Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Əraf Suresi, 31. Ayet:
Ey Adəm oğulları, hər dəfə məscidə (namaza) gedərkən gözəl paltarlarınızı geyinin! Yeyin,
için,
lakin israf etməyin! Şübhəsiz, Allah israf edənləri sevməz. (İslam dini təmizlik və gözəllik dinidir. İslama görə, insanların övrət yerlərini örtəcək qədər paltar geyinmələri vacibdir. Bununla yanaşı, ibadət əsnasında ən gözəl və ən təmiz paltarı geyinmək də sünnədəndir.)...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Sən bilirsən! Musa öz qövmü üçün su istədi. Biz də: “Əsanla daşa vur!” dedik. Bunun üzərinə qayadan on iki göz su fışqırdı. Hər qrup hansı mənbədən içəcəyini bilirdi. Allahın verdiyi ruzidən yeyin-
için,
lakin yer üzündə fitnə-fəsad törətməyin....
Əraf Suresi, 31. Ayet:
Ey Adəm övladları! Hər səcdə yerində zinət əşyalarınızı götürün. Yeyin,
için,
amma israf etməyin. Çünki O, israf edənləri sevmir....
Əraf Suresi, 31. Ayet:
Ey Adəm oğulları! Hər bir ibadət vaxtı (namaz qılarkən, məscidə gedərkən və ya təvaf edərkən) gözəl libaslarınızı geyin, yeyin-
için,
lakin israf etməyin, çünki (Allah) israf edənləri sevməz!...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Yadınıza salın ki, Musa öz qövmü üçün su istədikdə, Biz ona: “Əsanı daşa vur!” –dedik. (O, əsanı daşa vuran kimi) ondan (daşdan) on iki çeşmə fışqırdı, hər kəs öz çeşməsini tanıdı. (Sonra onlara: ) “Allahın verdiyi ruzidən yeyin-
için,
fəqət yer üzündə öz həddinizi aşaraq fəsad törətməyin!” (söylədik)....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Hani bir zamanlar, takva sahibi olmanız
için,
size verdiğimiz şeylere kuvvetle sarılıp kendinize mal etmek ve içindekilerini sürekli aklınızda tutmanız konusunda sizden söz almıştık. Ve Tur'u üzerinize kaldırmıştık....
Bəqərə Suresi, 154. Ayet:
Allah yolunda öldürülenler
için,
"ölüler" demeyin. Bilakis, onlar "diri"dirler, ancak siz, bunu kavrayamazsınız....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin eden kimseler
için,
dört ay bekleme süresi vardır. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse; doğrusu Allah, Çok Bağışlayan'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın rızasına kavuşmak
için,
içten gelerek malını harcayan kimsenin durumu; kuvvetli yağmur yağdığında kat kat ürün veren, kuvvetli yağmur olmasa da çisentisinin yeteceği yüksek bir yerdeki cennete benzer. Allah, yaptığınız her şeyi görendir....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Size bundan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takva sahipleri
için,
Rabb'lerinin katında, içinde sürekli kalacakları, içinden nehirlerin aktığı Cennetler, arındırılmış eşler ve Allah'ın rızası vardır." Kuşkusuz, Allah, kullarını Hakkıyla Gören'dir....
Ali-İmran Suresi, 121. Ayet:
Hani! Sen, Mü'minleri savaş düzenine sokmak
için,
sabah erkenden ailenden ayrılmıştın. Allah, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Elbette Allah, size verdiği sözü tuttu; O'nun izni ile onları kırıp geçiriyordunuz. Ne var ki arzuladığınız zafere kavuştuktan sonra, gevşediniz. Verilen emre uymayarak, itaatsizlik ettiniz. Kiminiz dünyayı isterken, kiminiz de ahireti istiyordu. Bundan dolayı Allah sınamak
için,
size olan desteğini kesti. Ancak yine de sizi affetti. Allah, müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Kafirler, kendilerine süre tanımamızın, yararlarına olduğunu sanmasınlar. Onlara süre tanıyoruz, onlar ise günahlarını artırıyorlar. Onlar
için,
alçaltıcı bir azap vardır....
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
Fakat Rabb'lerine karşı gelmekten sakınan kimseler
için,
içinden ırmaklar akan Cennetler vardır. Onlar, orada sürekli kalıcıdırlar. Bu, Allah katından bir konaklamadır. İyi kimseler
için,
Allah katında olan daha hayırlıdır....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Sana soruyorlar. De ki: "Allah kelale hakkında size hükmünü veriyor: Ölen herhangi bir kimsenin çocuğu yoksa yalnızca bir kız kardeşi varsa, mirasın yarısı onundur. Kız kardeşi ölür de çocuğu da yoksa erkek kardeşi onun malına varis olur. Kız kardeş, iki taneyse mirasın üçte ikisi onlarındır. Eğer erkek ve kadın çok kardeşlerse, o zaman erkeğe iki kadın payı vardır. Şaşırıp sapıtmamanız
için,
Allah, size açıklıyor. Ve Allah Her Şeyi En İyi Bilen'dir."...
Maidə Suresi, 17. Ayet:
Ant olsun ki, Meryem oğlu Mesih
için,
"O Allah'tır." diyenler kuşkusuz Kafir oldu. De ki: "Allah, Meryem oğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzündekilerin tamamını yok etmek isterse, O'na kim engel olabilir?" Göklerin, yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin tamamı, Allah'a aittir. Dilediğini yaratır. Ve Allah, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Biz sana, kendinden önceki Kitap'ı tasdik eden, onu düzenleyen bu Kitap'ı hakk olarak indirdik. O halde, aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Ve sakın sana gelen hakkı bırakıp onların hevalarına uyma. Ve Biz, sizin her biriniz
için,
bir şeriat ve yöntem belirledik. Allah dileseydi, sizi tek tip bir topluluk yapardı. Ancak sizlere verdiği ile sizi sınıyor. O halde hayırlarda yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Allah, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri bildirecektir....
Maidə Suresi, 50. Ayet:
Cahiliye hükmünü mü istiyorlar? Gerçeği kavramış bir toplum
için,
Allah'tan daha iyi hüküm veren kim olabilir?...
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah: "Bugün, doğruluklarının doğrulara fayda sağlayacağı gündür." dedi. Onlar
için,
içinden nehirlerin aktığı Cennetler vardır. Orada süresiz kalacaklar. Allah onlardan, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük başarı budur....
Ənam Suresi, 157. Ayet:
Veya "Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha iyi doğru yolda olurduk." dememeniz
için,
Rabb'inizden size apaçık bir beyyinat, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp, ondan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız....
Əraf Suresi, 27. Ayet:
Ey ademoğulları! Şeytan kötülüklerini onlara göstermek
için,
elbilselerini soyarak, ana babanızı cennetten çıkardığı gibi sizi de bir fitneye düşürmesin. O ve taraftarları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Biz, şeytanları iman etmeyenlere evliya kıldık....
Əraf Suresi, 52. Ayet:
Gerçekten Biz, onlara, iman etmek isteyen bir halk
için,
bilgiye göre açıkladığımız; yol gösterici ve rahmet olan bir Kitap getirdik....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
"Sizi uyarması
için,
içinizden bir kimse aracılığıyla Rabb'inizden size bir zikir gelmesine hayret mi ettiniz? Nuh toplumundan sonra sizi onların yerine geçirdiğini hatırlayın. Ve yaradılışça sizi onlardan güçlü kıldı. O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın. Umulur ki kurtuluşa erersiniz."...
Tövbə Suresi, 62. Ayet:
Sizi hoşnut etmek
için,
Allah'a yemin ediyorlar. Oysaki gerçekten inanıyorlarsa, Allah ve Resulü hoşnut edilmeye daha layıktır....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
Bilmediler mi ki: Kim Allah'a ve Resulüne karşı haddi aşarsa, onun
için,
içinde sürekli kalacağı Cehennem ateşi vardır. İşte bu, büyük rezilliktir....
Tövbə Suresi, 118. Ayet:
Ve geri bırakılan üç kişinin tevbesini de kabul etti. Öyle ki, bütün genişliğine rağmen, yeryüzü onlara dar gelmişti. Canları sıkıldıkça sıkılmıştı. Ve Allah'tan başka sığınılacak kimse olmadığını anladılar. Sonra Allah, tevbeye yöneldikleri
için,
tevbelerini kabul etti. Kuşkusuz Allah, Tevbeleri Kabul Eden'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Yunus Suresi, 77. Ayet:
Musa: " Size gelen Hakikat
için,
"bu sihirdir" mi diyorsunuz? Oysa sihirbazlar iflah olmazlar." dedi....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Firavun ve melelerin, kendilerine kötülük yapacaklarından korktukları
için,
Musa'ya halkından az sayıda gençten başka inanan olmadı. Zira Firavun, o yerde çok büyüklenmişti. O, çok aşırı gidenlerdendi....
Yunus Suresi, 92. Ayet:
"Kendinden sonrakilere bir ayet olman
için,
bugün senin cansız bedenini kurtaracağız." Gerçekte ise insanların çoğu ayetlerimizi umursamıyorlar....
Hud Suresi, 31. Ayet:
"Ben size, "Allah'ın hazineleri benim yanımdadır." demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Yine "Ben meleğim." de demiyorum. Hor gördüğünüz kimseler
için,
"Allah, onlara hiçbir hayır vermeyecektir." de demiyorum. İçlerinde olanı Allah daha iyi bilir. Böyle bir şey yaptığım takdirde zalimlerden olurum."...
Hud Suresi, 103. Ayet:
Ahiret azabından korkanlar
için,
bunda bir ayet vardır. O gün, bütün insanların toplanacağı gündür. O mutlaka görülecek bir gündür....
Rəd Suresi, 18. Ayet:
Rabb'lerinin çağrısına uyanlar
için,
en iyi karşılık vardır. O'na uymayanlar ise, yeryüzünde bulunanların tamamı ve bir o kadarı daha kendilerinin olsa, kurtulmak için hepsini karşılık olarak verirlerdi. Hesabın kötüsü onlar içindir. Varacakları yer Cehennem'dir. O ne kötü bir yataktır....
Nəhl Suresi, 14. Ayet:
Taze et yemeniz ve takındığınız süs eşyası çıkarmanız için denizi yararlanmanıza sunan O'dur. Lütfundan rızık aramanız
için,
onun içinde suları yararak giden gemiler görürsün. Umulur ki şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 67. Ayet:
Üzüm ve hurma meyvelerinden sarhoşluk veren içecek ve faydalı besinler elde edersiniz. Aklını kullanan bir halk
için,
bunda kesinlikle bir ayet vardır....
Nəhl Suresi, 72. Ayet:
Allah sizin
için,
kendinizden eşler var etti ve eşlerden de çocuklar ve torunlar var etti. Temiz şeylerle rızıklandırdı. Hala batıla mı inanıyorlar? Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 80. Ayet:
Allah, evlerinizden sizin için bir huzur ve dinginlik yeri yaptı. Ve sizin
için,
hayvanların derilerinden yolculuğunuz sırasında ve konaklamanızda taşınabilir çadırdan evler ve yünlerinden, tüylerinden, kıllarından ev eşyası ve geçim aracı yaptı....
Nəhl Suresi, 81. Ayet:
Allah, sizin
için,
yarattığı şeylerden gölgeler yaptı. Sizin için dağlardan sığınaklar, sizi sıcaktan koruyacak giysiler ve şiddetli darbelerden koruyacak giysiler yaptı. Sizin üzerinizdeki nimetini işte böyle tamamlıyor. Umulur ki; böylece teslim olursunuz....
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik yaparsanız, kendinize iyilik yapmış olursunuz. Eğer kötü olursanız, o da kendiniz içindir. Diğer bozgunculuğunuzun cezalandırma zamanı geldiğinde, sizi kötü duruma düşürmek
için,
ilk kez girdikleri gibi mescide girsinler. Ve yücelttiğiniz şeyleri darmadağın edip mahvetsinler....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Allah, kime hidayet etmişse, işte o doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, onun
için,
O'ndan başka veliler bulamazsın. Kıyamet Günü, onları; kör, sağır ve dilsiz olarak yüzüstü sürünür durumda mahşer yerine toplarız. Onların varacakları yer Cehennem'dir. O ne zaman dinse, onlara ateşi artırırız....
Kəhf Suresi, 12. Ayet:
Sonra iki gruptan hangisinin kaldıkları süreyi daha iyi hesapladığını ortaya çıkarmak
için,
onları tekrar uyandırdık....
Kəhf Suresi, 23. Ayet:
Hiçbir şey
için,
"Ben, yarın bunu kesinlikle yapacağım." deme....
Kəhf Suresi, 66. Ayet:
Musa ona: "Sana öğretilen doğru yoldan gitme bilgisini bana da öğretmen
için,
sana tabi olabilir miyim?" dedi....
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
"Ey Zu'l-Karneyn! Şüphesiz Ye'cuc ve Me'cuc yeryüzünde fesat çıkaranlardır. Onun
için,
onlarla bizim aramıza ücreti mukabilinde bir set yap, olmaz mı?" dediler....
Taha Suresi, 97. Ayet:
Musa: "Çek git karşımdan! Artık sen, hayatın boyunca toplumdan dışlanacaksın. Ayrıca senin
için,
asla kurtulamayacağın bir buluşma günü var. Bir de kendini adadığın ilahına bak! Onu kesinlikle yakacağız. Sonra da savurup suya saçacağız." dedi....
Taha Suresi, 131. Ayet:
Onlardan bazı zümrelere, kendilerini sınamak
için,
dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere imrenme. Rabb'inin rızkı daha hayırlıdır ve kalıcıdır....
Furqan Suresi, 1. Ayet:
Âlemlere uyarıcı olması
için,
kuluna Furkan'ı indiren ne mübarektir!...
Şüəra Suresi, 51. Ayet:
"İlk Mu'minler olduğumuz
için,
Rabb'imizin yanlışlarımızı bağışlayacağını ümit ediyoruz." dediler....
Nəml Suresi, 17. Ayet:
Süleyman
için,
ins ve cinn ve kuşlardan ordular toplandı. Sonra da sevk edildiler....
Qəsəs Suresi, 46. Ayet:
Ve seslendiğimiz zaman, Tur'un yanında da değildin. Fakat senden önce, kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan halkı uyarman
için,
seni Rabb'inden bir rahmet olarak gönderdik. Umulur ki öğüt alırlar....
Loğman Suresi, 8. Ayet:
İman eden ve salihatı yapanlar
için,
Naim Cennet'ler vardır....
Səcdə Suresi, 19. Ayet:
İman eden ve salihatı yapanlar, işte onlar
için,
yapmış olduklarından dolayı konaklama yeri olarak Me'va Cennetleri var....
Səcdə Suresi, 24. Ayet:
Sabrettikleri ve ayetlerimize tam bir bağlılık gösterdikleri
için,
onlardan buyruğumuzla doğru yola ileten önderler çıkardık....
Əhzab Suresi, 21. Ayet:
Ant olsun ki, sizden Allah'a ve Ahiret Günü'ne kavuşmayı uman ve Allah'ı çokça zikredenler
için,
Allah'ın Resul'ünde iyi bir örnek vardır....
Əhzab Suresi, 36. Ayet:
Allah ve Resul'ü bir konuda karar verdiği zaman, hiçbir inanan erkek ve inanan kadın
için,
o konuda tercih hakkı yoktur. Kim Allah ve Resul'üne asilik ederse o, açık bir sapkınlıkla sapmış olur....
Fatir Suresi, 10. Ayet:
Kim izzet istiyorsa, bilsin ki izzet tamamen Allah'a aittir. Temiz sözler O'na yükselir. Düzgün iş onu yükseltir. Kötülük planı yapanlar
için,
şiddetli bir azap vardır. Kurdukları düzenler boşa gidecektir....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz bir değildir. Biri lezzetlidir, tatlıdır. Susuzluğu gideren içimi rahat olandır. Diğeri tuzlu ve acıdır. Her ikisinden de taze et yersiniz. Ve her ikisinden de kullandığınız süs eşyası çıkarırsınız. O'nun lütfundan rızık aramanız
için,
onu yararak giden gemileri görürsün. Umulur ki şükredersiniz....
Yasin Suresi, 42. Ayet:
Onlar
için,
onun gibi binecekleri şeyler yarattık....
Sad Suresi, 29. Ayet:
Bu; akıl sahiplerinin, ayetlerini düşünüp öğüt almaları
için,
sana indirdiğimiz kutlu bir Kitap'tır....
Fussilət Suresi, 3. Ayet:
Bilen bir halk
için,
ayetleri detaylandırılmış, Arapça kur'an bir Kitap'tır....
Fussilət Suresi, 10. Ayet:
Orada; onun üzerinde ağır baskılar oluşturdu. Ve orayı bereketli kıldı. Orada rızkını temin etmek isteyenler
için,
rızıkları, fark gözetmeden dört gün içinde takdir etti....
Fussilət Suresi, 16. Ayet:
Bunun üzerine, dünya hayatında zillet azabını onlara tattırmamız
için,
o bahtsız günlerde dondurucu bir rüzgar gönderdik. Ahiret azabı ise elbette daha rezil edicidir. Ve onlara yardım da olunmaz....
Şura Suresi, 15. Ayet:
İşte bunun
için,
artık sen onlara çağrıda bulun. Buyrulduğun gibi dosdoğru ol. Onların hevalarına uyma. Onlara de ki: "Allah'ın Kitap'tan indirdiği şeye inandım. Ve bana aranızda adaleti gerçekleştirmem buyruldu. Allah, bizim de Rabb'imizdir, sizin de Rabb'inizdir. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da sizedir. Öyleyse aramızda çekişmeye gerek yoktur. Nasıl olsa Allah aramızı bulacak. Dönüş yalnızca O'nadır....
Əhqaf Suresi, 7. Ayet:
Ayetlerimiz kendilerine açıklayıcı olarak okunduğu zaman, Kafirler; kendilerine gelen "hakk"
için,
"Bu apaçık bir büyüdür." dediler....
Əhqaf Suresi, 12. Ayet:
Bundan önce önder ve rahmet olarak Musa'nın Kitap'ı vardı. Kur'an zulmedenleri uyarmak; iyi olan kimseleri müjdelemek
için,
dili Arapça olan, tasdik eden bir Kitap'tır....
Əhqaf Suresi, 20. Ayet:
Kafirler, ateşe arz edilirlerken, onlara: "Dünya hayatınızda sahip olduğunuz tüm güzel şeyleri boşa harcadınız. Onlarla sefa sürdünüz. Yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladığınız ve doğru yoldan saptığınız
için,
artık bugün alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız." denir....
Məhəmməd Suresi, 19. Ayet:
O halde, Allah'tan başka ilah olmadığını bil. Kendi suçların
için,
inanan erkekler ve kadınlar için bağışlanma dile. Allah, dönüp dolaşacağınız yeri ve varıp duracağınız yeri bilir....
Hucurat Suresi, 17. Ayet:
Onlar, teslim olmalarını başına kakıyorlar. De ki: "İslam'a boyun eğdiniz diye, benden minnet beklemeyin. Bilakis, eğer özü-sözü bir kimselerseniz, sizi imana erdirdiği
için,
siz Allah'a minnet duyun."...
Qaf Suresi, 35. Ayet:
Onlar
için,
orada diledikleri her şey vardır. Yanımızda daha fazlası da vardır....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Oturduğunuz yerin bir bölümünde gücünüz yettiğince onları oturtun. Onları sıkıntıya sokmak
için,
zarar verecek bir şey yapmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar onlara karşılıksız yardımda bulunun. Sonra emzirirlerse ücretlerini verin. Aranızda konuşarak ma'ruf bir şekilde anlaşın. Eğer bir zorlukla karşılaşırsanız o zaman emzirme işini başkasına yaptırın....
Talaq Suresi, 11. Ayet:
İman eden ve salihatı yapan kimseleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak
için,
Allah'ın apaçık olan ayetlerini size okuyan bir Resul gönderdi. Kim, Allah'a iman eder ve salih olanı yaparsa, Allah onu, içinden ırmaklar akan ve içinde kesintisiz olarak sürekli kalacakları Cennetlere koyar. Allah, onu en iyi şekilde rızıklandıracaktır....
Qələm Suresi, 34. Ayet:
Takva sahipleri
için,
Rabb'lerinin yanında, nimeti bol Cennetler vardır....
Mürsəlat Suresi, 6. Ayet:
Özür veya uyarı
için,
...
Əla Suresi, 8. Ayet:
Kolay gelmesi
için,
sana yeterince kolaylaştıracağız....
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
1.
el hamdu
: hamd, övgü, sena, manevî ni'metlere şükür
2.
lillâhi (li allâhi)
: Allah
için,
Allah'a
3.
rabbi
: Rab
4.
el âlemî...
Bəqərə Suresi, 2. Ayet:
Geçmiş kutsal kitaplarda, Muhammed’e vahyedileceği müjdelenen, bütün insanların iman etmekle, uygulamakla yükümlü olduğu, yürürlükteki tek ve son ilâhî kitap yalnızca bu mükemmel, kutsal kitaptır, Kur’ân’dır. Allah katından indirildiğinde, kaynağında, vahyinde ve içindeki bilgilerde; geçmiş kitaplarda müjdelenen, bütün insanları muhatap alan, yürürlükteki tek ve son kitap olduğunda, şüphe ve tereddüt yoktur. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve...
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah onları hastalık yönünden daha ileri götürmüştür. Ve onlar
için,
yalancılık etmiş olmaları yüzünden acıklı bir azap öngörülmüştür....
Bəqərə Suresi, 11. Ayet:
Onlara (Allah'a ulaşmayı dilemedikleri
için,
kalpleri engelli ve başkalarını hidayetten men ettikleri için Allah'ın hastalıklarını artırdığı insanlara): “Yeryüzünde fesat çıkarmayın (başkalarını Allah'ın yolundan men etmeyin)!” denildiği zaman: “Biz sadece ıslâh ediciyiz.” dediler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların misali ateş yakana benzer, ki yakılan ateş çevreyi aydınlatır. Ne varki kendi hakikatlerinden gelen nur açığa çıkmadığı
için,
karanlığa terkedilir; artık göremez!...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahud onların hâli, gökten boşanan yağmura tutulmuşların hâli gibidir ki, o gökte (bulutlarda) yoğun karanlıklar var, bir gök gürültüsü, bir şimşek var. Yıldırımlardan ölüm korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkıyorlar. Allah ilim ve kudreti ile kâfirleri kuşatandır. (Cenâb’ı Hak, Kur’an-ı Kerim karşısında bulunan kâfir ve münafıkların hâlini beyan etmek üzere, ikinci bir temsil yapmıştır. Böylece âyeti kerimede münâfıkların hâli, karanlık bir gecede gök gürültülü ve şimşekli bir yağmura tutul...
Bəqərə Suresi, 22. Ayet:
1.
ellezî
: o ki, ki o
2.
ceale
: kıldı, yaptı
3.
lekum
: sizin
için,
size
4.
el arda
: arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 22. Ayet:
O, öyle bir Allah’dır ki yeryüzünü, sizin (fayda ve rahatınız) için bir döşek, semâyı (göğü) bir bina yaptı ve sizin
için,
gökten bir su indirdi de onunla türlü mahsullerden bir rızık çıkardı. Artık siz de Allah’ın eş ve benzeri olmadığını bildiğiniz halde, Allah’a eşler koşmayınız....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuz Muhammed’e bölüm bölüm indirdiğimizden, Kur’ân’dan şüpheniz varsa, onun sûrelerine benzer bir sûre de siz ortaya koyun. Eğer söylediklerinizde haklı olduğunuz iddiasında iseniz de, ispat etmek
için,
Allah’ın dışında, kulları durumundaki önderlerinizi, bilginlerinizi, şahitlerinizi getirin....
Bəqərə Suresi, 24. Ayet:
1.
fe
: o zaman, öyleyse, fakat
2.
in lem tef'alû
: eğer yapamazsanız
3.
ve len tef'alû
: ve asla yapamayacaksınız, yapamazsınız
4.
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
(Habibim), iman edip sâlih ameller işleyenlere (şunu) müjdele: Onlar
için,
(ağaçları) altından ırmaklar akar (her türlü meyvalarla süslenmiş) cennetler var. Kendilerine, ne zaman, onlardan bir meyva rızk olarak yedirilse (her def’asında): “Bu, daha önce (dünyâda) bizim yediğimiz şeydir.” diyecekler ve o rızık (dünyâdakine) benzer olarak kendilerine sunulacak. Onlar için orada tertemiz zevceler de var ve onlar, o cennette ebedî olarak kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İman edip hayra ve barışa yönelik değerler üretenlere şunu müjdele: Kendileri
için,
altlarından ırmaklar akan cennetler olacaktır. Onlardaki herhangi bir meyvadan bir rızk olarak her nasiplendirildiklerinde, şöyle diyeceklerdir: "İşte bu, daha önce rızklandırıldığımız şey!" Bu rızk onlara buna benzer şekilde verilmişti. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada sürekli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah, hakkı açıklamak için sayısız darb-ı meselli delillerden birini, bir sivrisineği, ondan daha küçük, daha büyük bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman edenler, bunların Rablerinden gelen hak düzeni yerleştirmek
için,
öğüt verici, ibretli bir delil olduğunu bilirler. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler ise, bunları hafife alarak; 'Allah böyle darb-ı meselli bir delil ile ...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Melekler: «Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz Ya Rab! Bizim
için,
senin bize bildirdiğinden başka bilgi mümkün değildir. O her şeyi bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!» dediler....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Şeytan, Âdem ile eşini Cennetten uzaklaştırmak
için,
onları kusur işlemeye sevk etti. Bulundukları konumdan, Cennet nimetleri ve imkânları içinden onları çıkardı. Bunun üzerine: 'Buradan ilişiğinizi keserek yeryüzüne göç edin. Birbirinize düşmanlığınız devam edecek. Yeryüzünde bir vakte kadar sizin için bir yaşama yeri, bir barınak ve kısmetiniz, nasibiniz var.' dedik....
Bəqərə Suresi, 49. Ayet:
(Ey İsrâil oğulları, hem hatırlayın ki), bir vakıt sizi ve atalarınızı Fir’avun avânesinden kurtarmıştık, sizi azâbın kötüsüne sürüp oğullarınızı boğazlıyorlar, kızlarınızı hayatta (diri) tutmak istiyorlardı ve bunda, sizin
için,
rabbınız tarafından büyük bir imtihan vardı....
Bəqərə Suresi, 49. Ayet:
Sizi Firavun hanedanından kurtardığımızı da hatırlayın. Hani onlar size azabın en çirkiniyle kötülük ediyorlardı: Erkek çocuklarınızı boğazlıyorlar, kadınlarınızı diri bırakıyorlar/kadınlarınızın rahimlerini yoklayıp çocuk alıyorlar/kadınlarınıza utanç duyulacak şeyler yapıyorlardı. İşte bunda sizin
için,
Rabb'inizden gelen büyük bir ıstırap ve imtihan vardı....
Bəqərə Suresi, 51. Ayet:
Bir vakit de Musâ’ya, Tûr’da vahy
için,
kırk gece vade vermiştik. O, Tûr’a gittikten sonra, siz, buzağıyı tanrı edindiniz ve bu halinizle zâlimlerden oldunuz....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
mûsâ
: Musa
3.
li kavmi-hi
: kendi kavmine
4.
yâ
: ey
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
iz
: olmuştu, olduğu zaman
3.
kulnâ
: dedik
4.
udhulû
: girin
Bəqərə Suresi, 59. Ayet:
Ne var ki o zalimler sözü değiştirip başka şekle koydular. Biz de o zalimlere, itaat dışına çıktıkları
için,
gökten acı bir azap indirdik....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
isteskâ
: suya kavuşmayı istedi
3.
mûsâ
: Musa
4.
li kavmi-hî
: kendi kavmi...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik. Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı. Her bölük, içeceği kaynağı bildi. (Onlara:) Allah'ın rızkından yeyin,
için,
sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Hani Musa kavmi için su istemişti de: "(Varlığındaki Esmâ kuvvesiyle) asanı taşa vur" demiştik. (Vurunca) taştan on iki gözeden su fışkırmıştı. Her grup insan kendi meşrebini (su içeceği yeri) bildi. "Allâh rızkından yeyin
için,
arzda fesat çıkarıcılar olarak aşırı gitmeyin" dedik....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Mûsâ’nın, çölde susuz kalan kavmi için Rabbinden su istediği zaman, hemen: 'Asanla taşa vur' dedik. Vurunca, o taştan on iki pınar kaynamıştı. Her grup kendi su içeceği, alacağı yeri biliyordu. 'Allah’ın verdiği rızıktan yeyin,
için,
yeryüzünde bozgunculuk ve saldırganlık yaparak karışıklık çıkarmakta ileri gitmeyin' dedik....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa, milleti icin su aramisti; «Asanla tasa vur» dedik; ondan oniki pinar fiskirdi herkes icecegi yeri bildi. Allah'in rizkindan yiyin, icin, yalniz yeryuzunde bozgunculuk yaparak karisiklik cikarmayin....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa, milleti için su aramıştı; 'Asanla taşa vur' dedik; ondan on iki pınar fışkırdı, herkes içeceği yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin,
için,
yalnız yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa (çölde) kavmi için su istemişti de biz ona: Değneğinle taşa vur! demiştik. Derhal (taştan) oniki kaynak fışkırdı. Her bölük, içeceği kaynağı bildi. (Onlara:) Allah'ın rızkından yeyin,
için,
sakın yeryüzünde bozgunculuk etmeyin, dedik....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa, bir zamanlar halkı için su aramıştı. 'Değneğinle taşa vur,' demiştik. Bunun üzerine taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kabile, içmesi için ayrılan pınarı bilmişti: 'ALLAH'ın rızkından yiyin
için,
yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın.'...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa, bir zamanlar kavmi için su aramıştı / istemişti. "Değneğinle taşa vur (daraba)" demiştik de bunun üzerine taştan (hüsneta) on iki pınar / göze (ayn) fışkırmıştı (feceret). Böylece herkes içeceği yeri bilmişti. "Tanrı'nın rızkından yiyin
için,
yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak dolaşmayın."...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Hani, bir vakit Musa, kavmi için su arayınca; asanla taşa vur, demiştik de, taştan oniki çeşme fışkırmış, her zümre su alacağı yeri öğrenmişti. Allah'ın rızkında yeyin,
için,
yalnız yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık çıkarmayın....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Ve yine bir keresinde Musa, kavminin su ihtiyacı için (Bize) yalvarmıştı ve Biz de kendisine: "Asanla kayaya vur" demiştik. Bunun üzerine oradan on iki kaynak (birden) fışkırmıştı ki halkın tümü nereden (hangi kaynaktan) içeceğini bilsin. (Ve Musa demişti): "Allah tarafından verilen rızıktan yiyip
için,
ama yeryüzünün yozlaşmasına ve çürümesine yol açacak bozgunculuk yapmayın."...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Musa, kavmi için su istemişti. “Âsanla taşa vur!” demiştik. Bunun üzerine taştan oniki pınar fışkırmıştı, her zümre su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin
için,
fakat yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın....
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Bir zaman da Mûsa, kavmi için su arayıp Allah’a yalvarmıştı. Biz de: "Asanı taşa vur!" demiştik. Bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmış, her bölük kendine mahsus pınarı bilmişti. "Allah’ın rızkından yiyin
için,
fakat sakın yeryüzünde fesat çıkararak taşkınlık yapmayın!" demiştik....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
kultum (iz kultum)
: siz dediniz (siz demiştiniz)
3.
yâ mûsâ
: ey Musa
4.
len nasbirâ
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Hani siz: 'Ya Mûsâ, tek çeşit yemeğe asla katlanmayacağız. Bizim
için,
yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rabbine dua ederek iste. Yerin bitirdiği yenilebilecek bitkilerden, sebzesinden, hıyarından acurundan, kabağından, tahılından, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın.' demiştiniz de Mûsâ: 'Daha hayırlı ve onurlu olan bu yaşadığımız hayatı bırakarak, aşağılandığınız bir hayata mı dönmek istiyorsunuz? Mısır’a inin, orada sizin ...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler)
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabîlerden Allah'a ve âhıret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar
için,
tasalanmayacaklardır onlar....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden kesin soz almistik. Tur dagini yukselterek tepenize dikmistik. «Allah'a karsi gelmekten sakinanlardan olabilmeniz icin, size verdigimiz Kitab'a kuvvetle sarilin, onda bulunanlari hatirda tutun» demistik....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden kesin söz almıştık. Tur dağını yükselterek tepenize dikmiştik. 'Allah'a karşı gelmekten sakınanlardan olabilmeniz
için,
size verdiğimiz Kitab'a kuvvetle sarılın, onda bulunanları hatırda tutun' demiştik....
Bəqərə Suresi, 66. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece
2.
cealnâ-hâ
: biz onu kıldık
3.
nekâlen
: nakledilecek olay, ibret
4.
li mâ
: şey(ler) içi...
Bəqərə Suresi, 66. Ayet:
Böylece onların akıbetini hem önlerinde bulunanlar
için,
hem de kendilerinden sonra gelecekler için bir ibret ve Allah’tan korkanlar için de bir öğüt vesilesi yaptık....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Şöyle konuştular: "Çağır Rabb'ine bizim
için,
açıklasın bize neymiş o!" Cevap verdi: "O diyor ki, bahsettiğim ne yaşlıdır ne de körpe. İkisi arası bir inektir." Hadi size emredileni yapın!...
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
Şöyle dediler: "Çağır Rabb'ine bizim
için,
neymiş onun rengi açıklasın bize." Cevap verdi: "O diyor ki, bahsettiğim, sarı, rengi parlak bir inektir; seyredenlere mutluluk verir."...
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
(Ey Musa!) Bizim
için,
Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık. Biz, inşaallah emredileni yapma yolunu buluruz dediler....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
«(Ey Musa!) Bizim
için,
Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık. Biz, inşaallah emredileni yapma yolunu buluruz» dediler....
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
lekû
: mülâki oldular, karşılaştılar
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
âmenû
: âme...
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
İnananlarla karşılaşınca, 'İnandık,' derler; başbaşa kaldıklarında ise 'Rabbiniz katında size karşı delil olarak kullanmaları
için,
ALLAH'ın size açıkladığını mı onlara anlatıyorsunuz, akletmez misiniz,' derler....
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Vay o kimselere ki, elleriyle Kitab’ı yazarlar, sonra da onu az bir karşılığa değişmek
için,
“Bu, Allah’ın katındandır” derler. Vay ellerinin yazdıklarından ötürü onların hâline! Vay kazandıklarından dolayı onların hâline!...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Asıl, kutsal kitaplardaki tahrifatı elleriyle yazılı hale getirenlerin, kutsal kitap uyduranların; uydurduklarını servet, makam, mevki gibi geçici dünya menfaatlerine çevirmek, birkaç pula satmak
için,
bir de: 'Bu Allah katındandır' diyenlerin vay haline! Elleriyle yaptıkları yazılı tahrifattan dolayı vay ehl-i kitabın başına geleceklere! Elde ettikleri kazançtan dolayı vay ki, vay onlara!...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Vay, Kitabi elleriyle yazip, sonra da onu az bir degere satmak icin, «Bu Allah katindandir» diyenlere! Vay ellerinin yazdiklarina! Vay kazandiklarina!...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Kitabı elleriyle yazdıktan sonra onu önemsiz bir paha karşılığında satmak
için,
«Bu Allah katındandır» diyenlerin vay haline! Elleriyle yazdıklarından dolayı vay onlara!. Vay, kazanmakta oldukları şeyden onlara!.....
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Vay, Kitabı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak
için,
'Bu Allah katındandır' diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına! Vay kazandıklarına!...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
O halde, yazıklar olsun onlara ki, kendi elleriyle, ilahi kelam(dan olduğunu iddia ettikleri hususlar)ı kaydettikten sonra, az bir kazanç elde etmek
için,
"Bu Allah'tandır!" derler. (Böyle diyerek) kendi elleriyle kaydettiklerinden ötürü yazıklar olsun onlara! Ve yine bütün o kazandıklarından ötürü yazıklar olsun böylelerine!...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
İmdi veyl o kimselere ki, kitabı elleriyle yazarlar da sonra bununla az bir paha satın almak
için,
«Bu Allah tarafındandır» derler. Artık veyl onlara, o ellerinin yazmış olduğu şeylerden dolayı. Ve veyl onlara o kazanmış oldukları şeylerden dolayı!...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Vay haline o kimselerin ki, Kitabı elleriyle yazıp, az bir paraya satmak
için,
"Bu Allâh katındandır," derler! Ellerinin yazdığından ötürü vay haline onların! Kazandıklarından ötürü vay haline onların!...
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
1.
ve iz ehaznâ
: ve biz almıştık
2.
mîsâka
: misak, yemin, kesin söz
3.
benî isrâîle
: İsrailoğulları
4.
lâ ta'budûne
...
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar âhiretlerini verip, karşılığında dünya hayatını satın almışlardır. Onun
için,
bunların cezası asla hafifletilmez, kendilerine yardım da edilmez....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Haset yüzünden, Allâh'ın fazlından (hakikatinden şuuruna) inzâl ettiği kullarından birini inkâr ederek, inkârları yüzünden nefslerindeki hakikati örtmeleri ne kötüdür! Bu yüzdendir ki gazap üstüne gazaba uğradılar (hakikatlerinden perdeli yaşam derekesine düştüler). Hakikati inkâr edenler (kâfirler)
için,
alçaltıcı bir azap oluşur....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah’ın, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kullarından bazılarına vahiy indirmesini, peygamberlik ihsan etmesini; hakka riayet etmedikleri, kural tanımadıkları, isyan ettikleri
için,
Allah’ın indirdiğini, Kur’ân’ı inkâr ederek kendilerini harcamaları, ne kadar kötü bir şeydir. İşte bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas ed...
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın dilediği kuluna lütufta bulunarak kitap indirmesini kıskandılar da, Allah'ın indirdiğini inkâr etmekle ruhlarını ne kötü birşeye sattılar! Böylece onlar gazap üzerine gazaba uğradılar. Ayrıca o kâfirler
için,
alçaltıcı bir azap da vardır....
Bəqərə Suresi, 92. Ayet:
Celâlim hakkı
için,
Mûsâ Aleyhisselâm size doğru haber ve mûcizelerle gelmişken, o, Tûr’a gittikten sonra, siz buzağıyı ilâh edindiniz ve böylece zâlimlerden oldunuz....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
in kânet
: eğer ise
3.
lekum
: sizin
için,
sizin
4.
ed dâru el âhiretu
: ahiret yurdu
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
1.
kul
: de
2.
men
: kim
3.
kâne
: oldu
4.
aduvven
: düşman
<...
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
De ki: "Allâh'ın izniyle Kur'ân'ı kendinden öncekini doğrulayıcı ve inananlara yol gösterici ve müjdeci olarak senin kalbine indirdiği
için,
kim Cebrâil'e düşman olursa,...
Bəqərə Suresi, 98. Ayet:
1.
men
: kimse, kim
2.
kâne
: oldu, idi
3.
aduvven
: düşman
4.
lillâhi (li allâhi)
: Allah'a
Bəqərə Suresi, 99. Ayet:
Şanım hakkı
için,
sana hak peygamber olduğun ile ilgili çok açık âyetler, mûcizeler indirdik. Yalnızca doğru ve mantıklı düşünmeyi terkedenler, fâsıklar, günahkârlar, âsiler bunları inkâr eder....
Bəqərə Suresi, 99. Ayet:
Celâlim hakkı
için,
sana apaçık âyetler indirdik! Hâlbuki onları fâsıklardan başkası inkâr etmez....
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
(Yahûdi’ler Allah’ın kitabını bırakarak sihir yapmağa başladılar) ve Süleyman Aleyhisselâmın (devletini yıkmak için) saltanatı aleyhine şeytanların okudukları şeye (sihire) tâbi oldular. Hazreti Süleyman (nihayet onlara galib gelmekle) sihir edip kâfir olmadı. Fakat şeytanlar, insanlara sihir öğrettiklerinden kâfir oldular; Bâbil (şehrin) deki Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirilen şeyleri (sihirleri) öğretiyorlardı. Halbuki, o iki melek: “- Biz ancak bir imtihan ve tecrübe için Allah taraf...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve şeytanların, Süleymân’ın saltanatı aley hin de söylemekte oldukları (sihir yaptığına dâiruy dur dukları) şeylere tâbi' oldular. Hâlbuki Süleymân kâfir olmadı (sihir yapmadı); fakat şey tan lar insan lara sihri (ta'lîm ederek) ve Bâbil’deki iki me leğe, (yani) Hârût ve Mârût’a indirilen şeyleri öğre terek kâfir oldular. Hâlbuki (o iki melek): 'Biz ancak bir imtihan (için gönderilmiş)iz, sakın (sihri câiz görerek yapıp da) kâfir olma!' deme dikçe hiçbir kimseye öğret mez lerdi. Buna rağmen o ik...
Bəqərə Suresi, 107. Ayet:
1.
e
: mi
2.
lem ta'lem
: bilmiyorsun
3.
enne
: olduğunu
4.
allâhe
: Allah
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
1.
vedde
: sevdi, diledi, istedi, arzu etti 2 - kesîrun
2.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
3.
lev yeruddûne-kum
: keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
1.
ve ekîmu
: ve gereği üzere yerine getirin, kılın
2.
es salâte
: namaz
3.
ve âtû
: ve verin
4.
ez zekâte
: zekât...
Bəqərə Suresi, 118. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
lâ ya'lemûne
: bilmiyorlar
4.
lev lâ
: olsa, olmaz mıydı, ...
Bəqərə Suresi, 118. Ayet:
İlimden nasipleri olmayanlar: 'Allah bizimle konuşmalı, ya da bize bir âyet, bir mûcize, maddî bir işaret gelmeli' dediler. Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların dedikleri gibi demişlerdi. Kalpleri, akılları birbirine benzedi. İlme, delile ve gerekçeye itibar eden, inanmak isteyen bilgi toplumları
için,
Muhammed’in hak peygamber olduğu ile ilgili âyetleri, mûcizeleri açık seçik açıkladık....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
1.
ve iz ibtelâ
: ve imtihan etmişti
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
rabbu-hu
: onun Rabbi
4.
bi kelimâtin
: kelimeler il...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
ve o vakit beyti şerifi insanlar için dönüp varılacak bir sevabgâh ve bir darüleman kıldık -siz de makamı İbrahimden kendinize bir namazgâh edinin- ve İbrahim ve İsmaile şöyle ahd verdik: Beytimi hem tavaf edenler
için,
hem ibadete kapananlar
için,
hem rükü ve sücude varanlar için tertemiz bulundurun...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve o vakit Kabe'yi insanlar için dönüp varılacak sevap kazanma ve güvenilir bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından kendinize bir namazgah edinin! Ve İbrahim ile İsmail'e şöyle emir verdik: «Beytimi, hem tavaf edenler
için,
hem ibadete kapananlar
için,
hem de rüku ve secdeye varanlar için tertemiz bulundurun.»...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Biz ta o zaman bu Beyt'i, insanlar için bir sevap kazanma ve bir güven yeri kıldık. Siz de Makam- ı İbrahim'den kendinize bir namazgah edinin. Ayrıca İbrahim ile İsmail'e şöyle ahid verdik: «Beytimi, hem tavaf edenler
için,
hem ibadete kapananlar
için,
hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun!»...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
O zaman Biz Mabed'i insanların tekrar tekrar yöneleceği bir hedef ve bir kutsal sığınak yapmıştık: Öyleyse İbrahim için vaktiyle belirlenen yeri ibadet mahalli edinin. Nitekim Biz, İbrahim ve İsmail'e emrettik: "Mabedimi, onu tavaf edecekler
için,
onun yanında tefekküre dalacaklar için ve (namazda) rüku ve secde edecekler için temiz tutun."...
Bəqərə Suresi, 132. Ayet:
1.
ve vassâ
: ve vasiyet etti
2.
bi-hâ
: onunla
3.
ibrâhîmu
: İbrâhîm
4.
benî-hi
: kendi oğullarına
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve bunun gibi, böylece
2.
cealnâ-kum
: biz sizi kıldık, yaptık
3.
ummeten
: bir ümmet, bir topluluk
4.
vasatan...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve işte böylece insanların üzerine (hak) şahitler olmanız için Biz, sizi vasat (ikisi arasında) (hayırlı ve faziletli) bir ümmet kıldık. Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.Ve Biz, sadece Resûl'e uyanı, topukları üzerinde geriye dönenden ayırıp bilmemiz(belirtmemiz)
için,
halen o üzerine (yönelmekte) olduğunuz (Kâbe'yi) kıble yaptık. Ve bu, elbette zor bir iştir, ancak Allah'ın hidayete erdirdiği kimseler hariç (bu onlara zor gelmez). Ve Allah sizin îmânınızı zayi edecek değildir. Muhakkak ki A...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
(Ey Rasûlüm, vahyim gelmesi için) yüzünün göğe doğru aranıb durduğunu görüyoruz. Bunun
için,
seni râzı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Şimdi yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir. Ey müminler, siz de her nerede olursanız, yüzünüzü, namazlarda o Mescid tarafına çevirin. Şüphe yok ki, kendilerine kitap verilenler, bu kıble çevrilişinin Rableri tarafından hak olduğunu bilirler. Allah ise onların inkârlarından ve yapacaklarından gâfil değildir....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Celâlim hakkı
için,
eğer sen o Yahûdi ve Hristiyanlara her türlü mûcize ve hücceti getirsen, yine kıblene tâbi olmazlar; ve sen de onların kıblesine tâbi olmazsın, onların bâzısı diğer bâzının kıblesine tâbi olmaz. Celâlim hakkı
için,
sana gelen bunca ilim arkasından bilfarz onların arzularına uyarsan, bu takdirde muhakkak zâlimlerden olursun. (Bu hitab zâhiren Hazreti Peygambere ise de gerçekte ümmetine aittir.)...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Celâlim
için,
sen o kitap verilmiş olanlara, bütün delilleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar, sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller. Celâlim hakkı
için,
sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz, sen de zâlimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
And olsun ki, eğer (sen) kendilerine kitab verilmiş olanlara her ne delil getirsen,(yine de) senin kıblene tâbi' olmazlar. Sen de onların kıblesine tâbi' (olacak) değilsin. Onların bazısı da (diğer) bazıların kıblesine tâbi' değildir(ler). Celâlim hakkı
için,
eğer sana (vahiyle)gelen ilimden sonra onların arzularına uyarsan, şübhesiz sen o takdirde, mutlaka zâlimlerden olursun!...
Bəqərə Suresi, 149. Ayet:
Onun
için,
nereden yola çıkarsan çık; yönünü Mescid-i Harama çevir. Çünkü o Rabbinden gelen hakkın tâ kendisidir. Allah ise yaptıklarınızdan habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden cikarsan, yuzunu Mescid-i Haram semtine cevir. Insanlarin zulmedenlerinden baskalarinin size karsi gosterecekleri bir huccet olmamasi icin, her nerede olursaniz, yuzlerinizi oranin semtine cevirin, bu hususta onlardan korkmayin. Benden korkun da size olan nimetimi tamamlayayim. Boylece dogru yolu bulursunuz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir. İnsanların zulmedenlerinden başkalarının size karşı gösterecekleri bir hüccet olmaması
için,
her nerede olursanız, yüzlerinizi oranın semtine çevirin, bu hususta onlardan korkmayın. Benden korkun da size olan nimetimi tamamlayayım. Böylece doğru yolu bulursunuz....
Bəqərə Suresi, 151. Ayet:
Üzerinizdeki nimetimizi tamamlamak
için,
kendi içinizden, size âyetlerimizi okuyan, içinizi dışınızı temizleyip sizi, vicdanınızı arındıran, size okuma yazmayı, kitabına, Kur’ân’a vukufu, ilmi, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini öğreten, size akılla ve düşünerek bilemeyeceğiniz şeyleri gösteren, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir rasül, bir peygamber gönderdik....
Bəqərə Suresi, 156. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
esâbet-hum
: onlara isabet etti
4.
musîbetun
: bir musîbe...
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
Gerçekten, Safa ile Merve Allah’ın (emrettiği haccın) alâmetlerindendir. Bunun
için,
hac veya umre kasdiyle kim Kâbe’yi ziyaret ederse, yine Safa ile Merve’yi tavaf etmesinde bir günah yoktur. Her kim de (gönülden koparak vâcibden ziyade) bir hayır işlerse muhakkak Allah Şakirdir= mükâfatını verir. Alîmdir= her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 158. Ayet:
Safâ ile Merve, Allah'ın nişanlarındandır. Kâbe'yi ziyaret eden yahut umre yapan
için,
onları tavaf etmekte bir sakınca yoktur. Kim fazladan bir hayır işlerse, Allah onu bilir ve ödüllendirir....
Bəqərə Suresi, 168. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nâsu
: insanlar
3.
kulû
: yeyin
4.
mimmâ (min mâ)
: şey(ler)den
...
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
yektumûne
: ketmederler, gizlerler
4.
mâ
: şey(ler)
Bəqərə Suresi, 176. Ayet:
Bu azabın sebebi, inkâr ettikleri kitabı Allah'ın hak ile indirmiş olmasıdır. Onun
için,
kitap hakkında anlaşmazlığa düşenler, haktan pek uzak bir ayrılık içindedir....
Bəqərə Suresi, 179. Ayet:
Ey akıl ve vicdan sahipleri, kısas cezasının uygulanmasının gayesi hepiniz
için,
toplum için güvenli bir hayat teminidir. Umulur ki Allah’a sığınarak emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olursunuz....
Bəqərə Suresi, 180. Ayet:
Sizden öleceğini hisseden herhangi biriniz, geriye mal bırakacaksa; Annesi, babası ve akrabaları
için,
münasip bir tarzda vasiyet etmesi size farz kılındı. Bu, haksızlık yapmaktan korunan takvâlılar üzerine borçtur....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
1.
eyyâmen
: günler
2.
ma'dûdâtin
: adetli, sayılmış, sayılı
3.
fe men
: fakat kim
4.
kâne
: oldu, idi
<...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
O Ramazan ayı ki, insanları irşad
için,
hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz!...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
O Ramazan ayı ki, insanları irşad
için,
hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz....
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
1.
uhılle
: helâl kılındı
2.
lekum
: sizin
için,
size
3.
leylete
: gece
4.
es sıyâmi
: oruç
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar sizin
için,
siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah, sizin nefslerinize ihanet ettiğinizi bildi. Bunun üzerine tövbelerinizi kabul etti ve sizi affetti. Şimdi artık onlara (eşlerinize) yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı (takdir ettiği) şeyleri isteyin. Fecr vaktinde beyaz iplik, siyah iplikten tebeyyün edinceye (size belli oluncaya, gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıncaya) kadar yeyin ve için. Sonra orucu gece...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin,
için,
sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda k...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin,
için,
sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ı...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar, sizin için fenalığa karşı koruyucu bir elbise ve siz de onlar için koruyucu bir elbise gibisiniz. Allah, nefislerinize emniyet edemiyeceğinizi bildiği
için,
üzerinize rahmeti ile ihsan edip günahınızı afvetti. Şimdi hanımlarınıza gecelerde mübaşerette bulunun ve Allah’ın sizler için mübah takdir ettiği üremeyi isteyin; ve gece ile gündüzü ayıran fecrin beyaz ipliği, gecenin siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yeyin, için. Son...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruc tuttugunuz gunlerin gecesi kadinlariniza yaklasmaniz size helal kilindi, onlar sizin ortunuz, siz de onlarin ortulerisiniz. Allah, nefsinize guvenemiyeceginizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti; artik onlara yaklasabilirsiniz. Allah'in sizin icin takdir ettigini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayirdedilinceye kadar, yiyin icin, sonra orucu geceye kadar tamamlayin. Mescidlerde itikafa cekildiginizde kadinlariniza yaklasmayin. Allah insanlara yasak...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı, onlar sizin örtünüz, siz de onların örtülerisiniz. Allah, nefsinize güvenemiyeceğinizi biliyordu, bu sebeple tevbenizi kabul edip sizi affetti; artık onlara yaklaşabilirsiniz. Allah'ın sizin için takdir ettiğini dileyin. Tan yerinde, beyaz iplik siyah iplikten sizce ayırdedilinceye kadar, yiyin
için,
sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın. Allah insanlara yasak...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin,
için,
sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz zamanlarda k...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza ilişmeniz size helâl buyuruldu, onlar sizin için bir libas siz de onlar için bir libas mesabesindesiniz, Allah nefsinize emniyyet edemiyeceğinizi bildiği için müraceatınızı kabul buyurdu ve sizden afvetti, şimdi onlara mübaşerette bulunun ve Allahın sizler için yazdığını isteyin ve tâ fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yeyin
için,
sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun, bununla beraber siz mescidlerde i'tikâf halinde iken onlara mübaşerette...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç günlerinin gecesi kadınlarınızla ilişkide bulunmanız size helal edildi. Onlar sizin için bir giysi, siz de onlar için bir giysi durumundasınız. Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Şimdi onlarla ilişkide bulunun, Allah'ın sizler için yazdığını isteyin ve fecrin beyaz ipliği siyah iplikten sizce seçilinceye kadar yiyin,
için,
sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz, mescitlerde itikaf halinde iken onlarla ilişkide ...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Sizin için oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak helal kılındı. Onlar sizin
için,
siz de onlar için bir libassınız. Sizin nefislerinize hıyanet edeceğinizi Allah bildi de, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın. Ve Allah’ın hakkınızda yazdığını isteyin. Ve fecrin beyaz ipliği siyah ipliğinden seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde i’tikafta bulunduğunuz zaman kadınlarınıza yaklaşmayın. Bu, Allah’ın hudududur. Sakın onlara yaklaşmayın....
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Tanrı, gerçekten sizin nefslerinize ihanet etmekte olduğunuzu (veya: zaaf gösterdiğinizi ya da yazık ettiğinizi) bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Tanrı'nın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir (vakti) sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin,
için,
sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itik...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç (günlerinizin) gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size halâl edildi. Onlar sizin
için,
siz de onlar için birer libâssınız. Allah nefislerinize karşı za'f göstermekde olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul etdi, sizi bağışladı. Artık (bundan sonra geceleri) onlara yaklaşın ve Allahın hakkınızda yazdığını isteyin. (Bütün gece) fecr (-Î saadık) olan ak iplik kara iplikden size seçilinceye kadar yeyin,
için,
sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde i'tîkâfda bulunduğunuz zaman kadınlarınıza...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin
için,
siz de onlar için bir elbisesiniz. Sizin nefislerinize hıyanet eder olduğunuzu Allah bildi de tevbenizi kabul edip, sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın hakkınızda yazdığını isteyin. Sizin için şafağın beyaz ipliği, siyah ipliğinden seçilinceye kadar yeyin, için sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde i'tikafta bulunduğunuz zaman, kadınlarınıza yaklaşmayın. Bu Allah'ın hudududur. Sakın onlara yaklaşma...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onların örtüsüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin,
için,
sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda da onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, A...
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Ve birbirinizin mallarınızı aranızda bâtıl ile (haksızlıkla) yemeyin.Ve insanların mallarından bir kısmını, bildiğiniz halde günahla yemeniz
için,
onu hakimlere (rüşvet olarak) vermeyin....
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Aranızda birbirinizin mallarını hırsızlık, kumar ve gasp gibi haksız (bâtıl) sebeplerle yemeyin ve insanların mallarından bir kısmını bile bile yalan şahitliği gibi günahla yemek
için,
o malları rüşvet olarak hâkimlere aktarmayın....
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Bir de aranızda mallarınızı batıl sebeplerle yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek
için,
o malları hakimlere rüşvet olarak vermeyin....
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Bir de, birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin. Halkın mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek
için,
rüşvetlerle hâkimlere koşmayın....
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
Sana yeni doğan ayları sorarlar. De ki: «O, insanların fâidesi
için,
bir de hacc için vakit ölçüleridir, iyilik ve taat, evlere arkalarından gelmeniz değildir. Fakat iyilik (eden; Allaha muhalefetden) sakınandır. Evlere kapılarından gelin. Allahdan korkun. Tâki muraadınıza kavuşasınız. ...
Bəqərə Suresi, 194. Ayet:
Onlar, savaşın haram olduğu geçen yılki zilkade ayında (Hüdeybiye’de) bu ayın hürmetini çiğnediler; siz de onların hareketine karşı o ayda savaşmakta beis görmeyin ve umre haccını kaza edin. Hürmetler karşılıklıdır. Bunun
için,
kim sizin üzerinize saldırırsa, siz de aynen ona, size yaptığı tecâvüz gibi saldırın. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah takvâ sahipleri ile beraberdir....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah
için,
tam yapın. Fakat (herhangi bir sebeble bunlardan) alıkonursanız o halde kolayınıza gelen kurban (ı gönderin. Bununla beraber) kurban yerine (Minâya) varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Artık içinizden kim hasta olur, yahud başından bir eziyyeti bulunursa ona orucdan, ya sadakadan yahud da kurbandan (biriyle) fidye (vacip olur). Emîn olduğunuz vakit ise kim hacca kadar umre ile fâidelenmek (sevaba girmek) isterse kolayına gelen bir kurban (ı kesmek vacip olu...
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac, bilinen aylardadır. Bu aylarda haccı yerine getirecek olan
için,
hac süresince cinsel yakınlık, kötülük ve tartışma yoktur. Siz hayır olarak ne işlerseniz Allah onu bilir. Azıklanın; azığın en hayırlısı ise takvâdır. Ey akıl sahipleri, Benden sakının....
Bəqərə Suresi, 202. Ayet:
İşte onlar
için,
kazandıklarından büyük bir nasip vardır. (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir....
Bəqərə Suresi, 202. Ayet:
İşte onlar
için,
kazandıklarından büyük bir nasip vardır. (Şüphesiz) Allah'ın hesabı çok süratlidir....
Bəqərə Suresi, 202. Ayet:
İşte onlar
için,
kazandıklarından bir nasib vardır. Allah, hesabı çok çabuk görür....
Bəqərə Suresi, 203. Ayet:
Sayılı günlerde Allah'ın adını anın. Kim hemen iki gün içinde dönerse bir günahı yoktur. Kim geri kalırsa da, günahtan korunanlar
için,
günahı yoktur. Allah'tan korkun ve bilin ki, hepiniz O'nun huzurunda biraraya getirileceksiniz....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler, îmân ettiler
4.
udhulû<...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler
için,
dünya hayatı süslenip güzel gösterildi. Bu sebeple onlar imân edenlerden bazılarıyla alay ediyorlar. Halbuki, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunan, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minler, kıyamet ...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
1.
kâne
: oldu, idi
2.
en nâsu
: insanlar
3.
ummeten
: ümmet, topluluk
4.
vâhıdeten
: bir, tek, bir tek
...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri
için,
onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar bir zamanlar tek bir topluluk idi. Müjdeleyici ve uyarıcı olarak Allâh, Nebileri bâ's etti (nübüvvet kemâlâtını onlarda açığa çıkardı). Onlar yanı sıra, ayrılığa düştükleri konularda aralarında hükmetmek
için,
Hak olarak Kitabı (hakikat ve Sünnetullah bilgisini) inzâl etti. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, apaçık deliller gelmesine rağmen, kıskançlık yüzünden onda ihtilafa düştüler. Allâh, biiznihi (nefslerindeki Esmâ bileşiminin elvermesiyle) iman edenleri, onların ayrılığa dü...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar iman üzere bulunan tek bir ümmet idi; sonra kimi iman etmek, kimi küfre varmak suretiyle ayrılığa düştüler de Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi; ve insanlar aralarında ayrlığa düştükleri şeyde hak üzre hükmetmek
için,
o peygamberlerle kitap gönderdi. Halbuki kendilerine açık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm ve hasedlerinden ötürü, ihtilâfa düşenler, o kitab verilenlerden başkası değildir. Onların hak hususunda ayrılığa düş...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri
için,
onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet (aynı din üzere) idi (daha sonra ihtilâfa düştüler); bunun üzerine Allah, müjdeleyiciler ve (aynı zamanda) korkutucular olarak peygamberler gönderdi ve hakkında ihtilâfa düştükleri şeyler husûsunda, insanların aralarında hüküm vermek
için,
berâberlerinde hak ile Kitâb indirdi. Ancak kendilerine onun (o kitâbın) verildiği kimseler, onlara apaçık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm (ve hased)den dolayı onda da ihtilâfa düştüler. Sonra Allah, (o ehl-i kitâbın) üzerind...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm vermek
için,
onlarla birlikte hak olan kitabı da indirdi. Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra aralarındaki kıskançlık yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah ise iman edenleri, onların hakkında ayrılığa düştükleri doğruya kendi izniyle ulaştırdı. Allah, dilediğine doğru yolu gösterir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar bir tek ümmet teşkil ediyorlardı. Aralarında ihtilâflar başlayınca, Allah onlara içlerinden müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler gönderdi. Onların beraberinde, insanlar arasında hükmetmek
için,
kitap ve hikmeti gönderdi ki, ihtilâf ettikleri konularda aralarında hükmetsin. Halbuki, o meselelerde anlaşmazlığa düşenler, kendilerine apaçık âyetlerimiz geldikten sonra, sırf aralarındaki haset yüzünden ihtilâfa düşen Ehl-i kitaptan başkası değildi. Allah da, onların hakkında ihti...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Sonra Allah, müjde veren ve uyaran peygamberler gönderdi; onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hüküm vermeleri
için,
kitabı da hak ile indirdi. Oysa kitapta anlaşmazlığa düşenler, kendilerine kitap verdiklerimizden başkası değildi. Onlar da, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ihtilâf ettiler. Allah ise, onların anlaşmazlığa düştüğü hakikate ulaşmaları için iman edenlere izin verdi. Zira Al...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi; sonra Allah, rahmetinin müjdecisi ve azabının habercisi olmak üzere, peygamberleri gönderdi. Ve insanların aralarında; ihtilafa düştükleri şeylerde, hükmetmek
için,
o peygamberlere kitab(lar) da indirdi. Ancak ehl-i kitap kendilerine açık mucizeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden, onda ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Allah, onların ihtilâf ettikleri Hakk'a, Allah'ın izniyle îmân edenleri doğrudan doğruya muvaffak kıldı. Allah dilediğini doğru yola çıka...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi. İnsanların ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm vermek
için,
onlarla birlikte doğru olan Kitab indirdi. Kitap verilenler, kendilerine açık deliller geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah dilediğini doğru yola eriştirir....
Bəqərə Suresi, 216. Ayet:
1.
kutibe
: yazıldı, farz kılındı
2.
aleykum(u)
: sizin üzerinize
3.
el kitâlu
: savaş
4.
ve huve
: ve o
...
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar, sorarlar
2.
an el hamri
: şaraptan
3.
ve el meysiri
: ve kumar
4.
kul
: de, söy...
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
Sana hamr (alkollü içki)" den ve kumardan soruyorlar. De ki: İkisinde de hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) faydalar vardır; ama günahları (ve zararları) yararlarından daha büyüktür. Ve Sana (Allah
için,
O'nun yolunda) neyi harcayacaklarını soruyorlar; de ki: Artanı... Böylece Allah (Dünya ve Âhiret hakkında) düşünesiniz diye size âyetlerini açıklıyor....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Bir de dünya ve âhiret işi hususunda hakkınızda en iyi olan şeyi alasınız. (Ayrıca) sana, yetimlerin malından soruyorlar. De ki: “-Onların malını korumak ve durumlarını düzeltmek, sizin
için,
işlerine karışmamaktan daha hayırlıdır. Eğer onları koruyarak kendileri ile bir arada yaşarsanız, artık onlar kardeşlerinizdir. Allah, onların hallerini düzeltenlerle mal ve durumlarını perişan edenleri bilir. Eğer Allah Tealâ dileseydi, sizi muhakkak zahmete sokardı da yetimlerle bir arada yaşama kolaylığı...
Bəqərə Suresi, 221. Ayet:
1.
ve lâ tenkihû
: ve (kendinize) nikâhlamayın
2.
el muşrikâti
: müşrik kadınlar
3.
hattâ yu'minne
: mü'min oluncaya, îmân edinceye kadar
4.
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Bir de sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: Bu, bir rahatsızlıktır, Onun
için,
âdet sırasında kadınlardan geri durun ve onlar temizleninceye kadar, kendilerine cinsel yaklaşmada bulunmayın! Temizlendikten sonra, Allah’ın izin verdiği şekilde onlara yaklaşın! Allah tövbe ile kendisine dönenleri sever, temizlenenleri de sever....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana kadınların ay halini de soruyorlar. De ki: O bir rahatsızlıktır. Onun
için,
ay halinde olan kadınlardan geri durun ve temizleninceye kadar onlarla ilişkiye girmeyin. Temizlendikten sonra ise, Allah'ın izin verdiği yönden onlara varın. Şüphesiz, Allah çok tevbe edenleri ve çok temizlenenleri sever....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
1.
nisâu-kum
: sizin kadınlarınız
2.
harsun
: tarla
3.
lekum
: sizin
için,
sizin
4.
fe
: o zaman, artık, o halde
Bəqərə Suresi, 224. Ayet:
Insanlarin arasini duzeltmeniz, gunahtan sakinmaniz ve iyi olmaniz icin, Allah'a yaptiginiz yeminleri engel kilmayin, Allah isitir ve bilir....
Bəqərə Suresi, 224. Ayet:
İnsanların arasını düzeltmeniz, günahtan sakınmanız ve iyi olmanız
için,
Allah'a yaptığınız yeminleri engel kılmayın, Allah işitir ve bilir....
Bəqərə Suresi, 224. Ayet:
Sözünüzde durmanız, kötülükten sakınmanız ve insanların arasını düzeltmeniz
için,
Allah'ı yeminlerinize hedef veya siper edip durmayın. Allah, her şeyi işitir ve bilir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
1.
lillezîne (li ellezîne)
: o kimseler
için,
onlar
için,
onlara
2.
yu'lûne
: (yaklaşmamaya) yemin ederler
3.
min nisâi-him
: kadınlarından (uzak olma)
4.<...
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
1.
ve el mutallakâtu
: ve boşanmış kadınlar
2.
yeterabbasne
: dururlar, beklerler
3.
bi enfusi-hinne
: kendi kendilerine
4.
sel...
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
Boşanan kadınlar, kendi kendilerine üç adet süresi beklerler ve Allah'ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri, kendilerine helâl olmaz. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa gizlemezler. Kocaları da, barışmak istedikleri takdirde o süre içersinde onları geri almaya daha layıktırlar. O kadınların, üzerlerindeki meşru hak gibi, kendilerinin de hakları vardır. Yalnız erkekler
için,
onların üzerinde bir derece vardır. Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
1.
et talâku
: boşamak
2.
merratâni
: iki kere
3.
fe
: artık, bundan sonra
4.
imsâkun
: tutmak
Bəqərə Suresi, 230. Ayet:
Eğer koca, karısını üçüncü defa boşar, boşanma kararı alırsa, artık bundan sonra, kadının, bir başka erkekle fiilî evlilik geçirmedikçe eski kocasıyla evlenmesi helâl ve meşrû değildir. Eğer bu kişi de onu boşar, boşanma kararı alırsa, Allah’ın koyduğu kuralları uygulayabileceklerine inandıkları takdirde, onların yeniden evlenmelerinde bir beis yoktur. Bunlar Allah’ın koyduğu kurallar ve cezalardır. Allah bunları ilimde ilerlemeye devam eden bilgi toplumları
için,
ilim adamları için açıklıyor....
Bəqərə Suresi, 230. Ayet:
Bundan sonra erkek, kadını boşarsa, kadın başka birisiyle evlenmedikçe bir daha kendisine helal olmaz. Eğer ikinci koca da onu boşarsa, Allah’ın yasalarını koruyacaklarını zannederlerse (eski karı kocanın) birbirlerine dönmelerinde bir günah yoktur. Bunlar bilen bir toplum
için,
Allah’ın açıkladığı yasalardır....
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Kadınları boşadığınız zaman, iddetlerini, bekleme müddetlerini bitirdiklerinde, artık onları ya iyilikle hakkaniyetle, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun bir şekilde sahiplenin, nikâhınızda tutun. Yahut iyilikle, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun bir şekilde bırakın. Fakat haklarına tecavüz etmek
için,
zarar vermek kastıyla onları nikâhınızda tutmayın. Kim bunları yaparsa, kendisine zulmetmiş, kendisine haksızlık etmiş olur. Allah’ın âyetlerini, boşanma ile ilgili hükümlerini alay konusu ha...
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Hem kadınları boşadınız da ıddetlerini bitirdiler mi, artık onları ya (kendilerine ric'atle) iyilikle tutun, ya iyilikle bırakın. (Fakat) onları, sırf zulmedebilmeniz
için,
zararlarına olarak, tutmayın. Kim böyle yaparsa muhakkak kendine yazık etmiş olur. Allahın âyetlerini (muhalefetle) oyuncak yerine koymayın. Allahın üzerinizdeki ni'metini ve size öğüd vermek için indirdiği kitâbı (Kur'ânı) ve (ondaki) hikmeti düşünün. Allahdan korkun ve bilin ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir. ...
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Kadınları boşadığınızda bekleme süreleri sona ererken, ya onları güzellikle tutun; ya da güzellikle bırakın fakat haklarına tecavüz etmek
için,
onlara zararlı olacak şekilde tutmayın; böyle yapan şüphesiz kendisine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini eğlence edinmeyin. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı, hikmeti düşünün. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah, şüphesiz her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamladılar mı ya onları örfe uygun olarak tutun yahut da örfe uygun olarak serbest bırakın. Onları, zulmetmeniz
için,
zararlarına bir biçimde, tutmayın. Bunu yapan, öz benliğine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini eğlence aracı yapmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve kendisiyle size öğüt vermek için indirdiği Kitap'ı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah her şeyi çok iyi bilmektedir....
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba)
için,
anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir. Bir insan ancak gücü yettiğinden sorumlu tutulur. Hiçbir anne, çocuğu sebebiyle, hiçbir baba da çocuğu yüzünden zarara uğratılmamalıdır. Onun benzeri (nafaka temini) vâris üzerine de gerekir. Eğer ana ve baba birbiriyle görüşerek ve karşılıklı anlaşarak çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı (süt anne tutup)...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
(Boşanmış annelerin) süt emzirmesini tamamlatmak isteyen (babalar)
için,
anneler iki tam yıl çocuklarını emzirebilirler. Bu süre zarfında onların rızkı ve giyim kuşamı örfte olduğu üzere babanın yükümlülüğündedir. Hiçbir nefse kapasitesini aşan teklif edilmez. Ne bir ana ne de bir baba çocuğu yüzünden zarara sokulmamalıdır. Vârise düşen de aynen böyledir. Eğer kendi rızaları ile anlaşarak çocuğu iki yıldan önce sütten kesmek isterlerse kendilerine bir suç yoktur. Eğer çocuklarınızı (sütanne tutu...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Emzirme süresini tamamlatmak isteyenler
için,
boşanmış anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir. Bir insan ancak gücü yettiğinden sorumlu tutulur. Hiçbir anne çocuğu sebebiyle ve hiçbir baba çocuğu yüzünden zarara uğratılmamalıdır. Vârislere de buna benzer hükümler uygulanır. Eğer anne ve baba karşılıklı rıza ve karşılıklı istişare ile anlaşarak çocuğu annesinden ay...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler cocuklarini, emzirmeyi tamamlatmak isteyen baba icin, tam iki sene emzirirler. Analarin yiyecek ve giyecegini uygun bir sekilde, saglamak cocuk kendisinin olan babaya borctur. Herkese ancak gucu nisbetinde teklifte bulunulur. Ana cocugundan, cocuk kendisinin olan baba da cocugundan dolayi zarara sokulmasin. Mirasciya da ayni seyi yapmak borctur. Ana baba aralarinda danisarak ve anlasarak sutten kesmek isterlerse, ikisine de sorumululuk yoktur. ocuklarinizi sutanneye emzirtmek iserseniz, ...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler çocuklarını, emzirmeyi tamamlatmak isteyen baba
için,
tam iki sene emzirirler. Anaların yiyecek ve giyeceğini uygun bir şekilde sağlamak çocuk kendisinin olan babaya borçtur. Herkese ancak gücü nisbetinde teklifte bulunulur. Ana çocuğundan, çocuk kendisinin olan baba da çocuğundan dolayı zarara sokulmasın. Mirasçıya da aynı şeyi yapmak borçtur. Ana baba aralarında danışarak ve anlaşarak sütten kesmek isterlerse, ikisine de sorumluluk yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz, ...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba)
için,
anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi baba tarafına aittir. Bir insan ancak gücü yettiğinden sorumlu tutulur. Hiçbir anne, çocuğu sebebiyle, hiçbir baba da çocuğu yüzünden zarara uğratılmamalıdır. Onun benzeri (nafaka temini) vâris üzerine de gerekir. Eğer ana ve baba birbiriyle görüşerek ve karşılıklı anlaşarak çocuğu memeden kesmek isterlerse, kendilerine günah yoktur. Çocuklarınızı (süt anne tutup)...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler de, emzirmeyi tamamla mak isteyen (baba)
için,
çocukları nı tam iki yıl emzirirler. Çocuk kendisinin olan (babaya) da, meşrû' (örfe uy gun) bir şekilde onların (annelerin)yiyecek ve giyecekleri(ni te’mîn etme borcu) vardır. Kimse gücünün yet meyeceği bir şey le mükellef tutulmaz. Ne anne, yavrusu yüzünden ne de çocuk kendisinin olan (baba), çocuğu yüzünden zarara uğratılır. (Baba öldüğü zaman) mîras¬çının üzerine de bunun aynısı (borçtur). Artık (anne ile baba) kendi rızâ la rıyla ve müş...
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
Vefat iddeti bekleyen kadınlara, evlenme isteğinizi çıtlatmanızda da bir günah yoktur, içinizde saklamanızda da. Bu niyetinizi onlara açacağınızı Allah biliyor. Fakat meşru bir söz dışında, onlarla gizlice buluşmak için sözleşmeyin. İddetleri dolmadan da nikâh akdine girişmeyin. Şunu da bilin ki, Allah, gönlünüzde olanı bilir; onun
için,
Allah'ın emrine karşı gelmekten kaçının. Ayrıca şunu da bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır ve hilim sahibidir....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
1.
lâ cunâhe
: günah yoktur
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
in tallaktumu
: eğer boşarsanız
4.
en nisâe
: ka...
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
1.
ve in tallaktumû-hunne
: ve eğer onları boşarsanız
2.
min kabli
: önceden, daha önce
3.
en temessû-hunne
: onlara dokunmanız
4.
Bəqərə Suresi, 240. Ayet:
Ve içinizden vefat ettirilen ve geriye eşler bırakanların, eşleri
için,
(evlerinden) çıkarılmaksızın bir seneye kadar geçiminin sağlamasını vasiyet etmesi gerekir. Buna rağmen eğer (eşleri, kendi arzularıyla evlerinden) çıkarlarsa, o taktirde, kendileri için maruf olarak (örf ve adete uygun olarak) yaptıkları şeyler konusunda, artık sizin üzerinize bir günah yoktur. Ve Allah, Azîz'dir(üstündür), Hakîm'dir (hüküm sahibidir)....
Bəqərə Suresi, 240. Ayet:
İçinizden ölüp geriye dul eşler bırakan erkekler, eşleri
için,
evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Ama onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların meşru biçimde kendileri ile ilgili olarak işlediklerinden dolayı size bir günah yoktur. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 240. Ayet:
Vefat edenlerin geride kalan eşleri
için,
yaşadıkları evden çıkmaksızın bir yıla kadar geçimleri temin edilmek üzere vasiyet edilsin. Eğer evden kendileri ayrılırlarsa, kendi haklarını kullanmaları dolayısıyla, size bir sorumluluk yoktur. Allâh Aziyz'dir, Hakiym'dir....
Bəqərə Suresi, 242. Ayet:
1.
kezâlike
: işte böyle
2.
yubeyyinu
: beyan ediyor, açıklıyor
3.
allâhu
: Allah
4.
lekum
: sizin
için,
size
...
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Allah’ın ihsan ettiği darlıkta da bollukta da, Allah’a karz-ı hasen olarak borç verecek, mâlî mükellefiyetlerin dışında Allah rızası
için,
Allah yolunda cihad edenlerin masraflarını karşılayacak, Allah’ın kullarına güzel ödünç verecek yiğit var mı içinizde? Allah da ona, verdiğinin birçok katını ödesin. Sonunda Allah’ın huzuruna götürülüp hesaba çekileceksiniz....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
1.
e lem tera ilâ
: görmedin mi
2.
el melei
: ileri gelenleri, eşrafı
3.
min benî isrâîle
: İsrailoğulları'ndan
4.
min ba'di mû...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
lehum
: onlara
3.
nebiyyu-hum
: onların peygamberi
4.
inne
: muhakkak ki
Bəqərə Suresi, 254. Ayet:
Ey imân edenler! İçinde hiçbir alım-satım, içten dostluk ve şefaatin olmadığı gün gelmeden önce sizi rızıklandırdığımızdan (Allah
için,
Allah yolunda) harcayın. İnkarcılar ise hep o haksızlıkta bulunanlardır....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allâh, kendisine hükümdarlık verdiği
için,
İbrahim ile Rabbi konusunda tartışanı görmedin mi? İbrahim: "Benim Rabbim O'dur ki diriltir ve öldürür" dediğinde, o da :"Ben de diriltir ve öldürürüm" dedi. İbrahim: "Allâh Güneş'i doğudan doğduruyor, hadi sen batıdan doğdur bakalım" dediğinde ise, o kâfir (hakikati örten) apışıp kaldı! Allâh zâlimler topluluğuna hidâyet etmez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine zenginlik ve saltanat verdiği
için,
şımararak, Rabbi hakkında deliller getirerek İbrâhim’le tartışanı, diktatör Nemrud’u görmüyor musun? İbrahim: 'Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rabbim, hayat veren ve eceller gelince ölümü gerçekleştirendir' dedi. Nemrud: 'Ben de hayat veririm ve ölümü gerçekleştiririm' diye karşılık verdi. İbrâhim: 'Allah güneşi doğudan doğduruyor. Haydi sen de batıdan doğdur' dedi. Kulluk sözleşmesinde...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine mülk verdiği
için,
Rabbı hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani Rabbım öldüren ve diriltendir, deyince , o; ben de diriltir ve öldürürüm, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirir. Haydi sen de onu batıdan getir, deyince o küfreden herif, apışıp kaldı. Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine mülk ve saltanat verdiği
için,
Rabb'i hakkında İbrahim'le çekişeni görmedin mi? İbrahim şöyle demişti: "Benim Rabb'im odur ki, hayat verir ve öldürür." O da şöyle demişti: "Ben de hayat veririm, hem de öldürürüm." İbrahim, "Allah, güneşi doğudan getiriyor, hadi sen onu batıdan getir" deyince, küfre sapan o adam apışıp kalmıştı. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz....
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Veya altı üstüne gelmiş, ıssız bir beldeye uğrayan kimse gibi: -Allah, burasını ölümden sonra nasıl diriltir? demişti de, bunun üzerine Allah, onu yüz yıl ölü bıraktı, sonra onu diriltti. Ona: -Ne kadar kaldın? demiştik. O da: -Bir gün veya bir günün bir kısmı kaldım, demişti. -Hayır, yüz yıl kaldın, böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış, eşeğine de bak, seni insanlara bir ibret kılmak
için,
bir de o kemiklere bak, nasıl bir araya getiriyoruz. Sonra da onlara et giydiriyoruz? d...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Ve o vakti de yâdet ki, İbrahim, «Yarabbi! Ölüleri nasıl ihya edeceğini bana göster,» demiş, (Cenâb-ı Hak da) «İnanmadın mı?» diye buyurmuştu. O da, «Evet. İnandım, fakat kalbim mutmain olsun
için,
» demiş; Allah Teâlâ da: «Kuşlardan dört tanesini tut da onları kendine çevir, sonra her dağ üzerine onlardan birer parça at, sonra da onları çağır, sana koşarak gelirler ve bilki Allah Teâlâ şüphe yok azîzdir, hakîmdir,» diye buyurmuştur....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
1.
meselu
: durum, hal
2.
ellezîne
: onlar 3 - yunfikûne
3.
emvâle-hum
: kendi mallarını
4.
fî sebîlillâhi (sebîlii allâhi)
...
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayıp sonra bu harcadıklarına bir eziyet ve başa kakma eklemeyenlerin, Rableri katında kendilerine has ödülleri vardır. Korku yoktur onlar
için,
tasalanmayacaklardır onlar....
Bəqərə Suresi, 267. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Kazandığınız güzel şeylerden ve topraktan sizin için bitirdiğimiz (ürünler)den başkaları için harcayın; ama harcamak
için,
size verildiğinde küçümser şekilde bakışlarınızı çevirmeden kabul etmeyeceğiniz bayağı şeyleri seçmeyin. Ve bilin ki Allah kendine yeterlidir, her zaman övgüye layık olandır....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
1.
li el fukarâi
: fakirler
için,
fakirlere ait, fakirlerin
2.
ellezîne
: onlar
3.
uhsirû
: hasrettiler, adadılar
4.
fî sebîlil...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
İmanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan sadakalarınızı, hayırlarınızı geçim kaydından sıyrılarak kendilerini Allah yoluna İslâm’a, ilme adamış fakirlere verin. Onlar görevleri sebebiyle, yeryüzünde ticaret ve rızıklarını kazanmak için gezip dolaşmaya vakit bulamazlar. İstemekten çekindikleri
için,
bunların iffetli, vakur hayatını bilmeyenler, onları zengin zanneder. Sen onları solgun yüzlerindeki asâletlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden bir şey istemezler. Karşılık gözetmeden g...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakalarınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri
için,
tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasûlüm, sen onları sîmalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Allah yoluna kapanmış olup şurada burada dolaşmayan fakirlere verin. İstemekten çekindikleri
için,
bilmeyen onları zengin zanneder. Onları simalarından tanırsın. Yüzsüzlük edip halkı rahatsız etmezler. İşe yarar her ne verirseniz, hiç şüphesiz, Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece gündüz, gizli ve açık hayır için harcayan kimselerin Rablarının yanında, yalnız kendileri
için,
mükafatları vardır. Onlara bir korku yoktur ve hiç üzülmeyeceklerdir....
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizlice ve açıktan bağışlayanların ödülleri Rableri katındadır. Ne bir korku vardır onlar
için,
ne de mahzun olurlar....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar,
2.
âmenû
: îmân ettiler, âmenû oldular
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve ıslâh edici amel yaptılar, nefs tez-
4.
...
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İman eden, güzel işler yapan, namazlarını dosdoğru kılan ve zekâtlarını veren kimselerin ise Rableri katında ödülleri vardır. Ne bir korku olur onlar
için,
ne de mahzun olurlar....
Bəqərə Suresi, 280. Ayet:
Eğer borçlu darlık içindeyse, ona ödeme kolaylığına kadar bir süre tanıyın. Ve bu gibi borçlulara alacağınızı bağışlayıp sadaka etmeniz eğer bilirseniz sizin
için,
daha hayırlıdır....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
1.
yâ eyyuhe
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
4.
izâ
: ...
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
Daha önce insanlar
için,
hidayete erdirici olarak (Tevrat'ı ve İncil'i indirdi) ve (sonra da) Furkan'ı (Hak ile bâtılı ayıran Kur'ân'ı) indirdi. Muhakkak ki onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ettiler. Onlar için şiddetli azap vardır. Ve Allah Azîz'dir, intikam sahibidir (intikam alandır)....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
Daha önce. İnsanlara yol gösterici olarak. Furkan'ı da indirdi. Muhakkak ki Allah'ın ayetlerini inkar edenler
için,
gerçekten şiddetli azab vardır. Allah, Aziz'dir, intikam sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbî olurlar. Ondan fitne çıkarmak
için,
onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: "Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır" der...
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
O, kitabı, Kur’ân’ı sana indirendir. Onun, Kur’ân’ın bir kısım âyetleri muhkemdir. Bunlar Kur’ân’ın, bütün kutsal kitapların esasıdır, levh-i Mahfuzda yazılı temel kurallardır. Diğerleri de insanlığın devamlı çoğalan meselelerine çözüm getirmeye müsait, birden fazla mânaya açık, müteşabih âyetlerdir. Akılları, kalpleri sapmaya meyilli, kötü niyetli olanlar, sırf fitne çıkarmak, ortalık bulandırmak, kelimelere keyfî anlamlar yükleyerek te’vil yapıp kafa karıştırmak arzusunda oldukları
için,
müteş...
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
Odur indiren sana bu muazzam kitabı: bunun bir kısım âyatı vardır muhkemat: onlar «ümmülkitab» ana kitab, diğer bir takımları da müteşabihattır, amma kalblerinde bir yamıklık bulunanlar sade onun müteşabih olanlarının ardına düşerler: fitne aramak, te'vilini aramak
için,
halbuki onun te'vilini ancak Allah bilir, ilimde rüsuhu olanlar da derler ki: amenna hepsi rabbımızdan, maamafih özü temiz olanlardan başkası düşünemez....
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
Sana bu kitabı indiren O'dur. Bunun âyetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu âyetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih âyetlerdir. Kalblerinde kaypaklık olanlar, sırf fitne çıkarmak
için,
bir de kendi keyflerine göre te'vil yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Halbuki onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, «Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır.» derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Hakikat ki; sizin
için,
karşı karşıya gelmiş iki topluluğun hâlinde bir işaret - ibret vardı; bir topluluk Allâh için vuruşurken, diğerleri kâfirdi ve onları gözleriyle kendilerinin iki misli olarak görüyorlardı. Allâh dilediğini yardımıyla destekler. Muhakkak bunda basîret sahipleri için büyük ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e unebbiu-kum
: size haber vereyim mi
3.
bi hayrın
: hayırlısı
4.
min zâlikum
: bundan
<...
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Size bundan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takva sahibi olanlar
için,
Rabb'lerinin katında, içinde devamlı kalacakları, altından nehirler akan cennetler, temiz eşler ve Allah'ın rızası vardır." Allah kullarını en iyi görendir....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi: O da, sakınanlar
için,
ebedî olan ve kıyılarından ırmaklar akan, içinde tertemiz eşler bulunan bahçelerdir ve Allah'ın sizden râzı oluşudur. Allah, kullarını görür....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
'Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davrananlar, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minler
için,
Rableri katında, altından ırmaklar akan, içinde ebedî yaşayacakları cennet konakları, tertemiz, devamlı temiz eşler, Allah’ın rızasına ulaşma mertebesi vardır. Allah kullarının davranışlarını biliyor, görüyor.' de....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
Râsûlüm, de ki; “- Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi?” O, nefisleri imrendiren süslerden korunanlar
için,
Rableri katında, ağaçları altından ırmaklar akan cennetler var; onlar orada devamlı kalacaklardır; ve yine orada pâk tertemiz zevceler ile en büyük nimet olan Allah rızâsı vardır. Allah, kullarının hal ve işlerini hakkıyle görücüdür....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Takvaya erenler
için,
altından ırmaklar akan cennetler vardır. Orada devamlı kalacaklardır. Tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Ve Allah kullarını hakkıyla görendir....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Bu sayılanlardan daha iyisini size haber vereyim mi? Sakınıp korunanlar
için,
Rableri katında, altlarından nehirler akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah'tan bir hoşnutluk olacaktır. Allah, kulları en iyi biçimde görmektedir."...
Ali-İmran Suresi, 23. Ayet:
1.
e lem tera
: görmedin mi
2.
ilâ ellezîne
: onlar
3.
ûtû nasîben
: nasip verildi
4.
min el kitâbi
: kitaptan
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
1.
ve resûlen
: ve resûl, elçi olarak
2.
ilâ benî isrâîle
: İsrailoğulları'na
3.
en-nî
: muhakkak ki ben
4.
kad ci'tu-kum bi
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
«Onu isrâîl oğullarına peygamber gönderecek», (Onlara diyecek ki): «Hakıykat, ben size Rabbinizden bir âyet (mucize) getirdim. Hakıykat, ben size çamurdan kuş biçimi gibi bir şey yapar, ona üfürürüm de Allahın izniyle derhal (canlı) bir kuş olur. (Yine) Allanın izniyle anadan doğma körü ve abraşı iyi eder, ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyor, ne birikdiriyorsanız size haber veririm. Elbette bunlarda sizin
için,
eğer îman edicilerseniz, kat'î bir (er) ibret vardır». ...
Ali-İmran Suresi, 50. Ayet:
Ve önümde bulunan Tevrat'tan (olan âyetleri ) tasdik edici olarak, ve de size haram kılınmış olan bazı şeyleri helâl kılmak
için,
Rabbiniz'den size âyet getirdim. Allah'a karşı takva sahibi olunuz. Ve bana itaat ediniz....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
1.
fe emma
: artık, fakat öyle ise
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
fe uazzibu-hum
: o...
Ali-İmran Suresi, 65. Ayet:
1.
yâ ehle el kitâbi
: ey ehli kitap (yahudiler, hristiyanlar)
2.
lime
: n
için,
nasıl
3.
tuhâccûne
: tartışıyorsunuz
4.
fî ibrâ...
Ali-İmran Suresi, 66. Ayet:
1.
hâ entum
: işte siz
2.
hâulâi
: bunlarsınız (busunuz)
3.
hâcectum
: tartıştınız
4.
fî mâ lekum bihî
: onun hakk...
Ali-İmran Suresi, 70. Ayet:
1.
yâ ehle el kitâbi
: ey kitap ehli, kitap sahipleri, kitab verilenler
2.
lime tekfurûne
: n
için,
inkâr ediyorsunuz
3.
bi âyâti allâhi
: Allah'ın âyetlerini
...
Ali-İmran Suresi, 71. Ayet:
1.
ya ehle el kitâbi
: ey kitap ehli, kitap sahipleri
2.
lime telbisûne
: n
için,
karıştırıyorsunuz
3.
el hakka bi el bâtılı
: hakkı (gerçeği), batıl (boş şeyler) ile
Ali-İmran Suresi, 78. Ayet:
Onlardan bir kısmı da vardır ki, vahiy olan bilgiden diye düşünmeniz
için,
hakikat bilgisinden olanları, anlamından kaydırarak (farklı bir anlam yükleyerek) konuşurlar. (Oysa) o söyledikleri nâzil olan bilgi değildir. "O Allâh indîndendir" derler; O Allâh indînden değildir! Bile bile Allâh hakkında yalan söylerler....
Ali-İmran Suresi, 78. Ayet:
Onlardan bir topluluk da, Kitap'tan olmayan bir şeyi Kitap'tan sanmanız
için,
Kitab üzerinde dillerini eğip bükerler ve 'Bu Allah katındandır' derler. Oysa o Allah katından değildir. [14] Onlar bile bile Allah hakkında yalan söylemektedirler....
Ali-İmran Suresi, 78. Ayet:
Ehl-i kitaptan bir kısmı da, aslında kitaptan olmadığı halde, Sizin kitaptan zannetmeniz
için,
Okurken ağızlarını dillerini eğip bükerler (bazı kelimelerin telaffuzunu değiştirirler). Bir şeyler söyleyip, "Bu Allah tarafındandır." derler. Halbuki o, Allah tarafından değildir. Bile bile Allah adına yalan uydururlar....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Bir insan
için,
Allah'ın kendisine kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra onun insanlara; "Allah'tan başka bana kul olun" demesi olamaz (mümkün değildir). Fakat, sizin kitabı tedris etmiş (okuyup öğrenmiş) olmanız ve öğretiyor olmanızdan dolayı ancak: "Rabbâni (kendini Rabb'e adamış) kullar olunuz" der....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Bir insan
için,
Allah ona kitab, hikmet ve peygamberlik versin de, sonra (o kimse)insanlara: 'Allah’ı bırakıp bana kul olun!' desin, (bu) olur şey değildir; fakat (bir peygamber ancak şöyle der): '(Öğrenip) öğretmekte ve oku(yup, okut)makta olduğunuz Kitab sâyesinde Rabbânî (ilim ve ihlâsla kulluk ederek Rabbe mensûb olan kimse)ler olun!'...
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Allah vaktiyle peygamberlerden kesin söz almıştı: “Celâlim hakkı
için,
size kitap ve hikmet verdim. Sizde olan o kitap ve hikmeti tasdik edip doğrulayan bir peygamber gelecek. Ona mutlaka iman edeceksiniz ve mutlaka ona yardımda bulunacaksınız. Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?” demişti. Onlar da: “Kabul ettik. ” demişlerdi. Allah da: “O halde şâhit olun, ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım. ” buyurmuştu....
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
Şübhesiz âlemler
için,
çok feyizli ve ayn-ı hidâyet olmak üzere, konulan ilk ev (ma'bed) elbette Mekkede olandır. ...
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Hep birden sımsıkı Allah'ın ipine sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah'ın üzerinizdeki nimetini de hatırlayın ki, siz birbirinize düşman iken, kalplerinizi kaynaştırdı da Onun nimeti sayesinde kardeş oluverdiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarındaydınız; O sizi oraya düşmekten kurtardı. Doğru yola erişmeniz
için,
Allah size âyetlerini işte böyle açıklıyor....
Ali-İmran Suresi, 108. Ayet: