Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehli'nin ve Müşriklerin kafirleri Rabb'inizden, size bir hayrın indirilmesini istemezler. Oysa Allah, rahmetini dilediği kimseye ayırır. Allah, Büyük Lütuf Sahibi'dir....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları hidayete iletmek sana düşmez. Allah, hak edeni doğru yola iletir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ı hoşnut etmek için infak yaparsınız. Yapacağınız her hayrın karşılığı size tam olarak verilir ve size asla haksızlık yapılmaz....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
İnsanların, hayrı acele istedikleri gibi, Allah da şerri onlara acele verseydi, muhakkak süreleri bitirilirdi. Ama Biz, Bizimle karşılaşmayı ummayanları, kendi hallerine bırakırız. Azgınlıkları içinde bocalar dururlar....
Adiyat Suresi, 8. Ayet:
Doğrusu o hayrı aşırı derecede sever....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Münâfıkların hakka davet karşısındaki davranışları, müjde ve uyarı ateşi yakan kimsenin verdiği bilgiye kuşkucu ve kararsız yaklaşan kimselerin haline benziyor. Alevler, Kur’ân âyetleri, peygamberin sünneti, Muhammed’in çevresindeki münafıklara da aydınlık sağlarken, iki yüzlülükleri sebebiyle, Allah onlara hak ve hakikati gösterecek aydınlığı yok ederek, onları şüphe, nifak ve inkâr karanlıklarında bırakıyor. Ne doğruyu, hakkı görebiliyorlar, ne de hayrı şerden ayırt edebiliyorlar....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Mâ yeveddullezîne keferû min ehlil kitâbi ve lel muşrikîne en yunezzele aleykum min
hayri
n min rabbikum vallâhu yahtassu bi rahmetihî men yeşâu, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi)....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
1.
mâ yeveddu
: sevmezler, istemezler
2.
ellezîne keferû
: inkâr edenler
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
4.
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden olan küfredenler ve müşrikler rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise) rahmetini dilediğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne önceki vahyin takipçilerinden hakikati inkara yeltenenler, ne de Allah'tan başka şeylere ilahlık yakıştıranlar, Rabbin tarafından sana indirilen bir hayrı görmekten hoşlanırlar; ancak Allah dilediğini rahmete ulaştırır; zira Allah, sınırsız lütuf Sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i kitaptan kâfir olanlar da ve müşrikler de sizin üzerinize Rabbiniz tarafından bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah Teâlâ ise rahmetini dilediğine tahsis buyurur. Ve Allah Teâlâ pek büyük ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Mâ nensah min âyetin ev nunsihâ ne’ti bi
hayri
n minhâ ev mislihâ e lem ta’lem ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
1.
mâ
: ne, şey, bir şey
2.
nensah
: kaldırırız
3.
min âyetin
: bir âyet (âyetten)
4.
ev nunsi-hâ
: veya onu unutt...
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), ve mâ tukaddimû li enfusikum min
hayri
n tecidûhu indallâh(indallâhi) innallâhe bi mâ ta’melûne basîr(basîrun)....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
1.
ve ekîmu
: ve gereği üzere yerine getirin, kılın
2.
es salâte
: namaz
3.
ve âtû
: ve verin
4.
ez zekâte
: zekât...
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Namazi kilin, zekati verin, kendiniz icin onden gonderdiginiz her
hayri
Allah katinda bulacaksiniz. Allah yaptiklarinizi suphesiz gorur....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Namazı kılın, zekatı verin, kendiniz için önden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulacaksınız. Allah yaptıklarınızı şüphesiz görür....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Namazı kılınız, zekâtı veriniz. Kendiniz için önceden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulursunuz. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Namazı kılın, zekâtı verin; kendiniz için yapıp gönderdiğiniz her hayrı, Allâh'ın yanında bulursunuz, Allâh yaptıklarınızı görür....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Namazı kılın, zekatı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir....
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
Şüphe yok ki Safâ ile Merve Allah Teâlâ'nın şeairinden (Merasim-i diniyesinden)' dir. Artık her kim hac veya umre niyetiyle Beytullah'ı ziyaret ederse tavafı bu ikisiyle beraber yapmasında kendisi için hiçbir günah yoktur. Ve her kim bir hayrı tatavvu'an yaparsa şüphe yok ki Allah Teâlâ şâkirdir, alîmdir....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Yüzlerinizi (namazda) doğu ve batı tarafına çevirmeniz hayır ve taat değildir. Fakat hayır ve ibadet, Allah’a, âhirete, meleklere, Allah’ın indirdiği kitablara ve peygamberlere iman edenin ibadetidir ve Allah sevgisi üzere, yahud mala olan sevgisine rağmen, malı (fakir) akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa , dilenenlere, köle ve esirlere (kurtulmaları için) harcayan, namazı gereği üzere kılan ve zekâtı veren kimsenin; ahidleştikleri zaman sözlerine sâdık kalanların, ihtiyaç ve sıkıntı ...
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Oruç, sayılı günlerdedir. İçinizden biri hastalanır, yahut yolda bulunursa orucunu yer, sonra başka günlerde, o yediği gün sayısınca oruç tutar. Kime oruç zor gelirse her gün için bir yoksulu doyurur. Hayır için verdiği şeyi çoğaltırsa bu da kendi hayrına. Fakat bilseniz oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Sayılı günler, içinizden hasta olan veya seferde bulunan ise diğer günlerden sayısınca, ona dayanıb kalacaklar üzerine de fidye: bir miskin doyumu, her kim de hayrına fidyeyi artırırsa hakkında daha hayırlıdır, bununla beraber oruc tutmanız sizin için daha hayırlıdır eğer bilirseniz...
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Sayılı günler... İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerden sayısınca tutar. Ona dayanıp kalanlar (dayanamayanlar) üzerine de bir yoksulu doyuracak fidye vermek gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa hakkında daha hayırlıdır. Yine de oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
(Size farz kılınan oruç), sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutar. Ona dayanıp kalacaklar üzerine de bir yoksulu doyuracak kadar fidye gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Oruç sayılı günlerdedir. Sizden her kim o günlerde hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar. Oruç tutamayanlara fidye gerekir. Fidye bir fakiri doyuracak miktardır. Her kim de, kendi hayrına olarak fidye miktarını artırırsa bu, kendisi hakkında elbette daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer işin gerçeğini bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır....
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
El haccu eşhurun ma’lûmât(ma’lûmâtun), fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fîl hacc(haccı), ve mâ tef’alû min hayrın ya’lemhullâh(ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdit takvâ, vettekûni yâ ulîl elbâb(elbâbi)....
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
1.
el haccu
: hac
2.
eşhurun
: aylar
3.
ma'lûmâtun
: malûm, belirlenmiş, bilinen
4.
fe
: o zaman, işte
<...
Bəqərə Suresi, 215. Ayet:
Yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne), kul mâ enfaktum min
hayri
n fe lil vâlideyni vel akrabîne vel yetâmâ vel mesâkîni vebnis sebîl(sebîli), ve mâ tef’alû min
hayri
n fe innallâhe bihî alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 215. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar
2.
mâzâ
: ne, nasıl
3.
yunfikûne
: infâk ederler (Allah için verirler)
4.
kul
: ...
Bəqərə Suresi, 215. Ayet:
Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Maldan harcadığınız şey, ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir....
Bəqərə Suresi, 215. Ayet:
Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: Maldan harcadığınız şey, ebeveyn, yakınlar, yetimler, fakirler ve yolcular için olmalıdır. Şüphesiz Allah yapacağınız her hayrı bilir....
Bəqərə Suresi, 215. Ayet:
Sana (Allah yolunda) ne harcayacaklarını sorarlar. De ki; «Vereceğiniz mal (hayır) ana- baba, yakın akrabalar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hiç şüphesiz Allah yaptığınız her hayrı bilir.»...
Bəqərə Suresi, 215. Ayet:
Sana (Allâh yolunda) ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: "Verdiğiniz hayır (mal), ana-baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmış(lar) içindir. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allâh bilir....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Hanımlarınız sizin için birer tarladır. Allah’ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak iradesinin tecellisi içinde dilediğiniz tarzda tarlanıza girin. İlişkiden önce birbirinizin hayrına vesile olacak, maddî, manevî, cinsî hazırlıklar yapın. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun, onun huzurunda hesap vereceğinizi bilmelisiniz. Mü’minlere dünyada, yardım, zafer ve devlet, âhirette cennet müjdesini ver....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Leyse aleyke hudâhum ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâu, ve mâ tunfikû min
hayri
n fe li enfusikum, ve mâ tunfikûne illebtigâe vechillâh(vechillâhi), ve mâ tunfikû min
hayri
n yuveffe ileykum ve entum lâ tuzlemûn(tuzlemûne)....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
1.
leyse
: değil
2.
aleyke
: senin üzerine
3.
hudâ-hum
: onların hidayete ermesi
4.
ve lâkinne
: ve lâkin, fakat
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları hak yola getirmek senin görevin değil, lâkin Allah dilediğini doğru yola getirir. Hayır olarak yaptığınız her harcama sadece kendiniz içindir. Zaten siz Allah rızasını aramaktan başka bir gaye ile infak etmezsiniz. İşlediğiniz her hayrın mükâfatı size tamamen verilir ve sizin hakkınız yenmez....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Lil fukarâillezîne uhsirû fî sebîlillâhi lâ yestatîûne darben fîl ardı, yahsebuhumul câhilu agniyâe minet teaffuf(teaffufi), ta’rifuhum bi sîmâhum, lâ yes’elûnen nâse ilhâfâ(ilhâfen), ve mâ tunfikû min
hayri
n fe innallâhe bihî alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
1.
li el fukarâi
: fakirler için, fakirlere ait, fakirlerin
2.
ellezîne
: onlar
3.
uhsirû
: hasrettiler, adadılar
4.
fî sebîlil...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Yapacağınız hayırlar,) kendilerini Allah yoluna adamış, bu sebeple yeryüzünde kazanç için dolaşamayan fakirler için olsun. Bilmeyen kimseler, iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü onlar yüzsüzlük ederek istemezler. Yaptığınız her hayrı muhakkak Allah bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar) şu fakirlere mahsustur ki, Allâh yolunda kapanıp kalmışlardır. Yeryüzünde gezip dolaşamazlar. Bilmeyen, utangaçlıklarından dolayı onları zengin sanır. Onları simâlarından (yüzlerinden) tanırsın. Yüzsüzlük edip insanlardan istemezler. Yaptığınız her hayrı Allâh bilir....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah bir kimseye, ancak gücü yettiği kadar teklif eder. Herkesin kazandığı hayrın sevabı kendine ve yaptığı fenalığın zararı da yine onadır. Rabbimiz! Eğer unuttuk, yahut kasdimiz olmıyarak hata ettikse bizi (Ondan) hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin musibetler gibi, bize, ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Güç yetiremiyeceğimiz şeyi bize yükletme, bizden çıkan günahları affet, bizi bağışla, bize merhamet buyur. Sen mevlâmız, yardımcımızsın. Artık kâfirler topluluğu üzerine biz...
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
Kul e unebbiukum bi hayrın min zâlikum, lillezînettekav inde rabbihim cennâtun tecrî min tahtıhel enhâru hâlidîne fîhâ ve ezvâcun mutahharatun ve rıdvânun minallâh(minallâhi), vallâhu basîrun bil ıbâd(ıbâdi). ...
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e unebbiu-kum
: size haber vereyim mi
3.
bi hayrın
: hayırlısı
4.
min zâlikum
: bundan
<...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Yevme tecidu kullu nefsin mâ amilet min
hayri
n muhdâran, ve mâ amilet min sû’(sûin), teveddu lev enne beynehâ ve beynehû emeden baîdâ(baîden), ve yuhazzirukumullâhu nefseh(nefsehu), vallâhu raûfun bil ıbâd(ıbâdi). ...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
1.
yevme tecidu
: o gün, bulur
2.
kullu nefsin
: her nefs, herkes
3.
mâ amilet
: ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
4.
min
hayri
n
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün bir gündür ki herkes, yaptığı hayrı hazırlanmış bir halde karşısında bulacak, işlediği kötülükle de arasında pek uzun bir mesafe olmasını arzulayacak. Tanrı, kendinden korunmanızı buyurur ve Allah, kullarını pek esirgeyicidir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün her nefis, yaptığı her hayrı hazır bulacaktır; işlediği her kötülüğü de. O kötülükle kendisi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Allâh sizi kendisin(in emirlerine karşı gelmek)den sakındırıyor. Allâh, kulllarına şefkatlidir....
Ali-İmran Suresi, 104. Ayet:
Veltekun minkum ummetun yed’ûne ilel
hayri
ve ye’murûne bil ma’rûfi ve yenhevne anil munker(munkeri), ve ulâike humul muflihûn(muflihûne)....
Ali-İmran Suresi, 104. Ayet:
1.
ve li tekun
: ve olsun
2.
min-kum
: sizden
3.
ummetun
: bir topluluk, bir ümmet, bir cemaat
4.
yed'ûne
: çağırı...
Ali-İmran Suresi, 115. Ayet:
Ve mâ yef’alû min
hayri
n fe len yukferûh(yukferûhu), vallâhu alîmun bil muttekîn(muttekîne). ...
Ali-İmran Suresi, 115. Ayet:
1.
ve mâ yef'alû
: ve yaptıkları şey
2.
min
hayri
n
: hayırdan, hayır olarak
3.
fe len yukferû-hu
: o taktirde o asla örtülmez
4.
<...
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Ve onlar -hakikati inkara şartlanmış olanlar- sanmasınlar ki kendilerine mühlet vermemiz onların hayrınadır, onlara mühlet verdik ki günahkarlıkları artsın; sonuçta onları utanç verici bir azap beklemektedir....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
İnkâr edenler, onlara mühlet verişimizi kendilerinin hayrına sanmasınlar. Biz onlara, günahlarını arttırsınlar diye mühlet veriyoruz. Sonunda onlar için aşağılayıcı bir azap vardır....
Nisa Suresi, 51. Ayet:
Bu mükemmel kutsal kitaptaki bir kısım emir ve hükümleri uygulamakla sorumlu tutulan ehl-i kitap âlimlerini görmüyor musun? Putlaştırılmış, hiçbir hayrı olmayan heykellere; putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlere, idarelere şeytanî güçlere, tağuta inanıyorlar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler için: 'Bunlar, iman edenlerden, mü’minlerden daha doğru yoldadırlar' diyorlar....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Ve yesteftûneke fîn nisâi. Kulillâhu yuftîkum fîhinne, ve mâ yutlâ aleykum fîl kitâbi fî yetâmen nisâillâtî lâ tu’tûnehunne mâ kutibe lehunne ve tergabûne en tenkihûhunne vel mustad’afîne minel vildâni, ve en tekûmû lil yetâmâ bil kıst(kıstı). Ve mâ tef’alû min
hayri
n fe innallâhe kâne bihî alîmâ(alîmen)....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
1.
ve yesteftûneke
: senden fetva (bilgi) istiyorlar
2.
fî en nisâi
: kadınlar hakkında
3.
kul
: de
4.
allâhu
: Al...
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Kadınlar hakkında senden, haklara dair açıklama istiyorlar. . . De ki: "Onlarla ilgili hükümler hakkında açıklamayı size Allâh veriyor!" Onlar için yazılmış hakları kendilerine vermediğiniz ve (üstelik) kendileriyle nikâhlamaya (evlenmeye) rağbet ettiğiniz yetim kızlar ile zor durumdaki çocuklara ve bir de yetimlere adaleti ikame etmeniz hakkında bilgiler yüzünüze okunuyor. . . Ne hayır yaparsanız, muhakkak ki Allâh onu Aliym'dir (çünkü yaptığınız hayrın yaratanı O'dur)....
Nisa Suresi, 127. Ayet:
Senden, kadınlar hakkında fetvâ istiyorlar. De ki: "Allâh, size onlar hakkında hükmünü açıklıyor: Kendilerine yazılmış olan(mirâs hakların)ı vermeyip kendileriyle evlenmek istediğiniz öksüz kadınlar, zavallı çocuklar ve öksüzlere karşı adâleti yerine getirmeniz hakkında Kitapta size okunan(âyet)ler (de Allâh'ın hükmünü açıklamaktadır)". Yapacağınız her hayrı muhakkak ki Allâh bilir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Şayet bir hayrı açıklarsanız ya da gizlerseniz veya bir kötülüğü affederseniz, o zaman muhakkak ki Allah da affedicidir, (her şeye) kaadirdir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz, yahut bir kötülüğü affederseniz (bilin ki), Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Açıkça bir hayır yaparsanız, yahut yaptığınız hayrı gizlerseniz, yahut da gördüğünüz kötülüğü bağışlarsanız bilin ki Allah, şüphe yok, bağışlayıcıdır, her şeye gücü yeter....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar ya da gizlerseniz yahut bir kötülüğü affederseniz; Allâh Afüvv'dür, Kaadir'dir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı, bir iyiliği açıklar veya gizlerseniz, size yapılan bir kötülüğü görmezlikten gelir, affederseniz, bilin ki Allah çok affedicidir ve herşeye gücü kudreti yeter....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetirendir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı (iyiliği) açığa vurur veya gizli tutar veya bir kötülüğü affederseniz, Allah muhakkak çok affedendir, gücü her şeye yetendir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz yâhud bir kötülüğü afvederseniz şübhe yok ki Allah afvi çok bir kadîr bulunuyor...
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz ya da bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphe yok ki, Allah çok bağışlayan, herşeye gücü yetendir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz, yahut da bir kötülüğü bağışlarsanız, biliniz ki, Allah da çok bağışlayıcıdır, her şeye hakkıyla kadirdir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Tanrı, affedicidir, güç yetirendir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Eğer bir hayrı açıklar veya onu gizlerseniz, yahud fenalığı da afvederseniz şübhe yok ki Allah çok bağışlayıcıdır. Her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklarsanız veya gizlerseniz veya bir kötülüğü affederseniz, şüphe yok ki Allah Teâlâ affedici ve çok kudretlidir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kötülüğü bağışlarsanız, şüphesiz Allah, affedicidir, güç yetiricidir....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz, bir kötülüğü affederseniz, Allah da çok affedicidir, herşeye güç yetirendir....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah, size Rabbinizden gerekçeli hikmete dayalı indirilen Kur’ân ile, İslam Dini ile toplumda hakça düzeni gerçekleştirmek için geldi. O halde, kendi hayrınızı düşünerek, kazançlarınızı hesap ederek Muhammede ve Rabbiniz katından getirdiği Dine iman edin. Eğer Allahın Rasulü Muhammedi ve İslamı tanımazlıktan gelerek inkâr eder, nankörlük ederseniz Allaha zarar veremezsiniz. Bilin ki, gökl...
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey Insanlar! Peygamber Rabbiniz'den size gercekle geldi, inanin, bu sizin
hayri
nizadir. Inkar ederseniz, bilin ki, goklerde ve yerde olanlar Allah'indir. Allah bilendir. Hakim'dir....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey İnsanlar! Peygamber Rabbiniz'den size gerçekle geldi, inanın, bu sizin hayrınızadır. İnkar ederseniz, bilin ki, göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Allah bilendir. Hakim'dir....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar, hiç şübhesiz, Rabbinizden size hak bir peygamber gelmişdir. O halde kendi hayrınıza olarak (ona) îman edin. Eğer inkâr edib kâfir olursanız (biliniz ki) göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) Allahındır. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir. ...
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar! Resul size Rabbinizden hakkı getirdi; artık inanın ona ki hayrınıza olsun. Nankörlük ederseniz göklerdekiler de yerdekiler de Allah'ındır. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar. . . Dininizde ölçüyü kaçırıp haddi aşmayın. . . Allâh üzerine Hak olmayanı söylemeyin. . . Meryemoğlu İsa Mesih, yalnızca Allâh Rasûlü ve O'nun Kelimesi'dir. . . Onu Meryem'e ilka etmiştir ve kendinden (El Esmâ ül Hüsnâ'sından) bir mânâdır (ruhtur). . . O hâlde Esmâ'sıyla her şeyin hakikati olan Allâh'a ve Rasûllerine iman edin. . . "Üçtür" (baba - oğul - kutsal ruh) demeyin! Sizin hayrınıza olarak (buna) son verin. . . Allâh ancak İlâh'un Vahid'dir...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, içinizdeki yahudiler gibi Meryem’e zina isnad ederek Îsâ’nın peygamberliğini tanımayarak; hristiyanlar gibi Îsâ’nın ilâhlığını iddia ederek, haddi aşıp sorumluluk ve cezanızı artırmayın. Allah hakkında da baba olma, oğul edinme, bedenlere girme, değişme ve birleşme iddialarında da bulunmayın. Yalnızca hakkı ve doğruları söyleyin. Mesih, Meryem oğlu Îsâ, Allah’ın Rasulüdür, o Allah’ın Meryem’e ilettiği 'ol' emrinin eseridir, mûcizesidir, ilâhî lütufla yaratılmış...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey kitap ehli! Dininizde taşkınlık etmeyin ve Allah hakkında doğru olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih Allah'ın peygamberi, Meryem'e bıraktığı kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Artık Allah'a ve peygamberlerine iman edin. '(İlah) Üçtür' demeyin. Bu iddialarınızdan vazgeçin. Sizin hayrınıza olur. Şüphesiz ki Allah tek bir ilahtır. Allah bir çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde olanlar hep O'nundur. Vekil olarak Allah yeter....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey Kitap ehli! Dininizde taskinlik etmeyin. Allah hakkinda ancak gercegi soyleyin. Meryem oglu Isa Mesih, Allah'in peygamberi, Meryem'e ulastirdigi kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanin, «uctur» demeyin, vazgecin, bu
hayri
nizadir. Allah ancak bir tek Tanri'dir, cocugu olmaktan munezzehtir, goklerde olanlar da yerde olanlar da O'nundur. Vekil olarak Allah yeter. *...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey Kitap ehli! Dininizde taşkınlık etmeyin. Allah hakkında ancak gerçeği söyleyin. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanın, 'üçtür' demeyin, vazgeçin, bu hayrınızadır. Allah ancak bir tek Tanrı'dır, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde olanlar da yerde olanlar da O'nundur. Vekil olarak Allah yeter....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda aşırılığa sapmayınız, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylemeyiniz. Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın sadece bir peygamberi, Meryem'e sunduğu bir kelimesi ve ondan gelen bir ruhtur. Allah'a ve peygamberine inanınız. Allah «üçtür» demeyiniz. Bundan vazgeçiniz, hayrınıza olan budur. Allah ancak tek bir ilahtır, çocuğu olmaktan münezzehtir, göklerde ve yeryüzünde bulunan herşey onundur. Allah insan için yeterli bir vekildir....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey ehl-i kitab! Dîninizde haddi aşmayın ve Allah’a karşı, haktan başkasını söylemeyin! Meryemoğlu Îsâ Mesîh ancak Allah’ın peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve O’n(un tarafın)dan (yaratılmış) bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve peygamberlerine îmân edin! '(Allah) üçtür' demeyin! Kendi hayrınıza olarak (bundan)vazgeçin!Allah, ancak tek bir İlâhdır. O, çocuğu olmaktan münezzehtir! Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nundur. Vekîl olarak da Allah yeter!...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Senden açıklama istiyorlar. 'Kelâle konusunda, babası ve çocuğu olmayan kimselerin mirasıyla ilgili hükmünü, Allahsize şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de, geride bir kız kardeşi bulunursa, terekenin yarısı kız kardeşinindir. Çocuğu olmayan kız kardeş ölürse, erkek kardeş ona vâris olur. Eğer ölenin iki kız kardeşi varsa, terekenin üçte ikisi onlarındır. Eğer erkekli, kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise, erkeğe, kadının payının iki katı verilir. Şaşırmamanız için Allah size a...
Maidə Suresi, 45. Ayet:
Ve onlar için (Tevratta) hükmettik: cana can, göze göz, dişe diş, kulağa kulak, buruna burun ve yaralamalarda (benzer) bir karşılık; ama kim hayrı için ondan vazgeçerse, bu geçmiş günahlarının bir kısmına kefaret olacaktır. Allahın vahyettiğine göre hüküm vermeyenler, işte onlar zalimlerdir!...
Maidə Suresi, 83. Ayet:
1.
ve izâ semiû
: ve işittikleri zaman
2.
mâ unzile
: indirilen şeyi, indirileni
3.
ilâ er resûli
: Resûl'e
4.
terâ
Maidə Suresi, 104. Ayet:
Onlara: 'Allah’ın indirdiğine, Kur’ân’a ve ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a, sünnetine gelin' denildiği zaman: 'Gördüğümüz, bildiğimiz, babalarımızın yolu, hayat tarzı bize yeter' derler. Ataları hiçbir şey bilmez ve hak yolu benimsememiş, doğruyu, aydınlığı, hayrı ve refahı bulamamış kimseler ise de mi, onların yolundan gidecekler?...
Ənam Suresi, 17. Ayet:
Ve in yemseskellâhu bi durrin fe lâ kâşife lehu illâ huve, ve in yemseske bi hayrın fe huve alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Ənam Suresi, 17. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer, ...ise, ...olsa
2.
yemses-ke
: sana dokundurur
3.
allâhu
: Allah
4.
bi durrin
: bir darlığı, z...
Ənam Suresi, 48. Ayet:
Biz o gönderilen elçileri, müjdeciler ve uyarıcılar olmaktan öte bir şey için göndermiyoruz. İman edip hayrı ve barışı yerleştirenlere korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu Kur’ân, bizim indirdiğimiz, hayrı öğreten, insanlara faydalı mübarek bir kitaptır; vahyine muhatap olan önündeki zatın, Peygamber Muhammedin tebliğinin, sözlerinin samimiliğini, doğruluğunu tasdik eden bir kitaptır; manevî merkez Mekke ve çevresindeki bütün dünyayı, bütün insanları uyarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Âhirete, ebedî yurda iman edenler, buna da iman ederler. Ve onlar dünyevî gâile ve düşüncelerden sıyrılarak namazlarını, rükûnlarına, şartlarına, vakitlerine riayet eder...
Ənam Suresi, 155. Ayet:
İşte bu Kur’ân bizim indirdiğimiz, hayrı öğreten, insanlara faydalı mübarek bir kitaptır. Bu kitaba tâbi olun, bu kitabı uygulayın. Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun ki, O’nun merhametine mazhar olasınız....
Əraf Suresi, 21. Ayet:
Ve onlara: "Kesinlikle ben sizin hayrınızı isteyenlerdenim" diye de yemin etti....
Əraf Suresi, 21. Ayet:
Ve her halde ben sizin hayrınızı istiyenlerdenim diye ikisine de yemin etti...
Əraf Suresi, 62. Ayet:
"Rabbimin risâletlerini size tebliğ ediyorum. . . Sizin hayrınıza konuşuyorum; (çünkü) Allâh'tan (gelen ilimle) sizin bilmediklerinizi biliyorum. "...
Əraf Suresi, 79. Ayet:
(Sâlih de) onlardan yüz çevirdi ve: "Ey halkım. . . Andolsun ki Rabbimin risâletlerini size tebliğ ettim ve size nasihat ettim; fakat siz, hayrınıza konuşanları sevmiyorsunuz" dedi....
Əraf Suresi, 79. Ayet:
Döndü de onlardan ey kavmim! dedi, ben size rabbımın risaletini tamamiyle tebliğ ettim ve nasıhat ettim, hayrınıza çalıştım ve lâkin nasihat edenleri sevmezsiniz...
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Andolsun biz, hakkı ve hayrı anlamazlıktan gelen, akılları ve kalpleri; Allah’ın birliğinin, kudretinin, düzeninin delillerini görmezlikten gelen gözleri; Allah’ın kitabını, peygamberinin tebliğini, öğütlerini duymazlıktan gelen kulakları olan; özgürce seçme hakkına sahip cin ve insan neslinin hak dine itibar etmeyen çoğunu, sonuçta cehennemi boylayacaklarını bile bile yaratıp çoğalttık. İşte onlar hayvanlar gibidir, duyu organlarında insanlara mahsus mânâ ve anlayış bulunmaz. Belki hayvanlardan...
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımız içinden hak kitap Kur’ân ile toplumda hakça bir düzen gerçekleştirmek için, hakkı, hayrı gözeterek doğru yolu gösteren, hakkı ayakta tutarak adâleti yerine getiren teşkilâtlı, tutkun, eğitimli, yetişmiş, uzman yönetici kadrolar, cemaatler, müesseseler (devlet) devamlı bulunmalıdır....
Əraf Suresi, 188. Ayet:
Kul lâ emliku li nefsî nef’an ve lâ darran illâ mâşaallâh(mâşaallâhu), ve lev kuntu a’lemul gaybe lesteksertu minel
hayri
ve mâ messeniyes sûu in ene illâ nezîrun ve beşîrun li kavmin yu’minûn(yu’minûne). ...
Əraf Suresi, 188. Ayet:
1.
kul
: de ki
2.
lâ emliku
: ben malik değilim (güce sahip değilim)
3.
li nefsî
: nefsim için, kendim için, kendime
4.
nef'an<...
Əraf Suresi, 188. Ayet:
De ki: “Allah'ın dilemesi hariç, ben kendime fayda veya zarar verecek güce malik değilim. Eğer ben gaybı bilseydim, hayrı mutlaka çoğaltırdım, bana bir kötülük dokunmazdı. Ben ancak mü'min olan kavim için bir nezir (uyaran) ve müjdeleyiciyim....
