Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbirlerini ardı sıra takip etmesinde; insanların yararlanmaları için denizde yüzen g
emil
erde, Allah'ın gökten indirip, onunla ölü toprağa hayat vererek, orada her türlü canlının yaşamasını sağladığı suda, rüzgarın yönlendirilmesinde, emre hazır bulutların yer ile gök arasında hareket ettirilmesinde aklını kullanan bir halk için birçok kanıt vardır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
O Allah ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi ve böylece onunla ürünleri size rızık olarak yetiştirdi; koyduğu yasalarla denizlerde yüzüp giden g
emil
eri hizmetinize verdi ve ırmakları yararınıza sundu....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Taze et yemeniz ve takındığınız süs eşyası çıkarmanız için denizi yararlanmanıza sunan O'dur. Lütfundan rızık aramanız için, onun içinde suları yararak giden g
emil
er görürsün. Umulur ki şükredersiniz....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabb'iniz, lütfundan arayasınız diye sizin için denizde g
emil
eri yürütendir. O'nun size olan rahmeti kesintisizdir....
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
"O gemi, geçimini denizden sağlayan yoksul kimselere aitti. Gemiyi hasarlı göstermek istedim, zira onların ilerisinde bütün g
emil
eri gasp eden bir hükümdar vardı."...
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'ın, yeryüzünde olanları emrinize amade kıldığını görmedin mi? Ve g
emil
er denizde O'nun emri ile akıp gider. Yeryüzüne düşmesin diye göğü iradesiyle O tutuyor. Kuşkusuz Allah, insanlara Çok Şefkatli'dir. Rahmeti Kesintisiz'dir....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onları ve g
emil
eri taşıma aracı olarak kullanırsınız....
Rum Suresi, 46. Ayet:
Rüzgarları müjdeci olarak göndererek, rahmetinden size tattırması, buyruğu ile g
emil
erin akıp gitmesi ve lütfundan rızık istemeniz, O'nun ayetlerindendir. Umulur ki şükredenlerden olursunuz....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Allah'ın nimeti ile denizde yüzen g
emil
eri görmüyor musunuz? Allah, bununla size ayetlerinden göstermektedir. Kuşkusuz bunda sabreden ve şükredenler için dersler vardır....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir değildir. Biri lezzetlidir, tatlıdır. Susuzluğu gideren içimi rahat olandır. Diğeri tuzlu ve acıdır. Her ikisinden de taze et yersiniz. Ve her ikisinden de kullandığınız süs eşyası çıkarırsınız. O'nun lütfundan rızık aramanız için, onu yararak giden g
emil
eri görürsün. Umulur ki şükredersiniz....
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Onların soyunu dolu g
emil
erde taşımamız onlar için bir ayettir....
Mömin Suresi, 80. Ayet:
Ve sizin için onlarda daha nice yararlar var. Onlarla arzu ettiğiniz yere ulaşırsınız. Onların ve g
emil
erin üzerinde taşınırsınız....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizdeki dağ gibi akıp giden g
emil
er O'nun ayetlerindendir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Her şeyi çift yarattı. G
emil
erden ve hayvanlardan binekler kıldı....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah, koyduğu yasalar sayesinde, içinde g
emil
eri yüzdürmeniz ve O'nun lütfundan, onda rızık aramanız için denizi hizmetinize sunandır. Umulur ki şükredersiniz....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde akıp giden, dağlar gibi yapılmış olan g
emil
er O'nundur....
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
Em tekûlûne inne ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâta kânû hûden ev nasârâ kul e entum a’lemu
emil
lâh(
emil
lâhu), ve men azlemu mimmen keteme şehâdeten indehu minallâh(minallâhi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne)....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî halkı
: yaratılışta
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayarak denizde akıp giden o g
emil
erde, O'nun (Allah'ın) gökten su indirip böylece onunla, ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, orada bütün hayvanlardan yaymasında, rüzgârların (değişik yönlerden) esmesinde ve yerle gök arasında musahhar (emre amade) kılınmış bulutlarda, akıl eden kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden g
emil
erde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden g
emil
erde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden g
emil
erde, filolarda, Allah’ın gökten indirdiği, ölü toprağı canlandırdığı suda, her tür canlının yeryüzünde üremesini sağlayıp yaygınlaştırmasında, rüzgârları değişik yönlerden estirmesinde, gök ile yer arasında ilâhî düzene boyun eğen bulutlarda, ilimle ve tecrübeyle gelişmeye devam eden, eşyanın hakikatini kavrayan, aklını faydalı kullanabilen toplum...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardından gelmesinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle denizlerde yüzen g
emil
erde, Allah'ın gökten su indirip onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve böylece üzerinde bütün canlı türlerini yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gök ile yer arasında dolaştırılan bulutları oluşturmasında akıl eden bir topluluk için ayetler vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen g
emil
erde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Goklerin ve yerin yaratilmasinda, gece ile gunduzun birbiri ardinca gelmesinde, insanlara yararli seylerle denizde suzulen g
emil
erde, Allah'in gokten indirip yeri olumunden sonra dirilttigi suda, her turlu canliyi orada yaymasinda, ruzgarlari ve yerle gok arasinda emre amade duran bulutlari dondurmesinde, dusunen kimseler icin deliller vardir....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz ki, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayan şeylerle denizde akıp giden g
emil
erde; Allah'ın gökten indirip, öldükten sonra yeri dirilttiği suda ve her canlıyı orada serpiştirip yaymasında, gökle yer arasında göreve hazır bekleyen rüzgârların ve bulutların değiştirilip döndürülmesinde, aklını kullanan bir topluluk için nice belgeler ve deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde süzülen g
emil
erde, Allah'ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarları ve yerle gök arasında emre amade duran bulutları döndürmesinde, düşünen kimseler için deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden g
emil
erde, Allah'ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbiriyle yer değiştirmesinde, insanların yararı için okyanusta akıp giden g
emil
erde, ALLAH'ın gökten su indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve orada yaydığı her çeşit canlıda, rüzgarları ve gök ile yer arasında hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için elbette ayetler (dersler ve kanıtlar) vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen g
emil
erde, Tanrı'nın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde akleden bir kavim için gerçekten ayetler vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şübhesiz göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeyleri denizde akıt (ıb taşıy) an o g
emil
erde, Allahın yukarıdan indirib onunla yer yüzünü, ölümünden sonra, diriltdiği suda, deprenen her hayvanı orada üretib yaymasında, gökle yer arasında (Hakkın emrine) boyun eğmiş olan rüzgârları ve bulutları evirib çevirmesinde aklı ile düşünen bir kavm için nice âyetler (Allahın varlığına, birliğine ve kemâl-i kudretine delâlet eden bir çok alâmetler) v...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şübhesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ihtilâfında (ard arda gelmesinde), insanlara fayda veren şeylerle (yüklü olarak) denizde akıp giden g
emil
erde, Allah’ın gökten bir su indirip de, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi ve orada her hareketli canlıyı yaymasında, rüzgârların yönlendirilmesinde ve gökle yer arasında (emre)boyun eğdirilmiş bulutlarda akıl erdirecek bir topluluk için (Allah’ın varlığına ve birliğine)kat'î deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün değişmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde akan g
emil
erde, Allah'ın gökten indirip, yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgarların değiştirilmesinde, gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutta elbette akleden bir kavim için ayetler vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbirini takip edişinde; insanlara faydalı yüklerle denizlerde seyreden g
emil
erde; Allah'ın gökten indirerek onunla ölü toprağa can verdiği ve her çeşit canlının çoğalmasını sağladığı yağmurlarda; rüzgarların (yönünün) değişmesinde ve gökle yer arasında kendileri için tayin edilmiş belirli güzergahlarda akan bulutlarda: (bütün bunlarda) düşünüp, akıllarını kullananlar için mesajlar vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün ihtilâfında, nâsa faydalı olan şeyler ile denizde akıp giden g
emil
erde ve Allah'ın semadan indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra ihya eylediği suda ve yeryüzünde her nevi hayat sahibi mahlûkat yaymasında, rüzgârların değiştirilmesinde ve gök ile yer arasında musahhar olan bulutta teakkul eden bir kavm için elbette nice âyetler vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyarak yüzüp giden g
emil
erde, Allah'ın gökten su indirip onunla ölmüş olan toprağı diriltmesinde, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârların değişik yönlerden esmesinde ve yer ile gök arasında emre boyun eğmiş bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için pek çok deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlar için faydalı olan şeylerde, denizde yüzen g
emil
erde, Allah’ın gökten indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdiği ve her türlü canlıyı orada yaydığı suda, rüzgarı dilediği yöne sevk edişinde ve gökyüzü ile yeryüzü arasında emre tabi olan bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için ayetler vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün sürelerinin değişmesinde, insanlara fayda sağlamak üzere denizlerde g
emil
erin süzülüşünde, Allah’ın gökten indirip kendisiyle ölmüş yeri canlandırdığı yağmurda, ve yeryüzünde hayat verip yaydığı canlılarda, rüzgarların yönlerini değiştirip durmasında, gökle yer arasında emre hazır bulutların duruşunda, elbette aklını çalıştıran kimseler için Allah’ın varlığına ve birliğine nice deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde taşıyıp giden g
emil
erde, Allâh'ın gökten su indirip onunla ölmüş olan yeri dirilterek üzerine her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için (Allâh'ın varlığına ve birliğine) deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Gerçek şu ki, göklerin ve yerin yaratılmasında gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeylerle denizde yüzen g
emil
erde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle ölümünden sonra yeryüzünü dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip yaymasında, rüzgârları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten âyetler vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbirini izlemesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde yüzüp giden g
emil
erde, Allah'ın gökten indirdiği suda, o suyla ölmüş yeryüzünü diriltip üzerinde her türden canlıyı yaymasında, rüzgârı şekilden şekle sokup estirmesinde ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutlarda, aklı eren bir topluluk için âyetler vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şu bir gerçek ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanların yararı için denizde yüzüp giden g
emil
erde, Allah'ın gökten suyu indirip onunla, ölümünden sonra toprağı dirilterek üzerine tüm canlılardan yaymasında, rüzgarların bir düzen içinde yönden yöne çevrilmesinde, gök ve yer arasında bir hizmete memur edilen bulutlarda, aklını işleten bir topluluk için sayısız izler-işaretler-ibretler vardır....
Ali-İmran Suresi, 142. Ayet:
Em hasibtum en tedhulûl cennete ve lemmâ ya’l
emil
lâhullezîne câhedû minkum ve ya’lemes sâbirîn(sâbirîne). ...
Nisa Suresi, 27. Ayet:
Vallâhu yurîdu en yetûbe aleykum ve yurîdullezîne yettebiûneş şehevâti en temîlû meylen azîmâ(azîmen)....
Nisa Suresi, 27. Ayet:
1.
ve allâhu
: ve Allah
2.
yurîdu
: diler, ister
3.
en yetûbe aleykum
: sizin tövbenizi kabul etmek
4.
ve yurîdu
:...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâifetun minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel yekûnû min varâikum, vel te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum, veddellezîne keferû lev tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh(vâhıdeten). Ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum ezen min matarin ev kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum. İnnallâhe eadde lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ... olduğu zaman
2.
kunte
: sen oldun
3.
fî-him
: onların arasında
4.
fe
: o taktirde
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Ve len testatîû en ta’dilû beynen nisâi ve lev harastum fe lâ temîlû kullel meyli fe tezerûhâ kel muallakah(muallakati). Ve in tuslihû ve tettekû fe innallâhe kâne gafûran rahîmâ(rahîmen)....
Nisa Suresi, 129. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
len testatîû
: asla güç yetiremezsiniz
3.
en
: olmak
4.
ta'dilû
: adaletle davranırsınız, adaleti sa...
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Semâniyete ezvâc(ezvâcin), minad da’nisneyni ve minel ma’zisneyn(ma’zisneyni), kul âz zekereyni harreme
emil
unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhâmul unseyeyn(unseyeyni), nebbiûnî bi ilmin in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne)....
Ənam Suresi, 143. Ayet:
Sekiz eş: koyundan iki, keçiden iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinin müşt
emil
olduklarını mı? Eğer sadıksanız bana bir ilm ile haber verin...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve minel ibilisneyni ve minel bakarisneyn(bakarisneyni), kul âz zekereyni harreme
emil
unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhâmul unseyeyn(unseyeyni), em kuntum şuhedâe iz vassâkumullâhu bi hâzâ, fe men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben li yudillen nâse bi gayri ilm(ilmin), innallâhe lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne)....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden iki, sığırdan iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinin müşt
emil
olduklarını mı? Yoksa Allah size bu tahrîmi ferman buyururken şâhidler miydiniz? Öyle bigayri ilmin nası idlâl için uydurduğu yalanı Allâha isnâd edenlerden daha zalim kim olabilir? Her halde Allah zalimler güruhunu doğru yola çıkarmaz...
Əraf Suresi, 64. Ayet:
Onu yalanladılar. Biz onu ve onunla birlikte olanları g
emil
ere alarak kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayanları da tufanda boğduk. Onlar önlerini göremeyecek kadar kör, basiretleri bağlı düşüncesiz bir kavim idiler....
Ənfal Suresi, 70. Ayet:
Yâ eyyuhân nebiyyu kul li men fî eydîkum minel esrâ in ya'l
emil
lâhu fî kulûbikum hayran yu'tikum hayran mimmâ uhıze minkum ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun)....
