Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir topluluk: "Ey Y
esri
b halkı, sizin için burada duracak bir yer yok, hemen dönün. Yine onlardan bir grup da: "Evlerimiz gerçekten korumasızdır." diyerek Nebiden izin istiyorlardı. Oysaki evleri korumasız değildi. Onlar, savaştan kaçmak için bahane arıyorlardı....
Bəqərə Suresi, 104. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, peygambere ve idarecilerinize, 'Dinî, siyasî ve idarî otoriteni bizim de çıkarlarımızı dikkate alarak, menfaatlerimizi gözetip kollayarak kullan' demeyin, peygambere ve kendinize hakaret içerecek iltibasa meydan vermeyin. 'Kur’ân, sünnet ve ilmî esaslarla, örfün kuralları ve aklın verileriyle çalışan, sesimize kulak veren, yardım, destek ve imkân sağlayan, bize neler kazandırılabileceğinin hesabını yapabilen, ihtilâfları halleden, meseleleri zamana yayarak çözen, d...
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Ve lillâhil meşriku vel magribu fe eynemâ tuvellû fe semme vechullâh(vechullâhi) innallâhe vâsiun alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
1.
ve li allâhi
: ve Allah içindir, Allah'ındır
2.
el meşriku
: şark, doğu
3.
ve el magribu
: ve garb, batı
4.
fe
...
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Maamafih, meşrık de Allahın mağrib de, nerede yönelseniz orada Allaha durulacak cihet var, şüphe yok ki Allah vasi'dir alîmdir,...
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Meşrık da Allahındır. Mağrıb da. Onun için nereye (hangi semte) döner, yönelirseniz Âllahın yüzü (kıblesi) oradadır. Şübhe yok ki Allah vaasi'dir, hakkıyle bilicidir. ...
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Meşrik de, Mağrip de Allah'ındır. Artık hangi bir yerde yüzünüzü kıbleye çevirirseniz vech-i İlâhî oradadır. Şüphe yok ki Allah Teâlâ vâsidir, alîmdir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Se yekûlus sufehâu minen nâsi mâ vellâhum an kıbletihimulletî kânû aleyhâ kul lillâhil meşrıku vel magrıb(magrıbu), yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin)....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
1.
se
: yakında, olacak
2.
yekûlu
: derler, söylerler
3.
es sufehâu
: sefihler, kendini bilmeyenler
4.
min en nâsi
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Nas içinde süfehâ takımı «bunları bulundukları Kıbleden çeviren ne? diyecek, Deki Meşrık da Magrib de Allahındır, o kimi dilerse doğru bir caddeye çıkarır...
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Sayılı günlerde (eyyam-ı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın. Kim iki gün içinde acele edip (Mina'dan Mekke'ye) dönmek isterse, ona günah yoktur. Bunlar günahtan sakınanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Sayılı günlerde, teşrik günlerinde telbiye ve tekbir getirerek Allah’ı zikredin, Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. İki gün içinde, acele edip Mina’dan Mekke’ye dönmek isteyene günah yoktur. İki gün içinde dönmeyip, geciken de bilerek günah işlemiş sayılmaz. Bunlar günahlardan arınıp Allah’a sığınanlar, emirlerini yerine getirenler, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin b...
