Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Siz, ölümle yüz yüze gelmeden önce, ölmeyi temenni ediyordunuz; ama onu görünce de bakakaldınız....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Onların, oradaki duası: "Ey Allah'ım! Seni tesbih ederiz." Onların temennileri, "Selam"dır. Dualarının sonu ise: "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun." dur....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman eden ve salihatı yapanlar, Rabb'lerinin izni ile içinde sürekli kalmak üzere içlerinden ırmaklar akan Cennetlere konulurlar. Oradaki yaşam temennileri "selam" dır....
Nəcm Suresi, 24. Ayet:
Yoksa insan için yalnızca temenni ettiği şey mi var?...
Mümtahinə Suresi, 2. Ayet:
Eğer ellerine fırsat geçirirlerse size düşman kesilirler. Elleriyle ve dilleriyle size her türlü kötülüğü yaparlar. Tekrar küfre dönmenizi temenni ederler....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Yaptıkları şeyler nedeniyle, hiçbir zaman ölümü temenni etmezler. Allah, haksızlık edenleri en iyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 47. Ayet:
Yâ benî isrâîlezkurû ni’metiyelletî en’amtu aleykum ve
ennî
faddaltukum alel âlemîn(âlemîne)....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
1.
ve min-hum
: ve onlardan (onların bir kısmı)
2.
ummiyyûne
: ümmîler, okuma yazma bilmeyenler
3.
lâ ya'lemûne
: bilmezler
4.
...
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlardan ümmî olanlar da vardır ki, Kitâb’ı (Tevrât’ı) bilmezler; ancak (reislerinden duydukları) boş tem
ennî
ler(i bilirler) ve onlar ancak zanda bulunurlar....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
in kânet
: eğer ise
3.
lekum
: sizin için, sizin
4.
ed dâru el âhiretu
: ahiret yurdu
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: “Allah katındaki ahiret yurdu, başka insanların değil de sadece size has (özel) ise, o halde eğer (sözünüzde) sadıklarsanız ölümü temenni edin!”...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: “Eğer (iddia ettiğiniz gibi) Allah katındaki ahiret yurdu (cennet) diğer insanlar için değil de, yalnız sizinse ve doğru söyleyenler iseniz haydi ölümü temenni edin!”...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
(Ey Muhammed, onlara:) Şayet (iddia ettiğiniz gibi) ahiret yurdu Allah katında diğer insanlara değil de yalnızca size aitse ve bu iddianızda doğru iseniz haydi ölümü temenni edin (bakalım), de....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
Allâh indîndeki sonsuz gelecek yaşam ortamı, diğer insanlara değil de yalnızca size ait ise; bu sözünüzde sadıksanız, ölümü temenni etsenize!...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
'Şâyet iddia ettiğiniz gibi, âhiret yurdu, ebedî yurt Cennet, Allah katında, diğer insanlardan farklı ve imtiyazlı olarak, yalnızca size aitse, iddianıza da sahip çıkıyorsanız, haydi, hemen ölümü temenni edin, ölmeyi canınıza minnet bilin' de bakalım....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
Ey Rasûlüm (Yahûdilere) Söyle: “Eğer Cennet (sizin iddianıza göre), diğer insanlara ait olmayıp Allah tarafından size has kılınmış ise, ve bunda sâdıklarsanız, ölümü tem
ennî
edin. (Çünkü Cennet, mutlaka kendisine âit olduğunu bilen kimse, ona kavuşmağa sebep olan ölümü, elbette ister ve arzular.)....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
(Ey Peygamber!) De ki: Eğer âhiret yurdu Allah yanında başka insanlara değil de yalnız size mahsûssa, haydi ölümü temenni edin, doğru kişilerden iseniz!...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
(Ey Muhammed, onlara:) Şayet (iddia ettiğiniz gibi) ahiret yurdu Allah katında diğer insanlara değil de yalnızca size aitse ve bu iddianızda doğru iseniz haydi ölümü temenni edin (bakalım), de....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki; Allah yanında ahiret yurdu (cennet) başkalarının değil de yalnızca sizin ise, eğer iddianızda da sadık iseniz haydi hemen ölümü temenni ediniz, ölmeyi cana minnet biliniz....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki; «Eğer iddia ettiğiniz gibi Allah katında Ahiret yurdu başka hiç kimsenin değil de sırf sizin ise o halde iddianızda samimi iseniz ölümü temenni edin.»...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
(Habîbim) söyle : «Allah yanında âhiret yurdu (cennet, diğer) insanların değil de yalınız sizinse (ve bu da'vânızda) doğruculardan iseniz haydi ölümü temenni edin. (Bunu canınıza minnet bilin)». ...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: 'Eğer âhiret yurdu (Cennet) Allah katında başka insanlara değil de, sâdece size âid ise, (ve bu iddiânızda) doğru kimseler iseniz, haydi ölümü tem
ennî
edin!'...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: «Eğer Allah Teâlâ'nın indinde ahiret yurdu başka insanların değil de hassaten sizin ise ölümünüzü temenni ediniz, eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz.»...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: “Eğer ahiret yurdu, Allah katında diğer insanlara değil de yalnızca size âit ise ve bu iddiânızda samimi iseniz, haydi ölümü temenni ediniz. ”...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: -Eğer gerçekten, Allah katında ahiret yurdu kimsenin değil yalnız sizin ise; sözünüzde doğru iseniz, haydi ölümü temenni ediniz!...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: "Eğer (dilediğiniz gibi) gerçekten Allâh katında âhiret yurdu kimsenin değil, yalnız sizin ise, sözünüzde doğru iseniz, haydi ölümü temenni edin!"...
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
1.
ve len
: ve asla
2.
yetemennev-hu
: onu temenni etmezler
3.
ebeden
: sonsuza kadar, ebediyyen
4.
bi-mâ
: şey il...
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Ve elleriyle takdim ettikleri (günahları) sebebiyle onu (ölümü), ebediyyen asla temenni etmezler. Ve Allah, zâlimleri en iyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Fakat kendi elleriyle önceden yaptıkları işler yüzünden ölümü hiçbir zaman temenni edemezler. Allah, o zalimleri hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler (günah ve isyanları) sebebiyle hiç bir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir. Allah zalimleri iyi bilir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Elleriyle yaptıkları (suçlar) yüzünden ölümü asla temenni etmeyeceklerdir. Allâh zulmü açığa çıkaranları bilendir, onların hakikati olarak!...
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Onlar, dünyada elleriyle kutsal kitaplarda bizzat yaptıkları tahrifler, Kur’ân’ı ve Muhammed’i yalanlamaları, işledikleri günahlar sebebiyle hiçbir zaman, asla ölümü temenni edemeyecekler. Allah, inkârı, isyanı alışkanlık haline getiren zâlimlerin davranışlarını biliyor....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Fakat onlar, peygamberleri öldürmek ve Tevrat’ı tahrif etmek gibi, önceden elleriyle yaptıkları günah sebebiyle azâba hak kazandıklarını bildiklerinden elbette ve hiç bir zaman ölümü tem
ennî
etmezler. Allah, zâlimleri hakkıyle bilendir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Bunu, elleriyle işleyip önden gönderdikleri (fena amellerinden) dolayı asla temenni etmezler. Allah o zâlimleri hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Onlar, kendi elleriyle önceden yaptıkları işler (günah ve isyanları) sebebiyle hiç bir zaman ölümü temenni etmeyeceklerdir. Allah zalimleri iyi bilir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
fakat ellerinden çıkan işler dururken onu hiç bir zaman temenni edemezler, Allah bilir o zalimleri...