Tövbə Suresi, 16. Ayet:
Em hasibtum en tutrekû ve lemmâ ya'l
emil
lâhullezîne câhedû minkum ve lem yettehızû min dûnillâhi ve lâ resûlihî ve lâl mu'minîne velîceh(velîceten), vallâhu habîrun bi mâ ta'melûn(ta'melûne)....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
1.
huve ellezî
: odur
2.
yuseyyiru-kum
: sizi gezdirir
3.
fî el berri
: karada
4.
ve el bahri
: ve denizde
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Karada ve denizde sizi seyrettiren (gezdiren) O'dur. Hatta siz gemi(ler)de idiniz ve güzel, hoş bir rüzgâr ile onlarla (içindekilerle) (denizde g
emil
er) seyrediyorlardı (yüzüyorlardı). Ve onunla ferahladılar (sevinçliydiler). Ona fırtınalı bir rüzgâr geldi ve onları her taraftan dalgalar sardı. Onlarla ihata edildiklerini (kuşatılıp çevrildiklerini) zannettiler. Dîni, ona mahsus (has) kılarak ihlâsla Allah'a dua ettiler: “Eğer bizi bundan kurtarırsan, biz mutlaka şükredenlerden oluruz.”...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
O, sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. Öyle ki g
emil
erle denize açıldığınız ve g
emil
erinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgârla seyrettiği, yolcuların da bununla sevindikleri bir sırada ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder de çepeçevre kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah’a has kılarak “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden olacağız” diye Allah’a yalvarırlar....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Öyle bir mabuttur ki sizi karada ve denizde gezdirir. Hattâ gemide bulunduğunuz ve güzel, temiz bir yel, g
emil
eri sürüp akıttığı ve içindekiler ferahlayıp sevindiği sırada birden şiddetli bir fırtınadır kopar, denizin her yanından dalgalar köpürüp saldırır, gemidekiler, çepçevre o dalgalarla kuşatılmış sanırlar kendilerini....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz g
emil
erde bulunduğunuz, o g
emil
er de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
"HÛ" ki sizi karada ve denizde seyrettirmekte. . . Hatta siz gemideyken; g
emil
er, içindekileri sakin bir rüzgâr ile akıp götürdükleri sırada bundan mutlularken; onlara fırtına gelip çatar, dalgalar her taraftan onları vurur! Onlar da dalgalarla kuşatıldıklarını ve büyük tehlikede olduklarını düşündüklerinde, tüm oluşumun Allâh'ın kudret elinde olduğuna inanmış olarak dua ederler: "Andolsun ki eğer bizi şundan kurtarırsan, kesinlikle şükredenlerden olacağız. "...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
O sizi, karada ve denizde gezdirip dolaştırandır. G
emil
ere binersiniz. G
emil
er, içindeki yolcularla birlikte tatlı bir esinti ile seyreder. Yolcular keyiflenirler. Tam bu sırada şiddetli bir fırtına çıkar. Her taraftan dalgalar gelmeye başlar. Tamamen kuşatılıp boğulmak üzere olduklarını düşünürler. Allah’ın dinini ve düzenini içtenlikle benimseyerek samimiyetle aralarında uygulayıp Allah’a dua ederler. 'Bizi bu fırtınadan kurtarırsan andolsun, kesinlikle şükredenlerden olacağız' diye dua ederle...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada (çeşitli vasıtalar üzerinde ) ve denizde (g
emil
erde) gezdiren O’dur. Hattâ siz gemide olduğunuz zaman, güzel bir rüzgârla, o gemi içindekilerle giderken, onlar ferahlanırlar. Derken bir fırtına çıkarak her taraftan dalgalar kendilerine gelince ve kuşatıldıklarını anlayınca, Allah’ın dininde hâlis ve samimi olarak Allah’a şöyle dua ederler: “-Yemin ederiz ki, eğer bizi, bundan kurtarırsan muhakkak şükreden kullarından oluruz.”...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada da, denizde de gezdiren O'dur. O kadar ki gemide bulunduğunuz bir sırada, g
emil
er, okşayıcı hoş bir hava içinde seyredip yol alırken, yolcular da bununla ferahlık ve neşe duyarlarken ansızın şiddetli bir fırtına gelir de dalgalar her yandan onlara yönelir, derken ta mamen kuşatılıp (yok olacaklarını) sanırlar ve (bu korku ve telâş içinde) ihlâs üzere dini Allah'a has kılıp O'na duâ ederler, «eğer bizi bundan kurtarırsa herhalde şükredenlerden oluruz !» diye yalvarırlar....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Hatta siz g
emil
erde bulunduğunuz, o g
emil
er de içindekileri tatlı bir rüzgârla alıp götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman, o gemiye şiddetli bir fırtına gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah’a halis kılarak: «Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız» diye Allah’a yalvarırlar....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
O, odur ki sizleri karada ve denizde gezdirtir, hattâ g
emil
erde bulunduğunuz ve içindekileri alıb hoş bir heva ile aktıkları ve tam onunla ferahlandıkları sırada ona şiddetli bir fırtına gelir çatar ve her yerden onlara dalga gelmeğe başlar ve zannederler ki tamamen ihata olunub bittiler, o vakıt Allaha dini halis kılarak dua ederler: «ahdımız olsun ki, derler, eğer bizi bundan halâs edersen, şeksiz şüphesiz şükreden kullarından oluruz»...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
O'dur sizleri karada ve denizde gezdiren; hatta g
emil
erde bulunduğunuz ve içindekileri alıp hoş bir esinti ile akıp gittikleri ve tam onunla keyiflendikleri sırada ona şiddetli bir fırtına gelir çatar, her yerden onlara dalga gelmeye başlar ve tamamen kuşatılıp bittiklerini sanırlar; işte o vakit dine sarılarak, Allah'a tam bir ihlas ile dua eder ve: «Eğer bizi bundan kurtarırsan hiç şüphesiz şükreden kullarından oluruz!» derler....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde gezdirip dolaştıran O'dur. Hatta g
emil
erde bulunduğunuz ve o g
emil
er, içindekilerle beraber hoş bir esinti ile akıp gittikleri ve tam keyiflendikleri sırada o g
emil
ere şiddetli bir fırtına gelir çatar ve her taraftan onlara dalgalar gelmeye başlar. Bütünüyle kuşatılıp artık bittiklerini sanırlar. İşte o vakit tam ihlas ile Allah'a yalvarır ve dindar olurlar: «Eğer bizi buradan kurtarırsan, andolsun ki, şükredenlerden olacağız.» derler....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
O, sizi karada ve denizde gezdiren, (sebeblerini ıhzaar eden) dir. Hattâ siz g
emil
erde bulunduğunuz, onlar, bunları güzel bir hava ile akar gibi götürdükleri, (yolcular da) bununla sevindikleri zaman ona şiddetli bir fırtına gelib çatar. (Denizin) her yer (in) den kendilerine dalgalar hücum eder. Sanırlar ki onlar çepçevre kuşatılmışlardır. (Halâsa bir zerre imkân yokdur. İşte bu sırada) onlar Allahın dîninde halis ve samimî kimseler olarak Ona düâ ederler: «Andolsun, (derler), eğer bizi bundan ...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde gezdiren O’dur. Hattâ g
emil
erde bulunduğunuz ve (o g
emil
er) hoş bir rüzgârla onları (o yolcuları, akarcasına) götürdükleri ve (onlar da) bununla sevindikleri bir anda, ona şiddetli bir fırtına gelir ve her yerden dalgalar onlara gelir (hücûm eder) de gerçekten kendilerinin tamâmen kuşatıldıklarını zannederler; (o zaman) dinde O’nun (rızâsı) için samîmî kimseler olarak Allah’a şöyle yalvarırlar: 'Yemîn olsun ki, eğer bizi bundan kurtarırsan, muhakkak şükredenlerden olacağız...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Öyle ki, g
emil
erle denize açıldığınızda, g
emil
erin elverişli bir rüzgarın önünde yolcuları alıp götürdüğü zaman (olanları düşünün,) gemidekiler sevinç ve güvenlik içinde hissederler kendilerini; derken bir fırtına yakalar gemiyi ve dalgalar her yandan kuşatır onları, öyle ki, (ölümün) kendilerini çepeçevre sardığını düşünürler de (o zaman) dinlerine sıkı sıkı sarılıp yalnızca Allah'a yönelerek: "Bizi bu (felaketten) kurtarırsan, andolsun ki şükreden kimsele...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
O, o (Hâlık-i Kerîmdir) ki, sizi karada ve denizde yürütür. Vaktâ ki g
emil
erde bulunursunuz, onlar da yolcular ile beraber latif bir rüzgâr ile akıp gider ve onunla ferahlanırlar. Derken onlara şiddetli esen bir rüzgâr gelir, ve onlara her taraftan dalgalar hücuma başlar ve kendilerinin bununla tamamen ihata edilmiş olduklarını zanneder, Allah Teâlâ'ya dinde muhlisler olarak duada bulunurlar, «Eğer bizi bundan kurtarır isen elbette biz şükredicilerden oluruz» derler....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz g
emil
erde bulunduğunuzda ve o g
emil
er içindekileri alıp tatlı bir rüzgârla giderken ve tam onunla sevindikleri bir sırada, o g
emil
ere şiddetli bir fırtına gelip çatar. Her yerden onlara dalgalar gelmeye başlar ve tamamen kuşatıldıklarını (bir daha kurtulamayacaklarını) sanırlar. İşte o zaman dini yalnız Allah'a halis kılarak (ihlâsla) O'na duâ ederler. “Andolsun, eğer bizi buradan kurtarırsan muhakkak ki şükredenlerden olacağız. ” derler....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada olsun, denizde olsun gezdirip dolaştıran O’dur. Gemide olduğunuz zamanı düşünün: G
emil
er, tatlı bir rüzgârla içindeki yolcuları alıp götürdüğü ve yolcular da bundan ötürü keyiflendikleri bir sırada, birden gemiye şiddetli bir fırtına gelir, dalgalar her taraftan onları sarar ve artık kendilerinin tamamen kuşatılıp bir daha kurtulamayacaklarını zannedince, bütün niyaz ve ibadetlerini yalnız Allah’a yapıp gönülden O’na yalvarırlar:"Ahdimiz olsun ki, eğer bizi bu felâketten kurtarırsan,...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde yürüten O'dur. Gemide olduğunuz zaman(ı düşünün): G
emil
er, içinde bulunanları hoş bir rüzgârla alıp götürdüğü, ve (yolcular) bununla sevindikleri sırada, birden gemiye, şiddetli bir kasırga gelip de, her yerden gelen dalgalar onları sardığı ve artık kendilerinin tamamen kuşatıldıklarını (bir daha kurtulamayacaklarını) sandıkları zaman, dini, yalnız Allah'a hâlis kılarak O'na şöyle yalvarmağa başlarlar: "Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, şükredenlerden olacağız."...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Sizi karada ve denizde seyahat ettiren de Odur. Öyle ki, siz g
emil
ere binmişken, o g
emil
er de hoş bir rüzgârla akıp gider ve yolcuları bununla ferahlanırken bir fırtına kopar, her taraftan dalgalar hücum eder. Onlar da dalgalarla kuşatıldıklarını görünce, sadece Allah'a yönelmiş bir inançla dua ederler ve 'Bizi bundan kurtarırsan, and olsun ki şükredenlerden olacağız' derler....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
O yürütüyor sizi karada ve denizde. Diyelim, gemidesiniz: G
emil
er, içindekileri latîf bir rüzgârla götürüyorlar. İçerdekiler ferah ve sevinç duymaktalar. Birden korkunç bir kasırga geliverdi. Her taraftan dalgalar üzerlerine çullandı. Çepeçevre kuşatıldıklarını düşünüp dini yalnız Allah'a özgüleyerek duaya koyuldular: "Eğer bizi şu durumdan kurtarırsan, yemin olsun, sana şükredenlerden olacağız."...
Yunus Suresi, 73. Ayet:
Buna rağmen onu yalanladılar. Biz de Nuh’u ve onunla beraber g
emil
erde olanları kurtardık, dünya düzeni kurmaya, ilâhî hükümleri icraya, yeryüzünü imara yetkili halifeler haline getirdik. Âyetlerimizi yalanlayanları tûfanda boğduk. İbret nazarıyla bak, incele, sorumluluk, hesap ve ceza hatırlatılarak uyarılıp da, iman etmeyenlerin âkıbetleri nasıl oldu?...
Hud Suresi, 37. Ayet:
'Gözlerimizin önünde, gözetimimiz altında, vahyimiz uyarınca g
emil
eri inşa et. Zulmetmiş, haksızlık etmiş, hakkı tanımamış olanlar konusunda bana başvurma. Onlar kesinlikle boğulacaklar.'...
Hud Suresi, 38. Ayet:
Nuh g
emil
eri inşa ediyor; kavminden ileri gelen kodamanlar ise, yanına uğradıkça, her defasında, onunla alay ederek cehâletine hükmediyorlardı. Nuh: 'Bizimle alay ederek cehaletimize hükmediyorsanız eğer, bir gün gelecek ki, kesinlikle biz de yaklaşan azaptan yana bilgisizliğinizden dolayı sizinle alay ederek cehâletinize hükmedeceğiz. Tıpkı sizin bizimle alay ederek cehâletimize hükmettiğiniz gibi.' dedi....
Hud Suresi, 40. Ayet:
Nihayet g
emil
erin yapımı bitirilip, planımızın icra vakti geldiğinde, bütün kaynaklardan fışkıran sularla, yeryüzünde sular yükselirken, tan yeri ağardığı sırada; buhar kazanları çalıştırılıp istim yükselmeye başlayınca, biz Nûh’a: 'Canlıların her birinden erkekli dişili birer çift ile, aleyhinde hüküm verilenlerin dışında aileni ve iman edenleri gemiye al, yükle' dedik. Zaten onunla beraber kavminden pek azı iman etmişti....
