Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
Ve beşşirillezîne âmenû ve amilûs sâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min tahtihel enhâr(enhâru), kullemâ ruzikû minhâ min semeretin rızkan kâlû hâzellezî ruzıknâ min kabl(kablu) ve utû bihî muteşâbihâ(muteşâbihan), ve lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun ve hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
1.
ve beşşir
: ve müjdele
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
3.
ve amilû
: ve yaptılar
4.
Bəqərə Suresi, 55. Ayet:
Ve iz kultum yâ mûsâ len nu’mine leke hattâ nerallâhe cehreten fe e
haze
tkumus sâikatu ve entum tenzurûn(tenzurûne)....
Bəqərə Suresi, 55. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
kultum
: siz dediniz
3.
yâ
: ya, ey
4.
mûsâ
: Musa
Bəqərə Suresi, 116. Ayet:
Ve kâlûtte
haze
llâhu veleden, subhâneh(subhânehu), bel lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), kullun lehu kânitûn(kânitûne)....
Bəqərə Suresi, 116. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
itte
haze
: edindi
3.
allâhu
: Allah
4.
veleden
: çocuk
Bəqərə Suresi, 206. Ayet:
Ve izâ kîle lehuttekıllâhe e
haze
thul izzetu bil ismi fe hasbuhu cehennem(cehennemu), ve le bi’sel mihâd(mihâdu)....
Bəqərə Suresi, 206. Ayet:
1.
ve izâ
: ve o zaman, olduğu zaman
2.
kîle
: denildi
3.
lehu
: ona
4.
ıttekı
: takva sahibi ol
Bəqərə Suresi, 225. Ayet:
Allah, sizi yeminlerinizdeki yanılmadan dolayı sorumlu tutmaz. Fakat sizi, kalblerinizin irtikâp ettiği yeminlerle sorumlu tutar da mua
haze
eder. Allah, yanılarak yemin edenleri bağışlayıcıdır, halîmdir (azâba hak kazananların azâbını geciktirmekle rızıklarını vericidir.)...
Bəqərə Suresi, 225. Ayet:
Allah sizi yeminlerinizde bilmiyerek ettiğiniz -lağıv- le mü'a
haze
etmez ve lâkin kalblerinizin irtikâb ettiği yeminlerle mü'a
haze
eder ve Allah gafurdur, halîmdir...
Bəqərə Suresi, 225. Ayet:
Allah, sizi yeminlerinizdeki «lâğv» dan dolayı sorumlu tutmaz. Fakat sizi kalplerinizin azmetdiği yeminler yüzünden muaa
haze
eder. Allah çok yarlığayıcıdır, halîmdir (kullarının günâhı sebebiyle azıklarını da kesici değildir). ...
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
Kadınlara namzedliği çıtlatmanızda veya gönlünüzde tutmanızda da size bir beis yoktur, Allah biliyor ki siz onları mutlaka anacaksınız, ancak kendileriyle bir gizliye va'dleşmeyin yalnız meşru' bir söz söylemeniz başka, Farzolan ıddet sonunu bulamadıkça da nikâhın akdine azmetmeyin, muhakkak Allah gönlünüzde ne varsa bilir, bunu bilin de ondan
haze
r edin, Hem de bilin ki Allah gafur, halîmdir...
Ali-İmran Suresi, 11. Ayet:
Ke de’bi âli fir’avne, vellezîne min kablihim kezzebû bi âyâtinâ, fe e
haze
humullâhu bi zunûbihim vallâhu şedîdul ıkâb(ıkâbi). ...
Ali-İmran Suresi, 11. Ayet:
1.
ke de'bi
: gibi, benzer, durumu gibi
2.
âli fir'avne
: firavun ailesi
3.
ve ellezîne
: ve onlar, ve o kimseler
4.
min kabli-...
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
1.
ve iz e
haze
allâhu
: ve Allah aldığı zaman
2.
mîsâkan
: misak
3.
nebiyyîne
: peygamberler
4.
lemâ
: olduğu zama...
Ali-İmran Suresi, 187. Ayet:
1.
ve iz e
haze
allâhu
: ve Allah ... almıştı
2.
mîsâka
: misâk, kesin söz, yemin
3.
ellezîne
: onlar
4.
ûtû el kitâbe
...
Nisa Suresi, 153. Ayet:
Yes’eluke ehlul kitâbi en tunezzile aleyhim kitâben mines semâi fe kad seelû mûsâ ekbera min zâlike fe kâlû erinâllâhe cehraten fe e
haze
thumus sâikatu bi zulmihim, summettehazûl ıcle min ba’di mâ câethumul beyyinâtu fe afevnâ an zâlik(zâlike), ve âteynâ mûsâ sultânen mubînâ(mubînen)....
Nisa Suresi, 153. Ayet:
1.
yes'elu-ke
: senden istiyorlar
2.
ehlu el kitâbi
: Kitap ehli
3.
en tunezzile
: indirmeni
4.
aleyhim
: onlara
Maidə Suresi, 12. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
e
haze
allâhu
: Allâh (c.c.) aldı
3.
mîsâka
: mîsâk
4.
benî isrâîle
: İsrailoğulları
Maidə Suresi, 31. Ayet:
Fe beasallâhu gurâben yebhasu fîl ardı li yuriyehu keyfe yuvârî sev’ete ahîh(ahîhi) kâle yâ veyletâ e aceztu en ekûne misle hâzel gurâbi fe uvâriye sev’ete ahî, fe asbaha minen nâdimîn(nâdimîne)....
Maidə Suresi, 89. Ayet:
1.
lâ yuâhizu-kum(u)
: sizi a
haze
etmez, sorumlu tutmaz
2.
allâhu
: Allâh (c.c.)
3.
bi el lagvi
: boş sözler ile
4.
fî eymâni-k...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah sizi yeminlerinizde -bilmiyerek ettiğiniz- lâgv ile mua
haze
etmez ve lâkin bile bile akd ettiğiniz yeminlerle sizi mua
haze
buyuruyor, bunun da keffareti çoluğunuza çocuğunuza yedirdiğinizin orta derecesinden on fakırı doyurmak yahud geydirmek, yahut bir esîr azâd etmektir, bunlara gücü yetmiyen üç gün oruç tutar, işte yemîn ettiğiniz vakıt yeminlerinizin keffâreti bu, bununla beraber yeminlerinizi gözetin, böyle beyan ediyor Allah size âyetlerini ki şükr edesiniz...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah, sizi yemînlerinizdeki lâğvden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat kalblerinizin azmetdiği yeminler yüzünden muâ
haze
eder. Bunun da keffâreti ailenize yedirmekde olduğunuzun orta (derece) sinden on yoksulu doyurmak, ya onları giydirmek, yahud bir kul azad etmekdir. Fakat kim (bunları) bulamaz (bulmıya muktedir olamaz) sa üç gün oruç (tutması lâzımdır), İşte bu andetdiğiniz vakit yeminlerinizin keffâretidir. Yeminlerinizi muhaafaza edin. Allah âyetlerini size böylece açıklıyor. Tâki şükredesiniz. ...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah Teâlâ sizleri yeminlerinizdeki lağv sebebiyle mua
haze
etmez. Velâkin sizi (bile bile) aktettiğiniz yeminler ile mua
haze
eder. Bunun keffareti ise ailenize yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri doyurmak, veyahut giydirmek, yahut bir köle azad etmektir. Fakat kim bunları bulamazsa üç gün oruç tutar. İşte bu, yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffaretidir. Maahaza yeminlerinizi muhafaza ediniz. İşte Allah Teâlâ âyetlerini sizin için böylece beyan ediyor, tâ ki şükredesiniz....
Maidə Suresi, 92. Ayet:
1.
ve etîû allâhe
: ve Allâh'a (cc.) itaat edin
2.
ve etîû er resûle
: ve Resûl'e itaat edin
3.
vahzerû (ve ıhzerû)
: ve
haze
r edin, sakının, çekinin
4.
Maidə Suresi, 92. Ayet:
Allah Teâlâ'ya itaat ediniz ve peygambere itaat ediniz ve (muhalefetten)
haze
r eyleyiniz. Şâyet yüz çevirirseniz artık biliniz ki, bizim peygamberimizin üzerine ait olan, apaçık bir tebliğden ibarettir....
Ənam Suresi, 46. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e raeytum
: gördünüz mü, (aczinizi) anladınız mı?
3.
in e
haze
: eğer alsa
4.
allâhu
: Allah<...
Əraf Suresi, 78. Ayet:
Fe e
haze
thumur recfetu fe asbahû fî dârihim câsimîn(câsimîne). ...
Əraf Suresi, 78. Ayet:
1.
fe
: bunun üzerine, böylece
2.
e
haze
t-hum
: onları aldı (helâk etti), yakaladı
3.
er recfetu
: şiddetli bir sarsıntı
4.
fe a...
Əraf Suresi, 91. Ayet:
Fe e
haze
thumur recfetu fe asbehû fî dârihim câsimîn(câsimîne)....
Əraf Suresi, 91. Ayet:
1.
fe e
haze
t-hum
: bunun üzerine, böylece onları aldı (helâk etti), yakaladı
2.
er recfetu
: şiddetli bir sarsıntı
3.
fe asbehû
: bunun üzerine, böylece oldular
Əraf Suresi, 148. Ayet:
Vette
haze
kavmu mûsâ min ba’dihî min huliyyihim iclen ceseden lehu huvâr(huvârun), e lem yerev ennehu lâ yukellimuhum ve lâ yehdîhim sebîlen ittehazûhu ve kânû zâlimîn(zâlimîne)....
Əraf Suresi, 148. Ayet:
1.
vette
haze
(ve itte
haze
)
: ve edindiler
2.
kavmu mûsâ
: Musa (as)'ın kavmi
3.
min ba'di-hi
: ondan sonra
4.
min huliyyi-him
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Ve lemmâ recea mûsâ ilâ kavmihî gadbâne esifen kâle bi’semâ haleftumûnî min ba’dî, e aciltum emre rabbikum, ve elkal elvâha ve e
haze
bi re’si ahîhi yecurruhû ileyh(ileyhi), kâlebne umme innel kavmestad’afûnî ve kâdû yaktulûnenî fe lâ tuşmit biyel a’dâe ve lâ tec’alnî meal kavmiz zâlimîn(zâlimîne). ...
Əraf Suresi, 150. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman, olunca
2.
recea mûsâ
: Musa (as) döndü
3.
ilâ kavmi-hî
: kavmine
4.
gadbâne
: öfkel...
Əraf Suresi, 154. Ayet:
Ve lemmâ sekete an mûsel gadabu e
haze
l elvâh(elvâha), ve fî nushatihâ huden ve rahmetun lillezîne hum li rabbihim yerhebûn(yerhebûne)....
Əraf Suresi, 154. Ayet:
1.
ve lemmâ
: olduğu zaman, olunca
2.
sekete an
: sakinleşti, sukûn buldu, yatıştı
3.
mûsâ el gadabu
: Musa (as)'ın öfkesi
4.
e...
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Vahtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen li mîkâtinâ, fe lemmâ e
haze
t humur recfetu kâle rabbi lev şi’te ehlektehum min kablu ve iyyâye, e tuhlikunâ bi mâ feales sufehâu minnâ, in hiye illâ fitnetuk(fitnetuke), tudıllu bihâ men teşâu ve tehdî men teşâu ente veliyyunâ fâgfirlenâ verhamnâ ve ente hayrûl gâfirîn(gâfirîne)....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
1.
vahtâra (ve ahtâra)
: ve seçti
2.
mûsâ
: Musa (as)
3.
kavme-hu
: onun kavmi
4.
seb'îne
: 70
Əraf Suresi, 169. Ayet:
Fe halefe min ba’dihim halfun verisûl kitâbe ye’huzûne arada hâzel ednâ ve yekûlûne se yugferu lenâ ve in ye’tihim aradun misluhu ye’huzûh(ye’huzûhu), e lem yu’haz aleyhim mîsâkul kitâbi en lâ yekûlû alâllâhi illel hakka ve deresû mâ fîh(fîhî), ved dârul âhıretu hayrun lillezîne yettekûn(yettekûne), e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne). ...
Əraf Suresi, 169. Ayet:
1.
fe halefe
: artık halef oldu, yerine geçti
2.
min ba'di-him
: onlardan sonra
3.
halfun
: sonraki nesil
4.
verisû el kitâbe
Əraf Suresi, 172. Ayet:
Ve iz e
haze
rabbuke min benî âdeme min zuhûrihim zurriyyetehum ve eşhedehum alâ enfusihim, e lestu birabbikum, kâlû belâ, şehidnâ, en tekûlû yevmel kıyâmeti innâ kunnâ an hâzâ gâfilîn(gâfilîne)....
Əraf Suresi, 172. Ayet:
1.
ve iz e
haze
: ve çıkardığı, aldığı zaman
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
min benî âdeme
: Âdemoğullarından
4.
min zuhûri-him
Ənfal Suresi, 52. Ayet:
Ke de'bi âli fir'avne vellezîne min kablihim, keferû bi âyâtillâhi fe e
haze
humullâhu bi zunûbihim, innallâhe kaviyyun şedîdul ıkâb(ıkâbi)....
Ənfal Suresi, 52. Ayet:
1.
ke de'bi
: adetleri gibi, adet haline getirdikleri durum gibi
2.
âli
: ailesi, yakınları
3.
fir'avne
: firavun
4.
ve ellezîn...
Ənfal Suresi, 52. Ayet:
(Bunların hali) Fir'avun'un kavmi ile onlardan evvelkilerin âdeti gibidir ki Allah Teâlâ'nın âyetlerini inkâr ettiler. Allah Teâlâ da bunları günahları sebebiyle mua
haze
etti. Şüphe yok ki Allah Teâlâ kuvvet sahibidir; ikabı pek şiddetlidir....
Tövbə Suresi, 91. Ayet:
Allah ve Resulü için nasıhat ettikleri takdirde ne zuafaya, ne hastalara, ne de sarfedeceklerini bulamıyanlara harec yoktur, muhsinleri müa
haze
ye yol olmadığı gibi Allah da gafur, rahîmdir...
Tövbə Suresi, 91. Ayet:
Allaha ve Resulüne hayrhah olmak şartiyle ne zaiflere, ne hastalara, ne de (fakirliklerinden dolayı seferde) harcayacaklarını bulamayanlara (geri kalmakda) bir günâh (ve mes'ûliyyet) yokdur. (Onlar geri kalmakla beraber memleketde iyilik ediyorlar), iyilik edenlere karşı (da muâ
haze
ye) bir yol yokdur. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. ...
Tövbə Suresi, 92. Ayet:
Ve lâ alâllezîne izâ mâ etevke li tahmilehum kulte lâ ecidu mâ ahmilukum aleyhi tevellev ve a'yunuhum tefîdu mined dem'i
haze
nen ellâ yecidû mâ yunfikûn(yunfikûne)....
Tövbə Suresi, 92. Ayet:
1.
ve lâ alâ ellezîne
: ve o kimselerin üzerine yoktur
2.
izâ mâ etev-ke
: sana geldikleri zaman
3.
li tahmile-hum
: onları taşıman, bindirip sevketmen için
<...
Tövbə Suresi, 93. Ayet:
Mua
haze
ye yol, ancak o kimseleredir ki, zengin oldukları halde, savaştan geri kalmak için senden izin isterler. Bunlar, kadınlarla beraber olmağa razı oldular. Allah da kalblerini mühürledi. Artık başlarına gelecek felâketi bilmezler....
Tövbə Suresi, 93. Ayet:
Mua
haze
ye yol ancak o kimseleredir ki zengin oldukları halde kalmak için senden izin isterler, bunlar kadınlarla beraber olmağa razı oldular, Allah da kalplerini tabetti, de artık başlarına geleceği bilmezler...
Tövbə Suresi, 93. Ayet:
(Muâ
haze
ye) yol ancak o kimselerdir ki zengin oldukları halde (yurdlarında kalmak için) senden izin isterler. Bunlar geri kalanlarla beraber olmıya rızaa gösterdiler. Allah da kalblerini mühürledi. Artık onlar (âkıbetlerindeki acılığı) bilmezler. ...
Tövbə Suresi, 95. Ayet:
Onlar (ın yanın) a döndüğünüz zaman kendilerin (i müâhâze) den vaz geçmeniz için Allaha andedecekler. O halde onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar murdardır. İrtikâb edegeldiklerinin cezası olarak varacakları yer de cehennemdir onların. ...
Tövbə Suresi, 95. Ayet:
Yanlarına döndüğünüz zaman onları mua
haze
den vazgeçmeniz için size karşı Allah Teâlâ'ya yemin edeceklerdir. Artık onlardan vazgeçiniz. Şüphesiz ki, onlar murdar şeylerdir. Ve onların varacakları yer, kazanır oldukları şeye bir ceza olmak üzere cehennemdir....
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
1.
ve mâ kâne
: ve olmaz (uygun olmaz), gerekmez
2.
el mu'minûne
: mü'minler
3.
li yenfirû
: sefere çıkması, cihada çıkmaları
4.
<...
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Mü'minlerin hepsinin birden sefere çıkması gerekmez (uygun olmaz). Böylece, her fırkadan bir grup sefere çıkmayıp, kendi kavimlerini, onlara geri döndükleri zaman, onları inzar etmeleri (uyarmaları) için, dîni çok iyi fıkıh etsinler! Böylece onlar
haze
r ederler (Allah'tan çekinirler)....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
İnnemâ meselul hayâtid dunyâ ke mâin enzelnâhu mines semâi fahteleta bihî nebâtul ardı mimmâ ye'kulun nâsu vel en'âm(en'âmu), hattâ izâ e
haze
til ardu zuhrufehâ vezzeyyenet ve zanne ehluhâ ennehum kâdirûne aleyhâ etâhâ emrunâ leylen ev nehâren fe cealnâhâ hasîden ke en lem tagne bil ems(emsi), kezâlike nufassilul âyâti li kavmin yetefekkerûn(yetefekkerûne)....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
1.
innemâ
: sadece, yalnız, ancak
2.
meselu el hayâti ed dunyâ
: dünya hayatının meselesi (örneği, durumu)
3.
ke mâin
: su gibidir
4.
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Ve mâ kâne hâzel kur'ânu en yufterâ min dûnillâhi ve lâkin tasdîkallezî beyne yedeyhi ve tafsîlel kitâbi lâ reybe fîhi min rabbil âlemîn(âlemîne). ...
Yunus Suresi, 48. Ayet:
Ve yekûlûne metâ hâzel va'du in kuntum sadıkîn(sadıkîne)....
Yunus Suresi, 68. Ayet:
1.
kâlû itte
haze
allâhu
: dediler, Allah edindi
2.
veleden
: bir çocuk (veled)
3.
subhâne-hu
: o münezzehtir, ondan münezzehtir
4.
Hud Suresi, 67. Ayet:
Ve e
haze
llezîne zalemûs sayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne). ...
Hud Suresi, 67. Ayet:
1.
ve e
haze
: ve aldı, helâk etti
2.
ellezîne zalemû
: zulmeden kimseleri
3.
es sayhatu
: bir çığlık, bir sayha, çok kuvvetli korkunç ses
4.
Hud Suresi, 94. Ayet:
Ve lemmâ câe emrunâ necceynâ ?uayben vellezîne âmenû meahu bi rahmetin minnâ ve e
haze
tillezîne zalemûssayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne). ...
Hud Suresi, 94. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câe
: geldi
3.
emru-nâ
: emrimiz
4.
necceynâ
: kurtardık
Hud Suresi, 102. Ayet:
Ve kezâlike ahzu rabbike izâ e
haze
l kurâ ve hiye zâlimeh(zâlimetun), inne ahzehû elîmun şedîd(şedîdun)....
Hud Suresi, 102. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve onun gibi, böyle, böylece
2.
ahzu
: yakalaması, alması
3.
rabbi-ke
: senin Rabbin
4.
izâ
: old...
Hud Suresi, 102. Ayet:
Ve işte rabbın medeniyetleri zulmederlerken çarptığı vakıt böyle çarpar, çünkü onun mua
haze
si çok elîm, çok şiddetlidir...
Yusif Suresi, 3. Ayet:
Nahnu nakussu aleyke ahsenel kasası bimâ evhaynâ ileyke hâzel kur’âne ve in kunte min kablihî le minel gâfilîn(gâfilîne)....
Yusif Suresi, 3. Ayet:
1.
nahnu
: biz
2.
nakussu
: anlatıyoruz, naklediyoruz, kıssa ediyoruz
3.
aleyke
: sana
4.
ahsene el kasası
: en gü...
Yusif Suresi, 80. Ayet:
Fe lemmestey’esû minhu halesû neciyyâ(neciyyen), kâle kebîruhum e lem ta’lemû enne ebâkum kad e
haze
aleykum mevsikan minallâhi ve min kablu mâ ferrattum fî yûsuf(yûsufe), fe len ebrahal arda hattâ ye’zene lî ebî ev yahkumallâhu lî ve huve hayrul hâkimîn(hâkimîne)....
Yusif Suresi, 80. Ayet:
1.
fe lemmestey'esû
: artık umutlarını kestikleri zaman
2.
min-hu
: ondan
3.
halesû
: ayrıldılar, bir kenara çekildiler
4.
neci...
İbrahim Suresi, 35. Ayet:
Ve iz kâle ibrâhîmu rabbic’al hâzel belede âminen vecnubnî ve beniyye en na’budel asnâm(asnâme). ...
İbrahim Suresi, 35. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
ibrâhîmu
: İbrâhîm
3.
rabbi ic'al
: Rabbim kıl, yap
4.
hâze el belede
: bu şehir, bu...
Hicr Suresi, 73. Ayet:
Fe e
haze
thumus sayhatu muşrikîn(muşrikîne)....
Hicr Suresi, 73. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
e
haze
thum
: onları aldı, yakaladı
3.
es sayhatu
: bir sayha (korkunç ses dalgası)
4.
muşrikîne
...
Hicr Suresi, 83. Ayet:
Fe e
haze
thumus sayhatu musbıhîn(musbıhîne)....
Hicr Suresi, 83. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
e
haze
t-hum
: onları aldı (yakaladı)
3.
es sayhatu
: korkunç bir ses, bir sayha
4.
musbıhîne
: s...
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Maamafih Allah insanları zulümleriyle mua
haze
ediverse idi Yer yüzünde bir deprenen bırakmazdı, velâkin onları mukadder bir ecele kadar te'hır eder, ecelleri geldiği vakıt da bir saat ne geriletebilirler, ne öne geçebilirler...
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden muâ
haze
edecek Olsaydı (yer) üstünde hiç bir canlı mahluk bırakmazdı. Fakat O, bunları (insanları kendisince) adlandırılmış (takdîr edilmiş) bir müddete kadar gecikdirir. Ecelleri (vakıfları) geldiği zaman ise onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler. ...
Nəhl Suresi, 113. Ayet:
Ve lekad câehum resûlun minhum fe kezzebûhu fe e
haze
humul azâbu ve hum zâlimûn(zâlimûne)....
Nəhl Suresi, 113. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
câe-hum
: onlara geldi
3.
resûlun
: bir resûl
4.
min-hum
: onlardan, onların içinden<...
İsra Suresi, 9. Ayet:
İnne hâzel kur’âne yehdî lilletî hiye akvemu ve yubeşşirul mu’minînellezîne ya’melûnes sâlihâti enne lehum ecren kebîrâ(kebîren). ...
İsra Suresi, 20. Ayet:
1.
kullen
: herkes, hepsi
2.
numiddu
: yardım ederiz, arttırırız, veririz
3.
hâulâi
: bunlar
4.
ve hâulâi
: ve bun...
İsra Suresi, 40. Ayet:
E fe asfâkum rabbukum bil benîne vette
haze
minel melâiketi inâsâ(inâsen), innekum le tekûlûne kavlen azîmâ(azîmen)....
İsra Suresi, 40. Ayet:
1.
e fe asfâ-kum
: size mi seçti
2.
rabbu-kum
: sizin Rabbiniz
3.
bi el benîne
: oğulları
4.
vette
haze
(ve itte
haze
)
<...
İsra Suresi, 41. Ayet:
Ve lekad sarrafnâ fî hâzel kur’âni li yezzekkerû, ve mâ yezîduhum illâ nufûrâ(nufûren)....
İsra Suresi, 57. Ayet:
1.
ulâikellezîne (ulâike ellezîne)
: işte onlar
2.
yed'ûne
: davet ediyorlar, çağırıyorlar
3.
yebtegûne
: talep ediyorlar, arıyorlar
4.
İsra Suresi, 57. Ayet:
İşte o çağırdıkları (da), kendi Rab'lerine “onların hangisi daha yakındır” diye (O'na en yakın) vesileyi ararlar ve O'nun rahmetini ümit ederler, O'nun azabından korkarlar. Muhakkak ki Rabbinin azabı,
haze
r edilendir (korkulandır)....
İsra Suresi, 57. Ayet:
O kendilerine taptıkları da Rablerine hangisi daha yakın olsun diye vesile ararlar ve onun rahmetini umarlar ve onun azabından korkarlar. Şüphe yok ki, Rabbinin azabı
haze
r edilmeğe pek layıktır....
İsra Suresi, 62. Ayet:
Kâle e raeyteke hâzellezî kerremte aley(aleyye), le in ahharteni ilâ yevmil kıyâmeti le ahtenikenne zurriyyetehû illâ kalîlâ(kalîlen). ...
İsra Suresi, 88. Ayet:
Kul leinictemeâtil insu vel cinnu alâ en ye’tû bi misli hâzel kur’âni lâ ye’tûne bi mislihî ve lev kâne ba’duhum li ba’dın zahîrâ(zahîran). ...
İsra Suresi, 89. Ayet:
Ve lekad sarrafnâ lin nâsi fî hâzel kur’âni min kulli meselin fe ebâ ekserun nâsi illâ kufûrâ(kufûran)....
Kəhf Suresi, 4. Ayet:
Ve yunzirellezîne kâlûtte
haze
llâhu veledâ(veleden). ...
Kəhf Suresi, 4. Ayet:
1.
ve yunzire
: ve uyarır, korkutur
2.
ellezîne
: o kimseleri
3.
kâlû
: dediler
4.
itte
haze
allâhu
: Allah edindi<...
Kəhf Suresi, 6. Ayet:
Fe lealleke bâhiun nefseke alâ âsârihim in lem yu'minû bi hâzel hadîsi esefâ(esefen)....
Kəhf Suresi, 49. Ayet:
Ve vudıal kitâbu fe terel mucrimîne muşfikîne mimmâ fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâli hâzel kitâbi lâ yugâdiru sagîreten ve lâ kebîreten illâ ahsâhâ, ve vecedû mâ amilû hâdırâ(hâdıren), ve lâ yazlimu rabbuke ehadâ(ehaden). ...
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Ve lekad sarrafnâ fî hâzel kur'âni lin nâsi min kulli mesel(meselin), ve kânel insânu eksere şey'in cedelâ(cedelen)....
Kəhf Suresi, 58. Ayet:
Hem o mağrifeti çok rahmet sahibi rabbın onları kesibleriyle derhal muâ
haze
ediverecek olsa idi haklarında azâbı elbette ta'cil buyururdu, fakat onlar için bir mîy'âd vardır ki o gelince hiç bir çare-i necat bulamazlar...
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
Fe lemmâ belega mecmea beynihimâ nesiyâ hûtehumâ fette
haze
sebîlehu fîl bahri serebâ(sereben). ...
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
belega
: erişti, ulaştı
3.
mecmea
: birleştiği yere, cem olduğu yere
4.
beyni-himâ
Kəhf Suresi, 63. Ayet:
Kâle eraeyte iz eveynâ ilas sahrati fe innî nesîtul hût(hûte), ve mâ ensânîhu illeş şeytânu en ezkureh(ezkurehu), vette
haze
sebîlehu fîl bahri acebâ(aceben)....
Kəhf Suresi, 63. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
e raeyte
: gördün mü
3.
iz eveynâ
: sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman
4.
ilas sahrati (ilâ es sahr...
Kəhf Suresi, 72. Ayet:
(72-73) Dedi ki: «Ben demedim mi ki, şüphe yok sen benimle beraber sabra takat getiremezsin?» Dedi ki: «Unuttuğum şey ile beni mua
haze
etme. Bana bu işimden dolayı bir güçlük teklif eyleme.»...
Kəhf Suresi, 73. Ayet:
Mûsa dedi ki: “- Beni, unuttuğum şeyle mua
haze
etme ve bu işimden dolayı bana bir güçlük çıkarma.”...
Kəhf Suresi, 73. Ayet:
Beni dedi: unuttuğumla muâ
haze
etme ve bana bu işimden dolayı güçlük çıkarma...
Kəhf Suresi, 73. Ayet:
(72-73) Dedi ki: «Ben demedim mi ki, şüphe yok sen benimle beraber sabra takat getiremezsin?» Dedi ki: «Unuttuğum şey ile beni mua
haze
etme. Bana bu işimden dolayı bir güçlük teklif eyleme.»...
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
1.
fentalekâ hattâ izâ
: böylece ikisi yola çıktılar
2.
eteyâ
: ikisi geldiler
3.
ehle
: şehir halkı
4.
karyetin
:...
Məryəm Suresi, 17. Ayet:
Fette
haze
t min dûnihim hicâben fe erselnâ ileyhâ rûhanâ fe temessele lehâ beşeren seviyyâ(seviyyen)....
Məryəm Suresi, 17. Ayet:
1.
fette
haze
t (fe itte
haze
t)
: sonra da edindi, yaptı
2.
min dûni-him
: onlardan başka, onlardan ayıran
3.
hicâben
: bir perde
4.
...
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
Ettalaal gaybe emitte
haze
inder rahmâni ahdâ(ahden)....
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
1.
ettalaa (e ıttalaa)
: muttali mi oldu, görüp bildi mi
2.
el gaybe
: gayba, bilinmeyene
3.
emitte
haze
(em itte
haze
)
: veya, yoksa ..... mı edindi (yaptı)
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Lâ yemlikûneş şefâate illâ menitte
haze
inder rahmâni ahdâ(ahden)....
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
1.
lâ yemlikûne
: malik olmayacaklar, güçleri yetmeyecek
2.
eş şefâate
: şefaat
3.
illâ men
: ancak kim, kişi, kimse
4.
ittehaz...
Məryəm Suresi, 88. Ayet:
Ve kâlutte
haze
r rahmânu veledâ(veleden)....
Məryəm Suresi, 88. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
kâlu itte
haze
: "edindi" dediler
3.
er rahmânu
: Rahmân
4.
veleden
: çocuk
...
Ənbiya Suresi, 26. Ayet:
Ve kâlûtte
haze
r rahmânu veleden subhâneh(subhânehu), bel ıbâdun mukremûn(mukremûne)....
Ənbiya Suresi, 26. Ayet:
1.
ve kâlûtte
haze
(kâlû itte
haze
)
: ve edindi dediler
2.
er rahmânu
: Rahmân
3.
veleden
: bir çocuk, bir evlât
4.
subhâne-hu
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Ve izâ reâkellezîne keferû in yettehızûneke illâ huzuvâ(huzuven), e hâzellezî yezkuru âlihetekum, ve hum bi zikrir rahmâni hum kâfirûn(kâfirûne). ...
Ənbiya Suresi, 38. Ayet:
Ve yekûlûne metâ hâzel va’du in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne). ...
Möminun Suresi, 41. Ayet:
Fe e
haze
thumus sayhatu bil hakkı fe cealnâhum gusâen, fe bu’den lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne)....
Möminun Suresi, 41. Ayet:
1.
fe e
haze
t-hum
: Böylece onları aldı (yakaladı)
2.
es sayhatu
: bir sayha (çok büyük bir ses dalgası)
3.
bi el hakkı
: hak ile
4.
Nur Suresi, 63. Ayet:
Resûlün çağırmasını, aranızda, birbirinizi çağırmanızla eşit tutmayın! Sizden, (birbirini) siper ederek gizlice çıkanları Allah biliyordu. Bundan sonra O'nun emrine karşı gelenler, onlara bir fitne veya elîm azap isabet etmesinden
haze
r etsinler (sakınsınlar)....
Nur Suresi, 63. Ayet:
Peygamberin duâsını aranızda birbirinize ettiğiniz duâ gibi farz etmeyin, içinizden birbirini siper ederek sıvışıp sıvışıp gidenleri Allah muhakkak biliyor, binaenaleyh onun emrinden hılâfına gidenler başlarına bir fitne inmekten veya elîm bir azâb irmekten
haze
r etsinler...
Furqan Suresi, 7. Ayet:
Ve kâlû mâli hâzer resûli ye’kulit taâme ve yemşî fîl esvâk(esvâkı), lev lâ unzile ileyhi melekun fe yekûne meahu nezîrâ(nezîren)....
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur’âne mehcûrâ(mehcûran)....
Furqan Suresi, 41. Ayet:
Ve iza reavke in yettehızûneke illâ huzuvâ(huzuven), e hâzellezî beasallâhu resûlâ(resûlen)....
Furqan Suresi, 43. Ayet:
E raeyte menitte
haze
ilâhehu hevâh(hevâhu), e fe ente tekûnu aleyhi vekîlâ(vekîlen)....
Furqan Suresi, 43. Ayet:
1.
e raeyte
: gördün mü
2.
men itte
haze
: edinen kimse
3.
ilâhe-hu
: onun ilâhı
4.
hevâ-hu
: onun hevası
...
Şüəra Suresi, 158. Ayet:
Fe e
haze
humul azâb(azâbu), inne fî zâlike le âyeh(âyeten), ve mâ kâne ekseruhum mu’minîn(mu’minîne)....
Şüəra Suresi, 158. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece
2.
e
haze
-hum
: onları aldı (yakaladı)
3.
el azâbu
: azap
4.
inne
: muhakkak
Şüəra Suresi, 189. Ayet:
Fe kezzebûhu fe e
haze
hum azâbu yevmiz zulleh(zulleti), innehu kâne azâbe yevmin azîm(azîmin)....
Şüəra Suresi, 189. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
kezzebû-hu
: onu yalanladılar
3.
fe
: böylece, bunun üzerine
4.
e
haze
-hum
: onları aldı, yakala...
Nəml Suresi, 71. Ayet:
Ve yekûlûne metâ hâzel va’du in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne)....
Nəml Suresi, 76. Ayet:
İnne hâzel kur’âne yakussu alâ benî isrâîle ekserellezî hum fîhi yahtelifûn(yahtelifûne)....
Nəml Suresi, 76. Ayet: