4. |
bi el hudâ |
: hidayet ile
Həşr Suresi, 23. Ayet: O, kendisinden baska tanri olmayan, hukumran, cok kutsal; esenlik veren, guvenlik veren, gorup gozeten, guclu, buyrugunu herseye geciren, ulu olan, Allah'tir. Allah putperestlerin kostuklari eslerden munezzehtir....
Həşr Suresi, 23. Ayet: O, kendisinden başka tanrı olmayan, hükümran, çok kutsal; esenlik veren, güvenlik veren, görüp gözeten, güçlü, buyruğunu herşeye geçiren, ulu olan, Allah'tır. Allah onların koştukları eşlerden (ortaklardan) münezzehtir....
Fatir Suresi, 2. Ayet: Allah, insanlara rahmetten neyi açarsa, artık onu tutacak biri olamaz. Her neyi de tutarsa, onu da, ondan sonra salacak biri olamaz. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, yenilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Hicr Suresi, 92. Ayet: (92,93) İşte, andolsun Rabbine ki, Biz, kesinlikle onların hepsini yaptıkları şeylerden hesaba çekeceğiz. {Şu‘arâ 7-9: Ve onlar yeryüzüne bakmadılar mı? Biz orada her güzel eşten nicelerini bitirdik. Şüphesiz ki bunda kesinlikle alâmet/gösterge vardır; ama onların çoğu iman edenler olmadılar. Ve şüphe yok ki Rabbin, kesinlikle en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, engin merhamet sahibinin ta kendisidir.}...
Hicr Suresi, 93. Ayet: (92,93) İşte, andolsun Rabbine ki, Biz, kesinlikle onların hepsini yaptıkları şeylerden hesaba çekeceğiz. {Şu‘arâ 7-9: Ve onlar yeryüzüne bakmadılar mı? Biz orada her güzel eşten nicelerini bitirdik. Şüphesiz ki bunda kesinlikle alâmet/gösterge vardır; ama onların çoğu iman edenler olmadılar. Ve şüphe yok ki Rabbin, kesinlikle en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, engin merhamet sahibinin ta kendisidir.}...
Nəml Suresi, 8. Ayet: (8-12) "Sonra oraya geldiği zaman seslenilmişti: “Ateşin içindeki ve yanı başındaki kişi bolluklu kılınmıştır! Ve âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden arınıktır! “Ey Mûsâ! Şüphesiz Ben, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan Allah'ım! “Ve birikimini ortaya koy!” –Onu sanki görünmeyen bir varlık gibi, hareket ettirir görüverince, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. -Ey Mûsâ korkma! Şüphesiz ...
Nəml Suresi, 9. Ayet: (8-12) "Sonra oraya geldiği zaman seslenilmişti: “Ateşin içindeki ve yanı başındaki kişi bolluklu kılınmıştır! Ve âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden arınıktır! “Ey Mûsâ! Şüphesiz Ben, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan Allah'ım! “Ve birikimini ortaya koy!” –Onu sanki görünmeyen bir varlık gibi, hareket ettirir görüverince, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. -Ey Mûsâ korkma! Şüphesiz ...
Nəml Suresi, 10. Ayet: (8-12) "Sonra oraya geldiği zaman seslenilmişti: “Ateşin içindeki ve yanı başındaki kişi bolluklu kılınmıştır! Ve âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden arınıktır! “Ey Mûsâ! Şüphesiz Ben, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan Allah'ım! “Ve birikimini ortaya koy!” –Onu sanki görünmeyen bir varlık gibi, hareket ettirir görüverince, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. -Ey Mûsâ korkma! Şüphesiz ...
Nəml Suresi, 11. Ayet: (8-12) "Sonra oraya geldiği zaman seslenilmişti: “Ateşin içindeki ve yanı başındaki kişi bolluklu kılınmıştır! Ve âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden arınıktır! “Ey Mûsâ! Şüphesiz Ben, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan Allah'ım! “Ve birikimini ortaya koy!” –Onu sanki görünmeyen bir varlık gibi, hareket ettirir görüverince, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. -Ey Mûsâ korkma! Şüphesiz ...
Nəml Suresi, 12. Ayet: (8-12) "Sonra oraya geldiği zaman seslenilmişti: “Ateşin içindeki ve yanı başındaki kişi bolluklu kılınmıştır! Ve âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden arınıktır! “Ey Mûsâ! Şüphesiz Ben, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan Allah'ım! “Ve birikimini ortaya koy!” –Onu sanki görünmeyen bir varlık gibi, hareket ettirir görüverince, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. -Ey Mûsâ korkma! Şüphesiz ...
Loğman Suresi, 8. Ayet: (8,9) Şüphesiz şu iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış olan kişiler, içinde sonsuz olarak kalıcı oldukları hâlde, kendileri için nimet cennetleri olanlardır. Bu, Allah'ın gerçek bir vaadidir. Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Loğman Suresi, 9. Ayet: (8,9) Şüphesiz şu iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış olan kişiler, içinde sonsuz olarak kalıcı oldukları hâlde, kendileri için nimet cennetleri olanlardır. Bu, Allah'ın gerçek bir vaadidir. Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
İbrahim Suresi, 1. Ayet: (1-3) "Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bu Bizim, insanları Rablerinin izni/ bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa; en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, övülen, övgüye lâyık bulunanın; göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler Kendisinin olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Ve dünya hayatını âhirete tercih eden, Allah'ın yolundan çeviren ve onun eğriliğini isteyen kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ş...
İbrahim Suresi, 2. Ayet: (1-3) "Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bu Bizim, insanları Rablerinin izni/ bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa; en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, övülen, övgüye lâyık bulunanın; göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler Kendisinin olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Ve dünya hayatını âhirete tercih eden, Allah'ın yolundan çeviren ve onun eğriliğini isteyen kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ş...
İbrahim Suresi, 3. Ayet: (1-3) "Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bu Bizim, insanları Rablerinin izni/ bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa; en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, övülen, övgüye lâyık bulunanın; göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler Kendisinin olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Ve dünya hayatını âhirete tercih eden, Allah'ın yolundan çeviren ve onun eğriliğini isteyen kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ş...
İbrahim Suresi, 4. Ayet: Ve Biz onlara, açıkça ortaya koysun diye, her peygamberi yalnız kendi toplumunun diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini/ dileyeni saptırır, dilediğini/ dileyeni de doğru yola iletir. Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Rum Suresi, 2. Ayet: (2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 3. Ayet: (2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 4. Ayet: (2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 5. Ayet: (2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Rum Suresi, 6. Ayet: (2-6) Rûmlar/ Bizanslılar, yeryüzünün en alçak/ çukur yerinde yenildiler. Onlar, bu yenilgilerinin ardından da birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Bundan önce ve sonra emir Allah'ındır. Ve o gün mü’minler, Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah, Kendisinin bir vaadi olarak dilediğine yardım eder, galip kılar. Allah, vaadinden dönmez. Ama insanların çoğu bilmezler. O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir. ...
Bəqərə Suresi, 240. Ayet: Ve sizden eşler bırakarak ölecek olanlar, eşleri için senesine kadar evlerinden çıkarılmaksızın kendilerine yetecek bir malı vasiyet ederler. Artık onlar, çıkarlarsa, örfe uygun/herkesçe kabul gören bir şekil ile kendilerinin yaptıklarında sizin için bir vebal yoktur. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyandır, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet: Bir zamanlar İbrâhîm de, “Ey Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster!” demişti. Allah, “İnanmadın mı ki?” dedi. İbrâhîm, “İnandım, fakat kalbim tüm soru işaretlerini gidererek rahata kavuşsun diye” dedi. Allah, “Hemen kuşlardan dördünü tut da onları kendine alıştır. Sonra her dağın üzerine onlardan bir parça bırak. Sonra da kuşları çağır, koşa koşa/ hızlıca sana gelecekler. Ve bil ki, Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa k...
Ənfal Suresi, 48. Ayet: (48,49) "Hani o münâfıklar ve kalplerinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimseler, “Şu adamları dinleri aldattı” dedikleri sırada, o kötü niyetli komutan, onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara, “Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım” demişti. Sonra da, ne zaman ki iki topluluk birbirini görür oldu, o, iki topuğu üstünde geri döndü ve: “Şüphesiz ben sizden uzağım. Şüphesiz ben, sizin görmediğinizi görmekteyim, şüphesiz ben, Allah'tan korkmak...
Ənfal Suresi, 49. Ayet: (48,49) "Hani o münâfıklar ve kalplerinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimseler, “Şu adamları dinleri aldattı” dedikleri sırada, o kötü niyetli komutan, onlara amellerini çekici göstermiş ve onlara, “Bugün sizi insanlardan bozguna uğratacak kimse yoktur ve ben de sizin yardımcınızım” demişti. Sonra da, ne zaman ki iki topluluk birbirini görür oldu, o, iki topuğu üstünde geri döndü ve: “Şüphesiz ben sizden uzağım. Şüphesiz ben, sizin görmediğinizi görmekteyim, şüphesiz ben, Allah'tan korkmak...
Ənfal Suresi, 62. Ayet: (62,63) Ve eğer onlar, sana hile yapmak isterlerse, bil ki şüphesiz sana Allah yeter. O, seni Kendi yardımıyla ve mü’minlerle güçlendirendir ve mü’minlerin gönüllerini kaynaştırandır. Sen yeryüzünde ne varsa hepsini topluca harcasaydın yine de onların gönüllerini kaynaştıramazdın. Ama Allah, aralarını kaynaştırdı. Şüphesiz O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Ənfal Suresi, 63. Ayet: (62,63) Ve eğer onlar, sana hile yapmak isterlerse, bil ki şüphesiz sana Allah yeter. O, seni Kendi yardımıyla ve mü’minlerle güçlendirendir ve mü’minlerin gönüllerini kaynaştırandır. Sen yeryüzünde ne varsa hepsini topluca harcasaydın yine de onların gönüllerini kaynaştıramazdın. Ama Allah, aralarını kaynaştırdı. Şüphesiz O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Ənfal Suresi, 67. Ayet: "Yeryüzünde ağır basmadıkça; savaşta kesin ve tam üstünlük sağlamadıkça, kendisi için esirler oluşturması hiçbir peygambere uygun değildir. Siz, dünya genişliğini istersiniz, Allah da âhireti ister. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. "...
Ali-İmran Suresi, 3. Ayet: (3,4) "Allah, sana, sadece içinde konu edilenleri doğrulayıcı olarak bu kitabı hak ile indirdi. O, daha önce insanlara doğru yol kılavuzu olarak Tevrât'ı ve İncîl'i de indirmişti. Furkân'ı da O indirdi. Şüphesiz kâfirler; Allah'ın âyetlerini bilerek reddeden şu kimseler, çetin bir azap kendileri için olanlardır. Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, suçluları yakalayıp cezalandırmak sûretiyle adaleti sağlayandır. "...
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet: (3,4) "Allah, sana, sadece içinde konu edilenleri doğrulayıcı olarak bu kitabı hak ile indirdi. O, daha önce insanlara doğru yol kılavuzu olarak Tevrât'ı ve İncîl'i de indirmişti. Furkân'ı da O indirdi. Şüphesiz kâfirler; Allah'ın âyetlerini bilerek reddeden şu kimseler, çetin bir azap kendileri için olanlardır. Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, suçluları yakalayıp cezalandırmak sûretiyle adaleti sağlayandır. "...
Ali-İmran Suresi, 123. Ayet: (123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 124. Ayet: (123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 125. Ayet: (123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet: (123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet: (123-127) "Ve andolsun, sizler güçsüz iken, Allah, kendinize verilen nimetlerin karşılığını ödersiniz diye size Bedir'de yardım etti: Hani sen inananlara, “Rabbinizin, indirilen/ hulûl ettirilen üç bin haberci âyetle size yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Eğer sabreder ve Allah'ın koruması altına girerseniz, evet sizi Rabbiniz destekler. Ve eğer onlar, ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size işaretlenmiş /eğiten/ gönderilmiş beş bin haberci âyetle yardım eder. Ve Allah, bu yardımı size ...
Nisa Suresi, 163. Ayet: (163-165) Şüphesiz Biz, Nûh'a ve O'ndan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrâhîm'e, İsmâîl'e, İshâk'a, Ya‘kûb'a, torunlarına, Îsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleymân'a, daha önce kendilerini sana anlattığımız elçilere, kendilerini sana anlatmadığımız elçilere, elçilerden sonra insanların Allah'a karşı bir delilleri olmasın diye, müjdeciler ve uyarıcılar olarak vahyetmiştik. Dâvûd'a da Zebur'u verdik. Ve Allah, Mûsâ'ya söz söyledikçe söyledi/ onu yaraladıkça yara...
Nisa Suresi, 164. Ayet: (163-165) Şüphesiz Biz, Nûh'a ve O'ndan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrâhîm'e, İsmâîl'e, İshâk'a, Ya‘kûb'a, torunlarına, Îsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleymân'a, daha önce kendilerini sana anlattığımız elçilere, kendilerini sana anlatmadığımız elçilere, elçilerden sonra insanların Allah'a karşı bir delilleri olmasın diye, müjdeciler ve uyarıcılar olarak vahyetmiştik. Dâvûd'a da Zebur'u verdik. Ve Allah, Mûsâ'ya söz söyledikçe söyledi/ onu yaraladıkça yara...
Nisa Suresi, 165. Ayet: (163-165) Şüphesiz Biz, Nûh'a ve O'ndan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrâhîm'e, İsmâîl'e, İshâk'a, Ya‘kûb'a, torunlarına, Îsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleymân'a, daha önce kendilerini sana anlattığımız elçilere, kendilerini sana anlatmadığımız elçilere, elçilerden sonra insanların Allah'a karşı bir delilleri olmasın diye, müjdeciler ve uyarıcılar olarak vahyetmiştik. Dâvûd'a da Zebur'u verdik. Ve Allah, Mûsâ'ya söz söyledikçe söyledi/ onu yaraladıkça yara...
Həşr Suresi, 23. Ayet: "O, Kendisinden başka ilâh diye bir şey olmayan Allah'tır. O, bütün kâinatın hükümdârı, tertemiz, her türlü kötülük ve eksiklikten uzak, her türlü kusurdan uzak; sapasağlam, güven veren, gözetici, koruyucu, doğrulayıcı ve güvenilir, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, dilediğini zorla yaptıran, ulaşılmaz, azametli, ihtiyaçları gideren, işleri düzelten, derman veren, büyüklük ve ululukta tek olan; her şeyde ve her hâdisede büyüklüğünü gösterendir. All...
Həşr Suresi, 24. Ayet: O, oluşturan, kusursuz yaratan, her şeye şekil ve sûret veren Allah'tır. En güzel isimler O'nun içindir. Göklerde ve yeryüzünde olanlar O'nu noksan sıfatlardan arındırırlar. Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Təğabun Suresi, 17. Ayet: (17,18) Eğer Allah'a güzel bir ödünç verirseniz, O, onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Ve Allah, en iyi karşılık ödeyen, çok yumuşak davranan, görüleni ve görülmeyeni bilendir, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Təğabun Suresi, 18. Ayet: (17,18) Eğer Allah'a güzel bir ödünç verirseniz, O, onu sizin için kat kat artırır ve sizi bağışlar. Ve Allah, en iyi karşılık ödeyen, çok yumuşak davranan, görüleni ve görülmeyeni bilendir, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Cümə Suresi, 1. Ayet: Göklerde ve yeryüzünde olan şeyler, bütün evrenin hükümdarı, tertemiz, her türlü kötülük ve eksiklikten uzak olan, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olan, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan Allah'ı noksan sıfatlardan arındırırlar. ...
Cümə Suresi, 2. Ayet: (2,3) O, Anakentliler/Mekkeliler içinde, kendilerinden olan ve Anakentlilere ve henüz onlara katılmamış olan onlardan başkalarına Allah'ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri öğreten bir elçi gönderendir. –Onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde olsalar da.– Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleye...
Cümə Suresi, 3. Ayet: (2,3) O, Anakentliler/Mekkeliler içinde, kendilerinden olan ve Anakentlilere ve henüz onlara katılmamış olan onlardan başkalarına Allah'ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri öğreten bir elçi gönderendir. –Onlar, önceden apaçık bir sapıklık içinde olsalar da.– Ve O, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleye...
Fəth Suresi, 18. Ayet: (18,19) Andolsun o ağacın altında sana bağlılık yemini ederlerken Allah, mü’minlerden razı olmuştur. İşte kalplerinde olanı bilmiş, onlara kalbi teskin eden, güven ve yatışma duygusu/ moral indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ve alacakları birçok ganimetler ile ödüllendirmiştir. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Fəth Suresi, 19. Ayet: (18,19) Andolsun o ağacın altında sana bağlılık yemini ederlerken Allah, mü’minlerden razı olmuştur. İşte kalplerinde olanı bilmiş, onlara kalbi teskin eden, güven ve yatışma duygusu/ moral indirmiş ve onları pek yakın bir fetih ve alacakları birçok ganimetler ile ödüllendirmiştir. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. ...
Maidə Suresi, 116. Ayet: (116-118) "Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerin...
Maidə Suresi, 117. Ayet: (116-118) "Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerin...
Maidə Suresi, 118. Ayet: (116-118) "Ve hani Allah demişti ki: “Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?” Îsâ: “Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerin...
Tövbə Suresi, 71. Ayet: "İnanan erkekler ve inanan kadınlar; bunların bazısı bazılarının koruyucu, yol gösterici yakınlarıdırlar. Bunlar herkesçe kabul gören iyi şeyleri emrederler, tüm kötü şeylerden vazgeçirirler, salâtı ikame ederler [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturur, ayakta tutarlar], zekâtı/vergiyi verirler, Allah'a ve O'nun Elçisi'ne itaat ederler. İşte bunlar, Allah onlara rahmet edecektir. Şüphesiz Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün ol...
Bəqərə Suresi, 129. Ayet: Rəbbimiz! Bir də, onlara öz içlərindən bir peyğəmbər göndər ki onlara Sənin ayələrini oxusun, onlara kitabı [öyrətsin] və haqsızlığın, fitnə-fəsadın və qarmaqarışıqlığın qarşısını almaq üçün qoyulmuş qanun, prinsip və qaydaları öyrətsin, onları təmizləsin. Heç şübhəsiz ki, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olan, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan; möhkəm edən məhz Sənsən."...
Bəqərə Suresi, 209. Ayet: Buna baxmayaraq, əgər siz açıq-aşkar dəlillər gəldikdən sonra yenə azsanız, bilin ki, həqiqətən Allah, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet: Səndən yetimlər barədə də soruşurlar. De ki: Onlar üçün ən xeyirlisi "yaxşılaşdırmaqdır". Əgər onların [içinə] qarışmışsınızsa, artıq onlar sizin qardaşlarınızdır. Allah, fitnə salanla yaxşılaşdıranı bir-birindən seçər. Əgər Allah istəsəydi, sizi çətinliyə salardı. Şübhəsiz ki, Allah, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet: Bir zamanlar İbrahim də, "Ey Rəbbim! Ölüləri necə diriltdiyini mənə göstər!" demişdi. Allah, "İnanmırsanmı?" dedi. İbrahim, "İnanıram, lakin ürəyimdəki bütün sual işarələrini aradan qaldıraraq xatircəm olmaq üçün" dedi. Allah, "Dərhal quşlardan dördünü tut və onları özünə öyrət. Sonra hər dağın üstünə onlardan bir parça qoy. Sonra da quşları çağır, qaça-qaça/sürətlə sənə gələcəklər. Və bil ki, Allah, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qa...
Ali-İmran Suresi, 62. Ayet: Şübhəsiz, bu, tamamilə haqq olan qissədir. Allahdan başqa heç bir tanrı yoxdur. Və şübhəsiz ki, Allah, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olan, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Maidə Suresi, 118. Ayet: Əgər onlara əzab versən, şübhə yoxdur ki, onlar Sənin bəndələrindir və əgər onları bağışlasan, şübhəsiz Sən, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olan, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/[etdiyini] möhkəm edənsən."...
Ənfal Suresi, 49. Ayet: Bir vaxt o münafiqlər və qəlbində xəstəlik olan; xəstə zehniyyətli kəslər, "Bu adamları dinləri aldatdı" dediklərində, hər kim işin nəticəsini Allaha tapşırsa, bilsin ki, həqiqətən, Allah ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Ənfal Suresi, 63. Ayet: Sən, yer üzündə nə varsa hamısını birdən sərf etsəydin, yenə də onların könüllərini birləşdirə bilməzdin. Amma Allah onların arasını birləşdirdi. Şübhəsiz ki, O, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Ənfal Suresi, 67. Ayet: Yer üzünde ağır gəlmədikcə; döyüşdə mütləq və tam üstünlük əldə etmədikcə, özü üçün əsirlər almaq heç bir peyğəmbərə yaraşmaz. Siz, dünyanın genişliyini istəyirsiniz, Allah da axirəti istəyir. Və Allah, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Tövbə Suresi, 40. Ayet: Əgər siz Elçiyə kömək etməsəniz, bilin ki, Allah həqiqətən ona kömək etmişdir. Necə ki, o kafirlər [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edənlər] onu ikinin [iki nəfərin] ikincisi olaraq çıxarmışdılar. Necə ki, ikisi mağarada idilər. O vaxt elçi, yoldaşına deyirdi: "Qəm yemə, şübhəsiz ki, Allah bizimlədir." Belə olduqda, Allah ona qəlbə təskinlik verən güvən və xatircəmlik hissini bəxş etmiş/onların əhval-ruhiyyəsini yaxşılaşdırmış, onu sizin görmədiyiniz əsgərlərlə gücləndirmiş və kaf...
Tövbə Suresi, 71. Ayet: İnanan kişilər və inanan qadınlar; onlardan bəziləri bəzilərinin himayəçi, yol göstərən yaxınlarıdır. Onlar hər kəs tərəfindən məqbul hesab edilən yaxşı şeyləri əmr edərlər, bütün pis şeylərdən çəkindirərlər, səlatı yerinə yetirərlər [maddi və zehni baxımdan dəstək olma; cəmiyyəti maarifləndirmə qurumlarını qurub yaşadarlar], zəkatı/vergini verərlər, Allaha və Onun Elçisinə itaət edərlər. Bax onlar [ki var], Allah onlara rəhm edəcəkdir. Şübhəsiz ki, Allah, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub ...
İbrahim Suresi, 4. Ayet: Və Biz onlara, [Allahın əmrlərini] açıqca meydana qoysun deyə, hər bir peyğəmbəri yalnız öz qövmünün dilində göndərdik. Artıq, Allah dilədiyini/diləyəni azdırar, dilədiyini/diləyəni də doğru yola yönəldər. Və O, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Şüəra Suresi, 68. Ayet: Və şübhəsiz ki, Rəbbin, yəqin bilin ki, ən üstün olanın, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan, tam yəqinliklə bilin ki, qalib olanın, əngin mərhəmət sahibinin məhz özüdür....
Ənkəbut Suresi, 42. Ayet: Şübhəsiz ki, Allah, onların, Özünün altındakılardan nəyə yalvardıqlarını bilir. Və O, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Loğman Suresi, 27. Ayet: Və əgər, şübhəsiz, yer üzündə ağac adına nə varsa qələm olsa, dəniz də ardınca yeddi dərya əlavə edilərək onun mürəkkəbi olsa, Allahın sözləri tükənməz. Şübhə yox ki, Allah ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/möhkəm edəndir....
Fatir Suresi, 2. Ayet: Allah, insanlara rəhmətdən nəyi açsa, artıq onu heç kim tuta bilməz. Hər nəyi də tutsa, artıq onu heç kim açıb sərbəst buraxa bilməz. Və Allah, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olan, ən yaxşı qanun qoyan, fitnənin qarşısını yaxşı alan/elədiyini möhkəm eləyəndir....
Həşr Suresi, 23. Ayet: O, Özündən başqa məbud deyə bir şey olmayan Allahdır. O, bütün kainatın hökmdarıdır, tərtəmizdir, hər cür pislik və nöqsanlıqdan uzaq, hər cür qüsurdan uzaq; möhkəm, etibarlı, hifz edən, qoruyan, təsdiqləyən və mötəbər, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olan, istədiyini məcburi qaydada etdirən, əlçatmaz, əzəmətli, ehtiyacları aradan qaldıran, işləri düzəldən, çarə tapan, böyüklük və ucalıqda tək olan; hər şeydə və hər hadisədə böyüklüyünü göstərəndir. Al...
Həşr Suresi, 24. Ayet: O, əmələ gətirən, qüsursuz yaradan, hər şeyə şəkil və surət verən Allahdır. Ən gözəl adlar Ona məxsusdur. Göylərdə və yer üzündə olanlar Onu nöqsan sifətlərdən pak tuturlar. Və O, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olandır, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/[etdiyini] möhkəm edəndir....
Cümə Suresi, 1. Ayet: Göylərdə və yer üzündə olan şeylər, bütün kainatın hökmdarı, pak, hər cür pislik və nöqsandan uzaq olan, ən üstün, ən güclü, ən şərəfli, məğlub edilməsi mümkün olmayan/mütləq qalib olan, ən yaxşı qanun qoyan, pozulmağın qarşısını yaxşı alan/[etdiyini] möhkəm edən Allahı nöqsanlıqlardan pak tuturlar....
|