Hud Suresi, 41. Ayet:
Nuh: 'Bismillah, diyerek g
emil
ere binin. G
emil
erin seyretmesi de, iskeleye yanaşıp, demir atması da Allah’ın izni, yardımı ve adıyla gerçekleşir. Benim Rabbim gerçekten kullarını koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.' dedi....
Hud Suresi, 42. Ayet:
G
emil
er içindekilerle, dağlar gibi dalgalar arasında seyrediyordu. Nuh, ayrı bir yere çekilmiş, gemiden uzakta bulunan oğluna: 'Yavrucuğum, sen de bizimle beraber gemiye bin. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerle, kâfirlerle, nankörlerle beraber olma.' diye seslendi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Ve dendi ki: Ey yeryüzü, em suyunu ve ey gök kes yağmurunu ve su
emil
di ve iş yapıldı bitti ve oturdu Cûdi'ye gemi ve uzaklık denildi, zulmeden topluluğa....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Nihayet: 'Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.' denildi. Sular çekildi. Plan icra edildi. G
emil
er Cûdî dağına oturdu. 'İnkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm, işkence ile, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, suikastler tertip eden zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canı Cehennem’e' denildi....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Ve câû alâ kamîsıhî bi demin kezib(kezibin), kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(emren), fe sabrun cemîl(cemîlun), vallâhul musteânu alâ mâ tesıfûn(tesıfûne)....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
1.
ve câû
(câû bi)
: ve geldiler
: (getirdiler)
2.
alâ kamîsı-hi
: onun gömleğinin üzerinde
3.
bi demin kezibin
: yalancı kan ile
4.
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Bir de gömleğinin üzerinde yalan bir kan getirdiler, yok, dedi: nefisleriniz sizi aldatmış bir işe sevketmiş, artık bir sabrı cemîl ve Allahdır ancak yardımına sığınılacak, söylediklerinize karşı...
Yusif Suresi, 39. Ayet:
Yâ sâhibeyis sicni e erbâbun muteferrikûne hayrun
emil
lâhul vâhıdul kahhâr(kahhâru)....
Yusif Suresi, 39. Ayet:
1.
yâ sâhibeyis sicni
: ey zindan arkadaşlarım
2.
e erbâbun
: Rab'ler mi
3.
muteferrikûne
: ayrı ayrı, birçok (tefrik edilmiş olanlar)
4.
Yusif Suresi, 83. Ayet:
Kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(emren), fe sabrun cemîl(cemîlun), asallâhu en ye’tiyenî bihim cemî’â(cemî’an), innehu huvel alîmul hakîm(hakîmu). ...
Yusif Suresi, 83. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
bel
: hayır
3.
sevvelet
: teşvik etti, güzel gösterdi
4.
lekum
: size
...
Yusif Suresi, 83. Ayet:
Yok, dedi: size nefsiniz bir emir tesvil etmiş, artık bir sabrı cemîl, yakındır ki Allah bana hepsini bir getire, hakikat bu: alîm o, hakîm o...
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
1.
allâhu ellezî
: Allah, ki o
2.
halaka es semâvâti
: semaları yarattı
3.
ve el arda
: ve yeryüzü, arz
4.
ve enzele
<...
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Semaları ve arzı yaratan ve semadan suyu indiren, böylece onunla sizin için ürünlerden rızık çıkaran ve denizlerde emri ile akıp gitmesi için g
emil
eri size musahhar kılan ve nehirleri de sizin emrinize veren Allah'tır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten yağmur indiren ve onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkaran, emri gereğince denizde yüzmek üzere g
emil
eri emrinize veren, nehirleri de hizmetinize sunandır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Bir Allah'tır ki gökleri ve yeryüzünü yaratmıştır ve gökten yağmur yağdırıp o sûretle size rızık olarak meyveler bitirmiştir ve emriyle denizde akıp giden g
emil
eri râm etmiştir size ve râm etmiştir ırmakları size....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
(O öyle lütufkâr) Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için g
emil
eri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten suyu indirip, onunla, rızık olarak size türlü meyvalar çıkaran, kurduğu düzeni, planı gereğince, denizde seyretmeleri için g
emil
eri, filoları emrinize âmâde kılan; faydalanmanız için nehirleri emrine boyun eğdirendir....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip onunla size rızık olarak meyvalar çıkaran, emriyle denizde yüzmesi için g
emil
eri sizin hizmetinize veren ve yine ırmakları da sizin hizmetinize sunandır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve onun emriyle g
emil
eri, denizde yüzmeleri için size, emre amade kılandır. Irmakları da sizin için emre amade kılandır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, o varlıktır ki, gökleri ve yeri yaratıp gökten yağmur indirdi de onunla size rızık olarak çeşitli meyvalar çıkardı. Bir de emriyle denizde yürümek için g
emil
eri size (menfaatınıza) bağlı kıldı. Nehirleri de size musahhar kıldı....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
(32-33) Gokleri ve yeri yaratan, yukardan indirdigi su ile rizik olarak urunler yetistiren, emri geregince denizde yuzmek uzere g
emil
eri, nehirleri, belli yorungelerinde yuruyen ay ve gunesi, geceyle gunduzu sizin buyrugunuza veren Allah'tir....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
(32-33) Gökleri ve yeri yaratan, yukardan indirdiği su ile rızık olarak ürünler yetiştiren, emri gereğince denizde yüzmek üzere g
emil
eri, nehirleri, belli yörüngelerinde yürüyen ay ve güneşi, geceyle gündüzü sizin buyruğunuza veren Allah'tır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
(O öyle lütufkâr) Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkardı; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için g
emil
eri emrinize verdi; nehirleri de sizin (yararlanmanız) için akıttı....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
ALLAH gökleri ve yeri yaratan, gökten bir su indirip sizin için çeşitli meyvelerden besinler çıkarandır. Koyduğu yasaya göre sizi denizde taşıması için g
emil
eri emrinize verdi. Aynı şekilde ırmakları da emrinize verdi....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah öyle bir ilahdır ki gökleri ve yeri yarattı ve yukarıdan bir su indirdi de onunla size rızk için türlü semereler çıkardı ve emriyle denizde cereyan etmek için size g
emil
eri musahhar kıldı, size nehirleri de musahhar kıldı....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, öyle bir Allah'tır ki, gökleri ve yeri yarattı; yukarıdan su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkardı; emri gereği denizde seyretmesi için size g
emil
eri hizmetinize sundu; nehirleri de size amade kıldı....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah öyle bir Allah'tır ki; gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi, onunla size rızık olarak çeşitli meyveler çıkardı; emri gereğince denizde yüzüp gitmeleri için g
emil
eri emrinize verdi, ırmakları da emrinize verdi....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Tanrı, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve denizde yüzmeleri için g
emil
eri buyruğuyla size boyun eğdirendir. Irmaklara da sizin için boyun eğdirendir / eğdirmiştir....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, gökleri ve yeri yaratandır, üstden (bulutlardan) su (yağmur) indirib onunla size rızk olarak türlü mahsuller, meyveler çıkarandır, emr (ve izn-i ilâhîs) i ile g
emil
eri denizde yürümek için size râm edendir, akar suları da yine size, sizin (fâidenize) müsehhar kılandır. ...
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah O (Rabbiniz)dir ki, gökleri ve yeri yarattı ve gökten bir su indirdi de onunla size rızık olmak üzere mahsûller çıkardı. Ve izni ile denizde akıp gitmesi için g
emil
eri emrinize itâat eder kıldı. Nehirleri de hizmetinize verdi....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah O'dur ki; gökleri ve yeri yaratmış, indirdiği su ile size rızık olarak ürünler çıkarmıştır. Emri gereğince denizde yüzmek üzere g
emil
eri ve nehirleri buyruğunuza verdi....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
(Ve hatırlayın ki) Allah'tır gökleri ve yeri yoktan var eden; gökten su indirip onunla size rızık olsun diye ürünler çıkaran; bağlı kıldığı yasalar uyarınca denizde seyretmek üzere g
emil
eri hizmetinize veren; ve sizi nehirlerden yararlandıran;...
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, O (Hâlık-i Azîm) dir ki gökleri ve yeri yaratmıştır ve gökten su indirmiştir. Sonra onunla semerelerden sizin için rızk meydana çıkarmıştır ve O'nun emriyle denizde de cereyan etmek için size g
emil
eri musahhar kıldı ve size ırmakları da musahhar kılmıştır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratan, gökten suyu indirip onunla rızık olarak size türlü meyveler çıkaran Allah'tır. O'nun izniyle denizde yüzüp gitmeleri için g
emil
eri emrinize verdi, nehirleri de size musahhar kıldı....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratan, gökten indirdiği su ile rızık olarak ürünler çıkaran, emri ile denizde yüzmek üzere g
emil
eri, nehirleri sizin emrinize veren Allah’tır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratan Allah’tır. Gökten yağmur indirip size rızık olsun diye, onunla türlü türlü meyveler ve ürünler çıkaran da O’dur. İzni ile denizde dolaşmak üzere g
emil
eri size râm eden, akan suları ve ırmakları da sizin hizmetinize veren O’dur....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allâh O'dur ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten su indirdi ve onunla size rızık olarak çeşitli meyvalar çıkardı. Buyruğuyla denizde akıp gitmesi için g
emil
eri emrinize verdi, ırmakları emrinize verdi....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve onun emriyle g
emil
eri, denizde yüzmeleri için size, emre amade kılandır. Irmakları da sizin için emre amade kılandır....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
O Allah ki, gökleri ve yeri yarattı, gökten bir su indirdi ve onunla size rızık olsun diye ürünler çıkardı. Onun koyduğu yasalarla denizde akıp gitsin diye g
emil
eri de hizmetinize verdi. Nehirleri de sizin hizmetinize verdi....
İbrahim Suresi, 32. Ayet:
Allah odur ki, gökleri ve yeri yarattı. Gökten bir su indirdi de onunla size rızık olarak türlü meyveler çıkardı. Emriyle denizde akıp gitmeleri için g
emil
eri hizmetinize verdi. Irmakları da emrinize verdi....
İbrahim Suresi, 33. Ayet:
(32-33) Gokleri ve yeri yaratan, yukardan indirdigi su ile rizik olarak urunler yetistiren, emri geregince denizde yuzmek uzere g
emil
eri, nehirleri, belli yorungelerinde yuruyen ay ve gunesi, geceyle gunduzu sizin buyrugunuza veren Allah'tir....
İbrahim Suresi, 33. Ayet:
(32-33) Gökleri ve yeri yaratan, yukardan indirdiği su ile rızık olarak ürünler yetiştiren, emri gereğince denizde yüzmek üzere g
emil
eri, nehirleri, belli yörüngelerinde yürüyen ay ve güneşi, geceyle gündüzü sizin buyruğunuza veren Allah'tır....
Hicr Suresi, 72. Ayet:
(Habîbim) seni ebedî yâd-ı cemîline yemîn ederim ki onlar serhoşlukları (azgınlıkları) içinde muhakkak serserî bir halde idiler. ...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Ve mâ halaknes semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ illâ bil hakk(hakkı), ve innes sâate le âtiyetun fasfehıs safhal cemîl(cemîle). ...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
1.
ve mâ halaknâ
: ve biz yaratmadık
2.
es semâvâti
: semalar (gökler)
3.
ve el arda
: ve yer, yeryüzü, arz
4.
ve mâ beyne-humâ...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Öyle ya biz Samavât-ü Arzı ve mabeynlerini ancak hakkile halkettik ve elbette saat muhakkak gelecek, şimdi sen safh-ı c
emil
ile muamele et!...
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
ellezî
: ki o
3.
sahhare
: emrinize verdi
4.
el bahre
: deniz
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Ondan taze et yemeniz için, denizi emrinize veren, O'dur. Ondan süs eşyası çıkarırsınız, onu takarsınız. Ve onun içinde, suları yararak giden g
emil
eri görürsünüz. Ve (bunlar), O'nun fazlından istemeniz içindir. Ve böylece şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
O, taze et yemeniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarmanız için denizi sizin hizmetinize verendir. G
emil
erin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. (Bütün bunlar) O’nun lütfundan nasip aramanız ve şükretmeniz içindir....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O'dur. G
emil
erin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun. (Bütün bunlar) onun lütfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
"HÛ"; ki denizi, ondan taze et yiyesiniz ve takacağınız süsü çıkarasınız diye hizmetinize verdi. . . G
emil
eri, onda yara yara gidenler görürsün. . . O'nun fazlından isteyesiniz ve değerlendirerek şükredenlerden olasınız diye....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
O, taze et, balık yiyesiniz, takındığınız süs eşyalarını çıkarasınız diye denizi de faydalanmanız için kurduğu düzene boyun eğdirendir. G
emil
erin, filoların denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun. Bunlar lütfundan rızık aramanız, deniz ticareti yapmanız içindir. Umulur ki şükrünüze vesile olur....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
İçinden taze et yemeniz ve takınacağınız süs eşyaları çıkarmanız için denizi sizin hizmetinize sunan da O'dur. G
emil
erin onun içinde (suyu) yararak gittiklerini görürsün. (Bunlar) O'nun lütfunu aramanız içindir. Ve olur ki şükredersiniz diye!...
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs eşyaları çıkarmaktasınız. G
emil
erin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Yine denizden taze et (balık eti) yiyesiniz ve ondan giyib takınacağınız bir zinet (inci) çıkarasınız diye, denizi hizmetinize bağlayan O’dur. G
emil
erin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun, hem Allah’ın fazlından nasîp arayasınız diye, hem de olur ki şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Taze et yemeniz, takindiginiz susleri edinmeniz ve Allah'in bol nimetinden faydalanmaniz icin denize ki g
emil
erin onu yara yara gittigini gorursun boyun egdiren de O'dur. Artik belki sukredersiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Pek taze et yemeniz ve takınacağınız süs eşyasını çıkarmanız için denizi de (belli ölçü ve kanunlarla) yararınıza sunan O'dur. G
emil
eri de suyu yara yara gittiğini görürsün ki, bu Allah'ın geniş lûtfunu ve ihsanını dilemeniz içindir. Ola ki şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Taze et yemeniz, takındığınız süsleri edinmeniz ve Allah'ın bol nimetinden faydalanmanız için denize -ki g
emil
erin onu yara yara gittiğini görürsün- boyun eğdiren de O'dur. Artık belki şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
İçinden taze et (balık) yemeniz ve takacağınız bir süs (eşyası) çıkarmanız için denizi emrinize veren O'dur. G
emil
erin denizde (suları) yara yara gittiklerini de görüyorsun. (Bütün bunlar) onun lütfunu aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
O ki denizi emrinize sunmuştur; ondan taze et yersiniz, ondan giyim ve takı için süsler çıkarırsınız. G
emil
erin denizi yara yara akıp gittiğini görürsünüz. Böylece O'nun lütfunu ararsınız ve belki ona şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Yine odur ki o, denizi teshır etmiştirki ondan taze bir et yiyesiniz ve içinden giyeceğiniz bir ziynet çıkarasınız, g
emil
eri de görürsünüz ki onda yara yara akar giderler, hem fazlından nasıyb arayasınız diye hem de gerek ki şükredesiniz...
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Yine taze bir et yiyesiniz ve içinden giyeceğiniz zinet eşyasını çıkarasınız diye, denizi emrinize veren O'dur. G
emil
erin denizde suları yara yara akıp gittiklerini görürsün ve bu da lütfundan payınızı aramanız içindir, ola ki şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Yine denizden taze et (balık) yiyesiniz ve ondan takındığınız süs eşyasını çıkarasınız diye, denizi emrinize veren Allah'tır. G
emil
erin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun. Lütfundan rızık aramanız ve şükretmeniz için Allah böyle yapmıştır....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
O denizi de yararınıza sundu ki, oradan elde edilen taze etler yiyesiniz ve diplerinden süs olarak kullanacağınız takılar çıkarasınız; g
emil
erin, dalgaları yara yara denizde süzüldüklerini görürsün. Nimetlerini araştırasınız ve ola ki, kendisine şükredesiniz diye Allah, denizi yararınıza sundu....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs eşyaları çıkarmaktasınız. G
emil
erin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
O, denizi — ondan taze bir et yemeniz, ondan giyeceğiniz (kullanacağınız) zîneti çıkarmanız için — (hizmetinize) raam edendir. G
emil
erin orada (suları) yararak gitdiklerini görüyorsun ki (bu, sırf Allahın) lutf-ü kereminden (nasıyb) aramanız ve (Ona) şükr etmeniz içindir. ...
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
İçinden tâze bir et (balık) yiyesiniz ve kendisinden onu takınacağınız bir ziynet(inci ve mercan) çıkarasınız diye, denizi hizmetinize veren de O’dur. Ayrıca g
emil
eri onda(suları) yara yara giden (vâsıta)lar olarak görürsün. (Bütün bunlar, ibret almanız) ve O’nun fazlından (rızkınızı) aramanız içindir; tâ ki şükredesiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Taze et yemeniz, giyineceğiniz süs eşyanızı çıkarmanız ve Allah'ın bol nimetinden istifade etmeniz için; denizi müsahhar kılan O'dur. G
emil
erin onu yara yara gittiğini görürsün, O'nun lutfunu aramanız ve şükretmeniz içindir, belki şükredersiniz artık....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Ve yemek için taze et, takınmak için değerli taşlar çıkarasınız diye denizi; ve denizin üstünde suları yararak yol aldığını gördüğünüz g
emil
eri, O'nun cömertliğinden belki bir pay ararsınız ve şükredersiniz diye (koyduğu tabii yasalara) bağlı kılan O'dur....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Ve O (Hâlik-ı Azîm)dir ki, denizi musahhar etmiştir. Tâ ki ondan taze bir et yiyesiniz ve ondan giyeceğiniz bir ziynet çıkarasınız. G
emil
eri de orada yara yara gider bir halde görürsün. Hem fazlından taleb edesiniz, hem de gerektir ki, şükredesiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Taze et yemeniz, takınacağınız süs eşyanızı çıkarmanız ve Allah'ın bol nimetinden istifade etmeniz için denize boyun eğdiren Allah'tır. Nitekim g
emil
erin denizi yara yara gittiklerini görürsün. Artık belki şükredersiniz!...
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Taze et yemeniz ve takındığınız süs eşyalarını ondan çıkarmanız için denizi sizin istifadenize sunmuştur. O’nun lütfundan aramanız için g
emil
erin onu yara yara gittiğini görürsün. Artık belki şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Yine O’dur ki denizi sizin hizmetinize verdi ki oradan taptaze et yiyesiniz ve takınıp kuşanacağınız zinet eşyası çıkarasınız. Denizde g
emil
erin suları yara yara akıp gittiklerini görürsün. Bütün bunlar Onun lütfedeceği nasibi aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
O, denizi de (hizmetinize) verdi ki ondan taptaze et yiyesiniz ve ondan kuşanacağınız süsler çıkarasınız. Görüyorsun ki g
emil
er, denizi yara yara akıp gitmektedir. Allâh'ın lutfunu aramanız ve O'na şükretmeniz için....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Denizi de sizin emrinize veren O'dur, ondan taze et yemektesiniz ve giyiminizde ondan süs eşyaları çıkarmaktasınız. G
emil
erin onda (suları) yara yara akıp gittiğini görüyorsun. (Bütün bunlar) O'nun fazlından aramanız ve şükretmeniz içindir....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Taze etlerinden yemeniz ve süslerinden çıkarıp takınmanız için denizleri de O sizin hizmetinize verdi. G
emil
erin suyu yara yara gittiklerini görürsün. Bunlar, Allah'ın lütfundan nasibinizi aramanız ve şükretmeniz içindir....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Ve O'dur ki, içinden taze bir et yemeniz ve kuşanacağınız bir süs çıkarmanız için denizi emrinize vermiştir. G
emil
eri onda yara yara gider görürsün. Böyle yapmıştır ki, O'nun kereminden nasip arayasınız ve şükredebilesiniz....
İsra Suresi, 66. Ayet:
1.
rabbu-kum
: sizin Rabbiniz
2.
ellezî
: ki o
3.
yuzcî
: sevkeder (yüzdürür)
4.
lekum
: sizi, sizin için
İsra Suresi, 66. Ayet:
Sizin Rabbiniz ki; O, onun fazlından (nasip) arayasınız diye denizde g
emil
eri sizin için sevkeder (yüzdürür). Çünkü O, size rahmet edicidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde g
emil
er yürütendir. Şüphesiz O, size karşı çok merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, öyle bir Rabdir ki lütuf ve ihsânını arayın diye sizin için denizde g
emil
eri yürütür. Şüphe yok ki o, size rahîmdir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
(Kullarım!) Rabbiniz, lütfuna nâil olmanız için denizde g
emil
eri sizin için yüzdürendir. Doğrusu O, sizin için çok merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz ki, lütfunu arayasınız diye g
emil
eri (bedenlerinizi) sizin için deniz (ilim) içinde yüzdürüyor! Muhakkak ki O, sizden Rahıym'dir (El Esmâ mânâlarının özelliklerini açığa çıkaran)!...
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, lütfuna nail olmanız, ticaret yapmanız için denizde g
emil
eri, filoları sizin için yüzdürendir. Şüphesiz o size merhametiyle muamele etmektedir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, lütfundan arayasınız diye sizin için g
emil
eri denizde yürütendir. Şüphesiz o size karşı merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Sizin Rabbiniz, fazlından aramanız için denizde g
emil
eri sizin için yürütür. Gerçekten O, size karşı merhametli olandır....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz o varlıktır ki, fazlından nasip arayasınız diye sizin için denizde g
emil
er yürütüyor. Muhakkak ki, O, size, çok merhametli bulunuyor....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, bol nimetinden elde edesiniz diye, denizde g
emil
eri sizin icin yuzdurur. O, size merhamet eder....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, bol nimetinden elde edesiniz diye, denizde g
emil
eri sizin için yüzdürür. O, size merhamet eder....
İsra Suresi, 66. Ayet:
(Kullarım!) Rabbiniz, lütfuna nâil olmanız için denizde g
emil
eri sizin için yüzdürendir. Doğrusu O, sizin için çok merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, nimetlerini aramanız için g
emil
eri okyanuslarda yüzdürendir. O size karşı Rahim'dir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbınız o kadirdir ki fadlından nasîb arayasınız diye sizin için denizde g
emil
er sevkediyor, hakıkaten o size rahîm bulunuyor...
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz o kudret sahibidir ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde g
emil
er yürütüyor; gerçekten O, size karşı çok merhametidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, lütfundan nasib arayasınız diye, sizin için denizde g
emil
eri yürüten kudret sahibidir. Şüphesiz O, size çok merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbinizin size sunduğu nimetleri arayasınız diye g
emil
eri denizde yüzdüren O'dur. Hiç şüphesiz O, size karşı pek merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Sizin rabbiniz, fazlından aramanız için denizde g
emil
eri sizin için yürütür. Gerçekten O, size karşı merhametli olandır....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, fazl (-u kerem) inden (nasıyb) arayasınız diye, sizin için denizde g
emil
eri yürütendir. Şübhe yok ki O sizi çok esirgeyicidir. ...
İsra Suresi, 66. Ayet:
(Ey insanlar!) Rabbiniz, fazlından (rızkınızı) arayasınız diye denizde g
emil
eri sizin için yüzdürendir. Muhakkak ki O, size karşı çok merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbınız O'dur ki; lutfundan elde edesiniz diye g
emil
eri sizin için denizde yüzdürür. Muhakkak ki O; sizin için Rahim olandır....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbinizdir, bolluğundan, bereketinden (payınızı) arayasınız diye sizin için denizde g
emil
eri yüzdüren; O'dur size gerçekten acıyan, sahip çıkan....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz, o (Zât-ı Kerîm)dir ki, sizin için denizde g
emil
eri cereyan ettirir, tâ ki, O'nun fazlından talepte bulunasınız. Şüphe yok ki, o sizin için pek ziyâde merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz O'dur ki, lütfundan (nasip) aramanız için g
emil
eri denizde sizin için yüzdürüyor. Çünkü O, size çok merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Denizde nimetini arayasınız diye g
emil
eri sizin için sevk ve idare eden Rabbinizdir. Çünkü O, size çok merhamet eder....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz o muazzam kudret sahibidir ki lütfundan nasibinizi aramanız için denizde g
emil
er yürütür. Gerçekten O’nun size ihsan ve merhameti pek fazladır....
İsra Suresi, 66. Ayet:
(Ey insanlar), Rabbiniz O'dur ki lutfundan (payınızı) aramanız için size g
emil
eri denizde yürütür. Doğrsu O, size çok acır....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Sizin Rabbiniz, fazlından aramanız için denizde g
emil
eri sizin için yürütür. Gerçekten O, size karşı merhametli olandır....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Sizin Rabbiniz, Onun lütfundan rızkınızı arayasınız diye, denizde sizin için g
emil
er yürütür. Gerçekten O size karşı pek merhametlidir....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabbiniz odur ki, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde g
emil
er yürütüyor. O, size karşı gerçekten çok merhametlidir....
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
Lâkin gemi, denizde çalışan fakirlerindi. Onu kusurlu yapmak istedim. Onların arkasında, bütün g
emil
eri gasbederek (zorla) alan bir melik (kral) vardı....
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
Gemi, denizde çalışan yoksul kimselerindi, onu kusurlu bir hale getirmek istedim, çünkü ilerde bir padişah var, bütün g
emil
eri zaptetmede....
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
'Gemi, denizde çalışan yoksul (balıkçı)lara aitti. Gemiyi kusurlu yapmak istedim; zira peşlerinde, tüm g
emil
eri zorla ele geçiren bir kral vardı.'...
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
Önce gemi, denizde çalışan birtakım zavallılarındı. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim; çünkü ötelerinde bütün sağlam g
emil
eri gaspedip alan bir hükümdar vardı....
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
Evvela, o gemi, denizde çalışan birtakım fakirlere ait idi. Ben onu kasden bir miktar zedeledim. Zira öte yanında, sağlam olan bütün g
emil
eri gasbeden zalim bir hükümdar vardı....
Kəhf Suresi, 79. Ayet:
"Gemiden başlayayım: O gemi, denizde işçilik yapan bir grup yoksulundu. Ben onu kusurlu hale getirmek istedim. Çünkü biraz ötelerinde bir kral vardı; tüm g
emil
ere zorla el koyuyordu."...
Ənbiya Suresi, 96. Ayet:
Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc kapılarının açıldığı zaman, her hadebden (yüksekçe yer - belki de uzay g
emil
erinden) hızlıca inerler!...
Həcc Suresi, 65. Ayet:
1.
e lem tere
: görmedin mi
2.
enne allâhe
: muhakkak Allah
3.
sahhara
: musahhar (emre amade) kıldı
4.
lekum
: si...
