Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Allaha iman gətirənləri qorxutmaq, Onun yolundan döndərmək və onu (Allah yolunu) əyib-bükmək məqsədilə hər yolun başında əyləşməyin! Xatırlayın ki, bir zaman siz az
idiniz,
O sizi çoxaltdı. Bax gör, fitnə-fəsad törədənlərin aqibəti necə oldu!...
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Hamınız Allahın ipindən möhkəm yapışın və parçalanmayın. Allahın sizə olan nemətini xatırlayın. Bir zamanlar bir-birinizə düşmən
idiniz,
amma O, sizin qəlblərinizi birləşdirdi və qardaş oldunuz. Od quyusunun kənarında olanda O, səni ora düşməkdən qorudu. Allah ayələrini belə izah edir ki, doğru yolu tapasınız....
Casiyə Suresi, 31. Ayet:
Lakin haqqı inkar edən nankorlara belə deyilir: “Ayələrim sizə oxunduğu zaman siz təkəbbürlü və günahkar bir tayfa
idiniz,
elə deyilmi?”....
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Hər yolun başında əyləşib Allaha iman gətirənləri qorxudaraq Onun yolundan döndərməyin, onu (Allah yolunu) əymək istəməyin. (Ey Mədyən tayfası!) Xatırlayın ki, bir zaman siz çox az
idiniz,
amma (Allah) sizi çoxaltdı. Bir görün fitnə-fəsad törədənlərin axırı necə oldu!...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Allahı necə inkar edirsiniz ki, siz ölü
idiniz,
O sizi diriltdi. O sizi (əcəliniz gəldikcə) yenə öldürəcək, sonra (qiyamətdə) yenə də dirildəcək və daha sonra siz (əməllərinizin haqq-hesabı çəkilmək üçün) Ona tərəf (Onun hüzuruna) qaytarılacaqsınız....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Allah yolunda (cihad etmək üçün) səfərə çıxdığınız zaman diqqətli olun! Sizə müsəlman olduğunu bildirən (salam verən) bir kimsəyə dünya həyatının puç mənfəətinə tamahlanaraq: “Sən mömin deyilsən!” deməyin! Halbuki çox qənimətlər Allah yanındadır. Siz özünüz də bundan əvvəl onlar kimi
idiniz,
lakin Allah sizə mərhəmət etdi. Elə isə, siz də (insanları bir-birindən fərqləndirməkdə) diqqətli olun! Şübhəsiz ki, Allah bütün etdiklərinizdən xəbərdardır!...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
1.
keyfe
: nasıl
2.
tekfurûne
: inkâr ediyorsunuz
3.
billâhi (bi allâhi)
: Allah'ı
4.
ve kuntum
: ve siz
idiniz,
o...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Allah’ı nasıl inkâr edersiniz? Biyolojik hücreler, ruhsuz, bilinçsiz ölü varlıklar halinde
idiniz,
hayatî fonksiyonlarınız yoktu. Hücrelerinize ruh yayarak sizlere hayat verdi. Sonra ecelleriniz gelince, sizlerin ölümlerinizi gerçekleştirecek. Sonra yine diriltecek. Sonra da onun huzuruna götürülüp hesaba çekileceksiniz....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Tanrı'ya nasıl küfredersiniz? Siz ölüler (emvaten)
idiniz,
o sizi diriltti (feahyaküm). Sonra sizi öldürür (yümiytüküm) ve tekrar diriltir (yuhyiyküm) ve sonunda / sonra da ona döndürülüceksiniz / döneceksiniz (türceun)....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Allah'a nasıl nankörlük edersiniz ki, siz ölüler
idiniz,
O sizi diriltti; yine öldürecek, yine diriltecek; sonra O'na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
yoksa siz şahidler mi
idiniz,
Yakuba ölüm hali geldiği vakit: oğullarına benim arkamdan neye ibadet edeceksiniz? dediği vakit? Dediler ki senin Allahın ve ataların İbrahim ve İsmail ve İshak'ın Allâhı, ilâh-ı vâhide ibadet ederiz, biz ancak ona boyun eğen müslimleriz...
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Toptan Allah'in ipine sarilin, ayrilmayin. Allah'in size olan nimetini anin: Dusmandiniz, kalblerinizin arasini uzlastirdi da onun nimeti sayesinde kardes oldunuz. Bir ates cukurunun kenarinda
idiniz,
sizi oradan kurtardi. Allah, dogru yola erisesiniz diye size boylece ayetlerini aciklar....
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Toptan Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın. Allah'ın size olan nimetini anın: Düşmandınız, kalblerinizin arasını uzlaştırdı da onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında
idiniz,
sizi oradan kurtardı. Allah, doğru yola erişesiniz diye size böylece ayetlerini açıklar....
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
ALLAH'ın ipine topluca sımsıkı sarılın; ayrılığa düşmeyin. ALLAH'ın size olan nimetini anımsayın. Siz birbirinize düşmanlar idiniz de kalplerinizi birleştirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeşler oldunuz. Bir ateş çukurunun kenarında
idiniz,
sizi ondan kurtardı. Yola gelesiniz diye ALLAH ayetlerini böyle açıklıyor....
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Ve topluca Allâh'ın ipine yapışın, ayrılmayın; Allâh'ın size olan ni'metini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman
idiniz,
(Allâh) kalblerinizi uzlaştırdı. O'nun ni'metiyle kardeşler haline geldiniz. Siz ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz, (Allâh) sizi ondan kurtardı. Allâh size âyetlerini böyle açıklıyor ki, yola gelesiniz....
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı
idiniz,
Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Allah'ın yolunda (savaşmak üzere) sefere çıktığınız zaman artık (mü'mini kâfirden ayırt etmek için) iyice araştırıp açığa çıkarın. Ve size selâm verip (teslim olan) kimseye, dünya hayatının geçici metaını (çıkarını) isteyerek: “Sen mü'min değilsin.” demeyin. Oysa Allah'ın katında ganimet çoktur. Daha önce siz de öyle
idiniz,
o zaman Allah (lütufta bulunup) sizin üzerinize ni'met verdi. O halde iyice araştırıp açığa çıkarın. Muhakkak ki Allah, yaptığınız şeylerden haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Allah yolunda adım attığınız vakıt iyi anlayın dinleyin size islâm selâmı veren kimseye -dünya hayatının geçici metaına göz dikerek- sen mü'min değilsin demeyin, Allah yanında çok ganimetler var, önce siz de öyle
idiniz,
Allah kerem buyurdu da sizleri iyman ile tanıttı onun için iyi anlayın dinleyin, muhakkak ki Allah ne yaparsanız habîr bulunuyor....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Yeryüzünde Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, son derece dikkatli davranın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici ve az bir menfaatini elde etmek için: "Sen mümin değilsin" demeyin! Unutmayın ki Allah’ın yanında birçok ganimetler vardır. Önceden siz de böyle
idiniz,
Allah size lütfetti de imanla şereflendiniz. Öyleyse iyi anlayın, dinleyin çok dikkatli davranın. Muhakkak ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey inananlar, Allâh yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayın, dinleyin, size selâm verene, dünyâ hayâtının geçici menfaatini gözeterek: "Sen mü'min değilsin!" demeyin. Çünkü Allâh'ın yanında çok ganimetler vardır. Önceden siz de öyle
idiniz,
Allâh size lutfetti (imânâ geldiniz). O halde iyice anlayın (dinleyin, peşin hüküm vermeyin). Çünkü Allâh yaptıklarınızı haber almaktadır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Yeryüzünde Allah için sefere çıktığınız zaman dikkatli olun da, size selâm veren kimseye 'Sen mü'min değilsin' demeyin. Siz dünya hayatının gelip geçici menfaatini arıyorsunuz; Allah katında ise nice ganimetler var. Evvelce siz de böyle
idiniz,
sonra Allah'ın lütfuna eriştiniz; onun için dikkatli olun ve araştırın. Şu bir gerçek ki, Allah sizin bütün yaptıklarınızdan haberdar bulunuyor....
