Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey qövmüm, Rəbbinizdən bağışlanmanızı diləyin! Sonra Ona tövbə edin ki, göydən sizə bol-bol yağış göndərsin və
gücünüz
ə güc qatsın. Günah işləyərək (haqdan) üz çevirməyin!”...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin və insan tayfası! Əgər göylərin və yerin hüdudlarını keçib getməyə
gücünüz
çatırsa, keçin! Qüdrətiniz olmadan əsla keçə bilməzsiniz....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Onları
gücünüz
çatdığı qədər yaşadığınız yerin (evinizin) bir hissəsində məskunlaşdırın və sıxışdırmaq (evdən çıxarmaq) məqsədilə onlara zərər verməyin! Əgər onlar hamilədirlərsə, uşağı dünyaya gətirənə qədər onların dolanışığını təmin edin! Sizin üçün uşaq əmizdirərlərsə, onlara ücrətlərini verin və aranızda gözəl bir şəkildə razılaşın! Əgər (razılaşmaqda) çətinliyə düşsəniz, uşağı başqa bir qadın əmizdirə bilər....
Hud Suresi, 52. Ayet:
"Ey qövmüm! Rəbbinizdən bağışlanma diləyin. Sonra Ona tövbə edin ki, O, sizə göydən bol rəhmət göndərsin və
gücünüz
ü qüvvətləndirsin. Günahkarlar kimi üz çevirməyin!"...
Furqan Suresi, 52. Ayet:
Elə isə kafirlərə boyun əyməyin. Bütün
gücünüz
lə onlara qarşı böyük mübarizə aparın....
Səba Suresi, 42. Ayet:
Bu gün sizin bir-birinizə nə fayda, nə də zərər verə biləcək
gücünüz
yoxdur. Zalımlara: “Dadın təkzib etdiyiniz od əzabını”. deyəcəyik....
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoxsa: “(Peyğəmbər) onu özündən uydurdu!” – deyirlər. De: “Əgər doğru deyirsinizsə, ona (Qurana) bənzər bir surə gətirin və Allahdan başqa, kimə
gücünüz
çatırsa, onu da (köməyə) çağırın!”...
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Siz de onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın ki, bununla Allah'ın ve sizin düşmanınızı ve onların dışındaki sizin bilmeyip, Allah'ın bildiği düşmanları korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, size tam olarak ödenir. Ve hiçbir haksızlığa uğratılmazsınız....
Hud Suresi, 52. Ayet:
"Ey halkım! Rabb'inizden bağışlanma dileyin. Sonra O'na tevbe edin, gökten üzerinize bol bol rahmet göndersin,
gücünüz
e güç katsın. Mücrimler olarak yüz çevirmeyin."...
Səba Suresi, 42. Ayet:
Artık bugün birbirinize ne yarar ne de zarar vermeye
gücünüz
yeter. Zulmedenlere: "Yalanlamış olduğunuz ateşin azabını tadın." diyeceğiz....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Gücünüz
yettiğince Allah karşı takva sahibi olun. Dinleyin ve itaat edin. Kendi iyiliğiniz için infak edin. Kim benliğinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Oturduğunuz yerin bir bölümünde
gücünüz
yettiğince onları oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için, zarar verecek bir şey yapmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar onlara karşılıksız yardımda bulunun. Sonra emzirirlerse ücretlerini verin. Aranızda konuşarak ma'ruf bir şekilde anlaşın. Eğer bir zorlukla karşılaşırsanız o zaman emzirme işini başkasına yaptırın....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Rabb'in, senin bazen gecenin üçte ikisinden daha az, bazen yarısı, bazen üçte bir kadar vakit geçirdiğini elbette biliyor. Seninle beraber bulunanlardan bir grubun da. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allah'tır. Onu asla hesaplayamayacağınızı bildi de tevbenizi kabul etti. O halde ilahi mesajı
gücünüz
yettiğince insanlara ulaştırmaya çalışın. Ayrıca Allah, içinizden kimin hasta olduğunu bilmektedir. Kiminizin Allah'ın lütfundan rızkını aramak için yeryüzünde çalışmaya, kiminizin de kendisini A...
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
İşte o zaman, Sina Dağı'nı üzerinize şahit tutarak ciddi ve samimi (görünen) taahhüdünüzü kabul etmiş ve "Size bahşettiğimiz şeye (bütün)
gücünüz
le sımsıkı sarılın ki Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız!" (demiştik)....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Yine hatırlayın o zamanı ki, üzerinize Tur Dağını yükselterek sizden söz almış, 'Size verdiğimiz kitaba bütün
gücünüz
le sarılın; onda olanları hatırlayın ki korunmuş olasınız' demiştik....
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Bizim İsrâiloğulları’ndan, yalnızca Allah’ı ilâh tanımaları, candan müslümanlar olarak Allah’ın hükmüne teslim olmaları, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet etmeleri, yalnız Allah’ın şeriatına bağlanmaları, Allah’a boyun eğmeleri, anaya-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara devamlı iyilik ve ihsanda bulunmaları konusunda kesin taahhüt aldığımızı ehl-i kitaba-yahudilere hatırlat: 'Bütün insanların iyiliği için doğruları söyleyin. Namazları âdâbına riâyet ede...
Bəqərə Suresi, 93. Ayet:
Biz o zaman, Sina Dağı'nı üzerinize şahit tutarak, "Size emanet ettiğimiz şeye (bütün)
gücünüz
le sarılın ve ona kulak verin!" (diyerek) sizden kesin bir taahhüt almıştık. (Bütün bu hatırlatmalara rağmen) onlar; "Dinledik, ama itaat etmiyoruz!" derler. Zira, hakikati reddetmeleri yüzünden bunların kalplerini (altın) buzağı sevgisi kaplamıştır. De ki: "Ne kötü (şu) inancınızın sizi yönelttiği (şey)! Eğer gerçekten bir şeylere inanıyorsanız."...
Bəqərə Suresi, 93. Ayet:
Yine hatırlayın ki, üzerinize Tur Dağını yükselterek sizden söz almış, 'Size verdiğimize bütün
gücünüz
le sarılın ve ona kulak verin' demiştik. Onlar ise 'İşittik ve isyan ettik' dediler. Çünkü inkârları yüzünden buzağı sevgisi onların iliklerine işlemişti. De ki: Eğer siz mü'min iseniz, inancınız sizi ne kötü şeylere teşvik ediyor!...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı ve umreyi de Allah için tamamlayın. Tamamlayamayacaksanız
gücünüz
yettiği kadar bir şey kurban edin ve kurbanı, yerinde boğazlayıncaya dek başınızı tıraş ettirmeyin. İçinizde hasta olan, başında bir eziyet bulunan varsa tıraş olur ve karşılığında oruç tutar, sadaka verir, yahut kurban keser. Sonra emin oldunuz, muktedir bulundunuz mu hac zamanına dek umre yapmak isteyen, gücü neye yeterse kurban eder. Buna imkân bulamayan üç gün hacda, yedi gün de dönünce oruç tutar, işte bu, tam on gündür...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı ve Umreyi Allah için ifa edin; fakat yapmaktan alıkonursanız
gücünüz
ün yeteceği bir kurban kesin ve kurban kesilinceye kadar başlarınızı tıraş etmeyin; ama içinizden hasta olan yahut başında rahatsızlık olan kimse, oruç tutarak veya sadaka vererek veya (başka türlü) bir ibadet ile özrünü karşılayacak bir şey yapmalıdır. Sağlıklı ve emniyette olduğunuzda hac (vaktin)den önce umre yapan, gücünün elverdiği türden bir kurban kessin; ama kurbana gücü yetmeyen, hac sırasında üç gün ve döndükten ...
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Ey imân edenler, sabrederek mücadeleye devam edin, sebat ve kararlılık gösterin. Hazırlıklı ve uyanık olun, sabrederek mücadelede yarışı siz kazanın,
gücünüz
ü, birliğinizi, devletinizi, topraklarınızı, ümmetin menfaatlerini korumak, îlây-ı kelimetullah (Allah’ın düzeninin hakim kılınması) ve tebliğe devam edebilmek için dinî, sosyal, siyasî, ekonomik müesseseler, savunma işbirlikleri kurun, öncü teşekküller, araştırma-geliştirme kurumları oluşturarak münasebetlerinizi ilerletin, ordular, özel sa...
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Üzerine düşüp uğraşsanız da, kadınlar arasında âdil davranmaya asla
gücünüz
yetmez. Aman ha, birisine tamamen kapılıp da, diğerini askıya alınmış gibi, ortada bırakmayın. Böyle durumlarda, bozulan aile dirliğini ve düzenini sağlar, din ve dünya işlerinizi, sosyal ilişkilerinizi düzeltir, geliştirir, Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevleriniz...
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Kadınlar (ınız) arasında sevgide eşitlik yapmağa hırs gösterseniz bile, asla buna
gücünüz
yetmez. O halde büsbütün birine meyledip diğerlerini (ne kocalı, ne de kocasız) askıda kalmış gibi bırakmayın. Eğer nefsinizi düzeltir ve haksızlıktan sakınırsanız gerçekten Allah günahlarınızı çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir....
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Kadınlarınız arasında sevgide eşitlik yapmaya hırs gösterseniz bile, asla buna
gücünüz
yetmez. O halde büsbütün birine meyledip diğerlerini askıda kalmış gibi bırakmayın eğer nefsinizi düzeltip ve haksızlıktan sakınırsanız gerçekten Allah, affedici ve merhametlidir....
Nisa Suresi, 135. Ayet:
Ey iman edenler! Haktan yana olup var
gücünüz
le ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsa...
Maidə Suresi, 6. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Namaza kalkacağınız vakit yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza mesh edib her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın, cünübseniz tas tamam yıkanın, eğer hasta veya seferde olursunuz veya biriniz hacet yerinden gelir veya kadınlara dokunursunuz da suya
gücünüz
yetmezse o vakit de temiz bir toprağa teyemmüm edin: niyyetle ondan yüzlerinize ve ellerinize mesh eyleyin, Allahın muradı sizi sıkıntıya koşmak değil ve lâkin o sizi pam pâk etmek ve üzerinizdek...
Maidə Suresi, 8. Ayet:
- Ey iman edenler! Haktan yana olup var
gücünüz
le ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun. Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin.Âdil davranın, takvâya en uygun hareket budur. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Maidə Suresi, 34. Ayet:
Yalnız kendilerine
gücünüz
yetmeden önce tevbe edenler müstesnadır. Biliniz ki, Allah; Gafur'dur, Rahim'dir....
Maidə Suresi, 34. Ayet:
Ancak onları
gücünüz
altına almadan önce tövbe edenler olursa biliniz ki, Allah Gafûr ve Rahîm'dir....
Ənam Suresi, 46. Ayet:
De ki: "Düşünün bakalım; Allah, işitme
gücünüz
ü, gözlerinizi alsa, kalpleriniz üzerine mühür bassa, Allah'tan başka hangi ilah onları size geri verecek?" Bak nasıl türlü türlü açıklıyoruz ayetleri, yine de yüz çeviriyorlar!...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: 'Ey kavmim!
Gücünüz
ün elverdiğini yapın, ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olacağını yakında bileceksiniz. Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa eremezler.'...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: Ey Kavmim! İmkân ve
gücünüz
yettiğince yapın yapacağınızı ; doğrusu ben (görevimi yerine) getiriciyim. İleride dünya evinin, Âhiret yurdunun (feyizli) sonucu kimin olacaktır bileceksiniz. Elbette zâlimler kurtuluşa eremiyeceklerdir....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: «Ey kavmim!
Gücünüz
yettiğince yapacağınızı yapın, ben de yapıyorum. Yakında (dünya) yurdunun sonunun kimin olduğunu bileceksiniz. Muhakkak zalimler kurtuluşa eremezler»....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Ey (inanmayan) halkım!
Gücünüz
içinde olan her şeyi yapın (ki) ben de (Allah yolunda) gayret göstereyim; ve zamanla anlayacaksınız gelecek kimindir. Şüphe yok ki zalimler asla mutluluğa erişemeyecekler!"...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Ey halkım, var
gücünüz
le elinizden geleni yapın. Ben vazifemi yapıyorum. Güzel âkıbetin kime ait olacağını yakında bileceksiniz. Şu muhakkak ki zalimler iflah olmazlar....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Ey kavmim,
gücünüz
yettiğince yapacağınızı yapın, ben de yapacağımı yapıyorum. Yakında (dünyâ) yurdu(nu)n sonunun kime âidolacağını bileceksiniz. Zâlimler, asla onmazlar!...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Sur’un burçlarındakiler, Â’râf görevlileri, cehennem ehlinden kimliklerini, aldıkları cezaları simalarından okuyarak tanıdıkları güç ve iktidar sahibi şahıslara: 'Ne topluluğunuz,
gücünüz
, ne kibiriniz, gururunuz, ne serkeşliğiniz, zorbalığınız size bir fayda sağladı, sizi Allah’ın azâbından kurtaramadı' derler....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
Ve sizi uyarması için sizden (içinizden) bir adama Rabbinizden bir zikir gelmesine mi şaşırdınız? Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını (onların yerine sizi getirdiğini) ve yaratılışta sizin
gücünüz
ü arttırdığını (bedeninizi büyük ve kuvvetli yarattığını) hatırlayın. Artık Allah'ın üzerinizdekilerini (ni'metlerini) zikredin ki; böylece kurtuluşa erersiniz....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
Sizi uyarması için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir uyarı gelmesine hayret mi ettiniz? Düşünün ki Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldı ve sizin yaratılıştaki
gücünüz
ü daha da artırdı. Allah'ın nimetlerini anın; olur ki kurtuluşa erersiniz.'...
Əraf Suresi, 171. Ayet:
Ve bir vakit biz (Tür) dağını onların üzerine bir gölgelik gibi kaldırıp tutmuştuk da, üzerlerine düşecek sanmışlardı. Size verdiğimizi bütün
gücünüz
le tutun ve içindekini düşünüp hatırınızdan çıkarmayın ; olur ki (Allah'tan saygı ile korkup kötülüklerden) sakınırsınız....
Əraf Suresi, 171. Ayet:
Hani Biz dağı onların üzerine gölgelik gibi kaldırmıştık da üzerlerine düşüverecek sanmışlardı. 'Size verdiğimiz kitaba bütün
gücünüz
le sarılın; onda olanları hatırlayın ki korunmuş olasınız' demiştik....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
1.
ve etîu allâhe
: ve Allah'a itaat edin
2.
ve resûle-hu
: ve O'nun resûlüne
3.
ve lâ tenâzeû
: ve anlaşmazlığa, nizaya düşmeyin
4.
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve
gücünüz
, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah’a ve Rasulüne itaat ediniz, Kurân’ı ve sünneti uygulayınız, tebliğine, teşriine riayet ediniz. Birbirinizle didişmeyiniz, çekişmeyiniz. Çekingen, korkak ve yılgın hale gelirsiniz. Manevî
gücünüz
, kamuoyundaki etkiniz ve itibarınız kaybolur. Maddi
gücünüz
, kuvvetiniz, devletiniz, liderliğiniz elden gider. Sabırla mücadeleye devam edin. Allah sabrederek mücadeleye devam edenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah'a ve Peygamber'ine itaat edin ve çekişmeye girmeyin. Yoksa
gücünüz
, devletiniz gider. Sabredin. Allah sabredenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız,
gücünüz
gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
ALLAH'a ve elçisine uyun, çekişmeyin, yoksa zayıflayıp
gücünüz
ü yitirirsiniz. Güçlüklere karşı direnin. Elbette ALLAH sabredenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Tanrı'ya ve elçisine itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız,
gücünüz
gider. Sabredin. Kuşkusuz Tanrı, sabredenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah’a ve Resulüne itaat edin; çekişmeyin, yoksa korkar, başarısızlığa düşer ve
gücünüz
gider. Sabredin! Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah'a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız,
gücünüz
gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah'a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin; yoksa yılgınlığa düşersiniz,
gücünüz
de elden gider. Bir de sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
1.
ve eıddû
: ve hazırlayın
2.
lehum
: onlar için
3.
mâsteta'tum (mâ isteta'tum)
:
gücünüz
ne kadar yeterse
4.
min kuvvetin
...
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı kuvvetiniz (
gücünüz
) ne kadar yeterse ve bağlanan (savaş için beslenen) atlardan (hazırlayın)! Onunla Allah'ın düşmanlarını ve sizin düşmanlarınızı ve onlardan başka diğerlerini korkutun. Siz onları bilmezsiniz, Allah onları bilir. Allah'ın yolunda her ne infâk ederseniz, size vefa edilir (ödenir) ve siz zulmedilmezsiniz (haksızlığa uğratılmazsınız)....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı
gücünüz
yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Allah düşmanlarıyla size düşman olanları ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz, fakat Allah'ın bildiği düşmanları korkutmak için onlara karşı kullanmak üzere
gücünüz
yettiği kadar kuvvet ve besili at hazırlayın, Allah yolunda ne harcarsanız size karşılığı tamamıyla ödenecektir ve asla zulme uğramayacaksınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara (düşmanlara) karşı
gücünüz
yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlar için
gücünüz
yettiğince kuvvet toplayın ve (cihad için) bağlanarak beslenmiş atlar hazırlayın ki onunla Allâh düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka, Allâh'ın bilip sizin bilmediğiniz diğerlerini korkutasınız. . . Allâh uğruna ne bağışlarsanız, mükâfatı size tam ödenir ve hakkınız asla yenmez!...
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Düşmanlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar kuvvetler, güçlü ordular ve atlı birlikler, hareket kabiliyeti yüksek birimler hazırlayın. Onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz Allah’ın bildiği düşmanları dehşete düşürür, korkutursunuz. Allah yolunda İslâm uğrunda karşılık beklemeden, gönüllü ve değerli ne harcarsanız size eksiksiz ödenir. Siz aslâ haksızlığa uğratılmayacaksınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı
gücünüz
ün yettiğince kuvvet ve (cihad için) bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki, bunlarla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan ayrı sizin bilmediğiniz ama Allah'ın bildiği daha başkalarını korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız karşılığı size verilir ve haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Siz de düşmanlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar her türlü kuvvet ve cihad için, bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki, bununla Allah düşmanını, kendi düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmeyip de Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız, onun sevabı eksiksiz size ödenir ve aslâ haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Ey inananlar! Onlara karsi gucunuzun yettigi kadar Allah'in dusmani ve sizin dusmanlarinizi ve bunlarin disinda Allah'in bilip sizin bilmediklerinizi yildirmak uzere kuvvet ve savas atlari hazirlayin. Allah yolunda sarfettiginiz her sey size haksizlik yapilmadan, tamamen odenecektir....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
(Ey Müslümanlar!) Onlara karşı
gücünüz
ün yettiğince her türlü kuvveti ve (savaş için) beslenen atları (gereken araçları) hazırlayın. Bununla hem Allah'ın düşmanlarını, hem sizin düşmanlarınızı ve sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği diğer düşmanları korkutup yıldırırsınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, (karşılığı) size tastamam ödenir, hiç de haksızlığa uğramazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Ey inananlar! Onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında Allah'ın bilip sizin bilmediklerinizi yıldırmak üzere kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda sarfettiğiniz her şey size haksızlık yapılmadan, tamamen ödenecektir....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara (düşmanlara) karşı
gücünüz
yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Siz de onlara karşı
gücünüz
ün yettiği her kuvvetten ve cihad için beslenen atlardan hazırlık yapın, onunla hem Allah düşmanını korkutursunuz hem sizin düşmanınızı hem de onlardan başka diğerlerini ki onları siz bilmezsiniz, Allah bilir ve Allah yolunda her ne masraf verseniz ecri size tamamen ödenir, hiç de ziyan etmezsiniz....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Sizler de onlara karşı
gücünüz
ün yettiği her çeşit kuvvetten savaş için beslenen atlardan hazırlayın; onunla hem Allah'ın düşmanı hem sizin düşmanınızı, hem de sizin bilmediğinizi fakat Allah'ın bildiği diğer düşmanlarınızı korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız mükafatı size tamamen ödenir ve hiç zarara uğramazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Siz de
gücünüz
ün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazırlayın ki, onlarla hem Allah'ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı, ayrıca Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Ey iman edenler, onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar – Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında Allah’ın bilip sizin bilmediklerinizi yıldırmak üzere – kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda sarf ettiğiniz her şey, size haksızlık yapılmadan tamamen ödenecektir....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Tanrı'nın düşmanı ve sizin düşmanınız ve bunların dışında sizin bilmeyip Tanrı'nın bildiği diğer (düşmanları) korkutup caydırasınız. Tanrı yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Siz de onlara (düşmanlara) karşı
gücünüz
ün yetdiği kadar kuvvet ve (cihâd için) bağlanıb beslenen atlar hazırlayın ki bununla (bu hazırlanma ile) Allahın düşmanı ve sizin düşmanınız (olanlar) ı ve bunlardan başka sizin bilemeyib de Allahın bildiği diğerlerini korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız (ecri) size eksiksiz ödenir ve siz asla haksızlığa uğratılmazsınız. ...
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı
gücünüz
ün yettiği her kuvvetten ve (cihâd için) bağlanıp beslenen atlardan (sürekli bakımı yapılan savaş vâsıtalarından) hazırlayın; bununla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin kendilerini bilmediğiniz, Allah’ın onları bildiği diğer (düşman) kimseleri korkutursunuz. Hem Allah yolunda her ne şey sarf ederseniz, karşılığı size tam olarak verilir ve siz (aslâ) haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Siz de onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar kuvvet ve bağlanıp beslenen atlar hazırlayın ki bununla Allah'ın düşmanı, sizin düşmanınız ve bunlardan başka sizin bilmeyip te Allah'ın bildiği diğerlerini korkutasınız. Allah yolunda ne harcarsanız, size ödenir ve siz asla zulmolunmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Ve onlara karşı
gücünüz
ün yettiği her kuvvetten ve bazı atlardan hazırlayınız. Bununla Allah Teâlâ'nın düşmanını ve sizin düşmanınızı ve onlardan başkalarını, (ki bunları siz bilmezsiniz, Allah Teâlâ bilir) korkutursunuz. Ve her neyi ki, Allah yolunda infak edersiniz, size tamamen ödenir ve siz asla zulme uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
(Ey iman edenler!) Onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Bununla hem Allah'ın düşmanlarını, hem de sizin düşmanlarınızı ve bunların dışında sizin bilmediğiniz Allah'ın bildiği diğer düşmanlarınızı korkutup yıldırırsınız. Allah yolunda ne harcarsanız, size eksiksiz ödenir ve siz aslâ haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Siz de onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın ki bununla Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve sizin bilmeyip Allah’ın bildiği bundan başka düşmanları korkutasınız. Allah yolunda sarfettiğiniz her şey size hiç bir haksızlık yapılmadan ödenecektir....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Düşmanlara karşı
gücünüz
yettiği kadar kuvvet hazırlayın. Savaş atları yetiştirin ki bu hazırlıkla Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve onların ötesinde sizin bilemeyip de, ancak Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutup yıldırasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, onun karşılığı size eksiksiz ödenir, size asla haksızlık yapılmaz....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı
gücünüz
yettiği kadar kuvvet ve cihâd için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. Bununla Allâh'ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allâh'ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allâh yolunda ne harcarsanız tam olarak size ödenir, hiç haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı
gücünüz
ün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah'ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size 'eksiksiz olarak ödenir' ve siz haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı
gücünüz
ün yettiği her türlü kuvveti ve savaş için eğitilmiş atları hazırlayın-tâ ki, bunlarla Allah'ın düşmanını ve sizin düşmanınızı ve bunlardan başka Allah'ın bildiği, sizin ise bilemediğiniz düşmanlarınızı korkutasınız. Siz Allah yolunda ne harcarsanız, hiçbir haksızlık yapılmadan onun karşılığı size ödenir....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara karşı,
gücünüz
yettiğince kuvvet hazırlayın. Ordugâhlarda atlar besleyin. Böylece hem Allah'ın düşmanını hem kendi düşmanınızı hem de bunlardan başkalarını korkutabilirsiniz. Siz onları bilmezsiniz ama Allah hepsini bilir. Allah yolunda harcadığınız herşey size tam olarak ödenir; hiçbir haksızlığa uğratılmazsınız....
Tövbə Suresi, 25. Ayet:
Andolsun ki Allah vatan edindiğiniz birçok topraklarda, harp meydanlarında ve Huneyn savaşında size yardım etmişti. Kalabalık oluşunuz kendinizi beğenmenize,
gücünüz
e güvenmenize sebep olmuş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen başınıza dar gelmişti. Sonra da bozguna uğrayarak ikbalinize ve istikbalinize sırt çevirip arkanızı dönerek kaçmıştınız....
Yunus Suresi, 38. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya, öyle mi
2.
yekûlûne ifterâ-hu
: onu uydurdu mu
3.
kul
: de, söyle
4.
fe'tû
: öyleyse getirin<...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa onu uydurdu mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söyleyenlerseniz, o taktirde Allah'tan başka
gücünüz
ün yettiği kimseleri çağırın ve onun gibi bir sure getirin!”...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa onu Peygamber uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer öyle diyorsanız ve gerçekseniz Allah'tan başka
gücünüz
yettiği kim varsa yardıma çağırın da hep berâber onun bir sûresine benzer bir sûre meydana getirin....
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah'tan başka,
gücünüz
ün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin....
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa KUR’AN’ı, Peygamber mi uydurdu diyorlar? Rasûlüm, de ki: “- O halde, iddianızda sâdık kimselerseniz, O’nun gibi bir sûre yapın, getirin ve Allah’dan başka
gücünüz
ün yettiği (edîb, beliğ) kim varsa onları da yardıma çağırın.”...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Onu uydurdu mu, diyorlar? De ki: Haydi, eğer doğrulardan iseniz Onun benzeri bir sûre getirin ve Allah'tan başka
gücünüz
ün yettiği kimseleri çağırın....
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer sizler doğru iseniz Allah’tan başka,
gücünüz
ün yettiklerini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin....
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Ya, onu uydurdu mu diyorlar? De ki: öyle ise haydin: onun misli bir sûre getirin ve Allahdan başka kime
gücünüz
yeterse çağırın, eğer sadıksanız bunu yapın...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa: «Onu uydurdu!» mu diyorlar? De ki: «Öyle ise, haydi onun gibi bir sure getirin ve Allah'tan başka kime
gücünüz
yeterse çağırın, eğer sözünüzde sadık iseniz bunu yapın!...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa onu (peygamber) kendiliğinden uydurdu mu diyorlar? De ki: «Öyleyse, eğer (iddianızda) doğru söyleyiciler iseniz siz de onun benzeri bir sûre (meydana) getirin. (Bu hususda) Allahdan başka
gücünüz
ün yetdiği (güvendiğiniz) kim varsa onları da (yardıma) çağırın! ...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa, 'Onu (Muhammed) uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'O hâlde (iddiânızda)doğru kimseler iseniz, (yardım için) Allah’dan başka
gücünüz
ün yettiklerini de çağırarak onun benzeri bir sûre getirin!'...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa, «Onu uydurdu,» mu diyorlar? De ki: «Eğer siz doğru sözlü kimseler iseniz, onun misli bir sûre getirin ve Allah'tan başka
gücünüz
yettiği kimseyi de çağırınız.»...
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoksa onlar: “Onu kendisi uydurdu. ” mu diyorlar? De ki: “Eğer sizler doğru iseniz, Allah'tan başka
gücünüz
ün yettiklerini çağırın da, onun benzeri bir sûre getirin. ”...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Bir de onlara Nuh'un kıssasını oku: Hani o bir zamanlar kavmine demişti ki: «Ey kavmim, eğer benim aranızda duruşum ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben yalnızca Allah'a dayanmışımdır, artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün
gücünüz
le karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana ne yapacaksanız yapın, bana mühlet de vermeyin»....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
(Şimdi artık) onlara Nuh'un başından geçenleri anlat; hani o, kavmine: "Soydaşlarım!" demişti, "eğer benim (aranızdaki) konumum ve Allah'ın ayetlerini size bildirmem zorunuza gidiyorsa, bilin ki, ben Allah'a güveniyorum. Öyleyse, artık (bana) yapacağınızı yapmak için hem kendi
gücünüz
ü hem de Allah'tan başka tanrılık yakıştırdığınız yardımcılarınızı bir araya toplayın; bir kere ne yapacağınıza karar verdikten sonra da artık girişeceğiniz eylem sizi tasalandırmasın; (neye ki karar verdiyseniz) ba...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
-Onlara Nuh’un haberini oku! Hani kavmine demişti ki: -Ey Kavmim! İçinizde bulunmam ve Allah’ın ayetlerini hatırlatmam eğer sizin zorunuza gidiyorsa -Ben zaten Allah’a bağlanmışımdır- Haydi, ortak koştuklarınızla
gücünüz
ü birleştirin, sonra da yapacağınız size dert olmasın. Hiç beklemeden vereceğiniz kararı bana uygulayın....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani o kavmine demişti ki: 'Ey kavmim! Eğer aranızda bulunmam ve Allah'ın âyetlerini hatırlatmam sizin
gücünüz
e gidiyorsa, ben Allah'a tevekkül ettim. Siz de Allah'a ortak koştuklarınızı toplayın ve ne yapacağınızı, içinizde hiçbir ukde kalmayacak şekilde, hep birlikte kararlaştırın. Sonra da, mühlet tanımaksızın, bana yapacağınızı yapın....
Hud Suresi, 13. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya, mı
2.
yekûlûne ifterâ-hu
: onu uydurdu diyorlar
3.
kul
: de
4.
fe'tû
: öyleyse getirin
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa: “Onu uydurdu mu?” diyorlar. “Öyleyse onun gibi uydurulmuş olan 10 sure getirin. Ve eğer siz, doğru söyleyenlerseniz, Allah'tan başka
gücünüz
ün yettiği kişileri de çağırın!” de....
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa “onu (Kur’an’ı) uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Allah’tan başka
gücünüz
ün yettiklerini de (yardıma) çağırıp, siz de onun gibi uydurma on sûre getirin.”...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa kendi uyduruyor mu diyorlar? De ki: Hadi, gerçekseniz, Allah'tan başka
gücünüz
kime yetiyorsa, kimlere güveniyorsanız onları da çağırın da hep berâber, buna eşit on sûre meydana getirin....
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa, Kur’ân’ı kendisi uydurdu mu, diyor müşrikler? O halde şöyle de: “- Haydin onun gibi uydurma on sûre getirin ve bunun için, Allah’dan başka
gücünüz
ün yettiğini de çağırın. Eğer doğru söylüyorsanız, bunu yaparsınız.”...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa Kur'ân'ı O mu uydurdu diyorlar ? De ki: Öyle ise haydi onun gibi uydurma on sûre getirin ve sözünüzde doğrulardan iseniz, Allah' tan başka
gücünüz
ün yettiği (kadar) kimseleri (de yardımınıza) çağırın....
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa, onu kendi uydurdu mu diyorlar? Öyle ise, de!; haydin onun gibi uydurma on sûre getirin, Allahdan başka
gücünüz
ün yettiğini de çağırın, eğer doğru söylüyorsanız bunu yaparsınız...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa: «Onu kendisi uydurdu» mu diyorlar? De ki: «Öyle ise, haydi onun gibi uydurma on sure getirin ve Allah'tan başka
gücünüz
ün yettiğini de çağırın, eğer doğru söylüyorsanız bunu yapın.»...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa onu (Kur'ânı) kendisi mi uydurdu diyorlar? De ki: «O halde haydi siz de onun gibi on sûre getirin düzme ve uydurma olarak. Allahdan başka kime
gücünüz
yetiyorsa (kime güveniyorsanız) onları da (yardıma) çağırın, eğer (iddianızda) doğrucular iseniz. ...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoksa, «O'nu kendisi uydurdu?» mu diyorlar? De ki: «Onun mislinden on sûre uydurmalar olarak getiriniz, Allah Teâlâ'dan başka
gücünüz
yettiği kimseleri de davet ediniz, eğer sâdık kimseler oldunuz ise.»...
Hud Suresi, 52. Ayet:
1.
ve yâ kavmi istagfirû
: ve, ey kavmim mağfiret isteyin (dileyin)
2.
rabbe-kum
: Rabbinizin
3.
summe
: sonra
4.
tûbû
...
Hud Suresi, 52. Ayet:
“Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin ve
gücünüz
e güç katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.”...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize gökten bolca yağmur göndersin ve sizin
gücünüz
e güç katsın. Suçlular olarak yüz çevirmeyin.'...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve
gücünüz
e güç katsın. Suçlu günahkarlar olarak yüz çevirmeyin."...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin ; sonra da O'na tevbe edin ki. üzerinize bol yağmur göndersin ; kuvvetinize kuvvet katarak
gücünüz
ü artırsın; siz de artık günahkâr suçlular olarak (O'ndan) yüzçevirmeyin.»...
Hud Suresi, 52. Ayet:
'Ey halkım, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na yönelin ki gökten üzerinize bol rahmet yağdırsın,
gücünüz
e güç katsın. Suçlular olarak yüz çevirmeyin!'...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin, sonra O'na tevbe ile başvurun ki, size bolca göğün feyzini, bereketini indirsin,
gücünüz
e güç katarak artırsın; günahkarlar olarak yüz çevirmeyin» dedi....
Hud Suresi, 52. Ayet:
Soydaşlarım, Rabbinizden af dileyiniz, arkasından O'na yöneliniz ki, size gökten bol yağmur göndersin,
gücünüz
e güç katsın, suç işlemekte ısrar ederek çağrıma sırt çevirmeyiniz....
Hud Suresi, 52. Ayet:
"Ey kavmim rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve
gücünüz
e güç katsın. Suçlu günahkarlar olarak yüz çevirmeyin."...
Hud Suresi, 52. Ayet:
'Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tevbe edin ki, üzerinize semâyı bol bol (yağmur olarak) göndersin ve
gücünüz
e güç katsın! Günahkârlar olarak(haktan) yüz çevirmeyin!'...
Hud Suresi, 52. Ayet:
"Ey kavmim! Haydi artık günahlarınız için Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da tevbe ve pişmanlık içinde O'na yönelin ki, size gökten bolca rahmet ve bereket yağdırsın;
gücünüz
e güç katsın ve iflah bulmaz suçlular olarak (benden) yüz çevirmeyin!"...