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'ın yeryüzündeki herşeyi size musahhar (emrinize amade) kıldığını görmedin mi? Ve g
emil
er, denizde onun emri ile akıp gider. Ve Allah'ın izni olmadıkça semanın, arz üzerine (yeryüzüne) düşmesini önler (semayı arzın üzerine düşmemesi için tutar). Muhakkak ki Allah, insanlara Rauf'tur, Rahîm'dir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan g
emil
eri sizin hizmetinize vermiştir. İzni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye göğü O tutuyor. Şüphesiz ki Allah, insanlara karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen g
emil
eri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi Allâh, arzdakileri de denizde akıp giden g
emil
eri de sizin hizmetinize vermiştir. . . Semâyı (gökten gelecek meteorları) arza çarpmaktan O koruyor. . . Oluşmasına elverdiği şartları dışında. . . Muhakkak ki Allâh insanlarda Rauf'tur, Rahıym'dir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah’ın, kurduğu düzen gereğince yeryüzündeki varlıkların ve imkânların tamamını, denizlerde seyreden g
emil
eri, filoları sizin menfaatiniz için kanunlarına boyun eğdirdiğini görmüyor musun? Göğü de kesinkes yasalarıyla, iradesiyle yere düşmekten, denge ve çekim kanununu işleterek O koruyor. Koruyacak kanunları o koyarak işlerlik kazandırıyor Allah insanlara karşı çok şefkatli, engin merhamet sahibidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'ın yerde olanları ve denizde O'nun emriyle akıp giden g
emil
eri hizmetinize verdiğini görmedin mi? O, izni olmadan yerin üzerine düşmesin diye göğü tutmaktadır. Şüphesiz Allah insanlara çok acıyan ve çok rahmet edendir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden g
emil
eri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, Allah, bütün yerdekileri ve emriyle denizde akıb giden g
emil
eri hep sizin hizmetinize bağlı kıldı. Semayi, yeryüzüne düşmekten koruyan O’dur; ancak kıyamette izniyle düşecektir. Doğrusu Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'in yerde olanlari ve emriyle denizlerde yuruyen g
emil
eri buyrugunuz altina vermis oldugunu; buyrugu olmaksizin yere dusmemesi icin gogu O'nun tuttugunu gormez misin? Dogrusu Allah insanlara karsi sefkatli ve merhametli olandir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'ın yerde olanları ve emriyle denizlerde yürüyen g
emil
eri buyruğunuz altına vermiş olduğunu; buyruğu olmaksızın yere düşmemesi için göğü O'nun tuttuğunu görmez misin? Doğrusu Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametli olandır....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen g
emil
eri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
ALLAH'ın yerdeki şeyleri ve emriyle denizde akıp giden g
emil
eri hizmetinize sunduğunu ve göğü, izni olmadan yerin üzerine düşmekten alıkoyduğunu görmez misin? ALLAH insanlara karşı Şefkatlidir, Rahimdir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri sizin hizmetinize sundu. Ve emriyle denizde seyredip giden g
emil
eri de. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o tutuyor. Gerçekten Allah insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri ve emriyle denizlerde akıp giden g
emil
eri hep sizin buyruğunuz altına verdi. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o (koruyup havada) tutuyor. Şüphesiz Allah insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmüyor musun ki, Allah yeryüzündeki tüm varlıkları ve emri uyarınca denizde yüzen g
emil
eri yararınıza sundu. O yeryüzüne düşmesin diye göğü askıda tutuyor. O ancak O'nun izni ile yere düşer. Hiç şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Tanrı, yerdekileri ve denizde onun buyruğuyla akıp giden g
emil
eri sizin yararınıza / kullanımınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Tanrı, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah yerde ne varsa onları ve emriyle denizde akıb gitmekde olan g
emil
eri size râm etmişdir. Semâyi, izni olmadıkça, yerin üzerine düşmekden O tutuyor. Şübhe yok ki Allah insanları pek çok esirgeyicidir, çok merhametlidir. ...
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki şübhesiz Allah, yerde bulunanları ve emriyle denizde akıp giden g
emil
eri sizin emrinize verdi. Göğü de, izni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye (O)tutuyor. Şübhesiz ki Allah, insanlara karşı elbette Raûf (çok şefkatli olan)dır, Rahîm (çok merhametli olan)dır....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi; Allah, yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden g
emil
eri buyruğunuz altına vermiştir. İzni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmemesi için O tutar. Doğrusu Allah; insanlara karşı Rauf'dur, Rahim'dir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Yeryüzünde var olan her şeyi ve koyduğu (fiziki) yasalara uyarak denizde seyreden g
emil
eri size boyun eğdirenin Allah olduğunu görmüyor musun? Ve gök cisimlerini, kendi izni olmadıkça yeryüzüne düşmemeleri için, yerlerinde, yörüngelerinde tutan(ın O olduğunu görmüyor musun?) Gerçekten de Allah insanlara karşı çok acıyıp esirgeyen, çok şefkat gösterendir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, muhakkak Allah, sizin için yerde olanları ve emriyle denizde cereyan eden g
emil
eri de musahhar kıldı ve göğü de izni olmaksızın yerin üzerine düşmekten tutuyor. Şüphe yok ki, Allah insanlara çok re'fetlidir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi? Allah yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden g
emil
eri buyruğunuz altına vermiştir. Göğü de, kendi izni olmadıkça yerin üzerine düşmemesi için O tutar. Doğrusu Allah insanlara çok şefkatli çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah’ın yeryüzündeki her şeyi ve denizde O’nun emri ile akıp giden g
emil
eri hizmetinize verdiğini görmüyor musun? O’nun izni olmadıkça, göğü yerin üzerine düşmemesi için tutuyor. Allah, insanlara karşı gerçekten çok şefkatli ve merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki Allah yerde olan her şeyi ve Kendi emriyle denizlerde yüzen g
emil
eri, sizin hizmetinize verdi? Yerin üstüne düşmesin diye, göğü O tutuyor. Gök ancak O’nun izniyle düşebilir. Çünkü Allah raûfdur, rahîmdir (insanlara karşı çok şefkatli ve merhametlidir)....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi Allâh, yerdekileri ve emriyle, (koyduğu kanunla) denizde akıp giden g
emil
eri sizin buyruğunuza verdi. Yerin üstüne düşmesin diye göğü tutuyor. (Gök) ancak O'nun izniyle düşer. Çünkü Allâh, insanlara çok şefkatli, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp gitmekte olan g
emil
eri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmaksızın, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoymaktadır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şefkatlidir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, yeryüzündeki herşeyi ve Onun koyduğu yasalarla denizde akıp giden g
emil
eri Allah sizin hizmetinize vermiştir? Gökyüzünü izni olmaksızın yer üzerine düşmekten de Allah alıkoyuyor. Muhakkak ki Allah insanlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah yeryüzündekileri ve denizde O'nun emriyle akıp giden g
emil
eri sizin hizmetinize verdi. O'nun izni olmaksızın yerkürenin üstüne düşmemesi için göğü O tutuyor. Allah, insanlara karşı elbette Raûf, Rahîm'dir,...
Möminun Suresi, 22. Ayet:
1.
ve aleyhâ
: ve onun üzerinde
2.
ve alâ el fulki
: ve g
emil
erin üzerinde
3.
tuhmelûne
: taşınırsınız
...
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Ve onların (hayvanların) üzerinde ve g
emil
erin üzerinde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
erde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
erde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların (hayvanların) üzerinde ve g
emil
erin üzerinde yüklenilip taşınıyorsunuz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
erde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların ve g
emil
erin üzerinde taşınmaktasınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
erde taşınmaktasınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Bir de (karada) hayvanların, (denizde) g
emil
erin üzerinde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Hem onlarin ve hem de g
emil
erin uzerinde tasinirsiniz. *...
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Bunlara da, g
emil
ere de yüklenip binersiniz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Hem onların ve hem de g
emil
erin üzerinde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
erde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
er üzerinde taşınıyorsunuz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların sırtlarında ve g
emil
erde taşınıyorsunuz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
erde taşınmaktasınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Hem onların üzerine, hem g
emil
erin üstüne yükledilirsiniz. ...
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Hem onların üzerinde, hem de g
emil
erde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Hem onların üzerinde, hem de g
emil
erin üstünde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
onlarla -(deniz üzerinde) g
emil
er(le taşındığınız) gibi- taşınıyorsunuz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Ve onların üzerlerine ve g
emil
erin üzerlerine yüklenilirsiniz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Hem onların üstünde hem de g
emil
erin üstünde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
erde taşınıyorsunuz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onlara da, g
emil
ere de binersiniz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
O (hayva)nların üzerinde ve g
emil
er üzerinde taşınırsınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerinde ve g
emil
erde taşınmaktasınız....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Ayrıca hem onlara, hem g
emil
ere binersiniz....
Möminun Suresi, 22. Ayet:
Hem onlar üzerinde hem de g
emil
er üzerinde taşınıyorsunuz....
Möminun Suresi, 27. Ayet:
Biz ona: 'Gözlerimizin önünde, gözetimimiz altında, vahyimiz uyarınca g
emil
eri inşa et' diye vahyettik. Nihayet, g
emil
erin yapımı bitirilip, planımızın icra vakti geldiğinde, bütün kaynaklardan fışkıran sularla, yeryüzünde sular yükselirken, tan yeri ağardığı sırada; buhar kazanları çalıştırılıp istim yükselmeye başlayınca, biz Nûh’a: 'Her türden erkekli dişili birer çifti, içlerinden, daha önce, aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni, ümmetini g
emil
ere al. Baskı zulüm ve işkence il...
Möminun Suresi, 28. Ayet:
Sen, beraberindekilerle birlikte g
emil
ere yerleştiğinde: 'Bizi inkâr ile, isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavimden kurtaran Allah’a hamdolsun.' de....
Şüəra Suresi, 84. Ayet:
«Ve sonrakiler arasında benim için bir yâd-ı c
emil
nâsip kıl!»...
Şüəra Suresi, 119. Ayet:
Biz de, onu ve beraberindekileri, istiap haddi aşılarak yüklenmiş o donanımlı g
emil
ere alarak kurtardık....
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
«Siz ademîlerden erkeklere mi gidiyorsunuz?»...
Ənkəbut Suresi, 15. Ayet:
Fakat biz Nûh’u ve g
emil
erdekileri kurtardık. Bunu âlemlere, insanlara ibret ve uyarı haline getirdik....
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
G
emil
ere bindikleri zaman, Allah’ın dinini ve düzenini içtenlikle benimseyerek, samimi davranıp Allah’a dua ederler. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir de bakarsın ki, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşuyorlar....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
1.
e lem tere
: görmedin mi
2.
enne
: olduğunu
3.
el fulke
: g
emil
er
4.
tecrî
: akar gider, seyreder
Loğman Suresi, 31. Ayet:
G
emil
erin denizde Allah'ın ni'metiyle (yüzerek) seyrettiğini görmedin mi? Âyetlerinden size göstermek için. Muhakkak ki bunda, çok sabredenlerin ve şükredenlerin hepsi için elbette âyetler (deliller, ibretler) vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmedin mi ki, g
emil
er Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir. Allah, bunu âyetlerinden bir kısmını size göstermek için yapmaktadır. Şüphesiz ki bunda hakkıyla sabreden, hakkıyla şükreden herkes için ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmedin mi ki g
emil
er, gerçekten de Allah'ın nîmetiyle denizlerde akıp gider size onun delillerini göstermek için; şüphe yok ki bundan adamakıllı sabreden ve adamakıllı şükreden herkese, elbette deliller var....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Size varlığının delillerini göstermesi için, Allah'ın lütfuyla g
emil
erin denizde yüzdüğünü görmedin mi? Şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
İşaretlerinden size göstermek için, Allâh nimeti olarak g
emil
erin denizde akıp gittiğini görmedin mi? Muhakkak ki bunda pek sabırlı ve çok şükreden herkes için elbette dersler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Size varlığının delillerini göstermesi için, Allah’ın lütfuyla g
emil
erin, filoların denizde seyrettiğini görmüyor musun? Bunda, çok sabrederek mücadeleye devam eden, çok şükreden herkes için elbette ibretler, uyarılar vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Ayetlerinden (bazılarını) size göstermesi için Allah'ın nimetiyle g
emil
erin denizde akıp gittiğini görmedin mi? Şüphesiz bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, g
emil
er Allah'ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir! Hiç şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmedin mi, Allah’ın üzerinize bir nimeti olarak, (kudretine delâlet eden) alâmetlerinden size göstermek için, g
emil
er denizde akıb gidiyor. Muhakkak ki bunda, (zorluklara karşı) çok sabreden, (nimetlere) çok şükreden herkes için bir çok ibret alâmetleri vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
G
emil
erin denizde Allah'in lutfuyla yurudugunu gormez misin? Allah boylece size varliginin delillerini gosterir. Bunlarda, pek sabirli ve cok sukreden kimselerin hepsine dersler vardir....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
G
emil
erin denizde Allah'ın lütfuyla yürüdüğünü görmez misin? Allah böylece size varlığının delillerini gösterir. Bunlarda, pek sabırlı ve çok şükreden kimselerin hepsine dersler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Size varlığının delillerini göstermesi için, Allah'ın lütfuyla g
emil
erin denizde yüzdüğünü görmedin mi? Şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Size bazı ayetlerini göstermek için, ALLAH'ın lütfuyla g
emil
erin denizde akıp gittiğini görmez misin? Her sabreden ve şükreden için bunda dersler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Baksan a size âyetlerinden göstermek için ni'metiyle g
emil
erin denizde akışına! Şübhe yok ki bunda pek sabırlı ve çok şükürlü olanlar için bir çok âyetler vardır...
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Size ayetlerinden (delillerinden) göstermek için Allah'ın lütfuyla g
emil
erin denizde akışına baksana! Şüphesiz ki bunda pek sabırlı ve çok sükunu olanlar için bir çok ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmedin mi ki Allah, âyetlerinden bir kısmını size göstersin diye g
emil
er, Allah'ın nimetiyle denizde akıp gidiyor. Şüphesiz bunda çok sabredenler ve çok şükredenler için nice ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Allah size, bir kısım delillerini göstersin diye, Allah'ın izniyle g
emil
erin denizde akıp gittiğini görmediniz mi? Şüphesiz bunda çok sabreden çok şükreden herkes için ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, g
emil
er Tanrı'nın nimetiyle denizde akıp gitmektedir. Hiç şüphesiz bunda çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
(Kudret) delillerinden bir kısmını size göstermek için, Allahın ni'metiyle, denizde g
emil
erin akıb gitmekde olduğunu görmedin mi? Şübhe yok ki bunda çok sabreden, çok şükreden (ler) îçin ibretler vardır. ...
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmedin mi ki, size delillerinden göstermek için, gerçekten g
emil
er Allah’ın ni'metiyle denizde akıp gider. Muhakkak ki bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için nice deliller vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmez misin ki; g
emil
er denizde Allah'ın nimetiyle akıp gider. Böylece size ayetlerini gösterir. Bunlarda pek sabırlı ve çok şükreden kimseler için ayetler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmez misin, g
emil
er Allah'ın lütfu ile denizlerde nasıl yol alıyorlar ve böylece Allah kendi varlığının bazı işaretlerini önünüze nasıl koyuyor? Kuşkusuz bunda, sıkıntılara sonuna kadar göğüs geren ve (Allah'a karşı) derin bir şükran duygusu taşıyanlar için mesajlar vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmedin mi ki, muhakkak g
emil
er denizde Allah'ın nîmetiyle akar gider, size O'nun âyetlerinden göstermek için. Şüphe yok ki, bunda her bir çokça sabreden, çokça şükreden için ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmez misin ki, g
emil
er denizde Allah'ın nimetiyle akıp gider. Böylece size âyetlerini (varlığının delillerini) gösterir. Bunlarda pek sabırlı ve çok şükreden kimseler için âyetler (işaretler) vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Size ayetlerinden göstermek için, Allah’ın nimetiyle g
emil
erin denizde akıp gittiğini görmüyor musun? İşte bunda tüm sabredenler ve şükredenler için işaretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmez misiniz ki g
emil
er Allah’ın lütfu ile denizde yüzüyor. Bu, Allah’ın varlığının ve kudretinin bazı delillerini göstermek içindir. Elbette bunda pek sabırlı, çok şükürlü olanlar için ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
(Allâh) size, bir kısım âyetlerini göstersin diye, Allâh'ın ni'metiyle g
emil
erin denizde gittiğini görmedin mi? Şüphesiz bunda sabreden, şükreden herkes için ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, g
emil
er Allah'ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir! Hiç şüphe yok bunda, çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Onun âyetlerinden bir kısmını size göstermek için Allah'ın lütfuyla denizde akıp giden g
emil
eri görmedin mi? Çok sabreden, çok şükreden herbir kul için bunda ibretler vardır....
Loğman Suresi, 31. Ayet:
Size, ayetlerinden göstermek için, Allah'ın nimetleriyle g
emil
erin denizde akıp gidişini görmedin mi? Kuşkusuz, bunda gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için kesin ibretler vardır....
Əhzab Suresi, 28. Ayet:
Yâ eyyuhen nebiyyu kul li ezvâcike in kuntunne turidnel hayâted dunyâ ve ziynetehâ fe teâleyne umetti’kunne ve userrihkunne serâhan cemîlâ(cemîlen)....
Əhzab Suresi, 28. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nebîyu
: nebî, peygamber
3.
kul
: de, söyle
4.
li
: için, ... e
...
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Ve iki deniz müsavi (eşit) olamaz. Bu lezzetli, tatlıdır. Susuzluğu gideren, içimi kolay olandır. Ve bu (diğeri) tuzludur, acıdır. Hepsinden taze et yersiniz. Ve giyeceğiniz (takacağınız) süs eşyası (inci, mercan) çıkarırsınız. Ve onun fazlından istemeniz için onda (suyu) yarıp giden g
emil
er görürsünüz. Umulur ki böylece şükredersiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz aynı olmaz. Şu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi kolaydır. Şu ise tuzludur, acıdır. Bununla beraber her birinden taze et yersiniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. Allah’ın lütfundan istemeniz ve şükretmeniz için g
emil
erin orada suyu yara yara gittiğini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Ve iki deniz, bir ve eşit olamaz; şu, tatlı ve içilecek sudur, içilince kandırır adamı, boğazdan kolaycacık ve iyi bir sûrette kayıp gider; buysa tuzludur, acıdır ve hepsinden de terütaze balıklar çıkarır, yersiniz ve takıp süsleneceğiniz ziynet eşyâsı çıkarırsınız ve görürsün ki, lütuf ve ihsânını arayıp bulmanız ve şükretmeniz için hepsinde de, suları yara yara g
emil
er gitmede....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu keser, içilmesi kolaydır. Şu da tuzludur, acıdır (boğazı yakar). Hepsinden de taze et (balık) yersiniz ve giyeceğiniz süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayıp da şükretmeniz için g
emil
erin, denizi yarıp gittiğini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz eşit olmaz! Biri tatlı mı tatlı, susuzluğu giderir, içimi hoş ve kolaydır. . . Diğeri ise tuzludur, acıdır. . . Her birinden taze et yersiniz ve giyeceğiniz bir süs çıkarırsınız. . . O'nun fazlından talep etmeniz ve şükretmeniz için, g
emil
eri onda yara yara gidenler görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Onun için benzerlik ve farklılık yaratmak da kolaydır, iki deniz bir değildir, birbirine benzemez. Bu tatlı, susuzluğu giderici, içimi kolaydır. Şu da, tuzlu ve acıdır, boğazı yakar. Her birinden de taze et, balık, yersiniz. Takıp süsleneceğiniz süs eşyaları çıkarırsınız. Allah’ın lütfundan nasibinizi aramanız, ticaret yapmanız için g
emil
erin, filoların denizleri yararak her tarafa gittiğini görürsün. Ola ki, bu nimetler şükrünüze vesile olur....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir değildir: Şu tatlı, susuzluğu giderici ve içimi kolay, şu da tuzlu ve acıdır. Hepsinden de taze et yer ve takınacağınız süs eşyaları çıkarırsınız. O'nun lütfundan (nasib) aramanız için ve olur ki şükredersiniz diye g
emil
erin onun içinde (suyu) yararak gittiklerini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir değildir. Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız. O'nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için g
emil
erin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Hem iki deniz (suyu acı ve tatlılıkta) müsavi olmuyor: Bu gayet tatlı; içimi âfiyetlidir, kandırır. Bu (beriki) de gayet tuzlu; acıdır, içilemez. (Böyle olmakla beraber acı ve tatlı) her iki denizden de taptaze et (balık) yersiniz. (Suyu acı denizden inci gibi mücevherat) süs eşyası çıkarıp giyinirsiniz. G
emil
eri de görürsün ki, denizde suyu yara yara giderler; Allah’ın rızkından arayasınız diye... Olur ki şükredersiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Iki deniz bir degildir. Birinin suyu tatli ve kolay icimlidir; digeri tuzlu ve acidir. Herbirinden taze balik eti yersiniz; takindiginiz susler cikarirsiniz; Allah'in lutfuyla rizik aramaniz icin g
emil
erin onu yararak gittigini gorursun. Belki artik sukredersiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz (veya göl) bir değildir. Bu, tatlı, susuzluğu giderici, kolay içimlidir. O, tuzlu acıdır; ama her birinden taze et yersiniz ve takındığınız (bazı) süs eşyasını çıkarırsınız. Allah'ın taşan nîmetini elde etmek için g
emil
erin de denizde suyu yara yara yüzüp gittiğini görürsün. Ola ki şükredersiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir değildir. Birinin suyu tatlı ve kolay içimlidir; diğeri tuzlu ve acıdır. Her birinden taze balık eti yersiniz; takındığınız süsler çıkarırsınız; Allah'ın lütfuyla rızık aramanız için g
emil
erin onu yararak gittiğini görürsün. Belki artık şükredersiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu keser, içilmesi kolaydır. Şu da tuzludur, acıdır (boğazı yakar). Hepsinden de taze et (balık) yersiniz ve giyeceğiniz süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayıp da şükretmeniz için g
emil
erin, denizi yarıp gittiğini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz birbirine eşit değildir. Bu taze ve tatlı olup içimi yumuşaktır, şu ise tuzlu ve acıdır. Hepsinden taze et yersiniz ve takınacağınız mücevherleri çıkarırsınız. O'nun lütfunu arayan g
emil
erin onu yararak aktığını görürsün. Belki artık şükredersiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Hem iki deniz müsavi olmuyor, şu tatlı, hararet keser, içerken kayar, şu da tuzlu, yakar kavurur bununla beraber herbirinden bir taze et yersiniz ve bir ziynet çıkarır giyinirsiniz, g
emil
eri de görürsün onda yarar yarar giderler, fadlından nasîb arayasınız diye ve gerek ki şükredesiniz...
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Bir de iki deniz bir olmuyor; şu tatlı, hararet keser, içerken kayar; şu da tuzludur, yakar kavurur. Bununla beraber herbirinden bir taze et yersiniz ve bir zinet çıkarıp giyinirsiniz. Allah'ın lütfundan nasip arayasınız diye g
emil
erin de suyu yara yara orada gittiğini görürsün. Gerek ki, şükredersiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Hem iki deniz eşit olmuyor. Şu tatlı, hararet keser, içerken (boğazdan) kayar; şu da tuzlu, yakar kavurur. Bununla beraber her birinden taze bir et yersiniz ve bir ziynet çıkarır, giyinirsiniz. Allah'ın lütfundan nasib arayasınız diye suyu yara yara giden g
emil
eri de görürsün. Gerek ki şükredeceksiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir değildir. Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız. O'nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için g
emil
erin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz (in suyu) bir olmaz. Şu çok tatlıdır, susuzluğu keser, içimi boğazdan kolay geçer; şu çok tuzludur, acıdır (boğazı yakar kavurur). Bununla beraber siz her birinden tamtâze bir et yersiniz. Giyeceğiniz (takınacağınız) bir zînet çıkarırsınız. (Allahın) fazl (ve kerem) inden (nasıybinizi) aramanız, Ona şükretmeniz için her birinde g
emil
erin, (suları) yara yara, gitdiklerini görürsün. ...
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Ve iki deniz bir olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu gidericidir, içmesi kolaydır; şu da tuzludur, acıdır (içilmez)! Bununla berâber her birinden tâze bir et (balık) yersiniz ve (inci, mercan gibi) kendisini takınacağınız bir ziynet (eşyâsı) çıkarırsınız. Ayrıca g
emil
eri onda suyu yara yara giden (vâsıta)lar olarak görürsün ki O’nun lütfundan (rızkınızı) arayasınız. Ve tâ ki şükredesiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir olmaz. Şu; çok tatlıdır, susuzluğu keser içilmesi kolaydır. Şu ise tuzludur, acıdır. Her birinden taze et yersiniz ve giyeceğiniz süs eşyası çıkarırsınız. O'nun lutfundan aramanız ve şükretmeniz için g
emil
erin yara yara gittiklerini görürsünüz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
(O'nun için benzerlik ve farklılık yaratmak da kolaydır.) O halde, (yeryüzündeki) iki büyük su kütlesi aynı olamaz; birisi tatlı, susuzluğu giderici, içimi güzel iken ötekisi tuzlu ve acıdır. Fakat her ikisinden de taze et yersiniz ve (ikisinden de) süs takıları çıkarırsınız; ikisinin de üzerinde Allah'ın lütfundan nasibinizi aramanızı ve böylece şükredenlerden olmanızı sağlayan g
emil
erin dalgaları yararak ilerlediklerini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
Ve iki deniz müsavî olmaz. Bu çok temizdir, pek tatlıdır, kolayca içilir. Şu da çok tuzludur, acıdır. Hepsinden tertemiz bir et yersiniz ve kendisini giyeceğiniz bir ziynet çıkarırsınız ve O'nun fadlından arayasınız ve umulur ki, şükretmeniz için, bunun içinde g
emil
eri yara yara bir halde gider görürsünüz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz birbirine eşit olmaz. Şu çok tatlıdır. Susuzluğu keser, içilmesi kolaydır. Şu da çok tuzludur, acıdır (boğazı yakar). Hepsinden de taze et (balık) yersiniz. Takmakta olduğunuz süs eşyası çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasibinizi arayıp şükretmeniz için g
emil
erin denizi yarıp gittiğini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz eşit değildir. Biri tatlıdır, susuzluğu giderir ve içimi kolaydır; diğeri tuzlu ve acıdır. Hepsinden de taze et yersiniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. G
emil
erin suları yarıp gittiğini görürsün. Bunlar, O’nun verdiği nimetleri aramanız ve O’na şükretmeniz içindir....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
(Allah sınırsız miktarda birbirinden farklı varlıkları yaratabilir. Bu cümleden olarak) iki denizin suyu bir olmaz: şu tatlı, içimi âfiyetli, boğazdan kayıverir; o ise tuzlu, acıdır. Bununla beraber her iki denizden de taptaze et yersiniz ve takındığınız inci gibi süs eşyası çıkarırsınız. Allah’ın lütfundan nasip arayıp bulmak için g
emil
erin suları yardığını, denizlerde devamlı dolaştıklarını görürsün. Umulur ki bütün bu nimetlere şükredersiniz....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir olmaz: Şu tatlıdır, susuzluğu keser, içimi (boğazdan) kayar; şu da tuzlu, acıdır. Hepsinden de taze et yersiniz ve takındığınız (inci, sedef gibi) süs (eşyası) çıkarırsınız. (Allâh'ın) Lutfundan payınızı arayıp şükretmeniz için g
emil
erin, denizi yarıp gittiğini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir değildir. Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır. Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız. O'nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için g
emil
erin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir olmaz. İşte şu tatlıdır, susuzluğu keser, içilmesi kolaydır; şu da tuzludur, acıdır. Onların herbirinden taze et yer, takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız. G
emil
erin de suyu yara yara gittiklerini görürsün. Bunlar, Allah'ın lütfundan nasibinizi aramanız ve şükretmeniz içindir....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredebilmeniz için, g
emil
erin denizi yara yara gittiğini görürsün....
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Ve onların zürriyetlerini (nesillerini) dolu g
emil
erde taşımamız onlar için bir âyettir....
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Bizim onların zürriyetlerini o dopdolu g
emil
erde yüklenip taşımamız da onlar için bir işarettir!...
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Kudretimizi gösteren, onlar için bir delil de, tufan sırasında, bizim onların neslini istiap haddi aşılarak yüklenmiş, donanımlı g
emil
erde taşımamızdır....
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Onların soylarını dolu g
emil
erde taşımamız da kendileri için bir ayettir....
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Onların soylarını dolu g
emil
erde taşımamız da kendileri için bir ayettir....
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Onlar için bir âyet (ve ibret) de bizim, onların zürriyyetlerini o dopdolu g
emil
erde taşımış olmamız, ...
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Onlar için bir işaret de, soylarını/hemcinslerini dolu g
emil
erle (denizlerde) taşımamızda...
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Bir delil daha onlara; Nesillerini dopdolu g
emil
erde taşımamızdır....
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Onların soylarını dolu g
emil
erde (ana rahimlerinde) taşımamız da kendileri için bir ayettir....
Yasin Suresi, 41. Ayet:
Zürriyetlerini o dopdolu g
emil
erde taşımamız da onlar için bir ayettir....
Yasin Suresi, 42. Ayet:
Ve onlar için, onun gibi (g
emil
er gibi) binecekleri şeyler yarattık....
Yasin Suresi, 42. Ayet:
Onlar için g
emil
ere benzer, binecekleri başka şeyler de yarattık....
Saffat Suresi, 78. Ayet:
Ve onun üzerine sonra gelenler arasında (bir zikr-i cemîl) bıraktık....
Sad Suresi, 49. Ayet:
Bu,(peygamberler için bir şeref ve) bir zikr (-i cemîl) dir. Takvâye erenlerin dönüb varacağı yerde elbette güzel (bir merci) dir: ...
Şura Suresi, 32. Ayet:
1.
ve min
: ve den
2.
âyâti-hi
: onun âyetleri
3.
el cevâri
: g
emil
er
4.
fî
: de, içinde
...
Şura Suresi, 32. Ayet:
Ve denizde yüksek dağlar gibi yüzen g
emil
er, O'nun (Allah'ın) âyetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi yüzen g
emil
er, O’nun varlığının delillerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Ve onun delillerindendir denizde akıp giden yüce dağlar gibi g
emil
er....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıp gidenler (g
emil
er) de O'nun (varlığının) delillerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıp gidenler de (g
emil
er) O'nun işaretlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde, dağlar gibi seyreden g
emil
er, filolar da, O’nun âyetlerinden, kudretinin delillerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde büyük dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O'nun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde yüksek dağlar gibi seyreden g
emil
er O'nun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi hareket edip giden g
emil
er yine O’nun (kudretinin) alâmetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde yuce daglar gibi g
emil
erin yurumesi O'nun varliginin delillerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
O'nun (varlığına, birliğine delâlet eden) belgelerden biri de, denizde dağlar gibi yüzen g
emil
erdir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde yüce dağlar gibi g
emil
erin yürümesi O'nun varlığının delillerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıp gidenler (g
emil
er) de O'nun (varlığının) delillerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Okyanusta dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O'nun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Yine O'nun ayetlerinden biri de denizde dağlar gibi akanlar (g
emil
er)dir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizlerde yüce dağlar gibi g
emil
erin yürümesi de O'nun kudretinin delillerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O'nun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde yüksek dağlar gibi seyreden g
emil
er O'nun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıb giden g
emil
er de Onun âyetlerindendir. ...
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O'nun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizler üzerinde, dağlar(ın salınıp durması) gibi akıp giden g
emil
er de O'nun işaretlerindendir:...
Şura Suresi, 32. Ayet:
Ve O'nun âyetlerindendir denizde dağlar gibi cereyan eden g
emil
er....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O'nun âyetlerindendir (varlığının delillerindendir)....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi g
emil
erin akıp gitmesi onun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
(32-35) Denizlerde dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O’nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, g
emil
er de denizin üstünde durakalır. Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır. Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o g
emil
eri batırır, günahların birçoğunu da affeder. Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde yüksek dağlar gibi seyretmekte olan g
emil
er O'nun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıp giden g
emil
er de Onun âyetlerindendir....
Şura Suresi, 32. Ayet:
Denizde o dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O'nun ayetlerindendir....
Şura Suresi, 33. Ayet:
Eğer O (Allah), dilerse rüzgârı durdurur. O zaman (g
emil
er) onun üzerinde hareketsiz kalırlar. Muhakkak ki bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için mutlaka âyetler (ibretler) vardır....
Şura Suresi, 33. Ayet:
Eğer Allah dilerse, o rüzgârı durduruverir de, (g
emil
er) deniz üzerinde kalakalırlar. Şübhesiz bunda, (Allah’ın nimetlerine) çok şükreden, ziyade sabırlı olan herkes için bir çok ibretler var....
Şura Suresi, 33. Ayet:
O, dilerse ruzgari durdurur, yelkenle giden g
emil
er o zaman denizin yuzunde durakalir. Bunlarda, sabirli olan ve cok sukreden kimseler icin deliller vardir....
Şura Suresi, 33. Ayet:
O, dilerse rüzgarı durdurur, yelkenle giden g
emil
er o zaman denizin yüzünde durakalır. Bunlarda, sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için deliller vardır....
Şura Suresi, 33. Ayet:
Dilerse o rüzgarı durduruverir de (yelkenle giden g
emil
er) sırtı üzerinde durakalırlar. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ayetler vardır....
Şura Suresi, 33. Ayet:
Eğer O dilerse rüzgarı durdurur da yelkenle giden g
emil
er denizin üzerinde duruverirler. Şüphesiz ki bunda sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için nice ibretler vardır....
Şura Suresi, 33. Ayet:
Allah dilerse rüzgarı durdurur, g
emil
er denizin yüzünde durakalır. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır....
Şura Suresi, 33. Ayet:
Eğer O, dilerse rüzgârı durdurur da (g
emil
er denizin) sırtı üstünde (akmayıb) kalırlar. Şübhesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için kat'î âyetler vardır. ...
Şura Suresi, 33. Ayet:
Eğer (Allah) dilerse, (onlara hareket veren) rüzgârı durdurur da, (o g
emil
er denizin) sathı üstünde hareketsiz şeyler olarak kalıverirler. Şübhesiz ki bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ibretler vardır....
Şura Suresi, 33. Ayet:
(32-35) Denizlerde dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O’nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, g
emil
er de denizin üstünde durakalır. Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır. Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o g
emil
eri batırır, günahların birçoğunu da affeder. Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir....
Şura Suresi, 33. Ayet:
Dilerse rüzgârı durdurur, (g
emil
er denizin) sırtında durakalır. Kuşkusuz bunda sabreden, şükreden herkes için ibretler vardır....
Şura Suresi, 33. Ayet:
Dilerse rüzgârı durdurur da o akıp giden g
emil
er denizin sırtında donmuş gibi kalırlar. Gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için bütün bunlarda elbette ki ibretler vardır....
Şura Suresi, 34. Ayet:
Yahut da, kazandıkları suçlar yüzünden fırtınalarla helâk eder g
emil
eri ve çoğunu da bağışlar....
Şura Suresi, 34. Ayet:
Veya o (g
emil
erdekileri) işledikleri (günah ve vebal) yüzünden (g
emil
eri batırarak) yok eder, çoğunu da affeder....
Şura Suresi, 34. Ayet:
Yahut yaptıkları yüzünden g
emil
eri helak eder. Bir çoğunu da affeder....
Şura Suresi, 34. Ayet:
Yahud (Allah bu g
emil
eri, binenlerin) kazandıkları (günâhlar) yüzünden (fırtına ile batırıb) helak eder. (İçlerindekilerden) bir çoğunu da bağışlar (kurtarır). ...
Şura Suresi, 34. Ayet:
(32-35) Denizlerde dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O’nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, g
emil
er de denizin üstünde durakalır. Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır. Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o g
emil
eri batırır, günahların birçoğunu da affeder. Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir....
Şura Suresi, 34. Ayet:
Yahut yaptıkları (işler) yüzünden g
emil
eri(n içindekileri) helâk eder. Birçoğunu da affeder (kurtarır)....
Şura Suresi, 35. Ayet:
(32-35) Denizlerde dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O’nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, g
emil
er de denizin üstünde durakalır. Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır. Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o g
emil
eri batırır, günahların birçoğunu da affeder. Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
1.
ve ellezî
: ve o ki, o ...dır
2.
halaka
: yarattı
3.
el ezvâce
: çiftler, eşler
4.
kulle-hâ
: onun hepsi
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Onların (bitkilerin) hepsinden çiftler (dişi ve erkek olarak) yaratan O'dur. Sizin için g
emil
erden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyler kıldı....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
(12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz g
emil
eri ve hayvanları yaratandır....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ve öyle bir mâbuttur ki bütün mahlûkatı erkek ve dişi olarak yaratmıştır ve bindiğiniz g
emil
eri ve hayvanları halketmiştir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz g
emil
er ve hayvanlar vâr etti....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
O ki, bütün çiftleri (gen çift sarmalını) yarattı ve sizin için g
emil
erden (bilinçler) ve en'amdan (biyolojik beden) bindiğiniz şeyleri oluşturdu....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Allah bütün mahlûkatını erkekli dişili çiftler halinde yaratandır. Sizin için bineceğiniz g
emil
er ve hayvanlar planlayıp var edendir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
O, bütün çiftleri yaratan ve g
emil
erden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri varedendir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ki O, bütün çiftleri yarattı ve sizin için g
emil
erden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri var etti....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
O Allah ki, (erkek ve dişi) bütün çiftleri yarattı. Sizin için g
emil
erden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı;...
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
(12-14) Her sinif varligi yaratan O'dur. G
emil
er ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmistir. Butun bunlar; uzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: «Bunlari buyrugumuza veren ne yucedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; suphesiz Rabbimize dnecegiz» demeniz icindir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
(12-14) Her sınıf varlığı yaratan O'dur. G
emil
er ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: 'Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz' demeniz içindir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
(12-13) Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz g
emil
er ve hayvanlar vâretmiştir ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
O ki bütün çiftleri yarattı ve binesiniz diye sizin için g
emil
er ve çiftlik hayvanları yarattı....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ve o ki bütün çiftleri yarattı ve sizin için g
emil
erden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı...
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ve O ki bütün çiftleri yarattı ve sizin için g
emil
erden ve yumuşak hayvanlardan bineceğiniz şeyler yaptı....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Allah bütün çiftleri yaratmıştır. Sizin için bineceğiniz g
emil
er ve hayvanlar var etmiştir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Bütün çiftleri Allah yarattı, size bineceğiniz g
emil
er ve hayvanlar var etti....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ki O, bütün çiftleri yarattı ve sizin için g
emil
erden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri var etti....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
(O Allah ki) bütün (mahlukları) sınıf sınıf yaratmış, sizin için g
emil
erden, hayvanlardan bineceğiniz şeyleri meydana getirmişdir. ...
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Yine O (Allah) ki, bütün çiftleri yarattı ve sizin için g
emil
erden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyler kıldı....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ve O ki; bütün çiftleri yaratmıştır. Sizin için bineceğiniz g
emil
er ve davarlar var etmiştir....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ve O bütün karşıtları (da) yaratandır. O'dur bütün g
emil
eri ve hayvanları binmeniz için sizin hizmetinize veren;...
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ve O ki, bütün çiftleri yaratmıştır ve sizin için g
emil
erden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri de yaratmıştır....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
O Allah ki, bütün çiftleri yarattı ve sizin için bineceğiniz g
emil
er ve hayvanlar vâretti....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Bütün çiftleri yaratan, binmeniz için g
emil
eri ve hayvanları var eden de O’dur....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
O bütün çiftleri yarattı ve size bineceğiniz g
emil
er ve hayvanlar var etti,...
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Ki O, bütün çiftleri yarattı ve sizin için g
emil
erden ve hayvanlardan bineceğiniz şeyleri de var etti....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Bütün çiftleri yaratan, bindiğiniz g
emil
eri ve hayvanları sizin hizmetinize veren de Odur....
