Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne)....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
1.
sırâta
: yol
2.
ellezîne
: ki onlar
3.
en'amte
: sen ni'met verdin
4.
aleyhim
: onlara, onların üzerine
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Kulumuza inzâl ettiğimizden (hakikatinden - Esmâ mertebesinden bilincine açığa çıkandan) şüpheniz varsa, onun benzeri bir sûre ortaya koyun. Eğer (sözünüzde) sadıksanız, Allâh (adıyla işaret edilen Ulûhiyetin) dûnunda (Allâh adıyla işaret edilenin misli veya benzeri olması mümkün olmadığı içindir ki, edinilen veya tahayyül edilen tanrılar ancak onun "dûnu"nda olabilir; onların da ne gayrılığından ne denkliğinden ne eş değerinden ne de kapsamından sözedilebilir. "Dûnu" kelimesiyle işaret edilen v...
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah'tan gayri şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Ve iz kultum yâ mûsâ len nasbira alâ taâmin vâhidin fed’u lenâ rabbeke yuhric lenâ mimmâ tunbitulardu min baklihâ ve kıssâiha ve fûmihâ ve adesihâ ve basalihâ, kâle e testebdilûnellezî huve ednâ billezî huve hayr(hayrun), ihbitû mısran fe inne lekum mâ seeltum ve duribet aleyhimuz zilletu vel meskenetu ve bâu bi gadabin minallâh(minallâhi), zâlike bi ennehum kânû yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne bi gayril hak(hakkı), zâlike bi mâ asav ve kânû ya’tedûn(ya’tedûne)....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
kultum (iz kultum)
: siz dediniz (siz demiştiniz)
3.
yâ mûsâ
: ey Musa
4.
len nasbirâ
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Hani İsrailoğullarından söz almıştık; Allâh gayrını var kabul edip ona tapınmayın, ana-babanızın hakkını verin, yakınlarınıza, yetimlere, yoksullara ihsanda bulunun; insanlara güzel (Hakk'a erdirici) sözler söyleyin; namazı ikame edip zekâtı verin. (Onlardaki namaz ve zekât İslâm'dakinden farklıydı. ) Ancak bundan sonra, birazınız hariç, yüz çevirdiniz ve hâlâ da çevirmekte devam ediyorsunuz....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlardan kimi de Allâh dûnunda tapındıkları varlıklar edinip, onları Allâh Allâh sevgisiyle (Allâh'mışçasına) severler! İman edenler ise sevdiklerinin yalnızca Allâh olduğunun şuurundadırlar (gayrına varlık vermezler). O (hakikati inkâr ederek nefslerine) zulmedenler, bu yüzden azaba düşeceklerini gördüklerinde, âlemlerden açığa çıkan kuvvetin yalnızca Allâh'a ait olduğunu fark ederler, ama iş işten geçmiştir; keşke bunu önceden görebilselerdi. . . Allâh Şediyd ül Azab'dır (yapılan yanlışta ı...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlardan kimi de, Allah’dan gayrısını (putları), O’na emsal koşarlar, Allah’a ibadet eder gibi putlara tapınırlar ve onlara sevgi beslerler. İman eden kimselerin Allah’a olan sevgisi ise daha kuvvetli ve devamlıdır. Eğer Allah’a ortak koşarak nefislerine zulüm edenler, vaktinde görecekleri azabı bilselerdi, muhakkak bütün kuvvet ve kudretin Allah’ın olduğunu ve azabının çok şiddetli bulunduğunu anlarlardı....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlar içinde Allahdan gayrisini (Ona) emsal edinen adamlar da vardır ki onlara Allaha olan sevgi gibi muhabbet beslerler. Îman edenlerin Allaha sevgisi ise (her şeyden) sağlamdır. (Allaha eş tutarak nefislerine) zulmedenler azabı görecekleri zaman bütün kuvvet (ve kudret) in hakıykaten Allahın olduğunu ve Allahın hakıykaten pek çetin azâblı bulunduğunu (gözleriyle görür gibi) bilselerdi... ...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah'tan gayrısını O'na emsal tutarlar ve onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a sevgileri ise çok daha kuvvetlidir. O zâlimler azabı gördükleri zaman, bütün kuvvetin Allah'a âit olduğunu ve gerçekten Allah'ın azabının şiddetli olduğunu keşke bilselerdi!...
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
Şeytan ve şeytanî güçler size, kötülüğü, meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı ve Allah hakkında bilmediğiniz, bilemediğiniz şeyleri söylemenizi emrederek size rehberlik eder....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
İnnemâ harrame aleykumul meytete ved deme ve lahmel hınzîri ve mâ uhille bihî li gayrillâh(gayrillâhi), fe menidturra gayra bâgin ve lâ âdin fe lâ isme aleyh(aleyhi), innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun)....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
1.
innemâ
: ancak, sadece, fakat
2.
harrame
: haram kıldı
3.
aleykum
: sizin üzerinize, size
4.
el meytete
: ölü (...
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
o size yalnız şunları haram kıldı: meyte, kan, hınzır eti, bir de Allahın gayrisinin namına kesilen; sonra kim bunlardan yemeğe muztar kalırsa diğerin hakkına tecavüz etmemek ve zaruret mıkdarını geçmemek şartile ona da günah yükletilmez, çünkü Allah gafur, rahîmdir...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruçlu olduğunuz günün gecesinde kadınlarınızla buluşmanız, size helâl edilmiştir. Onlar sizin için elbisedir, siz onlar için elbisesiniz. Allah bildi ki nefsinizi yenemeyecek, sabredemeyecek, bir iştir, işleyeceksiniz, bu yüzden tövbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Gayri onlarla buluşun ve Allah'ın size yazdığını dileyin. Fecir doğup da aydınlığıyla kara iplik, sizce beyaz iplikten ayırt edilinceye dek yiyin, için. Sonra orucu ertesi geceye kadar tamam olarak tutun. Fakat mescitlerde ibadet iç...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Zuyyine lillezîne keferûl hayâtud dunyâ ve yesharûne minellezîne âmenû, vellezînettekav fevkahum yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), vallâhu yerzuku men yeşâu bi gayrihisâb(hisâbin)....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
1.
zuyyine
: süslendi, müzeyyen kılındı
2.
lillezîne (li ellezîne)
: o kimselere, onlara
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
el hayâtu...
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler sizi fakru zarurete düşmekle tehdit eder. Size meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı emrederek sizi idare eder. Allah da size tarafından koruma kalkanı, bağışlama, lütuf ve ihsan va’deder. Allah’ın lütfu ve rahmeti geniştir. Her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Hikmeti dilediğine verir. Kime Hikmet verilmişse ona çok hayır verilmiştir. Bunu, derin düşünebilen akıl sahiplerinden gayrısı anlamaz....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey mü'minler! Muayyen bir vakte kadar bir borç ile borçlandığınız zaman onu yazınız ve bir katip, onu aranızda adilane bir sûrette yazıversin.Ve katip, Cenâb-ı Hakk'ın ona öğretmiş olduğu gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Ve hak kendi üzerinde bulunan kimse, yazdırsın. Ve rabbi olan Allah Teâlâ'dan korkusunda ondan bir şey eksiltmesin. Ve şayet borçlu şahıs, sefih veya zayıf veya doğruca yazdırmaya gayri muktedir bulunursa onun velîsi adâlet üzere yazdırıversin. Ve sizin erkeklerinizden iki kiş...
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
İnnellezîne yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne bi gayri hakkın ve yaktulûnellezîne ye’murûne bil kıstı minen nâsi, fe beşşirhum bi azâbin elîm(elîmin). ...
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
yekfurûne
: inkâr ediyorlar
3.
bi âyâti allâhi
: Allah'ın âyetlerini
4.
ve yaktulûne
Ali-İmran Suresi, 27. Ayet:
Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb(hısâbın). ...
Ali-İmran Suresi, 27. Ayet:
1.
tûlicu el leyle
: geceyi sokarsın
2.
fî en nehâri
: gündüzün içine
3.
ve tûlicu en nehâra
: ve gündüzü sokarsın
4.
fî el ley...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Fe tekabbelehâ rabbuhâ bi kabûlin hasenin ve enbetehâ nebâten hasenen, ve keffelehâ zekeriyyâ kullemâ dehale aleyhâ zekeriyyal mihrâbe, vecede indehâ rızkâ(rızkan), kâle yâ meryemu ennâ leki hâzâ kâlet huve min indillâh(indillâhi), innallâhe yerzuku men yeşâu bi gayri hısâb(hısâbın). ...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
1.
fe tekabbele-hâ
: böylece onu kabul etti (buyurdu)
2.
rabbu-hâ
: onun Rabbi
3.
bi kabûlin hasenin
: güzel bir kabul ile
4.
v...
Ali-İmran Suresi, 83. Ayet:
Daha Allah dininin gayrısını mı arıyorlar? Halbuki göklerde ve yerde kim varsa hepsi ister istemez ona teslim olmuş hep döndürülüb ona götürülüyorlar...
Ali-İmran Suresi, 83. Ayet:
Hâlâ Allah'ın dininden gayrısını mı arıyorlar? Oysaki, göklerdeki şuurlulur da, yerdekiler de ister istemez O'na teslim olmuşlardır ve yalnız O'na döndürüleceklerdir....
Ali-İmran Suresi, 85. Ayet:
her kim de İslâmın gayrı bir din ararsa artık ondan ihtimali yok kabul olunmaz ve Ahırette o husran çekenlerden olur...
Ali-İmran Suresi, 85. Ayet:
Kim İslam'dan/Allah'a teslim olmaktan gayrı bir din ararsa artık o, ondan asla kabul edilmeyecektir. Ve o, âhirette hüsrana düşenlerdendir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allâh işaretleri önünüze serilirken, içinizde de Rasûlü varken, nasıl hakikati inkâr edenlerden olursunuz? Kim varlığını oluşturan özü olan Allâh'a (gayrından kesilip) sımsıkı bağlanırsa, işte o Hak yola hidâyet olunmuştur....
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Duribet aleyhimuz zilletu eyne mâ sukıfû illâ bi hablin minallâhi ve hablin minen nâsi ve bâû bi gadabin minallâhi ve duribet aleyhimul meskeneh(meskenetu), zâlike bi ennehum kânû yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnel enbiyâe bi gayri hakk(hakkın), zâlike bimâ asav ve kânû ya’tedûn(ya’tedûne). ...
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
1.
duribet
: vuruldu
2.
aleyhim
: onların üzerine
3.
ez zilletu
: zillet
4.
eyne mâ
: nerede olursa
Ali-İmran Suresi, 181. Ayet:
Lekad semiallâhu kavlellezîne kâlû innallâhe fakîrun ve nahnu agniyâu se nektubu mâ kâlû ve katlehumul enbiyâe bi gayri hakkın, ve nekûlu zûkû azâbel harîk(harîki)....
Ali-İmran Suresi, 181. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
semia allâhu
: Allah işitti
3.
kavle ellezîne
: onların sözlerini
4.
kâlû
: dediler
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan gayrımeşru ilişkiye girenlerin, sevicilerin suçlarını tesbit için, içinizden dört görgü şâhidi gösterin. Eğer şahitler bu suçu işlediklerine şâhitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye yahut Allah onlara bir yol açıncaya, çözüm yolu gösterinceye kadar evlerde, gözetim altında, ıslah evlerinde tutun....
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Ey iman edenler, kadınlara, zorla verâset yoluyla geçen mal muamelesi yapmanız, güç durumda bırakılarak arzuları hilâfına onlara vâris olmanız size helâl ve meşrû değildir. Delille, şâhitle ispatlanmış apaçık bir edepsizlik, fuhuş yapmadıkça, gayrimeşru ilişkiye girmedikçe, onlara verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtarmanız için de, kadınları sıkıştırmayın. Onlarla Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine göre, İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uygun yaşayın. Eğer onlardan hoşlanmadınızsa, olab...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan câriyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmek de size haram kılındı. Bütün bunlar, Allah’ın size meşrûiyyet sınırlarını çizdiği yazılı hükümlerdir. Bunların dışındakilerle, evlilik bağıyla bağlanmanız, sırf cinsel arzularınızı tatmin için karşılıklı erlik-dişilik suyu boşaltma, gayrimeşru ilişki amacı taşımamanız kaydıyla, nakit ve aynî mallarınızla mehirlerini vererek evl...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Meşru şekilde (nikah yoluyla) sahip olduklarınız dışında bütün evli kadınlar (size haramdır). Bu, üzerinize farz olan Allahın buyruğudur. Bunların dışında kalan bütün (kadınlar), kendilerine mal varlığınızdan (bir kısmını) vermeniz ve gayri meşru bir ilişki ile değil de evlilik bağı yoluyla meşru şekilde almak kaydıyla size helaldir. Kendileriyle evlenmek istediğiniz kadınlara hak ettikleri mehirlerini verin; ama bu meşru yükümlülük (üzerinde anlaştık)tan sonra (başka) bir şey üzerinde serbestçe...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Cariyeler dışında evli kadınlarla da evlenmeniz haramdır. Bu, Allah’ın size yazısıdır / yasağıdır. Bunların dışında kalan kadınlardan iffetli olup gayri meşru olan sefihliğe sapmadan, mallarınız karşılığında istemeniz size helaldir. Kendilerinden faydalandığınız kadınlara bir farz olan mehirlerini veriniz. Mehrin tespitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz şeylerde size bir günah yoktur. Şüphesiz Allah bilendir, hükmedendir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Evli kadınlar da size haram edildi-savaş esiri olarak elinizin altında bulunanlar müstesna. Sizin için Allah'ın yazdığı şey budur. Bundan ötesi ise, malınızdan onların mehirlerini vermek, gayrı meşru ilişkiden kaçınmak ve iffetli bir şekilde onları nikâhlamak şartıyla size helâl kılınmıştır. Zifafa girmiş olduğunuz kadınlara kararlaştırılan mehirlerini verin. Ancak, mehir kararlaştırıldıktan sonra aranızda anlaşarak bunu değiştirmenizde bir sakınca yoktur. Muhakkak ki Allah herşeyi bilir, her iş...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden, hür mü’min kadınlarla, kişisel, malî, sosyal imkânlarının yetersizliği sebebiyle evlenemeyenler, meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz devam eden mü’min genç kızlarınız olan câriyelerle evlensin. Allah sizin imanınızı, şer’î hükümlere bağlılığınızı iyi bilir. Siz aynı insanlık ailesinin mensubu ve eşit olduğunuz için aranızda fark yoktur. Öyle ise, evlilik bağı ile bağlanmaları, sırf cinsel arzularını t...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Aranızdan her kim, içinde bulunduğu şartlardan dolayı hür bir mümin kadın ile evlenecek durumda değilse, onu, meşru şekilde sahip olduğunuz mümin bakirelerden biri (ile evlendirin). Allah, imanınız ile ilgili her şeyi bilir; her birini diğerinizin bir benzeridir. O halde fuhuşta bulunmayan, dost tutmayan ve meşru evlilik bağını gözeten kadınlarla sahiplerinin iznini alarak evlenin ve mehirlerini uygun şekilde kendilerine verin. Onlar evlendikten sonra gayri ahlaki bir davranışta bulunurlarsa, hü...
Nisa Suresi, 29. Ayet:
Ey müminler, birbirinizin mallarını gayrı meşru yollar kullanarak değil, karşılıklı anlaşmaya dayalı ticaret yolu ile yiyiniz, kendinizi öldürmeyiniz. Hiç şüphesiz Allah size karşı merhametlidir....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, Allah’a kulluk ve ibadet edin, O’nun şeriatına bağlanın, O’na boyun eğin. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, gizli şirke düşmeyin. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara, yakınlığı olan müslüman komşulara, yabancı, gayrimüslim komşulara, yanında bulunan arkadaşlara (eşine, hizmetkârlara ve arkadaşlarına), yolda kalan muhtaç yolcuya, meşrû ş...
Nisa Suresi, 82. Ayet:
E fe lâ yetedebberûnel kur’ân(kur’âne).Ve lev kâne min indi gayrillâhi le vecedû fîhihtilâfen kesîrâ(kesîran)....
Nisa Suresi, 82. Ayet:
1.
e fe
: hâlâ ... mı?
2.
lâ yetedebberûne
: tedebbür etmezler, tetkik edip düşünmezler, incelemezler
3.
el kur'âne
: Kur'ân
4.
Nisa Suresi, 82. Ayet:
Hâlâ mı düşünmezler Kur'ân'ı Allah katından gayrı bir yerden gelseydi onda, birbirini tutmaz birçok şeyler bulurlardı....
Nisa Suresi, 82. Ayet:
Kurân'ı derinliğine düşünmüyorlar mı? Eğer O, Allâh indînin gayrından olsa idi, elbette Onun içinde birçok çelişki olurdu!...
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Gayrı savaş Allah yolunda, kendinden başkasından sorumlu değilsin sen ve teşvik et inananları. Olur da Allah kâfirlerin zararını ve zulmünü defedip giderir ve Allah'ın azâbı da pek çetindir, cezası da....
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Kim hakikat apaçık belli olduktan sonra Rasûle karşı gelir, iman edenlerin yolundan gayrına saparsa, gittiği yola terk eder sonunda da cehennemi boylatırız! Ne kötü bir yaşama dönüştür o!...
Nisa Suresi, 115. Ayet:
Her kim de kendisine hak tebeyyün ettikten sonra peygambere muhalefette bulunur ve mü'minler yolunun gayrısına giderse biz onu gittiğine bırakırız ve kendisine Cehennemi boylatırız ki o ne fena gidişdir...
Nisa Suresi, 140. Ayet:
Ve kad nezzele aleykum fîl kitâbi en izâ semi’tum âyâtillâhi yukferu bihâ ve yustehzeu bihâ fe lâ tak’udû meahum hattâ yehûdû fî hadîsin gayrihî, innekum izen misluhum. İnnallâhe câmiul munâfikîne vel kâfirîne fî cehenneme cemîâ(cemîan)....
Nisa Suresi, 140. Ayet:
1.
ve kad
: ve olmuştu
2.
nezzele
: indirdi
3.
aleykum
: size
4.
fî el kitâbi
: kitapta
...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Fe bimâ nakdıhim mîsâkahum ve kufrihim bi âyâtillâhi ve katlihimul enbiyâe bi gayrı hakkın ve kavlihim kulûbunâ gulf(gulfun). Bel tabaallâhu aleyhâ bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ(kalîlen)....
Nisa Suresi, 155. Ayet:
1.
fe -- bi mâ
: fakat bu -- sebebiyle
2.
nakdı-him
: onların bozmaları
3.
mîsâka-hum
: onların misâkları
4.
ve kufri-him
Nisa Suresi, 161. Ayet:
Onlara, faiz almaları, sözcülüğünü savunuculuğunu yapmaları yasaklandığı halde faiz geliri elde etmeye devam etmeleri, hile, soygun, rüşvet gibi haksız, haram ve dolambaçlı gayri meşrû yollarla insanların mallarını yemeleri sebebiyle, kendilerine daha önce helâl kılınmış olan, helâl ve temiz şeyleri haram kıldık. İçlerinden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere can yakıp inleten müthiş ...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Hurrimet aleykumul meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bil ezlâm(ezlâmi), zâlikum fisk(fiskun), elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevn(vahşevni) el yevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum ni’metî ve radîtu lekumul islâme dînâ(dînen) fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâ...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
1.
hurrimet
: haram kılındı
2.
aleykum(u)
: sizin üzerinize, size
3.
el meytetu
: ölü, kesilmeksizin ölen hayvan
4.
ve ed demu<...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Haram edilmiştir size ölü, kan, domuz eti, Allah'tan gayrı putlar adına kesilen hayvanlar, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşüp ölmüş, başka bir hayvan tarafından süsülüp öldürülmüş, canavar tarafından parçalanmış olanlar; ancak ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna; ve taştan yapılmış ve dikilmiş putlar adına kesilenler ve fal için çekilen oklarla rızık arayış. Bunlar, kötülüktür. Bugün kâfirler, dininiz yüzünden meyus olmuşlardır artık sizden, korkmayın onlardan, benden korkun. Bugün d...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Size ölmüş hayvan eti, kan, domuz eti, Allâh'tan gayrı adına boğazlananlar haram kılınmıştır. Ayrıca boğularak, dövülerek öldürülen veya bir yerden düşerek ölen veya derisi yüzülerek öldürülen veya vahşi hayvan tarafından parçalanmış olan veya tapınaklardaki dikili taşlarda kesilmiş olan hayvanların etleri de haramdır. Fal oklarıyla (veya bu amaçlı araçlarla geleceğe dönük) kısmet aramanız da! Bütün bunlar fısktır (yoldan çıkmaktır). . . Bu gün hakikati inkâr edenler, sizin Dininizi geçersiz kıl...
