Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ənam Suresi, 161. Ayet:
De ki: "Rabb'im, beni dosdoğru bir yola iletti: Dimdik ayakta duran bir dine, Hanif olan İbrahim'in inanç sist
emine
. O müşriklerden değildi."...
Kəhf Suresi, 82. Ayet:
"Duvar ise o şehirde iki yetim gence aitti. Ve onun altında, onlara ait bir servet vardı. Babaları iyi bir kimseydi. İşte onun için Rabb'in, onların erginlik dön
emine
erişmesini ve -Rabb'lerinden bir rahmet olarak- serveti çıkarmalarını istedi. Ve ben onu kendiliğimden bir iş olarak yapmadım. İşte senin sabretmeye güç yetiremediğin şeylerin açıklaması budur."...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra yeniden dirilmekten kuşkunuz varsa; bilin ki Biz, sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra bir alakadan, sonra yapısı belli belirsiz mudğadan yarattık. Ne olduğunuzu bilin diye size açıklıyoruz. Ve Biz, dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız. Sonra kiminiz ergenlik çağına ulaşır. Ve sizden bir kısmınız vefat ettirilir. Kiminiz de ömrünün en kötü dön
emine
erişir; bir şey bilmez yaşlı bir bunak haline gelir. ...
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
El hamdu lillâhi rabbil âlemîn (âlemîne)....
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
1.
el hamdu
: hamd, övgü, sena, manevî ni'metlere şükür
2.
lillâhi (li allâhi)
: Allah için, Allah'a
3.
rabbi
: Rab
4.
el âlemî...
Bəqərə Suresi, 3. Ayet:
İlâhî emirlere yapışanlar, gayb âl
emine
, fizik ve bilgi alanı ötesindeki varlıklara ve gerçeklere iman edenlerdir. Namazları, âdâbına riâyet ederek aksatmadan âşikâre kılanlardır. Kendilerine verdiğimiz rızık ve servetten, Allah yolunda, karşılık beklemeden, gönüllü harcayanlar, insanların ihtiyaçlarını görenlerdir....
Bəqərə Suresi, 47. Ayet:
Yâ benî isrâîlezkurû ni’metiyelletî en’amtu aleykum ve ennî faddaltukum alel âlemîn(âlemîne)....
Bəqərə Suresi, 47. Ayet:
1.
yâ benî isrâîle
: ey İsrailoğulları
2.
uzkurû
: zikredin, anın, hatırlayın
3.
ni'metiye
: ni'metimi
4.
elletî
:...
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
Yâ benî isrâîlezkurû ni’metiyelletî en’amtu aleykum ve ennî faddaltukum alel âlemîn(âlemîne)....
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
benî isrâîle
: İsrailoğulları
3.
uzkurû
: zikredin, hatırlayın
4.
ni'metiye
: ni'metim
Bəqərə Suresi, 131. Ayet:
İz kâle lehû rabbuhû eslim kâle eslemtu li rabbil âlemîn(âlemîne)....
Bəqərə Suresi, 131. Ayet:
1.
iz kâle
: dediği zaman, demişti
2.
lehu
: ona
3.
rabbu-hu
: onun Rabbi
4.
eslim
: teslim ol
Bəqərə Suresi, 131. Ayet:
Rabbı ona İslâm emrini verince, teslim oldum Rabbilâl
emine
dedi...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Fe hezemûhum bi iznillâhi, ve katele dâvudu câlûte ve âtâhullâhul mulke vel hikmete ve allemehu mimmâ yeşâu, ve lev lâ def’ullâhin nâse, bâ’dahum bi ba’din le fesedetil ardu ve lâkinnallâhe zû fadlin alel âlemîn(âlemîne)....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
1.
fe
: böylece, sonra, nihayet
2.
hezemû-hum
: onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
3.
bi izni allâhi
: Allah'ın izniyle
4.
v...
Bəqərə Suresi, 283. Ayet:
Ve in kuntum alâ seferin ve lem tecidû kâtiben fe rihânun makbûdah(makbûdatun), fe in
emine
ba’dukum ba’dan felyueddillezî’tumine emânetehu velyettekıllâhe rabbeh(rabbehu), ve lâ tektumûş şehâdeh(şehâdete), ve men yektumhâ fe innehû âsimun kalbuh(kalbuhu), vallâhu bi mâ ta’melûne alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 283. Ayet:
1.
ve in kuntum
: ve eğer siz, iseniz, olduysanız
2.
alâ seferin
: seferde, yolculukta
3.
ve lem tecidû
: ve bulamadınız
4.
kât...