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Bir de sayılı günlerde (teşrîk günlerinde) Allah’ı tekbîr ile zikredin. Kim, iki günde (zilhiccenin on birinci ve on ikinci gününde) Mina’dan dönmek için acele ederse, ona günah yoktur. Mina’da geri kalana da günah yoktur. Fakat, bu günahın olmayışı takvâ sahibi içindir. Allah’dan korkun ve bilin ki, muhakkak hepiniz ona dönüp toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Sayılı günlerde (eyyam-ı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın. Kim iki gün içinde acele edip (Mina'dan Mekke'ye) dönmek isterse, ona günah yoktur. Kim geri kalırsa ona da günah yoktur. Bunlar günahtan sakınanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
O hâlde sayılı günlerde (teşrik günlerinde) Allah’ı (tekbirlerle) zikredin! Bundan böyle kim iki günde (Mina’dan dönmek için) acele ederse, artık ona bir günah yoktur. Kim de (Üçüncü güne) geri kalırsa ona da bir günah yoktur. (Bu, günahlardan) sakınanlar içindir. Öyleyse Allah’dan sakının ve bilin ki, doğrusu siz O’nun huzûruna toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Sayılı günlerde (eyyâm-ı teşrikte) Allah'ı zikrediniz. Kim iki gün içinde acele edip (Mina'dan Mekke'ye) dönerse, ona bir günah yoktur. Her kim geri kalırsa, ona da bir günah yoktur. Bu, takvâ sahibi olanlar içindir. O halde Allah'tan korkun. Biliniz ki O'nun huzurunda toplanacaksınız....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Ve minen nâsi men yeşrî nefsehubtigâe mardâtillâh(mardâtillâhi), vallâhu raûfun bil ıbâd(ıbâdi)....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan
2.
men
: kim, kişi, kimse(ler)
3.
yeşrî
: satar
4.
nefse-hu
: kendi nefsini
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
Et talâku merratân(merratâni), fe imsâkun bi ma’rûfin ev tesrîhun bi ihsân(ihsânin), ve lâ yahıllu lekum en te’huzû mimmâ âteytumûhunne şey’en illâ en yehâfâ ellâ yukîmâ hudûdallâh(hudûdallâhi), fe in hıftum ellâ yukîmâ hudûdallâhi, fe lâ cunâha aleyhimâ fî meftedet bih(bihî), tilke hudûdullâhi fe lâ ta’tedûhâ, ve men yeteadde hudûdallâhi fe ulâike humuz zâlimûn(zâlimûne)....
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
1.
et talâku
: boşamak
2.
merratâni
: iki kere
3.
fe
: artık, bundan sonra
4.
imsâkun
: tutmak
Bəqərə Suresi, 240. Ayet:
Sizden zevceler (ini geride) bırakıb ölecek olanlar eşlerinin (kendi evlerinden) çıkarılmayarak yılına kadar fâidelenmesini (bakılmasını) vasıyyet (etsinler). Bunun üzerine onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa artık onların bizzat yapdıkları meşru' işlerden dolayı size mes'uliyyet yokdur. Allah (emr-ü nehyine muhaalefet ve ilâhî hududunu tecâvüz edenlerden intikam almakda) mutlak gaalibdir, (teşri'de ve hükümleri açıklamada da) yüce hikmet saahibidir. ...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Baksana ona: O, kendine Allah meliklik verdi diye İbrahime rabbı hakkında huccet yarışına kalkana, İbrahim ona «benim rabbım o kadirı kayyumdur ki hem diriltir hem öldürür» dediği vakit «ben diriltirim ve öldürürüm» demişti, İbrahim: «Allah güneşi Meşrıktan getiriyor, haydi sen onu Mağribden getir» deyiverince o küfreden herif dona kaldı, öyle ya: Allah zalimler güruhunu muvaffak etmez...
Ali-İmran Suresi, 132. Ayet:
Allah’a ve ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlune itaat edin, O’nun faizle ilgili tebliğine, teşriine, yasaklarına riayet edin, Kur’ân’ı ve sünneti uygulayın ki, Allah’ın merhametine mazhar olasınız....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz, hangi Rasûlü, hangi peygamberi özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdikse, Allah’ın bilgisi emirleri ve yasaları dahilinde sırf itaat edilsin, tebliğine, teşriine, sünnetine uyulup uygulansın diye gönderdik. Eğer onlar günah işleyerek kendilerine, birbirlerine zulmettikleri, haksızlık ettikleri zaman sana gelseler de, Allah’tan bağışlanmalarını, koruma kalkanına alınmalarını dileselerdi, Allah’ın Rasûlü de onlar için Allah’tan bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileseydi, A...