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün size temiz, iyi ve sağlıklı şeyler helâl kılındı. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce amel edenlerin yiyeceği ve kestikleri hayvanların etleri size helâldir. Sizin yiyeceğiniz de onlara, yahudilere, hristiyanlara helâldir. Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla sizden önce kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce amel edenlerden iffetli, haramdan sakınan, hür kadınlar da, evlilik bağı ile bağlanmanız, sırf cinsel arzularınızı tatmin için karşılıklı erlik-dişilik suyu boşaltm...
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün, hayatın bütün güzel şeyleri size helal kılınmıştır. Ve daha önce kendilerine vahiy verilenlerin yiyecekleri de size helaldir, sizin yiyecekleriniz de onlara helaldir. Ve (bu ilahi kelama) inananlar içindeki iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine vahiy verilenler arasında bulunan kadınları nikahlamanız, -onlara mehirlerini vermeniz şartıyla ve onları gayri meşru yolla ya da gizli dost tutma yoluyla değil de meşru bir nikah ile almanız şartıyla- (size helaldir). (Allaha) inanmayı redd...
Maidə Suresi, 32. Ayet:
Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen nâse cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen nâse cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn(musrifûne)....
Maidə Suresi, 32. Ayet:
1.
min ecli zâlike
: bundan dolayı
2.
ketebnâ
: yazdık
3.
alâ benî isrâîle
: İsrailoğulları'na
4.
ennehu men
: kim...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû şehâdetu beynikum izâ hadara ehadekumul mevtu hînel vasiyyetisnâni zevâ adlin minkum ev âharâni min gayrikum in entum darabtum fîl ardı fe esâbetkum musîbetul mevt(mevti) tahbisûnehumâ min ba’dis salâti fe yuksîmâni billâhi in irtebtum lâ neşterî bihî semenen ve lev kâne zâ kurbâ ve lâ nektumu şehâdetallâhi innâ izen le minel âsimîn(âsimîne)....
Maidə Suresi, 106. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ona ulaşmayı dileyenler
3.
şehâdetu
: şâhid yapın, şahitlik etsin
4.<...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler, herhangi birinize ölüm göründüğü, yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şâhitlik etmek de, emrolunduğunuz hükümler arasındadır. İçinizden iki âdil şâhit yeter. Ticaret ve rızkınızı kazanmak için yeryüzünde yolculuğunuz sırasında başınıza ölüm felâketi gelirse, gayri müslim iki şâhit de olabilir. Bu iki şâhidi namazdan sonra alıkorsunuz, şüphelenmişseniz Allah’a yemin ederler. 'Bu şâhitlik karşılığında hiçbir bedel almıyoruz. Lehine şâhitlik edeceğimiz kimse akrabamız bile...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden birinize ölüm hâli geldiği zaman, vasiyyet vaktinde içinizden adâlet sahibi iki kimseyi, yahut yolculukta iken ölüm musibeti başınıza gelmişse, milletinizden olmayan (gayri müslim) iki adamı şahid tutun. Eğer bu gayri müslim şahidlerden şüpheleniyorsanız (ekseriya hüküm zamanı olan) ikindi namazından sonra kendilerini alıkorsunuz da Allah’a şöyle yemin ederler: “-Billâhi, akrabamız da olsa yeminimizi hiç bir karşılıkla değişmeyiz. Allah’ın emri olan şahidliği gizlemeyiz. ...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Her hangi birinize ölüm hali geldiği o vasıyyet zemanı aranızdaki şehadet ya kendinizden adalet sahibi iki adam, veya yolculuk ediyordunuz da ölüm musıybeti başınıza geldise sizin gayrinizden iki diğeridir. Bunları nemazdan sonra alıkorsunuz, şübhelendiğiniz takdirde şöyle yemin ederler, «billâhi hısım da olsa yeminimizi hiç bir bedele değişmeyiz, Allahın şehadetini ketm de etmeyiz, biz o takdirde şübhesiz vebâle girenlerden oluruz.»...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler, herhangi birinize ölüm geldiği zaman vasiyet ederken içinizden iki adil kimseyi, yahut yolculukta iken başınıza ölüm musibeti gelmişse, sizden olmayan (gayrı müslim) iki kimseyi şahid tutun. Eğer bu (gayri müslim) şahidlerden şüpheleniyorsanız namazdan sonra kendilerini alıkorsunuz da Allah’a şöyle yemin ederler: “Billahi, akrabamız da olsa yeminimizi hiçbir karşılıkla değişmeyiz, Allah’ın emri olan şahidliği gizlemeyiz. Eğer gizlersek şüphesiz ki günahkarlardan oluruz.”...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey imân edenler! Herhangi birinize ölüm hali geldiği zaman vasiyet vaktinde aranızda şehâdet edecekler, ya sizden adâlet sahibi iki kimsedir veya size yeryüzünde yolculuk halinde iken ölüm musibeti isabet etti ise sizin gayrinizden iki şahıstır. (Bunların şehâdetlerinde) Şüphelendiğiniz takdirde bunları namazdan sonra alıkorsunuz. Bunlar, «Yemin mukabilinde hiçbir bedel almayız, velev ki, lehine şehâdet edeceğimiz kimse bizim için karabet sahibi olsun. Ve Allah'ın şehâdetini gizlemeyiz, o takdir...
Maidə Suresi, 107. Ayet:
Eğer gayri müslim iki şahidin yalancılık gibi kötü halleri meydana çıkar da buna hak kazanırlarsa, o zaman mirasçılardan haksızlığa uğramış iki kişi bunların yerine geçer ki, bunlar şahid olmağa daha lâyık kimselerdir. Sonra Allah’a şöyle yemin ederler. “Billâhi, bizim şahidliğimiz, o iki kimsenin şahidliğinden daha doğrudur. Biz hakkı çiğneyip tecavüz etmedik. Tecavüz etsek, şüphesiz ki, zalimlerden oluruz.”...
Ənam Suresi, 14. Ayet:
De ki: "Semâlar ve arzın Fâtır'ı (işlevlerine programlayarak yaratan) ve onların hayatiyetlerinin devamı için gerekenlerle besleyen ama kendisi böyle bir şeye ihtiyaç duymayan Allâh'tan gayrını mı (vehmedip onu) velî edineyim?". . . "Ben teslim olanların ilki olmakla hükmolundum" de ve sakın şirk koşanlardan olma!...
Ənam Suresi, 40. Ayet:
De ki: "Ne hâlde olduğunuzun bilincinde misiniz? Eğer Allâh azabı yahut o saat (vaat edilen olay) size gelse, Allâh'ın gayrına mı yakarırsınız? Eğer doğru sözlü iseniz (itiraf edin). "...
Ənam Suresi, 46. Ayet:
De ki: "Düşünün bakalım, eğer Allâh işitmenizi (algılamanızı) ve gözlerinizi (görmenizi) alsa, kalplerinizi (şuurunuzu) kilitlese, Allâh'ın gayrı olarak onu size getirecek bir tanrı mı var?" Bak nasıl işaretleri farklı şekillerle anlatıyoruz, sonra (buna rağmen) onlar yüz çevirip ayrılıyorlar....
Ənam Suresi, 51. Ayet:
Ve bunun (Kur'ân) ile Rabbınıza haşr olunacaklarına (inanıp) korkanları uyar; onlara Rablarından gayri ne bir sahip çıkan dostları, ne de bir şefaatçileri vardır; ola ki, (Allah'tan) korkup kötülüklerden sakınırlar....
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Ve izâ reeytellezîne yahûdûne fî âyâtinâ fe a’rıd anhum hattâ yahûdû fî hadîsin gayrih(gayrihî), ve immâ yunsiyennekeş şeytânu fe lâ tak’ud ba’dez zikrâ meal kavmiz zâlimîn(zâlimîne)....
Ənam Suresi, 68. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
raeyte
: sen gördün
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
yahûdûne
: (konuşmaya) dalar...
Ənam Suresi, 100. Ayet:
Ve cealû lillâhi şurekâel cinne ve halakahum ve harakû lehu benîne ve benâtin bi gayri ilm(ilmin), subhânehu ve teâlâ ammâ yasifûn(yasifûne). ...
Ənam Suresi, 100. Ayet:
1.
ve cealû
: kıldılar
2.
li allâhi
: Allah için, Allah'a
3.
şurekâe el cinne
: cinleri ortak kıldılar, ortak koştular
4.
ve ha...
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Ve lâ tesubbûllezîne yed’ûne min dûnillâhi fe yesubbûllâhe adven bi gayri ilm(ilmin), kezâlike zeyyennâ li kulli ummetin amelehum summe ilâ rabbihim merciuhum fe yunebbiuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
1.
ve lâ tesubbû
: ve sövmeyin
2.
ellezîne
: onlara
3.
yed'ûne
: tapıyorlar, dua ediyorlar
4.
min dûni allâhi
: Al...
