Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Ve izibtelâ
ibrâhîme
rabbuhu bi kelimâtin fe etemmehun(etemmehunne), kâle innî câiluke lin nâsi imâmâ(imâmen), kâle ve min zurriyyetî kâle lâ yenâlu ahdiz zâlimîn(zâlimîne)....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
1.
ve iz ibtelâ
: ve imtihan etmişti
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
rabbu-hu
: onun Rabbi
4.
bi kelimâtin
: kelimeler il...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve iz cealnâl beyte mesâbeten lin nâsi ve emnâ(emnen), vettehizû min makâmı
ibrâhîme
musallâ(musallen) ve ahidnâ ilâ
ibrâhîme
ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit tâifîne vel âkifîne ver rukkais sucûd(sucûdi)....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu
2.
ceal-nâ
: biz kıldık
3.
el beyte
: ev, yer
4.
mesâbeten
: sevap yeri
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
Ve men yergabu an milleti
ibrâhîme
illâ men sefihe nefseh(nefsehu), ve lekadistafeynâhufîd dunyâ, ve innehu fîlâhireti le mines sâlihîn(sâlihîne)....
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
yergabu
: rağbet etmez, yüz çevirir, uzaklaşır
3.
an milleti
ibrâhîme
: İbrâhîm'in dîni
4.
illâ
...
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
Em kuntum şuhedâe iz hadara ya’kûbel mevtu, iz kâle li benîhi mâ ta’budûne min ba’dî kâlû na’budu ilâheke ve ilâhe âbâike
ibrâhîme
ve ismâîle ve ishâka ilâhen vâhidâ(vahiden) ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne)....
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
kuntum
: siz oldunuz
3.
şuhedâe
: şahitler
4.
iz hadara
: hazır olduğu zaman, hazır olmuştu...
Bəqərə Suresi, 135. Ayet:
Ve kâlû kûnû hûden ev nasârâ tehtedû kul bel millete
ibrâhîme
hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne)....
Bəqərə Suresi, 135. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
kûnû
: olun
3.
hûden
: yahudi
4.
ev nasârâ
: veya hristiyan
<...
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
Kûlû âmennâ billâhi ve mâ unzile ileynâ ve mâ unzile ilâ
ibrâhîme
ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ve mâ ûtiyen nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne)....
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
1.
kûlû
: deyin, söyleyin
2.
âmennâ
: biz îmân ettik
3.
billâhi (bi allâhi)
: Allah'a
4.
ve mâ unzile
: ve indiril...
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
ve deyin ki biz Allaha iman ettiğimiz gibi bize ne indirildiyse, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Yakuba ve Esbata ne indirildise, Musaya ve İsaya ne verildiyse ve bütün Pegyamberlere rablarından olarak ne verildiyse hepsine iman ettik, onun Resullerinden birinin arasını ayırmayız ve biz ancak onun için boyun eğen müslimleriz...
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
(Ey mü'minler) deyin ki: «Biz Allaha, bize indirilene (Kur'ân-ı Kerîme), İbrâhîme, İsmâîle, İshaka, Yakuba ve torunlarına (esbaata) indirilenlere, Musâya, İsâye verilenlere ve (bütün) peygamberlere Rableri katından verilen (Kitâb ve âyetler) e îman etdik. Onlardan hiçbirini (kimine inanmak, kimini inkâretmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz (Allaha) teslîm olmuş (müslümanlar) ız». ...
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
Em tekûlûne inne
ibrâhîme
ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâta kânû hûden ev nasârâ kul e entum a’lemu emillâh(emillâhu), ve men azlemu mimmen keteme şehâdeten indehu minallâh(minallâhi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne)....
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
tekûlûne
: diyorsunuz, söylüyorsunuz
3.
inne
: muhakkak
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
E lem tera ilellezî hâcce
ibrâhîme
fî rabbihî en âtâhullâhul mulk(mulke), iz kâle ibrâhîmu rabbiyellezî yuhyî ve yumîtu, kâle ene uhyî ve umît(umîtu), kâle ibrâhîmu fe innallâhe ye’tî biş şemsi minel maşrıkı fe’ti bihâ minel magribi fe buhitellezî kefer(kefere), vallâhu lâ yehdil kavmez zâlimîn(zâlimîne)....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
1.
e lem tera ilâ
: ... a bakmadın mı, görmedin mi
2.
ellezî
: o kimse, o
3.
hâcce
: tartıştı
4.
ibrâhîme
: İbrâhî...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Baksana ona: O, kendine Allah meliklik verdi diye İbrahime rabbı hakkında huccet yarışına kalkana, İbrahim ona «benim rabbım o kadirı kayyumdur ki hem diriltir hem öldürür» dediği vakit «ben diriltirim ve öldürürüm» demişti, İbrahim: «Allah güneşi Meşrıktan getiriyor, haydi sen onu Mağribden getir» deyiverince o küfreden herif dona kaldı, öyle ya: Allah zalimler güruhunu muvaffak etmez...
Ali-İmran Suresi, 33. Ayet:
İnnallâhestafâ âdeme ve nûhan ve âle
ibrâhîme
ve âle imrâne alel âlemîn(âlemîne). ...
Ali-İmran Suresi, 33. Ayet:
1.
inne allâhe
: muhakkak ki Allah
2.
istafâ
: seçti
3.
âdeme ve nûhan
: Hazreti Âdem ve Hazreti Nuh
4.
ve âle
ibrâhîme
Ali-İmran Suresi, 65. Ayet:
Yâ ehlel kitâbi lime tuhâccûne fî
ibrâhîme
ve mâ unziletit tevrâtu vel incîlu illâ min ba’dih(ba’dihî), e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne). ...
Ali-İmran Suresi, 65. Ayet:
1.
yâ ehle el kitâbi
: ey ehli kitap (yahudiler, hristiyanlar)
2.
lime
: niçin, nasıl
3.
tuhâccûne
: tartışıyorsunuz
4.
fî ibrâ...
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
İnne evlen nâsi bi
ibrâhîme
lellezînettebeûhu ve hâzan nebiyyu vellezîne âmenû vallâhu veliyyul mu’minîn(mu’minîne). ...
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
1.
inne evlâ en nâsi
: muhakkak ki insanların en yakın olanı
2.
bi
ibrâhîme
: Hz. İbrâhîm'e
3.
le ellezîne
: elbette onlar
4.
i...
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
Doğrusu insanların İbrahime en yakını her halde onun izince gidenler ve şu Peygamber ve iman edenlerdir, Allah da mü'minlerin velîsidir...
Ali-İmran Suresi, 68. Ayet:
Hakıykat, İbrâhîme insanların en yakıyni, her halde (zamanında) ona tâbi olanlarla şu Peygamber ve (şu) îman edenlerdir. Allah, o îman edenlerin yâri (yardımcısı) dır. ...
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
Kul âmennâ billâhi ve mâ unzile aleynâ ve mâ unzile alâ
ibrâhîme
ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâtı ve mâ ûtiye mûsâ ve îsâ ven nebiyyûne min rabbihim, lâ nuferriku beyne ehadin minhum, ve nahnu lehu muslimûn(muslimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
âmennâ
: biz îmân ettik
3.
bi allâhi
: Allah'a
4.
ve mâ unzile
: ve indirilen şeye
...
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
De ki: biz inandık Allaha iman getirdik: bize indirelene de, İbrahime ve İsmaile ve İshaka ve Ya'kuba ve Esbata indirilene de Musaya ve İsaya ve Nebiyyuna Rablarından verilene de, onlardan birinin arasını ayırmayız ve biz ancak ona boyun eğer müslimleriz...
Ali-İmran Suresi, 84. Ayet:
De ki: «Allaha îman etdik. Bize indirilen (Kur'an-ı kerîm) e, İbrâhîme, İsmâîle, İshaaka, Ya'kuba ve oğullarına indirilenlere, Mûsâya, îsâya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere de (inandık) Onlardan hiç biri arasında (peygamber olmaları bakımından) fark gözetmeyiz. Biz Ona (Allaha) teslim olmuşlarız». ...
Ali-İmran Suresi, 95. Ayet:
Kul sadakallâhu fettebiû millete
ibrâhîme
hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne). ...
Ali-İmran Suresi, 95. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
sadaka allâhu
: Allah doğruyu söyledi
3.
fe ittebiû
: öyle ise tâbî olun
4.
millete
ibrâhîme
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Fîhi âyâtun beyyinâtun makâmu ibrâhîm(
ibrâhîme
), ve men dahalehu kâne âminâ(âminen), ve lillâhi alen nâsi hiccul beyti menistetâa ileyhi sebîlâ(sebîlen), ve men kefere fe innallâhe ganiyyun anil âlemîn(âlemîne). ...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
1.
fîhi
: orada
2.
âyâtun
: âyetler, deliller, kanıtlar
3.
beyyinâtun
: açık beyyineler
4.
makâmu
ibrâhîme
: Hz. İ...
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Em yahsudûnen nâse alâ mâ âtâhumullâhu min fadlıhî, fe kad âteynâ âle
ibrâhîme
l kitâbe vel hikmete ve âteynâhum mulken azîmâ(azîmen)....
Nisa Suresi, 54. Ayet:
1.
em
: yoksa ...mı
2.
yahsudûne
: haset ediyorlar, çekemiyorlar
3.
en nâse
: insanlar
4.
alâ
: ...'a
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoksa o nasa Allahın fazlından verdiği ni'meti çekemiyorlar da hased mi ediyorlar? Evet, biz Âli İbrahime kitab ve hikmet verdik hem de azîm bir mülk verdik...
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoksa onlar Allah’ın lütfundan insanlara ihsan ettiği nimetlere karşı haset mi ediyorlar? Evet biz Âl-i İbrâhime de kitap ve hikmet verdik, hem de büyük bir hâkimiyet ve mülk verdik....
Nisa Suresi, 125. Ayet:
Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete
ibrâhîme
hanîfâ(hanîfen). Vettehazallâhu
ibrâhîme
halîlâ(halîlen)....
Nisa Suresi, 125. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
ahsenu
: ahsen, en güzel, daha güzel
3.
dînen
: dîn bakımından, dînen
4.
mimmen (min men)
: ...
Nisa Suresi, 163. Ayet:
İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ven nebiyyîne min ba’dihî, ve evhaynâ ilâ
ibrâhîme
ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâti ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymân(suleymâne), ve âteynâ dâvûde zebûrâ(zebûran)....
Nisa Suresi, 163. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
evhaynâ
: biz vahyettik
3.
ileyke
: sana
4.
kemâ
: gibi
Nisa Suresi, 163. Ayet:
Filhakıka biz sana (ya Muhammed) öyle vahiy indirdik ki Nuha ve ondan sonra gelen bütün Peygamberlere vahy ettiğimiz gibi: hem İbrahime, İsmaile, İshaka, Ya'kuba, Esbata, Isâya, Eyyuba, Yunüse, Haruna. Süleymana vahy ettiğimiz hem Dâvûda Zeburu verdiğimiz gibi...
Nisa Suresi, 163. Ayet:
Nuuha, ondan sonraki peygamberlere vahy etdiğimiz ve İbrahîme, İsmâîle, İshaaka, Ya'kuba, evlâdlarına, İsâya, Eyyuba, Yunusa, Hârûna ve Süleymana vahy eylediğimiz ve Dâvûda Zebûr verdiğimiz gibi (Habîbim) şübhesiz sana da vahyetdik biz. ...
