Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hud
enfe
men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne)....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Ve izisteskâ mûsâ li kavmihî fe kulnâdrib bi asâkel hacer(hacere) f
enfe
ceret minhusnetâ aşrete aynâ(aynen), kad alime kullu unâsin meşrebehum kulû veşrebû min rızkıllâhi ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne)....
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ y
enfe
uhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu ...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
1.
ve ittebeû
: ve tâbi oldular, uydular
2.
mâ tetlû
: okunan şey
3.
eş şeyâtînu
: şeytanlar
4.
alâ mulki
: mülkün...
Bəqərə Suresi, 123. Ayet:
Vettekû yevmen lâ teczî nefsun an nefsin şey’en ve lâ yukbelu minhâ adlun ve lâ t
enfe
uhâ şefâatun ve lâ hum yunsarûn(yunsarûne)....
Bəqərə Suresi, 123. Ayet:
1.
ve ittekû
: ve sakının
2.
yevmen
: gün
3.
lâ teczî
: ödenmeyecek, ödenmez
4.
nefsun an nefsin
: bir kimseden bi...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ y
enfe
un nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne)....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî halkı
: yaratılışta
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
Sana hamr-ü meysirden soruyorlar, de ki bu ikisinde büyük bir günah bir de nasa ba'zı m
enfe
atler var fakat günahları m
enfe
atlerinden daha büyüktür, yine sana soruyorlar: Neyi infak edecekler? de ki sıkmayanını, böyle beyan ediyor Allah size âyetlerini ki düşünesiniz...
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Ellezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi summe lâ yutbiûne mâ
enfe
kû mennen ve lâ ezen lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne)....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yunfikûne
: infâk ederler, verirler
3.
emvâle-hum
: kendi mallarını
4.
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi)
Ali-İmran Suresi, 77. Ayet:
Hakıykat, Allaha olan ahidlerine ve yeminlerine bedel az bir bahâyı (hasis bir m
enfe
ati) satın alanlar (yok mu?) İşte onlar: Onlar için âhiretde hiç bir nasıyb yokdur. Allah kıyaamet günü onlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için pek acıklı bir azâb vardır. ...
Ali-İmran Suresi, 187. Ayet:
Allah bir zaman kendilerine Kitab verilenlerden «Onu (Celâlim hakkı için) behemehal insanlara açıklayıb anlatacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz» diye te'mînat almışdı. Onlar ise o sözü sırtlarının arkasına atdılar. Onun mukaabilinde az bir m
enfe
ati satın aldılar. Müşteri oldukları o şey ne kötüdür!.. ...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Er ricâlu kavvâmûne alân nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ
enfe
kû min emvâlihim. Fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâh(hafizallâhu). Vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vahcurûhunn (vahcurûhunne) fîl medâcıı vadrıbûhunne, fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâ(sebîlen). İnnallâhe kâne aliyyen kebîrâ(kebîran)....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
1.
er ricâlu
: erkekler
2.
kavvâmûne
: kâim olanlar, idareciler, koruyup gözetenler
3.
alâ en nisâi
: kadınlar üzerinde
4.
bi m...
Nisa Suresi, 39. Ayet:
Ve mâzâ aleyhim lev âmenû billâhi vel yevmil âhıri ve
enfe
kû mimmâ razakahumullâh(razakahumullâhu). Ve kânallâhu bihim alîmâ(alîmen)....
Nisa Suresi, 39. Ayet:
1.
ve mâzâ
: ve ne olur, niçin
2.
aleyhim
: onlar, onlara
3.
lev
: keşke, olsa, ise
4.
âmenû
: îmân ettiler
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey îmanedenler, Allah yolunda harbe çıkdığınız zaman (mes'elelerin) tam açıklanmasını bekleyin. Size (müslümanca) selâm verene, dünyâ hayaatının (geçici) m
enfe
atini arayarak, «Sen mü'min değilsin» demeyin. İşte Allahın katında bir çok ganimetler vardır. Evvelce siz de böyle iken Allah size lutfetdi. O halde (mes'elelerin) iyice açıklanmasını bekleyin. Şübhesiz ki Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır. ...
