Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Evet, sen
hayran
kaldın, onlar ise alay ediyorlar....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onlara baktığında, dış görünüşleri itibariyle, seni
hayran
bırakırlar. Konuştuklarında, sözlerine itibar edersin. Aslında, elbise giydirilmiş kütükler gibidirler. Her koşuşturmayı kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar, düşmandırlar, onlara karşı dikkatli ol. Allah, onların canlarını alsın! Nasıl da döndürülüyorlar!...
Cin Suresi, 1. Ayet:
De ki: "Bana, cinlerden bir topluluğun dinledikten sonra gidip; biz gerçekten
hayran
lık uyandıran bir kur'an dinledik, dedikleri, vahyolundu."...
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
İnnes safâ vel mervete min şeâirillâh(şeâirillâhi), fe men haccel beyte evı’temera fe lâ cunâha aleyhi en yettavvefe bi himâ ve men tetavvaa
hayran
, fe innallâhe şâkirun alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
1.
inne
: muhakkak, hiç şüphesiz
2.
es safâ
: Mekke'de Safa
3.
ve
: ve
4.
el mervete
: Mekke'de Merve
Bəqərə Suresi, 180. Ayet:
Kutibe aleykum izâ hadara ehadekumul mevtu in tereke hayrâ(
hayran
), el vasiyyetu lil vâlideyni vel akrabîne bil ma’rûf(ma’rûfi), hakkan alel muttekîn(muttekîne)....
Bəqərə Suresi, 180. Ayet:
1.
kutibe
: yazıldı, farz kılındı
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
izâ hadara
: hazır olduğu zaman, geldiği zaman
4.
ehade...
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), fe men kâne minkum marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uhar(uhara) ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskîn(miskînin), fe men tatavvaa
hayran
fe huve hayrun leh(lehu), ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
1.
eyyâmen
: günler
2.
ma'dûdâtin
: adetli, sayılmış, sayılı
3.
fe men
: fakat kim
4.
kâne
: oldu, idi
<...
Bəqərə Suresi, 221. Ayet:
İmân etmedikçe, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan putperest, müşrik kadınlarla evlenmeyin. Güzelliği ile sizi büyülemiş,
hayran
lığınızı mûcip olup son derece hoşunuza gitmiş olsa bile, putperest hür bir kadından, mü’min bir câriye daha hayırlıdır. Mü’min kadınları da, imân etmedikçe putperest, müşrik erkeklerle evlendirmeyin. Hoşunuza bile gitmiş olsa, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan müşrik, putperest hür bir erkekte...
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Yu’til hikmete men yeşâu, ve men yu’tel hikmete fe kad ûtiye
hayran
kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi). ...
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
1.
yu'ti
: verir
2.
el hikmete
: hikmet
3.
men
: kişi, kimse
4.
yeşâu
: diler
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
Kuntum hayra ummetin uhricet lin nâsi te’murûne bil ma’rûfi ve tenhevne anil munkeri ve tu’minûne billâh(billâhi), ve lev âmene ehlul kitâbi le kâne
hayran
lehum, minhumul mu’minûne ve ekseruhumul fâsikûn(fâsikûne)....
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
1.
kuntum
: siz oldunuz
2.
hayra ummetin
: hayırlı ümmet, topluluk
3.
uhricet
: çıkarıldınız
4.
li en nâsi
: insan...
Ali-İmran Suresi, 180. Ayet:
Ve lâ yahsebennellezîne yebhalûne bi mâ âtâhumullâhu min fadlıhî huve
hayran
lehum, bel huve şerrun lehum se yutavvekûne mâ bahilû bihî yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), ve lillâhi mîrâsus semâvâti vel ard(ardı), vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun)....
Ali-İmran Suresi, 180. Ayet:
1.
ve lâ yahsebe-enne
: ve sakın zannetmesinler
2.
ellezîne
: onlar
3.
yebhalûne
: cimrilik ederler
4.
bi mâ âtâ-humu allâhu
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ yahıllu lekum en terisûn nisâe kerhâ(kerhen). Ve lâ ta’dulûhunne li tezhebû bi ba’dı mâ âteytumûhunne illâ en ye’tîne bi fâhışetin mubeyyineh(mubeyyinetin), ve âşirûhunne bil ma’rûf(ma’rûfi), fe in kerihtumûhunne fe asâ en tekrahû şey’en ve yec’alallâhu fîhi
hayran
kesîrâ(kesîran)....
Nisa Suresi, 19. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
4.
lâ yahıllu...
