Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
O da: «Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne koşulup toprağı süren, ne de ekin sulayan, salma g
ezen
ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.» dedi. Onlar da: «İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.» dediler. Bunun üzerine o sığırı (bulup) boğazladılar. Neredeyse yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
Musa, «Rabbim buyuruyor ki o, ne çifte koşulup tarla süren, ne de ekin sulayan, ne de salma g
ezen
ve hiç alacası olmayan bir sığırdır». Onlar da: «İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.» dediler. Nihayet onu bulup boğazladılar. Az kaldı yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 182. Ayet:
Vasiyet edenin yanlışlık veya haksız bir paylaşım yapacağını s
ezen
birisi olaya karışıp durumu düzeltirse günah işlemiş olmaz. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Ve etimmûl hacce vel umrete lillâh(lillâhi), fe in uhsirtum fe mesteysera minel hedyi ve lâ tahlikû ruûsekum hattâ yeblugal hedyu mahilleh(mahillehu), fe men kâne minkum marîdan ev bihî
ezen
min ra’sihî fe fidyetun min sıyâmin ev sadakatin ev nusuk(nusukin) fe izâ emintum, fe men temettea bil umreti ilel haccı fe mesteysera minel hedyi, fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin fîl haccı ve seb’atin izâ reca’tum tilke aşaratun kâmileh(kâmiletun), zâlike li men lem yekun ehluhu hâdırıl mescidil...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
1.
ve etimmû
: ve tamamlayın
2.
el hacce
: hac
3.
ve el umrete
: ve umre
4.
li allâhi
: Allah için
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Dünya hayatı süslenip b
ezen
di kâfirler için (hakikatlerini inkâr edenler süslü dış dünyaya yönelirler)! Onlar, (bu yüzden) iman edenlerle alay ederler. Oysa o korunan iman edenler, kıyamet günü onların fevkindedir. Allâh dilediğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Küfredenlere o dünya hayatı b
ezen
di de iman edenlerle eğleniyorlar, halbuki korunan o mü'minler kıyamet günü onların fevkındadır, Allah dilediğine hisabsız ni'metler verir...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkarcılara dünya hayatı b
ezen
di de iman edenlerle eğleniyorlar. Oysa korunan o müminler, kıyamet günü onların üstündedirler. Allah, dilediğine hesapsız nimetler verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Dünya hayatı, inkar edenler için b
ezen
di. (Onlar), iman edenlerle eğleniyorlar. Halbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah dilediğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Ve yes’elûneke anil mahîd(mahîdi), kul huve
ezen
, fa’tezilûn nisâe fîl mahîdi, ve lâ takrabûhunne hattâ yathurn(yathurne) fe izâ tetahherne fe’tûhunne min haysu emerekumullâh(emerekumullâhu) innallâhe yuhıbbut tevvâbîne ve yuhibbul mutetahhirîn(mutetahhirîne)....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
1.
ve yes'elûne-ke
: ve sana soruyorlar, sorarlar
2.
anil mahîdi (an el mahîdi)
: (kadınların) hayz (ay) hallerinden
3.
kul
: de, söyle
4.
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Böylece Tâlût ordu(su)yla (Kudüs’ten) ayrılınca (onlara) şöyle dedi: 'Muhakkak ki Allah, sizi bir nehirle (de) imtihân edicidir. Buna rağmen kim ondan içerse, artık benden değildir. Eliyle bir avuç alan müstesnâ, kim de ondan (izin verilenden fazlasını) tatmazsa, işte şübhesiz o bendendir!' Fakat içlerinden pek azı müstesnâ, (hepsi) ondan (kana kana) içtiler.Derken o ve berâberindeki îmân edenler onu (nehri) geçince, (sudan içenler): 'Bugün Câlût ve ordusuna karşı bizim tâkatimiz yoktur!' dedile...
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Ellezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi summe lâ yutbiûne mâ enfekû mennen ve lâ
ezen
lehum ecruhum inde rabbihim, ve lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne)....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yunfikûne
: infâk ederler, verirler
3.
emvâle-hum
: kendi mallarını
4.
fî sebîlillâhi (sebîli allâhi)
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
Kavlun ma’rûfun ve magfiretun, hayrun min sadakatin yetbeuhâ ezâ(
ezen
), vallâhu ganiyyun halîm(halîmun)....
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
1.
kavlun
: bir söz
2.
ma'rûfun
: güzel, iyi, örfe uygun
3.
ve magfiretun
: ve mağfret, bağışlayıp iyi davranma
4.
hayrun
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
İnsanlara, kadınlar, oğullar, altın ve gümüşten istiflenmiş yığınlar, yaylıma salınmış (güzel) atlar, davarlar ve ekinlerden yana nefsin isteklerine muhabbet, süslenip b
ezen
di. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici menfaatıdır. Halbuki sonuç güzelliği Allah katındadır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
İnsanlara: Kadınlar, oğullar, yüklerle altun ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden şehevat sevgisi b
ezen
di; fakat bunlar Dünya hayatın geçici metâ'ı, halbuki Allah, akıbet güzelliği onun yanındadır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
Kadınlara, oğullara, yığın yığın birikdirilmiş altın ve gümüşe, salma güzel atlara, (deve, sığır, koyun, keçi gibi) hayvanlara, ekinlere olan ihtiraskârâne sevgi insanlar için b
ezen
ib süslenmişdir. Bunlar, dünyâ hayaatının (geçici) birer fâidesidir. Allah (a gelince) nihayet dönüb varılacak yerin bütün güzelliği Onun nezdindedir. ...
Ali-İmran Suresi, 111. Ayet:
Len yedurrûkum illâ ezâ(
ezen
), ve in yukâtilûkum yuvellûkumul edbâr(edbâre), summe lâ yunsarûn(yunsarûne). ...
Ali-İmran Suresi, 111. Ayet:
1.
len yedurrû-kum
: size asla zarar veremezler
2.
illâ
ezen
: ezadan başka
3.
ve in yukâtilû-kum
: ve eğer sizinle savaşırlarsa
4.
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Le tublevunne fî emvâlikum ve enfusikum ve le tesmeunne minellezîne ûtûl kitâbe min kablikum ve minellezîne eşrakû
ezen
kesîrâ(kesîran), ve in tasbirû ve tettekû fe inne zâlike min azmil umûr(umûri)....
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
1.
le tublevunne
: elbette, mutlaka imtihan olacaksınız, deneneceksiniz
2.
fî emvâli-kum
: kendi mallarınız konusunda, hususunda
3.
ve enfusi-kum
: ve nefsleriniz, kendiniz, canlarınız
...
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Bakmaz mısın; o hem sana indirilene, hem senden önce indirilene iman ettiklerini söyleyip g
ezen
kimselere ki, o azgın şeytan tarafından muhakeme edilmelerini istiyorlar. Oysa onu emrolunmuşlardı. O şeytan da onları, bir daha dönemeyecekleri kadar uzak bir sapıklığa düşürmek istiyor....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâifetun minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel yekûnû min varâikum, vel te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum, veddellezîne keferû lev tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh(vâhıdeten). Ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum
ezen
min matarin ev kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum. İnnallâhe eadde lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ... olduğu zaman
2.
kunte
: sen oldun
3.
fî-him
: onların arasında
4.
fe
: o taktirde
Ənam Suresi, 38. Ayet:
Yeryüzünde g
ezen
her türlü canlı ve (gökte) iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler....
Əraf Suresi, 123. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fir'avnu
: firavun
3.
âmentum
: siz îmân ettiniz
4.
bi-hi
: ona
Tövbə Suresi, 49. Ayet:
1.
ve min-hum
: ve onlardan
2.
men
: kim, bir kimse
3.
yekûlu'zen lî (yekûlu
ezen
lî)
: “bana izin ver” der
4.
ve lâ teftin-nî<...
Tövbə Suresi, 112. Ayet:
Tövbe edenler, ibâdette bulunanlar, hamd eyleyenler, oruç tutanlar (savaş veya bilgi elde etmek için yurttan yurda g
ezen
ler), rükû edenler, secdeye kapananlar, iyiliği emredenler, kötülüğü nehyeyleyenler ve Allah sınırlarını koruyanlar. İşte bu inanmış kişileri de müjdele....
Tövbə Suresi, 112. Ayet:
Allah'a tevbe eden, kullukta bulunan, O'nu oven, O'nun ugrunda g
ezen
, ruku ve secde eden, uygun olani buyurup fenaligi yasak eden ve Allah'in yasalarini koruyan muminlere de mujdele....
Tövbə Suresi, 112. Ayet:
Allah'a tevbe eden, kullukta bulunan, O'nu öven, O'nun uğrunda g
ezen
, rüku ve secde eden, uygun olanı buyurup fenalığı yasak eden ve Allah'ın yasalarını koruyan müminlere de müjdele....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünyâ yaşayışı, gökten yağdırdığımız yağmura benzer ancak; insanların ve hayvanların yiyecekleri nebatların bünyelerine girer, karışır onlara, yeşertir, yetiştirir onları ve sonucu, yeryüzü güzelleşip b
ezen
ince ve tarlaların, bağların sâhipleri, kendilerini, onlardan faydalanmaya güçleri yeter sanınca bir gece, yahut gündüz, apansızın emrimiz gelip çatar, her şeyi öylesine kökünden kesip biçer, kurutup gider ki sanki dün, hiçbiri yokmuş. İşte biz, düşünce sâhibi olan topluluğa delillerimizi böyl...
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dunya hayati gokten indirdigimiz su gibidir ki, onunla insan ve hayvanlarin yiyecegi bitkiler yetisip birbirine karismistir. Yeryuzunun suslenip b
ezen
digi ve yerin sahiplerinin butun bunlara malik olduklarini sandiklari sirada, gece veya gunduz buyrugumuz o yere gelmis ve orayÙ hicbir sey bitirmemise cevirmisiz; bir gun once birsey yokmus gibi olmustur. Dusunen millet icin ayetleri boylece uzun acÙklÙyoruz....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatı gökten indirdiğimiz su gibidir ki, onunla insan ve hayvanların yiyeceği bitkiler yetişip birbirine karışmıştır. Yeryüzünün süslenip b
ezen
diği ve yerin sahiplerinin bütün bunlara malik olduklarını sandıkları sırada, gece veya gündüz buyruğumuz o yere gelmiş ve orayı hiçbir şey bitirmemişe çevirmişiz; bir gün önce birşey yokmuş gibi olmuştur. Düşünen millet için ayetleri böylece uzun açıklıyoruz....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatı, tıpkı şu örnek gibidir; gökten indirdiğimiz su insanların ve hayvanların yediği bitkilerin yapısına karışır. Bu durum, yeryüzünün süslenip b
ezen
diği ve halkının da artık doğaya egemen olduklarını sandıkları ana kadar sürer. Nihayet geceleyin veya gündüzün ona emrimiz gelir. Sanki bir önceki gün hiç bir şeye sahip değilmiş gibi onu kökünden biçilmiş bir duruma sokarız. Düşünen bir toplum için ayetleri böyle açıklarız....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Bu dünyadaki hayatın örnekçesi gökten indirdiğimiz yağmurunki gibidir ki onu, insanların ve hayvanların beslendiği yeryüzü bitkileri emer, ta ki yeryüzü gözalıcı görkemine kavuşup süslenip b
ezen
diği ve sakinleri onun üzerinde bütünüyle egemen olduklarına inandıkları zaman, bir gece vakti yahut güpegündüz (kıskıvrak yakalayan) hükmümüz iner ona; ve böylece onu kökünden biçilmişe çeviririz, sanki dün de yokmuş gibi! Düşünen insanlar için işte Biz böyle açık açık ve ayrıntılı olarak dile getiriyoru...
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Şüphe yok ki, dünya hayatının meseli, bir su gibidir ki, onu Biz gökten indirdik. Derken onunla insanların ve davarların yiyecekleri şeylerden olan yeryüzünün otları birbirine karışmış oldu. Vaktâ ki, yeryüzü ziynetini aldı ve b
ezen
di ve onun ahalisi onun üzerine kâdir olduklarını sandılar, hemen ona emrimiz geceleyin veya gündüzün geliverdi, onu sanki bir gün evvel yokmuş gibi kökünden biçilmiş bir halde kıldık. İşte âyetleri, mütefekkirler olan bir kavme böyle müfassalan beyan ederiz....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının örneği, gökten indirdiğimiz su gibidir. Onunla insanların ve hayvanların yiyeceği bitkiler, ürün verir. Yeryüzü tüm güzellikleriyle süslenip b
ezen
ir. İnsanlar da ona güç yetirdiklerini sandıkları bir anda, geceleyin veya gündüzün emrimiz gelirde sanki dün hiçbir şey yokmuş gibi kırıp geçiririz. Düşünen bir topluma ayetleri böyle açıklıyoruz....
Hud Suresi, 16. Ayet:
İşte onlar öyle kimselerdir ki, âhirette onlar için ateşten başka bir şey yoktur.(Dünyada özene b
ezen
e) yaptıkları şeyler, orada (âhirette) boşa gitmiştir ve yapmakta oldukları şeyler bâtıldır....
Rəd Suresi, 10. Ayet:
Sizden sözü saklı tutan da, onu açığa vuran da, geceleyin gizlenen de ve gündüzün ortaklıkta g
ezen
de (O'nun katında bilme bakımından) birdir....
Rəd Suresi, 10. Ayet:
İçinizden sözü nefsinde gizleyen ve onu açığa vuran, geceleyin saklanan ve gündüzün meydanda g
ezen
(her şey Allah’ın ilminde farketmez) müsavidir....
Rəd Suresi, 10. Ayet:
İçinizden sözünü gizli tutanla açıkça söyleyen, geceye bürünüp saklanan ile gündüzleyin ortalıkta g
ezen
arasında O'nun için hiçbir fark yoktur....
Rəd Suresi, 10. Ayet:
Sizden sözü saklı tutan da, onu açığa vuran da, geceleyin gizlenen de ve gündüzün ortaklıkta g
ezen
de (O'nun katında bilme bakımından) birdir....
Rəd Suresi, 10. Ayet:
Sizden sözünü gizleyenle, açıkça söyleyen, geceleyin gizlenenle gündüzün meydanda g
ezen
O’nun bilmesi bakımından hep aynı durumdadır....
Rəd Suresi, 10. Ayet:
Sizden sözü saklı tutan da, onu açığa vuran da, geceleyin gözlenen de ve gündüzün ortalıkta g
ezen
de (O'nun katında bilme bakımından) birdir....
Nəhl Suresi, 112. Ayet:
Allah, bir şehri (Mekke’yi size) misâl getirdi. (Bu şehir) emniyet ve huzûr içinde idi, ona rızkı her taraftan bol bol geliyordu. Fakat (halkı) Allah’ın ni'metlerine nankörlük etti; Allah da onlara, (özene b
ezen
e) yapmakta oldukları şeyler sebebiyle açlık ve korku elbisesini tattırdı!...
Kəhf Suresi, 31. Ayet:
İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle b
ezen
ecekler; ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!...
Kəhf Suresi, 31. Ayet:
İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle b
ezen
ecekler; ince ve kalın dîbâdan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!...
Kəhf Suresi, 31. Ayet:
Onlar öyle kimselerdir ki kendileri için Adn cennetleri vardır. Altlarından ırmaklar akar. Orada altın bileziklerle b
ezen
irler; ince ipekten yeşil giysiler giyerek koltuklar üzerine yaslanırlar. Ne güzel sevâp ve ne güzel dayanacak (koltuk)!...
Ənbiya Suresi, 85. Ayet:
İsmâil’i, İdris’i, Zülkifl’i de an! Onların hepsi sabır fazileti ile b
ezen
mişlerdi....
Həcc Suresi, 23. Ayet:
Şüphe yok ki Allah, inanan ve iyi işlerde bulunanları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere koyar, orada altın bilezikler ve inciler takınıp b
ezen
irler ve orada, elbiseleri de ipektir....
Həcc Suresi, 23. Ayet:
Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunanları, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Bunlar orada altın bileziklerle ve incilerle b
ezen
irler. Orada giyecekleri ise ipektir....
Həcc Suresi, 23. Ayet:
Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunanları, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Bunlar orada altın bileziklerle ve incilerle b
ezen
irler. Orada giyecekleri ise ipektir....
Həcc Suresi, 23. Ayet:
Şübhesiz ki Allah îman edib de güzel güzel amel (ve hareketlerde bulunanları altından ırmaklar akıb duran cennetlere sokacak. Orada bunlar altundan bileziklerle, incilerle b
ezen
ecekler. Orada giyecekleri de ipekdir. ...
Həcc Suresi, 23. Ayet:
İman edip makbul ve güzel işler yapanları ise Allah, içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirecektir. Orada altın bilezikler ve incilerle b
ezen
irler. Orada giyim kuşamları da ipekten olacak....
Nur Suresi, 60. Ayet:
Nikâha ümidleri kalmıyan, hayız ve çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, bir b
ezen
işle gösterişe çıkmamaları şartiyle (görünmesi haram olan yerlerini göstermemek üzre), dış elbiselerini bırakmalarında kendilerine bir günah yoktur. Bununla beraber dış elbiselerini bırakmakdan da sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah Semî’dir= her şeyi işitir, Alîm’dir= her şeyi bilir....
Furqan Suresi, 20. Ayet:
Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda g
ezen
(elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir....
Furqan Suresi, 20. Ayet:
Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda g
ezen
(elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin rabbin görendir....
Furqan Suresi, 20. Ayet:
Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarada g
ezen
(peygamber)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin bir kısmınızı bir kısmı için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir....
Fatir Suresi, 8. Ayet:
İşlediği kötü iş kendisine b
ezen
en ve onu güzel gören adam, iyiyi, kötüyü bilen gibi midir? Hiç şüphe yok ki Allah, dilediğini saptırır ve dilediğini doğru yola sevk eder; onlar için hasretlere düşüp üzüntüler verme kendine; şüphe yok ki Allah, onların işledikleri şeyleri bilir....
Fatir Suresi, 8. Ayet:
Kötü işi kendisine süslenip de artık onu güzel bir iş olarak görmeye başlayan kimse de o mü'minler gibi olur mu? Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Onlar için kendini yiyip bitirme. Allah onların özene b
ezen
e yaptıkları işleri çok iyi biliyor....
Fatir Suresi, 33. Ayet:
Ebedî olan Adn cennetlerine girerler, orada altın bilezikleri takınırlar, incilerle b
ezen
irler ve elbiseleri de ipektir orada....
Mömin Suresi, 37. Ayet:
Göklerin kapılarına ve derken Mûsâ'nın mâbûdunu anlamış olurum ve gerçekten de sanıyorum ki o, yalancı ve Firavun'a, kötü işi, böyle b
ezen
di de böyle çıkarıldı yoldan ve Firavun'un düzeni, ancak ziyana uğradı, boşa çıktı....
Fussilət Suresi, 47. Ayet:
1.
ileyhi
: ona
2.
yureddu
: döndürülür, reddedilir
3.
ilmu es sâati
: o saatin ilmi
4.
ve mâ tahrucu
: ve çıkmaz<...
Zuxruf Suresi, 18. Ayet:
Onlar, süslenip b
ezen
erek yetişen ve münakaşada, düşmanlıkta, apaçık bir delil bile getiremeyen, istediğini söyliyemeyen bir mahlûku mâbûda mı nispet ediyorlar?...
Fəth Suresi, 12. Ayet:
Hattâ siz, sandınız ki Peygamber ve inananlar, artık bir daha çoluklarına çocuklarına dönemeyecekler ve bu zan, gönüllerinizde b
ezen
di ve kötü bir zanna kapıldınız ve hiçbir hayra yaramaz kötü bir topluluk hâline geldiniz....
Rəhman Suresi, 48. Ayet:
İki cennet de (ağaçlar, meyveler, rengârenk bitkiler gibi) çeşit çeşit güzelliklerle b
ezen
miştir....
Rəhman Suresi, 48. Ayet:
Türlü türlü harika renkler (ile b
ezen
miş iki bahçe)....
Vaqiə Suresi, 15. Ayet:
Altınlarla, mücevherlerle b
ezen
miş tahtlarda otururlar....
Vaqiə Suresi, 29. Ayet:
çiçeklerle b
ezen
miş akasyalar,...
Hədid Suresi, 20. Ayet:
Bilin ki dünyâ yaşayışı, ancak bir oyundur, bir eğlencedir, bir b
ezen
tidir ve aranızda bir övünmedir ve bir mal ve evlât çokluğu gayretidir ancak ve bunlardan ibârettir de; halbuki dünyâ yaşayışı, bir yağmura benzer, bitirdiği nebatlar, ekincileri şaşırtır, sevindirir, sonra kuruyuverir de bir de bakarsın sapsarı olmuş, sararıp solmuş, sonra da un ufak olmuş, dağılıp gitmiş ve âhiretteyse çetin bir azap var ve Allah'tan yarlıganma ve râzılık. Ve dünyâ yaşayışı, ancak bir aldanış metaından ibâret...
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde g
ezen
, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Qələm Suresi, 11. Ayet:
Çok ayıplayanı, koğuculukla g
ezen
i......
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde g
ezen
, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde g
ezen
, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde g
ezen
, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
Qələm Suresi, 14. Ayet:
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde g
ezen
, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!...
İnsan Suresi, 21. Ayet:
1.
âliye-hum
: onların üstleri
2.
siyâbu
: elbise
3.
sundusin
: ince ipek
4.
hudrun
: yeşil
İnsan Suresi, 21. Ayet:
Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle b
ezen
mişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarab içirmiştir....
İnsan Suresi, 21. Ayet:
Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle b
ezen
mişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarab içirmiştir....
İnsan Suresi, 21. Ayet:
Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlas olan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle b
ezen
mişlerdir. Rableri onlara tertemiz bir şarap içirmiştir....
Mutəffifin Suresi, 3. Ayet:
Ve izâ kâlûhum ev v
ezen
ûhum yuhsirûn(yuhsirûne)....
Mutəffifin Suresi, 3. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
kâlû-hum
: onlara ölçerek sattılar
3.
ev
: veya
4.
v
ezen
û-hum
: onlara tarttılar
İnşirah Suresi, 3. Ayet:
Sırtındaki çok ağır, seni
ezen
yükü almadık mı?...
İnşirah Suresi, 3. Ayet:
O senin sırtını
ezen
yükü....
Hümeze Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lüm
ezen
in) vay haline!...
Hümeze Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Mal toplayıp onu tekrar tekrar sayan, insanları arkadan çekiştirip, kaş göz hareketleriyle alay edenlerin (hümeze ve lüm
ezen
in) vay haline!...
Hümeze Suresi, 4. Ayet:
Kellâ le yunb
ezen
ne fîl hutameh(hutameti)....
Hümeze Suresi, 4. Ayet:
1.
kellâ
: hayır
2.
le yunb
ezen
ne
: mutlaka atılacak
3.
fî el hutameti
: hutamenin içine, hutameye, tutuşturulmuş ateşe
...
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
Mûsâ, “Şüphesiz Rabbim diyor ki”: “O sığır, zelil olmayan/çifte koşulmayan, arazi sürmeyen, ekin sulamayan, salma g
ezen
ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.” Onlar, “İşte tam şimdi gerçeği getirdin” dediler. Sonunda onu boğazladılar. Ama neredeyse yapmayacaklardı. *** ...