Nisa Suresi, 80. Ayet:
Rasûlullah’a itaat eden, tebliğ ettiği Kur’ân’a, teşriine, sünnetine uyup uygulayan Allah’a itaat etmiş olur. Bilesin ki, Kurân’a ve sünnetine itaatten yüz çevirenler, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı istedikleri istikamette yönlendirmeye devam edenler, elimizden kurtulacaklarını zannetmesinler. Biz seni onların üzerinde koruma, denetim ve zabıta memuru olarak görevlendirmedik....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Ve o hırpalanıb ezilmekte bulunan kavmi ma'hud Arzın bereketlerle donattığımız meşrıklarına mağriblerine varis kıldık ve Rabbının Beni İsraîle olan o güzel kelimesi sabr etmeleri sebebiyle temamen tehakkuk etti de Fir'avn ile kavminin yapa geldikleri masnûâtı ve yükselttikleri binaları yerlere serdik...
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah’a ve Rasulüne itaat ediniz, Kurân’ı ve sünneti uygulayınız, tebliğine, teşriine riayet ediniz. Birbirinizle didişmeyiniz, çekişmeyiniz. Çekingen, korkak ve yılgın hale gelirsiniz. Manevî gücünüz, kamuoyundaki etkiniz ve itibarınız kaybolur. Maddi gücünüz, kuvvetiniz, devletiniz, liderliğiniz elden gider. Sabırla mücadeleye devam edin. Allah sabrederek mücadeleye devam edenlerle beraberdir....
Tövbə Suresi, 45. Ayet:
Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman etmeyecekler, kafaları, kalpleri şüphe içinde bocalayanlar, tebliğinde, teşriinde şüpheye düşürecek konular arayanlar, ithamlarda bulunanlar senden izin istiyorlar. Onlar şüpheleri içinde küfür ile iman arasında gidip geliyorlar....
Hud Suresi, 81. Ayet:
Kâlû ya lûtu innâ rusulu rabbike len yasilû ileyke fe
esri
bi ehlike bi kıt'ın minel leyli ve lâ yeltefit minkum ehadun illemreetek(illemreeteke), innehu musîbuhâ mâ esâbehum, inne mev’ıdehumus subh(subhu), e leyses subhu bi karîb(karîbin). ...
Hud Suresi, 81. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ya lûtu
: ey Lut
3.
in-nâ
: muhakkak ki biz
4.
rusulu
: resûller, elçiler
Yusif Suresi, 77. Ayet:
Kâlû in yesrık fe kad sereka ehun lehu min kabl(kablu), fe eserreha yûsufu fî nefsihî ve lem yubdihâ lehum kâle entum şerrun mekânâ(mekânen), vallâhu a’lemu bimâ tesifûn(tesifûne)....
Yusif Suresi, 77. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
in yesrık
: eğer çalmışsa
3.
fe kad
: olmuştu
4.
sereka
: çaldı
Yusif Suresi, 92. Ayet:
Kâle lâ tesrîbe aleykumul yevm(yevme), yagfirullâhu lekum ve huve erhamur râhimîn(râhimîne). ...
Yusif Suresi, 92. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
lâ tesrîbe
: kınama (suçlama) yoktur
3.
aleykum el yevme
: bugün size
4.
yagfiru allâhu
: Allah ...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
Fe
esri
bi ehlike bi kıt’ın minel leyli vettebı’ edbârehum ve lâ yeltefit minkum ehadun vamdû haysu tu’merûn(tu’merûne)....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
1.
fe
esri
: hemen gece yürüyüşe çık
2.
bi ehli-ke
: ailen ile
3.
bi kıt'ın
: bir bölümünde, bir kıt'asında, bir parçasında
4.
...
Kəhf Suresi, 26. Ayet:
Allah, de: ne kadar durduklarını daha iyi bilir, Göklerin Yerin gaybi onundur, o, öyle güzel görür öyle güzel işitir ki!... Bütün onlara ondan başka velâyet eden yoktur, o, kimseyi hukmünde teşrik de etmez...
Taha Suresi, 32. Ayet:
Ve eşrikhu fî emrî....
Taha Suresi, 32. Ayet:
1.
ve eşrik-hu
: ve onu ortak kıl
2.
fî emrî
: işimde
...
Taha Suresi, 77. Ayet:
Ve lekad evhaynâ ilâ mûsâ en
esri
bi ibâdî fadrib lehum tarîkan fîl bahri yebesâ(yebesen), lâ tehâfu dereken ve lâ tahşâ....
Taha Suresi, 77. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
evhaynâ
: vahyettik
3.
ilâ mûsâ
: Musa'ya
4.
en
esri
: yürümek, yürümesi
Ənbiya Suresi, 21. Ayet:
Yoksa bir takım ilâhlar edindiler de Arzdan neşri onlar mı yapacaklar?...
Nur Suresi, 54. Ayet:
'Allah’a itaat edin, kitabındaki hükümleri uygulayın. Rasulüne itaat edin, sünnetini uygulayın. Kitaptan ve sünnetten yüz çevirip, halkı istediğiniz istikamette yönlendirmiş olsanız bile, elçiye zarar veremezsiniz. Peygamberin sorumluluğu kendisine yüklenen tebliğ görevini yapmaktır. Sizin sorumluluğunuz da size emredilenlere itaattir.' de. Eğer Rasulullah’a itaat eder, tebliğine, teşriine, sünnetine uyup uygularsanız, doğru, hak yola girmiş, İslâm’da sebat etmiş olursunuz. Allah’ın Rasulüne düş...
Nur Suresi, 56. Ayet:
Namazı âdâbına riayet ederek, aksatmadan kılın. Vicdanlarınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtı verin. İlâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a itaat edin, tebliğine, teşriine, sünnetine uyup uygulayın. Bunlar rahmete ve merhamete mazhar olmanıza vesiledir....
Şüəra Suresi, 28. Ayet:
Kâle rabbul meşrıkı vel magribi ve mâ beynehumâ, in kuntum ta’kılûn(ta’kılûne)....
Şüəra Suresi, 28. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbu
: Rab
3.
el meşrıkı
: şark, doğu
4.
ve el magribi
: ve batı
Şüəra Suresi, 28. Ayet:
Meşrık ve Mağrıbın ve bütün aralarındakilerin rabbı, eğer siz âkıl iseniz dedi...
Şüəra Suresi, 28. Ayet:
(Muusâ yine devamla) dedi ki: «(O) Meşrıkla mağribin ve ikisi arasında bulunan her şeylerin Rabbidir. Eğer aklınızı kullanırsanız (idrâk edersiniz)». ...
Şüəra Suresi, 52. Ayet:
Ve evhaynâ ilâ mûsâ en
esri
bi ıbâdî innekum muttebeûn(muttebeûne)....
Şüəra Suresi, 52. Ayet:
1.
ve evhay-nâ
: ve biz vahyettik
2.
ilâ mûsâ
: Musa'ya
3.
en
esri
: gece yürümesi, gece yola çıkması
4.
bi
: ile<...
Əhzab Suresi, 6. Ayet:
Peygamber, müminler üzerinde, onlar(ın kendileri üzerinde sahip olduğun)dan daha büyük hak sahibidir ve (onu bir baba gibi gördüklerinden) Peygamber'in eşleri onların anneleridir, (bu şekilde) yakın olanlar, Allah'ın buyruğu gereğince, birbirleri üzerinde (Y
esri
b'deki) müminlerden ve (Allah rızası için oraya) göç etmiş olanlardan daha fazla hak sahibidirler. Ancak (öteki) yakın dostlarınıza karşı da en güzel şekilde davranmalısınız, bu (da) Allah'ın buyruğu gereğidir....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve iz kâlet tâifetun minhum yâ ehle y
esri
be lâ mukâme lekum ferciû, ve yeste’zinu ferîkun minhumun nebiyye yekûlûne inne buyûtenâ avretun ve mâ hiye bi avreh(avretin), in yurîdûne illâ firârâ(firâran)....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
1.
