Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Allah'ın yanı sıra yöneldiklerine hakaret etmeyin ki onlar da hadlerini aşarak cahillikle Allah'a hakaret etmesinler. Her ümmetin yaptıklarını, kendilerine süslü gösterdik. Sonra Rabb'lerine döneceklerdir. O, onlara yaptıklarını haber verecektir....
Bəqərə Suresi, 104. Ayet:
Ey iman edenler, (Rasûlullah'a) "raina" değil (bizi gözet, bize dikkat et anlamında. Yahudiler raina kelimesini aksan ve vurgulama ile "ahmak" anlamına gelecek şekilde kullanıp hakaret ettikleri için bu uyarı yapılmıştı) "unzurna" deyin ve dinleyin. Kâfirler (hakikati inkâr edenler) için feci bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 104. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, peygambere ve idarecilerinize, 'Dinî, siyasî ve idarî otoriteni bizim de çıkarlarımızı dikkate alarak, menfaatlerimizi gözetip kollayarak kullan' demeyin, peygambere ve kendinize hakaret içerecek iltibasa meydan vermeyin. 'Kur’ân, sünnet ve ilmî esaslarla, örfün kuralları ve aklın verileriyle çalışan, sesimize kulak veren, yardım, destek ve imkân sağlayan, bize neler kazandırılabileceğinin hesabını yapabilen, ihtilâfları halleden, meseleleri zamana yayarak çözen, d...
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
Em kuntum şuhedâe iz hadara ya’kûbel mevtu, iz kâle li benîhi mâ ta’budûne min ba’dî kâlû na’budu ilâheke ve ilâhe âbâike ibrâhîme ve ismâîle ve is
hâka
ilâhen vâhidâ(vahiden) ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne)....
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
kuntum
: siz oldunuz
3.
şuhedâe
: şahitler
4.
iz hadara
: hazır olduğu zaman, hazır olmuştu...
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
Kûlû âmennâ billâhi ve mâ unzile ileynâ ve mâ unzile ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve is
hâka
ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne)....
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
1.
kûlû
: deyin, söyleyin
2.
âmennâ
: biz îmân ettik
3.
billâhi (bi allâhi)
: Allah'a
4.
ve mâ unzile
: ve indiril...
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
ve deyin ki biz Allaha iman ettiğimiz gibi bize ne indirildiyse, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Yakuba ve Esbata ne indirildise, Musaya ve İsaya ne verildiyse ve bütün Pegyamberlere rablarından olarak ne verildiyse hepsine iman ettik, onun Resullerinden birinin arasını ayırmayız ve biz ancak onun için boyun eğen müslimleriz...
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
(Ey mü'minler) deyin ki: «Biz Allaha, bize indirilene (Kur'ân-ı Kerîme), İbrâhîme, İsmâîle, İshaka, Yakuba ve torunlarına (esbaata) indirilenlere, Musâya, İsâye verilenlere ve (bütün) peygamberlere Rableri katından verilen (Kitâb ve âyetler) e îman etdik. Onlardan hiçbirini (kimine inanmak, kimini inkâretmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz (Allaha) teslîm olmuş (müslümanlar) ız». ...
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
Em tekûlûne inne ibrâhîme ve ismâîle ve is
hâka
ve ya’kûbe vel esbâta kânû hûden ev nasârâ kul e entum a’lemu emillâh(emillâhu), ve men azlemu mimmen keteme şehâdeten indehu minallâh(minallâhi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne)....
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
tekûlûne
: diyorsunuz, söylüyorsunuz
3.
inne
: muhakkak
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca başlayıp da, haccı kendisine farz haline getirirse, hac günlerinde kadına yaklaşamaz, ilişkiyi çağrıştıracak laf söz edilemez, günaha, isyana, haktan uzaklaşmaya götüren davranışlar sergilenemez, kimseye hakaret edilemez, kavga yapılamaz. Haccın başka aylara kaydırılması, ibadet yerleri ve makbuliyetiyle ilgili ihtilâf doğuracak konular konuşulamaz. Hac sırasında yerine getireceğiniz ilahî emirlerin, her türlü iyiliğin, ihsanın, izzetin, ikramın hepsin...
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakak ki onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
Bəqərə Suresi, 225. Ayet:
Allah, kasıtsız, gelişigüzel yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, cezalandırmaz. Lâkin bilerek, kasıtlı yaptığınız, zihnen ve kalben sorumluluğunu yüklendiğiniz yeminler sebebiyle sizi sorumlu tutar. Allah çok bağışlayıcı, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır....
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
Böyle dul kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı bir biçimde çıtlatmanızda veya gönlünüzde tutmanızda size bir vebal yoktur. Allah biliyor ki, siz onları aklınızdan çıkarmayacaksınız. Fakat onlarla gizlice randevulaşmayın. Meşrû bir şekilde, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun konuşmanızda bir beis yoktur. Yazarak tesbit ettiğiniz, yazılı kanundaki farz olan iddet, bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikâh akdine kesin karar vermeyin. Allah’ın, gönlünüzdekini bildiğini bilin. Onun azâbından k...