Əraf Suresi, 188. Ayet:
De ki: "Allâh'ın dilediği dışında, nefsim için ne bir fayda ve ne de bir zarar oluşturabilirim. . . (Mutlak) gaybı biliyor olsaydım, elbette hayrına çoğaltırdım. . . Bana kötülük de dokunmazdı. . . Ben ancak bir uyarıcı ve iman eden topluluğa bir müjdeleyiciyim. "...
Əraf Suresi, 188. Ayet:
De ki: 'Allah dilemedikçe ben kendime herhangi bir yarar veya zarar verecek güce sahip değilim. Eğer gaybı biliyor olsaydım, hayrı artırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. [16] Ben sadece iman eden bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciyim.'...
Ənfal Suresi, 23. Ayet:
Eğer Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara duyurur (hayrı kulaklarına sokar) dı. (Bu hallerinde) kulaklarına soksaydı bile yine onlar muhakkak ki (hakdan) yüz çevirici olarak arkalarına dönerlerdi. ...
Ənfal Suresi, 29. Ayet:
Ey imân edenler I Eğer Allah' tan korkup (kötülüklerden) sakınırsanız ; O size bir f u r k a n (= iyiyi kötüden, hayrı serden, doğruyu eğriden, sevabı günahtan, temizi murdardan, hakkı bâtıldan ayıran bir ölçü ve kıstas, bir bilgi ve marifet) verir. Üstelik suç ve günahlarınızı örter ve sizi bağışlar....
Tövbə Suresi, 41. Ayet:
'Şartlar ne olursa olsun, hafif ve ağır silahlarınızı, teçhizatınızı alarak, sahip olduğunuz araçlarla ve yaya olarak evlerinizden fırlayarak seferber olun, savaşa çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda, İslâm uğrunda cihad edin. Eğer siz, hayrın ne olduğunu bilen kişilerseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır.'...
Tövbə Suresi, 61. Ayet:
Ve minhumullezîne yu’zûnen nebiyye ve yekûlûne huve uzun(uzunun), kul uzunu
hayri
n lekum yu’minu billâhi ve yu’minu lil mu’minîne ve rahmetun lillezîne âmenû minkum, vellezîne yu’zûne resûlallâhi lehum azâbun elîm(elîmun)....
Tövbə Suresi, 61. Ayet:
1.
ve min hum
: ve onlardan
2.
ellezîne yu'zûne
: eza, eziyet eden kimseler
3.
en nebiyye
: nebî, peygamber
4.
ve yekûlûne
<...
Tövbə Suresi, 61. Ayet:
Onlardan nebîye eza (eziyet) eden kimseler: “O bir kulak (gibi)dir, (her söyleneni dinler, inanır).” diyorlar. De ki: “O, sizin için hayrın kulağıdır (sözünüzü işitir, kabul eder; bilmemesinden değil, sizi tekzip etmemesinden dolayı hayrın kulağıdır). Ve Allah'a inanır ve mü'minlere inanır. Ve sizden âmenû olanlar için bir rahmettir. Allah'ın resûlüne eza edenlere (ona yakışıksız söz söyleyenlere, ayıplayanlara), onlara, elîm bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 61. Ayet:
Onlardan (o münâfıklardan) öyleleri de vardır ki, peygamberi incitirler ve: 'O(her söylediğimizi dinleyen) bir kulaktır' derler. De ki: '(O,) sizin için bir hayır kulağıdır(yalnız hayrı dinler); Allah’a îmân eder, mü’minlere de güvenir; sizden îmân edenler için ise bir rahmettir.' Allah’ın Resûlünü incitenler yok mu, onlar için (pek) elemli bir azab vardır....
Tövbə Suresi, 61. Ayet:
İçlerinden peygamberi incitenler ve: «O (her sözü dinleyen) bir kulaktır» diyenler vardır. De ki: «O sizin için bir hayrın kulağıdır. Allah'a iman eder, müminlere inanıp güvenir ve sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resulüne eziyet edenler, onlar için acıklı bir azab vardır.»...
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Ve lev yuaccilullâhu lin nâsiş şerresti’câlehum bil
hayri
le kudiye ileyhim eceluhum, fe nezerullezîne lâ yercûne likâenâ fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne)....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer
2.
yuaccilu allâhu
: Allah çabuklaştırır (acele eder)
3.
li en nâsi
: insanlara
4.
eş şerre
: ...
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Ve eğer Allah onların hayrı acele istemeleri gibi insanlara şerr için acele etseydi, elbette onların ecelleri yerine getirilirdi (kaza edilirdi). Fakat (hayatta iken) Bize ulaşmayı dilemeyen kimseleri, isyanları içinde şaşkın bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Allah, insanların, hayrın çarçabuk oluvermesini istedikleri gibi şerri çarçabuk veriverseydi ecellerinin gelip çatmasına çoktan hükmedilmiş olurdu. Fakat biz, bize kavuşmayı ummayanları, azgınlıklarında sersem bir halde bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allâh insanlara, onların hayrı dilemedeki acelelerine göre, şerri hak etmelerine cevap verseydi; onların ömürleri çoktan bitmiş olurdu! Rücu ederek hakikati olan Esmâ'nın farkındalığına ermeyeceklerini sananları, kendi taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın, bocalar hâlde bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi, fenalığı da hemen acele olarak verseydi, muhakkak ecelleri son bulur biterdi. Fakat karşımıza çıkıp hesap vermeyi ummayanları, azgınlıklarında bırakırız, körü körüne giderler....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah insanlara, hayrı hemen acele istedikleri gibi, şerri de onlara çabuklaştırsaydı, ecelleri hemen yerine gelip (her şey) bitmiş olurdu. Ne var ki, bize kavuşmayı arzu etmeyenleri azgınlıkları içinde bocaladıkları bir halde bırakıveririz....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, insanlara şerri, hayrın gelmesini istemekte acele ettikleri gibi, çabuklaştırsaydı, ecellerini kendilerine getiriverirdi. Fakat Bize kavuşmayı arzu etmeyenleri bırakırız, azgınlıkları içinde körü körüne giderler....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi, şerri de alelacele verseydi, onların hemen ecellerini getiriverirdi. Fakat bize kavuşmayı ummayanları kendi hallerine bırakırız da azgınlıkları içinde bocalayıp giderler....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de alel'acele verseydi elbette onlara ecelleri hükmedilir, (hepsi helak olub gider) di. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları böyle azgınlıkları içinde serserî serserî dolaşmalarına meydan veriyoruz. ...
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, insanlara hayrı acele istemeleri (sebebiyle verdiği) gibi şerri de hemen verseydi, elbette onların ecellerine (çabucak) hükmedilirdi. Artık bize kavuşmayıummayanları, azgınlıkları içinde bırakırız da bocalayıp dururlar....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi, şerri de süratle verseydi, süreleri hemen bitmiş olurdu. İşte Biz, Bize kavuşmayı ummayanları böyle azgınlıkları içinde bocalamaya terkederiz....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah Teâlâ, nâsa, hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de alelacele verecek olsa idi elbette onlara ecellerini yitirivermiş olurdu. Artık Bize kavuşmalarını ummayanları, kendi azgınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, süreleri hemen bitmiş olurdu. Fakat biz, bize kavuşmayı ummayanları, azgınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah, insanlara hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de çarçabuk verseydi, hemen ecellerine hükmedilirdi (helak edilirlerdi.) Bizimle buluşmayı ümit etmeyenleri azgınlıkları içinde bocalar bir halde bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
İnsanların, hayrı acele istemeleri gibi, Allâh da onlara şerri acele verseydi, süreleri hemen bitirilmiş olurdu. Ama biz, bizimle buluşmayı ummayanları bırakırız, azgınlıkları içinde bocalar, dururlar....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Allah, insanlara şerri, onların hayrı acele istedikleri gibi çabucak verseydi, ecellerinin onlara ulaşmasına çoktan hükmedilmiş olurdu. Ama biz, bize kavuşmayı ummayanları kendi azgınlıkları içinde körü körüne bocalamaya bırakırız....
Yunus Suresi, 49. Ayet:
De ki: Allah dilemedikçe kendimden bile bir zararı gidermeye, bir hayrı elde etmeye gücüm yetmez. Her ümmetin mukadder bir zamanı var. Mukadder zamanları geldi mi ne bir an geri kalırlar, ne bir an önce helâk olurlar....
Yunus Suresi, 107. Ayet:
Ve in yemseskallâhu bidurrin fe lâ kâşife lehu illâ hû(hûve), ve in yuridke bi
hayri
n fe lâ râdde li fadlih(fadlihi), yusîbu bihî men yeşâu min ibâdih(ibâdihi), ve huvel gafûrur râhîm(râhîmu)....
Yunus Suresi, 107. Ayet:
1.
ve in yemseske allâhu
: ve Allah eğer dokundurursa (isabet ettirirse)
2.
bi durrin
: bir zarar, bir darlık, bir sıkıntı
3.
fe lâ
: artık yoktur
4.
Yunus Suresi, 107. Ayet:
Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O'nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir. Ve O bağışlayandır, esirgeyendir....
Yunus Suresi, 107. Ayet:
Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir. Ve O bağışlayandır, esirgeyendir....
Yunus Suresi, 107. Ayet:
Ve eğer Allah, sana bir zarar dokunduracak olursa, onu O'ndan başka giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır dilerse, o zaman da O'nun hayrını engelleyebilecek kimse yoktur. O, lütfunu dilediği kuluna nasip eder. Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir....
Yunus Suresi, 107. Ayet:
Eğer Allâh sana bir zarar dokundursa onu, yine O'ndan başka kaldıracak yoktur ve eğer sana bir hayır dilese, O'nun keremini de geri çevirecek yoktur. Hayrını, kullarından dilediğine verir. O, bağışlayandır, esirgeyendir....
Hud Suresi, 84. Ayet:
Ve ilâ medyene ehâhum şuaybâ(şuayben), kâle yâ kavmi’budullâhe mâ lekum min ilâhin gayruh(gayruhu), ve lâ tenkusûl mikyâle vel mîzâne innî erâkum bi
hayri
n ve innî ehâfu aleykum azâbe yevmin muhît(muhîtin)....
Hud Suresi, 84. Ayet:
1.
ve ilâ medyene
: ve Medyen kavmine
2.
ehâ-hum
: onların kardeşi
3.
şuayben
: Şuayb
4.
kâle
: dedi
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (irsâl ettik). . . Dedi ki: "Ey halkım. . . Allâh'a kulluk etmekte olduğunuzun farkındalığına erin! Tanrınız olamaz, sadece "HÛ"! Ölçmeyi ve tartmayı noksan yapmayın. . . Sizin için hayrın nerede olduğunu görüyorum. . . Sizi kaplayacak bir azap sürecinden korkuyorum. "...
Yusif Suresi, 11. Ayet:
Dediler ki: "Ey babamız, biz Onun hayrını istediğimiz hâlde neden Yusuf hakkında bize güvenmiyorsun!"...
Nəhl Suresi, 30. Ayet:
Ve ittikada bulunmuş olanlara denildi ki: «Rabbiniz hangi şeyi indirmiştir?» Dediler ki: «Hayrı...». Bu dünyada iyilik edenler için iyilik vardır ve ahiret yurdu ise elbette daha hayırlıdır ve muttakîlerin yurdu ise ne güzeldir....
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Ve daraballâhu meselen raculeyni ehaduhumâ ebkemu lâ yakdiru alâ şey’in ve huve kellun alâ mevlâhu eynemâ yuveccihhu lâ ye’ti bi hayr(
hayri
n), hel yestevî huve ve men ye’muru bil adli ve huve alâ sırâtın mustakîm(mustakîmin). ...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
1.
ve darabe allâhu
: ve Allah (misal) verdi
2.
meselen
: bir misal, bir örnek
3.
raculeyni
: iki kişi, iki adam
4.
ehadu-humâ<...
Nəhl Suresi, 120. Ayet:
İbrâhim gerçekten Hakka ve tevhide yönelen, Allah’a boyun eğip itaat eden, uzun uzun kıyamda durarak namaz kılan, sorumluluk şuuruyla görevini yerine getiren saygılı, tutkun, teşkilatlı, yetişmiş, uzman cemaatlere, uzman müesseselere bedel, hayrı öğreten, benimsenecek eşsiz bir önderdi. Hiçbir zaman, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak koşan, gizli şirki yaşayan, başka otoriteler de kabul eden müşriklerden olmadı....
İsra Suresi, 11. Ayet:
Ve yed’ul insânu biş şerri duâehu bil hayr(
hayri
), ve kânel insânu acûlâ(acûlen)....
İsra Suresi, 11. Ayet:
1.
ve yed'u
: ve dua eder
2.
el insânu
: insan
3.
bi eş şerri
: şerre
4.
duâe-hu
: onun duası
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir!...
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan, hayrını davet eder gibi şerrini davette de (acele) eder! İnsan çok acelecidir!...
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan hayır dua edip hayrı davet ettiği gibi, şer dua da eder, şerri davet eder. İnsan pek aceleci bir tabiata sahiptir....
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan hayrı istediği kadar şerri de ister. İnsan pek acelecidir!...
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan, hayrı ister gibi şerre davet çıkarıyor; insan çok acelecidir!...
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan, hayrın gelmesine dua ettiği gibi kötülüğün gelmesine de dua eder. İnsan pek acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan, bazen şerri, tıpkı hayrı istercesine ister. Pek acelecidir bu insan!...
İsra Suresi, 11. Ayet:
İnsan, hayra du'â eder gibi, şerre du'â etmekte(hayrı ister gibi şerri istemekte)dir. İnsan pek acelecidir....
İsra Suresi, 57. Ayet:
Onların taptıkları, yalvardıkları bu varlıklar, Rablerine yakın olmaya vesile olacak her yola başvuranlar, her türlü hayrı ve ibadeti yapanlar, ihtiyaçlarını Rablerine arzedenler, onun rahmetini, merhametini umanlardır, azâbından korkanlardır. Rabbinin azâbı korunulması, endişe edilmesi gereken bir azaptır....
Məryəm Suresi, 76. Ayet:
Allah, doğru, hak yolu, hayrı tercihe istekli olanların, tercih edenlerin, hak yolda, hayırlı yolda sebat edenlerin, hakkı, hayrı aydınlatıcı bilgilerini imandaki, hayırlı işlerdeki şevklerini artırır. Hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni temelli hayata geçirmenin, köklü müesseseler ve vakıflar kurmanın, hürriyetleri ve devletin bekasını teminat altına almanın Rabbin katında sevabı daha fazladır, elde etmek istediğiniz sonuçlar, varmak istediğiniz hedefler için bunlar, en ha...
Ənbiya Suresi, 35. Ayet:
Kullu nefsin zâikatul mevt(mevti), ve neblûkum biş şerri vel
hayri
fitneh(fitneten), ve ileynâ turceûn(turceûne)....
Ənbiya Suresi, 35. Ayet:
1.
kullu
: hepsi, bütün
2.
nefsin
: nefs
3.
zâikatu
: tadıcıdır
4.
el mevti
: ölüm
Ənbiya Suresi, 50. Ayet:
İşte bu okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur’ân da, indirdiğimiz hayrı öğreten, insanlara faydalı, kutsal bir kitaptır, hayırlı bereketli bir öğüttür, bir ikazdır. Şimdi onu mu inkâr ediyorsunuz?...
Ənbiya Suresi, 73. Ayet:
Ve onları, kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi....
Ənbiya Suresi, 73. Ayet:
Ve onları kendi buyruğumuzla hidayete yönelten imamlar kıldık ve onlara hayrı kapsayan fiilleri, namaz kılmayı ve zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi....
Ənbiya Suresi, 73. Ayet:
Ve onları, kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık ve onlara hayrı kapsayan fiilleri, namaz kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Onlar bize ibadet edenlerdi....
Ənbiya Suresi, 106. Ayet:
Allah’ı ilâh tanıyan, candan müslüman olarak Allah’a bağlanan, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadete devam ederek görevlerini yerine getiren toplumların ve inkâr eden toplulukların hayrına haklarını, sorumluluklarını ve mükâfatlarını bildirmek için bu Kur’ân’da kesinlikle yeterli öğüt, uyarı ve tebligat vardır....
Ənbiya Suresi, 107. Ayet:
Yâ Muhammed, rahmetimizin ve merhametimizin gereği, biz seni kesinlikle bütün âlemlerin, insanların ve cinlerin, varlıkların tamamının hayrına, haklarının korunması için özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, rahmet peygamberi olarak görevlendirip gönderdik....
Həcc Suresi, 30. Ayet:
İşte böyle. Kim Allah'ın haram kıldıklarına saygı gösterirse; Rabbı katında bu, onun hayrınadır. Size okunanlardan başka büyük hayvanlar helal kılınmıştır. O halde murdardan, putlardan kaçının ve yalan sözlerden çekinin....
Furqan Suresi, 23. Ayet:
Hakiki fâil olarak açığa çıktığımızda, yaptıkları bütün hayırların kendilerine ait olmadığını fark ederler! (Varsandıkları çalışmaları boşa çıkmıştır. Senden açığa çıkan bir hayrı yapan Allâh'tır; sen ben yapıyorum sanırsın!)...
Qəsəs Suresi, 24. Ayet:
Fe sekâ lehumâ summe tevellâ ilez zılli fe kâle rabbi innî limâ enzelte ileyye min
hayri
n fakîr(fakîrun)....
Qəsəs Suresi, 24. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
sekâ
: suladı, içirdi
3.
lehumâ
: onların ikisi
4.
summe
: sonra
Loğman Suresi, 33. Ayet:
Ey insanlar, çekinin Rabbinizden ve korkun o günden ki baba, oğluna bir fayda veremediği gibi oğulun da babaya hiçbir hayrı olmaz ve sakın aldatmasın sizi dünyâ yaşayışı ve sakın o hilebaz Şeytan, aldatmasın sizi Allah hakkında....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
Eşıhhaten aleykum fe izâ câel havfu reeytehum yenzurûne ileyke tedûru a’yunuhum kellezî yugşâ aleyhi minel mevt(mevti), fe izâ zehebel havfu selekûkum bi elsinetin hıdâdin eşıhhaten alel hayr(hayrı), ulâike lem yu’minû fe ahbetallâhu a’mâlehum, ve kâne zâlike alallâhi yesîrâ(yesîren)....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
1.
eşıhhaten
(şehha)
: daha cimri, çok cimri
: (cimri)
2.
aleykum
: size, sizin üzerinize
3.
fe izâ
: o zaman
4.
câe
Fatir Suresi, 18. Ayet:
Hiçbir günahlı kimse başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ağır yüklü biri bir başkasını yükünü taşımak için çağırsa, çağırdığı kimse hısmı da olsa onun yükü başkası tarafından taşınmaz. Sen yalnız Rabbinizden için için korkanları, namazı dosdoğru kılanları (iğri yolun sonundan) korkutursun. Her kim özünü paklarsa, kendi canını (hayrı için) paklamış olur. Herkesin varışı Allah’adır....
Saffat Suresi, 28. Ayet:
(Tâbi' olanlar, elebaşlarına:) 'Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz (hayrımıza çalışır görünürdünüz)!' derler....
Sad Suresi, 29. Ayet:
Bu, sana indirdiğimiz Kur’ân, hayrı öğreten, insanlara faydalı mübarek bir kitaptır. Akıl ve vicdan sahipleri âyetlerini ciddi ciddi düşünüp, kendilerine neler kazandırabileceğini hesap etsinler, öğüt alsınlar diye indirdik....
Sad Suresi, 32. Ayet:
Fe kâle innî ahbebtu hubbel
hayri
an zikri rabbî, hattâ tevâret bil hıcâb(hıcâbi)....
Sad Suresi, 32. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
kâle
: dedi
3.
in-nî
: gerçekten ben
4.
ahbebtu
: sevdim
Sad Suresi, 32. Ayet:
Dedi ki: «Ben Rabbimin zikrinden dolayı hayrı severcesine (o atları) seviverdim.» Nihâyet (güneş veya atlar) hicap ile gizlenmiş oldu....
Fussilət Suresi, 49. Ayet:
Lâ yes’emul insânu min duâil
hayri
ve in messehuş şerru fe yeûsun kanût(kanûtun). ...
Fussilət Suresi, 49. Ayet:
1.
lâ yes'emu
: bıkmaz, usanmaz
2.
el insânu
: insan
3.
min duâi
: duadan, istekten
4.
el
hayri
: hayır
...
Duxan Suresi, 41. Ayet:
ki o Gün hiç kimsenin arkadaşına bir hayrı dokunmayacak ve hiç kimse bir yardım görmeyecektir,...
Məhəmməd Suresi, 17. Ayet:
Allah, doğru, hak yolu, hayrı tercihe istekli olanların, tercih edenlerin, hak yolda, imanda sebat edenlerin, hakkı, hayrı aydınlatıcı bilgilerini, imandaki şevklerini artırır. Onlara takva esaslarını-Kur’ân esaslarını, takva esaslarının hayata geçirilmesiyle ilgili sorumluluğu, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranma, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma ilkelerini, takvaya dayalı düzenlerini gerçekleştirecek kanunları-kuralları tevdi ...
Vaqiə Suresi, 44. Ayet:
Bir gölge ki ne serinlik verir, ne bir hayrı dokunur....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey peygamber! Niçin Allah'ın sana helal kıldığı şeyi, eşlerinin hayrı için kendine haram kılıyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir....
Mülk Suresi, 1. Ayet:
Hakimiyet elinde bulunan o yüce Allah mukaddestir, hayrı ve bereketi sınırsızdır ve O her şeye kadirdir....
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız....
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Mennâın lil
hayri
mu’tedin esîm(esîmin)....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
1.
mennâın
: devamlı men eden
2.
li el
hayri
: hayrı
3.
mu'tedin
: haddi tecavüz eden
4.
esîmin
: günahkâr
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Hayrı devamlı engelleyenlere, haddi tecavüz eden günahkârlara (itaat etme)....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Hayrı tamâmıyla meneden haddini aşmış suçluya....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkar,...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
hayrı engelleyen, saldırgan, vebal yüklü,...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, alabildiğince günahkar,...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız....
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Hayrı engelleyip sürdüren, saldırgan, olabildiğince günahkâr,...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Hayrı engelleyen, sınır tanımaz saldırgan, günaha batmış,...
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız....
Qələm Suresi, 14. Ayet:
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız....
Qələm Suresi, 15. Ayet:
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız....
Qələm Suresi, 16. Ayet:
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız....
Cin Suresi, 14. Ayet:
"Nihayet, bizden Allah'a teslim olanlar da var, haksızlığa sapıp çizgiden çıkanlar da var. Allah'a teslim olanlar, işte onlar, doğruyu ve hayrı aramışlardır....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
İnne rabbeke ya'lemu enneke tekûmu ednâ min suluseyil leyli ve nısfehu ve sulusehu ve tâifetun minellezîne meak(meake), vallâhu yukaddirul leyle ven nehâr(nehâre), alime en len tuhsûhu fe tâbe aleykum, fakreû mâ teyessere minel kur'ân(kur’ânî), alime en seyekûnu minkum merdâ ve âharûne yadribûne fîl’ardı yebtegûne min fadlillâhi ve âharûne yukâtilûne fî sebîlillâhi fakreû mâ teyessere minhu ve ekîmus salâte ve âtûz zekâte ve akridullâhe kardan hasenâ(hasenen), ve mâ tukaddimû li enfusikum min ha...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
rabbe-ke
: senin Rabbin
3.
ya'lemu
: bilir
4.
enne-ke
: senin olduğunu
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O ha...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet:
İnsan kendisinin sahipsiz, sorumsuz, başıboş, kimseye hayrı dokunmaz bir halde bırakılacağını mı sanıyor?...
İnşirah Suresi, 4. Ayet:
Senin hayrına, itibarını, şanını yükseltmedik mi?...
Adiyat Suresi, 8. Ayet:
Ve innehu li hubbil
hayri
le şedîd(şedîdun). ...
Adiyat Suresi, 8. Ayet:
1.
ve inne-hu
: ve muhakkak ki o
2.
li hubbi
: ...'a sevgisi
3.
el
hayri
: hayr, mal (malı hayır sandığı için)
4.
le
<...
Adiyat Suresi, 8. Ayet:
Ve şüphe yok ki insan, hayrına yarıyan mala mülke karşı da pek düşkündür, pek nekestir....
Maun Suresi, 7. Ayet:
Hayrı da engellerler!...
Kövsər Suresi, 1. Ayet:
Biz Kevser’i, peygamberliği, Kur’ân’ı, hayrı ilke edinen bir ümmeti, dünya hâkimiyetini, âhiret saadetini, lütfumuz ve ihsanımızla sana verdik....
Saffat Suresi, 112. Ayet:
Biz ona, hayrı ve barışı sevenlerden bir peygamber olan İshak'ı müjdeledik....
Qaf Suresi, 24. Ayet:
(24-25) (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!”...
Qaf Suresi, 24. Ayet:
(24-25) (Ve emrolunur ki:) «Cehenneme atınız, her kâfir inatçı olanı. Hayrı men etmeye çalışanı, mütecâviz olanı, şekk içinde bulunanı.»...
Qaf Suresi, 25. Ayet:
Mennâın lil
hayri
mu’tedin murîbin....
Qaf Suresi, 25. Ayet:
1.
mennâın
: engel olan
2.
li el
hayri
: hayra
3.
mu'tedin
: hakka tecavüz eden, haddi aşan
4.
murîbin
: şüpheci
Qaf Suresi, 25. Ayet:
(24-25) (Allah, şöyle der:) “Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!”...
Qaf Suresi, 25. Ayet:
Hayrı tamâmıyla meneden zâlim şüpheciyi....
Qaf Suresi, 25. Ayet:
"O her hayrı (Hakkanî olanı) engelleyen, şüpheciyi. "...
Qaf Suresi, 25. Ayet:
(24-25) (Ve emrolunur ki:) «Cehenneme atınız, her kâfir inatçı olanı. Hayrı men etmeye çalışanı, mütecâviz olanı, şekk içinde bulunanı.»...
Qaf Suresi, 25. Ayet:
Durmadan hayrı engelleyeni, azgını, işkilciyi......
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Öyleyse, olabildiğince Allâh'tan (yaptıklarınızın sonucunu yaşatacağı için) korunun; algılayın ve itaat edin ve kendi hayrınıza olarak infak edin! Kim benliğinin cimriliğinden/ihtirasından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir!...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
O halde gücünüzün yetdiği kadar Allahdan korkun, (öğütlerini) dinleyin. îtâat edin. (Mallarınızdan Allah yolunda), kendinizin hayrı olarak, harcayın. Kim nefsinin (koyu) cimriliğinden korunursa işte onlar muradlarına erenlerin ta kendileridir. ...
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Öyleyse, gücünüz yettiğince Allah'tan korkun. Dinleyin, itaat edin ve kendinizin hayrına olarak infak edin. Kim de nefsinin cimriliğinden korunursa; işte onlar, felaha erenlerin kendileridir....
Təğabun Suresi, 16. Ayet:
Elinizden geldiği kadar Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakının. Kulak verin; itaat edin; kendi hayrınız için bağışta bulunun. Kim nefsinin tutkularından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridir....
Qələm Suresi, 9. Ayet:
(9-16) "Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. "...
Qələm Suresi, 10. Ayet:
(9-16) "Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. "...
Qələm Suresi, 11. Ayet:
(9-16) "Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. "...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
(9-16) "Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. "...
Qələm Suresi, 13. Ayet:
(9-16) "Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. "...
Qələm Suresi, 14. Ayet:
(9-16) "Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. "...
Qələm Suresi, 15. Ayet:
(9-16) "Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. "...
Qələm Suresi, 16. Ayet:
(9-16) "Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. "...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
"Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin gecenin üçte-ikisinden daha azını, yarısını, üçte-birini ayakta geçirmekte olduğunu biliyor. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyledir. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlar. Sizin bu işi kolaylıkla yapamayacağınızı bildi de sizin için bu görevi hafifletti. O hâlde Kur’ân'dan kolay geleni öğrenin-öğretin! Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda ça...
Qaf Suresi, 24. Ayet:
(24,25) "Haydi, İblis ve tanık; ikiniz, tüm inatçı, kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden, hayrı alabildiğine engelleyen, kendine haksızlık eden ve şüpheci olan o kişileri atın cehenneme! "...
Qaf Suresi, 25. Ayet:
(24,25) "Haydi, İblis ve tanık; ikiniz, tüm inatçı, kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden, hayrı alabildiğine engelleyen, kendine haksızlık eden ve şüpheci olan o kişileri atın cehenneme! "...
İsra Suresi, 11. Ayet:
Ve insan, hayrı davet eder gibi kötülüğü davet eder. Ve insan çok acelecidir. ...
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Ve eğer Allah, insanlara, onların hayrı çarçabuk istedikleri gibi, kötülüğü alelacele verseydi, onlara, kesinlikle kendi sürelerinin sonunu gerçekleştirirdi. Fakat Biz, Bize kavuşmayı ummayanları azgınlıkları içinde bocalayanlar olarak terk ederiz. ...
Nisa Suresi, 149. Ayet:
Eğer bir hayrı açığa vurur yahut onu gizlerseniz yahut da bir kötülüğü affederseniz, biliniz ki şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, en iyi güç yetirendir. ...