. Ayet:
1.
ve lâ tahs
eben
ne allâhe
: ve Allah'ı sanma, zannetme
2.
gâfilen
: gâfil, bilmeyen
3.
ammâ (an mâ)
: şeyden
4.
ya'melu
İbrahim Suresi, 47. Ayet:
Fe lâ tahs
eben
nallâhe muhlife va’dihî rusuleh(rusulehu), innallâhe azîzun zuntikâm(zuntikâmin). ...
İbrahim Suresi, 47. Ayet:
1.
fe
: öyleyse
2.
lâ tahs
eben
ne allâhe
: Allah'ı sakın sanma, zannetme
3.
muhlife
: sözünde hilâf bulunan, vaadini yerine getirmeyen
4.
Nəhl Suresi, 66. Ayet:
Ve inne lekum fîl en’âmi le ibreh(ibreten), nuskîkum mimmâ fî butûnihî min beyni fersin ve demin l
eben
en hâlisen sâigan liş şâribîn(şâribîne). ...
Nəhl Suresi, 66. Ayet:
1.
ve inne
: ve muhakkak
2.
lekum
: sizin için vardır
3.
fî el en'âmi
: hayvanlarda
4.
le ibreten
: mutlaka, elbet...
İsra Suresi, 86. Ayet:
Ve lein şi’nâ le nezh
eben
ne billezî evhaynâ ileyke summe lâ tecidu leke bihî aleynâ vekîlâ(vekîlen)....
İsra Suresi, 86. Ayet:
1.
ve le in
: ve eğer
2.
şi'nâ
: dileseydik
3.
le nezh
eben
ne
: mutlaka gideririz
4.
bi ellezî
: onu
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
Ve mâ ezunnus sâate kâimeten ve le in rudidtu ilâ rabbî le ecidenne hayren minhâ munkalebâ(munkal
eben
). ...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
1.
ve mâ ezunnu
: ve zannetmiyorum
2.
es sâate
: o saat, kıyâmet saati
3.
kâimeten
: kaim olan
4.
ve le in rudidtu
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
Ev yusbiha mâuhâ gavren fe len testetîa lehu talebâ(tal
eben
)....
Kəhf Suresi, 41. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
yusbiha
: olur
3.
mâu-hâ
: onun suyu
4.
gavren
: çekilir, yerin içine çekilir
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
Fe lemmâ belega mecmea beynihimâ nesiyâ hûtehumâ fettehaze sebîlehu fîl bahri serebâ(ser
eben
). ...
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
belega
: erişti, ulaştı
3.
mecmea
: birleştiği yere, cem olduğu yere
4.
beyni-himâ
Kəhf Suresi, 63. Ayet:
Kâle eraeyte iz eveynâ ilas sahrati fe innî nesîtul hût(hûte), ve mâ ensânîhu illeş şeytânu en ezkureh(ezkurehu), vettehaze sebîlehu fîl bahri acebâ(ac
eben
)....
Kəhf Suresi, 63. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
e raeyte
: gördün mü
3.
iz eveynâ
: sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman
4.
ilas sahrati (ilâ es sahr...
Kəhf Suresi, 84. Ayet:
İnnâ mekkennâ lehu fîl ardı ve âteynâhu min kulli şey’in sebebâ(seb
eben
). ...
Kəhf Suresi, 84. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak biz
2.
mekkennâ
: sağlam yerleştirdik, kuvvetlendirdik, destekledik
3.
lehu
: ona, onu
4.
fî el ardı
Kəhf Suresi, 85. Ayet:
Fe etbea sebebâ(seb
eben
)....
Kəhf Suresi, 85. Ayet:
1.
fe etbea
: böylece tâbî oldu
2.
seb
eben
: sebep, vesile
...
Kəhf Suresi, 89. Ayet:
Summe etbea sebebâ(seb
eben
). ...
Kəhf Suresi, 89. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
etbea
: tâbî oldu
3.
seb
eben
: vesile, sebep
...
Kəhf Suresi, 92. Ayet:
Summe etbea sebebâ(seb
eben
). ...
Kəhf Suresi, 92. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
etbea
: tuttu
3.
seb
eben
: bir sebep
...
Taha Suresi, 4. Ayet:
Arzı (bedeni) ve yüce semâları (Esmâ mert
eben
den açığa çıkan şuur boyutlarını ve bilinç kademelerini) yaratandan, bölüm bölüm indirilmiştir....
Taha Suresi, 7. Ayet:
Sen düşündüğünü açığa vursan (veya gizlesen); (bil ki) kesinlikle O, Sırr'ı da (şuurundakini de) Ahfa'yı da (onu meydana getiren Esmâ mert
eben
i de) bilir!...
Ənbiya Suresi, 80. Ayet:
Biz ona sizin için, sizin muhaar
eben
izin şiddetinden korumak için giyecek (zırh) san'atını öğretdik. Şimdi siz (bundan dolayı) şükredenler misiniz? ...
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
Festecebnâ leh(lehu), ve vehebnâ lehu yahyâ ve aslahnâ lehu zevceh(zevcehu), innehum kânû yusâriûne fil hayrâti ve yed’ûnenâ regaben ve rehebâ(reh
eben
), ve kânû lenâ hâşiîn(hâşiîne)....
Ənbiya Suresi, 90. Ayet:
1.
festeceb-nâ (fe istecebnâ)
: ve bunun üzerine icabet ettik
2.
lehu ve veheb-nâ
: ve ona hibe ettik, bağışladık, armağan ettik
3.
lehu
: onun için, ona
4...
Nur Suresi, 57. Ayet:
Lâ tahs
eben
nellezîne keferû mu’cizîne fîl ard(ardı), ve me’vâhumun nâr(nâru), ve le bi’sel masîr(masîru)....
Nur Suresi, 57. Ayet:
1.
lâ tahs
eben
ne
: sakın zannetme
2.
ellezîne keferû
: inkâr edenleri
3.
mu'cizîne
: aciz bırakıcılar
4.
fî el ardı
Furqan Suresi, 54. Ayet:
Ve huvellezî halaka minel mâi beşeren fe cealehû nes
eben
ve sıhrâ(sıhran), ve kâne rabbuke kadîrâ(kadîren)....
Furqan Suresi, 54. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
ellezî
: o ki
3.
halaka
: yaratan
4.
min el mâi
: sudan
Əhzab Suresi, 4. Ayet:
Allah bir adamın göğsünde iki kalb yaratmamıştır. Kendilerinden “Zihar” yaptığınız= annelerinize benzettiğiniz, karılarınızı analarınız kılmamıştır. (Bir kimsenin karısını, annesinin bir uzvuna benzetmesine “Zihar” denir. Ancak benzetilen annenin uzvu, veya mahreminin uzvu, zihar yapan için bakılması haram olan bir uzuv olması şartdır. Meselâ bir kimsenin karısına: “- Sen bana, annemin arkası veya karnı gibisin” demesi zihar olur. İslâmdan önce, bu gibi sözler boşanmayı icab ettiriyordu. İslâmda...
Əhzab Suresi, 6. Ayet:
Peygamber, müminlere (her hususta) nefislerinden evlâdır. Peygamberin zevceleri, müminlerin anneleri hükmündedir. Nes
eben
yakın olanlar da, Allah’ın kitabında, birbirlerine (varis olmakta) diğer müminlerden, (din kardeşlerinden) ve muhacirlerden daha evlâdır. (Bu ayet-i kerime nazil olmadan önce birbirlerini kardeş edinen müminlerle hicrete çıkan müminler birbirlerine mirasçı oluyorlardı. Ayet-i kerimenin nüzulü ile bu muamele de son bulmuştur.) Ancak dostlarınıza bir vasiyyet yapabilirsiniz, bu...
Zuxruf Suresi, 41. Ayet:
Fe immâ nezh
eben
ne bike fe innâ minhum muntekımûn(muntekımûne)....
Zuxruf Suresi, 41. Ayet:
1.
fe immâ
: fakat, amma
2.
nezh
eben
ne
: seni mutlaka gideririz, gidereceğiz
3.
bi-ke
: seni
4.
fe
: o zaman
<...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri âsin(âsinin), ve enhârun min l
eben
in lem yetegayyer ta’muh(ta’muhu), ve enhârun min hamrin lezzetin liş şâribîn(şâribîne), ve enhârun min aselin musaffâ(musaffen), ve lehum fîhâ min kullis semerâti ve magfiretun min rabbihim, ke men huve hâlidun fîn nâri ve sukû mâen hamîmen fe kattaa em’âehum....
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
1.
meselu
: misâli, örneği, durumu
2.
el cenneti
: cennet
3.
elletî
: o ki
4.
vuide
: vaadedildi
Cin Suresi, 1. Ayet:
Kul ûhıye ileyye ennehustemea neferun minel cinni fe kâlû innâ semi’nâ kur’ânen acebâ(ac
eben
)....
Cin Suresi, 1. Ayet:
1.
kul
: o sübhandır, bütün noksanlıklardan münezzehtir
2.
ellezî
: vahyedildi
3.
esrâ bi
: bana
4.
enne-hu
: onun...
Cin Suresi, 12. Ayet:
Ve ennâ zanennâ en len nu’cizallâhe fîl ardı ve len nu’cizehu herebâ(her
eben
)....
Əbəsə Suresi, 28. Ayet:
Ve in
eben
ve kadbâ(kadben)....
Əbəsə Suresi, 28. Ayet:
1.
ve in
eben
: ve üzümler, bağlar
2.
ve kadben
: ve yoncalar
...
Saffat Suresi, 158. Ayet:
Ve cealû beynehu ve beynel cinneti nesebâ(nes
eben
), ve lekad alimetil cinnetu innehum le muhdarûn(muhdarûne). ...
Saffat Suresi, 158. Ayet:
1.
ve cealû
: ve kıldılar
2.
beyne-hu
: onun arasında
3.
ve beyne
: ve arasında
4.
el cinneti
: cinler
<...