Ənam Suresi, 114. Ayet:
O, size hakikat ve Sünnetullah BİLGİsini (Kitabı) tafsilâtlı olarak inzâl etmişken, Allâh'tan gayrı bir hakem mi arayayım? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, O'nun Rabbinden Hak olarak nüzûl edildiğini bilirler. . . Sakın şüphe edenlerden olma!...
Ənam Suresi, 116. Ayet:
Eğer yer (yüzün) de bulunan (insan) ların çoğuna uyarsan seni Allah yolundan sapdırırlar. Onlar tereddüdden gayri bir şey'e uymazlar, onlar yalan söyler (adam) lardan başka da (bir şey) değildirler. ...
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Ve mâ lekum ellâ te’kulû mimmâ zukiresmullâhi aleyhi ve kad fassale lekum mâ harreme aleykum illâ madturirtum ileyh(ileyhi), ve inne kesîren le yudıllûne bi ehvâihim bi gayri ilm(ilmin), inne rabbeke huve a’lemu bil mu’tedîn(mu’tedîne)....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
1.
ve mâ lekum
: ve size ne oluyor
2.
ellâ te'kulû (en lâ te'kulû)
: yememeniz, yemiyorsunuz
3.
mimmâ (min mâ)
: o şeylerden
4.
Ənam Suresi, 140. Ayet:
Kad hasirellezîne katelû evlâdehum sefehan bi gayri ilmin ve harremû mâ rezekahumullâhuftirâen alâllâh(alâllâhi), kad dallû ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne). ...
Ənam Suresi, 140. Ayet:
1.
kad
: oldu, olmuştu
2.
hasire
: hüsranda oldu
3.
ellezîne
: o kimseler ki
4.
katelû
: öldürdüler
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Çardaklı ve çardaksız bahçeleri, hurmaları, yemişleri muhtelif ekinleri, zeytinleri ve narları, müteşabih ve gayrı müteşabih olarak inşa eden "HÛ"dur. . . O'nun ürünlerini meyve verdiğinde yeyin; hasadının gününde ise onun hakkını verin (zekât). . . İsraf etmeyin, çünkü O, israf edenleri sevmez....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
O ma'ruş ve gayri ma'ruş Cennet âsâ bağları: O tatları, yemişleri muhtelif mezruâtı, o hurmaları, zeytinleri, narları, birbirlerine hem benzer hem benzemez bir halde vücude getiren hep odur, her biri mahsul verince mahsûlünden yiyin, hasad günü hakkını da verin, bununla beraber israf etmeyin, çünkü o israf edenleri sevmez...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve minel ibilisneyni ve minel bakarisneyn(bakarisneyni), kul âz zekereyni harreme emil unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhâmul unseyeyn(unseyeyni), em kuntum şuhedâe iz vassâkumullâhu bi hâzâ, fe men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben li yudillen nâse bi gayri ilm(ilmin), innallâhe lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne)....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
1.
ve min el ibilisneyni
(ve min el ibili isneyni)
: ve deveden iki
2.
ve min el bakarisneyni
(ve min el bakara isneyni)
: sığırdan iki
3.
kul
: de
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve deveden iki, sığırdan iki, de ki: İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi? Yoksa iki dişinin rahimlerinin müştemil olduklarını mı? Yoksa Allah size bu tahrîmi ferman buyururken şâhidler miydiniz? Öyle bigayri ilmin nası idlâl için uydurduğu yalanı Allâha isnâd edenlerden daha zalim kim olabilir? Her halde Allah zalimler güruhunu doğru yola çıkarmaz...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
Kul lâ ecidu fî mâ ûhiye ileyye muharremen alâ tâimin yat’amuhu illâ en yekûne meyteten ev demen mesfûhan ev lâhme hinzîrin fe innehu ricsun ev fıskan uhille li gayrillâhi bih(bihî), fe menidturra gayre bâgın ve lâ âdin fe inne rabbeke gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
1.
kul
: de
2.
lâ ecidu
: bulmuyorum, bulamıyorum
3.
fî mâ
: şeylerde
4.
ûhiye
: (bana) vahyolunan
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: "Bana vahyolunanlar içinde yemek yiyen birine haram edilmiş (bir şey) bulamıyorum. . . Ancak ölü eti, akıtılmış kan, domuz eti -ki o gerçekten pistir- ve Allâh'tan gayrı adına boğazlanan bozuk inançlı eliyle olursa müstesna. . . Ama kim zorda kalırsa, helal saymayarak ve haddi aşmaksızın (bunlardan yiyebilir)". . . Muhakkak ki senin Rabbin Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: Bana vahyolunanda ölü, akıtılmış kan, domuz eti —ki o murdardır—, ilâhî sınırı aşıp günah işleyerek Allah'tan başkası adına boğazlanan hayvandan gayrisinin, yiyecek olan bir kimseye haram sayıldığıyla ilgili (bir emir, bir belge) bulamıyorum. (Bunlardan da) kim yemeğe mecbur kalırsa, (diğer darda kalana ve başkalarının hakkına) tecâvüz etmemek, (zaruret miktarını) aşmamak üzere yiyebilir. Şüphesiz ki Rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: “Bana vahyolunanda, ölü, akıtılmış kan, domuz eti –ki pistir- ve yoldan çıkararak Allah’dan başkası adına kesilen hayvandan gayrisini yemenin haram olduğuna dair bir emir bulamıyorum; fakat darda kalan başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere bunlardan da yiyebilir.” Şüphesiz ki Rabb’in , Gafur’dur, Rahim’dir....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
(Allaha) eş katanlar (sana) diyecekler ki: «Eğer Allah dileseydi ne biz, ne atalarımız (Allaha) eş koşmazdık. (Kendi kendimize) hiçbir şey'i haram da kılmazdık». Onlardan evvelkiler de (peygamberlerini) işte böyle tekzîb etdiler de nihayet bizim azabımızı tatdılar. De ki: «Nezdinizde (kitab ve huccetden) herhangi bir ilim varsa hemen onu bize çıkarın. Siz (kuru) bir zandan başka (bir şey'e) uymuyorsunuz ve siz yalan söyleyenlerden gayri kimseler değilsiniz». ...
Ənam Suresi, 151. Ayet:
'Gelin, Rabbinizin size neleri haram kıldığını, nelere riayeti emrettiğini okuyayım: İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya devamlı iyilik edin, ihsanda bulunun, kesinlikle kötü davranmayın. Masrafların artacağı, yoksulluğa düşeceğiniz endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de onların da rızkını, ekmeğini, aşını biz veriyoruz. Büyük günah ve ayıpların, meşrû olmayan şehevî fiillerin, gayrimeşrû ilişkilerin, zinanın açığına da, giz...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
De ki: "O her şeyin Rabbi iken, Allâh'ın gayrı Rab mi düşünürüm! Her nefsin kazandığı sadece kendinedir. . . Bir suçlu, başka birinin suçunun vebalini yüklenmez! Sonra dönüşünüz Rabbinizedir! Hakkında ayrılığa düştüğünüz hususları size bildirecektir. "...
Əraf Suresi, 3. Ayet:
Size Rabbinizden indirilmiş olana tâbi olunuz, ve O'nun gayrı dostlara tâbi olmayınız, siz pek az öğüt tutuyorsunuz....
Əraf Suresi, 28. Ayet:
Onlar gayrı meşrû ilişkiler içinde yaşarlarken; 'Babalarımızı bu yolda, bu hayatı yaşarken gördük. Allah bize böyle bir düzeni yaşamamızı emretti.' derler. Sen de: 'Allah, meşrû olmayan, aklın mantığın kabul etmeyeceği bir düzeni yaşamayı, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı emretmez, Allah adına, bilemeyeceğiniz şeyleri ne cesaretle söylüyorsunuz ?' de....
Əraf Suresi, 33. Ayet:
Kul innemâ harreme rabbiyel fevâhişe mâ zahere minhâ ve mâ batane vel isme vel bagye bi gayril hakkı ve en tuşrikû billâhi mâ lem yunezzil bihî sultânen ve en tekûlû alallâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne). ...
Əraf Suresi, 33. Ayet:
1.
kul
: de ki
2.
innemâ
: sadece
3.
harrame
: haram kıldı
4.
rabbiye
: Rabbim
Əraf Suresi, 33. Ayet:
'Rabbim, büyük günahları meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, bunların açıktan yapılanını, alenîsini ve gizlisini bilerek günah işlemeyi; haklı bir sebep ortada yokken saldırmayı ve baskı yapmayı; hak etmeden, başkasının elindekine göz dikmeyi ve zulmü; hakkında ferman indirmediği, yetki vermediği bir şeyi, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşmanızı; Allah adına bilemeyeceğiniz şeyleri söylemenizi haram kıldı, yasakladı.' de....
Əraf Suresi, 53. Ayet:
Sadece tevilini (kesin anlamını) bekliyorlar? O'nun tevilinin açığa çıktığı süreçte, daha önce onu unutmuş olanlar şöyle derler: "Gerçekten Rabbimizin Rasûlleri Hakk'ı getirmiş. . . Acaba bizim için şefaatçilerden var mı ki, bize şefaat etsinler yahut döndürülelim de (daha önce) yaptıklarımızın gayrını yapalım!" Onlar gerçekten nefslerini hüsrana uğrattılar ve varsandıkları şeylerin boş olduğunu gördüler!...
Əraf Suresi, 53. Ayet:
O kâfirler, Allah’ın mükâfat ve cezası gerçek midir? diye ancak beklerler, Kıyamette bunların doğruluğu meydana çıkınca, daha önce dünyada onu unutanlar şöyle diyecekler: “- Gerçekten Rabbimizin Peygamberleri hakkı getirmişler. Şimdi şefaatçılardan hiç biri var mı ki, bize şefaatta bulunsunlar? Veya geri döndürülür müyüz ki, yaptığımız günahın gayri olan sevabı yapsak?” Gerçekten onlar, kendilerine yazık ve ziyan ettiler. Uydurmuş oldukları putlar da kendilerinden uzaklaşarak kaybolmuştur....
