Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Allah'ın kendisine Kitap, Hüküm ve Nebi'lik verdiği bir beşerin, insanlara "Allah'ın yanı sıra bana da kulluk edin demesi yakışmaz. Ancak, okuyup öğrendiğiniz Kitap'ın gereği olarak, "Kulluğunuz yalnızca Rabb'inize ait olsun." demesi gerekir....
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Resulleri onlara dediler ki: "Biz de ancak sizin gibi beşeriz. Ancak Allah, kullarından dilediği kimseye iyilikte bulunur. Allah'ın izni olmaksızın bizim size bir sultan getirmemiz olacak şey değildir. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler."...
İsra Suresi, 94. Ayet:
İnsanlara, doğru yola ileten rehber gelince, onları iman etmekten alıkoyan şey, "Allah, ölümlü bir beşeri mi resul gönderdi?" şeklindeki anlayışlarıdır....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Sizden farkım; bana, ilahınızın ancak tek ilah olduğu vahyedilmiş olmasıdır. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, salihatı yapsın ve Rabb'ine kullukta hiç kimseyi ortak koşmasın."...
Ənbiya Suresi, 34. Ayet:
Biz, senden önce de hiçbir beşeri ölümsüz kılmadık. Sen öleceksin de onlar süresiz mi yaşayacaklar?...
Furqan Suresi, 54. Ayet:
O, beşeri sudan yarattı. Sonra onu, soy sop ve akraba sahibi kıldı. Senin Rabb'in her şeye güç yetirendir....
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ben de sizin gibi bir beşerim. Bana vahyolunuyor ki, sizin ilahınız, bir tek ilahtır. Öyleyse doğrudan O'na yönelin ve yalnızca O'ndan bağışlanma dileyin. Müşriklerin vay haline!"...
Müddəssir Suresi, 29. Ayet:
Beşeri yakıp kavurucudur!...
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşerî ve ahlâkî bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir....
Bəqərə Suresi, 57. Ayet:
Ve sizi (yakıcı Hakikatten perdeleyen ve beşeriyetinizin idâmesini sağlayan) bulutla gölgeledik; üzerinize menn (varlığınızı oluşturan Allâh Esmâ'sındaki kudret kuvvesi) ve selva (manevî âleminizi hissetme duygusu) inzâl ettik (hakikatinizden şuurunuza). . . "Rızık olarak verdiğimiz temiz şeyleri yeyin", dedik. Onlar (hakikat bilgisini değerlendirmeyerek) bize zulmetmediler, kendi nefslerine zulmettiler! (Burada âyetin bir bâtın yorumuna yer verilmiştir zâhir anlamı yanı sıra. A. H. )...
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın, kullarından dilediğine lütfunun eseri olarak indirdiğini zalimce kıskanarak, Allah'ın vahyettiğini inkar etmeleri uğruna öz benliklerini sattıkları şey ne çirkindir! Bu yüzdendir ki gazap üzerine gazaba çarpıldılar. Gerçeği örtenler için rezil edici bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 116. Ayet:
Hem onlar (Yahudi ve Hıristiyanlar), Allah çocuk edindi, dediler. Allah (bu gibi beşerî sıfatlardan) münezzehtir. Bilâkis göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'na aittir, hepsi de O'na boyun eğip buyruğuna hazır vaziyettedir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Biz doğru yolu gösterdiğimiz gibi, sizi de, Kur’ân’ı bilen ve bütün insanlara tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler ve doğruları konuşan şâhitler olmanız, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlün, Muhammed’in de Kur’ân’ı tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek önder, doğruları konuşan şâhit olması için sizi mûtedil, âdil, hayırlı, makul, seçkin, ahlâkî değerleri, itidali ve adâleti belirleyici güç kabul eden açık bir topl...
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı edâya azmederse, artık hacda seviyesiz konuşmalar, hacca yakışmayan davranışlar, fiiller, kavga yapmamalıdır. Ne hayır yaparsanız Allâh bilir. Azıklanın ki en hayırlı azık takvadır (Allâh için beşeriyetinin noksanlarından korunma). Ey derin düşünen akıl sahipleri, benden korunun (yanlış yapmanız yüzünden karşılığını vermemden korunun)!...
Bəqərə Suresi, 232. Ayet:
Karılarınızı boşadığınızda, bekleme süresi sonunda, aralarında karşılıklı anlaşmaları hâlinde, evlenmelerine engel olmayın. Bu sizden kim Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman ediyorsa ona verilmiş olan bir öğüttür. İşte bu sizin için daha tezkiyeli (beşerî şartlanmalardan arı) ve daha temizdir. Allâh bilir siz bilmezsiniz!...
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Mâ kâne li beşerin en yu’tiyehullâhul kitâbe vel hukme ven nubuvvete summe yekûle lin nâsi kûnû ıbâden lî min dûnillâhi ve lâkin kûnû rabbâniyyîne bi mâ kuntum tuallimûnel kitâbe ve bimâ kuntum tedrusûn(tedrusûne). ...
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
1.
mâ kâne
: olmadı, olmaz, olamaz
2.
li beşerin
: bir insan için
3.
en yu'tiye-hu allâhu
: Allah ona vermesi
4.
el kitâbe
<...
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
(Ey Muhammed Aleyhisselâm ümmeti) Siz beşeriyet için meydana çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz; İyiliği emreder, fenalıktan alıkorsunuz ve Allah’a imanınızda devam edersiniz. Eğer kitaplılar (Hristiyan ve Yahudî’ler) da imana gelseydi, muhakkak haklarında hayırlı olurdu; içlerinden iman edenler varsa da, ekserisi gerçek dinden çıkmış fâsıklardır....
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
Siz beşeriyet için meydana çıkartılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülükten vazgeçirmeye çalışırsınız ve Allah'a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbette bu kendileri için daha hayırlı olurdu. İçlerinde iman edenler olmakla birlikte, çoğu yoldan çıkmış fâsıklardır....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Ve (ey Peygamber,) senin izleyicilerine yumuşak davranman, Allah'ın rahmetinin bir eseriydi. Zira, eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden koparlardı. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah'a güven: Zira Allah, O'na güven duyanları sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
İnsanlara yumuşak davranman da Allah’ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile, ve işleri onlarla müşavere et! Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et! Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 165. Ayet:
(Düşmanlarınızı) iki misli musibete uğrattıktan sonra şimdi aynı musibet sizin başınıza geldi diye, kendi kendinize "Bu nasıl oldu?" diye soruyorsunuz, öyle mi? De ki: "O, sizin kendi eserinizdir." Doğrusu, Allah dilediği her şeyi yapmaya kadirdir:...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Bunlar kendileri cimrice davrandıkları gibi başkalarına da cimri olmayı önerirler ve Allah'ın lütuf eseri olarak kendilerine verdiği imkânları gizlerler. Biz kâfirler için onur kırıcı bir azap hazırladık....
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoksa Allah'ın, lütfunun eseri olarak insanlara bağışlamış olduğu imtiyazı çekemiyorlar, bu yüzden onları kıskanıyorlar mı? Oysa biz İbrahim'in soyundan gelenlere de kitap ve hikmet vermiş, kendilerine büyük bir egemenlik bağışlamıştık....
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Bir mü'minin diğer bir mü'mini, yanlışlık eseri olmayarak, öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse mü'min bir köleyi azadetmesi ve (ölenin) ailesine (mirasçılarına) teslim edilecek bir diyet (kan bahası) vermesi lâzımdır. Meğer ki onlar (o diyeti) sadaka olarak bağışlamış olsunlar. Eğer (öldürülen) mü'min olmakla beraber size düşman bir kavmden ise o zaman (öldürenin) mü'min bir köle azadetmesi lâzımdır. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir kavmden ise o vakit mirasçıl...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah'ın resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı "kün: Ol" kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. "(Tanrı) üçtür" demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmakta...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, içinizdeki yahudiler gibi Meryem’e zina isnad ederek Îsâ’nın peygamberliğini tanımayarak; hristiyanlar gibi Îsâ’nın ilâhlığını iddia ederek, haddi aşıp sorumluluk ve cezanızı artırmayın. Allah hakkında da baba olma, oğul edinme, bedenlere girme, değişme ve birleşme iddialarında da bulunmayın. Yalnızca hakkı ve doğruları söyleyin. Mesih, Meryem oğlu Îsâ, Allah’ın Rasulüdür, o Allah’ın Meryem’e ilettiği 'ol' emrinin eseridir, mûcizesidir, ilâhî lütufla yaratılmış...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey ehl-i kitap! Dininizde aşırı gitmeyin ve Allah hakkında, gerçekten başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesîh, ancak Allah'ın resûlüdür, (o) Allah'ın, Meryem'e ulaştırdığı «kün: Ol» kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafından gönderilmiş, yahut teyit edilmiş, yahut da Cebrail tarafından üfürülmüş bir ruhtur). Şu halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. «(Tanrı) üçtür» demeyin, sizin için hayırlı olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tır. O, çocuğu olmakta...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî iz kâlû mâ enzelallâhualâ beşerin min şey(şey’in), kul men enzelel kitâbellezî câe bihî mûsâ nûren ve huden lin nâsi tec’alûnehu karâtîse tubdûnehâ ve tuhfûne kesîrâ(kesîran), ve ullimtum mâ lem ta’lemû entum ve lâ âbâukum, kulillâhu summe zerhum fî havdıhim yel’abûn(yel’abûne). ...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
1.
ve mâ kaderû allâhe
: ve onlar Allah'ı takdir edemediler
2.
hakka
: hakkıyla
3.
kadri-hî
: onun kadrini
4.
iz kâlû
...
Ənam Suresi, 103. Ayet:
Hiçbir beşeri görüş ve tasavvur Onu kuşatamaz, halbuki O her türlü beşeri görüş ve tasavvuru çevreleyip kuşatır: zira yalnız Odur (hikmetine) tam nüfuz edilemez olan, her şeyden haberdar bulunan....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Yaklaşan rahmetinin önünde müjdeleyici olarak rüzgarları gönderen Odur; yağmur yüklü bulutlar toplandıklarında, onları çorak bölgeye doğru sürükleyip bu yolla su indirelim ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlayalım diye. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz; belki düşünür ders alırsınız....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
(Toprağı verimli) hoş memleketin bitkisi Rabbının izniyle (yeşerip) çıkar. Kötü yerin bitkisi ise işe yaramaz, çıksa da hayırsız çıkar. İşte şükreden bir millet için âyetlerimizi böylece açık seçik bildiririz....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
Toprağı verimli, güzel bir diyarın bitkisi, Rabbinin izniyle yeşerip çıkar.Çorak, verimsiz olan bir yerin bitkisi ise çıkmaz, çıkan da bir şeye yaramaz. İşte şükredecek kimseler için Biz, âyetleri böyle farklı üsluplarla tekrar tekrar açıklarız....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Arkadaşlarında [14] herhangi bir delilik eseri bulunmadığı üzerinde düşünmediler mi? O ancak apaçık bir uyarıcıdır....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Dusunmuyorlar mi ki, arkadaslari olan peygamerde deliligin eseri yoktur. O ancak acikca uyaran bir kimsedir....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Hiç düşünmediler mi, vatandaşları (Hz. Muhammed'de) cinnet eseri yoktur. O ancak açık-seçik (ilerideki tehlikeli uçurumu haber veren) bir uyarıcıdır....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Düşünmüyorlar mı ki, arkadaşları olan peygamberde deliliğin eseri yoktur. O ancak açıkça uyaran bir kimsedir....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Onlar düşünmediler mi ki, onların sahiplerinde bir cinnet eseri yoktur. O ancak âşikâr bir sûrette bir nezîrden başka değildir....
Əraf Suresi, 184. Ayet:
Onlar, arkadaşlarında28 hiçbir cinnet eseri bulunmadığını düşünmezler mi? Oysa o apaçık bir uyarıcıdır....
Hud Suresi, 58. Ayet:
Azaba dair emrimiz gelince Hûd ve beraberinde olan müminleri, tarafımızdan bir rahmet eseri olarak kurtardık, onları pek ağır bir azaptan selâmete çıkardık....
Hud Suresi, 100. Ayet:
Bunlar, mâceralarını sana hikâye ettiğimiz şehirlere âit haberler; o şehirlerden harâbeleri hâlâ duranlar var, biçilmiş ekin gibi yerle bir olanlar, eseri bile kalmayanlar var....
İbrahim Suresi, 10. Ayet:
Rasûlleri demişti ki: "Semâlar ve arzın Fâtır'ı Allâh hakkında kuşku mu? (O), sizin beşeriyetinizin getirisi olan kusurlarınızı bağışlıyor ve ömrünüzün sonuna kadar size müsaade ediyor. " Dediler ki (Rasûllere): "Siz bizim gibi bir beşersiniz (bir mucizevî farkınız yok). . . Atalarımızın tapındıklarından bizi alıkoymak istiyorsunuz. . . (O hâlde) bize apaçık bir sultan (mucizevî güç, kanıt) getirin. "...
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Onlara resûlleri şöyle dedi: “Biz de ancak sizin gibi beşeriz (insanız). Fakat Allah, kullarından dilediğini ni'metlendirir. Bizim, Allah'ın izni olmaksızın, bir sultan (mucize, delil) getirmemiz olamaz. Artık mü'minler Allah'a tevekkül etsinler.”...
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Rasûlleri onlara dediler ki: "Biz sizin misliniz bir beşeriz. . . Fakat Allâh, kullarından dilediğine (risâlet) nimetini ihsan eder. . . Allâh'ın izniyle açığa çıkması dışında (Bi-iznillah), size sultan (mucizevî güç, kanıt) getirmemiz mümkün değildir. . . (O hâlde) iman edenler Allâh'a tevekkül etsinler (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman etsinler). "...
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Resulleri onlara dediler ki: "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler."...
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Peygamberleri onlara: «Evet biz de ancak sizin gibi bir beşeriz, fakat Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder ve Allah'ın izni olmadıkça size bir mucize ve delil getirmek bizim haddimiz değildir. Ve müminler artık Allah'a dayanıp güvenmelidir....
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Resulleri onlara dediler ki: "Doğrusu biz sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Tanrı kullarından dilediğine lütufta bulunur. Tanrı'nın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. İnançlılar ancak Tanrı'ya tevekkül etsinler."...
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Peygamberleri onlara dedi ki: «Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler.»...
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Peygamberleri onlara dedi ki: 'Biz de sizin gibi birer beşeriz; fakat Allah dilediği kuluna lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan biz size bir delil getiremeyiz. Mü'min olanlar ancak Allah'a tevekkül etsinler....
Hicr Suresi, 33. Ayet:
Kâle lem ekun li escude li beşerin halaktehu min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin)....
Hicr Suresi, 33. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
lem ekun
: ben olmam
3.
li escude
: secde eden
4.
li beşerin
: bir beşere
Nəhl Suresi, 10. Ayet:
Öyle bir mabuttur ki size gökten yağmur yağdırır da suyunu içersiniz, hayvanlarınızı otlattığınız ağaçlar ve otlar da onunla biter, yeşerir....
Nəhl Suresi, 57. Ayet:
Ayrıca, kızları Allah'a yakıştırırken -oysa O tüm beşeri bağlardan uzaktır, yücedir- kendileri için (sanki buna güçleri yetermiş gibi) hoşlarına gideni (seçmek isterler):...
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik ve güzellik işlerseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz; ve eğer kötülük ederseniz yine kendinize... Artık diğer fesadınızın ceza vaadî gelince de, (önceki düşmanlarınız size kötülük ederek kederinizden doğan) fenalık eserini yüzlerinize çıkarsınlar; birinci defa girdikleri (ve tahrip ettikleri) gibi, yine Beyt-i Makdis’e girsinler ve her istilâ ettikleri yeri mahvedip dursunlar diye, onları üzerinize musallat ettik....
İsra Suresi, 90. Ayet:
(90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resû...
İsra Suresi, 91. Ayet:
(90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resû...
İsra Suresi, 92. Ayet:
(90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resû...
İsra Suresi, 93. Ayet:
(90-93) Dediler ki: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça; yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça; yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe; yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe; yahut altından bir evin olmadıkça; ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz.” De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resû...
İsra Suresi, 94. Ayet:
İnsanlara hidayet (Kur’an) geldikten sonra onların iman etmelerine ancak, “Allah, bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi?” demeleri engel olmuştur....
İsra Suresi, 94. Ayet:
Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, "Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?" demeleri engellemiştir....
İsra Suresi, 94. Ayet:
Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: "Allah, elçi olarak bir beşeri mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir....
İsra Suresi, 94. Ayet:
Zaten, kendilerine hidayet rehberi geldiğinde, insanların (buna) inanmalarını sırf, «Allah, peygamber olarak bir beşeri mi gönderdi?» demeleri engellemiştir....
İsra Suresi, 94. Ayet:
Kendilerine doğru yolu gösteren hidayetci geldiğinde nâsın iyman etmelerine ancak şöyle demeleri mani' oldu: Allah bir beşeri mi Resul gönderdi?...
İsra Suresi, 94. Ayet:
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların: "Tanrı, elçi olarak bir beşeri mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir....
İsra Suresi, 94. Ayet:
İnsanların — kendilerine hidâyet (rehberi) geldiği zaman îman etmelerini «Allah bir beşeri mi peygamber gönderdi?» demelerinden başka bir şey men' etmedi. ...
İsra Suresi, 94. Ayet:
Onlara hidayet geldiği zaman; insanları inanmaktan alıkoyan, sadece: Allah peygamber olarak bir beşeri mi göndermiştir? demeleridir....
İsra Suresi, 94. Ayet:
Nâsı, kendilerine hidâyet geldiği vakit imân etmelerinden men eden şey, başka değil onların, «Allah bir beşeri mi resûl olarak gönderdi?» demeleri olmuştur....
İsra Suresi, 94. Ayet:
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları iman etmekten alıkoyan şey de 'Allah bir beşeri mi elçi olarak gönderdi?' demelerinden başka birşey değildir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Dünya hayatı hakkında onlara şu misali ver: Dünya hayatının durumu şuna benzer: Gökten yağmur indiririz, onun sayesinde yeryüzünde bitkiler yeşerip gürleşir, çok geçmeden kurur, rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: “Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O taktirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsın ve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın.”...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
(Rasûlüm) de ki: "Ben, benzeriniz olan, bir beşerim (dolayısıyla siz de benim gibisiniz); sadece (sizden ayrıcalıklı olarak) Ulûhiyetin TEK'liği şuuruma vahyolunuyor! O hâlde kim Rabbine likâyı (Esmâ hakikati gereğini yaşamayı) umuyorsa, imanının gereğini yaşasın ve Rabbinin kulluğunda (devam edip) O'na ortak koşmasın!"...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
'Ben ancak sizin gibi bir beşerim, insanım. Ne var ki, ilâhınızın, bana bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Kim diriltilerek Rabbinin huzurunda hesaba çekilmeyi, mükâfat ve cezayı umuyorsa, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirsin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlasın, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olsun, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işl...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlâh'ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki ben sırf sizin gibi bir beşerim ancak bana şöyle vahyolunuyor: İlâhınız ancak bir tek İlâhdır, onun için her kim râbbının lıkasını arzu ederse salih bir amel işlesin ve rabbının ıbâdetine hiç bir şirk karıştırmasın...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: «Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin.»...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: "Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin tanrınızın tek bir tanrı olduğu vahyolunuyor. Kim rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın."...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: «Ben ancak sizin gibi bir beşerim. (Şu kadar ki) bana yalınız Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu vahyediliyor. Artık kim Rabbine kavuşmayı ümîd (ve arzu) ediyorsa güzel bir amel işlesin ve Rabbine ibâdetde (hiç bir kimseyi ve hiç bir şey'i) ortak tutmasın». ...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Yalnız bana tanrınızın tek bir tanrı olduğu vahyediliyor. Artık kim, Rabbına kavuşmayı arzu ediyorsa salih bir amel işlesin. Ve Rabbına ibadette hiç kimseyi ortak koşmasın....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: «Ben ancak sizin gibi bir beşerim, bana vahyolunuyor ki, sizin ilâhınız ancak bir ilâhtır. Artık her kim Rabbinin huzur-u mânevisine ermek niyazında bulunur oldu ise sâlih amel işlesin ve Rabbinin ibadetine hiçbir kimseyi ortak edinmesin.»...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
Resulüm! De ki: “Ben de sizin gibi bir beşerim. Ancak bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı arzu ediyorsa sâlih bir amel işlesin ve Rabbine kullukta hiç ortak koşmasın. ”...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: «Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.»...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: Ben de sizin gibi bir beşerim. Ancak bana, 'Tanrınız tek bir Tanrıdır' diye vahyedilmiştir. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, güzel işler yapsın ve Rabbinin ibadetine hiç kimseyi ortak etmesin....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: "Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. Şu var ki bana, İlahınızın, sadece bir İlah olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın."...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: "Ben de, ancak sizin gibi bir beşerim. Şu kadar ki, bana vahyolunyor ki: Hepinizin ilahı ancak bir ilahtır. Kim Rabbine kavuşmayı dilerse, o'nun rızâsını isteyerek sâlih bir amel işlesin. Ve Rabbinin ibadetine kimseyi şerîk (ortak) etmesin!"...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
“(Habibim)! “Ben ancak sizin gibi bir beşerim. Yalnız ilahınızın bir ilah olduğu bana vahyolunuyor. Artık kim Rabbi ile karşılaşmayı umuyorsa, hemen yararlı amel işlesin ve Rabbinin ibadetinde, birini ortak etmesin” de.”...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: Ben ancak sizin gibi bir beşerim. Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyedilmiştir. Artık kim Rabbine kavuşmayı ümid ederse, güzel işler yapsın ve Rabbinin ibadetine kimseyi ortak tutmasın....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Bana İlahınızın bir tek İlah olduğu vahyediliyor. Artık kim Rabbine kavuşmayı ümit ediyorsa iyi iş yapsın ve Rabbine ibadet ederken (O’na) kimseyi ortak etmesin....
Məryəm Suresi, 26. Ayet:
Fe kulî veşrabî ve karrî aynâ(aynen), fe immâ terayinne minel beşeri ehaden fe kûlî innî nezertu lir rahmâni savmen fe len ukellimel yevme insiyyâ(insiyyen)....
Məryəm Suresi, 26. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
kulî
: ye
3.
veşrebî
(şeribe)
: ve iç
: (içti)
4.
ve karrî aynen
: ve gözün aydı...
Məryəm Suresi, 35. Ayet:
Allah'ın çocuk edinmesi olur şey değildir. O, (bu gibi beşerî sıfatlardan) çok yüce ve münezzehtir. O, bir şeyin olup yerine gelmesini irâde edince, ona ancak «ol!» der, o da oluverir....
Məryəm Suresi, 53. Ayet:
O’na rahmetimizin (bir eseri olarak) Kardeşi Harun’u Peygamber olarak bağışlamıştık....
Məryəm Suresi, 53. Ayet:
Ona, rahmetimizin eseri olarak, kardeşi Harun'u peygamber olarak vermiştik....
Məryəm Suresi, 61. Ayet:
sınırsız bağış Sahibi'nin, kullarına, her türlü beşeri algı ve tasavvurun ötesinde söz verdiği o asude hasbahçeler (onların olacaktır); O'nun sözü elbette yerini bulacaktır!...
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
Yoksa o beşeri algı ve tasavvurların ulaşamayacağı bir görüş alanına mı erişti; yahut sınırsız rahmet Sahibi'yle bir sözleşme mi yaptı?...
Taha Suresi, 84. Ayet:
Kâle hum ulâi alâ
eserî
ve aciltu ileyke rabbi li terdâ....
Taha Suresi, 84. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
hum
: onlar
3.
ulâi
: onlar
4.
alâ
eserî
: benim izim üzerinde
Taha Suresi, 84. Ayet:
Dedi: "Onlar, benim eserim üzerindeler. Ben sana gelmede acele davrandım ki, benden hoşnut olasın, ey Rabbim!"...
Taha Suresi, 96. Ayet:
Kâle basurtu bi mâ lem yabsurû bihî fe kabadtu kabdaten min eserir resûli fe nebeztuhâ ve kezâlike sevvelet lî nefsî....
Taha Suresi, 96. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
basurtu
: ben gördüm
3.
bi mâ
: şeyleri
4.
lem yabsurû
: göremediler
<...
Taha Suresi, 96. Ayet:
(Samirî) dedi ki: "Onların algılayamadıklarını ben fark ettim! Rasûlün eserinden (bildirdiği B sırrı kuvvesini kullanarak) birazcık aldım da onu (altınların eridiği karışıma) attım. . . İşte böylece nefsim, (hakikatimden gelen kuvveyi) açığa çıkarmaya teşvik etti. "...
Taha Suresi, 96. Ayet:
(Sâmiri): "Ben dedi, onların görmediklerini gördüm. Elçinin eserinden bir avuç aldım da attım; nefsim bana böyle (yapmayı) hoş gösterdi."...
Ənbiya Suresi, 17. Ayet:
Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan edinirdik. (Bu irademizin eseri olurdu. Ama) biz (bunu) yapanlardan değiliz....
Ənbiya Suresi, 17. Ayet:
Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, onu kendi tarafımızdan edinirdik. (Bu irademizin eseri olurdu. Ama) biz (bunu) yapanlardan değiliz....
Ənbiya Suresi, 34. Ayet:
Ve mâ cealnâ li beşerin min kablikel huld(hulde), e fe in mitte fe humul hâlidûn(hâlidûne). ...
Ənbiya Suresi, 34. Ayet:
1.
ve mâ ceal-nâ
: ve biz kılmadık, vermedik
2.
li beşerin
: bir beşer için, bir beşere
3.
min kabli-ke
: senden önce
4.
el hul...
Ənbiya Suresi, 34. Ayet:
Ve senden önce bir beşeri, ebedî (ölümsüz) kılmadık. Öyleyse sen ölürsen, o zaman onlar, ebedî mi olacaklar (ölmeyecekler mi)?...
Ənbiya Suresi, 84. Ayet:
Biz de duasını kabul ederek pençesine düştüğü derdi giderdik. Ayrıca karşılıksız rahmetimizin bir eseri olarak ve bize kulluk edenlerin her zaman anacakları bir örnek olsun diye eski ailesini kendisine bir kat fazlası ile yeniden bağışladık....
Ənbiya Suresi, 84. Ayet:
Biz de onun duasını kabul ettik, bütün dertlerini giderdik; katımızdan bir rahmet eseri ve Allah'a kulluk edenlere bir ibret olarak, ailesini ve bir o kadarını daha ona bağışladık....
Həcc Suresi, 32. Ayet:
Koyduğumuz kurallar çok açık. Kimler Allah’ın emirlerine, yasaklarına saygı gösterirse, bu davranışlar, akılların, kalplerin takva esaslarını-Kur’ân esaslarını hayata geçirme anlayışıyla korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranma, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma eseridir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
(Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce hiçbir Rasûl (hakikat ve marifetlerden haberdar eden) ve hiçbir Nebi (ilâhî hükümleri ulaştıran) irsâl etmedik ki, o (şuurundaki idrakı gereği) temenni ettiğinde, onun idealine, şeytanı (beşerî yanını oluşturan oluşmuş benliği - bilinci) bir fikir ilka etmiş olmasın! Allâh (Esmâ hakikati şuuruna yansıyarak), şeytanın ilkasını geçersiz kılar; sonra da kendi işaretlerini en sağlıklı kesin şekilde yerleştirir! Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
(Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi âyetlerini (lafız ve mana bakımından) sağlam olarak yerleştirir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce gönderdiğimiz bütün resuller ve nebiler bir şey dilediklerinde şeytan bu dileklerini mutlaka birtakım beşeri arzular karıştırdı. Fakat Allah, şeytanın körüklediği bu arzuları her defasında gidererek arkasından ayetlerini pekiştirdi. Allah her şeyi bilir ve her yaptığı yerindedir....
Həcc Suresi, 63. Ayet:
Görmedin mi, Allah, gökten yağmur indirdi de bu sayede yeryüzü yeşeriyor. Gerçekten Allah çok lütufkârdır, (her şeyden) haberdardır....
Həcc Suresi, 63. Ayet:
Görmedin mi, Allah, gökten yağmur indirdi de bu sayede yeryüzü yeşeriyor. Gerçekten Allah çok lütufkârdır, (her şeyden) haberdardır....
Həcc Suresi, 63. Ayet:
Görmüyor musun, gökten su indiren Allah'tır; ki onunla yeryüzü yeşeriyor? Doğrusu, Allah her şeyden haberdar olan, (bilgi ve gözetimiyle) her şeye nüfuz eden ama kendisine asla nüfuz edilemeyen aşkın Varlık'tır....
Həcc Suresi, 63. Ayet:
Görmedin mi Allâh gökten bir su indirdi de yer yeşeriyor. Doğrusu Allâh latiftir (bilgisi veya lutfu en ince ve nazik şeylere kadar varır), habirdir (her türlü tedbiri bilir, her şeyi haber alır)....
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâla aklınızı kullanmaz mısınız!...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
O, hayat veren, yaşatan, eceller gelince ölümü gerçekleştirendir. Gecenin ve gündüzün değişmesi, O’nun eseridir. Hâlâ eşyanın hakikatini kâinatın yaratılışındaki nihai sebebi kavrayıp, aklınızı başınıza almayacak mısınız?...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Dirilten ve öldüren O'dur. Gece ve gündüzün değişmesi O'nun (eseri)dir. Akıl etmiyor musunuz?...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâla aklınızı kullanmaz mısınız!...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Hayat veren ve öldüren O'dur; gece ile gündüzün değişmesi de O'nun eseridir. Artık akıllanmayacak mısınız?...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Ve O, yaşatan ve öldürendir; gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız?...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
O, hem dirilten, hem öldürendir. Gece ile gündüzün ihtilâfı da Onun (eseri) dir. Haalâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Dirilten de O'dur, öldüren de O'dur. Gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun eseridir. Hâlâ aklınızı kullanmaz mısınız?...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
O'dur ki yaşatıyor, öldürüyor. Gecenin ve gündüzün değişmesi O'nun (eseri)dir. Aklınızı kullanmıyor musunuz?...
Möminun Suresi, 80. Ayet:
Dirilten de, öldüren de Odur. Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişi de Onun eseridir. Hiç akıl etmiyor musunuz?...
Möminun Suresi, 101. Ayet:
Sur'a üflendiğinde (yeni bir bâ's için süreç başladığında), o gün aralarında nispetler (beşerî mensubiyetler, akrabalıklar, etiketler; dünyada birbirlerini tanımalarını sağlayan görünümleri) olmayacak! Sualleşmezler de (dünyadaki nispetlere/iletişime göre birbirlerini sormazlar da)....
Furqan Suresi, 54. Ayet:
Ve sudan beşeri (insanı) yaratan, O'dur. Sonra ona neseb ve sıhriyyet kıldı (verdi). Ve senin Rabbin Kaadir'dir (herşeye gücü yeten)....
Furqan Suresi, 59. Ayet:
O ki gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattı. Sonra Arş'ı istivâ etti. (Oturdu, oradan mülkünü yönetmektedir). Rahman'dır. (O'nun rahmeti bütün varlıkları kaplamıştır. Varlık ve hayat O'nun rahmetinin eseridir. Bütün kâinata Allah'ın Arş'ından hayat ve vücut dağıtmaktadır). Bunu bir bilene sor! (Sana gerçekten böyle olduğunu anlatacaktır)....
Şüəra Suresi, 128. Ayet:
Her tepede cehalet eseri, (putperestçe) anıtlar, tapınaklar mı yükselteceksiniz...
Şüəra Suresi, 149. Ayet:
Böyle düşündüğünüz için mi dağlarda ince bir sanat eseri lüks villalar yontuyorsunuz?...
Nəml Suresi, 20. Ayet:
(20-21) Suleyman, kuslari arastirarak: «Hudhud'u nicin goremiyorum? Yoksa kayiplarda mi? Bana apacik bir delil getirmelidir; yoksa onu ya siddetli bir azaba ugratirim yahut keserim» dedi....
Nəml Suresi, 20. Ayet:
(20-21) Süleyman, kuşları araştırarak: 'Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apaçık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya şiddetli bir azaba uğratırım yahut keserim' dedi....
Nəml Suresi, 21. Ayet:
(20-21) Suleyman, kuslari arastirarak: «Hudhud'u nicin goremiyorum? Yoksa kayiplarda mi? Bana apacik bir delil getirmelidir; yoksa onu ya siddetli bir azaba ugratirim yahut keserim» dedi....
Nəml Suresi, 21. Ayet:
O, ya bana açık kesin bir kanıt getirmelidir, ya da ona çok şiddetli bir azâb ile azâb ederim veya onu keserim» dedi....
Nəml Suresi, 21. Ayet:
(20-21) Süleyman, kuşları araştırarak: 'Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apaçık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya şiddetli bir azaba uğratırım yahut keserim' dedi....
Nəml Suresi, 21. Ayet:
Elbette ona şiddetli bir azâb ederim veya boynunu keserim, yâhud da bana her halde açık, kuvvetli bir bürhan getirir...
Nəml Suresi, 21. Ayet:
Onu mutlaka ağır bir cezaya çarptırırım veya boynunu keserim ya da bana muhakkak mazeretini gösteren açık, kesin bir gerekçe getirir.» dedi....
Nəml Suresi, 21. Ayet:
Ya bana apaçık bir burhan getirecektir, ya da onu şiddetli bir azaba uğratırım veya keserim....
Nəml Suresi, 21. Ayet:
“Bana (mazeretini belirten) apaçık bir delil getirmelidir. Yoksa onu ya şiddetli bir azaba uğratırım, yahut da keserim. ”...
Nəml Suresi, 21. Ayet:
'Ya bana açık bir mazeret getirir, ya da ben onu yaman bir azaba uğratır yahut keserim.'...
Qəsəs Suresi, 46. Ayet:
Hem Biz Mûsa’ya seslendiğimiz zaman sen dağın yanında da değildin, fakat düşünüp ders alsınlar diye, daha önce kendilerini uyarmak üzere peygamber gelmemiş olan bir halkı uyarıp aydınlatman için Rabbin tarafından bir rahmet eseri olarak seni resul yapıp orada cereyan eden şeyleri sana bildirdik....
Qəsəs Suresi, 46. Ayet:
Biz nidâ ettiğimizde sen Tur'un yanında da değildin. Fakat senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için, Rabbinden bir rahmet eseri olarak bunları sana vahyediyoruz-umulur ki, güzelce düşünüp öğüt alırlar....
Qəsəs Suresi, 73. Ayet:
O, rahmetinin eseri olarak gece ile gündüzü var etti ki, geceleyin istirahat edesiniz, gündüzün de hayatınız için çalışıp Allah’ın lütfundan nasibinizi arayasınız ve O’nun nimetlerine şükredesiniz....
Qəsəs Suresi, 73. Ayet:
Rahmetinin bir eseridir ki, hem dinlenirsiniz, hem Onun lütfundan rızkınızı ararsınız ve hem de Ona şükredersiniz diye, sizin için geceyi ve gündüzü yarattı....
Qəsəs Suresi, 73. Ayet:
Rahmetinin bir eseri olarak geceyi ve gündüzü sizin için oluşturdu ki, onda sükûnet bulasınız, O'nun lütfundan bir şeyler dileyesiniz ve şükredebilesiniz....
Qəsəs Suresi, 86. Ayet:
Sen bu kitabın senin kalbine indirileceğini hiç ümid etmiş değildin. O, ancak Rabbinden bir rahmet eseri olarak gönderildi. O halde sakın kâfirlere arka çıkma!...
Qəsəs Suresi, 86. Ayet:
Sana kitap verileceğini aslında sen hiç ummuyordun. O Rabbinden bir rahmet eseri olarak sana indirildi. Onun için, sakın kâfirlere arka çıkma....
Rum Suresi, 20. Ayet:
O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerinden biri: Sizi topraktan yaratmış olmasıdır. Sonra dünyaya yayılmış beşeriyet haline geldiniz....
Səba Suresi, 46. Ayet:
Rasulüm onlara: 'İlimde, teknikte, ahlakî güzellikte çağınızın örneği, önderi olarak Allah için, ikişer ikişer, birer birer, harekete geçip İslâmî sorumlulukları sırtlanarak yerine getirmenizi; insanlara İslam esaslarını öğretmenizi; İslâmî eğitimi kurumsallaştırmanızı, İslamda sebatınızı; ailenizin ve halkınızın meselelerine itina göstermenizi; ihtiyaçlarını karşılamanızı, sorumluluklarının gereğini yapmalarını istemenizi; İslam ilkelerinin uygulanıp uygulanmadığını denetlemenizi; bunları yapar...
Səba Suresi, 46. Ayet:
De ki: 'Size bir şeyi öğütlüyorum: Allah için ikişer ikişer ve teker teker durup sonra düşünmenizi. (Göreceksiniz ki) arkadaşınızda hiçbir delilik eseri yoktur. O ancak şiddetli bir azabın öncesinde sizin için bir uyarıcıdır.'...
Fatir Suresi, 9. Ayet:
Allâh ki, rüzgârları (rahmanî ilmi) irsâl etti de bulutları (beşerî duygu ve kabullerin şuurda oluşturduğu kara bulutları) sürüyor. . . Sonra onu (rahmanî ilmi) ölü bir beldeye (bilince) sevk ettik de onunla o arzı (bedeni) ölüyken dirilttik! Nüşur (aslına dönüş) böylecedir!...
Saffat Suresi, 15. Ayet:
ve "Bu, bir (beşerin) büyülü sözlerinden başka bir şey değildir!" derler,...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boşuna yaratmadık, inkâr edenler, kainatın boş bir tesadüf eseri olduğunu söylerler, bu onların zannıdır. Vay ateşe uğrayacak inkârcıların haline....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık (bunlar bir tesâdüf eseri değildir) bu, inkâr edenlerin zannıdır, (onlar kâinâtın boş bir tesadüf eseri olduğunu söylerler). Ateşten vay hallerine o nankörlerin!...
Mömin Suresi, 71. Ayet:
O vakit onların boyunlarında (beşeriyetlerinden kalma) bağlar (şartlanmaları ve değer yargıları) ve zincirler (zincirleme bağlılıklarla), sürüklenirler!...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
(Rasûlüm) de ki: "Ben sizin benzeriniz beşerim; ne var ki bana şu gerçek vahyolunmuş bulunuyor: Tanrınız olarak düşündüğünüz Ulûhiyet sahibi TEK'tir! O hâlde O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin. . . Yazıklar olsun şirk koşanlara!"...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ben ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim. Bana yalnızca, sizin ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunur. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Vay haline o müşriklerin."...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
De ki: ben sırf sizin gibi bir beşerim ancak bana şöyle vahiy veriliyor: hepinizin tanrısı bir tanrıdır, onun için hep ona doğrulun ve onun mağrifetini isteyin ve vay haline o müşriklerin...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Ben ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim. Bana yalnızca, sizin tanrınızın bir tek tanrı olduğu vahyolunur. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Vay haline o müşriklerin."...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Yalnız bana tanrınızın tek bir tanrı olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Müşriklerin vay haline....
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
(Ey Muhammed) de ki, "Ben de ancak sizin gibi bir beşerim. Bana tanrınızın yalnızca Tek Tanrı olduğu vahyedilmiştir, öyleyse O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin!" O'ndan başkasına ilahlık yakıştıranların vay haline!...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
Resulüm! De ki: "Ben de sizin gibi bir beşerim. Ancak bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. " Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Müşriklerin vay hâline!...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
De ki: «Ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim. Bana yalnızca, sizin ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Vay haline o müşriklerin.»...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
De ki: Ben de sizin gibi bir beşerim. Yalnız bana şu vahyediliyor: Tanrınız tek bir Tanrıdır. Dosdoğru Ona yönelin ve Ondan bağışlanma dileyin. Ortak koşanların ise başlarına gelecek var!...
Fussilət Suresi, 39. Ayet:
Ve onun delillerindendir, şüphesiz, yeryüzünü kupkuru, donmuş bir halde görürsün, derken oraya yağmur yağdırdık mı harekete gelir, kabarır, yeşerir, nebatlar bitirir; onu dirilten, elbette ölüyü de diriltir şüphe yok ki onun, her şeye gücü yeter....
Fussilət Suresi, 39. Ayet:
Allah’ın kudretine delâlet eden alâmetlerden biri de şudur ki, sen yeryüzünü kurumuş görürsün. Fakat üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman, harekete geçer ve kabarır (canlanır ve yeşerir). Yeryüzüne hayat veren, elbette ölüleri de dirilticidir. Çünkü O, her şeye kadîrdir....
Şura Suresi, 51. Ayet:
Ve mâ kâne li beşerin en yukellimehullâhu illâ vahyen ev min verâi hıcâbin ev yursile resûlen fe yûhıye bi iznihî mâ yeşâu, innehu aliyyun hakîm(hakîmun). ...
Şura Suresi, 51. Ayet:
1.
ve mâ kâne
: ve yoktur, olmamıştır
2.
li beşerin
: bir beşerin, bir insanın, bir insan için
3.
en yukellime-hu
: onunla konuşması
4.
Duxan Suresi, 51. Ayet:
(51-57) Müttakiler güvenli bir makamdadırlar: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giymiş olarak karşılıklı otururlar. Hem Biz onları güzel gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar canlarının çektiği her meyveden rahatlıkla isterler. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar. Allah kendilerini, tarafından bir lütuf eseri olarak cehennem azabından korur. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur!...
Duxan Suresi, 52. Ayet:
(51-57) Müttakiler güvenli bir makamdadırlar: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giymiş olarak karşılıklı otururlar. Hem Biz onları güzel gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar canlarının çektiği her meyveden rahatlıkla isterler. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar. Allah kendilerini, tarafından bir lütuf eseri olarak cehennem azabından korur. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur!...
Duxan Suresi, 53. Ayet:
(51-57) Müttakiler güvenli bir makamdadırlar: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giymiş olarak karşılıklı otururlar. Hem Biz onları güzel gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar canlarının çektiği her meyveden rahatlıkla isterler. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar. Allah kendilerini, tarafından bir lütuf eseri olarak cehennem azabından korur. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur!...
Duxan Suresi, 54. Ayet:
(51-57) Müttakiler güvenli bir makamdadırlar: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giymiş olarak karşılıklı otururlar. Hem Biz onları güzel gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar canlarının çektiği her meyveden rahatlıkla isterler. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar. Allah kendilerini, tarafından bir lütuf eseri olarak cehennem azabından korur. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur!...
Duxan Suresi, 55. Ayet:
(51-57) Müttakiler güvenli bir makamdadırlar: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giymiş olarak karşılıklı otururlar. Hem Biz onları güzel gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar canlarının çektiği her meyveden rahatlıkla isterler. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar. Allah kendilerini, tarafından bir lütuf eseri olarak cehennem azabından korur. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur!...
Duxan Suresi, 56. Ayet:
(51-57) Müttakiler güvenli bir makamdadırlar: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giymiş olarak karşılıklı otururlar. Hem Biz onları güzel gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar canlarının çektiği her meyveden rahatlıkla isterler. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar. Allah kendilerini, tarafından bir lütuf eseri olarak cehennem azabından korur. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur!...
Duxan Suresi, 57. Ayet:
(51-57) Müttakiler güvenli bir makamdadırlar: Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. İnce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giymiş olarak karşılıklı otururlar. Hem Biz onları güzel gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar canlarının çektiği her meyveden rahatlıkla isterler. İlk ölüm dışında artık orada ölüm tatmazlar. Allah kendilerini, tarafından bir lütuf eseri olarak cehennem azabından korur. İşte en büyük mutluluk, en büyük başarı budur!...
Əhqaf Suresi, 4. Ayet:
De ki: Allah'tan başka taptıklarınız, gösterin bana, ne yarattılar yeryüzünde, yoksa göğü idarede bir ortaklıkları mı var? Doğru söylüyorsanız bundan önceki bir kitabı, yahut bir bilgi eserini getirin bana....
Əhqaf Suresi, 4. Ayet:
De ki: «Bana haber veriniz! Allah'tan başka tapar olduklarınızı bana gösteriniz, yerden neleri yaratıvermişlerdir. Yoksa onlar için göklerde bir ortaklık var mıdır? Bana bundan evvelki bir kitabı veya ilimden bir eseri getiriniz eğer siz sâdık kimseler oldu iseniz.»...
Əhqaf Suresi, 28. Ayet:
O vakit, Allah’ın gayrinden, (Allah’a) yakınlık için ilâh edindikleri putlar onları kurtarsalardı ya!... Bilâkis onlardan savuşub gittiler. İşte bu, onların yalanlarının ve iftira edib durdukları şeylerin eseridir....
Əhqaf Suresi, 28. Ayet:
Onlara Allah'tan gayrı kurbiyyet için tanrı ittihaz etmiş oldukları şeyler yardım etmeli değil mi idiler? Bilakis onlardan gaib oluverdiler ve bu da onların yalanlarının ve iftira eder oldukları şeyin (bir eseri)dir....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammedun resûlullâh(resûlullâhi), vellezîne meahû eşiddâu alâl kuffâri ruhamâu beynehum terâhum rukkean succeden yebtegûne fadlen minallâhi ve rıdvânen sîmâhum fî vucûhihim min eseris sucûd(sucûdi), zâlike meseluhum fît tevrât(tevrâti), ve meseluhum fîl incîl(incîli), ke zer’in ahrace şat’ehu fe âzerehu festagleza festevâ alâ sûkıhî yu’cibuz zurrâa, li yagîza bihimul kuffâr(kuffâra), vaadallâhullezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minhum magfiraten ve ecren azîmâ(azîmen)....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendir...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah'ın peygamberidir ve onunla berâber bulunanlar, kâfirlere karşı çetindirler, kendi aralarında merhametli, onları görürsün ki rükû etmekteler, secdeye kapanmaktalar Allah'tan lütuf ve ihsân ve râzılık dileyerek; yüzlerinde, secde eserinin alâmetleri görünmededir ve onların bu vasıfları, Tevrat'ta da vardır ve onlara âit bu vasıflar, İncil'de de var; âdetâ ekilmiş bir tâneye benzer ki filiz vermiştir, derken filizi kuvvetlenmiştir, derken kalınlaşmıştır da dümdüz boy vermiştir, gövd...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
MUHAMMED, Rasûlullâh'tır! O'nunla beraber bulunanlar, küffara (gerçeği reddedenlere) karşı sert, kendi aralarında çok merhametlidirler. . . Onları rükû eder (varlıkta her an tedbir edenin Allâh Esmâ'sı olduğunu müşahedesinin haşyeti, tâzimi içinde), secde eder (varlığın yalnızca Esmâ özelliklerinden ibaret olarak kendilerine özgü bağımsız vücutları olmadığının müşahedesiyle "yok"luklarını hisseder) ve Allâh'tan fazl (lütfu - Esmâ kuvvelerinin farkındalığı) ve RIDVAN (Hakikatinin farkındalığıyla ...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
MUHAMMED (s.a.v.) Allah’ın peygamberidir. O’nun beraberinde bulunanlar (ashab-ı kiram), kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları, rükû ve secde eder halde (namaz kılarken) Allah’dan sevab ve rıza istediklerini görürsün. Secde eserinden (çok namaz kılmaları yüzünden meydana gelen) nişanları yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’daki vasıfları budur. İncil’deki vasıfları da şu: Onlar, filizini çıkarmış bir ekine benzerler. Derken o filizi kuvvetlendirmiş de kalınl...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed Resulullahdır, onun maıyyetindekiler ise küffara karşı çok çetin, kendi aralarında gayet merhametlidirler. Onları görürsün cemâatle rükû', sücud ederek, Allahdan fadl-u rıdvan isterler. Sîmaları secde eserinden yüzlerindedir. Bu onların Tevrattaki meselleri. İncîldeki meselleri de bir ekin gibidir ki filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, derken sapları üzerinde bir düze istikamet almış, zürrâın hoşuna gidiyor. Onlarla kâfirlere gayz vermek için, onlardan iym...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah'ın peygamberidir. Onun beraberindekiler ise, kafirlere karşı çok çetin, kendi aralarında son derece merhametlidirler. Onları cemaatle rükü ve secde ederek, Allah'ın lütfunu ve hoşnutluğunu dilerken görürsün. Nişanları yüzlerindedir secde eserinden. Bu onların Tevrat'taki misalleri, İncil'deki misalleri ise, kendileriyle kafirleri öfkelendirmesi için, filizini çıkarmış, onu güçlendirmiş sonra kalınlaşıp sapı üzerine dimdik doğrulmuş, çiftçilerin hoşuna giden bir ekin gibidir. Onla...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed Allah’ın Resûlüdür. Ve onun berâberinde bulunanlar; kâfirlere karşı çok şiddetli, kendi aralarında gāyet merhametlidirler; onları çokça rükû' eden kimseler ve çokça secde eden kimseler olarak görürsün; (onlar)Allah’dan bir lütuf ve bir rıdvân (sâdece O’nunrızâsını) isterler.Secde eserinden olan alâmetleri, yüzlerindedir. Bu, onların Tevrât’taki vasıflarıdır. İncîl’deki vasıfları ise, bir ekin gibidir ki filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra kalınlaşmış da gövdesi üzerine d...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, (aleyhisselâm) Allah'ın peygamberidir. O'nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı pek şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidirler. Onları rükû ediciler, secde ediciler olarak görürsün. Allah Teâlâ'dan inâyet ve rıdvân dilerler, yüzlerindeki nişaneleri, secdelerinin eserindendir. Bu (na't) Onların Tevrattaki vasıflarıdır ve onların İncil'deki meselleri (vasıfları) ise bir ekin gibidir ki, filizini çıkarmış, sonra onu kuvvetlendirmiş, sonra da kalınlaşmış, sonra da sakları...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri/izi vardır. Bu onların Tevrat'taki nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır ...
Hucurat Suresi, 1. Ayet:
Ey iman edenler. . . Allâh'ın ve O'nun Rasûlünün önüne (beşerî düşünce ve yorumlarınızla, değerlendirmelerinizle) geçmeyin; Allâh'tan (şartlanmaya dayalı değer yargılarınızın sonuçlarını kesinlikle yaşatacağı için) korunun! Muhakkak ki Allâh Semi'dir, Aliym'dir....
Qaf Suresi, 9. Ayet:
Biz gökten bereketli bir su indiririz ve onunla bahçelerin yeşerip büyümesini sağlarız; ve ekin tarlalarının,...
Tur Suresi, 32. Ayet:
Akılları mı onlara bu (tavrı takınmaları)nı telkin ediyor, yoksa (bu hal) (sadece) kaba bir küstahlığın eseri midir?...
Nəcm Suresi, 32. Ayet:
Onlar ki, büyük suçlardan (şirk, iftira, öldürmek vb. gibi) ve fevahişten (zina vb. gibi) uzak dururlar; beşeriyetin sonucu ufak suçlar dışında. . . Muhakkak ki Rabbinin mağfireti geniştir! O varlığınızı Esmâ'sıyla oluşturan olarak sizi daha iyi bilir; arzdan (bedeniniz) sizi inşa ettiğinde ve analarınızın karınlarında ceninler hâlindeyken! O hâlde nefslerinizi (benliğinizi) temize çıkarmaya çalışmayın! O, korunanın kim olduğunu (Esmâ'sıyla yaratanı olarak) bilendir!...
Rəhman Suresi, 24. Ayet:
Denizlerde, koca dağlar gibi yükselen, yüzen gemiler, filolar da O’nun, O’nun kanunlarının eseridir....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
O Allâh ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm - iş) onların ARALARINDAN sürekli - kesintisiz inzâl olur (Allâh'ın Esmâ'sındaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)! Tâ ki Allâh'ın her şeye Kaadir olduğunu ve Allâh'ın her şeyi (yaratanı olarak) ilmen ihâta ettiğini bilesiniz. (Not: Gazalî'nin "İhyâ-u Ulûmi'd Dîn" adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden olarak bilinen İbni Abbas r. a. 'ın şöyle dediği nakledilmektedir: ...
Müddəssir Suresi, 25. Ayet:
İn hâzâ illâ kavlul beşer(beşeri)....
Müddəssir Suresi, 25. Ayet:
1.
in
: eğer, olsa
2.
hâzâ
: bu
3.
illâ
: sadece, ancak
4.
kavlu
: söz
Müddəssir Suresi, 29. Ayet:
Levvâhatun lil beşer(beşeri)....
Müddəssir Suresi, 29. Ayet:
1.
levvâhatun
: etrafını (derilerini) yakıp kavurucu
2.
li el beşeri
: insan için, insanın
...
Müddəssir Suresi, 29. Ayet:
(O) beşeri yakıp karartandır!...
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâiketen ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitneten lillezîne keferû li yesteykınellezîne ûtûl kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtûl kitâbe vel mu’minûne, ve li yekûlellezîne fî kulûbihim maradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ(yeşâu), ve mâ ya’lemu cunûde rabbike illâ hû(huve), ve mâ hiye illâ zikrâ lil beşer(beşeri)....
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
1.
ve mâ cealnâ
: ve biz kılmadık
2.
ashâben en nâri
: ateş ehli
3.
illâ
: den başka
4.
melâiketen
: melekler
...
Müddəssir Suresi, 36. Ayet:
Nezîren lil beşer(beşeri)....
Müddəssir Suresi, 36. Ayet:
1.
nezîren
: uyarı olarak
2.
li
: için
3.
el beşeri
: beşer, insanlar
...
Müddəssir Suresi, 36. Ayet:
Kocundurmak için beşeri...
Naziat Suresi, 20. Ayet:
Bunun üzerine (Musa), (Firavun'a gitti ve) ona (Rabbinin rahmetinin eseri olan) büyük mucizeyi anlattı....
Ğaşiyə Suresi, 8. Ayet:
O süreçte nimetin eseri görülen nice yüzler de (vardır)....
İnşirah Suresi, 2. Ayet:
(Hakikati açarak beşeriyet) yükünü senden almadık mı?...
Yasin Suresi, 71. Ayet:
Görmediler mi ki, biz onlar için, ellerimizin (kudretimizin) eseri olan hayvanlar yarattık da onlar bu hayvanlara sahip oluyorlar....
Yasin Suresi, 71. Ayet:
Görmüyorlar mı ki, biz kudretimizin eseri olmak üzere onlar için birçok hayvan yarattık. Bu sayede onlar bunlara sahip olmuşlardır....
Yasin Suresi, 71. Ayet:
Bizim, kudretimizin eseri olarak onlar için birçok hayvan yarattığımızı, kendilerinin de, bu hayvanlara sahip olduklarını görmüyorlar mı?...
Yasin Suresi, 71. Ayet:
Görmüyorlar mı ki, biz kudretimizin eseri olmak üzere onlar için birçok hayvan yarattık. Bu sayede onlar bunlara sahip olmuşlardır....
Yasin Suresi, 71. Ayet:
Onlar görmediler mi ki, biz kudretimizin eseri olmak üzere kendilerine nice hayvanlar yarattık. Onlar da bunlara sahip olmaktadırlar....
Yasin Suresi, 71. Ayet:
Görmediler mi: Elimizin eseri olan mahlûkatımızdan onlar için davarlar yarattık da bu sayede onlara sahip olurlar....
Saffat Suresi, 151. Ayet:
Dikkat edin, onlar, iftiralarının bir eseri olarak mutlaka şöyle diyecekler:...
Mömin Suresi, 83. Ayet:
Peygamberleri onlara apaçık bilgiler getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşeri) bilgiye güvendiler (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi....
Mömin Suresi, 83. Ayet:
Rasulleri onlara apaçık bilgiler, delillerle gelince, onlar kendilerinde bulunan beşerî bilgiye güvendiler. Onu alaya aldılar. Alaya almaya devam ettikleri şeyin gücü onları kuşatıverdi, işlerini bitirdi....
Mömin Suresi, 83. Ayet:
Peygamberleri onlara apaçık bilgiler getirince, onlar kendilerinde bulunan (beşerî) bilgiye güvendiler (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi....
Rəhman Suresi, 56. Ayet:
Onlarda eşlerinden başkasını görmeyenler (yapılar) vardır ki, daha önce kendilerini ne ins ne de cann (cin türü) dokunup (beşerî - şeytanî fikir ve duygularla) kirletmiştir!...
Rəhman Suresi, 74. Ayet:
Daha önce onlara ne ins ne de cann (cin) dokunup (beşerî - şeytanî fikir ve duygularla) kirletmiştir!...
Məryəm Suresi, 17. Ayet:
Sonra ailesiyle/yakınlarıyla kendisi arasına bir perde edinmişti de Biz ona ruhumuzu/ilâhî mesajımızı gönderdik, sonra ruhumuzu/mesajlarımızı getiren elçi, Meryem'e mükemmel bir beşerî örnek verdi. ...
Taha Suresi, 96. Ayet:
Samirî: “Ben onların anlamadıkları bir şeyi anladım da elçinin eserinden bir avuç almıştım, sonra da onu fırlatıp attım. Ve bunu, bana böylece nefsim hoş gösterdi” dedi. ...
İsra Suresi, 94. Ayet:
Ve insanlara yol gösterimi/Kur’ân gelince, kendilerinin iman etmelerine, sadece “Allah bir beşeri mi elçi gönderdi?” demeleri engel olur. ...
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
(6,7) De ki: “Ben sadece sizin gibi bir beşerim. Bana, ‘Sizin ilâhınızın bir tek ilâh olduğu’ vahyediliyor. O nedenle O'na dosdoğru yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin.” Ve zekâtı/vergiyi vermeyen ve âhireti bilerek reddeden o kimselerin/ inanmayanların ta kendileri olan ortak koşanların vay haline! –...
Fussilət Suresi, 7. Ayet:
(6,7) De ki: “Ben sadece sizin gibi bir beşerim. Bana, ‘Sizin ilâhınızın bir tek ilâh olduğu’ vahyediliyor. O nedenle O'na dosdoğru yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin.” Ve zekâtı/vergiyi vermeyen ve âhireti bilerek reddeden o kimselerin/ inanmayanların ta kendileri olan ortak koşanların vay haline! –...
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
De ki: “Ben ancak sizin gibi bir beşerim. Bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa sâlih ameli işlesin ve Rabbine kullukta, hiç kimseyi ortak etmesin.” ...
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
(11,12) Elçileri onlara dediler ki: “Biz, ancak sizin gibi bir beşeriz. Velâkin Allah, kullarından dilediğini nimetlendirir. Ve Allah'ın izni/ bilgisi olmadıkça bizim için size bir delil getirmemiz olacak şey değildir. Onun için de inananlar sadece Allah'a işin sonucunu havale etsinler. Ve bize yollarımızı göstermişken, neden biz Allah'a sonucu bırakmayalım! Ve elbette biz, bize yaptığınız eziyetlere sabredeceğiz. Sonucu bırakanlar da yalnız Allah'a sonucu bıraksınlar.” ...
İbrahim Suresi, 12. Ayet:
(11,12) Elçileri onlara dediler ki: “Biz, ancak sizin gibi bir beşeriz. Velâkin Allah, kullarından dilediğini nimetlendirir. Ve Allah'ın izni/ bilgisi olmadıkça bizim için size bir delil getirmemiz olacak şey değildir. Onun için de inananlar sadece Allah'a işin sonucunu havale etsinler. Ve bize yollarımızı göstermişken, neden biz Allah'a sonucu bırakmayalım! Ve elbette biz, bize yaptığınız eziyetlere sabredeceğiz. Sonucu bırakanlar da yalnız Allah'a sonucu bıraksınlar.” ...
Rum Suresi, 51. Ayet:
"Ve andolsun ki Biz, bir rüzgâr göndersek de Allah’ın rahmetinin eseri olan bitkileri sararmış görseler, kesinlikle onun arkasından küfretmeye; Bizim ilâhlığımızı ve rabliğimizi bilerek reddetmeye başlarlar. "...
Rum Suresi, 51. Ayet:
Celâlim hakkı için bir rüzgâr göndersek de onu (o eseri) sararmış görseler mutlak onun arkasından küfrana başlarlar...
Rum Suresi, 51. Ayet:
Andolsun ki biz, bir rüzgâr göndersek de onu (rahmetin eseri olan ekini) sararmış görseler, mutlaka onun arkasından nankörlüğe başlarlar....
Rum Suresi, 51. Ayet:
Andolsun, biz bir rüzgâr gönderir de Onu (n eserini) sararmış görürlerse ardından muhakkak ki küfraana başlarlar. ...
Rum Suresi, 50. Ayet:
Allah’ın rahmetinin eserine bir bak, yeryüzünü kuruduktan sonra nasıl canlandırıyor. İşte ölüleri de böyle diriltecektir. O’nun herşeye gücü yeter....