Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Hatırlayın! Musa,
halkı
na: "Ey
halkı
m! Siz buzağıyı edinmekle kuşkusuz kendinize zulmettiniz. Hemen tevbe edin ve böylece nefislerinizi öldürün. Bu Bari'nizin yanında sizin için hayırlı olandır." demişti. Sonra da O, tevbenizi kabul etmişti. Kuşkusuz O, Tevbeleri Kabul Eden'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Hani! Musa,
halkı
için su istemişti. Biz de demiştik ki: "Asanla kayaya vur." Bunun üzerine kayadan on iki göz su fışkırmıştı. Her grup hangi kaynaktan içeceğini bilmişti. Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için fakat asilik yaparak yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın....
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Hani, Musa
halkı
na: "Allah, sizden bir sığır kesmenizi istiyor." demişti. Onlar da: "Sen bizimle alay mı ediyorsun." dediler. Musa; "Cahillerden olmaktan, Allah'a sığınırım." dedi....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani İbrahim: "Ey Rabb'im! Bu beldeyi güvenli bir yer kıl,
halkı
ndan, Allah'a ve Ahiret Günü'ne inananları, çeşitli ürünlerle rızıklandır." dedi. O da: "Kafir olanı dahi az bir süre geçindiririm; sonra onu ateşin azabına uğratırım. Orası, varacaklar için ne kötü bir yerdir." dedi....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana, haram ayını ve onda savaşmanın durumunu soruyorlar. De ki: "O ayda savaşmak, büyük (günahtır.) " Ancak, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu ve Mescid-i Haram'ı küfretmek onun
halkı
nı oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük (günahtır.) Zira fitne, öldürmekten daha kötüdür. Onlar, eğer güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar, sizinle savaşmaktan vazgeçmezler. Sizden kim, dininden döner ve kafir olarak ölürse işte onların dünyada da ahirette de yaptıkları boşa gitmiş o...
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Onların, bu dünya hayatında, infak ettikleri şeylerin durumu, kendilerine haksızlık etmiş bir
halkı
n ekinine isabet ederek onu mahveden kavurucu bir rüzgara benzer. Allah onlara haksızlık yapmadı, fakat onlar, kendi kendilerine haksızlık etmektedirler....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da Allah yolunda ve: "Ey Rabb'imiz! Bizi
halkı
zalim olan bu beldeden çıkar, katından bize bir veli ver, bize katından yardım edecek kimseler ver" diyen mustaz'af erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak, aranızda antlaşma olan halka sığınanlar veya ne sizinle ne de kendi
halkı
yla savaşmayı içine sindiremeyip size gelenler hariç. Eğer Allah dileseydi, onları başınıza musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Eğer tarafsız kalarak ve sizinle savaşmayıp barış isterlerse, Allah onların aleyhinde size bir yol vermemiştir....
Nisa Suresi, 104. Ayet:
Düşman
halkı
takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, onlar da sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar. Üstelik siz, Allah'tan onların ummadıkları şeyleri umuyorsunuz. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani Musa,
halkı
na: "Ey
halkı
m! Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın. Hani O, içinizden nebiler seçti; sizi melikler yaptı ve alemlerden hiç kimseye vermediği birçok şeyi size verdi." dedi....
Maidə Suresi, 25. Ayet:
Dedi: "Ey Rabb'im! Kendimden ve kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum. O halde bizimle fasık
halkı
n arasını ayır."...
Maidə Suresi, 26. Ayet:
"Onlar, oradan kırk yıl yoksun kalacaklar." dedi. Onlar, o yerde şaşkınlık içinde dolaşacaklar. Artık fasık olan
halkı
n durumuna üzülme....
Maidə Suresi, 77. Ayet:
De ki: "Ey Kitap Ehli! Gerçeğin dışına çıkarak, dininizin sınırlarını ihlal etmeyin. Daha önce sapan ve birçoğunu saptıran ve düzgün yoldan sapmış olan bir
halkı
n hevasına uymayın....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
Kafir olup ayetlerimizi yalanlayan kimseler, işte onlar Cehennem
halkı
dırlar....
Ənam Suresi, 45. Ayet:
Böylece zulmeden
halkı
n kökü kurudu. Âlemlerin Rabb'i olan Allah'a hamdolsun....
Ənam Suresi, 66. Ayet:
O hakikat olduğu halde
halkı
n onu yalanladı. "Ben üzerinize vekil değilim." de....
Ənam Suresi, 74. Ayet:
Hani İbrahim, babası Azer'e: "Sen, putları ilahlar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve
halkı
nı apaçık bir sapkınlık içinde görüyorum." demişti....
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Sonra Güneş'i doğarken görünce, "Bu daha büyük, Rabb'im budur." dedi. Ama o batınca, "Ey
halkı
m, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım!" dedi....
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Halkı
onunla tartıştı. "Bana doğru yolu gösteren Allah hakkında benimle niçin tartışıyorsunuz? Ben, O'na eş koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak Rabb'imin dilediği olur. Rabb'imin İlmi Her Şeyi Kuşatmıştır. Hala düşünmeyecek misiniz?"...
Ənam Suresi, 83. Ayet:
İşte bunlar,
halkı
na karşı İbrahim'e verdiğimiz huccetlerimizdir. Dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Kuşkusuz Rabb'in, En İyi Hüküm Veren'dir, Her Şeyi Bilen'dir....
Ənam Suresi, 89. Ayet:
İşte bunlar, kendilerine Kitap, Hüküm ve Nubuvvet verdiğimiz kimselerdir. Eğer onlar, bunları küfrederse ederlerse, yerlerine bunları küfretmeyecek bir
halkı
vekil etmişizdir....
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Gerçek şu ki: Rabb'in, gerçeklerden habersiz bir beldenin
halkı
nı haksız yere asla yok etmez....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Ey
halkı
m! Elinizden geleni yapın. Ben de yapacağım. İleride göreceksiniz! Son yurt kimin olacak? Kuşkusuz zalimler kurtuluşa eremezler....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki dişinin rahminde bulunanı mı haram etti? Yoksa Allah, size bunları tavsiye ettiği zaman siz orada mıydınız? Bir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için Allah adına yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah, zalim olan bir
halkı
doğru yola iletmez."...
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Büyüklük taslayarak, ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar ateş
halkı
dırlar. Onlar, orada sürekli kalıcıdırlar....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Cennet
halkı
, Cehennem
halkı
na, "Rabb'imizin bize söz verdiklerinin gerçek olduğunu gördük; siz de Rabb'inizin size söylediklerinin gerçek olduğunu gördünüz mü?" diye seslenirler. "Evet." derler. Aralarından bir çağırıcı, "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun." diye bağırır....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir hicap vardır. Ve A'raf' üzerinde de hepsini simalarından tanıyan kimseler vardır. Henüz Cennet'e girmemiş olan, fakat girmeyi uman Cennet
halkı
na: "Size selam olsun." diye seslendiler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Bakışları ateş
halkı
tarafına döndürülünce de "Ey Rabb'imiz! Bizi zalim halkla beraber bulundurma." derler....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A'raf
halkı
, yüzlerinden tanıdıkları kimselere de: "Çokluğunuz da, tasladığınız büyüklük de size bir yarar sağlamadı." dediler....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
Ateş
halkı
, Cennet
halkı
na, "Suyunuzdan veya Allah'ın rızık olarak verdiği şeylerden biraz da bize verin." diye feryat ederler. Onlar, "Allah, bu ikisini Kafirlere haram kılmıştır." derler....
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Ant olsun ki Biz, Nuh'u
halkı
na gönderdik. "Ey
halkı
m! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka ilah yoktur; kuşkusuz ben, sizin için o büyük günün azabından korkuyorum." dedi....
Əraf Suresi, 60. Ayet:
Halkı
nın meleleri: "Biz, seni kesin bir sapkınlık içinde görüyoruz." dediler....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
"Ey
halkı
m, bende bir sapkınlık yok. Ben ancak alemlerin Rabb'inden bir elçiyim."...
Əraf Suresi, 64. Ayet:
Derken,
halkı
onu yalanladı. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık. Âyetlerimizi yalanlayanları da boğduk. Onlar gerçeği görmeyen bir kavimdi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Ad
halkı
na da kardeşleri Hud'u gönderdik. "Ey
halkı
m! Allah'a kulluk edin ve sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Yine de takva sahibi olmayacak mısınız?" dedi....
Əraf Suresi, 66. Ayet:
Halkı
nın Kafir meleleri: "Gerçekten biz seni beyinsizlerden görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz." dediler....
Əraf Suresi, 67. Ayet:
"Ey
halkı
m! Ben beyinsizlerden değilim. Ben ancak alemlerin Rabb'inden bir elçiyim." dedi....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semud
halkı
na da kardeşleri Salih'i gönderdik: "Ey
halkı
m: Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Rabb'inizden size bir beyyinat gelmiştir. İşte şu Allah'ın dişi devesi, sizin için bir ayettir. Bırakın onu, Allah'ın arzında otlasın. Kötü bir amaçla ona yaklaşmayın. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar." dedi....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Halkı
nın büyüklük taslayan meleleri, içlerinden iman eden mustezaf'lara: "Siz, Salih'in, Rabb'i tarafından gönderilmiş olduğundan emin misiniz?" dediler. Onlar da: "Biz, onunla gönderilen her şeye iman edenlerdeniz." dediler....
Əraf Suresi, 79. Ayet:
O da onlardan yüz çevirip: "Ey
halkı
m, ben size Rabb'imin mesajını ilettim ve size öğüt verdim, ancak siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." dedi....
Əraf Suresi, 80. Ayet:
Hani Lut da
halkı
na şöyle demişti: "Ey
halkı
m! Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fahişeliği mi yapıyorsunuz?"...
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Halkı
nın cevabı yalnızca şu oldu: "Çıkarın onları yurtlarınızdan, zira o insanlar, kendilerini çok temiz görüyorlar."...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı. Dedi ki: "Ey
halkı
m! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Rabb'inizden size bir beyyinat gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam yapın. İnsanlara mallarını eksik vermeyin. Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; eğer mü'minler iseniz bu, sizin için hayırlı olandır."...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Halkı
nın büyüklük taslayan meleleri dediler ki: "Ey Şu'ayb! Seni ve seninle birlikte iman edenleri ya yurdumuzdan çıkaracağız ya da bizim milletimize döneceksiniz." O da: "Kerih görsek de mi?" dedi....
Əraf Suresi, 89. Ayet:
"O, bizi ondan kurtardıktan sonra, eğer tekrar sizin milletinize dönersek, Allah'a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Rabb'imiz Allah dilemedikçe bizim ona dönmemiz olacak şey değildir. Rabb'imizin bilgisi her şeyi kuşatmıştır. Biz, yalnızca Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabb'imiz! Bizimle
halkı
mız arasında gerçeği ortaya çıkar. Sen, gerçeği ortaya çıkaranların en hayırlısısın."...
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Halkı
ndan Kafir meleler: "Eğer Şu'ayb'e uyarsanız kaybedenlerden olursunuz." dediler....
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Onlardan yüz çevirdi ve "Ey
halkı
m." dedi: "Ben, size Rabb'imin mesajını tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Artık Kafir bir topluma nasıl olur da üzülebilirim?"...
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Hangi beldeye bir nebi gönderdiysek, o beldenin
halkı
nı tezarru etsin diye sıkıntı ve zorlukla yakaladık....
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Eğer beldelerin
halkı
iman edip, takva sahibi olsalardı, muhakkak üzerlerine göğün ve yerin bereketini açardık. Ancak onlar yalanladılar, Biz de yaptıklarına karşılık onları kıskıvrak yakaladık....
Əraf Suresi, 97. Ayet:
O beldelerin
halkı
, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da o beldelerin
halkı
, gündüzün serin vaktinde dünya işleriyle oyalanırlarken azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 109. Ayet:
Firavun
halkı
nın meleleri: "Bu gerçekten bilgin bir büyücüdür." dediler....
Əraf Suresi, 123. Ayet:
Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona inandınız?" dedi. "Doğrusu bu,
halkı
şehirden çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında göreceksiniz!"...
Əraf Suresi, 127. Ayet:
Firavun
halkı
nın meleleri: "Musa'yı ve yanında yer alanları, yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni ve ilahlarını terk etsinler diye mi bırakacaksın?" dediler. O da: "Oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakacağız. Kuşkusuz, biz onların üzerinde kahredicileriz." dedi....
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa,
halkı
na: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz yeryüzü Allah'ındır. Dilediği kulunu ona mirasçı kılar. Mutlu son takva sahibi olanlar içindir." dedi....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Mus'tezaf olan
halkı
da bereketlendirdiğimiz arzın doğusuna ve batısına mirasçı kıldık. Sabretmelerine karşılık Rabb'inin İsrailoğulları'na takdir ettiği hüküm gerçekleşti. Firavun ve
halkı
nın yapıp yükselttikleri yapıları harap ettik....
Əraf Suresi, 142. Ayet:
Musa'ya, otuz gece süre verdik, sonra buna on gece daha ekledik. Böylece Rabb'inin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a, "Benim
halkı
m içinde benim yerime geç, onları ıslah et ve bozguncuların yoluna uyma!" dedi....
Əraf Suresi, 145. Ayet:
Ona verdiğimiz levhalarda öğüt olmak üzere her şeyi açık bir şekilde yazdık. "Onu kuvvetle tut ve
halkı
na da onu en iyi şekilde tutmalarını buyur. Yakında size fasıkların yurdunu göstereceğim."...
Əraf Suresi, 148. Ayet:
Musa'nın
halkı
, onun arkasından, böğürmesi olan, süs eşyalarından yapılmış bir buzağı heykelini benimsediler. Onun kendileriyle konuşamadığını ve yol gösteremediğini görmediler mi ki onu benimsediler? Onu benimsemekle zalimlerden oldular....
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa,
halkı
na döndüğünde, öfke ve üzüntü içinde onlara: "Benim yokluğumda ne kötü işler yapmışsınız! Rabb'inizin emrini çabuklaştırdınız mı?" dedi. Levhaları bırakıp, kardeşinin başını tutup kendine çekti. "Ey annemin oğlu! Gerçekten bu halk beni zayıf buldu, neredeyse beni öldüreceklerdi; sen de düşmanları benimle sevindirme, beni bu zalim kimselerle bir tutma." dedi....
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Musa'nın
halkı
ndan da hakka ileten ve onunla adaletli davranan bir topluluk vardı....
Əraf Suresi, 160. Ayet:
Biz, onları oymaklar halinde on iki topluluğa ayırdık.
Halkı
ondan su isteyince, Musa'ya, "Asanı taşa vur!" diye vahyettik. Ondan on iki pınar fışkırdı. Her topluluk su alacağı kaynağı bildi. Üzerlerine buluttan gölgelik yaptık, onlara menn ve bıldırcın bağışladık. Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin. Onlar, bize zulmetmediler, fakat kendilerine zulmediyorlardı....
Əraf Suresi, 176. Ayet:
Dileseydik onu bununla yükseltirdik. Fakat o yere saplandı, hevasına uydu. Onun durumu, üzerine varsan da dilini sarkıtıp soluyan, varmasan da dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalanlayan
halkı
n durumu böyledir. Sen bu kıssayı anlat, belki öğüt alırlar....
Əraf Suresi, 177. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayan ve böylece kendilerine haksızlık eden
halkı
n durumu ne kötüdür....
Ənfal Suresi, 58. Ayet:
Eğer bir
halkı
n ihanetinden endişe edersen, onlarla aynı şekilde anlaşmayı boz. Kuşkusuz Allah, hainlik yapanları sevmez....
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
İman edip, hicret edenler, malları ve canları ile Allah yolunda cihat edenler, barındırıp yardım edenler; işte onlar birbirlerinin velileridirler. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar onların velayetinden size bir şey yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, onlara yardım etmek üzerinize borçtur. Ancak aranızda anlaşma bulunan bir
halkı
n aleyhine olursa, o bu hükmün dışındadır. Allah, yaptığınız her şeyi görmektedir....
