Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Rabbimiz! Muhakkak ki sen, geleceğinde hiç şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın. Şüphesiz Allah va’dinden dönmez. (1) Müteşâbih: Kasd olunan mânayı bilmek, mümkün olmayan Kur’ân-ı Kerimdeki âyetlere denir. Müteşabih iki nevidir: Lâfzı müteşâbih olan âyet ki, bundan hiç bir mâna anaşılmaz. Sûrelerin
evveli
nde bulunan Sâd Tâ-hâ gibi (Mukattaa) harfler. Anlamı müteşâbih olan âyet ki, zâhiri mânasını kasdetmek muhâldır. Allah’ın eli, onların elleri üstündedir. Bû âyet-i kerimeye böyle mân...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Yahudîlerden bir topluluk diğerlerine şöyle dedi: “- Müminlere indirilen Kur’ân’a, gündüzün
evveli
nde inanın ve sonunda inkâr edin (ki müminler şüpheye düşer de) olur ki, dinlerinden dönerler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap Ehlinden bir topluluk, (ayak takımlarına) dediler ki: Şuna (Muhammed'e) inananlara indirilene günün
evveli
nde inanın, günün sonunda inkâr edin ; ola ki (dinlerinden) dönerler....
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitablılardan bir güruh (şöyle) dedi: «Kendilerine indirilen (Kur'ân-ı kerîm) e îman edenlere gündüzün
evveli
nde inanın, âhirinde küfr (-ü inkâr) edin. Olur ki (mü'minler dînlerinden) dönerler»!. ...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehl-i kitabdan bir tâife de şöyle dedi: 'Îmân edenlere indirilmiş olan (Kur’ân’)a günün
evveli
nde (sabahleyin yalandan) îmân edin, sonunda (akşam üstü) de inkâr edin; umulur ki (dinlerinden) dönerler.'...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Kâle îsebnu meryemellâhumme rabbenâ enzil aleynâ mâideten mines semâi tekûnu lenâ îden li
evveli
nâ ve âhirinâ ve âyeten mink(minke), verzuknâ ve ente hayrur râzikîn(râzikîne)....
Maidə Suresi, 114. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
Îsâ ibnu meryeme
: Meryem oğlu Îsâ (as.)
3.
allâhumme
: ey Allâh'ım (cc.)
4.
rabbe-nâ
: Rabb'imi...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Meryemoğlu İsa: "Allâhım! Rabbimiz. . . Üzerimize semâdan bir mâide inzâl et bizim için de, hem
evveli
miz ve hem âhirimiz için bir bayram ve senden bir delil olsun. . . Rızıklandır bizi; sen rızıklandıranların en hayırlısısın" dedi....
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Meryem oğlu Îsa şöyle yalvardı: “- Ey Allah’ım, Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki, bizim hem
evveli
miz, hem de âhirimiz için bir bayram ve kudretinden bir mûcize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın....
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Isâ ibni Meryem şöyle yalvardı: Ya Allah! ey bizim yegâne rabbımız! bize Semadan bir mâide indir ki bizim için hem
evveli
miz, hem ahırımız için bir bayram ve kudretinden bir nişane ola ve bizleri merzuk eyle ki sen hayrurrazikînsin...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Meryem oğlu İsâ (düâ ederek) dedi ki: «Hey Allah, hey bizim Rabbimiz, üstümüze gökden bir sofra indir ki bizim hem
evveli
miz, hem âhirimiz için bir bayram ve senden bir âyet (mu'cize) olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızk verenlerin en hayırlısısın». ...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
'Meryemoğlu Îsâ: 'Ey Rabbimiz olan Allah! Bize gökten bir mâide (bir sofra)indir ki, (o iniş günü) bizim için, hem
evveli
miz, hem âhirimiz (sonra gelenlerimiz) için bir bayram ve senden bir mu'cize olsun! Bizi rızıklandır; çünki sen, rızık verenlerin en hayırlısısın’ demişti.'...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Meryem'in oğlu İsâ dedi ki: «Ey Allah! Ey bizim Rabbimiz! Bizim üzerimize gökten bir mâide indir ki, bizim
evveli
miz ve ahirimiz için bir bayram ve senden bir âyet olsun ve bizi merzûk et ve Sen rızık verenlerin en hayırlısısın.»...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Meryemoğlu İsa dedi ki: -Allah’ım, Rabbimiz, gökten bize bir sofra indir. Bu, hem bizim için, hem de
evveli
miz ve ahirimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen, rızık verenlerin en hayırlısısın....
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Meryem’in oğlu İsa: "Ey büyük Rabbimiz! Ey yüce Allah! Bize gökten bir sofra indir ki bizim hem
evveli
miz, hem âhirimiz (yani ümmetimizin tamamı) için o gün bir bayram olsun ve Sen’den bir mûcize olsun. Bizi rızıklandır, zira rızık verenlerin en hayırlısı Sen’sin." dedi....
Ənam Suresi, 25. Ayet:
Ve minhum men yestemiu ileyk(ileyke), ve cealnâ alâ kulûbihim ekinneten en yefkahûhu ve fî âzânihim vakrâ(vakran), ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minû bihâ, hattâ izâ câuke yucâdilûneke yekûlullezîne keferû in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne)....
Ənam Suresi, 25. Ayet:
1.
ve min-hum
: ve onlardan
2.
men
: kim(ler)
3.
yestemiu
: dînler, işitir
4.
ileyke
: seni
Ənam Suresi, 163. Ayet:
Şeriki yoktur onun, ben bununla emrolundum ve ben müslimînin
evveli
yim...
Əraf Suresi, 143. Ayet:
Vaktâki Musâ mikatımıza geldi, ve rabbı onu kelâmiyle taltıyf buyurdu, ya rab! dedi: göster bana bakayım sana, buyurdu ki: beni kat'ıyyen göremezsin ve lâkin dağa bak eğer yerinde durursa demek beni göreceksin, derken rabbi dağa bir tecelli buyurunca onu un ufrâ ediverdi, Musâ da baygın düştü, sonra vaktâki ayıldı sübhansın, dedi: sana tevbe ile döndüm ve ben mü'minlerin
evveli
yim...
Ənfal Suresi, 31. Ayet:
Ve iza tutlâ aleyhim âyâtunâ kâlû kad semi'nâ lev neşâu le kulnâ misle hâzâ in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne)....
Ənfal Suresi, 31. Ayet:
1.
ve iza tutlâ
: ve tilâvet edildiği, okunduğu zaman
2.
aleyhim
: onlara
3.
âyâtu-nâ
: âyetlerimiz
4.
kâlû
: dedi...
Ənfal Suresi, 38. Ayet:
Kul lillezîne keferû in yentehû yugfer lehum mâ kad selef(selefe), ve in yeûdû fe kad madat sunnetul evvelîn(evvelîne)....
Ənfal Suresi, 38. Ayet:
1.
kul
: de ki
2.
li ellezîne keferû
: inkâr eden kimselere, kâfirlere
3.
in
: eğer
4.
yentehû
: vazgeçerler, niha...
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetle...
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
Muhacirlerle Ensardan Sabikun-i
evveli
n =İslam'da ilk grubu oluşturanlar ve iyi amellerle onların ardınca gidenler, işte Allah onlardan razı oldu, onlar da Allah'tan razı oldular ve onlara altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ki, içlerinde ebedi kalacaklar. İşte büyük kurtuluş budur....
Tövbə Suresi, 108. Ayet:
Lâ tekum fîhi ebedâ(ebeden), le mescidun ussise alât takvâ min
evveli
yevmin ehakku en tekûme fîhi, fîhi ricâlun yuhıbbûne en yetetahherû, vallâhu yuhıbbul muttahhirîn(muttahhirîne)....
Tövbə Suresi, 108. Ayet:
1.
lâ tekum
: ikâme etme (namaz kılma), bulunma
2.
fî-hi
: orada
3.
ebeden
: ebediyyen
4.
le
: elbette
<...
Hud Suresi, 17. Ayet:
İmdi Rabbinden bir açık delil üzere olan ve onun tarafından bir şahid takip eden ve onun
evveli
nden de Mûsa'nın bir rehber ve rahmet olarak bulunan zât (dünya hayatını ve ziynetini dileyip duran kimse gibi olur mu?) O zâtlar O'na imân ederler. Ve muhtelif tâifelerden her kim onu inkâr ederse o kimselerinde vaadedilmiş olan yeri cehennemdir. Artık ondan bir şüphede bulunma. Şüphe yok ki, o Rabbinden bir haktır, velâkin insanların ekserisi imân etmezler....
Hicr Suresi, 10. Ayet:
Ve le kad erselnâ min kablike fî şiyaıl evvelîn(evvelîne)....
Hicr Suresi, 10. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun ki
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
min kabli-ke
: senden önce
4.
fî şiyai
: grupların, top...
Hicr Suresi, 13. Ayet:
Lâ yu’minûne bihî ve kad halet sunnetul evvelîn(evvelîne)....
Hicr Suresi, 13. Ayet:
1.
lâ yu'minûne
: inanmazlar
2.
bi-hi
: ona
3.
ve kad
: ve olmuştur
4.
halet
: geçti
Nəhl Suresi, 24. Ayet:
Ve izâ kîle lehum mâ zâ enzele rabbukum kâlû esâtîrul evvelîn(evvelîne)....
Nəhl Suresi, 24. Ayet:
1.
ve izâ kîle
: ve denildiği zaman
2.
lehum
: onlara
3.
mâzâ
: ne
4.
enzele
: indirdi
<...
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Ve mâ menean nâse en yu’minû iz câe humul hudâ ve yestagfirû rabbehum illâ en te’tiyehum sunnetul evvelîne ev ye’tiyehumul azâbu kubulâ(kubulen)....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
1.
ve mâ menea
: ve men eden şey
2.
en nâse
: insanlar
3.
en yu'minû
: mü'min olmak
4.
iz câe-hum
: onlara geldiği...
Möminun Suresi, 24. Ayet:
Fe kâlel meleullezîne keferû min kavmihî mâ hâzâ illâ beşerun mıslukum yurîdu en yetefaddale aleykum, ve lev şâallâhu le enzele melâikeh(melâiketen), mâ semi’nâ bi hâzâ fî âbâinel evvelîn(evvelîne)....
Möminun Suresi, 24. Ayet:
1.
fe kâle
: böylece, bunun üzerine dedi
2.
el meleu
: halk, eşraf, ileri gelenler
3.
ellezîne keferû
: inkâr edenler, kâfir olanlar
4.
Möminun Suresi, 68. Ayet:
E fe lem yeddebberûl kavle em câehum mâ lem ye’ti âbâehumul evvelîn(evvelîne)....
Möminun Suresi, 68. Ayet:
1.
e fe lem yeddebberû
: hâlâ düşünmüyorlar mı, düşünmediler mi
2.
el kavle
: söz
3.
em
: yoksa, veya
4.
câe-hum
:...
Möminun Suresi, 83. Ayet:
Lekad vuıdnâ nahnu ve âbâunâ hâzâ min kablu in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne)....
Möminun Suresi, 83. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
vuıdnâ
: biz vaadedildik, bize vaadedildi
3.
nahnu
: biz
4.
ve âbâu-nâ
: ve babalarımız
Furqan Suresi, 5. Ayet:
Ve kâlû esâtîrul evvelînektetebehâ fe hiye tumlâ aleyhi bukreten ve asîlâ(asîlen)....
Furqan Suresi, 5. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
esâtîru
: masallar, efsaneler
3.
el evvelîne
: evvelkiler
4.
iktetebe-hâ
: onu yazdırdı...
Şüəra Suresi, 26. Ayet:
Kâle rabbukum ve rabbu âbâikumul evvelîn(evvelîne). ...
Şüəra Suresi, 26. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbu-kum
: sizin Rabbiniz
3.
ve rabbu
: ve Rab
4.
âbâi-kum
: sizin babalarınız, atalarınız
...
Şüəra Suresi, 51. Ayet:
Her halde biz mü'minlerin
evveli
olduğumuzdan dolayı rabbımızın bize mağfiret buyuracağını ümid ederiz....
Şüəra Suresi, 51. Ayet:
«Herhalde biz müminlerin
evveli
olduğumuzdan dolayı, Rabbimizin bize mağfiret buyuracağını ümit ederiz»...
Şüəra Suresi, 51. Ayet:
«Biz mü'minlerin
evveli
olduğumuzdan dolayı bizim için hatalarımızı Rabbimizin mağfiret buyuracağını ümid ederiz.»...
Şüəra Suresi, 137. Ayet:
İn hâzâ illâ hulukul evvelîn(evvelîne)....
Şüəra Suresi, 137. Ayet:
1.
in
: eğer, ancak
2.
hâzâ
: bu
3.
illâ
: dan başka değil
4.
huluku
: yaratıldı
Şüəra Suresi, 184. Ayet:
Vettekûllezî halakakum vel cibilletel evvelîn(evvelîne)....
Şüəra Suresi, 184. Ayet:
1.
vettekû (ve ittekû)
: ve takva sahibi olun
2.
ellezî
: ki o
3.
halaka-kum
: sizi yarattı
4.
ve el cibillete
: v...
Şüəra Suresi, 196. Ayet:
Ve innehu lefî zuburil evvelîn(evvelîne)....
Şüəra Suresi, 196. Ayet:
1.
ve inne-hu
: ve muhakkak ki o
2.
le
: elbette, mutlaka
3.
fî
: ... da vardır
4.
zuburi
: Zeburlar, kitaplar, sa...
Nəml Suresi, 68. Ayet:
Lekad vuıdnâ hâzâ nahnu ve âbâunâ min kablu in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne)....
Nəml Suresi, 68. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
vuıd-nâ
: bize vaadolundu
3.
hâzâ
: bu
4.
nahnu
: biz
Qəsəs Suresi, 36. Ayet:
Fe lemmâ câehum mûsâ bi ayâtinâ beyyinâtin kâlû mâ hâzâ illâ sihrun mufteren ve mâ semi’nâ bi hâzâ fî âbâinel evvelîn(evvelîne). ...
Qəsəs Suresi, 36. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
câe-hum
: onlara geldi
4.
mûsâ
: Musa
Qəsəs Suresi, 53. Ayet:
Hem kendilerine tilâvet olunur olunmaz «biz, dediler: buna iyman ettik bu şübhesiz hak, rabbımızdan, biz doğrusu
evveli
nden müsliman idik»...
Fatir Suresi, 43. Ayet:
İstikbâren fîl ardı ve mekres seyyii, ve lâ yahîkul mekrus seyyiu illâ bi ehlih(ehlihî), fe hel yenzurûne illâ sunnetel evvelîn(evvelîne), fe len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen), ve len tecide li sunnetillâhi tahvîlâ(tahvîlen)....
Fatir Suresi, 43. Ayet:
1.
istikbâren
: büyüklenerek, kibirlenerek kötülük düzenlediler
2.
fî el ardı
: arzda, yeryüzünde
3.
ve mekre es seyyii
: ve kötülük düzeni, kötü hile
4.
Saffat Suresi, 71. Ayet:
Ve lekad dalle kablehum ekserul evvelîn(evvelîne). ...
Saffat Suresi, 71. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
dalle
: dalâlette oldu
3.
kable-hum
: onlardan önce
4.
ekseru
: çoğu
Zümər Suresi, 12. Ayet:
Hem onun birliğine teslim olan müslimînin
evveli
olayım diye emrolundum...
Zümər Suresi, 12. Ayet:
«Bana (Allaha teslîm olan) Müslümanların
evveli
olmam emredildi». ...
Zümər Suresi, 12. Ayet:
«Ve emrolundum ki, ben müslümanların
evveli
olayım.»...
Zuxruf Suresi, 6. Ayet:
Ve kem erselna min nebîyin fîl evvelîn(evvelîne)....
Zuxruf Suresi, 6. Ayet:
1.
ve kem
: ve nice, ne kadar
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
min nebiyyin
: nebîlerden, peygamberlerden
4.
fî el evvelîne
Zuxruf Suresi, 8. Ayet:
Fe ehleknâ eşedde minhum batşen ve medâ meselul evvelîn(evvelîne)....
Zuxruf Suresi, 8. Ayet:
1.
fe
: o zaman, bu sebeple
2.
ehleknâ
: helâk ettik
3.
eşedde
: daha şiddetli, daha güçlü
4.
min-hum
: onlardan
Duxan Suresi, 8. Ayet:
Lâ ilâhe illâ huve yuhyî ve yumît(yumîtu), rabbukumve rabbu âbâikumul evvelîn(evvelîne)....
Duxan Suresi, 8. Ayet:
1.
lâ ilâhe
: ilâh yoktur
2.
illâ
: den başka
3.
huve
: o
4.
yuhyî
: diriltir
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Oysa onun
evveli
nde, bir öncü ve bir rahmet olarak, Musa'nın kitabı vardır. Bu ise, zulmedenleri uyarmak ve iyiliği ilke edinenleri müjdelemek için Arap lisanıyla indirilmiş, kendisinden öncekileri doğrulayıcı bir kitaptır....
Əhqaf Suresi, 17. Ayet:
Vellezî kâle li vâlideyhi uffın lekumâ e teidâninî en uhrece ve kad haletil kurûnu min kablî ve humâ yestegîsânillâhe veyleke âmin, inne va’dallâhi hakk(hakkun), fe yekûlu mâ hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne)....
Əhqaf Suresi, 17. Ayet:
1.
ve ellezî
: ve o
2.
kâle
: dedi
3.
li vâlidey-hi
: anne ve babasına
4.
uffın
: uf, öf, aman, bıktım
<...
Qaf Suresi, 15. Ayet:
E fe ayînâ bil halkıl evvel(
evveli
), bel hum fî lebsin min halkın cedîd(cedîdin)....
Qaf Suresi, 15. Ayet:
1.
e
: mı
2.
fe
: öyleyse, o halde, yoksa
3.
ayînâ
: biz aciz olduk
4.
bi el halkı
: yaratılışta
Vaqiə Suresi, 13. Ayet:
Sulletun minel evvelîn(evvelîne)....
Vaqiə Suresi, 13. Ayet:
1.
sulletun
: ümmet, cemaat, topluluk
2.
min el evvelîne
: evvelkilerden
...
Vaqiə Suresi, 13. Ayet:
Bir çok evvelînden...
Vaqiə Suresi, 39. Ayet:
Sulletun minel evvelîn(evvelîne)....
Vaqiə Suresi, 39. Ayet:
1.
sulletun
: cemaat, ümmet
2.
min el evvelîne
: evvelkilerden
...
Vaqiə Suresi, 39. Ayet:
Bir çok evvelînden...
Vaqiə Suresi, 49. Ayet:
Kul innel evvelîne vel âhirîn(âhirîne)....
Vaqiə Suresi, 49. Ayet:
1.
kul
: de
2.
inne
: muhakkak
3.
el evvelîne
: evvelkiler
4.
ve el âhirîne
: ve sonrakiler
...
Vaqiə Suresi, 49. Ayet:
De ki: Muhakkak bütün evvelîn ve âhirîn...
Həşr Suresi, 2. Ayet:
Huvellezî ahrecellezîne keferû min ehlil kitâbi min diyârihim li
evveli
l haşr(haşri), mâ zanentum en yahrucû ve zannû ennehum mâniatuhum husûnuhum minallâhi fe etâhumullâhu min haysu lem yahtesibû ve kazefe fî kulûbihimur ru’be yuhribûne buyûtehum bi eydîhim ve eydîl mû’minîne fa’tabirû yâ ulîl ebsâr(ebsâri)....
Həşr Suresi, 2. Ayet:
1.
huve
: o
2.
ellezî ahrece
: çıkaran
3.
ellezîne keferû
: inkâr edenler
4.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden
Qələm Suresi, 15. Ayet:
İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn(evvelîne)....
Qələm Suresi, 15. Ayet:
1.
izâ
: olduğu zaman
2.
tutlâ
: okundu
3.
aleyhi
: ona
4.
âyâtu-nâ
: bizim âyetlerimiz
...
Mürsəlat Suresi, 16. Ayet:
E lem nuhlikil evvelîn(evvelîne)....
Mürsəlat Suresi, 16. Ayet:
1.
e
: mi
2.
lem nuhliki
: biz helâk etmedik
3.
el evvelîne
: evvelkiler, öncekiler
...
Mürsəlat Suresi, 38. Ayet:
Hâzâ yevmul fasl(fasli), cema’nâkum vel evvelîn(evvelîne)....
Mürsəlat Suresi, 38. Ayet:
1.
hâzâ
: bu
2.
yevmu
: gün
3.
el fasli
: ayırt etme, ayrılma
4.
cema'nâ-kum
: sizi birarada topladık
Mutəffifin Suresi, 13. Ayet:
İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn(evvelîne)....
Mutəffifin Suresi, 13. Ayet:
1.
izâ
: olduğu zaman
2.
tutlâ
: okundu
3.
aleyhi
: ona
4.
âyâtu-nâ
: âyetlerimiz
Duha Suresi, 4. Ayet:
Ve elbette ki, senin için ilerisi
evveli
nden daha hayırlıdır....
Duha Suresi, 4. Ayet:
Gerçekten ahiret/sonuç senin için dünyadan/
evveli
nden daha hayırlıdır....
Saffat Suresi, 126. Ayet:
Allâhe rabbekum ve rabbe âbâikumul evvelîn(evvelîne). ...
Saffat Suresi, 126. Ayet:
1.
allâhe
: Allah
2.
rabbe-kum
: sizin Rabbiniz
3.
ve rabbe
: ve Rab
4.
âbâi-kum
: sizin babalarınız, atalarınız
Saffat Suresi, 168. Ayet:
Lev enne indenâ zikren minel evvelîn(evvelîne). ...
Saffat Suresi, 168. Ayet:
1.
lev enne
: eğer, keşke olsaydı
2.
inde-nâ
: yanımızda
3.
zikren
: zikir
4.
min el evvelîne
: evvelkilerden
...