Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yaxud (onların halı) göydən yağan, içində qaranlıqlar, göy
gurultu
su və şimşək olan yağışa (tutulmuş kimsələrin halına) bənzəyir. Onlar ildırımın səsindən ölüm qorxusu ilə barmaqlarını qulaqlarına tıxayarlar. Halbuki Allah (elmi və qüdrəti ilə) kafirləri əhatələmişdir....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su həmd edərək Onu təsbeh edir (şəninə təriflər deyir). Mələklər də Onun qorxusundan (həmd edərək Onu təsbeh edirlər). Onlar Allah barəsində mübahisə edərkən O, ildırımları göndərərək dilədiyi kimsəni onunla müsibətə düçar edər. Onun cəzası şiddətlidir....
Naziat Suresi, 7. Ayet:
Onun ardınca (ikinci dəfə surun üfürülməsi ilə) bir
gurultu
qopacaq....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su Onu həmd-səna ilə, mələklər isə titrəmələri ilə təsbih edər. O, ildırım göndərir və onunla istədiyini vurar. Lakin onlar Allah barəsində mübahisə edirlər. O, qarşısıalınmaz bir qüdrətə malikdir....
Ənbiya Suresi, 102. Ayet:
Cəhənnəmin
gurultu
sunu belə eşitmirlər. Və onlar əbədi olaraq istədikləri hər şeydə qalacaqlar....
Qəmər Suresi, 11. Ayet:
Beləliklə, biz dərhal
gurultu
lu su ilə səmanın qapılarını açdıq....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yaxud (o münafiqlər) qaranlıqlarda göy
gurultu
su və şimşəklə səmadan şiddətlə yağan yağışa düşmüş kimsələrə bənzərlər ki, ildırımın səsindən ölmək qorxusu ilə barmaqlarını qulaqlarına tıxayarlar. Halbuki Allah kafirləri (Öz elmi, qüdrəti ilə) ehtiva edəndir (Onun əlindən əsla qaçıb qurtara bilməzlər)....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su Onun şəninə təriflər deyir, mələklər də (Allahın) qorxusundan (Onu öyüb mədh edirlər). O, ildırımlar göndərib (kafirlər) Allah barəsində mübahisə edərkən onlarla istədiyini vurar. Allahın cəzası şiddətlidir! (Allah yenilməz qüvvət sahibidir!)...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da onların durumu; içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşekler bulunan, sağanak bir yağmurda; ölüm korkusuyla, yıldırım sesinden kulaklarını parmaklarıyla tıkayan kimselerin durumuna benzer. Oysaki Allah, kafirleri her yönden kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 55. Ayet:
Hani siz: "Ey Musa! Allah'ı açıkça görmedikçe sana asla inanmayız." demiştiniz de o an, bakıp dururken, sizi yıldırım gürültüsü yakalamıştı....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü övgüsüyle, melekler de ürpertisiyle O'nu tesbih ederler. O, yıldırımlar gönderir ve onunla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Ve O, karşı konulamaz pek çetin bir güç sahibidir....
Məryəm Suresi, 90. Ayet:
Neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar gürültü ile devrilecekti....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
Kafirler: "Bu Kur'an'ı dinlemeyin, gürültü edin, belki üstün gelirsiniz." dediler....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
ke sayyibin
: yağmur gibi
3.
min es semâi
: semadan, gökyüzünden
4.
fî-hi
: onun içinde vardır
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut onların durumu, gökten yoğun karanlıklar içinde gök gürültüsü ve şimşekle sağanak hâlinde boşanan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir. Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut (onların durumu), gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur(a tutulmuş kimselerin durumu) gibidir. O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da semâdan (gökyüzü - düşünsel boyuttan) inen yağmur (fikirler), zulmet (karanlığın bilinmezliği) gökgürültüsü (doğru - yanlış çatışması) ve şimşek (bir an için akla düşen hakikat bilgisi) içindedirler! Yıldırımlara, ölüm korkusu (hakikatin açığa çıkmasıyla benliklerinin yok olması) düşüncesiyle kulaklarını tıkarlar (hakikat bilgisine kendilerini kapatırlar). Allâh, hakikati inkâr edenlerin de varlığını meydana getiren Muhiyt'tir (ihâta etmektedir)....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut münâfıklar, karanlıklar içinde, gök gürültüleri çıkararak, şimşekler çaktırarak yağan yağmura tutulanlar gibi, şüphe, nifak ve inkâr karanlıkları içinde, tehditler ve müjdelerle dolu Kur’ân âyetlerini getiren vahiy sağanağı ile karşılaşanlardır. Ölümden çekinerek gök gürlemeleri yüzünden parmaklarıyla kulaklarını tıkayan kimseler gibi, tehdit âyetlerini duymamak için kulaklarını tıkarlar. Halbuki Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincin...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut bunlar karanlıklarla, gök gürültüsü ve şimşeklerle gelen şiddetli bir yağmura tutulmuş gibidirler. Ölümden sakınmak için yıldırımlara karşı parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahud onların hâli, gökten boşanan yağmura tutulmuşların hâli gibidir ki, o gökte (bulutlarda) yoğun karanlıklar var, bir gök gürültüsü, bir şimşek var. Yıldırımlardan ölüm korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. Allah ilim ve kudreti ile kâfirleri kuşatandır. (Cenâb’ı Hak, Kur’an-ı Kerim karşısında bulunan kâfir ve münafıkların hâlini beyan etmek üzere, ikinci bir temsil yapmıştır. Böylece âyeti kerimede münâfıkların hâli, karanlık bir gecede gök gürültülü ve şimşekli bir yağmura tutul...