Tövbə Suresi, 14. Ayet:
Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onlara azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin. İnanan
halkı
n göğüslerine şifa versin....
Tövbə Suresi, 19. Ayet:
Siz, hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı imar etmeyi; Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edip, Allah yolunda cihat edenlerle bir mi tuttunuz? Bunlar, Allah'ın yanında bir değildir. Allah, zalim olan
halkı
doğru yola iletmez....
Tövbə Suresi, 24. Ayet:
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, sülaleniz; kazandığınız mallarınız, kötüye gitmesinden korktuğunuz ticaretiniz, hoşunuza giden evleriniz, size; Allah'tan, O'nun Resulü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli geliyorsa, o halde Allah'ın hükmünün gerçekleşmesini bekleyin." Allah, fasık olan
halkı
hidayete iletmez....
Tövbə Suresi, 37. Ayet:
Haram ayların yerlerini değiştirip ertelemek, küfürde ileri gitmektir ki Kafirler onunla saptırılır. Onlar, Allah'ın haram kıldığı aylara denk getirmek için bu ertelemeyi bir yıl helal sayarlarken bir yıl sonra haram sayarlar. Böylece Allah'ın haram kıldığını helal saymış oluyorlar. Böylece yaptıkları kötü şeyler, onlara güzel gösterildi. Allah Kafir
halkı
doğru yola iletmez....
Tövbə Suresi, 39. Ayet:
Eğer seferber olmazsanız, sizi can yakıcı bir azapla cezalandırır ve yerinize başka bir
halkı
getirir. Siz O'na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Allah, Her Şeye Güç Yetiren'dir....
Tövbə Suresi, 70. Ayet:
Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Âd ve Semud halklarının, İbrahim
halkı
nın ve Medyen sahiplerinin ve mutefikelerin haberi gelmedi mi? Resulleri onlara açık kanıtlar getirmişti. Allah, onlara haksızlık etmiş değildi. Fakat onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlardı....
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme. Onlar için yetmiş defa bağışlanma dilesen de yine Allah onları bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah'ı ve Resulü'nü inkar etmelerindendir. Allah, fasık olan
halkı
doğru yola iletmez....
Tövbə Suresi, 101. Ayet:
Çevrenizdeki Bedevi Araplardan münafık olanlar vardır. Ve Medine
halkı
ndan da nifakta ileri gidenler vardır. Sen onları bilemezsin. Biz onları biliriz. Onlara iki defa azap edeceğiz. Sonra onlar, daha büyük azaba uğratılacaklardır....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Binasını takva üzere, Allah rızası için kuran kimse mi, yoksa binasını uçurumun kenarına kurup da onunla birlikte Cehennem ateşinin içine yuvarlanan kimse mi hayırlı olandır? Allah, zalim
halkı
doğru yola iletmez....
Tövbə Suresi, 115. Ayet:
Allah, bir
halkı
doğru yola ilettikten sonra, sakınıp korunacakları şeyleri kendilerine açıklamadıkça onları sapıtmış saymaz. Allah, Her Şeyi En İyi Bilendir....
Tövbə Suresi, 120. Ayet:
Ne Medine
halkı
nın ne de etrafındaki Bedevi Arapların, Allah'ın Resul'ünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarının kaygısına düşmeleri olacak şeydir. Çünkü Allah yolunda katlanacakları susuzluk, yorgunluk, açlık ve Kafirleri kızdıracak bir yeri zapt etmeleri ve düşmana karşı elde ettikleri başarı, kendilerine salih bir amel olarak yazılacaktır. Zira Allah, muhsin olanların kazanımlarını yok etmez....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İyi ve güzel davrananlar için daha güzeli ve fazlası var. Onların, yüzleri ne kararır ne de hor görülmekten kızarır. Onlar, Cennet
halkı
dır. Orada sürekli kalıcıdırlar....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülük yapanların cezaları, yaptıkları kötülük kadardır. Onları her yönden zillet kaplayacaktır. Onları Allah'ın cezasından kurtaracak hiç kimse yoktur. Yüzleri geceden daha kara bir parçayla örtülmüş gibidir. İşte onlar ateş
halkı
dır. Orada sürekli kalacaklardır....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara, Nuh'un haberini anlat. Hani o
halkı
na: "Ey
halkı
m! Eğer aranızda durmam ve Allah'ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa, bilin ki ben yalnızca Allah'a güveniyorum. Öyleyse yapacağınızı yapmak için şirk koştuklarınızla toplanıp karar verin. Sonra ne yapacaksanız yapın. Sonra bana fırsat vermeden aldığınız kararı hemen uygulayın!" demişti....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Firavun ve melelerin, kendilerine kötülük yapacaklarından korktukları için, Musa'ya
halkı
ndan az sayıda gençten başka inanan olmadı. Zira Firavun, o yerde çok büyüklenmişti. O, çok aşırı gidenlerdendi....
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa dedi ki: "Ey
halkı
m! Eğer Allah'a iman etmişseniz ve O'na teslim olmuşsanız, o halde O'na tevekkül edin."...
Yunus Suresi, 87. Ayet:
Musa ve kardeşine vahyettik: "
Halkı
nız için Mısır'da evler hazırlayın. Evlerinizi kıble yapın ve salatı ikame edin. Mü'minleri müjdele."...
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Keşke azap gelmeden önce iman edip de imanları kendilerine fayda vermiş bir kent olsaydı. Yalnız Yunus'un
halkı
iman edince, dünya hayatında onlardan rezillik azabını kaldırdık. Ve onları belli bir süre daha yararlandırdık....
Hud Suresi, 25. Ayet:
Ant olsun ki! Biz, Nuh'u kendi
halkı
na göndermiştik. "Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım;"...
Hud Suresi, 27. Ayet:
Bunun üzerine
halkı
nın Kafir meleleri: "Biz, seni kendimiz gibi bir beşer olarak görüyoruz. Görüyoruz ki, sana tabi olanlar, bizim toplumun en zayıf ve sefil olanlarıdır. Sizin, bize karşı bir üstünlüğünüzü görmüyoruz. Bilakis sizin yalancılardan olduğunuzu düşünüyoruz." dediler....
Hud Suresi, 28. Ayet:
Dedi ki: "Ey
halkı
m! Bakın! Ya ben Rabb'imden açık bir kanıt üzerinde isem ve O'nun katından bana bir rahmet verilmişse ve siz de bunu görmüyorsanız; istemediğiniz halde, onu size zorla kabul ettirebilir miyim?"...
Hud Suresi, 29. Ayet:
"Ey
halkı
m! Buna karşı sizden herhangi bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, yalnızca Allah'a aittir. Siz, hor görüyorsunuz diye, iman edenleri yanımdan kovacak değilim. Onlar, Rabb'lerine kavuşacaklardır. Fakat ben, sizi cahillik eden bir halk olarak görüyorum."...
Hud Suresi, 30. Ayet:
"Ey
halkı
m! Eğer onları yanımdan kovacak olursam, Allah'a karşı bana kim yardımcı olacak? Hiç düşünmüyor musunuz?"...
Hud Suresi, 36. Ayet:
Nuh'a vahyedildi: "Şu ana kadar inanmış olanların dışında, senin
halkı
ndan kesinlikle kimse inanmayacak. Onların yaptıklarından dolayı tasalanma;"...
Hud Suresi, 38. Ayet:
Gemiyi yapıyordu.
Halkı
nın meleleri, onun yanından ne zaman geçseler, onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Alay edin bakalım! Görürsünüz, sizin bizimle alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz."...
Hud Suresi, 49. Ayet:
"İşte bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bunları ne sen ne de
halkı
n daha önce bilmiyordunuz. O halde sabret. Sonuç, takva sahiplerinindir."...
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd
halkı
na kardeşleri Hud'u gönderdik. Dedi ki: "Ey
halkı
m! Yalnızca Allah'a kulluk edin. Sizin ondan başka bir ilahınız yoktur; siz bu tutumunuzla iftira etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz....
Hud Suresi, 51. Ayet:
"Ey
halkı
m! Bunun için sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, yalnızca bana bu benliği verene aittir. Aklınızı kullanmayacak mısınız?"...
Hud Suresi, 52. Ayet:
"Ey
halkı
m! Rabb'inizden bağışlanma dileyin. Sonra O'na tevbe edin, gökten üzerinize bol bol rahmet göndersin, gücünüze güç katsın. Mücrimler olarak yüz çevirmeyin."...
Hud Suresi, 59. Ayet:
İşte Âd
halkı
Rabb'lerinin ayetlerini inkar ettiler ve resullerine isyan ettiler. İnatçı zorbanın her buyruğuna uydular....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da Kıyamet Günü'nde de lanete tabi tutuldular. İyi bilin ki gerçekten Âd
halkı
Rabb'lerine nankörlük ettiler. İşte böyle yok olup gitti Hud
halkı
Âd....
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semud
halkı
na da kardeşleri Salih'i gönderdik. Ey
halkı
m: "Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yoktur." dedi. "Sizi yer yüzünde meydana getiren ve sizi orayı imar etmekle görevli kılan O'dur. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin. Sonra O'na tevbe ile yönelin. Rabb'im, Çok Yakın'dır, İsteklere Cevap Veren'dir."...
Hud Suresi, 63. Ayet:
"Ey
halkı
m, söyleyin bakalım, ya Rabb'imin Kendinden verdiği bir rahmetle, kanıt içeren açık bir bilgi üzerindeysem! Ona asi olduğum takdirde, Allah'ın vereceği cezaya karşı bana kim yardım edebilir? Bana zarar vermiş olmaktan başka bir şey yapmış olmazsınız." dedi....
Hud Suresi, 64. Ayet:
"Ey
halkı
m! İşte şu Allah'ın dişi devesi, sizin için bir ayettir. Bırakın onu, Allah'ın arzında otlasın. Kötü bir amaçla ona yaklaşmayın. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar."...
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. İyi bilin ki Semud
halkı
Rabb'lerine nankörlük ettiler. İyi bilin ki Semud
halkı
yok olup gitti....
Hud Suresi, 70. Ayet:
Ona ellerini uzatmadıklarını görünce, onlardan kuşkulanıp korkuya kapıldı. "Korkma! Biz Lut
halkı
na gönderildik." dediler....
Hud Suresi, 73. Ayet:
"Allah'ın takdirine hayret mi ediyorsun!" dediler. Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizedir ey ev
halkı
. O, Övgüye Değer Yegane Varlık'tır, İyiliği Bol Olan'dır....
Hud Suresi, 74. Ayet:
İbrahim'in korkusu geçip, bu müjde kendisine verilince, Lut'un
halkı
hakkında bizimle tartışmaya başladı....
Hud Suresi, 78. Ayet:
Halkı
koşa koşa ona geldiler. Onlar, önceden de kötü işler yapıyorlardı. "Ey
halkı
m! İşte şunlar kızlarımdır, onlar sizin için temiz olandır. Allah için takvalı olun, misafirlerime karşı beni rezil etmeyin, içinizde hiç aklı başında kimse yok mu?" dedi....
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen
halkı
na da kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. "Ey
halkı
m! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Ben, sizi bir hayır içinde görüyorum. Ve sizin için kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum." dedi....
Hud Suresi, 88. Ayet:
"Ey
halkı
m! Bana söyleyin! "Ya ben Rabb'imden kanıt içeren apaçık bir bilgiye sahipsem; kendinden bana iyi bir rızık vermişse! Vazgeçmenizi istediğim şeyleri, kendim yapmak istemiyorum. Sadece gücümün yettiği kadarıyla düzeltmek istiyorum. Başarım ancak Allah'tandır. Yalnız O'na tevekkül ettim ve yalnız O'na yöneldim." dedi....
Hud Suresi, 89. Ayet:
"Ey
halkı
m! Bana karşı gelmeniz; Nuh
halkı
nın, Hud
halkı
nın, Salih
halkı
nın başına gelen şeyleri sizin başınıza da getirmesin? Üstelik Lut
halkı
sizden pek uzak da değil."...
Hud Suresi, 92. Ayet:
"Ey
halkı
m! Size göre kabilem Allah'tan daha mı değerli ki O'na sırt çevirdiniz. Kuşkusuz Rabb'im yaptıklarınızı kuşatmıştır."...
Hud Suresi, 93. Ayet:
"Ey
halkı
m! Elinizden geleni yapın. Doğrusu ben de yapacağım. Yakında bileceksiniz, alçaltıcı azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu. Gözetleyin, doğrusu ben de sizinle birlikte gözetliyorum."...
Hud Suresi, 98. Ayet:
Kıyamet günü,
halkı
nın önüne düşecek ve onları ateşe götürecektir. Varacakları yer, ne kötü bir yerdir....
Hud Suresi, 117. Ayet:
Yoksa senin Rabb'in, o memleketleri,
halkı
düzelticiler oldukları halde, haksızlıkla yok edecek değildi!...
Yusif Suresi, 37. Ayet:
"Yiyeceğiniz yemek daha gelmeden, ikinizin de rüyasını yorumlayacağım. Rüya yorumu yapmak Rabb'imin bana öğrettiği şeylerdendir. Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen ve Ahiret Günü'nü yalanlayan bir
halkı
n milletini terk ettim." dedi....
Yusif Suresi, 82. Ayet:
"Gittiğimiz kasabanın
halkı
na ve beraberinde olduğumuz kervana da sor. Kuşkusuz biz doğru söylüyoruz."...
Rəd Suresi, 7. Ayet:
Kafirler, "Ona Rabb'inden bir ayet indirilmeli değil miydi?" diyorlar. Sen, yalnızca bir uyarıcısın. Ve her
halkı
n bir yol göstericisi vardır....
İbrahim Suresi, 4. Ayet:
Biz, mesajımızı anlaşılır olarak iletebilmesi için hiçbir Resulü kendi
halkı
nın dilinden başka bir dille göndermedik. Allah, artık hak eden kimseyi saptırır, hak eden kimseyi de doğru yola iletir. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
İbrahim Suresi, 5. Ayet:
Ant olsun ki; Musa'yı, "
Halkı
nı karanlıklardan aydınlığa çıkar, onlara Allah'ın günlerini hatırlat." diye ayetlerimizle gönderdik. Kesinlikle bunda sabreden ve şükreden kimseler için nice ayetler vardır....
İbrahim Suresi, 6. Ayet:
Hani! Musa
halkı
na demişti ki: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani O, sizi; oğullarınızı boğazlayıp, kadınlarınızı sağ bırakarak azabın en kötüsü ile cezalandıran Firavunculardan kurtarmıştı. Bunda, Rabb'inizden çok büyük bir sınav vardı."...
Hicr Suresi, 67. Ayet:
Şehir
halkı
sevinerek geldiler....
Hicr Suresi, 70. Ayet:
Şehir
halkı
: "Seni, başkalarının işine karışmaktan men etmedik mi?" dediler....
Hicr Suresi, 80. Ayet:
Ant olsun ki Hicr
halkı
da gönderilen elçileri yalanladı....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bunun nedeni, onların dünya hayatını sevip onu ahirete tercih etmeleridir. Allah, Kafir
halkı
doğru yola iletmez....
İsra Suresi, 59. Ayet:
Bizi ayet göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin onu yalanlamış olmalarıdır. Semud
halkı
na göz göre göre o dişi deveyi verdik. Onunla kendilerine zulmettiler. Ve Biz, ayetleri uyarmaktan başka bir şey için göndermeyiz....
Kəhf Suresi, 15. Ayet:
"İşte bunlar, O'nun yanı sıra ilahlar edinenler bizim
halkı
mızdır. Onların ilahlığını gösteren açık bir yetki belgesi getirselerdi ya! Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir?"...
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Nihayet Güneş'in doğduğu yere vardığı zaman, onu, kendilerini Güneş'e karşı koruyacak bir örtü yapmadığımız bir
halkı
n üzerine doğarken buldu....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine mihraptan
halkı
nın karşısına çıktı. Onlara, sabah akşam tesbih etmelerini vahyetti....