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Minellezîne hâdû yuharrifûnel kelime an mevâdııhî ve yekûlûne semi’nâ ve asaynâ vesma’ gayra musmeın ve râınâ leyyen bi elsinetihim ve ta’nan fîd dîn(dîni). Ve lev ennehum kâlû semi’nâ ve ata’nâ vesma’ venzurnâ le kâne
hayran
lehum ve akvem(akveme), ve lâkin leanehumullâhu bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ(kalîlen)....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
1.
min ellezîne
: onlardan bir kısmı
2.
hâdû
: yahudiler
3.
yuharrifûne
: tahrif ederler, bozarlar
4.
el kelime
: ...
Nisa Suresi, 66. Ayet:
Ve lev ennâ ketebnâ aleyhim enıktulû enfusekum evihrucû min diyârikum mâ fealûhu illâ kalîlun minhum. Ve lev ennehum fealû mâ yûazûne bihî le kâne
hayran
lehum ve eşedde tesbîtâ(tesbîten)....
Nisa Suresi, 66. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, ... olsa
2.
ennâ
: biz ... olduk
3.
ketebnâ
: yazdık
4.
aleyhim
: onların üzerine, onlara
Nisa Suresi, 149. Ayet:
İn tubdû
hayran
ev tuhfûhu ev ta’fû an sûin fe innallâhe kâne afuvven kadîrâ(kadîran)....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
1.
in
: eğer, şayet, olsa, ise
2.
tubdû
: açıklarsınız
3.
hayran
: hayır
4.
ev
: veya, ya da
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Yâ eyyuhân nâsu kad câekumur resûlu bil hakkı min rabbikum fe âminû
hayran
lekum. Ve in tekfurû fe inne lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı). Ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen)....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nâsu
: insanlar
3.
kad
: olmuştur
4.
câe-kum
: size geldi
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Yâ ehlel kitâbi lâ taglû fî dînikum ve lâ tekûlû alâllâhi illâl hakk(hakka). İnnemâl mesîhu îsâbnu meryeme resûlullâhi ve kelimetuhu. Elkâhâ ilâ meryeme ve rûhun minhu, fe âminû billâhi ve rusulihî, ve lâ tekûlû selâseh(selâsetun). İntehû
hayran
lekum. İnnemâllâhu ilâhun vâhid(vâhidun). Subhânehû en yekûne lehu veled(veledun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen)....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
ehle
: ehil, sahip
3.
el kitâbi
: Kitap
4.
lâ taglû
: haddi aşmayın
Ənam Suresi, 71. Ayet:
Kul e ned’û min dûnillâhi mâ lâ yenfeunâ ve lâ yadurrunâ ve nureddu alâ a’kâbinâ ba’de iz hedânâllâhu kellezîstehvethuş şeyâtînu fîl ardı hayrâne lehû ashâbun yed’ûnehû ilel hude’tinâ, kul inne hudallâhi huvel hudâ, ve umirnâ li nuslime li rabbil âlemîn(âlemîne)....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e ned'û
: dua mı edelim
3.
min dûni allâhi
: Allah'tan başka
4.
mâ
: şey (şeyler)
...
Ənam Suresi, 158. Ayet:
Hel yanzurûne illâ en te’tiyehumul melâiketu ev ye’tiye rabbuke ev ye’tiye ba’du âyâti rabbik(rabbike), yevme ye’tî ba’du âyâti rabbike lâ yenfeu nefsen îmânuhâ lem tekun âmenet min kablu ev kesebet fî îmânihâ hayrâ(
hayran
), kul intezırû innâ muntezırûn(muntezırûne)....
Ənam Suresi, 158. Ayet:
1.
hel
: ...mi?
2.
yanzurûne
: bakıyorlar, bekliyorlar
3.
illâ
: ancak, sadece mutlaka, illâ
4.
en te'tiye-hum
: o...
Ənfal Suresi, 23. Ayet:
Ve lev alimallâhu fî him
hayran
le esmeahum, ve lev esmeahum le tevellev ve hum mu'ridûn (mu'ridûne)....
Ənfal Suresi, 23. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, ise
2.
alime allâhu
: Allah bildi
3.
fî-him
: onların içinde, onlarda
4.
hayran
: bir hayır
Ənfal Suresi, 70. Ayet:
Yâ eyyuhân nebiyyu kul li men fî eydîkum minel esrâ in ya'lemillâhu fî kulûbikum
hayran
yu'tikum
hayran
mimmâ uhıze minkum ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənfal Suresi, 70. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ en nebiyyu
: ey peygamber
2.
kul
: de ki
3.
li men
: o kimselere, onlara
4.
fî eydî-kum
: ellerinizde...
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Yahlifûne billâhi mâ kâlû, ve lekad kâlû kelimetel kufri ve keferû ba’de islâmihim ve hemmû bi mâ lem yenâlû, ve mâ nekamû illâ en agnâhumullâhu ve resûluhu min fadlihi, fe in yetûbû yeku
hayran
lehum, ve in yetevellev yuazzibhumullâhu azâben elîmen fîd dunyâ vel âhirah(âhirati), ve mâ lehum fîl ardı min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin)....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
1.
yahlifûne
: yemin ediyorlar
2.
bi allâhi
: Allah'a
3.
mâ kâlû
: söylemediler
4.
ve lekad
: ve andolsun ki
<...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece, olduğu zaman
2.
semiat
: işitti (kadın)
3.
bi mekrihinne
: çekiştirdiklerini, dedikodu yaptıklarını
4.
e...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
(Kadınların) onu çekiştirdiklerini işittiği zaman, onlara (davetçi) gönderdi. Ve onlara karşılıklı oturacak yer hazırladı. Onlardan herbirine (meyve soymaları için) bir bıçak verdi. Ve (Yusuf'a): “Onlara (kadınlara), çık!” dedi. Böylece onu gördükleri zaman ona
hayran
kaldılar ve ellerini kestiler. Ve: “Hâşâ! Allah için, bu bir beşer değil, ancak kerim (bir) melektir.” dediler....
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Vaktaki (kadın) onların gizliden gizliye yapdıkları dedi koduları işitdi, kendilerine (da'vetci) yolladı, onlar için (rahatça) yaslanacak bir yer (bir de sofra) hazırladı, onlardan her birine birer bıçak verdi. (Yuusufa): «Çık karşılarına» dedi; şimdi onlar bunu görünce kendisini büyük bir varlık olarak tanıdılar, (
hayran
lıklarından) ellerini kesdiler ve dediler ki: «Allâhı tenzîh ederiz. Bu, bir beşer değildir. Bu, çok şerefli bir melekden başkası değildir». ...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Sonunda (o kadın) onların gizli dedikodularını işitince, kendilerine (haber) gönderdi ve onlar için yaslanacak bir yer (yastıklar ve bir sofra) hazırladı; herbirine ise birer (keskin)bıçak verdi ve (meyveleri soy maya baş ladıklarında, Yûsuf’a): 'Kar şıla rı na çık!' dedi. Bunun üzerine (kadınlar) onu (Yû suf’u) görünce, (eşsiz güzelliğine ve fa zîletine meftûn olarak) onu pek yüce gördüler de (
hayran
lıklarından farkına bile varmadan) ellerini kestiler ve: 'Hâşâ! Allah için, bu bir insan değildi...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Hanım o kadınların kendisi aleyhindeki bu dedikodularını işitince onları konağına dâvet etmek üzere dâvetçi gönderdi. Onlar için mükellef bir sofra hazırlattı. Sofrada, ikram edilen meyveleri soysunlar diye, her misafir için bir de bıçak koydurmuştu. Onlar meyvelerini soyup kesmekle meşgul oldukları sırada, beriden de Yusuf’a: "Çık şimdi onların karşısına!" dedi. Kadınlar onu görünce
hayran
kaldılar, onun güzelliğine dalıp gittiklerinden, farkında olmadan kendi ellerini kestiler ve: "Hâşâ! Allah...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
(Kadın), onların (dedikodu yaparak kendisini dile düşürme) düzenlerini işitince, onlara (adam) gönderdi (yemeğe davet etti). Onlar için dayanacak yastıklar hazırladı ve her birine de birer bıçak verdi. (Yûsuf'a): "Çık karşılarına!" dedi. Kadınlar, (önlerine konan meyveleri soyup yemekle meşgul iken) Yûsuf'u görünce onu (gözlerinde) büyüttüler, (ona
hayran
lıklarından ötürü) ellerini kestiler ve: "Allâh için, hâşâ bu, insan değildir; bu ancak güzel bir melektir!" dediler....
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Azizin hanımı onların dedikodusunu işitince, onlara bir davet verdi. Onlara dayalı döşeli bir sofra hazırladı, herbirinin eline birer bıçak verdi, Yusuf'a da 'Yanlarına çık' dedi. Onu gördüklerinde, güzelliğine
hayran
kaldılar da şaşkınlıkla ellerini kestiler. 'Aman Allahım, bu beşer olamaz,' dediler. 'Olsa olsa bu büyük bir melektir!'...
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
Fe asâ rabbî en yu’tiyeni
hayran
min cennetike ve yursile aleyhâ husbânen mines semâi fe tusbiha saîden zelekâ(zelekan)....
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
asâ
: belki, umulur ki
3.
rabbî
: benim Rabbim
4.
en yu'tiye-ni
: bana vermesi
...
Nur Suresi, 12. Ayet:
Lev lâ iz semi’tumûhu zannel mu’minûne vel mu’minâtu bi enfusihim
hayran
ve kâlû hâzâ ifkun mubîn(mubînun)....
Nur Suresi, 12. Ayet:
1.
lev lâ
: olmasaydı, olmaz mıydı, gerekmez miydi
2.
iz
: o zaman
3.
semi'tumû-hu
: onu işittiniz
4.
zanne
: zand...
Şüəra Suresi, 225. Ayet:
Görmez misin bunlar her vâdide
hayran
olurlar...
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
Bizim mesajlarımıza (gerçekten) inananlar, ancak, kendilerine tebliğ edildiği zaman önünde derin bir
hayran
lık ve saygıyla eğilenlerdir; (onlar,) Rablerinin sınırsız ihtişamını hamd ile yüceltenler ve asla büyüklük taslamayanlardır;...
Əhzab Suresi, 25. Ayet:
Ve reddallâhullezîne keferû bi gayzıhim lem yenâlû hayrâ(
hayran
), ve kefallâhul mu’minînel kıtâl, ve kânallâhu kaviyyen azîzâ(azîzen)....
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Doğrusu sen, Allah’ın kudretine
hayran
lıkla; yeniden diriltilmeyi inkârlarına şaşkınlığı bir arada yaşıyorsun, onlar da alay ediyorlar....
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Sen
hayran
lık duyarken onlar alay ediyorlar....
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Hayır, sen
hayran
lık ve şaşkınlık duyarken onlar (yalnızca) alay ederler;...
Saffat Suresi, 12. Ayet:
Hayır sen (bu muhteşem kudrete)
hayran
kaldın; onlarsa (seninle) alay ediyorlar....
Əhqaf Suresi, 11. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
li ellezîne
: o kimselere, onlar...
Məhəmməd Suresi, 21. Ayet:
Tâatun ve kavlun ma’rûf(ma’rûfun), fe izâ azemel emr(emru), fe lev sadekûllâhe le kâne
hayran
lehum. ...
Məhəmməd Suresi, 21. Ayet:
1.
tâatun
: itaat
2.
ve kavlun
: ve söz
3.
ma'rûfun
: maruf, güzel
4.
fe izâ
: fakat o zaman, olunca, olduğunda
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah'ın Peygamberidir. O'nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı çok çetin ve serttirler; kendi aralarında birbirlerine karşı merhametlidirler. Onları, rükû' edenler, secde edenler olarak görürsün; Allah'ın geniş lûtfunu, bol ihsanını arzu ederler. Alâmetleri, yüzlerindeki secdeden oluşan izdir. İşte bu onların Tevrat'taki misâlleridir. İncil'deki misâlleri ise, filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş derken kalınlaşmış da sapı üzerinde doğrulmuş, (öyle ki) ziraatçilerin
hayran
lığını...
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri/izi vardır. Bu onların Tevrat'taki nitelikleri. İncil'deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/
hayran
bırakır ...
Hucurat Suresi, 5. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, ise, olsa
2.
enne-hum
: onların olması
3.
saberû
: sabrettiler
4.
hattâ tahruce
: sen çıkınca...
Qaf Suresi, 7. Ayet:
Yeryüzünü de biz uzatıp yaydık; denge noktaları yerleştirdik ona ve bitirdik onda, bakanları
hayran
bırakan her türlü çifti....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
1.
ve izâ
: ve o zaman
2.
raeyte-hum
: onları gördün
3.
tu'cibu-ke
: seni
hayran
bırakır, senin hoşuna gider, beğenirsin
4.
ecs...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğün zaman onların cesameti (görünüşleri) seni
hayran
bırakır. Ve eğer konuşurlarsa, onların sözlerini dinlersin, onlar sanki duvara dayalı kütükler gibidirler. Her sayhayı (gürültüyü) kendi üzerlerine (aleyhlerine) sanırlar. Onlar düşmandırlar. Artık onlardan hazer et (sakın), Allah onları helâk etsin (kahretsin), nasıl da döndürülüyorlar....
Cin Suresi, 1. Ayet:
(1-2) (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten
hayran
lık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”...
Cin Suresi, 1. Ayet:
De ki: "Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: -Doğrusu biz, (büyük)
hayran
lık uyandıran bir Kur'an dinledik"...
Cin Suresi, 1. Ayet:
De ki: Cinlerden birkaç tanesinin (gelip Kur'ân) dinledikleri ve sonra da : «Biz,
hayran
lık uyandıran bir Kur'ân dinledik» dedikleri, bana vahiy yoluyla bildirildi....
Cin Suresi, 1. Ayet:
De ki: "Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: "Doğrusu biz, (büyük)
hayran
lık uyandıran bir Kuran dinledik."...
Cin Suresi, 1. Ayet:
(Habîbim) de ki: «Bana şu hakıykat (ler) vahy olunmuşdur: Cin den bir zümre (benim Kur'an okuyuşumu) dinlemiş de (şöyle) söylemişler: — Biz, hakıykî
hayran
lık veren bir Kur'an dinledik. ...
Cin Suresi, 1. Ayet:
Resulüm! De ki: "Bana cinlerden bir topluluğun Kur'an dinlediği vahyolundu. " Onlar şöyle demişlerdir: "Gerçekten biz
hayran
lık veren çok hoş Kur'an dinledik. "...
Cin Suresi, 1. Ayet:
De ki: «Bana gerçekten şu vahyolundu: «Cinlerden bir grup dinleyip de şöyle demişler: -Doğrusu biz, (büyük)
hayran
lık uyandıran bir Kur'an dinledik....
Cin Suresi, 1. Ayet:
De ki: "Cinlerden bir topluluğun dinleyip şunu söyledikleri bana vahyolundu: 'Gerçekten biz,
hayran
lık verici bir Kur'an dinledik."...
Cin Suresi, 2. Ayet:
(1-2) (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten
hayran
lık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
1.
fe
: artık
2.
ittekû
: takva sahibi olun
3.
allâhe
: Allah'a
4.
mâ
: şey, ne, kadar
<...
Möminun Suresi, 57. Ayet:
(57-61) "Şüphesiz Rablerine duydukları derin
hayran
lık ve saygı sonucu O'ndan uzaklaşma korkusundan tir tir titreyen şu kimseler, Rablerinin âyetlerine inanan kimseler, Rablerine ortak tanımayan kimseler, şüphesiz kendileri, Rablerine dönecekler diye verdiklerini kalpleri ürpererek veren kimseler; işte onlar, iyiliklerde yarışanlardır ve iyilikler için önde gidenlerdir. "...
Möminun Suresi, 58. Ayet:
(57-61) "Şüphesiz Rablerine duydukları derin
hayran
lık ve saygı sonucu O'ndan uzaklaşma korkusundan tir tir titreyen şu kimseler, Rablerinin âyetlerine inanan kimseler, Rablerine ortak tanımayan kimseler, şüphesiz kendileri, Rablerine dönecekler diye verdiklerini kalpleri ürpererek veren kimseler; işte onlar, iyiliklerde yarışanlardır ve iyilikler için önde gidenlerdir. "...
Möminun Suresi, 59. Ayet:
(57-61) "Şüphesiz Rablerine duydukları derin
hayran
lık ve saygı sonucu O'ndan uzaklaşma korkusundan tir tir titreyen şu kimseler, Rablerinin âyetlerine inanan kimseler, Rablerine ortak tanımayan kimseler, şüphesiz kendileri, Rablerine dönecekler diye verdiklerini kalpleri ürpererek veren kimseler; işte onlar, iyiliklerde yarışanlardır ve iyilikler için önde gidenlerdir. "...
Möminun Suresi, 60. Ayet:
(57-61) "Şüphesiz Rablerine duydukları derin
hayran
lık ve saygı sonucu O'ndan uzaklaşma korkusundan tir tir titreyen şu kimseler, Rablerinin âyetlerine inanan kimseler, Rablerine ortak tanımayan kimseler, şüphesiz kendileri, Rablerine dönecekler diye verdiklerini kalpleri ürpererek veren kimseler; işte onlar, iyiliklerde yarışanlardır ve iyilikler için önde gidenlerdir. "...
Möminun Suresi, 61. Ayet:
(57-61) "Şüphesiz Rablerine duydukları derin
hayran
lık ve saygı sonucu O'ndan uzaklaşma korkusundan tir tir titreyen şu kimseler, Rablerinin âyetlerine inanan kimseler, Rablerine ortak tanımayan kimseler, şüphesiz kendileri, Rablerine dönecekler diye verdiklerini kalpleri ürpererek veren kimseler; işte onlar, iyiliklerde yarışanlardır ve iyilikler için önde gidenlerdir. "...