Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda malınızı infak edin. Kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. İyilik yapın. Kuşkusuz, Allah, iyilik yapanları sever....
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
Hani Allah, onları sana uykunda az göstermişti. Eğer O, onları sana çok gösterseydi, tedirgin olup ne yapacağınız hususunda anlaşmazlığa düşerdiniz. Fakat Allah, sizi bu t
ehlike
den korudu. Zira O, göğüslerde olanları en iyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Şüphesiz ki (ey sânı yüce peygamber!) o küfre saplanıp kalanları (inkâr ve inadları yüzünden tuttukları yanlış yolun t
ehlike
li sonucundan) korkutsan da, korkutmasan da onlara göre birdir; inanmazlar, d)....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
(Evet, öyle) Dedik: Hepiniz oradan inin. Sonra size benden bir hidâyet (ci rehber) gelir de kim benim hidâyetimin izince giderse artık onlara hiçbir korku (ve t
ehlike
) yokdur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. ...
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphesiz ki Biz Seni bir müjdeci ve (sonucu felâket olacak yolun t
ehlike
sini) haber verip uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Cehennemliklerden artık Sen mes'ul değilsin....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Muhakkak ki, ölüm t
ehlike
siyle ve açlıkla, dünya malının, canın ve (alın teri) ürünlerinin kaybı ile sizi sınayacağız. Ama zorluklara karşı sabredenlere iyi haberler müjdele....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
1.
ve enfikû
: ve infâk edin, verin
2.
fî sebîli allâhi
: Allah'ın yolunda
3.
ve lâ tulkû
: ve atmayın
4.
bi eydî-kum
...
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Ve (mallarınızı) Allah yolunda infâk edin (başkalarına verin)! Ve de kendi elinizle (kendinizi) t
ehlike
ye atmayın! Ve ahsen olun! Muhakkak ki Allah, muhsinleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
(Mallarınızı) Allah yolunda harcayın. Kendi kendinizi t
ehlike
ye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Mallarınızı Allah yoluna sarfedin, kendinizi, ellerinizle t
ehlike
ye atmayın, iyilik edin. Şüphe yok ki Allah, iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. Her türlü hareketinizde dürüst davranın. Çünkü Allah dürüstleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Mallarınızı, servetlerinizi Allah yolunda, İslâm uğrunda karşılık beklemeden, gönüllü harcayın. Sadece kendinizi düşünerek, bu ortak çabaya maddî katkınızı esirgemek suretiyle kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarınıza, ilişkilerinize, görevlerinize, hayatınıza yansıtın, samimiyetle ibadet edin, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olun, işlerinizde mükemmellik, dürüstlük ve ba...
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda harcamada bulunun ve kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle t
ehlike
ye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda (cihad ve diğer hayırlar uğruna) mallarınızı harcayın ve elinizle, (cimrilik ve israf yaparak) kendinizi t
ehlike
ye atmayın; mücahidlere maddî ve manevî ihsan ve yardımda bulunun. Çünkü Allah, muhakkak iyilik ve ihsanda bulunanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda sarfedin, kendinizi kendi elinizle t
ehlike
ye atmayin, islerinizi iyi yapin. suphesiz Allah iyi is yapanlari sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda (mallarınızı belli bir ölçüye göre) harcayın; kendi elinizle (kendinizi) t
ehlike
ye atmayın ve (özellikle) iyilikte bulunun, (işlerinizi) iyi yararlı ölçü ve anlamda yapın ; çünkü Allah şüphesiz ki iyilikte bulunanları, iyi yararlı iş yapanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda sarf edin, kendinizi kendi elinizle t
ehlike
ye atmayın, işlerinizi iyi yapın. Şüphesiz Allah iyi iş yapanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda malınızı verin de ellerinizle t
ehlike
ye bırakmayın ve güzel hareket edin, çünkü Allah, güzel davrananları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda mal harcayın da kendinizi ellerinizle t
ehlike
ye bırakmayın ve güzel hareket edin. Çünkü Allah güzellik ve iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
(Mallarınızın bir bölümünü) Allah yolunda harcayın. Sakın kendinizi, kendi ellerinizle t
ehlike
ye atmayın. Hiç kuşkusuz Allah iyilik yapanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Tanrı yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle t
ehlike
ye atmayın. İyilik edin. Kuşkusuz Tanrı iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda mallarınızı harcayın. Kendinizi t
ehlike
ye atmayın. (Dâima da) iyilik edin. Allah muhakkak iyilik edenleri sever. ...
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Hem Allah yolunda sarf edin, (kendinizi) ellerinizle t
ehlike
ye atmayın ve iyilik edin! Şübhe yok ki Allah, iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda infak edin ve ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. İhsan edin, şüphesiz Allah ihsan edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Ve Allah yolunda infak ediniz. Ve kendi nefislerinizi t
ehlike
ye düşürmeyiniz. Ve ihsanda bulununuz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ muhsin olanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda infak edin. Kendi elinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. İyilik yapın, çünkü Allah iyilik yapanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda harcamada bulunun. Kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. İşlerinizi iyi yapın. Şüphesiz Allah, iyi iş yapanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda malınızı harcayın da, kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın ve hep güzel davranın. Çünkü Allah güzel hareket edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
(Mallarınızı) Allâh yolunda harcayın, kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın, iyilik edin, doğrusu Allâh iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle t
ehlike
ye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda malınızı harcayın da kendi elinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. Ve iyilik yapın, yaptığınızı güzel yapın. Çünkü Allah iyilik yapanları sever....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Allah yolunda harcama yapın/nimetleri paylaşın; kendi ellerinizle kendinizi t
ehlike
ye atmayın. Güzel düşünüp güzel işler yapın. Çünkü Allah, güzellik sergileyenleri sever....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah için farz ve sünnetleriyle tam yapın. Fakat, herhangi bir sebeple bunlardan alıkonursanız kurbandan (deve, sığır ve davardan) sizin için hangisi kolaysa o vâcib olur; ve kurban mahalli olan Mina’ya varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. İçinizden hasta veya başından eziyeti olup bundan ötürü traş olan kimseye üç gün oruç, ya altı fakire birer fitre sadaka, yahut bir kurban kesmekle fidye vermek vâcip olur. Hastalık ve yol t
ehlike
si gibi engellerden emin olduğunuz vak...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Bunlardan alıkonacak olursanız, kolayınıza gelen bir kurban kesin; kurban yerine ulaşıncaya kadar da başınızı tıraş etmeyin. Hasta olanlarınız veya başından rahatsız olanlarınız için ise, fidye olarak oruç, sadaka veya kurban gerekir. Hastalık ve düşman t
ehlike
sinden emin olduğunuzda, kim hacca kadar umre yapacak olursa, kolayına gelen bir kurban kessin. Bunu bulamayan, hacda üç gün, dönünce de yedi gün oruç tutar ki, bu da tam on gün eder. Bu, Mescid-i...
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Fakat eğer (hayatî bir t
ehlike
den) korkarsanız, o zaman yaya yürürken veya binekte iken (namazınızı kılın). Nihayet emin olduğunuz zaman, (Allah'ı nasıl zikredeceğinizi) siz bilmiyorken size öğrettiği şekilde, artık Allah'ı zikredin....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer (bir t
ehlike
den) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah’ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın)....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Sizi korkutacak t
ehlike
söz konusu ise yürürken veya bineğiniz üstünde de (salâtı ikame edebilirsiniz). . . Güvende olduğunuzda, bilmediklerinizi öğretenin öğretisince Allâh'ı zikredin (O'nun Esmâ'sının âlemlerde açığa çıkışını düşünün)....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Âdâbına riayet ederek, namazı eda edeceğiniz sırada, hayatî bir t
ehlike
den endişe ederseniz, yürürken veya binekli iken namazlarınızı kılın. Emniyete kavuştuğunuz zaman, güven içindeyken, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah’ı zikredin, namazlarınızı her zamanki gibi kılın, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer (düşman ve benzeri bir t
ehlike
den korkar da belirlenen şekilde huzurda duramazsanız) yaya ya da süvari olarak (namazı kılın). Korkuyu atıp güvene kavuştuğunuzda, size bilmediğiniz şeyleri öğrettiği gibi Allah'ı anın, namazı yine (belirlenen şekilde) kılmaya devam edin....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Fakat (muhaarebe, su baskını ve benzerleri gibi bir t
ehlike
den) korkar (ak hakkın dîvânına tam huşu' ve taatle durmak imkânını bulamaz) sanız o halde (namazı) yürüyerek, yahud süvari olarak (Kıbleye veya her hangi bir semte karşı) kılın (bırakmayın). (T
ehlike
den) emîn (ve salim) olduğunuz vakit ise yine Allahı, size bilmediğiniz şeyleri nasıl öğretdi ise, o vech ile, anın. ...
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Ama eğer t
ehlike
de iseniz, yürürken ve binek (üzerin)de (namazınızı ifa edin); tekrar güvenliğe kavuşunca Allah'ı anın, çünkü daha önce bilmediklerinizi size öğreten O'dur....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer bir t
ehlike
den korkarsanız, yaya yahut binekli olarak namaz kılın. Güvene kavuştuğunuz zaman bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi Allah’ı zikredin....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer (bir t
ehlike
den) korkarsanız, yaya, yahut binmiş olarak kılın; güvene kavuştuğunuz zaman, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allâh'ı anın....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
T
ehlike
de olduğunuz zaman, yaya veya binek üzerinde namaz kılarsınız. Tekrar güvenliğe çıktığınızda ise, size bilmediklerinizi öğreten Allah'ın öğrettiği şekilde Onu anın....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek t
ehlike
den) korunmanız başkadır. Allah, asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah’adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir t
ehlike
den sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminlerden ayrılıp kâfirleri dost edinmesin. Bunu her kim yaparsa artık Allah’dan ilişiği kesilmiş olur. Meğer ki, onlardan gelebilecek bir t
ehlike
den dolayı sakınmış bulunasınız. (Bu takdirde zararlarından korunmak için görünüşte dostluk yapabilirsiniz.) Allah size kendinden korkmanızı emrediyor. Nihayet dönüş Allah’adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah'ın (dostluğundan kopup O'nun) yanında hiçbir değeri kalmaz. Ancak onlardan (gelecek olan bir t
ehlike
ya da umum yararına bir kapının kapanmasından) korunmak için (dost görünerek) sakınmış olasınız. Allah sizi (asıl) kendisinden korkmanızla uyarır. Sonunda gidiş Allah'adır.....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir t
ehlike
den sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminleri bırakarak kafirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa artık Allah ile arasında hiçbir ilişki kalmaz. Yalnız, kafirlerin size yönelik t
ehlike
lerinden korunabilirsiniz. Allah sizi kendinden korkmaya çağırıyor. Dönüş Allah'adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, mü'minleri bırakıb da kâfirleri dostlar edinmesin. Kim bunu yaparsa (ona) Allahdan hiç bir şey (hiç bir yardım) yokdur. Meğer ki onlardan, gelebilecek bir t
ehlike
den dolayı, sakınmış olasınız. Allah size (asıl) kendisinden korkmanızı emrediyor. Nihayet gidiş de ancak Allahadır. ...
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü’minler, mü’minleri bırakıp da kâfirleri dostlar edinmesin! O hâlde kim böyle yaparsa, artık (o kişi,) Allah’dan (dostluk olarak göreceği) bir şey içinde değildir; ancak (dost görünerek) onlardan (gelebilecek) bir t
ehlike
den sakınmanız müstesnâ! Bununla berâber Allah, sizi kendisin(e karşı gelmek)den sakındırır! Dönüş ise ancak Allah’adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile bir dostluğu kalmaz. Meğer ki onlardan gelecek herhangi bir t
ehlike
den sakınmış olasınız. Allah size kendisinden korkmanızı emrediyor. Dönüş Allah'adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminleri bırakıp kafirleri veli / dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah’tan hiç bir şey beklemesin. Ancak, onlardan (gelebilecek bir t
ehlike
den korkarsanız) korunma gayesiyle, sakınmanız hariçtir. Allah, asıl kendisinden korkmanız için sizi uyarıyor. Dönüş Allah’adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminleri bırakıp, kâfirleri velî edinmesinler! Kim böyle yaparsa, Allah ile ilişiğini kesmiş olur. Ancak onlar tarafından gelebilecek bir t
ehlike
olursa başka! Allah sizi, Kendisine isyan etmekten sakındırır. Dönüş yalnız Allah’adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü'minler, inananları bırakıp, kâfirleri dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allâh ile bir dostluğu kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek t
ehlike
den) korunmanız başka. (Şerlerinden korunmak için dost gözükebilirsiniz). Allâh sizi kendisin(in emirlerine karşı gelmek)den sakındırır. (Sakın hükümlerine aykırı davranarak, düşmanlarını dost tutarak O'nun gazabına uğramayın. Çünkü) dönüş Allah'adır....
Ali-İmran Suresi, 121. Ayet:
Ve iz gadavte min
ehlike
tubevviul mu’minîne makâide lil kıtâl(kıtâli), vallâhu semîun alîm(alîmun). ...
Nisa Suresi, 71. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! İster küçük guruplar halinde ister toplu halde, savaşa giderken t
ehlike
lere karşı hazırlıklı olun....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güvenlik ve t
ehlike
yle ilgili bir söylenti ulaşsa onu yayarlar. Durumu elçiye ve aralarındaki yetkililere iletselerdi uzmanları onu değerlendirirdi. Size ALLAH'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı pek azınız hariç şeytana uyacaktınız....
Nisa Suresi, 84. Ayet:
O halde, Allah yolunda, İslâm uğrunda savaş. Sen sadece kendinden sorumlusun. Hesap edilmeyen t
ehlike
leri önlemek, sıkıntıları kolaylaştırmak için mü’minleri de savaşa, savaşa hazırlıklı olmaya tekrar tekrar teşvik et. Umulur ki, Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin güçlerini kırar. Güçlü olan Allah’tır. En şiddetli cezalandıracak olan da O’dur....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
(T
ehlike
li bir anda) sen onların arasında bulunup kendilerine namaz kıldırdığında içlerinden bir grup seninle birlikte namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secde ettiklerinde arkanıza geçsinler ve henüz namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte namaz kılsınlar. Bu arada tedbirlerini alsın ve silahlarını da yanlarında bulundursunlar. Kâfirler sizin silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gafil olmanızı ve birden üzerinize baskın yapmak isterler. Yağmurdan dolayı sıkınt...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
O halde sen müminler arasında iken onlara namazda imamlık yapacaksan, (yalnızca) bir bölümünün, silahlarını kuşanmış olarak seninle namaza durmalarına izin ver. Onlar namazlarını bitirdikten sonra, namazlarını eda etmemiş olan diğer gurubun her türlü t
ehlike
ye karşı hazır vaziyette ve silahlarını kuşanmış olarak gelip seninle namaza durmaları sırasında size koruyuculuk yapsınlar; (çünkü) hakikati inkara şartlanmış olanlar sizin silahlarınızı ve teçhizatınızı unutup bırakmanızı isterler ki ani bi...
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı bitirdikten sonra ayaktayken, otururken ve yere uzanmışken Allah'ın adını anınız. T
ehlike
yi savuşturup güvene kavuştuğunuzda namazı tam olarak kılınız. Zira namaz müminlere, vakitleri belirli bir farzdır....
Nisa Suresi, 103. Ayet:
Namazı kıldıktan sonra da Allah'ı hem ayaktayken, hem otururken, hem de yatarken anmaya devam edin. T
ehlike
den emin olduğunuzda namazı tam olarak kılarsınız. Çünkü namaz mü'minlere belirli vakitlerde kılınmak üzere farz olarak yazılmıştır....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözetleyip duruyorlar. Size Allah'tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek t
ehlike
leri) önlemedik mi?" derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözetleyip duruyorlar. Size Tanrı'dan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: "Sizinle birlikte değil miydik?" derler. Ama kafirlere bir pay düşerse: "Size üstünlük sağlamadık mı, inançlılardan size (gelecek t
ehlike
leri) önlemedik mi?" derler. Tanrı, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Tanrı, kafirlere inançlıların aleyhinde kesinlikle yol vermez....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Onlar sizi gözetleyip durmaktalar. Size Allah'tan bir fetih (zafer ve ganimet) gelirse: «Sizinle birlikte değil miydik?» derler. Ama kâfirlere bir pay düşerse: «Size üstünlük sağlamadık mı, mü'minlerden size (gelecek t
ehlike
leri) önlemedik mi?» derler. Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir. Allah, kâfirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez.....
Nisa Suresi, 165. Ayet:
Peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı (itiraz yollu) bir delilleri olmasın diye peygamberleri rahmet müjdecileri, azâb t
ehlike
sine karşı uyarıcılar (olarak gönderdik). Allah çok üstündür, çok güçlüdür; yegâne hikmet sahibidir....
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti ve Allah'tan başkasının adına boğazlanan (kesilen), boğularak, vurularak, yüksek bir yerden yuvarlanarak veya boynuzlanarak ölen ve de yırtıcı hayvan tarafından parçalanıp yenen hayvan (ölmeden kesilmesi hariç) ve putlar adına boğazlanan hayvanlar ve fal okları ile kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bunlar fısktır. Bugün kâfirler sizi dîninizden döndüremedikleri için yeise kapıldılar. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dîninizi kemâle erdirdim...
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice O’na ‘Eğer bizi bundan kurtarırsa, elbette şükredenlerden olacağız’ diye dua ederken, sizi karanın ve denizin karanlıklarından (t
ehlike
lerinden) kim kurtarır?”...
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (t
ehlike
lerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak "Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız" diye dua edersiniz....
Ənam Suresi, 63. Ayet:
(Ey Rasûlüm Mekke’lilere) de ki: “- Karada ve denizde olan karanlıklardan (t
ehlike
lerden) sizi kim kurtarır? O halde iken, gizli ve aşikâr Allah’a şöyle dua edersiniz; “- Andolsun, eğer bizi bu tehkileden kurtarırsan, muhakkak şükredenlerden olacağız.”...
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: Karanın ve denizin karanlıklarından (t
ehlike
lerinden) sizi kim kurtarır ki? (O zaman) O'na gizli gizli yalvararak «Eğer bizi bundan kurtarırsan andolsun şükredenlerden olacağız» diye dua edersiniz....
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: «Bizi bu t
ehlike
den kurtarırsa elbette şükredenlerden olacağız» diye gizli ve aşikâr O'na yalvarıp dururken, karanın ve denizin karanlıklarından sizi kim kurtarır?...
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: 'Karanın ve denizin karanlıklarından (t
ehlike
lerinden) sizi kim kurtarır?'(O zaman, sıkıntıdan kıvranarak) açıkça ve gizlice O’na duâ edersiniz: 'Yemîn olsun ki, eğer (Allah) bizi bundan kurtarırsa, mutlaka (kendimizi düzelterek) şükredenlerden olacağız'(dersiniz)....
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: "Siz, boynunuzu bükerek ve içinizden, 'Eğer O bizi bu (sıkıntı)dan kurtarırsa kesinlikle şükredenlerden olacağız! diye Allaha yalvardığınızda karanın ve denizin kapkara t
ehlike
lerinden sizi koruyacak olan kimdir?"...
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: "Siz yalvara yakara, ağlaya sızlaya ve gizlice dualar ederek şöyle dediğiniz demler sizi karanın ve denizin karanlıklarından, t
ehlike
lerinden kim kurtarır?""Eğer bizi bundan kurtarırsa, ahdimiz olsun, kesinlikle şükredenlerden olacağız."...
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: Karanın ve denizin t
ehlike
lerinden sizi kurtaran kimdir? Siz yalvarır, yakarır, gizlice Ona dua eder ve 'Bizi bundan kurtarırsan şükredenlerden olacağız' dersiniz....
Ənam Suresi, 64. Ayet:
De ki: “-Allah, sizi o t
ehlike
lerden ve bütün kederlerden kurtarır. Sonra yine siz, O’na eş koşarsınız.”...
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak; sen Kur’an ile, kişinin, kendi kazancı yüzünden, Allah’tan başka bir dost ve şefaatçinin bulunmadığı ahirette t
ehlike
ye düşmemesi için öğüt ver. Zira o kişi, bütün varlığını fidye olarak verse bile, kendisinden alınıp kabul edilmez. İşte bunlar, kendi kazandıkları yüzünden t
ehlike
ye girmiş kimselerdir. Kafir olmaları dolayısıyla onlar için kaynar bir içecek ve acı bir azap vardır....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
Sizi başınıza gelebilecek t
ehlike
ler hakkında uyarmak için sizden birine Rabbiniz tarafından bir tebliğ gelmesine hayret mi ediyorsunuz?Hatırlayın ki, O sizi Nuh kavminden sonra onların yerine geçirdi ve sizi bedenen güçlü kuvvetli, gösterişli kıldı. O halde Allah’ın nimetlerini unutmayıp zikredin ki felah bulasınız."...
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Hiç düşünmediler mi, vatandaşları (Hz. Muhammed'de) cinnet eseri yoktur. O ancak açık-seçik (ilerideki t
ehlike
li uçurumu haber veren) bir uyarıcıdır....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Bunlar hiç düşünmediler mi ki, kendilerine söz söyleyen zatta cinnetten bir eser yoktur. O, ancak ilerideki t
ehlike
yi açık bir şekilde haber veren bir uyarıcıdır....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Onlar düşünmediler mi ki kendilerinin saahibinde delilik den hiç bir (eser) yokdur. O, ilerideki t
ehlike
yi apaçık haber verenden başka (bir zât) değildir. ...
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Bunlar hiç düşünmediler mi ki kendilerine tebliğde bulunan arkadaşları Muhammed’de delilikten hiçbir eser yoktur. O sadece ilerideki t
ehlike
lerden kurtarmak için görevli bir uyarıcıdır....
Əraf Suresi, 188. Ayet:
De ki: “- Ben Allah’ın dilediğinden başka, kendi kendime ne bir menfaatı kazanmağa, ne de bir zararı defetmeğe sahip değilim. Eğer ben gaybi bilseydim, (zarar ve t
ehlike
lerden sakınıp) elbet daha çok hayır yapardım ve bana hiç bir fenalık dokunmazdı, (hiç yenilmez ve bir ihtiyaç içinde kalmazdım.) Ben ancak kâfirleri cehennemle korkutucu ve imân edecekleri cennetle müjdeleyici bir Peygamberim.”...
Əraf Suresi, 188. Ayet:
De ki: Ben —Allah'ın dilediği dışında— kendi kendime bir yarar ya da bir zarar vermeye sahip değilim. Eğer gaybı bilmiş olsaydım, iyilik yapmayı daha da çoğaltırdım ve bana kötülük de dokunmazdı. Ama ben ancak imân eden bir milleti (t
ehlike
ye karşı), uyaran, (onları sonsuz bir saadet ile) müjdeleyen bir peygamberim....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
İz entum bil udvetid dunyâ ve hum bil udvetil kusvâ ver rekbu esfele minkum, ve lev tevâadtum lehteleftum fîl mîâdi ve lâkin li yakdiyallâhu emren kâne mef'ûlen li y
ehlike
men heleke an beyyinetin ve yahyâ men hayye an beyyineh (beyyinetin), ve innallâhe le semîun alîm(alîmun)....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
1.
iz
: olduğu zaman
2.
entum
: siz
3.
bil udvetid dunyâ
(bi el udveti ed dunyâ)
(udve)
(dünya)
: vadinin yakın kenarında
: (vadinin kenarı, kıyısı)
: (edna (yakın) kelimesinin mue...
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
Hani Allah onları sana rüyanda az gösteriyordu. Eğer onları kalabalık gösterseydi moraliniz bozulur, bu konuda aranızda tartışmaya düşerdiniz. Fakat Allah, sizi bu t
ehlike
den korudu. Hiç şüphesiz O, kalplerin özünü bilir....
Ənfal Suresi, 65. Ayet:
Ey Peygamber, hesap edilmeyen t
ehlike
leri önlemek, sıkıntıları kolaylaştırmak için mü’minleri savaşa, savaşa hazırlıklı olmaya tekrar tekrar teşvik et. Sizden sabırlı, eğitimli, kararlı, cesur yirmi kişilik özel bir birlik oluşursa, iki yüz kâfire galip gelirler; sizden yüz kişilik özel bir birlik oluşursa, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar ile küfre saplananlardan bin kişiye gâlip gelirler. Bu, o...
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Ortada umulmadık türden bir kazanç ve kolay bir sefer (umudu) olsaydı, (ey Peygamber) kuşkusuz, arkadan gelirlerdi; fakat çıkılacak yol onlara çok uzun geldi. (Bu yetmiyormuş gibi), bir de (ey inananlar, sizin dönüşünüzden sonra) o (sefere katılmayan) kimseler, Allaha yemin edip (bu yalan yeminle) kendilerini t
ehlike
ye sokarak: "Gücümüz olsaydı, mutlaka sizinle beraber çıkardık" diyecekler: Oysa Allah, onların düpedüz yalan söylediklerini elbette biliyor....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İnsanları (tuttukları yolun t
ehlike
sine karşı) uyar; imân edenleri Rablarının yanında kendilerine ayrılan KADEM-I SIDK (Güzel sevap, şalin amel, ebedî saadet, yüksek makam) ile müjdele, diye içlerinden bir adama vahyetmemiz (Mekkeli'ler için) şaşılacak şey mi ki, o kâfirler, «bu ancak açık bir büyücüdür» dediler....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
"HÛ" ki sizi karada ve denizde seyrettirmekte. . . Hatta siz gemideyken; gemiler, içindekileri sakin bir rüzgâr ile akıp götürdükleri sırada bundan mutlularken; onlara fırtına gelip çatar, dalgalar her taraftan onları vurur! Onlar da dalgalarla kuşatıldıklarını ve büyük t
ehlike
de olduklarını düşündüklerinde, tüm oluşumun Allâh'ın kudret elinde olduğuna inanmış olarak dua ederler: "Andolsun ki eğer bizi şundan kurtarırsan, kesinlikle şükredenlerden olacağız. "...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde yuruten Allah'tir. Bulundugunuz gemi, icindekileri guzel bir ruzgarla gotururken yolcular neselenirler; bir firtina cikipda onlari her taraftan dalgalarin sardigi ve cepecevre kusatildiklarini sandiklari anda ise Allah'in dinine sarÙlarak, «Bizi bu t
ehlike
den kurtarÙrsan and olsun ki sukredenlerden oluruz» diye O'na yalvarÙrlar....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde yürüten Allah'tır. Bulunduğunuz gemi, içindekileri güzel bir rüzgarla götürürken yolcular neşelenirler; bir fırtına çıkıp da onları her taraftan dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları anda ise Allah'ın dinine sarılarak, 'Bizi bu t
ehlike
den kurtarırsan and olsun ki şükredenlerden oluruz' diye O'na yalvarırlar....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada yürüten ve denizde yüzdüren Allah'tır. Bir gemide olduğunuzu, hoş bir meltemin yolcuları götürdüğünü ve herkesin bunun hazzını yaşadığını düşününüz. Tam o sırada geminin bir kasırga ile karşılaştığını yolcuların her taraftan dalgalarla sarıldıklarını ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları zaman, sırf Allah'ın dinine inanan samimi bir bağlılıkla O'na şöyle yalvarırlar; «Eğer bizi bu t
ehlike
den kurtarırsan kesinlikle şükredenlerden olacağız.»...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Gemide bulunduğunuzda geminin onları hoş bir rüzgarla götürdüğünde ve onunla sevindiklerinde; birden şiddetli bir kasırga gelip onları her taraftan dalgaların sardığı ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları anda, Allah'ın dinine sarılarak: Bizi bu t
ehlike
den kurtarırsan; andolsun ki, şükredenlerden oluruz, diye O'na yalvarırlar....
Hud Suresi, 46. Ayet:
Kâle yâ nûhu innehu leyse min ehlik(
ehlike
), innehu amelun gayru salih(salihin), fe lâ tes'elni mâ leyse leke bihî ilm(ilmun), innî eızuke en tekûne minel câhilîn(câhilîne)....
Hud Suresi, 81. Ayet:
Kâlû ya lûtu innâ rusulu rabbike len yasilû ileyke fe esri bi
ehlike
bi kıt'ın minel leyli ve lâ yeltefit minkum ehadun illemreetek(illemreeteke), innehu musîbuhâ mâ esâbehum, inne mev’ıdehumus subh(subhu), e leyses subhu bi karîb(karîbin). ...
Yusif Suresi, 25. Ayet:
Vestebekâl bâbe ve kaddet kamîsahu min duburin ve elfeyâ seyyidehâ ledel bâb(bâbi), kâlet mâ cezâu men erâde bi
ehlike
sûen illâ en yuscene ev azâbun elîm(elîmun)....
Yusif Suresi, 81. Ayet:
(Size gelince) siz babanıza dönüp gidin ve ona "Ey babamız!" deyin, "Oğlun hırsızlık yaptı; fakat biz bildiğimizden, gördüğümüzden başkasına şahit değiliz; ve (sana söz vermiş olsak da onu) bizim göremeyeceğimiz (gizli) (t
ehlike
lere) karşı da koruyamazdık....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanlara o azabın kendilerine geleceği günün, t
ehlike
sini anlat ki (o gün) o zaalimler: «Ey Rabbimiz, bizi yakın bir müddete kadar gecikdir de Senin da'vetine icabet edelim, peygamberlere tâbi olalım» diyecek (ler) dir. Halbuki daha evvel siz (dünyâda) kendinize «hiç bir zeval yokdur» diye yemîn etmediniz miydi? ...
İbrahim Suresi, 52. Ayet:
İşte bu (Kur'an) — onunla t
ehlike
lerden haberdâr edilsinler, Onun (Allahın) ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler, akl-ı selîm saahibleri iyice düşünüb öğüd alsınlar diye — (bütün) insanlara bir tebliğdir. ...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
Fe esri bi
ehlike
bi kıt’ın minel leyli vettebı’ edbârehum ve lâ yeltefit minkum ehadun vamdû haysu tu’merûn(tu’merûne)....
Nəhl Suresi, 81. Ayet:
Allah yine sizin için yarattığı şeylerden gölgeler, dağlardan sığınaklar ve sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve t
ehlike
den koruyacak zırhlar vermiştir. Kendisine teslimiyet arzedesiniz diye, üzerinizdeki nimetini işte böyle tamamlar....
İsra Suresi, 32. Ayet:
Zinaya yaklaşmayın, zina ile sonuçlanacak ilişkilerden uzak durun. Zira zina büyük günah, yüz kızartıcı, gayri meşrû bir ilişkidir. Soysuzluğa, t
ehlike
li hastalıklara, korunması gereken değerlere tecavüze, cehenneme götüren kötü bir yoldur....
İsra Suresi, 40. Ayet:
Rabbiniz, oğulları size seçti de kendisine meleklerden kadınlar mı edindi? Gerçekten siz büyük (çok t
ehlike
li) bir söz söylüyorsunuz!...
İsra Suresi, 67. Ayet:
1.
ve izâ messe-kum
: ve size dokunduğu zaman
2.
ed durru
: bir zarar, bir sıkıntı, bir t
ehlike
3.
fî el bahri
: denizde
4.
dal...
İsra Suresi, 67. Ayet:
Ve size, denizde bir darlık (t
ehlike
) dokunduğu zaman, sadece o hariç, dua ettikleriniz sapıp gider. Fakat sizi, karaya çıkarınca (kurtarınca) yüz çevirirsiniz. Ve insan çok nankördür....
İsra Suresi, 67. Ayet:
Size denizde bir sıkıntı (t
ehlike
) dokunduğu zaman, O'nun dışında taptıklarınız kaybolur gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür....
İsra Suresi, 67. Ayet:
Denizde başınıza bir felaket geldiği zaman, Allah'tan başka yalvardığınız bütün putlar kaybolur. Allah sizi t
ehlike
den kurtarıp karaya çıkarınca da yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür....
İsra Suresi, 67. Ayet:
Size denizde bir sıkıntı (t
ehlike
) dokunduğu zaman, O'nun dışında taptıklarınız kaybolur gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan (pek) kafirdir....
İsra Suresi, 67. Ayet:
Denizde bir t
ehlike
yle karşılaştığınız zaman, O'ndan başka bütün o yalvarıp yakardığınız şeyler sizi yüzüstü bırakır; ama ne zamanki sizi sağ salim karaya çıkarır, hemen yüz çevirip (unutuverirsiniz O'nu); çünkü, insanoğlu gerçekten çok nankördür!...
İsra Suresi, 67. Ayet:
Denizde başınıza bir musibet (boğulma t
ehlike
si) geldiği zaman, Allah'tan başka bütün yalvardıklarınız kaybolur gider. Fakat O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca, yine yüz çevirirsiniz. Gerçekten insan çok nankördür....
İsra Suresi, 67. Ayet:
Size denizde bir sıkıntı (t
ehlike
) dokunduğu zaman, O'nun dışında taptıklarınız kaybolur gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür....
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
Yine o günü (düşünün ki, Allah, kâfirlere): Benim ortaklarım olduklarını ileri sürdüğünüz şeyleri çağırın! buyurur. Çağırmışlardır onları; fakat kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların arasına t
ehlike
li bir uçurum koyduk....
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
Yine o günü (düşünün ki, Allah, kâfirlere): Benim ortaklarım olduklarını ileri sürdüğünüz şeyleri çağırın! buyurur. Çağırmışlardır onları; fakat kendilerine cevap vermemişlerdir. Biz onların arasına t
ehlike
li bir uçurum koyduk....
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
Yine o gün ki (Allah, kâfirlere): 'Benim ortaklarım zannettiklerinizi çağırın!' der. İşte onları çağırmışlar, fakat kendilerine icâbet etmemişlerdir ve (biz) onların arasına t
ehlike
li bir uçurum koymuşuzdur....
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
O gün (Allâh, kâfirlere) der ki: "Benim ortaklarım zannettiğiniz şeyleri çağırın (da sizi azâbımdan kurtarsınlar)! İşte çağırdılar ama (çağırdıkları), kendilerine cevap vermediler. Ve biz onların aralarına t
ehlike
li bir uçurum koyduk....
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
Bir gün Allah şöyle diyecektir: "O bir şey zannettiğiniz ortaklarımı çağırın!" Hemen çağırdılar ama onlar kendilerine cevap vermedi. Biz onların aralarına t
ehlike
li bir uçurum/yıkıcı bir düşmanlık koyduk....
Kəhf Suresi, 56. Ayet:
Halbuki Biz resulleri azap getirmeleri için değil, sadece iman edenleri Allah’ın rahmetiyle müjdelemeleri, inkâr edenleri ise bekleyen t
ehlike
leri haber verip uyarmaları için göndeririz. Kâfirler ise hakkı batılla ortadan kaldırmak için mücadele verirler. Onlar bütün âyetlerimizi, bütün uyarmalarımızı hep alay konusu yaparlar....
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Bunun üzerine birlikte yürüdüler. Nihayet bir gemiye bindiklerinde, Hızır su seviyesine yakın bir yerden gemide delik açtı. Mûsâ: 'Gemiyi, yolcularını boğmak için mi deldin? Çok kötü, t
ehlike
li bir şey yaptın.' dedi....
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Bunun üzerine ikisi gittiler; nihâyet gemiye bindikleri zaman, (Hızır) onu (o gemiyi t
ehlike
li olmayacak yerinden) deldi. (Mûsâ:) 'Onu, içinde bulunanları boğmak içinmi deldin? Gerçekten müdhiş bir şey yaptın!' dedi....
Kəhf Suresi, 71. Ayet:
Bunun üzerine yürüdüler. Nihâyet gemiye bindikleri zaman gemiyi deliverdi. (Mûsâ): "Halkını boğmak için mi gemiyi deldin? Gerçekten sen çok t
ehlike
li bir iş yaptın!" dedi....
Ənbiya Suresi, 39. Ayet:
1.
lev
: eğer, ise
2.
ya'lemu ellezîne
: o kimseler bilselerdi
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
hîne
: (belli bir) zam...
Ənbiya Suresi, 42. Ayet:
De ki: "Geceleyin veya gündüzün gelecek t
ehlike
lere karşı o Rahman’dan başka sizi kim koruyabilir?" Ama bunu bilip Kendisine yönelecekleri yerde, onlar Rab’lerini anmaktan yüz çevirmekteler....
Ənbiya Suresi, 45. Ayet:
De ki: «Ben ancak vahy ile sizin başınıza gelecek t
ehlike
leri haber veriyorum». (Fakat) sağırlar inzâr (ve tehdîd) edilecekleri zaman duymazlar. ...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
(Allâh'ın Resulü) Dedi: "Rabbim (aramızda) hak ile hükmet, Rabbimiz çok merhamet edendir. Sizin nitelendirdiğinize (iftirâlarınıza) karşı O'nun yardımına sığınılır (O, bizi her t
ehlike
den korur)!"...
Həcc Suresi, 49. Ayet:
De ki: «Ey insanlar, ben size ancak (gelecek) t
ehlike
leri apaçık anlatanım». ...
Nur Suresi, 40. Ayet:
Yahut inkâr edenlerin, küfre saplananların amelleri engin, derin dalgalı bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir. Peş peşe kopan dalgalar, dalgaların üstündeki kara bulutlar, t
ehlike
yi daha da artırır. Her taraf üst üste teşekkül eden zifiri karanlıklarla kaplıdır. İnsan elini öne doğru uzatsa, neredeyse elini göremez. Bir kimseye Allah nur vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur....
Furqan Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Feyiz ve bereket, azamet ve kudret sahibi ne yücedir ki (hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, helâli haramdan ayıran) Furkan'ı, milletleri (tuttukları yolun t
ehlike
sine karşı) uyarıcı olsun diye kulu (Muhammed'e) indirmiştir. O yüce kudret ki, göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O, çocuk edinmemiştir; mülkünde hiçbir ortağı yoktur; her şeyi yaratıp düzene koymuş, belli ölçülere göre takdîr etmiştir....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Feyiz ve bereket, azamet ve kudret sahibi ne yücedir ki (hakkı bâtıldan, doğruyu eğriden, helâli haramdan ayıran) Furkan'ı, milletleri (tuttukları yolun t
ehlike
sine karşı) uyarıcı olsun diye kulu (Muhammed'e) indirmiştir. O yüce kudret ki, göklerin ve yerin mülkü O'nundur. O, çocuk edinmemiştir; mülkünde hiçbir ortağı yoktur; her şeyi yaratıp düzene koymuş, belli ölçülere göre takdîr etmiştir....
Şüəra Suresi, 56. Ayet:
çünkü (görüyorlar ki) biz birlik bütünlük içindeyiz ve her türlü tehdit ve t
ehlike
ye karşı hazırlıklıyız;...
Şüəra Suresi, 115. Ayet:
Ben ancak açık-seçik (şekilde, gelecek olan t
ehlike
yi haber veren ve işlenilen kötülüklere karşı elîm bir azâbın hazırlandığını duyuran) bir uyarıcıyım....
Şüəra Suresi, 115. Ayet:
«Ben (gelecek t
ehlike
lerle) apaçık korkutandan başka (bir kimse) de değilim». ...
Nəml Suresi, 49. Ayet:
Kâlû tekâsemû billâhi le nubeyyitennehu ve ehlehu summe le nekûlenne li veliyyihî mâ şehidnâ m
ehlike
ehlihî ve innâ le sâdikûn(sâdikûne)....
Nəml Suresi, 49. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
tekâsemû
: (karşılıklı) kasem ediyorlar, yemin ediyorlar
3.
billâhi (bi allâhi)
: Allah'a
4.
le
<...
Nəml Suresi, 91. Ayet:
Ben ancak hürmete lâyık gördüğü bu şehrin (Mekke'nin) Rabbına ibâdetle emrolundum. Her şey O'na aittir ve ben Müslümanlardan olmakla, Kur'ân okumakla da emrolundum. Artık kim doğru yolu bulup seçerse, o ancak kendi lehine bulmuş olur; kim de sapıtırsa, de ki: Ben ancak (kötü ve t
ehlike
li sonucu haber veren) uyarıcılardanım....
Nəml Suresi, 92. Ayet:
Ben ancak hürmete lâyık gördüğü bu şehrin (Mekke'nin) Rabbına ibâdetle emrolundum. Her şey O'na aittir ve ben Müslümanlardan olmakla, Kur'ân okumakla da emrolundum. Artık kim doğru yolu bulup seçerse, o ancak kendi lehine bulmuş olur; kim de sapıtırsa, de ki: Ben ancak (kötü ve t
ehlike
li sonucu haber veren) uyarıcılardanım....
Nəml Suresi, 92. Ayet:
Bir de Kuran okuyayım diye emrolundum. Her kim doğru yolu kabul ederse, yalnızca kendi yararına kabul etmiş olur. Kim de sapar giderse de ki: «Ben, yalnızca t
ehlike
yi haber verenlerdenim.»...
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
Ve Mûsâ'nın anasına, onu emzir, bir t
ehlike
ye uğramasından ürkersen at onu nehre ve korkma, tasalanma, şüphe yok ki biz, onu sana tekrar veririz ve onu peygamberlere katar, peygamber yaparız diye vahyettik....
Qəsəs Suresi, 7. Ayet:
Musânın anasına: «Onu emzir, ona karşı sana bir t
ehlike
gelirse kendisini denize bırak, (boğulacağından) korkma, (firakından) kederlenme. Çünkü biz onu yine sana geri döndüreceğiz. Hem onu peygamberlerden biri de yapacağız» diye vahyetdik. ...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden koruyucular, otoriteler edinenlerin durumu, dişi örümceğe sığınanların durumuna benzer. Dişi örümcek bir yuva yapar, bir aile kurar. Evlerin en çürüğü, t
ehlike
ye en açık olanı, ailelerin en çok sıkıntı çekeni, dişi örümceğin evi ve ailesidir. Keşke, anlayabilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
Onlar gemiye bindikleri zaman sırf Allah'a yönelik bir inançla O'na yalvarırlar. Fakat Allah onları denizin t
ehlike
lerinden kurtararak karaya çıkarınca hemen eski puta tapan inançlarına dönerler....
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
Bir gemiye bindikleri zaman (ve kendilerini t
ehlike
de gördükleri sırada) (işte o anda) içten bir inançla yalnız Allah'a yalvarıp yakarırlar; sağ salim karaya çıkar çıkmaz da bazı hayali güçleri (tekrar) O'na ortak koş(maya başl)arlar:...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
Gemide yolculuk yaparken boğulma t
ehlike
sine düşünce bütün kalpleriyle yalnız Allah’a yalvarırlar. O da onları kurtarıp karaya çıkarınca bir de bakarsanız ki yine müşrik oluvermişler!...
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri t
ehlike
de değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da: 'Ey Yesripliler-Medineliler! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi evinize dönün!' demişlerdi. İçlerinden bir kısmı ise: 'Gerçekten evlerimiz saldırıya açık, emniyette değil!' diyerek, peygamberden izin istiyordu. Oysa evleri t
ehlike
de değildi. Kesinlikle kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Yesribliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri t
ehlike
de değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
İçlerinden bir takımı: “Ey Yesribliler! Tutunacak yeriniz yok, geri dönün” demişti. İçlerinden bir topluluk da Peygamber'den: “Evlerimiz emniyette değil” diyerek izin istiyorlardı. Oysa evleri t
ehlike
de değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Bir kısmı: "Ey Yesribliler! Burada düşmana karşı koyamazsınız, mevzilerinizi bırakıp evlerinize dönünüz!" diyordu. Onlardan bir başka bölük: "Evlerimiz korunmasız!" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Halbuki gerçekte evleri t
ehlike
ye mâruz değildi, onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
Sizinle ilişkilerinde pek cimridirler. T
ehlike
geldiğinde, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri korkudan dönmüş bir halde sana baktıklarını görürsün. T
ehlike
geçince de, mala düşkünlük göstererek sizi sivri dillerle incitirler. Bu tip kimseler inanmış değillerdir. Bu yüzden ALLAH onların işlerini boşa çıkarır. Bu, ALLAH için kolaydır....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
ve (böyleleri) size yapılan yardımı kıskanırlar. Ama sonra bir t
ehlike
ile karşılaşınca da, ölümün gölgesinde yaşayan biri gibi, (korkuyla) gözleri dönmüş bir şekilde, (ey peygamber, yardım dilemek için) sana baktıklarını görürsün: t
ehlike
geçince de iyiliğinizi çekemeyip siz (müminleri) sivri dilleri ile incitirler! Bu (gibi) insanlar, iman etmiş değillerdir, bu yüzden Allah onların yaptıklarını boşa çıkarır, bu Allah için kolaydır....
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
İnananlar, partileri (saldırıya hazır) görünce, 'İşte bu, ALLAH'ın ve elçisinin bize söz verdiğidir. ALLAH ve elçisi doğru söylemiştir,' dediler. Bu (t
ehlike
li durum), onların ancak inançlarını ve teslimiyetlerini güçlendirdi....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Şuurlu ve kâmil mü’minlerin arasında, Allah’a verdikleri söze sadâkat gösteren nice erler, yiğitler var. Onlardan bir kısmı sözünü yerine getirmiş, büyük t
ehlike
lere göğüs germiş, o yolda sakat kalmış, canını vermiştir. Bir kısmı da şehitliği beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir, gerçekten onların yerini kimse dolduramaz....
Səba Suresi, 34. Ayet:
Biz her hangi bir memlekette (bir nezîr) t
ehlike
yi haber veren bir Resul gönderdikse her halde onun refah ile şımartılmış olanları dediler ki: «biz sizin gönderildiğiniz şeyleri tanıyamayız»...
Səba Suresi, 34. Ayet:
Biz herhangi bir memlekette t
ehlike
yi haber veren bir Resul gönderdiysek, herhalde onun refah ile şımartılmış olanları: «Biz, sizin gönderildiğiniz şeyleri tanımayız.» dediler....
Səba Suresi, 34. Ayet:
Biz herhangi bir memlekete t
ehlike
yi haber veren bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın refah ile şımartılmış olanları: «Biz sizin gönderildiğiniz şeyleri tanımayız.» dediler....
Səba Suresi, 34. Ayet:
Biz hiçbir memlekete gelecek t
ehlike
leri haber verici bir peygamber göndermedik, ille oranın refah erbabı: «Biz, sizin gönderdiğiniz şeylere küfr edicileriz» dediler. ...
Fatir Suresi, 23. Ayet:
Sen ancak, (tuttukları yolun t
ehlike
li olduğuna ve gelecek olan azaba karşı) bir uyarıcısın....
Fatir Suresi, 23. Ayet:
Sen gelecek t
ehlike
leri haber veren (bir peygamber) den başkası değilsin. ...
Fatir Suresi, 41. Ayet:
Gökleri ve yeri yok olma, yörüngelerinden çıkma, nizamlarının bozulma t
ehlike
sinden denge ve çekim kanunlarını koyup işleterek Allah koruyor, koruyacak kanunları O koyarak işlerlik kazandırıyor. Andolsun ki, eğer düzenleri bir bozulursa, gökleri ve yeri O’ndan başka kimse denge ve çekim kanunu koyarak işletemez, onları kimse tutup koruyamaz. O kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır. Kâinatı koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcıdır....
Yasin Suresi, 10. Ayet:
(Ey Peygamber!) Onları (tuttukları yolun t
ehlike
sine karşı) uyarsan da uyarmasan da birdir; imân etmezler....
Sad Suresi, 4. Ayet:
O kâfirler içlerinden (kendilerinin başına çökecek) t
ehlike
leri bildiren (bir peygamber) geldiğine şaşdılar, «Bu, dedi (ler), bir büyücü, bir yalancıdır»; ...
Sad Suresi, 65. Ayet:
(Habîbim) de ki: «Ben yalınız gelecek t
ehlike
leri haber veren (bir peygamber) im. (Ortakdan ve benzerden münezzeh ve) bir olan, (her şey'i) kahreden (mutlak haakim olan) Allahdan başka hiçbir Tanrı yokdur». ...
Sad Suresi, 70. Ayet:
Ben gelecek t
ehlike
leri apaçık uyarıcı olduğum içindir ki, bana vahy olunuyor....
Sad Suresi, 70. Ayet:
«Ben ancak gelecek t
ehlike
leri apaçık haber verici (bir peygamber) olduğum içindir ki (o ilim) bana vahy olunuyor». ...
Mömin Suresi, 18. Ayet:
Onlara o yakın günün t
ehlike
sini anlat. O zaman yürekleri — gamla dolu ve herkes ebsem olarak — ta gırtlakların yanındadır. Zaalimlerin ne müşfik bir yakın, ne de (şefaati) dinlenebilecek bir aracısı yokdur. ...
Şura Suresi, 7. Ayet:
Şehirlerin anası (halkı) na ve etrafında bulunanlara gelecek t
ehlike
leri haber vermen için ve hakkında hiçbir şübhe bulunmayan o toplanma gününün dehşetiyle korkutman için sana böyle Arabca bir Kur'an vahyetdik. (Onlardan) bir takımı cennetde, bir takımı cehennemdedir. ...
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
Şayet insanların küfürde birleşmiş bir tek ümmet olması (t
ehlike
si) bulunmasaydı, Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık....
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
Şayet insanların küfürde birleşmiş bir tek ümmet olması (t
ehlike
si) bulunmasaydı, Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık....
Nəbə Suresi, 40. Ayet:
Çünkü hakıykaten biz size yakın bir azabın t
ehlike
sini haber verdik. O gün (her) kes iki elinin önden yolladığı ne ise (ona) bakacak, kâfir ise «Ah, ne olurdu ben bir toprak olaydım» diyecek. ...
Naziat Suresi, 45. Ayet:
Sen ondan korkacak kimselere ancak o t
ehlike
yi haber verensin. ...
Naziat Suresi, 45. Ayet:
Sen ancak ondan korkacak olan kimselere o t
ehlike
yi haber verensin....
Mutəffifin Suresi, 5. Ayet:
Büyük, t
ehlike
li, sıkıntılı bir gün dolayısıyla diriltilecekler....
Leyl Suresi, 14. Ayet:
İşte ben size alevlendikce alevlenen bir ateş (in t
ehlike
sin) i haber verdim. ...
Qureyş Suresi, 4. Ayet:
O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her t
ehlike
ye karşı onlara emniyet vermiştir....
Qureyş Suresi, 4. Ayet:
O ki, aç kalmasınlar diye onları beslemiş ve t
ehlike
lerden emin kılmıştır....
Yasin Suresi, 70. Ayet:
(Bu da) hayâtı olan kimselere (gelecek t
ehlike
leri) haber vermek ve kâfirlere o söz hak olmak için (dir). ...
Saffat Suresi, 177. Ayet:
Fakat bu, onların bölgesine çökünce (gelecek t
ehlike
lerle öteden beri) korkutulan onların sabahı ne kötü (olacak) dır! ...
Qaf Suresi, 28. Ayet:
(28-29) "Çekişmeyin huzurumda!" buyurur Allah, "Çünkü Ben daha önce gelecek t
ehlike
yi size bildirmiştim. Benim verdiğim kararlar değiştirilmez. Ben, kullarıma asla zulmetmem!"...
Qaf Suresi, 29. Ayet:
(28-29) "Çekişmeyin huzurumda!" buyurur Allah, "Çünkü Ben daha önce gelecek t
ehlike
yi size bildirmiştim. Benim verdiğim kararlar değiştirilmez. Ben, kullarıma asla zulmetmem!"...
Mülk Suresi, 20. Ayet:
Rahman'dan başka size kalkan olabilecek ve sizi (t
ehlike
lere karşı) koruyabilecek kimse var mı? Bu hakikati inkar edenler, büyük bir yanılgı içindeler!...
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Ve Allah yolunda malınızı harcayın/ başta yakınlarınız olmak üzere başkalarının nafakalarını sağlayın, kendinizi ellerinizle t
ehlike
ye bırakmayın ve iyileştirin-güzelleştirin. Şüphesiz Allah, iyileştirenleri-güzelleştirenleri sever. ...
Tövbə Suresi, 123. Ayet:
Ey iman etmiş kimseler! İnkârcılardan t
ehlike
oluşturan kişiler ile savaşın ve sizde bir sertlik bulsunlar. Ve şüphesiz Allah'ın, Kendi koruması altına girmiş kimseler ile birlikte olduğunu biliniz. ...