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
Bir tatlı dil, güler yüzle bir karşılık ve kusurları bağışlamak sonradan gönül inciten, imandaki sadâkatın ve kemalin ifadesi olan sadakadan daha hayırlıdır. Allah zengindir, yarattıklarına muhtaç değildir, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır....
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
Kul âmennâ billâhi ve mâ unzile aleynâ ve mâ unzile alâ ibrâhîme ve ismâîle ve is
hâka
ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ven nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum, ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
âmennâ
: biz îmân ettik
3.
bi allâhi
: Allah'a
4.
ve mâ unzile
: ve indirilen şeye
...
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
De ki: biz inandık Allaha iman getirdik: bize indirelene de, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Ya'kuba ve Esbata indirilene de Musaya ve İsaya ve Nebiyyuna Rablarından verilene de, onlardan birinin arasını ayırmayız ve biz ancak ona boyun eğer müslimleriz...
Ali-İmran Suresi, 111. Ayet:
Size hakaretten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşırlarsa dönüp kaçarlar; kazanamazlar....
Ali-İmran Suresi, 141. Ayet:
Ve liyumahhisallâhullezîne âmenû ve yemhakal kâfirîn(kâfirîne). ...
Ali-İmran Suresi, 141. Ayet:
1.
ve li yumahhisa
: kusursuz kılması, temize çıkarması
2.
allâhu
: Allah
3.
ellezîne
: onlar
4.
âmenû
: âmenû ola...
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
Uhut’ta iki ordu karşılaştığı gün, sizden uzaklaşarak, başına buyruk hareket edenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan yerlerinden kaydırdı, ayırdı. Yine de Allah onları sorgusuz sualsiz affetti. Allah kullarını daima koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcı, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır....
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Paralarınızla, canlarınızla sınanacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve ortak koşanlardan çok hakaretler işiteceksiniz. Direnir ve erdemli bir hayat sürerseniz büyük iş yapmış olursunuz....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Rab'leri onlara cevap verdi: 'Ben, sizden hiçbir çalışanın yaptığını ödülsüz bırakmam, ister erkek olsun, ister kadın olsun; hepiniz eşitsiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence ve hakarete uğrayanlar, vuruşanlar, öldürülenler... Onların kötülüklerini örteceğim ve onları içlerinde ırmaklar akan bahçelere yerleştireceğim. ALLAH'tan bir karşılık olarak... En güzel karşılık ALLAH'ın yanındadır....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Nihayet Rableri onlar (ın duaların) a (şöyle) icabet etdi: «içinizden gerek erkek, gerek kadın — ki kiminiz kiminizden (haasıl olmadır) — (hayırlı) bir iş yapanın amelini ben elbette boşa çıkarmayacağım, işte hicret edenlerin, yurdlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye, hakaarete, ziyana uğrayanların, muhaarebe edenlerin ve öldürülenlerin de, andolsun suçlarını örteceğim ve andolsun, Allah canibinden bir mükâfat olmak üzere, onları altından ırmaklar akar cennetlere de sokacağım. (Daha ...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Nihayet Rabbları, onlara icabet etti: Birbirinizden meydana gelen sizlerden; gerek erkek olsun gerek dişi olsun, çalışanın işini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye, hakarete, ziyana uğrayanların, muharebe edenlerin ve öldürülenlerin suçlarını elbette örteceğim, Allah katından mükafat olmak üzere; onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Sevabın en güzeli, Allah katındadır....
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Yaptıkları vasiyet ve borçları terekeden düştükten sonra, eğer çocukları yoksa, eşlerinizin bıraktıklarının yarısı sizindir. Çocukları varsa bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Çocuğunuz yoksa, yaptığınız vasiyet ve borcunuz terekeden düştükten sonra sizin de bıraktığınızın dörtte biri onlarındır, eşlerinizindir. Çocuğunuz varsa, yaptığınız vasiyet yerine getirildikten veya borcunuz ödendikten sonra bıraktığınız mirasın sekizde biri onlarındır. Bir erkek veya kadının ana-babası ve çocukları bu...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Onlar ki, cimrilikte bulunurlar ve nâsa cimrilik ile emrederler ve Allah Teâlâ'nın kendilerine fazlından olarak vermiş olduğu şeyi gizlerler. Artık onlar her türlü melânete lâyıktırlar ve Biz kâfirler için hakaret verici bir azab hazırlamışızdır....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
1.
min ellezîne
: onlardan bir kısmı
2.
hâdû
: yahudiler
3.
yuharrifûne
: tahrif ederler, bozarlar
4.
el kelime
: ...
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahudiliğin takipçilerinden bir kısmı, Allah’ın kitabındaki kelimeleri, ifadeleri, aslî mânalarından uzaklaştırarak tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, maksadının dışında tefsir ediyorlar, gayesine aykırı te’viller yapıyorlar. 'Sözünü, tebliğini duyduk. Seni, emirlerini, kitabını, sünnetini, devletini tanımıyor, âsi davranıyoruz. Sözlerimiz kabule şâyan görülmese bile bizi de dinle.' diyorlar. 'Dinî, siyasî ve idarî otoriteni, bizim de taleplerimizi dikkate alarak, menfaatlerimizi gözetip kollay...
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Hazreti Peygamberin vasfına dair Tevrat’daki kelimeleri, konuldukları yerlerden değiştiren Yahudi’lerden bir kısmı, dillerini eğerek ve dine saldırarak şöyle derler: “- Sözünü işittik, emrine isyan ettik. Sen işit, biz seni dinlemeyiz, RAİNA= bizi gözet= bize çobanlık et!” (Burada iki mânaya gelen RAİNA kelimesini, Rasûli ekreme hakaret için ikinci mânayı kasdederek kullanıyorlardı.) Eğer onlar; “- Dinledik, itaat ettik. İşit ve bize bak” deselerdi, elbette kendileri için daha hayırlı ve daha do...
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahudiler içinde öyleleri var ki, bu dine hakaret etmek amacı ile Tevrat'taki kelimeleri değiştirerek ve dillerini ağız boşluklarında burarak «işittik ve karşı geldik», «Dinle sözü dinlenmez olasıca!» ve «Raina (Bizi gözet anlamına da gelen eş sesli bir hakaret deyimi)» derler. Oysa eğer (böyle diyecekleri yerde) «duyduk ve uyduk», «işit» ve «bize bak» deselerdi kendileri hesabına daha hayırlı ve tutarlı olurdu. Fakat Allah kâfirlikleri yüzünden kendilerine lânet ettiği için -pek azı dışında- on...
Nisa Suresi, 48. Ayet:
ALLAH kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz; bundan başkasını dilediğine bağışlar. Kim ALLAH'a ortak koşarsa çok büyük bir hakaret etmiş olur...
Nisa Suresi, 50. Ayet:
Bak, nasıl da yalan yere ALLAH'a iftira ediyorlar. Büyük bir hakaret olarak bu yeter....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen içlerinde olup da onlarla namaz kıldıracağın zaman onlardan bir zümre seninle beraber namaza dursun, silâhlarını da alıversinler. Bunlar secde edince arka tarafınızda bulunsunlar ve namazı kılmamış olan diğer bir zümre de gelsin, seninle beraber namazı kılsın ve ihtiyat tedbirlerini ve silâhlarını da alıversinler. Kâfir olan kimseler arzu ederler ki, siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gâfil bulunâsınız da sizin üzerinize bir baskın ile baskında bulunuversinler. Ve eğer size yağmurdan bir eziy...
Nisa Suresi, 163. Ayet:
İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ven nebiyyîne min ba’dihî, ve evhaynâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve is
hâka
ve ya’kûbe vel esbâti ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymân(suleymâne), ve âteynâ dâvûde zebûrâ(zebûran)....
Nisa Suresi, 163. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
evhaynâ
: biz vahyettik
3.
ileyke
: sana
4.
kemâ
: gibi
Nisa Suresi, 163. Ayet:
Filhakıka biz sana (ya Muhammed) öyle vahiy indirdik ki Nuha ve ondan sonra gelen bütün Peygamberlere vahy ettiğimiz gibi: hem İbrahime, İsmaile, İshaka, Ya'kuba, Esbata, Isâya, Eyyuba, Yunüse, Haruna. Süleymana vahy ettiğimiz hem Dâvûda Zeburu verdiğimiz gibi...
Nisa Suresi, 163. Ayet:
Bak, (ey Peygamber,) Biz Nuha ve ondan sonraki bütün peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik: tıpkı İbrahime, İsmaile, İshaka, Yakuba ve İsa, Eyyub, Yunus, Harun ve Süleyman dahil onların torunlarına vahyettiğimiz gibi; ve Davuda bir ilahi hikmet kitabı bağışladığımız gibi;...
Maidə Suresi, 101. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, hatırınıza gelen geçmişle ilgili faydasız, gelişigüzel şeyleri, Allah’ın Rasulünden sormayın. Sorduklarınız size açıklandığında hoşunuza gitmeyebilir, müşkül durumda kalırsınız. Eğer Kur’ân bölüm bölüm indirilirken ihtiyaç duyduğunuz hususları sorarsanız, size açıklanır. İslâm dışı cahiliyyet devri ile ilgili konularda Allah size af ilan etmiş, Kur’ân’ın yeni bir düzenleme getirmediği hususlarda da size ruhsat tanımıştır. Allahkullarını daima koruma kalkanına alır, ç...
Ənam Suresi, 10. Ayet:
Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe
hâka
billezîne sehırû minhum mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne)....
Ənam Suresi, 10. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
istuhzie
: alay edildi
3.
bi rusulin
: resûller ile
4.
min kabli-ke
: senden önce
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Ve vehebnâ lehû is
hâka
ve ya’kûb(ya’kûbe), kullen hedeynâ ve nûhâ(nûhan) hedeynâ min kablu ve min zurriyyetihî dâvude ve suleymâne ve eyyûbe ve yûsufe ve mûsâ ve hârûn(hârûne) ve kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne)....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
1.
ve vehebnâ
: ve biz hibe ettik (ihsanda bulunduk) bağışladık
2.
lehu
: ona
3.
is
hâka
: İshak (A.S)
4.
ve ya'kûbe
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Koştuğu yalanı, Allah’a isnad eden veya kendine bir şey vahy olunmamışken, bana vahy olunuyor, diyenden ve Allah’ın indirdiği âyetler gibi ben de indireceğim, demekte olan kimseden daha zalim kim olabilir? Ölüm sarhoşluğu ve şiddetleri içinde, meleklerin de ellerini uzatarak kendilerine (zalimlere): “- Haydi, canlarınızı kurtarın! Allah’a karşı hak olmıyanı söylemiş olduğunuz ve Allah’ın âyetlerinden büyüklenerek uzaklaşmış bulunduğunuz içindir ki, bugün hakaret azabıyla cezalandırılacaksınız.” ...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allaha karşı yalan düzüb atandan, yahud kendisine hiç bir şey vahy edilmemişken «Bana da (kitab) vahy olundu» diyenden, bir de «Allahın indirdiği (âyetler) gibi ben de indireceğim» diye söyleyenden daha zaalim kimdir? Ölümün şiddetleri içinde, meleklerin de pençelerini uzatarak kendilerine «(Haydi bakalım), canlarınızı kurtarın! Allaha karşı haksız olanı söyleyegeldiğiniz, Allahın âyetlerinden kibirlenerek uzaklaşmış olduğunuz içindir ki bugün hakaaret azâbıyle cezalandırılacaksınız» (dedikleri ...
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Onların Allah’tan başka yalvardıkları tanrılarına hakaret etmeyin ki, onlar da cahillik ederek hadlerini aşıp Allah’a hakaret etmesinler. Böylece her ümmete, yaptıkları işi güzel gösterdik. Sonra dönüşleri yalnız O’na olacak ve O da yaptıklarını kendilerine bir bir bildirip karşılığını verecektir....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Hakaaretlere ma'ruz bırakılmış olan o kavmi de kendisine feyz ve bereket verdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mîrascı kıldık. (Bu suretle) Rabbinin İsrâîl oğullarına olan o pek güzel va'di, (şedâide) katlandıkları sebebiyle, tam yerine geldi. Fir'avnın ve kavminin yapmakda oldukları şeylerle yükseltmekde devam etdikleri (binaları) ise hep harab etdik. ...
Ənfal Suresi, 62. Ayet:
Eğer sana hile yapmak isterlerse, muhakakak Allah sana kâfidir. O’dur ki, seni yardımıyla ve mü’minlerle teyid etti....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Münafıklar Allah’a yemin ediyorlar ki, (Peygamberle alay ve ona hakaret sözünü) söylemediler. And olsun ki, o küfür kelimesini söylediler; ve İslâmı kabul ettiklerini açıkladıktan sonra da kâfir oldular; ve muvaffak olamadıkları cinâyeti (Peygambere sûlikasdi) kurdular. Münafıkların Peygambere ve müminlere kin beslemeleri, ancak Allah ile Rasûlünün onları ihsanından zenginleştirmiş olmasıdır. Bununla beraber eğer nifaklarından tevbe ederlerse, haklarında hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse; All...
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahim’in babası için bağışlanma dilemesi de sırf ona vermiş olduğu bir sözden dolayı idi. Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıklanınca, o işten vazgeçti. İbrahim çok bağrı yanık, ihtiraslarına hâkim, güçlü, temkinli, makul ve müsamahakârdı....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İyilik edenlere daha güzel iyilik ve ziyadesi vardır. Onların yüzlerine zillet ve hakaret tozu bulaşmaz. Onlar, kendisinde ebedî kalmak üzere cennet ehlidirler....
Hud Suresi, 8. Ayet:
Ve le in ahharnâ anhumul azâbe ilâ ummetin ma'dûdetin le yekûlunne mâ yahbisuh(yahbisuhu), e lâ yevme ye'tîhim leyse masrûfen anhum ve
hâka
bi him mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne)....
Hud Suresi, 8. Ayet:
1.
ve le in
: ve eğer, gerçekten
2.
ahharnâ
: biz erteledik, tehir ettik
3.
an-hum el azâbe
: onlardan azabı
4.
ilâ ummetin
...
Hud Suresi, 71. Ayet:
Vemreetuhu kâimetun fe dahıket fe beşşernâhâ bi is
hâka
ve min verâi is
hâka
ya'kûb(ya'kûbe). ...
Hud Suresi, 71. Ayet:
1.
ve emre'etu-hu
: ve onun eşi, hanımı (kadını)
2.
kâimetun
: ayakta, ayakta duran
3.
fe dahıket
: bunun üzerine güldü, gülümsedi
4.
Hud Suresi, 75. Ayet:
İbrâhim ihtiraslarına hakim, güçlü, temkinli, makul, müsamahakâr, bağrı yanık, kendisini Allah yoluna adamış biri idi....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar: 'Ey Şuayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımızla ilgili Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellileri içinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi, sana namazın (dinin) mi emrediyor? Çünkü sen ihtiraslarına hâkim, güçlü, temkinli, müsamahakâr, aklı başında bir adamsın.' dediler....
Yusif Suresi, 6. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece, işte böylece
2.
yectebî-ke
: seni seçecek
3.
rabbu-ke
: senin Rabbin
4.
ve yuallimu-ke
Yusif Suresi, 6. Ayet:
Ve işte öyle, rabbın seni seçecek ve sana ehadisin te'vilinden ılimler öğretecek, hem sana hem âli Ya'kuba ni'metini bundan evvel ataların İbrahim ve İshaka tamamladığı gibi tamamlıyacak, şüphe yok ki rabbın alîmdir, hakîmdir....
Yusif Suresi, 24. Ayet:
And olsun ki kadın niyetini bozup onu kasdetmişti; eğer Rabbinden bir burhan (açık bir kanıt ve belge) görmemiş olsaydı, o da kadına (yönelmeye ya da ona hakaret etmeye) niyetlenmişti, işte biz böylece ondan kötülüğü ve hayâsızlığı çeviririz; çünkü o bizim gösterişten uzak ciddiyet ve samimiyete ermiş kullarımızdandı....
Yusif Suresi, 38. Ayet:
Vetteba’tu millete âbâî ibrâhîme ve is
hâka
ve ya’kûb(ya’kûbe), mâ kâne lenâ en nuşrike billâhi min şey(şey’in), zâlike min fadlillâhi aleynâ ve alen nâsi ve lâkinne ekseren nâsi lâ yeşkurûn(yeşkurûne)....
Yusif Suresi, 38. Ayet:
1.
ve itteba'tu
: ve ben tâbî oldum
2.
millete
: dîn
3.
âbâî
: atalarım, babalarım
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
...
İbrahim Suresi, 39. Ayet:
Elhamdulillâhillezî vehebe lî alel kiberi ismâîle ve ishâk(is
hâka
), inne rabbî le semîud duâ(duâi). ...
İbrahim Suresi, 39. Ayet:
1.
el hamdu li allâhi
: hamd Allah'a aittir, hamd Allah'adır, Allah'a mahsustur
2.
ellezî
: ki o
3.
vehebe
: bağışladı, hibe etti
4.
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
Fe esâbehum seyyiâtu mâ amilû ve
hâka
bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne). ...
Nəhl Suresi, 34. Ayet:
1.
fe esâbe-hum
: artık, böylece onlara isabet etti (ulaştı)
2.
seyyiâtu
: kötülükler
3.
mâ amilû
: yaptıkları, amel ettikleri şeyler
4.
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Celâlim hakakı için, biz, her ümmete; “-Allah’a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakının.” diye bir Peygamber gönderdik. Sonra içlerinden bir kısmına Allah hidayet etti, bir kısmının da üzerine sapıklık vacip oldu. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da, bakın ki, Peygamberleri tekzîp edenlerin sonun ne olmuştur?...
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Verilen müjdenin sui te'siriyle kavminden gizleniyor, hakaret üzere onu tutacak mı? Yoksa toprağa mı gömecek? Bak ne fena hukümler veriyorlar...
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Verilen müjdenin kötü etkisiyle kavminden gizleniyor. Onu, hakarete katlanıp sağ mı bırakacak, yoksa toprağa mı gömecek? Bak, ne fena hükümler veriyorlar!...
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Verilen müjdenin te'siriyle kavmden gizlenir. O (doğa) nı (sağ bırakıb) hakaaretle mi tutacak, yoksa onu toprağa mı gömecek (kendi kendine düşünür) Bak, hükmedegeldikleri (bu) şey ne kötüdür! ...
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Kendisine verilen müjdenin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. (Şimdi ne yapsın) onu, hakaretle tutsun mu yoksa onu toprağa mı gömsün! Bak, ne kötü hüküm veriyorlar!...
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Kendisine muştulananın utancından ötürü toplumdan gizlenir. Hakaret/eziklik üzere tutsun mu onu yoksa toprağın bağrına mı gömsün onu. Bakın ne kötü hüküm veriyorlar!...
İsra Suresi, 44. Ayet:
1.
tusebbihu lehu
: onu tesbih eder
2.
es semâvâtu
: semalar
3.
es seb'u
: 7
4.
ve el ardu
: ve yeryüzü
...
İsra Suresi, 44. Ayet:
Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunan akıllı ve sorumlu varlıklar Allah’ı tesbih eder. O’nu hamd ile övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. Rabbin kudretli âdil, müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır, kâinatı koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcıdır....
Məryəm Suresi, 49. Ayet:
Fe lemmâ’tezelehum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi vehebnâ lehû is
hâka
ve ya’kûb(ya’kûbe) ve kullen cealnâ nebiyyâ(nebiyyen)....
Məryəm Suresi, 49. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
lemmâ'tezelehum
: onlardan ayrıldığı zaman
3.
ve mâ ya'budûne
: ve onların kul olduğu şeyler
4.
min dûnillâh...
Taha Suresi, 114. Ayet:
Hükmü her yerde geçerli, varlığında şüphe olmayan gerçek hakan, sultan olan Allah yücedir. Vahyedilmeye devam eden Kur’ân hükümlerinin nihai şekli, bütünlüğü gerçekleştirilip sana bildirilmeden, gerekli açıklamalar yapılmadan, Kur’ân’a dayalı görüş bildirmekte, uygulama yapmakta acele etme. 'Rabbim, benim ilmimi artır.' de....
Ənbiya Suresi, 41. Ayet:
Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe
hâka
billezîne sehırû minhum mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne)....
Ənbiya Suresi, 41. Ayet:
1.
ve lekad istuhzie
: ve andolsun alay edildi
2.
bi rusulin
: resûllerle
3.
min kablike
: senden önce
4.
fe
: art...
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ve vehebnâ lehu ishâk(is
hâka
), ve ya’kûbe nâfileh(nâfileten), ve kullen cealnâ sâlihîn(sâlihîne)....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
1.
ve veheb-nâ
: ve armağan ettik
2.
lehu
: ona
3.
is
hâka
: İshak
4.
ve ya'kûbe
: ve Yâkub'u
Həcc Suresi, 59. Ayet:
Allah onları hoşnut olacakları bir yere, Cennet’e koyacaktır. Allah her şeyi bilir, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır....
Möminun Suresi, 116. Ayet:
Hükmü her yerde geçerli ve varlığında şüphe olmayan, gerçek hakan, sultan olan Allah çok yücedir. Hak ilâh yalnızca O’dur. Sınırsız kudret ve iktidar makamı olan yüce Arş’ın Rabbidir....
Qəsəs Suresi, 55. Ayet:
Onlar, ilâhî hükümlerde tahrifat ve dine hakaret duydukları zaman engelleme tedbirleri alarak yüz çevirirler ve : 'Bizim amellerimizin karşılığı, mükâfatı bize ait, sizin amellerinizin sorumluluğu ve cezası da size aittir. Bizden uzak durun. Biz, bilgiden muhakemeden yoksun, ihtiraslı, tutarsız davranan, kendini bilmezlerle bir arada bulunmak istemeyiz.' derler....
Ənkəbut Suresi, 27. Ayet:
Ve vehebnâ lehû is
hâka
ve ya’kûbe ve cealnâ fî zurriyyetihin nubuvvete vel kitâbe, ve âteynâhu ecrehu fîd dunyâ, ve innehu fîl âhıreti le mines sâlihîn(sâlihîne)....
Ənkəbut Suresi, 27. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
vehebnâ
: biz hibe ettik, armağan ettik, hediye ettik
3.
lehu
: ona
4.
is
hâka
: İshak
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki: "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır."...
Fatir Suresi, 41. Ayet:
Gökleri ve yeri yok olma, yörüngelerinden çıkma, nizamlarının bozulma tehlikesinden denge ve çekim kanunlarını koyup işleterek Allah koruyor, koruyacak kanunları O koyarak işlerlik kazandırıyor. Andolsun ki, eğer düzenleri bir bozulursa, gökleri ve yeri O’ndan başka kimse denge ve çekim kanunu koyarak işletemez, onları kimse tutup koruyamaz. O kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır. Kâinatı koruma kalkanına alır, çok bağışlayıcıdır....
Saffat Suresi, 18. Ayet:
Onlara: 'Evet, sizler, hem de aşağılanarak, hakaret edilerek diriltileceksiniz.' de....
Sad Suresi, 45. Ayet:
Vezkur ıbâdenâ ibrâhîme ve is
hâka
ve ya’kûbe ûlîl eydî vel ebsâr(ebsâri)....
Sad Suresi, 45. Ayet:
1.
vezkur (ve uzkur)
: zikret, hatırla
2.
ibâde-nâ
: kullarımız
3.
İbrâhîme
: İbrâhîm
4.
ve is
hâka
: ve İshak
...
Zümər Suresi, 48. Ayet:
Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ kesebû ve
hâka
bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne). ...
Zümər Suresi, 48. Ayet:
1.
ve bedâ
: ve ortaya çıktı, aşikâr oldu
2.
lehum
: onlara
3.
seyyiâtu
: kötülükler, günahlar
4.
mâ
: şey
Mömin Suresi, 36. Ayet:
(36-37) Fir'avn (şöyle) dedi: «Ey Hâkân, benim için yüksek bir kule yap. Olur ki ben o yollara, göklerin yollarına ulaşırım da Musânın Tanrısına yükselib çıkarım! Ben onu mutlak bir yalancı sanıyorum a». İşte bu suretle Fir'avnın kötü amel (ve hareket) i süslendirildi. O, yoldan sapdırıldı. Fir'avnın düzeni, başka değil ancak hüsranda idi. ...
Mömin Suresi, 37. Ayet:
(36-37) Fir'avn (şöyle) dedi: «Ey Hâkân, benim için yüksek bir kule yap. Olur ki ben o yollara, göklerin yollarına ulaşırım da Musânın Tanrısına yükselib çıkarım! Ben onu mutlak bir yalancı sanıyorum a». İşte bu suretle Fir'avnın kötü amel (ve hareket) i süslendirildi. O, yoldan sapdırıldı. Fir'avnın düzeni, başka değil ancak hüsranda idi. ...
Mömin Suresi, 45. Ayet:
Fe vekâhullâhu seyyiâti mâ mekerû ve
hâka
bi âli fir’avne sûul azâb(azâbi)....
Mömin Suresi, 45. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
vekâ-hu
: onu korudu
3.
allâhu
: Allah
4.
seyyiâti
: kötülükler
Mömin Suresi, 48. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
ellezîne
: onlar
3.
istekberû
: kibirlendiler
4.
innâ
: muhakkak biz
<...
Fussilət Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizle ilgili ileri geri konuşup, bâtıl te’viller yapanlar, âyetlerimize dil uzatıp hakaret ederek inkâra kalkanlar, bize gizli kalmaz. Tepe taklak ateşe atılan mı, yoksa Kıyamet gününe, hesap gününe güven içinde gelen mi daha iyi durumdadır? Allah’ın sünneti düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde dilediğinizi yapın. Allah yaptıklarınızı biliyor, görüyor....
Duxan Suresi, 20. Ayet:
ve bana yaptığınız bütün hakaretlerden Rabbime ve sizin de Rabbinize sığınıyorum....
Casiyə Suresi, 33. Ayet:
Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ amilû ve
hâka
bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne)....
Casiyə Suresi, 33. Ayet:
1.
ve bedâ
: ve ortaya çıktı, aşikâr oldu
2.
lehum
: onlar için, onlara
3.
seyyiâtu
: kötülükler
4.
mâ
: şey(ler)<...
Əhqaf Suresi, 20. Ayet:
Kâfir olanlara, ateşe arz edilecekleri gün şöyle denir: “- Siz, dünya hayatında bütün zevklerinizi yaşayıb bitirdiniz ve bunlarla sefâ sürdünüz. Artık bugün hakaret azabı ile cezalanacaksınız; çünkü yeryüzünde haksız yere kibir taslıyordunuz, bir de dinden çıkıyordunuz (fâsıklık ediyordunuz).”...
Əhqaf Suresi, 20. Ayet:
Ve küfredenler ateşe arzolunacağı gün şöyle denir: siz bütün tayyibâtınızı (lezaizinizi) Dünya hayatınızda giderdiniz ve onlarla zevkyab oldunuz, alacağınızı aldınız, artık bu gün hakaret azâbiyle cezalanacaksınız çünkü Yer yüzünde haksızlıkla kibir taslıyordunuz ve çünkü dînden çıkıp fasıklık ediyordunuz...
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Ve lekad mekkennâ hum fî mâ in mekkennâkum fîhi ve cealnâ lehum sem’an ve ebsâren ve ef’ideten fe mâ agnâ anhum sem’uhum ve lâ ebsâruhum ve lâ ef’idetuhum min şey’in iz kânû yechadûne bi âyâtillâhi ve
hâka
bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne)....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun ki
2.
mekkennâ-hum
: onlara imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik
3.
fî mâ
: şeyin içinde
4.
in
...
Hucurat Suresi, 11. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, bir kavim, diğer bir kavimle küçümseyerek alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kadınlar da, kadınları küçümseyerek alaya almasınlar, hakarette bulunmasınlar, ayıpları, kusurları rencide ederek, işaret ederek söylemesinler. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi dilinize dolayarak, işaretleşerek yaralamayın. Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın, kötü lakaplarla anmayın. İman dairesine girdikten sonra âsi, mantıksız fâsık adı...
Nəcm Suresi, 43. Ayet:
Muhakak ki güldüren de O’dur, ağlatan da......
Mücadilə Suresi, 5. Ayet:
Muhakkak ki Allah ve Resulüne had yarışına kalkanlar çarpıldılar, tıpkı onlardan evvelkilerin çarpıldıkları gibi, halbuki açık açık âyetler de indirmiştik, kâfirlere hem de hakaretli bir azâb var....
Mücadilə Suresi, 5. Ayet:
Muhakkak o kimseler ki, Allah'a ve Peygamberine muhalefette bulunurlar, kendilerinden evvelkilerin çarpıldıkları gibi çarpılmışlardır. Ve muhakkak ki, açık açık âyetler indirdik ve kâfirler için pek hakaretli bir azap vardır....
Mücadilə Suresi, 16. Ayet:
Yeminlerini bir siper edindiler de Allah yolundan men'ettiler onun için onlara hakaretli bir azâb var...
Mücadilə Suresi, 18. Ayet:
Allah’ın, onların hepsini yeniden dirilteceği gün, onlar, dünyada peygambere hakaret edici sözler söylemediklerine, mü’min olduklarına dair size yemin ettikleri gibi, Allah’a yeminler edecekler. Kendilerinin imanlarına, amellerine değer kazandıran doğru hak bir yolda olduklarını, bir dayanakları olduğunu sanacaklar. Unutmayın, onlar, işte onlar külliyyen yalancıdırlar....
Haqqə Suresi, 49. Ayet:
Ve muhakakak ki, Biz elbette biliriz. Şüphe yok ki, sizden tekzîp edenler vardır....
Məaric Suresi, 44. Ayet:
gözleri horlukla aşağıda, kendilerini bir zillet (ve hakaaret) kaplamış olarak. İşte bu, onların tehdîd edilegeldikleri gündür. ...
Nuh Suresi, 7. Ayet:
(7-8) «Muhakak ki ben onlar için mağfiret buyurasın diye kendilerini her ne zaman dâvet etti isem parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve libaslarına büründüler ve ısrar ettiler ve böbürleniverdiler. Sonra muhakkak ki ben onları, apaçık dâvet ettim.»...
Nuh Suresi, 8. Ayet:
(7-8) «Muhakak ki ben onlar için mağfiret buyurasın diye kendilerini her ne zaman dâvet etti isem parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve libaslarına büründüler ve ısrar ettiler ve böbürleniverdiler. Sonra muhakkak ki ben onları, apaçık dâvet ettim.»...
Cin Suresi, 23. Ayet:
Ancak Allahdan ve risalâtından bir tebliğ yapabilirim, her kim de Allaha ve Resulüne ısyan ederse muhakak ki ona Cehennem ateşi var, içinde ebedâ kalmak üzere onlar...
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Ve ke’sen dihâkâ(di
hâka
n)....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
1.
ve ke'sen
: ve kadehler
2.
di
hâka
n
: dolu
...
Naziat Suresi, 41. Ayet:
muhakak Cennettir onun varacağı...
Şəms Suresi, 9. Ayet:
Muhakak (Allah’ın küfür ve isyandan) temizlediği nefis kurtulmuştur....
Nas Suresi, 2. Ayet:
'İnsanların sahibine hanına, hakanına, sultanına sığınırım.'...
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde dilediğinin sırasını geriye atar, dilediğini de yanına alırsın. Bir süre uzak durduğun hanımlarından istediğini, tekrar yanına almanda sana bir vebal yoktur. Böyle yapman, onların mutlu olmalarına, üzülmemelerine ve hepsinin, verdiklerine râzı olmalarına en uygun bir davranıştır. Allah akıllarınızdan geçirdiğinizi, kalplerinizde olanı bilir. Allah her şeyi hakkıyla bilir, kudretli, âdil ve müsamahakârdır, fırsatlar v...
Əhzab Suresi, 57. Ayet:
ALLAH'a ve elçisine hakaret edenlere, ALLAH dünya ve ahirette lanet eder ve onlar için aşağılayıcı bir ceza hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 57. Ayet:
Çünkü Allah ve Resulüne eza edenler muhakkak ki Allah onları Dünyada ve Âhırette lâ'netlemiş (rahmeti sahasından koğmuş) ve onlara pek hakaretli bir azâb hazırlamıştır...
Əhzab Suresi, 57. Ayet:
Çünkü Allah ve Resulüne eziyet edenler, muhakkak Allah dünyada ve ahirette onlara lanet etmiş (rahmet sahasından kovmuş) ve onlara pek hakaretli bir azap hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 57. Ayet:
Şüphe yok ki o kimseler ki, Allah'a ve peygamberine ezada bulunurlar. Onlara Allah Teâlâ dünyada ve ahirette lânet etmiştir ve onlar için pek hakaretli bir azap hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 58. Ayet:
İnanan erkeklere ve kadınlara, haksız yere hakaret edenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir....
Əhzab Suresi, 59. Ayet:
Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve inananların kadınlarına örtülerini üzerlerine salmalarını söyle. Bu, onların (erdemli kadınlar olarak) tanınıp hakarete uğramamaları için daha elverişlidir. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Saffat Suresi, 112. Ayet:
Ve beşşernâhu bi is
hâka
nebiyyen mines sâlihîn(sâlihîne). ...
Saffat Suresi, 112. Ayet:
1.
ve beşşernâ-hu
: ve onu müjdeledik
2.
bi
: ile
3.
is
hâka
: İshak
4.
nebiyyen
: nebî olarak, peygamber olarak
Saffat Suresi, 113. Ayet:
Ve bâreknâ aleyhi ve alâ ishâk(is
hâka
), ve min zurriyyetihimâ muhsinun ve zâlimun li nefsihi mubîn(mubînun). ...
Saffat Suresi, 113. Ayet:
1.
ve bâreknâ
: ve bereket verdik, mübarek kıldık
2.
aleyhi
: ona
3.
ve alâ is
hâka
: ve İshak'a
4.
ve min zurriyyeti-himâ
Saffat Suresi, 113. Ayet:
Hem ona hem İshaka bereketler verdik. İkisinin zürriyyetinden de hem muhsin olan var hem de nefsine açık zulmeden...
Saffat Suresi, 113. Ayet:
Hem ona, hem Ishaka (feyz-ü) bereketler verdik. Her ikisinin neslinden iyi hareket edeni de vardır, nefsine apaçık zulm edeni de. ...
Mömin Suresi, 83. Ayet:
Fe lemmâ câethum rusuluhum bil beyyinâti ferihû bimâ indehum minel ilmi ve
hâka
bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne). ...
Mömin Suresi, 83. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
câet-hum
: onlara geldi
4.
rusulu-hum
: onların resûlleri
Zuxruf Suresi, 54. Ayet:
Artık kavmine hakaretle baktı. Derken onlar da ona itaat ediverdiler. Şüphe yok ki onlar, fasıklar olan bir kavim olmuş idiler....
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
Allah’a karz-ı hasen olarak borç verirseniz, mâlî mükellefiyetlerin dışında, Allah rızası için, Allah yolunda cihad edenlerin masraflarını karşılar, Allah’ın kullarına güzel ödünç verirseniz, size kat kat iade edilir. Allah sizi koruma kalkanına alır, bağışlar. Allah şükrün kıymetini bilir, bol bol verir. Kudretli, âdil, ve müsamahakârdır, fırsatlar ve imkânlar tanır....
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
Eğer Allah’a ödünç verirseniz O sizin için, onun kârını kat kat artırarak verir, hem de sizin günahlarınızı bağışlar. Çünkü Allah şekûr’dur, halîmdir (küçük iyiliklerden ötürü bile büyük mükâfat verir, müsamahakârdır, cezalandırmada acele etmez)....