Zuxruf Suresi, 12. Ayet:
Tüm çiftleri de yaratan O'dur. Ve O, sizin için g
emil
erden ve hayvanlardan binmekte olduğunuz şeylere de vücut verdi;...
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
(12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz g
emil
eri ve hayvanları yaratandır....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
(12-14) Her sinif varligi yaratan O'dur. G
emil
er ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmistir. Butun bunlar; uzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: «Bunlari buyrugumuza veren ne yucedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; suphesiz Rabbimize dnecegiz» demeniz icindir....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
(12-14) Her sınıf varlığı yaratan O'dur. G
emil
er ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: 'Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz' demeniz içindir....
Zuxruf Suresi, 13. Ayet:
(12-13) Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz g
emil
er ve hayvanlar vâretmiştir ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
(12-14) O, bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve “Bunu hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz” diyesiniz diye sizin için bindiğiniz g
emil
eri ve hayvanları yaratandır....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
(12-14) Her sinif varligi yaratan O'dur. G
emil
er ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmistir. Butun bunlar; uzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: «Bunlari buyrugumuza veren ne yucedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; suphesiz Rabbimize dnecegiz» demeniz icindir....
Zuxruf Suresi, 14. Ayet:
(12-14) Her sınıf varlığı yaratan O'dur. G
emil
er ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: 'Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz' demeniz içindir....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
ellezî
: o ki
3.
sahhare
: musahhar kıldı, emre amade kıldı
4.
lekum
: sizin için, size
<...
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
O Allah ki, içinde g
emil
eri O'nun emriyle yüzdürmeniz için denizi size musahhar (emre amade) kıldı. Ve O'nun fazlından istemeniz için. Umulur ki, böylece siz şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah, içinde g
emil
erin, emriyle akıp gitmesi, O’nun lütfunu aramanız ve şükretmeniz için denizi sizin hizmetinize verendir....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah o (yüce) varlıktır ki, emri gereğince içinde g
emil
erin yüzmesi ve lütfedip verdiği rızkı aramanız için ve de şükredesiniz diye denizi size hazır hale getirmiştir....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allâh ki, O'nun lütfundan istemeniz ve şükretmeniz için, hükmü olarak (Sünnetullâh'ı gereği) g
emil
erin (beyinlerin yaşamı) akıp gitmesi için, denizi (ilimleri) size (şuur) hizmetle işlevlendirdi!...
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah, denizi, kurduğu düzen gereğince, faydalanmanız için emrine boyun eğdirendir. Denizde, Allah’ın koyduğu kuralların gereği g
emil
er, filolar seyreder. Allah’ın lütfundan rızık ve servet ararsınız, deniz ticareti yaparsınız. Ola ki, şükrünüze vesile olur....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah, içinde emriyle g
emil
erin yürümesi ve O'nun lütfundan (rızık) aramanız için denizi sizin hizmetinize verendir. Umulur ki şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah; kendi emriyle g
emil
er akıp gitsin ve O'nun fazlından ararsınız diye, sizin için denize boyun eğdirdi. Umulur ki şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah O’dur ki, denizi sizin hizmetinize bağladı; Allah’ın emri ile hem denizde g
emil
er hareket etsin, hem de fazlından (rızık) arayasınız diye... Gerek ki şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Emri geregince denizde yuzmek uzere g
emil
eri, lutfedip verdigi rizki aramaniz icin denizi buyrugunuz altina veren Allah'tir, belki artik sukredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
O Allah ki, buyruğu gereği, g
emil
er yüzüp yol alsın; geniş lütuf, bol ihsanını arayasınız ve şükredesiniz diye denize başeğdirip emrinize vermiştir....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Emri gereğince denizde yüzmek üzere g
emil
eri, lütfedip verdiği rızkı aramanız için denizi buyruğunuz altına veren Allah'tır, belki artık şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah o (yüce) varlıktır ki, emri gereğince içinde g
emil
erin yüzmesi ve lütfedip verdiği rızkı aramanız için ve de şükredesiniz diye denizi size hazır hale getirmiştir....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Lütfundan payınızı aramanız ve şükretmeniz için g
emil
eri emriyle sürmenize uygun olarak denizi buyruğunuz altına veren ALLAH'tır...
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah odur ki sizin için denizi musahhar kıldı, onda emri ile g
emil
er aksın diye, hem fadlından talebde bulunasınız diye ve gerek ki şükredesiniz...
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah o (yüce) zattır ki, sizin için denizi emre amade kıldı, emriyle orada g
emil
er seyredip gitsinler diye; bir de (O'nun) lütfundan isteyesiniz ve gerek ki şükredesiniz diye....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah O (yüce) zâttır ki, emriyle içinde g
emil
erin seyretmesi, sizin de O'nun lütfundan rızık aramanız ve şükretmeniz için denizi emrinize vermiştir....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah emri gereğince denizde yüzmek üzere g
emil
eri, lütfedip verdiği rızkı aramanız için denizi buyruğunuz altına vermiştir. Belki artık şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Tanrı, kendi buyruğuyla g
emil
er akıp gitsin ve O'nun fazlından ararsınız diye sizin için denize boyun eğdirdi. Umulur ki şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah, Emir (ve izn) iyle — içinde g
emil
erin akıb gitmesi için, fazl (-u kerem) inden (nasıyb) aramanız için — size denizi müsahhar etmiş olandır. Gerekdir ki şükredesiniz. ...
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah, emri ile içinde g
emil
erin akıp gitmesi ve lütfundan (rızık) aramanız için denizi sizin emrinize verendir; tâ ki şükredesiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Emri gereğince denizde yüzmek üzere g
emil
eri ve lutfedip verdiği rızkı aramanız için denizi size boyun eğdiren Allah'tır. Umulur ki şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Denizi (kendi kanunları doğrultusunda faydalanmanız için) sizin emrinize veren Allah'tır. Böylece g
emil
er O'nun emriyle denizin üstünde yüzebilsinler ve siz O'nun lütfundan (ihtiyaç duyduğunuz şeyleri) elde edebilesiniz ve şükredenlerden olasınız diye....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah o (Zât)dır ki, denizi size musahhar kıldı. O'nun emriyle o denizler içinde g
emil
er cereyan etsin diye ve O'nun fazlından talepte bulunasınız diye ve gerektir ki, şükredesiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah, emriyle içinde g
emil
erin yüzmesi ve lütfundan (nasibinizi) aramanız için denizi size boyun eğdirendir. Umulur ki şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Emri gereğince, g
emil
erin, içinde yüzmesi ve lütfundan aramanız için denizi emrinize veren Allah’tır. Umulur ki şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah o yüce Zattır ki, içinde emri ve izni ile g
emil
er akıp gitsin, lütfundan nasiplerinizi arayıp şükredesiniz diye denizleri hizmetinize vermiştir....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah'tır ki denizi size boyun eğdirdi, tâ ki g
emil
er buyruğuyla denizin içinde akıp gitsin de, siz bu sayede O'nun lutfundan payınızı arayasınız ve şükredesiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah; kendi emriyle onda g
emil
er akıp gitsin ve O'nun fazlından ararsınız diye, sizin için denize boyun eğdirdi. Umulur ki şükredersiniz....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
O Allah ki, g
emil
er Onun koyduğu yasalara uygun şekilde akıp gitsin ve siz de Onun lütfundan nasibinizi arayıp şükredin diye, denizleri sizin hizmetinize verdi....
Casiyə Suresi, 12. Ayet:
Allah size denizi boyun eğdirdi ki, içinde g
emil
er O'nun emriyle akıp gitsin, lütfundan istekte bulunasınız ve şükredebilesiniz....
Zariyat Suresi, 1. Ayet:
(1-6) Esip savuran ruzgarlara, yagmur yuklu bulutlara, kolayca suzulen g
emil
er ve isleri yoneten meleklere and olsun ki, size soz verilen kiyametin kopmasi suphesiz gercektir. Odesme gunu gelecektir....
Zariyat Suresi, 1. Ayet:
(1-6) Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen g
emil
er ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir....
Zariyat Suresi, 2. Ayet:
(1-6) Esip savuran ruzgarlara, yagmur yuklu bulutlara, kolayca suzulen g
emil
er ve isleri yoneten meleklere and olsun ki, size soz verilen kiyametin kopmasi suphesiz gercektir. Odesme gunu gelecektir....
Zariyat Suresi, 2. Ayet:
(1-6) Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen g
emil
er ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir....
Zariyat Suresi, 3. Ayet:
Kolayca hareket eden bulutlara, hava akımlarına, su akıntılarına, gezegenlere, g
emil
ere, uçaklara, füzelere andolsun....
Zariyat Suresi, 3. Ayet:
Sonra kolayca akıb giden g
emil
ere (veya bulutlara ve yıldızlara),...
Zariyat Suresi, 3. Ayet:
(1-6) Esip savuran ruzgarlara, yagmur yuklu bulutlara, kolayca suzulen g
emil
er ve isleri yoneten meleklere and olsun ki, size soz verilen kiyametin kopmasi suphesiz gercektir. Odesme gunu gelecektir....
Zariyat Suresi, 3. Ayet:
(1-6) Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen g
emil
er ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir....
Zariyat Suresi, 3. Ayet:
(3-4) Sonra o kolaylıkla akıp giden (g
emil
ere, vâsıta)lara! Sonra o (bütün) işleri taksîm eden (melek)lere!...
Zariyat Suresi, 4. Ayet:
(1-6) Esip savuran ruzgarlara, yagmur yuklu bulutlara, kolayca suzulen g
emil
er ve isleri yoneten meleklere and olsun ki, size soz verilen kiyametin kopmasi suphesiz gercektir. Odesme gunu gelecektir....
Zariyat Suresi, 4. Ayet:
(1-6) Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen g
emil
er ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir....
Zariyat Suresi, 4. Ayet:
(3-4) Sonra o kolaylıkla akıp giden (g
emil
ere, vâsıta)lara! Sonra o (bütün) işleri taksîm eden (melek)lere!...
Zariyat Suresi, 5. Ayet:
(1-6) Esip savuran ruzgarlara, yagmur yuklu bulutlara, kolayca suzulen g
emil
er ve isleri yoneten meleklere and olsun ki, size soz verilen kiyametin kopmasi suphesiz gercektir. Odesme gunu gelecektir....
Zariyat Suresi, 5. Ayet:
(1-6) Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen g
emil
er ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir....
Zariyat Suresi, 6. Ayet:
(1-6) Esip savuran ruzgarlara, yagmur yuklu bulutlara, kolayca suzulen g
emil
er ve isleri yoneten meleklere and olsun ki, size soz verilen kiyametin kopmasi suphesiz gercektir. Odesme gunu gelecektir....
Zariyat Suresi, 6. Ayet:
(1-6) Esip savuran rüzgarlara, yağmur yüklü bulutlara, kolayca süzülen g
emil
er ve işleri yöneten meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyametin kopması şüphesiz gerçektir. Ödeşme günü gelecektir....
Qəmər Suresi, 13. Ayet:
Nûh’u da, levhalardan demir ve tahta çivilerle perçinlenerek yapılmış g
emil
erde taşıdık....
Qəmər Suresi, 14. Ayet:
İnkâr edilen, nankörlük edilen Nûh’a bir mükâfat olmak üzere, g
emil
er gözlerimizin önünde, himayemizde akıp gidiyordu....
Qəmər Suresi, 15. Ayet:
Bu g
emil
eri bir ibret, bir kalıntı olarak bıraktık. Düşünen ibret alan var mı hiç?...
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
1.
ve lehu
: ve onundur, ona aittir
2.
el cevâri
: akıp giden g
emil
er
3.
el munşeâtu
: (yüksek) inşa edilmiş, büyük
4.
fî el ba...
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde akıp giden, dağlar gibi (yüksek) inşa edilmiş büyük g
emil
er O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek g
emil
er de O’nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Ve onundur denizde akıp giden dağlar gibi g
emil
er....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde yüce dağlar gibi yükselen g
emil
er de O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
O'nundur, denizde (Hakikat ilminde) inşa olunmuş, dağlar gibi (oluşturulmuş benliklerle yaşamda) akıp giden g
emil
er (bedenler)!...
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizlerde, koca dağlar gibi yükselen, yüzen g
emil
er, filolar da O’nun, O’nun kanunlarının eseridir....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde büyük dağlar gibi akıp giden yüksek g
emil
er de O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde koca dağlar gibi yükselen g
emil
er O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Onundur, denizde yüksek dağlar gibi akıp giden g
emil
er......
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde yuruyen daglar gibi g
emil
er O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde dağlar gibi yükselen g
emil
er O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde yürüyen dağlar gibi g
emil
er O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde yüce dağlar gibi yükselen g
emil
er de O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde dağlar gibi akıp giden g
emil
er O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde akıp giden ve dağlar gibi yükselen g
emil
er O'nundur;...
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde koca dağlar gibi yükselen g
emil
er de onundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
O'nun denizlerde yüzen, dağlar gibi iri g
emil
eri vardır....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde koca dağlar gibi yükselen g
emil
er O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde uzun dağlar gibi yükselen g
emil
er de Onun. ...
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde koca dağlar gibi yükseltilmiş (akıp giden) g
emil
er, O’nundur!...
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde yüzen koca dağlar gibi g
emil
er de O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Ve (hareket halindeki) dağlar gibi denizler üzerinde yüzüp giden kocaman g
emil
er O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde dağlar gibi yapılmış olan büyük g
emil
er de O'nun içindir....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizde koca dağlar gibi akıp giden g
emil
er de O'nundur....
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizlerde yüzen dağlar gibi g
emil
er de Onundur....