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Fakat ellerinden çıkan işleri yüzünden onu hiç bir zaman temenni edemezler. Allah o zalimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Fakat elleriyle işledikleri yüzünden onu hiçbir zaman temenni edemeyecekler. Allah o zâlimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Hâlbuki ellerinin işlediği (günahlar) yüzünden, onu ebedî olarak aslâ tem
ennî
etmeyeceklerdir. Allah ise, zâlimleri hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Ama kendi elleriyle yapıp ettikleri ortadayken bunu hiçbir zaman temenni etmeyecekler: Allah zalimleri her halleriyle bilmektedir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Halbuki onu evvelce ellerinin takdim etmiş olduğu şeyler sebebiyle asla temenni etmezler....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehl-i kitaptan birçokları kendilerine hak tebeyyün ettikten sonra nefislerindeki hasetten dolayı sizi imânınızdan sonra kâfirler haline döndürmeyi temenni etmiştir. İmdi siz Allah'ın emri gelinceye kadar affediniz, serzenişte bulunmayınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeye kemaliyle kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 111. Ayet:
(Ehl-i kitab:) 'Yahudi veya hristiyan olandan başkası aslâ Cennete giremeyecek!' dediler. Bu onların boş tem
ennî
leridir. De ki: 'Eğer (iddiâ nızda) doğru kimseler iseniz, delîlinizi getirin!'...
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
Yâ benî isrâîlezkurû ni’metiyelletî en’amtu aleykum ve
ennî
faddaltukum alel âlemîn(âlemîne)....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tubtılû sadakâtikum bil menni vel ezâ, kellezî yunfiku mâlehu riâen nâsi ve lâ yu’minu billâhi vel yevmil âhır(âhıri), fe meseluhu ke meseli safvânin aleyhi turâbun fe esâbehu vâbilun fe terakehu saldâ(salden), lâ yakdirûne alâ şey’in mimmâ kesebû vallâhu lâ yehdîl kavmel kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
4.
lâ tubtılû
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
1.
e yeveddu
: ister mi, temenni eder mi
2.
ehadu-kum
: sizden biriniz
3.
en tekûne
: olmasını
4.
lehu
: onun
...
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden biriniz temenni eder mi ki, onun altından nehirler akan hurmalık ve üzümlükten bir bahçesi olsun onun, orada her türlü ürünü (meyvesi) bulunsun ve ona yaşlılık isabet etsin (ihtiyarlasın) ve onun zayıf (güçsüz) çocukları bulunsun. Sonra da ona (bahçeye), içinde ateş bulunan bir kasırga isabet etsin, böylece onu yaksın. Allah size âyetleri, işte böyle beyan ediyor (açıklıyor). Umulur ki böylece siz tefekkür edersiniz....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
1.
yevme tecidu
: o gün, bulur
2.
kullu nefsin
: her nefs, herkes
3.
mâ amilet
: ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
4.
min hayrin
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün her nefs, hayırdan ne yaptıysa onu hazır olarak bulur (hayat filminde tüm yaptıklarını görür). Ve kötülükten ne yaptı ise, onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını temenni eder. Ve Allah sizi, kendisinden sakındırır (Takva sahibi olmanızı, ölmeden önce, ruhunuzu Allah'a ulaştırmanızı ister). Ve Allah kullarına karşı Raûf'tur....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün ki, herkes hayırdan her ne yapmış ise onu hazırlamış olarak bulacaktır. Kötülükten de ne yapmış ise onunla kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını temenni edecektir. Ve Allah Teâlâ sizi zât-ı ulûhiyyetinden tahzir buyurur. Ve Allah (Azimüşşan) kullarını çok esirgeyicidir....
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
Ve resûlen ilâ benî isrâîle
ennî
kad ci’tukum bi âyetin min rabbikum,
ennî
ehluku lekum minet tîni ke heyetit tayri fe enfuhu fîhi fe yekûnu tayran bi iznillâh(iznillâhi), ve ubriul ekmehe vel ebrasa ve uhyîl mevtâ bi iznillâh(iznillâhi), ve unebbiukum bi mâ te’kulûne ve mâ teddehırûne, fî buyûtikum inne fî zâlike le âyeten lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne). ...
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, îmân edenler
3.
lâ tettehızû
: edinmeyin
4.
bitâneten
: sırda...
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Kendinizden (mü'minlerden) başkalarını sırdaş edinmeyin. Onlar sizi fesada düşürmekten geri kalmazlar ve size sıkıntı verecek şeyleri temenni ettiler. Kin ve öfkeleri ağızlarından (sözlerinden) belli olmuştur. Göğüslerinde gizledikleri şey (kinleri) daha da büyüktür. Akıl etmiş olsaydınız, size âyetleri açıklamıştık....
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
Ey imân edenler! Sizden başka olanları dost ittihaz etmeyiniz. Size fesat eriştirmekte asla kusur etmezler. Size meşakkat verecek şeyi temenni ederler. Muhakkak buğzları ağızlarından zahir olmuştur. Sinelerinin gizlediği şey ise daha büyüktür. Şüphe yok size âyetleri apaçık beyan ettik, eğer teakkul eder oldunuz ise!...
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
kuntum
: siz ... oldunuz, .. idiniz
3.
temennevne
: siz temenni ediyorsunuz
4.
el mevte
<...
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Ve andolsun ki siz, ölümü (şehit olmayı), onunla karşılaşmadan (yüzyüze gelmeden) önce, temenni ediyordunuz. İşte şimdi onu görmüş oldunuz. Ve (oysa) siz (şehit olarak ölmeyi) bekliyordunuz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun, siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun ki siz, ölümle yüzyüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu karşınızda gördünüz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun siz, ölümle karşı karşıya kalmadan önce şehîd olmayı temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, bakıp duruyorsunuz!...
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun ki siz, savaşa girmeden önce, zafere ulaşmak için şehitliği, ölümü temenni ediyordunuz. İşte âkıbetinizi gördünüz. Bunun sebeplerini düşünmeli, tahlil etmelisiniz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
And olsun ki, olumle karsilasmadan once onu temenni ediyordunuz; iste onu gozlerinizle bakarak gordunuz. *...
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
And olsun ki, ölümle karşılaşmadan önce onu temenni edip duruyordunuz. İşte onu gözlerinizle bakarak görüyorsunuz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
And olsun ki, ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz; işte onu gözlerinizle bakarak gördünüz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun ki siz, ölümle yüzyüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. İşte şimdi onu karşınızda gördünüz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Celâlim hakkı için siz o ölümle karşılaşmadan evvel onu temenni ediyordunuz, fakat işte onu gördünüz bakıb duruyordunuz...
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Ve and olsun ki (siz) onunla karşılaşmadan önce ölümü (şehâdeti) tem
ennî
ediyordunuz; işte siz (kardeşleriniz şehîd edilirken) bakakaldığınız bir hâlde, yakinen onu(ölümü) gördünüz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun ki, siz ölümü onunla karşılaşmadan evvel temenni ediyordunuz. İşte siz bekleyip durduğunuz halde onu görüverdiniz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun ki siz ölümle yüz yüze gelmezden önce onu temenni ederdiniz. Şimdi onunla karşılaştınız ve gözlerinizle bakıp duruyorsunuz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Siz ölümle yüzyüze gelmeden önce, şehid olmayı temenni etmiştiniz. İşte şimdi onu ayan beyan gördünüz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Andolsun, siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz....
Ali-İmran Suresi, 143. Ayet:
Oysa siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz; şimdi ise, onu beklemekteyken karşınızda görüverdiniz....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Festecâbe lehum rabbuhum
ennî
lâ udîu amele âmilin minkum min zekerin ev unsâ, ba’dukum min ba’d(ba’dın), fellezîne hâcerû ve uhricû min diyârihim ve uzû fî sebîlî ve kâtelû ve kutilû le ukeffirenne anhum seyyiâtihim ve le udhılennehum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâr(enhâru), sevâben min indillâh(indillâhi) vallâhu indehû husnus sevâb(sevâbi)....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
1.
fe istecâbe
: o zaman, icabet etti, dualarına cevap verdi
2.
lehum
: onlara, onlar için
3.
rabbu-hum
: onların Rabbi
4.
ennî
...
Nisa Suresi, 32. Ayet:
1.
ve lâ tetemennev
: ve temenni etmeyin
2.
mâ faddala
: üstün kıldığı şeyleri
3.
allâhû
: Allah
4.
bi-hi
: onunla...
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Ve Allah'ın bazınızı, bazınıza üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin (istemeyin). Erkekler için, kazandıklarından bir nasip vardır ve kadınlar için de, kazandıklarından bir nasip vardır. Ve Allah'tan, O'nun fazlından isteyin. Muhakkak ki Allah, herşeyi en iyi bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah'ın kendisiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyi (malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah'tan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Bir de Allah’ın bazınıza, diğerinden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklerin kendi kazandıklarından bir payı var, kadınların da kendi kazandıklarından bir payı vardır. İsteklerinizi Allah’ın fazlından ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her şeyi hakkıyla bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah'ın kiminizi kiminizden üstün kıldığı hususları temenni edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Siz Allah'tan bol nîmetini, cömertçe ihsanını isteyin. Şüphesiz ki Allah, her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Bir de Allahın ba'zınıza diğerinden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin, erkeklere çalışmalarından bir nasıb vardır, kadınlara da çalışmalarından bir nasıb vardır, çalışın da Allahdan fazlını isteyin, her halde Allah her şeye alîm bulunuyor...
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Bir de Allah'ın bazınıza, diğerinden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere hak ettiklerinden bir pay vardır. Kadınlara da kendi kazandıklarından bir pay vardır. İsteklerinizi Allah'ın fazlından ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her şeyi hakkıyla bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Tanrı'nın kendisiyle kiminizi kiminize göre üstün kıldığı şeyi (malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi) kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Tanrı'dan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Tanrı her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Hem Allah’ın bazınızı, bazınızdan kendisi ile üstün kıl(maya vesîle yap)tığı şeyleritem
ennî
etmeyin! Erkeklere kazandıklarından bir nasib vardır, kadınlara da kazandıklarındanbir nasib vardır. O hâlde Allah’dan lütfunu isteyin! Muhakkak ki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Ve Allah Teâlâ'nın bazınıza diğer bazınız üzerine ihsan buyurmuş olduğu şeyi temenni etmeyiniz. Erkekler için kazançlarından bir nâsip vardır. Kadınlar için de kazançlarından bir nâsib vardır. Ve Allah Teâlâ'dan fazlını isteyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ herşeyi hakkıyla bilicidir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah’ın, sayesinde bir kısmınızı bir kısmınıza üstün kıldığı şeyi temenni etmeyin. Erkekler için kazandıklarından bir nasip olduğu gibi, kadınlar için de kazandıklarından bir nasip vardır. Allah’ın kendi fazlından (bağışından) isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Bir de Allah’ın kiminize kiminizden daha fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere çalışmalarından nasipleri olduğu gibi kadınlara da çalışmalarından nasipleri vardır. Çalışın da siz daha hayırlı şeyleri Allah’ın fazlından isteyin. Allah her şeyi hakkıyla bilir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah'ın kendisiyle kiminizi kiminize üstün kıldığı şeyi temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah, her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
1.
yevme izin
: izin günü
2.
yeveddu
: ister, temenni eder
3.
ellezîne
: onlar, olanlar
4.
keferû
: inkâr ettiler,...
Nisa Suresi, 42. Ayet:
Kâfîrler ve resûle asi olanlar (karşı gelen kimseler), o izin günü (kıyâmet günü) kendilerinin yerle bir olmalarını temenni ederler. Ve (inkâr ettikleri hiçbir) sözü, Allah'tan gizleyemezler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
Küfür yoluna sapıp peygamberi dinlemeyenler o gün yerin dibine batırılmayı temenni ederler ve Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, peygamberin emirlerini dinlemeyenler, sünnetine riayet etmeyenler o gün toprağa karışmayı, hak ile yeksan olmayı temenni ederler. Hiçbir haberi, hiçbir sözü Allah’tan gizleyemezler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
Küfür yoluna sapıp peygamberi dinlemeyenler o gün yerin dibine batırılmayı temenni ederler ve Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
(Allahın birliğini inkâr ve) küfr edenlerle o peygambere âsî olanlar o gün hâk ile yeksan edilselerdi de Allahdan bir sözü gizlememiş olsalardı temennisinde bulunacakdır. ...
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Size bir iyilik temennisinde bulunulduğunda siz de ona daha güzeli ile ya da aynısı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin üzerinde hesabı görendir....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
- Ey iman edenler, Allah yolunda savaş için sefere çıktığınızda teenni ile (aceleye kapılmadan) hareket edin; size selam veren kimseye, dünya hayatını arzulayarak “sen mümin değilsin!” demeyin. Zira Allah katında pek çok ganimetler vardır. Önceden siz de öyleydiniz de Allah, size iyilikte bulundu. Öyleyse iyice araştırıp anlayın. Allah şüphesiz yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ... olduğu zaman
2.
kunte
: sen oldun
3.
fî-him
: onların arasında
4.
fe
: o taktirde
Nisa Suresi, 118. Ayet:
(118-119) O şeytana ki: "Ya Rabbî, Senin kullarından mutlaka bir pay edineceğim. Mutlaka onları saptıracağım, onları birtakım temennilerle oyalayacağım. Onlara davarlarının kulaklarını yarmalarını emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler." dedi. Her kim Allah’ın yerine şeytanı dost edinirse, şüphesiz besbelli bir ziyana girmiştir....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
Ve le udillennehum ve le umenniyennehum ve le âmurannehum fe le yubettikunne âzânel en’âmi, ve le âmurannehum fe le yugayyirunne halkallâh(halkallâhi. Ve men yettehıziş şeytâne veliyyen min dûnillâhi fe kad hasira husrânen mubînâ(mubînen)....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
1.
ve le udillenne-hum
: ve mutlakla onları dalâlette bırakacağım
2.
ve le umenniyenne-hum
: ve mutlaka onları emaniyyeye (kuruntuya) düşüreceğim
3.
ve le âmuranne-hum
: ve mutlaka onlara emredeceğim
<...
Nisa Suresi, 119. Ayet:
Ve onları mutlaka dalâlete düşüreceğim, hem onları şübhesiz boş tem
ennî
leresevk edeceğim, hem onlara kesinlikle emredeceğim de gerçekten hayvanların kulaklarını yaracaklar ve (yine) onlara mutlaka emredeceğim de Allah’ın yarattığını şübhesiz değiştirecekler' (dedi). Artık kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, o takdirde muhakkak ki apaçık bir zararla hüsrâna uğramış olur....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
(118-119) O şeytana ki: "Ya Rabbî, Senin kullarından mutlaka bir pay edineceğim. Mutlaka onları saptıracağım, onları birtakım temennilerle oyalayacağım. Onlara davarlarının kulaklarını yarmalarını emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler." dedi. Her kim Allah’ın yerine şeytanı dost edinirse, şüphesiz besbelli bir ziyana girmiştir....
Nisa Suresi, 120. Ayet:
Yeıduhum, ve yum
ennî
him. Ve mâ yeıduhumuş şeytânu illâ gurûrâ(gurûran)....
Nisa Suresi, 120. Ayet:
1.
yeıdu-hum
: onlara vaad eder
2.
ve yum
ennî
-him
: onlara emaniyyeye, kuruntuya düşürür
3.
ve
: ve
4.
mâ yeıdu-hum(u)
...
Nisa Suresi, 120. Ayet:
(Şeytan) onlara (uzun ömür, ardı arkası kesilmez dünyalık emeller) va'd eder ve kendilerini boş tem
ennî
lere sevk eder. Hâlbuki şeytan, onlara aldatmadan başka bir şey va'd etmez....
Nisa Suresi, 123. Ayet:
(Allah’ın va'di,) ne sizin boş tem
ennî
leriniz, ne de ehl-i kitâbın asılsız kuruntuları ile (bağımlı) değildir. (Gerçek şudur ki:) Kim bir kötülük yaparsa, onunla cezâlandırılır ve (o takdirde) kendisine Allah’dan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir!...
Nisa Suresi, 123. Ayet:
Allah’ın vâd ettiği bu mükâfat, ne sizin temennileriniz, ne de Ehl-i kitabın temennileri ile elde edilmez. Kim kötü iş yaparsa onun cezasını bulur ve Allah’tan başka, kendisini o azaptan kurtaracak ne bir hâmi, ne de bir yardımcı bulamaz....
Əraf Suresi, 177. Ayet:
Sâe meselennil kavmullezîne kezzebû bi âyatinâ ve enfusehum kânû yazlimûn(yazlimûne)....
Ənfal Suresi, 7. Ayet:
1.
ve iz yaıdu-kum allâhu
: ve Allah size vaadediyordu
2.
ihdâ et tâifeteyni
: iki taifeden (topluluktan) biri
3.
enne-hâ
: onun olduğu, olması
4.
...
Ənfal Suresi, 7. Ayet:
Ve Allah, iki taifeden birinin sizin olmasını, size vaadediyordu. Ve siz, silâhsız olanın (silâh sahibi olmayanın) sizin olmasını temenni ediyorsunuz. Ve Allah (da) O'nun (Kendi) sözleri ile hakkın gerçekleşmesini ve kâfirlerin arkasının (neslin devamının) kesilmesini istiyor....
Ənfal Suresi, 9. Ayet:
İz testegîsûne rabbekum festecâbe lekum
ennî
mumiddukum bi elfin minel melâiketi murdifîn(murdifîne)....
Ənfal Suresi, 9. Ayet:
1.
iz testegîsûne
: yardım istediğiniz zaman
2.
rabbe-kum
: Rabbiniz
3.
fe istecâbe
: o zaman, böylece icabet etti
4.
lekum
...
Ənfal Suresi, 12. Ayet:
İz yûhî rabbuke ilâl melâiketi
ennî
meakum fe sebbitûllezîne âmenû, se ulkî fî kulûbillezîne keferûr ru'be fadribû fevkal a'nâkı vadribû minhum kulle benân(benânin)....
Ənfal Suresi, 12. Ayet:
1.
iz yuhî
: vahyetmişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
ilâ el melâiketi
: meleklere
4.
ennî
: muhakkak ki ben
...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Oradaki duaları: "Allah'ım, Sen ne yücesin"dir ve oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır; dualarının sonu da: "Gerçekten, hamd alemlerin Rabbi olan Allah'ındır."...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Oradaki dualari: «Munezzehsin ey Allah'im", dirlik temennileri: «Selam size» ve dualarinin sonu da: «Alemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun"dur. *...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Oradaki duaları, «Allah'ım! Sen her türlü noksanlıktan münezzehsin» sözüdür. Sağlık ve esenlik temennileri ise, «Selâmadır. Dualarının sonu ise «Hamd ( = Her türlü güzel övgü), âlemlerin Rabbi Allah'adır.»...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Oradaki duaları: 'Münezzehsin ey Allah'ım', dirlik temennileri: 'Selam size' ve dualarının sonu da: 'Alemlerin Rabbi Allah'a hamd olsun'dur....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Oradaki duaları: "Tanrım, Sen ne yücesin"dir ve oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır; dualarının sonu da: "'Gerçekten, hamd alemlerin rabbi olan Tanrı'nındır."...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Bunların oradaki duaları «Yâ Allah, seni tesbîh ve tenzîh ederiz» (sözüdür). Orada (aralarında) ki tahıyyetleri (sağlık temennileri, iltifatları) selâmdır. Dualarının sonu da «Elhamdü lillâhi rabbil aalemîn = Hamd olsun kâinatın Rabbi olan Allaha» (demekdir). ...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Orada onların duâsı: سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ (Ey Rabbimiz olan yüce Allah! Sen bü tün noksan sıfatlardan münez zeh sin! de meleri)dir. Orada (birbirlerine) ta hıy ye (tem
ennî
ve hediye)le ri de 'Selâm!'dır. Duâlarının sonu ise: اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمي۪نَ (Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur demeleri)dir....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Oradaki duaları: Münezzehsin Allah'ım; dirlik temennileri: Selam sizedir; dualarının sonu ise: Hamd alemlerin Rabbı olan Allah'a mahsusdur....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Orada duaları: «Sübhanekeâllahümme (Ya ilâhi! Seni tesbih ve tehzih ederiz)»dir. Orada sağlık temennilleri de: «Selâm! (Selâmette olunuz!)» dur. Dualarının sonu da: «Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn (Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ'ya mahsustur)» demektir....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Oradaki duâları: “Seni tesbih ve tenzih ederiz Allah'ım!”dır. Aralarındaki temennileri: “Selâm”dır. Duâlarının sonu da şudur: “Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. ”...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Orada duaları: "Allah’ım sen ne yücesin" dir. Sağlık temennileri “Selam”dır, dualarının sonu ise:”Alemlerin Rabbine hamd olsun” dur....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Onların orada duaları; "Sübhansın Allah’ım! Her türlü noksandan münezzeh ve yücesin!", birbirlerine iyi dilek ve temennileri ise hep "selam!" dır. Duaları "El-hamdülillahi Rabbi’l-âlemin" "Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur." diye sona erer....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Oradaki dualar: «Allah'ım, Sen ne yücesin» dir ve oradaki dirlik temennileri: «Selam»dır; dualarının sonu da: «Gerçek, hamd alemlerin Rabbi olan Allah'ındır.»...
Hud Suresi, 54. Ayet:
İn nekûlu illâ'terâke ba'du âlihetinâ bi sû'(sûin), kâle innî uşhidullâhe veşhedû
ennî
berîun mimmâ tuşrikûne(tuşrikûne)....
Hud Suresi, 54. Ayet:
1.
in nekûlu illâ
: biz ancak ..... deriz
2.
ı'terâ-ke
: sana isabet etti, çarptı
3.
ba'du
: bazı
4.
âliheti-nâ
: ...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
Zâlike li ya’leme
ennî
lem ehunhu bil gaybi ve ennallâhe lâ yehdî keydel hâinîn(hâinîne). ...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
1.
zâlike
: bu
2.
li ya'leme
: bilmesi içindir
3.
ennî
: muhakkak ben
4.
lem ehun-hu
: ona ihanet etmedim
Yusif Suresi, 59. Ayet:
Ve lemmâ cehhezehum bi cehâzihim kâle’tûnî bi ahin lekum min ebîkum, e lâ terevne
ennî
ûfîl keyle ve ene hayrul munzilîn(munzilîne). ...
Yusif Suresi, 59. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
cehheze-hum
: onlara hazırladı
3.
bi cehâzi-him
: zahire yüklerini
4.
kâle'tûnî
:...
Yusif Suresi, 94. Ayet:
Ve lemmâ fasalatil’îru kâle ebûhum innî le ecidu rîha yûsufe lev lâ en tufennidûn(tufennidûni)....
Yusif Suresi, 94. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
fasalatil'îru (fasalati el îru)
: kafile ayrıldı
3.
kâle
: dedi
4.
ebû-hum
: onla...
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
1.
ve udhile
: ve dahil edilirler, konulurlar
2.
ellezîne
: o kimseler
3.
âmenû
: ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar
4.
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefsi ıslâh edici amel) yapanlar, altlarından nehirler akan cennetlere dahil edilirler (konulurlar). Orada Rab'lerinin izni ile ebedî kalırlar. Orada onların tahiyyeleri (temennileri) “selâm”dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman edip salih amellerde bulunanlar, Rablerinin izniyle altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere konulmuşlardır. Orada birbirlerine olan dirlik temennileri: "Selam"dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman edip de sâlih ameller işliyenler, Rablerinin izniyle (ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere konulacaklar, orada ebedî olarak kalacaklardır; onların birbirlerine sağlık temennileri, orada Selâm’dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
Inanan ve yararli isleri yapanlar, iclerinden irmaklar akan cennetlere konulurlar, Rablerinin izniyle orada temelli kalirlar. Oradaki dirlik temennileri: «Selam!"dir....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İnanan ve yararlı işleri yapanlar, içlerinden ırmaklar akan cennetlere konulurlar, Rablerinin izniyle orada temelli kalırlar. Oradaki dirlik temennileri: 'Selam!'dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İnanan ve erdemli davrananlar, içinden ırmaklar akan cennetlere sokulmuşlardır. Rab'lerinin izniyle orada sürekli kalırlar. Oradaki dirlik temennileri, 'Selam,' dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman edip iyi ve yaralı işler işleyenler ise, altından ırmaklar akan cennetlere konulmuşlardır. Rablerinin izniyle orada ebedi olarak kalacaklardır; orada sağlık temennileri «Selam!» dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman edip salih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik temennileri «selâm!» dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İnanıp salih amellerde bulunanlar, rablerinin izniyle altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere konulmuşlardır. Orada birbirlerine olan dirlik temennileri "Selam"dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
Îmân edip sâlih ameller işleyenler ise, Rablerinin izniyle, içinde ebedî kalıcılar olarak, altlarından ırmaklar akan Cennetlere konulmuşlardır. Onların orada birbirlerine sağlık tem
ennî
leri: 'Selâm (sizin üzerinize olsun)!' (duâsı)dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman edenler, salih amel işleyenler; altlarından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Rabblarının izni ile orada ebediyyen kalırlar. Onların birbirine sağlık temennileri de; selam'dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman edip makbul ve güzel işler yapanlar, içlerinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirilecekler, Rab’lerinin izniyle orada devamlı kalacaklardır. Orada karşılaştıklarında iyi dilek temennileri "selam" olacaktır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İnanıp iyi işler yapanlar da Rablerinin izniyle sürekli kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokuldular. Onların orada dirlik temennileri "selâm"dır....
İbrahim Suresi, 23. Ayet:
İman edip salih amellerde bulunanlar, Rablerinın izniyle altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere konulmuşlardır. Orada birbirlerine olan dirlik temennileri; «Selam»dır....
Hicr Suresi, 2. Ayet:
1.
rubemâ
: ihtimal ki
2.
yeveddu
: isterler, temenni (ederler) edecekler
3.
ellezîne keferû
: inkâr edenler, kâfirler
4.
lev
Hicr Suresi, 2. Ayet:
İhtimal ki; kâfirler “Keşke müslüman (teslim olanlar) olsaydık.” diye temenni edecekler....
Hicr Suresi, 2. Ayet:
Kâfirler, azabı gördükleri zaman, çok kerre: “Keşki müslüman olsaydılar!” diye temenni edecekler....
Hicr Suresi, 2. Ayet:
Inkar edenler, keske musluman olsaydik temennisinde bulunacaklardir....
Hicr Suresi, 2. Ayet:
İnkar edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır....
Hicr Suresi, 2. Ayet:
Bir zaman gelecek ki inkâr edenler, keşke müslüman olsaydık temennisinde bulunacaklardır....
Hicr Suresi, 2. Ayet:
O küfredenler zaman zaman (nedametle) tem
ennî
edecek (ler): «(Âh vaktiyle) müslüman olaymışlar» ...
Hicr Suresi, 2. Ayet:
İnkâr edenler zaman zaman temenni edecekler: Keşke müslüman olaymışlar!...
Hicr Suresi, 49. Ayet:
Nebbî’ ibâdî
ennî
enel gafûrur rahîm(rahîmu)....
Hicr Suresi, 49. Ayet:
1.
nebbî
: haber ver
2.
ibâdî
: benim kullarım
3.
ennî
: muhakkak ben
4.
ene
: ben
İsra Suresi, 106. Ayet:
Ve onu Kur'an olarak vakit vakit (müneccemen) indirdik, onu nâsa te
ennî
ile (dura dura) okuyasın diye. Ve onu birbiri ardınca (müteferrik surette) indirmiş olduk....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Kâle mâ mekk
ennî
fîhi rabbî hayrun fe eînûnî bi kuvvetin ec’al beynekum ve beynehum redmâ(redmen)....
Ənbiya Suresi, 83. Ayet:
Ve eyyûbe iz nâdâ rabbehû
ennî
messeniyed durru ve ente erhamur râhimîn(râhimîne)....
Ənbiya Suresi, 83. Ayet:
1.
ve eyyûbe
: ve Eyüp
2.
iz nâdâ
: nida etmişti
3.
rabbe-hû
: onun Rabbi, kendi Rabbi
4.
ennî
: muhakkak, şüphesi...
Ənbiya Suresi, 83. Ayet:
Eyyubu da, zira «enni messeniyed durru ve ente erhamur rahimîn» diye rabbına nidâ etti...
Həcc Suresi, 52. Ayet:
1.
ve mâ erselnâ
: ve göndermedik
2.
min kabli-ke
: senden önce
3.
min resûlin
: resûlden
4.
ve lâ nebiyyin
: ve b...
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce gönderdiğimiz (hiç)bir resûl ve nebî yoktur ki; (bir şey) temenni ettiği (dilediği) zaman şeytan, onun temenni ettiği şeye, (yalan) ilka etmemiş (ulaştırmamış) olsun. Fakat Allah, şeytanın ilka ettiği şeyi nesheder (kaldırır, yok eder). Sonra Allah, âyetlerini muhkem kılar (sağlamlaştırır). Ve Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir (ilim ve hikmet sahibidir)....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine dair vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, âyetlerini sağlamlaştırır. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
(Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce hiçbir Rasûl (hakikat ve marifetlerden haberdar eden) ve hiçbir Nebi (ilâhî hükümleri ulaştıran) irsâl etmedik ki, o (şuurundaki idrakı gereği) temenni ettiğinde, onun idealine, şeytanı (beşerî yanını oluşturan oluşmuş benliği - bilinci) bir fikir ilka etmiş olmasın! Allâh (Esmâ hakikati şuuruna yansıyarak), şeytanın ilkasını geçersiz kılar; sonra da kendi işaretlerini en sağlıklı kesin şekilde yerleştirir! Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
(Ey Rasûlüm), biz senden evvel hiç bir Rasûl ve hiç bir Peygamber göndermedik ki, o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna şübheler karıştırmasın. (Ancak Allah peygamberleri vahy sureti ile korur). Bunun üzerine Allah, şeytanın bıraktığı şüphe ve fitneyi giderir. Sonra da Allah, ayetlerini tesbit eder, kuvvetleştirir Allah, Alîm’dir= her şeyi bilir, Hakîm’dir= hikmet sahibidir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce ne kadar bir Resul ve bir Nebî gönderdikse, o bir arzu ve temennide bulunduğunda şeytan mutlaka onun temennisine bir vesvese atmış (arzusunu karıştırmış) tır. Ama Allah, şeytanın attığı vesveseyi giderip te'sirsiz bırakır; sonra da kendi âyetlerini (onun kalbinde) sağlam biçimde tesbit eder. Allah bilir ve hikmet sahibidir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
(Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Hem biz senden evvel ne bir Resul ve ne bir Nebiy göndermedik ki bir temenni kurduğu vakıt Şeytan onun ümniyyesine bir ilka yapmış olmasın, bunun üzerine Allah Şeytanın ilka ettiğini derhal nesheder de sonra Allah, âyetlerini muhkemler ve Allah, alîmdir, hakîmdir...
Həcc Suresi, 52. Ayet:
(Ey Muhammed!) Biz senden önce hiçbir elçi ve hiçbir peygamber göndermedik ki o bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun arzusuna şüpheler karıştırmasın. Bunun üzerine Allah şeytanın karıştırdığı şüpheyi giderir. Sonra da Allah, âyetlerini tahkim eder (güçlendirir). Allah Alîm'dir (herşeyi bilir), Hakîmdir (Hikmet sahibidir)...
Həcc Suresi, 52. Ayet:
(Ey Resûlüm!) Senden önce, hiçbir resûl ve hiçbir nebî göndermedik ki, o bir tem
ennî
de bulunduğu (âyetlerimizi okuduğu) zaman (sustuğu bir anda), şeytan(dinleyenleri yanıltmak isteyerek) onun tem
ennî
sine bir şey atmış olmasın! Allah, şeytanın attığını derhâl giderir (de peygamberine onu bildirir); sonra Allah âyetlerini sağlamlaştırır. Çünki Allah, Alîm (herşeyi bilen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Ve senden evvel bir resûl, illâ bir nebi göndermedik ki, illâ bir temennide bulunduğu zaman onun temennisine şeytan bir şey atıvermiştir. Fakat Allah şeytanın attığını defeder, sonra Allah, âyetlerini muhkem kılar ve Allah alîmdir, hakîmdir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce hiç bir resul veya nebî göndermedik ki, halkının hidâyetini umarak gayret gösterdiğinde, Şeytan onun temennisi hakkında bir vesvese vermek, ümidini kırmak istemesin. Ama Allah, şeytanın attığı o vesveseyi giderir, sonra da âyetlerini sapasağlam, muhkem kılar. Zira Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce hiçbir resûl ve nebi göndermemiştik ki o, temenni ettiği zaman, şeytân onun temennisine (bir düşünce) atmış olmasın. Fakat Allâh, şeytânın attığını siler, sonra kendi âyetlerini sağlamlaştırır. Allâh, 'alim(bilen)dir, hakim (sağlamlaştıran)dır....
Möminun Suresi, 93. Ayet:
Kul rabbi immâ turiy
ennî
mâ yûadûn(yûadûne)....
Möminun Suresi, 99. Ayet:
(99-100) Sonunda onlardan her birine ölüm gelince, (çaresiz kalıp Allah'ı hatırlar ve) Rabbim ! Beni geri çevirin de ola ki terkettiğime karşılık onu (telâfi için) iyi, yararlı amelde bulunurum, der. Hayır, bu bir sözdür ki (temenni anlamında) söyler. Dirilip (hesab gününe) kaldırılıncaya kadar önlerine bir Berzah (dönmelerine bir engel) vardır....
Möminun Suresi, 100. Ayet:
(99-100) Sonunda onlardan her birine ölüm gelince, (çaresiz kalıp Allah'ı hatırlar ve) Rabbim ! Beni geri çevirin de ola ki terkettiğime karşılık onu (telâfi için) iyi, yararlı amelde bulunurum, der. Hayır, bu bir sözdür ki (temenni anlamında) söyler. Dirilip (hesab gününe) kaldırılıncaya kadar önlerine bir Berzah (dönmelerine bir engel) vardır....
Nur Suresi, 61. Ayet:
(Başkalarıyla berâber yemek yemeleri husûsunda) köre bir zorluk yoktur, topala da bir zorluk yoktur, hastaya da bir zorluk yoktur. Size de kendi (çocuklarınıza âid)evlerinizden veya babalarınızın evlerinden veya annelerinizin evlerinden veya erkek kardeşlerinizin evlerinden veya kız kardeşlerinizin evlerinden veya amcalarınızın evlerinden veya halalarınızın evlerinden veya dayılarınızın evlerinden veya teyzelerinizin evlerinden veya anahtarları elinizde bulunan (evler)den veya dostunuz(un evin)d...
Nur Suresi, 61. Ayet:
Görme özürlü, topal veya hasta gibi özürlülerin sizin evlerinizden yemek yemelerinde mahzur olmadığı gibi, sizin de eşlerinize yahut çocuklarınıza ait evlerinizden, babalarınızın evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeşlerinizin, kız kardeşlerinizin evlerinden, amcalarınızın evlerinden, halalarınızın evlerinden, dayılarınızın evlerinden, teyzelerinizin evlerinden yahut anahtarları size bırakılıp sahip çıkmanız istenen yerlerden veya arkadaşlarınızın evlerinden yemek yemenizde mahzur yo...
Furqan Suresi, 14. Ayet:
"Bugün bir ölüm değil, birçok ölüm temenni edin!" (Ne çare ki ölümsüzdürler!)...
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte onlar, sabretmelerine karşılık (Cennetteki) yüksek makamlarla mükâfâtlandırılacak ve orada bir sağlık tem
ennî
si ve bir selâmla karşılanacaklardır....
Nəml Suresi, 21. Ayet:
Le uazzibennehu azâben şedîden ev le ezbehannehû ev le ye’tiy
ennî
bi sultânin mubîn(mubînin)....
Nəml Suresi, 21. Ayet:
1.
le
: elbette, muhakkak
2.
uazzibenne-hu
: ona azap edeceğim
3.
azâben şedîden
: şiddetli azap
4.
ev
: veya
...
Qəsəs Suresi, 79. Ayet:
Derken Karun (bir gün) şatafat içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını (gönülden) arzu edenler, «keşke Karun'a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı; doğrusu o büyük bir pay sahibidir» diye temennide bulundular....
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
1.
ve asbeha
: ve sabahladı, oldu
2.
ellezîne
: onlar
3.
temennev
: temenni ettiler, dilediler
4.
mekâne-hu
: onun...
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Ve dün onun yerinde olmayı temenni edenler, sabahlayınca "Vay! Öyleyse Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletir ve daraltır (takdir eder). Eğer Allah bizi ni'metlendirmiş olmasaydı, mutlaka bizi de yere geçirirdi. Vay! Demek ki kâfirler, felâha ermez." dediler....
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Dün onun mal ve saltanatını temenni edenler, şöyle demeğe başladılar: “- Vay, demek ki, Allah dilediği kimsenin rızkını genişletiyor ve daraltıyor. Eğer Allah bize lütuf etmeseydi, bizi de batırmıştı! Vay, demek ki hakikat şu: Kâfirler asla kurtulmıyacak!...”...
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Daha dün onun yerinde olmayı temenni edenler sabahlayınca, «vay!» dediler, «demek Allah rızkı kullarından dilediği kimselere genişletiyor, dilediğine daraltıyor. Eğer Allah bize lûtfetmeseydi, elbette bizi de yerin dibine geçirirdi. Vay! Demek ki inkâra saplananlar (küfrü seçip azgınlık göstererek böbürlenenler) umduklarına kavuşamazlar.»...
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Dün onun mevkıini temenni edenler de bu sabah şöyle diyorlardı: vayy be, demek ki Allah rızkı kullarından dilediğine seriyor ve kısıyor, eğer Allah bize lûtf etmese idi bizi de batırmıştı, âyy demek ki hakıkat bu: kâfirler felâh bulmıyacak...
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Dün onun yerinde olmayı temenni edenler de bu sabah şöyle diyorlardı: «Vay be, demek ki, Allah, nimetini kullarından dilediğine seriyor ve kısıyor. Eğer Allah bize lutufta bulunmasaydı, bizi de batırmıştı. Ay, demek ki, gerçekten kafirler felah bulmayacaklar!»...
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Dün onun mevkiini tem
ennî
edenler sabahleyin (şöyle) diyorlardı: «Vay, demek ki Allah, kullarından kimi dilerse onun rızkını yayıyor (genişletiyor, yahud) daraltıyor. Allah bize lûtfetmeseydi bizi de muhakkak batırırdı. Vay, demek ki hakıykat şudur: Kâfirler felâh bulmaz»! ...
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Dün onun yerinde olmayı tem
ennî
edenler, (ertesi sabah): 'Vay! Demek şu gerçek ki Allah, kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve (dilediğine de) daraltıyor. Eğer Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, elbette bizi de yere batırırdı. Vay! Demek şu gerçek ki, kâfirler kurtuluşa ermeyecek!' demeye başladılar....
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Ve dünkü gün onun mekanını temenni edenler, ertesi sabah diyorlardı ki: «Vay sana! Şüphe yok ki, Allah kullarından dilediğine rızkı yayıyor ve daraltıyor. Eğer Allah bize lûtfetmese idi elbette bizi de batırmıştı. Ay! Muhakkak ki, kâfir olanlar felâha eremezler.»...
Əhzab Suresi, 20. Ayet:
1.
yahsebûne
: zannediyorlar, sanıyorlar
2.
el ahzâbe
: birlikler
3.
lem yezhebû
: gitmedi
4.
ve in
: ve eğer
...
Səba Suresi, 20. Ayet:
Hakikaten İblis onlar hakkındaki zan ve temennisini gerçekleştirdi, muradına erdi. Müminlerden bir kısmı hariç, onun peşine düştüler....
Sad Suresi, 41. Ayet:
Vezkur abdenâ eyyûb(eyyûbe), iz nâdâ rabbehû
ennî
messeniyeş şeytânu bi nusbin ve azâb(azâbin)....
Sad Suresi, 41. Ayet:
1.
vezkur (ve uzkur)
: zikret, hatırla
2.
abde-nâ
: kulumuz
3.
eyyûbe
: Eyüp
4.
iz nâdâ
: nida etmişti, seslenmişt...
Sad Suresi, 59. Ayet:
İşte bu sizinle beraber (cehenneme) katlanan bir grup. . . (Suça yönlendirenleri der ki): "Onlara 'Merhaba = rahat olma temennisi' geçersizdir. . . Muhakkak ki onlar yanmaya maruz kalanlardır. "...
Zuxruf Suresi, 39. Ayet:
Onlara, “(Bu temenniniz) bugün size asla fayda vermez. Çünkü zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız” denir....
Zuxruf Suresi, 39. Ayet:
(Bu temenniniz ve peşîmanlığınız bugün size asla fâide vermez. Çünkü (hepiniz) zulmetdiniz. Muhakkak siz de azâbda ortaklarsınız. ...
Zuxruf Suresi, 39. Ayet:
Bugün size bu temenniniz asla bir fâide vermeyecektir. Çünkü zulmettiniz. Şüphe yok ki, siz azapta ortaklarsınızdır....
Zuxruf Suresi, 39. Ayet:
Allah buyurur: "Bu temenniniz bugün size hiçbir fayda vermez.Çünkü hayat boyunca, birlikte zulmettiniz. Burada da azabı birlikte çekeceksiniz."...
Tur Suresi, 22. Ayet:
Onlara temenni ettikleri meyve (marifet türleri) ve etten (özelliklerini açığa çıkaracakları bedensel özelliklerden) bol bol verdik....
Nəcm Suresi, 24. Ayet:
Yoksa insan için sadece temenni ettiği (istediği) şey mi var?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet:
Yoksa insan (kayıtsız şartsız), her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet:
Yoksa insana her temenni ettiği mi var ?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet:
Yoksa insan için, ne tem
ennî
ederse, var mıdır?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet:
Yoksa insan için her temenni ettiği şey var mıdır?...
Qəmər Suresi, 10. Ayet:
Fe deâ rabbehû
ennî
maglûbun fentasır....
Qəmər Suresi, 10. Ayet:
1.
fe
: sonunda
2.
deâ
: dua etti
3.
rabbe-hû
: Rabbine
4.
ennî
: muhakkak ben
Hədid Suresi, 14. Ayet:
(Münâfıklar) onlara (o Cennet ehline): 'Sizinle (dünyada) berâber değil miydik?' diye bağırırlar. (Mü’minler de:) 'Evet (berâberdiniz)! Fakat siz, kendinizi (nifakla) fitneye düşürdünüz ve (mü’minlere musîbet gelmesini) beklediniz, hem (hak olan dîninizde) şübhe ettiniz ve boş tem
ennî
ler sizi aldattı; nihâyet Allah’ın emri (ölüm) geldi; o çok aldatıcı (şeytan)da, sizi Allah hakkında aldattı!' derler....
Mümtahinə Suresi, 2. Ayet:
1.
in
: eğer, şâyet, olsa
2.
yeskafû-kum
: sizi yakalarlar, ele geçirirler
3.
yekûnû
: olurlar
4.
lekum
: sizin iç...
Mümtahinə Suresi, 2. Ayet:
Şâyet sizi yakalasalar, onlar size düşman olurlar. Ve ellerini ve dillerini size kötülük ile uzatırlar. Ve sizin için: “Keşke inkâr etseniz.” diye temenni ettiler (istediler)....
Səff Suresi, 5. Ayet:
Ve iz kâle mûsâ li kavmihî yâ kavmi lime tû'zûnenî ve kad ta'lemûne
ennî
resûlullâhi ileykum, fe lemmâ zâgû ezâgallâhu kulûbehum, vallâhu lâ yehdîl kavmel fâsikîn(fâsikîne)....
Cümə Suresi, 6. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
yâ eyyuhâ
: ey
3.
ellezîne hâdû
: yahudi olanlar, yahudiler
4.
in
: eğer, şâyet
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: “Ey yahudiler! Eğer siz, insanlardan ayrı olarak, (yalnız) kendinizin Allah'ın dostu olduğunuzu zannettiyseniz, şâyet siz doğru söyleyen kimseler iseniz, ölümü temenni edin.”...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: Ey yahudiler! Bütün insanlar değil de, yalnız, kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, bunda da samimi iseniz, haydi ölümü temenni edin (bakalım)!...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ey Yahudi olanlar! İnsanlardan yalnızca kendinizin Allâh'ın velîleri (himaye ettiği dostları) olduğunu sanıyorsunuz! Sözünüzde sadıksanız, hadi ölümü temenni edin!"...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
'Ey yahudiliğin takipçileri, insanlar arasında, imtiyazlı olarak, yalnız kendinizin Allah’ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, sözünüzde de doğru iseniz, ölümü temenni edin.' diye ilan et....
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ey Yahudi olanlar, eğer siz, (bütün) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Allah'ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu öne sürüyorsanız, şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz (bunu çekinmeden yapın)."...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: Ey Yahudîler! Eğer siz cidden insanlardan ayrı olarak Allah'ın dostları ve yakınları bulunduğunuzu iddia ediyorsanız ve eğer doğru sözlülerden iseniz haydi ölümü temenni ediniz!....
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: Ey yahudiler! Bütün insanlar değil de, yalnız, kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, bunda da samimi iseniz, haydi ölümü temenni edin (bakalım)!...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki ey o Yehûdî olanlar! Siz sair insanlardan başka olarak Allahın dostları bulunduğunuzu zu'm ediyorsanız haydin ölmeyi temenni edin, eğer (da'vanızda) sadıklarsanız öyle yapın...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: «Ey Yahudiler, siz diğer insanların değil de yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, haydi ölmeyi temenni edin, eğer (davanızda) samimi iseniz!»...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: «Ey Yahudi olanlar! Eğer insanlar arasında yalnız sizin, Allah'ın dostları olduğunuzu sanıyorsanız, o halde ölümü temenni edin, doğru iseniz?»...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ey Yahudi olanlar, eğer siz, (bütün) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Tanrı'nın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu öne sürüyorsanız, şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz (bunu çekinmeden yapın)."...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: «Ey Yahudiler, (bütün) insanları bir tarafa bırakarak Allahın dostları hakıykaten yalınız kendiniz olduğunuzu iddia ediyorsanız, doğru söyleyen (adamlar) sanız, hemen ölümü tem
ennî
edin». ...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: 'Ey yahudi olanlar! Doğrusu (siz, diğer) insanlardan ayrı olarak, sâdecekendinizin, Allah’ın dostları olduğunuzu zannediyorsanız (ve) eğer (bu iddiânızda) doğru kimseler iseniz, haydi ölümü tem
ennî
edin!'...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: Ey yahudiler; bütün insanları bir yana bırakarak yalnız kendinizin mi Allah'ın dostları olduğunu iddia ediyorsunuz? Öyleyse bunda samimi iseniz ölümü temenni edin....
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: «Ey Yahûdi bulunan kimseler! Eğer siz, Allah için insanlardan ayrı dostlar olduğunuzu zû'm ediyor iseniz, imdi ölümü temenni ediniz, eğer siz sâdıklar oldu iseniz.»...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ey yahudiler! Bütün insanları bir yana bırakarak, yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunuzu iddiâ ediyorsanız ve bu iddiânızda samimi iseniz, ölümü temenni ediniz. "...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ey kendilerine Yahudi diyenler! İnsanlar arasında yalnız kendinizin Allah’ın dostları olduğunu iddia ettiğinize göre, bu iddianızda tutarlı iseniz, haydi hemen ölmeyi temenni edin de bir an önce O’na kavuşun....
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ey yahûdi olanlar, eğer insanlar arasında yalnız sizin, Allâh'ın dostları olduğunuzu sanıyorsanız, (bu inancınızda) samimi iseniz ölümü temenni edin."...
Cümə Suresi, 6. Ayet:
De ki: «Ey Yahudi olanlar, eğer siz, (bütün) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Allah'ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu öne sürüyorsanız, şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz (bunu çekinmeden yapın).»...
Cümə Suresi, 7. Ayet:
1.
ve lâ yetemennevne-hû
: ve onu temenni edemezler
2.
ebeden
: ebediyyen, hiçbir zaman
3.
bi mâ
: dolayısıyla, sebebiyle
4.
ka...
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Ve ebediyyen onu (ölümü) temenni edemezler, elleriyle takdim ettikleri (yaptıkları) şeyler sebebiyle. Ve Allah, zalimleri en iyi bilendir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Ama onlar, önceden yaptıklarından dolayı ölümü asla temenni etmezler. Allah, zalimleri çok iyi bilir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Elleriyle yaptıkları yüzünden onu (ölümü) ebediyen temenni etmezler! Allâh zâlimleri Aliym'dir!...
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Onlar, işledikleri günahlar ve önceden yaptıkları isyan, tahrif v.s. dolayısıyle asla ölümü temenni edemezler. Allah zâlimleri, haksızlıkta, isyanda ısrar edenleri iyi tanıyor....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Oysa onlar, ellerinin öne takdim ettikleri dolayısıyla bunu hiçbir zaman temenni edemezler. Allah, zalimleri bilendir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Elleriyle (kazanıp) öne sürdükleri günah ve veballer sebebiyle ölümü asla temenni etmezler. Allah zâlimleri bilendir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Ama onlar, önceden yaptıklarından dolayı ölümü asla temenni etmezler. Allah, zalimleri çok iyi bilir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Halbuki ellerinin takdim ettiği günahlar yüzünden onu ebeden temenni edemezler, Allah zalimleri bilir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Oysa onlar, ellerinin sunduğu günahlar yüzünden onu asla temenni etmezler. Allah zalimleri bilir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Ama onlar, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü (işler) yüzünden ölümü asla temenni etmezler. Allah zalimleri bilir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Oysa onlar ellerinin öne takdim ettikleri dolayısıyla bunu ebediyen temenni edemezler. Tanrı, zalimleri bilendir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Hâlbuki ellerinin takdîm ettiği (işlediği günahlar) yüzünden onu ebediyen tem
ennî
edemezler. Allah ise, o zâlimleri hakkıyla bilendir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Yaptıklarından dolayı ölümü katiyyen temenni edemezler. Allah; zalimleri bilendir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Halbuki, onu ebedîyen temenni etmezler, ellerinin takdim ettiği (günah) sebebiyle. Allah ise zalimleri hakkıyla bilicidir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Fakat onlar elleriyle önden gönderdiklerinden (yaptıklarından) dolayı ölümü aslâ temenni etmezler. Allah zâlimleri çok iyi bilir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Ama onlar bizzat yaptıkları zulümler sebebiyle asla ölümü temenni etmezler. Allah o zalimleri pek iyi bilir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Ama onlar, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü (işler) yüzünden asla ölümü temenni etmezler. Allâh zâlimleri bilir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Oysa onlar, ellerinin öne takdim ettikleri dolayısıyla bunu hiçbir zaman temenni edemezler. Allah, zalimleri bilendir....
Cümə Suresi, 7. Ayet:
Ama onlar, ellerinin üretip önden gönderdikleri yüzünden ölümü asla temenni edemezler. Allah, zalimleri bilmektedir....
Qələm Suresi, 9. Ayet:
1.
veddû
: temenni ettiler (istediler)
2.
lev tudhinu
: eğer sen musamaha gösterirsen
3.
fe
: o zaman
4.
yudhinûne
Qələm Suresi, 9. Ayet:
Onlar senin müsamaha göstermeni temenni ettiler (istediler), o zaman onlar da müsamaha göstereceklerdi....
Qələm Suresi, 9. Ayet:
Senin göstermelik hoşgörülü, gayr-ı ciddi davranmanı; kendilerinin de hileli, tuzaklı göstermelik davranışlarını devam ettirmelerini temenni ederler....
Haqqə Suresi, 20. Ayet:
İnnî zanentu enniy mülâkın hısâbiyeh....
Haqqə Suresi, 20. Ayet:
1.
innî
: muhakkak ki ben
2.
zanentu
: zannettim, inandığım için biliyordum
3.
ennî
: ben ..... olduğumu
4.
mulâkin
Məaric Suresi, 11. Ayet:
1.
yubassarûne-hum
: birbirlerine gösterilirler
2.
yeveddu
: temenni eder, olmasını ister
3.
el mucrimu
: günahkâr
4.
lev
Məaric Suresi, 11. Ayet:
Onlar birbirlerine gösterilirler, günahkâr olan izin günü, azaptan kurtulmak için, oğullarını fidye olarak verebilmeyi temenni eder....
Məaric Suresi, 11. Ayet:
(11-12) Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. Ve refikasını ve kardeşini feda etsin....
Məaric Suresi, 12. Ayet:
(11-12) Onlar birbirlerine gösterilirler. Günahkar olan temenni eder ki, o günün azabından dolayı oğullarını feda etsin. Ve refikasını ve kardeşini feda etsin....
Mürsəlat Suresi, 39. Ayet:
Varsa bir fenniniz atlatın beni...
Mürsəlat Suresi, 39. Ayet:
Bir fenniniz (çareniz) varsa beni atlatın!...
İnşiqaq Suresi, 10. Ayet:
(10-12) Ama kimin de kitâbı (amel defteri) arka tarafından verilirse, artık (ölüp de kurtulmayı tem
ennî
ederek) helâki çağıracak ve alevli ateşe girecektir!...
İnşiqaq Suresi, 11. Ayet:
derhal helakini tem
ennî
edecek, ...
İnşiqaq Suresi, 11. Ayet:
(10-12) Ama kimin de kitâbı (amel defteri) arka tarafından verilirse, artık (ölüp de kurtulmayı tem
ennî
ederek) helâki çağıracak ve alevli ateşe girecektir!...
İnşiqaq Suresi, 11. Ayet:
Derhal helakini temenni edecektir....
İnşiqaq Suresi, 12. Ayet:
(10-12) Ama kimin de kitâbı (amel defteri) arka tarafından verilirse, artık (ölüp de kurtulmayı tem
ennî
ederek) helâki çağıracak ve alevli ateşe girecektir!...
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
O'na kavuşacakları günkü dirlik temennileri: 'Selam'dır. Onlar için bol bir mükafat hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
O'na kavuşacakları gün, onların dirlik temennileri: "Selam"dır. Ve O, onlara üstün bir ecir hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
O'na kavustuklari gun muminlere yapilacak dirlik temennileri «Selam» demek olacaktir. Onlara comertce verilecek ecir hazirlamistir....
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
O'na kavuştukları gün müminlere yapılacak dirlik temennileri 'Selam' demek olacaktır. Onlara cömertçe verilecek ecir hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
O'na kavuşacakları gün, onların dirlik temennileri: "Selam"dır. Ve O, onlara üstün bir ecir hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
O'na kavuştukları gün, onların sağlık temennileri; selamdır. Onlara cömertçe bir mükafat hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
O'na kavuşacakları gün, onların dirlik temennileri: «Selam»dır. Ve O, onlara üstün bir ecir hazırlamıştır....
Yasin Suresi, 57. Ayet:
Orada taze yemiş (ler) onların, tem
ennî
edecekleri herşey onlarındır. ...
Saffat Suresi, 102. Ayet:
Fe lemmâ belega meahus sa’ye kâle yâ buneyye innî erâ fîl menâmi
ennî
ezbehuke fanzur mâzâ terâ, kâle yâ ebetif’al mâ tû’meru setecidunî inşâallâhu mines sâbirîn(sâbirîne). ...
Saffat Suresi, 102. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
lemmâ
: olduğu zaman, olunca
3.
belega
: erişti
4.
mea-hu
: onunla beraber
Mülk Suresi, 27. Ayet:
Onu (ölümü) yaklaşmış gördüklerinde, o hakikat bilgisini inkâr edenlerin yüzleri kötü oldu (karardı)! "İşte bu, kendisini bir an önce yaşamayı temenni ettiğinizdir!" denildi....
Mülk Suresi, 28. Ayet:
De ki: 'Söyleyin bana! Eğer Allah, beni ve berâberimde bulunanları (sizin tem
ennî
ettiğiniz gibi) helâk etse (hepimizi öldürse) veya bize merhamet buyursa (da ecelimizi ertelese), artık kâfirleri (pek) elemli bir azabdan kim kurtaracak?'...
Hicr Suresi, 2. Ayet:
"Zaman zaman kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan kişiler, ‘Keşke Müslüman olsaydık!’ temennisinde bulunacaklar. "...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: “Allah yanında ‘son yurt’ başkalarının değil de yalnızca sizin için ise, eğer doğrulardan iseniz haydi hemen ölümü temenni ediniz.” ...
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Hâlbuki elleriyle işledikleri yüzünden ölümü sonsuz olarak temenni etmezler. Allah ise kendi benliklerine haksızlık eden o kimseleri çok iyi bilendir. ...
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Ve Allah'ın bazınıza, diğerlerinizden fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Ve Allah'ın fazlından isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi en iyi bilendir. ...