Nisa Suresi, 163. Ayet:
Bak, (ey Peygamber,) Biz Nuha ve ondan sonraki bütün peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik: tıpkı İbrahime, İsmaile, İshaka, Yakuba ve İsa, Eyyub, Yunus, Harun ve Süleyman dahil onların torunlarına vahyettiğimiz gibi; ve Davuda bir ilahi hikmet kitabı bağışladığımız gibi;...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Ve kezâlike nurî
ibrâhîme
melekûtes semâvâti vel ardı ve li yekûne minel mûkınîn(mûkınîne). ...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece
2.
nurî
: biz gösteriyoruz
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm (A.S)
4.
melekûte
: melekût
...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Bu sûretle İbrâhîme göklerin ve yerin melekûtünü gösteriyorduk ki yakîn hâsıl edenlerden olsun...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Biz İbrâhîme (hakıykatı nasıl öğretdiysek, istidlalde bulunması ve) kesin ilme erenlerden olması için göklerin ve yerin büyük mülkünü de öylece gösteriyorduk. ...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece Biz İbrahime, (Allahın) gökler ve yer üzerindeki güçlü hükümranlığı ile ilgili (ilk) kavrayışı kazandırdık, ki kalben mutmain olan kimselerden olsun....
Ənam Suresi, 83. Ayet:
Ve tilke huccetunâ âteynâhâ
ibrâhîme
alâ kavmih(kavmihî), nerfeu derecâtin men neşâ’(neşâu), inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun). ...
Ənam Suresi, 83. Ayet:
1.
ve tilke
: ve işte bu, bunlar
2.
huccetu-nâ
: bizim kuvvetli delilimiz, delillerimiz
3.
âteynâ-hâ
: ona verdik
4.
ibrâhîme
Ənam Suresi, 83. Ayet:
İşte bu (yıldızların batışında Allah’ın birliğine yapılan istidlâller), bizim hüccetimizdir ki, onları kavmine karşı İbrahime verdik. Biz dilediğimiz kimseyi derecelerle yükseltiriz. Muhakkak ki Rabbin tam hikmet sahibidir, (her şeyi) kemâliyle bilendir....
Ənam Suresi, 83. Ayet:
Bu işte bizim o huccetimiz ki kavmine karşı İbrahime vermişdik, biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz, şüphesiz ki rabbın hakîm, alîmdir...
Ənam Suresi, 83. Ayet:
İşte bunlar kavmine karşı İbrâhîme ver (ib öğret) diğimiz hüccetlerdi. Biz kimi dilersek onu derece derece yükseltiriz. Şübhe yok ki Rabbin tam hikmet saahibidir, hakkıyle bilendir. ...
Ənam Suresi, 83. Ayet:
İşte bu, halkına karşı (kullanmak üzere) İbrahime verdiğimiz muhakeme tarzımızdı: (çünkü) dilediğimiz kimseyi derecelerle yüceltiriz. Şüphe yok ki Rabbiniz hikmet sahibidir, her şeyi bilendir....
Ənam Suresi, 161. Ayet:
Kul innenî hedânî rabbî ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin) dînen kıyamen millete
ibrâhîme
hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne)....
Ənam Suresi, 161. Ayet:
1.
kul
: de
2.
inne-nî
: muhakkak ki beni
3.
hedâ-ni
: beni hidayete erdirdi, hidayet etti
4.
rabbî
: Rabbim
<...
Tövbə Suresi, 70. Ayet:
E lem ye’tihim nebeullezîne min kablihim kavmi nuhin ve âdn ve semûde ve kavmi
ibrâhîme
ve ashâbi medyene vel mu’tefikât(mu’tefikâti), etethum rusuluhum bil beyyinat(beyyinati), fe mâ kânallâhu li yazlimehum ve lâkin kânû enfusehum yazlimûn(yazlimûne)....
Tövbə Suresi, 70. Ayet:
1.
e lem ye'ti-him
: onlara gelmedi mi
2.
nebeu
: haber
3.
ellezîne min kabli-him
: onlardan önceki kimselerin
4.
kavmi nuhin
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
Ve mâ kânestigfâru
ibrâhîme
li ebîhi illâ an mev’ıdetin vaadehâ iyyâhu, fe lemmâ tebeyyene lehû ennehu aduvvun lillâhi teberree minhu, inne
ibrâhîme
le evvâhun halîm(halîmun)....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
1.
ve mâ kâne istigfâru
: ve bağışlanma, mağfiret dilemesi olmaz, olamaz
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
li ebî-hi
: babası için
4.
il...
Hud Suresi, 69. Ayet:
Ve lekad câet rusulunâ
ibrâhîme
bil buşrâ kâlû selâmâ(selâmen), kâle selâmun fe mâ lebise en câe bi iclin hanîz(hanîzin). ...
Hud Suresi, 69. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
câet
: geldi
3.
rusulu-nâ
: resûllerimiz
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
Hud Suresi, 69. Ayet:
Şanım hakkı için İbrahime de Resullerimiz müjde ile geldiler «selâm» dediler, «selâm» dedi, durmadan gitti kızartılmış bir buzağı getirdi...
Hud Suresi, 69. Ayet:
Andolsun, elçilerimiz, İbrâhîme müjde ile gelib «Selâm» dediler. O da «Selâm» dedi ve eğlenmeden gidib (onlara) kızartılmış bir buzağı getirdi. ...
Hud Suresi, 74. Ayet:
Fe lemmâ zehebe an
ibrâhîme
r rev’u ve câethul buşra yucâdilunâ fî kavmi lût(lûtın)....
Hud Suresi, 74. Ayet:
1.
fe lemmâ
: artık, olunca, olduğu zaman
2.
zehebe
: gitti
3.
an
ibrâhîme
: İbrâhîm'den
4.
er rev'u
: korku
<...
Hud Suresi, 75. Ayet:
İnne
ibrâhîme
le halîmun evvâhun munîb(munîbun)....
Hud Suresi, 75. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
le
: elbette, cidden
4.
halîmun
: yumuşak huylu, halim
Yusif Suresi, 6. Ayet:
Ve kezâlike yectebîke rabbuke ve yu allimuke min te’vîlil ehâdîsi, ve yutimmu ni’metehu aleyke ve alâ âli ya’kûbe kemâ etemmehâ alâ ebeveyke min kablu
ibrâhîme
ve ishâk(ishâke), inne rabbeke alîmun hakîm(hakîmun).”...
Yusif Suresi, 6. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece, işte böylece
2.
yectebî-ke
: seni seçecek
3.
rabbu-ke
: senin Rabbin
4.
ve yuallimu-ke
Yusif Suresi, 6. Ayet:
«Rabbin seni öylece (rü'yâda gördüğün gibi) beğenib seçecek, sana rü'yâ ta'bîrine âid bilgi verecek, sana karşı da, Ya'kub haanedânına karşı da ni'metlerini — daha evvelden ataların İbrâhîme ve Ishaaka tamamladığı gibi — tamamlayacakdır. Şübhesiz ki Rabbin her şey'i bilendir, tam hüküm ve hikmet saahibidir». ...
Yusif Suresi, 38. Ayet:
Vetteba’tu millete âbâî
ibrâhîme
ve ishâka ve ya’kûb(ya’kûbe), mâ kâne lenâ en nuşrike billâhi min şey(şey’in), zâlike min fadlillâhi aleynâ ve alen nâsi ve lâkinne ekseren nâsi lâ yeşkurûn(yeşkurûne)....
Yusif Suresi, 38. Ayet:
1.
ve itteba'tu
: ve ben tâbî oldum
2.
millete
: dîn
3.
âbâî
: atalarım, babalarım
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
...
Hicr Suresi, 51. Ayet:
Ve nebbi’hum an dayfi ibrâhîm(
ibrâhîme
)....
Hicr Suresi, 51. Ayet:
1.
ve nebbi'hum
: ve onlara haber ver
2.
an dayfi
: misafirlerden
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm
...
Nəhl Suresi, 120. Ayet:
İnne
ibrâhîme
kâne ummeten kâniten lillâhi hanîfâ(hanîfen) ve lem yeku minel muşrikîn(muşrikîne). ...
Nəhl Suresi, 120. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
kâne
: oldu, idi
4.
ummeten
: bir ümmet
Nəhl Suresi, 123. Ayet:
Summe evhaynâ ileyke enittebi’ millete
ibrâhîme
hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne). ...
Nəhl Suresi, 123. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
evhaynâ
: biz vahyettik
3.
ileyke
: sana
4.
en ittebi'
: tâbî olmayı
...
Məryəm Suresi, 41. Ayet:
Vezkur fîl kitâbi ibrâhîm(
ibrâhîme
), innehu kâne sıddîkan nebiyyâ(nebiyyen). ...
Məryəm Suresi, 41. Ayet:
1.
vezkur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
fî el kitâbi
: kitapta
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm
4.
inne-hu
: muhakkak o, çünkü o<...
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
Ulâikellezîne en’amallâhu aleyhim minen nebiyyîne min zurriyyeti âdeme ve mimmen hamelnâ mea nûhin ve min zurriyyeti
ibrâhîme
ve isrâîle ve mimmen hedeynâ vectebeynâ, izâ tutlâ aleyhim âyâtur rahmâni harrû succeden ve bukiyyâ(bukiyyen). (SECDE ÂYETİ) ...
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
1.
ulâike
: İşte onlar
2.
ellezîne
: onlar ki
3.
en'ame allâhu
: Allah ni'metlendirdi
4.
aleyhim
: onları
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
Ve lekad âteynâ
ibrâhîme
ruşdehu min kablu ve kunnâ bihî âlimîn(âlimîne)....
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun ki
2.
âteynâ
: verdik
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm
4.
ruşde-hu
: onun rüşdü (onun irşad yetkisi...
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
Şanım hakkı için bundan evvel de İbrahime rüşdünü vermiştik...
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
Andolsun ki biz daha evvel
Ibrâhîme
de rüşdünü verdik ve biz onu (n buna ehil olduğunu) bilenlerdik. ...
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen alâ ibrahîm(ibrahîme)....
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
1.
kulnâ
: biz dedik
2.
yâ nâru
: ey ateş
3.
kûnî
: ol
4.
berden
: soğuk
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Ey nâr, serin ve selâmet ol İbrahime dedik...
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Biz de dedik: «Ey ateş,
Ibrâhîme
karşı serin ve selâmet ol». ...
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
İbrâhîme (evlad olarak) İshak’ı, üstelik bir de Yakûb’u ihsan ettik ve her birini salih kimselerden yaptık....
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona (İbrâhîme) Ishaakı, üstelik bir de Ya'kuubu ihsan etdik ve (bunların) her birini saalih (zât) ler yapdık. ...
Həcc Suresi, 26. Ayet:
Ve iz bevve’nâ li
ibrâhîme
mekânel beyti en lâ tuşrik bî şey’en ve tahhir beytiye lit tâifîne vel kâimîne ver rukkais sucûd(sucûdi)....
Həcc Suresi, 26. Ayet:
1.
ve iz bevve'nâ
: ve indirdiğimiz (gösterdiğimiz) zaman
2.
li
ibrâhîme
: İbrâhîm'e
3.
mekâne el beyti
: evin mekânı, Kâbe'nin yeri
4.
Həcc Suresi, 26. Ayet:
Hem unutma o vakti ki o beytin yerini İbrahime şöyle diye hazırlamıştık: sakın bana hiç bir şey şirk koşma, ve beytimi dolaşanlar ve duranlar ve ruküa sücude varanlar için tertemiz et...
Həcc Suresi, 26. Ayet:
Hatırla o zamanı ki biz Beytin yerini İbrâhîme: «Bana hiç bir şey'i eş tutma, Beytini tavaaf edenler, kıyam edenler, rükû' ve sücûd edenler için iyice temizle» diye merci' yapmışdık. ...
Həcc Suresi, 43. Ayet:
Ve kavmu
ibrâhîme
ve kavmu lût(lûtın)....
Həcc Suresi, 43. Ayet:
1.
ve kavmu
ibrâhîme
: ve İbrâhîm kavmi
2.
ve kavmu lûtın
: ve Lut kavmi
...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Ve câhidû fillâhi hakka cihâdih(cihâdihî), huvectebâkum ve mâ ceale aleykum fid dîni min harac(haracin), millete ebîkum ibrâhîm(
ibrâhîme
), huve semmakumul muslimîne min kablu ve fî hâzâ li yekûner resûlu şehîden aleykum ve tekûnû şuhedâe alen nâs(nâsi), fe ekîmûs salâte ve âtuz zekâte va’tesımû billâh(billâhi), huve mevlâkum, fe ni’mel mevlâ ve ni’men nasîr(nasîru)....
Həcc Suresi, 78. Ayet:
1.
ve câhidû
: ve cihad edin
2.
fî allâhi
: Allah hakkında, Allah için
3.
hakka
: hakkıyla, gereğince
4.
cihâdi-hi
Şüəra Suresi, 69. Ayet:
Vetlu aleyhim nebee ibrâhîm(
ibrâhîme
)....
Şüəra Suresi, 69. Ayet:
1.
vetlu
: ve oku, aktar
2.
aleyhim
: onlara
3.
nebee
: haberini
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
...
Şüəra Suresi, 69. Ayet:
Onlara İbrâhîme aaid dosdoğru haberi de oku. ...
Ənkəbut Suresi, 16. Ayet:
Ve
ibrâhîme
iz kâle li kavmihî’budûllâhe vettekûh(vettekûhu), zâlikum hayrun lekum in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne)....
Ənkəbut Suresi, 16. Ayet:
1.
ve
ibrâhîme
: ve İbrâhîm
2.
iz kâle
: demişti
3.
li kavmi-hi
: kavmine
4.
a'budûllâhe (a'budû allâhe)
: Allah'a...
Ənkəbut Suresi, 31. Ayet:
Ve lemmâ câet rusulunâ
ibrâhîme
bil buşrâ, kâlû innâ muhlikû ehli hâzihil karyeh(karyeti), inne ehlehâ kânû zâlimîn(zâlimîne)....
Ənkəbut Suresi, 31. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câet
: geldi
3.
rusûlu-nâ
: bizim resûllerimiz
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm'e
...
Ənkəbut Suresi, 31. Ayet:
Ve vaktâ ki elçilerimiz İbrahime müjde ile vardılar, haberin olsun dediler: biz bu karyenin ehalisini ihlâk edecekleriz çünkü onun ehalisi hep zalim oldular...
Ənkəbut Suresi, 31. Ayet:
Elçilerimiz İbrâhîme o müjdeyi getirince dediler ki: «Biz bu memleketin ahâlîsini helak edeceğiz. Çünkü onun ahâlisi zaalim oldular». ...
Əhzab Suresi, 7. Ayet:
Ve iz ehaznâ minen nebîyyîne mîsâkahum ve minke ve min nûhın ve
ibrâhîme
ve mûsâ ve îsebni meryeme ve ehaznâ minhum mîsâkan galîzâ(galîzan). ...
Əhzab Suresi, 7. Ayet:
1.
ve iz
: ve o zaman olmuştu
2.
ehaznâ
: aldık, ahzettik
3.
min
: den
4.
en nebiyyîne
: nebîler
Saffat Suresi, 83. Ayet:
Ve inne min şîatihî le ibrâhîm(
ibrâhîme
)....
Saffat Suresi, 83. Ayet:
1.
ve inne
: ve muhakkak
2.
min şîati-hi
: onun dîninden, dîni üzerinde, onun yolu üzerinde
3.
le
: elbette, gerçekten
4.
ibrâh...
Sad Suresi, 45. Ayet:
Vezkur ıbâdenâ
ibrâhîme
ve ishâka ve ya’kûbe ûlîl eydî vel ebsâr(ebsâri)....
Sad Suresi, 45. Ayet:
1.
vezkur (ve uzkur)
: zikret, hatırla
2.
ibâde-nâ
: kullarımız
3.
İbrâhîme
: İbrâhîm
4.
ve ishâka
: ve İshak
...
Şura Suresi, 13. Ayet:
Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî
ibrâhîme
ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîhi, kebure alâl muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu)....
Şura Suresi, 13. Ayet:
1.
şerea
: şeriat kıldı
2.
lekum
: size, sizin için
3.
min ed dîni
: dînden
4.
mâ vassâ
: vasiyet ettiği şey, farz...
Zariyat Suresi, 24. Ayet:
Hel etâke hadîsu dayfi
ibrâhîme
l mukremîn(mukremîne)....
Zariyat Suresi, 24. Ayet:
1.
hel
: mi, var mı
2.
etâ-ke
: sana geldi
3.
hadîsu
: haber
4.
dayfi
: misafirler
Nəcm Suresi, 37. Ayet:
Ve
ibrâhîme
llezî veffâ....
Nəcm Suresi, 37. Ayet:
1.
ve
ibrâhîme
: ve İbrâhîm'in
2.
ellezî veffâ
: ahdini yerine getiren
...
Hədid Suresi, 26. Ayet:
Ve lekad erselnâ nûhan ve
ibrâhîme
ve cealnâ fî zurriyyetihimen nubuvvete vel kitâbe fe minhum muhted(muhtedin), ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne)....
Hədid Suresi, 26. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
erselnâ
: biz gönderdik
3.
nûhan
: Hz. Nûh
4.
ve
ibrâhîme
: ve İbrâhîm
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî
ibrâhîme
vellezîne meah(meahu), iz kâlû li kavmihim innâ bureâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedee beynenâ ve beynekumul adâvetu vel bagdâu ebeden hattâ tû’minû billâhi vahdehû, illâ kavle
ibrâhîme
li ebîhi le estagfirenne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’İn, rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr(masîru)....
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
1.
kad
: olmuştu
2.
kânet
: idi, oldu
3.
lekum
: size, sizin için
4.
usvetun
: örnek
Əla Suresi, 19. Ayet:
Suhufi
ibrâhîme
ve mûsâ....
Əla Suresi, 19. Ayet:
1.
suhufi
: sayfalar
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
ve mûsâ
: ve Musa
...
Saffat Suresi, 109. Ayet:
Selâmun alâ ibrâhîm(
ibrâhîme
). ...
Saffat Suresi, 109. Ayet:
1.
selâmun
: selâm, selâm olsun
2.
alâ
: üzerine, ... a
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm
...
Saffat Suresi, 109. Ayet:
Selâm İbrahime...
Saffat Suresi, 109. Ayet:
(Bizden) selam İbrâhîme. ...
Şura Suresi, 13. Ayet:
Sizin için: dinden Nuha tavsıye ettiğini ve sana vahyeylediğimizi ve İbrahime ve Musâya ve Isâya tavsıye kıldığımızı teşri' buyurdu şöyle ki: dinî doğru tutun ve onda tefrikaya düşmeyin, müşriklere bu da'vet ettiğin emir ağır geldi, Allah ona dileklerini seçecek ve yüz tutanları ona hidâyetle irdirecektir...
Şura Suresi, 13. Ayet:
O, «Dîni doğru tutun, onda tefrikaya düşmeyin» diye (asl-ı) dînden hem Nuuha tavsiye etdiğini, hem sana vahyeylediğimizi, hem İbrâhîme, Musâye ve îsâye tavsiye etdiğimizi sizin için de şerîat yapdı. Senin kendilerini da'vet etmekde olduğun (bu) şey müşriklerin üzerinde büyüdü (ağır geldi.) Allah kimi dilerse buna onu seçib çeker, (ancak kendisine itâatla) dönmekde olanları buna muvaffak eder. ...