Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 51. Ayet:
Ve iz vâadnâ mûsâ erbaîne leyleten summettehaztumul icle min ba’dihî ve entum zâlimûn(zâlimûne)....
Bəqərə Suresi, 51. Ayet:
1.
ve iz
: ve o zaman
2.
vâadnâ
: biz vaadettik
3.
mûsâ
: Musa
4.
erbaîne
: kırk
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
Kendini bilmeyenden başka kim İbrâhîmin dininden yüz çevirir? Andolsun ki biz onu dünyâda beğenip seçmişizdir. O, şüphe yok âhiretde de muhakkak saalihlerden (yüksek derece erbabından) dır. ...
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Lillezîne yu’lûne min nisâihim terabbusu erbaati eşhur(eşhurin), fe in fâû fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun)....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
1.
lillezîne (li ellezîne)
: o kimseler için, onlar için, onlara
2.
yu'lûne
: (yaklaşmamaya) yemin ederler
3.
min nisâi-him
: kadınlarından (uzak olma)
4.<...
Ali-İmran Suresi, 64. Ayet:
Kul yâ ehlel kitâbi teâlev ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beynekum ellâ na’bude illâllâhe ve lâ nuşrike bihî şey’en ve lâ yettehize ba’dunâ ba’den
erbâ
ben min dûnillâh(dûnillâhi), fe in tevellev fe kûlûşhedû bi ennâ muslimûn(muslimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 64. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
yâ ehle el kitâbi
: ey kitap ehli (yahudiler ve hristiyanlar)
3.
teâlev
: gelin
4.
ilâ kelimetin
...
Ali-İmran Suresi, 80. Ayet:
Ve lâ ye’murekum en tettehizûl melâikete ven nebiyyîne
erbâ
bâ(
erbâ
ben), e ye’murukum bil kufri ba’de iz entum muslimûn(muslimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 80. Ayet:
1.
ve lâ ye'mure-kum
: ve size emretmez
2.
en tettehizû
: edinmenizi
3.
el melâikete
: melekleri
4.
ve en nebiyyîne
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Vellâtî ye’tînel fâhişete min nisâikum festeşhidû aleyhinne erbaaten minkum, fe in şehidû fe emsikûhunne fîl buyûti hattâ yeteveffâhunnel mevtu ev yec’alallâhu lehunne sebîlâ(sebîlen)....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
1.
vellâtî (ve ellâtî )
: ve onlar (kadınlar)
2.
ye'tîne
: gelirler, yaparlar
3.
el fâhişete
: fuhuş, zina
4.
min nisâi-kum
...
Nisa Suresi, 58. Ayet:
Şübhesiz ki Allah size emânetleri ehil (ve
erbâ
b) ına vermenizi, insanlar arasında hükmetdiğiniz zaman adaletle hükmeylemenizi emreder. Allah bununla size, gerçek, ne güzel öğüd veriyor! Şübhe yok ki Allah (sözlerinizi, hükümlerinizi) hakkıyle işidici, (bütün yapdıklarınızı) hakkıyle görücüdür. ...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
Ey kavmim, haydi Allahın sizin için yazdığı Arzı mukaddese girin ve arkanıza dönmeyin ki husrana düşerek berbad olursunuz...
Maidə Suresi, 26. Ayet:
Kâle fe innehâ muharremetun aleyhim erbaîne senet(seneten), yetîhûne fîl ardı fe lâ te’se alel kavmil fâsikîn(fâsikîne)....
Maidə Suresi, 26. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fe inne-hâ
: artık muhakkak ki o (orası)
3.
muharremetun
: haram kılınmış
4.
aleyhim
: onlara
Ənam Suresi, 137. Ayet:
Yine bunun gibi müşriklerden çoğuna evlâdlarını öldürmeyi de o taptıkları şerikler iyi bir şey gibi gösterdi, hem kendilerini ifnâ etmek için, hem dinlerini berbad edib şaşırmak için, eğer Allah dilese idi bunu yapmazlardı, o halde bırak onları uydurdukları kanunlarla ne halleri varsa görsünler...