Nisa Suresi, 97. Ayet:
Kendilerine zulmedenlerin canlarını alırken melekler: 'Ne halde
idiniz,
' derler. 'Bizler yeryüzünde ezilmiş kimselerdik,' diye cevap verirler. 'ALLAH'ın yeri geniş değil miydi ki oralara göç edeydiniz,' derler. Onların yeri cehennem. O ne kötü bir dönüş noktası....
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Tehdit (vaad ederek) ederek her yola (üstüne) oturmayın. Ve O'na (Allah'a) âmenû olan kimseleri Allah'ın yolundan men etmeyin. Ve onda (Allah'ın yolunda) bir eğrilik istiyorsunuz. Ve hatırlayın! Siz az
idiniz,
sizi çoğalttı. Ve bakın, fesat çıkaranların sonları nasıl oldu....
Əraf Suresi, 86. Ayet:
"Tehdit ederek, iman edenleri Allâh yolundan alıkoyarak ve o yoldan sapmalarını isteyerek, inananların yolunu kesmeyin! Düşünün ki siz az
idiniz,
(O) sizi çoğalttı. . . Bir bakın nasıl oldu fesat çıkaranların sonu!"...
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Allah'a imân edenleri tehdîd ederek ve Allah'ın yolundan alıkoyarak öyle her yolda —o yolun eğriliğini arzu ederek— oturmayın. Bir düşünün, bir zamanlar az
idiniz,
O sizi çoğalttı, bozgunculuk yapıp fesad çıkaranların sonunun ne olduğuna bir bakın!...
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Hem öyle tehdid ederek her caddenin başına oturub da Allahın yolundan ona iyman edenleri çevirmeyin ve yolun çarpıklığını arzu etmeyin, düşünün ki vaktiyle siz pek az
idiniz,
öyle iken o sizi çoğalttı ve bakın o müfsidlerin akıbeti nasıl oldu?...
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Allah'a imân edenleri korkutarak ve Allah'ın yolundan alıkoyarak ve onun için eğriliği isteyerek her bir caddede oturmayınız. Ve hatırlayınız ki, siz pek az
idiniz,
sonra sizi çoğalttı ve bakınız ki, müfsidlerin sonu nasıl oldu?...
Əraf Suresi, 86. Ayet:
"Ve her yolun başına oturup da tehdid ederek inananları Allâh yolundan çevirmeğe ve o(Hak yolu)nu eğriltmeğe çalışmayın; düşünün siz az
idiniz,
O sizi çoğalttı ve bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!"...
Əraf Suresi, 86. Ayet:
"Her yol üstünde oturup da tehdit savurarak Allah yolundan O'na inananları çevirmeyin. Yolun çarpığını isteyip durmayın. Hatırlayın ki, siz az
idiniz,
O sizi çoğalttı. Bir bakın, nasılmış bozguncuların sonu!...
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın ki, (bir zamanlar) siz az
idiniz,
yeryüzünde (Mekke’de) güçsüz bırakılmış (horlanmış) kimselerdiniz, insanların (her an) sizi yakalayıvermesinden korkuyordunuz; fakat (Allah) sizi (Medîne’de) barındırdı, sizi yardımıyla kuvvetlendirdi ve size temiz şeylerden rızık verdi ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Ve yâd ediniz ki, bir zaman siz yeryüzünde azlık
idiniz,
zayıf sayılan kimseler idiniz. Nâsın sizi çarpıp kapmasından korkardınız. Sonra (Allah Teâlâ) sizi yerleştirdi ve sizi nusretiyle teyid etti ve sizi temiz şeylerden merzûk buyurdu, tâ ki şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Hatırlayın, bir zamanlar yeryüzünde az
idiniz,
güçsüzdünüz, insanların sizi esir alıp götürmesinden korkuyordunuz. Allah sizleri barındırdı, yardımıyla güçlendirdi, şükredesiniz diye sizi temiz ürünlerle rızıklandırdı....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Düşünün ki bir zaman siz az
idiniz,
yeryüzünde hırpalanıyordunuz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Allâh, sizi barındırdı, sizi yardımıyle destekledi, sizi güzel şeylerle besledi ki, şükredesiniz....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında)
idiniz,
onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hani siz en yakın kenarda
idiniz,
onlar ise en uzak kenarda. . . Kervan da sizden aşağıda idi. . . Eğer onlarla sözleşmiş olsaydınız aynı zamanda bunlar bir araya gelemezdi!. . Fakat Allâh, hükmü verilmiş olayı oluşturdu (tesadüf yoktur)! Tâ ki, helâk olan da, hayatta kalan da, Hakk'ın açık hükmü üzere, gereğini yaşamış olsun! Muhakkak ki Allâh elbette Semi'dir, Aliym'dir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında)
idiniz,
onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk olması, yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O vakıt ki siz vâdînin beri yamacında
idiniz,
onlarsa öte yamacında, süvarileri de tam sizden aşağıda
idiniz,
öyleki onlarla va'dleşmiş olsa idiniz mutlak mîâdda ıhtilâf ederdiniz ve lâkin Allah mukadder bir emri yerine getirmek için o yapılmış idi ki hem helâk olan beyyineden helâk olsun, hem de yaşıyan beyyineden yaşasın ve çünkü Allah her halde semî'dir alîmdir...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O vakit siz vadinin yakın bir yamacında
idiniz,
onlarsa uzak yamacında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Öyle ki, şayet onlarla sözleşmiş olsaydınız, öyle bir buluşma yeri için mutlaka anlaşmazlık çıkarırdınız. Fakat olması gereken (zafer)in olması için Allah böyle takdir etti. Tâ ki, helak olan apaçık bir delil gördükten sonra helak olsun, sağ kalanlar da yine apaçık bir delilden sonra yaşasın. Kesindir ki Allah, işitendir, bilendir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O vakit siz vâdînin yakın bir kenarında
idiniz,
onlar (düşmanlar, aynı yerin) en uzak bir kıyısında, (Mekkelilerin) kervan (ı) ise (sizin) daha aşağı (nız) da (ki sahil tarafında) idiler. Eğer böyle muayyen bir yerde buluşmak hususunda sözleşmiş olsaydınız muhakkak ki ihtilâf ederdiniz. Fakat işlenmesi gerekli olan emri yerine getirmek için (Allah böyle yapdı). Tâki helak olan kişi apaçık bir delîl (i gaziyle gördük) den sonra helak olsun, diri kalan kişi de yine apaçık delîli (gözüyle) görerek ...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hani siz, o vakit vadinin yakın kenarında
idiniz,
onlar da öte yamacında idiler. Kervan ise sizden daha aşağıda idi. Eğer bir yerde buluşmak üzere sözleşseydiniz; muhakkak ki vaktini ta'yinde ihtilafa düşerdiniz. Fakat Allah, işlenmesi gerekli olan emri yerine getirmek için yaptı. Ta ki helak olan; apaçık bir delilden dolayı helak olsun, yaşayan da apaçık bir delilden dolayı yaşasın. Ve muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O vakit ki, siz yakın vadide
idiniz,
onlar ise uzak vadide idiler. Kervan ise sizden aşağıda idi. Eğer birbirinizle vâdeleşe
idiniz,
elbette vâde mahallinde ihtilâfa düşerdiniz. Velâkin Allah Teâlâ yapılmış olan bir emri yerine getirmek için (böyle yaptı) tâ ki, helâk olan kimse, apaçık bir delilden helâk olsun ve diri kalan da âşikâr bir delilden diri kalmış olsun ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ kemaliyle işiticidir, tamamiyle bilicidir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O zaman siz vâdinin yakın bir kenarında
idiniz,
onlar da uzak kenarında idiler. Kervan ise sizin daha aşağınızda (deniz sahilinde) idi. Eğer onlarla sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda anlaşamazdınız. Fakat Allah olması gereken (zafer)in olması için böyle takdir etti. Tâ ki, helâk olan, apaçık bir delil gördükten sonra helâk olsun. Yaşayan da apaçık bir delilden sonra yaşasın. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hani Bedir savaşı günü ey Müslümanlar, Siz vadinin yakın kenarında
idiniz,
onlar da uzak tarafında idiler!Kervan ise sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte öyle buluşamazdınız. Fakat Allah, takdir ettiği bir işi yerine getirmek için, sizi böyle buluşturdu ki helâk olan, bir delile göre helâk olsun, yaşayan da bir delile göre yaşasın.Çünkü Allah her şeyi hakkıyla işitir ve bilir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O gün siz, vâdinin yakın kenarında
idiniz,
onlar da uzak kenarında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Eğer sözleşmiş olsaydınız dahi, sözleştiğiniz vakitte öyle buluşamazdınız. Fakat Allâh, yapılması gereken bir işi yerine getirmek için (sizi böyle buluşturdu) ki helâk olan, açık delille helâk olsun; yaşayan da açık delille yaşasın. Çünkü Allâh, işitendir, bilendir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O vakit siz, vadinin beri yamacında
idiniz,
onlarsa öte yamacında idiler. Kervan sizden daha aşağıda idi. Sözleşmiş olsaydınız buluşma yer ve saatinde ayrılığa düşerdiniz. Ama Allah, olması kararlaştırılan işi yerine getirmek istiyordu. Ta ki, ölen beyyine üzerine ölsün, yaşayan da beyyine üzerine yaşasın. Allah elbette ki çok iyi işitir, çok iyi bilir....
Tövbə Suresi, 65. Ayet:
1.
ve le in
: ve eğer mutlaka
2.
seelte-hum
: onlara sordun
3.
le yekûlunne
: mutlaka derler
4.
innemâ
: sadece, a...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Evlatlarım, haydi g
idiniz,
bütün duyularınızı, hislerinizi kullanarak vargücünüzle Yusuf ve kardeşi hakkında bilgi edinmeye çalışınız. Allah’ın rahmetinden asla ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü kâfirler güruhu dışında hiç kimse Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez."...
Taha Suresi, 42. Ayet:
"Haydi kardeşinle birlikte âyetlerimle g
idiniz,
sakın Beni anmakta gevşeklik göstermeyiniz!"...
Furqan Suresi, 36. Ayet:
Haydi âyetlerimizi tekzib eden o kavme g
idiniz,
dedik, binnetice o kavmi tedmir ederek helâk ettik...
Səba Suresi, 31. Ayet:
Ve kâfir olanlar dediler ki: «Elbette biz ne Kur'an'a inanırız ve ne de onun önündekine.» Eğer o zalimleri Rablerinin huzurunda tevkif edilmiş oldukları zaman görecek olsan, (pek acaib bir manzara görmüş olursun) bazısı bazısına söz çevirir. Zayıf sayılmış olanlar kendilerini büyük görmüş olanlara der ki: «Eğer siz olmasa
idiniz,
elbette biz mü'minler olmuş olurduk.»...
Səba Suresi, 32. Ayet:
Büyüklük taslayanlar, âciz ve zayıf olanlara, «size doğru yolu gösteren geldikten sonra biz mi sizi alıkoyduk ? Hayır, siz esasen suçlu günahkârlar
idiniz,
» derler....
Səba Suresi, 32. Ayet:
Büyüklük taslamış olanlar da; sömürülenlere: -Size, doğruluk rehberi geldikten sonra biz mi engel olduk? Hayır, siz zaten suçlular
idiniz,
derler....
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer küfr ederseniz, şübhesiz, Allah sizden müstağnidir. Bununla beraber O, kullarının küfrüne raazî olmaz. Eğer şükr ederseniz sizin fâideniz için bundan hoşnud olur. Hiçbir günahkâr diğerinin günâhını çekmez. Nihayet hepinizin dönüb gidişi ancak Rabbinizedir. Artık neler yapmakda
idiniz,
O, size haber verir. Çünkü O, göğüslerin içinde olan her gizliyi bile hakkıyle bilendir. ...
Həşr Suresi, 2. Ayet:
O, o zât-ı akdesdir ki ehli kitaptan kâfir olanları ilk sürgün için yurtlarından çıkardı. Onların çıkacaklarını siz zannetmez
idiniz,
onlar da şüphe yok zannettiler ki, kendilerini Allah'tan koruyacak olan, kal'alarıdır. Fakat Allah, onlara hiç hesaba almadıkları bir cihetten geldi ve yüreklerine korku düşürdü, öyle ki evlerini hem kendi elleriyle ve hem de mü'minlerin elleriyle harap eder oldular. Artık ey basiret sahipleri! İbret alınız....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
"Hani siz, vâdinin yakın bir yamacında
idiniz,
onlar da uzak yamacında idiler. Kervan da sizden daha aşağıda idi. Şâyet onlarla sözleşmiş olsaydınız da, buluşma yerinde kesinlikle anlaşmazlık çıkarırdınız. Fakat olması gereken işi Allah'ın gerçekleştirmesi için; değişime/yıkıma uğrayan apaçık bir delil gördükten sonra yıkıma uğrasın, sağ kalanlar da yine apaçık bir delilden sonra yaşasın diye... Şüphesiz Allah, en iyi işitendir, en iyi bilendir. "...
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey amənu olanlar! Allahın yolunda (döyüşmək üzərə) səfərə çıxdığınız zaman artıq (mömini kafirdən ayırd etmək üçün) təmiz araşdırıb ortaya çıxardın. Sizə salam verib (təslim olan) kimsəyə dünya həyatının fani olan mənfəətini istəyərək: ‘Sən mömin deyilsən.’ deməyin. Halbuki Allahın dərgahında qənimət çoxdur. Daha öncə siz də belə
idiniz,
o zaman Allah (lütf göstərib) sizin üzərinizə nemət verdi. O halda təmiz araşdırıb ortaya çıxardın. Şübhəsiz ki, Allah etdiyiniz şeylərdən xəbərdardır....
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Təhdid edərək hər yolun (üstündə) oturmayın. Allaha amənu olan kəsləri Allahın yolundan sapdırmayın. Onda (Allahın yolunda) bir əyrilik istəyirsiniz. Xatırlayın! Siz az
idiniz,
sizi çoxaltdı. Və baxın, fəsad çıxaranların sonları necə oldu....
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Hər yolun başında oturub Allahaiman gətirənləri hədələyib Onun yolundan sapdırmayın və onu əyri göstərməyə çalışmayın. Xatırlayın ki, siz az
idiniz,
O sizi çoxaltdı. Bir görün fəsad törədənlərin aqibəti necə oldu....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Allahı necə inkar edirsiniz ki, siz ölü
idiniz,
O sizi diriltdi. Sonra O sizi öldürəcək və yenə dirildəcək, daha sonra isə siz Ona qaytarılacaqsınız....
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Hamınız Allahın ipindən möhkəm yapışın və parçalanmayın! Allahın sizə olan nemətini xatırlayın ki, siz (bir-birinizə) düşmən
idiniz,
O, sizin qəlblərinizi birləşdirdi və Onun neməti sayəsində (bir-birinizlə) qardaş oldunuz. Siz odlu bir uçurumun lap kənarında idiniz. O, sizi ondan xilas etdi. Allah Öz ayələrini sizə beləcə bəyan edir ki, bəlkə doğru yola gələsiniz....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Allah yolunda (döyüşə) çıxdığınız zaman (kiminlə vuruşacağınızı) yəqin edin və sizə salam verən şəxsə, dünya həyatının fani mən-fəətinə can ataraq: “Sən mömin deyilsən!”– deməyin. Allah yanında çox qənimətlər vardır. Əvvəllər siz də belə
idiniz,
Allah sizə mərhəmət göstərdi. Odur ki, (kiminlə vuruşacağınızı) yəqin edin! Şübhəsiz ki, Allah nə etdiklərinizdən xəbərdardır....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Yadınıza salın ki, bir zaman siz az
idiniz,
yer üzündə zəif sayılırdınız; (kafir) adamların sizi ələ keçirəcəyindən qorxurdunuz. (Allah) sizə sığınacaq verdi, Öz köməyi ilə sizi qüvvətləndirdi və sizə pak ruzilərdən verdi ki, bəlkə şükür edəsiniz....
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Yapışın Allahın ipindən cəmiyyən və firqələrə bölünməyin! Yad edin Allahın sizin üzərinizdə olan nemətini! Onda siz düşmən idiniz və Allah ülfət yaratdı qəlblərinizin arasında və Onun nemətilə siz qardaş oldunuz. Bir halda ki, siz od kənarıda
idiniz,
Allah sizə ondan nicat verdi. Belə, aydınlaşdırır Allah sizin üçün ayətlərini,ola ki, hidayət olasınız!...
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
V? ham?l?qla Allah?n ipind?n (dind?n, kitabdan v? v?hyi g?tir?nl?rd?n) mohk?m yap?s?n v? parcalanmay?n. Allah?n sizin bar?nizd? bir-birinizl? dusm?n ik?n q?lbl?riniz aras?nda ulf?t yaratd?g? zamandak? nem?tini xat?rlay?n ki, Onun nem?ti say?sind? bir-birinizl? qardas oldunuz. H?mcinin siz od ucurumunun astanas?nda
idiniz,
sizi ondan xilas etdi. Allah Oz (tovhid, qudr?t v? hikm?t) nisan?l?rini sizin ucun bu cur b?yan edir ki, b?lk? hiday?t olas?n?z....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
(Ayrılıq günü) o zaman (idi) ki, siz vadinin (Mədinəyə) yaxın tərəfində (əlverişli olmayan bir mövqedə)
idiniz,
onlar (Mədinədən) uzaq tərəfdə (Məkkəyə yaxın olan və əlverişli olan bir mövqedə), (Qüreyşin ticarət) karvan(ı) isə sizdən aşağı hissədə idi (ki, onlar qaça bildilər). Əgər bir-birinizlə vədələşsəydiniz, həmin vədələşmənizdə fikir ayrılığına düçar olar, yaxud orada olmaqdan yayınardınız. Lakin Allahın, olmalı işi gerçəkləşdirməsi üçün (belə oldu və belə bir məcburi qarşıdurma yarandı v...
Təkəsur Suresi, 2. Ayet:
O vaxta qədər ki, qəbristanlıqları ziyarət etdiniz (ölüb getdiniz. Ölüm anınıza kimi belə
idiniz,
yaxud fəxr etmək üçün qohumlarınızın qəbirlərini saymağa getdiniz)....
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Hamılıqla Allahın ipinə (Qur`ana) möhkəm sarılın. Bölünüb parçalanmayın. Allahın sizə olan nemətini xatırlayın. Siz bir-birinizə düşmən
idiniz,
O, qəlblərinizi birləşdirmişdi. Onun bu nemətləri sayəsində qardaş olmuşdunuz. Yenə siz oddan bir çuxurun tam kənarındaydınız, O, sizi oradan qurtarmışdı. Allah sizə ayələrini belə açıq-aydın bildirir ki, doğru yola yönələsiniz....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edənlər! Allah yolunda səfərə çıxdığınız zaman vəziyyəti lazımi şəkildə araşdırıb təhlil edin. Sizə salam verənə dünya həyatının müvəqqəti mənfəətinə (qənimətə) göz dikərək: “Sən mömin deyilsən”, – deməyin. Allah qatında çox qənimətlər var. Daha əvvəl siz də elə
idiniz,
Allah sizə lütf etdi (müsəlman oldunuz). Ona görə siz də yaxşıca ölçüb-biçin. Çünki Allah etdiklərinizdən haqqı ilə xəbərdardır....
Əraf Suresi, 86. Ayet:
“Bir də hədələyərək Ona iman edənləri Allahın yolundan yayındırmaq, Allahın yolunu əyri və təzadlı göstərmək üçün hər yol üstündə oturmayın. Xatırlayın ki, siz az (və gücsüz)
idiniz,
O, sizi çoxaltdı. Görün fitnə-fəsad törədənlərin aqibəti necə oldu?!”...
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Hamılıqla Allahın ipindən [dinindən] möhkəm tutun, parçalanmayın və Allahın sizə nemətini xatırlayın. O zaman siz (bir-birinizə) düşmən idiniz. O isə sizin ürəkləriniz arasında ülfət yaratdı və siz Onun mərhəməti sayəsində qardaş oldunuz. Siz od uçurumu [cəhənnəm] astanasında
idiniz,
O, sizi oradan xilas etdi. Allah Öz ayələrini sizə beləcə bəyan edir ki, bəlkə düz yola çıxasınız....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Siz Allah yolunda (döyüşə) çıxarsınızsa, ayırd edin və sizə sülh təklif edənə bu dünya malına tamah salaraq: "Sən mömin deyilsən!" - deməyin. Allahın dərgahında çoxlu qənimətlər [sərvət] vardır. Əvvəllər siz də belə
idiniz,
sonra Allah sizə lütf etdi. Özünüz üçün ayırd edin. Həqiqətən, Allah nələr etdiyinizdən xəbərdardır....
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Və hamılıqla Allahın ipinə möhkəm sarılın/Allahın ipi ilə qorunun, ayrılmayın və Allahın sizə olan nemətini xatırlayın: Bir vaxt siz bir-birinizə düşmən
idiniz,
Allah, qəlbləriniz arasında ülfət meydana gətirdi. Sonra da siz, Onun neməti sayəsində qardaş oldunuz. Siz bir od uçurumunun kənarında ikən O, sizi oradan xilas etdi. Bax belə, Allah, yönəldildiyiniz düz yolu tapa biləsiniz deyə nişanələrini/işarətlərini sizin üçün beləcə meydana qoyur....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman etmiş kəslər! Allah yolunda səfərə çıxdığınız zaman, dərhal yaxşıca araşdırın. Və sizə salam verən şəxsə, dünya həyatının mənfəətini güdərək, "Sən mömin deyilsən!" deməyin. Allah yanında çox qənimətlər vardır. Əvvəl siz də belə
idiniz,
Allah sizə lütf etdi. Ona görə, yaxşıca araşdırın. Şübhəsiz ki, Allah əməllərinizdən xəbərdardır....
Əraf Suresi, 86. Ayet:
Təhdid edərək, inananları Allahın yolundan uzaqlaşdıraraq və əyri yollar axtararaq hər yolun başında oturmayın. Düşünün ki, siz az
idiniz,
O, sizi çoxaltdı. Və fitnəçilərin aqibətinin necə olduğuna baxın bir! ...
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Və yada salın; bir zaman siz sayca az
idiniz,
yer üzündə zəif qalmışdınız, insanların sizi ələ keçirməsindən qorxurdunuz, Allah, [bəlkə] sizə verilən nemətlərin əvəzini ödəyərsiniz deyə [sizə] sığınacaq vermişdi, Öz köməyi ilə sizi gücləndirmişdi və sizə təmiz-xoş ruzilərdən vermişdi....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O zaman siz, vadinin yaxın yamacında
idiniz,
onlar da uzaq yamacında idilər. Karvan sizdən aşağıda idi. Əgər onlarla vədələşsəydiniz də, görüş yerində mütləq ixtilafa düşərdiniz. Lakin olması lazım gələn işi Allahın gerçəkləşdirməsi üçün; dəyişikliyə/məhvə məruz qalanlar açıq-aşkar bir dəlil gördükdən sonra məhv olsun, sağ qalanlar isə yenə açıq-aşkar bir dəlildən sonra yaşasın deyə... Şübhəsiz ki, Allah ən yaxşı eşidəndir, ən yaxşı biləndir....