Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Yusif Suresi, 29. Ayet:
Yusif, bundan (bunları söyləməkdən) əl çək! (Ey Züleyxa!) Sən də günahının əfvini dilə! Sən həqiqətən, günahkarlardan oldun”....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Şübhəsiz ki, Allah Peyğəmbərinin röyasını həqiqətə çevirdi. Siz inşallah əmin-amanlıq içində, başlarınızı qırxdırmış və saçınızı qısaltmış bir halda qorxmadan Məscidi-harama daxil olacaqsınız. Allah sizin bilmədiklərinizi bilir. O, bundan əvvəl də sizə yaxın bir zəfər bəxş etmişdi. (Rəvayət olunduğuna görə, Həzrət Peyğəmbər Hüdeybiyyə səfərinə çıxmadan əvvəl röyasında özünün və səhabələrin əmin-amanlıq içində başlarını qırxdıraraq Məkkəyə girdiklərini görmüş və bunu səhabələrə bildirmişdi. Onlar...
Maidə Suresi, 73. Ayet:
“Allah üçün (üç ilahinin) üçüncüsüdür!” – deyənlər, əlbəttə, kafir olmuşlar. Halbuki bir olan Allahdan başqa heç bir tanrı yoxdur. Əgər onlar dediklərinə son qoymasalar, onlardan kafir olanlara, şübhəsiz ki, şiddətli bir əzab üz verəcəkdir (toxunacaqdır)....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
(Ya Peyğəmbər! Allahın əmrinə, müşriklərin əziyyətinə) səbr et. Allahın (sənə və möminlərə verdiyi zəfər) vədi haqdır. (Ümmətinin sənin özünə aid etdiyin) günahının bağışlanmasını dilə. Axşam-səhər Rəbbini həmd-səna ilə təqdis et! (Daim Allahı zikr et və ya gündə beş vaxt namaz qıl!)...
Taha Suresi, 71. Ayet:
O (Firon), dedi: “Mən sizə izin verməmişdən əvvəl siz Ona iman gətirdiniz, çünki O, əslində sizə sehr öyrədən böyüyünüzdür. (Heç eybi yoxdur). Mən də sizin əl-ayağınızı çarpaz kəsdirib xurma ağaclarının kötüklərindən asacağam. Onda hansımızın (mən Fironun, yoxsa Musanın Allahının) əzabının daha şiddətli və daha sürəkli olduğunu biləcəksiniz!”...
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Fe ezellehumâş şeytânu anhâ fe ahrecehumâ mimmâ kânâ fîh(fîhi), ve kulnâhbitû ba’dukum li ba’din aduvv(aduvvun), ve lekum fîl ardı mustekarrun ve metâun ilâ hîn(
hînin
)....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
1.
fe
: o zaman, fakat
2.
ezelle-humâ
: onları (o ikisini) kaydırdı (ayağını
3.
eş şeytânu
: şeytan
4.
an-hâ
: ond...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, vechinin semâda takallüb ettiğini (Hakk'ı müşahede âleminde hâlden hâle girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk'ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illâ Kudüs'e bağlı kalayım, İbrahim'le davet ettiği Kâbe varken, düşüncesi. ) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O hâlde vechini (yüzünü - Hakk'ı müşahedeni) Mescid-i Haram'a (Kâbe - içi mutlak yokluk - gayb olana) döndür. Ve nerede olursanız olunuz "vech"lerinizi O'nun tarafına döndürün. Muhakkak ki kendilerine Kit...
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allah’ın sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni, başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmanın dalâleti, helâki tercihinin önünü açabilirlerdi. Onlar yalnızca kendilerini, birbirlerini başına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, helâki tercihlerine imkân sağlayabilirler. Sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana kitabı, Kur’ân’ı, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah’ın sana olan lütfu büyükt...
Nisa Suresi, 125. Ayet:
Muhsin olarak (varlığının Allâh Esmâ'sının açığa çıkışıyla yaratıldığının idrakı içinde), vechinin Allâh için olduğunun teslimiyetinde olan ve hanîf olarak (tanrı kavramı olmayan - yalnızca Allâh'a kulluk edilmekte olduğunun bilincinde) İbrahim milletine tâbi olanın din anlayışından daha güzeli ne olabilir ki! Allâh, İbrahim'i Haliyl edindi. (Ona "Hullet makamı" yaşamı ihsan etti. Bu konuda ek bilgi: El İnsan-ı Kâmil, Abdülkerîm el Ciylî, Abdülaziz Mecdi Tolun çevirisi. A. H. )...