Məryəm Suresi, 97. Ayet:
Böylece Biz onu, kendisi ile takva sahiplerini müjdelemen ve inat eden bir
halkı
uyarabilmen için senin dilinde kolaylaştırdık....
Taha Suresi, 40. Ayet:
"Hani kız kardeşin gidip, "Size, ona bakacak birisini bulmanızda yardımcı olayım mı?" demişti. Böylece gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni annene geri döndürdük. Ve birisini öldürmüştün de seni sıkıntıdan kurtarmıştık. Ve seni çeşitli sınavlarla sınav yaptık. Sonra yıllarca Medyen
halkı
içinde kaldın. Sonra takdirimiz gereği şimdi buradasın ey Musa!"...
Taha Suresi, 79. Ayet:
Firavun
halkı
nı sapkınlıkta bıraktı; onları doğru yola yöneltmedi....
Taha Suresi, 83. Ayet:
"Ey Musa, seni
halkı
ndan aceleyle ayrılmaya sevk eden şey nedir?"...
Taha Suresi, 85. Ayet:
Allah: "Biz,
halkı
nı sınadık. Senden sonra Samiri onları saptırdı."...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa,
halkı
na öfkeli ve üzüntülü bir şekilde geri döndü: "Ey
halkı
m, Rabb'iniz size iyi bir söz vermedi mi? Şimdi bu süre size uzun mu geldi? Yoksa Rabb'inizin gazabının üzerinize inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden döndünüz?" dedi....
Taha Suresi, 87. Ayet:
"Senin sözünden kendi isteğimizle çıkmadık. Fakat biz
halkı
n ziynetlerinden yüklenmiştik. Sonra onları kaldırıp attık. Aynı şekilde Samiri de attı."...
Taha Suresi, 90. Ayet:
Ant olsun ki, Harun, daha önce onlara: "Ey
halkı
m! Kuşku yok ki siz bununla sınava çekildiniz. Kuşkusuz sizin Rabb'iniz Rahman'dır. Gelin bana uyun ve buyruklarıma tabi olun." demişti....
Ənbiya Suresi, 52. Ayet:
Hani o, babasına ve
halkı
na: "Kendinizi adadığınız bu heykeller nedir?" dedi....
Ənbiya Suresi, 78. Ayet:
Hani Davud ve Süleyman,
halkı
n koyunlarının yayıldıkları ekin hakkında hüküm veriyorlardı. Biz, onların hükümlerine tanıktık....
Ənbiya Suresi, 95. Ayet:
Yok ettiğimiz bir kent
halkı
nın geri dönmesi haramdır. Onlar bir daha geri dönemezler....
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Ant olsun ki Biz, Nuh'u
halkı
na gönderdik. "Ey
halkı
m! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka ilah yoktur. Hala takva sahibi olmayacak mısınız?" dedi....
Möminun Suresi, 24. Ayet:
Bunun üzerine
halkı
ndan Kafir meleler: "Bu, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değildir. Size karşı üstünlük kurmak istiyor. Eğer Allah isteseydi mutlaka melekler indirirdi. Geçmiş atalarımızdan da böyle bir şey duymadık." dediler....
Möminun Suresi, 44. Ayet:
Sonra ardı ardına elçilerimizi gönderdik. Her ümmet, kendilerine gelen resulleri yalanladı. Biz de onları ardı sıra devirdik. Ve onları
halkı
n dilinde hadis konusu yaptık. İnanmayan halk uzak olsun....
Möminun Suresi, 47. Ayet:
Sonra da: "Bizden farkı olmayan, üstelik
halkı
da bize kulluk eden bu iki beşere mi inanacağız?" dediler....
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Resul: "Ey Rabb'im,
halkı
m bu Kur'an'ı mehcur tuttu." dedi....
Furqan Suresi, 37. Ayet:
Nuh'un
halkı
, resulleri yalanladıklarında suda boğduk ve onları insanlar için bir ayet yaptık. Ve zalimler için acı veren bir azap hazırladık....
Şüəra Suresi, 11. Ayet:
"Firavun
halkı
takva sahibi olmayacak mı?"...
Şüəra Suresi, 70. Ayet:
Babasına ve
halkı
na; "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti....
Şüəra Suresi, 105. Ayet:
Nuh
halkı
gönderilmişleri yalanladı....
Şüəra Suresi, 117. Ayet:
"Rabbim!
Halkı
m beni yalanladı." dedi....
Şüəra Suresi, 123. Ayet:
Âd
halkı
gönderilmişleri yalanladı....
Şüəra Suresi, 141. Ayet:
Semud
halkı
gönderilmişleri yalanladı....
Şüəra Suresi, 160. Ayet:
Lut
halkı
gönderilmişleri yalanladı....
Şüəra Suresi, 176. Ayet:
Eyke
halkı
gönderilmişleri yalanladı....
Nəml Suresi, 12. Ayet:
"Ve elini koynuna sok. Kötülük olmaksızın onu bembeyaz olarak çıkar. Firavun ve
halkı
na dokuz ayet ile git. Çünkü onlar fasık bir halk oldular."...
Nəml Suresi, 34. Ayet:
Sebe melikesi: "Hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orayı bozguna uğratırlar. Oranın
halkı
ndan izzet sahibi olanları zillete düşürürler. Onlar da böyle yapacaklar." dedi....
Nəml Suresi, 45. Ayet:
Ant olsun ki Semud
halkı
na da, "Allah'a kulluk edin." diye kardeşleri Salih'i gönderdik. Ne var ki birbirleri ile çekişen iki grup oldular....
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Salih: "Ey
halkı
m! Neden iyilik dururken, kötülüğün bir an önce olmasını istiyorsunuz? Allah'tan bağışlanma dileseniz olmaz mı? Belki bağışlanırsınız!" dedi....
Nəml Suresi, 54. Ayet:
Lut,
halkı
na şöyle demişti: "Göz göre göre fahişelik mi yapıyorsunuz?"...
Nəml Suresi, 56. Ayet:
Fakat
halkı
nın cevabı: "Lut ailesini kasabamızdan çıkarın; çünkü onlar temiz kalmak isteyen kimselermiş!" olmaktan başka bir şey olmadı....
Qəsəs Suresi, 4. Ayet:
Gerçek şu ki: Firavun, büyüklenerek
halkı
nı sınıflara ayırdı. Onlardan bir sınıfı güçsüz düşürerek ezmek istiyor; erkek çocuklarını boğazlatıyor ve kadınlarını sağ bırakıyordu. Kuşkusuz o, bozgunculardandı....
Qəsəs Suresi, 15. Ayet:
Musa, şehir
halkı
nın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada biri kendi tarafından, diğeri de düşman olan taraftan kavga eden iki kişi buldu. Kendi tarafından olan, diğerine karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine Musa onu yumrukladı ve ölümüne neden oldu. Musa: "Bu şeytanın işindendir. Kuşkusuz o, saptırıcı apaçık bir düşmandır." dedi....
Qəsəs Suresi, 38. Ayet:
Firavun: "Ey
halkı
mın meleleri! Ben, sizin için benden başka ilah bilmiyorum. Ey Haman, benim için çamur üzerine hemen bir ateş yak; bana yüksek bir kule yap. Belki Musa'nın ilahı ile karşılaşırım. Onun yalancılardan olduğunu zannediyorum." dedi....
Qəsəs Suresi, 45. Ayet:
Üstelik nice nesiller inşa ettik. Üzerlerinden ömürler geçti. Medyen
Halkı
arasında ayetlerimizi okuyan da sen değildin. Fakat seni Resul olarak gönderen Biziz....
Qəsəs Suresi, 46. Ayet:
Ve seslendiğimiz zaman, Tur'un yanında da değildin. Fakat senden önce, kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan
halkı
uyarman için, seni Rabb'inden bir rahmet olarak gönderdik. Umulur ki öğüt alırlar....
Qəsəs Suresi, 59. Ayet:
Rabb'in, ülkelerin ana merkezlerine kendilerine ayetlerimizi okuyan bir resulü göndermedikçe, yıkıma uğratıcı olmadı. Biz,
halkı
zulmetmedikçe, kentleri yıkıma uğratıcı değiliz....
Qəsəs Suresi, 76. Ayet:
Karun, Musa'nın
halkı
ndan birisiydi.
Halkı
na karşı azgınlaştı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, onların anahtarlarını güçlü bir topluluk zor taşıyordu.
Halkı
ona: "Şımarma! Allah şımaranları sevmez." demişti....
Qəsəs Suresi, 79. Ayet:
Karun, ziynetli bir şekilde
halkı
nın karşısına çıktı. Dünya hayatına düşkünlüğü olanlar: "Keşke bizim de Karun gibi varlığımız olsaydı! Gerçekten o, çok kısmetli biri." diye iç geçirdiler....
Ənkəbut Suresi, 14. Ayet:
Ant olsun ki Nuh'u
halkı
na gönderdik. Onların içinde bin aydan elli yıl eksik kaldı. Sonunda haksızlık edenleri tufan aldı....
Ənkəbut Suresi, 24. Ayet:
Sonra onun
halkı
nın cevabı: "Onu öldürün veya yakın!" demeleri oldu. Bunun üzerine Allah, onu ateşten kurtardı. Bunda iman edecek bir halk için kesinlikle ayetler vardır....
Ənkəbut Suresi, 28. Ayet:
Hani Lut
halkı
na: "Siz, bu alemde sizden önce yaşamış olanların hiçbirinin yapmadığı bir fahişeliğe yöneliyorsunuz." demişti....
Ənkəbut Suresi, 29. Ayet:
"Gerçekten siz; erkeklere yönelecek, yanlış yolu seçecek ve bir araya gelerek çirkinlik yapacak mısınız?"
Halkı
nın yanıtı: "Eğer doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını bize getir." demeleri oldu....
Ənkəbut Suresi, 31. Ayet:
Resullerimiz İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde: "Biz bu beldenin
halkı
nı helak edeceğiz." dediler. "Zira bu beldenin
halkı
zalim oldular."...
Ənkəbut Suresi, 34. Ayet:
Biz, bu belde
halkı
nın üzerine, yoldan çıkmaları nedeniyle gökten bir azap indireceğiz....
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen
halkı
na da kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. Şuayb: "Ey
halkı
m! Allah'a kulluk edin. Ahiret Günü'nü umut edin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın!" dedi....
Səcdə Suresi, 3. Ayet:
Yoksa "Onu kendisi uydurdu" mu diyorlar? Bilakis! O, Rabb'inden bir gerçektir. Senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan
halkı
uyarman içindir. Umulur ki böylece onlar, doğru yolu seçerler....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Onlardan bir topluluk: "Ey Yesrib
halkı
, sizin için burada duracak bir yer yok, hemen dönün. Yine onlardan bir grup da: "Evlerimiz gerçekten korumasızdır." diyerek Nebiden izin istiyorlardı. Oysaki evleri korumasız değildi. Onlar, savaştan kaçmak için bahane arıyorlardı....
Fatir Suresi, 6. Ayet:
Kuşkusuz şeytan sizin düşmanınızdır. Öyleyse siz de onu düşman edinin. O kendisine uyanları alevli ateşin
halkı
ndan olmaya çağırır....
Yasin Suresi, 6. Ayet:
Ataları uyarıldığı halde yine de gaflet içinde olan bir
halkı
uyarman için indirilmiştir....
Yasin Suresi, 13. Ayet:
Onlara, o kentin
halkı
nı örnek ver. Hani, onlara resuller gelmişti....
Yasin Suresi, 20. Ayet:
Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey
halkı
m, gönderilmiş olan resullere uyun!" dedi....
Yasin Suresi, 26. Ayet:
Ona, "Cennete gir!" denildi. "Keşke
halkı
m bilseydi;"...
Yasin Suresi, 28. Ayet:
Ondan sonra,
halkı
nın üzerine gökten hiçbir ordu indirmedik, indirecek de değildik!...
Saffat Suresi, 115. Ayet:
O ikisini ve onlarla birlikte hareket eden
halkı
büyük sıkıntıdan kurtardık....
Saffat Suresi, 124. Ayet:
Hani o,
halkı
na: "Siz, takva sahibi olmayacak mısınız?" demişti....
Sad Suresi, 13. Ayet:
Ve Semud, Lut'un
halkı
ve Eyke
halkı
; işte onlar da işbirlikçi gruplardır....
Sad Suresi, 64. Ayet:
Ateş
halkı
nın birbirleriyle bu çekişmeleri kesinlikle gerçektir....
Zümər Suresi, 8. Ayet:
İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, Rabbine yönelerek bütün benliğiyle O'na dua eder. Sonra kendisine bir nimet lütfettiği zaman, daha önce O'na yöneldiği halini unutur. O'nun yolundan saptırmak için Allah'a ortaklar koşar. De ki: "Nankörlüğünle biraz daha yararlan. Kuşkusuz ki sen ateşin
halkı
ndansın."...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: "Ey
halkı
m! Elinizden geleni yapın! Ben de bana düşeni yapacağım. Yakında anlayacaksınız!"...
Mömin Suresi, 5. Ayet:
Onlardan önce Nuh
halkı
ve onlardan sonraki topluluklar da yalanladılar. Her ümmet, kendi resullerini yalanlamaya yöneldi. Hakk'ı, Batıl'la yok etmek için mücadele ettiler. Ben de onları yakalayıverdim. Akabinde cezalandırmam nasılmış gördüler!...
Mömin Suresi, 6. Ayet:
İşte böylece Kafirlerin üzerine, Rabb'inin, "Kuşkusuz ki onlar Cehennem
halkı
dır." Kelimesi hak oldu....
Mömin Suresi, 29. Ayet:
"Ey
halkı
m! Bugün yeryüzünde gücü elinizde bulunduranlar olarak mülk sizindir. Şayet gelecek olursa Allah'ın azabından bizi kim kurtarabilir?" Firavun: "Ben size, gördüğüm şeyden başkasını göstermiyorum. Ve ben, sizi reşadın yolundan başkasına iletemem." dedi....
Mömin Suresi, 30. Ayet:
İman etmiş olan kimse: "Ey
halkı
m! Ben daha önce birçok toplumun başına gelenin sizin başınıza da gelmesinden korkuyorum."...
Mömin Suresi, 32. Ayet:
"Ey
halkı
m! Ben sizin için o feryat gününden korkuyorum."...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İman etmiş olan kimse: "Ey
halkı
m! Bana uyun ki sizi reşadın yoluna ileteyim."...
Mömin Suresi, 39. Ayet:
"Ey
halkı
m! Bu dünya hayatı geçici bir yararlanmadır. Ahiret hayatı ise kesinlikle devamlı kalınacak yerdir."...
Mömin Suresi, 41. Ayet:
"Ey
halkı
m! Ne gariptir ki siz beni ateşe, ben ise sizi kurtuluşa çağırıyorum!"...
Fussilət Suresi, 17. Ayet:
Semud
halkı
na gelince, onlara doğru yolu göstermiştik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Bunun üzerine, yaptıkları şeyler nedeniyle, alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı....
Zuxruf Suresi, 26. Ayet:
Bir zamanlar İbrahim, babasına ve
halkı
na: "Ben sizin kulluk ettiklerinizden uzağım demişti."...
Zuxruf Suresi, 44. Ayet:
Kuşkusuz o sana ve
halkı
na bir öğüttür. Ondan sorulacaksınız....
Zuxruf Suresi, 51. Ayet:
Firavun,
halkı
na seslendi: "Ey
halkı
m! Mısır'ın egemenliği ve ayaklarımın altından akıp giden şu nehirler benim değil mi? Görmüyor musunuz?"...
Zuxruf Suresi, 54. Ayet:
Firavun
halkı
nı etkisi altına aldı. Bunun üzerine
halkı
ona itaat etti. Onlar fasık bir toplum oldular....
Zuxruf Suresi, 57. Ayet:
Meryem oğlu örnek olarak anlatılınca,
halkı
n hemen yaygara yaptı;...
Duxan Suresi, 17. Ayet:
Ant olsun Biz, onlardan önce Firavun
halkı
nı fitnelendirdik. Onlara çok şerefli bir resul gelmişti....
Duxan Suresi, 28. Ayet:
Böylece, sonraki
halkı
onlara mirasçı kıldık....
Duxan Suresi, 37. Ayet:
Bunlar mı daha hayırlıdır yoksa Tubba
halkı
mi? Ya da daha önceki kimseler mi? Biz onları yok ettik. Onlar mücrimlerdendiler....
Əhqaf Suresi, 21. Ayet:
Âd'ın kardeşini an! Hani Ahkaf'taki
halkı
nı uyarmıştı. Ondan önce de ve sonra da "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin! Ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum." diye uyaran nice uyarıcılar gelip geçmişti....
Əhqaf Suresi, 25. Ayet:
"Rabb'inin emri ile her şeyi yok edecek!" Böylece, meskenlerinden başka hiçbir şey görünmez oldu. Biz, suçlu
halkı
böyle cezalandırırız....
Əhqaf Suresi, 30. Ayet:
"Ey
halkı
mız! Kuşkusuz biz, Musa'dan sonra indirilen ve kendinden öncekilerini onaylayan; gerçeği ve dosdoğru yolu gösteren bir kitap dinledik." dediler....
Əhqaf Suresi, 31. Ayet:
"Ey
halkı
mız! Allah'ın davetçisine uyun ve Allah'a iman edin ki suçlarınızı bağışlasın ve sizi acıklı bir azaptan korusun."...
Məhəmməd Suresi, 13. Ayet:
Güç bakımından, seni yurdundan çıkaranlardan daha güçlü nice kent
halkı
nı yok ettik. Onlara yardım edecek hiç kimse de olmadı....
Qaf Suresi, 12. Ayet:
Onlardan önce Nuh
halkı
, Ress'liler ve Semud yalanlamıştı....
Qaf Suresi, 14. Ayet:
Ve Eykeliler ve Tubba
halkı
. Hepsi resulleri yalanladılar. Böylece uyarım gerçekleşti....
Zariyat Suresi, 46. Ayet:
Daha önce Nuh
halkı
nı da. Ki onlar fasık bir halktı....
Nəcm Suresi, 52. Ayet:
Daha önce de Nuh'un
halkı
nı. Onlar, daha zalim ve daha azgın olanlardı....
Qəmər Suresi, 9. Ayet:
Onlardan önce Nuh'un
halkı
da yalanladı. Kulumuzu, "O delinin biridir." diye yalanladılar. Kulumuz zorluk çıkarılarak engellendi....
Qəmər Suresi, 33. Ayet:
Lut'un
halkı
da uyarıcılarını yalanladı....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve Resullerine iman edenler; işte onlar Sıddıklardır. Ve Rableri yanında şahitlerdir. Onların ödülleri ve nurları vardır. İnkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar Cehennem
halkı
dırlar....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Onların malları ve evlatları, Allah'tan gelecek bir şeye karşı, onlara asla yarar sağlamaz. İşte onlar, ateşin
halkı
dırlar. Orada sürekli kalacak olanlardır....
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman eden bir
halkı
n, Allah'a ve O'nun Resul'üne karşı haddi aşanlara karşı sevgi duyduklarına tanık olamazsın; isterse bunlar, babaları, çocukları, kardeşleri veya akrabaları olsun. Onlar, Allah'ın kalplerine iman yazdığı ve kendilerini, kendinden bir ruh ile desteklediği kimselerdir. Allah, onları içinden ırmaklar akan Cennetlere koyacaktır. Onlar, orada sürekli kalacak olanlardır. Allah, onlardan hoşnut oldu, onlar da O'ndan hoşnut oldular. İşte onlar, All...
Həşr Suresi, 7. Ayet:
Allah'ın, beldeler
halkı
ndan, Resul'üne verdiği feyler; aranızda zenginliğe neden olan, elden ele dolaşan bir zenginlik olmasın diye; Allah, Resul, yakınlık sahipleri, yetimler, miskinler ve yol oğlu içindir. Resul size ne verdiyse onu alın. Sizi neden alıkoyduysa ondan vazgeçin. Allah'a karşı takva sahibi olun. Kuşkusuz Allah, Cezalandırması Çok Şiddetli Olan'dır....
Mümtahinə Suresi, 13. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'ın gazap ettiği halka dönmeyin. Kafirlerin mezarlık
halkı
ndan ümitlerini kestikleri gibi onlar da ahiretten ümitlerini kesmişlerdir....
Səff Suresi, 5. Ayet:
Hani Musa,
halkı
na: "Ey
halkı
m! Benim, size Allah tarafından gönderilen bir resul olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" demişti. Ne zaman ki onlar eğrildiler, Allah da onların kalplerini eğriltti. Allah, fasıklar topluluğuna doğru yolu göstermez....
Münafiqun Suresi, 6. Ayet:
Zaten onlar için bağışlanma dilesen de dilemesen de fark etmez. Allah, onları asla bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, böyle fasık
halkı
asla doğru yola iletmez....
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
Kafirlik eden ve ayetlerimizi yalanlayanlar; işte onlar, ateş
halkı
dırlar ve orada sürekli kalacak olanlardır. O, ne kötü bir varış yeridir....
Talaq Suresi, 8. Ayet:
Nice kasaba
halkı
, Rabb'lerinin buyruğuna ve O'nun Resullerine başkaldırdılar da Biz de onları şiddetli bir hesaba çektik ve onları korkunç bir azapla cezalandırdık....
Mülk Suresi, 10. Ayet:
"Eğer dinlemiş veya düşünmüş olsaydık, şimdi alevli ateşin
halkı
içinde olmazdık." dediler....
Haqqə Suresi, 4. Ayet:
Semud ve Âd
halkı
Karia'yı yalanladılar....
Haqqə Suresi, 5. Ayet:
Bu nedenle Semud
halkı
büyük bir yıkımla yok edildi....
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
Âd
halkı
ise kasıp kavuran, şiddetli bir fırtına ile yok edildi....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Onu, yedi gece ve sekiz gün; hiç ara vermeden üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o
halkı
, orada kökünden sökülmüş hurma ağacı kütükleri gibi yere serilmiş görürsün....
Nuh Suresi, 1. Ayet:
Biz Nuh'u
halkı
na, kendilerine acı veren bir azap gelmezden önce onları uyarması için gönderdik....
Nuh Suresi, 2. Ayet:
"Ey
halkı
m! Ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım." dedi....
Nuh Suresi, 5. Ayet:
"Rabb'im! Ben,
Halkı
ma gece gündüz çağrıda bulundum." dedi....
Şəms Suresi, 11. Ayet:
Semud
halkı
tağutluğu nedeniyle yalanladı....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Kendilerine, 'Şu
halkı
n inandığı gibi inanın,' denildiğinde, 'Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız,' derler. Gerçek beyinsizler onlardır; fakat bilmezler....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler, kâfir oldular
3.
ve kezzebû
: ve yalanladılar
4.
bi âyâti-nâ
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
"İnkâr edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin
halkı
dırlar ve orada süresiz kalacaklardır."...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Yol göstericimi tanımayıp, ayetlerimizi yalan sayanlar, cehennem
halkı
dır. Onlar, orada temelli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
"İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar ise ateş
halkı
dır, onlar orada ebedi kalacaklardır."...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfredip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin
halkı
dırlar ve orada süresiz kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 44. Ayet:
Halkı
iyilik yapmağa çağırıp dururken kendinizi unutuyor musunuz? Üstelik Kitabı da okuyorsunuz? Aklınızı kullanmaz mısınız?...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa,
halkı
na demişti ki: 'Ey
halkı
m, sizler buzağıya tapmakla nefsinize (kişilik, öz, ruh) zulmettiniz. Yaratıcınıza tövbe edin ve nefsinizi (egonuzu) öldürün. Bu, yaratıcınız katında sizin için daha iyidir.' O, sizi affeder. Elbette O, tövbeleri kabul edendir, Rahim'dir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Ve Musa,
halkı
na (dönüp) "Ey
halkı
m!" demişti. "Doğrusu buzağıya taparak kendinize karşı suç işlediniz, o halde tevbe ederek (tekrar) Yaratıcınıza yönelin ve nefsinizi yok edin; bu, sizin için Yaratıcınızın katında en hayırlısı olacaktır." Bunun üzerine O, tevbenizi kabul etmişti: Çünkü yalnız O'dur tevbeleri kabul eden, Rahmet Dağıtan....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa kavmine: -Ey
halkı
m! Siz buzağıyı ilah edinerek kendinize yazık ettiniz. Hemen yaratıcınıza tevbe edip, nefislerinizin hakkından geliniz. Böyle yapmanız, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır, o daima tevbeleri kabul eden ve acıyan olduğu için tevbenizi kabul eder, demişti....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Gene bir zaman oldu ki Mûsâ, kavmi için su diledi de ona, sopanla vur taşa demiştik. Vurunca taştan on iki pınar fışkırmıştı.
Halkı
n her bölüğü, su içeceği kaynağı bilmiş, anlamıştı. Allah'ın rızkından yiyin, için de haddinizi aşıp yeryüzünü fesada vermeyin....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa, bir zamanlar
halkı
için su aramıştı. 'Değneğinle taşa vur,' demiştik. Bunun üzerine taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kabile, içmesi için ayrılan pınarı bilmişti: 'ALLAH'ın rızkından yiyin için, yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın.'...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Ve yine bir keresinde Musa, kavminin su ihtiyacı için (Bize) yalvarmıştı ve Biz de kendisine: "Asanla kayaya vur" demiştik. Bunun üzerine oradan on iki kaynak (birden) fışkırmıştı ki
halkı
n tümü nereden (hangi kaynaktan) içeceğini bilsin. (Ve Musa demişti): "Allah tarafından verilen rızıktan yiyip için, ama yeryüzünün yozlaşmasına ve çürümesine yol açacak bozgunculuk yapmayın."...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa
halkı
için su aradığında : -Değneğinle taşa vur, dedik. Ondan on iki pınar fışkırdı ve her grup su içeceği pınarı öğrenmişti. Allah’ın rızkından yiyin, için; fakat yeryüzünde bozguncular olarak, taşkınlık yapmayın!...
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Verdiğiniz sözün akabinde, sözünüzden dönüp,
halkı
arzuladığınız istikamette yönlendirdiniz. Eğer üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Hani, Musa
halkı
na: 'ALLAH bir düve boğazlamanızı emrediyor,' demişti. 'Bizimle alay mı ediyorsun,' deyince de 'Cahilce davranmaktan ALLAH'a sığınırım,' dedi....
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Hani, o zaman Musa,
halkı
na: "Dinleyin! Allah bir sığır kurban etmenizi emrediyor" demişti. Onlar: "Sen bizimle alay mı ediyorsun?" dediler. O: "Bu kadar cahil olmaktan Allah'a sığınırım!" diye cevap verdi....
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Onların, gizledikleri inkârlarını ve yalanlamalarını,
halkı
yanıltan fısıltılar yayarak yaptıkları faaliyetleri, açığa vurdukları nifaklarını, alenen yaptıklarını Allah’ın bildiğini, kendileri bilmiyorlar mı?...
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
1.
belâ
: bilâkis, hayır, öyle değil
2.
men
: kimse
3.
kesebe
: kazandı
4.
seyyieten
: günah
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin
halkı
dırlar, orada süresiz kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Günah işleyip suçu kendisini kuşatan kimseler ateş
halkı
dır; orada sürekli kalırlar....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Kim kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, artık onlar ateşin
halkı
dırlar, orada sürekli kalırlar....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Evet kim bir günâh kazanır da suçu kendisini kuşatmış olursa işte onlar, ateş
halkı
dır, orada sürekli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır; kim bir kötülük işler de günahı kendisini kuşatırsa, (artık) onlar, ateşin
halkı
dırlar, orada temelli kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yaptılar
4.
...
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
İman edip salih amellerde bulunanlar ise cennet
halkı
dırlar, orada süresiz kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
İnanıp erdemli bir hayat sürenler ise cennet
halkı
dır; onlar da orada sürekli kalırlar....
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
İnanıp salih amel işleyenler ise cennet
halkı
dır (ashabülcennet); onlar da orada sürekli kalırlar....
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
İman edip de sâlih ameller işleyenler ise cennet
halkı
dırlar. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
İnanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar da cennet
halkı
dır, orada sürekli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 82. Ayet:
İman edip salih amellerde bulunanlar, onlar da cennet
halkı
dırlar, orada temelli kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Bizim İsrâiloğulları’ndan, yalnızca Allah’ı ilâh tanımaları, candan müslümanlar olarak Allah’ın hükmüne teslim olmaları, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet etmeleri, yalnız Allah’ın şeriatına bağlanmaları, Allah’a boyun eğmeleri, anaya-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara devamlı iyilik ve ihsanda bulunmaları konusunda kesin taahhüt aldığımızı ehl-i kitaba-yahudilere hatırlat: 'Bütün insanların iyiliği için doğruları söyleyin. Namazları âdâbına riâyet ede...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Buna rağmen yine sizlersiniz birbirinizi katleden ve -kesinlikle yasaklanmış olduğu halde- kendi
halkı
nızdan bir kısmını yurtlarından süren, onlara karşı günahkarlık ve nefrette yarışıp yardımlaşan ve esir olarak elinize düştüklerinde onları ancak fidye alarak bırakan! Böyle yaparak, ilahi kelamın bir kısmına inanıyor, diğer kısmını inkar mı ediyorsunuz? Öyleyse bilin ki, içinizden böyle yapanların karşılığı, bütün dünya hayatında zilletten ve Kıyamet Günü en acıklı azaba uğratılmaktan başka bir...
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz, hiç şüphesiz biz
2.
erselnâ-ke
: seni gönderdik
3.
bi el hakkı
: hak ile
4.
beşîren
: m...
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphesiz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hak (Kur'an) ile gönderdik. Sen cehennemin
halkı
ndan sorumlu tutulmayacaksın....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Biz seni, gerçekle, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Cehennem
halkı
ndan sen sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Kuşkusuz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Sen cehennemin
halkı
ndan sorumlu tutulmayacaksın....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Biz seni hem müjdeci, hem de korkutucu olarak hak ile gönderdik. Cehennem
halkı
ndan sen sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Doğrusu biz seni, gerçekle, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Cehennem
halkı
ndan sen sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphesiz biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hak (Kur'an) ile gönderdik. Sen cehennemin
halkı
ndan sorumlu tutulmayacaksın....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
ibrâhîmu
: İbrâhîm
3.
rabbi
: Rabbim
4.
ic'al
: kıl, yap
<...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ve İbrâhîm: “Rabbim burayı emin (güvenli) bir belde kıl. Onun
halkı
ndan Allah'a ve yevmil âhire îmân edenleri semerelerinden (çeşitli ürün ve meyvelerden) rızıklandır.” dediği zaman (Allah) şöyle buyurdu: “Kâfir olan kimseyi biraz metalandırırım (geçindiririm) ve sonra onu ateşin azabına maruz bırakırım, orası ne kötü bir varış yeridir.”...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani İbrahim, “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl.
Halkı
ndan Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri her türlü ürünle rızıklandır” demişti. Allah da, “İnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!” demişti....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap,
halkı
ndan Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
O vakit İbrâhim: 'Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzenlerini veren, koruyan, kontrol eden Rabbim! Burasını emin, güvenli bir belde haline getir.
Halkı
nı, Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe imân edenlerini çeşitli meyvalarla rızıklandır.' diye dua etti. Allah: 'Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere dahi rızık verir de, hayattan biraz nasib al...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim: 'Ey Rabbim! Burasını güvenli bir belde kıl.
