Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 210. Ayet:
Hel yenzurûne illâ en ye’tiyehumullâhu fî zulelin minel gamâmi vel melâiketu ve kudiyel emr(
emru
), ve ilâllâhi turceul umûr(umûru)....
Bəqərə Suresi, 210. Ayet:
1.
hel
: mı
2.
yenzurûne
: bakıyorlar, gözlüyorlar, bekliyorlar
3.
illâ
: illâ, mutlaka
4.
en ye'tiye-hum(u)
: onl...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (N
emru
t'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti. O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine zenginlik ve saltanat verdiği için, şımararak, Rabbi hakkında deliller getirerek İbrâhim’le tartışanı, diktatör N
emru
d’u görmüyor musun? İbrahim: 'Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rabbim, hayat veren ve eceller gelince ölümü gerçekleştirendir' dedi. N
emru
d: 'Ben de hayat veririm ve ölümü gerçekleştiririm' diye karşılık verdi. İbrâhim: 'Allah güneşi doğudan doğduruyor. Haydi sen de batıdan doğdur' dedi. Kulluk sözleşmesinde...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah, kendisine saltanat ve mülk verdi diye (azarak) İbrahim ile Rabbi hakkında mücadele eden N
emru
d’u görmedin mi? İbrahim ona; “- Benim Rabbim (kudreti ile) hem diriltir, hem öldürür.” dediği vakıt o N
emru
d; “- Ben de diriltir, öldürürüm.” demişti. İbrahim (Aleyhisselâm); “- Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir” söyleyince, o küfreden N
emru
d şaşırıp tutuldu. Allah zâlimler kavmini muvaffak etmez. (N
emru
d öldürülmesi gereken bir kimseyi azâp edip, bir suçsuzu da öldürmek...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine mülk (hükümdarlık ve zenginlik) verdiği için şımararak Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (N
emru
t'u) görmedin mi! İşte o zaman İbrahim: Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti. O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir; haydi sen de onu batıdan getir, dedi. Bunun üzerine kâfir apışıp kaldı. Allah zalim kimseleri hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine saltanat verdi diye (gururlanarak) Rabbi hakkında İbrâhîm ile tartışanı (N
emru
d’u) görmedin mi? O zaman İbrâhîm (ona): 'Rabbim, hayat veren ve öldürendir!' demişti. (O ise:) 'Ben (de) hayat verir ve öldürürüm!' dedi. İbrâhîm (bununüzerine): 'İşte şübhesiz Allah, güneşi doğudan getiriyor, haydi (sen de) onu batıdan getir!' dedi de artık o inkâr eden şaşırıp kaldı. Çünki Allah, zâlimler topluluğunu (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle) hidâyete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine hükümranlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (N
emru
t'u) görmedin mi? İşte o zaman İbrahim: “Benim Rabbim diriltir ve öldürür. ” demişti. O da: “Ben de diriltir ve öldürürüm. ” dedi. İbrahim: “Şüphesiz ki Allah güneşi doğudan getiriyor, sen de onu batıdan getir!” deyince inkâr eden adam şaşırıp kaldı. Allah zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuş şeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemal bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve
emru
hû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
ye'kulûne
: yerler
3.
er ribâ
: riba, faiz
4.
lâ yekûmûne
: kalkmazlar
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne ûtûl kitâbe âminû bi mâ nezzelnâ musaddikan li mâ meakum min kabli en natmise vucûhen fe neruddehâ alâ edbârihâ ev nel’anehum kemâ leannâ ashâbes sebt(sebti). Ve kâne
emru
llâhi mef’ûlâ(mef’ûlen)....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, ...olanlar
3.
ûtû
: verildi
4.
el kitâbe
: kitap
...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Ve izâ câehum
emru
n minel emni evil havfi ezâû bihî.Ve lev reddûhu ilâr resûli ve ilâ ulil emri minhum le alimehullezîne yestenbitûnehu minhum. Ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu letteba’tumuş şeytâne illâ kalîlâ(kalîlen)....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
izâ câe-hum
: onlara geldiği zaman
3.
emru
n
: bir emir, iş, durum, haber
4.
min
: ...'den
...
Ənam Suresi, 8. Ayet:
Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi melek(melekun), ve lev enzelnâ meleken, le kudıyel
emru
summe lâ yunzarûn(yunzarûne)....
Ənam Suresi, 8. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
lev lâ
: olmaz mı
3.
unzile
: indirildi
4.
aleyhi
: ona
Ənam Suresi, 58. Ayet:
Kul lev enne indî mâ testa’cilûne bihî le kudıyel
emru
beynî ve beynekum, vallâhu a’lemu biz zâlimîn(zâlimîne)....
Ənam Suresi, 58. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
lev
: eğer, şâyet, ise, olsa
3.
enne
: gerçekten, mutlaka
4.
indî
: benim yanımda
...
Ənam Suresi, 159. Ayet:
İnnellezîne ferrekû dînehum ve kânû şiyean leste minhum fî şey’(şey’in), innemâ
emru
hum ilâllâhi summe yunebbiuhum bimâ kânû yef’alûn(yef’alûne)....
Ənam Suresi, 159. Ayet:
1.
innellezîne (inne ellezîne)
: muhakkak ki onlar
2.
ferrekû
: fırkalara ayırdılar, tefrik ettiler
3.
dîne-hum
: onların dîni, kendi dînlerini
4.
...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
İnne rabbekumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrih(emrihi), e lâ lehul halku vel emr(
emru
), tebârekallâhu rabbulâlemîn(âlemîne)....
Əraf Suresi, 54. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
rabbe-kum
: sizin Rabbiniz
3.
allâhu ellezî
: Allah'tır ki o
4.
halaka
: yarattı
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Lekadibtegûl fîtnete min kablu ve kallebû lekel umûre hattâ câel hakku ve zahere
emru
llâhi ve hum kârihûn(kârihûne)....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
ibtegû el fîtnete
: fitne çıkarmak istediler
3.
min kablu
: daha önceden, daha önce
4.
ve kallebû
Yunus Suresi, 24. Ayet:
İnnemâ meselul hayâtid dunyâ ke mâin enzelnâhu mines semâi fahteleta bihî nebâtul ardı mimmâ ye'kulun nâsu vel en'âm(en'âmu), hattâ izâ ehazetil ardu zuhrufehâ vezzeyyenet ve zanne ehluhâ ennehum kâdirûne aleyhâ etâhâ
emru
nâ leylen ev nehâren fe cealnâhâ hasîden ke en lem tagne bil ems(emsi), kezâlike nufassilul âyâti li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne)....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
1.
innemâ
: sadece, yalnız, ancak
2.
meselu el hayâti ed dunyâ
: dünya hayatının meselesi (örneği, durumu)
3.
ke mâin
: su gibidir
4.
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Vetlu aleyhim nebe'e nûh(nûhın), iz kâle li kavmihî yâ kavmi in kâne kebure aleykum makâmî ve tezkîrî bi âyâtillâhi fe alâllâhi tevekkeltu fe ecmiû emrekum ve şurekâekum summe lâ yekun
emru
kum aleykum gummeten summakdû ileyye ve lâ tunzirûn(tunzirûne). ...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
1.
vetlu
: ve oku
2.
aleyhim
: onlara
3.
nebe'e
: haberi
4.
nûhın
: Nuh
Hud Suresi, 40. Ayet:
Hattâ izâ câe
emru
nâ ve fâret tennûru kulnâhmil fîhâ min kullin zevceynisneyni ve ehleke illâ men sebeka aleyhil kavlu ve men âmen(âmene), ve mâ âmene meahû illâ kalîl(kalîlun). ...
Hud Suresi, 40. Ayet:
1.
hattâ
: olunca, o zaman
2.
izâ câe
: geldiği zaman, gelince
3.
emru
-nâ
: emrimiz
4.
ve fâret tennûru
: ve tennu...
Hud Suresi, 44. Ayet:
Ve kîle yâ ardubleî mâeki ve yâ semâu akliî ve gîdal mâu ve kudıyel
emru
vestevet alal cûdiyyi ve kîle bu'den lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne). ...
Hud Suresi, 44. Ayet:
1.
ve kîle
: ve denildi ki
2.
yâ ardu
: ey arz (yeryüzü)
3.
ıbleî
: yut
4.
mâe-ki
: (senin) suyunu
Hud Suresi, 58. Ayet:
Ve lemmâ câe
emru
nâ necceynâ hûden vellezîne âmenû meahu bi rahmetin minnâ, ve necceynâhum min azâbin galîz(galîzin). ...
Hud Suresi, 58. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câe
emru
-nâ
: emrimiz geldi
3.
necceynâ
: biz kurtardık
4.
hûden
: Hud
...
Hud Suresi, 66. Ayet:
Fe lemmâ câe
emru
nâ necceynâ sâlihan vellezîne âmenû meahu bi rahmetin minnâ ve min hizyi yevmi iz(izin), inne rabbeke huvel kaviyyul azîz(azîzu). ...
Hud Suresi, 66. Ayet:
1.
fe lemmâ
: bundan sonra böylece, olduğu zaman
2.
câe
: geldi
3.
emru
-nâ
: emrimiz
4.
necceynâ
: kurtardık
<...
Hud Suresi, 76. Ayet:
Yâ ibrâhîmu a’rid an hâzâ, innehu kad câe
emru
rabbik(rabbike), ve innehum âtîhim azâbun gayru merdûd(merdûdin)....
Hud Suresi, 76. Ayet:
1.
yâ ibrâhîmu
: ey İbrâhîm
2.
a'rid
: vazgeç, yüz çevir
3.
an hâzâ
: bundan
4.
inne-hu
: muhakkak o, çünkü o
...
Hud Suresi, 82. Ayet:
Fe lemmâ câe
emru
nâ cealnâ âliyehâ sâfilehâ ve emtarnâ aleyhâ hicâreten min siccîlin mendûd(mendûdin). ...
Hud Suresi, 82. Ayet:
1.
fe lemmâ
: artık olduğu zaman
2.
câe
: geldi
3.
emru
-nâ
: emrimiz
4.
cealnâ
: biz kıldık, yaptık
Hud Suresi, 94. Ayet:
Ve lemmâ câe
emru
nâ necceynâ ?uayben vellezîne âmenû meahu bi rahmetin minnâ ve ehazetillezîne zalemûssayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne). ...
Hud Suresi, 94. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câe
: geldi
3.
emru
-nâ
: emrimiz
4.
necceynâ
: kurtardık
Hud Suresi, 97. Ayet:
İlâ fir’avne ve melâihî fettebeû emre fir’avn(fir’avne), ve mâ
emru
fir’avne bi reşîd(reşîdin)....
Hud Suresi, 97. Ayet:
1.
ilâ fir'avne
: firavuna
2.
ve melâi-hi
: ve onun ileri gelenleri
3.
fe ittebeû
: fakat, tâbî oldular
4.
emre fir'avne
Hud Suresi, 101. Ayet:
Ve mâ zalemnâhum ve lâkin zalemû enfusehum fe mâ agnet anhum âlihetuhumulletî yed’ûne min dûnillâhi min şey’in lemmâ câe
emru
rabbik(rabbike), ve mâ zâdûhum gayre tetbîb(tetbîbin)....
Hud Suresi, 101. Ayet:
1.
ve mâ zalemnâ-hum
: ve biz onlara zulmetmedik
2.
ve lâkin
: ve lâkin
3.
zalemû
: zulmettiler
4.
enfuse-hum
: on...
Yusif Suresi, 41. Ayet:
Yâ sâhıbeyis sicni emmâ ehadukumâ fe yeskî rabbehu hamrâ(hamren), ve emmel âharu fe yuslebu fe te’kulut tayru min re’sih(re’sihî), kudiyel
emru
llezî fîhi testeftiyân(testeftiyâni)....