Maidə Suresi, 45. Ayet:
Ve ketebnâ aleyhim fîhâ ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel
enfe
bil enfi vel uzune bil uzuni ves sinne bis sinni vel curûha kısâs(kısâsun) fe men tesaddeka bihî fe huve keffâretun leh(lehu) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne)....
Maidə Suresi, 45. Ayet:
1.
ve ketebnâ aleyhim
: ve onların üzerine yazdık, farz kıldık
2.
fî hâ
: onun içinde
3.
enne
: ... olduğunu
4.
en nefse bi en ...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey îman edenler, ölüm (ün sebebleri) her hangi birinizin karşısına gelib çatdığı zaman, (edeceğiniz) vasıyyet vakfında aranızda ya içinizden adalet saahibi iki şâhid (tutun), yahud yer yüzünde sefer etdiniz de başınıza ölüm musıybeti gelmişse sizden olmayan diğer iki kişiyi (şâhid yapın). (Sizden olmayan öyle iki kişi ki) onları, (haklarında) şübheye düşmüşseniz, namazdan sonra alıkoyarsanız da Allaha şu suretle yemîn ederler: «(Şâhidlik etdiğimiz bu işin içinde) akraba (mızdan kimse) dahi bulun...
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Kâlellâhu hâzâ yevmu y
enfe
us sâdikîne sıdkuhum, lehum cennâtun tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden) radiyallâhu anhum ve radû anh(anhu) zâlikel fevzul azîm(azîmu). ...
Maidə Suresi, 119. Ayet:
1.
kâle allâhu
: Allâh (cc.) dedi (buyurdu)
2.
hâzâ yevmu
: bu gün
3.
y
enfe
u es sâdikîne
: sâdıklara fayda verecek
4.
sıdku-hum...
Ənam Suresi, 35. Ayet:
Ve eğer senin üzerine, onların kaçınmaları ağır gelmiş ise artık muktedir isen yerde bir m
enfe
z, veya gökte bir merdiven araştırıp da onlara bir âyet getirecek isen (haydi getir) ve eğer Allah Teâlâ dilese idi onları hidâyet üzerine toplardı. Sakın cahillerden olma....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
Kul e ned’û min dûnillâhi mâ lâ y
enfe
unâ ve lâ yadurrunâ ve nureddu alâ a’kâbinâ ba’de iz hedânâllâhu kellezîstehvethuş şeyâtînu fîl ardı hayrâne lehû ashâbun yed’ûnehû ilel hude’tinâ, kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne)....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e ned'û
: dua mı edelim
3.
min dûni allâhi
: Allah'tan başka
4.
mâ
: şey (şeyler)
...
Ənam Suresi, 136. Ayet:
Ve cealû lillâhi mimmâ zeree minel harsi vel en’âmi nasîb
enfe
kâlû hâzâ lillâhi bi za’mihim ve hâzâ li şurekâinâ, fe mâ kâne li şurekâihim fe lâ yasılu ilâllahi ve mâ kâne lillâhi fe huve yasilu ilâ şurekâihim, sâe mâ yahkumûn(yahkumûne). ...
Ənam Suresi, 158. Ayet:
Hel yanzurûne illâ en te’tiyehumul melâiketu ev ye’tiye rabbuke ev ye’tiye ba’du âyâti rabbik(rabbike), yevme ye’tî ba’du âyâti rabbike lâ y
enfe
u nefsen îmânuhâ lem tekun âmenet min kablu ev kesebet fî îmânihâ hayrâ(hayran), kul intezırû innâ muntezırûn(muntezırûne)....
Ənam Suresi, 158. Ayet:
1.
hel
: ...mi?
2.
yanzurûne
: bakıyorlar, bekliyorlar
3.
illâ
: ancak, sadece mutlaka, illâ
4.
en te'tiye-hum
: o...
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer (davet olundukları şey) yakın (ve dünyevî) bir m
enfe
at, orta bir sefer olsaydı elbette senin arkana düşerlerdi. Fakat meşakkatle kat edilecek olan mesafe) onlara uzak geldi. (Bununla beraber) onlar (sen «Tebük» den dönünce): «Eğer gücümüz yetseydi her halde biz de sizinle beraber çıkardık» (diye) Allaha yemîn edeceklerdir. Bunlar (bu suretle) kendilerini helake sürüklerler. Allah biliyor ki onlar hiç şübhesiz ve muhakkak yalancıdırlar. ...