Halkı
ndan Allah'a ve ahirete iman edenleri çeşitli ürünlerle rızıklandır' demişti. Allah da: 'Kim küfrederse onu da kısa bir süre geçindirir sonra ateş azabına atarım. Orası ne fena bir varış yeridir' demişti....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani İbrahim: "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve
halkı
ndan Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Allah: "Sadece inananları değil) inkâr edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ibrahim: «Rabbim! Burasini emin bir sehir kil, halkindan, Allah'a ve ahiret gunune inananlari urunlerle riziklandir» demisti. Allah da: «Inkar edeni de az bir muddet gecindirir, sonra da onu atesin azabina ugramak zorunda birakirim, ne kotu sonuc» buyurmustu....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim: 'Rabbim! Burasını emin bir şehir kıl,
halkı
ndan, Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır' demişti. Allah da: 'İnkar edeni de az bir müddet geçindirir, sonra da onu ateşin azabına uğramak zorunda bırakırım, ne kötü sonuç' buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim de demişti ki: Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap,
halkı
ndan Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle besle. Allah buyurdu ki: Kim inkâr ederse onu az bir süre faydalandırır, sonra onu cehennem azabına sürüklerim. Ne kötü varılacak yerdir orası!...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim, 'Rabbim, burayı güvenlik yeri kıl. ALLAH'a ve ahiret gününe inanan
halkı
na ürünlerle rızık ver,' deyince, 'İnkar edene de rızık vereceğim. Onu kısa bir süre geçindirir, sonra onu ateş cezasına mahkum ederim. Ne kötü bir uğrak yeridir orası!,' dedi....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ve o vakit İbrahim: «Ya Rab, burasını güvenilir bir yer kıl ve
halkı
ndan Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle rızıklandır!» dedi. Allah da: «İnkar edenleri de rızıklandırır, kısa bir zaman için hayattan nasip aldırırım. Sonra onları cehennem azabına girmek zorunda bırakırım ki, o ne yaman bir inkılaptır!» buyurdu....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ve o vakit İbrahim «Ey Rabbim, burasını güvenli bir belde kıl,
halkı
ndan Allah'a ve ahiret gününe iman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır» diye yalvardı. Allah buyurdu ki: «küfredeni dahi rızıklandırır da hayattan biraz nasip aldırırım, sonra da onu ateş azabına uğratırım ki, orası ne yaman bir duraktır!»...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani İbrahim; «Ey Rabbim, bu şehri güvenli bir yer kıl,
halkı
ndan Allah a ve Ahiret gününe inananları çeşitli ürünlerle rızıklandır» dedi. Allah da; «Onlardan kâfir olanları ise kısa bir süre geçindirir, sonra Cehennem azabına katlanmak zorunda tutarım. Ne kötü akıbettir o!» buyurdu....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
O vakit İbrâhîm de: 'Rabbim! Burasını emniyetli bir belde kıl ve
halkı
nı, içlerinden Allah’a ve âhiret gününe îmân edenleri mahsûllerle rızıklandır!' demişti. (Rabbi de ona) şöyle buyurdu: 'İnkâr edene de (ni'met veririm); fakat onu kısa bir müddet (dünya hayâtında)faydalandırır, sonra da onu ateş azâbına (girmeye) mahkûm ederim! O varılacak yer ise, ne kötüdür!'...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani, İbrahim demişti ki: Rabbım burasını emniyetli bir şehir yap. Ve
halkı
ndan Allah'a, ahiret gününe iman etmiş olanları mahsullerle rızıklandır Allah da: Kafir olanı kısa bir zaman için geçindiririm. Sonra onu cehennem azabına zorlarım. Bu ne kötü bir sonuçtur, buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ve İbrahim: "Ey Rabbim!" diye yalvardı, "Burayı emin bir bölge yap ve
halkı
ndan Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenlere bereketli rızıklar bağışla." (Allah): "Her kim hakikati inkar ederse, onun kısa bir süre zevk ü sefa içinde yaşamasına izin veririm -ama sonunda onu ateşin azabına sürerim; ne kötü bir duraktır o!" diye cevap verdi....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim demişti ki: “Ey Rabbim! Bu şehri emin bir şehir yap.
Halkı
ndan Allah'a ve âhiret gününe inananları çeşitli meyvelerle rızıklandır. ” Allah buyurdu ki: “İnkâr edeni de az bir süre geçindirir, sonra onu ateşin azabına uğramak zorunda bırakırım. Orası ne kötü varılacak yerdir!”...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani İbrahim: -Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir yap,
halkı
ndan Allah’a ve ahiret gününe inananları çeşitli ürünlerle rızıklandır, demişti. Allah da: -İnkarcı olanı bile az bir süre geçindirir, sonra onu cehennem azabına atarım ne kötü bir akibet! diye buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ve o vakit İbrâhim: "Ya Rabbî, burayı güvenli bir şehir yap. Buranın
halkı
ndan Allah’a ve âhiret gününe iman edenleri çeşit çeşit mahsullerle rızıklandır!" dedi. Bunun üzerine buyurdu ki: "Onlardan inkâr edeni dahi rızıklandırıp az bir zaman hayattan nasip aldırır, sonra da onları cehennem azabına sürerim. Orası varılacak yer olarak ne fena bir yerdir!"...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrâhim demişti ki: "Rabbim, bu şehri güvenli bir şehir yap,
halkı
ndan Allah'a ve âhiret gününe inananları çeşitli ürünlerle besle!" (Rabbi) buyurdu: "İnkâr edeni dahi az bir süre geçindirir, sonra onu cehennem azâbına (girmeğe) zorlarım, ne kötü varılacak yerdir orası!"...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani İbrahim: «Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve
halkı
ndan Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır» demişti de (Allah:) «Küfredeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o» demişti....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim şöyle yakarmıştı: "Rabb'im! Şu kenti güvenli bir kent yap,
halkı
nın Allah'a ve âhıret gününe inananlarını çeşitli ürünlerle rızklandır." Rab dedi ki: "Küfre sapanları bile rızklandırırım. Ama az bir nimetle rızklandırır, sonra da ateş azabına itiveririm. Ne kötü bir dönüş yeridir o..."...
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Eğer ehl-i kitap ve diğerleri de, sizin iman ettiğiniz esasların tamamına hakkıyla iman ederlerse, hak yola girmiş, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer imandan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak
halkı
yönlendirirlerse onlar gerçekten hakka muhalefet ve düşmanlık içindedirler. Onların şerrine karşı Allah sana yeter. O her şeyi işitir, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece sizi açık fikirli bir toplum kıldık ki
halkı
n arasında tanıklar olabilesiniz ve elçi de aranızda tanık olabilsin. Elçiye uyanlarla topukları üzerinde geriye dönenleri birbirinden ayırmak için eskiden yöneldiğin kıbleyi değiştirdik. ALLAH'ın yol gösterdiği kimseden başkasına elbette bu ağır gelir. ALLAH imanınızı boşa çıkarmaz. ALLAH insanlara Şefkatlidir, Rahimdir....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden yola çıkarsan çık, (namaz için) yüzünü Kutsal Mescide doğru çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin ki
halkı
n size karşı bir eleştiri malzemesi olmasın. Zalimlere gelince, onlardan çekinmeyin, benden çekinin ki size olan nimetimi tamamlayayım ve siz de doğruya ulaşabilesiniz....
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
İnkar edip inkarcı olarak ölenler ise hem ALLAH'ın, hem meleklerin ve hem
halkı
n lanetini kazanır....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
İnne fî
halkı
s semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun nâse ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne)....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî
halkı
: yaratılışta
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Paralarınızı aranızda haksız yollarla yemeyin.
Halkı
n parasını haksız yere yemek amacıyla bile-bile memurlara/yöneticiler rüşvet vermeyin....
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Bir de, birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin.
Halkı
n mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, rüşvetlerle hâkimlere koşmayın....
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Birbirinizin malını haksız yere yemeyin.
Halkı
n bir kısım malını bilerek günah yollardan yemek için hâkimlere başvurmayın....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra,
halkı
n topluca yayıldığı yerden siz de yayılın, ALLAH'tan bağışlanma dileyin. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra da,
halkı
n sökün ettiği yerden siz de ayrılın. Ve Allah'tan bağışlanma isteyin. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Bəqərə Suresi, 205. Ayet:
İş başına, iktidara geldikleri, dünya liderliğini ele geçirdikleri, Kurân’ı ve Kur’ân hükümlerini engelleyerek, dünyayı,
halkı
istedikleri istikamette yönlendirdikleri zaman, yeryüzünde, ülkelerde fesadı yaymak, kadına ait değerleri, kazanç ve gelir düzenini bozmak; tabiatı, toprağı tahrip edip ürün veremez hale getirmek; ilmî araştırmaları, Kur’ân üzerinde çalışmayı, derinleşmeyi baltalamak; nesillere hayat hakkı tanımamak, tohumları, bitkileri, ürünleri bozma planları uygulamak; gençleri mahve...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek topluluktu. ALLAH peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi ve anlaşmazlığa düştükleri konularda
halkı
n arasında hükmetmeleri için onlarla birlikte gerçeği içeren kitabı indirdi. Oysa kitap verilenler kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan ötürü onun hakkında anlaşmazlığa düştüler. Fakat ALLAH, izniyle inananları onların anlaşmazlığa düştüğü gerçeğe ulaştırdı. ALLAH dilediğini/dileyeni doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar
2.
an(i) eş şehri el harâmi
: haram aydan
3.
kıtâlin
: savaş
4.
fî-hi
: onun içi...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram (hürmetli) aydan ve onun içinde yapılan savaştan soruyorlar. De ki: “Onun içinde (o ayda) savaş büyük (günahtır). (Fakat insanları) Allah yolundan saptırmak (alıkoymak) ve O'nu inkâr etmek, (mü'minlere) Mescid-i Haram'ı (yasaklamak) ve onun
halkı
nı oradan (Mekke'den sürüp) çıkarmak ise Allah katında daha büyüktür (büyük günahtır). Ve fitne, (adam) öldürmekten de daha büyüktür (bir suç ve günahtır). Eğer onların güçleri yetse (yapabilseler), sizi dîninizden döndürünceye kadar sizinle s...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bun...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana, savaş haram olan ayda savaşı soruyorlar. De ki: O ayda savaş büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan çıkarmak, onu inkâr etmek,
halkı
Mescid-i Harâm'dan menetmek ve mescit ehlini, oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitneyse adam öldürmeden de beterdir. Gücü yeterse sizi dininizden döndürmedikçe sizinle savaştan geri kalmaz onlar. Sizden birisi dininden döndü de kâfir olarak öldü mü işlediği hayırlı işler, dünyada da heder olup gitmiş demektir, âhirette de. O...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana, savaşmanın haram olduğu ay içinde savaşmayı soruyorlar. O ayda savaşmak büyük iştir! Ne var ki Allâh yolundan (insanları) alıkoymak, hakikatini inkâr ve Mescid-i Haram'a nankörlük edip,
halkı
oraya girmekten yasaklamak, ehlini oradan sürmek, Allâh indînde çok daha büyük iştir! Fitne, öldürmekten de büyük iştir! Onlar güç yetirebilseler, sizi inancınızdan döndürene kadar sizinle savaşırlar. Sizden, kim din anlayışından döner ve hakikati inkâr üzere ölürse, dünyada ve sonsuz gelecek sürecind...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Allah’ın savaşı haram kıldığı aylarda savaşmanın hükmünü soruyorlar: 'O aylarda savaşmak büyük günahtır. İnsanları Allah yolundan, İslâm’a girmekten alıkoymak, İslâmî hayatı yaşamaya engel tedbirler almak, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Haram’ı ziyarete mânî olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük sorumluluğu gerektirir. Temel hak ve özgürlüklere yapılan tecavüz, baskı, zulüm, işkence, fitne, cinayetten ve savaştan, kan dökmekten d...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram aydan, onda savaşmaktan soruyorlar. De ki: 'Onda savaşmak büyük bir günahtır. İnsanları Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a karşı nankörlük etmek,
halkı
nı oradan çıkarmak Allah katında daha büyük bir günahtır. Bozgunculuk ise öldürmekten daha fenadır. Onlar eğer güç yetirebilirse sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner ve sonra da kâfir olarak ölürse, işte onların yaptıkları işler dünyada da, ahirette de ...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Allah katında, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve o...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana hurmet edilen ayi, o aydaki savasi sorarlar. De ki: «O ayda savasmak buyuk suctur. Allah yolundan alikoymak, O'nu inkar etmek, Mescidi Haram'a engel olmak ve halkini oradan cikarmak Allah katinda daha buyuk suctur. Fitne cikarmak ise oldurmekten daha buyuktur". Gucleri yeterse, dininizden dondurunceye kadar sizinle savasa devam ederler. Icinizden dininden donup kafir olarak olen olursa, bunlarin isleri dunya ve ahirette bosa gitmis olur. Iste cehennemlikler onlardir, onlar orada temellidirl...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana hürmetli ay (Receb) den ondaki savaştan soruyorlar, de ki: Hürmetli ay'da savaş büyük bir günahtır. (Ama) Allah yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek ve Mescid-i Harâm'a girmelerine engel olmak,
halkı
nı oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne adam öldürmekten daha büyük (bir suç ve günah)tır. Onlar (Allah ve Peygamberini inkâr edenler, İslâm'ı din olarak kabul etmeyenler) güçleri yetse sizi dininizden döndürünceye kadar durmadan savaşırlar. Sizden kim dininden döner de k...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana hürmet edilen ayı, o aydaki savaşı sorarlar. De ki: 'O ayda savaşmak büyük suçtur. Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, Mescidi Haram'a engel olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak Allah katında daha büyük suçtur. Fitne çıkarmak ise öldürmekten daha büyüktür'. Güçleri yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşa devam ederler. İçinizden dininden dönüp kafir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehennemlikler onlardır, onlar orada temellidirl...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana, Kutsal Ayda savaşmak konusunu da soruyorlar. De ki: 'Onda savaş büyük bir günahtır. Fakat ALLAH'ın yolundan çevirmek, O'na ve Kutsal Mescid'e nankörlük etmek ve
halkı
nı oradan çıkarmak ALLAH yanında daha büyük bir günahtır. Çünkü baskı ve zulüm, öldürmekten daha büyük bir suçtur.' Güçleri yetse sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşırlar. Sizden kim dininden döner ve inkarcı olarak ölürse, tüm yaptıkları dünyada ve ahirette boşa çıkar. Onlar ateş
halkı
dır ve orada sürekli kalıcıd...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ay ve onda savaşma hakkında soru yöneltiyorlar. De ki: «Onda savaş, büyük bir günahtır. Allah yolundan engellemek, O'nu inkar etmek, Mescid-i Haram'a gidişi engellemek ve
halkı
nı oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne ise, adam öldürmekten daha büyük bir kötülüktür. Onlar güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşı sürdürürler, sizden her kim de dininden döner ve kafir olarak ölürse, bunların yaptığı bütün iyi işler dünya ve ahirette boşa ...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Ey Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, insanları, Mescid- i Haram'dan menetmek ve
halkı
nı oradan çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim, dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Tanrı katında, Tanrı'nın yolundan alıkoymak, ona küfretmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve ehlini oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner (irtidat) ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri dünyada da ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram olan o ayı, ondaki muhaarebeyi sorarlar. De ki: «Onda (o ayda) muhaarebe etmek büyük (günâh) dır, (insanları) Allah yolundan men' etmek, onu inkâr etmek, (ziyaretçilerin) Mescid-i haraama gitmelerine mâni' olmak, Onun
halkı
nı oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük (günah) dır. Fitne katilden de beterdir. Kâfirler, güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmalarında devam edeceklerdir. İçinizden kim dininden döner de o, kâfir olarak ölürse onların (o gibileri...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana saldırmazlık örfünün geçerli ayda savaşmanın hükmünü soruyorlar. De ki: "O ayda savaşmak çirkin bir şeydir; ancak insanları Allah yolundan çevirmek, O'nu inkar etmek ve Mescid-i Haram(a girmekten onları men etmek) ve
halkı
nı oradan sürmek, (bütün bunlar) Allah katında daha da kötüdür, çünkü zulüm ve baskı öldürmekten daha korkunçtur." (Düşmanlarınız) güçleri yeterse, inancınızdan döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan vazgeçmeyeceklerdir. Ama sizden biri imanından döner ve hakikati inkar ed...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Resulüm! Sana haram aydan ve onda savaşmanın doğru olup olmadığından soruyorlar. De ki: Haram ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan alıkoymak, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i haram'ın ziyaretine engel olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük, daha ağır günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden her kim dininden döner ve kâfir olar...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana hürmetli ayda yapılan savaşı soruyorlar, de ki: -O ayda savaşmak büyük suçtur, Allah yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram’a (girmeye) engel olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak Allah katında daha büyük suçtur. Fitne (çıkarmak) ise, öldürmekten daha büyüktür. Güçleri yeterse sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden dönüp, kafir olarak ölürse işte onlar, amelleri dünyada ve ahirette boşa gidenlerdir. İşte onlar ateş ehlidir. Orada ebed...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana harâm ayında savaşmaktan soruyorlar. De ki: "Onda savaş, büyük bir günâhtır. Fakat Allâh yoluna engel olmak, Allah'a ve Mescid-i Harâm'a karşı nankörlük etmek,
halkı
nı ondan (Mekke'den) sürüp çıkarmak, Allâh yanında daha büyük bir günâhtır. Fitne (baskı yapmak, adam) öldürmekten daha büyük(bir günâh)tır". Onlar yapabilseler sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, işte onların bütün yaptıkları dünyâda da, âhirette ...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: «Onda savaşmak büyük (bir günahtır).» Allah katında ise, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve
halkı
nı oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne ise, katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, artık onların bütün yapıp etmeleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve ...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ayı, onda savaşmayı soruyorlar, De ki: "O ayda savaş büyük bir günahtır. Ama Allah yolundan alıkoymak, O'na ve Mescid-i Haram'a nankörlük etmek, ora
halkı
nı oradan sürüp çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır." Fitne/baskı ve bozgunculuk, cana kıymaktan daha büyük bir kötülüktür. Eğer güçleri yetse sizi dininizden çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler. İçinizden kim irtidâd edip dininden dönerse kâfir olarak ölür. Böylelerinin amelleri dünyada da âhırette de boşa gi...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara: 'Onun hükümdarlığının kanıtı, sandığın size gelmesidir. Onda Rabbinizden bir huzur ve Musa ile Harun'un
halkı
nın geriye bıraktığı bir kalıntı bulacaksınız. Onu melekler taşımaktadır. İnanıyorsanız bunda sizi ikna edecek bir delil var.'...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin
halkı
dırlar, onda süresiz kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
ALLAH inananların egemeni ve dostudur; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkar edenlerin dostları ise azgın kişilerdir; onları aydınlıktan karanlığa çıkarır. Onlar ateş
halkı
dır, onlar orada sürekli kalıcıdır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Tanrı, inananların velisidir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; kafirlerin velisi ise tağuttur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar ateşin
halkı
dırlar; onda süresiz kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allâh, inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. kâfirlerin dostları da tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır. Onlar ateş
halkı
dır, orada ebedi kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi) dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; küfredenlerin velileri ise tağut'tur. Onları da nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin
halkı
dırlar, onda süreki olarak kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Yoksa (ey insanoğlu, sen,)
halkı
nın terk ettiği, çatıları yıkılıp harap olmuş (virane) bir kasabadan geçen (ve): "Allah bütün bunları öldükten sonra nasıl diriltebilirmiş?" diyen o kişi (ile aynı fikirde) misin? Bunun üzerine Allah, onu yüzyıl süre ile ölü bırakmış ve sonra tekrar hayata döndürerek sormuştu: "Bu halde ne kadar kaldın?" O da: "Bu halde bir gün veya bir günden biraz daha az bir süre kaldım" diye cevap vermişti. (Allah): "Hayır" dedi, "bu halde bir yüzyıl kaldın! Yiyeceğine ve içec...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Allah yoluna kapanmış olup şurada burada dolaşmayan fakirlere verin. İstemekten çekindikleri için, bilmeyen onları zengin zanneder. Onları simalarından tanırsın. Yüzsüzlük edip
halkı
rahatsız etmezler. İşe yarar her ne verirseniz, hiç şüphesiz, Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
ye'kulûne
: yerler
3.
er ribâ
: riba, faiz
4.
lâ yekûmûne
: kalkmazlar
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin
halkı
dır, orada sürekli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Tefecilikle para yiyenler, şeytanın çarptığı kimse gibi ayağa kalkarlar. Bu, onların, 'Tefecilik alışveriş gibidir,' demelerinden ötürüdür. Halbuki ALLAH alışverişi helal, tefeciliği ise haram kıldı. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de vazgeçerse, geçmişte kazandıklarını tutabilir; işi de ALLAH'a kalmıştır. Devam edenler ise cehennem
halkı
dır ve orada sürekli kalırlar....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Tanrı alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, buyruğu Tanrı'ya aittir. Kim (faize) geri dönerse artık onlar ateşin
halkı
dır, orada sürekli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Ribâ yiyenler, ancak şeytânın dokunup çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların: "Alışveriş de ribâ gibidir." demelerinden ötürüdür. Oysa Allâh, alış-verişi helâl, ribâyı harâm kılmıştır. Kime Rabbi'nden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak ribâdan) vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve işi de Allah'a kalmıştır. (Allâh onu affeder). Kim tekrar (ribâya) dönerse onlar ateş
halkı
dır, orada ebedi kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz (riba) yiyenler, ancak kendisini şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: «Alım-satım da ancak faiz gibidir» demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi ise haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim de (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin
halkı
dır, orada onlar sürekli kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 11. Ayet:
Firavun'un
halkı
veya onlardan öncekilerin durumu gibi... Ayetlerimizi (vahiy ve mucizelerimizi) yalanladılar ve ALLAH da onları suçüstü yakaladı. ALLAH'ın cezalandırması şiddetlidir....
Ali-İmran Suresi, 11. Ayet:
Firavun
halkı
nın ve onlardan önce yaşayanların başına gelenlerin aynısı (onların başına da gelecek): Onlar mesajlarımızı yalanladılar ve Allah günahlarından dolayı onları hesaba çekti: çünkü Allah karşılık vermede şedittir....
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
Allah’ın birliği ve dini konusunda karşı deliller getirerek seninle münakaşaya kalkışırlarsa: 'Ben, bana, benim sünnetime tâbi olanlarla birlikte varlığımı, benliğimi Allah’a teslim ettim, İslâm’ı yaşayan bir müslüman oldum' diyerek tartışmalarına fırsat verme. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlara, Mekke ve civarındaki belli kabilelere, yazı, hesap-kitap bilmeyen ümmîlere de: 'Siz de varlığınızı, benliğinizi Allah’a teslim ettiniz mi? İslâm’ı yaşayan müslümanlar ol...
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
ALLAH'ın ayetlerini inkar edenlere, haksız yere peygamberleri öldürenlere ve
halkı
n arasında adaleti savunanları öldürenlere acıklı bir azabı müjdele....
Ali-İmran Suresi, 23. Ayet:
Bu mükemmel kutsal kitaptaki bir kısım emir ve hükümleri uygulamakla sorumlu tutulan yahudi âlimlerini görmüyor musun? Aralarındaki ihtilâflı konularda hakem olması, idarî düzene esas teşkil etmesi için Allah’ın kitabına imana, tamamını uygulamaya davet ediliyorlar da, içlerinden bir kısmı tebliğ faaliyetine karşı tedbirler alarak yüz çevirip, güç ve iktidarlarını kullanarak,
halkı
istedikleri istikamette yönlendirmeye devam ediyorlar....
Ali-İmran Suresi, 32. Ayet:
Onlara: 'Allah’a itaat edin, Kitabındaki hükümleri uygulayın. İlâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulüne itaat edin. Sünnetini uygulayın. Eğer Allah’a ve Rasulüne itaatten yüz çevirir, güç ve iktidarınızı kullanarak,
halkı
istediğiniz istikamette yönlendirir, Kur’ân’ı ve sünneti uygulamazsanız, Allah’ın azabından kurtulacağınızı mı zannediyorsunuz? Bilin ki Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumlulu...
Ali-İmran Suresi, 63. Ayet:
Eğer yine de gün gibi açık hakikatlerden, bütün peygamberlerin davetinin birinci konusu olan tevhid inancına bağlanmaktan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak,
halkı
istedikleri istikamette yönlendirirlerse Allah’ın azabından kurtulamazlar. Allah bozguncuları, fesat çıkaranları bilmektedir....
Ali-İmran Suresi, 64. Ayet:
Onlara: 'Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, sizinle bizim aramızdaki, benzer, doğru, ortak temel değerlere, ilkelere, kelime-i tevhide, kelime-i şehadete, İslâm dinine gelin: Yalnızca Allah’ı ilâh tanıyalım. Candan müslümanlar olarak Allah’ın hükmüne teslim olalım. Saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edelim, yalnız Allah’ın şeriatına bağlanalım, Allah’a boyun eğelim. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, bir kısmımız, Allah’ı bırakıp, kulları durum...
Ali-İmran Suresi, 65. Ayet:
Ey kitap
halkı
, neden İbrahim hakkında tartışıp duruyorsunuz? Oysa İncil de Tevrat da ondan sonra indirildi. Aklınızı kullanmaz mısınız?...
Ali-İmran Suresi, 69. Ayet:
Kitap
halkı
ndan bir grup sizi saptırmak ister. Onlar sadece kendilerini saptırıyor. Farkında bile değiller....
Ali-İmran Suresi, 70. Ayet:
Kitap
halkı
! Tanık olduğunuz halde neden ALLAH'ın ayetlerini inkar ediyorsunuz?...
Ali-İmran Suresi, 71. Ayet:
Kitap
halkı
! Neden doğru ile yanlışı birbirine karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap
halkı
ndan bir grup dedi ki: 'İnananlara indirilmiş olana gündüzün başında inanın ve sonunda inkar edin. Böylece belki dinlerinden dönerler.'...
Ali-İmran Suresi, 75. Ayet:
Kitap
halkı
ndan öylesi var ki kendisine yığınla emanet bıraksan sana aynen öder. Fakat onlardan öylesi de var ki kendisine bir Dinar emanet etsen, başına dikilip durmadıkça geri ödemez. 'Ümmilere karşı bizim bir sorumluluğumuz yok' dedikleri için böyle davranıyorlar ve bile bile yalanlarını ALLAH'a yakıştırıyorlar....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
ALLAH'ın kendisine kitap, bilgelik ve peygamberlik verdiği hiç bir insan, 'ALLAH'tan sonra bana da kulluk ediniz,' diye
halkı
kendisine çağırmaz. Aksine, 'Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun,' der...
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Allah'ın vahiy, sağlam muhakeme ve peygamberlik bağışladığı hiç kimsenin bundan sonra
halkı
na, "Allah'ın yanısıra bana da kulluk edin!" demesi düşünülemez; aksine, (onlara şöyle öğüt verir): "ilahi kelamın bilgisini yayarak ve kendiniz (onu) derinlemesine inceleyerek Allah adamları olun!"...
Ali-İmran Suresi, 82. Ayet:
Artık bütün milletlerden alınan bu taahhütler ve sözlerden sonra kimler imandan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak
halkı
yönlendirirlerse, Allah’ın azabından kurtulamazlar. İşte onlar hak dini, doğru ve mantıklı düşünmeyi terk eden fâsıkların, âsilerin, bozguncuların ta kendileridir....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman edip bu Elçi'nin hak olduğuna şahit olduktan ve hakikatin bütün kanıtları kendilerine geldikten sonra hakikati inkar etmeyi seçen bir
halkı
Allah nasıl doğru yola ulaştırır? Allah, böyle bir zalimler topluluğunu doğru yola iletmez....
Ali-İmran Suresi, 98. Ayet:
De ki, 'Kitap
halkı
, ALLAH yaptıklarınıza tanıkken neden ALLAH'ın ayetlerini tanımıyorsunuz?'...
Ali-İmran Suresi, 99. Ayet:
De ki, 'Kitap
halkı
, doğruya tanık olduğunuz halde neden ALLAH'ın yolunu değiştirmeye yeltenerek inananları saptırıyorsunuz? ALLAH yaptıklarınızdan habersiz değildir.'...
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
İnananlar! Kitap
halkı
ndan bir kısmına uyarsanız iman etmenizden sonra sizi inkarcılığa döndürürler....
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
Siz, halk için çıkarılmış en iyi topluluksunuz. İyiliği öğütler, kötülükten sakındırır ve ALLAH'a inanırsınız. Kitap
halkı
inansaydı kendileri için iyi olurdu. İçlerinde inananlar olmakla birlikte çoğunluğu yoldan çıkmıştır...
Ali-İmran Suresi, 113. Ayet:
Ancak hepsi bir değil. Kitap
halkı
ndan bir grup var ki geceleri ALLAH'ın ayetlerini okuyup secde ederler....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
len tugniye an
: asla fayda vermez
4.
hum
: onla...
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Gerçekten inkâr edenlerin ise, ne malları, ne çocukları, onlara Allah'tan yana bir şey sağlayamaz. İşte onlar, ateşin
halkı
dırlar, onda temelli olarak kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
İnkar edenlerin ne paraları ne de çocukları ALLAH'a karşı kendilerine hiç bir yarar sağlamıyacaktır. Onlar ateşin
halkı
dır ve orada sürekli kalıcıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
O inkâr edenler (var ya), onların ne malları, ne de evlatları, onlara Allah'a karşı hiçbir fayda sağlamayacaktır. Onlar, ateş
halkı
dır; orada ebedi kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Gerçekten kafirlerin ise, ne malları, ne çocukları, onlara Tanrı'dan yana bir şey sağlayamaz. İşte onlar, ateşin
halkı
dırlar, onda temelli olarak kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Nankörlere gelince, ne malları, ne de evlâdları onlara, Allah'a karşı hiçbir yarar sağlamayacaktır. Onlar ateş
halkı
dır; onlar orada sürekli kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Gerçekten küfredenlerin ise, ne malları, ne çocukları, onlara Allah'tan yana bir şey sağlayamaz. İşte onlar, ateşin
halkı
dırlar, onda temelli olarak kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Onların bu dünya hayatı için harcadıkları, kendi kendilerine zulmeden bir
halkı
n ekinlerine musallat olan ve onu mahveden dondurucu bir rüzgara benzer: Onlara haksızlık yapan Allah değildir, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlar....
Ali-İmran Suresi, 140. Ayet:
Size bir sıkıntı dokunduysa, düşman topluluğa da benzeri bir sıkıntı dokunmuştur. Böyle günleri,
halkı
n arasında döndürüp duruyoruz ki ALLAH gerçek inananları ayırsın ve sizden bazılarını şahitler edinsin. ALLAH zalimleri sevmez...
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
İnne fî
halkı
s semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbı). ...
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
fî
halkı
: yaratılışında vardır
3.
es semâvâti
: semâlar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yer...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî
halkı
s semâvâti vel ard(ardı), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı). ...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yezkurûne allâhe
: Allah'ı zikrederler
3.
kıyâmen
: ayakta iken
4.
ve kuûden
: ve oturur ik...
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey kendilerine kitap verilenler! Birtakım yüzleri silip de tersine çevirmeden, yahut cumartesi
halkı
nı lânetlediğimiz gibi onları lânetlemeden, yanınızda bulunanı (Tevrat’ı) doğrulayıcı olarak indirdiğimiz bu kitaba (Kur’an’a) iman edin. Allah’ın emri mutlaka yerine gelecektir....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Kitaplılar! Bazı yüzleri çevirip sürgüne göndermeden ve Cumartesi
Halkı
nı lanetlediğimiz gibi lanetlemeden önce, yanınızdakileri onaylayıcı olarak indirdiğimize inanın. ALLAH'ın emri sürekli uygulanmıştır....
Nisa Suresi, 47. Ayet:
Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrat)ı tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba iman edin. Biz birtakım yüzleri silip de enselerine çevirmeden yahut cumartesi
halkı
nı (yahudileri) lanetlediğimiz gibi onları lanetlemeden önce iman edin. Yoksa Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Onlardan kimi ona inanmakta, kimi de ondan
halkı
engellemekte. İşte böyle engelleyenin hakkından, harıl harıl yanan cehennem gelir....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
1.
ve mâ
: ve ne, niçin, ne oluyor
2.
lekum
: siz, size
3.
lâ tukâtilûne
: savaşmıyorsunuz
4.
fî sebîli allâhi
: A...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Ve size ne oluyor ki Allah'ın yolunda ve "Ey Rabbimiz!
Halkı
zalim olan bu kasabadan bizi çıkar ve katından bir velî ve katından bize bir yardımcı kıl (gönder)." diyen zayıf ve aciz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri
halkı
zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi,
halkı
zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da Allâh yolunda, "Rabbimiz,
halkı
zâlim olan şu yöreden bizi kurtar, ledünnünden bize bir veliyy meydana getir ve ledünnünden bir zafer oluştur" diye yakaran düşkün erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da, Allah yolunda ve 'Ey Rabb'imiz!
Halkı
zalim olan şu kasabadan bizi çıkar; bize kendi katından bir veli (koruyucu, sahip) gönder, bize kendi katından bir yardımcı gönder' diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve "Rabbimiz, bizi
halkı
zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla" diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor ki, Medine’ye hicret edemiyerek, Mekke’de biçare kalıp: “- Ey Rabbimiz! Bizi,
halkı
zalim olan şu memleketten çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğruna Allah yolunda düşmanla çarpışmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da: «Rabbimiz! Bizi halki zalim olan bu sehirden cikar, katindan bize bir sahip cikan gonder katindan bize bir yardimci lutfet» diyen zavalli cocuklar, erkekler ve kadinlar ugrunda ve Allah yolunda savasmiyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da Allah yolunda ve «Rabbimiz !
Halkı
zâlim olan şu ülkeden bizi çıkarıp kurtar ve kendi katından işlerimizi düzene koyacak bir sahip ve kendi tarafından bize bir yardımcı gönder» diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?!...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da: 'Rabbimiz! Bizi
halkı
zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet' diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oldu da Allah yolunda ve «Rabbimiz! Bizi,
halkı
zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!» diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oldu ki 'Rabbimiz, bizi
halkı
zalim olan bu ülkeden kurtar, bize sahip çık, bize yardım et,' diye feryad eden ezilmiş erkekler, kadınlar ve çocuklara rağmen hâlâ ALLAH yolunda savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Hem size ne oluyor da Allah yolunda ve: «Ey bizim Rabbimiz, bizleri
halkı
zalim olan bu memleketten çıkar, tarafından bize bir sahip gönder ve yine tarafından bize bir yardımcı gönder.» diye yalvarıp duran o ezilmiş erkekler, kadınlar ve yavrular uğrunda çarpışmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: «Ey Rabbimiz! bizleri bu
halkı
zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder» diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Hem size ne oldu ki, Allah yolunda ve (Mekke’de mahsur ve) çâresiz bırakılan erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda (O’nun rızâsı için) savaşmıyorsunuz? Onlar ki: 'Rabbimiz! Bizi (de)
halkı
zâlim olan (mü’minlerin hicretiyle tamâmen müşriklerin elinde kalan) bu şehirden (Mekke’den) çıkar, bize tarafından bir sâhib gönder ve bize tarafından bir yardımcı gönder!' diyorlardı....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Siz ne oluyor da: Rabbımız,
halkı
zalim olan şu şehirden bizi kurtar, katından bize bir sahib gönder, bir yardımcı yolla, diyen; zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayı ve "Ey Rabbimiz! Bizi
halkı
zalim olan bu topraklardan kurtar(ıp özgürlüğe kavuştur) ve rahmetinle bizim için bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!" diye yalvaran çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmayı reddedersiniz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor ki Allah yolunda savaşmıyorsunuz? Halbuki zayıf (güçsüz) erkekler, kadınlar ve çocuklar: “Ey Rabbimiz! Bizi,
halkı
zâlim olan şu şehirden çıkar, bize kendi katından bir veli ver, bize kendi katından bir yardımcı ver. ” diyorlar....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oldu ki Allâh yolunda ve "Rabbimiz bizi şu,
halkı
zâlim kentten çıkar, bize katından bir koruyucu ver, bize katından bir yardımcı ver!" diyen zayıf erkek, kadın ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve «Rabbimiz, bizi
halkı
zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla» diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi,
halkı
zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!...
Nisa Suresi, 80. Ayet:
Rasûlullah’a itaat eden, tebliğ ettiği Kur’ân’a, teşriine, sünnetine uyup uygulayan Allah’a itaat etmiş olur. Bilesin ki, Kurân’a ve sünnetine itaatten yüz çevirenler, güç ve iktidarlarını kullanarak
halkı
istedikleri istikamette yönlendirmeye devam edenler, elimizden kurtulacaklarını zannetmesinler. Biz seni onların üzerinde koruma, denetim ve zabıta memuru olarak görevlendirmedik....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Sizin de, kendileri gibi, kulluk sözleşmenizdeki ortak taahhütlerinizi, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincinizi şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar etmenizi, küfre saplanmanızı istediler ki, onlarla müsavi olasınız. Onlar Allah yolunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edinceye kadar, onlardan hiçbirini, kamu görevlerini icraya yetkili kılmayın, candan dost, müttefik edinmeyin. ...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak aranızda anlaşma bulunan bir topluluğa katılan, yahut sizinle veya kendi
halkı
yla savaşmaktan dolayı göğüslerinde sıkıntı duyarak size gelenler hariç... ALLAH dileseydi onları başınıza musallat eder ve onlar da sizinle savaşırdı. Sizi yalnız bırakır, sizinle savaşmaz ve size barış önerirlerse ALLAH sizin onlara saldırmanıza izin vermez....
Nisa Suresi, 105. Ayet:
Halkı
n arasında ALLAH'ın sana gösterdiği gibi yargı veresin diye Biz sana gerçeği içeren kitabı indirdik. Hainlerden yana olma....
Nisa Suresi, 114. Ayet:
Onların gizli görüşmelerinin çoğunda hayır yoktur; sadakayı, iyiliği veya
halkı
n arasını düzeltmeyi savunmaları başka. Kim ALLAH'ın rızasını arayarak bunları yaparsa ona büyük bir ödül vereceğiz....
Nisa Suresi, 119. Ayet:
Ve lâbüd onları sapıtacağım, ve her halde onları ümniyyelere düşürüb olmayacak kuruntularla aldatacağım, ve lâbüd onlara emr edeceğim de hayvanların kulaklarını dilecekler ve lâbüd onlara emredeceğim de Allahın
halkı
nı tağyir edecekler, ve her kim Allahı bırakıb Şeytanı veliyy ittihaz ederse şüphesiz açıktan açığa husrana düşmüştür...
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Kitap
halkı
, senin kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Musa'dan bunun daha büyüğünü istemiş ve, 'Bize ALLAH'ı fiziksel olarak göster,' demişlerdi. Böyle sınırı aşmalarından ötürü onları yıldırım çarptı. Kendilerine apaçık deliller gelmesine rağmen buzağıya taptılar. Onları yine affettik. Musa'ya da apaçık bir yetki verdik....
Nisa Suresi, 160. Ayet:
Yahûdi olanlardan meydana gelen zulüm yüzünden de onlara helâl edilen tertemiz şeyleri haram ettik ve bu,
halkı
n çoğunu Allah yolunda menetmeleri....
Nisa Suresi, 160. Ayet:
(160-161) Yahudilerden (taşan) bir zulüm, onların (insanlardan) bir çoğunu Allah yolundan alıkoymaları, (Tevratda) nehy edilmelerine rağmen ribâ (faiz) almaları,
halkı
n mallarını haksız yere yemeleri sebebleriyledir ki biz, (evvelce) kendileri için halâl kılınan temiz ve güzel şeyleri üzerlerine haram etdik. İçlerinden kâfirlere pek acıklı bir azâb hazırladık. ...
Nisa Suresi, 160. Ayet:
(160-161) Hasılı o Yahudilerden taşan bir zulüm, insanları Allah yolundan menetmeleri, kendilerine yasaklanmış olmasına rağmen faizi almaları,
halkı
n mallarını haksızlıkla yemeleri yüzündendir ki Biz, kendilerine daha önce helâl kılınan bazı temiz nimetleri haram kıldık ve içlerinden kâfir kalanlara can yakıcı azap hazırladık....
Nisa Suresi, 161. Ayet:
Menedildikleri halde tefecilik yapmalarından ve
halkı
n parasını haksızlıkla yemelerinden ötürü... Onların inkarcılarına acıklı bir azap hazırladık....
Nisa Suresi, 161. Ayet:
ve nehyedildikleri halde riba almaları ve
halkı
n emvalini haksızlıkla yemeleri ve kâfir kalanlarına elîm bir azab hazırladık...
Nisa Suresi, 161. Ayet:
Bir de kendilerine yasaklanmış olduğu halde faiz almaları ve
halkı
n mallarını haksızlıkla yemeleri sebebiyle. Onların kafir olarak kalanlarına acı bir azap hazırladık....
Nisa Suresi, 161. Ayet:
(160-161) Yahudilerden (taşan) bir zulüm, onların (insanlardan) bir çoğunu Allah yolundan alıkoymaları, (Tevratda) nehy edilmelerine rağmen ribâ (faiz) almaları,
halkı
n mallarını haksız yere yemeleri sebebleriyledir ki biz, (evvelce) kendileri için halâl kılınan temiz ve güzel şeyleri üzerlerine haram etdik. İçlerinden kâfirlere pek acıklı bir azâb hazırladık. ...
Nisa Suresi, 161. Ayet:
(160-161) Hasılı o Yahudilerden taşan bir zulüm, insanları Allah yolundan menetmeleri, kendilerine yasaklanmış olmasına rağmen faizi almaları,
halkı
n mallarını haksızlıkla yemeleri yüzündendir ki Biz, kendilerine daha önce helâl kılınan bazı temiz nimetleri haram kıldık ve içlerinden kâfir kalanlara can yakıcı azap hazırladık....
Nisa Suresi, 161. Ayet:
Bir de kendilerine yasaklandığı halde faiz almaları ve
halkı
n malını haksız yere yemeleri yüzünden bunları haram kıldık. Onların kâfir olanlarına da acı bir azap hazırladık....
Nisa Suresi, 167. Ayet:
Kâfir olanlar ve
halkı
Allah yolundan çıkaranlarsa öylesine sapıtmışlardır ki tuttukları yol, doğru yoldan pek uzaktır....
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kitap
halkı
nın yiyeceği size helaldir. Sizin de yiyecekleriniz onlara helaldir. Mehirlerini ödemeniz, zina etmeyip namuslu davranmanız ve gizli dost tutmamanız koşuluyla, inananlardan iffetli kadınlarla ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlarla evlenmeniz size helaldir. Kim inanmayı kabul etmezse tüm yaptıkları boşa çıkmıştır ve o, ahirette de kaybedenlerdendir....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
keferû
: inkar ettiler
3.
ve kezzebû
: ve yalanladılar
4.
bi âyâti-nâ
: â...
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Ve inkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar alevli ateş (cehennem)
halkı
dır....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Hakikati inkâr edenlere ve (Esmâ'nın açığa çıkışı olan) işaretlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennem
halkı
dır....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkâr edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar da, alevli ateşin
halkı
dırlar....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennem
halkı
dır....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Kafirler ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar da alevli ateşin
halkı
dır....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehennem
halkı
dırlar....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin
halkı
dır....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Küfre sapanlar ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar da, alevli ateşin
halkı
dırlar....
Maidə Suresi, 15. Ayet:
Kitap
halkı
, kitabın gizlediğiniz bir çok bölümünü açığa çıkaran ve bir çoğunu da yüzünüze vurmayan elçimiz geldi size. ALLAH'tan bir ışık ve apaçık bir kitap da geldi size....
Maidə Suresi, 19. Ayet:
Kitap
halkı
! Elçiler arasındaki bir boşluk döneminden sonra size elçimiz gelmiş bulunuyor ve size gerçekleri anlatıyor ki 'Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi,' demeyesiniz. ALLAH her şeye Gücü Yetendir....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Bir zaman Musa,
halkı
na şöyle demişti: "Ey
halkı
m, üzerinizdeki Allâh nimetini hatırlayın; içinizde Nebiler meydana getirdi ve sizi melîkler kıldı; âlemlerden hiç kimseye vermediğini (insana has olan yeryüzünde halife olması bilgisini) size verdi. "...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Musa,
halkı
na şöyle demişti: 'Ey
halkı
m, ALLAH'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: aranızdan peygamberler çıkardı, sizi özgür kimseler kıldı ve toplumların hiçbirine vermediğini size verdi.'...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Bir zaman Musa,
halkı
na: "Ey
halkı
m!" demişti, "Allahın size bahşettiği nimetleri hatırlayın ki O, aranızdan peygamberler çıkarmış, sizi kendi-kendinizin efendisi yapmış ve dünyada başka hiç kimseye göstermediği (lütfu)nu size göstermişti....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
"Ey
halkı
m, Allâh'ın sizin için yazdığı (takdir ettiği) Arz-ı Mukaddes'e (kutsal vadi) girin, eskiye dönmeyin; yoksa hüsrana uğrayanlar olarak dönersiniz. "...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
'
Halkı
m! ALLAH'ın size ayırdığı kutsal toprağa girin. Geri dönmeyin, yoksa kaybedersiniz.'...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
"Ey
halkı
m! Allahın size vaat ettiği kutsal topraklara girin: ama (inancınızdan) vazgeçmeyin, yoksa kaybedenlerden olursunuz!"...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
1.
innî urîdu
: gerçekten ben isterim, dilerim
2.
en tebûe bi ismî
: günahımı yüklenmeni (kötülüğe uğramanı)
3.
ve ismi-ke
: ve senin günahın
4.
<...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
Gerçekten ben, benim günahım ile kendi günahını yüklenmeni, böylece ateş
halkı
ndan olmanı dilerim.Ve zâlimlerin cezası, işte budur....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
"Şüphesiz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin
halkı
ndan olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur."...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
«Ben isterim ki sen, benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip ateş
halkı
ndan olasın! Zalimlerin cezası budur»....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
"Kuşkusuz kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin
halkı
ndan olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur."...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
"Ben isterim ki sen, benim günâhımı da, senin günâhını da yüklenip ateş
halkı
ndan olasın! zâlimlerin cezâsı budur."...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
«Şüphesiz, senin kendi günahını ve benim günahımı yüklenmeni ve böylelikle ateşin
halkı
ndan olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası budur.»...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
"Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da senin günahını da yüklenip ateş
halkı
ndan olasın. İşte budur zalimlerin cezası!"...
Maidə Suresi, 43. Ayet:
Önlerinde Tevrât’ın açık hükümleri varken, seni nasıl hakem tayin ediyorlar? Tevrat’ta Allah’ın hükümleri var. Sonra verdiğin hüküm arzularına uygun olmayınca, hakemliğinden vazgeçip sırtlarını çeviriyorlar, güç ve iktidarlarını kullanarak
halkı
istedikleri istikamette yönlendiriyorlar. Bunlar asla senin peygamber olduğuna, getirdiğin kitaba iman etmeyecekler, kendi kitaplarına da iman etmiyorlar....
Maidə Suresi, 44. Ayet:
İçinde hidayet ve ışık bulunan Tevrat'ı biz indirdik. müslüman peygamberler onunla Yahudiler arasında hüküm veriyorlardı. Hahamlar ve din bilginleri de ALLAH'ın kitabından emredildikleri şeylerle hüküm verirler ve onun üzerine tanık olurlardı.
Halkı
ululamayın, beni ululayın ve ayetlerimi ucuz bir fiyata satmayın. ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermeyenler inkarcıdır....
Maidə Suresi, 44. Ayet:
İçinde hidayet ve ışık bulunan Tevrat'ı biz indirdik. Müslüman peygamberler onunla Yahudiler arasında hüküm veriyorlardı. Hahamlar ve din bilginleri de Tanrı'nın kitabından emredildikleri şeylerle hüküm verirler ve onun üzerine tanık olurlardı.
Halkı
ululamayın, beni ululayın ve ayetlerimi ucuz bir fiyata satmayın. Tanrı'nın indirdiği ile hüküm vermeyenler kafirlerdir....
Maidə Suresi, 47. Ayet:
İncil
halkı
ALLAH'ın onda indirdiğiyle hüküm versin. Kim ALLAH'ın indirdiği ile hüküm vermezse işte onlar yoldan çıkanlardır....
Maidə Suresi, 49. Ayet:
Onların, zımmîlerin vârisleri arasında, Allah’ın indirdiği ile, Kur’ân ahkâmıyla hüküm ver, icraat yap. Onların şahsî arzu ve ihtiraslarına, bâtıla uyma. Onların, Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp azaba dûçar etmelerinden sakın, kendini koru. Eğer Allah’ın hükümlerinden, yargı ve icra ile ilgili indirdiği emirlerden yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak,
halkı
istedikleri istikamette yönlendirirlerse, Allah’ın azabından kurtulamazlar. Bilesin ki, Allah, onların...
Maidə Suresi, 57. Ayet:
İnananlar, sizden önceki kitap
halkı
ve inkarcılar arasında dininizi alay ve eğlence konusu yapanları dost edinmeyin. İnanmış iseniz ALLAH'ı dinlemelisiniz....
Maidə Suresi, 65. Ayet:
Kitap
halkı
inanıp erdemli davransa günahlarını örterek onları bol nimetli bahçelere yerleştirirdik....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
1.
ve ellezîne keferû
: ve inkâr edenler, kâfir olanlar
2.
ve kezzebû
: ve yalanladılar
3.
bi âyâti-nâ
: âyetlerimizi
4.
ulâike...
Maidə Suresi, 86. Ayet:
İnkar edip ayet ve mucizelerimizi yalanlayanlar ise cehennem
halkı
...
Maidə Suresi, 86. Ayet:
Kafir olanlar ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise işte onlar da cehennem
halkı
dır....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar da cehennem
halkı
dır....
Maidə Suresi, 89. Ayet:
1.
lâ yuâhizu-kum(u)
: sizi ahaze etmez, sorumlu tutmaz
2.
allâhu
: Allâh (c.c.)
3.
bi el lagvi
: boş sözler ile
4.
fî eymâni-k...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah sizi, yeminlerinizdeki boş sözlerden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat, akid yaptığınız yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Artık onun kefâreti (cezası), ev
halkı
nıza yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu yedirmeniz veya onları giydirmeniz ya da bir köle azad etmenizdir. Fakat kim bunları bulamazsa, o taktirde üç gün oruç tutsun.İşte bu, yeminlerinizi bozduğunuz zaman onların (yeminlerinizin) kefâretidir. Ve yeminlerinizi koruyun (onları bozmaktan sakının). Allah, âyetlerini size işte böyle...
Maidə Suresi, 92. Ayet:
Allah’a itaat edin, Kitabındaki hükümleri uygulayın, Rasulüne itaat edin, sünnetini uygulayın. Kur’ân ve sünnetin hükümlerini uygulamada gevşemeyerek, taviz vermeyerek kendinizi Allah’ın azabından koruyun. İtaatten vazgeçer, güç ve iktidarınızı kullanarak
halkı
istediğiniz istikamette yönlendirmeye devam ederseniz, elimizden kurtulamazsınız. Bilin ki, Rasulümüze düşen apaçık bir tebliğdir....
Ənam Suresi, 26. Ayet:
Onlar hem
halkı
Kur’ân’dan ve Peygamberden uzaklaştırırlar, hem de kendileri ondan geri dururlar. Böylece yalnız kendilerini mahvederler de farkına varmazlar....
Ənam Suresi, 26. Ayet:
Böylece hem
halkı
ondan alıkoyarlar, hem de kendileri uzaklaşırlar. Gerçekte ise kendilerini helâke atarlar da farkına bile varmazlar....
Ənam Suresi, 53. Ayet:
Ve biz, Allah'ın, aramızdan seçip lütfettiği bunlar mı demeleri için
halkı
n bir kısmını, bir kısmıyla sınarız. Allah, şükredenleri daha iyi bilmez mi?...
Ənam Suresi, 66. Ayet:
Gerçek olmasına rağmen senin
halkı
n bunu yalanladı. De ki: 'Ben üzerinizde gözetici değilim.'...
Ənam Suresi, 66. Ayet:
(66-67) Bu, hakikatin ta kendisi olduğu halde, senin
halkı
n onu yalan saydı. De ki: "Ben sizden sorumlu değilim. Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır; Siz de yakında öğrenirsiniz."...
Ənam Suresi, 67. Ayet:
(66-67) Bu, hakikatin ta kendisi olduğu halde, senin
halkı
n onu yalan saydı. De ki: "Ben sizden sorumlu değilim. Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır; Siz de yakında öğrenirsiniz."...
Ənam Suresi, 74. Ayet:
İbrahim, babası Azer'e şöyle demişti: 'Heykelleri mi tanrı ediniyorsun? Seni ve
halkı
nı tümüyle apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.'...
Ənam Suresi, 74. Ayet:
Ve bir zaman İbrahim babası Azere (şöyle) demişti: "Sen putları ilah mı ediniyorsun? Görüyorum ki sen ve
halkı
n açık bir sapıklık içindesiniz!"...
Ənam Suresi, 74. Ayet:
Bir zaman İbrâhim, atası Azer’e: "Ne! Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de
halkı
nı da besbelli bir sapıklık içinde görüyorum!" demişti....
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Güneş'i (Hakikati yaşatır umuduyla aklını) doğarken gördü. . . "İşte bu Rabbim, bu daha büyük" dedi. . . Batınca (aklın Allâh'ı kavramada yetersizliğini fark edince) şöyle dedi: "Ey
halkı
m, doğrusu ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden berîyim. "...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Güneşi doğarken görünce, 'Budur benim Rabbim. Bu, daha büyük!,' dedi. O da batınca: 'Ey
halkı
m, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım,' dedi....
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Sonra, güneşin doğduğunu görünce, "İşte benim Rabbim bu! Bu (hepsinin) en büyüğü!" diye haykırdı. Ama o (da) kaybolunca: "Ey
halkı
m!" diye seslendi, "Bakın, sizin yaptığınız gibi, Allahtan başkasına ilahlık yakıştırmak benden uzak olsun!"...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
(78-79) Daha sonra güneşi doğarken görünce (iddianıza göre) "Rabbim, her hâlde budur, bu hepsinden daha büyük!" Batıp kaybolunca da: "Ey
halkı
m, ben sizin Allah’a şerik koştuğunuz şeylerden berîyim." "Ben batıl dinlerden uzaklaşarak, yüzümü, gökleri ve yeri yaratan Rabbülâlemin’e yönelttim, ben asla sizin gibi müşrik değilim!" dedi....
Ənam Suresi, 79. Ayet:
(78-79) Daha sonra güneşi doğarken görünce (iddianıza göre) "Rabbim, her hâlde budur, bu hepsinden daha büyük!" Batıp kaybolunca da: "Ey
halkı
m, ben sizin Allah’a şerik koştuğunuz şeylerden berîyim." "Ben batıl dinlerden uzaklaşarak, yüzümü, gökleri ve yeri yaratan Rabbülâlemin’e yönelttim, ben asla sizin gibi müşrik değilim!" dedi....
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Halkı
Ona karşı çıkıp, kanıt getirmeye (tanrısallık verdiklerini savunmaya) kalkıştı. . . (İbrahim) dedi ki: "Beni doğru yola hidâyet etmiş iken, Allâh hakkında benimle tartışıyor musunuz? O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam! Ancak Rabbimin dilediği şey müstesna (bana ancak Rabbimin izniyle bir zarar erişebilir). . . Rabbim her şeyi ilmiyle kapsamıştır. . . Hâlâ düşünmüyor musunuz?"...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Halkı
onunla tartıştı. 'Beni doğruya ulaştırmış iken benimle hâlâ ALLAH hakkında mı tartışıyorsunuz? Sizin ortak koştuklarınızdan korkmam, meğer Rabbim bir şey dilerse... Rabbim, bilgice her şeyi kuşatmıştır. Öğüt almıyor musunuz?'...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Ve (sonra)
halkı
onunla tartışmaya girdi. (Bunun üzerine) onlara: "Beni doğru yola ileten O iken benimle Allah hakkında hala tartışıyor musunuz? Ama Ondan başka ilahlık yakıştırdığınız hiçbir şeyden korkmuyorum, (zira hiçbir kötülük bana dokunmaz) Rabbim dilemedikçe. Rabbim her şeyi bilgisi ile kuşatır; peki bunu hiç düşünmüyor musunuz?...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Halkı
kendisi ile tartışmaya girişti: O dedi ki: "Allah, bana doğru yolu göstermişken, siz hâlâ benimle O’nun hakkında tartışıyor musunuz? Sizin O’na ortak saydığınız şeylerden ben hiç bir zaman korkmam. Rabbim ne dilerse o olur. Rabbimin ilmi her şeyi kapsar. Hâlâ kendinize gelip ders almayacak mısınız?"...
Ənam Suresi, 83. Ayet:
İşte bu, İbrahim'e
halkı
na karşı verdiğimiz kesin kanıtımızdır. Kimi dilersek yüce mertebeler veririz! Muhakkak ki Rabbin Hakiym'dir, Aliym'dir....
Ənam Suresi, 83. Ayet:
Bunlar,
halkı
na karşı kullanması için İbrahim'e verdiğimiz tartışma yöntemidir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Rabbin Bilgedir, Bilendir....
Ənam Suresi, 83. Ayet:
İşte bu,
halkı
na karşı (kullanmak üzere) İbrahime verdiğimiz muhakeme tarzımızdı: (çünkü) dilediğimiz kimseyi derecelerle yüceltiriz. Şüphe yok ki Rabbiniz hikmet sahibidir, her şeyi bilendir....
Ənam Suresi, 89. Ayet:
İşte Onlar, kendilerine Kitap (Hakikat ve Sünnetullah BİLGİsi), Hüküm ve Nübüvvet verdiğimiz kimselerdir. . . Eğer onlar (halk) bu verdiklerimizi inkâr ederlerse; bütün bunları inkâr etmeyecek bir
halkı
onlara vekîl kılarız....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Sana, şehirlerin anası olan Mekke
halkı
nı ve çevresindeki bütün insanları korkutmak, Tanrı azâbını onlara haber vermek için bu kutlu ve onlarda bulunan kitapları gerçekleyici kitabı indirdik ve âhirete inananlar, namazlarını dâimâ kılarak bu kitaba da inanırlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Şu indirilmiş Kur’an, mübarek ve feyizli bir kitabdır ki, elleri önündekini (Tevrat’ı ve İncil’i) tasdik edicidir. Tâ ki onunla Mekke
halkı
nı ve bütün çevresinde bulunan insanları korkutasın. Ahirete iman edenler, namazlarına gereği üzre devam ettikleri halde Kur’an’a da inanırlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke)
halkı
nı ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar....
Ənam Suresi, 96. Ayet:
Sabahı (gecenin karanlığından) yarıb çıkarandır O. Geceyi (
halkı
n) bir sükûn (u, dinlenmesi), güneşi ve ayı (vakıtların) bir hesâb(ı) olarak yaratandır O. İşte bütün bunlar (mülkünde) mutlak gaalib, (her şey'i) hakkıyle bilen (Allah) ın takdiridir. ...
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Allah, yemek zorunda kaldıklarınız dışında size neleri haram kıldığını tek tek açıklamışken, üzerine adının anıldığı hayvanları yememenizin sebebi nedir. Gerçekten birçokları nefislerinin arzularına uyarak bilmeden (
halkı
) saptırıyorlar. Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Size ne oluyor da Allah'ın adı anılarak kesilenleri yemiyorsunuz? Halbuki zorda kaldığınız zamanlar hariç, size harâm edilenleri ayırt etmişti. Şüphe yok ki
halkı
n çoğu, bilmeden kendi istekleriyle sapıp gider. Şüphe yok ki Rabbin, haddini aşanları daha iyi bilir....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Çaresiz muhtaç bulunduklarınız müstesna olmak üzere, o, size neleri haram kıldığını ayrı ayrı bildirmişken, üzerlerine Allah’ın ismi anılmış olanlardan ne diye yemiyeceksiniz? Gerçekten bir çokları bildiklerinden değil, yalnız nefis arzularıyla
halkı
sapıklığa düşürüyorlar. Muhakkak ki Rabbindir, o tecavüz edenleri, en iyi bilen......
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Size ne oluyor ki, üzerinde ALLAH'ın ismi anılanlardan yemiyorsunuz? Halbuki zorunlu haller haricinde size yasaklananları detayıyla size açıklamış bulunuyor. Birçokları, bilgiye dayanmayan kişisel görüşleriyle
halkı
saptırıyor. Rabbin sınırı aşanları en iyi bilendir....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
O size muztarr olduklarınız müstesna olmak üzere harâm kıldığı neler ise ayrı ayrı bildirmiş iken üzerlerine Allâh ismi anılmış olanlardan neye yimeyeceksiniz? Evet bir çokları bildiklerinden değil, mücerred hevâlariyle
halkı
behemehal dalâlete düşürüyorlar, şüphesiz ki rabbındır o mütecavizleri en ziyade bilen...
Ənam Suresi, 119. Ayet:
O, size — kendisine kat'î suretde muztar ve muhtâc bulunduklarınız müstesna olmak üzere — neleri haram kıldığını ayrı ayrı bildirmişken üzerlerine Allahın adı anılmış olanlardan yememeniz de ne oluyor ya? Muhakkak ki bir çokları ilim (ifâde edebilecek deliller) ile (hiç bir münâsebeti) olmayarak hevâ (ve heves) leriyle (
halkı
) her halde sapdıracaklardır. Şübhesiz ki Rabbin haddi aşanları en çok bilenin ta kendisidir. ...
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Size ne var ki, üzerine Allah Teâlâ'nın ismi zikredilmiş olanı yemeyesiniz. Ve muhakkak size haram olan şeyler mufassalan bildirilmiştir. Ancak kendisine muzdar kaldığınız şey müstesna. Ve şüphe yok ki birçokları bilmeksizin kendi hevâlarıyla (
halkı
) dalâlete düşürürler. Senin Rabbin ise muhakkak ki, mütecavizleri en ziyâde bilendir....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Size ne oluyor ki, üzerine Allah'ın adı anılıp kesilenlerden yemiyorsunuz?Halbuki Allah, çaresiz yemek zorunda kaldıklarınız dışında haram kıldığı şeyleri size açıklamıştır. Doğrusu birçokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak
halkı
şaşırtıyorlar. Muhakkak ki Rabbin hududu aşanları çok iyi bilendir....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Kesilirken üzerlerine Allah’ın adı anılmış olan hayvanların etlerinden niçin yemeyecek mişsiniz?O, zaten size haram kıldığı etleri açıkça bildirmiştir; ancak çaresiz kalıp da zaruret mikdarı yemeniz müstesnadır. Evet birçokları, bildiklerinden değil, sırf heva ve hevesleriyle
halkı
saptırıyorlar. Muhakkak ki Rabbin haddi aşanları pek iyi bilmektedir....