Bəqərə Suresi, 283. Ayet:
Eğer yolculukta iseniz ve katip bulamazsanız, bu durumda alınan rehin (yeter). Şu durumda eğer birbirinize güveniyorsanız (
emine
), kendisine güven duyulan / güvenilen (tümine), rabbi olan Tanrı'dan sakınsın da emanetini ödesin. Şahitliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse, artık kuşkusuz onun kalbi günahkardır. Tanrı yaptıklarınızı bilir. [Bu ayette emanet GERİ ALMAK ÜZERE BIRAKILAN NESNE anlamındadır. Bkz. 4/58, 8/27 ve 33/72]...
Ali-İmran Suresi, 33. Ayet:
İnnallâhestafâ âdeme ve nûhan ve âle ibrâhîme ve âle imrâne alel âlemîn(âlemîne). ...
Ali-İmran Suresi, 33. Ayet:
1.
inne allâhe
: muhakkak ki Allah
2.
istafâ
: seçti
3.
âdeme ve nûhan
: Hazreti Âdem ve Hazreti Nuh
4.
ve âle ibrâhîme
Ali-İmran Suresi, 42. Ayet:
Ve iz kâletil melâiketu yâ meryemu innallâhastafâki ve tahhareki vestafâki alâ nisâil âlemîn(âlemîne). ...
Ali-İmran Suresi, 42. Ayet:
1.
ve iz kâlet
: ve demişdi
2.
el melâiketu
: melekler
3.
yâ meryemu
: ey Meryem
4.
inne allâhe
: muhakkak ki Alla...
Ali-İmran Suresi, 44. Ayet:
Bunlar sana vahiy yolu ile bildirdiğimiz gayb al
emine
ilişkin haberlerdir. Onlardan hangisi Meryem'in sorumluluğunu üstlenecek diye kalemleri ile kur'a çekerlerken sen yanlarında değildin, bu konuda çekişirken de orada değildin....
Ali-İmran Suresi, 95. Ayet:
De ki: "Allah doğruyu söylemektedir: O halde, batıl olan her şeyden yüz çeviren ve Allah'ın yanısıra hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayan İbrahim'in inanç sist
emine
uyun."...
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
İnne evvele beytin vudia lin nâsi lellezî bi bekkete mubâreken ve huden lil âlemîn(âlemîne). ...
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
evvele beytin
: ilk ev
3.
vudia li en nâsi
: insanlar için vaz'edildi, yapıldı
4.
le ellezî
<...
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
Doğrusu insanlar için vaz'olunan ilk ma'bed, elbette Mekkedeki o çok mübarek ve bütün âlemîne hidayet olan Beyttir...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Fîhi âyâtun beyyinâtun makâmu ibrâhîm(ibrâhîme), ve men dahalehu kâne âminâ(âminen), ve lillâhi alen nâsi hiccul beyti menistetâa ileyhi sebîlâ(sebîlen), ve men kefere fe innallâhe ganiyyun anil âlemîn(âlemîne). ...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
1.
fîhi
: orada
2.
âyâtun
: âyetler, deliller, kanıtlar
3.
beyyinâtun
: açık beyyineler
4.
makâmu ibrâhîme
: Hz. İ...
Ali-İmran Suresi, 108. Ayet:
Tilke âyâtullâhi netlûhâ aleyke bil hakk(hakkı), ve mâllâhu yurîdu zulmen lil âlemîn(âlemîne). ...
Ali-İmran Suresi, 108. Ayet:
1.
tilke
: bu, bunlar
2.
âyâtu allâhi
: Allah'ın âyetleri
3.
netlû-hâ
: onu okuyoruz, açıklıyoruz
4.
aleyke
: sana...
Ali-İmran Suresi, 108. Ayet:
İşte bunlar Allahın âyetleridir onları sana hak sebebile tilâvet ediyoruz, yoksa Allah âlemîne bir zulüm murad edecek değil...
Ali-İmran Suresi, 171. Ayet:
(Şehitler) Allah’ın nimetine, ker
emine
ve Allah’ın, mü’minlerin ecrini zayi etmeyeceğine sevinirler....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah mü’minleri, sizin hâkim olduğunuz düzende yaşamaya terkedecek değildir. Sonunda murdarı temizden, kâfiri, fâsıkı, münafığı mü’minden ayıracaktır. Allah sizi, duyu ve bilgi alanı ötesine, gayb âl
emine
vâkıf kılacak da değildir. Fakat Rasullerinden sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri seçip onu gayba vâkıf eder, mü’mini, münafığı ayırt ettirir. Allah’a ve Rasullerine iman edin. İman eder, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışır, g...
Nisa Suresi, 125. Ayet:
Bütün benliğini Allaha teslim eden, daima iyilik yapan ve her türlü batıldan yüz çeviren İbrahimin inanç sist
emine
Allahın onu sevgisiyle yücelttiğini görerek uyan kişiden daha iyi iman sahibi kim vardır?...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Ve iz kâle mûsâ li kavmihî yâ kavmizkurû ni’metallâhi aleykum iz ceale fîkum enbiyâe ve cealekum mulûk(mulûken), ve âtâkum mâ lem yu’ti ehaden minel âlemîn(âlemîne)....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
1.
ve iz kâle mûsâ
: ve Hz. Musâ demişti
2.
li kavmi-hi
: kavmine
3.
yâ kavmi uzkurû
: ey kavmim zikredin, anın, hatırlayın!
4.
Maidə Suresi, 28. Ayet:
Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktulek(aktuleke), innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne)....
Maidə Suresi, 28. Ayet:
1.
le in besadte
: gerçekten eğer sen uzatırsan
2.
ileyye
: bana
3.
yede-ke
: senin elin, elin
4.
li taktule-nî
: ...
Maidə Suresi, 115. Ayet:
Kâlellâhu innî munezziluhâ aleykum, fe men yekfur ba’du minkum fe innî uazzibuhu azâben lâ uazzibuhû ehaden minel âlemîn(âlemîne)....
Maidə Suresi, 115. Ayet:
1.
kâle allâhu
: Allâh (cc.) buyurdu
2.
innî munezzilu-hâ
: muhakkak ki ben onu indiririm
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
fe me...
Ənam Suresi, 45. Ayet:
Fe kutia dâbirul kavmillezîne zalemû, vel hamdu lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne)....
Ənam Suresi, 45. Ayet:
1.
fe kutia
: böylece kesildi, kurutuldu
2.
dâbiru
: ardı, gerisi
3.
el kavmi
: kavim, topluluk
4.
ellezîne
: onla...
Ənam Suresi, 71. Ayet:
Kul e ned’û min dûnillâhi mâ lâ yenfeunâ ve lâ yadurrunâ ve nureddu alâ a’kâbinâ ba’de iz hedânâllâhu kellezîstehvethuş şeyâtînu fîl ardı hayrâne lehû ashâbun yed’ûnehû ilel hude’tinâ, kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne)....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e ned'û
: dua mı edelim
3.
min dûni allâhi
: Allah'tan başka
4.
mâ
: şey (şeyler)
...
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki hiç biz Allahı bırakır da bize ne menfaat ne zarar yapamıyacak nesnelere yalvarır mıyız? ve Allah bizi hidayetine kavuşturmuş iken ardımıza döner miyiz? o avanak gibi ki Arzda şaşkın şaşkın dolaşırken kendini şeytanlar ayartıb uçuruma çekmekte, beride ise arkadaşları var bize gel diye onu doğru yola çağırıb duruyorlar, de ki her halde hidâyet Allah hidayeti ve biz şöyle emr edildik: Halıs müslim olalım rabbülâlemîne...
Ənam Suresi, 86. Ayet:
Ve ismâîle velyesea ve yûnuse ve lûtâ(lûtan), ve kullen faddalnâ alel âlemîn(âlemîne)....
Ənam Suresi, 86. Ayet:
1.
ve ismâîle
: ve İsmâîl (A.S)
2.
ve ilyesea
: ve İlyasea (A.S)
3.
ve yûnuse
: ve Yunus (A.S)
4.
ve lûtan
: ve Lu...
Ənam Suresi, 90. Ayet:
Ulâikellezîne hedallâhu, fe bi hudâyuhumuktedih, kul lâ es’elukum aleyhi ecrâ(ecren), in huve illâ zikrâ lil âlemîn(âlemîne). ...
Ənam Suresi, 90. Ayet:
1.
ulâike ellezîne
: işte onlar
2.
hedâ allâhu
: Allah hidayete erdirdi
3.
fe bi hudâyu-hum ıktedih
: öyleyse onların hidayetine tâbî ol
4.
Ənam Suresi, 161. Ayet:
De ki; «Rabbim beni doğru yola, insanların tüm ihtiyaçlarına cevap veren dine, Allah'ın birliğine inanan ve O'na ortak koşanlardan olmayan İbrahim'in inanç sist
emine
iletti.»...
Ənam Suresi, 162. Ayet:
Kul inne salâtî ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne)....
Ənam Suresi, 162. Ayet:
1.
kul
: de
2.
inne
: muhakkak
3.
salâtî
: benim namazım
4.
ve nusukî
: benim tüm ibadetlerim, kurbanım
...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(Yine A'râf ehli:) 'Allah, onları hiçbir rahmete eriştirmeyecek, diye yemînettiğiniz (hor gördüğünüz) kimseler bunlar mı?' (derler). (Sonra A'râf ehline de şöyle denilir:) 'Cennete girin! Size hiçbir korku yoktur ve siz mahzûn olmayacaksınız!'...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrih(emrihi), e lâ lehul halku vel emr(emru), tebârekallâhu rabbulâlemîn(âlemîne)....
Əraf Suresi, 54. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
rabbe-kum
: sizin Rabbiniz
3.
allâhu ellezî
: Allah'tır ki o
4.
halaka
: yarattı
Əraf Suresi, 61. Ayet:
Kâle yâ kavmi leyse bî dalâletun ve lâkinnî resûlun min rabbil âlemîn(âlemîne)....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ kavmi
: ey kavmim
3.
leyse bî
: ben değilim
4.
dalâletun
: dalâlette
Əraf Suresi, 67. Ayet:
Kâle yâ kavmi leyse bî sefâhetun ve lâkinnî resûlun min rabbil âlemîn(âlemîne)....
Əraf Suresi, 67. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ kavmi
: ey kavmim
3.
leyse bi
: ben değilim
4.
sefâhetun
: sefih, akılsız
Əraf Suresi, 80. Ayet:
Ve lûtan iz kâle li kavmihî e te'tûnel fâhışete mâ sebekakum bihâ min ehadin minel âlemîn(âlemîne)....
Əraf Suresi, 97. Ayet:
E fe
emine
ehlul kurâ en ye’tiyehum be’sunâ beyâten ve hum nâimûn(nâimûne)....
Əraf Suresi, 97. Ayet:
1.
e fe
emine
: yoksa emin mi oldu(lar)
2.
ehlu el kurâ
: o ülkelerin halkı
3.
en ye'tiye-hum
: onlara gelmesi
4.
be'su-nâ
<...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
E ve
emine
ehlul kurâ en ye’tiyehum be’sunâ duhan ve hum yel’abûn (yel’abûne)....
Əraf Suresi, 98. Ayet:
1.
e ve
emine
: ve emin mi oldu(lar)
2.
ehlu el kurâ
: o ülkelerin halkı
3.
en ye'tiye-hum
: onlara gelmesi
4.
be'su-nâ
Əraf Suresi, 104. Ayet:
Ve kâle mûsâ yâ fir’avnu innî resûlun min rabbil âlemîn(âlemîne)....
Əraf Suresi, 121. Ayet:
Kâlû âmennâ bi rabbil âlemîn(âlemîne)....
Əraf Suresi, 121. Ayet:
İyman ettik, dediler: o rabbül'âlemîne...
Əraf Suresi, 121. Ayet:
(121-122) "İman ettik!" dediler, "O Rabbül-âl
emine
, Mûsâ ve Harun’un Rabbine!"...
Əraf Suresi, 122. Ayet:
(121-122) "İman ettik!" dediler, "O Rabbül-âl
emine
, Mûsâ ve Harun’un Rabbine!"...
Əraf Suresi, 140. Ayet:
Kâle e gayrallâhi ebgîkum ilâhen ve huve faddalekum alel âlemîn(âlemîne). ...
Əraf Suresi, 140. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
e gayrallâhi
: Allah'tan başka mı
3.
ebgî-kum
: size, sizin için isteyeyim
4.
ilâhen
: bir ilâh<...
Tövbə Suresi, 8. Ayet:
Nasıl olabilir! Ve eğer size bir galip gelecek olsalar sizin hakkınızda ne bir y
emine
ve ne de bir ahde riayette bulunmazlar. Onlar sizi ağızlarıyla hoşnut ederler. Kalpleri ise çekinir ve onların çoğu fâsık kimselerdir....
Tövbə Suresi, 8. Ayet:
Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir y
emine
. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır....
Tövbə Suresi, 10. Ayet:
Bir mümin hakkında onlar ne bir y
emine
saygı gösterirler ne de bir antlaşma şartına. Onlar düşmanlık dolu, azmış kişilerin ta kendileridir....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Da'vâhum fîhâ subhânekellâhumme ve tehiyyetuhum fîhâ selâm(selâmun), ve âhıru da'vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîn(âlemîne). ...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
1.
da'vâ-hum
: onların duaları
2.
fî-hâ
: orada
3.
subhâne-ke allâhumme
: Allah'ım Seni tenzih ederim
4.
ve tehiyyetu-hum
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Bu dünyadaki hayatın örnekçesi gökten indirdiğimiz yağmurunki gibidir ki onu, insanların ve hayvanların beslendiği yeryüzü bitkileri emer, ta ki yeryüzü gözalıcı görk
emine
kavuşup süslenip bezendiği ve sakinleri onun üzerinde bütünüyle egemen olduklarına inandıkları zaman, bir gece vakti yahut güpegündüz (kıskıvrak yakalayan) hükmümüz iner ona; ve böylece onu kökünden biçilmişe çeviririz, sanki dün de yokmuş gibi! Düşünen insanlar için işte Biz böyle açık açık ve ayrıntılı olarak dile getiriyoru...
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Ve mâ kâne hâzel kur'ânu en yufterâ min dûnillâhi ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîlel kitâbi lâ reybe fîhi min rabbil âlemîn(âlemîne). ...
Yunus Suresi, 37. Ayet:
1.
ve mâ kâne
: ve değildir
2.
hâzâ
: bu
3.
el kur'ânu
: Kur'ân
4.
en yufterâ
: uydurulmuş
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısırdan onu satın alan ise har
emine
dedi ki: buna güzel bak, umulur ki bize faidesi olacaktır, yâhud evlâd ediniriz, bu suretle Yusüfü orada yerleştirdik; hem de ona hâdisatın mealini istihraca dair ılimler öğretelim diye, öyleya Allah, emrine galibdir velâkin insanların ekserisi bilmezler...
Yusif Suresi, 104. Ayet:
Ve mâ tes’eluhum aleyhi min ecr(ecrin), in huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne)....
Yusif Suresi, 104. Ayet:
1.
ve mâ tes'elu-hum
: ve onlardan istemiyorsun
2.
aleyhi
: ona
3.
min ecrin
: (ücretten) bir ücret
4.
in huve
: o...
Yusif Suresi, 104. Ayet:
Buna karşı onlardan bir ecir de istemiyorsun, o ancak bütün âlemîne ilâhî bir tezkirdir...
Rəd Suresi, 16. Ayet:
"Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" diye sor (onlara). Ve de ki "Allah(tır)!" (Ve yine) de ki: "Peki, öyleyse (niçin) Allah'ı bırakıp, kendileri için bile ne bir yarar sağlayabilecek ne de bir zararı giderebilecek güçte olmayan şeyleri kendinize koruyucular, kayırıcılar olarak görüyorsunuz?" Sor (onlara): "Hiç kör olan kimseyle gören kimse bir olur mu? Yahut kopkoyu karanlıkla aydınlık bir tutulabilir mi?" Yoksa onlar Allah'la beraber, O'nun yarattığına benzer (şeyler) yaratan başka tanrısal güçle...
Hicr Suresi, 70. Ayet:
Kâlû e ve lem nenheke anil âlemîn(âlemîne)....
Hicr Suresi, 70. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
e
: mı
3.
ve lem
: ve olmadı
4.
nenhe-ke
: seni men ediyoruz, seni nehyediyoruz, seni yasaklı...
Nəhl Suresi, 45. Ayet:
E fe
emine
llezîne mekerû seyyiâti en yahsifallâhu bihimul arda ev ye’tiyehumul azâbu min haysu lâ yeş’urûn(yeş’urûne). ...
Nəhl Suresi, 70. Ayet:
-Allah, sizi yarattı, daha sonra da sizi öldürecektir. Sizden kiminiz de hayatın en rezil dön
emine
itilir ki, daha önce bildikleri şeyleri bilmez olur. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen ve güç yetirendir....
Nəhl Suresi, 70. Ayet:
Sizi Allah yarattı. Sonra da sizi O öldürecek. İçinizden kimi -bilgi sahibi olmasından sonra çocuk gibi, bir şey bilmesin diye- ömrün en fena dön
emine
vardırılır. Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeye kadirdir....
Nəhl Suresi, 123. Ayet:
Sonra sana «İbrahim'in tek Allah ilkesine dayalı inanç sist
emine
uy, O Allah'a ortak koşanlardan değildi» diye vahyettik....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
(Zekeriyyâ) dedi ki: 'Rabbim! Hanımım kısır olduğu ve (ben de) gerçekten ihtiyarlığın son d
emine
vardığım hâlde, benim için bir oğul, nasıl olur?'...
Ənbiya Suresi, 71. Ayet:
Ve necceynâhu ve lûtan ilel ardılletî bâraknâ fîhâ lil âlemîn(âlemîne)....
Ənbiya Suresi, 71. Ayet:
1.
ve necceynâ-hu
: ve biz onu kurtardık
2.
ve lûtan
: ve Lut
3.
ilâ el ardı
: arza, yere
4.
elletî
: ki o
Ənbiya Suresi, 71. Ayet:
Ve onu Lût ile beraber kurtarıp içinde âlemîne bereketler verdiğimiz Arza çıkardık...
Ənbiya Suresi, 91. Ayet:
Velletî ahsanet fercehâ fe nefahnâ fîhâ min rûhinâ ve cealnâhâ vebnehâ âyeten lil âlemîn(âlemîne). ...
Ənbiya Suresi, 91. Ayet:
1.
velletî (ve elletî)
: ve ki o
2.
ahsanet
: korudu
3.
ferce-hâ
: onun ırzı, ırzını
4.
fe nefah-nâ
: o zaman biz ...
Ənbiya Suresi, 91. Ayet:
Ve o dişiyi de ki ırzını muhkem korudu da kendisine ruhumuzdan nefhettik ve kendisile oğlunu âlemîne bir âyet kıldık...
Ənbiya Suresi, 107. Ayet:
Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne)....
Ənbiya Suresi, 107. Ayet:
1.
ve mâ erselnâ-ke
: ve seni biz göndermedik
2.
illâ rahmeten
: rahmetten başka, sadece rahmet olarak
3.
li el âlemîne
: âlemlere, âlemler için
...
Ənbiya Suresi, 107. Ayet:
Ve seni sâde âlemîne rahmet olarak göndermişizdir...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
-Ey insanlar, eğer, tekrar diriltileceğinizden bir şüpheniz varsa size açıkça gösterelim diye sizi topraktan yarattık, sonra spermden, sonra embriyodan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık. Dilediğimizi adı konmuş bir süreye kadar rahimlerde tutar ve sizi bebek olarak çıkarırız. Sonra siz yetişip, erginlik çağına gelirsiniz. Kiminizin canı alınır, kiminiz de bildiği şeyleri bilmez olsun diye ömrünün en düşkün dön
emine
ulaştırılır. Yeryüzünü kupkuru görürsün de biz ona su...
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz celde vurunuz. ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, onlara olan acıma duygunuz ALLAH'ın yasasını uygulamakta size engel olmamalı. İnananlardan bir grup onların cezalandırılma işl
emine
tanık olsun....
Nur Suresi, 53. Ayet:
Senin kendilerine emretmen halinde hicret edeceklerine veya savaşa çıkacaklarına dair vargüçleriyle yemin billah ettiler. De ki: "Y
emine
ne hacet! Yemin etmeyin, sizden istenen makul bir itaattır. Elbette Allah yaptığınız ve yapacağınız her şeyi bilir"...
Furqan Suresi, 1. Ayet:
Tebârekellezî nezzelel furkâne alâ abdihî li yekûne lil âlemîne nezîrâ(nezîren)....
Furqan Suresi, 1. Ayet:
1.
tebâreke
: mübarek
2.
ellezî
: ki o
3.
nezzele
: indirdi
4.
furkâne
: furkan
Furqan Suresi, 1. Ayet:
«Tebarek» ne yüce (feyyaz)dır o ki bütün âl
emine
bir nezîr olsun diye kuluna fürkanı indirdi...
Şüəra Suresi, 16. Ayet:
Fe’tiyâ fir’avne fe kûlâ innâ resûlu rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 16. Ayet:
1.
fe'tiyâ (fe i'tiyâ)
: artık (ikiniz) gidin
2.
fir'avne
: firavun
3.
fe
: böylece, ve de
4.
kûlâ
: deyin
Şüəra Suresi, 23. Ayet:
Kâle fir’avnu ve mâ rabbul âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 23. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fir'avnu
: firavun
3.
ve mâ
: ve nedir
4.
rabbu
: Rab
Şüəra Suresi, 47. Ayet:
Kâlû âmennâ bi rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 47. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
âmennâ
: biz îmân ettik
3.
bi
: ile, ...e
4.
rabbi
: Rabbi
Şüəra Suresi, 47. Ayet:
«iyman ettik rabbül'âlemîne...
Şüəra Suresi, 77. Ayet:
Fe innehum aduvvun lî illâ rabbel âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 77. Ayet:
1.
fe
: o zaman
2.
inne-hum
: muhakkak onlar
3.
aduvvun
: düşman
4.
lî
: benim için
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
İz nusevvîkum bi rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 98. Ayet:
1.
iz
: olmuştu
2.
nusevvî-kum
: sizi eşit tutuyoruz
3.
bi
: ile
4.
rabbi
: Rabbi
Şüəra Suresi, 109. Ayet:
Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 109. Ayet:
1.
ve mâ es'elu-kum
: ve sizden istemiyorum
2.
aleyhi
: ona
3.
min
: den
4.
ecrin
: ecir, ücret
Şüəra Suresi, 109. Ayet:
Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir...
Şüəra Suresi, 127. Ayet:
Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 127. Ayet:
1.
ve mâ es'elu-kum
: ve ben sizden istemiyorum
2.
aleyhi
: ona
3.
min ecrin
: bir ücret
4.
in
: sadece, ancak
Şüəra Suresi, 127. Ayet:
Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum. benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir...
Şüəra Suresi, 145. Ayet:
Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 145. Ayet:
1.
ve mâ es'elu-kum
: ve ben sizden istemiyorum
2.
aleyhi
: ona
3.
min ecrin
: bir ücret
4.
in
: sadece, ancak
Şüəra Suresi, 145. Ayet:
Buna karşı ben sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir...
Şüəra Suresi, 164. Ayet:
Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 164. Ayet:
1.
ve mâ es'elu-kum
: ve ben sizden istemiyorum
2.
aleyhi
: ona
3.
min ecrin
: bir ücret
4.
in
: sadece, ancak
Şüəra Suresi, 164. Ayet:
Buna karşı ben sizden bir ecir de istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir...
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
E te’tûnez zukrâne minel âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
1.
e te'tûne
: gidiyor musunuz
2.
ez zukrâne
: erkekler
3.
min el âlemîne
: âlemlerden (insanlardan)
...
Şüəra Suresi, 180. Ayet:
Ve mâ es’elukum aleyhi min ecr(ecrin), in ecriye illâ alâ rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 180. Ayet:
1.
ve mâ es'elu-kum
: ve ben sizden istemiyorum
2.
aleyhi
: ona
3.
min ecrin
: bir ücret
4.
in
: sadece, ancak
Şüəra Suresi, 180. Ayet:
Buna karşı sizden bir ecir istemiyorum, benim ecrim ancak rabbül'âlemîne aiddir...
Şüəra Suresi, 192. Ayet:
Ve innehu le tenzîlu rabbil âlemîn(âlemîne)....
Şüəra Suresi, 192. Ayet:
1.
ve inne-hu
: ve muhakkak ki o
2.
le
: elbette, gerçekten
3.
tenzîlu
: indirmesi
4.
rabbi
: Rabbi
Şüəra Suresi, 198. Ayet:
Ve lev nezzelnâhu alâ ba’dıl a’cemîn(a’cemîne)....
Şüəra Suresi, 198. Ayet:
1.
ve lev
: ve olsa, eğer
2.
nezzelnâ-hu
: ona indirdik
3.
alâ
: üzerine
4.
ba'dı
: bir kısım
Şüəra Suresi, 198. Ayet:
Ve eğer Biz, O'nu bir kısım a'c
emine
(Arap olmayan bir gruba) indirseydik....
Nəml Suresi, 8. Ayet:
Fe lemmâ câehâ nûdiye en bûrike men fîn nâri ve men havlehâ, ve subhânallâhi rabbil âlemîn(âlemîne)....
Nəml Suresi, 8. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
câe-hâ
: oraya geldi
4.
nûdiye
: nida edildi, seslenildi
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Kîle lehadhulîs sarh(sarha), fe lemmâ raethu hasibethu lucceten ve keşefet an sâkayhâ, kâle innehu sarhun mumerradun min kavârîr(kavârîra), kâlet rabbi innî zalemtu nefsî ve eslemtu mea suleymâne lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne)....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
1.
kîle
: denildi
2.
lehadhulî (lehâ udhulî)
: ona gir
3.
es sarha
: köşk, saray
4.
fe
: o zaman
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Köşke gir denildi ona, derken onu görünce derin bir su sandı ve paçalarından çemrendi, Süleyman, o dedi: mücellâ bir köşk, sırçadan, kadın ya rabb! dedi: hakıkaten ben evvel nefsime zulmetmişim, şimdi Süleymanın maıyyetinde teslim oldum Allaha, o rabbül'âl
emine
...
Qəsəs Suresi, 30. Ayet:
Fe lemmâ etâhâ nûdiye min şâtııl vâdil eymeni fîl buk’atil mubâreketi mineş şecerati en yâ mûsâ innî enallâhu rabbul âlemîn(âlemîne)....
Qəsəs Suresi, 30. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
etâ-hâ
: oraya geldi
4.
nûdiye
: nida edildi, seslenildi
Qəsəs Suresi, 77. Ayet:
Vebtegı fîmâ âtâkellâhud dârel âhırete ve lâ tense nasîbek
emine
d dunyâ ve ahsin kemâ ahsenallâhu ileyke ve lâ tebgıl fesâde fîl ard(ardı), innallâhe lâ yuhıbbul mufsidîn(mufsidîne)....
Ənkəbut Suresi, 6. Ayet:
Ve men câhede fe innemâ yucâhidu li nefsihî, innallâhe le ganiyyun anil âlemîn(âlemîne)....
Ənkəbut Suresi, 6. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
câhede
: cihad etti
3.
fe
: o zaman, o taktirde
4.
innemâ
: sadece
...
Ənkəbut Suresi, 10. Ayet:
Ve minen nâsi men yekûlu âmennâ billâhi fe izâ ûziye fîllâhi ceale fitneten nâsi ke azâbillâh(azâbillâhî), ve le in câe nasrun min rabbike le yekûlunne innâ kunnâ meakum, e ve leysallâhu bi a’leme bi mâ fî sudûril âlemîn(âlemîne)....
Ənkəbut Suresi, 10. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
min
: dan
3.
en nâsi
: insanlar
4.
men
: kim, kimse
Ənkəbut Suresi, 15. Ayet:
Fe enceynâhu ve ashâbes sefîneti ve cealnâ hââyeten lil âlemîn(âlemîne). ...
Ənkəbut Suresi, 15. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece, sonra
2.
enceynâ-hu
: biz onu kurtardık
3.
ve
: ve
4.
ashâbe
: sahip, halk
Ənkəbut Suresi, 28. Ayet:
Ve lûtan iz kâle li kavmihî innekum le te’tûnel fâhışete mâ sebekakum bihâ min ehadin minel âlemîn(âlemîne)....
Ənkəbut Suresi, 28. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
lûtan
: Lut
3.
iz kâle
: demişti
4.
li kavmi-hi
: onun kavmine, kendi kavmine
Səcdə Suresi, 2. Ayet:
Tenzîlul kitâbi lâ reybe fîhi min rabbil âlemîn(âlemîne)....
Səcdə Suresi, 2. Ayet:
1.
tenzîlu
: indirilişi
2.
el kitâbi
: kitap
3.
lâ reybe
: şüphe yok
4.
fî-hi
: onda, onun hakkında
Səcdə Suresi, 5. Ayet:
Semâdan Z
emine
(yukarıdan aşağıya) emri tebdir eder, sonra da o ona urûc eyler bir günde ki mikdarı sizin sayınızdan bin sene eder...
Fatir Suresi, 1. Ayet:
Her türlü övgü, göklerin ve yerin yaratıcısı olan ve melekleri iki, üç veya dört kanatlı elçiler yapan Allah'a mahsustur. O, dilediğini (kesintisiz şekilde) kendi hilkat al
emine
katıp onu genişletir. Kuşkusuz Allah, her şeye kadirdir....
Yasin Suresi, 3. Ayet:
İnneke l
emine
l murselîn(murselîne). ...
Yasin Suresi, 27. Ayet:
Bimâ gafere lî rabbî ve cealenî minel mukremîn(mukremîne). ...
Yasin Suresi, 27. Ayet:
1.
bimâ
: sebebiyle, nedeniyle
2.
gafere
: mağfiret etti, günahları sevaba çevirdi
3.
lî
: bana, beni
4.
rabbî
: b...
Saffat Suresi, 79. Ayet:
Selâmun alâ nûhın fîl âlemîn(âlemîne). ...
Saffat Suresi, 79. Ayet:
1.
selâmun
: selâm, selâm olsun
2.
alâ nûhın
: Nuh'a
3.
fî el âlemîne
: âlemler içinde
...
Sad Suresi, 87. Ayet:
İn huve illâ zikrun lil âlemîn(âlemîne)....
Sad Suresi, 87. Ayet:
1.
in
: ancak, sadece
2.
huve
: o
3.
illâ
: sadece
4.
zikrun
: zikir