Yunus Suresi, 18. Ayet:
Ve ya'budûne min dûnillâhi mâ lâ yedurruhum ve lâ y
enfe
uhum ve yekûlûne hâulâi şufeâunâ indallâh(indallâhi), kul e tunebbiûnâllâhe bimâ lâ ya'lemu fîs semâvâti ve lâ fîl ard(ardı), subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne)....
Yunus Suresi, 18. Ayet:
1.
ve ya'budûne
: ve kulluk ediyorlar, ibadet ediyorlar
2.
min dûni allâhi
: Allah'tan başka
3.
mâ lâ yedurru-hum
: onlara zarar vermeyen şey
4.
<...
Yunus Suresi, 49. Ayet:
De ki: ben kendi kendime Allahın dilediğinden başka ne bir m
enfe
ate ne de bir mazarrata malik değilim, her ümmet için bir ecel vardır, ecelleri geldiği vakıt artık bir saat geri de kalamazlar, ileri de gidemezler...
Yunus Suresi, 106. Ayet:
Ve lâ ted’u min dûnillâhi mâ lâ y
enfe
uke ve lâ yadurruk(yadurruke), fe in fealte fe inneke izen minez zâlimîn(zâlimîne). ...
Yunus Suresi, 106. Ayet:
1.
ve lâ ted'u
: ve tapma, dua etme
2.
min dûni allâhi
: Allah'tan başka
3.
mâ lâ y
enfe
u-ke
: sana fayda vermeyen şeyler
4.
ve ...
Hud Suresi, 34. Ayet:
Ve lâ y
enfe
ukum nushî in eredtu en ensaha lekum in kânallâhu yurîdu en yugviyekum, huve rabbukum ve ileyhi turceûn(turceûne). ...
Hud Suresi, 34. Ayet:
1.
ve lâ y
enfe
u-kum
: ve size fayda vermez
2.
nushî
: benim nasihatim
3.
in
: eğer
4.
eredtu
: istedim
<...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Ve kâlellezîşterâhu min mısra limre’etihî ekrimî mesvâhu asâ en y
enfe
anâ ev nettehizehu veledâ(veleden), ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ardı ve li nuallimehu min te’vîlil ehâdîs(ehâdîsi), vallâhu gâlibun alâ emrihî ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemun(ya’lemune)....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
1.
ve kâle
: azap eder
2.
ellezî işterâ-hu
: kim, kimse
3.
min mısra
: Mısır'dan, Mısır'da
4.
li imre'eti-hi
: eşi...
Rəd Suresi, 16. Ayet:
Göklerin ve Yerin Rabbı kim? de, Allah de, daha de: ondan başka kendi kendilerine ne bir m
enfe
ate ne bir mazarrata malik olmıyan bir takım velîler mi tutuyorsunuz? Hiç de: Kör ile gören bir olur mu? Yâhud zulûmât ile nûr bir olur mu? Yoksa Allaha onun hâlkı gibi mahlûkat yaradan şerikler buldular da halk, kendilerine müteşabih mi oldu? Allah, de: Her şeyin hâliki ve o, öyle vahıd öyle kahhar...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Yukarıdan bir su indirdi de vâdiler kendi mıkdarınca seyl oldu, seyl de yüze çıkan bir köpük yüklendi, bir ziynet veya bir meta' yapmak için ateşte üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük vardır, İşte Allah, hakkile batılı böyle çarpıştırır, ammâ köpük atılır gider, nâsa m
enfe
ati olan ise Arzda kalır, işte Allah, emsali böyle darbeder...
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim ve ekâmûs salâte ve
enfe
kû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten ve yedreûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed dâr(dâri). ...
Rəd Suresi, 22. Ayet:
1.
vellezîne (ve ellezîne)
: ve o kimseler
2.
saberû
: sabrettiler
3.
ibtigâe
: istedi
4.
vechi rabbi-him
: Rab'le...
Nəhl Suresi, 5. Ayet:
Davarları da (sizin fâidenize) O yaratmışdır ki bunlarda sizin için ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice m
enfe
atler vardır. Onlardan yersiniz de. ...
Nəhl Suresi, 96. Ayet:
Mâ ındekum y
enfe
du ve mâ ındallâhi bâk(bâkın), ve le necziyennellezîne saberû ecrehum bi ahseni mâ kânû ya’melûn(ya’melûne). ...
Nəhl Suresi, 96. Ayet:
1.
mâ ınde-kum
: sizin yanınızda olan şey(ler)
2.
y
enfe
du
: tükenir, biter
3.
ve mâ ındallâhi (inde allâhi)
: ve Allah'ın indinde, katında olan şey(ler)
4....
Nəhl Suresi, 117. Ayet:
(Bu, ancak geçici ve) az bir m
enfe
atden ibâretdir. Halbuki onlara (âhıretde) pek acıklı bir azâb vardır. ...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Ve uhîta bi semerihî fe asbeha yukallibu keffeyhi alâ mâ
enfe
ka fîhâ ve hiye hâviyetun alâ urûşihâ ve yekûlu yâ leytenî lem uşrik bi rabbî ehadâ(ehaden). ...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
1.
ve uhîta
: ve ihata edildi (kuşatılıp, mahvedildi)
2.
bi semeri-hi
: onun ürünleri
3.
fe asbeha
: böylece oldu
4.
yukallibu<...
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
Böylece iki (deniz)in birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. O da denizde bir delik (m
enfe
z) bulup yolunu tuttu....
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir m
enfe
z bulup) kendi yolunu tuttu....
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık) denizde bir akıntıya doğru (veya bir m
enfe
z bulup) kendi yolunu tuttu....
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
Böylece ikisi, iki (deniz)in birleştiği yere ulaşınca balıklarını unutuverdiler; (balık da) denizde bir akıntıya doğru (veya bir m
enfe
z bulup) kendi yolunu tuttu....
Kəhf Suresi, 109. Ayet:
Kul lev kânel bahru midâden li kelimâti rabbî le nefidel bahru kable en t
enfe
de kelimâtu rabbî ve lev ci’nâ bi mislihî mededâ(mededen). ...
Kəhf Suresi, 109. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
lev
: eğer, ise, olsa
3.
kâne el bahru
: deniz(ler) oldu
4.
midâden
: mürekkep
Ənbiya Suresi, 66. Ayet:
Kâle e fe ta’budûne min dûnillâhi mâ lâ y
enfe
ukum şey’en ve lâ yadurrukum. ...
Ənbiya Suresi, 66. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
e fe
: hâlâ mı
3.
ta'budûne
: tapıyorsunuz
4.
min dûnillâhi (dûni allâhi)
: Allah'tan başka
...
Həcc Suresi, 12. Ayet:
Yed’û min dûnillâhi mâ lâ yedurruhû ve mâ lâ y
enfe
uh(y
enfe
uhu), zâlike huved dalâlul baîd(baîdu)....
Həcc Suresi, 12. Ayet:
1.
yed'û
: dua ederler
2.
min dûni allâhi
: Allah'tan başka
3.
mâ
: şey(ler)
4.
lâ yedurru-hû
: ona zarar vermez
Həcc Suresi, 12. Ayet:
Allahı bırakır da kendine ne zarar ne m
enfe
at vermiyecek şeylere yalvarır, işte dalâli baîd odur...
Həcc Suresi, 28. Ayet:
Gelsinler kendilerine aid bir takım m
enfe
atlere şâhid olsunlar ve En'am behîmelerinden kendilerine merzûk buyurduğu kurbanlıklar üzerine ma'lûm günlerde Allahın ismini ansınlar da onlardan yeyin ve yoksulu, fakıri doyurun...
Həcc Suresi, 28. Ayet:
«Tâki kendilerine âid m
enfe
atlere şâhid (ve haazır) olsunlar. Allahın rızk olarak kendilerine verdiği dört ayaklı davarlar (kurbanlıklar) üzerine ma'lûm olan günlerde Allahın adını ansınlar. İşte bunlardan yeyin, yoksulu, fakîri de doyurun». ...
Həcc Suresi, 33. Ayet:
Sizin için onlarda muayyen bir zamana kadar bir takım m
enfe
atler vardır, sonra da varacakları yer Beyti atika müntehîdir...
Həcc Suresi, 33. Ayet:
Onlardan muayyen bir zamana kadar sizin için m
enfe
atler vardır. Sonra varacakları (kurban edilecekleri) yer Beyt-i atıyka müntehidir. ...
Furqan Suresi, 3. Ayet:
Böyle iken andan başka bir takım ma'budlar edindiler ki hiç bir şey halk edemezler, kendileri halk olunup duruyorlar, kendi kendilerine, ne bir zarara ne de bir m
enfe
ate malik değiller, ne mevte mâlikler, ne hâyata ne de nüşûre...
Furqan Suresi, 55. Ayet:
Ve ya’budûne min dûnillâhi mâ lâ y
enfe
uhum ve lâ yadurruhum, ve kânel kâfiru alâ rabbihî zahîrâ(zahîran)....
Furqan Suresi, 55. Ayet:
1.
ve ya'budûne
: ve ibadet ediyorlar, tapıyorlar
2.
min dûni allâhi
: Allah'tan başka
3.
mâ
: şey
4.
lâ y
enfe
u-hum
Furqan Suresi, 55. Ayet:
Böyle iken Allahı bırakıp da kendilerine ne m
enfe
at ne zarar edemiyecek şeylere tapıyorlar ve kâfir o rabbının aleyhine zahîr oluyor...
Furqan Suresi, 67. Ayet:
Vellezîne izâ
enfe
kû lem yusrifû ve lem yakturû ve kâne beyne zâlike kavâmâ(kavâmen)....
Furqan Suresi, 67. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
enfe
kû
: infâk ettiler
4.
lem yusrifû
: israf etmezler
Şüəra Suresi, 63. Ayet:
Fe evhaynâ ilâ mûsâ enıdrib bi asâkel bahr(bahra), f
enfe
leka fe kâne kullu firkın ket tavdil azîm(azîmi). ...
Şüəra Suresi, 63. Ayet:
1.
fe
: o zaman
2.
evhaynâ
: vahyettik
3.
ilâ mûsâ
: Musa'ya
4.
en ıdrib
: vurması
Şüəra Suresi, 73. Ayet:
Ev y
enfe
ûnekum ev yedurrûn(yedurrûne)....
Şüəra Suresi, 73. Ayet:
1.
ev
: yoksa, veya, öyle mi
2.
y
enfe
ûne-kum
: size fayda veriyorlar
3.
ev
: veya
4.
yedurrûne
: zarar veriyorlar<...
Şüəra Suresi, 73. Ayet:
Veya size bir m
enfe
at verir yâhud bir zarar ederler mi...
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Ve kâletimraetu fir’avne kurretu aynin lî ve lek(leke), lâ taktulûhu asâ en y
enfe
anâ ev nettehızehu veleden ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne)....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
1.
ve kâletimraetu (kâlet imraetu)
: ve hanımı dedi
2.
fir'avne
: firavun
3.
kurretu aynın
: (sevinç) göz aydınlığı
4.
lî
Səcdə Suresi, 29. Ayet:
Kul yevmel fethi lâ y
enfe
ullezîne keferû îmânuhum ve lâ hum yunzarûn(yunzarûne)....
Səcdə Suresi, 29. Ayet:
1.
kul
: de
2.
yevme
: gün
3.
el fethi
: fetih
4.
lâ y
enfe
u
: fayda vermez
Əhzab Suresi, 16. Ayet:
Kul len y
enfe
akumul firâru in ferertum minel mevti evil katli ve izen lâ tumetteûne illâ kalîlâ(kalîlen)....
Əhzab Suresi, 16. Ayet:
1.
kul
: de
2.
len y
enfe
a-kum
: size asla fayda vermez
3.
el firâru
: kaçış
4.
in
: eğer
...
Səba Suresi, 23. Ayet:
Ve lâ t
enfe
uş şefâatu indehû illâ li men ezine leh(lehu), hattâ izâ fuzzia an kulûbihim kâlû mâzâ kâle rabbukum, kâlûl hakk(hakka), ve huvel aliyyul kebîr(kebîru)....
Səba Suresi, 23. Ayet:
1.
ve lâ t
enfe
u
: ve fayda vermez
2.
eş şefâatu
: şefaat
3.
inde-hû
: onun yanında, katında, huzurunda
4.
illâ
: a...
Səba Suresi, 42. Ayet:
İşte o gün ba'zınız ba'zınıza ne bir m
enfe
ate, ne de bir zarara mâlik olamaz ve o zulmedenlere deriz: tadın bakalım o yalan deyip durduğunuz ateşin azâbını...
Fatir Suresi, 29. Ayet:
İnnellezîne yetlûne kitâballâhi ve ekâmûs salâte ve
enfe
kû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten yercûne ticâreten len tebûr(tebûre)....
Fatir Suresi, 29. Ayet:
1.
Inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
yetlûne
: okuyorlar, okurlar
4.
kitâbe allâhi
: Allah'ın kit...
Yasin Suresi, 29. Ayet:
İn kânet illâ sayhaten vâhıdet
enfe
izâ hum hâmidûn(hâmidûne). ...
Mömin Suresi, 52. Ayet:
Yevme lâ y
enfe
uz zâlimîne ma’ziretuhum ve lehumullâ’netu ve lehum sûud dâr(dâri). ...
Mömin Suresi, 52. Ayet:
1.
yevme
: gün
2.
lâ y
enfe
u
: fayda vermez
3.
ez zâlimîne
: zalimler
4.
ma'ziretu-hum
: onların mazeretleri, özürl...
Zuxruf Suresi, 39. Ayet:
Ve len y
enfe
akumul yevme iz zalemtum ennekum fîl azâbi muşterikûn(muşterikûne)....
Zuxruf Suresi, 39. Ayet:
1.
ve len y
enfe
a-kum
: ve size yarar sağlamaz
2.
el yevme
: o gün
3.
iz
: o zaman
4.
zalemtum
: zulmettiniz
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Yakında diyecek sana o a'rabîlerden geri bırakılanlar ki: «bizleri mallarımız ve âilelerimiz oyaladı, onun için bize istiğfar ediver!» Kalblerinde olmıyan şey'i ağızlariyle söyliyecekler, de ki şimdi hakkınızda Allahdan kim bir şey'e mâlik olabilir eğer size bir zarar irâde buyurur yâhud bir m
enfe
at irâde buyurursa? Doğrusu Allah ne yapıyorduğunuza habir bulunuyor...
Hədid Suresi, 7. Ayet:
Âminû billâhi ve resûlihî ve enfikû mimmâ cealekum mustahlefîne fîh(fîhi), fellezîne âmenû minkum ve
enfe
kû lehum ecrun kebîr(kebîrun)....
Hədid Suresi, 7. Ayet:
1.
âminû
: îmân edin
2.
bi allâhi
: Allah'a
3.
ve resûli-hi
: ve onun resûlüne
4.
ve enfikû
: ve infâk edin
Hədid Suresi, 10. Ayet:
Ve mâ lekum ellâ tunfikû fî sebîlillâhi, ve lillâhi mîrâsus semâvâti vel ard(ardı), lâ yestevî minkum men
enfe
ka min kablil fethi ve kâtel(kâtele), ulâike a’zamu dereceten minellezîne
enfe
kû min ba’du ve kâtelû ve kullen ve adallâhul husnâ, vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun)....
Hədid Suresi, 10. Ayet:
1.
ve mâ lekum
: ve ne (oluyor)
2.
ellâ tunfikû
: infâk etmiyorsunuz
3.
fî sebîli allâhi
: Allah'ın yolunda
4.
ve li allâhi
...
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Celâlim hakkı için biz Resullerimizi beyyinelerle gönderdik ve beraberlerinde kitab ve miyzân indirdik ki insanlar adaletle tutunsunlar, bir de demiri indirdik, onda hem çetin bir sertlik hem de insanlar için bir çok m
enfe
atler vardır ve çünki Allah kendisine ve resullerine gıyabında yardım edenleri belli edecek, şübhe yok ki Allah kavîdir, azîzdir....
Mümtahinə Suresi, 3. Ayet:
Len t
enfe
akum erhâmukum ve lâ evlâdukum, yevmel kıyâmeh(kıyâmeti) yefsılu beynekum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun)....
Mümtahinə Suresi, 3. Ayet:
1.
len t
enfe
a-kum
: size fayda sağlamaz
2.
erhâmu-kum
: sizin akrabalarınız
3.
ve lâ
: ve değil, olmaz
4.
evlâdu-kum
<...
Mümtahinə Suresi, 3. Ayet:
Ne hısımlarınızın ne de evlâdlarınızın size asla m
enfe
ati olmaz, o kıyamet gününde aranızı ayırır ve Allah hep amellerinizi gözetir....
Mümtahinə Suresi, 10. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ câekumul mû’minâtu muhâcirâtin femtehınû hunn(hunne), allâhu a’lemu bi îmânihinn(îmânihinne), fe in alimtimû hunne mû’minâtin fe lâ terciû hunne ilel kuffâr(kuffâri), lâ hunne hıllun lehum ve lâ hum yehıllûne le hunn(hunne), ve âtûhum mâ
enfe
kû, ve lâ cunâha aleykum en tenkıhû hunne izâ âteytumû hunne ucûrehunn(ucûrehunne), ve lâ tumsikû bi isamil kevâfiri ves’elû mâ enfaktum vel yes’elû mâ
enfe
kû, zâlikum hukmullâh(hukmullâhi), yahkumu beynekum, vallâhu alîmun hakîm(h...
Mümtahinə Suresi, 10. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: îmân eden, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
3.
izâ
: o zaman, olunca
4.
câe-kum(u)
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Ve in fâtekum şey’un min ezvâcikum ilel kuffâri fe âkabtum fe âtûllezîne zehebet ezvâcuhum misle mâ
enfe
kû, vettekûllâhellezî entum bihî mû’minûn(mû’minûne)....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
1.
ve in
: ve şâyet, eğer
2.
fâte-kum
: elinizden çıkıp giderse
3.
şey'un
: bir şey
4.
min ezvâci-kum
: zevcelerin...
Müddəssir Suresi, 48. Ayet:
Fe mâ t
enfe
uhum şefâatuş şâfiîn(şâfiîne)....
Müddəssir Suresi, 48. Ayet:
1.
fe
: o zaman, artık
2.
mâ t
enfe
u-hum
: onlara fayda sağlamaz
3.
şefâatu
: şefaat
4.
eş şâfiîne
: şefaat edenler...
Əbəsə Suresi, 4. Ayet:
Ev yezzekkeru fe t
enfe
ahuz zikrâ....
Əbəsə Suresi, 4. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
yezzekkeru
: tezekkür eder, düşünür, öğüt alır
3.
fe
: böylece
4.
t
enfe
a-hu
: ona fayda verir
...
Yasin Suresi, 73. Ayet:
Onlardan daha birçok m
enfe
atleri ve türlü içecekleri de var, hâlâ şükretmiyecekler mi?...
Yasin Suresi, 73. Ayet:
Bunlarda kendileri için daha nice m
enfe
atler ve içecekler vardır. Haalâ şükr etmezler mi? ...
Mömin Suresi, 80. Ayet:
Size onlarda daha bir çok m
enfe
atler var, hem onların üzerinde sînelerinizdeki bir hâcete iresiniz diye, hem onlar üzerinde hem gemiler üzerinde taşınırsınız...
Mömin Suresi, 85. Ayet:
Fe lem yeku y
enfe
uhum îmânuhum lemmâ reev be’senâ, sunnetâllahilletî kad halet fî ibâdih(ibâdihî), ve hasire hunâlikel kâfirûn(kâfirûne). ...
Mömin Suresi, 85. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
lem yeku
: olmadı
3.
y
enfe
u-hum
: onlara fayda, yarar sağlar
4.
îmânu-hum
: onların îmân...
Zariyat Suresi, 55. Ayet:
Ve zekkir fe innez zikrâ t
enfe
ul mû’minîn(mû’minîne)....
Zariyat Suresi, 55. Ayet:
1.
ve zekkir
: ve sen öğüt verip hatırlat
2.
fe inne
: böylece muhakkak ki
3.
ez zikrâ
: öğütle hatırlatma
4.
t
enfe
Rum Suresi, 57. Ayet:
1.
fe
: o zaman
2.
yevme
: gün
3.
izin
: izin
4.
lâ y
enfe
u
: fayda vermeyecek
<...
Rum Suresi, 57. Ayet:
Fe yevmeizin lâ y
enfe
ullezîne zalemû ma’ziratuhum ve lâ hum yusta’tebûn(yusta’tebûne)....