ve iz kâlet
: ve demişti
2.
tâifetun
: bir bölük, bir grup
3.
min-hum
: onlardan
4.
yâ
: ey
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve onlardan bir taife (topluluk): "Ey Y
esri
b (Medine) halkı, sizin için (burada) duracak yer yok! Artık dönün." dedi. Onlardan (diğer) bir grup, peygamberden: "Muhakkak ki evlerimiz muhafazasızdır (korumasızdır)." diyerek izin istiyorlardı. Ve evleri korumasız değildi, sadece (savaştan) kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Hani onlardan bir grup, “Ey Y
esri
b (Medine) halkı! Sizin burada durmak imkânınız yok. Haydi geri dönün” demişti. Onlardan bir başka grup da, “Evlerimiz açık (korumasız)” diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Oysa evleri açık (korumasız) değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve hani onların bir bölüğü, ey Y
esri
bliler demişti, burada durmanıza imkân yok, dönün artık ve bir bölüğü de Peygamberden, evlerimiz açık, sağlam değil diye izin istemişti, halbuki evleri açık değildi ve sağlamdı, onlar, ancak kaçmayı diliyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Y
esri
bliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Hani onlardan bir grup dedi ki: "Ey Y
esri
b Halkı (Y
esri
b, Medine'nin eski adıdır)! Sizin için kalınacak yer yoktur; geri dönün!" Onlardan bir grupsa: "Muhakkak ki evlerimiz korumasızdır" diyerek O Nebiden izin istiyordu. . . Oysa onlar (evleri) korunaksız değildir. . . Onlar kaçmaktan başka bir şey istemiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da: 'Ey Y
esri
pliler-Medineliler! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi evinize dönün!' demişlerdi. İçlerinden bir kısmı ise: 'Gerçekten evlerimiz saldırıya açık, emniyette değil!' diyerek, peygamberden izin istiyordu. Oysa evleri tehlikede değildi. Kesinlikle kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
İçlerinden bir grup: 'Ey Y
esri
b halkı! Artık size duracak yer yok, geri dönün' demişti. Onlardan bir grup da: 'Evlerimiz korumasızdır' diyerek Peygamber'den izin istiyorlardı. Oysa onlar (evler) korumasız değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Y
esri
b (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir gurup da demişti ki: Ey Y
esri
bliler (Medineliler)! Artık sizin için durmanın sırası değil, haydi dönün! İçlerinden bir kısmı ise: Gerçekten evlerimiz emniyette değil, diyerek Peygamber'den izin istiyordu; oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup ise, 'Y
esri
b halkı, artık tutunamazsınız; geri dönün,' diyordu. Onlardan diğer grup ise, evleri korunduğu halde, 'Evlerimiz korumasız kaldı,' diyerek peygamberden izin istiyorlardı. Tüm amaçları kaçmak idi....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve o vakıt ki bunlardan bir taife «ey Y
esri
b ehalisi! Sizin için duracak yer yok hemen dönün» diyorlardı, yine onlardan bir kısmı da Peygamberden izin istiyor «cidden evlerimiz açıktır» diyorlardı, halbuki açık değil, sırf kaçmak istiyorlardı...
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
O vakit bunlardan bir grup: «Ey Y
esri
p (Medine) halkı sizin için duracak yer yok, hemen dönün.» diyorlardı. Yine onlardan bir kısmı da peygamberden izin istiyor, «evlerimiz gerçekten açıktır.» diyorlardı; halbuki, açık değildi, sırf kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: "Ey Y
esri
b (Medine) ehli, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
O zaman onlardan bir güruh: «Ey Yesrîb ahâlîsi, sizin için burada durmak yok. Hemen dönün» demiş (ler) di. Onlardan bir kısmı da: «Hakıykaten evleriniz açıkdır» diyorlar, peygamberden izin istiyor (lar) dı. Halbuki onlar (ın evleri) açık değildir. Onlar kaçmakdan başka bir şey arzu etmiyorlardı. ...
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Yine o vakit onlardan (o münâfıklardan) bir tâife: 'Ey Y
esri
b (Medîne) halkı!(Burada) sizin için duracak yer yok, hemen dönün!' demişti. Onlardan bir fırka da: 'Gerçekten evlerimiz açık (korunmaya muhtaç)tır' diyerek peygamberden izin istiyordu. Hâlbuki o (evleri) açık değildi. Sâdece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve (hatırla) içlerinden bazısı şöyle demişti: "Ey Y
esri
b halkı! Burada (düşmana) karşı koyamazsınız, (evlerinize) geri dönün!" O arada içlerinden bir grup da, "Evlerimiz (saldırılara) açık durumda!" diyerek Peygamber'den izin istemişti halbuki evleri (aslında saldırıya) açık değildi: tek amaçları kaytarmaktı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve o vakit onlardan bir tâife demişti ki: «Ey Y
esri
b ahalisi! Sizin için bir duracak yer yok. Artık geri dönünüz». Ve onlardan bir zümre de Peygamberden izin isteyerek diyorlardı ki: «Muhakkak evlerimiz açıktır.» Halbuki, onlar açık değildi. Onlar firar etmekten başka bir şey dilemiş olmuyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
İçlerinden bir takımı: “Ey Y
esri
bliler! Tutunacak yeriniz yok, geri dönün” demişti. İçlerinden bir topluluk da Peygamber'den: “Evlerimiz emniyette değil” diyerek izin istiyorlardı. Oysa evleri tehlikede değildi, sadece kaçmayı arzuluyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grubu da: -Ey Y
esri
p Halkı, sizin için duracak yer kalmadı, geri çekilin demişler. Onlardan bir başka grup da Peygamber’den izin istiyor: -Evlerimiz açık, diyorlardı. Oysa evleri açık değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Bir kısmı: "Ey Y
esri
bliler! Burada düşmana karşı koyamazsınız, mevzilerinizi bırakıp evlerinize dönünüz!" diyordu. Onlardan bir başka bölük: "Evlerimiz korunmasız!" diyerek Peygamberden izin istiyorlardı. Halbuki gerçekte evleri tehlikeye mâruz değildi, onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da demişti ki: "Ey Y
esri
b (Medine) halkı, artık size duracak yer yok, (haydi durmayın, evlerinize) dönün (Yahut: Artık bu dinde durmanız doğru değil, dönün)". Onlardan bir topluluk da. "Evlerimiz (sağlam değil), açıktır" diyerek peygamberden izin istiyordu. Oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Sadece kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir grup da hani şöyle demişti: «Ey Y
esri
b (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün.» Onlardan bir topluluk da: «Gerçekten evlerimiz açıktır» diye peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Hani, onlardan bir grup şöyle demişti: "Ey Y
esri
b halkı, duracak yeriniz yok, hemen geri dönün!" İçlerinden bir grup da Peygamber'den izin istiyor: "İnan olsun, evlerimiz kaygı duyulacak durumda." diyorlardı. Oysaki evleri kaygı duyulacak durumda değildi; sadece kaçmak istiyorlardı....
Saffat Suresi, 5. Ayet:
Hep o Göklerin Yerin ve aralarındakilerin rabbı ve bütün meşrıkların rabbı...
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Allah'ın izin vermediği şeyleri, dinden kendilerine teşri' ettiler (bir şeriat kıldılar)? Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar) verilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Tanrı'nın izin vermediği şeyleri, dinden kendilerine teşri ettiler (bir şeriat kıldılar)? Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar) verilirdi. Gerçekten zalimler için acı bir azap vardır....
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların birtakım ortakları mı var ki, Allah'ın izin vermediği şeyleri, dinden kendilerine teşrî' ettiler (bir şeriat kıldılar)? Eğer o fasıl kelimesi olmasaydı, elbette aralarında hüküm (karar) verilirdi. Gerçekten zalimler için acıklı bir azap vardır....
Zuxruf Suresi, 38. Ayet:
Hattâ izâ câenâ kâle yâ leyte beynî ve beyneke bu’del meşrikayni fe bi’sel karîn(karînu)....
Zuxruf Suresi, 38. Ayet:
1.
hattâ
: sonunda, olunca, o zaman
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
câe-nâ
: bize geldi
4.
kâle
: dedi
Duxan Suresi, 23. Ayet:
Fe
esri
bi ibâdî leylen innekum muttebeûn(muttebeûne)....
Duxan Suresi, 23. Ayet:
1.
fe
: öyleyse, hemen
2.
esri
: gece yürüyüşü yap
3.
bi ibâdî
: kullarım ile
4.
leylen
: gece
Məhəmməd Suresi, 33. Ayet:
Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, kitabındaki hükümleri uygulayın. Rasulullah’a itaat edin, sünnetini uygulayın, tebliğine, teşriine riayet edin, isyan ederek, ilgisiz davranarak, büyük günah işleyerek, riyakâr davranarak, gösteriş yaparak ve başa kakarak devamlı, amaçla örtüşen niyete dayalı, bilinçli amellerinizin iptal edilmesine, boşa gitmesine sebep olmayın....
Rəhman Suresi, 17. Ayet:
Rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn(magribeyni)....
Rəhman Suresi, 17. Ayet:
1.
rabbu
: Rabbi
2.
el meşrikayni
: iki doğu
3.
ve rabbu
: ve Rabbi
4.
el magribeyni
: iki batı
...
Rəhman Suresi, 17. Ayet:
Hem iki Meşrikın rabbi hem iki Mağribin rabbi...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Ne o, gizli, özel, bir şey konuşmanızdan önce, imanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan sadakalar vermekten, harçları ödemekten sızlanır hale mi geldiniz? İmkânlarınızın olmaması, sıkıntıya düşmeniz endişesiyle, bunu yapamaz durumda iken, Allah’ın size ruhsat tanıdığı, günah ve isyandan vazgeçip, kendisine itaate yönelişinizi kabul ettiği zaman, namazı adabına riâyet ederek, aksatmadan kılmaya devam edin, vicdanlarınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekât...
Mümtahinə Suresi, 12. Ayet:
Yâ eyyuhen nebiyyu izâ câekel mu'minâtu yubâyi'neke alâ en lâ yuşrikne billâhi şey'en ve lâ y
esri
kne ve lâ yeznîne ve lâ yaktulne evlâdehunne ve lâ ye'tîne bi buhtânin yefterînehu beyne eydîhinne ve erculihinne ve lâ ya'sîneke fî ma'rûfin fe bâyı'hunne vestagfirlehunnallâh(vestagfirlehunnallâhe) innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Mümtahinə Suresi, 12. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nebiyyu
: peygamber
3.
izâ câe-ke
: size geldiği zaman
4.
el mu'minâtu
: mü'min kadınlar
Məaric Suresi, 40. Ayet:
Artık öyle değil, meşriklerin ve mağriblerin Rabbine kasem ederim ki şüphe yok, Biz elbette kâdiriz,...
Nuh Suresi, 23. Ayet:
Ve sakın ilâhlarınızı bırakmayın ve sakın bırakmayın ne Veddi, ne Suvâı, ne de Yeğûsü ve Ye'ûku ve N
esri
dediler...
Nuh Suresi, 23. Ayet:
"Ve dediler ki: "Kendi tanrılarınızı bırakmayın; bırakmayın ne Veddi, ne Suvayı, ne Yeğusu, ne Yeuku ve ne de N
esri
."...
Müzzəmmil Suresi, 9. Ayet:
Rabbul meşrıkı vel magribi lâ ilâhe illâ huve fettehızhu vekîlâ(vekîlen)....
Müzzəmmil Suresi, 9. Ayet:
1.
rabbu
: Rabbi
2.
el meşrıkı
: doğu
3.
ve el magribi
: ve batı
4.
lâ
: yoktur
Müzzəmmil Suresi, 9. Ayet:
O meşrik u mağribin rabbı, başka tanrı yok ancak o, o halde yalnız onu tut vekîl...
Fəcr Suresi, 4. Ayet:
Vel leyli izâ yesr(y
esri
)....
Fəcr Suresi, 4. Ayet:
1.
ve el leyli
: ve gece
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
y
esri
: geçip gider
...
Əhzab Suresi, 50. Ayet:
Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini ve Allah'ın sana bahşettiği savaş esirleri arasından sağ elinin altında bulunanları sana helal kıldık. Ve seninle birlikte (Y
esri
b'e) göç etmiş olan amcalarının ve halalarının kızlarını, dayılarının ve teyzelerinin kızlarını; ve kendilerini Peygamber'e özgür iradeleriyle teklif eden, Peygamber'in de almak istediği mümin kadınları (da sana helal kıldık): (bu sonuncusu) yalnız sana özgü bir imtiyazdır, öteki müminler için değil, (zaten) onlara eşleri ve ...
Təğabun Suresi, 12. Ayet:
Allah’a itaat edin, kitabındaki hükümleri uygulayın. İlâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a itaat edin, sünnetini uygulayın, tebliğine, teşriine riayet edin, eğer itaatten yüz çevirir, güç ve iktidarınızı kullanarak halkı istediğiniz istikamette yönlendirirseniz, Allah’ın azâbından kurtulamazsınız. Bilesiniz ki, Rasulümüzün aşikâre bir tebliğ sorumluluğu vardır....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Gücünüzün yettiğince, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah’ın Kitabındaki hükümleri, Rasulünün tebliğini, teşriini, idarecilerinizi dinleyin, emirlerine itaat edin. Kendiniz için en hayırlı olanı, kendiniz ve birbiriniz için bir malı-parayı Allah yolunda, karşılık gözetmeden, gönüllü harcayın. Kimler nefsinin ihtirasından, cimriliğinden korunursa, onlar, işte onlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve hani bunlardan bir grup: “Ey Y
esri
b/Medîne halkı! Sizin için duracak yer yok, hemen dönün” diyorlardı. Onlardan bir kısmı da, “Evlerimiz gerçekten savunmasızdır” diyerek Peygamber'den izin istiyorlardı. Hâlbuki evleri savunmasız değildi. Onlar, sadece kaçmak istiyorlardı. ...
Şura Suresi, 13. Ayet:
O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir....
Şura Suresi, 13. Ayet:
Sizin için: dinden Nuha tavsıye ettiğini ve sana vahyeylediğimizi ve İbrahime ve Musâya ve Isâya tavsıye kıldığımızı teşri' buyurdu şöyle ki: dinî doğru tutun ve onda tefrikaya düşmeyin, müşriklere bu da'vet ettiğin emir ağır geldi, Allah ona dileklerini seçecek ve yüz tutanları ona hidâyetle irdirecektir...
Şura Suresi, 13. Ayet:
O: "Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırdığın şey, müşriklere ağır geldi. Tanrı, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete erdirir....
Şura Suresi, 13. Ayet:
Dine bağlı kalın ve onda tefrikaya düşmeyin, diye dinden Nuh'a buyurduğunu, size de teşri buyurdu. Sana vahyettiğimizi ve İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya buyurduğumuzu. Kendilerini çağırdığın bu şey; müşriklere ağır geldi. Allah; dilediğini kendisine seçer. Kendisine yöneleni de hidayete iletir....
Şura Suresi, 13. Ayet:
O: «Dini dosdoğru ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin» diye dinden Nuh'a vasiyet ettiğini ve sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da vasiyet ettiğimizi sizin için de teşri' etti (bir şeriat kıldı). Senin kendilerini çağırmakta olduğun şey, müşrikler üzerine ağır geldi. Allah, dilediğini buna seçer ve içten kendisine yöneleni hidayete eriştirir....