Hud Suresi, 52. Ayet:
"Ey halkım! Haydi Rabbinizden af dileyin, sonra ona tövbe edin, O’na dönün ki gökten size bol bol yağmur göndersin,
gücünüz
e güç katsın, n’olur, yüz çevirip suçlu duruma düşmeyin!"...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve
gücünüz
e güç katsın. Suçlu günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.»...
Hud Suresi, 52. Ayet:
'Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma isteyin ve Ona dönün ki O da size bol yağışlar göndersin ve
gücünüz
e güç katsın. Sakın mücrimlik edip de yüz çevirmeyin.'...
Hud Suresi, 93. Ayet:
Ey kavmim, bütün
gücünüz
le yapacağınızı yapın, ben görevimi yapıyorum. İleride kendisini rüsvay edecek azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu anlayacaksınız! Bekleyin, ben de sizinle birlikte bekliyorum!» dedi....
Hud Suresi, 93. Ayet:
«Ey kavmim! Var
gücünüz
le yapacağınız ne varsa yapın! Ben de görevimi yapmaya devam edeceğim. Perişan edecek azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu ilerde anlayacaksınız. Bekleyiniz, ben de sizinle beraber bekleyeceğim.»...
Hud Suresi, 93. Ayet:
"Bunun içindir ki, ey kavmim, artık (bana karşı)
gücünüz
neye yetiyorsa onu yapın; çünkü, bilin ki, ben (Allah yolunda) eyleme devam edeceğim: zamanı gelince, alçaltıcı, rüsvay edici bir azabın (aramızdan) kimin payına düşeceğini ve (aramızdan) kimin yalancı olduğunu öğreneceksiniz! Gözleyin öyleyse, (olacak olanı); ve bilin ki, ben de sizinle birlikte gözlüyorum!"...
Hud Suresi, 93. Ayet:
Ey milletim! Siz var
gücünüz
le elinizden geleni yapın, ben de vazifemi yapıyorum. Zelil ve perişan eden azabın kime geleceğini ve asıl yalancının kim olduğunu yakında bilip öğreneceksiniz. Gelecek azabı gözleyip bekleyin, ben de gözlüyorum!"...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
(Böyle diyerek) üzerinde yalancı bir kan lekesi bulunan (Yusuf'un) gömleğini çıkarıp gösterdiler. (Yakub:) "Yoo" dedi, "sizi kendi hayal
gücünüz
bu kötü oyuna sürükledi! Artık (bana düşen) güzelce sabretmektir. Ve bu anlattığınız bahtsızlığa karşı bana dayanma gücü bahşetmesi için kendisine yönelebileceğim (yegane) hami Allah'tır."...
Yusif Suresi, 83. Ayet:
Yâkub onlara : «Hayır, nefsiniz size bir işi süsleyip hayal
gücünüz
ü artırmıştır. Artık güzel bir sabır gerekir. Allah'ın, her ikisini de birden bana getireceğini ümit ederim. Şüphesiz ki O, (her şeyi hakkıyle) bilendir, yegâne hikmet sahibidir.»...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Evlatlarım, haydi gidiniz, bütün duyularınızı, hislerinizi kullanarak var
gücünüz
le Yusuf ve kardeşi hakkında bilgi edinmeye çalışınız. Allah’ın rahmetinden asla ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü kâfirler güruhu dışında hiç kimse Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez."...
İsra Suresi, 6. Ayet:
Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla
gücünüz
ü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık....
İsra Suresi, 6. Ayet:
'Sonra onlara karşı, size tekrar galibiyet ve zafer verdik. Servet ve oğullarla
gücünüz
ü artırdık. Sayınızı, aşiretinizi daha da çoğalttık.'...
İsra Suresi, 6. Ayet:
Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla
gücünüz
ü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık....
İsra Suresi, 6. Ayet:
Sonra size eski
gücünüz
ü tekrar verdik; servet ve evlâtlarla sizi destekledik ve sayınızı çoğalttık....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana
gücünüz
le yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
(Zül-Karneyn) dedi ki: "Rabbimin bende açığa çıkardıkları daha hayırlıdır. . .
Gücünüz
le bana yardım edin de, sizinle onlar arasına büyük bir set oluşturayım. "...
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Zülkarneyn: 'Rabbimin bana verdiği servet, saltanat ve itibar sizin vereceğiniz şeyden daha hayırlıdır. Bana iş
gücünüz
le yardımda bulunun da, sizinle onların arasına en sağlam seddi yapayım.' dedi....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
(95-96) «ORabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gucunuzle yardim edin de sizinle onlarin arasina saglam bir sed yapayim.» Bana demir kutleleri getirin» dedi. Bunlar iki dagin arasini doldurunca: «Korukleyin» dedi. Demirler akkor haline gelince; «Bana erimis bakir getirin de uzerine dokeyim» dedi....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Zülkarneyn onlara dedi ki: «Rabbimin bana verdiği imkân, kudret ve iktidar daha hayırlıdır. Bununla beraber siz
gücünüz
le bana yardım edin de sizinle onlar arasına sağlam bir SED yapayım....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
(95-96) 'Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana
gücünüz
le yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin' dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: 'Körükleyin' dedi. Demirler akkor haline gelince; 'Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim' dedi....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Dedi ki, 'Rabbimin bana verdikleri daha iyidir. Bana
gücünüz
le yardım edin de sizinle onların arasına bir duvar kurayım.'...
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Zülkarneyn onlara dedi ki; «Rabb'imin bana bağışladığı güç, sizin bana vereceğiniz maldan daha hayırlıdır. Siz bana beden
gücünüz
le yardımcı olunuz da onlar ile aranıza aşılmaz bir set çekeyim.»...
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
(Zülkarneyn:) 'Rabbimin beni içinde bulundurduğu imkânlar, (sizin vereceğinizden) hayırlıdır; şimdi bana bir kuvvetle (
gücünüz
le) yardım edin de sizinle onların arasına aşılmaz bir sed yapayım.'...
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Dedi ki: Rabbımın bana verdikleri sizinkinden daha hayırlıdır. Bana
gücünüz
le yardım edin de, sizin ve onların arasına sağlam bir duvar yapayım....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
(Zulkarneyn:) "Rabbimin bana sağladığı güvenli durum (sizin bana verebileceğiniz her şeyden) daha hayırlıdır;" dedi, "bunun içindir ki, siz bana sadece iş
gücünüz
le yardımda bulunun ki sizinle onlar arasında bir set yapayım!...
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
(95-96) -Rabbimin bana verdikleri, sizinkinden daha hayırlıdır. Bana
gücünüz
le yardım edin, bana demir kütleleri getirin de sizinle onlar arasına sağlam bir duvar yapayım, dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: -Körükleyin, dedi. Sonunda onu ateş haline getirdi. -Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim, dedi....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Zülkarneyn dedi ki: 'Rabbimin bana bağışladığı imkânlar daha hayırlıdır. Siz bana
gücünüz
le yardım edin de onlarla sizin aranıza sağlam bir sed yapayım....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Dedi: "Rabbimin beni içinde tuttuğu imkân ve güç daha üstündür. Siz bana bedensel
gücünüz
le destek verin de onlarla sizin aranıza çok muhkem bir engel çekeyim."...
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
(95-96) «ORabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gucunuzle yardim edin de sizinle onlarin arasina saglam bir sed yapayim.» Bana demir kutleleri getirin» dedi. Bunlar iki dagin arasini doldurunca: «Korukleyin» dedi. Demirler akkor haline gelince; «Bana erimis bakir getirin de uzerine dokeyim» dedi....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
(95-96) 'Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana
gücünüz
le yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım. Bana demir kütleleri getirin' dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: 'Körükleyin' dedi. Demirler akkor haline gelince; 'Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim' dedi....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
(95-96) -Rabbimin bana verdikleri, sizinkinden daha hayırlıdır. Bana
gücünüz
le yardım edin, bana demir kütleleri getirin de sizinle onlar arasına sağlam bir duvar yapayım, dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: -Körükleyin, dedi. Sonunda onu ateş haline getirdi. -Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim, dedi....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra bir “alaka”dan , sonra da yaratılışı belli belirsiz bir “mudga”dan yarattık ki size (kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (akıl, temyiz ve kuvvette) tam
gücünüz
e ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) İçinizden ölenler olur. Yine içini...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra dirilmekten şübhe içinde iseniz, artık muhakkak ki biz, sizi bir topraktan, sonra bir nutfeden, sonra bir alakadan, sonra da (ne) yaratılmış (ne de) yaratılmamış (henüz kemâle ermemiş) bir mudgadan yarattık ki, size (kud reti mi zi)açıkça gösterelim. Artık dilediğimizi muayyen bir vakte kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız; sonra da
gücünüz
kemâle ersin diye (sizi büyütürüz). İçinizden kimisi(yaşlanmadan) vefât ettirilir, kiminiz de ...
Furqan Suresi, 19. Ayet:
1.
fe kad
: ve böylece oldu, olmuştu
2.
kezzebû-kum
: sizi yalanladılar
3.
bimâ
: den dolayı
4.
tekûlûne
: söylüyo...
Furqan Suresi, 19. Ayet:
(İlâh edindikleriniz) söyledikleriniz konusunda sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı savmaya
gücünüz
yetmeyecek ve kendinize yardım da edemeyeceksiniz. Sizden kim de zulüm ve haksızlık ederse, ona büyük bir azap tattırırız....
Furqan Suresi, 19. Ayet:
(Allâh dûnundakilere tapanlara): "İşte söylediklerinizi gerçekten yalanladılar. . . Artık ne (azabı) kendinizden savmaya ve ne de yardım bulmaya
gücünüz
yetmez! Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azap tattırırız. "...
Furqan Suresi, 19. Ayet:
"İşte (ilahlarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye
gücünüz
yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab taddırırız."...
Furqan Suresi, 19. Ayet:
Gerçekten, taptıklarınız, söyledikleriniz şeyler hakkında sizi yalanladılar. Artık bu durumda ne (azabı) savmaya, ne de bir yardım (görmeye)
gücünüz
yeter. Sizden kim haksızlık ederse, ona da büyük bir azâb tattırırız....
Furqan Suresi, 19. Ayet:
"İşte (tanrılarınız) sizin söylediklerinizi yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye
gücünüz
yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattırırız."...
Furqan Suresi, 19. Ayet:
Söylediklerinizde sizi yalancı çıkardılar. Artık ne kendinizden azabı çevirmeye
gücünüz
yeter, ne de bir yardım görebilirsiniz. Sizden kim zulmederse büyük bir azap tattıracağız....
Furqan Suresi, 19. Ayet:
İşte söyledikleriniz de sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı defetmeye de yardım etmeye de
gücünüz
yetmez. Sizden zalimlik edenlere büyük azabı tattırırız....
Furqan Suresi, 19. Ayet:
(Bu kez hitap, bunlara tanrı diye tapanlara yönelir.) İşte (tanrı) dedikleriniz de sizi yalanladılar. Artık ne (azâbı geri) çevirmeğe
gücünüz
yeter, ne de (kendinize) bir yardım bulabilirsiniz! Sizden kim zulmederse ona büyük bir azâb taddırırız....
Furqan Suresi, 19. Ayet:
«İşte (ilahlarınız) sizin söylemekte olduklarınızı yalanladılar; bundan böyle (azabı) ne geri çevirmeye
gücünüz
yetebilir, ne de bir yardıma. Sizden kim zulmederse, ona büyük bir azab taddırırız.»...
Furqan Suresi, 19. Ayet:
İşte, onlar sizi sözünüzde yalancı çıkardılar. Artık ne azabı geri çevirmeye
gücünüz
yeter, ne bir yardım bulmaya. İçinizden kim zulmederse Biz ona büyük bir azap tattırırız....
Şüəra Suresi, 130. Ayet:
"
Gücünüz
e dayanarak hakları ortadan kaldırıp, ele geçirdiğinize sahip oluyorsunuz!"...
Nəml Suresi, 60. Ayet:
(Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye
gücünüz
ün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratan, gökten, size su indiren mi hayırlı? O su ile, bir ağacını, bir otunu bile bitirmeye
gücünüz
ün yetmediği güzel güzel bahçeler yetiştirdik. Allah ile beraber bir başka ilâh olabilir mi? Doğrusu onlar, hak yoldan ayrılan, tevhidden uzaklaşan, Allah’a şirk koşmaya devam eden bir kavimdir....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
Yoksa gokleri ve yeri yaratan, gokten size su indirip onunla, bir agacini bile bitirmeye gucunuzun yetmedigi, guzel guzel bahceler meydana getiren mi? Allah'in yaninda baska bir tanri mi? Hayir; onlar taptiklarini Allah'a esit tutan bir millettir....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indirip onunla, bir ağacını bile bitirmeye
gücünüz
ün yetmediği, güzel güzel bahçeler meydana getiren mi? Allah'ın yanında başka bir tanrı mı? Hayır; onlar taptıklarını Allah'a eşit tutan bir millettir....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
(Onlar mı hayırlı) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir ağacını bile bitirmeye
gücünüz
ün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
(Onlar mı hayırlı) yoksa, gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunla, bir ağacını bile bitirmeye
gücünüz
ün yetmediği güzel güzel bahçeler bitirmişizdir. Allah'la beraber başka bir ilâh mı var! Doğrusu onlar sapıklıkta devam eden bir güruhtur....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
(Bu düzmece ilahlar mı daha iyi) yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren Allah mı? Biz o su sayesinde bir tek ağacını bile bitirmeye
gücünüz
ün yetmeyeceği alımlı bahçeler bitirdik. Allah'ın yanı sıra başka bir ilah mı var? Aslında onlar gerçekten sapan bir toplumdurlar....
Səba Suresi, 33. Ayet:
Güdülenler ise kendini beğenmiş elebaşlarına şöyle derler: «Tersine, işiniz
gücünüz
, gece gündüz komplo düzenlemek, dolap çevirmekti. Hani bize Allah'ı inkâr etmemizi, O'na eş koşmamızı emrediyordunuz.» Azabı görünce pişmanlığı yüreklerine gömdüler. Biz kâfirlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Çarpıldıkları ceza sadece işledikleri kötülüklerin karşılığı değil mi?...
Səba Suresi, 33. Ayet:
Ezilenler de kibirlilere: "Hayır! İşiniz
gücünüz
, gece gündüz dolap! Siz daima Allah’a nankörlük etmemizi, Ona birtakım şerikler uydurmamızı bizden isterdiniz" derler. Ve böyle atışırlarken hepsi, azabı gördükleri o esnada, pişmanlıklarını içlerine atarlar... O inkârcıların boyunlarına ateşten demir halkalar takarız. Bu, yaptıklarının adil bir karşılığı değil midir?...
Səba Suresi, 42. Ayet:
Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye
gücünüz
yeter. Biz zalim olanlara, yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz....
Səba Suresi, 42. Ayet:
İşte bu gün birbirinize ne fayda sağlamaya, ne zarar vermeye
gücünüz
yeter. Biz, inkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm, işkence ve İslâm aleyhinde propaganda yapan zâlimlere, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen güç ve iktidar sahiplerine, hakka riayet etmeyenlere: 'Yalanlamakta olduğunuz ateşte yanma cezasını tadın' diyeceğiz....
Səba Suresi, 42. Ayet:
Bugün birbirinize fayda veya zarar vermeye
gücünüz
yetmez. Yalanlamakta olduğunuz ateşin azabını tadın....
Səba Suresi, 42. Ayet:
İşte o gün (kıyamette) birbirinize ne bir fayda vermeğe, ne de bir zarar etmeğe
gücünüz
yetmez. O kâfirlere (nefislerine zulmedenlere) diyeceğiz ki:” - (Dünyada) inkâr edip durduğunuz ateşin azabını tadın bakalım.”...
Səba Suresi, 42. Ayet:
Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye
gücünüz
yeter. Biz zalim olanlara, yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz....
Səba Suresi, 42. Ayet:
İşte bu gün birbirinize ne bir fâide, ne de bir zarar yapmıya
gücünüz
yetmez. O zaalimlere biz: «Tekzîb edegeldiğiniz ateşin azabını tadın» diyeceğiz. ...
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer küfür (nankörlük) ederseniz (insanlığınızı - yeryüzünde {bedende} halifeliğinizi {'B'illah işareti doğrultusunda Esmâ kuvveleriyle tasarruf
gücünüz
ü} değerlendirip şükretmezseniz; hakikatinizden perdelenirseniz), muhakkak ki Allâh sizden Ğaniyy'dir! (Allâh) kulları için küfre (nankörlüğe; fıtratlarını zayi etmelerine, kaybolmalarına) razı olmaz! Eğer şükrederseniz (değerlendirirseniz), sizin için ona razı olur. . . Hiçbir kimse, bir başkasının vebalini yüklenmez! Sonra dönüşümünüz Rabbinize...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: Ey kavmim,
gücünüz
neye yetiyorsa yapadurun, şüphe yok ki ben de yapmadayım, yakında bilir, anlarsınız....
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: 'Ey kavmim!
Gücünüz
ün elverdiğini yapın, ben de yapıyorum. Yakında bileceksiniz....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O ki sizi topraktan yarattı, sonra nutfe(deki sperma)dan, sonra kan pıhtısından meydana getirdi; sonra sizi çocuk olarak çıkarır; sonra
gücünüz
ü bulup ergenliğe erişiyorsunuz ; sonra da yaşlanıyorsunuz. Kiminiz önceden (çocukken ya da genç yaşta iken) öldürülür, (kiminiz de) belirlenmiş bir vakte erişmeniz için (yaşatılırsınız). Olur ki aklınızı kullanırsınız....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O, sizi (önce) bir topraktan, sonra bir nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan), sonra bir alakadan yaratandır. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor; sonra
gücünüz
ün kemâle ermesi için, sonra da ihtiyar olmanız için (sizi yaşatıyor). İçinizden kimi de, (kiminizden) daha önce vefât ettirilir; tâ ki belirli bir vakte erişesiniz ve olur ki akıl erdirirsiniz....
Fussilət Suresi, 22. Ayet:
Ne işitme ve görme organlarınızın, ne de derilerinizin aleyhinizdeki tanıklığını gizlemeye
gücünüz
yetmez. Buna rağmen siz yaptıklarınızın çoğunu ALLAH'ın bilemiyeceğini sanıyordunuz....
Fussilət Suresi, 22. Ayet:
Siz, işitme
gücünüz
ün, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinize yapacağı tanıklıktan gizlenmiyordunuz. Tam aksine siz, yaptıklarınızdan birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz....
Şura Suresi, 47. Ayet:
Allah tarafından gelecek ve asla geri çevrilemeyecek bir gün gelmeden önce Rabbinizin çağrısına uyun. O gün sizin için ne bir sığınacak yer vardır, ne de inkâr etme
gücünüz
vardır....
Əhqaf Suresi, 8. Ayet:
Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya
gücünüz
yetmez. O, sizin Kur'an hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir....
Əhqaf Suresi, 8. Ayet:
Yoksa onu: 'Muhammed uydurdu.' mu, diyorlar. 'Eğer onu ben uydurmuşsam, Allah’tan bana gelecek cezayı önlemeye sizin
gücünüz
yetmez. O sizin Kur’ân’a karşı yaptığınız hücumları, taşkınlıkları iyi bilir. Benim hak peygamber olduğuma ve tebliğ görevimi yaptığıma sizin de yalanlamanıza ve inkârınıza şâhit olarak Allah kâfidir. O çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir.' de....
Əhqaf Suresi, 8. Ayet:
Yoksa «Onu uydurdu» mu diyorlar? De ki: Eğer ben onu uydurmuşsam, Allah tarafından bana gelecek şeyi savmaya
gücünüz
yetmez. O, sizin Kur'an hakkında yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak O yeter. O, bağışlayan, esirgeyendir....
Əhqaf Suresi, 8. Ayet:
Yoksa, «Onu (Muhammed) uydurdu.» mu diyorlar? Sen de ki: «Eğer onu ben uydurmuşsam Allah'tan bana gelecek cezayı savmaya sizin
gücünüz
yetmez. O sizin yaptığınız taşkınlıkları daha iyi bilir. Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. O çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir....
Əhqaf Suresi, 8. Ayet:
Yoksa: Onu kendiliğinden uydurdu mu diyorlar; De ki: Eğer onu ben uydurmuşsam; Allah tarafından bana gelecek hiçbir şeye sizin
gücünüz
yetmez. O; yaptığınız taşkınlıkları çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah, yeter. O; Gafur'dur, Rahim'dir....
Əhqaf Suresi, 8. Ayet:
Veya 'Onu kendisi uydurdu' mu diyorlar? De ki: Onu ben uydurmuşsam, sizin
gücünüz
beni Allah'ın azabından kurtarmaya yetmez. İçine daldığınız şeyi O pek iyi biliyor; sizinle benim aramızda şahit olarak O yeter. Aynı zamanda da O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Henüz onlara
gücünüz
ün yetmediği daha başka şeyler de vadetti ki, onları Allâh (içten ve dıştan) ihâta etmiştir. (Zaten) Allâh her şeye Kaadir'dir....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Henüz almaya
gücünüz
ün yetmediği, elde edemediğiniz ganimetler de vardır. Onlar da Allah’ın bilgi ve kudreti dâhilindedir. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Bundan baska, sizin gucunuzun yetmedigi fakat Allah'in sizin icin sakladigi ganimetler de vardir. Allah her seye Kadir olandir....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Bundan başka, sizin
gücünüz
ün yetmediği fakat Allah'ın sizin için sakladığı ganimetler de vardır. Allah her şeye Kadir olandır....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Bundan başka, sizin
gücünüz
ün yetmediği ama Allah'ın sizin için sakladığı ganimetler de vardır. Ve Allah; her şeye kadir olandır....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Ve bir başkası (da vaad buyurulmuştur ki) onların üzerine sizin
gücünüz
henüz yetmemiştir. Allah Teâlâ onları muhakkak ki kuşatmıştır ve Allah Teâlâ her şey üzerine bihakkın kâdir bulunmuştur....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Bundan başka sizin
gücünüz
ün yetmediği, fakat Allah'ın sizin için kuşattığı ganimetler de vardır. Allah her şeye kâdirdir....
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Henüz
gücünüz
ün yetmediği daha başka fetih ve ganimetler de var ki, Allah onları ilmiyle kuşatmıştır. Zira Allah'ın gücü herşeye yeter....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
ma'şere
: topluluk
3.
el cinni
: cin
4.
ve el insi
: ve insan
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey insan ve cin topluluğu! Semaların ve arzın kuturlarından (çaplarından) nüfuz etmeye (çıkıp gitmeye) eğer
gücünüz
yetiyorsa, haydi nüfuz edin (geçip, çıkın)! Bir sultan (bir mürşid) olmaksızın nüfuz edemezsiniz (geçip çıkamazsınız)....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin uçlarından bucaklarından geçip gitmeye
gücünüz
yeterse geçip gidin. Büyük bir güç olmadıkça geçip gidemezsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan topluluğu, ölümden kurtulmak için, göklerin ve yeryüzünün bucaklarından geçip kaçmaya
gücünüz
yeterse geçin, kaçın fakat geçemezsiniz bir kudret olmadıkça....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye
gücünüz
yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve ins topluluğu! Semâlar ve arzın aktarından (bedenlerinizin çekim gücünden) çıkıp gitmeye
gücünüz
yeterse, hadi çıkın gidin (bedensiz yaşayın)! Kudretiniz olmadıkça (kudret sıfatı sizde açığa çıkmadıkça) geçip gidemezsiniz!...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin bazı bölgelerinden çıkıp ötelerine geçmeye, irtibatlar kurmaya
gücünüz
yetiyorsa, süratle gidin, nüfuz alanları kurun. Büyük
gücünüz
, gelişmiş güçlü teknolojiniz, kudretli bir devletiniz olmadan nüfuz edemezsiniz, irtibatlar, nüfuz alanları kuramazsınız....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan topluluğu! Eğer göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeye güç yetirebiliyorsanız geçip gidin. Ancak bir
gücünüz
olmadan geçip gidemezsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cinler ve insanlar topluluğu?
Gücünüz
yeterse, göklerin ve yerin etrafından çıkıp gidin, (kaçarak ölümden kurtulun). Çıkıp kurtulamazsınız; ancak bir kuvvetle... (Fakat bu kuvvet nerede? buna
gücünüz
yetmez.)...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan topluluklari! Goklerin ve yerin cevresini asip gecmeye gucunuz yetiyorsa gecin! Ama Allah'in verdigi bir guc olmaksizin gecemezsiniz ki!...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresini aşıp geçmeye
gücünüz
yetiyorsa geçin! Ama Allah'ın verdiği bir güç olmaksızın geçemezsiniz ki!...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çerçevesinden çıkıp gitmeye
gücünüz
yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey insanlar ve cinler topluluğu, göklerin ve yerin sınırlarını aşmaya
gücünüz
yetiyorsa, aşıp geçin. Bir yetkiye sahip olmadan geçemezsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cinn-ü insin ma'şeri!
Gücünüz
yeterse geçin gidin aktarı Arz-u Semadan, geçemezsiniz olmazsa ferman...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin çevresinden aşıp geçmeye
gücünüz
yeterse geçin gidin, (ama) bir güce sahip olmadan geçemezsiniz;...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye
gücünüz
yeterse geçin gidin. Ama Allah'ın verdiği bir güç olmadan geçemezsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cinler ve insanlar, eğer göklerin ve yerin sınırlarını aşarak kaçmaya
gücünüz
yetiyorsa kaçınız. Fakat ancak özel bir
gücünüz
varsa bunu başarabilirsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan cemâat (ler) i, göklerin ve yerin bucaklarından geç (ib de ilâhî kazaadan selâmete er) miye
gücünüz
, yetiyorsa —ki (Allahın bahşedeceği) bir kudretle olmadıkça asla geçemezsiniz— haydi geçin (kurtulun)! ...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin sınırlarından geçip gitmeye
gücünüz
yetiyorsa, haydi geçin gidin! (Hâlbuki) bir kuvvet olmadıkça, çıkıp gidemezsiniz!...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cinnler ve insanlar topluluğu; göklerin ve yerin çevresinden geçip gitmeye
gücünüz
yetiyorsa geçip gidin. Ama üstün bir güç olmadan geçemezsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve ins cemaatı! Eğer göklerin ve yerin çevrelerinden çıkıp gitmeğe
gücünüz
yeterse hemen çıkıp gidiniz. Halbuki, bir kuvvet olmadıkça siz çıkıp gidemezsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin sınırlarını aşıp geçmeye
gücünüz
yetiyorsa hemen geçin. Amma geçemezsiniz, ancak bir sultan (Allah'ın verdiği bir güç) ile çıkabilirsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
-Ey cin ve insan toplumu, eğer göklerin ve yerin sınırlarını aşmaya
gücünüz
yeterse haydi aşın! Fakat
gücünüz
olmadıkça aşamazsınız....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cinler ve insanlar topluluğu, göklerin ve yerin bucaklarından geçip gitmeğe
gücünüz
yeterse geçin gidin. Ancak kudretle geçebilirsiniz....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cinler ve insanlar topluluğu! Göklerin ve yerin sınırlarından çıkmaya
gücünüz
yeterse çıkın. Fakat özel bir güç olmadıkça çıkamazsınız....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve yerin bucaklarından/köşelerinden geçip gitmeye
gücünüz
yeterse, hadi geçin gidin. Bilgi ve güç dışında bir şeyle geçip gidemezsiniz!...
Mücadilə Suresi, 11. Ayet:
Ey iman edenler, kamu yararı için size: 'Meclislerde yer açın, makam ve mevkileri boşaltarak liyâkatli olanların öne geçmesine imkân tanıyın' denilince, yer açın ki, Allah sizin imkânlarınızı genişletsin, sizi hayırlara ve refaha kavuştursun,
gücünüz
ü artırsın. Sizden imanda kemâle eren, kendilerine ilim verilen sorumluluk sahibi âlimleriniz tarafından: 'İbadet, cihad ve hayırlı işler için harekete geçin, ayaklanın, işgalcileri devirin.' denilince, hiç vakit kaybetmeden harekete geçin ki, Allah ...
Mücadilə Suresi, 12. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Peygambere gizli ma'ruzatta bulunmak istediğiniz zaman fısıltınızdan önce bir sadaka takdim ediniz, bu sizin için hem bir hayır hem daha ziyade bir temizliktir, fakat
gücünüz
yetmezse şübhe yok ki Allah gafurdur rahîmdir...
Mücadilə Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler, peygambere gizli bir şey danışacağınız zaman, fısıltınızdan önce bir sadaka verin! Bu sizin için hem bir hayır hem de daha ziyade temizliktir. Fakat
gücünüz
yetmezse, şüphe yok ki, Allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir....
Mücadilə Suresi, 12. Ayet:
Siz ey iman etmiş olanlar! Elçi'ye ne zaman bir şey danış(maya niyetlen)irseniz, bu danışma vesilesi ile karşılıksız yardımda bulunun! Bu sizin yararınıza olacak ve sizin (iç) temizliğinizi sağlayacaktır. Ama buna
gücünüz
yetmezse (bilin ki) Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır....
Cümə Suresi, 10. Ayet:
Namaz tamamlanınca yeryüzüne yayılın, işinize
gücünüz
e gidin, Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Felaha ermenizi ümid ederek Allah’ı çok zikrediniz....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
1.
eskinû- hunne
: onları (kadınları) iskân edin, oturtun
2.
min haysu
: yerden
3.
sekentum
: siz iskân oldunuz, siz ikâmet ettiniz, mesken edindiniz
4.
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Sizin ikâmet ettiğiniz yerin bir kısmında,
gücünüz
yettiği kadar onları oturtun. Ve onları sıkıntıya düşürmek için onlara zarar vermeyin ve eğer onlar yüklü (hamile) iseler, o taktirde yüklerini bırakıncaya (doğum oluncaya) kadar onlara infâk edin (nafakalarını verin). Ve eğer bundan sonra sizin için emzirirlerse, o zaman onların ücretlerini verin. Ve maruf ile aranızda görüşün. Ve eğer bir güçlüğünüz olursa (zorlanırsanız), o taktirde onu bir başkasına emzirteceksiniz....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Onları (iddetleri süresince)
gücünüz
nispetinde, oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için (çocuğu) emzirirlerse (emzirme) ücretlerini de verin ve aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız, çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Onları,
gücünüz
yeterse oturduğunuz yerin bir kısmında oturtun ve onları sıkıştırarak zararlandırmayın ve gebeyseler doğuruncaya dek doyurun onları ve çocuklarınızı emziriyorlarsa da artık ücretlerini verin ve karı koca; güzelce danışıp görüşerek yapın bu işleri ve bir güçlük çıkarsa çocuğu başka bir kadın emzirir artık....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Onları
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için) kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O kadınları [3]
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıntıya sokmak için kendilerine zarar vermeğe kalkmayın. Eğer hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Sizin için (çocuklarınızı) emzirirlerse ücretlerini verin. Aranızda güzellikle danışın. Eğer güçlük içine düşerseniz o zaman (çocuğu) onun (babanın) hesabına bir başka kadın emzirir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(Boşadığınız) Kadınları,
gücünüz
oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara 'darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla' zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam'a uygun bir tarz) üzere görüşüp konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(Boşamış olduğunuz) o kadınları, (iddetleri zarfında)
gücünüz
ün yettiği kadar oturduğunuz yerin bir kısmında oturtun. Bir de üzerlerine tazyik yapmak için onlara zarar vermeye kalkışmayın; ve eğer gebe iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sonra (boşadığınız kadınlarla ilginiz kesilince) sizin hesabınıza (çocuklarınızı) emzirirlerse, o vakit de ücretlerini verin ve aranızda iyilikle (ücret işini) müşavere edin; anlaşın. Eğer (anne çocuğa süt vermemekle) güçlüğe uğrarsanız, bu...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Bosadigniz, fakat iddeti dolmamis kadinlari gucunuz nisbetinde, kendi oturdugunuz yerde oturtun. Onlari sikintiya sokmak icin zarar vermeye kalkismayin. Eger hamile iseler, dogurmalarina kadar nafakalarini verin. Cocugu sizin icin emzirirlerse, onlara ucretlerini deyin; aranizda uygun bir sekilde anlasin; eger guclukle karsilasirsaniz cocugu baska bir kadin emzirebilir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(Boşayıp da henüz iddeti sona ermemiş) kadınları,
gücünüz
ve imkânınız elverdiği nisbette oturduğunuz yerde oturtun. Sıkıntıya uğratmak için kendilerine sakın zarar vermeyin. Eğer o (boşadığınız) kadınlar gebe iseler, doğumlarını yapıncaya kadar nafakalarını verin. Size ait çocuğu emzirirse ücretlerini verin. (Bu hususları) aranızda güzellikle örfe uygun şekilde görüşün. Eğer aranızda sıkıntıya sebep bir anlaşmazlık çıkarsa, çocuğu başka bir kadın emzirecek (şekilde karar alabilirsiniz)....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Boşadığınız, fakat iddeti dolmamış kadınları
gücünüz
nispetinde, kendi oturduğunuz yerde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğurmalarına kadar nafakalarını verin. Çocuğu sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin; aranızda uygun bir şekilde anlaşın; eğer güçlükle karşılaşırsanız çocuğu başka bir kadın emzirebilir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Onları
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp (gitmelerini sağlamak için) kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hâmile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer anlaşamazsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O kadınları,
gücünüz
oranında, oturduğunuz yerde oturtun. Ayrılmaya zorlamak için onları rahatsız etmeyin. Gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onların geçimlerini sağlayın. Sizin için emzirirlerse ücretlerini ödeyin. Aranızda güzel bir ilişki kurun. Güçlükle karşılaşırsanız, onu başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O kadınları
gücünüz
ün yettiğinden sâkin olduğunuz yerin bir kısmında iskân ediniz ve üzerlerine tazyık yapmak için onları ızrara kalkışmayınız ve eğer yüklü iseler hamillerini vaz' edinciye kadar nefakalarını verin, sonra sizin hisabınıza emzirirlerse o vakit de ecirlerini verin ve aranızda iyilikle emr edin ve eğer zorlaşıyorsanız o halde baba hisabına diğer bir emzikli emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O kadınların,
gücünüz
e göre oturduğunuz meskenin bir bölümünde oturmalarını sağlayın ve onlara baskı yapmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın! Eğer yüklü iseler, doğumlarını yapıncaya kadar nafakalarını verin! Sizin için çocuğu emzirirlerse ücretlerini verin ve aranızda güzelce anlaşın. Eğer zorlaşıyorsanız, bu durumda çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O kadınları,
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırmak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Şayet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onları besleyin. Sonra sizin için emzirirlerse ücretlerini verin ve aranızda güzellikle konuşup danışın. Güçlük çekerseniz çocuğu, başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Boşadığınız kadınları
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp, gitmelerini sağlamak için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer güçlüğe uğrarsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(Boşadığınız) Kadınları,
gücünüz
oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara 'darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla' zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve islama uygun bir tarz) üzere görüşüp konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir b...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(Boşanan) o kadınları,
gücünüz
ün yetdiği kadar, ikaamet etdiğiniz yerin bir kısmında oturtun. (Evleri) başlarına dar etmek (onları çıkmıya mecbur kılmak) için kendilerine zarar yapmayın. Eğer onlar yüklü iseler yüklerini koyuncuya kadar nafakalarını verin. Eğer (kendilerinden olan evlâdlarınızı) sizin fâidenize emzirirlerse onlara ücretlerini verin. Aranızda (bu hususda) güzelce müşavere edin. Eğer güçlüğe uğrarsanız o halde (çocuğu) onun (nisabına) bir başka (kadın) emzirecekdir. ...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(Boşadığınız) o kadınları
gücünüz
nisbetinde kendi oturduğunuz ye rin bir bölümünde oturtun; on ları sıkış tırmak (ve bir an önce çıkmalarını sağ lamak) için kendilerine zarar verme(ye kalkışma)yın!Eğer hâmile iseler, artık yüklerini bıra kıncaya kadar onlara nafaka verin! Sonra sizin için(çocuğunuzu) emzirirlerse, onlara ücretlerini de verin! (Bu hu sus ta) aranızda güzel bir şekilde an laşın! Eğer (anlaşmakta) zorluk çekerse niz, o zaman (çocuğu) onun (babanın) hesâbına baş ka sı emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Onları,
gücünüz
ün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun. Onları, sıkıntıya sokmak için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, yüklerini koyuncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için emzirirlerse; onlara, ücretlerini verin. Aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer güçlüğe uğrarsanız; çocuğu bir başka kadın emzirir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O (boşanan) kadınları
gücünüz
ün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun ve üzerlerine tazyikte bulunmanız için kendilerine zarar vermeyin ve eğer yüklü bulunmakta iseler yüklerini koyuncaya değin onlara nafakalarını verin. Eğer sizin için (çocuklarınızı) emzirirlerse onlara ücretlerini verin ve aranızda maruf bir veçhile müşaverede bulunun ve eğer müşkilata uğrar iseniz onun için başkası emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Boşadığınız o kadınları (iddetleri müddetince)
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıştırıp evden çıkarmaya zorlamak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer onlar hamile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sonra doğan çocuğu sizin faidenize emzirirlerse, emzirme ücretlerini verin. Aranızda bu hususta güzelce istişare edin. Anlaşmakta güçlük çekerseniz, bu takdirde çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Boşadığınız kadınları,
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerde oturtun. Onları sıkıntıya düşürmek için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Eğer sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin. Aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer bir güçlükle karşılaşırsanız, çocuğu bir başkası emzirir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(Boşadığınız) O kadınları,
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştır(ıp evden çıkmağa zorla)mak için kendilerine zarar vermeğe kalkışmayın. Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onların geçimini sağlayın. Sonra sizin için (çocuğunuzu) emzirirlerse onlara ücretlerini verin ve aranızda güzellikle konuşup anlaşın. Eğer (anlaşmakta) güçlük çekerseniz (o zaman) çocuğu, başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(Boşandığınız) Kadınları,
gücünüz
oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onları 'darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla' kendilerine zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslâm'a uygun bir tarz) üzere görüşüp konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (bab...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Boşadığınız hanımları,
gücünüz
ölçüsünde, evinizin bir bölümünde oturtun. Sıkıştırıp da çıkmaya zorlamak için onlara zarar vermeyin. Hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Eğer sizin için çocuğu emzirirlerse ücretlerini verin. Aranızda güzellikle anlaşın. Bu size zor gelecek olursa, çocuğu başka biri emzirsin....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete)
gücünüz
ün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzü...
Hud Suresi, 121. Ayet:
İnanmayanlara de ki:
Gücünüz
ün yettiğini yapın, şüphe yok ki biz de yapmadayız....
Hud Suresi, 121. Ayet:
Îman etmeyeceklere de ki: «Elinizden,
gücünüz
den geleni yapın. Biz de şübhesiz çalışıcılarız». ...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
1.
fe
: artık
2.
ittekû
: takva sahibi olun
3.
allâhe
: Allah'a
4.
mâ
: şey, ne, kadar
<...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Artık Allah'a karşı
gücünüz
ün yettiği kadar (en üst seviyede) takva sahibi olun. Dinleyin ve itaat edin! Ve kendiniz için hayır olarak infâk edin (verin). Ve kim nefsinin cimriliğinden kendini korursa (sakındırırsa), o taktirde işte onlar; onlar felaha (kurtuluşa) erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O hâlde,
gücünüz
yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Artık çekinin Allah'tan
gücünüz
yettiği kadar ve dinleyin ve itâat edin ve mallarınızı harcayın hayır yolunda, sizin için hayırlıdır ve kimler, nefsinin hırsından, nekesliğinden korunursa artık onlardır kurtulanların, muratlarına erenlerin ta kendileri....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O halde
gücünüz
yettiğince Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Gücünüz
ün yettiğince, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah’ın Kitabındaki hükümleri, Rasulünün tebliğini, teşriini, idarecilerinizi dinleyin, emirlerine itaat edin. Kendiniz için en hayırlı olanı, kendiniz ve birbiriniz için bir malı-parayı Allah yolunda, karşılık gözetmeden, gönüllü harcayın. Kimler nefsinin ihtirasından, cimriliğinden korunursa, onlar, işte onlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O halde,
gücünüz
ün yettiği kadar Allah'tan sakının, dinleyin, itaat edin ve kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Onun için,
gücünüz
yettiği kadar Allah’dan korkun, (takva sahibi olun. Emirlerine uyun, yasaklarından kaçının). Öğüdlerini dinleyin, emirlerine itaat edin. (Hayır yollarına) harcayın; nefisleriniz için hayır yapın, Kim nefsinin cimriliğinden kurtarılırsa, işte bunlar (azabdan) kurtulanlardır....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Allah'a karsi gelmekten gucunuzun yettigi kadar sakinin, buyruklarini dinleyin, itaat edin; kendinizin iyiligine olarak mallarinizdan sarfedin; nefsinin tamahkarligindan korunan kimseler, iste onlar saadete erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Gücünüz
ün yettiği kadar Allah'tan korkun, (hakkı) dinleyip, itaat edin. Kendi lehinize (mallarınızdan) hayırlı yollara harcayın. Kim nefsinin aşırı cimrilik, kıskançlık ve ihtirasından korunursa, işte onlar muradlarına eren, umduklarına kavuşanlardır....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Allah'a karşı gelmekten
gücünüz
ün yettiği kadar sakının, buyruklarını dinleyin, itaat edin; kendinizin iyiliğine olarak mallarınızdan sarfedin; nefsinin tamahkarlığından korunan kimseler, işte onlar saadete erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O halde
gücünüz
yettiğince Allah'a isyandan kaçının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Gücünüz
yettiği kadar ALLAH'ı sayın. Dinleyin, itaat edin ve kendi yararınız için yardımda bulununuz. Nefsinin bencillik ve cimriliğinden korunanlar başaranlardır....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Onun için
gücünüz
yettiği kadar Allaha korunun, dinleyin, itaat edin, infak edin, kendileriniz için hayır yapın, her kim de nefsinin hırsından korunursa işte onlar felâh bulanlardır...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Onun için
gücünüz
yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin ve harcayın, kendiniz için hayır yapın. Her kim de nefsinin hırsından korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O halde
gücünüz
ün yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O halde
gücünüz
ün yettiği kadar Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak mallarınızı Allah yolunda harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O halde
gücünüz
ün yetdiği kadar Allahdan korkun, (öğütlerini) dinleyin. îtâat edin. (Mallarınızdan Allah yolunda), kendinizin hayrı olarak, harcayın. Kim nefsinin (koyu) cimriliğinden korunursa işte onlar muradlarına erenlerin ta kendileridir. ...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O hâlde
gücünüz
yettiği kadar Allah’dan sakının, (nasîhatlerini) dinleyin,(emirlerine) itâat edin ve kendiniz için bir hayır olarak (Allah yolunda) sarf edin! Artık kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir!...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Öyleyse,
gücünüz
yettiğince Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin ve kendinizin hayrına olarak infak edin. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa; işte onlar, felaha erenlerin kendileridir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Artık
gücünüz
yettiği kadar Allah'tan korkun ve dinleyin ve itaat edin ve nefisleriniz için bir hayr olmak üzere infakta bulunun ve her kim nefsini cimrilikten vikaye ederse işte onlardır muradlarına ermiş olanlar, onlardır....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Gücünüz
ün yettiği kadar Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak mallarınızdan infak edin. Kim nefsinin mala olan hırs ve cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Gücünüz
ün yettiğince Allah’tan korkun, dinleyin ve itaat edin. Kendi iyiliğiniz için infakta bulunun. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar, kurtuluşa erenler onlardır....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Onun için
gücünüz
yettiğince Allah’a karşı gelmekten, haramlara girmekten sakının, hakkı dinleyip, itaat edin ve kendi iyiliğinize olarak hayır yolunda mal harcayın. Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden kendini kurtarabilirse asıl felaha erenler işte onlardır....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Öyle ise
gücünüz
yettiği kadar Allâh'tan korkun, (O'nun öğütlerini) dinleyin, (O'na) itâ'at edin ve kendi iyiliğinize olarak (mallarınızı Allâh uğrunda) harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar, başarıya erenlerdir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O halde,
gücünüz
ölçüsünde Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin. Ve benlikleriniz için bir hayır olarak infakta bulunun. Nefsinin cimrilik ve doymazlığından korunanlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
(71,72) "Bir de onlara Nûh'un önemli haberlerini oku: Hani o toplumuna: “Ey toplumum! Eğer benim makamım; görevli oluşum, size karşı çıkışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben, işin sonucunu yalnızca Allah'a bırakmışımdır. Artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün
gücünüz
le karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana gerçekleştirin, bana süre de tanımayın. Sonra da eğer yüz çevirirseniz; zaten ben sizden bir ücret iste...
Yunus Suresi, 72. Ayet:
(71,72) "Bir de onlara Nûh'un önemli haberlerini oku: Hani o toplumuna: “Ey toplumum! Eğer benim makamım; görevli oluşum, size karşı çıkışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben, işin sonucunu yalnızca Allah'a bırakmışımdır. Artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün
gücünüz
le karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana gerçekleştirin, bana süre de tanımayın. Sonra da eğer yüz çevirirseniz; zaten ben sizden bir ücret iste...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Aslında onlar, “Onu kendisi uydurdu” diyorlar. De ki: “Öyleyse, eğer doğrulardan iseniz, uydurma olarak da olsa, benzeri on sûre getirin, Allah'ın astlarından
gücünüz
ün yettiği kişileri de çağırın.” ...
Hud Suresi, 92. Ayet:
(92,93) Şu‘ayb: “Ey toplumum! Benim akrabalarım/taraftarlarım size karşı Allah'tan daha mı güçlü/değerli? Ve Allah'ı arkanıza atılmış bir şey edindiniz. Şüphesiz ki, Rabbim bütün yaptıklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır. Ve ey toplumum! Var
gücünüz
le yapacağınız ne varsa yapın! Şüphesiz ben yapanım. Perişan edecek azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu yakında bileceksiniz. Gözetleyiniz, şüphesiz ben sizinle beraber gözetleyiciyim” dedi. ...
Hud Suresi, 93. Ayet:
(92,93) Şu‘ayb: “Ey toplumum! Benim akrabalarım/taraftarlarım size karşı Allah'tan daha mı güçlü/değerli? Ve Allah'ı arkanıza atılmış bir şey edindiniz. Şüphesiz ki, Rabbim bütün yaptıklarınızı çepeçevre kuşatıcıdır. Ve ey toplumum! Var
gücünüz
le yapacağınız ne varsa yapın! Şüphesiz ben yapanım. Perişan edecek azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu yakında bileceksiniz. Gözetleyiniz, şüphesiz ben sizinle beraber gözetleyiciyim” dedi. ...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
"De ki: “Ey toplumum!
Gücünüz
yettiğince yapacağınızı yapın, Şüphesiz ben de yapıyorum. Yakında Yurt'un sonunun kim için olduğunu bileceksiniz. Şüphesiz şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar kurtuluşa eremezler.” *** "...
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Yine Allah'a ve O'nun Elçisi'ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra korkuya kapılırsınız ve
gücünüz
-canınız gider. Ve sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. ...
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Ve siz de
gücünüz
ün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve savaş atları hazırlayın ki onlarla, Allah'a düşman olanları, kendi düşmanlarınızı ve Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz, bunlardan aşağı daha başkalarını korkutasınız. Ve Allah yolunda her ne harcarsanız o size eksiksiz ödenir ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. ...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O kadınları,
gücünüz
ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştırmak için onlarla birbirinizin zararına olacak herhangi bir şey yapmayın. Şâyet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onlara harcama yapın/nafaka verin. Sonra sizin için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin ve aranızda örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde müşavere yapın. Ve eğer güçlük çekerseniz, artık ücreti babaya ait olmak üzere, başka bir kadın emzirecektir. ...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O nedenle
gücünüz
yettiğince Allah'ın koruması altına girin, dinleyin ve itaat edin. Ve mallarınızdan, kendinizin iyiliğine olarak Allah yolunda harcamada bulunun/ başta yakınlarınız olmak üzere başkalarının nafakalarını temin edin. Kim de benliğinin açgözlülüğünden korunursa işte onlar, başarıya ulaşanların ta kendileridir. ...
Əraf Suresi, 69. Ayet:
Sizi xəbərdar etməsi üçün sizdən (içinizdən) bir adama Rəbbinizdən bir zikr gəlməsinəmi təəccübləndiniz? Nuh qövmündən sonra sizi xəlifələr etdiyini (onların yerinə sizi gətirdiyini) və yaradılışda sizin
gücünüz
ü artırdığını xatırlayın. Artıq Allahın üzərinizdəkilərini (nemətlərini) zikr edin ki, beləcə qurtuluşa çatarsınız....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Onlara qarşı qüvvətiniz (
gücünüz
) nə qədər çatarsa və bağlanan (döyüş üçün yetişdirilən) atlardan hazırlayın! Onunla Allahın düşmənlərini, sizin düşmənlərinizi və onlardan başqa digərlərini qorxudun. Siz onları bilməzsiniz, Allah onları bilir. Allahın yolunda hər nə infaq etsəniz, sizə ödənər və sizə zülm olunmaz (haqsızlıq edilməz)....
Yunus Suresi, 38. Ayet:
Yoxsa onu uydurdumu deyirlər? De ki: ‘Əgər doğru söyləyənlərsinizsə, o təqdirdə Allahdan başqa
gücünüz
ün çatdığı kəsləri çağırın və onun kimi bir surə gətirin!’...
Hud Suresi, 13. Ayet:
Yoxsa: ‘Onu uydurdumu?’ deyirlər. ‘Elə isə onun kimi uydurulmuş olan 10 surə gətirin. Əgər siz doğru söyləyənlərsinizsə, Allahdan başqa
gücünüz
ün çatdığı kəsləri də çağırın!’ de....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey insan və cin topluluğu! Göylərin və yerin hüdudlarından çıxıb getməyə əgər
gücünüz
çatırsa, haydı çıxın! Bir sultan (bir mürşid) olmadan nüfuz edə bilməzsiniz (keçib çıxa bilməzsiniz)...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Artıq Allah üçün
gücünüz
ün çatdığı qədər (ən üst səviyyədə) təqva sahibi olun. Dinləyin və itaət edin! Özünüz üçün xeyir olaraq infaq edin. Kim nəfsinin xəsisliyindən özünü qorusa (çəkindirsə), o təqdirdə onlar fəlaha (qurtuluşa) çatanlardır....
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey qövmüm! Rəbbinizdən bağışlanma diləyin, sonra da Ona tövbə edin ki, göydən sizə bolluca yağış yağdırsın və
gücünüz
ü daha da artırsın. Günahkarcasına üz çevirməyin”....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De: «Ey qövmüm, (mənim dəvət və dinimlə mübarizədə) var
gücünüz
lə fəaliyyət göstərin ki, mütləq mən (də müqavimət vəzifəmə əsasən) fəal və çalışqanam. Tezliklə bu evin (zəfər) aqibətinin və o evin (gözəl) sonunun kimin olacağını başa düşəcəksiniz. Şübhəsiz, zalımlar əsla nicat tapmayacaqlar»....
Hud Suresi, 52. Ayet:
«Və ey mənim qövmüm, Rəbbinizdən bağışlanmaq diləyin, sonra Ona tərəf qayıdın (tövbə edin) ki, sizə bollu bulud və yağış göndərsin, sizin (cismani və maddi)
gücünüz
ə bir güc də artırsın və (Ondan) günahkar kimi üz çevirməyin»....
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Allah və Rəsuluna itaət edin və bir-birinizlə çəkişməyin. Yoxsa sonra zəifləyərsiniz və
gücünüz
, iqtidarınız əldən gedər. Səbirli olun. Çünki Allah səbir edənlərlədir....
Hud Suresi, 52. Ayet:
“Ey qövmüm! Rəbbinizdən bağışlanma diləyin, sonra Ona tövbə edin ki, üzərinizə bol-bol yağmur göndərsin və
gücünüz
ə güc qatsın. Günahkarlar olaraq üz çevirməyin”....
Kəhf Suresi, 95. Ayet:
Zülqərneyn: “Rəbbimin mənə verdiyi (imkan və qüdrət sizin verəcəyiniz vergidən) daha xeyirlidir. İndi siz mənə
gücünüz
lə yardım edin ki, sizinlə onların arasına möhkəm bir sədd çəkim”, – dedi....
Furqan Suresi, 19. Ayet:
(İlah qəbul etdikləriniz) dedikləriniz barəsində sizi təkzib etdilər. Artıq özünüzdən əzabı sovuşdurmağa
gücünüz
yetməyəcək və özünüzə yardım da edə bilməyəcəksiniz. Sizdən kim zülm və haqsızlıq edərsə, ona böyük bir əzab daddırarıq....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin və insan güruhu! Göylərin və yerin ətraflarından keçib getməyə
gücünüz
yetirsə, keçib gedin. Böyük bir güc olmadıqca keçib gedə bilməzsiniz....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
(Ey Muhamməd!) Şübhəsiz, Rəbbin sənin gecənin üçdə ikisinə yaxın qismini, yarısını və üçdə birini ibadətlə keçirdiyini bilir. Səninlə birlikdə olanlardan bir dəstə də belə edir. Allah gecə və gündüzü nizamlayıb təqdir edər. Sizin buna (bütün gecə yaxud gecənin çox hissəsində ibadət etməyə)
gücünüz
ün çatmayacağını bildi, sizi bağışladı (yükünüzü azaltdı). Artıq Qur`andan sizə asan gələni oxuyun. Allah aranızda xəstələrin olacağını, bəzilərinizin Allahın lütfündən ruzi axtarmaq üçün yer üzündə dol...
Fəth Suresi, 21. Ayet:
Sizin (indi əldə etməyə)
gücünüz
çatmadığı başqa qənimətlər də vardır ki, onları tam olaraq (ancaq) Allah bilir. Axı Allah hər şeyə qadirdir!...
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Və qadınlarınız arasında ədalətli olmağa nə qədər çalışsanız da [buna] əsla
gücünüz
çatmaz. Elə isə birinə tamamilə meyl edib, digərini asılı vəziyyətdə qoymayın. Və əgər sahmana salsanız [yaxşılaşdırsanız] və Allahın mühafizəsi altına daxil olsanız, şübhəsiz ki, Allah, qullarının günahlarını çox örtən, onları cəzalandırmayan və çox bağışlayandır, dərin mərhəmət sahibidir....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Ey qövmüm!
Gücünüz
çatdığı qədər edəcəyinizi edin! Şübhəsiz ki, mən də edirəm. Tezliklə Yurdun axırının kimə qalacağını biləcəksiniz. Şübhəsiz ki, şirk qoşaraq səhv; öz zərərinə olan əməli işləyənlər nicat tapmazlar."...
Ənfal Suresi, 46. Ayet:
Yenə Allaha və Onun Elçisinə itaət edin, bir-birinizlə mübahisə etməyin. Sonra qorxuya düşərsiniz və
gücünüz
-canınız gedər. Və səbr edin. Şübhəsiz ki, Allah səbr edənlərlədir....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Və siz də
gücünüz
çatdığı qədər onlara qarşı hər növ qüvvə toplayın və döyüş atları[#349] hazırlayın ki, onlarla, Allaha düşmən olanları, öz düşməninizi və Allahın bilib sizin bilmədiyiniz, bunlardan aşağı başqalarını adam edəsiniz. Və Allah yolunda nə xərcləsəniz, o sizə kamil surətdə ödənilər və siz haqsızlığa məruz qalmazsınız....
Yunus Suresi, 72. Ayet:
Artıq siz və şərikləriniz nə edəcəksinizsə, yığışıb bütün
gücünüz
lə qərarlaşdırın. Sonra bu işiniz sizə dərd olmasın. Sonra mənə istədiyinizi edin, mənə möhlət də verməyin. Sonra da əgər üz döndərsəniz; onsuz da mən sizdən heç bir muzd istəmirəm! Mənim muzdum yalnız Allaha aiddir. Və mənə müsəlman olmaq əmr edilmişdir."...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey qövmüm! Rəbbinizdən əfv diləyin, sonra Ona tövbə edin ki, sizə göydən bol-bol göndərsin və
gücünüz
ə güc qataraq sizi artırsın. Və günahkarlar olaraq arxanızı çevirməyin."...
Furqan Suresi, 19. Ayet:
Baxın görün, məbudlarınız sizin dediklərinizi təkzib etdilər. Artıq geri qaytarmağa Və kömək etməyə
gücünüz
çatmaz. Və sizdən kim şərik qoşaraq səhv; öz zərərinə olan əməl işləyərsə, Biz ona şiddətli bir əzab daddıracağıq....
Saffat Suresi, 156. Ayet:
Yoxsa sizin açıq-aşkar bir
gücünüz
/dəliliniz var?...
Fəth Suresi, 20. Ayet:
Və Allah sizə, alacağınız bir çox qəniməti və sizin
gücünüz
çatmayan, ancaq Allahın sizin üçün əhatə etdiyi başqa şeyləri, sizin istifadəniz [üçün] və möminlərə bir işarə olsun deyə, ...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin və ins tayfası! Əgər göylərin və yerin kənarlarından aşıb keçməyə
gücünüz
çatsa, dərhal aşın, ancaq üstün bir güc olmadan aşa bilməzsiniz....