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut (onların durumu), gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve şimşek bulunan yağmur(a tutulmuş kimselerin durumu) gibidir. O münafıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da, karanlık, gökgürültüsü ve şimşekler arasında gökten boşanan bir yağmur altında yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzerler. ALLAH inkarcıları böyle kuşatır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da onların durumu koyu bulutlu, şimşekli ve gürültülü bir gökyüzünün yağmuruna tutulmuş, ölüm korkusu içinde yıldırımlara karşı parmakları ile kulaklarını tıkayan kimselere benzer. Allah kâfirleri çepeçevre kuşatandır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da, karanlık, gökgürültüsü ve şimşekler arasında gökten boşanan bir yağmur altında yıldırımlardan ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzerler. Tanrı kafirleri böyle kuşatmıştır (muhiytun)....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahud (onların haali) gökden (bulutdan boşanan) yağmur (a tutulmuşun haali) gibidir ki onda (o yağmurda) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek çakışı vardır. Ölüm korkusiyle yıldırımlardan parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah kâfirleri çepçevre kuşatandır. ...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Veya (onların misâli) gökten boşanan, (ve) kendisinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek bulunan bir yağmur(a tutulan kimselerin hâli) gibidir. Yıldırımlardan dolayı, ölümkorkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Hâlbuki Allah, kâfirleri (ilim ve kudretiyle)çepeçevre kuşatıcıdır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut gökten inen sağnağa tutulmuş gibilerdir ki; onda karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek vardır. Yıldırımlardan ölmek korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da (onların durumu) gökten zifiri karanlıklar içinde gök gürültüsü ve şimşekle gelen şiddetli bir sağanağ(a benzer): Ölümün dehşeti içinde yıldırımlardan korunmak için parmakları ile kulaklarını tıkarlar, ama Allah hakikati inkar edenleri (kudreti ile) kuşatır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut (onların meseli) gökten şiddetle boşanan bir yağmur gibidir ki onda karanlıklar vardır, dehşetli bir gök gürültüsü, bir şimşek vardır. Ölüm korkusundan dolayı yıldırımlardan parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Teâlâ ise kâfirleri kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut onların hali, gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlıklar, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir. Yıldırımdan ölme korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah o kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut, onlar gökten boşanan bir yağmura tutulmuş kimselere benzerler. O yağmurda karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek vardır. Onlar da yıldırımlardan ve ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Şüphesiz Allah kafirleri çepeçevre kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler) le yüklü, gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Ama Allah kâfirleri çepeçevre kuşatıcıdır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut gökten boşanan karanlık, gökgürültülü ve şimşekli bir yağmura tutulmuş kimse gibidirler. Ölüm korkusuyla, yıldırımdan kulaklarını tıkarlar. Allah ise kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 55. Ayet:
Bir zaman da: "Ey Mûsâ, biz Allâh'ı açıkça görmedikçe sana inanmayız," demiştiniz de derhal sizi yıldırım gürültüsü yakalamıştı; siz de bunu görüyordunuz....
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Kitâp ehli, senden, kendilerine gökten bir Kitâp indirmeni istiyorlar. Mûsâ'dan bundan daha büyüğünü istemişler: "Allâh'ı bize açıkça göster!" demişlerdi. Haksızlıklarından dolayı derhal onları yıldırım gürültüsü yakalamıştı. Sonra kendilerine açık deliller gelmişken buzağıyı (tanrı) tutmuşlardı. Bundan da vazgeçtik ve Mûsâ'ya açık bir yetki verdik....
Əraf Suresi, 78. Ayet:
Bunun üzerine onları, o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar....
Əraf Suresi, 78. Ayet:
Bunun üzerine onları o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar....
Hud Suresi, 67. Ayet:
O zulmedenleri ise, korkunç gürültü yakalayıverdi de evlerinde çöküp helâk oldular....
Hud Suresi, 67. Ayet:
O zulmedenleri korkunç bir ses, bir gürültü yakalayıverdi, derken evlerinde dizüstü çöküp kaldılar....
