Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hud Suresi, 53. Ayet:
Onlar dedilər: “Ey Hud! Sən bizə açıq-aşkar bir möcüzə gətirmədin. Biz sənin sözünlə
ilahlarımız
ı tərk edən və sənə inanan deyilik!...
Hud Suresi, 54. Ayet:
Biz ancaq bunu deyə bilərik ki,
ilahlarımız
dan biri səni yaman pis çarpıb”. Hud dedi: “Mən Allahı şahid tuturam və siz də şahid olun ki, mən sizin qoşduğunuz şəriklərdən uzağam....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Onlar: “Sən bizi
ilahlarımız
dan döndərmək üçün gəlmisən? Əgər doğru deyirsənsə, bizə vəd etdiyini (əzabı) gətir!” - dedilər....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
Əgər
ilahlarımız
a inanmaqda səbat göstərməsəydik, az qalsın o bizi onlardan uzaqlaşdırıb azdıracaqdı”. Onlar əzabı gördükləri zaman əslində kimin haqq yoldan azdığını biləcəklər....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Və belə deyirdilər: “Bəyəm divanə bir şair üçün
ilahlarımız
ı tərk edəcəyik?”...
Zümər Suresi, 36. Ayet:
Allah Öz quluna kifayət deyilmi?! Onlar səni Allahdan başqaları (bütlər) ilə qorxudurlar. Allah kimi haqq yoldan azdırarsa, artıq heç kim onu doğru yola yönəldə bilməz. (Müşriklər Həzrət Peyğəmbərə: “İlahlarımızı pisləmə, yoxsa onlar sənə zərər verərlər!” - deyirdilər. Yuxarıdakı ayə bu hadisəyə işarə edir.)...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Onlar: “Bizim
ilahlarımız
daha yaxşıdır, yoxsa İsa?” - dedilər. Bunu sənə yalnız mübahisə etmək üçün deyirdilər. Xeyr! Onlar höcətləşən kimsələrdir....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
Onlar belə dedilər: “İlahlarımıza bunu kim edib? Həqiqətən, o, zalımlardandır!”...
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
(İbrahimi gətirdikdən sonra ona:) “Ey İbrahim! İlahlarımıza bunu sənmi etdin?” - dedilər....
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dediler ki: "Ey Hud! Bize kanıt içeren bir bilgi getirmedin; biz, senin sözünle
ilahlarımız
ı terk edecek değiliz. Ve biz sana inanacak da değiliz."...
Hud Suresi, 54. Ayet:
"İlahlarımızdan biri seni fena çarpmış, demekten başka bir sözümüz yok." dediler. Hud da: "Ben Allah'ı tanık tutuyorum. Siz de tanık olun ki ben müşriklerden değilim." dedi....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
"Bizim
ilahlarımız
a bunu kim yaptı? Kuşku yok ki o, gerçekten zalimlerdendir." dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
"Ey İbrahim! İlahlarımıza bunu sen mi yaptın?" dediler....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
"Şayet
ilahlarımız
a bağlılıkta kararlı olmasaydık, neredeyse bizi saptırıyordu." diyorlar. Azabı gördükleri zaman kimin sapkın olduğunu bileceklerdir....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
"Mecnun bir şair için
ilahlarımız
ı terk edenler mi olacağız?" derlerdi....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve: "Bizim
ilahlarımız
mı daha hayırlıdır, yoksa o mu?" dediler. Bu örneği, yalnızca sana muhalefet etmek için verdiler. Doğrusu onlar çok düşmanca davranan bir halktır....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
"Sen bizi
ilahlarımız
dan vazgeçirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin şeyi hemen getir." dediler....
Hud Suresi, 53. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ hûdu
: ey Hud
3.
mâ ci'te-nâ bi
: bize getirmedin
4.
beyyinetin
: delil, apaçık bir belge,...
Hud Suresi, 53. Ayet:
“Ya Hud! Bize bir delil (mucize) getirmedin ve biz, senin sözünden dolayı ilâhlarımızı terketmeyiz. Ve biz, sana inanmayız.” dediler....
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dediler ki: “Ey Hûd! Sen bize açık bir mucize getirmedin. Biz de senin sözünle ilâhlarımızı bırakacak değiliz. Biz sana iman edecek de değiliz.”...
Hud Suresi, 53. Ayet:
Kavmi: 'Ey Hûd, sen bize açık hak bir delil bir mûcize getirmedin. Biz de senin sözünle ilâhlarımızı terkedecek değiliz. Biz sana itimat edecek de değiliz.' dedi....
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dediler ki: 'Ey Hud! Sen bize bir belge getirmedin. Biz senin sözünle
ilahlarımız
ı bırakacak değiliz. Biz sana inanacak da değiliz....
Hud Suresi, 53. Ayet:
"Ey Hud" dediler. "Sen bize apaçık bir belge (mucize) ile gelmiş değilsin ve biz de senin sözünle
ilahlarımız
ı terketmeyiz. Sana iman edecek de değiliz."...
Hud Suresi, 53. Ayet:
Ey Hûd, dediler: sen bize bir beyyine getirmedin, biz ise senin sözünle ilâhlarımızı terk etmeyiz ve biz sana inanmayız...
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dediler ki: «Ey Hud, sen bize mucize getirmedin, biz ise senin sözünle
ilahlarımız
ı terketmeyiz ve biz sana inanmayız!»...
Hud Suresi, 53. Ayet:
Soydaşları dediler ki; «Ey Hud, bize somut bir mucize getirmiş değilsin. Sırf öyle diyorsun diye
ilahlarımız
ı bırakmayız, sana kesinlikle inanmıyoruz.»...
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dediler ki: 'Ey Hûd! Bize apaçık bir delil (bir mu'cize) getirmedin; biz de senin sözünle ilâhlarımızı terk ediciler değiliz, biz sana îmân edecek kimseler de değiliz.'...
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dediler ki: Ey Hud; sen bize apaçık bir burhanla gelmedin, senin sözünden dolayı
ilahlarımız
ı terkedemeyiz ve sana inanmayız....
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dediler ki: “Ey Hud! Sen bize apaçık bir delil (mucize) getirmedin. Biz senin sözünle ilâhlarımızı terkedemeyiz ve sana iman edecek de değiliz. ”...
Hud Suresi, 53. Ayet:
-Ey Hûd, sen bize apaçık bir belge getirmedin, biz de senin sözünle
ilahlarımız
ı bırakacak ve sana inanacak değiliz, dediler....
Hud Suresi, 53. Ayet:
«Ey Hûd» dediler. «Sen bize apaçık bir belge (mucize) ile gelmiş değilsin ve biz de senin sözünle
ilahlarımız
ı terketmeyiz. Sana iman edecek de değiliz.»...
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dediler ki: "Ey Hûd! Bize hiçbir kanıt getirmedin. Senin sözünle
ilahlarımız
ı terk edecek değiliz. Zaten biz sana inanmıyoruz."...
Hud Suresi, 54. Ayet:
1.
in nekûlu illâ
: biz ancak ..... deriz
2.
ı'terâ-ke
: sana isabet etti, çarptı
3.
ba'du
: bazı
4.
âliheti-nâ
: ...
Hud Suresi, 54. Ayet:
Biz ancak: “Bizim bazı ilâhlarımız, fena halde seni çarptı.” deriz. (Onlara şöyle) dedi: “Ben Allah'ı şahit tutuyorum. Ve sizin şirk koştuğunuz şeylerden benim muhakkak ki (kesinlikle), uzak (berî) olduğuma şahitlik edin!”...
Hud Suresi, 54. Ayet:
(54-55) Biz sadece şunu söyleriz: “Seni, ilâhlarımızdan biri fena çarpmış.” Hûd, dedi ki: “İşte ben Allah’ı şâhit tutuyorum. Siz de şâhit olun ki, ben sizin Allah’ı bırakıp da O’na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Haydi hepiniz toptan bana tuzak kurun, sonra da bana göz açtırmayın.”...
Hud Suresi, 54. Ayet:
Seni
ilahlarımız
dan bazıları fena çarpmış, demekten başka bir şey söylemiyoruz. Dedi ki: 'Ben Allah'ı şahit tutuyorum ve siz de şahid olun ki, ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım....
Hud Suresi, 54. Ayet:
"Biz: 'Bazı
ilahlarımız
seni çok kötü çarpmıştır' (demekten) başka bir şey söylemeyiz." Dedi ki: "Allah'ı şahid tutarım, siz de şahidler olun ki, gerçekten ben, sizin şirk koştuklarınızdan uzağım."...
Hud Suresi, 54. Ayet:
(54-55) Ancak şunu söyleriz ki, ilâhlarımıza sövdüğünden onların bazısı, muhakkak seni bir fenalıkla (cinnet ve hezeyanla) çarpmıştır.” Hûd: “- İşte ben Allah’ı şâhid tutuyorum ve siz de şâhid olun ki, ben, Allah’dan başka ona koştuğunuz ortakların hiç birini tanımıyorum; onlardan beriyim. Artık hepiniz toplanın, bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra bir an bile müsaade etmeyin....
Hud Suresi, 54. Ayet:
(54-55) Yalnız deriz ki her halde ilâhlarımızın ba'zısı seni fena çarpmış, dedi ki: işte ben Allahı işhad ediyorum siz de şâhid olun, işte ben ondan başka koştuğunuz şeriklerin hiç birini tanımıyorum, artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana bir lâhza müsade de etmeyin....
Hud Suresi, 54. Ayet:
Sana söyleyeceğimiz tek söz şudur: «Seni
ilahlarımız
dan biri çarpmış olmalı.» Hud dedi ki; «Ben Allah'ı şahit tutuyorum, ayrıca siz de şahit olunuz ki, ben O'na koştuğunuz ortaklardan uzağım.»...
Hud Suresi, 54. Ayet:
(54-55) '(Biz senin hakkında) ancak: 'İlâhlarımızdan bazısı seni fenâ çarpmış’ diyoruz.' (Hûd) dedi ki: 'Şübhesiz ben (ise) Allah’ı şâhid tutuyorum; (siz de) şâhid olun ki doğrusu ben, sizin O’nu (Allah’ı) bırakıp da şirk koşmakta olduğunuz şeylerden uzağım! Artık (isterseniz) hep berâber bana tuzak kurun; sonra (da) bana hiç mühlet vermeyin!'...
Hud Suresi, 54. Ayet:
İlahlarımızdan biri seni fena çarpmış, demekten başka bir şey de söylemeyiz. Dedi ki: Doğrusu ben, Allah'ı şahid tutuyorum. Siz de şahid olun ki; sizin Allah'tan başka şirk koştuğunuz şeylerden, ben uzağım....
Hud Suresi, 54. Ayet:
“Biz: 'Seni ilâhlarımızdan biri fenâ çarpmış!' demekten başka bir söz söyleyemeyiz. ” O da dedi ki: “Ben Allah'ı şâhit tutuyorum. Siz de şâhit olun ki, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım. ”...
Hud Suresi, 54. Ayet:
-Biz ancak ‘seni
ilahlarımız
dan biri çarpmış’ demekten başka bir şey demeyiz, dediler. Hûd: -Ben, Allah’ı şahit tutuyorum. Siz de şahit olun ki, ben sizin O’nu bırakıp koştuğunuz şirklerden uzağım....
Hud Suresi, 54. Ayet:
«Biz: 'Bazı
ilahlarımız
seni çok kötü çarpmıştır' (demekten) başka bir şey söylemeyiz.» Dedi ki: «Allah'ı şahid tutarım, siz de şahidler olun ki, gerçekten ben, sizin şirk katmakta olduklarınızdan uzağım;»...
Hud Suresi, 54. Ayet:
"Sadece şunu söylüyoruz: 'İlahlarımızdan biri seni kötü çarpmış." Hûd dedi: "Ben Allah'ı tanık tutuyorum, siz de tanık olun ki, ben sizin Allah'a ortak yaptıklarınızdan uzağım."...
Hud Suresi, 55. Ayet:
(54-55) Biz sadece şunu söyleriz: “Seni, ilâhlarımızdan biri fena çarpmış.” Hûd, dedi ki: “İşte ben Allah’ı şâhit tutuyorum. Siz de şâhit olun ki, ben sizin Allah’ı bırakıp da O’na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Haydi hepiniz toptan bana tuzak kurun, sonra da bana göz açtırmayın.”...
Hud Suresi, 55. Ayet:
(54-55) Ancak şunu söyleriz ki, ilâhlarımıza sövdüğünden onların bazısı, muhakkak seni bir fenalıkla (cinnet ve hezeyanla) çarpmıştır.” Hûd: “- İşte ben Allah’ı şâhid tutuyorum ve siz de şâhid olun ki, ben, Allah’dan başka ona koştuğunuz ortakların hiç birini tanımıyorum; onlardan beriyim. Artık hepiniz toplanın, bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra bir an bile müsaade etmeyin....
Hud Suresi, 55. Ayet:
(54-55) Yalnız deriz ki her halde ilâhlarımızın ba'zısı seni fena çarpmış, dedi ki: işte ben Allahı işhad ediyorum siz de şâhid olun, işte ben ondan başka koştuğunuz şeriklerin hiç birini tanımıyorum, artık hepiniz toplanın bana istediğiniz tuzağı kurun, sonra bana bir lâhza müsade de etmeyin....
Hud Suresi, 55. Ayet:
(54-55) '(Biz senin hakkında) ancak: 'İlâhlarımızdan bazısı seni fenâ çarpmış’ diyoruz.' (Hûd) dedi ki: 'Şübhesiz ben (ise) Allah’ı şâhid tutuyorum; (siz de) şâhid olun ki doğrusu ben, sizin O’nu (Allah’ı) bırakıp da şirk koşmakta olduğunuz şeylerden uzağım! Artık (isterseniz) hep berâber bana tuzak kurun; sonra (da) bana hiç mühlet vermeyin!'...
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
men
: kim
3.
feale
: yaptı
4.
hâzâ
: bunu
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
“Bizim ilâhlarımıza bunu kim yaptı? Muhakkak ki o, gerçekten zalimlerdendir.” dediler....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
'İlahlarımıza bunu kim yaptı? Şüphesiz o zalimlerden biridir' dediler....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
"Bizim
ilahlarımız
a bunu kim yaptı? Şüphesiz o, zalimlerden biridir" dediler....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
(Kâfirler bayram yerinden döndükleri zaman) dediler ki: “- Bunu, bizim İlâhlarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir.”...
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
İlâhlarımıza bu işi kim yaptı? O elbette zâlimlerdendir, dediler....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
Bunu bizim ilâhlarımıza kim yapmış? Her halde o zalimlerden biri dediler...
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
Soydaşları «Bu işi
ilahlarımız
a kim yaptı? Kim yaptı ise o gerçekten bir zalimdir» dediler....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
(Onlar döndükleri zaman:) 'Bunu ilâhlarımıza kim yaptı? Hiç şübhesiz o, zâlimlerden biridir' dediler....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
Dediler ki: «İlâhlarımıza bunu kim yaptı ise şüphe yok ki, O zalimlerdendir.»...
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
Dediler ki: “Bunu ilâhlarımıza kim yaptı? Muhakkak ki o zâlimlerden biridir. ”...
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
-İlahlarımıza bunu kim yaptı? Elbette o zalim biridir, dediler....
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
«Bizim
ilahlarımız
a bunu kim yaptı? Şüphesiz o, zalimlerden biridir» dediler....
Ənbiya Suresi, 60. Ayet:
Duyduğumuza göre 'İbrahim adında bir delikanlı bu
ilahlarımız
a dil uzatıyordu' dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
e ente
: sen mi(sin)
3.
fealte
: sen yaptın
4.
hâzâ
: bu
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
“Ey İbrâhîm! Bizim ilâhlarımıza bunu sen mi yaptın?” dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
(İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ey İbrahim” dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim? dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
'İlahlarımıza bunu sen mi yaptın, ey İbrahim?' dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Dediler ki: "Ey İbrahim, bunu
ilahlarımız
a sen mi yaptın?"...
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
(Hz. İbrâhîmi huzura getirdikleri zaman ona şöyle) dediler: “- Sen mi bunu İlâhlarımıza yaptın, ey İbrâhîm?”...
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Ey İbrahim! Bunu sen mi yaptın ilâhlarımıza ? dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim? dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Dediler: sen mi yaptın bunu ilâhlarımıza ya İbrahim...
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Soydaşları O'na «Ey İbrahim, bu işi
ilahlarımız
a sen mi yaptın?» dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
(İbrâhîm’i getirdikten sonra:) 'Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrâhîm?' dediler....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Dediler ki: «Ey İbrahim, Bizim ilâhlarımıza bunu sen mi yaptın?»...
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Dediler ki: “Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?”...
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Dediler ki: -Bunu
ilahlarımız
a sen mi yaptın ey İbrahim?...
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
Dediler ki: «Ey İbrahim, bunu
ilahlarımız
a sen mi yaptın?»...
Furqan Suresi, 41. Ayet:
(41-42) Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. “Allah’ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz, ilâhlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilâhlarımızdan uzaklaştıracaktı” (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman, yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
1.
in
: eğer, ise
2.
kâde
: neredeyse, az kalsın
3.
le
: mutlaka, elbette, gerçekten
4.
yudıllu-nâ
: bizi saptırac...
Furqan Suresi, 42. Ayet:
“Ona sabretmemiş olsaydık, gerçekten, neredeyse bizi ilâhlarımızdan saptırıyordu.” Azabı gördükleri zaman kimin yoldan daha çok saptığını öğrenecekler....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
(41-42) Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. “Allah’ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz, ilâhlarımıza sımsıkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilâhlarımızdan uzaklaştıracaktı” (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman, yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
"Eğer onlar (ilâhlarımız) üzerine dirençli olmasaydık, (Rasûl) neredeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı". . . Azabı gördüklerinde, kimin yolunun sapmış olduğunu anlayacaklar....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
Eğer biz onların üzerinde kararlılık göstermeseydik neredeyse bizi
ilahlarımız
dan saptıracaktı.' Yakında azabı gördüklerinde kimin yolca daha sapık olduğunu bilecekler....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
"Eğer onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi
ilahlarımız
dan saptıracaktı." Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, öğreneceklerdir....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
Eğer biz
ilahlarımız
a ısrarla bağlılığımızı sürdürmeseydik, az kalsın bu adam bizi onlardan vazgeçirecekti derler. Yakında azabımızı gördüklerinde kimin yolunun sapık olduğunu öğreneceklerdir....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
'Eğer (onlara tapmakta) üzerlerine sebât etmeseydik, nerede ise bizi ilâhlarımızdan saptıracaktı!' (derler.) Fakat azâbı gördükleri zaman, yolca daha sapıkolanın kim olduğunu ileride bilecekler!...
Furqan Suresi, 42. Ayet:
“Eğer ilâhlarımıza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten bizi neredeyse ilâhlarımızdan saptıracaktı!” (diyorlar). Azabı gördükleri zaman kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
-Eğer dayanmasaydık az kalsın bizi
ilahlarımız
dan saptıracaktı, derler. Onlar azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
«Eğer biz onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi
ilahlarımız
dan saptırmış olacaktı.» Azabı görecekleri zaman, kim yol bakımından daha sapıkmış, onlar öğreneceklerdir....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
"Eğer biz kendilerine bağlılıkta sabırlı olmasaydık, bu bizi
ilahlarımız
dan saptıracaktı." Azabı gördüklerinde, yolca kimin daha sapık olduğunu bilecekler....
Saffat Suresi, 35. Ayet:
(35-36) Çünkü onlara "Allah’tan başka ilah yok!" denildiğinde, kibirlenip kafa tutarlar ve: "Deli bir şairin sözüne bakarak hiç biz
ilahlarımız
ı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?" derlerdi....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
1.
ve yekûlûne
: ve söylerler, derler
2.
e innâ
: muhakkak ki biz mi
3.
le
: elbette, mutlaka, gerçekten
4.
târikû
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve onlar: "Mecnun (deli) bir şair için, gerçekten biz, ilâhlarımızı terkedenler mi olacağız?" diyorlar(dı)....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
“Biz, deli bir şair için ilâhlarımızı mı terk edeceğiz?” diyorlardı....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
'Biz delirmiş bir şair için ilâhlarımızı mı terkedeceğiz? diyorlardı....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve derlerdi ki: "Biz, ünlenmiş bir şair için
ilahlarımız
ı terk mi edeceğiz?"...
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve «hiç biz mecnun şâır için ilâhlarımızı bırakır mıyız?» diyorlardı...
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve «Biz hiç deli bir şair için
ilahlarımız
ı bırakır mıyız?» diyorlardı....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve: «Biz, hiç, bir mecnun (deli) şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?» diyorlardı....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve: 'Doğrusu biz, deli bir şâir için ilâhlarımızı gerçekten terk edecek kimseler miyiz?' diyorlardı....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve derlerdi ki: Deli bir şair için mi
ilahlarımız
ı terkedeceğiz?...
Saffat Suresi, 36. Ayet:
ve "Mecnun bir şairin sözüyle biz
ilahlarımız
ı mı terk edeceğiz?" derlerdi....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve derler ki: «Mecnun bir şair için kendi ilâhlarımızı biz mi terkedeceğiz?»...
Saffat Suresi, 36. Ayet:
"Cinlenmiş bir şâirin hatırı için biz ilâhlarımızı terk mi edeceğiz?" derlerdi....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
-Bir mecnun şair için
ilahlarımız
ı terk mi edeceğiz? derlerdi....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
(35-36) Çünkü onlara "Allah’tan başka ilah yok!" denildiğinde, kibirlenip kafa tutarlar ve: "Deli bir şairin sözüne bakarak hiç biz
ilahlarımız
ı bırakır mıyız, olacak iş mi bu?" derlerdi....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve derlerdi ki: «Biz, ünlenmiş bir şair için
ilahlarımız
ı terk mi edeceğiz?»...
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Ve şöyle diyorlardı: "Mecnun bir şair yüzünden
ilahlarımız
ı mı terk edeceğiz?"...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
e ci'te-nâ
: bize mi geldin
3.
li te'fike-nâ
: bizi çevirmek, vazgeçirmek için
4.
an âliheti-nâ
<...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Sen bizi ilâhlarımızdan döndürmek için mi bize geldin? Eğer sen sadıklardan (doğru söyleyenlerden) isen, o zaman bize vaadettiğin şeyi (azabı) getir.” dediler....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Onlar ise, “Sen bizi ilâhlarımızdan alıkoymak için mi geldin? Doğru söyleyenlerden isen bizi tehdit ettiğin şeyi başımıza getir” dediler....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Onlar: 'Sen, bizi, ilâhlarımızdan vazgeçirmek için mi, geldin? Eğer sözünde doğru isen, bizi tehdit ettiğin azâbı hemen getir.' dediler....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Dediler ki: 'Sen bizi
ilahlarımız
dan alıkoymak için mi bize geldin? Öyleyse doğru sözlülerden isen bize vaad ettiğini getir.'...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Dediler ki: "Sen, bizi
ilahlarımız
dan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir."...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Onlar: «Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen o bize vaad edip durduğun azabı haydi getir.» dediler....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
(Onlar:) '(Sen) bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer (iddiâsında) doğru kimselerden isen, haydi bizi tehdîd edip durduğun (azâb)ı bize getir!' dediler....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Dediler ki: «Sen bize geldin mi ki, bizi ilâhlarımızdan geri döndüresin? İmdi bize vaadettiğin şeyleri getiriver, eğer sen sâdıklardan oldu isen.»...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Dediler ki: "Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Doğru sözlülerden isen, hadi bizi tehdit edip durduğun azabı başımıza getir. "...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Onlar da: -Bizi
ilahlarımız
dan ayırmak için mi geldin? Eğer doğru sözlülerden isen haydi bize getir, bizi tehdit ettiğin şeyi! demişlerdi....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Dediler ki: «Sen, bizi
ilahlarımız
dan çevirmek için mi bize geldin? Şu halde eğer doğru söylüyorsan, tehdit ettiğin şeyi, bize getir.»...
Zuxruf Suresi, 57. Ayet:
(Hz. Peygamber meleklere tapınan müşriklere): “-Siz ve Allah’dan başka tapındığınız şeyler cehennem odunusunuz” (âyetini okuyunca, kızmışlar ve bu hüküm yalnız bize ilâhlarımıza mı aittir, yoksa bütün ümmetlere mi? dediler. Hz. Peygamber: Size ve bütün ümmetlere şamildir, buyurdu. Onlar: O halde öğretmekte olduğun Meryem’in oğlu İsa’ya da hristiyanlar, Allah’ın oğludur diye ibadet ediyorlar. Biz ise Meleklere ibadet ediyoruz, onlar cehennemlik iseler biz de cehennemlik olmaya razıyız, dediler; v...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
e
: mi
3.
alihetu-nâ
: bizim ilâhlarımız
4.
hayrun
: (daha) hayırlı
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve: “Bizim ilâhlarımız mı hayırlı yoksa o mu?” dediler. Sana bu örneği, seninle mücâdeleden başka bir şey için söylemediler. Hayır, onlar düşman bir kavimdir....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
'Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?' diyorlar. Bu misâli, hak yoldan uzaklaşırken kazandıkları mücadele metodunu sana karşı kullanmak için ortaya attılar. Aslında onlar, bâtılın savunuculuğunu yapan azılı, hasım bir toplumdur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Dediler ki: 'Bizim ilâhlarımız mı hayırlıdır yoksa o mu?' Bunu sana karşı sırf tartışma için ortaya attılar. Gerçek şu ki, onlar kavgacı bir topluluktur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Dediler ki: "Bizim
ilahlarımız
mı daha hayırlı, yoksa o mu?" Onu yalnızca bir tartışma konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman' bir kavimdir....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve şöyle demişlerdi: “- Bizim ilâhlarımız (olan melekler) mi daha hayırlı, yoksa o mu (Meryem’in oğlu İsa mı)?” (Ey Rasûlüm, hakikatı anlamak için değil) bunu sana sırf bir mücadele olarak (ve seni cevabsız bırakmak için) misal veriyorlar. Doğrusu onlar çok çekişgen adamlardır....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ya! dediler: bizim ilâhlarımız mı hayırlı? Yoksa o mu? Bunu sana sırf bir cidal olarak fırlattılar, doğrusu onlar çok husumetli bir kavimdirler...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
«Bizim
ilahlarımız
mı daha hayırlı, yoksa o mu?» dediler. Bunu sana sadece bir tartışma olsun diye fırlattılar (ortaya attılar). Doğrusu onlar çok kavgacı bir kavimdirler....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Onlar dediler ki: «Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlıdır, yoksa İsâ mı?» Bu misâli sırf seninle tartışmak için ortaya attılar. Doğrusu onlar çok kavgacı bir topluluktur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve 'Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?' dediler. Bunu (bu misâli) sana ancak tartışmak için getirdiler. Hayır! Onlar, bir düşmanlar topluluğudur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
ve "Hangisi daha iyi, bizim
ilahlarımız
mı yoksa o mu?" derler. (Ama) onlar bu mukayeseyi, yalnızca, sırf muhalefet olsun diye senin önüne getirirler. Evet, onlar kavgacı/tartışmacı bir toplumdur!...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve dediler ki: «Bizim ilâhlarımız mı hayırlıdır, yoksa O mu?» Bunu sana bir mücadeleden başka olarak irâd etmiş olmadılar. Hayır. Onlar düşmanlar olan bir kavimdirler....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
"Bizim ilâhlarımız mı iyidir, yoksa o mu?" dediler. Sırf seninle tartışmak için bu misâli getirdiler. Hayır! Doğrusu onlar kavgacı bir topluluktur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
-Bizim
ilahlarımız
mı daha iyidir, yoksa o mu? diyerek... Bunu sana sadece tartışmak için söylüyorlar. Zaten onlar kavgacı bir toplumdur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Dediler ki: «Bizim
ilahlarımız
mı daha hayırlı, yoksa o mu?» Onu yalnızca bir tartışma konusu olsun diye (örnek olarak) verdiler. Hayır, onlar 'tartışmacı ve düşman' bir kavimdir....
Hud Suresi, 53. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Hud Suresi, 54. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Hud Suresi, 55. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Hud Suresi, 56. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Hud Suresi, 57. Ayet:
(53-57) Onlar dediler ki: “Ey Hûd! Bize bir açık kanıt ile gelmedin. Ve biz, senin sözünle ilâhlarımızı terk edecek değiliz. Biz, sana inananlar da değiliz. Ancak ‘Tanrılarımızdan bazısı seni fena çarpmış’ diyebiliriz.” Hûd dedi ki: “Şüphesiz ben Allah'ı şâhit tutuyorum, siz de şâhit olun ki, ben, Allah'ın astlarından O'na ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Hadi öyleyse hepiniz bana tuzak kurun, sonra beni hiç bekletmeyin. Şüphesiz ben gerçekten, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah'a iş...
Saffat Suresi, 35. Ayet:
(35,36) Şüphesiz onlar, kendilerine: “Allah'tan başka ilâh diye bir şey yoktur” denildiği zaman büyüklük taslıyorlar ve “Şüphesiz biz, gizli güçlerce desteklenen/ deli bir şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?” diyorlar. ...
Saffat Suresi, 36. Ayet:
(35,36) Şüphesiz onlar, kendilerine: “Allah'tan başka ilâh diye bir şey yoktur” denildiği zaman büyüklük taslıyorlar ve “Şüphesiz biz, gizli güçlerce desteklenen/ deli bir şair için ilâhlarımızı bırakır mıyız?” diyorlar. ...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve senin toplumun: “Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlıdır, yoksa o mu Muhammed mi/ Îsâ mı?” dediler. Bu örneği sırf seninle tartışmak için ortaya attılar. Aslında onlar, aşırı düşmanlık eden bir toplumdur. ...
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Onlar: “Sen bizi ilâhlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, hadi o bizi tehdit edip durduğun azabı hemen getir” dediler. ...
Hud Suresi, 53. Ayet:
’Ey Hud! Bizə bir dəlil (möcüzə) gətirmədin və biz sənin sözünə görə
ilahlarımız
ı tərk etmərik. Biz sənə inanmarıq.’ dedilər....
Hud Suresi, 54. Ayet:
Biz ancaq belə deyərik: ‘Bizim bəzi
ilahlarımız
, səni bəlaya düçar etdi (çarpdı)’. (Onlara belə) dedi: ‘Mən Allahı şahid tuturam. Sizin şirk qoşduğunuz şeylərdən mənim şübhəsiz ki, uzaq olduğuma şahidlik edin!’...
Ənbiya Suresi, 59. Ayet:
‘Bunu bizim
ilahlarımız
a kim etdi? Şübhəsiz ki, O, həqiqətən zalımlardandır.’dedilər....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
’Ey İbrahim! Bunu bizim
ilahlarımız
a sənmi etdin?’ dedilər....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
'Ona səbir etməmiş olsaydıq, həqiqətən, az qala bizi
ilahlarımız
dan sapdırırdı.' Əzabı gördükləri zaman kimin yoldan daha çox sapdığını öyrənəcəklər....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
Onlar: ‘Məcnun (dəli) bir şair üçün həqiqətən biz,
ilahlarımız
ı tərk edənlərmi olacağıq?’ deyirdilər....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
‘Bizim
ilahlarımız
mı xeyirli yoxsa Omu?’ dedilər. Sənə bu örnəyi səninlə mübarizə etmək məqsədilə söylədilər. Xeyr, onlar düşmən bir qövmdür....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
‘Sən bizi
ilahlarımız
dan döndərmək üçünmü bizə gəldin? Əgər sən doğru söyləyənlərdənsənsə, o zaman bizə vəd etdiyin əzabı gətir.’ dedilər....
Hud Suresi, 53. Ayet:
Dedilər ki: “Ey Hud! Sən bizə açıq bir möcüzə gətirmədin. Biz də sənin sözünlə
ilahlarımız
ı tərk edən deyilik. Biz sənə iman edən də deyilik”....
Hud Suresi, 54. Ayet:
Biz ancaq bunu deyirik: “İlahlarımızdan biri sənə sədəmə toxundurmuşdur”. Hud dedi ki: “Mən Allahı şahid tuturam. Siz də şahid olun ki, mən sizin Allahı buraxıb Ona şərik qoşduğunuz şeylərdən uzağam....
Ənbiya Suresi, 62. Ayet:
(İbrahim gəldikdə:) “Bunu
ilahlarımız
a sənmi etdin, ey İbrahim?” – dedilər....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
Biz
ilahlarımız
dan bərk yapışmasaydıq, az qala bizi
ilahlarımız
dan uzaqlaşdıracaqdı”, (– deyərlər.) Onlar tezliklə əzabı gördükləri zaman kimin yolunun daha sapqın olduğunu biləcəklər....
Saffat Suresi, 36. Ayet:
“Biz dəli bir şair üçün
ilahlarımız
ımı tərk edəcəyik?” – deyirdilər....
Əhqaf Suresi, 22. Ayet:
Onlar isə: “Sən bizi
ilahlarımız
dan uzaqlaşdırmaq üçün gəlmisən? Doğru danışanlardansansa, bizi qorxutduğun şeyi başımıza gətir”, – dedilər....