Yusif Suresi, 41. Ayet:
1.
yâ sâhıbeyi es sicni
: ey zindan arkadaşlarım
2.
emmâ ehadu-kumâ
: ama, fakat, sizin ikinizden biri
3.
fe yeskî
: bundan sonra sakilik yapacak (içecek sunacak)
Rəd Suresi, 31. Ayet:
Ve lev enne kur’ânen suyyiret bihil cibâlu ev kuttıat bihil ardu ev kullime bihil mevtâ, bel lillâhil
emru
cemîâ(cemîan), e fe lem ye’yesillezîne âmenû en lev yeşâullâhu le heden nâse cemîâ(cemîan),ve lâ yezâlullezîne keferû tusîbuhum bi mâ sanaû kâriatun ev tehullu karîben min dârihim hattâ ye’tiye va’dullâh(va’dullâhi), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde)....
Rəd Suresi, 31. Ayet:
1.
ve lev enne
: ve eğer gerçekten olsaydı
2.
kur'ânen
: Kur'ân
3.
suyyiret
: yürüttü
4.
bi-hi
: onunla
...
İbrahim Suresi, 22. Ayet:
Ve kâleş şeytânu lemmâ kudıyel
emru
innallâhe veadekum va’del hakkı ve veadtukum fe ahleftukum, ve mâ kâne liye aleykum min sultânin illâ en deavtukum festecebtum lî, fe lâ telûmûnî ve lûmû enfusekum, mâ ene bi musrihikum ve mâ entum bi musrıhıyy(musrıhıyye), innî kefertu bi mâ eşrektumûni min kabl(kablu), innaz zâlimîne lehum azâbun elîm(elîmun). ...
İbrahim Suresi, 22. Ayet:
1.
ve kâle eş şeytânu
: ve şeytan dedi
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
kudıye el
emru
: emir yerine getirildi, tamamlandı
4.
innallâ...
Nəhl Suresi, 1. Ayet:
Etâ
emru
llâhi fe lâ testa’cilûh(testa’cilûhu), subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne)....
Nəhl Suresi, 1. Ayet:
1.
etâ
: geldi
2.
emru
allâhi
: Allah'ın emri
3.
fe
: o halde, artık
4.
lâ testa'cilû-hu
: onu acele istemeyin
Nəhl Suresi, 33. Ayet:
Hel yanzurûne illâ en te’tiyehumul melâiketu ev ye’tiye
emru
rabbik(rabbike), kezâlike fe alellezîne min kablihim, ve mâ zalemehumullâhu ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne). ...
Nəhl Suresi, 33. Ayet:
1.
hel
: mı
2.
yanzurûne
: bakıyorlar, bekliyorlar
3.
illâ
: ancak, sadece
4.
en te'tiye-hum
: onlara gelmesi
...
Nəhl Suresi, 77. Ayet:
Ve lillâhi gaybus semâvâti vel ard(ardı), ve mâ
emru
s sâati illâ kelemhıl basari ev huve akreb(akrebu), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun). ...
Nəhl Suresi, 77. Ayet:
1.
ve lillâhi (li allâhi)
: ve Allah'a aittir
2.
gaybu es semâvâti
: semaların gaybı (görünmeyen, bilinmeyen ilim)
3.
ve el ardı
: ve yeryüzü
4.
<...
Kəhf Suresi, 28. Ayet:
Vasbır nefseke meallezîne yed'ûne rabbehum bil gadâti vel aşiyyi yurîdûne vechehu ve lâ ta'du aynâke anhum, turîdu zînetel hayâtid dunyâ ve lâ tutı' men agfelnâ kalbehu an zikrinâ vettebea hevâhu ve kâne
emru
hu furutâ(furutan)....
Kəhf Suresi, 28. Ayet:
1.
vasbır
: ve sabret
2.
nefse-ke
: senin nefsin, kendi nefsin
3.
mea ellezîne
: o kimselerle birlikte
4.
yed'ûne
...
Məryəm Suresi, 39. Ayet:
Ve enzirhum yevmel hasreti iz kudıyel emr(
emru
), ve hum fî gafletin ve hum lâ yu’minûn(yu’minûne)....
Məryəm Suresi, 39. Ayet:
1.
ve enzir-hum
: ve onları uyar
2.
yevme el hasreti
: hasret günü
3.
iz kudıye el
emru
: emir yerine getirildiği zaman
4.
ve h...
Ənbiya Suresi, 61. Ayet:
(N
emru
d ve kavminin ileri gelenleri şöyle) dediler: “- Öyle ise, onu insanların gözleri önüne getirin, belki (yaptığı işe) şahidlik ederler.”...
Ənbiya Suresi, 65. Ayet:
Sonra yine eski kafalarına (akıllarına) döndüler (ve N
emru
d İbrâhîm’e şöyle dedi.) Sen gerçekten biliyorsun ki, bu putlar konuşamazlar....
Ənbiya Suresi, 68. Ayet:
(N
emru
d ve kavmi şöyle) dediler: “- Bunu (İbrâhîm’i) yakın da İlâhlarınızın öcünü alın; eğer bir iş yapacaksanız...”...
Ənbiya Suresi, 71. Ayet:
Böylece İbrâhîm’i ve (kardeşinin oğlu) Lût’u, (N
emru
d ve kavminden) kurtardık ve onları, içinde alemlere bereketler verdiğimiz arza (Şam’a) ulaştırdık....
Möminun Suresi, 27. Ayet:
Fe evhaynâ ileyhi enısnaıl fulke bi a’yuninâ ve vahyinâ fe izâ câe
emru
nâ ve fâret tennûru fesluk fîhâ min kullin zevceynisneyni ve ehleke illâ men sebeka aleyhil kavlu minhum, ve lâ tuhâtıbnî fîllezîne zalemû, innehum mugrakûn(mugrakûne)....
Möminun Suresi, 27. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
evhay-nâ
: biz vahyettik
3.
ileyhi
: ona
4.
en ısnai
: yapmasını
Nəml Suresi, 33. Ayet:
Kâlû nahnu ûlû kuvvetin ve ûlû be’sin şedîdin vel
emru
ileyki fenzurî mâzâ te’murîn(te’murîne)....
Nəml Suresi, 33. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
nahnu
: biz
3.
ûlû
: sahibi
4.
kuvvetin
: kuvvet
Rum Suresi, 4. Ayet:
Fî bıd’ı sinîn(sinîne), lillâhil
emru
min kablu ve min ba’d(ba’du), ve yevme izin yefrahul mu’minûn(mu’minûne)....
Rum Suresi, 4. Ayet:
1.
fî
: içinde
2.
bıd'ı
: birkaç (3 ila 9 arası)
3.
sinîne
: seneler, yıllar
4.
lillâhi (li allâhi)
: Allah'a aitt...
Şura Suresi, 38. Ayet:
Vellezînestacâbû li rabbihim ve ekâmus salâte ve
emru
hum şûrâ beynehum ve mimmâ rezaknâhum yunfikûn(yunfikûne)....
Şura Suresi, 38. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
istacâbû
: icabet ettiler
3.
li rabbi-him
: Rab'lerine
4.
ve ekâmu
: ve ikame ettiler...
Məhəmməd Suresi, 21. Ayet:
Tâatun ve kavlun ma’rûf(ma’rûfun), fe izâ azemel emr(
emru
), fe lev sadekûllâhe le kâne hayran lehum. ...
Məhəmməd Suresi, 21. Ayet:
1.
tâatun
: itaat
2.
ve kavlun
: ve söz
3.
ma'rûfun
: maruf, güzel
4.
fe izâ
: fakat o zaman, olunca, olduğunda
Qəmər Suresi, 50. Ayet:
Ve mâ
emru
nâ illâ vâhıdetun ke lemhın bil basar(basari)....
Qəmər Suresi, 50. Ayet:
1.
ve mâ
emru
-nâ
: ve bizim emrimiz ..... değildir
2.
illâ
: den başka
3.
vâhidetun
: tek, bir tek
4.
ke lemhin
: ...
Hədid Suresi, 14. Ayet:
Yunâdûnehum e lem nekun meakum, kâlû belâ ve lâkinnekum fe tentum enfusekum ve terebbastum vertebtum ve garret kumul emâniyyu hattâ câe
emru
llâhi ve garrekum billâhil garûr(garûmu)....
Hədid Suresi, 14. Ayet:
1.
yunâdûne-hum
: onlara seslenilir (onlara seslenirler)
2.
e
: mi
3.
lem nekun
: biz olmadık
4.
mea-kum
: sizinle...
Talaq Suresi, 5. Ayet:
Zâlike
emru
llâhi enzelehû ileykum, ve men yettekıllâhe yukeffir anhu seyyiâtihî ve yu’zım lehû ecrâ(ecren)....
Talaq Suresi, 5. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
emru
: emir
3.
allâhi
: Allah
4.
enzele-hû
: onu indirdi
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Allâhullezî halaka seb'a semâvâtin ve minel ardı mislehunn(mislehunne), yetenezzelul
emru
beynehunne li ta'lemû ennallâhe alâ kulli şey'in kadîrun ve ennallâhe kad ehâta bi kulli şey'in ilmâ(ilmen). ...
Talaq Suresi, 12. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
ellezî
: o ki
3.
halaka
: yarattı
4.
seb'a
: yedi
İnfitar Suresi, 19. Ayet:
Yevme lâ temliku nefsun li nefsin şey’â(şey’en), vel
emru
yevmeizin lillâh(lillâhi)....
İnfitar Suresi, 19. Ayet:
1.
yevme
: gün
2.
lâ temliku
: güç yetirmeye malik değildir
3.
nefsun
: nefs
4.
li
: için, ... e
Hud Suresi, 123. Ayet:
Ve lillâhi gaybus semâvâti vel ardı ve ileyhi yurceul
emru
kulluhu fa’budhu ve tevekkel aleyh(aleyhi), ve mâ rabbuke bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne). ...
Hud Suresi, 123. Ayet:
1.
ve li allâhi
: ve Allah'ın, Allah'a ait
2.
gaybu es semâvâti
: semaların (göklerin) gaybı
3.
ve el ardı
: ve yeryüzü, arz
4.
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
Ve iz tekûlu lillezî en’amallâhu aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllâh ve tuhfî fî nefsike mallâhu mubdîhi ve tahşen nâs(nâse), vallâhu ehakku en tahşâh(tahşâhu), fe lemmâ kadâ zeydun minhâ vetaran zevvecnâ kehâ likey lâ yekûne alel mu’minîne haracun fî ezvâci ed’ıyâihim izâ kadav min hunne vetarâ(vetaran), ve kâne
emru
llâhi mef’ûlâ(mef’ûlen). ...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
1.
ve iz
: ve olduğu zaman, olmuştu
2.
tekûlu
: söylüyorsun
3.
li
: ... e
4.
ellezî
: ki o
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Mâ kâne alen nebiyyi min harecin fîmâ faradallâhu leh, sunnetallâhi fîllezîne halev min kabl(kablu), ve kâne
emru
llâhi kaderen makdûrâ(makdûran)....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
1.
mâ kâne
: yoktur, olmadı
2.
alâ
: üzerine
3.
en nebiyyi
: nebî, peygamber
4.
min
: den, dan
Yasin Suresi, 82. Ayet:
İnnemâ
emru
hû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu). ...
Yasin Suresi, 82. Ayet:
1.
innemâ
: sadece
2.
emru
-hu
: onun emri
3.
izâ erâde
: irade ettiği, dilediği zaman
4.
şey'en
: bir şey
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Ve lekad erselnâ rusulen min kablike minhum men kasasnâ aleyke ve minhum men lem naksus aleyk(aleyke), ve mâ kâne li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), fe izâ câe
emru
llâhi kudıye bil hakkı ve hasire hunâlikel mubtılûn(mubtılûne). ...
Mömin Suresi, 78. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
rusulen
: resûller
4.
min kabli-ke
: senden önce
...