Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Mûsâ kavmine: 'Allah size bir sığır kesmenizi emrediyor' dedi. Onlar: 'Sen bizi alay konusu haline mi getireceksin?' dediler. Mûsâ: 'Bilgiden ve mu
hakeme
den yoksun, Allah adına yalan uyduran cahiller gibi davranmaktan Allah’a sığınırım' dedi....
Bəqərə Suresi, 73. Ayet:
Biz dedik ki: "Bu (prensibi) bu gibi (çözümlenmemiş cinayet olaylarının bazılarında da uygulayın: Bu yolla Allah canları ölümden korur ve kendi iradesini size gösterir ki (bunu görüp) mu
hakeme
nizi kullan(mayı öğren)ebilirsiniz."...
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Dünyadaki davranışlarınızı, iyi mu
hakeme
ederek, âhirette hesaba çekileceğinizi düşünerek hayatınıza yön verin. Sana yetimlerle, dullarla ilgili sualler de soruyorlar. 'Onları iyi yetiştirmek onlarla iyi ilişkiler kurmak, durumlarını düzeltmelerine, geliştirmelerine vesile olmak, yüzüstü bırakmaktan daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, mallarını kendi mallarınızla müştereken idare ederseniz unutmayın ki, onlar sizin kardeşlerinizdir, kendinize imtiyazlı muamele yapmayın. Allah boz...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Allah Îsâ’ya: 'Ey Îsâ, ecelin gelince ruhunu alıp ölümünü ben gerçekleştireceğim. Sana yapılan iftiralarla ilgili mu
hakeme
yi huzurumda alenî yapacağım. Seni inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin karalamalarından, iftiralarından arındırıp, temize çıkaracağım' buyurmuştu. 'Ya Muhammed, kıyamete kadar, sana tâbi olan müslümanları, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin üstünde tu...
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Allah'ın vahiy, sağlam mu
hakeme
ve peygamberlik bağışladığı hiç kimsenin bundan sonra halkına, "Allah'ın yanısıra bana da kulluk edin!" demesi düşünülemez; aksine, (onlara şöyle öğüt verir): "ilahi kelamın bilgisini yayarak ve kendiniz (onu) derinlemesine inceleyerek Allah adamları olun!"...
Nisa Suresi, 5. Ayet:
Allah'ın koruyasınız diye sizin sorumluluğunuza bıraktığı malları mu
hakeme
yeteneği zayıf kimselere emanet etmeyin; ama bu mallarla onların geçimlerini karşılayın, onları giydirin ve onlarla nazik bir şekilde konuşun....
Nisa Suresi, 35. Ayet:
Ve in hıftum şıkâka beynihimâ feb’asû
hakeme
n min ehlihî ve
hakeme
n min ehlihâ, in yurîdâ ıslâhan yuveffikıllâhu beynehumâ. İnnallâhe kâne alîmen habîrâ(habîren). ...
Nisa Suresi, 35. Ayet:
1.
ve in hıftum
: ve eğer korkarsanız
2.
şıkâka
: ayrılık, arasının açılması
3.
beyni-himâ
: onların ikisinin arası
4.
fe ib'as...
Nisa Suresi, 60. Ayet:
1.
e
: mi?
2.
lem tera
: sen görmedin
3.
ilâ ellezîne
: onları
4.
yez'umûne
: zanda bulunuyorlar, zannediyorlar
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandığını zanneden kimseleri görmedin mi? O'nu (şeytanı) inkâr etmekle emrolundukları halde tagutun önünde mu
hakeme
olunmayı istiyorlar. Ve şeytan, onları uzak bir dalâletle saptırmak (dalâlete düşürmek) istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
(Ey Muhammed!) Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût’u tanımamaları kendilerine emrolunduğu hâlde, onun önünde mu
hakeme
olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde mu
hakeme
leşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde mu
hakeme
olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilen Kur’ân’a ve senden önce indirilen kitablara iman ettik, diye boş iddiada bulunanlara bakmaz mısın! O azgın şeytana mu
hakeme
olmak istiyorlar. Halbuki onu (şeytanı) tanımamakla emrolunmuşlardı. Şeytan ise, onları çok uzak bir sapıklığa düşürmek ister. (Bu âyet-i kerime, bir münafığın, bir Yahudi ile olan dâvasına hakem olarak Hazreti Peygamberi değil de Yahudi sihirbazı azgın şeytan Kâb İbni Eşref’i seçmek istemesi ile ilgili hâdise üzerine nâzil olmuştur. Şöyle ki: Yahudi, Hz. Pey...
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilen Kuran'a ve senden once indirilenlere inandiklarini iddia edenleri gormuyor musun? Putlarinin onunde mu
hakeme
olunmalarini isterler. Oysa, onlari tanimakla emr olunmuslardi. seytan onlari derin bir sapikliga saptirmak ister....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmedin mi ? Bâtılı temsîl edenin önünde mu
hakeme
olmak isterler ; halbuki onu tanımamak (reddedip uymamak)la emrolunmuşlardı. Şeytan onları çok uzak bir sapıklıkla saptırmak ister....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilen Kuran'a ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Putlarının önünde mu
hakeme
olunmalarını isterler. Oysa, onları tanımamakla emr olunmuşlardı. Şeytan onları derin bir sapıklığa saptırmak ister....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tâğut'a inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, Tâğut'un önünde mu
hakeme
leşmek istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Bakmaz mısın şunlara: o hem sana indirilene hem senden evvel indirilene iyman ettiklerini söyler gezer kimselere? Ki o tağuta (o azgın şeytana) mu
hakeme
olmak istiyorlar. Halbuki onu tanımamakla emrolunmuşlardı. O Şeytan da onları bir daha dönemiyecekleri kadar uzak bir dalâle düşürmek istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Bakmaz mısın; o hem sana indirilene, hem senden önce indirilene iman ettiklerini söyleyip gezen kimselere ki, o azgın şeytan tarafından mu
hakeme
edilmelerini istiyorlar. Oysa onu emrolunmuşlardı. O şeytan da onları, bir daha dönemeyecekleri kadar uzak bir sapıklığa düşürmek istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde mu
hakeme
leşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağutun önünde mu
hakeme
olmayı istemektedirler; oysa onlara onu yadsımaları buyrulmuştur. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla saptırmak ister....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Sana indirilene (Kur’ân’a) ve senden önce indirilenlere(diğer kitablara) gerçekten îmân ettiklerini iddiâ edenleri gördün mü? Tâğûta (Allah’ın yerine itâat ettikleri kimseye) muhâkeme olmak (onun hükmüne tâbi' olmak) isterler; hâlbuki onu açıkça inkâr etmekle emrolunmuşlardı. Şeytan ise onları (tâğûta meylettirerek, haktan) uzak bir dalâlet ile saptırmak ister....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce inidirilenlere; inandıklarını iddia edenleri görmedin mi? Küfretmeleri emrolunmuş iken Tağut'un önünde mu
hakeme
edilmelerini isterler. Halbuki şeytan, onları uzak bir sapıklıkla saptırmak istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilmiş olana ve senden evvel inzal edilmiş bulunana imân ettiklerini zannedenlere bakmadın mı ki, onlar Tâğût'un huzurunda mu
hakeme
olmayı isterler. Halbuki onu inkar etmekle memur bulunmuşlardı. O şeytan ise onları (doğru yoldan) pek uzak bir sapıklıkla dalâlete düşürmek ister....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Resulüm! Sana indirilen Kur'an'a ve senden önce indirilen kitaplara inandıklarını ileri sürerek boş iddiâlarda bulunanları görmüyor musun? Oysa onlar Tağut'un önünde mu
hakeme
edilmelerini isterler. Oysa onu tanımamakla emrolunmuşlardı. Şeytan da onları büsbütün saptırmak istiyor....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Baksana hem sana indirilen hem de senden önce indirilen kitaplara inandığını iddia eden o münâfıkların yaptıklarına! Kalkıp azgın şeytanın önünde mu
hakeme
olmak istiyorlar. Halbuki onlara o şeytanı reddetmeleri emri verilmişti. Şeytan da onları haktan büsbütün saptırmak ister....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde mu
hakeme
olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister....
Nisa Suresi, 61. Ayet:
Hem onlara: 'Allah’ın indirdiğine (Kur’ândaki hükme) ve (muhâkeme olmak üzere)peygambere gelin!' denildiği zaman, münâfıkların senden (tam) bir çevriliş ile yüz çevirdiklerini görürsün....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
(O halde) siz ey iman edenler, Allah yolunda (sefere) çıktığınız zaman karşılaştığınız durumu açıkça kavramaya çalışın ve size barış teklif edene bu dünyevi hayatın gelip geçici kazançlarına duyduğunuz (özlem ve) isteklerle "Sen mümin değilsin!" demeyin. Çünkü asıl kazanç Allah katındadır. Siz de bir zamanlar aynı durumdaydınız, ama Allah size karşı lütufkar davranmıştı. Öyleyse mu
hakeme
nizi kullanın. Şüphesiz Allah, yaptığınızdan her zaman haberdardır...
Nisa Suresi, 158. Ayet:
Aksine Allah, eceli gelince onun ölümünü gerçekleştirip ruhunu aldı. Ona yapılan iftiralarla ilgili mu
hakeme
yi, huzurunda alenî yapmayı hükme bağladı. Allah kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Maidə Suresi, 39. Ayet:
Kim, bu haksız fiilinden, zulmünden sonra, mu
hakeme
edilmeden önce tevbe eder, hırsızlık etmekten vazgeçerek, çaldığı malları sahibine iade edip, Allah’a itaate yönelir, ıslah-ı nefs eder, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek yaşarsa, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir....
Ənam Suresi, 35. Ayet:
Eğer onların, tebliğine ilgisizliği, yüz çevirmeleri, engelleme tedbirleri almaları sana ağır geliyorsa, haydi yer kürenin içine inebileceğin bir delik, veya göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki, onları iman etmeye zorlayacak bir âyet, bir mûcize getiresin. Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, elbette onları hak yolda, Allah’ın kitap ve peygamberle gösterdiği yolda bir araya getirirdi. Sakın, bilgiden, mu
hakeme
den uzak, tutarsız davranan, ilâhî hik...
Ənam Suresi, 83. Ayet:
İşte bu, halkına karşı (kullanmak üzere) İbrahime verdiğimiz mu
hakeme
tarzımızdı: (çünkü) dilediğimiz kimseyi derecelerle yüceltiriz. Şüphe yok ki Rabbiniz hikmet sahibidir, her şeyi bilendir....
Ənam Suresi, 89. Ayet:
(Ama) Biz, onlara vahyi, sağlam mu
hakeme
yi ve peygamberliği bahşettik. Ve şimdi inançsızlar bu hakikatleri inkar etmeyi tercih edebilirler, (ama bilin ki) Biz onları, asla reddetmeyecek olan insanlara bahşetmekteyiz;...
Ənam Suresi, 111. Ayet:
Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de kendileriyle konuşsaydı ve her şeyi toplayıp grup grup önlerine getirseydik, ancak Allah’ın, sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması halinde onlar iman edeceklerdi. Fakat onların çoğu bilgiden, mu
hakeme
den uzak, tutarsız, cahilce davranmakta devam ediyorlar....
Ənam Suresi, 114. Ayet:
E fe gayrallâhi ebtegî
hakeme
n ve huvellezî enzele ileykumul kitâbe mufassala(mufassalan), vellezîne âteynâhumul kitâbe ya’lemûne ennehu munezzelun min rabbike bil hakkı fe lâ tekûnenne minel mumterîn(mumterîne)....
Ənam Suresi, 114. Ayet:
1.
e fe gayre allâhi
: artık, Allah'tan başka mı
2.
ebtegî
: arayayım, arıyorum
3.
hakeme
n
: bir hakem, hüküm veren
4.
ve huve ...
Ənam Suresi, 114. Ayet:
Allah size ayrıntılı açıklamalar içeren kitabı indirmişken ben O'nun dışında bir
hakeme
mi başvurayım? Kendilerine kitap verdiklerimiz, Kur'an'ın gerçeğe dayalı olarak Allah tarafından indirildiğini bilirler. O halde sakın kuşkuya kapılanlardan olma....
Əraf Suresi, 138. Ayet:
İsrâiloğulları’na denizi geçirdik. Yollarına devam ederken bir kavme rastladılar. Onlar kendilerine mahsus ağaçtan yontularak, metalden dökülerek yapılan heykellere, putlara tapıyorlardı. Kavmi Mûsâ’ya: 'Ey Mûsâ, onların tanrıları gibi sen de bize bir tanrı yap' dediler. Mûsâ: 'Siz, Allah’ın varlığını, birliğini, ibadete lâyık tek tanrı olduğunu hâlâ anlamamakta ısrar eden, bilgi ve mu
hakeme
nizi kullanmayan, tutarsız, cahilce davranan bir kavimsiniz' dedi....
Əraf Suresi, 199. Ayet:
Sen benimsenmesi ve yapılması kolay olanı tercih et. Mallarından gönül rızalarıyla ihtiyaç fazlasını al. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşru olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planları, programları, adâleti uygulayarak kamu düzenini sağla, iyiliği emret. Bilgiden, mu
hakeme
den uzak, tutarsız davranışlarda bulunan cahillerin faaliyetlerine karşı tedbir al....
Yunus Suresi, 19. Ayet:
İnsanlar yaratılışları icabı aslında aynı inancı ve düşünceyi paylaşan bir tek milletti. Hür iradeleri ve seçme özgürlükleri olduğu için daha sonra farklı inançlara ve düşüncelere sahip oldular. Eğer insanların sorumlu tutularak mu
hakeme
edileceği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların hükümlerinin kesinleşeceği ile ilgili, rahmeti gazabına baskın olan Rabbinin koyduğu-kurduğu, mühlet verilen bir düzen olmasaydı, insanların ihtilaf ettikleri konularda, aralarında âcilen yargı gerçekleşt...
Yunus Suresi, 35. Ayet:
De ki: "O sizin tanrılaştırdığınız varlıklardan hiç sizi hakka eriştiren var mı?" De ki: "(Yalnızca) Allah'tır, hakka eriştiren. Öyleyse, hakka eriştiren mi izlenmeye layıktır, yoksa kendisine yol gösterilmedikçe bir başına doğru yolu bulamayacak durumda olan mı? Peki, ne oluyor size ve mu
hakeme
nize!"...
Yunus Suresi, 47. Ayet:
Her milletin bir Rasûlü vardır. Rasulleri mahşerde yanlarına geldiği zaman aralarında amelleri, hakları, mükâfatları ve cezalarının tesbiti ile ilgili âdil bir mu
hakeme
yapılarak kararlar icra edilir. Onlara haksızlık da yapılmaz....
Yunus Suresi, 54. Ayet:
Baskı zulüm işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, İslâm dini aleyhinde propaganda yapan herkes yeryüzündeki bütün servet ve imkâna sahip olsa, cezadan kurtulmak için elbette onu feda eder. Azâbı gördükleri zaman, için için pişmanlık duyacaklar. İşte böyle bir zamanda bile mü’minlerle kâfirler arasında hakları, mükâfatları ve cezalarının tesbiti ile ilgili âdil bir mu
hakeme
yapılarak kararlar icra edilir. Onlara haksızlık da yapılmaz....
Hud Suresi, 46. Ayet:
Allah: 'Ey Nuh, oğlun ailenden, iman edenlerden, kurtarılacaklardan değildi. İtirazın yerinde olmadığı gibi, doğru bir davranış da değil. O, sâlih amel işleyen biri de değil. O halde, hakkında bilgin olmayan bir konuda benden bir şey isteme. Ben sana, bilgiden mu
hakeme
den uzak, tutarsız davranan cahillerden olmamanı tavsiye ediyorum, seni uyarıyorum.' dedi....
Yusif Suresi, 22. Ayet:
Derken, ergenlik çağını aştığı zaman (eğriyi doğruyu ayırmaya yetecek) keskin bir mu
hakeme
gücü ve (derin) bir kavrayış yeteneği bahşettik o'na: iyilik yapanları Biz işte böyle ödüllendiririz....
Yusif Suresi, 33. Ayet:
Yûsuf: 'Rabbim, zindan bana, bunların beni davet ettiklerinden daha hayırlı. Eğer sen, bu kadınların bana karşı sinsice hazırladıkları planlarını bozmazsan, ben de onlara kapılırım, ihtiraslı tutarsız, mu
hakeme
siz, cahilce davranışlarda bulunanlardan olurum.' dedi....
Yusif Suresi, 89. Ayet:
Yûsuf: 'Bilgi ve mu
hakeme
den yoksunluğunuz, ihtirasınız, cahilliğiniz yüzünden Yûsuf’a ve kardeşine yaptıklarınızı biliyor musunuz?' dedi....
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
'Ey Yahyâ, kitaba sıkı sıkı sarıl, sorumluluğuna pürdikkat sahip çık.' dedik. Ve daha çocukken ona ilim, hikmet ve mu
hakeme
kabiliyeti yargı ve icra yetkisi verdik....
Taha Suresi, 129. Ayet:
Eğer insanların sorumlu tutularak mu
hakeme
edileceği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların hükümlerinin kesinleşeceği ile ilgili, rahmeti gazabına baskın olan Rabbinin koyduğu bir düzen, tayin ettiği bir süre olmasaydı, onların hemen cezalandırılmaları kaçınılmaz olurdu....
Ənbiya Suresi, 74. Ayet:
Ve Lut'a da (doğru ile eğrinin seçiminde) sağlam bir mu
hakeme
yetisi ve ilim verdik; ve o'nu çirkin davranışlar ortaya koyan bir toplumun elinden kurtardık. (Bu toplumu ise yok ettik, çünkü) gerçekten günaha gömülüp gitmiş yoz bir toplumdu....
Ənbiya Suresi, 78. Ayet:
Dâvûd ve Süleyman’ı da hatırlayarak insanlara anlat. Hani onlar ziyan verilmiş ekili bir tarla konusunda mu
hakeme
ler yaparak hükümler veriyorlardı. Bir kavmin davar sürüsü birilerinin ekinine girip yayılmıştı. Biz de onların, bu tür görevler yapan hakimlerin hükümlerini, idarecilerin tasarruflarını denetlemeye, tesbite devam ediyoruz....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
ve bu olayda Süleyman'ın dava konusunu (daha derinden) anlamasını sağladık; bununla birlikte, Biz her ikisine de sağlam bir mu
hakeme
gücü ve ilim bahşetmiştik. Bizim sınırsız kudret ve yüceliğimizi anarken, dağı taşı ve kuşları Davud'un çağrısına boyun eğdirdik; ve Biz (dilediğimiz her şeyi) yapabilme kudretine sahibiz....
Həcc Suresi, 19. Ayet:
Şu ikisi rabları hakkında mu
hakeme
ye duruşmuş iki hasımdırlar, binaenaleyh o küfredenler, için ateşten çamaşırlar biçilmiştir, başlarının üstünden kaynar su dökülür...
Həcc Suresi, 46. Ayet:
Onlar, hiç yeryüzünü dolaşmadılar mı? Dolaşsalardı eğer, gördüklerini düşünecek akılları kalpleri olurdu, söylenenleri duyacak kulakları olurdu. Unutmayın, gözler görmemezlik, akıl ermemezlik etmez. Fakat göğüslerin içindeki kalpler, basîretler kör kesildiği için, keyfîliğe, taklide ve saplantıya dayalı olarak akıl kötüye kullanılmıştır. Gözlerin gördüğünden, mu
hakeme
ler, mukayeseler yaparak faydalanmaz....
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Rahman olan Allah’ı ilâh tanıyan, candan müslüman olarak Allah’a bağlanan has kulları, yeryüzünde tevazu ile yürüyenlerdir. Bilgiden, mu
hakeme
den yoksun, ihtiraslı, tutarsız davranan kendini bilmez kimseler onlara laf attığında: 'Bizden uzak durun' derler, geçerler....
Nəml Suresi, 55. Ayet:
'Siz, ille de, helâl yoldan kadınlarla ilişkiyi bırakıp seviyesizlik yaparak şehvetle erkeklere mi yaklaşacaksınız? Doğrusu siz, sapıklığın doğuracağı felâketin, cezasının ne olduğunu bilmeyen, bilgiden mu
hakeme
den uzak, ihtiraslı bir kavimsiniz.'...
Qəsəs Suresi, 14. Ayet:
Derken, (Musa) erginlik çağına ulaşıp (zihnen) iyice olgunlaşınca, kendisine (doğruyla eğriyi birbirinden ayırmaya yarayan) güçlü bir mu
hakeme
yeteneği ve ilim verdik; iyiliğe yatkın olanları Biz işte böyle mükafatlandırırız....
Qəsəs Suresi, 55. Ayet:
Onlar, ilâhî hükümlerde tahrifat ve dine hakaret duydukları zaman engelleme tedbirleri alarak yüz çevirirler ve : 'Bizim amellerimizin karşılığı, mükâfatı bize ait, sizin amellerinizin sorumluluğu ve cezası da size aittir. Bizden uzak durun. Biz, bilgiden mu
hakeme
den yoksun, ihtiraslı, tutarsız davranan, kendini bilmezlerle bir arada bulunmak istemeyiz.' derler....
Saffat Suresi, 21. Ayet:
'Bu gün, yalanlamaya devam ettiğiniz, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların mu
hakeme
ile hesapların görülüp kesin hükümlerin verileceği gündür.'...
Sad Suresi, 20. Ayet:
Onun mülkünü (hükümranlığını) kuvvetlendirdik ve Ona Hikmet (sebepler ilmi) ve Fasl-ul Hitab (doğruyla yanlışı en mantıklı şekilde hemen ayıran mu
hakeme
kuvvesi) verdik....
Zümər Suresi, 31. Ayet:
Sonra şüphesiz siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda mu
hakeme
edileceksiniz....
Zümər Suresi, 31. Ayet:
Sonra siz muhakkak rabbınızın huzurunda mu
hakeme
ye duruşacaksınız...
Zümər Suresi, 31. Ayet:
Sonra siz, kıyamet günü, Rabb'inizin huzurunda mu
hakeme
olacaksınız....
Zümər Suresi, 31. Ayet:
Sonra siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda mu
hakeme
olacaksınız....
Zümər Suresi, 64. Ayet:
'Bana Allah’tan başkasına kulluk ve ibadet etmemi mi emrediyorsunuz, ey bilgiden, mu
hakeme
den yoksun, ihtiraslı ve tutarsız davranan cahiller!' de....
Zümər Suresi, 75. Ayet:
Ey takva sahibi mutlu mü’min! Melekleri, Rablerini hamd ile tesbih ederek, Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının etrafını kuşatmış vaziyettelerken görürsün. Artık, kulları arasında hakkaniyet ve adâletle mu
hakeme
yapılıp hüküm icra edilmiş ve herkes tarafından: 'Âlemlerin, bütün varlıkların Rabbi Allah’a hamdolsun' denilmiştir....
Mömin Suresi, 48. Ayet:
Kâlellezî nestekberû innâ kullun fîhâ innallâhe kad
hakeme
beynel ibâd(ibâdi). ...
Mömin Suresi, 48. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
ellezîne
: onlar
3.
istekberû
: kibirlendiler
4.
innâ
: muhakkak biz
<...
Fussilət Suresi, 45. Ayet:
Andolsun biz Mûsâ’ya kutsal kitabı vermiştik. Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, Mûsâ’ya ve Tevrat’a itibar etmedikleri için, Tevrat’ta da ihtilâfa düşüldü. Eğer insanların sorumlu tutularak mu
hakeme
edileceği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların hükümlerinin kesinleşeceği ile ilgili, rahmeti gazabına baskın olan Rabbinin koyduğu-kurduğu, mühlet verilen bir düzen olmasaydı, onların aralarında âcilen yargı gerçekleştirilir, hüküm icra edilirdi. Hâlâ onlar, hak kitaba, Kuran’a...
Şura Suresi, 10. Ayet:
Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir konuda mu
hakeme
yetkisi, yargı ve icra Allah’a aittir. İşte bu Allah, benim Rabbimdir. Yalnız O’na dayanıp güvendim. Yalnız O’na yöneliyorum, O’na gönülden bağlanıyorum....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onlar, kendilerine doğru bilgiler geldikten sonra, liderliği ve hâkimiyeti hep kendi uhdelerinde tutma hırsları, hasetleri, haksızlıkları, şer’î kurallara karşı çıkmaları ve bozgunculukları sebebiyle ayrılığa düştüler. Eğer insanların sorumlu tutularak mu
hakeme
edileceği, mükâfata nâil olanla cezaya müsehak olanların hükümlerinin kesinleşeceği ile ilgili, rahmeti gazabına baskın olan Rabbinin koyduğu-kurduğu, belli bir vadeye kadar mühlet verilen bir hüküm , bir düzen olmasaydı, ayrılığa düştükl...
Şura Suresi, 17. Ayet:
Allâh (O'dur) ki, Hak olarak Hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsini ve Mîzanı (mu
hakeme
kuvvesini) inzâl etti. . . Ne bilirsin, belki O Saat (ölümü tadacakları an) yakındır!...
Şura Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onların, Allah’ın dinde, şeriatta ruhsat vermediği şeyi, kendilerine meşrû kılacak mâbutları mı var? Eğer insanların sorumlu tutularak mu
hakeme
edileceği, mükâfaata nâil olanla cezaya müstehak olanların ayırt edileceği ile ilgili Allah’ın koyduğu-kurduğu mühlet verilen bir düzen olmasaydı, elbette müşriklerle mabut saydıkları putlar arasında acilen yargı gerçekleştirilir, icra edilirdi. Kesinlikle inkârda, isyanda, şirkte ısrar eden, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâ...
Duxan Suresi, 40. Ayet:
Sorumluluk gereği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların mu
hakeme
ile ayırt edileceği gün, onların hepsinin bir araya toplanacağı gündür....
Casiyə Suresi, 21. Ayet:
Yoksa o kötülükleri işleyip duranlar, iman edip güzel ve makbul işler gerçekleştirenlere yaptığımız muameleyi, kendilerine de göstereceğimizi, hayatlarında ve ölümlerinde onları bir tutacağımızı mı sanıyorlar? Ne kötü, ne yanlış bir mu
hakeme
!...
Əhqaf Suresi, 23. Ayet:
Hûd: 'O azâbın ne zaman geleceğine dair bilgi Allah katındadır. Ben, size özgürce tebliğ ile görevlendirildiğim dini anlatıyorum. Fakat ben, sizi bilgiden, mu
hakeme
den uzak, tutarsız, cahilce davranan bir kavim olarak görüyorum.' dedi....
Hucurat Suresi, 6. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Yoldan çıkmışın biri size (yalan) bir haber getirirse, mu
hakeme
nizi kullanın; yoksa istemeden insanları incitir ve sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız....
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Andolsun ki Rasûllerimizi apaçık deliller olarak irsâl ettik ve onlarla birlikte Hakikat ve Sünnetullâh BİLGİsini ve mîzanı da (mu
hakeme
- dengeleme) inzâl ettik ki, insanlar kıst'ı (adaleti) ayakta tutsunlar! Kendisinde şiddetli bir güç bulunan ve insanlar için faydaları olan (kanda mevcut; mağma - insan bedenindeki demir ilişkisi?) Hadiyd'i (demir) de inzâl ettik ki Allâh, kendisine ve Rasûllerine gayblarında kimin yardım ettiğini bilsin. Muhakkak ki Allâh Kaviyy'dir, Aziyz'dir....
Mülk Suresi, 10. Ayet:
'Eğer peygamberlerin tebliğlerini anlama niyetiyle dinlemiş olsaydık veya davet edildiğimiz konularda akıllıca mu
hakeme
yapabilseydik, körüklenen, alev püsküren, çıldırırcasına yanan cehennem ehlinden olmazdık' derler....
Mürsəlat Suresi, 13. Ayet:
Sorumluluk gereği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların mu
hakeme
ile ayırt edileceği güne ertelenir....
Mürsəlat Suresi, 14. Ayet:
Mu
hakeme
günü ile ilgili bizden başka seni bilgilendiren mi var? Mu
hakeme
günü ne büyük, ne korkunç bir gündür!...
Mürsəlat Suresi, 38. Ayet:
'Bugün, sorumluluk gereği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların mu
hakeme
ile ayırt edileceği gündür. Sizleri ve önceki ümmetleri birlikte topladık.'...
Nəbə Suresi, 17. Ayet:
Sorumluluk gereği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların mu
hakeme
ile ayırt edileceği gün, belirlenmiş gündür....
Təkvir Suresi, 11. Ayet:
Semâ sökülüp giderildiğinde (bilinç mu
hakeme
sini yitirdiğinde),...
Hud Suresi, 110. Ayet:
Andolsun biz Mûsâ’ya kutsal kitabı vermiştik. Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, Mûsâ’ya ve Tevrat’a itibar etmedikleri için, Tevrat’ta da ihtilâfa düşüldü. Eğer insanların sorumlu tutularak mu
hakeme
edileceği, mükâfata nâil olanla cezaya müstehak olanların hükümlerinin kesinleşeceği ile ilgili, rahmeti gazabına baskın olan Rabbinin koyduğu-kurduğu, mühlet verilen bir düzen olmasaydı, onların aralarında âcilen yargı gerçekleştirilir, hüküm icra edilirdi. Hâlâ onlar, hak kitaba, Kuran’a...
Hud Suresi, 29. Ayet:
'Ey kavmim, tebliğ görevime karşılık sizden bir mal, bir bedel istemiyorum. Benim ücretim, mükâfatım ancak Allah’a aittir. Ben iman edenleri kovamam. Onlar Rablerine kavuşacaklar. Fakat ben sizi bilgiden, mu
hakeme
den uzak, tutarsız davranan, cehalette ısrar eden bir kavim olarak görüyorum.' dedi....
Əhzab Suresi, 72. Ayet:
Biz göklere, yere ve dağlara da emanetler, mükellefiyetler, sorumluluklar verdik. Onlar görevlerine, sorumluluklarına hıyanet ederek âsi olmaktan görevlerini aksatmaktan çekindiler. Korkarak görev ve sorumluluklarına itina gösterdiler. İnsansa, emanetlere, kamu görevlerine, hakka-hukuka, şer’î mükellefiyetlere ve sorumluluklarına hıyanete cüret ederek âsi oldu. Gerçekten o çok âsi, inkârcı, haksız, zâlim, bilgiden, mu
hakeme
den uzak, menfaatlerinden habersiz, tutarsız, cahilce davranışlarda bulu...