Əraf Suresi, 53. Ayet:
Onlar hele bakalım nereye varacak diye onun ancak te'vilini gözetiyorlar, onun te'vili geleceği gün önceden onu unutmuş olanlar şöyle diyecekler hakıkat rabbımızın Peygamberleri hakkı tebliğ etmişlermiş, bak şimdi bizim şefaatçilerden hiç biri var mı ki bize şefaat etsinler? Veya geri döndürülür müyüz ki yaptığımız işin gayrisini yapsak? Yok doğrusu nefislerine yazık ettiler ve o iftira ettikleri şeyler onlardan gaib olub gittiler...
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun ki, Nuh'u halkına irsâl ettik de: "Ey kavmim. . . Allâh'a kulluk edin. . . O'nun gayrı bir ilâhınız yoktur. . . Muhakkak ki ben, size gelip çatacak aziym sürecin azabından korkuyorum" dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Ad (halkına), kardeşleri Hud'u. . . (O da): "Ey halkım. . . Allâh'a kulluk edin. . . O'nun gayrı ilâhınız yoktur. . . Hâlâ korunmayacak mısınız?" dedi....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semud'a da kardeşleri Sâlih'i (irsâl ettik). . . (O da): "Ey halkım! Allâh'a kulluk edin. . . O'nun gayrı bir ilâhınız olamaz. . . Size Rabbinizden apaçık bir kanıt geldi. . . İşte şu Allâh'ın dişi devesi sizin için bir mucizedir! Bırakın onu, Allâh'ın yeryüzünde yesin! (Sakın) ona bir kötülük düşünmeyin! Aksi takdirde acı bir azaba düşersiniz!"dedi....
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (irsâl ettik). . . (O da): "Ey halkım. . . Allâh'a kulluk edin. . . O'nun gayrından bir ilâhınız yoktur. . . Size Rabbinizden apaçık kanıt geldi. . . (Artık) ölçmeyi ve tartmayı tam yapın. . . İnsanların hakkını vermemezlik etmeyin. . . Düzenin kurulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. . . Eğer iman ediyorsanız, böylesi sizin için daha hayırlıdır. "...
Əraf Suresi, 140. Ayet:
"O sizi âlemlere (insanlara) üstün kılmışken (hilâfet hakikatini bildirmesi nedeniyle), sizin için Allâh'tan gayrı bir ilâh mı düşüneyim" dedi....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
Se asrifu an âyâtiyellezîne yetekebberûne fîl ardı bi gayril hakkı ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minu bihâ ve in yerev sebîler ruşdi lâ yettehızûhu sebîlen ve in yerev sebilel gayyi yettehızûhu sebîl(sebîlen), zâlike bi ennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne)....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
1.
se asrifu
: çevireceğim, uzaklaştıracağım
2.
an âyâtî
: âyetlerimden
3.
ellezîne
: o kimseler
4.
yetekebberûne
...
Əraf Suresi, 163. Ayet:
Ve onlara denizin kenarında bulunan beldeden sual et. O zaman ki onlar cumartesi gününde haddi tecavüz eder olmuşlardı. O vakit onlara cumartesi günlerinde balıklar çokça zahir olarak gelirlerdi. Cumartesinin gayrı günlerinde ise gelmezlerdi. İşte onları yapar oldukları fıskları sebebiyle böylece imtihan ederiz....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtin kâlellezîne lâ yercûne likâena'ti bi kur'ânin gayri hâzâ ev beddilh(beddilhu), kul mâ yekûnu lî en ubeddilehû min tilkâi nefsî, in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyy(ileyye), innî ehâfu in asaytu rabbî azâbe yevmin azîm(azîmin)....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
1.
ve izâ tutlâ
: ve okunduğu zaman
2.
aleyhim
: onlara
3.
âyâtu-nâ
: âyetlerimiz
4.
beyyinâtin
: belgeler olarak,...
Yunus Suresi, 18. Ayet:
Ve onlar, Allah Teâlâ'nın gayrı, kendilerine ne mazarrat ve ne de menfaat veremiyecek olanlara ibadet ederler ve derler ki: «Bunlar Allah Teâlâ'nın yanında bizim şefaatçilerimizdir.» De ki: «Allah Teâlâ'ya ne göklerde ve ne de yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O (Hâlik-ı Azîm) onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir, müteâlidir.»...
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Fe lemmâ encâhum izâ hum yebgûne fîl ardı bi gayril hakk(hakkı), yâ eyyuhen nâsu innemâ bagyukum alâ enfusikum metâal hayâtid dunyâ summe ileynâ merciukum fe nunebbiukum bimâ kuntum ta'melûn(ta'melûne)....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
1.
fe lemmâ
: ama, olunca, olduğu zaman
2.
encâ-hum
: onları kurtardı
3.
izâ hum
: o zaman onlar
4.
yebgûne
: azgı...
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yerde aciz bırakır kimseler olmamışlardır. Ve onlar için Allah Teâlâ'nın gayrı yardımcılarından da yoktur. Onlar için azap, kat kat olacaktır. Onlar işitmeğe tahammül eder olmamışlardı ve görür kimseler de olmamışlardı....
Hud Suresi, 46. Ayet:
Ya Nuh! buyurdu: o senin ehlinden değil, o gayri salih bir amel, binaenaleyh bilmediğin şeyi benden isteme ben seni câhillerden olmaktan tahzir ederim...
Hud Suresi, 46. Ayet:
Buyurdu ki: «Ey Nûh! O muhakkak senin ehlinden değildir. Şüphesiz ki o gayrı sâlih bir iştir. Artık kendisine senin için bilgi olmayan bir şeyi Benden sorma. Muhakkak ki, Ben sana cahillerden olmayasın diye öğüt veririm.»...
Hud Suresi, 50. Ayet:
Ad'a (halkına) da kardeşleri Hud'u. . . Demişti ki: "Ey halkım! Allâh'a kulluk edin. . . O'nun gayrı bir ilâhınız olamaz! (Şirk fikriniz dolayısıyla) siz ancak iftira ediyorsunuz. "...
Hud Suresi, 55. Ayet:
«O'nun gayrı, artık bana karşı istediğiniz mekr ve hileyi cümleten yapınız, sonra bana asla bakmayınız.»...
Hud Suresi, 76. Ayet:
Ya İbrâhim, bundan vazgeç, çünkü rabbının emri geldi ve her halde onlara reddi gayri kabil bir azâb gelecektir...
Hud Suresi, 101. Ayet:
Ve biz onlara zulmetmedik, velâkin onlar kendi nefislerine zulmettiler. Allah Teâlâ'dan gayrı taptıkları tanrıları, Rabbin emri geldiği vakit onları hiçbir şeyden müstefid etmiş olmadı ve onlara hüsrândan başka bir şey arttırmış da olmadılar....
Yusif Suresi, 24. Ayet:
Andolsun ki, hanım, ona karşı gerçekten arzu doluydu. Rabbinin ikazını, emir ve hükümlerini, koyduğu ahlâkî kuralları düşünmemiş olsaydı, Yûsuf da ona meyletmiş gitmişti. Biz kötülük ve zinayı, gayri meşrû ilişkileri, haddi aşmayı, cimriliği, ahlaksızlığı ondan uzaklaştırmak için böyle hatırlatmalarda bulunduk. O bizim samimi, ihlâslı davranışlarda bulunan kullarımızdan biri idi....
Yusif Suresi, 40. Ayet:
«Sizin onu bırakıb tapdıklarınız kendinizin ve atalarınızın takmış oldukları (kuru) adlardan başkası değildir. Allah bunlara hiç bir bürhan indirmemişdir. Hüküm Allahdan başkasının değildir. O, kendisinden gayriye ibâdet etmemenizi emr eylem işdir. Dosdoğru dîn işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler». ...
Yusif Suresi, 58. Ayet:
1.
ve câe
: ve geldi(ler)
2.
ihvetu yûsufe
: Yusuf'un kardeşleri
3.
el mu'minîne
: böylece girdiler
4.
aleyhi
: ve...
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Allâhullezî refeas semavâti bi gayri amedin terevnehâ summestevâ alel arşı ve sehhareş şemse vel kamer(kamere), kullun yecrî li ecelin musemmâ(musemmen), yudebbirul emre yufassılul âyâti leallekum bi likâi rabbikum tûkınûn(tûkınûne)." ...
Rəd Suresi, 2. Ayet:
1.
allâhu ellezî
: Allah o ki
2.
refea es semavâti
: gökleri yükseltti
3.
bi gayri
: olmaksızın
4.
amedin
: direkl...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Rabbenâ innî eskentu min zurriyyetî bi vâdin gayri zî zer’ın inde beytilkel muharremi rabbenâ li yukîmus salâte fec’al ef’ideten minen nâsi tehvî ileyhim verzukhum mines semerâti leallehum yeşkurûn(yeşkurûne). ...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
innî
: muhakkak ben
3.
eskentu
: yerleştirdim, iskân ettim
4.
min zurriyyetî
: zürriyeti...
Nəhl Suresi, 25. Ayet:
Liyahmilû evzârehum kâmileten yevmel kıyâmeti ve min evzârillezîne yudıllûnehum bi gayri ilm(ilmin), e lâ sâe mâ yezirûn(yezirûne). ...
Nəhl Suresi, 25. Ayet:
1.
li
: için, bunun için, böylece
2.
yahmilû
: yüklenirler, taşırlar
3.
evzâre-hum
: onların kendi yükleri, kendi günahları
4.
...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Semâlar ve arzda ne varsa O'nun içindir! Din de daimî - ebedî - yalnız O'nundur! Allâh'ın gayrından mı sakınıyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerde her ne varsa, hepsi O’nundur. Din de daima Onundur, (itaat devamlı olarak ona mahsustur). Böyle iken, siz Allah’ın gayrinden mi korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Hem Göklerde yerde ne varsa onun, din de daima onundur, öyle iken siz Allahın gayrisinden mi korkuyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Ve göklerde ve yerde ne varsa O'nun içindir ve din de daima O'nun içindir. (Bu böyle iken siz) Allah'ın gayrısından mı korkarsınız?...
Nəhl Suresi, 73. Ayet:
Ve Allah'ın gayrı olup kendileri için ne göklerden ve ne de yerden birer rızka mâlik olmayan ve güçleri dahi yetmeyen şeylere ibadet ederler....
Nəhl Suresi, 86. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar, şeriklerini gördüklerinde, 'Ey Rabbimiz,' derler. 'İşte şunlar, Senden gayrı dua ettiğimiz şeriklerimiz.' Şerikleri ise onların sözünü reddeder, 'Siz yalancısınız' derler....
Nəhl Suresi, 90. Ayet:
Allah adâletli, mûtedil davranmayı, adâleti gerçekleştiren, hak sahibine hakkını sağlayan, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî bir düzen kurmayı, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderler,...
Nəhl Suresi, 115. Ayet:
İnnemâ harreme aleykumul meytete veddeme ve lahmel hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bih(bihî), fe menıdturra gayre bâgın ve lâ âdin fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Nəhl Suresi, 115. Ayet:
1.
innemâ
: sadece, yalnız, fakat
2.
harreme
: haram kıldı
3.
aleykum
: sizin üzerinize, size
4.
el meytete
: ölü<...
Nəhl Suresi, 115. Ayet:
(Allâh) size yalnızca ölmüş hayvan etini (leşi), kanı, domuz etini ve Allâh'tan gayrı adına boğazlananı haram etmiştir. . . Ama kim zorda kalırsa helal saymayarak ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın (bunlardan yiyebilir). . . Muhakkak ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Nəhl Suresi, 115. Ayet:
O size ancak ölüyü ve kanı ve hınzır etini, bir de Allahın gayrisinin namına kesileni haram kıldı, her kim de muztarr olursa bâğiy ve mütecaviz olmadığı halde, artık şüphe yok ki rabbın gafurdur rahîmdir...
İsra Suresi, 32. Ayet:
Zinaya yaklaşmayın, zina ile sonuçlanacak ilişkilerden uzak durun. Zira zina büyük günah, yüz kızartıcı, gayri meşrû bir ilişkidir. Soysuzluğa, tehlikeli hastalıklara, korunması gereken değerlere tecavüze, cehenneme götüren kötü bir yoldur....
İsra Suresi, 67. Ayet:
Denizde size sıkıntı dokunduğunda, O'ndan gayrı çağırdıklarınız kayboldu. . . Sizi kurtarıp karaya çıkardığında ise yüz çevirdiniz. . . İnsan çok nankördür!...
İsra Suresi, 73. Ayet:
Neredeyse seni bile, sana vahyettiğimizin gayrını bizim aleyhimize uydurasın diye, fitneye düşüreceklerdi! (Başarsalardı) işte o takdirde seni dost edinirlerdi!...
İsra Suresi, 73. Ayet:
Az daha seni bile, sana vahyettiğimizden gayrısını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni halîl ittihaz edeceklerdi...
İsra Suresi, 73. Ayet:
Az kalsın seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan gayrısını bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi. İşte o takdirde seni dost edinirlerdi....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Ve Allah kime hidâyet ederse işte hidâyete eren odur ve kimi idlâl ederse artık onlar için onun gayrı asla yardımcılar bulamazsın ve onları Kıyamet gününde kâfirler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzleri üzerine haşrederiz. Onların varacakları yer cehennemdir. Her ne zaman alev azalırsa onlar için cehennem ateşini arttırırız....
Kəhf Suresi, 22. Ayet:
«(Sayıları) üçdür, dördüncüleri köpekleridir» diyecekler, «Beşdir, altıncıları köpekleridir» diyecekler. (İkisi de) ğaybı taşlamakdır. «Yedidir sekizincileri kelbleridir» diyecekler. Söyle ki: «Rabbim onların sayısını daha iyi bilendir. Onları (insanların) birazından başkası bilemez». O halde bunlar hakkında zaahirî bir münâkaşadan gayrı ile mücâdele etme. Bunlara dâir içlerinden hiç bir kimseden fetva da isteme. ...
Kəhf Suresi, 43. Ayet:
Allah’dan gayri, kendisine yardım edecek bir topluluğu da yoktu, Allah’ın intikamından kendi nefsini de kurtaramadı....
Kəhf Suresi, 50. Ayet:
Ve yâd et o zamanı ki, meleklere, «Âdem'e secde ediniz.» demiştik te, onlar da hemen secde etmişlerdi, İblis müstesna; cin tâifesinden idi. Rabbinin emrinden çıkıverdi. Şimdi Benden gayrı onu ve onun zürriyetini dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin için bir düşmandır. Zalimler için ne fena bir bedel....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Fentalekâ, hattâ izâ lekıyâ gulâmen fe katelehu kâle e katelte nefsen zekiyyeten bi gayri nefs(nefsin), lekad ci’te şey’en nukrâ(nukren)....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
intalekâ
: ikisi gitti (oradan ayrıldı)
3.
hattâ
: oluncaya kadar
4.
izâ
: olduğu zaman
Məryəm Suresi, 20. Ayet:
Meryem, Cebrail'e «Benim nasıl oğlum olabilir? Bana hiç erkek eli değmiş değildir, hiç gayri meşru ilişkim de olmadı» dedi....
Məryəm Suresi, 35. Ayet:
Çocuk edinmesi (kendinden gayrı mevcut olmayan El AHAD-üs Samed) Allâh için olacak şey değildir; O, Subhan'dır! Bir işin olmasını hükmederse onun için yalnızca "Ol" der; o olur....
Taha Suresi, 22. Ayet:
Vadmum yedeke ilâ cenâhıke tahruc beydâe min gayri sûin âyeten uhrâ....
Taha Suresi, 22. Ayet:
1.
vadmum
: ve koy
2.
yede-ke
: elini
3.
ilâ cenâhı-ke
: yan tarafına
4.
tahruc
: çıkar
...
Həcc Suresi, 3. Ayet:
Ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve yettebiu kulle şeytânin merîd(merîdin)....
Həcc Suresi, 3. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan (bir kısmı)
2.
men
: kim, kimse(ler) (vardır)
3.
yucâdilu
: mücâdele eder
4.
fîllâhi (fî all...
Həcc Suresi, 3. Ayet:
Nâstan kimi de vardır, Allah hakkında bigayri ılim mücadele eder de her kaypak Şeytanın ardına düşer...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Yâ eyyuhen nâsu in kuntum fî raybin minel ba’si fe innâ halaknâkum min turâbin summe min nutfetin summe min alakatin summe min mudgatin muhallekatin ve gayri muhallekatin li nubeyyine lekum, ve nukırru fîl erhâmi mâ neşâu ilâ ecelin musemmen summe nuhricukum tıflen summe li teblugû eşuddekum ve minkum men yuteveffâ ve minkum men yuraddu ilâ erzelil umuri li keylâ ya’leme min ba’di ilmin şey’â(şey’an), ve terel arda hâmideten fe izâ enzelnâ aleyhel mâehtezzet ve rabet ve enbetet min kulli zevcin ...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ en nâsu
: ey insanlar
2.
in kuntum
: eğer siz iseniz
3.
fî
: içinde
4.
raybin
: şüphe
Həcc Suresi, 8. Ayet:
Ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr(munîrin)....
Həcc Suresi, 31. Ayet:
Gayrını ona şirk koşmaksızın, Allâh için hanîfler (dûnunda bir tanrı düşünmeyenler) olun! Kim Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a ortak koşarsa, o sanki semâdan düşmüş de kendisini kuş kapıyor yahut rüzgâr onu uzak bir mekâna atıp sürüklüyor gibidir....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Ellezîne uhricû min diyârihim bi gayri hakkın illâ en yekûlû rabbunallâh(rabbunallâhu), ve lev lâ def’ullâhin nâse ba’dahum bi ba’dın lehuddimet savâmıu ve biyaun ve salavâtun ve mesâcidu yuzkeru fîhesmullâhi kesîrâ(kesîran), ve le yansurennallâhu men yansuruh(yansuruhu), innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun)....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
uhricû
: çıkarıldılar
3.
min diyâri-him
: diyarlarından, yurtlarından
4.
bi gayri
<...
Həcc Suresi, 71. Ayet:
Onlar ise Allah'tan gayrı şeylere kulluk ediyorlar ki, onlar hakkında ne Allah bir delil indirmiştir, ne de kendilerinin bir bilgisi vardır. O zalimlerin hiçbir yardımcısı olmayacaktır....
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Andolsun ki Nuh'u kavmine irsâl ettik de (o kavmine) dedi ki: "Ey kavmim! Allâh'a kulluk edin (bunu fark edin)! "HÛ"nun gayrı olarak bir tanrınız olamaz! Hâlâ ittika etmiyor musunuz = korkup korunmuyor musunuz?"...
Möminun Suresi, 32. Ayet:
İçlerinde: "Allâh'a kulluk edin. . . O'nun gayrından bir tanrınız yoktur. . . Hâlâ (yaptıklarınızın sonuçlarını yaşamaktan) korkup korunmuyor musunuz?" (diyen) kendilerinden bir Rasûl irsâl ettik....
Nur Suresi, 19. Ayet:
İman edenler arasında büyük günahların, hayâsızlığın, gayrimeşrû ilişkilerin, zinanın kural-sınır tanımızlığın, cimriliğin, ahlâksızlığın yayılmasını isteyen kimseler, gruplar için dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da can yakıp inleten müthiş bir azap vardır. Onların gerçek niyetlerini Allah bilir, siz bilemezsiniz....
Nur Suresi, 21. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, şeytanın, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî güçlerin peşlerine takılmayın, izlerinden gitmeyin. Kim şeytanın, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî güçlerin peşlerine takılır, izlerinden giderse, bilesiniz ki onlar, meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, zinayı, iffetsizliği, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı, şeriatın suç saydığı, haram kıldığı, mü’minlerin tasvip etmediği, icrasında hayır görmediği şeyleri emrederek, şeriata ay...
Nur Suresi, 27. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! kendi odalarınızın gayrı odalara sahiblerine istinas edip selâm vermeden girmeyiniz, bu sizin için hayırlıdır, gerek ki düşünürsünüz...
Nur Suresi, 31. Ayet:
Ve kul lil mu’minâti yagdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne, ve lâ yubdîne zînetehunneillâ mâ zahera minhâ, vel yadribne bi humurihinne alâ cuyûbihinne, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ li buûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne gayri ulîl irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazharû alâ avrâtin nisâi, ve lâ yadribne bi erculihinne l...
Nur Suresi, 31. Ayet:
1.
ve kul
: ve de
2.
li el mu'minâti
: mü'min kadınlara
3.
yagdudne
: çeksinler, indirsinler
4.
min ebsâri-hinne
:...
Nur Suresi, 38. Ayet:
Li yecziyehumullâhu ahsene mâ amilû ve yezîdehum min fadlih(fadlihî), vallâhu yerzuku men yeşâu bi gayri hisâb(hisâbin)....
Nur Suresi, 38. Ayet:
1.
li yecziye-hum
: onlara karşılığını vermesi için
2.
allâhu
: Allah
3.
ahsene
: en güzel
4.
mâ amilû
: yaptıklar...
Nur Suresi, 64. Ayet:
Bilmiş olun ki, göklerdeki ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. Allah, sizin hangi halde, ne yolda olduğunuzu, ne yaptığınızı, hâkimi olduğunuz düzenin meşrû, gayri meşrû icraatlarını, günahlarını, isyanlarını ve zulümlerini bilir. Hesap vermek için O’nun huzuruna varacakları gün, işledikleri amelleri birer birer ortaya koyarak onları hesaba çekecektir. Her şey Allah’ın ilmi, iradesi, planı dâhilinde gerçekleşmektedir....
Furqan Suresi, 3. Ayet:
Öyle iken. O'nun gayrını ilâhlar ittihaz ettiler ki, hiçbir şey yaratamazlar. Halbuki, onlar yaratılırlar ve kendi nefisleri için ne bir zarara ve ne de bir faideye malik değildirler. Ne ölüme ve ne hayata ve ne de ölüleri kabirlerinden diriltip kaldırmağa mâlik bulunmazlar....
Furqan Suresi, 17. Ayet:
(Rabbin) onları da, Allahdan gayri tapdıklarını da (mahşerde) bir araya toplayıb da: «Siz mi şu kullarımı sapdırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıtdılar?» diyeceği gün. ...
Furqan Suresi, 17. Ayet:
Ve o gün ki, onları ve Allah'tan gayrı kendilerine ibadet ettiklerini haşreder de der ki: «Şu kullarımı siz mi sapıttırdınız, yoksa onlar mı yolu kaybettiler?»...
Furqan Suresi, 55. Ayet:
(Böyle iken kâfirler) Allah'ın gayrı kendilerine ne menfaat ve ne de mazarrat veremiyecek olan şeylere ibadet ederler ve kâfir, Rabbine karşı (şeytanlara) mu'in olmuştur....
Furqan Suresi, 55. Ayet:
Fakat onlar Allah'ın gayrısında, kendilerine ne bir yararı, ne de bir zararı dokunmayan şeylere kulluk ediyorlar. Zaten kâfir, Rabbine karşı hep bâtıla arka çıkmıştır....
Şüəra Suresi, 29. Ayet:
Kâle leinittehazte ilâhen
gayrî
le ec’alenneke minel mescûnîn(mescûnîne)....
Şüəra Suresi, 29. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
le
: elbette, mutlaka, gerçekten
3.
in ittehazte
: eğer sen edinirsen
4.
ilâhen
: bir ilâh
<...
Şüəra Suresi, 29. Ayet:
(Firavun) dedi ki: "Andolsun ki, eğer benim gayrımı tanrı edinirsen, seni zindana attırırım!"...
Şüəra Suresi, 92. Ayet:
Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede? denilir....
Şüəra Suresi, 92. Ayet:
(92-93) Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu? denilir....
Şüəra Suresi, 92. Ayet:
(92-93) Ve bunlara hani nerede o Allahın gayrıdan taptıklarınız? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte...
Şüəra Suresi, 93. Ayet:
(92-93) Onlara: Allah'tan gayrı taptıklarınız hani nerede? Size yardım edebiliyorlar mı veya kendilerine (olsun) yardımları dokunuyor mu? denilir....
Şüəra Suresi, 93. Ayet:
(92-93) Ve bunlara hani nerede o Allahın gayrıdan taptıklarınız? Nasıl size yardım ediyorlar veya kendilerini kurtarıyorlar mı? denilmekte...
Şüəra Suresi, 93. Ayet:
«Allah'tan gayrı, (onlar) size yardım ediyorlar mı? Veya kendilerine mi yardıma çalışıyorlar.»...
Nəml Suresi, 12. Ayet:
Ve edhıl yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sûin fî tis’ı âyâtin ilâ fir’avne ve kavmih(kavmihî), innehum kânû kavmen fâsikîn(fâsikîne)....
Nəml Suresi, 12. Ayet:
1.
ve edhıl
: ve dahil et, sok
2.
yede-ke
: elini
3.
fî ceybi-ke
: koynuna
4.
tahruc
: çıkar
Nəml Suresi, 42. Ayet:
(42-43) Vaktâ ki (o hükümdar kadın) geldi, denildi ki, «Senin tahtın böyle midir?» Dedi ki: «Bu, sanki o. Maamafih bize ondan evvel bilgi verilmiş idi ve bizler müslümânlar olduk.» Onu Allah'ın gayrı tapar olduğu şey (İslâmiyet'ten) men etmiş idi. Şüphe yok ki o, kâfirler olan bir kavimden idi....
Nəml Suresi, 43. Ayet:
(42-43) Vaktâ ki (o hükümdar kadın) geldi, denildi ki, «Senin tahtın böyle midir?» Dedi ki: «Bu, sanki o. Maamafih bize ondan evvel bilgi verilmiş idi ve bizler müslümânlar olduk.» Onu Allah'ın gayrı tapar olduğu şey (İslâmiyet'ten) men etmiş idi. Şüphe yok ki o, kâfirler olan bir kavimden idi....
Qəsəs Suresi, 32. Ayet:
Usluk yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sû(sûin), vadmum ileyke cenâhake miner rehbi fe zânike burhânâni min rabbike ilâ fir’avne ve melâih(melâihî), innehum kânû kavmen fâsikîn(fâsikîne)....
Qəsəs Suresi, 32. Ayet:
1.
usluk
: sok
2.
yede-ke
: senin elin
3.
fî
: içinde
4.
ceybi-ke
: senin koynun
Qəsəs Suresi, 38. Ayet:
Ve kâle fir’avnu yâ eyyuhel meleu mâ alimtu lekum min ilâhin
gayrî
, fe evkıd lî yâ hâmânu alet tîni fec’al lî sarhan leallî attaliu ilâ ilâhi mûsâ ve innî le ezunnuhu minel kâzibîn(kâzibîne)....
Qəsəs Suresi, 38. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
fir'avnu
: firavun
3.
yâ eyyuhâ
: ey
4.
el meleu
: önde gelenler
...
Qəsəs Suresi, 38. Ayet:
Firavun dedi ki: "Ey önderler. . . Sizin için benden gayrı bir tanrı bilmemekteyim! Ey Haman, tuğla ocağı yak da (tuğladan) bir kule inşa et, belki tepesine çıkar Musa'nın her şeyin üstündeki Tanrısını görürüm! Doğrusu ben Onun yalancılardan olduğunu düşünüyorum!" (Kadim Hakikat bilgisini elde eden Firavun, bunu şuurun sınırsız kuşatıcılığıyla tüm varlıkta müşahede yerine; birimselliğine hasrederek bedenselliğine vermiş ve bedenselliğinde dilediğini yapma noktasına, nefs-i emmâre yaşamına düşmüş...
Qəsəs Suresi, 39. Ayet:
Vestekbere huve ve cunûduhu fîl ardı bi gayril hakkı ve zannû ennehum ileynâ lâ yurceûn(yurceûne)....
Qəsəs Suresi, 39. Ayet:
1.
vestekbere
: ve büyüklendiler
2.
huve
: o
3.
ve cunûdu-hu
: ve onun askerleri, onun orduları
4.
fî el ardı
: ye...
Qəsəs Suresi, 50. Ayet:
Fe in lem yestecîbû leke fa’lem ennemâ yettebiûne ehvâehum, ve men edallu mimmenittebea hevâhu bi gayri huden minallâh(minallâhi), innallâhe lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne)....
Qəsəs Suresi, 50. Ayet:
1.
fe
: bundan sonra
2.
in
: eğer
3.
lem yestecîbû
: icabet etmezler
4.
leke
: sana
Qəsəs Suresi, 71. Ayet:
De ki: söyleyin bakayım eğer Allah üzerinizde geceyi Kıyamet gününe kadar sermedî kılarsa size bir zıya getirecek Allahın gayri tanrı kim? Halâ dinlemiyecek misiniz?...
Qəsəs Suresi, 72. Ayet:
De ki: haber verin bakayım eğer Allah üzerinizde gündüzü Kıyamet gününe kadar sermedî kılarsa size içinde dinleyeceğiniz bir gece getirecek Allahın gayri tanrı kim? Hâlâ görmiyecek misiniz?...
Ənkəbut Suresi, 17. Ayet:
«Siz ancak Allah'ın gayrı olan putlara ibadet ediyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz, Allah'tan başka kendilerine tapındığınız şeyler, şüphe yok ki, sizin için bir rızka malik olamazlar. Artık rızkı Allah'ın indinde arayınız ve ona ibadet ediniz ve ona şükreyleyiniz, siz (ancak) O'na döndürüleceksiniz.»...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Ve dedi ki: «Siz dünya hayatınızda aranızda bir sevişme (sebebi) olmak için Allah'ın gayrı putları iltizam etmiş oldunuz. Sonra Kıyamet gününde bâzınız bazınıza küfredecek ve bazınız bazınıza lânet eyleyecektir, varacağınız yer de ateştir ve sizin için yardımcılardan (bir kimse) de yoktur.»...
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Sana vahyedilen kitaptan bölüm bölüm oku, ilgili ayetlerini uygula. Namazı adâbına riayet ederek aksatmadan âşikâre kıl. Namaz, meşru olmayan şehevî fiilerden, gayri meşru ilişkilerden, zinadan, haddi aşmaktan, cimrilikten, ahlâksızlıktan ve şeriatın suç saydığı, haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeylerden, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yapmaktan insanı alıkoyar. Allah’ı zikir, namaz, Allah’ın övünç kaynağı kelamını okumak, Allah’ın dini...
Rum Suresi, 29. Ayet:
Belittebeallezîne zalemû ehvâehum bi gayri ilm(ilmin), fe men yehdî men edallallâh(edallallâhu), ve mâ lehum min nâsırîn(nâsırîne)....
Rum Suresi, 29. Ayet:
1.
bel
: hayır
2.
ittebea
: tâbî oldu
3.
ellezîne
: onlar
4.
zalemû
: zulmettiler
Loğman Suresi, 6. Ayet:
Ve minen nâsi men yeşterî lehvel hadîsi li yudılle an sebîlillâhi bi gayri ilmin ve yettehızehâ huzuvâ(huzuven), ulâike lehum azâbun muhîn(muhînun)....
Loğman Suresi, 6. Ayet:
1.
ve min
: ve dan
2.
en nâsi
: insanlar
3.
men
: kimse
4.
min enfusi-him
: kendi nefslerinden
Loğman Suresi, 10. Ayet:
Halakas semâvâti bi gayri amedin terevnehâ ve elkâ fîl ardı revâsiye en temîde bikum ve besse fîhâ min kulli dâbbeh(dâbbetin), ve enzelnâ mines semâi mâen fe enbetnâ fîhâ min kulli zevcin kerîm(kerîmin)....
Loğman Suresi, 10. Ayet:
1.
halaka
: yarattı, halketti
2.
es semâvâti
: semalar, gökler
3.
bi gayri
: olmadan, olmaksızın
4.
amedin
: direk...
Loğman Suresi, 10. Ayet:
Semâları, dayanağı olmaksızın (Bi-gayrı amed) yarattı (direkt olarak Esmâ mânâları olarak vardır - varlığın ilim - şuur boyutu); sizin (benlik bilincinizin oluşması ve) sarsılmamanız için arza (bedende) sâbit dağlar (organlar) ilka etti ve orada (bedende) her DABBEDEN (hayvani özellikler) oluşturdu. . . Semâdan (şuurdan) bir su (ilim - kendi hakikatini kavrama bilinci) inzâl ettik de onda tümüyle kerîm eşini (ölüm ötesi yaşam kişiliğini - ruhunu) oluşturduk....
Loğman Suresi, 20. Ayet:
E lem terev ennellâhe sehhare lekum mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve esbega aleykum niamehu zâhireten ve bâtıneh(bâtıneten), ve minen nâsi men yucâdilu fîllâhi bi gayri ilmin ve lâ huden ve lâ kitâbin munîr(munîrin)....
Loğman Suresi, 20. Ayet:
1.
e
: mı
2.
lem terev
: görmediniz
3.
ennallâhe (enne allâhe)
: muhakkak ki Allah
4.
sehhare
: musahhar kıldı, em...
Loğman Suresi, 30. Ayet:
Şu beyan olunanlar şundandır ki, hak olan şüphe yok ancak Allah Teâlâ'dır. O'nun gayrı çağırdıkları hep bâtıldır. Ve muhakkak ki Allah'tır, o çok yüce, çok büyük olan O'dur....
Səba Suresi, 22. Ayet:
De ki: «Allah'tan gayrı o zû'm ettiklerinize yalvarınız. Göklerde ve yerde bir zerre miktarına mâlik olamazlar ve onlar için bunlarda bir ortaklık yoktur ve O'nun için de onlardan bir yardımcı yoktur.»...
Fatir Suresi, 3. Ayet:
Ey insanlar. . . Üzerinizdeki Allâh nimetini düşünün! Allâh'tan gayrı, semâdan (beyindeki datadan) ve arzdan (beyin - beden yollu) sizin yaşam gıdanızı veren bir yaratıcı var mı? Tanrı yoktur, sadece "HÛ"! Nasıl (Hak'tan) sapıtırsınız!...
Fatir Suresi, 3. Ayet:
Ey insanlar! Allahın üzerinizdeki ni'metini anın, Allahın gayrı bir hâlık mı var? Size Gökden ve Yerden rızık verir, başka tanrı yok ancak o, o halde nasıl çevirilirsiniz?...
Fatir Suresi, 3. Ayet:
Ey insanlar, Allahın, üzerinizdeki (bunca) ni'metini (kalbinizle) hatırlayın, (dilinizle) anın. Sizi gökden ve yerden rızıklandıracak Allahdan gayri bir yaratan var mı? Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. O halde nasıl (olub da tevhîdden küfre) çevriliyorsunuz? ...
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Ve onlar orada şöyle feryad ederler: «ya rabbenâ, bizleri çıkar, yapageldiklerimiz gayri yarar bir amel yapalım» ya size düşünecek olanın düşüneceği kadar ömür vermedik mi ki, hem size Peygamber de geldi, o halde tadın, çünkü zalimleri kurtaracak yoktur....
Fatir Suresi, 40. Ayet:
De ki: «Gördünüz mü Allah'tan gayrı kendilerine ibadet ettiğiniz şeriklerinizi? Bana gösteriniz, yerden neyi yaratmışlardır? Yoksa onlar için göklerde bir ortaklık var mıdır?» Yoksa onlara bir kitap vermişiz de, artık onlar ondan bir beyyine üzerine mi bulunuyorlar? Hayır, o zalimlerin bazısı bazısına aldanıştan başka bir vaadde bulunmazlar....
Saffat Suresi, 22. Ayet:
(22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah'ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir....
Saffat Suresi, 23. Ayet:
(22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah'ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir....
Saffat Suresi, 24. Ayet:
(22-24) Toplayınız mahşere o zulmetmiş kimseleri ve onların eşlerini ve kendilerine taptıkları şeyleri. Allah'ın gayrı. Artık onlara cehennem yolunu bildiriniz. Ve onları tevkif ediniz. Şüphe yok ki, onlar sorguya çekilecek kimselerdir....
Saffat Suresi, 80. Ayet:
Doğrusu biz muhsinleri (müşahedelerinde Hak'tan gayrı bulunmayanları) böylece cezalandırırız!...
Sad Suresi, 39. Ayet:
Hâzâ atâunâ femnun ev emsik bi gayri hisâb(hisâbin)....
Sad Suresi, 39. Ayet:
1.
hâzâ
: bu
2.
atâu-nâ
: bizim atâmız, ihsanımız
3.
femnun
: artık ni'metlendir, ver, lütufta bulun
4.
ev
: veya<...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
İyi biliniz ki, din-i halis Allah'a mahsustur. Ve o kimseler ki, O'nun gayrısını velîler ittihaz ettiler, onlara ibadet etmeyiz. Ancak bizi Allah'a daha yakın yaklaştırsınlar için (ibadet ederiz derler). Şüphe yok ki, Allah onların arasında, onların kendisinde ihtilâfta bulunur oldukları şeyler hakkında, hükmedecektir. Muhakkak ki Allah, yalancı, nankörlüğe düşkün olan kimseyi hidayete erdirmez....
Zümər Suresi, 10. Ayet:
Kul yâ ıbâdıllezîne âmenûttekû rabbekum, lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ haseneh(hasenetun), ve ardullâhi vâsiah(vâsiatun) innemâ yuveffas sâbirûne ecrehum bi gayri hisâb(hisâbin). ...
Zümər Suresi, 10. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
yâ
: ey
3.
ıbâdı
: benim kullarım
4.
ellezîne
: kimseler, onlar
Zümər Suresi, 17. Ayet:
Tağut'a (şeytana, Allah'dan gayrı Allah'a karşı otoritelere ve putlara) kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a yönelen kimselere (ölümlerinde veya haşrolunduklarında peygamber veya meleklerin lisanıyla) müjde vardır. (Ey Resûlüm! o halde) Kullarımı müjdele!...
Zümər Suresi, 36. Ayet:
Allah kuluna kâfi değil midir? Ve seni O'nun gayrı olanlar ile korkutuyorlar. Ve Allah kimi dalâlete düşürürse artık onun için hidâyet rehberi yoktur....
Zümər Suresi, 43. Ayet:
Yoksa Allah'ın gayrısından şefaatciler mi edindiler? De ki: «Eğer hiçbir şeye malik olmamış ve akıl erdiremez bulunmuş iseler de mi?»...
Zümər Suresi, 45. Ayet:
Ve Allah bir olarak anıldığı vakit ahirete imân etmeyenlerin kalbleri ürker (nefret duyar). Ve O'nun gayrı olanlar anıldığı zaman ise onlar o vakit ferahlanırlar, yüzleri güler....
Zümər Suresi, 64. Ayet:
De ki: "Bana Allâh'ın gayrına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz, ey cahiller!"...
Zümər Suresi, 64. Ayet:
De ki: böyle iken şimdi o Allahın gayrısına mı kulluk etmemi emrediyorsunuz bana? Ey cahiller!...
Mömin Suresi, 3. Ayet:
Ğafir'dir, günahı affedendir. Tövbeyi kabul eden, azabı çetin, lütfu bol olandır O. İlah yoktur O'ndan gayrı. Yalnız O'nadır varış ve dönüş....
Mömin Suresi, 19. Ayet:
(O), gözlerin hainliğini (gayrı görmeyi) ve sadırların gizlediği şeyi bilir....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Ellezîne yucâdilûne fî âyâtillâhi bi gayri sultânin etâhum, kebure makten indallâhi ve indellezîne âmenû, kezâlike yatbaullâhu alâ kulli kalbi mutekebbirin cebbâr(cebbârin). ...
Mömin Suresi, 35. Ayet: