Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Kulumuza inzâl ettiğimizden (hakikatinden - Esmâ mertebesinden bilincine açığa çıkandan) şüpheniz varsa, onun benzeri bir sûre ortaya koyun. Eğer (sözünüzde) sadıksanız, Allâh (adıyla işaret edilen Ulû
hiye
tin) dûnunda (Allâh adıyla işaret edilenin misli veya benzeri olması mümkün olmadığı içindir ki, edinilen veya tahayyül edilen tanrılar ancak onun "dûnu"nda olabilir; onların da ne gayrılığından ne denkliğinden ne eş değerinden ne de kapsamından sözedilebilir. "Dûnu" kelimesiyle işaret edilen v...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ hiy(
hiye
), kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun lâ fâridun ve lâ bikr(bikrun), avânun beyne zâlik(zalike) fef’alû mâ tu’merûn(tu’merune)....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ûd'u
: dua et
3.
lenâ
: bize, bizim için
4.
rabbe-ke
: senin Rabbin
...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
«ORabbine bizim adimiza yalvar da onun ma
hiye
tini bize bildirsin» dediler, «O, onun ne pek kart, ne pek korpe, ikisi ortasi bir sigir oldugunu soyluyor, size emrolunani yapin» dedi....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
'Rabbine bizim adımıza yalvar da onun ma
hiye
tini bize bildirsin' dediler, 'O, onun ne pek kart, ne pek körpe, ikisi ortası bir sığır olduğunu söylüyor, size emrolunanı yapın' dedi....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
“Bizim için Rabbine duâ et de, onun ma
hiye
tini bize açıkça bildirsin. ” dediler. “Onun ne pek kart ne de pek körpe, ikisinin ortası dinç bir sığır olduğunu söylüyor. Artık size emrolunanı yapın. ” demişti....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ
hiye
, innel bakara teşâbehe aleynâ, ve innâ in şâallâhu le muhtedûn(muhtedûne)....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ûd'u
: dua et
3.
lenâ rabbe-ke
: bizim için Rabbine
4.
yubeyyin
: açıklasın
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
«ORabbine bizim adimiza yalvar da, ma
hiye
tini bize bildirsin, cunku sigirlar, bizce, birbirine benzemektedir. Allah dilerse biz suphesiz dogruyu bulmus oluruz» dediler....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Onlar yine : «Bizim için Rabbine duâ et de o sığırın mâ
hiye
tini (iyice) bize açıklasın. Çünkü tarif edilen sığır bize (diğerlerine) benzer gibi geliyor. Allah dilerse, elbette (boğazlanması emrolunan sığırı) bulabiliriz» demişlerdi....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
'Rabbine bizim adımıza yalvar da, ma
hiye
tini bize bildirsin, çünkü sığırlar, bizce, birbirine benzemektedir. Allah dilerse biz şüphesiz doğruyu bulmuş oluruz' dediler....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Dediler ki: "Bizim için rabbine dua et de onun niteliğini / durumunu (
hiye
) bize (biraz daha) açıklasın / bildirsin (yübeyyin)". Çünkü bize göre sığırlar birbirine benziyor. Tanrı dilerse doğru yolu / doğruyu (muhtedun) buluruz"....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
“Rabbine bizim için duâ et, onun ma
hiye
tini bize açıkça bildirsin. Çünkü bizce birçok sığırlar birbirine benziyor. Allah dilerse elbette buluruz ve hidayete ereriz. ” dediler....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Summe kaset kulûbukum min ba’di zâlike fe
hiye
kel hıcâreti ev eşeddu kasveh(kasveten), ve inne minel hıcâreti lemâ yetefecceru minhul enhâr(enhâru), ve inne minhâ lemâ yeşşakkaku fe yahrucu minhul mâu, ve inne minhâ lemâyehbitu min haşyetillâh(haşyetillâhi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne)....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
kaset
: kasiyet bağladı, katılaştı
3.
kulûbu-kum
: sizin kalpleriniz
4.
min ba'di
: sonradan, ...
Bəqərə Suresi, 98. Ayet:
Kim Allâh'a (Ulû
hiye
t hakikatine), Melekî boyuta (âlemlerde Allâh isimlerinin işaret ettiği anlamların açığa çıkmasına) ve Rasûllerine (hakikati dillendirmeleri için irsâl ettiklerine), Cibrîl'e (Allâh ilminin inzâli işlevine), Mikail'e (maddi - manevî rızkına yönlendirip erdiren kuvve) düşman olursa, muhakkak ki Allâh (o) gerçeği örtenlerin düşmanıdır!...
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allahın mescidlerini içlerinde Allahın ismi anılmakdan meneden ve harab olmaları zımnında çalışan kimselerden daha zalim de kim olabilir? Bunlar oralara korka korka olmakdan başka suretle girmek salâ
hiye
tini haiz değildirler, bunlara Dünyada bir zillet var, bunlara Ahırette azîm bir azap var...
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
Allah Teâlâ'nın mescitlerinde O'nun isminin zikredilmesini men eden ve o mescitlerin harap olmasına çalışan kimseden daha zalim kim vardır? Onlar için o mescitlere korka korka girmelerinden başka sela
hiye
t yoktur. Onlar için dünyada rüsvaylık vardır, onlar için ahirette ise pek büyük bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
Yes’elûneke anil ehilleh(ehilleti), kul
hiye
mevâkîtu lin nâsi vel hacc(haccı), ve leysel birru bi en te’tûl buyûte min zuhûrihâ ve lâkinnel birre menittekâ, ve’tûl buyûte min ebvâbihâ, vettekûllâhe leallekum tuflihûn(tuflihûne)....
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar, sorarlar
2.
an
: den
3.
el ehilleti
: hilâller (Ay'ın hilâl şeklinden dolunay olana kadar geçirdiği hilâl şekilleri)
4.<...
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
O talâk iki def'adır, ondan sonrası ya eyilikle tutmak ya güzellikle salmaktır, onlara verdiklerinizden bir şey almanız da sizlere halâl olmaz, meğer ki erkekle kadın Allahın çizdiği hudutta duramıyacaklarından korksunlar, eğer siz de bunların hududı ilâ
hiye
yi dürüst tutamıyacaklarından korkarsanız kadının ayrılmak için hakkından vaz geçmesinde artık ikisine de günah yoktur, bunlar işte Allahın tayin ettiği hududdur, sakın bunları aşmayın, her kim Allahın hududunu aşarsa işte onlar hep zalimlerd...
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Ev kellezî merra alâ karyetin ve
hiye
hâviyetun alâ urûşihâ, kâle ennâ yuhyî hâzihillâhu ba’de mevtihâ, fe emâtehullâhu miete âmin summe beaseh(beasehu), kâle kem lebist(lebiste), kâle lebistu yevme ev ba’da yevm(yevmin), kâle bel lebiste miete âmin fenzur ilâ taâmike ve şerâbike lem yetesenneh, venzur ilâ hımârike ve li nec’aleke âyeten lin nâsi venzur ilâl izâmi keyfe nunşizuhâ summe neksûhâ lahmâ(lahmen), fe lemmâ tebeyyene lehu, kâle a’lemu ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
ke ellezî
: o kimse gibi
3.
merra
: uğradı
4.
alâ karyetin
: bir karyeye, beldeye, kasaba
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
İn tubdûs sadakâti fe niimmâ hiy(
hiye
), ve in tuhfûhâ ve tu’tûhâl fukarâe fe huve hayrun lekum ve yukeffiru ankum min seyyiâtikum vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun)....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
1.
in
: eğer
2.
tubdû
: açıkça ortaya çıkarırsanız
3.
es sadakâti
: sadakalar
4.
fe
: o zaman, o taktirde, işte
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
Fe in hâccûke fe kul eslemtu vec
hiye
lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi). ...
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
1.
fe in hâccû-ke
: bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa
2.
fe kul
: o zaman de, söyle
3.
eslemtu
: ben teslim ettim
4.
vech...
Ali-İmran Suresi, 62. Ayet:
Muhakkak ki, işin hakikati budur. İlâ
hiye
t (tanrı - tanrısallık) kavramı geçersizdir; sadece Allâh! Gerçek ki Allâh "HÛ"dur, Aziyz'dir, Hakiym'dir....
Ali-İmran Suresi, 66. Ayet:
İşte siz öyle kimselersiniz ki, (haydi) hakkında (biraz) bilgi sâhibi olduğunuz şeyde(Mûsâ ve Îsâ mes’elesinde) tartıştınız; fakat hakkında hiç bilgi sâhibi olmadığınız şeyde(İbrâhîm mes’elesinde) niçin tartışıyorsunuz? Hâlbuki (onun gerçek mâ
hiye
tini) Allah bilir, siz ise bilmezsiniz....
Nisa Suresi, 27. Ayet:
Ve Allah Teâlâ sizin tevbe ederek aff-ı ilâ
hiye
nâiliyetinizi diler. Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir meyil ile sapmanızı isterler....
Nisa Suresi, 48. Ayet:
Şüphe yok ki Allah Teâlâ, zât-ı ulû
hiye
tine şerik ittihaz edilmesini yarlığamaz. Onun dûnunda olanı da dilediği kimse için yarlığar ve her kim Allah Teâlâ'ya şerik koşarsa muhakkak pek büyük bir günah ile iftirada bulunmuş olur....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Emniyete, yahut korkuya ait bir haber duysalar derhal yayarlar. Halbuki Peygambere ve içlerinden emre salâ
hiye
ti olanlara başvursalardı bu haberi arayıp duyarak yayanlar, elbette onlardan gerçeğini öğrenirlerdi. Allah'ın ihsânı ve acıması olmasaydı pek azınız müstesna, Şeytan'a uyup gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güven ve korkuyla, emniyet ve tehdit ile ilgili stratejik bir haber gelince bu bilgileri yayarlar. Halbuki bu tür bilgileri ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a ve kendi içlerinden, başlarında bulunun ülülemre, savunma görevini yürüten yetkililere (askerî uzmanlara, emniyet ve istihbarat yetkililerine) götürselerdi, bu bilgilerden sonuç çıkarma yeteneğinde olan uzmanlar, devleti, milleti, ümmeti ilgilendiren emniyetin ve te...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlar güvene ya da korkuya ilişkin bir haber alınca onu hemen yayarlar. Oysa eğer o haberi peygambere ya da başlarındaki kendi yetkililerine götürseler, aralarındaki yorum yapmaya yetenekli olanlar onun ma
hiye
tini anlarlardı. Eğer Allah'ın üzerinizdeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, küçük bir azınlık dışında hepiniz şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Hem onlara emniyet veya korkuya dâir bir haber geldiğinde onu yayıverirler. Ama onu, peygambere ve içlerinden ülü’l-emre (emir sâhibi idârecilerine) arz etselerdi, onlardan bunu (o işin gerçek mâ
hiye
tini, dirâyetleriyle ortaya) çıkarabilecek olanlar, elbette onu(n tedbîrini) bilirlerdi. İşte üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, elbette pek azınız müstesnâ, şeytana uyardınız!...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güvenlik veya korkuya dair bir haber geldiğinde doğru olup olmadığını araştırmadan ve yaymakta mahzur bulunup bulunmadığını danışmadan hemen onu yayarlar. Halbuki onlar bu haberi peygambere ve aralarındaki yetkili zatlara arzetselerdi elbette işin içyüzünü araştırıp ortaya çıkaranlar, onun ma
hiye
tini, haberin neye delâlet ettiğini bilirlerdi. Eğer Allah’ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç hepiniz şeytana uymuş gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 91. Ayet:
Başka bir bölüğünü de şöyle bulacaksınız: Onlar, sizden de emin olmak isterler, kavimlerinden de. Fakat bir fitneye sevk edilince tâ içine dalıverirler. Onlar sizi bırakmazlar, sizinle barış halinde yaşamazlar ve sizden el çekmezlerse tutun onları, öldürün onları bulduğunuz yerde ve işte size, onlara karşı apaçık bir kudret ve salâ
hiye
t verdik....
Nisa Suresi, 91. Ayet:
Bir başkalarını (da) bulacaksınız ki, (o münâfıklar) hem sizden emîn kalmak, hem de kendi kavimlerinden emîn olmak isterler. Ne zaman fitneye çağrılsalar, ona baş aşağı dalarlar. Ama sizi bırakmazlar, size barış teklîf etmezler ve (savaştan) ellerini çekmezlerse, artık onları yakalayın ve kendilerini bulduğunuz yerde onları öldürün! Ve işte onlar yok mu, kendileri aleyhinde size apaçık bir delil (ve salâ
hiye
t) verdik....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlar. . . Dininizde ölçüyü kaçırıp haddi aşmayın. . . Allâh üzerine Hak olmayanı söylemeyin. . . Meryemoğlu İsa Mesih, yalnızca Allâh Rasûlü ve O'nun Kelimesi'dir. . . Onu Meryem'e ilka etmiştir ve kendinden (El Esmâ ül Hüsnâ'sından) bir mânâdır (ruhtur). . . O hâlde Esmâ'sıyla her şeyin hakikati olan Allâh'a ve Rasûllerine iman edin. . . "Üçtür" (baba - oğul - kutsal ruh) demeyin! Sizin hayrınıza olarak (buna) son verin. . . Allâh ancak İlâh'un Vahid'dir...
Maidə Suresi, 11. Ayet:
Ey imân edenler! Sizin üzerinize olan nîmet-i ilâ
hiye
yi yâd ediniz ki bir vakit bir kavim size ellerini uzatmayı kurmuştu, onların ellerini Cenâb-ı Hak sizden menetti. Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz ve mü'minler artık Allah Teâlâ'ya tevekkül etsinler....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Daha onların (teslim olmuş Nebilerin) izleri üzere, Tevrat'tan, ellerindekini (gerçek olanını) tasdik edici olarak Meryemoğlu İsa'yı gönderdik. Ona, içinde Hüda (hakikat ilmi) ve Nur bulunan; Tevrat'tan Ona ulaşmış olanı da tasdik eden, korunanlar için bir hidâyet kılavuzu ma
hiye
tindeki İncil'i, öğüt olması için verdik....
Maidə Suresi, 52. Ayet:
İmdi kalblerinde bir maraz olan kimseleri görürsün ki, onların içinde koşar dururlar, «Bize bir felaket isabet etmesinden korkarız,» derler. Artık umulur ki, Allah Teâlâ bir feth veya nezd-i ilâ
hiye
sinden bir emir vücuda getirir de, onlar kendi nefislerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olurlar....
Maidə Suresi, 58. Ayet:
Namaza davet ettiğiniz vakitlerde, namazı alay ve eğlence konusu haline getirirler. Onlar, ibadetin ma
hiye
tini kavrayamayan, akıllarını faydalı kullanamayan, gelişmemiş cahil bir kavim olmaları sebebiyle böyle yapıyorlar....
Maidə Suresi, 73. Ayet:
Andolsun ki: "Allâh, üç'ün üçüncüsüdür" diyenler de hakikati inkâr edenlerden olmuşlardır! Tanrısallık kavramı geçersizdir, Ulû
hiye
t sahibi TEK'tir!. . Söylemekte olduklarından vazgeçmezler ise, onlardan hakikati inkâr edenler, elbette acı veren azabı yaşayacaklardır!...
Ənam Suresi, 19. Ayet:
Kul eyyu şey’in ekberu şehâdeh(şehâdeten), kulillâhu şehîdun, beynî ve beynekum ve û
hiye
ileyye hâzâl kur’ânu li unzirekum bihî ve men belag(belaga), e innekum le teşhedûne enne meallâhi âliheten uhrâ, kul lâ eşhed(eşhedu), kul innemâ huve ilâhun vâhidun ve innenî berîun mimmâ tuşrikûn(tuşrikûne)....
Ənam Suresi, 19. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
eyyu şey'in
: hangi şey
3.
ekberu
: en büyük, daha büyük
4.
şehâdeten
: şahit olarak
Ənam Suresi, 19. Ayet:
De ki: "Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?". . . De ki: "Benimle sizin arasında Allâh şahittir. . . Bana vahyolan şu Kur'ân ile sizi ve ulaştığı (her) kişiyi uyarırım. . . Siz gerçekten Allâh yanı sıra başka ilâhlar bulunduğuna şahit misiniz?". . . De ki: "Ben (buna) şahitlik edemem". . . De ki: "O Ulû
hiye
t, TEK'tir ve doğrusu ben, sizin ortak koştuğunuz şeylerden berîyim. "...
Ənam Suresi, 22. Ayet:
Bir gün onların hepsini bir araya toplayacağız ve o zaman, Allahtan başka şeylere ilahlık yakıştıranlara: "Allahın ulu
hiye
tine ortak olduklarını tahayyül ettiğiniz o varlıklar neredeler şimdi?" diye soracağız....
Ənam Suresi, 29. Ayet:
Ve kâlû in
hiye
illâ hayatuned dunyâ ve mâ nahnu bi meb’ûsîn(meb’ûsîne)....
Ənam Suresi, 29. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
in
hiye
: o ancak
3.
illâ
: ...'den başka değil
4.
hayatu-nâ
: bizim hayatımız
Ənam Suresi, 79. Ayet:
İnnî veccehtu vec
hiye
lillezî fatares semâvâti vel arda hanîfen ve mâ ene minel muşrikîn(muşrikîne)....
Ənam Suresi, 79. Ayet:
1.
innî
: muhakkak ki ben
2.
veccehtu
: döndüm
3.
vec
hiye
: yüzümü
4.
li ellezî
: ki ona
...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
Ve (Yahudiler) Allah Teâlâ'nın kadrini O'nun şan-ı ulû
hiye
tine layık olacak bir surette takdir edemediler. Çünkü, «Allah insanlara birşey indirmiş değildir,» dediler. De ki: «Musa'nın bir nûr ve nâs için bir hüda olarak getirmiş olduğu kitabı kim indirmiştir? Siz onu parça parça kağıtlara yazıyor, meydana koyuyorsunuz ve birçoğunu da gizliyorsunuz ve sizin babalarınızın bilmediklerini öğretilmiş oluyorsunuz». Sen «Allah» de, sonra onları bırak, daldıkları batakta oynayıp dursunlar....
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Ve men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben ev kâle ûhıye ileyye ve lem yûha ileyhi şey’un ve men kâle seunzilu misle mâ enzelallâh(enzelallâhu), ve lev terâ iziz zâlimûne fî gamerâtil mevti vel melâiketu bâsitû eydîhim, ahricû enfusekum, el yevme tuczevne azâbel hûni bimâ kuntum tekûlûne alâllâhi gayrel hakkı ve kuntum an âyâtihi testekbirûn(testekbirûne). ...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
azlemu
: daha zalim
3.
mim men ifterâ
: iftira eden kimseden
4.
alâ âllâhi
: Allah'a karşı
Ənam Suresi, 106. Ayet:
İttebi’ mâ uhıye ileyke min rabbik(rabbike), lâ ilâhe illâ huve, ve a’rıd anil muşrikîn(muşrikîne)....
Ənam Suresi, 106. Ayet:
1.
ittebi'
: tâbî ol
2.
mâ uhıye
: vahyolunan şey
3.
ileyke
: sana
4.
min rabbi-ke
: senin Rabbinden
Ənam Suresi, 136. Ayet:
Onlar, Allahın yarattığı tarlalar ile hayvanların mahsullerinden Ona bir pay ayırırlar ve "Bu Allaha aittir!" derler; yahut (haksız şekilde), "Ve bu (da), eminiz ki, Allahın ulu
hiye
tinde pay sahibi olan varlıklar içindir!" diye iddia ederler. Ama zihinlerinde Allaha ortak saydıkları varlıklar için ayırdıkları şey, (onları) Allaha yakınlaştırmaz, Allah için ayırdıkları da (onları ancak) Allahın ulu
hiye
tine ortak koştukları o varlıklara yakınlaştırır. Gerçekten de ne kötüdür onların yanılgıları!...
Ənam Suresi, 136. Ayet:
Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan kendilerince Allah’a bir hisse ayırdılar da kendi batıl iddialarınca: "Şu, Allah’ın" dediler, "Şu da ulu
hiye
tte ortakları olan putlarımızın."Ortakları için ayırdıkları, Allah’ın hissesine konulmaz, ama Allah’a ait olanlar ortaklarının hissesine aktarılır. Bunlar ne kötü hüküm veriyorlar!...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
Kul lâ ecidu fî mâ û
hiye
ileyye muharremen alâ tâimin yat’amuhu illâ en yekûne meyteten ev demen mesfûhan ev lâhme hinzîrin fe innehu ricsun ev fıskan uhille li gayrillâhi bih(bihî), fe menidturra gayre bâgın ve lâ âdin fe inne rabbeke gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
1.
kul
: de
2.
lâ ecidu
: bulmuyorum, bulamıyorum
3.
fî mâ
: şeylerde
4.
û
hiye
: (bana) vahyolunan
Ənam Suresi, 152. Ayet:
Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî
hiye
ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne)....
Ənam Suresi, 152. Ayet:
1.
ve lâ takrebû
: ve yaklaşmayın
2.
mâle
: mal
3.
el yetîmi
: yetim
4.
illâ
: dışında, ...'den başka
Ənam Suresi, 163. Ayet:
ki Onun ulu
hiye
tinde hiç kimse pay sahibi değildir: Ben böyle emrolundum; ve ben benliklerini Allaha teslim edenlerin (daima) öncüsü olacağım?"...
Əraf Suresi, 32. Ayet:
Kul men harreme zînetallâhilletî ahrece li ibâdihî vet tayyibâti miner rızk(rızkı), kul
hiye
lillezîne âmenû fîl hayâtid dunyâ hâlisaten yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), kezâlike nufassılul âyâti li kavmin ya’lemûn(ya’lemûne)....
Əraf Suresi, 32. Ayet:
1.
kul
: de (ki)
2.
men
: kim
3.
harrame
: haram kıldı
4.
zînete allâhi elletî
: Allah'ın ziyneti ki o
<...
Əraf Suresi, 107. Ayet:
Fe elkâ asâhu fe izâ
hiye
su’bânun mubîn(mubînun). ...
Əraf Suresi, 107. Ayet:
1.
fe
: böylece, bunun üzerine
2.
elkâ
: attı
3.
asâ-hu
: onun asası, asasını
4.
fe
: böylece, hemen
Əraf Suresi, 108. Ayet:
Ve neze’a yedehu fe izâ
hiye
beydâu lin nâzırîn(nâzırîne)....
Əraf Suresi, 108. Ayet:
1.
ve neze'a
: ve çekip çıkardı
2.
yede-hu
: elini
3.
fe izâ
: o zaman, olduğu zaman, öyle olunca
4.
hiye
: o
...
Əraf Suresi, 117. Ayet:
Ve evhaynâ ilâ mûsâ en elkı asâke, fe izâ
hiye
telkafu mâ ye’fikûn(ye’fikûne). ...
Əraf Suresi, 117. Ayet:
1.
ve evhay-nâ
: ve biz vahyettik
2.
ilâ mûsâ
: Musa (as)'a
3.
en elkı
: atmasını
4.
asâ-ke
: asasını
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa kavmine dedi ki: "Allâh'tan (Ulû
hiye
ti dolayısıyla hakikatinizden; benliğinizi oluşturan El Esmâ'sındaki kuvveden) yardım isteyin ve sabredin. . . Muhakkak ki o yeryüzü, Allâh'ındır. . . Kullarından dilediğini ona mirasçı kılar. . . Gelecek, korunanlarındır!"...
Əraf Suresi, 145. Ayet:
Biz onun için Levhalar'da (dinî bir hayat düzenlemesi için) her şeyden bir öğüt ve her şeyin hükmünü açıklar ma
hiye
tte yazdık. (Artık ey Musa!) bunları çok ciddi olarak tut ve kavmine de bunların en güzelini (derleyip) tutmalarını emret. İlâhî sınırları aşıp azgınlık gösterenlerin yurdunu size göstereceğim....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
Vahtâra mûsâ kavmehu seb’îne raculen li mîkâtinâ, fe lemmâ ehazet humur recfetu kâle rabbi lev şi’te ehlektehum min kablu ve iyyâye, e tuhlikunâ bi mâ feales sufehâu minnâ, in
hiye
illâ fitnetuk(fitnetuke), tudıllu bihâ men teşâu ve tehdî men teşâu ente veliyyunâ fâgfirlenâ verhamnâ ve ente hayrûl gâfirîn(gâfirîne)....
Əraf Suresi, 155. Ayet:
1.
vahtâra (ve ahtâra)
: ve seçti
2.
mûsâ
: Musa (as)
3.
kavme-hu
: onun kavmi
4.
seb'îne
: 70
Əraf Suresi, 190. Ayet:
Ama ne zaman ki O, kendilerine kusursuz bir (çocuk) bahşeder, hemen tutup Onun bahşettiği şeyin dünyaya gelmesinde Ondan başla güçlere de bir paye yakıştırmaya kalkarlar! Oysa, Allah, ulu
hiye
tinde Ona ortak koştukları her şeyden, herkesten çok yücedir....
Tövbə Suresi, 6. Ayet:
Eğer müşriklerden biri senden sığınma hakkı isteyip yanına gelmek isterse, sen ona güvence ver, ta ki Allah’ın kelamını dinlesin, düşünsün. Sonra şayet Müslümanlığı benimsemezse onu, kendisini güvenlikte hissedeceği yere (vatanına) ulaştır. Öyle! (Bu sığınma ve gönderme işlemini yapmalı), zira onlar İslâm’ın gerçek ma
hiye
tini bilmeyen bir topluluktur....
Tövbə Suresi, 17. Ayet:
Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâ
hiye
tleri yoktur. Onların bütün işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedî kalacaklardır....
Tövbə Suresi, 17. Ayet:
Müşrikler kendi küfürlerine bizzat kendileri şâhit olup dururlarken, Allah'ın mescidlerini imar etme salâ
hiye
tleri yoktur. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir ve onlar ateş içinde ebedî kalacaklardır....
Tövbə Suresi, 31. Ayet:
Allâh dûnunda ahbarlarını (hahamlarını), ruhbanlarını (rahiplerini) rabler edindiler. . . Meryemoğlu Mesih'i de! (Oysa onlara) sadece Ulû
hiye
ti TEK olana kulluklarının farkındalığını yaşamaları emrolunmuştu. . . Lâ ilâhe; illâ HÛ = tanrı yoktur; sadece "HÛ"! Subhan'dır onların ortak tuttuklarından!...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
İlla tensurûhu fe kad nasarahullâhu iz ahracehullezîne keferû sâniyesneyni iz humâ fîl gâri iz yekûlu li sâhibihî lâ tahzen innallâhe meanâ, fe enzelallâhu sekînetehu aleyhi ve eyyedehu bicunûdin lem terevhâ ve ceale kelimetellezîne keferûs suflâ, ve kelimetullâhi
hiye
l ulyâ vallâhu azîzun hakîm (hakîmun)....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
1.
illa
: .. dışında, ...'den başka, ancak, hariç
2.
tensurû-hu
: ona yardım edersiniz
3.
fe kad
: o zaman olur, olmuştu
4.
nas...
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
Vaadallâhul munâfikîne vel munâfikâti vel kuffâre nâre cehenneme hâlidîne fîhâ
hiye
hasbuhum, ve leanehumullâh(leanehumullâhu) ve lehum azâbun mukîm (mukîmun)....
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
1.
vaada allâhu
: Allah vaadetti
2.
el munâfikîne
: münafık erkekler
3.
ve el munâfikâti
: ve münafık kadınlar
4.
ve el kuffâre...
Tövbə Suresi, 93. Ayet:
Ayıplamak gerekirse, zengin ve imkânlı olmalarına rağmen savaşa katılmamak için bahaneler ileri sürenler ayıplanmalıdır. İşte onlar geride kalan güçsüz kadınlarla beraber kalmaya razı oldular. Allah da onların kalblerini mühürledi. Artık onlar işlerin gerçek ma
hiye
tini bilemezler....
Yunus Suresi, 30. Ayet:
İşte orada herkes dünyada yaptığı şeyin gerçek ma
hiye
tini kavrar. Ve gerçek mevlaları olan Allah’a döndürülürler. Ve uydurdukları düzmeceler onlardan kaybolup gider....
Yunus Suresi, 39. Ayet:
Aslında onlar, mâ
hiye
tini, içindeki bilgileri, getirdiği ilâhî düzeni kavrayamadıkları, bildirdiği hususlar da o an önlerinde gerçekleşmediği, sonuçlarını hemen görmedikleri için Kur’ân’ı yalanladılar. Onlardan öncekiler de kutsal kitapları, peygamberleri böyle yalanlamışlardı. Şimdi ibret nazarıyla bak, incele, inkâr ile isyan ile, baskı, zulüm, işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, aleyhte propaganda yapan zâlimlerin sonu nasıl oldu?...
Hud Suresi, 36. Ayet:
Ve û
hiye
ilâ nûhın ennehu len yu’mine min kavmike illâ men kad âmene fe lâ tebteis bi mâ kânû yef’alûn(yef’alûne)....
Hud Suresi, 36. Ayet:
1.
ve û
hiye
: ve vahyedildi
2.
ilâ nûhın
: Nuh'a
3.
enne-hu
: çünkü o, (onlar) olduğu
4.
len yu'mine
: asla inanma...
Hud Suresi, 42. Ayet:
Ve
hiye
tecrî bihim fî mevcin kel cibâli ve nâdâ nûhunibnehu ve kâne fî ma'zilin yâ buneyyerkeb meanâ ve lâ tekun meal kâfirîn(kâfirîne). ...
Hud Suresi, 42. Ayet:
1.
ve
hiye
: ve o (gemi)
2.
tecrî
: akar, yüzer
3.
bi-him
: onlarla
4.
fî mevcin
: dalgalar içinde
Hud Suresi, 83. Ayet:
Musevvemeten inde rabbik(rabbike), ve mâ
hiye
minez zâlimîne bi baîd(baîdin). ...
Hud Suresi, 83. Ayet:
1.
musevvemeten
: damgalanmış, işaretlenmiş
2.
inde
: katında, indinde, yanında
3.
rabbi-ke
: senin Rabbin
4.
ve mâ
Hud Suresi, 102. Ayet:
Ve kezâlike ahzu rabbike izâ ehazel kurâ ve
hiye
zâlimeh(zâlimetun), inne ahzehû elîmun şedîd(şedîdun)....
Hud Suresi, 102. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve onun gibi, böyle, böylece
2.
ahzu
: yakalaması, alması
3.
rabbi-ke
: senin Rabbin
4.
izâ
: old...
Yusif Suresi, 26. Ayet:
Kâle
hiye
râvedetnî an nefsî ve şehide şâhidun min ehlihâ, in kâne kamîsuhu kudde min kubulin fe sadekat ve huve minel kâzibîn(kâzibîne)....
Yusif Suresi, 26. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
hiye
: o (kadın)
3.
râvedet-nî
: beni elde etmeye çalıştı, benimle beraber olmak istedi
4.
an nefsî
...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Kadınların dedikodu ma
hiye
tindeki fısıldaşmalarını işitince onları davet edip kendileri için dayalıdöşeli yer hazırladı. Sonra da (gelen) kadınlardan herbirinin (eline) bir bıçak verdi ve (Yûsuf'a seslenerek) «çık karşılarına !» dedi. Onlar Yûsuf'u görünce, onu kendi gözlerinde iyice büyüttüler de (şaşkınlıktan) ellerini kestiler ve «hâşâ, Allah'ı tenzîh ederiz, bu bir insan değil, ancak güzel-çekici bir melektir» dediler....
Yusif Suresi, 37. Ayet:
(Yûsuf) şöyle dedi: 'Kendisiyle rızıklanacağınız hiçbir yemek size gelmez ki, daha(o) gelmeden onun te’vîlini (mâ
hiye
tini) size haber vermiş olmayayım. Bunlar, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Şübhesiz ki ben, Allah’a îmân etmeyen ve kendileri gerçekten âhireti inkâr eden kimseler olan bir kavmin dînini terk ettim.'...
Yusif Suresi, 56. Ayet:
Ve öylece Yusuf için o yerde bir mevki, bir sela
hiye
t verdik. Oradan dilediği yerde ikâmet eder idi. Biz dilediğimize rahmetimizi nâsib ederiz. Ve iyilik edenlerin mükâfaatını zâyi etmeyiz....
İbrahim Suresi, 9. Ayet:
Sizden öncekilerin, Nûh, Âd ve Semûd kavminin ve onlardan sonrakilerin haberleri size gelmedi mi? Ki onları(n gerçek mâ
hiye
tini) ancak Allah bilir. Peygamberleri onlara apaçık delillerle geldi de (onlar) ellerini (peygamberlerin) ağızlarına götürüp (onların teblîğine dahi karşı çıkarak): 'Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkâr ettik ve gerçekten biz, bizi kendisine da'vet etmekte olduğunuz şeyden kuşku veren kesin bir şübhe içindeyiz' dediler....
İbrahim Suresi, 9. Ayet:
Sizden önce gelip geçen (inkarcı toplum)ların başına gelenlerden hiç haberiniz olmadı mı; Nuh kavminin, 'Ad ve Semud kavimlerinin ve onlardan sonra gelip geçen daha nicelerinin? Onlar(ın başına gelenleri) Allah'tan başka kimse bilmez. Onlara da kendileri için görevlendirilmiş olan elçiler, hakkı bütün açıklığıyla gösteren delillerle gelmişlerdi; fakat onlar, ellerini şaşkınlıkla ağızlarına götürüp "Biz, sizinle gönderildiğini iddia ettiğiniz mesajın hak olduğuna inanmıyoruz" dediler, "ve doğrusu...
İbrahim Suresi, 9. Ayet:
Sizden önce gelip geçmiş ümmetlerin, Nuh, Âd ve Semûd halklarının ve onlardan sonra gelip de Allah’tan başkasının tamtamına bilemeyeceği halkların başlarından geçen olaylardan haberdar olmadınız mı? Elçileri kendilerine delil ve mûcizeler getirdiler de onlar ellerini ağızlarına götürüp: "Biz, dediler, sizinle gönderilen talimatları kabul etmiyoruz. Çünkü biz, bize yaptığınız dâvetin ma
hiye
tinden derin bir kuşku içindeyiz."...
İbrahim Suresi, 52. Ayet:
İşte bu insanlara bildirimdir; onunla uyarılsınlar ve bilsinler ki "HÛ", Ulû
hiye
t sahibi BİR'dir! Derin düşünebilen akıl sahipleri de (bu hakikati) hatırlayıp değerlendirsinler!...
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâh olarak düşündüğünüz, Ulû
hiye
t sahibi BİR'dir! Sonsuz gelecek yaşamlarına iman etmeyenlere gelince, onların şuurlarını inkâr kaplamıştır ve güçlü bir benlikle yaşamaktadırlar (benliklerini şirk koşanlar)!...
Nəhl Suresi, 51. Ayet:
Allâh buyurdu ki: "İki ilâh edinmeyin! 'HÛ', sadece Ulû
hiye
t sahibi BİR'dir (cüzlere ayrılmayı ya da cüzlerin bütünü olmayı kabul etmeyen "TEK"illiktir). . . O hâlde yalnız Ben'den korkun. "...
Nəhl Suresi, 54. Ayet:
sonra, üzerinizden darlığı giderir gidermez, içinizden bazıları hemen Rablerinin ulu
hiye
tinden başka güçlere de bir pay yakıştırır,...
Nəhl Suresi, 56. Ayet:
Bir de kendilerine rızık olarak verdiklerimizden (ma
hiye
tini) bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar. Allah’a andolsun ki, uydurmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz....
Nəhl Suresi, 56. Ayet:
Kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden, mâ
hiye
tlerini bilmedikleri putlara bir hisse ayırırlar; andolsun Allah'a ki iftirâ ettikleri şeyler yüzünden sorguya çekilecek onlar....
Nəhl Suresi, 56. Ayet:
Bir de kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, ma
hiye
tini bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar. Allah'a andolsun ki, iftira etmekte olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz!...
Nəhl Suresi, 56. Ayet:
Müşrikler kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, ma
hiye
tini bilmedikleri putlara pay ayırıyorlar. Allah’a andolsun ki, siz bu yaptığınız iftiralardan, uydurduğunuz şeylerden mutlaka hesaba çekileceksiniz....
Nəhl Suresi, 56. Ayet:
Bir de kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, ma
hiye
tini bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar. Allah'a andolsun ki, iftira etmekte olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz!...
Nəhl Suresi, 56. Ayet:
Bir de müşrikler kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden tutuyorlar ma
hiye
tini bilmedikleri şeylere (putlara) pay ayırıyorlar. Allah'a andolsun ki, siz bu yaptığınız iftiralardan mutlaka hesaba çekileceksiniz....
Nəhl Suresi, 74. Ayet:
Sakın Allah ile yarattıkları arasında benzerlikler kurarak şirk koşmaya kalkışmayın. Siz yeterli bilgiye, eşyanın ma
hiye
tini, hakikatini kavrama gücüne bile sahip değilken, her şey Allah’ın ilmi, planı ve iradesi içinde cereyan etmektedir....
Nəhl Suresi, 92. Ayet:
Ve lâ tekûnû kelletî nekadat gazlehâ min ba’di kuvvetin enkâsâ(enkâsen), tettehızûne eymânekum dehalen beynekum en tekûne ummetun
hiye
erbâ min ummeh(ummetin), innemâ yeblûkumullâhu bih(bihî), ve le yubeyyinenne lekum yevmel kıyâmeti mâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne). ...
Nəhl Suresi, 92. Ayet:
1.
ve lâ tekûnû
: ve siz olmayın
2.
kelletî (ke elletî)
: o kimse (kadın) gibi
3.
nekadat
: çözdü, açtı
4.
gazle-hâ
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
Ud’u ilâ sebîli rabbike bil hikmeti vel mev’ızatil haseneti ve câdilhum billetî
hiye
ahsen(ahsenu), inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne). ...
Nəhl Suresi, 125. Ayet:
1.
ud'u
: davet et, çağır
2.
ilâ sebîli
: yola
3.
rabbi-ke
: senin Rabbinin
4.
bi el hikmeti
: hikmet ile
İsra Suresi, 9. Ayet:
İnne hâzel kur’âne yehdî lilletî
hiye
akvemu ve yubeşşirul mu’minînellezîne ya’melûnes sâlihâti enne lehum ecren kebîrâ(kebîren). ...
İsra Suresi, 9. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
hâzâ el kur'âne
: bu Kur'ân
3.
yehdî
: hidayete erdirir
4.
li elletî
: ki onu
İsra Suresi, 33. Ayet:
Haklı olmadıkça Allah'ın harâm ettiği cana kıymayın ve kim, zulümle öldürülürse mîrasçısına, öldürene karşı bir kudret ve salâ
hiye
t verdik ancak öldürmede aşırı gitmemeli; şüphe yok ki yardıma da mazhar edilmiştir o....
İsra Suresi, 33. Ayet:
Hem hak bir sebeb olmadıkça, Allah’ın haram kıldığı canı öldürmeyin! Bir kimse zulme uğramış olarak öldürülürse, o hâlde şübhesiz ki onun velîsine (hakkını araması için)bir salâ
hiye
t vermişizdir; artık (o da) öldürmede (Allah’ın koyduğu) haddi aşmasın! Çünki kendisi (de) yardım olunan bir kimsedir....
İsra Suresi, 33. Ayet:
Ve Allah'ın haram kılmış olduğu nefsi katletmeyin, meğer ki bihakkın olsun. Ve kim mazlumen katledilirse onun velîsine bir tasallut (selâ
hiye
ti) vermişizdir. Artık o da katilde israf etmesin. Şüphe yok ki, o (maktul veya velîsi) mansur bulunmuştur....
İsra Suresi, 34. Ayet:
Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî
hiye
ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfû bil ahd(ahdi), innel ahde kâne mes’ûlâ(mes’ûlen)....
İsra Suresi, 34. Ayet:
1.
ve lâ takrebû
: ve yaklaşmayın
2.
mâle el yetîmi
: yetimin malına
3.
illâ
: ancak, den başka (şekilde), olmadıkça
4.
bi elle...
İsra Suresi, 53. Ayet:
Ve kul li ibâdî yekûlûlletî
hiye
ahsen(ahsenu), inneş şeytâne yenzegu beynehum, inneş şeytâne kâne lil insâni aduvven mubînâ(mubînen)....
İsra Suresi, 53. Ayet:
1.
ve kul
: ve de
2.
li ibâdî
: kullarıma
3.
yekûlû
: söylesinler
4.
elletî
: ki onu
İsra Suresi, 85. Ayet:
Bir de, sana ilahi esinlenme(nin ma
hiye
ti) hakkında soru soruyorlar. De ki: "Bu esinlenme Rabbimin buyruğuyla (cereyan etmekte)dir; ve (ey insanlar, siz bunun ma
hiye
tini anlıyamazsınız, çünkü) bu konuda size pek az bilgi verilmiştir"....
Kəhf Suresi, 27. Ayet:
Vetlu mâ ûhıye ileyke min kitâbi rabbik(rabbike), lâ mubeddile li kelimâtihî ve len tecide min dûnihî multehadâ(multehaden)....
Kəhf Suresi, 27. Ayet:
1.
vetlu (ve utlu)
: ve oku
2.
mâ
: şeyi
3.
ûhıye
: vahyedildi
4.
ileyke
: sana
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
Ve uhîta bi semerihî fe asbeha yukallibu keffeyhi alâ mâ enfeka fîhâ ve
hiye
hâviyetun alâ urûşihâ ve yekûlu yâ leytenî lem uşrik bi rabbî ehadâ(ehaden). ...
Kəhf Suresi, 42. Ayet:
1.
ve uhîta
: ve ihata edildi (kuşatılıp, mahvedildi)
2.
bi semeri-hi
: onun ürünleri
3.
fe asbeha
: böylece oldu
4.
yukallibu<...
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Şan-ı ulû
hiye
tim hakkı için bu Kur'an'da nâs için her türlü misalden çeşit çeşit beyan ettik. İnsan ise husûmetçe her şeyin ekseri olmuştur....
Kəhf Suresi, 110. Ayet:
(Rasûlüm) de ki: "Ben, benzeriniz olan, bir beşerim (dolayısıyla siz de benim gibisiniz); sadece (sizden ayrıcalıklı olarak) Ulû
hiye
tin TEK'liği şuuruma vahyolunuyor! O hâlde kim Rabbine likâyı (Esmâ hakikati gereğini yaşamayı) umuyorsa, imanının gereğini yaşasın ve Rabbinin kulluğunda (devam edip) O'na ortak koşmasın!"...
Məryəm Suresi, 37. Ayet:
Çeşitli anlayıştakiler (Ulû
hiye
tin TEK'liğinden perdeliler) aralarında ayrılığa düştüler (Allâh'a iftira attılar). . . Yaşanacak azametli sürecin dehşetinde yazık olacak o hakikat bilgisini inkâr edenlere!...
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Rahmet sahibi Rahman olan Allah katında imanları ile, İslâm’daki sadakatleri ile, rızâyı ilâhîye mazhar olan amelleri ile taahhüt alanların, söz alanların dışında kimse şefaatten nasiplenemiyecek....
Taha Suresi, 18. Ayet:
Kâle
hiye
asây(asâye), etevekkeu aleyhâ ve ehuşşu bihâ alâ ganemî ve liye fîhâ meâribu uhrâ....
Taha Suresi, 18. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
hiye
: o
3.
asâye
: benim asamdır
4.
etevekkeu
: ben dayanırım, yaslanırım
Taha Suresi, 20. Ayet:
Fe elkâhâ fe izâ
hiye
hayyetun tes’â....
Taha Suresi, 20. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
elkâ-hâ
: onu attı
3.
fe
: o zaman
4.
izâ
hiye
: o olmuştu
Taha Suresi, 48. Ayet:
İnnâ kad ûhıye ileynâ ennel azâbe alâ men kezzebe ve tevellâ....
Taha Suresi, 48. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak
2.
kad
: olmuştu
3.
ûhıye
: vahyolundu
4.
ileynâ
: bize
Taha Suresi, 98. Ayet:
Ulû
hiye
t sahibiniz sadece Allâh'tır. . . Tanrı yoktur sadece "HÛ"! İlmiyle her şeyi (her yönden) kuşatandır!...
Taha Suresi, 99. Ayet:
İşte sana geçmişte olup bitenlerin ma
hiye
tinden de böyle (bir üslup içinde) bahsediyoruz; çünkü katımızdan hatırlatıcı bir öğreti bahşettik sana....
Taha Suresi, 119. Ayet:
1.
ve enne-ke
: ve muhakkak sen
2.
lâ tazmeu
(zamiye)
: susamazsın
: (susadı)
3.
fî-hâ
: orada
4.
ve lâ tadhâ
(dahi...
Taha Suresi, 130. Ayet:
O halde sen, onlar ne derlerse, sabret. Güneşin doğmasından evvel de, batmasından evvel de Rabbini hamd ile tesbîh et. Gecenin bir kısım saatlerinde ve gündüzün etrafında dahi tesbîh et ki rızâ (yi ilâ
hiye
eresin. ...
Ənbiya Suresi, 3. Ayet:
Lâ
hiye
ten kulûbuhum ve eserrûn necvellezîne zalemû hel hâzâ illâ beşerun mislukum, e fe te’tûnes sihre ve entum tubsırûn(tubsırûne)....
Ənbiya Suresi, 3. Ayet:
1.
lâ
hiye
ten
: önem vermeyerek
2.
kulûbu-hum
: onların kalpleri
3.
ve eserrû
: ve gizleyerek
4.
en necvellezîne (necve ellezîne...
Ənbiya Suresi, 10. Ayet:
Andolsun size, içinde haklarınızı ve sorumluluklarınızı, ilâhî emirleri ve günahtan korunma yollarını, dininizi, şeriatınızı, şanınızı şerefinizi yükseltecek hükümranlık esaslarını hatırlatan, insanı ve insanî değerleri anlatan bir kitap, Kur’ân indirdik. Hâlâ bu kitabın ma
hiye
tini, manasını kavramayacak mısınız?...
Ənbiya Suresi, 47. Ayet:
Kıyamet sürecinde ulû
hiye
t hükümlerine göre ölçütler koyarız! Hiçbir nefs (benlik - bilinç) en küçük bir zulme uğramaz. Bir hardal tanesi ağırlığınca olsa dahi onu getiririz. Hesap görücüler olarak biz (hakikatlerindeki Hasiyb özelliği) kâfiyiz....
Ənbiya Suresi, 81. Ayet:
Süleyman’a da şiddetli rüzgârı âmade kıldık. Rüzgâr, onun emriyle kutlu beldeye doğru eserdi. Çünkü her şeyin gerçek ma
hiye
tini Biz biliriz....
Ənbiya Suresi, 97. Ayet:
Vakterabel va’dul hakku fe izâ
hiye
şahısatun ebsârullezîne keferû, yâ veylenâ kad kunnâ fî gafletin min hâzâ bel kunnâ zâlimîn(zâlimîne). ...
Ənbiya Suresi, 97. Ayet:
1.
vakterabe (ve ıkterabe)
: ve yaklaştı
2.
el va'du
: vaad
3.
el hakku
: hak (olan)
4.
fe
: o zaman
Ənbiya Suresi, 108. Ayet:
De ki: "Bana sadece şu vahyolunuyor: Sizin tanrı diye düşündüğünüz sadece Ulû
hiye
t sahibi TEK'tir! Siz müslimler misiniz (teslimiyetinizin farkında mısınız) peki?"...
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Allâh ismini anmaları için, kurbanlıklarla rızıklandırdığımız her ümmete bir mensek (ibadet yeri - Rahmanî hakikatin gereği) kıldık. . . Sizin ilâh olarak düşündüğünüz, Ulû
hiye
t sahibi TEK'tir! Bu durumda O'na teslimiyetinizin farkında olun! Teslimiyet ve itaati fark etmeye müsait olanları müjdele!...
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Her ümmete nüsük (ibâdet) mâ
hiye
tinde kurban kesmeyi meşru' kıldık; tâ ki Allah'ın kendilerine rızık olarak sunduğu davarların üzerine Allah'ın ismini anıp (öylece boğazlasınlar). Tanrı'nız bir tek Tanrı'dır. Artık O'na (müslimler olarak) teslîm olun.. Tevazu, gönül yatışkanlığı ve ürpertisi içinde Allah'a yönelenleri müjdele !...
Həcc Suresi, 45. Ayet:
Fe ke eyyin min karyetin ehleknâhâ ve
hiye
zâlimetun fe
hiye
hâviyetun alâ urûşihâ ve bi’rin muattalatin ve kasrın meşîd(meşîdin). ...
Həcc Suresi, 45. Ayet:
1.
fe ke eyyin
: böylece niceleri gibi
2.
min karyetin
: ülkelerden
3.
ehleknâ-hâ
: onu helâk ettik
4.
ve
hiye
: c...
Həcc Suresi, 48. Ayet:
Ve ke eyyin min karyetin emleytu lehâ ve
hiye
zâlimetun summe ehaztuhâ, ve ileyyel masîr(masîru)....
Həcc Suresi, 48. Ayet:
1.
ve ke eyyin
: ve niceleri gibi
2.
min karyetin
: ülkelerden
3.
emleytu
: mühlet verdim
4.
lehâ
: ona
...
Həcc Suresi, 71. Ayet:
Müşrikler, Allah'ı bir yana bırakarak haklarında hiçbir destekleyici delil indirilmemiş ve ma
hiye
tlerine ilişkin hiçbir şey bilmedikleri sözde ilahlara tapıyorlar. Zalimler hiçbir destekçi bulamazlar....
Möminun Suresi, 37. Ayet:
İn
hiye
illâ hayâtuned dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ nahnu bi meb’ûsîn(meb’ûsîne)....
Möminun Suresi, 37. Ayet:
1.
in
hiye
: o sadece
2.
illâ
: ancak
3.
hayâtuned dunyâ
: dünya hayatımız
4.
nemûtu
: ölürüz
Möminun Suresi, 96. Ayet:
İdfa’ billetî
hiye
ahsenus seyyieh(seyyiete), nahnu a’lemu bi mâ yasıfûn(yasıfûne)....
Möminun Suresi, 96. Ayet:
1.
idfa'
: uzaklaştır, yok et
2.
billetî (bi elletî)
: ki onunla
3.
hiye
: o
4.
ahsen
: en güzel
Nur Suresi, 25. Ayet:
O Gün Allah, onlara hak ettikleri karşılığı tam olarak ödeyecek ve onlar da (yapılıp edilenlerin gerçek ma
hiye
tini) açığa vuran apaçık ve Nihai Gerçek'in yalnızca Allah olduğunu (böylece) öğrenecekler....
Nur Suresi, 29. Ayet:
Meskun olmayan ve içinde bir yararlanma sela
hiye
tiniz olan odalara (evlere) girmenizde size bir sakınca yoktur. Allah, açıkladıklarınızı da bilir, gizlediklerinizi de....
Furqan Suresi, 5. Ayet:
Ve kâlû esâtîrul evvelînektetebehâ fe
hiye
tumlâ aleyhi bukreten ve asîlâ(asîlen)....
Furqan Suresi, 5. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
esâtîru
: masallar, efsaneler
3.
el evvelîne
: evvelkiler
4.
iktetebe-hâ
: onu yazdırdı...
Şüəra Suresi, 32. Ayet:
Fe elkâ asâhu fe izâ
hiye
su’bânun mubîn(mubînun)....
Şüəra Suresi, 32. Ayet:
1.
fe
: o zaman, bunun üzerine
2.
elkâ
: attı
3.
asâ-hu
: onun asası
4.
fe izâ
: o zaman, böylece
Şüəra Suresi, 33. Ayet:
Ve nezea yedehu fe izâ
hiye
beydâu lin nâzırîn(nâzırîne)....
Şüəra Suresi, 33. Ayet:
1.
ve nezea
: ve çıkardı
2.
yede-hu
: elini
3.
fe izâ
: o zaman, böylece
4.
hiye
: o
Şüəra Suresi, 45. Ayet:
Fe elkâ mûsâ asâhu fe izâ
hiye
telkafu mâ ye’fikûn(ye’fikûne)....
Şüəra Suresi, 45. Ayet:
1.
fe
: böylece, sonra
2.
elkâ
: attı
3.
mûsâ
: Musa
4.
asâ-hu
: onun asası, asası
Nəml Suresi, 88. Ayet:
Ve terel cibâle tahsebuhâ câmideten ve
hiye
temurru merres sehâb(sehâbi), sun’allâhillezî etkane kulle şey’(şey’in), innehu habîrun bimâ tef’alûn(tef’alûne)....
Nəml Suresi, 88. Ayet:
1.
ve terâ
: ve görürsün
2.
el cibâle
: dağı
3.
tahsebu-hâ
: onu sanırsın
4.
câmideten
: cansız, hareketsiz
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne)....
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
1.
utlu
: oku
2.
mâ
: şey
3.
ûhıye
: vahyedilen
4.
ileyke
: sana
Ənkəbut Suresi, 46. Ayet:
Ve lâ tucâdilû ehlel kitâbi illâ billetî
hiye
ahsenu illellezîne zalemû minhum ve kûlû âmennâ billezî unzile ileynâ ve unzile ileykum ve ilâhunâ ve ilâhukum vâhıdun ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne)....
Ənkəbut Suresi, 46. Ayet:
1.
ve lâ tucâdilû
: ve mücâdele etmeyin
2.
ehle el kitâbi
: kitap ehli
3.
illâ
: hariç, den başka
4.
bi
: ile
...
Ənkəbut Suresi, 64. Ayet:
Ve mâ hâzihil hayâtud dunyâ illâ lehvun ve laib(laibun), ve inned dârel âhırete le
hiye
l hayevân(hayevânu), lev kânû ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Ənkəbut Suresi, 64. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
mâ
: değil
3.
hâzihi
: bu
4.
el hayâtu ed dunyâ
: dünya hayatı
Loğman Suresi, 12. Ayet:
Zât-ı ulu
hiye
time andolsun ki, Lokman'a Allah'a şükret diye hikmet verdik ve her kim şükrederse ancak kendi nefsi için şükretmiş olur ve her kim de nankörlük ederse süphe yok ki, Allah ganîdir, hamîddir....
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Bana dönüş yapanların yoluna uy! Sonra hepiniz Bana döneceksiniz. Ben yaptıklarınızın (ma
hiye
tini) size haber vereceğim....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
Ve iz kâlet tâifetun minhum yâ ehle yesribe lâ mukâme lekum ferciû, ve yeste’zinu ferîkun minhumun nebiyye yekûlûne inne buyûtenâ avretun ve mâ
hiye
bi avreh(avretin), in yurîdûne illâ firârâ(firâran)....
Əhzab Suresi, 13. Ayet:
1.
ve iz kâlet
: ve demişti
2.
tâifetun
: bir bölük, bir grup
3.
min-hum
: onlardan
4.
yâ
: ey
Səba Suresi, 37. Ayet:
Ve ne mallarınız ve ne de evladınız sizi Bize yaklaştıracak yüksek ma
hiye
ti hâiz değildir. Ancak kimler imân eder ve sâlih amelde bulunurlarsa işte onlar için yaptıkları amelleri mukabilinde kat kat mükâfaat vardır ve onlar âli makamlarda emniyete nâil zâtlardır....
Yasin Suresi, 8. Ayet:
İnnâ cealnâ fî a’nâkıhim aglâlen fe
hiye
ilel ezkâni fe hum mukmehûn(mukmehûne)....
Yasin Suresi, 8. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
cealnâ
: kıldık, yaptık
3.
fî a'nâkı-him
: onların boyunlarında
4.
aglâlen
: halkalar...
Yasin Suresi, 36. Ayet:
Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz ma
hiye
tini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim....
Yasin Suresi, 36. Ayet:
Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz ma
hiye
tini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim....
Saffat Suresi, 19. Ayet:
Fe innemâ
hiye
zecretun vâhıdetun fe izâ hum yenzurûn(yenzurûne). ...
Saffat Suresi, 19. Ayet:
1.
fe
: işte o zaman
2.
innemâ
: yalnızca, sadece
3.
hiye
: o
4.
zecretun
: haykırış, çığlık
Sad Suresi, 20. Ayet:
Onun hukumranligini kuvvetlendirmistik. Ona hikmet ve kesin hukum sela
hiye
ti vermistik....
Sad Suresi, 20. Ayet:
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve kesin hüküm sela
hiye
ti vermiştik....
Zümər Suresi, 49. Ayet:
Fe izâ messel insâne durrun deânâ, summe izâ havvelnâhu ni’meten minnâ kâle innemâ ûtîtuhu alâ ilm(ilmin), bel
hiye
fitnetun ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Zümər Suresi, 49. Ayet: