Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Onlar, bir musibetle karşılaştıkları zaman, "Bizler, Allah için varız ve mu
hakka
k O'na döneceğiz." derler....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin için ürün veren kimselerdir. O halde, ürün vereninize istediğiniz gibi varın. Kendiniz için önceden hazırlık yapın. Allah'a karşı takvalı olun. Bilin ki mu
hakka
k O'na kavuşacaksınız. Ve müminleri müjdele....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Yardımlar Allah yolunda mahsur olan, çalışmaya güç yetiremeyen yoksullar içindir. Bilmeyenler, utangaçlıklarından dolayı onları zengin sanır. Sen, onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek kimseyi rahatsız etmezler. Hayır olarak ne infak ederseniz mu
hakka
k Allah, onu bilir....
Ali-İmran Suresi, 18. Ayet:
Kendisinden başka ilah olmadığına Allah tanıktır. Melekler ve
hakka
niyeti gözeten ilim sahipleri de tanıktırlar ki: O'ndan başka ilah yoktur. O, Mutlak Üstün Olan ve En Doğru Hüküm Veren'dir....
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
Allah'ın ayetlerini küfredenler, haksız yere nebilerini öldürenler, insanlardan
hakka
niyetli olmayı isteyenleri öldürenler var ya, onlara can yakıcı bir azabı haber ver....
Ali-İmran Suresi, 158. Ayet:
Elbette ölseniz de öldürülseniz de mu
hakka
k sonunda Allah'ın huzurunda toplanacaksınız....
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Eğer yetimler konusunda
hakka
niyetli olamayacağınızdan korktuysanız, o zaman uygun olan o kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın. Eğer o takdirde de adaleti gözetemeyeceğinizden korktuysanız, o zaman bir tanesini ya da Yeminle hak sahibi olduğunuzu nikahlayın. Haksızlık etmemek için en uygun olan budur....
Nisa Suresi, 112. Ayet:
Kim bir yanlış yapar veya günah işler, sonra da onu suçsuz birinin üzerine atarsa, mu
hakka
k ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden, o kadınlar hakkında fetva istiyorlar. De ki: "Onlar hakkında size fetvayı Allah vermektedir: Yazılmış olanı vermediğiniz halde kendileri ile evlenmek istediğiniz yetim kadınlarla zayıf, çaresiz çocukların ve yetimlerin haklarını
hakka
niyetle vermeniz konusundaki hükümler size bu kitapta okunuyor. Hayır adına ne yaparsanız Allah onu bilir....
Nisa Suresi, 135. Ayet:
Ey iman edenler! Kendinizin, anne ve babanızın ve akrabalarınızın aleyhine bile olsa; tanıklık ettiğiniz kimseler, zengin de olsa, fakir de olsa, Allah için
hakka
niyetli tanıklar olarak adaleti gerçek anlamıyla yerine getirin. Allah, onlara sizden daha yakındır. Haddi aşarak, tutkunuza tabi olmayın. Eğer gerçeği çarpıtıp, yüz çevirirseniz, Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Maidə Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Allah için gerçeğe bağlı kalmada kararlı olun!
Hakka
niyetli tanıklar olun! Bir halka olan düşmanlığınız sizi adaletsizliğe yöneltmesin. Adil olun, bu, takvalı olmaya en uygun olandır. Allah'a karşı takvalı olun. Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır....
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Doğrusu Allah İsrailoğulları'ndan kesin söz aldı. Onlardan on iki temsilci gönderdik. Ve Allah, "Sizinle beraberim." dedi. Ant olsun eğer salatı ikame eder, zekatı yapar, resullerime iman eder ve onlara yardımcı olur, böylece Allah'a iyi bir ödünç verirseniz, o zaman elbette kötülüklerinizi örterim, mu
hakka
k içinden ırmaklar akan Cennetlere koyarım. Bundan sonra, sizden kim küfrederse düz yoldan sapmış olur....
Maidə Suresi, 42. Ayet:
Yalan uydurmak için can kulağı ile dinlerler ve sürekli suhtla geçinirler. Eğer hüküm vermen için sana gelirlerse, aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir zarar veremezler. Ve eğer hüküm verirsen, aralarında
hakka
niyetle hüküm ver. Kuşkusuz, Allah,
hakka
niyetli olanları sever....
Ənam Suresi, 152. Ayet:
Olgunluk çağına erişinceye kadar, iyiliği için olmadıkça yetimin malına dokunmayın. Ölçü ve tartıyı
hakka
niyetle yapın. Biz, gücünün yettiğinden fazlasını kişiye teklif etmeyiz. Yakın akrabanız da olsa konuştuğunuz zaman adaleti gözetin. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. O, size bunları böylece öğütte bulundu, umulur ki öğüt alırsınız....
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Eğer beldelerin halkı iman edip, takva sahibi olsalardı, mu
hakka
k üzerlerine göğün ve yerin bereketini açardık. Ancak onlar yalanladılar, Biz de yaptıklarına karşılık onları kıskıvrak yakaladık....
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Musa'nın halkından da
hakka
ileten ve onunla adaletli davranan bir topluluk vardı....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımız arasında öyle bir topluluk da var ki,
hakka
iletirler ve onunla adil olurlar....
Ənfal Suresi, 48. Ayet:
Hani, şeytan onlara yaptıkları işi süslü gösterip: "Bugün, sizi hiçbir insan topluluğu yenemez, ben de mu
hakka
k sizin yardımcınızım." dedi. Fakat iki ordu karşılaşınca geri döndü ve "Ben sizden uzağım, ben sizin görmediğinizi görmekteyim, ben Allah'tan korkarım. Zira Allah'ın azabı çok çetindir." dedi....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
İnsanların, hayrı acele istedikleri gibi, Allah da şerri onlara acele verseydi, mu
hakka
k süreleri bitirilirdi. Ama Biz, Bizimle karşılaşmayı ummayanları, kendi hallerine bırakırız. Azgınlıkları içinde bocalar dururlar....
Yunus Suresi, 47. Ayet:
Her ümmetin bir resulü vardır. Resulleri geldiği zaman aralarında
hakka
niyetle hükmedilir. Asla haksızlığa uğratılmazlar....
Yunus Suresi, 54. Ayet:
Zulmedenler, yeryüzündekilerin tamamı kendilerinin olsaydı, kurtulmak için onları fidye olarak verirlerdi. Azabı gördükleri zaman içten bir pişmanlık duyarlar. Ancak aralarında
hakka
niyetle hüküm verilir ve haksızlığa uğratılmazlar....
Hud Suresi, 85. Ayet:
"Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı
hakka
niyetle yapın. Kimsenin malını eksik vermeyin. Bozguncular olarak yeryüzünde fesat çıkarmayın....
Əhzab Suresi, 5. Ayet:
Onları babalarına nispetle çağırın. Bu Allah'ın yanında daha
hakka
niyetlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, artık onlar dinde kardeşleriniz ve sorumluluklarını üstlendiğiniz kimselerdir. Bilinçli olarak yaptığınız şeyler dışında, yanlışlıkla yaptıklarınızda sizin için bir günah yoktur. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Hucurat Suresi, 9. Ayet:
Eğer Mü'minlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa, hemen aralarını düzeltin. Eğer ikisinden biri, diğerine saldırırsa, saldırgan olanlarla, Allah'ın emirlerine uygun davranıncaya kadar savaşın. Eğer böyle davranmaktan vazgeçerlerse o zaman adaletle aralarını düzeltin ve
hakka
niyetli olun. Allah, haktan yana olanları sever....
Rəhman Suresi, 9. Ayet:
Tartıyı
hakka
niyetle ayakta tutun. Ölçüyü eksiltmeyin....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
1.
inne
: mu
hakka
k
2.
ellezîne
: o kimseler ki, onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
sevâun
: eşittir, birdir
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Onlar mu
hakka
k ki kâfirdirler. Onları ikaz etsen de etmesen de onlar için eşittir (birdir), mü'min olmazlar....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Mu
hakka
k ki küfre varanlar, (yani iman nurunu şirk karanlığı ve inad yüzünden örtenleri) azâb ile korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Şu mu
hakka
k ki inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Şu mu
hakka
k ki küfr edenleri inzâr etsen de onlarca bir, kendilerini inzâr etmesen de inanmazlar. ...
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Mu
hakka
k o kimseler ki kâfir olmuşlardır, onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için müsavîdir, onlar imâna gelmezler....
Bəqərə Suresi, 12. Ayet:
1.
e lâ
: değil mi, (öyle) değil mi
2.
inne-hum
: mu
hakka
k ki onlar, gerçekten onlar
3.
hum
: onlar
4.
el mufsidûne
Bəqərə Suresi, 12. Ayet:
Gözünü aç, onlar mu
hakka
k ki fesadcıların ta kendileridir. Fakat şuurlarını işletmezler. ...
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
kîle
: denildi
4.
lehum
: onlara
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: 'İnsanların (mü’minlerin) îmân ettiği gibi îmân edin!' denildiği zaman ise: 'Biz, sefihlerin (beyinsizlerin) îmân ettiği gibi mi inanıyoruz?' derler. Dikkat edin! Mu
hakka
k ki sefih olanlar ancak onlardır, fakat bilmiyorlar....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Ve onlara: «Siz de nâsın imân ettiği gibi imân edin,» denilince derler ki: «Biz o sefihlerin imân ettiği gibi imân eder miyiz?» Mu
hakka
k biliniz ki sefih olan ancak kendileridir. Fakat bilmezler....
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
lekû
: karşılaştılar, buluştular
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
âmenû
: îmân et...
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
Ve âmenû olanlarla buluştukları zaman: “Biz îmân ettik.” dediler. Şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: “Mu
hakka
k ki biz sizinle beraberiz. Biz (onlarla) sadece alay eden kimseleriz.” dediler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Münâfıkların
hakka
davet karşısındaki davranışları, müjde ve uyarı ateşi yakan kimsenin verdiği bilgiye kuşkucu ve kararsız yaklaşan kimselerin haline benziyor. Alevler, Kur’ân âyetleri, peygamberin sünneti, Muhammed’in çevresindeki münafıklara da aydınlık sağlarken, iki yüzlülükleri sebebiyle, Allah onlara hak ve hakikati gösterecek aydınlığı yok ederek, onları şüphe, nifak ve inkâr karanlıklarında bırakıyor. Ne doğruyu, hakkı görebiliyorlar, ne de hayrı şerden ayırt edebiliyorlar....
Bəqərə Suresi, 18. Ayet:
Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (
hakka
) dönmezler....
Bəqərə Suresi, 18. Ayet:
(Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (
hakka
) dönmezler....
Bəqərə Suresi, 18. Ayet:
(Onlar) sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık (
Hakka
) dönmezler. ...
Bəqərə Suresi, 18. Ayet:
(Onlar) sağırdırlar (hakkı işitmezler), dilsizdirler (hakkı söylemezler), kördürler(hakikati görmezler). Bu yüzden onlar (
hakka
) dönemezler....
Bəqərə Suresi, 18. Ayet:
Sağır, dilsiz ve kördürler onlar. Onun için
hakka
dönmezler....
Bəqərə Suresi, 18. Ayet:
(Onlar) sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (
hakka
, doğru yola) dönmezler. ...
Bəqərə Suresi, 18. Ayet:
(Onlar), sağırdırlar; dilsizdirler; kördürler. (Bir daha
Hakka
) dönmezler....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahud onların hâli, gökten boşanan yağmura tutulmuşların hâli gibidir ki, o gökte (bulutlarda) yoğun karanlıklar var, bir gök gürültüsü, bir şimşek var. Yıldırımlardan ölüm korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. Allah ilim ve kudreti ile kâfirleri kuşatandır. (Cenâb’ı Hak, Kur’an-ı Kerim karşısında bulunan kâfir ve münafıkların hâlini beyan etmek üzere, ikinci bir temsil yapmıştır. Böylece âyeti kerimede münâfıkların hâli, karanlık bir gecede gök gürültülü ve şimşekli bir yağmura tutul...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
1.
yekâdu
: neredeyse (olacak)
2.
el berku
: şimşek
3.
yahtafu
: kamaştırır, kapıp alır, alacak, kapacak
4.
ebsâre-hum
...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek neredeyse onların gözlerini kamaştırır. Onları her aydınlatmasında onun (ışığında) yürürler. Ve onların üzerlerine karanlık çökünce de dikilip kalırlar. Ve eğer Allah dileseydi, onların duymalarını da görmelerini de elbette giderirdi. Mu
hakka
k ki Allah, herşeye kâdirdir (herşeye gücü yeter)....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Az kalsın şimşek gözlerini alıverecek. Onları aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca dikilip kalıverirler. Şayet Allah, dileseydi onların işitmelerini de, görmelerini de giderirdi. Mu
hakka
k ki Allah, her şeye Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
1.
inne
: mu
hakka
k ki, hiç şüphesiz
2.
allâhe
: Allah
3.
lâ yestahyî
: çekinmez
4.
en yadribe meselen
: darbı mese...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Mu
hakka
k ki Allah bir sivrisineği, hatta onun üstünde olanı da misal vermekten çekinmez. Fakat âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), onun Rab'lerinden bir hak olduğunu bilirler. Kâfirler (Allah'a ulaşmayı dilemeyenler) ise: “Allah, bu misalle ne demek istedi?” derler. (Allah) onunla birçoğunu dalâlette bırakır, birçoğunu da onunla hidayete erdirir. Ve onunla fâsıklardan başkasını dalâlette bırakmaz....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Mu
hakka
k ki Allah, sivri sinek ve ondan büyüğü ile hakkı açıklamak için misâl getirmeyi terk etmez. Artık iman edenler, bunun (misâlin) Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu bilirler. Amma kâfirler: “- Allah bu misâl ile ne murâd etmiştir?” derler. Cenâb’ı Allah o misalle, bir çoğunu şaşırtıp saptırır ve yine onunla bir çoğunu yola, hidâyete eriştirir ve onunla ancak fâsıkları şaşırtır. (Bu, kâfirlerin tekzîbi ve müminlerin iman etmeleri sebebiyle olur.)...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Mu
hakka
k ki Allah bir sivri sineği, hatta daha üstününü misal getirmekten çekinmez. İman edenler bilirler ki, o şüphesiz haktır, Rabb'lerindendir. Ama küfre saplananlar: «Allah böyle bir misal ile ne demek istedi?» derler. Allah onunla birçoklarını şaşırtır, yine onunla birçoklarını yola getirir. Onunla ancak o fasıkları şaşırtır....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
li el melâiketi
: meleklere
4.
innî
: mu
hakka
k ki ben
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Ve Rabbin meleklere: “Mu
hakka
k ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Mu
hakka
k ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin, Meleklere: "Mu
hakka
k ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Ve düşün ki rabbin melâikeye «Ben Yerde mu
hakka
k bir halife yapacağım» dediği vakıt «Â!.. Orada fesat edecek ve kanlar dökecek bir mahlûk mu yaratacaksın?. biz hamdinle tesbih ve seni takdis edip dururken» dediler. «Her halde ben sizin bilemiyeceğiniz şeyler bilirim» buyurdu...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Düşün ki, Rabbin meleklere: «Mu
hakka
k Ben, yeryüzünde bir halife tayin edeceğim.» dediği vakit, «Biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak bir yaratık mı yaratacaksın?» dediler. «Her halde Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim!» buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin meleklere: «Mu
hakka
k ben yer yüzünde (benim emirlerimi tebliğ ve infaza me'mur) bir halîfe (bir insan, âdem) yaratacağım» demişdi. (Melekler) de: «Biz seni hamdinle tesbîh ve seni takdis (ayıblardan, eş koşmakdan, eksikliklerden tenzîh) edib dururken (yerde) orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?» demişlerdi. Allah (da) : «Sizin bilemeyeceğinizi her halde ben bilirim» demişdi. ...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Yâd et o zamanı ki, Rabbin meleklere «Ben yeryüzünde mu
hakka
k bir halife kılacağım» diye buyurmuştu. Melekler de, «Yeryüzünde fesad çıkaracak, kanlar dökecek kimseyi mi yaratacaksın? Bizler ise Sana hamd ile tesbih eder, Seni takdîs eyleriz» demişlerdi. «Şüphe yok ki sizin bilmeyeceğiniz şeyleri Ben bilirim,» diye buyurmuştur....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin, Meleklere: «Mu
hakka
k ben, yer yüzünde bir halife var edeceğim» demişti. Onlar da: «Biz seni övüp yüceltir ve (sürekli) takdis edip dururken, orada fesat çıkaracak ve orada kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?» dediler. (Allah:) «Şüphesiz, sizin bilmediğinizi ben bilirim.» dedi....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
subhâne-ke
: sen sübhansın, seni tenzih ederiz
3.
lâ
: yoktur, değil, olmaz
4.
ilme
: ilim, b...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
(Melekler): “Seni tenzih ederiz.” dediler. “Senin bize öğrettiğinden başka (hiç) bir ilmimiz yoktur. Mu
hakka
k ki Sen, Alîm'sin (en iyi bilensin), Hakîm'sin (hikmet sahibisin).”...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Melekler: “Biz, (sana itiraz olunmaktan) seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka, hiç bir ilmimiz yok. Mu
hakka
k sen her şeyi hakkıyle bilensin, üstün hikmet sahibisin.” dediler....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ âdemu
: ey Âdem
3.
enbi'-hum
: onlara haber ver, bildir
4.
bi esmâi-him
: O'nun (Allah'ın) is...
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Allah): “Ey Âdem! Bunları onlara, isimleriyle haber ver (bildir).” dedi. Âdem onları isimleriyle onlara bildirdiği zaman (Allah, meleklere): “Ben size demedim mi, mu
hakka
k ki Ben, göklerin ve yerin bilinmeyenlerini bilirim.Ve sizin açıkladığınız ve (içinizde) gizlemiş olduğunuz şeyleri de bilirim ?” dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Bunun üzerine: ) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, mu
hakka
k semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Hitap etti): "Yâ Adem (yoktan var olmuş, Esmâ ile hayat bulmuş) varlığındaki isimlerin hakikatinden onlara söz et. " Adem onlara (varlığını oluşturan Allâh) isimlerinin işaret ettiği mânâlardan haber verince (yani bu isimlerin özellikleri kendisinde açığa çıkınca); Allâh onlara fark ettirdi: "Demedim mi size ben, mu
hakka
k ki bilirim semâlar (şuur boyutu) ve arz (beden) boyutunun gaybını (açığa çıkmamış sırlarını, özelliklerini). . . Ve ben bilirim gizlediklerinizi ve açıkladıklarınızı!"...
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Bunun üzerine:) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini meleklere anlat, dedi. Âdem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, mu
hakka
k semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah: Ey Adem, onları`adları ile kendilerine bildir, dedi. Adem, adlarını söyleyince; Size demedim mi ki ben, göklerin de, yerin de gizliliklerini mu
hakka
k bilirim. Ve sizlerin neyi açıklayıp neyi gizler olduğunuzu da bilirim, buyurdu....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
1.
fe
: o zaman, sonra
2.
telekkâ
: telâkki etti, aldı, öğrendi
3.
âdemu
: Âdem
4.
min rabbi-hi
: Rabbinden
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Sonra Âdem, Rabbinden kelimeleri telakki etti (öğrendi) (ve Rabbine tövbe etti.). Bunun üzerine (Allah), onun tövbesini kabul buyurdu. Mu
hakka
k ki O, Tevvab'tır (tövbeleri kabul edendir), rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir)....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Âdem Rabb'ından birtakım kelimeler aldı, (onlarla tevbe etti. O da) tevbesini kabul etti. Mu
hakka
k O, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 42. Ayet:
Ve lâ telbisûl
hakka
bil bâtılı ve tektumûl
hakka
ve entum ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 42. Ayet:
1.
ve lâ telbisû
: ve karıştırmayın, gizleyip örtmeyin
2.
el
hakka
: hakk, gerçek
3.
bi el bâtılı
: bâtıl ile 4 - ve tektumû
4.
Bəqərə Suresi, 42. Ayet:
Hakkı batıl ile örtmeyin (libas) ve hakkı gizlemeyin (tektümül
hakka
). Siz biliyorsunuz. (VEYA: Bildiğiniz halde hakkı batıl ile örtmeyin ve...) (VEYA: ...bildiğiniz halde hakkı gizlemeyin)...
Bəqərə Suresi, 42. Ayet:
Hakka
batılı karıştırmayın, bile bile hakkı gizlemeyin....
Bəqərə Suresi, 42. Ayet:
Batılı
hakka
karıştırmayın, bile bile gerçeği gizlemeyin!...
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
1.
ve isteînû
: ve istiane (Allah'tan özel yardım,
2.
bi es sabri
: sabırla
3.
ve es sâlâti
: ve namaz
4.
ve inne-hâ
<...
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
(Allah'tan) sabırla ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Ve mu
hakka
k ki o (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
Onlar (o huşû sahipleri) ki, Rab'lerine (dünya hayatında) mu
hakka
k mülâki olacaklarına ve (sonunda ölümle) O'na döneceklerine yakîn derecesinde inanırlar....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
“(Onlar), şüphesiz Rablerine kavuşanlar olduklarını ve mu
hakka
k onlar yalnız O'na dönenler olduklarını bilenlerdir.”...
Bəqərə Suresi, 47. Ayet:
Ey İsrailoğulları! Sizin üzerinize en'am ettiğim o ni'metimi hatırlayın. Ve mu
hakka
k ki Ben, sizi âlemlere üstün kıldım....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
mûsâ
: Musa
3.
li kavmi-hi
: kendi kavmine
4.
yâ
: ey
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Ve Musa (a.s) kavmine: “Ey kavmim! Buzağıyı (ilâh) edinmenizle mu
hakka
k ki siz, kendi nefslerinize zulmettiniz. Hemen Yaratıcınız'a tövbe edin. Artık nefslerinizi (birbirinizi) öldürün. bu, Yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır.” demişti. Böylece O, tövbenizi kabul buyurdu.Mu
hakka
k ki O, O tövbeleri kabul eden ve Rahîm olandır....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim, buzağıyı kendinize (tanrı) edinerek nefslerinizdekine (hakikatinize) zulmettiniz! Bu yüzdendir ki Bari'ye (varlığı kendi Esmâ'sından olarak özel bir yapıda yaratana) tövbe edin (varlığınızdaki kendisini inkâr edip, dışınızda tanrı edindiğiniz için) ve benliklerinizi öldürün! Bunu yapmanız Bari indînde hayırlıdır, tövbenizi kabul eder. Mu
hakka
k ki O, tövbe edeni affeden ve sonucunda rahmetini bağışlayandır. "...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Hani, Musa, kavmine: Ey kavmim, buzağıya tapınmakla nefsinize zulmetmiş oldunuz. Hemen yaradanınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün. Bu yaradanınızın katında sizin için daha hayırlıdır, demişti. Allah da tevbenizi kabul etmişti. Mu
hakka
k ki Tevvab, Rahim O'dur, O....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
kultum (iz kultum)
: siz dediniz (siz demiştiniz)
3.
yâ mûsâ
: ey Musa
4.
len nasbirâ
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Ve siz: “Ey Musa! Biz bir (çeşit) yemek (yemeye) asla sabredemeyiz. Artık bizim için Rabbine dua et. Bize yeryüzünün yetiştirdiği şeylerden, sebzesinden, kabağından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından çıkarsın.” demiştiniz. (Musa a.s): “Hayırlı olanı, daha değersiz olanla mı değiştirmek istiyorsunuz? (Öyle ise) Mısır'a inin, sizin istediğiniz şeyler mu
hakka
k ki orada var.” demişti. (Sonra da) onların üzerlerine zillet (sefalet) ve fakirlik (damgası) vuruldu. Ve onlar, Allah'tan bir gazab...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
1.
inne ellezîne
: mu
hakka
k ki, hiç şüphesiz onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Mu
hakka
k ki, âmenû olanlar ve yahudi, hristiyan ve sabii olanlardan kim, Allah'a ve ahiret gününe inandı ve ıslâh edici ameller işlediyse (nefsini tezkiye etti ise ), artık onların mükâfatları Rab'lerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmazlar....
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Hakka
ve tevhide yönelik inançları olanlar, sözde iman edenler, yahudiliğin takipçileri, hrıstiyanlar, sâbiîler, inançlarını terkedenler geçmişin kirlerinden arınarak Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve Âhiret gününe hakkıyla imân ederler, gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirirler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlarlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak,...
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, mu
hakka
k zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Bundan sonra yine yuz cevirdiniz; eger Allah'in size bol nimeti ve merhameti olmasaydi, mu
hakka
k zarara ugrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Bundan sonra yine yüz çevirdiniz; eğer Allah'ın size bol nimeti ve merhameti olmasaydı, mu
hakka
k zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, mu
hakka
k zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Ama siz ondan sonra sözünüzden döndünüz! Eğer Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı kendinizi mu
hakka
k ziyana uğrayanlar arasında bulurdunuz....
Bəqərə Suresi, 65. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
alimtum
: siz bildiniz
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
i'tedev
:
hakka
tecavüz ett...
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
iz
: olmuştu, olduğu zaman
3.
kâle
: dedi
4.
mûsâ
: Musa
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Ve Musa (a.s) kavmine: “Mu
hakka
k ki Allah sizin bir inek kesmenizi emrediyor.” demişti. (Onlar): “Bizimle alay mı ediyorsun?” dediler. (Musa a.s) onlara: “Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım.” dedi....
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Hani Musa kavmine: "Allah, mu
hakka
k sizin bir sığır kesmenizi emrediyor" demişti. "Bizi alaya mı alıyorsun?" dediler. (Musa) "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım" dedi....
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Musa milletine: «Allah mu
hakka
k bir sigir bogazlamanizi buyuruyor» demisti; «Bizi alaya mi aliyorsun?» dediklerinde de: «Cahillerden olmaktan Allah'a siginirim» dedi....
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Musa milletine: 'Allah mu
hakka
k bir sığır boğazlamanızı buyuruyor' demişti; 'Bizi alaya mı alıyorsun?' dediklerinde de: 'Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım' dedi....
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Bir vakitte Mûsa (aleyhisselâm) kavmine dedi ki: «Allah Teâlâ bir sığır boğazlamanızı size mu
hakka
k emrediyor.» Dediler ki: «Sen bizimle istihzâ mı ediyorsun?» Mûsa aleyhisselâm da dedi ki: «Ben cahillerden olmaklığımdan Allah Teâlâ'ya sığınırım.»...
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Hani Musa kavmine: «Allah, mu
hakka
k sizin bir sığır kesmenizi emrediyor» demişti. Onlar: «Bizi alaya mı alıyorsun?» demişlerdi. (O da) «Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım» demişti....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ûd'u
: dua et
3.
lenâ
: bize, bizim için
4.
rabbe-ke
: senin Rabbin
...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
(Onlar) dediler ki: “Bizim için Rabbine dua et, onun ne (vasıfta) olduğunu bize açıklasın.” (Musa a.s) dedi ki: “Mu
hakka
k ki O (Allah) buyuruyor ki, o mutlaka ne genç, ne de yaşlı, ikisinin ortası yaşta bir inektir. Artık emrolunduğunuz şeyi yapın.”...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
(Onlar:) 'Bizim için Rabbine duâ et, onun ne olduğunu bize iyice açıklasın!' dediler.(Mûsâ) şöyle dedi: 'Mu
hakka
k ki O (Rabbim) buyuruyor ki: 'Doğrusu o, ne yaşlı ne de genç, bu (ikisi)nin arası (orta yaşta) bir sığırdır.’ Artık ne emrolunuyorsanız, yapın!'...
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
1.
kâlû ûd'u
: dua et dediler
2.
lenâ rabbe-ke
: bizim için Rabbine
3.
yubeyyin
: açıklasın
4.
lenâ
: bize
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
(Onlar) dediler ki: “Bizim için Rabbine dua et , onun rengi nedir, bize açıklasın.” (Musa a.s) dedi ki: “Mu
hakka
k ki O (Allah) buyuruyor ki, o mutlaka görenlerin hoşuna gidecek parlak sarı renkte bir inektir.”...
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
Dediler ki: «Bizim için Rabbine dua et, onun rengi nedir, bize beyan etsin.» Dedi ki: «Mu
hakka
k O buyuruyor ki, o sarı renkte bir sığırdır. Onun rengi halis sarıdır. Kendisine bakanları mesrûr kılar.»...
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ûd'u
: dua et
3.
lenâ rabbe-ke
: bizim için Rabbine
4.
yubeyyin
: açıklasın
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
(Onlar) dediler ki: “Bizim için Rabbine dua et, onun nasıl olduğunu bize açıklasın. Gerçekten o inek, bize göre, diğerlerine benziyor. Ve eğer Allah dilerse, mu
hakka
k ki biz (kesilmesi emrolunan ineğe) mutlaka ulaşırız.”...
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
inne-hu
: mu
hakka
k ki o, hiç şüphesiz o
3.
yekûlu innehâ
: diyor
4.
bakaratun
: bir inek
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
(Musa a.s) dedi ki: “Mu
hakka
k ki O (Allah), buyuruyor ki, o mutlaka boyunduruk altına alınmamış bir inektir. Toprağı sürmez, ekin sulamaz, salmadır, onda alaca (leke) yoktur.” Dediler ki: “İşte şimdi hakikati getirdin (tam tarifini yaptın).” Bunun üzerine onu (o vasıfta olan ineği bulup) kestiler. Ve az kalsın bunu yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
O diyor ki: "Mu
hakka
k ki o inek boyunduruğa bağlanmamış, toprak sürmemiş, ekini sulamamış, serbest bırakılmış dolaşan, alacası olmayan biri!" Dediler: "İşte şimdi Hak olarak ortaya koydun isteneni. " İşte bundan sonra (güçlükle bulup o vasıftaki tek ineği) boğazladılar. . . (Ancak çok bedel ödediler o özellikteki tek inek için. ) Neredeyse başaramayacaklardı!...
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
Dedi ki: «O buyuruyor ki, o mu
hakka
k bir sığırdır ki zillete uğramamıştır. Ne tarla sürmeğe, ne de ekin sulamağa alıştırılmamıştır. Bütün kusurlardan salimdir. Onda renk karışıklığı yoktur, tam sarıdır.» Dediler ki: «İşte şimdi hakikatı getirdin. Hemen onu (o sığırı bulup) boğazladılar.» Halbuki (bunu) yapmağa asla yaklaşmıyorlardı....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
kaset
: kasiyet bağladı, katılaştı
3.
kulûbu-kum
: sizin kalpleriniz
4.
min ba'di
: sonradan, ...
Bəqərə Suresi, 75. Ayet:
Artık sizin için onların imân edip inanacaklarını ümit eder misiniz? Onlardan mu
hakka
k bir gürûh vardır ki Allah'ın kelâmını işitirler de O'nu akılları ile anladıktan sonra tağyire kalkışırlar. Halbuki onlar bilirler....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Zât-ı Akdesime yemin olsun ki mu
hakka
k Biz Mûsa'ya kitap verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem'in oğlu İsâ'ya da beyyineler verdik. Ve onu Rûhu'lKudüs ile teyid ettik. Sizler ise her ne vakit nefislerinizin hoşlanmadığı bir emir ile peygamber gelince tekehhürde bulunarak bir kısmını tekzîp etmiş olacak, bir kısmını da öldürecek misiniz?...
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Peygamber yahudileri İslâm’a davet ettiği zaman onlar: 'Bizim kafalarımız, kalplerimiz
Hakka
kapalıdır, Allah’a verdiği taahhüdü yemiştir, kaşarlaşmıştır' dediler. Tam tersine, inkârları, küfürleri sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu sebeple içlerinden inananlar ve inandıkları şeyler ne kadar az....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah’ın, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kullarından bazılarına vahiy indirmesini, peygamberlik ihsan etmesini;
hakka
riayet etmedikleri, kural tanımadıkları, isyan ettikleri için, Allah’ın indirdiğini, Kur’ân’ı inkâr ederek kendilerini harcamaları, ne kadar kötü bir şeydir. İşte bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas ed...
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın kullarından, dilediğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini 'kıskanarak ve
hakka
baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için alçaltıcı bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın kularından, dilediğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini 'kıskanarak ve
hakka
baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
1.
kul
: de
2.
men
: kim
3.
kâne
: oldu
4.
aduvven
: düşman
<...
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
Kim Cibril'e düşman oldu ise (ona) de ki: “Halbuki mu
hakka
k ki o (Cebrail a.s), onların ellerindeki (kitapları) tasdik eden O (Kur'ân'ı), Allah'ın izniyle, mü'minlere bir hidayet (rehberi) ve müjde olarak senin kalbine indirdi.”...
Bəqərə Suresi, 98. Ayet:
Kim, Allah'a ve O'nun meleklerine ve O'nun resûllerine ve Cebrail'e ve Mikail'e düşman oldu ise, o taktirde mu
hakka
k ki Allah kâfirlere düşmandır....
Bəqərə Suresi, 98. Ayet:
Kim Allâh'a (Ulûhiyet hakikatine), Melekî boyuta (âlemlerde Allâh isimlerinin işaret ettiği anlamların açığa çıkmasına) ve Rasûllerine (hakikati dillendirmeleri için irsâl ettiklerine), Cibrîl'e (Allâh ilminin inzâli işlevine), Mikail'e (maddi - manevî rızkına yönlendirip erdiren kuvve) düşman olursa, mu
hakka
k ki Allâh (o) gerçeği örtenlerin düşmanıdır!...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
tuttular Süleyman mülküne dair Şeytanların uydurup takib etdikleri şeylerin ardına düştüler, halbuki Süleyman küfretmedi ve lâkin o şeytanlar küfr ettiler, nasa sihir ta'lim ediyorlar ve Babilde Harut Marut iki melek üzerine indirilen şeyleri öğretiyorlardı, halbuki o ikisi «biz ancak bir imtihan için gönderildik sakın sihir yapmayı tecviz edib de kâfir olma» demedikce bir kimseye öğretmezlerdi, işte bunlardan kişi ile zevcesinin arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı, fakat Allahın izni olmadık...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Şeytanların; Süleymanın mülk (-ü saltanat ve nübüvvet) i aleyhine uydurub ta'kib etdikleri şeylere (yalanlara) uydular. Halbuki Süleyman asla kâfir olmadı. Fakat o şeytanlar kâfirdiler ki insanlara sihri (büyücülüğü) ve Bâbildeki iki meleğe, Hârur ve Mâruta indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki onlar (o iki melek) : «Biz ancak fitneyiz (imtihan için gönderilmişizdir). «sakın (sihir, büyü yapıb da) kâfir olma» demedikçe hiç bir kimseye (sihir) öğretmezlerdi. İşte onlardan (o iki melekden) koc...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve onlar Süleyman aleyhisselâm mülkü aleyhine şeytanların uydurdukları şeylerin ardına düştüler. Halbuki Süleyman, asla küfretmedi, fakat o şeytanlar kâfir oldular. Onlar nâsa sihir ve Babil'deki iki meleğe, Harût ile Marût'a indirilmiş olan şeyleri öğretiyorlardı. Bu iki melek ise, «Biz ancak bir fitneyiz, sakın kâfir olma!» demedikçe bir kimseye sihir namına bir şey öğretmezlerdi. İşte birtakım kimseler bu iki melekten zevç ile zevcenin arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat bunlar Alla...
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
1.
mâ
: ne, şey, bir şey
2.
nensah
: kaldırırız
3.
min âyetin
: bir âyet (âyetten)
4.
ev nunsi-hâ
: veya onu unutt...
Bəqərə Suresi, 107. Ayet:
Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkü mu
hakka
k Allah'ındır. Ve sizler için Allah Teâlâ'dan başka ne bir velî ve ne de bir yardımcı vardır....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
1.
vedde
: sevdi, diledi, istedi, arzu etti 2 - kesîrun
2.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
3.
lev yeruddûne-kum
: keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehli kitaptan çoğu, hak kendilerine apaçık beyan olduktan sonra, nefslerindeki hasetten dolayı, sizi îmânınızdan sonra küfre döndürebilmeyi (fıska düşürmeyi) isterler. Artık, Allah (bu husustaki) emrini getirinceye kadar bağışlayın ve hoşgörün. Mu
hakka
k ki Allah, herşeye kaadirdir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehli Kitaptan (hakikat bilgisi verilmiş olanlardan) birçoğu, Hak kendilerince apaçık farkedilmesine rağmen, sırf hasetlerinden dolayı sizi imandan küfre döndürmek ister. Allâh hükmü sizde açığa çıkana kadar kusurlarına bakmayın, anlayış gösterin. Mu
hakka
k ki Allâh her şeye Kaadir'dir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitab ehlinin cogu, hak kendilerine apacik belli olduktan sonra, iclerindeki cekememezlikten oturu, sizi, inandiktan sonra kufre dondurmeyi isterler. Allah'in emri gelene kadar onlari affedin, gecin. Allah mu
hakka
k her seya Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, geçin. Allah mu
hakka
k her şeye Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehl-i kitabdan birçoğu, îmân etmenizden sonra sizi kâfirler olarak geri döndürmeyi istediler. (Bu, senin peygamberliğin olan) hakikat kendilerine belli olduktan sonra, sırf nefislerinden gelen bir kıskançlıktan dolayıdır. Artık Allah (onlar hakkında cihad) emrini getirinceye kadar affedin, aldırmayın! Mu
hakka
k ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
1.
ve ekîmu
: ve gereği üzere yerine getirin, kılın
2.
es salâte
: namaz
3.
ve âtû
: ve verin
4.
ez zekâte
: zekât...
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Ve, namazı ikâme edin (kılın), ve zekâtı verin. Nefsleriniz için hayır olarak ne takdim ettiniz (sundunuz) ise , onu Allah'ın indinde bulursunuz. Mu
hakka
k ki Allah, amellerinizi en iyi görendir....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Siz salâtı ikame edin (Allâh'a yönelişinizi zâhiren ve bâtınen hakkıyla yapın) ve zekâtı verin (Allâh'ın size ihsanından bir kısmını karşılıksız paylaşın ihtiyacı olanlara). . . Ne hayır yaparsanız, Allâh indînde (beyninizin derunundaki Esmâ hakikati boyutunda) onu bulursunuz. . . Mu
hakka
k ki Allâh (varlığınızı oluşturan Esmâ'sıyla) Basıyr'dir yaptıklarınıza....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Siz namazı hakkıyle kılmaya bakın ve zekatı verin! Kendi nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Mu
hakka
k ki, Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
1.
ve li allâhi
: ve Allah içindir, Allah'ındır
2.
el meşriku
: şark, doğu
3.
ve el magribu
: ve garb, batı
4.
fe
...
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Ve doğu da Allah'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah'ın Vechi (Zat'ı) işte oradadır. Mu
hakka
k ki Allah Vâsi'dir (rahmeti ve lutfu geniştir, herşeyi ilmi ile kuşatandır)....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Maşrik de (doğu veya doğuş mahallî) mağrip de (batı veya batış - kayboluş - ölüm) Allâh'a aittir! Ne yana dönersen Vechullah karşındadır (Allâh Esmâ'sının açığa çıkışıyla karşı karşıyasın)! Mu
hakka
k ki Allâh tüm varlığı kapsar ve ilim sahibidir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Batı da Allah’ındır. Hangi tarafa dönerseniz, orada Allah’a itaat ve ibadet ciheti vardır. Mu
hakka
k ki Allah’ın lütfu ve rahmeti geniştir, ilmi her şeyi kuşatır....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
1.
innâ
: mu
hakka
k ki biz, hiç şüphesiz biz
2.
erselnâ-ke
: seni gönderdik
3.
bi el hakkı
: hak ile
4.
beşîren
: m...
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Mu
hakka
k ki Biz seni, hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ve ashabı cehîmden (cehennemliklerden) sana sorulmaz (sen cehenneme gideceklerden sorumlu tutulmazsın )....
Bəqərə Suresi, 120. Ayet:
1.
ve len terdâ
: ve asla razı olmaz
2.
an-ke
: senden
3.
el yahûdu
: yahudi
4.
ve lâ en nasârâ
: ve hristiyanlar ...
Bəqərə Suresi, 120. Ayet:
Ve sen onların dînine tâbî olmadıkça (uymadıkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden asla razı olmazlar. De ki: “Mu
hakka
k ki Allah'a ulaşmak (Allah'ın kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir.” . Sana gelen ilimden sonra eğer gerçekten onların hevalarına uyarsan, senin için Allah'tan bir dost ve bir yardımcı yoktur....
Bəqərə Suresi, 121. Ayet:
Ellezîne âteynâhumul kitâbe yetlûnehu
hakka
tilâvetih(tilâvetihî) ulâike yu’minûne bih(bihî), ve men yekfur bihî fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne)....
Bəqərə Suresi, 121. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
âteynâ-hum
: biz onlara verdik
3.
el kitâbe
: kitap
4.
yetlûne-hu
: onu tilâvet...
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
benî isrâîle
: İsrailoğulları
3.
uzkurû
: zikredin, hatırlayın
4.
ni'metiye
: ni'metim
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
Ey İsrailoğulları! Sizin üzerinize en'am ettiğim o ni'metimi hatırlayın. Ve mu
hakka
k ki Ben, sizi âlemlere üstün kıldım....
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere mu
hakka
k üstün kıldığımı hatırlayın....
Bəqərə Suresi, 122. Ayet:
Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere mu
hakka
k üstün kıldığımı anın....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
1.
ve iz ibtelâ
: ve imtihan etmişti
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
rabbu-hu
: onun Rabbi
4.
bi kelimâtin
: kelimeler il...
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Ve İbrâhîm'i Rabbi kelimelerle imtihan etmişti. Nihayet (imtihan) tamamlanınca da (Allah şöyle) buyurdu: “Mu
hakka
k ki Ben, seni insanlara imam kılacağım.” (İbrâhîm a.s): “Benim zürriyetimden de (imamlar kıl).” deyince; (Allah): “Benim ahdime (imamlık ve önderlik rahmetime, senin zürriyetinden olan) zâlimler nail olamaz.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
1.
ve iz
: ve o zaman, olduğu zaman
2.
yerfeu
: yükseltir
3.
ibrâhîmu
: İbrâhîm
4.
el kavâide
: temeller
...
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
İbrâhîm (a.s) ve İsmail (a.s), beyt'in (Kâbe'nin) temellerini yükseltiyorlardı (ve şöyle dua ediyorlardı): “Rabbimiz, bizden (bunu) kabul buyur. Mu
hakka
k ki Sen, Sen, en iyi işiten ve en iyi bilensin.”...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
ve ic'al-nâ
: ve bizi kıl
3.
muslimeyni
: teslim olan (iki kişi)
4.
leke
: sana
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Rabbimiz, bizim ikimizi sana teslim olanlardan kıl, zürriyetimizden de sana teslim olan bir ümmet (kıl) ve bize (hac) ibadetinin yerlerini (ve kurallarını) göster ve tövbemizi kabul et. Mu
hakka
k ki Sen, Sen, tövbeleri kabul edensin, rahmet edensin (rahmet nuru gönderensin)....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
"Rabbimiz, bizi sana teslim olmuş kıl ve neslimizden de sana teslim olmuş bir topluluk oluştur. Bize menasıkın (hac uygulamasının şartlarını) göster ve tövbemizi kabul et. Mu
hakka
k ki sen (Tevvab) tövbeleri kabul eden Rahıym'sin (sonucunda onun salt güzelliklerini yaşatansın). "...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Ey Rabbimiz, bizi sana teslim ve ihlâs sahibi olmakta sabit kıl. Soyumuzdan bir topluluğu da, Sana boyun eğen bir ümmet yap; bize ibadet yollarımızı ve hac vazifelerimizi göster, kusurlarımızı afvedip tevbemizi kabul buyur. Mu
hakka
k ki, Sen tevbeleri kabul edensin, müminlere merhamet buyuransın....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Ey bizim Kerîm Rabbimiz! Bizi, yalnız Sana boyun eğen müslüman kıl. Soyumuzdan da yalnız Sana teslimiyet gösteren bir Müslüman ümmet yetiştir. Ve bizlere ibadetimizin yollarını göster, tövbelerimizi kabul buyur. Mu
hakka
k ki tövbeleri en güzel şekilde kabul eden, çok merhametli olan ancak Sensin!"...
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
veb'as (ve ib'as)
: ve beas et, hayata getir, görevlendir 3 - fî-him
3.
resûlen
: bir resûl, elçi, mürşid
4.
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
Rabbimiz, onların arasından kendilerinden, onlara Senin âyetlerini tilâvet edecek (okuyup açıklayacak), onlara Kitap'ı (Kuranı Kerim'i) ve hikmeti öğretecek ve onların (nefsini) tezkiye (ve tasfiye) edecek bir resûl beas et (hayata getir). Mu
hakka
k ki Sen, Sen, Azîz'sin, Hakîm'sin....
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
Ey Rabbimiz, soyumuzdan gelen müslüman ümmet içinden bir peygamber gönder ki, onlara (Kur’an) âyetlerini okusun, kitabı (Kur’an’ı) ve hükümlerini öğretsin, onları günahlardan temizlesin. Mu
hakka
k ki sen azîz olan Hakîmsin (her şeye üstün gelen hikmet sahibisin).”...
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
'Rabbimiz! Onlara (neslimize) de içlerinden bir peygamber gönder ki, kendilerine senin âyetlerini okusun ve kendilerine Kitâb’ı ve hikmeti (Kitabdaki hükümleri) öğretsin ve onları (günahlardan) temizlesin! Mu
hakka
k ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak sensin!'...
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
"Ey bizim Hakîm Rabbimiz! Onların içinden öyle bir resul gönder ki; Kendilerine Senin âyetlerini okusun, onlara kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları tertemiz kılsın. Mu
hakka
k ki azîz Sen’sin, hakîm Sen’sin! (Üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibisin!)"...
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
yergabu
: rağbet etmez, yüz çevirir, uzaklaşır
3.
an milleti ibrâhîme
: İbrâhîm'in dîni
4.
illâ
...
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
Ve, nefsini sefih kılan kişi hariç kim, İbrâhîm'in dîninden yüz çevirir ? Andolsun ki Biz, onu dünyada seçtik. Mu
hakka
k ki o, ahirette de salihlerdendir....
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
Kendini bilmeyenden başka kim İbrâhîmin dininden yüz çevirir? Andolsun ki biz onu dünyâda beğenip seçmişizdir. O, şüphe yok âhiretde de mu
hakka
k saalihlerden (yüksek derece erbabından) dır. ...
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
Kendini bilmezden başka kim İbrahim'in dininden yüz çevirir. And olsun ki dünyada onu seçmiştik. Mu
hakka
k ki o, ahirette de salihlerdendir....
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
Nefsine ihanet edenlerden başka kim İbrahim'in millet(din)inden kaçınır? Şüphe yok ki Biz O'nu dünyada mümtaz kıldık ve şüphesiz ahirette de O, mu
hakka
k sâlihler zümresindendir....
Bəqərə Suresi, 131. Ayet:
Rabbi ona: «(Kendini
Hakka
) teslim et» dediği zaman o, «Âlemlerin Rabbine teslim oldum» demişdi. ...
Bəqərə Suresi, 131. Ayet:
Rabbi ona: "Kendini canı gönülden
Hakka
teslim et!" deyince o derhal: "Âlemlerin Rabbine teslim oldum" demişti....
Bəqərə Suresi, 132. Ayet:
1.
ve vassâ
: ve vasiyet etti
2.
bi-hâ
: onunla
3.
ibrâhîmu
: İbrâhîm
4.
benî-hi
: kendi oğullarına
Bəqərə Suresi, 132. Ayet:
Ve, İbrâhîm (a.s) onu (Allah'a teslim olmayı) kendi oğullarına vasiyet etti. Ve Yâkub (a.s) da: “Ey oğullarım! Mu
hakka
k ki Allah, bu dîni sizin için seçti. Artık siz, Allah'a teslim olmadan ölmeyin.” diye (vasiyet etti).....
Bəqərə Suresi, 132. Ayet:
Bu dini İbrahim, kendi oğullarına vasiyyet etti, Yakub da öyle yaptı: «Ey oğullarım! Mu
hakka
k ki, bu dini size Allah seçti, başka dinlerden uzak durun, yalnızca müslüman olarak can verin!» dedi....
Bəqərə Suresi, 135. Ayet:
(Yahudiler) “Yahudi olun" ve (Hıristiyanlar da) "Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: “Hayır,
hakka
yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”...
Bəqərə Suresi, 135. Ayet:
Yahudiler ve hristiyanlar: 'Yahudi ya da hristiyan olunuz ki, doğru, hak yolu bulmuş olasınız' dediler. Sen de: 'Hayır, Hanif olan,
Hakka
ve tevhide yönelik İbrâhim’in dininde, İslâm dininde birleşelim. Hiçbir zaman o, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan, gizli şirk yaşayan, başka otoriteler de kabul eden müşriklerden, putperestlerden olmadı' de....
Bəqərə Suresi, 135. Ayet:
Bir de: «yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız.» dediler. Sen onlara de ki: «Hayır! Hanif olarak
hakka
tapan İbrahim'in dinine (uyarız) ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı.»...
Bəqərə Suresi, 135. Ayet:
(Onlar:) 'Yahudi veya hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız!' dediler. (Ey Resûlüm!) De ki: 'Hayır! (Biz) Hanîf (
hakka
yönelmiş) olan İbrâhîm’in dînine (tâbi' oluruz). Çünki (o, sizin gibi) müşriklerden değildi.'...
Bəqərə Suresi, 135. Ayet:
Bir de 'Yahudi veya Hıristiyan olun da doğru yolu bulun' dediler. De ki: Doğrusu, biz bâtıl dinlerden uzaklaşıp
hakka
yönelen İbrahim'in dini üzereyiz. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Eğer ehl-i kitap ve diğerleri de, sizin iman ettiğiniz esasların tamamına hakkıyla iman ederlerse, hak yola girmiş, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer imandan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı yönlendirirlerse onlar gerçekten
hakka
muhalefet ve düşmanlık içindedirler. Onların şerrine karşı Allah sana yeter. O her şeyi işitir, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Artık Yahûdi ve Hristiyanlar, sizin bu imanınız gibi iman ederlerse, mu
hakka
k hidayet bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse, size karşı ayrılık ve düşmanlık üzeredirler. Ey Habibim, sen onların düşmanlığından endişe etme, Allah sana kâfidir (Yakında onların şerrini senden def edecektir). Allah hakkıyle işiten ve bilendir....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
eğer böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse mu
hakka
k doğru yolu buldular, yok yüz çevirirlerse onlar sırf bir şikak içindedirler, Allah da sana onların haklarından geliverecektir, ve o, o işiden, o bilendir...
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Eğer onlar da böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse mu
hakka
k doğru yolu buldular. Yok, yüz çevirirlerse, onlar sadece bir ihtilaf ve çekişme içindedirler. Allah da senden yana onların haklarından geliverecektir. O, herşeyi işiten ve bilendir....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Artık, eğer onlar da sizin bu îman etdiğiniz gibi îman ederlerse mu
hakka
k doğru yolu bulmuşlardır. Şâyed yüz çevirirlerse onlar (size karşı) ancak muhaalefetdedirler. (Habîbim) o suretde onlara karşı Allah (sana) yeter (Allah seni sıyânet edecekdir). O, hakkıyle işiden hakkıyla bilendir. ...
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Onlar da, sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse mu
hakka
k doğru yolu bulmuşlardır. Şayet yüz çevirirlerse; şüphesiz ki onlar çekişme içerisindedirle. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O, Semi'dir, Alim'dir....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
İmdi onlar sizin imân ettiğiniz gibi imân ederlerse mu
hakka
k hidâyete ermiş olurlar. Ve eğer iraz ederlerse şüphe yok ki onlar şikak (münazaa ve mücadele) içinde kalmış olurlar. O halde Cenâb-ı Hak onlara karşı, sana kifâyet edecektir ve O semîdir, alîmdir....
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
tekûlûne
: diyorsunuz, söylüyorsunuz
3.
inne
: mu
hakka
k
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
Yoksa siz: “Mu
hakka
k ki İbrâhîm (as.), İsmail (as.), İshak (as.), Yakup (as.) ve torunları yahudi veya hristiyan'dılar ” mı diyorsunuz. De ki: “Sizler mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı?” Allah tarafından verilen, onun yanındaki şahitliği gizleyen kimseden daha zalim kim vardır? Allah, yaptıklarınızdan gâfil değildir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve bunun gibi, böylece
2.
cealnâ-kum
: biz sizi kıldık, yaptık
3.
ummeten
: bir ümmet, bir topluluk
4.
vasatan...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve işte böylece insanların üzerine (hak) şahitler olmanız için Biz, sizi vasat (ikisi arasında) (hayırlı ve faziletli) bir ümmet kıldık. Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.Ve Biz, sadece Resûl'e uyanı, topukları üzerinde geriye dönenden ayırıp bilmemiz(belirtmemiz) için, halen o üzerine (yönelmekte) olduğunuz (Kâbe'yi) kıble yaptık. Ve bu, elbette zor bir iştir, ancak Allah'ın hidayete erdirdiği kimseler hariç (bu onlara zor gelmez). Ve Allah sizin îmânınızı zayi edecek değildir. Mu
hakka
k ki A...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece, sizi insanlar üzere şahit, Rasûlü de sizin üzerinize Şehiyd kıldık. Siz ümmeti Vasat'sınız (adalet ve
Hakka
niyet üzere olan). Kendisine yöneldiğin kıbleyi, Rasûle tâbi olanlarla, ondan yüz çevirip geri dönenleri ayırt etmek için değiştirdik. Allâh'ın hidâyet ettiklerinin dışındakilere bu olay çok ağır gelecektir. Allâh imanınızı boşa çıkarmaz. Allâh insanlara hakikatlerinden açığa çıkan Rauf ve Rahıym'dir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ey Müslümanlar, böylece sizi seçkin ve şerefli bir ümmet kıldık ki, bütün insanlar üzerine adâlet örneği ve hak şâhidleri olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şâhit olsun; ve (ey Rasûlüm) hâlen yönelmekte olduğun Kâbe’yi, ancak Rasûle uyanlarla geri dönenler arasını ayırt etmek için kıble kıldık. Gerçi bu kıbleyi çeviriş büyük ve ağır ise de yalnız, o Allah’ın hidâyet ettiği kimselere ağır gelmez ve Allah imanınızı zâyietmez. Mu
hakka
k Allah Tealâ İnsanlara çok merhametlidir, günahlarını bağışl...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
1.
kad
: mu
hakka
k, olmuştu
2.
nerâ
: görüyoruz
3.
tekallube
: çeviriyorsun
4.
vechi-ke
: yüzünü
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, senin (ilâhi emri bekleyerek), yüzünü göğe çevirdiğini görüyorduk. Artık mutlaka seni razı (hoşnut) olacağın kıbleye döndüreceğiz. Bundan sonra yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve siz nerede olursanız (namazda) yüzlerinizi o yöne çevirin. Ve mu
hakka
k ki kendilerine kitap verilenler, bunun Rab'lerinden bir hak (gerçek) olduğunu elbette bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, vechinin semâda takallüb ettiğini (Hakk'ı müşahede âleminde hâlden hâle girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk'ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illâ Kudüs'e bağlı kalayım, İbrahim'le davet ettiği Kâbe varken, düşüncesi. ) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O hâlde vechini (yüzünü - Hakk'ı müşahedeni) Mescid-i Haram'a (Kâbe - içi mutlak yokluk - gayb olana) döndür. Ve nerede olursanız olunuz "vech"lerinizi O'nun tarafına döndürün. Mu
hakka
k ki kendilerine Kit...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, yüzünü (vahye intizaar ve iştiyakından) çok kerre göğe doğru evirib çevirdiğini mu
hakka
k görüyoruz. Şimdi seni herhalde hoşnud olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. (Namazda) yüzünü artık Mescid-i haram tarafına (Kâ'be semtine) çevir. (Ey Müminler,) siz de nerede bulunursanız (namazda) yüzlerinizi o yana döndürün. Şüphe yok ki kendilerine Kitab verilenler bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu pek iyi bilirler. Allah onların yapacaklarından gaafil değildir. ...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
(Ey habîbim!) Yüzünün göğe çevrilip durduğunu mu
hakka
k görüyoruz. Artık seni, hoşnûd olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz; bundan sonra yüzünü Mescid-i Harâm tarafına (Kâ'be’ye) çevir! (Ey mü’minler!) O hâlde (siz de) nerede olsanız, artık (namazda)yüzünüzü onun tarafına çevirin! Hem doğrusu o kendilerine kitab verilenler, şübhesiz bunun Rablerinden (gelen) hak olduğunu gerçekten biliyorlar. Allah ise, (onların) yapmakta olduklarından gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz senin yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu mu
hakka
k görüyoruz. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye mu
hakka
k tevcih edeceğiz. Haydi yüzünü Mescid-i Haram tarafına döndür. Ve her nerede bulunursanız yüzlerinizi onun tarafına tevcih ediniz. Ve şüphe yok ki kendilerine kitap verilmiş olanlar da bunun Rabbleri tarafından hak olduğunu elbette bilirler. Ve Allah onların amellerinden gâfil değildir....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
1.
ve le in
: ve eğer gerçekten olursa, olsa
2.
eteyte
: getirsen
3.
ellezîne
: o kimselere, onlara
4.
ûtû
: veril...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Ve eğer gerçekten, kendilerine kitap verilenlere âyetlerin (mucizelerin) hepsini getirsen (yine de) senin kıblene tâbî olmazlar. Ve sen de onların kıblesine tâbî olacak değilsin. Ve onların bir kısmı da diğerlerinin kıblesine uymazlar. Sana gelen ilimden sonra gerçekten onların hevalarına uyacak olursan, o zaman mu
hakka
k ki sen, zâlimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Celâlim hakkı için, eğer sen o Yahûdi ve Hristiyanlara her türlü mûcize ve hücceti getirsen, yine kıblene tâbi olmazlar; ve sen de onların kıblesine tâbi olmazsın, onların bâzısı diğer bâzının kıblesine tâbi olmaz. Celâlim hakkı için, sana gelen bunca ilim arkasından bilfarz onların arzularına uyarsan, bu takdirde mu
hakka
k zâlimlerden olursun. (Bu hitab zâhiren Hazreti Peygambere ise de gerçekte ümmetine aittir.)...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Andolsun ki (Habîbim) sen, kendilerine Kıble verilenlere (kıble mes'elesine dâir) her âyeti (burhanı, mu'cizeyi) getirmiş olsan onlar (inadiarmdan) yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine tâbi' olucu değilsin. (Hattâ) onların kimi kiminin (Yahudiler Hıristiyanların, Hıristiyanlar Yahudilerin) kıblesine uyucu değildir. Andolsun (Habîbim) sana gelen bunca ilim (ve vahy) den sonra (bilfarz) onların hevâ (ve heves) terine uyacak olursan, o takdirde şübhesiz ve mu
hakka
k (kendilerine) ya...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Ama daha önce kendilerine vahiy tevdi edilmiş olanların önüne bütün delilleri koymuş olsaydın bile senin kıblene yönelmezlerdi; ne sen onların kıblelerine yönelirsin, ne de onlar birbirlerinin kıblelerine yönelirler. Ve eğer sana ilim geldikten sonra onların asılsız görüşlerine uysaydın mu
hakka
k ki zalimlerden olurdun....
Bəqərə Suresi, 146. Ayet:
Ellezîne âteynâhumul kitâbe ya’rifûnehu kemâ ya’rifûne ebnâehum ve inne ferîkan minhum le yektumûnel
hakka
ve hum ya’lemûn(ya’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 146. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
âteynâ-hum
: onlara verdik, getirdik
3.
el kitâbe
: kitap
4.
ya'rifûne-hu
: onu...
Bəqərə Suresi, 146. Ayet:
Kendilerine kitap verdiklerimiz, O'na (Hz. Muhammed (S.A.V)'e) kendi oğullarına arif oldukları (tanıdıkları) gibi ariftirler (tanıyıp bilirler). Ve mu
hakka
k ki onlardan bir fırka, hakkı gerçekten bile bile gizliyor ....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
1.
ve li kullin
: ve herkes için vardır
2.
vichetun
: vech, cihet, yön
3.
huve
: o
4.
muvellî-hâ
: ona yönelinen (...
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
(Ümmetlerin) hepsinin döndükleri (yöneldikleri) bir yönü vardır. Artık hayırlarda yarışın. Nerede olursanız olun, Allah sizin hepinizi biraraya getirir. Mu
hakka
k ki Allah herşeye kaadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Hem herkes için (her ümmetin) kendisinin ona yönelici olduğu bir yön (bir kıble) vardır. O hâlde hayırlı işlerde yarışın! Nerede olursanız olun, Allah sizi hep birlikte (huzûruna) getirir. Mu
hakka
k ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 149. Ayet:
1.
ve min
: ve den
2.
haysu
: neresi
3.
harec-te
: sen çıktın
4.
fe
: o zaman
Bəqərə Suresi, 149. Ayet:
Ve nereden çıkarsan çık, bundan sonra (namazda) vechini (yüzünü) Mescid-i Haram yönüne çevir. Ve mu
hakka
k ki o Rabbinden mutlaka bir hakdır. Ve Allah, yaptıklarınızdan gâfil (habersiz) değildir....
Bəqərə Suresi, 149. Ayet:
Hem her nereden sefere çıkarsan hemen Mescidi harama doğru yüzünü çevir, bu emir şüphesiz hak, rabbından olduğu mu
hakka
kdır, Allah amellerinizden gafil de değildir...
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmenû
: âmenû olanlar, îmân edenler(Allah'a ulaşmayı dileyenler)
4.
istain...
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey îmân edenler! Sabır ve namazla istiane (özel yardım) isteyin. Mu
hakka
k ki Allah, sabredenlerle beraberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah mu
hakka
k sabredenlerle beraberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey iman edenler, hakikatinizin açığa çıkartacağı sabır (dayanma kuvvesi) ve salât (hakikatiniz olan Esmâ mertebesine yönelişin getirisi olan müşahede) ile yardım isteyin. Mu
hakka
k ki Allâh sabredenlerledir (Es Sabur Esmâ'sıyla - mâiyet sırrı)....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey iman edenler, sabırla ve namazla Allah’dan yardım isteyin. Mu
hakka
k Allah’ın yardımı sabredenlerle bareberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey Inananlar! Sabir ve namazla yardim dileyin. Allah, mu
hakka
k ki sabredenlerle beraberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey İnananlar! Sabır ve namazla yardım dileyin. Allah, mu
hakka
k ki sabredenlerle beraberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Çünkü Allah mu
hakka
k sabredenlerle beraberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey îmân edenler! Sabır ve namaz ile (Allah’dan) yardım isteyin! Mu
hakka
k ki Allah, sabredenlerle berâberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Mu
hakka
k ki Allah sabredenlerle beraberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namazı vesile kılarak Allah’tan yardım dileyin. Mu
hakka
k ki Allah sabredenlerle bereberdir....
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
Ey inananlar, sabır ve namazla (Allah'tan) yardım isteyin, mu
hakka
k ki Allah, sabredenlerle beraberdir....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Mu
hakka
k sizi biraz korku, biraz aclik ve mallardan, canlardan, urunlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenlere mujdele....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Mu
hakka
k sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Mu
hakka
k ki, sizi biraz korku, biraz açlık, biraz mal, cari ve ürün eksiltmesi ile deneriz. Sabredenleri müjdele....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Mu
hakka
k ki, ölüm tehlikesiyle ve açlıkla, dünya malının, canın ve (alın teri) ürünlerinin kaybı ile sizi sınayacağız. Ama zorluklara karşı sabredenlere iyi haberler müjdele....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
esâbet-hum
: onlara isabet etti
4.
musîbetun
: bir musîbe...
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Onlar ki, kendilerine bir musîbet isabet ettiği zaman: “Biz mu
hakka
k ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve mu
hakka
k O'na döneceğiz (ulaşacağız).” derler....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Onlar ki, kendilerine bir musîbet geldiği zaman: 'Mu
hakka
k ki biz, Allah’a âidiz ve mu
hakka
k ki biz, ancak O’na dönücüleriz!' derler....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
Ki, onların başına bir musibet gelince, "Doğrusu biz Allah'a aidiz ve mu
hakka
k O'na döneceğiz!" derler....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
“Kendilerine bir musîbet geldiği zaman: “Mu
hakka
k biz Allâh’ın (kullarıyız) ve şüphesiz biz ancak ona dönücüleriz” diyenler.”...
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
1.
inne
: mu
hakka
k, hiç şüphesiz
2.
es safâ
: Mekke'de Safa
3.
ve
: ve
4.
el mervete
: Mekke'de Merve
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
Mu
hakka
k ki Safa ve Merve, Allah'ın (ibadet yerlerini gösterir dîni) şiarlarındandır (işaretlerindendir). Artık kim beyt'i (Kâbe'yi) hacceder veya umre (niyetiyle) ziyareti yaparsa, o taktirde, iki (niyetle) tavaf etmesinde bir günah yoktur. Her kim de isteyerek (kendiliğinden) hayır olarak (fazladan tavaf) yaparsa mutlaka Allah Şakir'dir (şükrün karşılığını verendir) ve Alîmdir (en iyi bilendir)....
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
Gerçekten, Safa ile Merve Allah’ın (emrettiği haccın) alâmetlerindendir. Bunun için, hac veya umre kasdiyle kim Kâbe’yi ziyaret ederse, yine Safa ile Merve’yi tavaf etmesinde bir günah yoktur. Her kim de (gönülden koparak vâcibden ziyade) bir hayır işlerse mu
hakka
k Allah Şakirdir= mükâfatını verir. Alîmdir= her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
Mu
hakka
k ki Safâ ile Merve, Allah’ın (hac ve umre ibâdeti için ta'yîn ettiği)şeâirinden (alâmetlerinden)dir. Bu yüzden Kâ'be’yi hacceden veya umre yapan kimsenin, artık o ikisini tavâf etmesinde (ikisi arasında sa'y ederek, yürümesinde) üzerine bir günah yoktur. Kim de gönlünden koparak (fazladan) bir hayır işlerse, o takdirde şübhesiz ki Allah, Şâkir (bütün iyiliklerinize fazlasıyla mükâfât veren)dir, Alîm (yaptığınız herşeyi bilen)dir....
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
Şüphesiz ki Safa ile Merve Allah'ın nişanelerindendir. Artık kim hacc veya umre niyetiyle Ka'be 'yi ziyaret ederse bu ikisini de tavaf etmesinde bir beis yoktur. Kim gönüllü olarak iyilik yaparsa mu
hakka
k ki Allah; Şakir'dir, Alim'dir....
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
1.
inne
: mu
hakka
k, hiç şüphesiz
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
yektumûne
: ketmederler, gizlerler
4.
mâ
: şey...
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
Mu
hakka
k ki, beyyinelerden indirdiğimiz şeyleri ve hidayeti (ölmeden evvel ruhun Allah'a ulaştırılmasını) Kitap'ta insanlara açıklamamızdan sonra gizleyenlere, işte onlara, Allah lânet eder ve lânet ediciler de onlara lânet eder....
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
İndirdiğimiz beyyinatı ve ayni bidayet olan âyâtı insanlar için biz kitabda beyan ettikten sonra ketm edenler mu
hakka
k ki onlara Allah lâ'net eder, lâ'net şanından olanlar da lâ'net eder...
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
İndirdiğimiz, açık delilleri ve hidayeti, kitabda insanlara açıkça beyan ettikten sonra gizleyenlere; mu
hakka
k ki onlara, Allah la'net eder ve la'net etmek şanından olanlar da la'net eder....
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
O kimseler ki Bizim inzal etmiş olduğumuz beyanatı ve hüdâyı nasa açıkça beyan etmiş olduğumuzdan sonra saklarlar. Mu
hakka
k onlara Allah Teâlâ lânet eder. Ve onlara lânet ediciler de lânette bulunurlar....
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
1.
inne
: mu
hakka
k, hiç şüphesiz
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
keferû
: gizlediler, küfrettiler
4.
ve mâtû
: ...
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Mu
hakka
k ki (Allah'a ruhun ölmeden ulaşmasını, yani hidayeti) küfredip (örtüp gizleyip) kâfir olarak ölenler, işte onlar, Allah'ın, meleklerin ve insanların hepsinin lâneti onların üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Mu
hakka
k ki kâfir olup (âlemlerin ve nefslerinin Allâh Esmâ'sının açığa çıkışı olduğunu inkâr edenler) ve bu anlayışla ölenlere gelince. . . İşte Allâh lâneti (Allâh'tan uzak düşmenin sonuçları), meleklerin lâneti (nefslerini Esmâ kuvvelerinden ayrı düşünmenin sonuçları) ve bütün insanların lâneti (onlardan uzak düşmenin sonuçları) onların üzerindedir!...
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Mu
hakka
k ki küfredip de, kafir olarak ölenlere Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti işte onların üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Mu
hakka
k o kimseler ki kâfir oldular ve onlar kâfir oldukları halde öldüler. İşte Allah Teâlâ'nın lâneti de, meleklerin ve bütün insanların lânetleri de onların üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
1.
inne
: mu
hakka
k ki
2.
fî halkı
: yaratılışta
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Mu
hakka
k ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yarar sağlayarak denizde akıp giden o gemilerde, O'nun (Allah'ın) gökten su indirip böylece onunla, ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde, orada bütün hayvanlardan yaymasında, rüzgârların (değişik yönlerden) esmesinde ve yerle gök arasında musahhar (emre amade) kılınmış bulutlarda, akıl eden kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Mu
hakka
k, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün arka arkaya gelişinde, insanlara yarar şeyleri denizde götürüp giden gemide; yeryüzü kuruduktan sonra, Allah gökten yağmur indirerek arzı diriltmesinde, o arzda her türlü hayvanatı yaymasında, rüzgârları her taraftan estirmesinde, yer ile gök arasında Allah’ın emrine tâbi bulutta, akıl ve düşünce sahibi olan bir millet için Allah’ın birliğine, kudret ve yüceliğine delâlet eden bir çok alâmetler vardır....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, mu
hakka
k bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlardan kimi de, Allah’dan gayrısını (putları), O’na emsal koşarlar, Allah’a ibadet eder gibi putlara tapınırlar ve onlara sevgi beslerler. İman eden kimselerin Allah’a olan sevgisi ise daha kuvvetli ve devamlıdır. Eğer Allah’a ortak koşarak nefislerine zulüm edenler, vaktinde görecekleri azabı bilselerdi, mu
hakka
k bütün kuvvet ve kudretin Allah’ın olduğunu ve azabının çok şiddetli bulunduğunu anlarlardı....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlar içinde Tanrı'dan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki onlar (bunları) Tanrı'yı sever gibi severler. İnananların ise Tanrı'ya olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, mu
hakka
k bütün kuvvetin tümüyle Tanrı'nın olduğunu ve Tanrı'nın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi....
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
Onlara uyanlar da mu
hakka
k derler ki: Keşke bir kere daha dünyaya dönseydik de onlar bizden nasıl kaçındıysa biz de onlardan kaçınsaydık, çekinseydik. İşte Allah, onlara yaptıkları işleri, üstlerine çöken bir hasretten ibaret olarak gösterir. Onlar, ateşten dışarı çıkamazlar....
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
(O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) mu
hakka
k (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler....
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
(O zaman yönetilip) Uyanlar (tabi olanlar) derler ki: "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) mu
hakka
k (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Tanrı, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle (veya: üzerlerine yığılmış hasretlerle; veya: pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak) gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler....
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
(O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: «Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) mu
hakka
k, onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır) dık.» Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten de çıkacak değildirler....
Bəqərə Suresi, 168. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nâsu
: insanlar
3.
kulû
: yeyin
4.
mimmâ (min mâ)
: şey(ler)den
...
Bəqərə Suresi, 168. Ayet:
Ey insanlar! Yeryüzündeki helâl ve temiz şeylerden yiyin. Ve şeytanın adımlarına tâbî olmayın (izinden gitmeyin). Mu
hakka
k ki o, sizin için apaçık bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 168. Ayet:
Ey insanlar, arzda (beden boyutuna ait) olanların helal ve temiz olanlarından (sizi hakikatinizden perdelemeyecek olan şeylerden) yeyiniz. Şeytanın (karnınızdaki ikinci beyninizin oluşturduğu isteklere dayalı sizi harekete geçiren) adımlarına tâbi olmayınız. Mu
hakka
k ki o apaçık düşmandır....
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
Mu
hakka
k size, kotulugu, hayasizligi, Allah'a karsi da bilmediginiz seyi soylemenizi emreder....
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
Mu
hakka
k size, kötülüğü, hayasızlığı, Allah'a karşı da bilmediğiniz şeyi söylemenizi emreder....
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
Mu
hakka
k size, kötülüğü, ahlaksızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder....
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
İnkârcıları
hakka
çağıranın durumu, tıpkı bağırıp çağırmadan başka bir şeyden anlamayan hayvanlara haykıran çobanın durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Bundan ötürü akıllarını kullanıp gerçeği anlayamazlar....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
1.
innemâ
: ancak, sadece, fakat
2.
harrame
: haram kıldı
3.
aleykum
: sizin üzerinize, size
4.
el meytete
: ölü (...
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
Fakat (Allah) size, sadece ölü hayvan etini, kanı ve domuz etini haram kıldı. Ve Allah'tan başkası için olanı (putlar ve şahıslar adına kesilen hayvanı) helâl kılmadı. Ama kim zarurette (açlıkta ve zor durumda) kalırsa, o taktirde (başkasının) hakkına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak (şartıyla) onun üzerine günah yoktur. Mu
hakka
k ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
Size yalnızca ölmüş hayvanı, kanı, domuz etini ve Allâh'tan başkası adına kesilmiş olanı haram kılmıştır. Ama zor durumda kalanın, kendine zulmetmeden, (haram kılınanı) helal kabul etmeyerek ve haddi aşmadan (ihtiyaç fazlasına kaçmadan) yemesinde üzerine bir suç yoktur. Mu
hakka
k ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
O, size; ölüyü, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası için kesileni haram kılmıştır. Ancak kim mecbur kalırsa saldırmamak ve sınırı aşmamak şartıyla günah yoktur. Mu
hakka
k ki Allah, Gafur'dur, Rahim'dir....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
Allâh size leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni harâm kıldı. Ama kim mecbur kalırsa, (başkasına) saldırmadan ve sınırı aşmadan (bunlardan) yemesinde bir günâh yoktur. Mu
hakka
k ki Allâh çok bağışlayandır, çok esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
1.
inne
: mu
hakka
k
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
yektumûne
: ketmederler, gizlerler
4.
mâ
: şey(ler)
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
Mu
hakka
k ki onlar, Allah'ın indirdiği Kitap'tan bir şeyleri gizlerler ve onu az bir bedelle satarlar. İşte onların yedikleri (bu rüşvet), karınlarında ateşten başka bir şey olmaz. Ve kıyâmet günü Allah, onlarla konuşmayacak ve onları tezkiye de etmeyecek (temize de çıkarılmayacaklar). Ve onlar için elîm bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
O kimseler ki Allah'ın indirdiği kitaptan bir emri, bir hükmü gizlerler de buna karşılık değersiz bir miktar para alırlar, işte mu
hakka
k onlardır ateş yiyenler. Karınlarında ateşten başka bir şey yoktur. Allah kıyamet gününde onlarla ne konuşur, ne de onları temizler. Onlara ancak elemli bir azap var....
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
Allahın indirdiği kitabdan bir şeyi ketmedib de bununla biraz para alanlar mu
hakka
k ki onlar karınlarında ateşden başka bir şey yemezler ve kıyamet günü Allah onlara ne söyler ne de kendilerini tezkiye eder, onlara sade bir «azabı elim» vardır...
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
Allah'ın indirdiği kitaptan birşeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar mu
hakka
k ki, karınlarına ateşten başka bir şey yemezler ve kıyamet günü Allah onlarla ne konuşur, ne de onları temize çıkarır; onlara sadece pek elem veren bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
Mu
hakka
k ki Allah’ın indirdiği (ve içinde Muhammed’in sıfatları bulunan) Kitab’ı gizleyip de onu (karşılığında ne alsalar) az (düşecek) bir fiyata satanlar yok mu; işte onlar, karınları dolusu ateşten başka bir şey yemiyorlar! Allah da kıyâmet günü onlarla ne konuşur, ne de onları (günahlardan) temizler! Ve onlar için (pek) elemli bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
Mu
hakka
k o kimseler ki, Allah'ın kitaptan inzal etmiş olduğunu gizlerler ve bunun mukabilinde az bir bedel alırlar. İşte onlar karınlarında ateşten başka bir şey yemezler. Ve Allah onlar ile Kıyamet gününde konuşmaz ve onları temize çıkarmaz ve onlar için elîm bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 176. Ayet: