Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
İsra Suresi, 10. Ayet:
Axirətə inanmayanlara gəldikdə, onlar üçün şiddətl
ibir
əzab hazırlamışıq....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah'a kulluk edin. Hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın. Anne ve babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yol oğluna, Yeminle hak sahibi olduğunuz kimselere iyilik edin. Kuşkusuz Allah, k
ibir
li ve kendini övenleri sevmez....
Nisa Suresi, 173. Ayet:
Ama iman edip, salihatı yapan kimselerin, yaptıklarının karşılığı eksiksiz verilecektir. Ve Kendi fazlından daha da artıracaktır. Ama büyüklük taslayan ve k
ibir
lenen kimselere gelince, onlara can yakıcı bir azap ile azap edecek. Ve onlar, Allah'tan başka ne bir yardımcı ne de bir veli bulabilirler....
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Rabb'ine yakın olanlar, O'na kulluk etmekten asla k
ibir
lenmezler; O'nu tesbih ederler ve O'na secde ederler....
İsra Suresi, 4. Ayet:
İsrailoğulları'na Kitap'ta yargıda bulunduk: "Siz kesinlikle iki kez yeryüzünde fesat çıkaracaksınız ve k
ibir
lenip böbürleneceksiniz."...
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Firavun ve melelerine. Ancak onlar k
ibir
lendiler. Büyüklük taslayan bir halk oldular....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
"K
ibir
li bir tavırla insanları küçümseyerek onlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Kuşkusuz Allah, kendisini beğenen ve övünüp duranları sevmez."...
Sad Suresi, 74. Ayet:
Ancak iblis etmedi. O k
ibir
lendi ve zaten o kafirlerdendi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa: "Kuşkusuz ben, Hesap Günü'ne inanmayan bütün k
ibir
lilerden, benim de Rabb'im, sizin de Rabb'iniz olan Allah'a sığınırım." dedi....
Fussilət Suresi, 38. Ayet:
Eğer k
ibir
lenirlerse, bilsinler ki, Rabb'inin katında bulunanlar, gece gündüz, O'nu tesbih ederler ve onlar hiç usanmazlar....
Nuh Suresi, 7. Ayet:
"Öyle ki onları ne zaman Senin bağışlayıcılığına çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler ısrarla k
ibir
lendikçe k
ibir
lendiler."...
Müddəssir Suresi, 23. Ayet:
Sonra k
ibir
lendi ve arkasını döndü!...
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
1.
ve iz
: ve o zaman, olduğu zaman
2.
kulnâ
: biz dedik
3.
li el melâiketi
: meleklere
4.
uscudû
: secde edin
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve meleklere: “Âdem'e secde edin.” dediğimiz zaman İblis hariç, (onlar) hemen secde ettiler. (İblis) direndi ve k
ibir
lendi. Ve kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve k
ibir
lendi, (böylece) kafirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Onu hatırla ki, meleklere: “-Âdem’e (hürmet olarak) secde edin.” demiştik de bütün melekler secde etmişlerdi. Ancak İblis secde etmekten yüz çevirip k
ibir
lendi ve kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani meleklere: «Âdeme (yahud: Âdem için Allaha) secde edin» demişdik de (şeytanların reisi olan) iblisden başkası hemen secde etmişlerdi. O ise dayatmış, k
ibir
lenmek istemişdi. (Zâten de) o kâfirlerdendi. ...
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani Biz meleklere demiştik ki: «Âdem'e secde ediniz.» Onlar da hemen secde edivermişlerdi. Yanlız İblîs (Şeytan) kaçınmış, k
ibir
lenmiş ve kâfirlerden olmuştu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve meleklere: «Ademe secde edin» dedik de İblis'ten başka (diğerlerinin tümü) secde ettiler. O ise, dayattı ve k
ibir
lendi ve kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Seytan oradan ikisinin de ayagini kaydirtti, onlari bulunduklari yerden cikardi, onlara «Bir
ibir
inize dusman olarak inin, yeryuzunde bir muddet icin yerlesip gecineceksiniz» dedik....
Bəqərə Suresi, 72. Ayet:
Ve o vakit bir kimse katletmiştiniz de hakkında bir
ibir
inizle atışmış, üstünüzden atmıştınız, halbuki Allah sakladığınızı çıkaracaktı...
Bəqərə Suresi, 84. Ayet:
Yine bir vakit misakınızı aldık; bir
ibir
inizin kanlarını dökmeyeceksiniz, ve nüfusunuzu diyarınızdan çıkarmıyacaksınız, sonra siz buna ıkrar da verdiniz ve ıkrarınıza şahit de oldunuz...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Sonra siz o kimselersiniz ki, birbirinizi öldürüyorsunuz ve içinizden bir kısmını yurtlarından çıkarıyor da aleyhlerinde günah, düşmanlık ve haksızlıkla bir
ibir
inize yardım edip bileşiyorsunuz. (Bununla beraber) onlar size esir olarak gelecek olurlarsa fidyeleşir, (kurtuluş akçesi alıp verirsiniz). Halbuki onların (yurtlarından) çıkarılması size haram kılınmıştır. Yoksa Kitab'ın bir kısmına inanıyor, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz ? Sizden böyle yapanların cezası, ancak dünyada rüsvaylıktır; k...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Buna rağmen bir
ibir
inizi öldürüyor ve içinizden bazılarını yurtlarından sürüyor, onlara karşı günah ve zulüm işlemek için aranızda işbirliği yapıyorsunuz. Onları sürgüne göndermeniz yasaklandığı halde sürgüne gönderiyorsunuz, sonra size esir olarak geldikleri taktirde fidye vererek kendilerini kurtarıyorsunuz. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Oysa içinizden böyle yapanların cezası dünya hayatında perişanlıktan başka birşey değildir. Onlar Kıyamet günü de en ...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
âteynâ
: biz verdik
3.
mûsâ
: Musa
4.
el kitâbe
: kitap
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun ki, Biz, Musa'ya kitap verdik ve ondan sonra ardarda resûller gönderdik. Ve Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler (açık deliller) verdik ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik. Öyle ki, nefslerinizin hoşlanmadığı bir şeyle gelen resûle karşı, her defasında k
ibir
lendiniz. Bu sebeple bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürüyorsunuz....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun, Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik. Ondan sonra ard arda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya mucizeler verdik. Onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Size herhangi bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, k
ibir
lenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi?...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Celâlim hakkı için: Biz Mûsâ’ya Tevrat’ı verdik ve Mûsâ’dan sonra birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem’in oğlu Îsa’ya ölüleri diriltmek gibi, açık mûcizeler verdik ve onu Cebraîl Aleyhisselâm ile kuvvetlendirdik. Artık size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle bir peygamber geldikçe k
ibir
lendiniz ve inad ettiniz. Peygamberlerden bir kısmını yalanladınız ve bir kısmını da öldürdünüz (Zekeriyyâ ve Yahyâ gibi)....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun ki biz Musa’ya kitap verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da beyyineler verdik. Ve onu Ruh-ul-Kudüs ile te’yid ettik. Demek bir peygamber ne vakit size gönüllerinizin hoşlanmadığı bir şeyi getirirse, k
ibir
lenmek isteyeceksiniz de kiminiz tekzip edecek, kiminiz de öldüreceksiniz öyle mi?.....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun, Musâya o Kitabı verdik, ondan (Musâdan) sonra da birbiri ardınca (ayni şerîatle memur) peygamberler gönderdik. Meryemin oğlu İsâye de beyyineler (gaayet açık burhanlar, mu'cizeler) verdik ve onu Ruuh-ül kuds ile destekledik. Demek, size ne vakit bir peygamber gönüllerinizin hoşlanmadığı bir şey'i getirirse k
ibir
lenmek isteyeceksiniz de kiminiz yalanlayacak, kiminiz de öldüreceksiniz, öyle mi. ...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun ki, biz Musa'ya kitab verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da beyyineler verdik. Ve onu ruh'ül-Kudüs ile destekledik. Demek, bir peygamber size ne zaman gönüllerinizin hoşlanmadığı bir şeyi getirirse, k
ibir
lenmek isteyeceksiniz de; kimini yalanlayarak, kimini de öldüreceksiniz öyle mi?...
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yoneldigi bir yon vardir. Hayirli islerde b
ibir
inizle yarisin. Nerede olursaniz olun Allah sizi bir araya toplar Allah suphesiz her seye Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz Göklerin ve Yerin yaradılışında, gece ile gündüzün bir
ibir
i ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akan gemide, Allahın yukarıdan bir su indirib de onunla Arzı ölmüşken diriltmesinde, diriltip de üzerinde deprenen hayvanatı yaymasında, rüzgârları, değiştirmesinde, Gök ile Yer arasında müsahhar bulutta, şüphesiz hep bunlar da akıllı olan bir ümmet için elbet Allahın birliğine âyetler var...
Bəqərə Suresi, 194. Ayet:
hürmetli Ay hürmetli Aya ve bütün hürmetler bir
ibir
ine kısastır, o halde kim size tecavüz ettiyse siz de ona ettiği tecavüzün mislile tecavüz edin de ileri gitmeye Allahdan korkun ve bilin ki Allah müttekilerle beraberdir...
Bəqərə Suresi, 206. Ayet:
Kenidisine 'ALLAH'ı dinle,' dendiğinde k
ibir
ve gurur içinde hiddetlenir. Onun hakkından cehennem gelir; ne kötü bir meskendir!...
Bəqərə Suresi, 206. Ayet:
Ona 'Allah'tan kork' dendiğinde de k
ibir
ve gururu kabarır ve onu daha çok günaha sürükler. Onu ancak Cehennem paklar. Ne kötü bir yerdir orası!...
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Valideler evlâdlarını emziğin tamamlanmasını istiyenler için iki bütün yıl emzirirler, evlâd kendisinin olana da emzirenlerin yiyecekleri, giyecekleri lâyıkiyle borc, maamafih herkes ancak vüsuna göre mükellef olur, ne yavrısiyle bir ana, ne de yavrısiyle bir baba ızrar edilmesin, varise düşen de aynı borc, eğer baba ve ana bir
ibir
lerinin müşavere ve rizalariyle memeden kesmek isterlerse kendilerine günah yok, ve şayed çocuklarınızı başkalarına emzirtmek isterseniz vereceğinizi güzel güzel verdi...
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Yahut o kimse gibisini görmedin mi ki, bir karyeye uğramıştı. O karyenin tavanları çökmüş, onların üzerine duvarları yıkılmıştı. «Allah Teâlâ bu karyeyi bu ölümünden sonra nasıl ihya edecek?» diyordu. Bunun üzerine Allah Teâlâ o kimseyi yüz sene ölü bıraktı. Sonra da onu ihya buyurdu. Dedi ki: «Ne kadar kaldın?» Dedi ki: «Bir gün veya bir günün bir kısmı kadar kaldım.» Dedi ki: «Hayır, yüz sene kaldın. İmdi yiyeceğine ve içeceğine bak ki, hiç biri bozulmamış, merkebine de bak. Ve seni nâsa bir â...
Ali-İmran Suresi, 19. Ayet:
Allah katında din İslam'dır/barış ve esenlik için Allah'a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık/doymazlık/azgınlık/denge noktasından sapma/yalancılık/zulüm/k
ibir
/zinakârlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah'ın ayetlerine nankörlük ederse, Allah, hesabı çabucak görecektir....
Ali-İmran Suresi, 34. Ayet:
Bir zürriyyet olarak; bir
ibir
inden (hep tevhid dininden), ve Allahdır işiden; bilen...
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Topunuz bir Allah ipine sım sıkı tutunun, bir
ibir
inizden ayrılmayın ve Allahın üzerinizdeki ni'metini düşünün, sizler birbirinize düşmanlar iken o sizin kalblerinizin arasında ülfet husule getirib yanaştırdı da ni'meti sayesinde uyanıb kardeş oldunuz, hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da o tuttu sizi ondan kurtardı, şimdi böyle size âyetlerini beyan ediyor ki Allaha doğru gidebilesiniz...
Ali-İmran Suresi, 190. Ayet:
Goklerin ve yerin yaratilisinda, gece ile gunduzun bir
ibir
i ardinca gelmesinde akil sahiblerine suphesiz deliller vardir....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Rableri de dualarına şöyle icabet buyurdu: her halde ben içinizden gerek erkek ve gerek dişi hiç bir hayr işleyenin işlediğini boşa gidermem, hep bir
ibir
inizdensiniz, benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye uğrıyanların, cihada gidenlerin ve bu uğurda katledilenlerin, kabahatlerini taraflarından keffaretleyeceğim, onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacağım, tasavvur edemeyeceğiniz bir sevâb ile Allah tarafından müsâb olacaklar, sevâbın da en güze...
Nisa Suresi, 1. Ayet:
Ey o bütün insan kömeleri! Sakının o Rabbınıza karşı gelmekten ki sizleri bir tek nefisten yarattı, ondan eşini yarattı da ikisinden bir çok erkekler ve dişiler üretti, sakının o Allaha karşı gelmekten ki siz onun ve o rahimlerin hurmetine bir
ibir
inizden dilek dilersiniz, çünkü o Allah üzerinizde gözcü bulunuyor...
Nisa Suresi, 21. Ayet:
Ve onu nasıl alırsınız ki, bir
ibir
inize mukarenette bulundunuz, ve sizden kuvvetli bir ahit almışlardır....
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden her kim hurrolan mü'min kadınları nikâh edecek genişliğe güç yetiremiyorsa ona da ellerinizin altındaki mü'min cariyelerinizden var, Allah kadrinizi iymanınızla bilir, mü'minler hep bir
ibir
inizden sayılırsınız, onun için fuhuşta bulunmayarak, gizli dost da edinmiyerek namuslu yaşadıkları halde onları sahiblerinin izniyle nikâh ediniz ve mehirlerini güzellikle kendilerine veriniz, eğer evlendikten sonra bir fuhş irtikâb ederlerse o vakıt üzerlerine hür kadınlar üzerine terettüb edecek c...
Nisa Suresi, 36. Ayet:
1.
va'budû (ve u'budû)
: ve kul olun
2.
allâhe
: Allah
3.
ve lâ tuşrikû
: ve ortak koşmayın
4.
bi-hi
: ona
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Ve Allah'a kul olun. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ve ana-babaya, akrabaya, yetimlere, miskinlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa (eşlere), yolda kalmışa ve elinizin altında sahip olduklarınıza (köleye, cariyeye, işçilere) ihsanla davranın. Muhakkak ki Allah, k
ibir
li olan ve övünen kimseleri sevmez....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, k
ibir
lenen ve övünen kimseleri sevmez....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allâh'a kulluk edin ve hakikatiniz olana hiçbir şeyi şirk koşmayın (hiçbir varlığa tanrılık pâyesi vermeyin)! Ana-babanıza, yakınlarınıza, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara ve uzak komşulara, yol arkadaşınıza, yolda kalmışlara ve eliniz altındakilere ihsanda bulunun. Muhakkak Allâh k
ibir
lenip övünenleri sevmez....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, Allah’a kulluk ve ibadet edin, O’nun şeriatına bağlanın, O’na boyun eğin. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, gizli şirke düşmeyin. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara, yakınlığı olan müslüman komşulara, yabancı, gayrimüslim komşulara, yanında bulunan arkadaşlara (eşine, hizmetkârlara ve arkadaşlarına), yolda kalan muhtaç yolcuya, meşrû ş...
Nisa Suresi, 36. Ayet:
ALLAH'a kulluk edin O'na hicbirşeyi ve kimseyi ortak koşmayın. Ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve yeminlerinizin/anlaşmalarınızın hak sahibi olduklarına iyi davranın. ALLAH kendini beğenmiş k
ibir
li kişileri sevmez....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, k
ibir
lenen ve övünen kimseyi sevmez....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah'a kulluk ediniz. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayınız. Ana-babaya akrabalara, yetimlere, yoksullara, yakın komşulara, uzak komşulara, yakın arkadaşlara, yarı yolda kalanlara, elinizin altındakilere iyilik ediniz. Allah kendini beğenmiş k
ibir
lileri kesinlikle sevmez....
Nisa Suresi, 172. Ayet:
1.
len yestenkife
: asla çekinmez
2.
el mesîhu
: Mesih ( Hz.İsa)
3.
en yekûne
: olmak
4.
abden
: kul
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Mesih, Allah'a kul olmaktan asla çekinmez ve mukarrebin (Allah'a yakın) olan melekler de (Allah'a kul olmaktan çekinmezler). Ve kim, O'na kul olmaktan çekinir ve k
ibir
lenirse, elbette onların hepsini (Allah) kendi huzurunda toplayacak....
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Ne Mesih (İsa) ve ne de mukarreb melâike Allâh'a kulluktan asla gocunmazlar! Kim O'nun ibadetinden kaçınır ve k
ibir
lenirse, hepsini kendine haşr edecektir....
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Hiç bir zaman Mesih de Allahın bir kulu olmaktan çekinmez, Melâikei mukarrebîn de, ve her kim ona ibadetten çekinir ve k
ibir
lenirse bilsin ki o yarın hepsini toplayıb huzuruna haşredecek...
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Mesih de Allah'a bir kul olmaktan asla çekinmez en yakın melekler de. Her kim O'na ibadetten çekinir ve k
ibir
lenirse, bilsin ki, O, yarın hepsini huzurunda toplayacaktır....
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Ne Mesîh, ne en yakın melekler Allahın kulu olmakdan asla çekinmez. Kim Ona kullukdan çekinir ve k
ibir
lenmek isterse (düşünsün ki Allah) onların hepsini huzurunda toplayacakdır. ...
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Mesih de Allah Teâlâ için kul olmaktan asla çekinmez, mukarrebin olan melekler de. Her kim O'nun ibadetinden çekinir ve k
ibir
lenirse elbette onları umumen huzuruna toplayacaktır....
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Ne Mesih, ne de Allah’a en yakın büyük melekler, Allah’a kul olmaktan kaçınmazlar. Kim O’na kulluktan kaçınır ve k
ibir
lenirse bilsin ki Allah, yarın hepsini huzuruna toplayıp hesaba çekecektir....
Nisa Suresi, 173. Ayet:
1.
fe
: fakat
2.
emmâ
: ama, ...ise
3.
ellezîne
: onlar, olanlar
4.
âmenû
: îmân ettiler, âmenû oldular, yaşarken ...
Nisa Suresi, 173. Ayet:
Fakat âmenû olan (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyen) ve ıslâh edici amel (nefs tezkiyesi) yapanlara ise, onların ecirleri (mükâfatları), onlara ödenir ve (Allah), onlara kendi fazlından daha da artırır. Ve (kulluk etmekten) çekinen ve k
ibir
lenen kimselere ise, “elîm azap” ile azap edilir. Ve onlar, kendileri için Allah'tan başka bir dost ve bir yardımcı bulamazlar....
Nisa Suresi, 173. Ayet:
İman edip iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve k
ibir
lenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir. Onlar, kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulurlar. (Kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar.)...
Nisa Suresi, 173. Ayet:
O zaman, iman edip sâlih âmeller işliyenlere, Allah mükâfatlarını tamamıyla verecek, hem de fazlından onlara ziyâdesini ihsan edecektir. Fakat o k
ibir
lenip de Allah’a ibadet etmekten çekinenleri, çok acıklı bir azaba uğratacak ve onlar, Allah’a karşı kendilerine ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamıyacaklar....
Nisa Suresi, 173. Ayet:
İman edip iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve k
ibir
lenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir. Onlar, kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulurlar. (Kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar.)...
Nisa Suresi, 173. Ayet:
İnanıp erdemli davrananların ödüllerini eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha fazla verecektir. Küçümseyip k
ibir
lenenleri ise acıklı bir azapla cezalandıracak. Kendilerine ALLAH'tan başka ne bir sahip ve ne de bir yardımcı bulamıyacaklardır...
Nisa Suresi, 173. Ayet:
İşte o zaman o iyman edib salâh işlemiş olanlara ecirlerini tamamile ödeyecek, hem de fazlından onlara ziyadesini verecek, amma, o k
ibir
lerine yediremeyib çekinenleri elîm bir azab ile ta'zib edecek, ve Allaha karşı kendilerine ne bir hâmi, ne de bir yardımcı bulamıyacaklar...
Nisa Suresi, 173. Ayet:
İşte o zaman, iman edip güzel işler yapanlara mükafatlarını tamamıyla ödeyecek hem de bol ihsanından fazlasını bile verecektir. Ancak o k
ibir
lerine yediremeyip çekinenleri acı bir azap ile cezalandıracak ve Allah'a karşı kendilerine ne bir kayırıcı, ne de bir yardımcı bulamayacaklardır....
Nisa Suresi, 173. Ayet:
Fakat îman edip güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince: Allah) hem onların mükâfatlarını tastamam ödeyecek, hem kendi fazl (-u kerem) inden onlara ziyâdesini verecekdir. Amma o k
ibir
lenib çekinenleri pek acıklı bir azaba uğratacak, onlar kendileri için Allahdan başka ne bir yâr, ne bir mededkâr bulamayacaklardır. ...
Nisa Suresi, 173. Ayet:
İman edip iyi ve yararlı işler yapanların mükâfatlarını Allah, tam tamına ödeyecek, hatta lütfundan onlara hak ettiklerinden daha fazlasını da verecektir. Kulluktan kaçınıp k
ibir
lenenleri ise can yakıcı bir azaba sokacak ve onlar Allah’tan başka ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulamayacaklardır....
Nisa Suresi, 173. Ayet:
İman eden ve güzel işler yapanları Allah eksiksiz ödüllendirir; üstüne de, kereminden, ziyadesini verir. K
ibir
lenip de Allah'a kul olmaktan kaçınanları ise acı bir azapla cezalandırır; artık onlar kendilerine Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulamazlar....
Maidə Suresi, 45. Ayet:
Ve Biz onların üzerine o Tevrat'ta yazdık ki, «Şüphesiz cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş ve yaralar bir
ibir
ine kısastır.» Fakat her kim bunu tasadduk ederse, bu onun için bir kefarettir. Ve her kim Allah Teâlâ'nın indirdiği ile hükmetmez ise işte onlar zalimlerdir....
Maidə Suresi, 64. Ayet:
Yahudiler, "Allahın eli sıkıdır" derler. Sıkı olan onların elidir: Ve bu iddialarından dolayı (Allah tarafından) lanetlenmişlerdir. Tersine, Onun elleri sonuna kadar açıktır: O, (lütfunu) dilediği gibi dağıtır. Ama (ey Peygamber,) Rabbin tarafından sana indirilen her şey, onların çoğunun k
ibir
li küstahlıklarında ve hakikati inkarda daha inatçı yapacaktır. Böylece biz, Kitab-ı Mukaddesin takipçileri arasına Mahşer Gününe kadar (sürecek) kin ve nefret tohumları saçtık: ne zaman savaş ateşi yaksala...
Maidə Suresi, 68. Ayet:
De ki: "Ey Kitab-ı Mukaddesin takipçileri! Siz, Tevrata, İncile ve Rabbiniz tarafından size indirilen her şeye (tam olarak) uymadıkça inançlarınızı sağlam bir temele oturtmuş olmazsınız! Fakat (ey Peygamber,) Rabbin tarafından sana indirilenler, onların çoğunu k
ibir
li küstahlıklarında ve inkarcılıkta daha inatçı yapacaktır. Ama hakikati inkar eden insanlara üzülme:...
Maidə Suresi, 82. Ayet:
1.
le tecidenne
: mutlaka bulursun, bulacaksın
2.
eşedde en nâsi
: insanların en şiddetlisi
3.
adâveten
: düşmanlıkta
4.
li ell...
Maidə Suresi, 82. Ayet:
Âmenû olanlara karşı, insanlardan en şiddetli düşman olarak mutlaka Yahudileri ve (Allah'a) şirk koşanları (müşrikleri) bulursun. Dostluk bakımından âmenû olanlara en yakın olarak da: “muhakkak ki biz nasrâniyiz." diyenleri bulursun. Bu, onların arasında keşişler ve ruhbanların bulunması ve onların k
ibir
lenmemesi (büyüklenmemesi) sebebiyledir....
Maidə Suresi, 82. Ayet:
İnsanlar içerisinde iman edenlere en azılı düşman olarak yahudileri ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşanları, putperestleri göreceksin. İnsanlar içerisinde, iman edenlere, sevgide en yakın kimseler olarak da: 'Biz hristiyanlarız' diyenlerden ehl-i tevhid kimseleri göreceksin. Bu, onların içlerinde, âlim ve âbidlerin-keşişlerin, râhiplerin-zâhidlerin bulunması sebebiyledir. Onlar, doğruları söylemeyi, hakka boyun eğip tâbi olmayı, k
ibir
-gurur meselesi yapma...
Maidə Suresi, 82. Ayet:
Îmân edenlere düşmanlık cihetiyle insanların en şiddetlisi (olarak), elbette yahudileri ve (Allah’a) ortak koşanları bulacaksın! Îmân edenlere sevgi cihetiyle onların en yakını (olarak) da, elbette 'Doğrusu biz hristiyanız!' diyenleri bulacaksın! Bu, şübhesiz onların içinde âlimlerin ve (ibâdet ehli) râhiblerin bulunması ve gerçekten onların (hakka tâbi' olmakta yahudi ve dinsizlere nisbetle) k
ibir
lenmemelerindendir....
Maidə Suresi, 82. Ayet:
Kasem olsun ki, imân edenlere nâsın adavetce en şiddetlisini, mutlaka Yahudiler ile müşrikleri bulacaksın. Ve yine kasem olsun ki nâsın mü'minlere meveddetce en yakın olanları da, «Biz Nasâra'yız» diyenleri bulacaksın. Bu da onların içinde herhalde bilgin, abid olanların ve tarik-ı dünya olan rahiplerin bulunmasındandır. Ve şüphe yok ki, onlar k
ibir
etmek de istemezler....
Maidə Suresi, 82. Ayet:
Sen, iman edenlere, düşmanlık besleme bakımından onların en şiddetlilerinin Yahudiler ile müşrikler olduğunu görürsün. Müminlere sevgi bakımından en çok yakınlık duyanların ise "Biz Nasâra’yız (Hıristiyan’ız)" diyenler olduğunu görürsün. Bunun sebebi, onlar arasında bilgin keşişlerin ve dünyayı terk etmiş rahiplerin bulunması ve onların k
ibir
lenmemeleridir....
Ənam Suresi, 93. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
azlemu
: daha zalim
3.
mim men ifterâ
: iftira eden kimseden
4.
alâ âllâhi
: Allah'a karşı
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah'a yalanla iftira eden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken “Bana da vahyolundu.” diyenden ve “Ben de Allah'ın indirdiği şeylerin benzerini indireceğim.”diyenden daha zalim kim vardır? Zalimleri, ölümün şiddet halinde iken ve ölüm melekleri ellerini uzatıp: “Nefslerinizi çıkarın. Bugün, Allah'a karşı hak olmayan şeyler söylediğiniz ve O'nun âyetlerine karşı k
ibir
lendiğiniz için alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.” dedikleri zaman görsen....
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah’a karşı yalan uyduran veya kendine bir şey vahyedilmemişken, “Bana vahyolundu” diyen, ya da “Allah’ın indirdiğinin benzerini ben de indireceğim” diye laf eden kimseden daha zalim kimdir? Zalimlerin şiddetli ölüm sancıları içinde çırpındığı; meleklerin, ellerini uzatmış, “Haydi canlarınızı kurtarın! Allah’a karşı doğru olmayanı söylediğiniz, ve O’nun âyetlerinden k
ibir
lenerek yüz çevirdiğiniz için bugün aşağılayıcı azap ile cezalandırılacaksınız” diyecekleri zaman hâllerini bir görsen!...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah'a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de Allah'ın indirdiği âyetlerin benzerini indireceğim" diyenden daha zalim kim vardır? O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: "Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı k
ibir
lilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!" derken onların halini bir g...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah'a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken «Bana da vahyolundu» diyenden ve «Ben de Allah'ın indirdiği âyetlerin benzerini indireceğim» diyenden daha zalim kim vardır! O zalimler, ölümün (boğucu) dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: «Haydi canlarınızı kurtarın! Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı k
ibir
lilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız!» derken onların halini bir g...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
ALLAH adına yalan uydurandan ve kendisine hiç bir şey vahyedilmediği halde, 'Bana vahyediliyor,' diyenden ve ' ALLAH'ın indirdiği gibi ben de indireceğim,' diyenden daha zalim kim olabilir! Can çekişmesi anında zalimleri bir görsen! Melekler, ellerini uzatmıştır: 'Canınızı verin! ALLAH hakkında gerçek olmayanı söylemenizden ve onun ayetlerini (vahyini ve mucizelerini) k
ibir
ve gururla karşılamanızdan dolayı bugün utanç verici azapla cezalandırılacaksınız. '...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah'a karşı yalan uyduran veya kendisine birşey vahyedilmişken: «Bana vahiy geliyor!» diyen kimseden, bir de: «Allah'ın indirdiği ayetler gibi ben de indireceğim!» diyenden daha zalim kim olabilir? O zalimlerin halini ölümün şiddetli dalgaları içinde boğulurken bir görsen! Melekler, ellerini kendilerine uzatıp: «Haydi bakalım çıkarın canınızı! Bugün zillet azabı ile cezalandırılacaksınız; Allah'a karşı doğru olmayanı söylediğinizden ve Allah'ın ayetlerine karşı k
ibir
li davranmanızdan dolayı!» ...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allaha karşı yalan düzüb atandan, yahud kendisine hiç bir şey vahy edilmemişken «Bana da (kitab) vahy olundu» diyenden, bir de «Allahın indirdiği (âyetler) gibi ben de indireceğim» diye söyleyenden daha zaalim kimdir? Ölümün şiddetleri içinde, meleklerin de pençelerini uzatarak kendilerine «(Haydi bakalım), canlarınızı kurtarın! Allaha karşı haksız olanı söyleyegeldiğiniz, Allahın âyetlerinden k
ibir
lenerek uzaklaşmış olduğunuz içindir ki bugün hakaaret azâbıyle cezalandırılacaksınız» (dedikleri ...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah'a karşı yalan uydurandan ve kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde: “Bana da vahyolundu. ” diyenden ve: “Allah'ın indirdiği (âyetler) gibi ben de indireceğim. ” diyenden daha zâlim kim olabilir? Bu zâlimler ölüm dalgaları içinde can çekişirken, melekler de ellerini uzatmış: “Haydi canlarınızı teslim edin, Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve Allah'ın âyetlerine karşı k
ibir
lilik taslamanızdan ötürü, bugün siz horlayıcı alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız!” derken bir gör...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah adına yalan uydurandan, yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmediği halde "Bana da vahyolundu." diyenden, bir de, "Allah’ın indirdiği âyetler gibi ben de indiririm." diye iddia edenden daha zalim kimse olabilir mi?Ölümün şiddetleri içinde kıvranırken, ölüm meleklerinin de yakalarına yapışıp kendilerine: "Haydi, derhal ruhlarınızı çıkarıp teslim edin! Bugün zillet azabıyla cezalanacaksınız; çünkü Allah hakkında gerçek dışı şeyler söylüyordunuz ve çünkü k
ibir
lenerek O’nun âyetlerinden yüzçevir...
Ənam Suresi, 99. Ayet:
Ve o Hâlik-ı Kâdir'dir ki, gökten su indirmiştir. Sonra o su ile herşeyin nebatını çıkardık, sonra ondan da yeşil fidanlar çıkarıverdik. Fidanlardan bir
ibir
i üzerine binmiş başaklar çıkarıyoruz. Ve hurma ağacından, onun tomurcuğundan da yakın salkımlar çıkardık. Ve üzüm bahçeleri ve bir
ibir
ine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar çıkardık. Bakınız! Herbirinin meyve verdiği vakit meyvesine ve kemale erişine. Şüphe yok ki, bunda imân eder olan bir kavim için birçok âyetler vardır....
Ənam Suresi, 110. Ayet:
kalplerini ve gözlerini (hakikatten) ayırdığımız sürece, tıpkı ona ilk başta inanmadıkları gibi: ve (böylece) Biz körce ileri geri yalpalayıp dursunlar diye onları küstahça k
ibir
leri ile baş başa bırakırız....
Əraf Suresi, 13. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fe ıhbit
: öyleyse in
3.
min hâ
: oradan
4.
fe
: artık
Əraf Suresi, 13. Ayet:
(Allahû Tealâ): “Öyleyse oradan in! Artık orada senin k
ibir
lenmen olmaz. Hemen oradan çık. Muhakkak ki, sen alçaklardansın.” buyurdu....
Əraf Suresi, 13. Ayet:
Allâh Tealâ şöyle buyurdu: “- Hemen in oradan (cennetten), sana cennette k
ibir
lenmek (kendini büyük görmek) gerekmez. Haydi çık, çünkü sen, hor ve bayağı kimselerdensin.”...
Əraf Suresi, 13. Ayet:
(Allah) öyleyse, dedi, hemen in oradan. Artık senin orada k
ibir
lenmen, kafa tutman gerekmez. Hemen çık (git). Çünkü sen alçaklardansın. ...
Əraf Suresi, 13. Ayet:
(Allah şöyle) buyurdu: 'Haydi hemen in oradan! Orada (Cennette) k
ibir
lenmek haddine düşmez; haydi çık, çünki sen alçaklardansın!'...
Əraf Suresi, 27. Ayet:
1.
yâ benî âdeme
: ey Âdemoğulları
2.
lâ yeftine-enne-kum
: sizi sakın fitneye düşürmesin, şaşırtmasın
3.
eş şeytânu
: şeytan
4.
<...
Əraf Suresi, 36. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler ki
2.
kezzebû
: yalanladılar
3.
bi âyâti-nâ
: âyetlerimizi
4.
ve estekberû
: ve büy...
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Ve âyetlerimizi yalanlayan kimseler ve onlara karşı k
ibir
lenenler, işte onlar ateş ehlidirler ve onlar, orada devamlı kalanlardır (kalacaklardır)....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı k
ibir
lerine yediremeyenlere gelince, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Peygamberlere indirilen âyetlerimizi yalanlayanlar; k
ibir
lenip büyüklük taslayarak âyetlerimizdeki şer’î hükümleri kabullenmeyi gururlarına yediremeyenler, zorbalar, diktatörler, işte onlar da cehennem ehlidir. Onlar orada ebedî kalırlar....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlıyanlara ve bunlara imanı, k
ibir
lerine yedirmiyenlere gelince; bunlar cehennemliktirler, onlar ebedî olarak orada kalıcıdırlar....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Âyetlerimizi tekzib edenlere, ve bunlara iymanı k
ibir
lerine yediremiyenlere gelince böyleler eshabı nârdır, hep onda muhaleddirler...
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara inanmayı k
ibir
lerine yediremeyenler ise cehennemin sakinleridir ve sonsuza dek orada kalacaklardır....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Âyetlerimizi yalan sayanlar (a) ve onları k
ibir
lerine yediremiyenler (e gelince:) Onlar da o ateşin yaranıdırlar. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. ...
Əraf Suresi, 36. Ayet:
ama ayetlerimizi yalanlamaya kalkanlar ve onlara k
ibir
le tepeden bakanlar, işte orada kalmak üzere, ateşe girecek olanlar böyleleridir!...
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Ve o kimseler ki, Bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler ve onlardan k
ibir
lendiler, işte onlar, ateşin sahipleridir. Onlar o ateşte ebedî olarak kalacaklardır....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayan ve onlara karşı k
ibir
lenenlere gelince, onlar da ateş ehlidirler; orada sürekli kalacaklardır....
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Buyurur ki: «Siz de sizden evvel ins ve cinden gelip geçmiş olan ümmetlerin arasında cehenneme giriniz.» Her ne zaman bir ümmet girdikçe hemşiresine (kendi dindaşına) lânet eder. Nihâyet hepsi oraya girip bir
ibir
ine iltihak edince sonrakileri öndekileri için diyecektir ki: «Ey Rabbimiz! onlar bizi sapıttılar, artık onlara ateşten iki kat azap ver.» (Cenâb-ı Hak da) Buyuracak ki: «Hepinize kat kat azap vardır. Lâkin siz bilmezsiniz.»...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki o kimseler, onlar
2.
kezzebû
: yalanladılar
3.
bi âyâti-nâ
: âyetlerimizi
4.
ve estekberû
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Muhakkak ki âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara k
ibir
lenenler; onlara gök kapıları açılmaz (ruhlarını hayatta iken Allah'a ulaştıramazlar). Deve (veya urgan) iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler. Mücrimleri (suçluları) işte böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve o âyetlere uymayı k
ibir
lerine yediremeyenler var ya, onlara göklerin kapıları açılmaz. Onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de giremezler! Biz suçluları işte böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı k
ibir
lenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlıyanlar ve onlara iman etmeyi k
ibir
lerine yediremeyenler (var ya), onlara gök kapıları açılmaz (ruhları göğe yükselmez) ve deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar (hiç bir zaman) cennete giremezler. İşte biz, günahkârlara (müşriklere) böyle ceza veririz....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı k
ibir
lenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Elbette âyetlerimizi tekzib eden ve onlara iymanı k
ibir
lerine yediremiyen kimselere Semanın kapıları açılmaz ve cemel iğnenin deliğinden geçinceye kadar onlar Cennete girmezler, işte mücrimleri biz böyle cezâlandırırız...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Ayetlerimizi yalanlayan ve onlara imanı k
ibir
lerine yediremeyen kimselere kesinlikle gök kapıları açılmayacak ve deve iğnenin deliğinden geçmedikçe onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte Biz suçluları böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Bizim âyetlerimizi yalan sayıb da onlara karşı k
ibir
lenmek isteyenler (yok mu?) onlar için gök kapıları açılmayacak, onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar, cennete girmeyeceklerdir. Biz günahkârları böyle cezalandırırız. ...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Şübhesiz ki âyetlerimizi yalanlayıp, ona karşı k
ibir
lenenler yok mu, onlara gök kapıları açılmaz ve deve, iğne deliğine girinceye kadar (onlar) Cennete giremezler. İşte suçluları (kâfirleri) ise, böyle cezâlandırırız!...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayan ve onlara iman etmeyi k
ibir
lerine yediremeyenlere göğün kapıları açılmaz, deve iğnenin deliğinden geçmedikçe de cennete giremezler. Suçluları işte biz böyle cezalandırırız!...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayan ve onlara karşı k
ibir
lenenlere semâ kapıları açılmaz; deve iğne deliğinden geçmedikçe onlar da Cennete giremezler. Mücrimleri Biz işte böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara îmân etmeyi k
ibir
lerine yediremiyenler var ya! Onlara gök kapılan açılmaz ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremezler. İşte biz, suçluları böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi tekzip edenlere ve onlara îmân ve itaati k
ibir
lerine yediremeyenlere (dua ve amelleri için) gök kapıları açılmaz. (Ruhlan yükselemez. Dünyevî arzuların fevkine çıkarak ruhanî hayatın ufuklarına yükselemezler.) Bunlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar Cennet'e giremiyeceklerdir. Mücrimleri işte Biz, böyle cezalandırırız....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayıp, k
ibir
lenerek onlardan uzaklaşanlara gök kapıları açılmaz....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı k
ibir
lenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapılan açılmayacak....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
“Şüphesiz âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlardan (dönüp) k
ibir
lenmek isteyenler, onlara gök kapıları açılmayacak, deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar da cennete giremeyecekler. İşte böylece mücrimleri cezalandırırız.”...
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi yalan sayıp onları (kabul etmeyi) k
ibir
lerine yediremeyenlere göğün kapıları açılmaz. Deve iğne deliğine girmedikçe cennete giremezler. İşte biz günahkârlara böyle ceza veririz....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Âyetlerimizi yalan sayıp ve onlara îmândan k
ibir
lenmek isteyenlere gök kapıları açılmaz....
Əraf Suresi, 40. Ayet:
Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı k
ibir
lenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapılan açılmayacak....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
1.
ve nâdâ
: ve seslendiler
2.
ashâbu el a'râfi
: A'raf ehli, halkı
3.
ricâlen
: adamlar
4.
ya'rifûne-hum
: onları...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Ve onları yüzlerinden tanıyan A'raf ehli adamlar, onlara seslendiler, şöyle dediler: “Sizin topladıklarınız ve k
ibir
lenmiş olduğunuz şeyler, size fayda vermedi.”...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
A’râftakiler, simalarından tanıdıkları birtakım adamlara da seslenir ve şöyle derler: “Ne çokluğunuz, ne de taslamakta olduğunuz k
ibir
size bir yarar sağladı!”...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Sur’un burçlarındakiler, Â’râf görevlileri, cehennem ehlinden kimliklerini, aldıkları cezaları simalarından okuyarak tanıdıkları güç ve iktidar sahibi şahıslara: 'Ne topluluğunuz, gücünüz, ne k
ibir
iniz, gururunuz, ne serkeşliğiniz, zorbalığınız size bir fayda sağladı, sizi Allah’ın azâbından kurtaramadı' derler....
Əraf Suresi, 48. Ayet:
Yine A’raf ehli, (kâfirlerin elebaşlarından kara) simalarıyla tanıdıkları bir takım adamlara nida edip diyecekler ki: “- Gördünüz mü? topladığınız mallarla yârânınız, k
ibir
le azametiniz, size hiç fayda vermedi.”...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
O A'raf sakinleri, simalarından tanıdıkları bir takım kimselere şöyle seslenirler: «Gördünüz mü, cemiyetinizin ve k
ibir
li davranmanızın size hiçbir yararı olmadı!...
Əraf Suresi, 75. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
el meleu ellezîne
: kavmin önde gelen kimseleri
3.
istekberû
: büyüklendiler, k
ibir
lendiler
4.
min kavmi-hî
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Onun kavminden ileri gelenlerden k
ibir
lenenler, onlardan îmân edenlerden güçsüz, zayıf gördüklerine şöyle dediler: “Salih'in şüphesiz onun Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?” (Onlar): “Muhakkak ki; biz onunla gönderilen şeye inananlarız.” dediler....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Kavminin ileri gelenlerinden olup iman etmeyi k
ibir
lerine yediremeyenler, âciz sayıp hor gördükleri kimselerden ona iman etmiş olanlara, siz Sâlih'i, Rabbinden gönderilmiş mi biliyorsunuz dediler. Onlar da biz dediler, onun vâsıtasıyla gönderilenlere inandık....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Salih’in kavminden imana gelmeyip k
ibir
lenenler, içlerinden iman eden zayıflar için, alay yollu, şöyle dediler; “- Siz Salih’in hakikaten Rabbi tarafından gönderilmiş bir Peygamber olduğunu biliyor musunuz?” Onlar da: “- Biz, doğrusu, onunla gönderilen her şeye iman edenleriz.” dediler....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Kavmi içinden k
ibir
lerine yediremiyen cumhur cemaat o hırpalanmakta olanlara, onlardan iyman eden kimselere, siz, dediler, Salihin hakıkaten rabbı tarafından gönderilmiş olduğunu biliyormusunuz? Biz, dediler: doğrusu onun gönderildiği şeye mü'minleriz...
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Kavminin içinde k
ibir
lerine yediremeyen cumhur cemaat =ileri gelenler, hırpalanmakta olanlardan iman etmiş olanlara: «Siz, Salih'in gerçekten Rabbi tarafından gönderilmiş olduğunu biliyor musunuz?» dediler. Onlar: «Doğrusu biz, onun gönderildiği şeye inanıyoruz!» dediler....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Onun kavminden (îman etmeyi) k
ibir
lerine yediremeyen ileri gelenleri de kendilerince hor görünenlere, onların içinden îman edenlere şöyle dedi (ler): «Siz, Saalihin gerçekden Rabbi katından gönderilmiş bir peygamber olduğunu biliyor musunuz»? Onlar da: «Biz, dediler, doğrusu onunla ne gönderildiyse ona îman edicileriz». ...
Əraf Suresi, 76. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
ellezîne istekberû
: k
ibir
lenen kimseler
3.
innâ
: muhakkak ki biz
4.
bi ellezî
: onu (o şeyi)
Əraf Suresi, 76. Ayet:
K
ibir
lenenler şöyle dedi: “Muhakkak biz, sizin inandığınız şeyi inkâr edenleriz.”...
Əraf Suresi, 76. Ayet:
O ululanmak isteyenler, o k
ibir
liler, dediler ki: Hiç şüphe yok ki biz, sizin inandıklarınızı inkâr ettik, kâfir olduk....
Əraf Suresi, 76. Ayet:
O kendini beğenmiş k
ibir
liler: "Gerçek ki, biz sizin o iman ettiğinizi, inkâr edenleriz" dediler....
Əraf Suresi, 76. Ayet:
O k
ibir
lenerek iman etmiyenler, “ - Doğrusu biz, o sizin iman ettiğiniz şeyi inkâr eden kâfirleriz.” dediler....
Əraf Suresi, 76. Ayet:
O k
ibir
lerine yediremiyenler doğrusu, dediler: biz o sizin iyman ettiğiniz şeye kâfirleriz...
Əraf Suresi, 76. Ayet:
O k
ibir
lerine yediremeyenler: «Doğrusu biz, sizin inandığınız şeye inanmıyoruz!» dediler....
Əraf Suresi, 76. Ayet:
(Yine) o k
ibir
lenen kimseler: «Biz, doğrusu o sizin îman etdiğinizi inkâr ile kâfir olanlarız» dedi (ler). ...
Əraf Suresi, 76. Ayet:
O k
ibir
lenenler ise, "Doğrusu, biz sizin iman ettiğiniz şeyi inkâr ediyoruz." dediler....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
el meleu
: ileri gelenler
3.
ellezîne estekberû
: k
ibir
lenen kimseler
4.
min kavmi-hi
: onun kav...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Onun kavminden k
ibir
lenenlerin ileri gelenleri şöyle dedi(ler): “Ya Şuayb, seni ve seninle beraber âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka ülkemizden çıkaracağız! Ya da siz mutlaka bizim milletimize (dînimize) dönersiniz.” (Şuayb A.S): “Şâyet biz kerih görüyorsak da mı?” dedi....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminin ileri gelenlerinden olup iman etmeyi k
ibir
lerine yediremeyenler, ey Şuayb dediler, mutlaka seni de, sana inananları da hep berâber ya şehrimizden çıkaracağız, yahut da bizim dinimize dönersiniz. O da dedi ki: Biz istemesek de zorla mı yapacaksınız bunu?...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden ileri gelen k
ibir
liler dediler ki: "Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları memleketimizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz" (Şuayb): İstemesek de mi? dedi....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Şuayb’ın kavminden iman etmeyi k
ibir
lerine yediremiyen ileri gelenler: “- Yâ Şuayb; Seni ve beraberindeki iman edenleri muhakkak memleketimizden çıkaracağız, veyahut bizim dinimize döneceksiniz.” dediler. Şuayb şöyle dedi: “- dininizi, istemediğimiz ve hoşlanmadığımız halde mi, (bizi geri çevireceksiniz?)....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden ileri gelen k
ibir
liler dediler ki: «Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları memleketimizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz» (Şuayb): İstemesek de mi? dedi....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden ileri gelen k
ibir
liler dediler ki: «Ey Şu'ayb! Ya mutlaka seni ve seninle beraber inananları kentimizden çıkarırız, ya da dinimize dönersiniz!» Dedi ki; «İstemesek de mi (bizi yurdumuzdan çıkaracak veya dinimizden döndüreceksiniz?)»...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Onun kavminden (îman etmeyi) k
ibir
lerine yediremeyen kodamanlar şöyle dedi: «Ey Şuayb, seni ve beraberindeki îman edenleri ya muhakkak memleketimizden çıkaracağız, yahud mutlaka bizim dînimize döneceksiniz». O: «Ya istemesek de mi?» dedi. ...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Halkından k
ibir
lenen eşraf grubu: "Bak Şuayb!" dediler, "yeminle söylüyoruz:Ya tekrar dinimize dönersiniz. Ya da seni de, sana inanan taraftarlarını da ülkemizden süreriz!"Şuayb şöyle cevap verdi: "Peki, istemesek de mi dinimizden döndürüp süreceksiniz (Ya istemezsek ne olacakmış!)...
Əraf Suresi, 94. Ayet:
BİZ hiçbir topluma peygamber göndermemişizdir ki belki k
ibir
lerinden sıyrılırlar diye onları darlıkla, sıkıntıyla denemiş olmayalım....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
1.
fe
: bunun üzerine, bundan sonra
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
aleyhim et tûfâne
: üzerlerine tufan (yok eden, telef eden yağmur ve sel)
4.
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bundan sonra, onların üzerine ayrı ayrı (zaman zaman) mucizeler, tufan, çekirge (afeti), bit (afeti), kurbağa (afeti) ve kan gönderdik. Buna rağmen k
ibir
lendiler ve mücrim (günahkâr ve suçlu) bir kavim oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de, kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri olmak üzere, başlarına (sel felâketi) tufan, (ekinlerine) çekirge, haşerat, (evlerine) kurbağa ve (sularına) kan gönderdik. Yine de inad ettiler, k
ibir
lendiler. Onlar öyle mücrimler gürûhu idiler....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
O nedenle (kudretimizin yüceliğinin) ayrı ayrı belgeleri olmak üzere başlarına tufan (sel baskını) çekirge, haşere, kurbağa ve kan gönderdik ; buna rağmen gurur ve k
ibir
gösterdiler. Zaten onlar suçlu günahkâr bir kavim idiler....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı alâmetler olmak üzere, başlarına tuufan, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. (Böyle iken) yine (îman etmeyi) k
ibir
lerine yediremediler. Onlar öyle günahkârlar güruhu idiler. ...
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun üzerine biz de birbirinden ayrı mucizeler olarak başlarına sel baskını, çekirge, haşerat, kurbağalar ve kan gönderdik. Yine de k
ibir
lerine yediremediler. Onlar öyle günahkârlar gürûhu idiler....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de onlara ayrı ayrı mucizeler olarak tufan, çekirge, haşerat, kurbağa ve kan gönderdik. Yine de onlar iman etmeyi k
ibir
lerine yediremediler ve bir mücrimler güruhu olup çıktılar....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
1.
se asrifu
: çevireceğim, uzaklaştıracağım
2.
an âyâtî
: âyetlerimden
3.
ellezîne
: o kimseler
4.
yetekebberûne
...
Əraf Suresi, 146. Ayet:
Yeryüzünde haksız yere k
ibir
lenen kimseleri, âyetlerimizden çevireceğim. Bütün âyetleri görseler, ona inanmazlar. Eğer rüşd yolunu görseler, onu yol edinmezler. Ve gayy yolunu görseler, onu yol edinirler. Bu; onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve ondan gâfil olmaları sebebiyledir....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
Yeryüzünde haksız yere k
ibir
lenenleri, âyetlerimi anlamaktan (Kur’an’ı kabulden) çevireceğim. Onlar (büyüklenenler), her mû’cizeyi görseler de ona inanmazlar, rüşd yolunu da görseler onu kendilerine yol edinmezler. Fakat sapıklık yolunu görürlerse, onu yol edinirler. İşte böyle hareket etmeleri, âyetlerimizi yalan saymalarından ve onlardan gafil bulunmalarından dolayıdır....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
Yer yüzünde haksızlıkla k
ibir
lenenleri âyetlerim (i idrâk) den çevireceğim. Onlar her âyeti görseler ona inanmazlar, akl-ı selimin yolunu (doğru yolu) görseler de onu bir yol edinmezler. (Fakat) azgınlığın yolunu görürlerse (yol diye işte) onu edinirler! Bu, âyetlerimizi yalan saydıklarından, onlardan gaafil olmalarındandır. ...
Əraf Suresi, 146. Ayet:
Yeryüzünde haksız yere k
ibir
lenenleri (de) âyetlerimden yakında uzaklaştıracağım. (Onlar) her mu'cizeyi görseler de (yine) ona îmân etmezler. Hem hidâyet yolunu görseler, onu yol edinmezler. Fakat azgınlığın yolunu görseler, onu (hemen kendilerine) yol edinirler. Bunun sebebi, şübhesiz onların âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil kimseler olmalarıdır....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
Dünyada haksız yere büyüklük taslayanları, âyetlerimi gereği gibi anlamaktan uzaklaştırırım. O k
ibir
lenenler her türlü mûcizeyi bile görseler yine de onlara iman etmezler. Doğru yolu görseler o yolu tutmazlar. Ama sapıklık yolunu görseler o yola girerler. Öyle! Çünkü onlar âyetlerimizi yalan saymayı âdet haline getirmiş ve onlardan gafil olagelmişlerdir....
Əraf Suresi, 166. Ayet:
K
ibir
lenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! dedik....
Əraf Suresi, 166. Ayet:
Ne zaman ki k
ibir
lenip yasaklandıkları şeylerden dolayı kızıp hadlerini aştılar, kendilerine: "Aşağılık maymunlar (birbirini taklitle yaşayan, aklını kullanamayan mahlûklar) olun" dedik....
Əraf Suresi, 166. Ayet:
Böylece onlar, k
ibir
lenerek yasak edildikleri şeyi yapınca kendilerine: “- Hor ve zelîl maymunlar olun.” dedik....
Əraf Suresi, 166. Ayet:
K
ibir
lenip de kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince onlara: Aşağılık maymunlar olun! dedik....
Əraf Suresi, 166. Ayet:
Böylece onlar k
ibir
lerinden dolayı kendilerine yasak edilen şeylerden vazgeçmeyince kendilerine: “Aşağılık birer maymun olunuz!” demiştik....
Əraf Suresi, 166. Ayet:
K
ibir
lerinden dolayı kendilerine yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince onlara: "Aşağılık maymunlar olun!" dedik....
Əraf Suresi, 206. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar, o kimseler
2.
inde rabbi-ke
: senin Rabbinin katında, yanında, huzurunda
3.
lâ yestekbirûne
: k
ibir
lenmezler
4.
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Muhakkak ki Allah'ın katında olanlar (huzur namazı kılanlar), O'na ibadet etmekten k
ibir
lenmezler. Ve O'nu tesbih ederler. Ve O'na secde ederler....
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten k
ibir
lenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler....
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Gerçekten Rabbinin katında olanlar (rahmetine yakın melekler), Allah’a kulluk etmekten asla k
ibir
lenmezler. Onu tenzih eder yüceltirler ve yalnız ona ibadet için secde ederler. (*) (*) Dikkat! Secde âyetidir....
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten k
ibir
lenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler....
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Zira Rabbinin yanında olanlar, O'na ibadet etmekten asla k
ibir
lenmezler. Hep O'nu tespih ederler ve yalnız O'na secde ederler!...
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Zira Rabbinin katında olanlar, Allah'a kulluk etmekten asla k
ibir
lenmezler, O'nu tenzih eder, şanını ulularlar ve yalnızca O'na secde ederler....
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Şübhe yok ki Rabbinin katındaklier ona kulluk etmekden asla k
ibir
lenmezler, onu tesbih ve yalınız ona secde ederler. ...
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Muhakkak ki Rabbinin katındakiler (melekler), O’na ibâdet etmektenk
ibir
lenmezler. O’nu tesbîh ederler ve yalnız O’na secde ederler!...
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Rab’bine yakın melekler O’na kulluk ve ibadet etmekten asla k
ibir
lenmez, hep O’nu tenzih eder ve yalnız O’na secde ederler....
Ənfal Suresi, 1. Ayet:
Sana ganimetlerin taksiminden soruyorlar, de ki ganimetlerin taksimi Allaha ve Resulüne aid, onun için siz gerçekten mü'minlerseniz Allahdan korkun da bir
ibir
inizle aranızı düzeltin, Allaha ve Resulüne ıtaat edin...
Ənfal Suresi, 1. Ayet:
Sana ganimetlerin bölüştürülmesini soruyorlar. De ki, ganimetlerin taksimi Allah'a ve Resulüne aittir. Onun için siz gerçekten mümin kimseler iseniz Allah'tan korkun da bir
ibir
inizle aranızı düzeltin. Allah'a ve Resulü'ne itaat edin....
Ənfal Suresi, 47. Ayet:
1.
ve lâ tekûnû
: ve olmayın
2.
ke
: gibi
3.
ellezîne haracû
: çıkan kimseler
4.
min diyâri-him
: yurtlarından
Ənfal Suresi, 47. Ayet:
Ve siz, diyarlarından (yurtlarından) k
ibir
le (gururla, çalımla) ve insanlara gösteriş yaparak çıkan kimseler ve Allah'ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Ve Allah, yaptığımız şeyleri (ilmiyle, hakimiyetiyle, hükmüyle) kuşatandır....
Ənfal Suresi, 75. Ayet:
Sonra inanip hicret eden ve sizinle birlikte savasanlar, iste onlar sizdendir. Birbirinin mirascisi olan akraba, Allah'in Kitap'ina gore bir
ibir
ine daha yakindir. Dogrusu Allah her seyi bilir. *...
Tövbə Suresi, 50. Ayet:
Sana bir iyilik isabet etse bu onları üzer. Sana bir musibet dokunsa: "İşimizi önceden sağlam tutmuşuz." derler ve k
ibir
li bir sevinçle dönüp giderler....
Tövbə Suresi, 67. Ayet:
Müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafıkların erkekleri de kadınları da bir
ibir
lerine benzerler. Şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri emreder, şeriata aykırı bir idare tesis ederler. Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerinin, meşrû olanın, İslâmî kurallarla örtüşen örfün, ilmî verilerin, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planların, programların, adâletin uygulanmasını, m...
Yunus Suresi, 6. Ayet:
Şüphe yok ki, gece ile gündüzün bir
ibir
ini takib etmesinde ve Allah Teâlâ'nın göklerde ve yerlerde yaratmış olduğu şeylerde muttakî olan bir kavim için elbette âyetler vardır....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
beas-nâ
: biz gönderdik
3.
min ba'di-him
: onlardan sonra
4.
mûsâ ve hârûne
: Musa ve Harun
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra onların arkasından Musa ve Harun'u âyetlerimizle firavun ve onun ileri gelenlerine gönderdik. Fakat onlar k
ibir
lendiler. Ve mücrim (suçlu) kavim oldular....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Onlardan sonra da Mûsâ ve Hârûn'u, delillerimizle Firavun'a ve ona uyan ileri gelenlere gönderdik, fakat ona uymayı k
ibir
lerine yediremediler ve zâten de mücrim bir topluluktu onlar....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra onların ardından da Firavun ve toplumuna Musa ile Harun'u mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar k
ibir
lendiler ve günahkâr bir toplum oldular....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra, bunların ardından Musa'yı ve Harun'u, işaretlerimiz olarak bâ'settik, Firavun'a ve ileri gelenlerine. . . (Onlar ise) k
ibir
lendiler ve suçlular toplumu oldular....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Bu Peygamberlerden sonra, Mûsa ile Harûn’u, Firavun ve cemaatine mûcizelerimizle gönderdik. K
ibir
lenerek iman etmediler ve günahkâr bir kavim oldular....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra onların ardından da Firavun ve toplumuna Musa ile Harun’u mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar k
ibir
lendiler ve günahkâr bir toplum oldular....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra bunların arkasından Musâ ile Harunu Fir'avn ve cemaatine âyetlerimizle gönderdik, iymanı k
ibir
lerine yediremediler ve mücrim bir kavm idiler...
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra bunların arkasından Musa ile Harun'u Firavun ve cemaatine gönderdik. İman etmeyi k
ibir
lerine yediremediler. Zaten onlar suçlu bir toplum idiler....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra bunların arkasından Musa ile Harun'u âyetlerimizle Firavun'a ve cemaatine gönderdik. İman etmeyi k
ibir
lerine yediremediler ve günahkâr bir kavim oldular....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra bunların (o peygamberlerin) ardından da Musâyı ve Hârunu âyetlerimizle Fir'avne ve onun ileri gelenlerine gönderdik. Fakat (îmanı) k
ibir
lerine yediremediler. Onlar böyle günahkâr bir kavm idiler. ...
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Bunlardan sonra Musa ile Harun'u ayetlerimizle Firavun'a ve erkanına gönderdik. İnanmayı k
ibir
lerine yediremediler. Zaten günahkar bir topluluktular....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Onlardan sonra da, Firavun ile ileri gelen yardımcılarına Mûsâ ile Harun’u delillerimiz, mûcizelerimizle gönderdik. Ama onlar büyüklük taslayıp kabul etmeyi k
ibir
lerine yediremediler ve suçlu bir halk oldular....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
1.
fe
: bundan sonra
2.
mâ âmene
: âmenû olmadı (îmân etmedi, inanmadı)
3.
li mûsâ
: Musa'ya
4.
illâ
: ancak, ...d...
Hud Suresi, 10. Ayet:
Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette "Kötülükler benden gitti" der. Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, k
ibir
lidir....
Hud Suresi, 10. Ayet:
Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette «Kötülükler benden gitti» der. Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, k
ibir
lidir....
Hud Suresi, 10. Ayet:
Kendisine dokunan zararlardan sonra ona nimetler tattırsak, 'Kötülükler benden gitti,' der. Bu kez sevinçlidir, k
ibir
lidir....
Hud Suresi, 91. Ayet:
Dediler ki: Ey Şuâyb ! Biz senin söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve biz seni aramızda zayıf olarak görüyoruz. Kabilen olmasaydı, elbette seni taşlardık. Hem sen bizim yanımızda pek aziz-şerefli, itibırlı, üstün bir kimse de değilsin....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde bir
ibir
ine bitişik, farklı yapıda toprak parçaları; üzüm bağları, ekinler ve çatallı çatalsız hurma ağaçları vardır; hepsi aynı su ile sulanır, fakat ürünleri arasında fark gözetiriz. Hiç kuşkusuz bunlarda aklı erenler için birçok ibret dersleri vardır....
İbrahim Suresi, 21. Ayet:
1.
ve berezû
: ve çıktılar
2.
li allahi
: Allah'a, Allah'ın huzuruna
3.
cemîan
: hepsi
4.
fe kâle
: o zaman, dedil...
İbrahim Suresi, 21. Ayet:
Hepsi Allah'ın huzuruna çıktılar. Ve zayıf (güçsüz) olanlar k
ibir
lenenlere şöyle dediler: “Muhakkak ki; biz size tâbî olduk. Şimdi siz, Allah'ın azabından bir şeyi bizden giderebilir misiniz?” Onlar: “Eğer Allah, bizi hidayete erdirseydi elbette biz de sizi hidayete erdirirdik. Sabretsek de, sabretmesek de bizim için aynıdır. Bizim için kaçacak bir yer yoktur.” dediler....
Hicr Suresi, 30. Ayet:
(30-31) İblis hariç bütün melekler secdeye kapandılar. O ise k
ibir
lenip, secde edenler arasında yer almadı....
Hicr Suresi, 31. Ayet:
(30-31) İblis hariç bütün melekler secdeye kapandılar. O ise k
ibir
lenip, secde edenler arasında yer almadı....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
1.
ilâhu-kum
: sizin ilâhınız
2.
ilâhun
: ilâhtır
3.
vâhidun
: tek, bir
4.
fellezîne (fe ellezîne)
: böylece, artı...
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. Hâlâ ahirete (ruhu ölmeden evvel Allah'a ulaştırmaya) inanmayan kimselerin kalpleri, inkâr edicidir ve onlar, k
ibir
lenen kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız bir tek tanrıdır. Âhirete, ebedî yurda iman etmeyecek olanların akılları, kalpleri inkârcı, kendileri de gururlu, k
ibir
li, serkeş ve zorba kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
İlâhınız tek bir İlâh’dır. Ahirete iman etmiyenlerin kalbleri bu gerçeği inkâr edicidir. Onlar, Allah’ın birliğine iman etmeyi k
ibir
lerine yediremiyenlerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin tanrınız Tek Tanrıdır; ne var ki, ahirete inanmayanların kalpleri bu (gerçeği), boş bir k
ibir
yüzünden, kabule yanaşmıyor....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin mabûdunuz, bir tek mabûddur. Ahirete imân etmeyenler ise onların kalpleri inkâr edicidir ve onlar k
ibir
lenen kimselerdir....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Sizin ilâhınız bir tek İlâhtır. Öyle iken âhireti inkâr edenlerin kalpleri bu gerçeği de inkâr eder. Hep k
ibir
lenip dururlar....
Nəhl Suresi, 22. Ayet:
Tanrınız tek bir Tanrıdır. Âhirete inanmayanların kalpleri bunu kabul etmek istemez; çünkü k
ibir
lerine yediremezler....
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
1.
lâ cereme
: şüphe yok, şüphesiz
2.
enne allâhe
: (muhakkak ki Allah), Allah'ın olduğu
3.
ya'lemu
: bilir
4.
mâ yusirrûne
...
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
Onların gizledikleri ve açıkladıkları (alenî olan) şeyleri, Allah'ın bildiğine şüphe yok. Muhakkak ki O, k
ibir
lenenleri sevmez....
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
Şüphe yok ki Allah, onların ne gizlediklerini, ne açıkladıklarını hep bilir, her halde o, k
ibir
lenenleri sevmez...
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
Şüphe yok ki, Allah onların ne gizlediklerini, ne açıkladıklarını hep bilir. Muhakkak O, k
ibir
lenenleri sevmez....
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
Şüphe yok ki, Allah Teâlâ onların neyi gizlediklerini ve neyi açıkladıklarını bilir. Muhakkak ki, O, k
ibir
lenenleri sevmez....
Nəhl Suresi, 23. Ayet:
Hiç şüphe yok ki Allah, onların neleri gizleyip, neleri açığa vurduklarını pek iyi bilir ve şu kesindir ki k
ibir
lenenleri hiç sevmez....
Nəhl Suresi, 28. Ayet:
(28-29) Kendi öz canlarına zulmederlerken meleklerin canlarını aldıkları kimseler azabı görünce; "Biz, bir kötülük olsun diye yapmıyorduk!" diye başlarını öne eğerler. Kendilerine iman ilmi nasib edilmiş olanlar da; "Hayır, hayır! Allah yaptığınız işi ne maksatla yaptığınızı pek iyi biliyor! O halde girin bakalım içinde ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından! Ne fena bir yerdir o k
ibir
lilerin yeri!" derler....
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
1.
fedhulû (fe udhulû)
: haydi, artık girin
2.
ebvâbe
: kapılar
3.
cehenneme
: cehennem
4.
hâlidîne
: ebedî olanla...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
Haydi, orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. K
ibir
lenenlerin (büyüklük taslayanların) kaldığı yer ne kötüdür....
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin! K
ibir
lenenlerin yeri ne kötüdür!...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
"O hâlde, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere cehennemin kapılarına girin! Mütekebbirun'un (benlikli - k
ibir
lilerin) yeri ne kötüdür!"...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
«O halde, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin! K
ibir
lenenlerin yeri ne kötüdür!»...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
İçinde sürekli kalacağınız cehennemin kapsından girin. K
ibir
lenenlerin yeri ne kötüdür....
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
Onun için girin bakalım, ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından! Bak, k
ibir
lenenlerin yeri ne kötü!...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
«O halde içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin» denir. K
ibir
lenenlerin yeri ne kötüdür!...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
Öyle ise içinde ebedî kalıcılar olarak Cehennemin kapılarından girin! Artık k
ibir
lenenlerin kalacakları yer ne kötüdür!...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
(28-29) Kendi öz canlarına zulmederlerken meleklerin canlarını aldıkları kimseler azabı görünce; "Biz, bir kötülük olsun diye yapmıyorduk!" diye başlarını öne eğerler. Kendilerine iman ilmi nasib edilmiş olanlar da; "Hayır, hayır! Allah yaptığınız işi ne maksatla yaptığınızı pek iyi biliyor! O halde girin bakalım içinde ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından! Ne fena bir yerdir o k
ibir
lilerin yeri!" derler....
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
"Onun için, içinde sürekli kalmak üzere cehennemin kapılarına girin. K
ibir
lenenlerin yeri ne kötüdür!"...
Nəhl Suresi, 48. Ayet:
1.
e ve lem yerev
: ve onlar görmüyorlar mı (görmediler mi)
2.
ilâ mâ halaka allâhu
: Allah'ın yarattığı şeyi
3.
min şey'in
: şeylerden
4.
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
1.
ve li allâhi
: ve Allah'a
2.
yescudu
: secde ederler
3.
mâ fî es semâvâti
: semalarda olanlar
4.
ve mâ fî el ardı
<...
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Semalarda olanlar ve yeryüzünde olan dabbelerin (yürüyen canlıların) hepsi ve melekler, Allah'a secde ederler. Ve onlar, k
ibir
lenmezler....
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Semâlar ve arzda bulunan (tüm) canlılar ve melâike (ruhanî ve cismanî âlemlere ait varlıklar ve kuvveler), hiç k
ibir
lenmeksizin (benliğe kapılmaksızın) Allâh'a secde ederler (Allâh'a mutlak teslimiyet hâlindedirler). (49. âyet secde âyetidir. )...
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Göklerde ve yerde olan canlılarla Melekler, k
ibir
lenmedikleri halde hep Allah’a secde ederler (*)...
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Hem Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allaha secde eder, gerek Dâbbe kısmından olsun ve gerek Melâike, ve bunlar k
ibir
lenmezler...
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Göklerde ve yer yüzünde bulunan canlılar ve bütün melekler, k
ibir
lenmeden Allah'a secde ederler....
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Ve Allah için göklerde olanlar ve canlı yürür şeylerden yerde olanlar ve melekler secde ederler ve onlar k
ibir
lenmezler....
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Hem göklerde ve yerde ne varsa hepsi, herhangi bir canlı olsun, melaike olsun hepsi Allah’a secde eder, asla k
ibir
lenmezler....
İsra Suresi, 4. Ayet:
Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün)de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir k
ibir
leniş, yükselişle k
ibir
lenecek, yükseleceksiniz....
İsra Suresi, 4. Ayet:
Irsailogullarina Kitap'da: «Dogrusu yeryuzunde iki defa bozgunculuk yapacak ve k
ibir
lendikce k
ibir
leneceksiniz» diye bildirdik....
İsra Suresi, 4. Ayet:
İsrailoğullarına Kitap'da: 'Doğrusu yeryüzünde iki defa bozgunculuk yapacak ve k
ibir
lendikçe k
ibir
leneceksiniz' diye bildirdik....
İsra Suresi, 4. Ayet:
Kitapta, İsrail oğullarına: 'Yeryüzünde iki kere bozgunculuk çıkaracaksınız ve alabildiğine k
ibir
leneceksiniz,' diye bildirdik,...
İsra Suresi, 4. Ayet:
Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik: "Muhakkak siz yer(yüzün)de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir k
ibir
leniş, yükselişle k
ibir
lenecek, yükseleceksiniz....
İsra Suresi, 4. Ayet:
İsrailoğullarına kitabda hükmettik ki: Doğrusu yeryüzünde iki defa bozgunculuk yapacak ve k
ibir
lendikçe k
ibir
leneceksiniz....
İsra Suresi, 4. Ayet:
İsrailoğullarına Kitap'ta: “Siz yeryüzünde iki defa fesat çıkarıp bozgunculuk yapacak ve k
ibir
lendikçe k
ibir
leneceksiniz. ” diye bildirdik....
İsra Suresi, 4. Ayet:
Kitapta İsrailoğullarına şu hükmü verdik: «Muhakkak siz yer (yüzün)de iki defa bozgunculuk çıkaracaksınız ve oldukça 'k
ibir
li bir yükselişle' muhakkak 'k
ibir
lenip yükseleceksiniz'....
İsra Suresi, 4. Ayet:
Biz, Beniisrail'e Kitap'ta şu yolda bir yargıda bulunduk: Siz yeryüzünde muhakkak iki kez bozgun vücuda getireceksiniz ve muhakkak büyük bir k
ibir
le böbürleneceksiniz....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yeryüzünde k
ibir
lenerek yürüme; çünkü ne yeri yarabilirsin, ne de boyun dağlara erer, onlara erişebilirsin....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yeryüzünde k
ibir
lenerek, büyüklenerek yürüme. Sen asla yeri yaramazsın. Dağlarla da ululuk yarışına giremezsin....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yer yüzünde k
ibir
ve azametle yürüme, çünkü sen, aslâ Arz’ı yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yeryüzünde k
ibir
li k
ibir
li dolaşma sen ne yeri delebilirsin ne de dağlar kadar boylu olabilirsin....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yeryüzünde k
ibir
ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin....
İsra Suresi, 37. Ayet:
Yeryüzünde k
ibir
lenerek yürüme. Şüphesiz ki sen, ne yeri yarabilirsin, ne de boyca dağlara ulaşabilirsin....
İsra Suresi, 37. Ayet:
(37-38) Hem k
ibir
li k
ibir
li yürüme! Zira ne kadar k
ibir
lenirsen k
ibir
len, ne yeri yarabilirsin, ne de dağların boyuna erişebilirsin. Böylesi davranışların hepsi kötü olup, Rabbinin nazarında hoş görülmeyen şeylerdir....
İsra Suresi, 38. Ayet:
(37-38) Hem k
ibir
li k
ibir
li yürüme! Zira ne kadar k
ibir
lenirsen k
ibir
len, ne yeri yarabilirsin, ne de dağların boyuna erişebilirsin. Böylesi davranışların hepsi kötü olup, Rabbinin nazarında hoş görülmeyen şeylerdir....
Kəhf Suresi, 35. Ayet:
(Böyle gurur ve k
ibir
le) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: "Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam."...
Kəhf Suresi, 35. Ayet:
(Böyle gurur ve k
ibir
le) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: «Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam.»...
Kəhf Suresi, 35. Ayet:
Böylece (k
ibir
le) nefsine zulmedici olarak bağına girdi. 'Bunun (bu bağın) ebedî olarak helâk olacağını sanmıyorum' dedi....
Məryəm Suresi, 69. Ayet:
Ve sonra her (günahkar) topluluktan O sınırsız rahmet Sahibi'ne k
ibir
ve dik başlılıkta ileri gidenleri ayırıp öne çıkaracağız;...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
1.
ve lehu
: ve onundur
2.
men
: kimseler, kişiler
3.
fî es semâvâti
: semalarda, göklerde
4.
ve el ardı
: ve arz,...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Semalardaki (göklerdeki) ve arzdaki (yerdeki) bütün kişiler, O'nundur. Ve O'nun katında olan kişiler (huzur namazını kılanlar), O'na ibadet etmekten k
ibir
lenmezler ve onlar yorulmazlar....
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde kimler varsa O'na aittir. O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda k
ibir
lenmezler ve yorulmazlar....
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde kimler varsa O'na aittir. O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda k
ibir
lenmezler ve yorulmazlar....
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde bulunan kişiler Onundur. Onun huzuurundaki kişiler kendisine ibâdet etmekden asla k
ibir
lenmezler, yorulmazlar da. ...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde kim varsa O’nun (kulu)dur. O’nun katında bulunan (melek)ler de O’na ibâdet etmekte k
ibir
lenmezler ve yorulmazlar....
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Ve göklerde ve yerde kim varsa O'nun içindir ve O'nun huzurundakiler, O'na ibadette bulunmaktan asla k
ibir
lenmezler ve yorgunluk da duymazlar....
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı hâlde k
ibir
lenerek insanları Allah’ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartışmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız....
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve (vahye dayanan) aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (k
ibir
ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız....
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) İnsanlar içinde öyle kişi vardır ki ne bir bilgisi, ne istidlal edeceği bir senedi, ne de aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın, (sırf insanları) Allah yolundan sapdırmak için, (k
ibir
ve azametle) yanını eğib bükerek Allah hakkında kavga eder durur. Dünyâda rüsvaylık onundur. Biz ona kıyamet gününde de yangın (cehennem) azabını tatdıracağız. ...
Həcc Suresi, 8. Ayet:
(8-9) İnsanlardan bazısı ne bir bilgi, ne bir yol gösteren, ne de aydınlatıcı bir kitab olmadan, Allah yolundan saptırmak için (k
ibir
inden) yanını büküp çevirerek, Allah hakkında mücâdele eder. Ona dünyada bir rezillik vardır; kıyâmet günü ise ona o yakıcı azâbı tattıracağız!...
Həcc Suresi, 9. Ayet:
1.
sâniye ıtfi-hî
: ona yan çizer, k
ibir
lenip onu eğip büker
2.
li yudılle
: saptırmak için
3.
an sebîli allâhi
: Allah'ın yolundan
4.
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) İnsanlardan öylesi de vardır ki, bir ilmi, bir yol göstericisi, aydınlatıcı bir kitabı olmadığı hâlde k
ibir
lenerek insanları Allah’ın yolundan saptırmak için, Allah hakkında tartışmaya kalkar. Ona dünyada bir rezillik vardır. Ona kıyamet gününde de yangın azabını tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (k
ibir
ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah'ın yolundan saptırmak için (k
ibir
le) kasılarak (bunu yapar). Dünyada onun için rezillik vardır; kıyamet gününde de ona yakıcı ateşin azabını tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah yolundan şaşırtmak için (azamet ve k
ibir
le) boynunu bükerek de bunu yapar. Dünyada ona bir rüsvaylık vardır. Kıyamet günü ise, ona cehennem azabını taddıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) İnsanlardan bazısı, bir bilgisi, bir rehberi ve (vahye dayanan) aydınlatıcı bir kitabı olmadığı halde, sırf Allah yolundan saptırmak için yanını eğip bükerek (k
ibir
ve azamet içinde) Allah hakkında tartışmaya kalkar. Onun için dünyada bir rezillik vardır; kıyamet gününde ise ona yakıcı azabı tattıracağız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
ALLAH'ın yolundan saptırmak için k
ibir
le kasılarak gayret eder. Bu dünya hayatında onun için rezillik vardır. Diriliş gününde de ona yakıcı azabı tattırırız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) İnsanlar içinde öyle kişi vardır ki ne bir bilgisi, ne istidlal edeceği bir senedi, ne de aydınlatıcı bir kitabı olmaksızın, (sırf insanları) Allah yolundan sapdırmak için, (k
ibir
ve azametle) yanını eğib bükerek Allah hakkında kavga eder durur. Dünyâda rüsvaylık onundur. Biz ona kıyamet gününde de yangın (cehennem) azabını tatdıracağız. ...
Həcc Suresi, 9. Ayet:
(8-9) İnsanlardan bazısı ne bir bilgi, ne bir yol gösteren, ne de aydınlatıcı bir kitab olmadan, Allah yolundan saptırmak için (k
ibir
inden) yanını büküp çevirerek, Allah hakkında mücâdele eder. Ona dünyada bir rezillik vardır; kıyâmet günü ise ona o yakıcı azâbı tattıracağız!...
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah yolundan saptırmak için, k
ibir
lenerek, yanını eğip büker. Dünyada rüsvaylık onadır. Ve kıyamet günü ona yakıcı azabı tattırırız....
Həcc Suresi, 9. Ayet:
Allah yolundan saptırmak için k
ibir
le kabararak tartışmasını sürdürür. Onun hakkı dünyada bir rüsvaylık olduğu gibi, kıyamet günü de ona can yakıcı azap tattıracağız....
Möminun Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Sonra Mûsa ile kardeşi Harûn’u, mucizelerimizle ve açık bir hüccetle, Firavun’a ve onun ileri gelenlerine gönderdik de bunlar, (iman etmeyi) k
ibir
lerine yediremediler. Onlar büyüklenen bir kavimdiler....
Möminun Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Sonra âyetlerimizle ve apaçık bir fermanla Musa ve kardeşi Harun'u Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlar ise k
ibir
e kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular....
Möminun Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Daha sonra Musâyi ve biraderi Hârunu bunca mucizelerimizle ve apaçık hüccetimizle Fir'avne ve onun ileri gelenlerine gönderdik de (îman etmeyi bir türlü) k
ibir
lerine yediremediler. Onlar mütekebbir ve müstebid adamlardı. ...
Möminun Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Sonra Mûsâ’yı ve kardeşi Hârûn’u, âyetlerimizle ve apaçık bir delil ile Fir'avun’a ve onun ileri gelenlerine gönderdik, fakat (onlar) k
ibir
lendiler; zâten büyüklük taslayan bir kavim idiler....
Möminun Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Sonra da Mûsa ile kardeşi Hârun’u âyetlerimizle ve apaçık delille Firavun ile ileri gelen yardımcılarına gönderdik. Onlar da hakkı kabulden k
ibir
lendiler. Zaten onlar kendilerini çok büyük gören bir zümre idi....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
(Hz. Musa'yı ve Hz. Harun'u), firavun ve onun ileri gelenlerine (gönderdik). Fakat onlar, k
ibir
lendiler (büyüklendiler). Ve âlîn (mağrur, zorba) bir kavim oldular....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Firavun'a ve kavminin ileri gelenlerine, ululanmak istediler ve k
ibir
li bir topluluktu onlar....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Firavun'a ve ileri gelenlerine de (gönderdik). Onlar ise k
ibir
e kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Firavun'a ve onun ileri gelenlerine. . . Sadece k
ibir
lilik tasladılar ve baş eğmeyen bir topluluk oldular....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Sonra Mûsa ile kardeşi Harûn’u, mucizelerimizle ve açık bir hüccetle, Firavun’a ve onun ileri gelenlerine gönderdik de bunlar, (iman etmeyi) k
ibir
lerine yediremediler. Onlar büyüklenen bir kavimdiler....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Sonra âyetlerimizle ve apaçık bir fermanla Musa ve kardeşi Harun'u Firavun'a ve ileri gelenlerine gönderdik. Onlar ise k
ibir
e kapıldılar ve ululuk taslayan bir kavim oldular....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Fir'avna ve cem'ıyyetine de bunlar k
ibir
lerine yediremediler ve dik başlı bir kavm idiler...
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Firavun'a ve ileri gelenlerine. Fakat bunlar, k
ibir
lerine yediremediler ve zaten dik başlı bir topluluk idiler....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Firavun'a ve ileri gelenlerine de (gönderdik). Bunun üzerine onlar k
ibir
e kapıldılar ve ululuk taslayan zorba bir kavim oldular....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Daha sonra Musâyi ve biraderi Hârunu bunca mucizelerimizle ve apaçık hüccetimizle Fir'avne ve onun ileri gelenlerine gönderdik de (îman etmeyi bir türlü) k
ibir
lerine yediremediler. Onlar mütekebbir ve müstebid adamlardı. ...
Möminun Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Sonra Mûsâ’yı ve kardeşi Hârûn’u, âyetlerimizle ve apaçık bir delil ile Fir'avun’a ve onun ileri gelenlerine gönderdik, fakat (onlar) k
ibir
lendiler; zâten büyüklük taslayan bir kavim idiler....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Sonra da Mûsa ile kardeşi Hârun’u âyetlerimizle ve apaçık delille Firavun ile ileri gelen yardımcılarına gönderdik. Onlar da hakkı kabulden k
ibir
lendiler. Zaten onlar kendilerini çok büyük gören bir zümre idi....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Firavun ile adamlarına gittiler; fakat onlar iman etmeyi k
ibir
lerine yediremediler. Zaten onlar büyüklük taslayan bir zümre idi....
Möminun Suresi, 66. Ayet:
Çünkü âyetlerim size okunurdu da, siz, buna karşı k
ibir
lenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe'nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz....
Möminun Suresi, 66. Ayet:
(66-67) Çünkü âyetlerim size okunurdu da, siz, buna karşı k
ibir
lenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe'nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz....
Möminun Suresi, 66. Ayet:
(66-67) "Âyetlerim size okunduğunda, siz k
ibir
lenerek sırtınızı çevirirdiniz, geceleyin onun aleyhinde ileri geri konuşarak saçmalardınız."...
Möminun Suresi, 67. Ayet:
1.
mustekbirîne
: k
ibir
lenenler
2.
bi-hi
: onunla
3.
sâmiran
: gece toplanıp görüşenler
4.
tehcurûne
: ayrılıyordu...
Möminun Suresi, 67. Ayet:
(Siz), ona (âyetlerime) k
ibir
lenenlerdiniz. Gece toplanarak (âyetlerim hakkında) saçma sapan konuşuyordunuz....
Möminun Suresi, 67. Ayet:
Çünkü âyetlerim size okunurdu da, siz, buna karşı k
ibir
lenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe'nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz....
Möminun Suresi, 67. Ayet:
"Ona, k
ibir
taslayarak, geceleri hezeyan yaşıyordunuz!"...
Möminun Suresi, 67. Ayet:
'K
ibir
lenerek, azgınlık ve zorbalık ederek kafa tutarak, geceleyin hezeyanlar savuruyordunuz.'...
Möminun Suresi, 67. Ayet:
(66-67) Çünkü âyetlerim size okunurdu da, siz, buna karşı k
ibir
lenerek arkanızı döner, geceleyin (Kâbe'nin etrafında toplanarak) hezeyanlar savururdunuz....
Möminun Suresi, 67. Ayet:
(66-67) "Âyetlerim size okunduğunda, siz k
ibir
lenerek sırtınızı çevirirdiniz, geceleyin onun aleyhinde ileri geri konuşarak saçmalardınız."...
Möminun Suresi, 67. Ayet:
"Âyetlerime karşı k
ibir
lenerek geceleyin (Ka'be'nin çevresinde toplanıp) saçmalıyordunuz."...
Nur Suresi, 63. Ayet:
(Ey inananlar!) Peygamberin (sizi) çağırmasını aranızda birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. İçinizden bir
ibir
ini siper ederek sıvışıp gidenleri Allah gerçekten bilir. Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınsınlar....
Furqan Suresi, 21. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne lâ yercûne
: dilemeyenler
3.
likâe-nâ
: bize kavuşmayı, ulaşmayı
4.
lev lâ
: olsa...
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Ve Bize mülâki olmayı (ulaşmayı) dilemeyenler: “Bize de melekler indirilmesi veya Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?” dediler. Andolsun ki onlar, kendi nefslerinde k
ibir
lendiler ve büyük taşkınlık ederek haddi aştılar....
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Bizimle karşılaşmayı (bir gün huzurumuza geleceklerini) ummayanlar: Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik, dediler. Andolsun ki onlar kendileri hakkında k
ibir
e kapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir....
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Bizimle karşılaşmayı (bir gün huzurumuza geleceklerini) ummayanlar: Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik, dediler. Andolsun ki onlar kendileri hakkında k
ibir
e kapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir....
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Bize kavuşmayı ümîd etmeyenler dedi (ler) ki: «Bizim üzerimize melekler indirmeli değil miydi, yahud Rabbimizi görmeli (değil mi) ydik»? Andolsun ki onlar nefislerinden k
ibir
(ve azamet) saklamışlar, büyük bir azgınlıkla haddi aşmışlar (küstahlığa kalkışmışlar) dır. ...
Şüəra Suresi, 61. Ayet:
Vaktâ ki iki cem'ıyyet bir
ibir
ine göründü Musânın eshabı yakalandık dediler...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve k
ibir
lerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Mûcizelerin Allah tarafından gerçekleştirildiğini, delilleriyle bildikleri, vicdanları, bunların doğruluğuna tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve k
ibir
lerinden dolayı mûcizeleri bile bile inkâr ettiler. Fesat çıkaranların, bozguncuların âkıbetinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bir bak, incele....
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Kendileri de bunlara yakînen inandıkları halde, zulüm ve k
ibir
lerinden ötürü onları inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Zulüm ve k
ibir
lerinden dolayı kendilerinin haklı oduğuna inandılar ve onları reddettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna dikkat et....
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Ve nefisleri yakîn hasıl ettiği halde mücerred zulm-ü k
ibir
den onlara cehudluk ettiler, fakat bak o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Ve vicdanları bunlar(ın doğruluğun)a tam bir kanaat getirdiği halde, zulüm ve k
ibir
lerinden ötürü onları bile bile inkâr ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Kendileri de bunlara (bu mu'cizelerimize) kat'î olarak inandıkları hâlde, zulüm ve k
ibir
yüzünden onları inkâr ettiler. Ama bak, o fesad çıkaranların âkıbeti nasıl oldu!...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, zulüm ve k
ibir
le bunları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak....
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Ve bu âyetleri, vicdanları da tam bir kanaat getirdiği halde bir zulm ve k
ibir
den dolayı inkar ettiler. Artık bak, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu?...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Vicdanları onların doğruluğuna şahitlik ettiği halde, sırf k
ibir
ve haksızlık saikiyle, onları inkâr ettiler. İşte bak da fesatçıların, bozguncuların âkıbetlerinin nasıl olduğunu gör!...
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Vicdanları bu âyetleri kesin bir şekilde doğruladığı halde, zulüm ve k
ibir
leri yüzünden onları inkâr ettiler. Fakat bak, o bozguncuların sonu nice oldu!...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
(30-31) Mektup Süleyman’dandır ve "rahman ve rahîm olan Allah’ın adıyla" diye başlayıp: "Bana karşı k
ibir
lenmeyin, itaat ve teslimiyet göstererek yanıma gelin!" diye devam etmektedir....
Nəml Suresi, 31. Ayet:
'Önüme engel çıkarmayın, k
ibir
lenmeyin, karşı çıkmayın. Teslimiyet göstererek, İslâm’ı yaşayacak müslümanlar olarak bana gelin, diye yazmaktadır.'...
Nəml Suresi, 31. Ayet:
(30-31) Mektup Süleyman’dandır ve "rahman ve rahîm olan Allah’ın adıyla" diye başlayıp: "Bana karşı k
ibir
lenmeyin, itaat ve teslimiyet göstererek yanıma gelin!" diye devam etmektedir....
Nəml Suresi, 45. Ayet:
Ve andolsun ki, Semûd kavmine «Allah'a ibadet ediniz,» diye kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Onlar ise hemen bir
ibir
iyle husumette bulunur iki fırkaya ayrıldılar....
Qəsəs Suresi, 39. Ayet:
Ve o ve onun orduları, yeryüzünde haksız yere k
ibir
lendiler. Ve kendilerinin, bize rücu ettirilmeyeceklerini (döndürülmeyeceklerini) zannettiler....
Qəsəs Suresi, 39. Ayet:
Hem de o ve askerleri yeryüzünde haksızlıkla k
ibir
lenmek istediler ve zannettiler ki onlar bize iâde olunmıyacaklar...
Qəsəs Suresi, 39. Ayet:
O ve askerleri, yeryüzünde haksızlıkla k
ibir
lenmek istediler ve Bize döndürülmeyeceklerini sandılar....
Qəsəs Suresi, 39. Ayet:
Ve o da (Fir'avun da) askerleri de yeryüzünde haksız yere k
ibir
lendiler ve sandılar ki, onlar Bize döndürülmeyeceklerdir....
Qəsəs Suresi, 83. Ayet:
O Âhıret evi (son yurd) biz onu öyle kimselere veririz ki yeryüzünde ne bir k
ibir
ne de bir fesad istemezler, ve o akıbet korunan müttekılerindir...
Ənkəbut Suresi, 39. Ayet:
Ve andolsun ki Karun, firavun ve Haman'a, Musa (A.S) beyyinelerle (açık delillerle) geldi. Fakat onlar, yeryüzünde k
ibir
lendiler. Ve onlar, (azabımızdan) kurtulanlar olmadılar....
Ənkəbut Suresi, 39. Ayet:
Karûn’u da, Firavûn’u da ve (onun veziri) Hâmân’ı da helâk ettik. Gerçekten Mûsa, onlara apaçık delillerle gelmişti de, onlar yeryüzünde k
ibir
lenib baş kaldırdılar (iman etmediler). Halbuki (azabdan) kurtulacak değillerdi....
Ənkəbut Suresi, 39. Ayet:
Karuna ve Fir'avne ve Hamâne de, celâlim hakkı için onlara Musâ beyyinelerle geldi de onlar o yerde k
ibir
lenib kafa tuttular, halbuki önüne geçecek değillerdi...
Ənkəbut Suresi, 39. Ayet:
Karun'a Firavun'a ve Haman'a da (gönderdik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık delillerle geldi de onlar; o yerde k
ibir
lenip kafa tuttular. Oysa, (azabın) önüne geçecek değillerdi....
Ənkəbut Suresi, 39. Ayet:
Karun’u, Firavun’u ve Haman’ı da helâk ettik. Mûsa kendilerine belgelerle, mûcizelerle geldi, ama onlar o ülkede k
ibir
lendiler, büyüklük tasladılar, fakat hükmümüzden kurtulamadılar....
Loğman Suresi, 7. Ayet:
1.
ve izâ tutlâ
: ve okunduğu zaman
2.
aleyhi
: onlara
3.
âyâtu-nâ
: âyetlerimiz
4.
vellâ
: döndü (dönüp gitti)
Loğman Suresi, 7. Ayet:
Ve ona âyetlerimiz okunduğu zaman onu işitmemiş gibi k
ibir
lenerek döner (gider), onun kulaklarında vakra (işitme engeli) varmış gibi. Öyleyse onu elîm azapla müjdele (ikaz et, uyar)....
Loğman Suresi, 7. Ayet:
Ona ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onları işitmemiş, kulaklarında sağırlık varmış gibi, k
ibir
lenerek yüz çevirir. (Ey Rasûlüm) sen de onu acıklı bir azab ile müjdele....
Loğman Suresi, 7. Ayet:
Karşısında âyetlerimiz okunduğu vakıt da k
ibir
lenerek ensesini döner, sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış, sen de onu elîm bir azâb ile müjdele...
Loğman Suresi, 7. Ayet:
Karşısında ayetlerimiz okunduğu zaman da sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi k
ibir
lenerek ensesini döner. Sen de onu acı bir azap ile müjdele!...
Loğman Suresi, 7. Ayet:
Kendisine âyetlerimiz okunduğu zaman da, sanki onları işitmemiş, sanki kulaklarında bir ağırlık varmış gibi k
ibir
li bir kimse olarak yüz çevirir. İşte onu (pek) elemli bir azâb ile müjdele!...
Loğman Suresi, 7. Ayet:
Kendisine âyetlerimiz okunduğunda, sanki onları işiten kendisi değilmiş gibi, sanki kulaklarında ağırlıklar varmış gibi, son derece k
ibir
li olarak sırtını dönüp uzaklaşır. Onlara gayet acı bir azap verileceğini müjdele!...
Loğman Suresi, 18. Ayet:
Ve insanlardan (k
ibir
lenerek) yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Muhakkak ki Allah, çalımla yürüyenlerin ve çok övünenlerin hiçbirini sevmez....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir k
ibir
leneni, övüngeni sevmez.”...
Loğman Suresi, 18. Ayet:
Ve ululanıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde, kendini beğenerek k
ibir
le yürüme; şüphe yok ki Allah, ululanıp övünenlerin hiçbirini sevmez....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
"K
ibir
lenerek insanlardan yüzünü çevirme ve yeryüzünde kendini beğenerek yürüme! Muhakkak ki Allâh, elindekilerle gururlanan k
ibir
li hiçbir kimseyi sevmez!"...
Loğman Suresi, 18. Ayet:
(K
ibir
lilerin yaptığı gibi) insanlara yüzünün yanını çevirme ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah, her büyüklük taslıyan öğüngeni sevmez....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
«Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (k
ibir
lenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
«İnsanlardan (k
ibir
lenib) yüzünü çevirme. Yer (yüzün) de şımarık yürüme. Zîrâ Allah her k
ibir
taslayanı, kendini beğenib öğüneni sevmez». ...
Loğman Suresi, 18. Ayet:
'Hem insanlara karşı (k
ibir
lenerek) yüzünü yan çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünki Allah, kendini beğenip çokça övünen kimselerin hiçbirini sevmez.'...
Loğman Suresi, 18. Ayet:
K
ibir
li davranarak insanlara yüzünü dönme, yerde çalımlı çalımlı yürüme! Çünkü Allah k
ibir
le kasılan, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
"İnsanlara yanağını bükme (k
ibir
lenerek boynunu bir yana büküp yüzünü insanlardan öte çevirme) ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allâh, kendini beğenip övünen kimseyi sevmez."...
Loğman Suresi, 18. Ayet:
'K
ibir
lenip de insanlardan yüzünü çevirme; yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah büyüklük taslayan ve böbürlenenlerin hiçbirini sevmez....
Loğman Suresi, 18. Ayet:
"K
ibir
lenerek insanlardan yüzünü çevirme, yeryüzünde kasılarak yürüme. Çünkü Allah, kurula kurula kendini övenlerin hiçbirini sevmez."...
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
1.
innemâ
: fakat, sadece, ancak
2.
yu'minu
: mü'min olurlar, inanırlar, îmân ederler
3.
bi âyâti-na
: âyetlerimize
4.
ellezîne...
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
Fakat Bizim âyetlerimize îmân edenler (âmenû olanlar) onlardır ki, (âyetlerimiz) zikredildiği zaman (hemen) secde ederek yere kapanırlar. Ve Rab'lerini hamd ile tesbih ederler ve onlar k
ibir
lenmezler....
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman secdeye kapanan, k
ibir
lenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler inanırlar....
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
İtaati gurur-k
ibir
meselesi yapmayanlar, âyetlerimizle kendilerine öğüt verildiği zaman, âyetlerimize kesinlikle iman ederler. Sübhânallahi ve bihamdihî diyerek secdeye kapanırlar, Rablerini hamd ile tesbih ederler....
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
Bizim ayetlerimize öyle kimseler iman ederler ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere (*) kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de k
ibir
lenmezler....
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
Bizim âyetlerimize öyle kimseler iyman ederler ki onlarla kendilerine nasıhat verildiği vakıt secdelere kapanırlar ve rablarına hamd ile tesbih ederler de k
ibir
lenmezler...
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
Bizim âyetlerimize ancak o kimseler îmân ederler ki, bunlarla kendilerine nasîhat edildiği zaman, secde eden kimseler olarak yere kapanırlar; ve Rablerine hamd ile tesbîh ederler, hem onlar k
ibir
lenmezler....
Səcdə Suresi, 15. Ayet:
Bizim âyetlerimize ancak o kimseler inanır ki kendilerine o âyetler hatırlatıldığında, derslerini hemen alır, secdeye kapanır, Rab’lerine hamd, O’nu takdis ve tenzih ederler, asla k
ibir
lenmezler....
Səba Suresi, 7. Ayet:
Kâfirler bir
ibir
lerine dediler ki; «Ölen vücutlarınız didik didik parçalanıp iyice dağıldıktan sonra yeni bir aşamada tekrar dirileceğinizi ileri süren biri var, onu size gösterelim mi?»...
Səba Suresi, 11. Ayet:
Ona «İnsan vücudunu iyice saracak geniş zırhlar yap ve zırhların parçalarını bir
ibir
ine ölçülü biçimde tak» dedik. Ey Davudoğulları, iyi ameller işleyiniz. Çünkü ben yaptıklarınızı görüyorum....
Səba Suresi, 23. Ayet:
Allah katında O'nun izin verdiği kimseler dışında hiç kimse şefaat, aracılık edemez. Bu konuda izin bekleyenlerin yüreklerini ürperten korku yatıştırılınca bir
ibir
lerine «Rabb'iniz ne dedi?» diye sorarlar. Cevap verenler «O gerçeği söyledi, O yüce ve büyüktür» derler....
Səba Suresi, 31. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
len nû'mine
: asla inanmayız
Səba Suresi, 31. Ayet:
Ve kâfirler: "Bu Kur'ân'a ve elleri arasındakine (İncil'e) asla inanmayız." dediler. Rab'lerinin huzurunda zalimleri tevkif edildikleri (tutuklandıkları) zaman görsen. Birbirlerine lâf atarlar. Zaafa uğratılanlar (hakir görülenler), k
ibir
lenenlere: "Eğer siz olmasaydınız, biz muhakkak mü'minler olurduk." derler....
Səba Suresi, 31. Ayet:
Kâfirler «Biz ne bu Kur'an'a ve ne de ondan önceki kutsal kitaplara asla inanmayız» dediler. Sen bu zalimleri bir de Rabb'lerinin huzurunda dikilmiş durumda bir
ibir
lerini suçlarken görsen! O zaman ayak takımını oluşturan güdülenler kendini beğenmiş elebaşlarına «Siz olmasaydınız, biz mü'min olacaktık» derler....
Səba Suresi, 31. Ayet:
Kâfirler: "Biz ne bu Kur’ân’a, ne de bundan öncekilere inanırız." derler. O zalimleri; sen, Rab’lerinin huzuruna duruşma için getirildiklerinde, birbirlerine laf atarken bir görseydin! Zebûn edilen, dünyada güçsüz bırakılanlar o k
ibir
li olan önderlerine: "Ah! Sizin yüzünüzden bu hallere düştük, siz olmasaydınız biz de iman edecektik!" diyecekler....
Səba Suresi, 32. Ayet:
1.
ve lâ tetemennev
: dedi
2.
ellezîne
: onlar
3.
istekberû
: büyüklük tasladılar, k
ibir
lendiler
4.
li ellezîne
: ...
Səba Suresi, 32. Ayet:
K
ibir
lenenler, zaafa uğratılanlara: "Sizlere hidayet geldikten sonra, hidayetten sizleri biz mi engelledik? Hayır, siz (kendiniz) mücrimlerdiniz (suçlulardınız)." dedi(ler)....
Səba Suresi, 32. Ayet:
K
ibir
li önderleri de, kendilerine tâbi olan zavallılara: "Size gelen hakikatten sizi biz mi alıkoyduk? Hayır, siz suçlusunuz!"...
Səba Suresi, 32. Ayet:
Öte yandan dünyada iken k
ibir
lenenler o zebûn edilenlere, ezilenlere: "Size hidâyet geldikten sonra, biz mi sizi ondan uzaklaştırdık. Bilakis, siz zaten suçlu kimselerdiniz!"...
Səba Suresi, 33. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
kâle
: dedi
3.
ellezîne
: onlar
4.
istud'ifû
: zaafa uğratıldılar, hakir görüldüler
Səba Suresi, 33. Ayet:
Ve zaafa uğratılanlar (hakir görülenler), k
ibir
lenenlere: "Hayır, (işiniz) gece ve gündüz hile idi. Bize Allah'ı inkâr etmemizi ve O'na putları eşler koşmamızı emrediyordunuz." dediler. Azabı gördükleri zaman pişmanlıklarını saklarlar (için için pişman olurlar). İnkar edenlerin boyunlarına halkalar (zincirler) geçirdik. Onlar yaptıklarından başka bir şeyle mi cezalandırılırlar?...
Səba Suresi, 33. Ayet:
Zavallı tâbiler, k
ibir
li önderlerine dedi ki: "Hayır, gece ve gündüz hile ile bizi yanılttınız! Allâh'ın, Esmâ'sıyla hakikatimiz olduğunu inkâr etmemizi ve O'na ortak tanrılar oluşturmamızı emrederdiniz". . . Azabı gördüklerinde ise pişmanlıklarını gizlediler! Hakikat bilgisini inkâr edenlerin boyunlarında (başlarını bedensellik kabulünden döndüremeyecekleri) boyunduruklar oluşturduk! Ortaya koyduklarının sonucunu yaşıyorlar!...
Səba Suresi, 33. Ayet:
Ezilenler de k
ibir
lilere: "Hayır! İşiniz gücünüz, gece gündüz dolap! Siz daima Allah’a nankörlük etmemizi, Ona birtakım şerikler uydurmamızı bizden isterdiniz" derler. Ve böyle atışırlarken hepsi, azabı gördükleri o esnada, pişmanlıklarını içlerine atarlar... O inkârcıların boyunlarına ateşten demir halkalar takarız. Bu, yaptıklarının adil bir karşılığı değil midir?...
Səba Suresi, 42. Ayet:
O gün bir
ibir
inize yarar ve zarar veremezsiniz. Zalimlere, 'Yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın,' deriz....
Səba Suresi, 42. Ayet:
O zaman zalimlere deriz ki; «Bu gün bir
ibir
inize ne faydalı olabilirsiniz ve ne de zarar verebilirsiniz. Vaktiyle inkâr ettiğiniz cehennem ateşinin azabını şimdi tadınız bakalım.»...
Fatir Suresi, 43. Ayet:
1.
istikbâren
: büyüklenerek, k
ibir
lenerek kötülük düzenlediler
2.
fî el ardı
: arzda, yeryüzünde
3.
ve mekre es seyyii
: ve kötülük düzeni, kötü hile
4.
Fatir Suresi, 43. Ayet:
Yeryüzünde k
ibir
lendiler ve kötü hile düzenlediler . Oysa kötü hileler, sahibinden başkasına isabet etmez (ulaşmaz). Öyleyse onlar, evvelkilerin sünnetinden başkasını mı gözlüyorlar (bekliyorlar)? Halbuki Allah'ın sünnetinde asla bir tebdil (değişiklik) bulamazsın. Ve Allah'ın sünnetinde asla bir tahvil (değişme) bulamazsın....
Fatir Suresi, 43. Ayet:
Arzda k
ibir
lenerek (benlikle) ve kötülüğün mekrini (hilelerini) kurarak (uzaklaştılar). . . Kötülüğün mekri ise sadece oluşturanları kuşatır! Acaba onlar, öncekilerin tâbi olduğu sünnetten (Allâh sistem ve düzeninden) başkasını mı bekliyorlar? Sünnetullah için bir alternatif asla bulamazsın! Sünnetullah'ta bir değişme asla bulamazsın!...
Fatir Suresi, 43. Ayet:
Bu da, yeryüzünde k
ibir
lenmeleri ve kötü hileleri yüzündendi. Halbuki fena bir kuruntu, ancak sahibinin başına geçer. O halde evvelkilerin sünnetinden (inkârcıların başına gelen azabdan) başka ne gözetirler? Sen Allah’ın sünnetinde, (kâfirlere azap kanununda) aslâ bir tedbil bulamazsın. Allah’ın sünnetinde bir tahvil de bulamazsın....
Fatir Suresi, 43. Ayet:
Yerde bir k
ibir
lenme ve bir sui kasd düzeni, halbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer, o halde evvelkilerin sünnetinden başka ne gözetirler. O halde Allahın sünnetine bir tebdil bulamazsın, Allahın sünnetine bir tahvil de bulamazsın....
Fatir Suresi, 43. Ayet:
(Bu da) yeryüzünde bir k
ibir
lenme ve bir suikast düzenidir. Halbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer. O halde öncekilerin kanunundan başka ne gözetiyorlar? Sen Allah'ın sünnetinde asla bir değişme bulamazsın. Sen Allah'ın sünnetinde asla bir başkalaşma da bulamazsın....
Fatir Suresi, 43. Ayet:
Yeryüzünde k
ibir
lendi ve kötülük tezgâhladılar. Oysaki tezgâhlanan kötülük, sahibinden başkasını kuşatmaz. Öncekilerin başına gelenlerden başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın yol ve yönteminde değişme asla bulamazsın! Allah'ın yol ve yönteminde döneklik de bulamazsın!...
Saffat Suresi, 30. Ayet:
Üstelik sizi zorlayacak bir gücümüz yoktu, bilakis, siz küstahça bir k
ibir
e kapılmıştınız!...
Saffat Suresi, 35. Ayet:
1.
Inne-hum
: muhakkak onlar
2.
kânû
: oldular
3.
izâ
: olduğu zaman
4.
kîle
: denildi
<...
Saffat Suresi, 35. Ayet:
Onlara: "Allah'tan başka İlâh yoktur." denildiği zaman, onlar mutlaka k
ibir
leniyorlardı....
Saffat Suresi, 35. Ayet:
Çünkü onlara: Allah'tan başka tanrı yoktur, denildiği zaman k
ibir
le direnirlerdi....
Saffat Suresi, 35. Ayet:
Onlara ne zaman: 'Hak ilâh yalnızca Allah’tır' deyin denilse, her defasında kelime-i tevhidi söylemeyi k
ibir
-gurur meselesi yaparlar, zorbalık ederler....
Saffat Suresi, 35. Ayet:
Çünkü onlara: Allah'tan başka tanrı yoktur, denildiği zaman k
ibir
le direnirlerdi....
Saffat Suresi, 35. Ayet:
(35-36) Çünkü onlara "Allah’tan başka ilah yok!" denildiğinde, k
ibir
lenip kafa tutarlar ve: "Deli bir şairin sözüne bakarak hiç biz ilahlarımızı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?" derlerdi....
Saffat Suresi, 35. Ayet:
Onlar, kendilerine, "Allah'tan başka ilah yoktur" dendiğinde, k
ibir
leniyorlardı....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
(35-36) Çünkü onlara "Allah’tan başka ilah yok!" denildiğinde, k
ibir
lenip kafa tutarlar ve: "Deli bir şairin sözüne bakarak hiç biz ilahlarımızı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?" derlerdi....
Sad Suresi, 2. Ayet:
1.
bel
: bilâkis, hayır
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler, küfrettiler
4.
fî
: içinde, de<...
Sad Suresi, 2. Ayet:
Doğrusu, inkar edenler k
ibir
ve ayrılık içindedir....
Sad Suresi, 2. Ayet:
Kafir olanlar k
ibir
ve ayrılık içindedirler....
Sad Suresi, 2. Ayet:
(Kâfirler) Bu Kur’ân’ı onda şüpheye yer verecek herhangi bir taraf olduğundan değil, ama asıl kendileri Allah’a karşı k
ibir
ve muhalefet taşıdıkları için inkâr ediyorlar....
Sad Suresi, 2. Ayet:
Doğrusu, inkâr edenler k
ibir
leri yüzünden muhalefet içindeler....
Sad Suresi, 24. Ayet:
(Davut) dedi ki: «Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten karışıkların (bir toplum içinde yaşayanların) çoğu bir
ibir
lerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az. Davut kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden mağfiret diledi , rüku ederek yere kapandı, tevbe ederek (Allah'a) yöneldi....
Sad Suresi, 74. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
iblîse
: iblis
3.
istekbere
: k
ibir
lendi, büyüklendi
4.
ve kâne
: ve oldu
Sad Suresi, 74. Ayet:
İblis hariç ki, o k
ibir
lendi ve kâfirlerden oldu....
Sad Suresi, 74. Ayet:
Yalnız iblis (Adem’e secde etmekten) k
ibir
lendi ve kâfirlerden oldu....
Sad Suresi, 74. Ayet:
Yalnız İblîs k
ibir
lenmek istedi ve kâfirlerden oldu...
Sad Suresi, 74. Ayet:
Yalnız iblis k
ibir
lenmek istedi ve kafirlerden oldu....
Sad Suresi, 74. Ayet:
yalınız İblîs k
ibir
lenmiye yeltenmişdi. (Zâten) o, (ilm-i ilâhîde) kâfirlerdendi. ...
Sad Suresi, 74. Ayet:
Lâkin İblis secde etmedi. O k
ibir
lendi ve kâfirlerden oldu....
Sad Suresi, 75. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ
: ey
3.
iblîsu
: iblis
4.
mâ
: nedir
...
Sad Suresi, 75. Ayet:
(Allahû Tealâ): "Ey iblis! Ellerimle (kudretimle) halkettiğim şeye secde etmenden seni men eden (şey) nedir? K
ibir
lendin! Yoksa sen yücelerden mi oldun?" dedi....
Sad Suresi, 75. Ayet:
(Allah İblis’e şöyle) buyurdu: “- Ey İblis! Bizzat kudretimle yarattığıma secde etmene, seni hangi şey engelledi? K
ibir
lenmek mi istedin, yoksa yücelenenlerden mi oldun?”...
Sad Suresi, 75. Ayet:
Ey İblîs! buyurdu: o benim iki elimle yarattığıma secde etmene ne mani' oldu sana? K
ibir
lenmek mi istedin? Yoksa âlîlerden mi bulunuyorsun?...
Sad Suresi, 75. Ayet:
Allah: «Ey iblis, o Benim iki elimle (kudretimle) yarattığıma secde etmene sana ne engel oldu? K
ibir
lenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi bulunuyorsun?» dedi....
Sad Suresi, 75. Ayet:
Allah: «Ey İblis! O benim kudretimle yarattığıma secde etmene ne engel oldu? K
ibir
lenmek mi istedin? Yoksa yüksek derecelerde bulunanlardan mı oldun?» dedi....
Sad Suresi, 75. Ayet:
Buyurdu: «Ey İblîs, iki elimle (ya'nî bizzat) yaratdığıma secde etmenden seni hangi şey men'etdi? K
ibir
lenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi oldun?». ...
Sad Suresi, 75. Ayet:
(Allah): "Ey İblis!" dedi, "Kendi ellerimle yarattığım şu (varlığın önünde) yere kapanmaktan seni alıkoyan nedir? (Başka bir yaratık önünde boyun eğmeyecek kadar) k
ibir
li misin, yoksa (yalnız) kendisini üstün görenlerden misin?"...
Sad Suresi, 75. Ayet:
(75-76) (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni ne şey alıkoydu? K
ibir
lenmek mi istedin, yoksa sen yükseklerden mi oldun?» (İblis) Dedi ki: «Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın.»...
Sad Suresi, 76. Ayet:
(75-76) (Cenâb-ı Hak) Buyurdu ki: «Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni ne şey alıkoydu? K
ibir
lenmek mi istedin, yoksa sen yükseklerden mi oldun?» (İblis) Dedi ki: «Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın.»...
Zümər Suresi, 59. Ayet:
1.
belâ
: hayır, bilâkis, fakat
2.
kad
: olmuştu
3.
câet-ke
: sana geldi
4.
âyâtî
: âyetlerim
Zümər Suresi, 59. Ayet:
Fakat sana âyetlerim gelmişti, o zaman onları yalanlamış, k
ibir
lenmiş ve kâfirlerden olmuştun....
Zümər Suresi, 59. Ayet:
(Allah o kâfire= o günahkâr nefse şöyle buyurur): “- Hayır sana ayetlerim (Kur’an’ım) geldi de onlara yalan dedin. K
ibir
lendin (kendini büyük görüb iman etmiye tenezzül etmedin) ve kâfirlerden oldun.”...
Zümər Suresi, 59. Ayet:
Evet, sana ayet ve mucizelerim geldi, fakat sen onları yalanladın, k
ibir
lendin ve inkarcılardan oldun...
Zümər Suresi, 59. Ayet:
(Ona): «Hayır, sana ayetlerim geldi de onlara yalan dedin, k
ibir
lenmek istedin ve kafirlerden oldun!» denir....
Zümər Suresi, 59. Ayet:
(Ona): «Hayır sana âyetlerim geldi de onlara yalan dedin, k
ibir
lenmek istedin ve kâfirlerden oldun.» (denir.)...
Zümər Suresi, 59. Ayet:
(Allah tarafından onlara şöyle Duyurulur:) Hayır, sana (bunca) âyetlerim gelmişdi de sen onları yalan saymış, k
ibir
lenmiye kalkmış, kâfirlerden olmuşdun. ...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
1.
ve yevme el kıyâmeti
: ve kıyâmet günü
2.
terâ
: görürsün
3.
ellezîne
: onlar
4.
kezebû
: yalan söylediler
...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Ve kıyâmet günü, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerini kararmış görürsün. K
ibir
lenenlerin yeri cehennemde değil mi?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Kıyamet gününde Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. K
ibir
lenenlerin kalacağı yer cehennemde değil midir?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Kıyamet sürecinde, Allâh hakkında yalan söylemişleri, yüzleri kararmış görürsün. . . K
ibir
lenen, büyüklenenler için yaşam ortamı, cehennemde değil midir?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Kıyamet gününde Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. K
ibir
lenenlerin kalacağı yer cehennemde değil midir?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Bir de kıyamet gününde Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kararmış olduğunu görürsün. K
ibir
lenenlerin yeri cehennemde değil mi?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Hem o kıyamet günü görürsün ki, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzleri kararmıştır. K
ibir
lenenlerin yeri cehennem değil mi?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Allah'a karşı yalan uyduranların yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. K
ibir
lenenlere yetecek kadar, cehennemde yer yok mudur?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
(Allaha karşı) yalan söyleyenlerin kıyamet günü yüzleri, göreceksin ki, kapkaradır. K
ibir
taslayanlar için cehennemde bir karargâh mı yok? ...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Uydurduğu şeyleri Allah’a mal edip O’nun adına yalan söyleyen kimselerin kıyamet günü yüzlerinin kapkara kesildiğini görürsün. Allah’a karşı böyle k
ibir
li davrananlar, büyüklük taslayanlar için cehennemde yer mi yok?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Allah'a yalan uyduranların kıyâmet günü yüzlerinin kapkara kesildiğini görürsün. K
ibir
lenenler için cehennemde bir yer yok mudur?...
Zümər Suresi, 60. Ayet:
Allah'a yalan isnat edenleri, kıyamet günü yüzleri simsiyah halde görürsün. K
ibir
liler için cehennemde bir barınak mı yok!...
Zümər Suresi, 72. Ayet:
1.
kîle
: denildi
2.
udhulû
: dahil olun, girin
3.
ebvâbe
: kapılar
4.
cehenneme
: cehennem
Zümər Suresi, 72. Ayet:
(Onlara): "Orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapılarından girin!" denildi. Artık k
ibir
lenenlerin mesvası (kalacağı yer) ne kötü....
Zümər Suresi, 72. Ayet:
Onlara: İçinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin; k
ibir
lenenlerin yeri ne kötü! denilir....
Zümər Suresi, 72. Ayet:
Denildi ki: "Girin cehennemin kapılarından, orada sonsuza dek kalacaksınız. . . K
ibir
li, benliklerinden vazgeçemeyenlerin kalacakları yer ne kötüdür!"...
Zümər Suresi, 72. Ayet:
Onlara: İçinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin; k
ibir
lenenlerin yeri ne kötü! denilir....
Zümər Suresi, 72. Ayet:
«O halde içinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. K
ibir
lenenlerin durağı ne kötüdür,» denir....
Zümər Suresi, 72. Ayet:
Denildi: «İçinizde ebedî olduğunuz halde girin cehennemin kapılarından. K
ibir
taslayanların karargâhı ne kötü»! ...
Zümər Suresi, 72. Ayet:
(Onlara:) 'İçinde ebediyen kalıcı kimseler olarak Cehennemin kapılarından girin!' denilir. Artık k
ibir
lenenlerin yeri ne fenâdır!...
Zümər Suresi, 72. Ayet:
"O halde içinde ebedi kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. K
ibir
lenenlerin yeri ne kötüymüş!" denilmiştir....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
mûsâ
: Musa
3.
innî
: muhakkak ben
4.
uztu
: sığındım
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Ve Hz. Musa dedi ki: "Muhakkak ki ben, hesap gününe inanmayan, k
ibir
lenenlerin hepsinden, senin de Rabbin olan Rabbime sığınırım."...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsâ da, “Ben, hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım” dedi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa dedi ki: "Muhakkak ki ben, yaptıklarının sonucunu yaşama sürecine iman etmeyen her k
ibir
li benlik sahibinden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım. "...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa dedi ki: 'Ben, hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan (Allah)'a sığındım.'...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsa da şöyle dedi: “ - Ben hesab gününe inanmıyan her k
ibir
ve azamet sahibinden Rabbime ve Rabbinize sığındım.”...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa da: «Ben hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınırım» dedi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa dedi: Ben hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınırım....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa da «Ben, hesâb gününe inanmayan her k
ibir
li (insandan benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz (olan — Allah) a sığındım» dedi. ...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsâ da: 'Doğrusu ben hesab gününe inanmayan her k
ibir
li kimseden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz (olan Allah)a sığınırım' dedi....
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa dedi ki: "Ben, hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınırım. "...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsâ da şöyle dedi: "Ben, âhirete, hesap gününe inanmayan her k
ibir
li ve zorbadan benim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a sığınırım."...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsâ dedi: "Ben, hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz(olan Allâh)a sığındım."...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Musa dedi ki: 'Ben, hesap gününe inanmayan k
ibir
lilerden, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a sığındım.'...
Mömin Suresi, 27. Ayet:
Mûsa dedi: "Ben, hesap gününe inanmayan her k
ibir
liden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olana sığındım."...
Mömin Suresi, 35. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yucâdilûne
: mücâdele ediyorlar, çekişiyorlar
3.
fî âyâti allâhi
: Allah'ın âyetleri hakkında
4.
bi gayr...
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Onlar kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir. Bu ise Allah katında ve iman edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir. Allah, her k
ibir
li zorbanın kalbini işte böyle mühürler....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Öyle kişilerdir onlar ki kendilerine hiçbir kesin delil gelmediği halde Allah'ın delilleri hakkında çekişmiye girişirler; Allah katında da bir nefrete ve buğza uğrarlar, inananlar katında da; Allah, her k
ibir
li ve cebbar kişinin gönlünü böyle mühürler işte....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Onlar ki kendilerine gelmiş reddedilemez bir delil olmaksızın Allâh'ın işaretleri hakkında mücadele ederler. . . (Bu durum) hem Allâh indînde ve hem de iman edenlerin indînde şiddetli gazaba sebep oldu. . . Böylece Allâh, her k
ibir
lenen, zorba bilinci kilitler....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Onlar ki, kendilerine gelmiş açık bir delil olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele ederler. Bu Allah katında da iman edenlerin yanında da büyük bir öfkeye yolaçar. İşte Allah her k
ibir
li zorbanın kalbini böyle mühürler.'...
Mömin Suresi, 35. Ayet:
ALLAH'ın ayet ve mucizelerine karşı, hiç bir delile sahip olmadan tartışanlar, hem ALLAH katında ve hem de inananlar katında büyük bir öfkeye muhataptır. ALLAH her k
ibir
li zorbanın kalbini işte böyle mühürler....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Hiçbir delilleri olmadan Allah'ın mesajlarını sorgulayanları (da): hem Allah'ın, hem de iman etmiş olanların gözünde son derece çirkin (bir günah). Allah, bütün k
ibir
li zorbaların kalbini işte böyle mühürler."...
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Kendilerine ulaşmış hiçbir delile dayanmaksızın Allah’ın âyetleri hakkında ileri geri tartışanların bu hareketleri, hem Allah indinde, hem de iman edenler yanında pek büyük bir gazaba yol açar. İşte Allah, her k
ibir
li ve zorbanın kalbini böylece mühürler....
Mömin Suresi, 35. Ayet:
Onlar ki kendilerine gelmiş bir delil olmadan Allâh'ın âyetleri hakkında tartışırlar. (Bu hareketleri) Gerek Allâh yanında, gerek inananlar yanında (onlara karşı) ne büyük bir kızgınlık (doğurur)! İşte Allâh, her k
ibir
li zorbanın kalbini böyle mühürler."...