Hud Suresi, 67. Ayet:
O zalimleri, korkunç bir gürültü yakalayıverdi de oldukları yerde çöküp kaldılar....
Hud Suresi, 67. Ayet:
O zalimleri müthiş bir gürültü yakaladı da evlerinde, oldukları yerde yığılıp kalıverdiler....
Hud Suresi, 94. Ayet:
Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar....
Hud Suresi, 94. Ayet:
Azab emrimiz gelince, Şuayb’ı ve beraberinde iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık. O zulmedenleri ise, korkunç bir gürültü yakaladı da yurdlarında çöküp helâk oldular....
Hud Suresi, 94. Ayet:
Emrimiz gelince, Şuayb'ı ve onunla beraber iman edenleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık; zulmedenleri ise korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar....
Hud Suresi, 94. Ayet:
Emrimiz gelince Şuayb'ı ve kendisiyle beraber inanmış olanları bizden bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri korkunç gürültü yakaladı; yurtlarında çöküp kaldılar....
Hud Suresi, 94. Ayet:
Ne zaman ki, emrimiz geldi, Şu'ayb ve beraberindeki müminler, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtuldular. Ve o zalimleri korkunç bir gürültü yakaladı da oldukları yerde çöküp kaldılar....
Hud Suresi, 94. Ayet:
Azaba ilişkin emrimiz geldiğinde Şuayb ile beraberindeki mü'minleri, rahmetimizin sonucu olarak kurtardık. O zalimler müthiş bir gürültüye tutuldular da evlerinde, oldukları yerde yığılıp kalıverdiler....
Hud Suresi, 94. Ayet:
Vaktâ ki emrimiz geldi. Şuayb'ı ve O'nunla beraber imân etmiş olanları Bizden bir rahmet ile necâta erdirdik ve zulmetmiş olanları ise bir korkunç gürültü yakaladı. Artık yurtlarında çökekalmışlar olarak sabahladılar....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
1.
ve yusebbihu
: ve tesbih ederler
2.
er ra'du
: gök gürültüsü
3.
bi hamdi-hi
: onu hamd ile
4.
ve el melâiketu
:...
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü ve melekler, O'nu, hamd ile ve O'nun (Allah'ın) korkusundan tesbih ederler. Ve yıldırımları, O gönderir. Böylece onlar, Allah hakkında mücâdele ederlerken, dilediği kimseye onu isabet ettirir. Ve O, karşı koyulması mümkün olmayandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü, hamdederek tenzîh eder onu, melekler de korkularından tenzîh ederler ve yıldırımları yollar da dilediğine isâbet ettirir ve hâlâ da onlar, Allah hakkında çekişip dururlar ve onun birdenbire gelen azâbı pek kuvvetlidir, pek çetin....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Ra'd (gök gürültüsü - İnsan-ı Kâmil'in düşünsel boyutta keşfettikleri {salsal-i ceres, Abdülkerîm Ciylî, İnsan-ı Kâmil}) O'nun Hamdı olarak tespih eder; Melekler (kâinatta - insanda mevcut kuvveler) ise O'nun hükümranlığı altında (tespih eder - kulluklarını yerine getirir). . . Onlar, Allâh hakkında (benlikten kaynaklanan fikirle) mücadele edip dururlarken; (O) yıldırımları (hakikati bilgisinin çarpmasını) irsâl eder de, onlarla, dilediğine bunu yaşatır! O, Şediyd ül Mıhal'dır (şiddetle uygulana...
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü hamd ile Allah’ı tesbih eder. Melekler de onun heybetinden dolayı onu tesbih ederler. Onlar Allah ile ilgili konularda tartışırlarken, O yıldırımlar gönderir, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri yıldırımlarla çarpar. Allah’ın kuvveti, tedbiri ve takdiri çok muhkemdir....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü övgüsüyle melekler de O'na olan korkularından O'na tesbih ederler. O, yıldırımlar göndererek onları dilediğine çarpar. Onlar Allah hakkında tartışmaya giriyorlar. Oysa O azaplandırması (darbesi) pek çetin olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü, Allah’a hamd ile, Melekler de, Allah’dan korkarak tesbîh ederler. Allah yıldırımlar gönderip onunla dilediğini çarpar. Böyle iken, o kâfirler, hadlerini bilmezler de Allah hakkında mücadele ederler. Halbuki Allah’ın karşılık darbesi pek şiddetlidir....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler. Onlar, Allah hakkında mücâdele edip dururken O, yıldırımlar gönderip onlarla dilediğini çarpar. Ve O, azabı pek şiddetli olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü O'na hamd ile tesbih eder; melekler de korkusundan. Yıldırımlar gönderir de onunla dilediğini çarpar; onlar ise Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa O'nun gücü çok şiddetlidir....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın çarpması pek çetindir....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
O'nu gök gürültüsü övgü ile ve melekler korku içinde tesbih ederler, noksanlıklardan uzak tutarlar. O yıldırımlar salarak bunlarla dilediklerini çarpar. Allah'ın sillesi son derece sert olduğu halde, onlar O'nun hakkında tartışıyorlar....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü O'nu hamd ile melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler... O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Tanrı hakkında çekişip tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü Onu (ya'ni Allâhı) hamd ile, melekler de Ondan korkusuna tesbîh eder (ler). O, yıldırımlar gönderib onunla kimi dilerse çarpar, öldürür. Halbuki onlar Allah hakkında mücâdele edib duruyorlardır. O, kudret ve azabından çetindir. ...