Maidə Suresi, 95. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Hac yaparken av hayvanı öldürmeyin. Ve sizden kim onu kasten öldürürse, öldürdüğüne eş değerdeki hayvanı iki dürüst kişinin onunla ilgili vereceği karara istinaden kurban edilmek üzere Kabeye getirerek tazmin etmekle yükümlüdür; yahut muhtaçları doyurmak suretiyle veya ona denk olacak kadar oruç tutarak günahının kefaretini ödemelidir: (Bu,) yaptığı fiilin tam ağırlığını hissedebilsin diyedir. Allah geçmişi silmiştir. Ama her kim onu yeniden işlerse, Allah cezasını on...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
'Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden O, herşeyin Rabbi olduğu halde ben Allah’tan başka helâller ve haramlar koyan, itaati zaruri bir otorite, bir Rab mi arayayım? Kesinlikle herkesin işlediği amellerin yüklendiği günahların sorumluluğu sadece kendisine aittir. Hiçbir suçlu, hiçbir günahkâr, başkasının suçunun, günahının cezasını çekmez. Sonunda hesap vermek üzere Rabbinizin huzuruna götürüleceksiniz. O da, ayrılığa düştüğünüz, ihtilâf çıkar...
Əraf Suresi, 24. Ayet:
Kâlehbitû ba'dukum li ba'dın aduvv(aduvvun), ve lekum fîl'ardı mustekarrun ve metâun ilâ hîn(
hînin
)....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Fe lev lâ kânet karyetun âmenet fe nefeahâ îmânuhâ, illâ kavme yûnus(yûnuse), lemmâ âmenû keşefnâ anhum azâbel hızyi fîl hayâtid dunyâ ve metta’nâhum ilâ hîn(
hînin
). ...
Yusif Suresi, 28. Ayet:
(28-29) Kocasi gomlegin arkadan yirtilmis oldugunu gorunce, karisina hitaben «Dogrusu bu sizin hilenizdir, siz kadinlarin fendi buyuktur» dedi. Yusuf'a donerek: «Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme"; kadina donerek: «Sen de gunahinin bagislanmasini dile, cunku suclulardansÙn» dedi. *...
Yusif Suresi, 28. Ayet:
(28-29) Kocası gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, karısına hitaben 'Doğrusu bu sizin hilenizdir, siz kadınların fendi büyüktür' dedi. Yusuf'a dönerek: 'Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme'; kadına dönerek: 'Sen de günahının bağışlanmasını dile, çünkü suçlulardansın' dedi....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
“Ey Yûsuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.”...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
Yusuf, sen bundan yüz çevir. Sen de günâhının bağışlanmasını dile. Doğrusu sen günâhkârlardan oldun.'...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
(28-29) Kocasi gomlegin arkadan yirtilmis oldugunu gorunce, karisina hitaben «Dogrusu bu sizin hilenizdir, siz kadinlarin fendi buyuktur» dedi. Yusuf'a donerek: «Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme"; kadina donerek: «Sen de gunahinin bagislanmasini dile, cunku suclulardansÙn» dedi. *...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
(28-29) Kocası gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, karısına hitaben 'Doğrusu bu sizin hilenizdir, siz kadınların fendi büyüktür' dedi. Yusuf'a dönerek: 'Yusuf! Sen bundan kimseye bahsetme'; kadına dönerek: 'Sen de günahının bağışlanmasını dile, çünkü suçlulardansın' dedi....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
«Ey Yusuf! Sen bundan (olanları söylemekten) vazgeç! (Ey kadın!) Sen de günahının affını dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun»...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
Yusuf, sakın bundan söz etme; sen de kadın, günahının bağışlanmasını dile; sen gerçekten büyük günahkarlardan oldun!» dedi....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
Yusuf; sen bundan vazgeç. Ey kadın; sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen, gerçekten suçlulardan oldun....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
(Sonra Yusuf'a dönerek): “Ey Yusuf! Sen bundan vazgeç!” (Karısına da): “Sen de günahının bağışlanmasını dile, çünkü sen suçlulardansın. ” dedi....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
"Yûsuf, sen bundan vazgeç (bunu kimseye söyleme), (ey kadın), sen de günâhının bağışlanmasını dile! Çünkü sen, günâhkârlardan oldun!"...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
"Yûsuf, sakın bundan bahsetme. Kadın, sen de günahının affını dile. Sen, gerçekten günahkârlardan oldun."...
Yusif Suresi, 35. Ayet:
Summe bedâlehum min ba’di mâ raevul âyâti le yescununnehu hattâ hîn(
hînin
)....
Yusif Suresi, 35. Ayet:
1.
summe
: sonra, daha sonra
2.
bedâle-hum
: onlara zahir oldu, uygun göründü
3.
min ba'di mâ
: şey ...den sonra
4.
raevu el ây...
Yusif Suresi, 107. Ayet:
Onlar (aammeyi) kaplayacak bir azâb-ı ilâ
hînin
kendilerine gelib çatmasına, yahud kendileri farkında olmayarak onlara ansızın kıyamet kopub gelmesine (karşı) kendilerini emîn mi gördüler? ...
İbrahim Suresi, 25. Ayet:
Tu’tî ukulehâ kulle
hînin
bi izni rabbihâ, ve yadrıbullâhul emsâle lin nâsi leallehum yetezekkerûn(yetezekkerûne)....
İbrahim Suresi, 25. Ayet:
1.
tu'tî
: verir
2.
ukule-hâ
: (onun) kendi meyvesi
3.
kulle
: her
4.
hînin
: zaman, vakit
Nəhl Suresi, 80. Ayet:
Vallâhu ceale lekum min buyûtikum sekenen ve ceale lekum min culûdil en’âmi buyûten testehıffûnehâ yevme za’nikum ve yevme ikâmetikum ve min asvâfihâ ve evbârihâ ve eş’ârihâ esâsen ve metâan ilâ hîn(
hînin
). ...
Nəhl Suresi, 80. Ayet:
1.
vallâhu (ve allâhu)
: ve Allah
2.
ceale
: kıldı, yaptı
3.
lekum
: size, sizin için
4.
min buyûti-kum
: sizin ev...
İsra Suresi, 15. Ayet:
Kim hidayeti tercih eder, İslâm’da sebat ederse, sadece kendi iyiliği, kurtuluşu için hak yola girmiş, İslâmî hayatı yaşamış olur. Kim de başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşır, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ederse, yalnızca kendi felâketini hazırlamış, kendisi zarara, ziyana uğramış olur. Hiçbir günahkâr, günah yüklü, suçlu bir kişi, başkasının günahının suçunun cezasını çekmez. Biz, tebliğ ile görevli, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir Rasul göndermedikçe ki...
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
Ve böylece onların ahvaline başkalarını muttali kıldık ki, vaad-i İlâ
hînin
şüphesiz bir hak olduğunu ve Kıyametin vukubulacağında da bir şüphe bulunmadığını bilsinler. O sıradaki, (o şehir ahalisi) aralarında onların işlerine ait münazaada bulunuyorlardı. Binaenaleyh dediler ki: «Onların üzerlerine bir bina yapınız.» Onları, Rableri daha ziyâde bilicidir. Onların işine malumatları galip olanlar da dedi ki: «Elbette onların yanlarında bir mescid ittihaz edineceğiz.»...
Taha Suresi, 97. Ayet:
Musa ona dedi ki: «Çekil karşımdan» Sen hayatı boyunca insanlara 'Bana değmeyin' demeye mahkûm oldun. Ayrıca asla yakanı kurtaramayacağın başka bir cezan daha vardır. Şimdi tapmaya devam ettiğin ilahının başına neler geleceğini gör. Onu ateşte eriteceğiz, sonra da parçalarını denize atacağız....
Taha Suresi, 112. Ayet:
Fakat inanarak iyi işlerde bulunan ne günâhının arttırılmasından korkar, ne sevâbının eksiltilmesinden....
Ənbiya Suresi, 111. Ayet:
Ve in edrî leallehu fitnetun lekum ve metâun ilâ hîn(
hînin
)....
Ənbiya Suresi, 111. Ayet:
1.
ve in edrî
: ve eğer bilsem (bilmiyorum)
2.
lealle-hu
: umulur ki o, belki o
3.
fitnetun
: bir fitnedir, bir imtihandır
4.
l...
Möminun Suresi, 25. Ayet:
İn huve illâ raculun bihî cinnetun fe terabbasû bihî hattâ hîn(
hînin
)....
Möminun Suresi, 25. Ayet:
1.
in huve
: o ancak olur
2.
illâ
: sadece, dan başka
3.
raculun
: bir adam
4.
bi-hi
: onu, o
Möminun Suresi, 54. Ayet:
Fe zerhum fî gamratihim hattâ hîn(
hînin
)....
Möminun Suresi, 54. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece
2.
zer-hum
: onları bırak, terket
3.
fî
: içinde
4.
gamrati-him
: onların sapıklık, dalâlet...
Furqan Suresi, 68. Ayet:
Onlar Allah ile birlikte bir başka tanrıya tapmayanlar, yalvarmayanlar; haklı bir sebebin dışında, Allah’ın öldürülmesini haram kıldığı, saygıya layık bulduğu cana kıymayanlar, zina etmeyenlerdir. Kim bunları yaparsa, bilerek işlediği günahının cezasını bulur....
Furqan Suresi, 68. Ayet:
Onlar ki, Allah’la beraber başka bir İlâha ibadet etmezler; Allah’ın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmezler, zina yapmazlar; kim de bunları yaparsa, günahının cezasına kavuşur;...
Furqan Suresi, 68. Ayet:
Onlar, Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar. Allah’ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürmezler. Zina etmezler. Kim de bunları yaparsa günahının cezasını bulur....
Səcdə Suresi, 8. Ayet:
Summe ceale neslehu min sulâletin min mâin mehîn(me
hînin
)....
Səcdə Suresi, 8. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
ceale
: kıldı
3.
nesle-hu
: onun nesli, soyu
4.
min sulâletin
: özünden
Yasin Suresi, 44. Ayet:
İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâ hîn(
hînin
). ...
Yasin Suresi, 44. Ayet:
1.
illâ
: ancak, hariç
2.
rahmeten
: bir rahmet
3.
min-nâ
: bizden
4.
ve metâan
: ve metalanma, faydalanma
Sad Suresi, 88. Ayet:
Ve le talemunne nebeehu ba’de hîn(
hînin
)....
Sad Suresi, 88. Ayet:
1.
ve le
: ve mutlaka
2.
talemunne
: bileceksiniz, öğreneceksiniz
3.
nebee-hu
: onun haberi
4.
ba'de
: sonra
<...
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip Allahı tanımazlıktan gelir, inkârda ısrar eder, nankörlük yaparsanız, biliniz ki kesinlikle Allah’ın sizin imanınıza ihtiyacı yoktur. O, kullarının küfrüne râzı olmaz. Eğer şükrederseniz, sizin adınıza hoşnut olur. Hiçbir günahkâr, günah yüklü, suçlu bir kişi diğerinin günahının, suçunun cezasını çekmez. Sonra, hesap vermek üzere yalnız Rabbinizin huzuruna getirileceksiniz...
Mömin Suresi, 37. Ayet:
«Göklerin yollarına ulaşabilirim de, Musa'nın ilâhının ne olduğunu anlarım. Ben onu mutlaka yalancı sanıyorum.» İşte böylece Firavun'a kötü ameli süslü gösterildi de yoldan çıkarıldı. Çünkü Firavun düzeni hep boşa çıkar....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Ey Muhammed! Sabret. Allah’ın va’di şüphesiz gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ederek tespih et!...
Mömin Suresi, 55. Ayet:
(Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ile tesbîh et....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
O halde (Ey Peygamber!) sabret. Şüphesiz ki Allah'ın va'di haktır. Günahının bağışlanmasını dile ve akşam-sabah Rabbına hamd ile tesbîh et.....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
(Resûlüm!) Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vâdi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste. Akşam sabah Rabbini hamd ile tesbîh et....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
O halde sabret, çünkü Allah'ın va'di haktır; günahının bağışlanmasını dile ve akşam sabah Rabbini hamd ile tesbih et!...
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Şimdi sen (Habîbim) sabret. Çünkü Allahın va'di gerçekdir. Günâhının yarlığanmasını iste. Akşam, sabah Rabbini hamd ile (tenzîh ve) tesbîh et. ...
Mömin Suresi, 55. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Artık sabret! Çünki Allah’ın va'di haktır; günâhının bağışlanmasını dile ve akşam ve sabah Rabbine hamd ile (O’nu) tesbîh et!...
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Şimdi sen; sabret, Allah'ın vaadi mutlaka haktır. Günahının yarlığanmasını dile, sabah akşam Rabbını hamd ile tesbih et....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Resulüm! Sabret! Çünkü Allah'ın vaadi gerçektir. Günahının bağışlanmasını iste! Rabbini akşam sabah hamd ile tesbih et!...
Məhəmməd Suresi, 19. Ayet:
Binâen'aleyh (fırsat elde iken) şu: «Allahdan başka hiçbir Tanrı yokdur» hakıykatını bil, hem kendinin, hem erkek mü'minlerle kadın mü'minlerin günâhının yarlığanmasını iste Allah dolaşdığınız yeri de bilir, barındığınız yeri de. ...
Zariyat Suresi, 43. Ayet:
Ve fî semûde iz kîle lehum temetteû hattâ
hînin
....
Zariyat Suresi, 43. Ayet:
1.
ve fî semûde
: ve Semud kavminde (vardır)
2.
iz kîle
: denildiği zaman
3.
lehum
: onlara
4.
temetteû
: metalanı...
Tur Suresi, 29. Ayet:
Fe zekkir fe mâ ente bi ni’meti rabbike bi kâhinin ve lâ mecnûn(mecnûnin)....
Tur Suresi, 29. Ayet:
1.
fe
: o zaman, o halde
2.
zekkir
: zikret, öğüt ver, hatırlat
3.
fe
: çünkü
4.
mâ ente
: sen değilsin
...
Nəcm Suresi, 38. Ayet:
Hiçbir günahkâr, günah yüklü, suçlu bir kişi, başkasının günahının, suçunun cezasını çekmez....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Kudretine nihayet olmayan padişahlar padişahının yüce huzurunda doğrulara has mecliste!...
Qələm Suresi, 10. Ayet:
Ve lâ tutı’ kulle hallâfin mehîn(me
hînin
)....
Qələm Suresi, 10. Ayet:
1.
ve lâ tutı'
: ve itaat etme
2.
kulle
: her, hepsi (hiçbiri)
3.
hallâfin
: çok yemin edenler
4.
me
hînin
: bayağı...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Ve lâ bi kavli kâhin(kâhinin), kalîlen mâ tezekkerûn(tezekkerûne). ...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
1.
ve lâ
: ve değildir
2.
bi kavli
: sözü
3.
kâhinin
: kâhin
4.
kalîlen
: az
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Ve bir kâhinin de sözü değildir. Ne kadar az tezekkür ediyorsunuz....
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kahinin sözü de değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz!...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp düşünüyorsunuz?...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
O bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar da az düşünüyorsunuz!...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp düşünüyorsunuz....
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz....
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
O bir kâhinin sözü de değil! Ne de az düşünüyorsunuz!...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kâhinin de sözü değildir. Ne kadar az öğüt alıp düşünüyorsunuz?...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kâhinin sözü de değildir o. Ne kadar da az araştırıp düşünüyorsunuz?...
Mürsəlat Suresi, 20. Ayet:
E lem nahlukkum min mâin mehîn(me
hînin
)....
Mürsəlat Suresi, 20. Ayet:
1.
e lem nahluk-kum
: sizi biz yaratmadık mı
2.
min mâin
: sudan
3.
me
hînin
: bayağı, adi, değersiz
...
Saffat Suresi, 148. Ayet:
Fe âmenû fe metta’nâhum ilâ hîn(
hînin
). ...
Saffat Suresi, 148. Ayet:
1.
fe
: böylece, bunun üzerine
2.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
3.
fe
: böylece, bunun üzerine
4.
metta'nâ-...
Saffat Suresi, 174. Ayet:
Fe tevelle anhum hattâ hîn(
hînin
). ...
Saffat Suresi, 174. Ayet:
1.
fe
: öyleyse, o zaman, artık
2.
tevelle
: yüz çevir
3.
an-hum
: onlardan
4.
hattâ
: oluncaya kadar
Saffat Suresi, 178. Ayet:
Ve tevelle anhum hattâ hîn(
hînin
)....
Saffat Suresi, 178. Ayet:
1.
ve tevelle
: ve yüz çevir
2.
an-hum
: onlardan
3.
hattâ
: oluncaya kadar
4.
hînin
: (belirli) bir süre
Mömin Suresi, 36. Ayet:
(36,37) "Ve Firavun: “Ey Hâmân! Sebeplere; göklerin sebeplerine ulaşmam için bana bir kule yap da Mûsâ'nın ilâhının ne olduğunu anlayayım. Ve şüphesiz ben o'nun yalancı olduğu kanısındayım” dedi. İşte böylece Firavun'a amelinin kötülüğü süslü gösterildi ve yoldan çıkarıldı. Ve Firavun düzeni, yalnızca kayba/ zarara uğratıp acı çekme içindedir. "...
Mömin Suresi, 37. Ayet:
(36,37) "Ve Firavun: “Ey Hâmân! Sebeplere; göklerin sebeplerine ulaşmam için bana bir kule yap da Mûsâ'nın ilâhının ne olduğunu anlayayım. Ve şüphesiz ben o'nun yalancı olduğu kanısındayım” dedi. İşte böylece Firavun'a amelinin kötülüğü süslü gösterildi ve yoldan çıkarıldı. Ve Firavun düzeni, yalnızca kayba/ zarara uğratıp acı çekme içindedir. "...
Bəqərə Suresi, 112. Ayet:
Hayır (olay onların kuruntuladığı gibi değil)!. . Kim (vechinin) hakikatinin Allâh (Esmâ'sının açığa çıkışı) için olduğunu hissederse, işte onun mükâfatı Rabbindendir (hakikatindendir). Onlara ne korku vardır ne de hüzün verecek bir şey!...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kahinin də sözü deyil. Nə qədər az təzəkkür edirsiniz....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Səbr et! Həqiqətən, Allahın vədi haqdır. Günahının bağışlanmasını dilə, axşamüstü və sübh çağı Rəbbini həmd ilə təriflə....
Ənkəbut Suresi, 12. Ayet:
Kafirlər möminlərə: “Bizim yolumuzla gedin, günahlarınızı öz üstümüzə götürək”– deyirlər. Halbuki onların heç biri heç kimin günahının altına girən deyillər. Şübhəsiz ki, onlar yalançıdırlar....
Maidə Suresi, 108. Ayet:
Bu yaxındır ki, gələlər şəhadət ilə üzərinə vəchinin onun, ya xoflanalar ki, sondakı andlar onların andlarını rədd etsin. Allahdan qorxun və eşidin. Allah hidayət etməz fasiq qoumu!...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
«Ey Yusuf, sən bu hadisədən (onu faş etməkdən) daşın və sən də (ey qadın) günahının bağışlanmasını dilə ki, həqiqətən sən xəta edənlərdən olmusan.»...
Taha Suresi, 71. Ayet:
Firon dedi: Mən sizə icazə verməmiş ona iman gətirdiniz?! Şübhəsiz, o, sizə sehr öyrətmiş böyüyünüz və başçınızdır. Buna görə də sizin əl və ayaqlarınızı çarpaz kəsəcək və sizi xurma ağacının gövdələrindən asacağam. Və (onda) bizlərdən hansı birimizin (mənim yoxsa Musanın Allahının) əzabının ağır və davamlı olmasını başa düşəcəksiniz....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Beləliklə (Biz) onların hər birini öz günahının cəzası ilə (bərk) yaxaladıq. Onlardan elələri var idi ki, başına daş yağdırdıq (Lut qövmü kimi), yaxud qum yağışı ilə (qarışıq) bir külək göndərdik (Ad qövmü kimi). Onlardan (Şüeyb və Səmud qövmü kimi) elə tayfa da var idi ki, onları (göydən gələn öldürücü) bağırtı bürüdü. Onlardan bəzisini yerə batırdıq (Qarun kimi). Bəzisini (suda) qərq etdik. (Nuhun qövmü və Fironun adamları kimi). Allah onlara əsla zülm etmirdi. Lakin onlar (özləri) özlərinə zü...
Səcdə Suresi, 30. Ayet:
Belə isə (hələlik) onlardan üz döndər və (İlahinin vədini) gözlə ki, onlar da (sənin məğlubiyyətini, ya ölümünü) gözləyirlər....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Buna görə də səbr et ki, Allahın (sənin qalib gələcəyin və dininin yayılacağı barəsindəki) vədi mütləq haqdır. Günahının bağışlanmasını dilə və Rəbbini vəsf etməklə yanaşı Onu səhər-axşam pak sifətlərlə mədh et!...
Qaf Suresi, 14. Ayet:
(Şüeyb qövmünə məxsus) o yamyaşıl və sıx ağaclı yerin sakinləri və (Yəmən padşahının) Tübbə qövmü. Onların hamısı peyğəmbərləri təkzib etdilər. Beləliklə Mənim (inkar edənlərə əzab vermək barəsindəki) qəti vədim (onlar barəsində) təsbit oldu....
Zariyat Suresi, 20. Ayet:
Yer üzündə (onun böyüklüyü, həcmi, hərəkəti, səthinin vəziyyəti, mədənləri və dağlarında) yəqini olanlar üçün (Allahın tovhid, qüdrət, hikmət və mərhəmətinə dəlalət edən) nişanələr vardır....
Təğabun Suresi, 9. Ayet:
Elə bir gündə (dirildiləcəksiniz) ki, sizi toplanma günü üçün cəm edəcəklər. Məhz o gün bir-birini (qarşılıqlı) ziyana uğratma günüdür (dünyada hüquqları zay etdiklərinə görə, bir-birlərinin mükafatlarını alarlar və ya əzabı bir-birlərinin üstünə atarlar və yaxud Cənnət dərəcələrini Cəhənnəmin təbəqələri ilə dəyişərlər). Və kim Allaha iman gətirsə və yaxşı iş görsə, Allah onun günahının üstünü örtər və onu (evlərinin və ağaclarının) altından çaylar axan Cənnətlərə və bağlara əbədi olaraq daxil e...
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Və nə də (ki, cinlərdən söz öyrənən) bir kahinin sözüdür! (Amma) çox az öyüd-nəsihət alırsınız....
Nəbə Suresi, 17. Ayet:
Həqiqətən, (insanlar arasında) hökmetmə və (haqla batilin, yaxşıyla pisin) ayrılma günü (İlahinin əzəli elmində və Lövhi-Məhfuzda yazılana uyğun olaraq) vəd olunmuş bir vaxtdır (hamının bir-birini tanıması, bütün işlərə baxılma, yaxşı və pis işlərin müəyyən edilməsi, mükafat və cəzaların verilmə vədəsidir. Bu ayədən etibarən surənin axırınadək «böyük xəbər»in baş verməsi, bəşər idrakından yuxarı olan o səhnənin hadisələri və həqiqətləri vəsf olunur)....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
“Ey Yusuf ! Sən bu barədə heç kimə heç nə demə. (Ey qadın,) sən də günahının bağışlanmasını dilə. Çünki sən günah edənlərdənsən”....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
(Ey Muhamməd!) Səbir et. Allahın vədi şübhəsiz, gerçəkdir. Günahının bağışlanmasını istə. Axşam-səhər Rəbbini həmd edərək təsbih et....
Haqqə Suresi, 42. Ayet:
Bir kahinin sözü də deyil. Nə az düşünürsünüz!...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
Yusuf, bu (əhvalatı) unut! Sən isə (arvad), günahının bağışlanmasını istə. Axı sən xəta törətmisən!"...
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Səbr et! Doğrudan da Allahın vədi haqdır. Günahının bağışlanmasını dilə, axşam-səhər öz Rəbbinə təriflər de!...
Əhzab Suresi, 30. Ayet:
Ey Peyğəmbərin qadınları! Sizdən kim açıq-aşkar bir çirkin arsızlıq etsə, günahının cəzası iki qat artıq olacaq. Bu da Allah üçün çox asandır. ...