Əraf Suresi, 74. Ayet:
Ve düşünün ki o, sizi Âdden sonra hulefa yaptı ve bu Arzda sizi yerleştirdi, düzlüklerinden köşkler ediniyorsunuz ve dağlarından evler yontuyorsunuz, artık hep Allahın eltafını zikredin de yer yüzünü fesadcılıkla berbad etmeyin...
Əraf Suresi, 74. Ayet:
Ve düşünün ki, O, sizi Ad kavminden sonra onların yerine getirdi; sizi bu topraklarda yerleştirdi ovalarında köşkler kuruyor, dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık hep, Allah'ın nimetlerini anın yeryüzünü bozgunculuk yaparak berbat etmeyin!» dedi....
Əraf Suresi, 74. Ayet:
"Hatırlayın ki, Allah sizi Ad'dan sonra halefler yaptı ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz, dağlarını yontup ev yapıyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini anın da fesat çıkararak yeryüzünü berbat etmeyin."...
Əraf Suresi, 142. Ayet:
Ve vâadnâ mûsâ selâsîne leyleten ve etmemnâhâ bi aşrin fe temme mîkâtu rabbihî erbaîne leyleh(leyleten), ve kâle mûsâ li ahîhi hârûnahlufnî fî kavmî ve aslıh ve lâ tettebi’ sebîlel mufsidîn(mufsidîne). ...
Əraf Suresi, 142. Ayet:
1.
ve vâad-nâ
: ve vaadettik
2.
mûsâ
: Musa (as)
3.
selâsîne
: otuz
4.
leyleten
: gece
<...
Əraf Suresi, 168. Ayet:
Onları — kimi salâh erbabı, kimi bu (salandan) aşağı ümmetler olmak üzere — perişan bir suretde yer yüzüne dağıtdık. Onları hem iyi, hem fena hallerle imtihaana çekdik ki (gözlerini açıb iyiliğe) dönsünler. ...
Tövbə Suresi, 31. Ayet:
İttehazû ahbârahum ve ruhbânehum
erbâ
ben min dûnillâhi vel mesîhabne meryem(meryeme), ve mâ umirû illâ li ya'budû ilâhen vâhidâ (vâhiden),lâ ilâhe illâ huve, subhânehu ammâ yuşrikûn(yuşrikûne)....
Tövbə Suresi, 31. Ayet:
1.
ittehazû
: edindiler
2.
ahbâra-hum
: onların âlimleri, din adamları
3.
ve ruhbâne-hum
: ve onların rahipleri
4.
erbâ
ben
<...
Yusif Suresi, 39. Ayet:
Yâ sâhibeyis sicni e
erbâ
bun muteferrikûne hayrun emillâhul vâhıdul kahhâr(kahhâru)....
Yusif Suresi, 39. Ayet:
1.
yâ sâhibeyis sicni
: ey zindan arkadaşlarım
2.
e
erbâ
bun
: Rab'ler mi
3.
muteferrikûne
: ayrı ayrı, birçok (tefrik edilmiş olanlar)
4.
Rəd Suresi, 23. Ayet:
(Ki o sonuç) Adn cennetleridir. Onlar — atalarından, zevcelerinden, zürriyyetlerinden salâh erbabı olanlar da beraber olmak üzere — oralara girecekler, melekler de her bir kapıdan onların yanına sokulacaklar (ve şöyle diyeceklerdir:) ...
Nəhl Suresi, 43. Ayet:
Senden evvel kendilerine vahy eder olduğumuz erkeklerden başkasını biz peygamber göndermedik. Eğer bilmiyorsanız zikir erbabına sorun. ...
Nəhl Suresi, 92. Ayet:
Ve lâ tekûnû kelletî nekadat gazlehâ min ba’di kuvvetin enkâsâ(enkâsen), tettehızûne eymânekum dehalen beynekum en tekûne ummetun hiye
erbâ
min ummeh(ummetin), innemâ yeblûkumullâhu bih(bihî), ve le yubeyyinenne lekum yevmel kıyâmeti mâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne). ...
Nəhl Suresi, 92. Ayet:
1.
ve lâ tekûnû
: ve siz olmayın
2.
kelletî (ke elletî)
: o kimse (kadın) gibi
3.
nekadat
: çözdü, açtı
4.
gazle-hâ
Kəhf Suresi, 93. Ayet:
Nihayet (sed yaptırmış olduğu Ermenistan ve Azerbaycan’daki) iki dağ arasına vardığı zaman, bu dağların önünde bir kavim buldu ki, söz anlamıyacak durumda idiler (lisan bilmiyorlardı)....
Taha Suresi, 132. Ayet:
Ehline (ve ümmetine) namazı emret. Kendin de ona sebat ile devam eyle. Biz senden bir rızk istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. (Güzel) aakıbet takvaa (erbabı) nındır. ...
Nur Suresi, 45. Ayet:
Vallâhu halaka kulle dâbbetin min mâin, fe minhum men yemşî alâ batnih(batnihi) ve minhum men yemşî alâ ricleyn(ricleyni) ve minhum men yemşî alâ erba’(erbain), yahlukullâhu mâ yeşâu, innellâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Nur Suresi, 45. Ayet:
1.
vallâhu (ve allâhu)
: ve Allah
2.
halaka
: yarattı
3.
kulle
: her, hepsi, bütün
4.
dâbbetin
: hayvan
...
Furqan Suresi, 38. Ayet:
Ve Âd'i de, Semûd'u da ve Ress ashâbını da ve bunların arasında bir nice çok asırlar
erbâ
bını da (helak ettik)....
Şüəra Suresi, 173. Ayet:
Üzerlerine dehşetli bir yağmur, taş yağdırdık. Sorumluluk hesap ve ceza hatırlatılarak uyarılanların yağmuru ne berbat bir yağmurdu....
Nəml Suresi, 33. Ayet:
Onlar, şu cevabı verdiler: Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız; buyruk ise senindir; artık ne buyuracağını sen düşün....
Nəml Suresi, 33. Ayet:
Onlar, şu cevabı verdiler: Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız; buyruk ise senindir; artık ne buyuracağını sen düşün....
Nəml Suresi, 33. Ayet:
Onlar, şöyle cevap verdiler: «Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız, buyruk ise senindir; artık ne emredeceğini düşün taşın.»...
Nəml Suresi, 33. Ayet:
Dediler: «Biz güc, kuvvet saahibleri, çetin savaş erbabıyız. Emir sana aaid. Bak, sen ne emr edeceksin». ...
Nəml Suresi, 33. Ayet:
Dediler ki: “Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savaş erbabıyız. Emir senindir, sen emretmene bak!”...
Nəml Suresi, 58. Ayet:
Onların üzerine müthiş bir yağmur, taş yağdırdık. Sorumluluk, hesap ve cezanın hatırlatıldığı uyarılanların yağmuru ne berbat, ne korkunç yağmurdur....
Nəml Suresi, 58. Ayet:
Üzerlerine öyle berbat bir yağmur indirdik ki! Uyarılıp da aldırmayanların mâruz kaldıkları o yağmur ne fena bir yağmurdu!...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyene de kardeşleri Şuayb'ı, vardı dedi ki: ey kavmim, Allaha ıbadet edin de son güne ümid besleyin; müfsidlikle yeryüzünü berbad etmeyin...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şu'ayb'ı (gönderdik); vardı dedi ki: «Ey kavmim, Allah'a ibadet edin de son güne ümit besleyin; bozgunculukla yeryüzünü berbat etmeyin!»...
Ənkəbut Suresi, 69. Ayet:
Bizim uğrumuzda mücâhede edenler (e gelince:) Biz onlara elbette yollarımızı gösteririz. Şübhesiz ki Allah her halde ihsan
erbâ
biyle beraberdir. ...
Loğman Suresi, 3. Ayet:
Ki (her biri) ihsan erbabı için bir hidâyet ve bir rahmetdir. ...
Loğman Suresi, 4. Ayet:
(O ihsan erbabı) ki onlar dosdoğru namazı kılanlar, zekâtı verenlerdir. Onlar âhirete yakıyn (ya'ni katî insan) haasıl edenlerin de ta kendileridir. ...
Səba Suresi, 34. Ayet:
Biz hiçbir memlekete gelecek tehlikeleri haber verici bir peygamber göndermedik, ille oranın refah erbabı: «Biz, sizin gönderdiğiniz şeylere küfr edicileriz» dediler. ...
Mömin Suresi, 14. Ayet:
Haydi (ey mü'minler), kâfirlerin hoşuna gitmese de, Allaha, Onun dîninde ıhlâs (ve samîmiyyet) erbabı olarak, ibâdet edin. ...
Mömin Suresi, 65. Ayet:
O, dâima yaşayandır. Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. O halde Ona, dîninde ihlâs (ve samîmiyyet) erbabı olarak, «Hamd olsun, kâinatın Rabbi olan Allaha» (diyerek) düâ edin. ...
Mömin Suresi, 65. Ayet:
O Hayy'dır (ezelî ve ebedî hayat ile bâkidir). O'ndan başka ilâh yoktur. O halde dinde ihlâs ve samimiyet erbabı olarak O'na duâ edin. Hamd âlemlerin Rabbine mahsustur....
Zuxruf Suresi, 23. Ayet:
Senden evvel her hangi bir memlekete fena akıbetleri haber verici hiçbir peygamber göndermedik ki ille oranın refah erbabı da böylece «Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir dîn) üzerinde bulduk. Biz de hakîkaten onların izlerine uymuşlarız» demiş (ler) dir. ...
Əhqaf Suresi, 15. Ayet:
Ve vassaynel insâne bi vâlideyhi ihsânâ(ihsânen), hamelethu ummuhu kurhen ve vadaathu kurhâ(kurhan), ve hamluhu ve fisâluhu selâsûne şehrâ(şehren), hattâ izâ belega eşuddehu ve belega erbaîne seneten kâle rabbi evzı’nî en eşkure ni’metekelletî en’amte aleyye ve alâ vâlideyye ve en a’mele sâlihan terdâhu ve aslıh lî fî zurriyyetî, innî tubtu ileyke ve innî minel muslimîn(muslimîne)....
Əhqaf Suresi, 15. Ayet:
1.
ve vassay-nâ
: ve vasiyet ettik
2.
el insâne
: insan
3.
bi vâlidey-hi
: anne ve babasına
4.
ihsânen
: ihsanla d...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Onlar, "Sen," dediler, "Bizi tanrılarımızdan soğutup vazgeçirmek için mi geldin? Öyleyse, eğer hakikat erbabı isen, bizi tehdit edip durduğun şu (akibeti) gerçekleştir bakalım!"...
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Onun için o küfredenlerle (muhaarebede) karşılaşdığınız vakit boyunlarını vurun. Nihayet onları mecalsiz bir haale getirdiğiniz zaman artık bağı sıkı tutun. (Ondan) sonra ise ya iyilik (yapın), yahud fidye (alın). Yeter ki harb (erbabı) ağırlıklarını bıraksın. (Emir) böyledir. Eğer Allah dileseydi onlardan (muhaarebesiz olarak da) elbet intikaam alırdı. Fakat (muhaarebeyi emr etmesi) sizi birbirinizle imtihan etmesi içindir. Allah yolunda öldürülenlerin amel (ve hizmet) lerini asla boşa çıkarmaz...
Zariyat Suresi, 19. Ayet:
(19-20) Ve mallarında da dilenen ve yoksul bulunan için bir hak var idi. Ve yerde imân-ı yakin
erbâ
bı için deliller vardır....
Zariyat Suresi, 20. Ayet:
(19-20) Ve mallarında da dilenen ve yoksul bulunan için bir hak var idi. Ve yerde imân-ı yakin
erbâ
bı için deliller vardır....
Qələm Suresi, 1. Ayet:
Hokka ile kaleme ve (
erbâ
b-ı kalemin) yazmakda oldukları şeylere andolsun ki, ...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet:
Fakat insan, devamlı suç işleyerek ilerisini b
erbâ
d etmek ister....
Beyyinə Suresi, 5. Ayet:
Halbuki onlar Allaha, Onun dîninde ihlâs (ve samîmiyyet) erbabı ve muvahhidler olarak, ibâdet etmelerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekâtı vermelerinden başkasıyle emr olunmamışlardı. En doğru dîn de bu idi. ...
Nəcm Suresi, 22. Ayet:
O halde bu ne berbat bir paylaşım böyle!...