Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Gerçek hayır ve iyilik, hakiki müslümanlık, insanlık, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Fakat gerçek iyiler ve hakiki müslümanlar, kâmil insanlar, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere imân edenler; sevdikleri malları ve servetleri, can ü gönülden, isteyerek, yakın akrabalara, yetimlere, dullara, öksüzlere, çevresi, çaresi olmayan yoksullara, yolda kalan muhtaç yolculara, yardım isteyenlere, medet umanlara, esirler ve kölelerin esaret boyunduruklarından...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
İyilik (ve hayır), yüzlerinizi doğuya ya da batıya doğru çevirme değildir. Asıl iyilik; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere iman eden, sevdiği malını Allah’ı hoşnud etmek için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, isteyenlere ve boyunduruk altında bulunup hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren, namazı hakkıyla ifa edip zekâtı veren, sözleştiği zaman sözlerinde duran, hele hele sıkıntı ve hastalık hallerinde, savaşın şiddetleri esnasında s...
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kutibe aleykumul kısâsu fîl katlâ el hurru bil
hurri
vel abdu bil abdi vel unsâ bil unsâ fe men ufiye lehu min ahîhi şey’un fettibâun bil ma’rûfi ve edâun ileyhi bi ihsân(ihsânin), zâlike tahfîfun min rabbikum ve rahmeh(rahmetun), fe meni’tedâ ba’de zâlike fe lehu azâbun elîm(elîmun)....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular
4.
kutibe
: yazıldı, farz kılındı
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey iman edenler, öldürme olaylarında kısas (eşitlik esasına dayalı uygulama) yazıldı üzerinize! Hürriyeti olana hür olan, köleliği yaşayana köle olan, dişiliği yaşayana da dişi kısas olur. Katil eğer öldürdüğünün kardeşi (veya vârisi) tarafından (kısmen) affa uğrarsa, o takdirde örfe uyulmalı, (diyeti) ödenmelidir. Bu da Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Kim bundan sonra haddi aşarsa ona feci bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Onları, size savaş açanları, size düşmanca davrananları yakaladığınız yerde öldürün. Sizi hicrete mecbur ettikleri yerden, Mekke’den siz de onları çıkarıp sürün. Temel hak ve hürriyetlere yapılan tecavüz, baskı, zulüm ve işkence, fitne, cinayetten ve savaştan daha ağır sorumluluğu gerektirir. Mescid-i Haram civarında, onlar size saldırmadıkça, düşmanca davranmadıkça siz onlarla savaşmayın. Onlar sizinle savaşırlar, düşmanca davranırlar, sizi öldürmeye kastederlerse, onları öldürün. İşte kulluk s...
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Din ve vicdan hürriyeti, baskıyla, zorbalıkla tahdit edilemez. Kimse baskıyla, tehditle İslâm dinine girmeye zorlanamaz. Hak, doğru, huzurlu ve aydınlık yol, sonu pişmanlıkla biten, haince düşünceler içeren, helake maruz sapık yollardan ayırt edilerek iyice açıklanmıştır. Her kim, putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörlerle, idarelerle şeytanî güçlerle, tağut ile ilişiğini keser, geçmişin kirlerinden arınarak Allah’a, Allaha imanın gerektirdiği esaslara iman ederse, sağlam, kopması mümkün olmayan...
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın hoşnutluğunu isteyerek ve kendilerini (imân ve İslâm, hürriyet ve bağımsızlık vadisinde) kökleştirip sağlam bir düzeye eriştirmek için mallarını harcayanların misâli, yüksekçe bir arazideki güzel bahçeye benzer ki, ona bol bol yağmur dokunmuş da yemişlerini iki kat vermiştir. Ona bol bol yağmur dokunmasa bile bir çisenti (dokunmak yeter). Allah işleye geldiklerinizi görüp bilendir....
Ali-İmran Suresi, 50. Ayet:
Ve musaddikan limâ beyne yedeyye minet tevrâti ve li uhılle lekum ba’dallezî
hurri
me aleykum ve ci’tukum bi âyetin min rabbikum fettekûllâhe ve etîûn(etîûni). ...
Ali-İmran Suresi, 50. Ayet:
1.
ve musaddikan
: ve tastik edici olan, tastik eden
2.
li-mâ
: şeyi, şeyleri
3.
beyne yedeyye
: ellerim arasında, önümde
4.
mi...
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Hurri
met aleykum ummehâtukum ve benâtukum ve ehavâtukum ve ammâtukum ve halâtukum ve benâtul ahi ve benâtul uhti ve ummehâtukumullâtî erdâ’nekum ve ehavâtukum miner radâati ve ummehâtu nisâikum ve rabâibukumullâtî fî hucûrikum min nisâikumullâtî dehaltum bihinn(bihinne), fe in lem tekûnû dehaltum bihinne fe lâ cunâha aleykum, ve halâilu ebnâikumullezîne min aslâbikum, ve en tecmeû beynel uhteyni illâ mâ kad selef(selefe). İnnallâhe kâne gafûran rahîmâ(rahîmen)....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
1.
hurri
met
: haram kılındı
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
ummehâtu-kum
: anneleriniz
4.
ve benâtu-kum
: ve...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Nerde kaldı müslümanlığınız, niçin Allah’ın emrinden uzak duruyor: 'Ey Rabbimiz, bizleri, idarecileri baskı, zulüm ve işkence yapan bu memleketten çıkar, özgürlüğümüze kavuştur, bize tarafından idareciler, sahipler, koruyucular gönder, bize katından yardım edenler yolla' diye yalvarıp duran, temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen çaresiz erkeklerin, kadınların ve çocukların kurtarılması uğrunda, Allah yolunda, İslâm uğrunda ordular yola çıkarmıyor, savaşmıy...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
1.
ve mâ
: ve olmaz, olamaz
2.
kâne
: oldu, ...idi, ...dır
3.
li
: için
4.
mu'minin
: bir mü'min
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Yanlışlık hariç, bir iman eden için, diğer bir iman edeni öldürmesi olacak şey değildir. . . Yanlışlıkla bir iman edeni öldürenin, iman eden bir köleyi hürriyetine kavuşturması ve öldürülenin ailesine diyet ödemesi gerekir. (Vârislerin, diyeti katile) bağışlamaları müstesna. . . Eğer (öldürülen) iman eden olmakla beraber, size düşman olan bir kavimden ise, (o zaman katilin) iman eden bir köleyi hürriyetine kavuşturması gerekir. . . Şayet (öldürülen) sizinle aralarında anlaşma bulunan bir kavimde...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Bir mü’minin diğer bir mü’mini öldürmeye hiçbir şekilde hakkı yoktur. Hata ile öldürmenin de cezası vardır. Hata ile bir mü’mini öldüren kimsenin mü’min bir köleyi esaret boyunduruğundan kurtararak hürriyetine kavuşturması ve ölenin ailesine, vârislerine teslim edilebilecek bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin diyeti, imanda sadâkatlerinin ve kemallerinin ifadesi olan sadakaya, malî mükellefiyetlere sayarak bağışlamaları müstesna. Bu durumda diyet vermez. Öldürülen mü’min olmakla beraber, sizin...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Bir mü'minin diğer bir mü'mini öldürmesi hiç de doğru ve yakışır değildir; meğerki yanlışlıkla (öldürmüş) ola.. Kim bir mü'mini yanlışlıkla öldürürse, mü'min bir köle azâd etmesi (hürriyetine kavuşturması) ve öldürülenin vârislerine teslîm edilecek bir diyet (kan pahası) ödemesi gerekir. Meğerki mirasçılar o diyeti sadaka olarak bağışlasınlar, (o takdirde diyet kalkar). Eğer (yanlışlıkla) öldürülen kimse mü'min olduğu halde, size düşman bir kavimden ise, o takdirde bir inanmış köle azâd etmesi g...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Yanlışlık hali müstesna, bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey değildir. Yanlışlıkla bir mümini öldürenin, özgürlüğü elinden alınmış bir mümini özgürlüğüne kavuşturması, ölenin ailesine de üzerinde anlaşmaya varılacak tatmin edici bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin, diyeti bağışlaması hali müstesna. Eğer öldürülen, mümin olmakla birlikte size düşman bir topluluktan ise o zaman öldürenin, özgürlüğünden yoksun bir mümini özgürlüğüne kavuşturması gerekir. Öldürülen, sizinle aralarında antl...
Nisa Suresi, 97. Ayet:
Haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkmayarak, hicret etmeyerek, zâlim idareler altında yaşayanların, kendilerine zulmedilmesine aldırmayanların ruhlarını alarak ölümlerini gerçekleştirirken, melekler: 'Hangi milletin içinde, nasıl bir yerde idiniz?' diye sorarlar. Bunlar: 'Biz yeryüzünde temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen çaresizlerdik' diye cevap verirler. Melekler de: 'Allah’ın ülkesi geniş değil miydi? Hürriyetlerinize sahip çıksaydınız, devletinizin...
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenleri, kâfirleri, baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri kısıtlayarak, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimleri, haksızlık edenleri, şirke girenleri Allah asla koruma kalkanına almayacak, bağışlamayacak, doğru yola da iletmeyecek, başarıya ulaştırmayacaktır....
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Hurri
met aleykumul meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mâ uhılle li gayrillâhi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mâ ekeles sebuu illâ mâ zekkeytum ve mâ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bil ezlâm(ezlâmi), zâlikum fisk(fiskun), elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lâ tahşevhum vahşevn(vahşevni) el yevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum ni’metî ve radîtu lekumul islâme dînâ(dînen) fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecânifin li ismin fe innallâ...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
1.
hurri
met
: haram kılındı
2.
aleykum(u)
: sizin üzerinize, size
3.
el meytetu
: ölü, kesilmeksizin ölen hayvan
4.
ve ed demu<...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani Mûsâ kavmine: 'Ey kavmim, Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size tevdi ettiği ilâhî değerleri, şeriatı koruyup kollayarak zâyi etmeyin, şükredin. Allah içinizde peygamberler görevlendirdi. Sizi hürriyetlerinize kavuşturup, kendinize, dininize, işlerinize, ailelerinize, toplumunuza sahip çıkabilecek hale getirerek, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî haklarını kullanabilen özgür insanlar, aileleriniz içinde otoriteler seviyesine yükseltti. Milletlerden hiçbirine verilmeyen nimetleri, imkân...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allâh sizi düşüncesizce ettiğiniz yeminlerden dolayı sorumlu tutmaz! Fakat kasıtlı - bilinçli yeminlerinizden sorumlu olursunuz! Bilinçli yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta yollusundan on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek yahut bir köleyi hürriyetine kavuşturmaktır! Kim bunları yapacak imkâna sahip değilse, o takdirde üç gün oruç gerekir. İşte yemin ettiğinizde yeminlerinizin keffareti budur! Yeminlerinizi muhafaza edin. . . Değerlendirirsiniz diye, Allâh işaretlerini sizin iç...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah sizi, gelişigüzel, kasıtsız yaptığınız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, cezalandırmaz. Fakat kasıtlı, bile bile yaptığınız yeminlerden sizi sorguya çeker, cezalandırır. Bozulan yeminlerin keffareti, cezası, ailenize yedirdiğinizin günlük ortalamasıyla çevresi, çaresi olmayan on yoksulu doyurmak, yahut on yoksulu giydirmek, yahut bir köleyi esaret boyunduruğundan kurtararak hürriyetine kavuşturmaktır. Bunları bulamayan, bunlara gücü yetmeyen üç gün oruç tutmalıdır. İşte ettiğiniz yemi...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah, sizi bilinçsiz olarak yaptığınız yeminlerden dolayı hesaba çekmez. Bilinçli olarak yaptığınız yeminlerden dolayı hesaba çeker. Yemininizi bozma karşılığı, kendi ailenize yedirdiğinizden on yoksulu doyurmaktır. Veya giydirmek ya da bir köleyi hürriyete kavuşturmaktır. Kim bunları bulamazsa üç gün oruç tutması gerekir. Bu, bozduğunuz yeminlerin kefaretidir. Yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allah, ayetlerini işte böyle açıklıyor....
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allah sizi kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerden dolayı sorumlu tutmaz, ama bilerek yaptığınız yeminlerden ötürü sorumlu tutar. Böyle bir yemini bozarsanız onun keffâreti, çoluk çocuğunuza yedirdiğiniz orta halli yemek çeşidinden on fakir doyurmak, yahut on fakiri giydirmek veya bir köleyi hürriyetine kavuşturmaktır. Bunlara gücü yetmeyen kimse, üç gün oruç tutsun. İşte yemin ettiğinizde, yemin bozmanın keffareti budur. Yeminlerinize sahip çıkın. Allah işte size âyetlerini böyle açıklıyor, ta k...
Maidə Suresi, 89. Ayet:
Allâh sizi, yeminlerinizdeki lağv(kasıtsız olarak yaptığınız yeminler)den ötürü sorumlu tutmaz. Fakat bilerek yaptığınız yeminlerden ötürü sizi sorumlu tutar. Bu(geleceğe bağlı yemini bozma)nın keffâreti: âilenize yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri yedir(ip doyur)mak, yahut onları giydirmek, ya da bir boyun(köley)i hürriyete kavuşturmaktır. Bunu bulamayan kimse, üç gün oruç tutsun. İşte yemin ettiğiniz zaman, yeminleriniz(i bozman)ın keffâreti budur. yeminlerinizi koruyun. Allâh, âyetler...
Maidə Suresi, 96. Ayet:
Uhille lekum saydul bahri ve taâmuhu metâan lekum ve lis seyyârah(seyyârati), ve
hurri
me aleykum saydul berri mâ dumtum hurumâ(hurumen) vettekullâhellezî ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne)....
Maidə Suresi, 96. Ayet:
1.
uhille lekum
: size helâl kılındı
2.
saydu el bahri
: deniz avı
3.
ve taâmu-hu
: ve onun yenmesi
4.
metâan lekum
Ənam Suresi, 33. Ayet:
Onların söylediklerinin seni üzdüğünü elbette biliyoruz. Onlar aslında seni yalanlamıyorlar. Fakat, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimler, bile bile Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ı inkâr ediyorlar....
Ənam Suresi, 47. Ayet:
Onlara: 'Size dünyada Allah’ın azâbı, ansızın veya açıkça gelirse, nasıl davranacağınızı söyler misiniz bana? Baskıcı, zâlim ve işkenceci, temel hak ve hürriyetleri engelleyen, küfürde ısrar eden toplumlardan başkaları helâk edilir mi hiç?' de....
Ənam Suresi, 58. Ayet:
'Sizin, küstahça acele istediğiniz şey benim elimde olsaydı, elbette benimle sizin aranızda yargı gerçekleştirilmiş, ilâhî plan icra edilmiş olurdu. Allah, inkâr ile isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin davranışlarını iyi biliyor.' de....
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Âyetlerimizle ilgili, bilgisizce, dalga geçerek, ileri geri konuşmaya dalanları gördüğün zaman, başka bir konuya geçtiklerini görünceye kadar onlardan uzak dur, onların faaliyetlerine engel tedbirler al. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra hemen kalk, inkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim kavimle birlikte oturma....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Ve kâlû hâzihi en’âmun ve harsun hicrun lâ yat’amuhâ illâ men neşâu bi za’mihim ve en’âmun
hurri
met zuhûruhâ ve en’âmun lâ yezkurûnesmallâhi aleyhaftirâen aleyh(aleyhi) se yeczîhim bimâ kânû yefterûn(yefterûne)....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
hâzihi
: bu
3.
en'âmun
: (büyük baş) hayvanlar
4.
ve harsun
: ve ekinler
Əraf Suresi, 41. Ayet:
Onlara Cehennem ateşinden yataklar, üstlerinde de örtüler, sargılar vardır. Biz baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimleri işte böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Cennet ehli cehennemliklere: 'Rabbimizin bize va’dettiği mükâfatların gerçekleştiğini gördük. Siz de Rabbinizin sizi tehdit ettiği cezaların gerçekleştiğini gördünüz mü?' diye seslenirler. Cehennemlikler: 'Evet' derler. Aralarında gür sesli biri: 'Allah’ın lâneti baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen güç ve iktidar sahibi zâlimlerin üzerine olsun' diye bağırarak lânet okur....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehennem ehli tarafına çevrildiği zaman da: 'Rabbimiz, bizi, inkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen güç ve iktidar sahibi, zâlim bir toplulukla biraraya getirme' derler....
Əraf Suresi, 105. Ayet:
'İlk görevim, Allah adına haktan, doğrudan başka birşey söylemememdir. Rabbinizden size açık hak deliller, mûcizeler getirdim. Artık İsrailoğulları’nı, temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına son vererek benimle gönder.' dedi....
Əraf Suresi, 134. Ayet:
Azap üzerlerine çökünce: 'Ey Mûsâ, sana verdiği söz hürmetine, bizim için Rabbine dua et. Eğer bizden azâbı kaldırırsan, kesinlikle sana itimat edeceğiz ve İsrâiloğulları’nı, temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına son vererek seninle göndereceğiz.' dediler....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler tarafından kahır altında ezilmekte olan kavmi, yeryüzünün, bereketle donattığımız doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrâiloğulları’na verdiği o güzel sözü, va’di, sabırla mücadeleye devam etmeleri sebebiyle gerçekleşti. Firavun’un ve kavminin yapageldikleri mâmur yerleri, fabrikaları ve sanat eserlerini, yükselttikleri köşkleri ve diktikleri bahçeleri yerle bir ettik....
Əraf Suresi, 157. Ayet:
Önlerindeki yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat ve İncil’de adının yazılı olduğunu gördükleri Ümmî Rasule, Mekkeli, aslı nesli belli, öğrenim görmeyen, idraklerin ötesini kavrayabilen bütün insanlığın peygamberine, onun sünnetine tâbi olanlara O, iyiliği, meşrû olanı emreder, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerini, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü, planları, programları, âdaleti uygulayarak, kamu düzenini sağlar. Şeriatın ...
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ve hatırlayın. Hani bir vakitler yeryüzünde temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen, hor görülen bir azınlıktınız, güçsüzdünüz. İnsanların sizi kaldırıp götürmesinden korkuyordunuz. Öyle iken, o sizi bağrına bastı, size yaşama imkanı sağladı. Sizi yardımıyla destekleyip güçlendirdi. Size temizinden, helâlinden, sağlıklısından rızıklar ganimetler verdi. Umulur ki şükrünüze vesile olur....
Ənfal Suresi, 54. Ayet:
İnkârları, baskı ve zulümleri, Allah’ın kitabını ve rasullerini yalanlamaları sebebiyle, Allah’ın azâbına maruz kalan inanmayanların hali, Firavun hanedanının, devlet görevlilerinin, yandaşlarının ve onlardan öncekilerin haline benzer. Onlar Rablerinin âyetlerini, Rableri tarafından kendilerine verilen imkânları ve nimetleri yalanlamışlardı. Biz de onları günahlarından dolayı helâk etmiştik. Firavun’un kavmini, ordusunu denizde boğmuştuk. Bunların hepsi inkâr ile isyan ile baskı, zulüm ve işkenc...
Tövbə Suresi, 19. Ayet:
Siz, hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram’ı tamir etme işiyle, Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman edip, Allah yolunda İslâm uğrunda hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihâd edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah nazarında bir değildir. Allah inkâr ile isyan ile, baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavmi, doğru yola sevketme l...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
İmanda sadakatin ve kemalin ifadesi olan sadakalar, vicdanınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtlar, hazine gelirleri, ancak fakirler, çevresi, çaresi olmayan yoksullar, göçmenler, devlet memurları, müellefe-i kulûp, gönülleri, düşünceleri İslâm’a ısındırılacak olanlar, örtülü ödenekler, esir ve kölelerin esaret boyunduruklarından kurtarılarak hürriyetlerine kavuşma ödeneği, borçlular, Allah yolunda, İslâm uğrunda cihad edenler, faaliyet gösterenler, eğitim, t...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Zekâtlar, Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, miskinlere (yoksullara), (zekât toplamakla görevli) tahsildarlara; (hürriyetlerine kavuşturulacak) kölelere, esirlere; borçlulara; Allah yolunda (lüzumlu görülen yerlere, cihâda çıkanlara) ve yolda kalmışlaradır. Allah her şeyi en iyi bilen, her şeyi hikmetle uygulayandır....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir....
Yunus Suresi, 13. Ayet:
Andolsun ki, sizden önce, Rasulleri, kendilerine açık mûcizeler, delillerle geldiği halde, yalanlayıp âsi olduklarından, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellediklerinden, haksızlık ettiklerinden dolayı nice nesilleri helâk ettik. Zaten onlar iman edecek değillerdi. İşte biz, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsileri, suçlu kavimleri, milletleri ...
Yunus Suresi, 39. Ayet:
Aslında onlar, mâhiyetini, içindeki bilgileri, getirdiği ilâhî düzeni kavrayamadıkları, bildirdiği hususlar da o an önlerinde gerçekleşmediği, sonuçlarını hemen görmedikleri için Kur’ân’ı yalanladılar. Onlardan öncekiler de kutsal kitapları, peygamberleri böyle yalanlamışlardı. Şimdi ibret nazarıyla bak, incele, inkâr ile isyan ile, baskı, zulüm, işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, aleyhte propaganda yapan zâlimlerin sonu nasıl oldu?...
Yunus Suresi, 54. Ayet:
Baskı zulüm işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, İslâm dini aleyhinde propaganda yapan herkes yeryüzündeki bütün servet ve imkâna sahip olsa, cezadan kurtulmak için elbette onu feda eder. Azâbı gördükleri zaman, için için pişmanlık duyacaklar. İşte böyle bir zamanda bile mü’minlerle kâfirler arasında hakları, mükâfatları ve cezalarının tesbiti ile ilgili âdil bir muhakeme yapılarak kararlar icra edilir. Onlara haksızlık da yapılmaz....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Firavun’un ve devlet görevlilerinin, kendilerine baskı, zulüm ve işkence ederek, hürriyetlerinin tamamen engellenmesinden korktukları için kavminden bir grup gençten başka kimse Mûsâ’ya güvenip itimat etmedi. Çünkü Firavun yeryüzünde, ülkede üstünlük iddiasında bulunan bir diktatördü. Cahilce haddi aşanlardan, ağır-adaletsiz hükümler içeren kurallar koyanlardan, kural tanımayanlardan, Allah’a âsi olanlardandı....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Nihayet: 'Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.' denildi. Sular çekildi. Plan icra edildi. Gemiler Cûdî dağına oturdu. 'İnkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm, işkence ile, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, suikastler tertip eden zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canı Cehennem’e' denildi....
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, Rasullerine: 'Elbette sizi, ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da, mutlaka dinimize döneceksiniz, bizim hayat tarzımızı benimseyeceksin' dediler. Rableri de onlara: 'Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz' diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 27. Ayet:
Allah, gönüllere yerleşen Kelime-i Şehâdet’le, benliklerini oluşturan sağlam temelleri olan Kur’ân ile iman edenleri, dünya hayatında, cesur, güçlü, itibarlı ve devletli hale getirerek ayaklarını yere sağlam bastırır. Kabirdeki sorgu sırasında, mahşerde, âhiret hayatında ise korkudan emin olmalarını sağlar, itibarlarını yüceltir, makamlarını, mevkilerini ebedîleştirir. Allah inkârda, isyanda ısrar eden, baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetle...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanları, azâbın geleceği gün konusunda uyar. O gün baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenler, haksızlık edenler: 'Rabbimiz, kısa bir müddet bizim cezamızı ertele. Senin davetine icabet edelim. Rasullere tâbi olalım.' diyecekler. Onlara: 'Daha önce, sizin için bir zeval olmadığına, hesaba çekilmiyeceğinize dair yeminler etmemiş miydiniz?' denilir....
Nəhl Suresi, 85. Ayet:
Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimler, haksızlık edenler, azâbı gördüklerinde, artık özür dilemeleri sebebiyle onların cezaları hafifletilmez, onlara merhamet nazarıyla bakılmaz, göz açtırılmaz....
Nəhl Suresi, 93. Ayet:
Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, elbette sizi aynı inanç ve düşünceyi paylaşan bir tek millet yapardı. Fakat Allah, insanları irade hürriyetine ve seçme özgürlüğüne sahip kıldığı için, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkların hak yoldan uzaklaşıp, dalâleti tercihlerine özgürlük tanır, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimsele...
Nəhl Suresi, 110. Ayet:
Bir de, temel hak ve hürriyetlerinin engellenerek, baskı, zulüm ve işkenceye mâruz kalmalarının ardından, memleketlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edip, Allah yolunda hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad edenlerin, cihadın sıkıntılarına, güçlüklerine, şer’î sorumluluklara katlananların yanında senin Rabbin vardır. Senin Rabbin bu feragat ve fedakârlıktan sonra, onları koruma kalkanına alır, onlar...
Nəhl Suresi, 113. Ayet:
Andolsun ki, onlara kendilerinden bir Rasul geldi. Onu yalanladılar. Onlar baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellerlerken, ceza ve felâket başlarına indi....
İsra Suresi, 47. Ayet:
Biz, onların, seni dinlerken ne maksatla dinlediklerini, ortalık bulandırmak için Kur’ân’ı yalanlayan ve alaya alan fısıltılar yaydıklarını; isyan ile, inkâr ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin: 'Siz, büyülenerek aklı etki altına alınmış bir adama tâbi oluyorsunuz' dediklerini çok iyi biliyoruz....
İsra Suresi, 82. Ayet:
Biz, mü’minlere şifa ve rahmet olan Kur’ân âyetlerini bölüm bölüm indiriyoruz. Bu âyetler, inkâr ile isyan ile baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, İslâm aleyhinde propaganda yapan zâlimlerin yalnızca hüsranını artırıyor....
Kəhf Suresi, 46. Ayet:
Servet ve oğullar dünya hayatının cezbedici güzellikleri ve ihtişamıdır. Hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni temelli hayata geçirmenin, köklü müesseseler ve vakıflar kurmanın, hürriyeti ve devletin bekasını teminat altına almanın, Rabbinin katında sevabı daha çoktur. Bunlar, emelleriniz, gerçekleştirmek istediğiniz planlı hedefler için en hayırlı araçlar ve faaliyet alanlarıdır....
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
İşte, günah isyan ve inkâr bataklığında baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelledikleri zaman helâk ettiğimiz memleketler! Onları helâk etmek için de, belli bir zaman tayin etmiştik....
Məryəm Suresi, 72. Ayet:
Bir kez daha hatırlatalım: Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanları, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minleri kurtarırız. İnkâr ile isyan ile baskı, zulüm, işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, Kur’ân aleyhindeki propagandaya devam eden güç ve iktidar sahibi zâlimleri, müşrikleri de dizüstü çökmüş ...
Məryəm Suresi, 76. Ayet:
Allah, doğru, hak yolu, hayrı tercihe istekli olanların, tercih edenlerin, hak yolda, hayırlı yolda sebat edenlerin, hakkı, hayrı aydınlatıcı bilgilerini imandaki, hayırlı işlerdeki şevklerini artırır. Hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni temelli hayata geçirmenin, köklü müesseseler ve vakıflar kurmanın, hürriyetleri ve devletin bekasını teminat altına almanın Rabbin katında sevabı daha fazladır, elde etmek istediğiniz sonuçlar, varmak istediğiniz hedefler için bunlar, en ha...
Taha Suresi, 47. Ayet:
Firavun’a gittiler. 'Biz Rabbinin elçileriyiz. İsrâiloğulları’nı temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına son vererek bizimle gönder. Onlara eziyet etme, işkence yapma. Biz sana Rabbinden hak peygamber olduğumuzu gösteren mûcizelerle geldik. Allah’tan gelen, Allah’ın hidayet rehberiyle öğrettiği di-ne girip uygulayanlara, hukukun üstün, hakkın ve adaletin belirleyici güç, barışın hâkim olduğu güvenli bir dünya düzeni ve selâmet yurdu, cennet vardır' dediler....
Ənbiya Suresi, 3. Ayet:
Akılları, gönülleri, Kur’ân üzerinde düşünmekten, anlamaktan uzak, eğlencede. Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faliyetleri engelleyenler, İslâm aleyhinde propagandaya devam eden zâlimler, haksız tepki duyanlar, hakkı tanımayanlar gerçek düşüncelerini saklayarak kulaktan kulağa fısıltı yayıyorlar: ' Bu Muhammed, sizin gibi bir insan olmaktan öte biri midir? Göz göre göre aklınızı etki altına alan büyüleyici bir söze mi kapılıyorsunuz?'...
Ənbiya Suresi, 11. Ayet:
Biz, halkı zâlim, âsi, kâfir, duyarsız, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen nice memleketleri kırıp geçirdik. Onlardan sonra başka milletler var ettik....
Ənbiya Suresi, 14. Ayet:
'Vay başımıza gelenlere! Gerçekten biz inkâr ile isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlim kimselermişiz.' dediler....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar ile küfre saplananları, Allah yolundan, İslâm’a girmekten, İslâm’ı yaşamaktan ve yerli-taşralı ayırımı yapmaksızın herkes için hür, serbest ibadet, ticaret bölgesi, siyasî ve ekonomik kararlar, kültür ve medeniyet merkezi haline getirdiğimiz Mescid-i Haram’a gitmekten insanları alıkoyanları şiddetle cezalandıracağız. Orada zulümle, baskı ve işkenceyle, Harem’in sa...
Həcc Suresi, 39. Ayet:
Baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetlerinin engellenerek, zulmedilerek kendilerine fiilen savaş ilan edilenlerin, mü’minlerin savaşmalarına ruhsat verildi. Allah’ın yardımıyla mü’minleri daima zafere ulaştırmaya kesinlikle gücü kudreti yeter....
Həcc Suresi, 45. Ayet:
Nice memleketleri, baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellerken yok ettik. Geride, damları çökmüş, duvarları yıkılmış harabeler, terkedilmiş susuz kuyular, ıssız kalmış ulu saraylar bıraktılar....
Həcc Suresi, 48. Ayet:
Baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellerlerken, kendilerine mühlet verdiğim nice memleketi, sonunda cezalandırdım. Sonuçta hepiniz benim huzuruma gelip bir daha hesap vereceksiniz....
Möminun Suresi, 27. Ayet:
Biz ona: 'Gözlerimizin önünde, gözetimimiz altında, vahyimiz uyarınca gemileri inşa et' diye vahyettik. Nihayet, gemilerin yapımı bitirilip, planımızın icra vakti geldiğinde, bütün kaynaklardan fışkıran sularla, yeryüzünde sular yükselirken, tan yeri ağardığı sırada; buhar kazanları çalıştırılıp istim yükselmeye başlayınca, biz Nûh’a: 'Her türden erkekli dişili birer çifti, içlerinden, daha önce, aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni, ümmetini gemilere al. Baskı zulüm ve işkence il...
Möminun Suresi, 28. Ayet:
Sen, beraberindekilerle birlikte gemilere yerleştiğinde: 'Bizi inkâr ile, isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavimden kurtaran Allah’a hamdolsun.' de....
Möminun Suresi, 41. Ayet:
Haklı bir gerekçe ile şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe, onların işini bitirdi. Kendilerini bir sel süprüntüsüne çevirdik. Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canları cehenneme!...
Möminun Suresi, 94. Ayet:
'Bu durumda beni inkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim, müşrik bir kavmin içinde bırakma, Rabbim!'...
Nur Suresi, 3. Ayet:
Ez zânî lâ yenkihu illâ zâniyeten ev muşriketen vez zâniyetu lâ yenkihuhâ illâ zânin ev muşrik(muşrikun), ve
hurri
me zâlike alel mu’minîn(mu’minîne)....
Nur Suresi, 3. Ayet:
1.
ez zânî
: zina yapan erkek
2.
lâ yenkihu
: nikâh yapmaz, nikâhlayamaz
3.
illâ
: den başka, hariç
4.
zâniyeten
:...
Nur Suresi, 33. Ayet:
Evlenme imkânı bulamayanlar ise, Allah lütfuyla kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz, kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan köleler ve câriyelerden yazılı sözleşme yapmak, bir bedel karşılığında hürriyetlerine kavuşma sözleşmesi akdetmek isteyenlerle, hürriyete kavuşmalarında kendileri için bir hayır görüyorsanız eğer, onlarla hemen yazılı sözleşme yapın. Allah’ın size vermiş olduğu parad...
Nur Suresi, 33. Ayet:
Nikah (imkanı) bulamayanlar Allah'ın lütfuyla kendilerini zenginleştirmesine kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altındakilerden (köle ve cariyelerinizden) sizinle yazışmak (böylece belli şartlarla hürriyetlerine kavuşmak) isteyenlerle kendilerinde bir iyilik görürseniz yazışın. Ve Allah'ın size verdiği malından onlara da verin. Namuslarını korumak isterlerse cariyelerinizi, dünya hayatının çıkarını elde etmek amacıyla fuhuşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa şüphesiz Allah onların zorlanmal...
Nur Suresi, 33. Ayet:
Evlenme imkanını bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eğer kendilerinde (hürriyete kavuşmalarında kendileri için) bir iyilik görüyorsanız, hemen mükatebe yapın. Allah'ın size vermiş olduğu malından siz de onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zor a...
Nur Suresi, 33. Ayet:
Evlenmeye imkan bulamayanlar, Allah kendilerine lütfuyla bu imkanı verinceye kadar iffetli davransınlar. Yasal olarak sahip bulunduğunuz kimselerden azatlık sözleşmesi yapmak isteyen olursa, kendilerinde iyi niyet görüyorsanız bu sözleşmeyi onlar için yazın; ve Allah'ın size bahşettiği kendi zenginliğinden onlara (paylarını) verin. Ve eğer evlenerek iffetlerini korumak istiyorlarsa, sakın, dünya hayatının geçici hazları peşine düşerek, (hürriyeti sizin elinizde bulunan) cariyelerinizi fuhşa zorl...
Nur Suresi, 33. Ayet:
Nikâh imkânı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Size bağımlı olanlardan, hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi hal görürseniz, onlarla yazılı anlaşma yapın. Allah'a size verdiği malından siz de onlara verin. Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affe...
Furqan Suresi, 8. Ayet:
'Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya içinden yeyip kolaylıkla geçimini sağlayacağı bir bahçesi olmalıydı.' dediler. Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen ve İslâm aleyhinde propaganda yapan zâlimler: 'Siz, kesinlikle büyülenerek aklı etki altına alınmış bir adama uymaktasınız' dediler....
Furqan Suresi, 27. Ayet:
Baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimin, pişmanlıktan ellerini ısıracağı gün: 'Keşke ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah ile birlikte bir yol, İslâmî bir hayat tarzı tutsaydım' der....
Furqan Suresi, 37. Ayet:
Nuh kavmini de, Nûh’u yalanlayarak bütün peygamberleri inkâr ettikleri zaman tûfanda boğduk. Onların başına gelenleri, insanlar için bir ibret, bir uyarı haline getirdik. İnkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riâyet etmeyen zâlimlere can yakıp inleten müthiş bir azap hazırladık....
Şüəra Suresi, 10. Ayet:
Hani Rabbin Mûsâ’ya: 'İnkârda, isyanda ileri giden baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, insanları köleleştiren o zâlim kavme git.' diye nida etmişti....
Şüəra Suresi, 17. Ayet:
'Temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına son vererek, İsrâiloğulları’nı bizimle gönder' deyin....
Nəml Suresi, 85. Ayet:
Yaptıkları baskılar, zulümler, işkenceler, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellemeler, haksızlıklar, isyanlar ve Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ı inkârları sebebiyle, onların aleyhindeki hüküm gerçekleşmiştir. Bu sebeple mantıklı bir cevap vermek için söyleyecek söz bulamayacaklar....
Qəsəs Suresi, 4. Ayet:
Firavun, ülkesinde, Mısır’da, güçlenmiş, yükselmiş, azmış, diktatör olmuştu. Halkını bölünmüş, sindirilmiş, baskı altına alınmış, birbirine diş bileyen kapalı gruplar haline getirmişti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, temel hak ve hürriyetlerini yok sayıyor, oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise öldürmeyip sağ bırakıyordu. Belli ki o, yeryüzünü fesada verenlerden, bozgunculardandı....
Qəsəs Suresi, 5. Ayet:
Biz ise, o ülkede temel hak ve hürriyetleri yok sayılan güçsüzlere, baskıcı, zâlim idareler altında ezilenlere lütufta bulunmak, onları önderler olarak yetiştirmek, o topraklara vâris kılarak, ötekilerin yerine geçirmek, oraya hâkim hale getirmek istiyorduk....
Qəsəs Suresi, 21. Ayet:
Mûsâ korka korka, etrafı gözetleyerek şehirden çıktı. 'Rabbim, inkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, insanları köleleştirmekte devam eden zâlim, müşrik bir kavimden beni kurtar' dedi....
Qəsəs Suresi, 25. Ayet:
Az sonra, o iki kızdan biri, yürüyerek, edeple, utana sıkıla, yanına geldi. 'Babam seni çağırıyor. Hayvanlarımızı suladığın için ücretini ödemek istiyor' dedi. Mûsâ, kızın babasına, Şuayb’e gelip başından geçenleri anlatınca: 'Korkma, inkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, insanları köleleştirmekte devam eden zâlim, müşrik bir kavimden kurtuldun' dedi....
Qəsəs Suresi, 40. Ayet:
Onu, askerî erkânını ve ordusunu yakaladık, cezalandırdık, denize attık. İbret nazarıyla bak, incele, inkârda, isyanda, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellemede, insanları köleleştirmekte devam eden zâlimlerin, müşriklerin âkıbeti nasıl oldu?...
Qəsəs Suresi, 59. Ayet:
Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir Rasulü, memleketin merkezî bir şehrinde özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirmedikçe, o memleketleri helâk edecek değildir. Zaten biz, ancak idarecileri baskı, zulüm ve işkence yapan, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen memleketleri helâk ettik....
Ənkəbut Suresi, 14. Ayet:
Andolsun ki, biz Nûh’u kavmine özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. O, bin yıldan, elli yıl eksik bir süre onların arasında yaşadı. Sonunda, onlar inkâr, isyan, baskı ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyerek zulümlerini sürdürürken, şirk içinde yaşarken suikast planları hazırlarlarken, tûfan onların işini bitirdi....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Onlardan her birini, günahları sebebiyle cezalandırdık. Bir kısmının üzerine görevli, taş savuran rüzgârlar estirdik. Bir kısımın işini şiddetli bir gürleme halinde âni bir darbe bitirdi. Bir kısmını yerin dibine batırdık. Bir kısmını da boğduk. Allah onlara zulmetmiş olmadı. Fakat onlar birbirlerine zulmetmeyi, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellemeyi, kendilerine yazık etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdi....
Ənkəbut Suresi, 56. Ayet:
Ey iman eden, beni ilâh tanıyan, candan müslümanlar olarak benim şeriatıma bağlanan, bana boyun eğen, saygılı kullarım. Şüphesiz benim arzım, benim ülkem, bana ait olan yeryüzü geniştir. Hicret ederek güç ve gönül birliği yapıp, hürriyetlerinize ve devletinize sahip çıkın. Baskılara boyun eğmeyin, yalnız bana kulluk ve ibadet edin, yalnızca benim şeriatına bağlanın, bana boyun eğin....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Gel gör ki, inkâr ile isyan ile kendilerine zulmedenler, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenler, haksızlık edenler, şirke girenler şahsî arzu ve ihtiraslarına uydular. Allah’ın, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti tercihlerine özgürlük tanıdığı akıllı ve sorumlu varlıkları kim doğru yola sevk edebilir? Onlara yardım eden de bulunmaz....
Loğman Suresi, 11. Ayet:
İşte bunlar Allah’ın yarattıklarıdır. Onun dışında kulları durumundakilerin ne yarattığını bana gösterin. Doğrusu isyan ile, inkâr ile, şirk ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyerek, birbirlerine, kendilerine zulmedenler, tamamen başlarına buyruk bir hayat, büsbütün bir ahmaklık, dalâlet ve bozuk düzen içindeler....
Səba Suresi, 31. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar: 'Biz, bu Kur’ân’a ve Kur’ânın vahyine muhatap olan önündeki zata, Peygamber Muhammede asla inanmayacağız' derler. Sen inkârda, isyanda, baskı, zulüm ve işkencede, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engellemede devam eden güç ve iktidar sahibi zâlimleri, Rablerinin huzurunda tutuklanmış halde, birbirl...
Səba Suresi, 32. Ayet:
Diğer taraftan, büyüklük taslayan zorba, güç ve iktidar sahipleri, temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen halka: 'Size hidayet rehberi, Kur’ân ve peygamber geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hidayete ermenize engel tedbirler mi aldık? Bilâkis siz de, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçuna iştirak eden, küfürde ısrar eden kimselersiniz.' derler....
Səba Suresi, 33. Ayet:
Temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen halk, büyüklük taslayan zorba, güç ve iktidar sahiplerine: 'Hayır, asıl suçlu biz değiliz. Gece-gündüz işiniz sinsice planlar yapıp uygulamak, yanlış ve yanıltıcı beyanlarda bulunmak, mü’minlerin ve dinin önünü kesen tuzaklar kurmaktı. Siz daima, Allah’ı inkârda ısrar etmemizi, bile bile ona ortaklar koşmamızı bize emrederdiniz.' derler. Artık azâbı gördüklerinde, içten, yürekten pişmanlık duyarlar. Biz de kulluk sözle...
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Onlar orada feryâd ederler: 'Ey Rabbimiz, bizi buradan çıkar. Daha önce yapmış olduklarımızı bırakıp İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirelim, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayalım, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olalım, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyelim.' derler. Allah: 'Size, düşünebilecek olanın, akıllı bir kimsen...
Saffat Suresi, 22. Ayet:
'Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenleri, hakka riayet etmeyenleri ve haksızlığı alışkanlık haline getirenleri, müşrikleri, dostlarını, yârenlerini ve taptıkları putları toplayıp mahşere getirin!'...
Zümər Suresi, 10. Ayet:
Rasulüm, müslümanlara: 'Ey iman eden kullarım, Rabbinize sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan, müslüman idarecilere, askerî erkâna, ...
Zümər Suresi, 47. Ayet:
Eğer yeryüzündekilerin hepsi ve onunla birlikte bir misli daha, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin, müşriklerin, âsilerin, inkârcıların, hakka riayet etmeyenlerin, haksızlık edenlerin olsaydı, Kıyamet gününde o dehşetli azaptan kurtulmak için elbette bunların hepsini feda ederlerdi. Ne var ki, hiç hesaba katmadıkları şeyler, korkunç gazaplar, azaplar Allah tarafından karşılarına çıkarılır....
Zümər Suresi, 51. Ayet:
Neticede, işledikleri kötülüklerin cezaları başlarına geldi. Şu, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen güç ve iktidar sahibi zâlimlerin, haksızlık edenlerin, günah, isyan, inkâr içinde bocalayanların işledikleri kötülüklerin cezaları da, kıtlık, öldürülme, esaret gibi felâketler halinde bunların başlarına gelecek. Bunlar Allah’ı âciz bırakarak, koyduğu kanunların dışına çıkıp, cezayı bertaraf edemezler...
Mömin Suresi, 18. Ayet:
Yaklaşmakta olan gün dolayısıyla onları uyar. O an, yürekler gırtlaklara dayanır. Dehşet içinde yutkunup dururlar. İnkâr ile, isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin ne dostu, ne de sözü dinlenen bir aracısı, bir şefaat edeni vardır....
Mömin Suresi, 46. Ayet:
Onlar sabah erken ve akşama doğru ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı ânın gerçekleşeceği gün de: 'İnsanları köleleştiren Firavun hanedanını, devlet görevlilerini, yandaşlarını, insanların hürriyetlerini kısıtlayan güç ve iktidar sahibi benzerlerini azâbın en dehşetlisine sokun' denilecek....
Mömin Suresi, 52. Ayet:
O gün, inkâr ile, isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin özür dilemeleri hiçbir fayda sağlamaz. Onlara lânet edilir. Kötü yurtta, Cehennemde kalırlar....
Şura Suresi, 8. Ayet:
Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, bütün insanları aynı inanç ve düşünceyi paylaşan bir tek millet yapardı. Fakat Allah, irade hürriyeti ve seçme özgürlüğü tanıdığı, insanları imtihana tâbi tuttuğu için, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi olan akıllı ve sorumlu varlıkları rahmetine gark ediyor. Zâlimlerin, haksızların ne bir velisi, dostu, koruyucusu, ne de bir yardım edeni vardır....
Şura Suresi, 22. Ayet:
İşledikleri ameller, yüklendikleri günahlardan dolayı cezaları uygulanırken, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin korkuyla karışık çekindiklerini görürsün. İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenler, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlar, yerinde, haklı çıkışlar yapar...
Şura Suresi, 44. Ayet:
Allah kimin hak yoldan uzaklaşmasına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihine özgürlük tanırsa, artık bundan sonra onu hiç kimse koruyamaz, ona hiç kimse yardım edemez. Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, inkârda, isyanda ısrar eden zâlimlerin, azâbı gördükleri zaman: 'Dünyaya dönecek bir yol, bir çıkış yolu var mı?' dediklerini göreceksin....
Şura Suresi, 45. Ayet:
Ateşe atılırlarken, onların, zilletten başlarını öne eğerek, göz ucuyla gizli gizli baktıklarını göreceksin. İman edenler: 'İşte kıyamet günü asıl hüsrana uğrayanlar, dünyada birbirlerini, kendilerini, ailelerini, vatandaşlarını, milletlerini, hak yoldan uzaklaştırarak zarara, ziyana uğratan liderler, güç ve iktidar sahipleridir' diyecekler. Unutmayın, baskı zulüm ve işkence yaparak temel hak ve hürriyetleri kısıtlayanlar, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenler, haksızlık yapan...
Duxan Suresi, 18. Ayet:
'Esaretiniz altındaki Allah’ın kullarını, İsrâiloğulları’nı, temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına son vererek, davetime icabet edebilmeleri ve iman etmeleri için bana gönderin. Ben size tebliğ görevi ile gönderilmiş, güvenilir bir Rasulüm.' diyordu....
Duxan Suresi, 19. Ayet:
'Allah’a karşı üstünlük taslamayın, zorbalık yaparak hürriyetleri kısıtlamayın. Allah’ın vahyini ve Rasulünü küçümsemeyin. Ben size apaçık bir ferman ile, ilâhî bir hükümranlık yetkisi ile geliyorum.' diyordu....
Duxan Suresi, 41. Ayet:
O gün, liderlerin, zenginlerin, liderler, zenginler, bağlıları ve tebaaları adına; kölelerin, köleler ve efendileri, efendilerin köleleri adına; köle azad edenlerin hürriyetlerine kavuşturdukları kimseler, hürriyetlerine kavuşturulanların azad edenler adına; izzet ikramda bulunan kimselerin, ikramda bulundukları, ikramda bulunanların ikram edenler adına; arkadaşın arkadaşı, sevenlerin birbirleri adına;dostların dostları, komşunun komşusu, ortağın ortağı, misafirin misafir adına; oğulların birbir...
Casiyə Suresi, 19. Ayet:
Onlar, Allah’tan gelecek hiçbir şeyin, sana gelmesini engelleyemezler. İnkâr ile isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimler birbirlerinin dostu, müttefiki, koruyucusudurlar. Allah da, kendisine sığınıp, emrine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanların, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincind...
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Kur’ân’dan önce Muhammed’in peygamber olarak görevlendirileceği konusunda, itimat edilecek bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ’ya gelen kutsal kitap vardı. Bu kitap, Kur’ân da, Arapça konuşan Muhammed’in peygamberliğini tasdik etmektedir. İnkâr ile isyan ile kendilerine zulmedenleri, müşrikleri, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenleri, inkârda ısrar edenleri uyarması; iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdan...
Tur Suresi, 47. Ayet:
Baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zalimlere, müşriklere haksızlık edenlere, günahı, isyanı, Kur’ân’daki hükümleri inkârı alışkanlık haline getirenlere, âhiret azâbından önce korku zillet, açlık, hastalık, deprem, âfet gibi bir azap daha vardır. Fakat çokları bunun farkında değil....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Hanımlarından zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, hanımlarıyla ilişkiye girmeden önce, bir köleyi esaret boyunduruğundan kurtararak hürriyete kavuşturmaları gerekir. İşte bu konuda böyle sorumluluklarınızın olduğu size hatırlatılarak uyarılıyorsunuz. Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Hanımlarına zihâr yapıp sonra da söylediklerinden dönenler, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmalıdırlar. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin, karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Eşlerinden zihar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin eşleriyle temas etmeden önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Eşlerine zıhar yaparak onlardan ayrılmaya kalkıp da sonra söylediklerinden dönenlerin, eşleriyle temastan önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. İşte size emredilen budur. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Kadınlarına zıhar edip sonra söylediklerinden dönenler, karılarıyle temaslarından önce bir köleyi hürriyete kavuşturmalıdırlar. Size öğütlenen budur. Allâh, yaptıklarınızı haber almaktadır....
Həşr Suresi, 17. Ayet:
Nihayet aldatan şeytanla aldanan insanın sonu, içinde ebedî kalacakları ateş olacaktır. İşte bu, inkârda, isyanda ısrar eden, baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin cezasıdır....
Təhrim Suresi, 11. Ayet:
Allah, kâfirlerle akrabalığı olan mü’minlerin ibret almaları için de, Firavun’un karısı Asiye’yi fazilet örneği göstererek anlatıyor. Hani o: 'Rabbim, kendi katında, Cennet’te benim için bir ev yap. Beni hem Firavun’dan, hem de, onun kötü amellerinden azgınlık ve işkencesinden kurtar. Beni inkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlim bir kavimden kurtar.' demişti....
Nuh Suresi, 24. Ayet:
'Birçok kimseyi başına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağladılar. Sen de inkâr ile, isyan ile, baskı ile, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, suikastler tertipleyen, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin, müşriklerin yalnızca, kayıplarını ve hüsranlarını artır!'...
Nuh Suresi, 28. Ayet:
'Rabbim, beni, anamı, babamı, iman etmiş olarak evime, gemime girenleri, mü’min erkekleri ve mü’min kadınları koruma kalkanına al, bağışla. İnkâr ile isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, suikastler tertipleyen, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin, müşriklerin de yalnızca helâklerini artır!'...
İnsan Suresi, 31. Ayet:
Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları rahmetine gark eder. İnkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimler, müşrikler için can yakıp inleten müthiş bir azap hazırlamıştır....
Bürüc Suresi, 10. Ayet:
Şuurlu, kâmil mü’min erkeklerin ve şuurlu kâmil mü’min kadınların temel hak ve hürriyetlerini engelleyerek, baskı, zulüm ve işkence yapan güç ve iktidar sahiplerine, sonra da bundan vazgeçip Allah’a itaate yönelmeyenlere, tevbe etmeyenlere cehennem azâbı vardır. Onlara cehennemin en harlı yeri ayrılmıştır....
Bələd Suresi, 13. Ayet:
Esaret bağlarını çözerek köleleri hürriyetlerine kavuşturmaktır....
Bələd Suresi, 13. Ayet:
Bir köle ya da esirin bağını çözüp hürriyetine kavuşturmaktır....
Bələd Suresi, 13. Ayet:
Sarp yokuş: Bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır!...
Hud Suresi, 113. Ayet:
Baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenlere, haksızlık edenlere yakınlık, eğilim göstermeyin, onların fiillerine iştirak etmeyin, yardımcı olmayın, desteklemeyin ki, size ateş dokunmasın. Sizin Allah’ın dışında kulları durumundakilerden koruyucunuz, emirlerine itaat edeceğiniz otorite yoktur. Değilse Allah’ın yardımına nâil olamazsınız....
Hud Suresi, 116. Ayet:
Sizden önceki asırlarda yaşayan nesiller içinden, akıllı, ileri görüşlü, dindar fazilet sahipleri, yeryüzünde insanları bozgunculuktan, yozlaşmaktan, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yapmaktan vazgeçirmeye çalışsalardı, ne iyi olurdu. Ancak, onların içinden kurtardığımız pek az kimse bunu yaptı. İsyan ile, inkâr ile, baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, haksızlık eden zâlimler ise, kendilerine verilen servetin, eğlencenin...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
Rasulüm! Hani Allah’ın kendisine nimet verdiği, İslâm’ı nasip ettiği, senin de ihsanda bulunduğun, hürriyetine kavuşturduğun, güzel yetiştirdiğin kimseye: 'Eşini yanında tut. Allah’a sığın, emirlerine yapış, günahlardan arın, azaptan korun!' diyordun. Allah’ın açığa vuracağı şeyi, boşandıktan sonra, Allah’ın Zeynep’le evlenmeni emrettiğini, insanlardan çekinerek, içinde gizliyordun. Oysa, asıl kendisinden korkman gereken Allah’tır. Zeyd ondan ilişkisini kesince, boşayınca, biz, onu sana nikâhlad...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
Allâh'ın ni'met verdiği; senin de kendisine ni'met ver(ip hürriyete kavuştur)duğun kimseye: "Eşini yanında tut, Allah'tan kork" diyordun, fakat Allâh'ın açığa vuracağı şeyi içinde gizliyordun, insanlardan çekiniyordun; oysa asıl çekinmene lâyık olan, Allâh idi. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki (bundan böyle) evlatlıkları, kadınlarıyle ilişkilerini kestikleri zaman o kadınlarla evlenmek hususunda mü'minlere bir güçlük olmasın. Allâh'ın buyruğu (her zaman) yerine getir...
Zuxruf Suresi, 76. Ayet:
Biz onlara, haksızlık etmedik, zulmetmedik. Fakat onlar, inkârı, isyanı, küfrü alışkanlık haline getiren, baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerdir....
Zariyat Suresi, 59. Ayet:
Baskı, zulüm ve işkenceyle, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyenlerin hakka riayet etmeyenlerin, haksızlık edenlerin, şirke girenlerin isyan ve inkârda ısrar edenlerin geçmişteki yandaşlarının payı gibi, azaptan dolgun bir payları vardır. Onu, benden küstahça acele vermemi istemesinler....
Nəcm Suresi, 52. Ayet:
Daha önce de, baskı zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah’ın yolundaki faaliyetleri engelleyen, zulüm, azgınlık ve eşkıyalıkta ileri giden Nuh kavmini helâk eden O’dur....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Ve kadınlarına zıhar yapıp sonra da söylediklerinden dönenlerin, birbiriyle temastan/ilişkiden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. İşte siz, bununla öğütleniyorsunuz. Allah, yaptıklarınızdan çok iyi haberi olandır. ...
Rum Suresi, 57. Ayet:
Artık o gün, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen güç ve iktidar sahiplerinin, haksızlık edenlerin, inkârda ısrar edenlerin beyan edecekleri mazeretleri kendilerine fayda vermeyecek. Onlardan Allah’ı hoşnut etmeye çalışmaları da istenmeyecek....