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Ve ra'd (gök gürültüsü) O’na hamd ile (tesbîh ederken), melekler de O’nun korkusundan (yine O’nu) tesbîh eder(ler)! Hem (O,) yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar; böyleyken onlar (hâlâ) Allah hakkında mücâdele ediyorlar! Hâlbuki O,(düşmanlarına karşı) azâbı pek şiddetli olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gökgürültüsü; hamd ile, melekler de korku ile O'nu tesbih eder. O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Halbuki onlar; Allah hakkında tartışıyorlardı. O, kudretinde pek çetin olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile, melekler de korkusundan O'nu tesbih ederler. Yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Halbuki O kudreti pek çetin olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü hamd ederek, melekler de korku ile O’nu tenzih ederler. Onlar Allah hakkında tartışırlarken; O, yıldırımları gönderir de onlarla dilediğini çarpar. O, şiddetle cezalandırandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü, övgüsüyle, melekler de korkusundan O'nu tesbih ederler. Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allâh'ın tuzağı (cezâsı) pek çetin olduğu halde, onlar hâlâ O'nun hakkında tartışmaktadırlar....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü O'nu hamd ile, melekler de O'na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü hamd ile, melekler Allah korkusuyla Onu tesbih eder. O, yıldırımlar gönderir de dilediğini onunla çarpar. Onlar ise hâlâ Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Halbuki Allah'ın cezası pek çetindir....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü O'nu hamd ile tespih eder; melekler de O'ndan ürpererek... Yıldırımlar gönderir de onlarla dilediğini çarpar. Allah, tuzak kuranların hilelerini başlarına geçirmede çok güçlü olduğu halde, onlar O'na karşı mücadele edip duruyorlar....
Hicr Suresi, 73. Ayet:
Nihayet onları, güneşin doğma vaktinde korkunç gürültü yakalayıverdi....
Hicr Suresi, 73. Ayet:
Tan ağarırken onları felaketli bir gürültü yakaladı....
Hicr Suresi, 73. Ayet:
Tanyeri ağarırken korkunç bir gürültüye tutuldular....
Hicr Suresi, 73. Ayet:
Ve derken, tan yeri ağarırken, (hak ettikleri azabın) gürültüsü apansız yakaladı onları...
Hicr Suresi, 83. Ayet:
Bunları da o (korkunç) sayha (ses ve gürültü) sabahleyin yakalayıverdi. (gürültü ve zelzele neticesi helâk oldular.)...
Hicr Suresi, 83. Ayet:
Sabahleyin onları da o korkunç gürültü yakaladı....
Hicr Suresi, 83. Ayet:
Gün doğarken korkunç bir gürültüye tutuldular....
Hicr Suresi, 83. Ayet:
ama sonunda, (bir) sabah erkenden onları da (hak ettikleri azabın) gürültüsü apansız yakalayıverdi;...
İsra Suresi, 64. Ayet:
'Onlardan gücünün yettiği kimseleri, teşvikin, vesvesen, fısıltılarınla, gürültüyü andıran şarkıların ve çalgı seslerinle küçük düşürerek perişan et. Süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ, mallarını, evlâtlarını vasıta ederek onlara günah işlet, kendilerine vaatlerde bulun.' buyurdu. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler onlara, aldatmaktan başka bir şey va’detmez....
İsra Suresi, 64. Ayet:
Hem onlardan gücün yettiğini sesinle oynat, süvarilerin ve piyadelerinle üzerlerine bas gürültüyü, ve mallarına evlâdlarına ortak ol ve onlarla va'dler yap, fakat Şeytan onlara bir aldanıştan başka ne va'd eder?...
İsra Suresi, 64. Ayet:
Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; süvarilerin ve piyadelerinle üzerlerine bas gürültüyü; mallarına, evlatlarına ortak ol; ve onlara va'dlerde bulun.» Fakat şeytan onlara bir aldanıştan başka ne va'd eder?...
Məryəm Suresi, 90. Ayet:
Bu iddia karşısında nerede ise gökler paramparça olacak, yer yarılacak ve dağlar gürültü ile göçerek yerle bir olacak....
Möminun Suresi, 41. Ayet:
Derken onları korkunç bir azab gürültüsü, Allah’dan adalet olarak, yakalayıverdi. Böylece onları bir sel süpürüntüsü yaptık. Artık helâk olsun öyle zalimler!......
Möminun Suresi, 41. Ayet:
Derken ansızın hakettikleri müthiş bir gürültüye tutuluverdiler de kendilerini sel süprüntüsüne dönüştürdük. Kahrolsun zalimler güruhu!...
Furqan Suresi, 12. Ayet:
Bu ateş onlara uzak bir yerden göründüğü zaman, onun gürültüsünü ve uğultusunu işitirler....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Biz de, her birini günahıyla yakaladık. Kiminin üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik, kimini korkunç gürültü yakalayıverdi, kimini yere batırdık, kimini de suda boğduk. (Lût kavmi taş yağmuruna tutuldu, Şuayb ile Salih’in kavmi korkunç gürültü ile helâk edildi. Karûn ve beraberindekiler yere geçirildi, Firavun ve kavmi suda boğuldu). Allah onlara zulmetmiyordu, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Bunlardan her birini günahı sebebiyle yakaladık : Kiminin üzerine şiddetli kasırga gönderip taş yağmuruna uğrattık ; kimini korkunç bir gürültü yakalayıp sarıverdi; kimini yere geçirdik ; kimini de (denizde) boğduk. Allah onlara zulmeder olmadı, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Her birini teker teker suçüstü yakaladık. Kimini önünde taşları savuran müthiş bir kasırgaya tuttuk, kimi korkunç bir gök gürültüsüne tutularak cansız yere düştü, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de denizde boğduk. Allah'ın onlara zulmetmesi söz konusu değildi, fakat onlar kendilerine zulmettiler....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Onlardan her birini kendi suçu sebebiyle cezaya çarptırdık: Kiminin üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik, kimini korkunç bir gürültü bastırıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmedi, onlar asıl kendi kendilerine zulmettiler....
Yasin Suresi, 29. Ayet:
O sadece bir sayha (gürültü) oldu; hemen sönüverdiler....
Yasin Suresi, 29. Ayet:
Sadece bir gürültü oldu, onlar da hemen sönüverdiler....
Yasin Suresi, 29. Ayet:
Sâdece korkunç bir gürültü oldu, hemen sönüverdiler....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Biz de kendilerine dünya hayatında zillet azabını tattırmak için uğursuz günlerde üzerlerine sarsar rüzgarı (dondurucu veya çok gürültülü bir kasırga) gönderdik. Elbette ki, ahiret azabı daha zahmetlidir; hem de onlar kurtarılamayacaklardır....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Bundan dolayı biz de, dünyâ hayâtında zillet azabını kendilerine tatdırmamız için, uğursuz uğursuz günlerde üzerlerine çok gürültülü bir bora gönderdik. Âhiret azâbı elbet daha horlayıcıdır. Onlara (hiç bir suretle) yardım da olunmaz. ...
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Biz de, dünya hayatında hor ve hakir edici azabı onlara tattırmak için, üzerlerine o uğursuz günlerde gürültülü bir fırtına gönderdik. Âhiret azabı ise bundan daha da aşağılayıcıdır; kimseden de yardım görmezler....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
lâ tesmeû
: dinlemeyin
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
Kâfirler: “Bu Kur'ân'ı dinlemeyin, (okuma süresi) içinde gürültü yapın. Umulur ki böylece siz gâlip olursunuz.” dediler....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
Ve kâfir olanlar, dediler ki: Şu Kur'ân'ı dinlemeyin ve okunurken gürültü edin, bağırıp çağırın da onun sesini bastırın....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
İnkâr edenler: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastırırsınız, dediler....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
Inkar edenler: «Bu Kuran'i dinlemeyin, okunurken
gurultu
yapin, belki bastirirsiniz» dediler....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
O küfredenler dediler ki, bu Kur'ân'ı dinlemeyin ; okunurken gürültü patırdı yapın, belki üstünlük sağlar da onu bastırırsınız....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
İnkar edenler: 'Bu Kuran'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki bastırırsınız' dediler....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
İnkâr edenler: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastırırsınız, dediler....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
İnkâr edenler: «Bu Kur'ânı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki üstün gelirsiniz» dediler....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
İnkar edenler: «Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki ona galip gelirsiniz» dediler....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
O küfredenler (şöyle) dedi (ler): «Bu Kur'ânı dinlemeyin. Onun hakkında ma'nâsız yaygaralar (gürültüler) yapın! Belki galebe edersiniz»! ...
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
İnkâr edenler ise dedi ki: 'Bu Kur’ân’ı dinlemeyin ve onda (o okunduğu zaman)ma'nâsız sözler söyleyin (gürültü yapın), belki (bu sûretle) üstün gelirsiniz!'...
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
Ve o kimseler ki, kâfir oldular. Dediler ki: «O Kur'an'ı dinlemeyiniz, onda gürültü yapınız, olabilir ki galip olursunuz.»...
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
Kâfirler dediler ki: "Bu Kur'an'ı dinlemeyin! Okunurken gürültü patırtı yapın! Belki üstünlük sağlar onu bastırırsınız. "...
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
O inkarcılar: -Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki bastırırsınız, demişlerdi....
Fussilət Suresi, 26. Ayet:
İnkâr edenler dediler ki: "Bu Kur'ân'ı dinlemeyin, o (okunduğu)nda gürültü edin, (böylece onun anlaşılmasına engel olun), belki ona gâlib gelirsiniz (başka türlü onunla başa çıkmanıza imkân yoktur)."...
Qəmər Suresi, 19. Ayet:
Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgâr gönderdik....
Qəmər Suresi, 19. Ayet:
Biz onların üzerlerine, (uğursuzluğu) süregiden bir uğursuz günde çok gürültülü bir fırtına gönderdik....
Qəmər Suresi, 19. Ayet:
Çünkü biz (haklarında) uğursuz (ve uğursuzluğu) sürekli bir günde onların üstüne çok gürültülü fırtına gönderdik. ...
Qəmər Suresi, 19. Ayet:
Biz de, uğursuzluğu uzun süre devam eden günlerde onların üzerine gürültülü bir fırtına gönderdik....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
1.
ve izâ
: ve o zaman
2.
raeyte-hum
: onları gördün
3.
tu'cibu-ke
: seni hayran bırakır, senin hoşuna gider, beğenirsin
4.
ecs...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman onların cesameti (görünüşleri) seni hayran bırakır. Ve eğer konuşurlarsa, onların sözlerini dinlersin, onlar sanki duvara dayalı kütükler gibidirler. Her sayhayı (gürültüyü) kendi üzerlerine (aleyhlerine) sanırlar. Onlar düşmandırlar. Artık onlardan hazer et (sakın), Allah onları helâk etsin (kahretsin), nasıl da döndürülüyorlar....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki çizgili Yemen kumaşından mamul elbiseler giydirilmiş kütükler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine yönelik bir hareket sanırlar. Onlar katıksız hak düşmanıdırlar. Onlara karşı ihtiyatlı ol, onlardan kendini koru. Allah onları kahretsin. Nasıl da haktan ayrılıp, küfre döndürülüyorlar?...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Sen o münâfıkları gördüğün zaman, kalıpları hoşuna gider ve söylerlerse, dediklerine kulak verirsin. Sanki onlar, direk olmuş keresteler gibidirler. (Asker arasında çıkan) her gürültüyü, (korkularından) kendi aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandırlar; onun için (kendilerine emniyet etme), onlardan sakın. Allah kahretsin onları!... Hakdan nasıl çevriliyorlar?...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman, görünüşleri hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar, dikilip dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanarlar; onlar gerçek düşmandır; onlardan sakın. ALLAH onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar!...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa onların sözlerini dinlediğin zaman sanki elbise giydirilmiş (bir yere dayandırılmış) kütük gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır; onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl da Hak'tan döndürülüyorlar?...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman gövdeleri (kalıpları, kıyafetleri belki) hoşuna gider. Eğer söylerlerse sözlerini dinlersin. (Halbuki) onlar (çubuklu Yemen kumaşı) giydirilmiş (kocaman) odunlar gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. (Asıl) düşman onlardır. O halde onlardan sakın. Allah gebertsin onları. Nasıl olub da (Hakdan) döndürülüyorlar? ...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onlara baktığında; gövdeleri hoşuna gider, konuşurlarsa; sözlerini dinlersin. Onlar giydirilmiş odunlar gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Düşman onlardır, sakın onlardan. Allah, canlarını alsın. Nasıl olup da döndürülüyorlar....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Ve onları gördüğün vakit onların cisimleri seni taaccübe düşürür ve söyleyecek olurlarsa onların lâkırdılarını dinlersin, onlar sanki dayatılmış odunlardır. Onlar her gürültüyü kendi aleyhlerinde zannederler. Düşman olan onlardır, artık onlardan sakın. Allah, onları helâk etsin, nasıl oluyor da (Hak'tan) çevriliyorlar?...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Sen o münafıkları gördüğün zaman, kalıpları hoşuna gider ve söylerlerse dediklerine kulak verirsin. Sanki onlar direk olmuş keresteler gibidirler. Ve her gürültüyü, korkularından aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, onun için (kendilerine emniyet etme) onlardan sakın. Allah kahretsin onları! Hakk'tan nasıl çevriliyorlar?...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğünde kalıpları hoşuna gider. Konuştuklarında sözlerine kulak verirsin. Onlar elbise giydirilmiş keresteler gibidir. Her gürültüyü aleyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır; sakının. Allah kahretsin onları, nasıl da dönüveriyorlar!...
Haqqə Suresi, 5. Ayet:
Semud haddi aşan (korkunç bir gürültü) ile yok edildi....
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
1.
ve emmâ
: ve amma, ise
2.
âdun
: Ad (kavmi)
3.
fe
: bu sebeple
4.
uhlikû
: helâk edildi
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
Âd kavmi ise, gürültülü ve dehşetli bir fırtına ile yok edildi....
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
Âd kavmi ise gürültülü ve azgın bir fırtına ile yok edildiler....
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
Âd kavmi ise, azgın ve gürültülü bir fırtınayla helâk oldu....
Naziat Suresi, 6. Ayet:
O gün o gürültü sarsar....
Naziat Suresi, 7. Ayet:
Ardından başka bir gürültü gelir....
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Ancak o kulakları sağır edercesine şiddetli gürültü geldiği zaman,...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
O muazzam
gurultu
, kiyamet kopup geldigi zaman;...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Kulakları sağırlaştıracak o Kıyamet gürültüsü geldiğinde ;...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
O muazzam gürültü, kıyamet kopup geldiği zaman;...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Ama o sayha (gürültüsünü dinletecek bela) geldiği zaman,...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Kulakları sağır eden o gürültü geldiğinde,...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Kulakları sağır edercesine yüksek o gürültü geldiği zaman....
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Derken (kulakları sağır eden) o şiddetli gürültü (Sûr’a ikinci üfürülüş) geldiği zaman!...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
O büyük gürültü geldiği zaman;...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Çarpınca kulakları sağır eden o gürültü geldiği zaman!...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
O büyük gürültü geldiği zaman,...
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Çarpınca kulakları sağır eden o gürültü geldiği zaman,...
Ğaşiyə Suresi, 11. Ayet:
Orada boş işlerle meşgul olan bir topluluk gürültüsü, boş bir söz işitmezler....
Qariə Suresi, 1. Ayet:
O şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri koparacak felâket....
Qariə Suresi, 1. Ayet:
Gurultu
koparacak olan...
Qariə Suresi, 1. Ayet:
El-Kari'â : Kalblere korku salan o müthiş gürültü !....
Qariə Suresi, 1. Ayet:
Gürültü koparacak olan...
Qariə Suresi, 1. Ayet:
Gürültü koparacak olan,...
Qariə Suresi, 2. Ayet:
Nedir o şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri kopacak felâket?...
Qariə Suresi, 2. Ayet:
Nedir o
gurultu
koparacak olan?...
Qariə Suresi, 2. Ayet:
Nedir o gürültü koparacak olan?...
Qariə Suresi, 2. Ayet:
Nedir o gürültü koparacak olan,...
Qariə Suresi, 3. Ayet:
Ve ne bildirdi sana, nedir o şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri koparacak felâket?...
Qariə Suresi, 3. Ayet:
O
gurultu
koparacak olanin ne oldugunu sen bilir misin?...
Qariə Suresi, 3. Ayet:
O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen bilir misin?...
Qariə Suresi, 3. Ayet:
O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?...
Yasin Suresi, 53. Ayet:
Sâdece bir tek gürültü olur, hemen onların hepsi huzûrumuza getirilirler....
Hud Suresi, 67. Ayet:
"Ve şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseleri korkunç bir gürültü yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar. "...
Hud Suresi, 94. Ayet:
"Ve ne zaman ki, emrimiz geldi, Şu‘ayb'ı ve o'nunla birlikte inanmış olan kişileri, tarafımızdan bir rahmet ile kurtardık. Ve şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kişileri korkunç bir gürültü yakaladı da yurtlarında çöküp kaldılar. "...
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
"Âd'a gelince; onlar gürültülü ve azgın bir fırtına ile değişime/yıkıma uğratılıverdiler. "...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
"Bazen de onların durumu; içinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek olan, gökten boşanan bir yağmur gibidir. Onlar, ölüm korkusuyla yıldırımlardan parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. –Oysa Allah, kâfirleri; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenleri çepeçevre kuşatandır.– "...
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü, O'nun övgüsüyle birlikte, doğal güçler de O'nun korkusundan dolayı O'nu noksan sıfatlardan arındırırlar. Ve O, yıldırımlar gönderir de onunla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında mücâdele edip duruyorlar. Oysa Allah, çarpması pek çetin olandır. ...
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su və mələklər Onu həmd ilə və Onun (Allahın) qorxusundan təsbeh edərlər. İldırımları O, göndərər. Beləcə onlar Allah haqqında mübarizə edərkən dilədiyi kimsəyi onunla vurar. O, qarşı gəlinməsi mümkün olmayandır....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yaxud onların (məsəli) zülmət içində göy
gurultu
su və şimşəklə yağan leysana (düşənlərin məsəlinə) bənzəyir ki, ildırımdan ölmək qorxusu ilə barmaqlarını qulaqlarına tıxayırlar. Şübhəsiz ki, Allah kafirləri (hər tərəfdən) əhatəyə almışdır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su həmd edərək Ona təriflər deyir. Mələklər də Onun qorxusundan (təriflər deyirlər). (Allah) ildırımlar göndərib istədiyini vurur. Onlar Allah barəsində mübahisə edirlər. Halbuki O, şiddətli cəza verəndir....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Ya səmadan olan yağış buludu kimidir; onda zülmət və göy
gurultu
su və şimşək var. Ildırımın ölüm qorxusundan barmaqlarını qulaqlarına tutarlar Və Allah əhatəlidir kafirlər ilə....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Saya salır göy
gurultu
su həmd ilə Onu və mələklər xofundan Onun. O göndərir ildırımı o kəsin həlakına ki, istər və onlar Allahın barəsində mücadilə edirlər. O şiddətli intiqam alandır!...
Furqan Suresi, 12. Ayet:
Onda ki, gördü onları uzaq məkandan, eşidəcəklər onun qeyzlənməsini və
gurultu
sunu. ...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yaxud (onların hekayəti) səmadan yağan və qaranlıqlar, göy
gurultu
su və şimşəyi olan doluya (düşmüş şəxslərin hekayətinə) bənzəyir. Onlar ölümdən qaçmaq üçün ildırımın şiddətindən barmaqlarını qulaqlarına tıxayarlar. Allah bütün kafirləri (elm və qüdrət baxımından) əhatə etmişdir....
Əraf Suresi, 78. Ayet:
Beləliklə, (möhkəm göy
gurultu
su nəticəsində) onları şiddətli bir zəlzələ bürüdü və öz evlərində diz çökmüş və üzü üstə düşmüş halda onların hamısının canları çıxdı....
Əraf Suresi, 91. Ayet:
Beləliklə (göy gürultusu nəticəsində) onları şiddətli bir zəlzələ bürüdü və öz evlərində diz çökmüş və üzləri üstə düşmüş halda hamısının canları çıxdı....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su (yaradılış dili ilə) Ona həmd etməklə birgə Onu paklıqla öyür (ağılla diqqət etdikdə başa düşmək olur ki, göydə olan səslər Onun qüdrətinin kamilliyindən və nöqsandan pak və uzaq olmasından danışırlar) və həmçinin mələklər əzəmətinin qorxusundan (Onu paklıqla öyürlər). Və ildırımları göndərir və onları Allah barəsində çəkişdikləri halda istədiyi fərdə ya fərdlərə (cəzaya layiq kəslərə) yetirir! O, böyük qüdrət, eləcədə məkrlə mübarizədə şiddətli cəza sahibidir....
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
Amma Ad qövmü şiddətlə əsən, soyuq, uğultulu və
gurultu
lu bir küləklə məhv oldular....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yaxud da onların halı qaranlıqlar içində göy
gurultu
su və şimşəklə birlikdə göydən yağan leysan yağışına tutulmuş kəslərin halı kimidir. İldırım səslərindən ölüm qorxusu ilə barmaqlarını qulaqlarına tıxayarlar. Halbuki Allah kafirləri hər tərəfdən əhatə etmişdir....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su Ona həmd edərək təsbih edər. Mələklər də Onun qorxusundan təsbih edərlər. O, ildırımlar göndərər, onunla istədiyini vurar. Onlar isə Allah barəsində mübahisə edirlər. Halbuki O, əzabı çox şiddətli olandır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su Onun şəninə təriflər deyir, mələklər də Onun zəhmindən təriflər deyirlər. O, ildırım göndərərək (kafirlər) Allah barəsində mübahisə edərkən onlardan istədiyi kəsi bununla vurur. Axı O, şiddətli cəza verəndir....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Bəzən də onların vəziyyəti, içində qaranlıq, göy
gurultu
su və şimşək olan, göydən tökülən bir yağış kimidir. Onlar, ölüm qorxusuyla, ildırımın [səsindən] barmaqlarını qulaqlarına tıxayarlar. Halbuki, Allah kafirləri [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edənləri] hər tərəfdən əhatə etmişdir....
Hud Suresi, 67. Ayet:
Və şirk qoşaraq səhv; öz zərərinə olan əməli işləyən o kəsləri qorxunc bir
gurultu
yaxaladı, öz evlərində diz üstə çöküb qaldılar....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Göy
gurultu
su Onu tərifləməklə birlikdə, təbiət qüvvələri/zalım idarəçilər də Onun qorxusundan Onu nöqsanlıqlardan pak tuturlar. Və O, ildırımları göndərər, onunla istədiyini vurar. Onlar isə Allah barədə elə hey çəkişirlər. Halbuki Allahın vurması çox şiddətlidir....
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
Ad qövmünə gəldikdə; onlar
gurultu
lu və azğın bir fırtına ilə dəyişikliyə/məhvə məruz qoyuldular....