Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 118. Ayet:
(Gerçeği) bilmeyenler, «Allah bizimle konuşsa ya..» Veya «bize bir âyet (mu'cize, açık belge) gelse ya..» derler. Bunlardan öncekiler de tıpkı bunların dedikleri gibi demişlerdi. Kalbleri ne kadar birbirine benzemiş! Hakikati bilip şüp
heden
kurtulanlara âyetlerimizi yeterince açıklamışızdır....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, vechinin semâda takallüb ettiğini (Hakk'ı müşahede âleminde hâlden hâle girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk'ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illâ Kudüs'e bağlı kalayım, İbrahim'le davet ettiği Kâbe varken, düşüncesi. ) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O hâlde vechini (yüzünü - Hakk'ı müşa
heden
i) Mescid-i Haram'a (Kâbe - içi mutlak yokluk - gayb olana) döndür. Ve nerede olursanız olunuz "vech"lerinizi O'nun tarafına döndürün. Muhakkak ki kendilerine Kit...
Bəqərə Suresi, 149. Ayet:
Nereden (hangi düşünceden) çıkarsan çık, vechini (yüzünü - müşa
heden
i) Mescid-i Haram'a (çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde edilen mahale) döndür! Bu elbette Rabbinden (kaynaklanan) bir Hak'tır. Allâh varlığınızın hakikati olarak, ortaya koyduklarınızdan gâfil değildir....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden (hangi düşünceden) çıkarsan çık, vechini (yüzünü - müşa
heden
i) Mescid-i Haram'a (çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde edilen mahale) döndür! Nerede olursanız olun, vechlerinizi o tarafa döndürün ki, insanların sizin aleyhinize bir delili olmasın. Ancak onlardan bilfiil zulüm edenler aleyhinize olur. O hâlde, onlardan korkup çekinmeyin benden çekinin ki üzerinize olan nimetimi tamamlayayım. . . Ki böylece umulur ki hidâyete ulaşırsınız....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey müminler, birbirinize belirli bir süre sonra ödenmek üzere borç verdiğiniz zaman bunu yazın. İçinizden biri bunu dürüst bir şekilde yazsın. Yazan kimse onu Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmayı ihmal etmesin. Bu hesabı yazıcıya borçlu taraf yazdırsın. Ama Rabbi olan Allah'tan korksun da bu hesabı yazdırırken hiçbir şeyi eksik bırakmasın. Eğer borçlu taraf aptal, zayıf ya da nasıl yazdıracağını bilmeyen biri ise yazdırma işlemini onun yerine dürüst bir şekilde velisi yapsın. Bu işleminize ...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra (Allah), bu gamın arkasından sizin üzerinize sükûnet veren bir uyku indirdi, içinizden bir grubu sarıp kaplıyordu ve diğer grup, canlarını önemsemişti (canlarının kaygısına düştüler). Allah'a karşı cahiliyye zannı ile haksız zanda bulunuyorlar: "Bu emirden bize bir şey (bir nasib) var mı?" diyorlar. (Onlara): "Muhakkak ki emirlerin hepsi Allah'ındır." de. İçlerinde sana açıklamadıkları bir şey saklıyorlar. "Bu emirden bize bir şey (bir nasib) olsaydı, burada öldürülmezdik." diyorlar. Eğer ...
Nisa Suresi, 87. Ayet:
Kendinden başka ilâh olmıyan bir Allah hakkı için ki, o, şüp
heden
âri olan kıyamet gününde sizi toplıyacaktır. Allah’dan daha doğru sözlü kim olabilir?...
Maidə Suresi, 50. Ayet:
Onlar Câhiliyye Devri'ne ait hüküm mü istiyorlar? Şüp
heden
uzak bir bilgiyle inanan bir millet için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir?...
Ənam Suresi, 9. Ayet:
Peygamberi, bir melek olarak halk etseydik gene bir erkek şeklinde halk ederdik ve gene düştükleri şüp
heden
kurtulmazlardı....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Onun kavminden büyüklük taslayan ileri gelenleri, içlerinden küçümseyip hor gördükleri mü'minlere: «Siz, Salih'in Rabbi tarafından gönderildiğini sahi biliyor musunuz?» dediler. Onlar da. «şüp
heden
uzak bir inançla biz O'nunla gönderilene inanıyoruz» diye cevap verdiler....
Əraf Suresi, 89. Ayet:
1.
kad ifterey-nâ
: iftira etmiş oluruz
2.
alâ allâhi
: Allah'a karşı
3.
keziben
: yalanla
4.
in udnâ
: eğer döner...
Əraf Suresi, 89. Ayet:
“Allah'ın, bizi ondan kurtarmasından sonra, sizin milletinize dönersek Allah'a yalanla iftira etmiş oluruz. Ve Rabbimizin dilemesi hariç bizim oraya geri dönmemiz olamaz. Rabbimiz ilmiyle herşeyi kuşatmıştır. Allah'a tevekkül ettik. Rabbimiz, kavmimiz ile bizim aramızı hak ile aç (ayır). Sen fet
heden
lerin (fatihlerin) en hayırlısısın.”...
Tövbə Suresi, 59. Ayet:
Ne olurdu şüp
heden
sıyrılıp Allah'ın ve Peygamberinin verdiğine hoşnut olsalardı ve Allah yeter bize, yakında lûtfeder bize de Allah da verir, Peygamberi de, şüphe yok ki biz, ümîdimizi Allah'a bağlamışız deselerdi....
Hud Suresi, 10. Ayet:
1.
ve le in
: ve muhakkak ki
2.
ezaknâ-hu
: ona tattırırsak
3.
na'mâe
: bir ni'met
4.
ba'de
: sonra
Rəd Suresi, 31. Ayet:
Ve lev enne kur’ânen suyyiret bihil cibâlu ev kuttıat bihil ardu ev kullime bihil mevtâ, bel lillâhil emru cemîâ(cemîan), e fe lem ye’yesillezîne âmenû en lev yeşâullâhu le
heden
nâse cemîâ(cemîan),ve lâ yezâlullezîne keferû tusîbuhum bi mâ sanaû kâriatun ev tehullu karîben min dârihim hattâ ye’tiye va’dullâh(va’dullâhi), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde)....
Həcc Suresi, 55. Ayet:
Hakkı inkara şartlanmış olanlar ise, Son Saat kendilerini apansız yakalayıncaya ve bütün ümitlerin boş olduğu o Gün'ün azabı başlarına çökünceye kadar O'nun hakkında kapıldıkları şüp
heden
sıyrılmayacaklardır....
Şüəra Suresi, 89. Ayet:
Ancak Allah'a, şirkten ve şüp
heden
arınmış bir gönülle gelen faydalanır....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
1.
ve lâ tusa'ir
: ve çevirme
2.
hadde-ke
: yanağını
3.
li en nâsi
: insanlara
4.
ve lâ temşi
: ve yürüme
Səba Suresi, 26. Ayet:
1.
kul
: de
2.
yecmeu
: toplar, toplayacak
3.
beyne-nâ
: bizim aramızda, bizim aramızı
4.
rabbu-nâ
: bizim Rabbimi...
Mömin Suresi, 34. Ayet:
Ve andolsun ki daha önce Yûsuf da, apaçık delillerle gelmişti de size getirdiği şey hakkında bir türlü şüp
heden
kurtulamamıştınız, sonunda ölünce de artık dediniz, bundan sonra Allah, başka bir peygamber göndermez kesin olarak; işte Allah, haddini aşan şüpheli kişiyi böyle saptırır....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
-Ey iman edenler! Aşırı şüp
heden
kaçının, çünkü bir kısım şüphe günahtır. Birbirinizin gizlisini araştırmayın. Birbirinizi çekiştirmeyin. Biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Bundan tiksindiniz değil mi? Allah’tan korkun, kuşkusuz Allah, tevbeleri kabul eden ve merhamet edendir....
Hədid Suresi, 23. Ayet:
1.
li key lâ
: olmasın diye, olmaması için
2.
te'sev
: üzülmeniz
3.
alâ
: üzerine
4.
mâ
: şey
Cin Suresi, 10. Ayet:
"Gerçek ki biz, arzda (bedende) olanlardan açığa çıkarılacak olan şerr mi; yoksa Rablerinin muradı, kendilerinde bir reşad mı (hakikati müşa
heden
in olgunluğu), buna vâkıf değiliz. " (Bu âyet dahi göstermektedir ki Rabbinin {Esmâ hakikatinin} kişiye ne yaşatacağı, kişinin Allâh indîndeki açığa çıkış amacı, cinler tarafından bilinmemektedir. A. H. )...
Beyyinə Suresi, 2. Ayet:
Allah'tan gönderilen resûl, (onlara) tertemiz (bâtıl ve şüp
heden
uzak) sahifeleri okur....
Adiyat Suresi, 3. Ayet:
Sabahleyin akın edenlere/baskın yapıp toprak fet
heden
lere,...
Fəcr Suresi, 27. Ayet:
Ey iyiden iyiye inanmış, şüp
heden
kurtulmuş can....