Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allahın Öz qullarından istədiyi şəxsə lütf etməsinə (peyğəmbərlik verməsinə) həsəd aparmaq, Onun göndərdiyini (Quranı) inkar etməklə (yəhudilərin) vicdanlarını satmaları nə qədər də pisdir! Bununla onlar (özlərinə qarşı) Allahın qəzəbi üstünə bir qəzəb də artırdılar. Kafirləri zəl
iled
ici əzab gözləyir!...
Fussilət Suresi, 17. Ayet:
Səmud qövmünə gəlincə, Biz onlara haqq yolu göstərdik, amma onlar korluğu (küfrü) doğru yoldan üstün tutdular. Beləliklə, onları qazandıqları günahların ucbatından zəl
iled
ici ildırım əzabı yaxaladı....
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Dedik ki: "Ey Âdem! Eşinle birlikte cennette oturun. Orada d
iled
iğiniz her şeyden bol bol yiyin. Fakat şu şecereye yaklaşmayın; yoksa haksızlık yapmış olursunuz....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani: "Şu şehre girin, orada d
iled
iğinizden bol bol yiyin. O kapıdan secde ederek girin. Ve "bizi bağışla" deyin ki Biz de yanlışlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara daha fazlasını vereceğiz." demiştik....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın, d
iled
iği kimseye kendi lütfundan indirmesini çekemeyerek; Allah'ın indirdiğini küfretmekle kendilerini ne kötü bir şeye karşılık sattılar. Bundan dolayı art arda gelen gazabı hak ettiler. Gerçeği yalanlayan nankörler için alçaltıcı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehli'nin ve Müşriklerin kafirleri Rabb'inizden, size bir hayrın indirilmesini istemezler. Oysa Allah, rahmetini d
iled
iği kimseye ayırır. Allah, Büyük Lütuf Sahibi'dir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Kafirlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar, iman edenlerle alay ederler. Oysa takva sahibi olan kimseler, Kıyamet Günü'nde onlardan üstün durumdadırlar. Allah, d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Allah'ın izniyle onları yenilgiye uğrattılar. Davud, Calut'u öldürdü. Allah, O'na güç ve hikmet verdi. O'na d
iled
iğinden öğretti. Eğer, Allah, insanların bir kısmını bir kısmıyla savmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ancak, Allah, bütün alemlere karşı sınırsız lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah: O'ndan başka ilah yoktur. O, sürekli diridir, koruyup gözetendir. O'nda ne bir dalgınlık olur ne de O'nu bir uyku tutar. Göklerde ve yerde olan her şey O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunabilecek kimmiş? Onların önlerinde ve arkalarında olan her şeyi bilir. Onlar, O'nun ilminden ancak d
iled
iği kadarını kavrayabilirler. O'nun egemenliği yeri ve göğü kuşatmıştır. Bunları korumak O'na ağır gelmez. O, Çok Yüce ve Çok Güçlü'dür....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
O hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilmişse ona pek büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak sağlıklı düşünen akıl sahipleri anlar....
Ali-İmran Suresi, 6. Ayet:
Sizi, rahimlerde d
iled
iği gibi şekillendiren O'dur. O'ndan başka ilah yoktur. Mutlak Üstün Olandır, En Doğru Hüküm Veren'dir....
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
İki topluluğun karşılaşmasında kesinlikle sizin için bir gösterge vardır: Topluluğun birisi Allah yolunda savaşanlardan, diğeri de Kafirdi. Kafirler, onları kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı. Allah, d
iled
iğini yardımı ile destekler. Kuşkusuz, basiret sahipleri için bunda bir ders vardır....
Ali-İmran Suresi, 40. Ayet:
"Ey Rabb'im! Ben iyice yaşlanmışken, hanımım da çocuktan kesilmişken, benim nasıl çocuğum olabilir!" dedi. O da: "Pek ala olur, Allah d
iled
iğini yapar." dedi....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, tayyib olanı habis olandan ayırmadan; Mü'minleri içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir. Allah, sizi gaipten haberdar edecek de değildir. Ancak Allah, resullerinden d
iled
iğini seçer. O halde, Allah'a ve resullerine iman edin. Eğer iman edip, takvalı davranırsanız, sizin için büyük bir ödül vardır....
Nisa Suresi, 4. Ayet:
O kadınlara, vadettiklerinizi bir hak olarak verin. Eğer gönül rızası ile ondan bir kısmını size verirlerse, o zaman onu d
iled
iğiniz gibi yiyin....
Maidə Suresi, 1. Ayet:
Ey iman edenler! Sözlerinizi yerine getirin. İhramlı iken helal saymamanız şartı ile okunacak olanların dışında kalan en'am size helal kılındı Kuşkusuz, Allah, d
iled
iği hükmü verir....
Maidə Suresi, 17. Ayet:
Ant olsun ki, Meryem oğlu Mesih için, "O Allah'tır." diyenler kuşkusuz Kafir oldu. De ki: "Allah, Meryem oğlu Mesih'i, annesini ve yeryüzündekilerin tamamını yok etmek isterse, O'na kim engel olabilir?" Göklerin, yeryüzünün ve ikisinin arasındakilerin tamamı, Allah'a aittir. D
iled
iğini yaratır. Ve Allah, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
Maidə Suresi, 18. Ayet:
Yahudiler ve Hristiyanlar, "Bizler Allah'ın oğulları ve O'nun sevgilileriyiz." dediler. De ki: "O halde suçlarınızdan dolayı, size niçin azap ediyor? Doğrusu, siz de yarattıklarından bir beşersiniz. D
iled
iğini bağışlar, d
iled
iğine azap eder. Göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin mülkü Allah'a aittir. Son varış O'nadır....
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah, Kendisinin onları sevdiği ve onların da O'nu sevdiği; Müminlere karşı alçak gönüllü, Kafirlere karşı izzetli, Allah yolunda cihad eden, kınayıcının kınamasından korkmayan bir halk getirir. İşte bu Allah'ın fazlıdır ki o fazlı d
iled
iğine verir. Ve Allah, Yardımı Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Halkı onunla tartıştı. "Bana doğru yolu gösteren Allah hakkında benimle niçin tartışıyorsunuz? Ben, O'na eş koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak Rabb'imin d
iled
iği olur. Rabb'imin İlmi Her Şeyi Kuşatmıştır. Hala düşünmeyecek misiniz?"...
Ənam Suresi, 83. Ayet:
İşte bunlar, halkına karşı İbrahim'e verdiğimiz huccetlerimizdir. D
iled
iğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Kuşkusuz Rabb'in, En İyi Hüküm Veren'dir, Her Şeyi Bilen'dir....
Ənam Suresi, 88. Ayet:
İşte bu, Allah'ın hidayetidir. Kullarından d
iled
iğini bununla hidayet eder. Eğer şirk koşsalardı, yaptıkları boşa giderdi....
Ənam Suresi, 133. Ayet:
Rabb'in Hiçbir Şeye Muhtaç Olmayan'dır, Rahmeti Bol Olan'dır. Eğer dilerse sizi yok edip, yerinize d
iled
iğini getirir. Tıpkı sizi başka toplumların soyundan var ettiği gibi....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Kendi zanlarınca: "Bu davarlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları d
iled
iklerimizden başkası yiyemez. Şu davarların da sırtları haram edilmiştir." derler. O'na karşı iftira ederek bir kısım davarların da üzerine Allah'ın adını anmazlar. O, iftiraları yüzünden Allah onları iftiraları ile cezalandıracaktır....
Əraf Suresi, 19. Ayet:
Ey Âdem! "Sen ve eşin cennete yerleşin, d
iled
iğiniz yerden yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz."...
Əraf Suresi, 128. Ayet:
Musa, halkına: "Allah'tan yardım dileyin ve sabredin. Kuşkusuz yeryüzü Allah'ındır. D
iled
iği kulunu ona mirasçı kılar. Mutlu son takva sahibi olanlar içindir." dedi....
Əraf Suresi, 161. Ayet:
Onlara, "Şu beldeye yerleşin ve orada d
iled
iğiniz şeylerden yiyin. Af d
iled
iğinizi söyleyin ve teslim olmuş/kabullenmiş olarak kapısından girin" denilmişti. Biz, "Yanlışlarınızı bağışlayalım ve iyilik edenlere fazlasıyla verelim."...
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Sen onların içindeyken, Allah, onlara azap etmez. Onlar, bağışlanma d
iled
ikleri sürece de Allah onlara azap edecek değildir....
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
Haram aylar çıktığı zaman, artık "o müşrikleri" nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp hapsedin, bütün geçit yerlerinde onları gözetleyin. Eğer tevbe edip, salatı ikame eder, zekatı yaparlarsa d
iled
ikleri yolu seçsinler. Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Yunus Suresi, 49. Ayet:
De ki: "Ben, kendime dahi Allah'ın d
iled
iğinden başka ne bir yarar sağlama ne de bir zarar verme gücüne sahibim." Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince ne bir saat öne alınırlar ne de geriye bırakılırlar....
Hud Suresi, 33. Ayet:
Dedi ki: "Onu size d
iled
iği takdirde ancak Allah getirir. Ve siz, O'nu asla aciz bırakamazsınız."...
Hud Suresi, 107. Ayet:
Rabb'in, aksini dilemedikçe, gökler ve yer durdukça, orada sürekli kalacaklardır. Kuşkusuz Rabb'in, d
iled
iğini yapandır....
Yusif Suresi, 12. Ayet:
"Onu, yarın bizimle beraber gönder. D
iled
iğince gezip eğlensin. Biz ona sahip çıkarız."...
Yusif Suresi, 76. Ayet:
Bunun üzerine, kardeşinin yükünden önce diğerlerinin yükünü aramaya başladı. Sonra su kabını öz kardeşinin yükünden bulup çıkardı. İşte Yusuf için böyle bir tedbir aldık. Allah, böyle dilemeseydi hükümdarın dinine göre kardeşini alıkoyamayacaktı. D
iled
iğimizi derecelerle yükseltiriz. Her bilenin üstünde bir bilen vardır....
Yusif Suresi, 100. Ayet:
Yusuf, anne ve babasını makamına çıkardı. Hepsi onun makamına saygı ile eğildiler. Yusuf: "Ey babacığım! Bu durum, daha önceki rüyamın gerçekleşmesidir. Rabb'im onu gerçek kıldı. Ve gerçekten bana ihsanda bulundu. Çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, O sizi çölden getirdi. Benim Rabb'im d
iled
iğine lütuf sahibidir. Gerçek şu ki: O, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir."...
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Ne zaman ki resuller, yalanlanmalarının bitmeyeceği kanaatine varıp ümitlerini iyice yitirince, onlara yardımımız ulaştı. Sonra da d
iled
iklerimiz kurtarıldı. Azabımız, suçlu halklardan geri çevrilmez....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü övgüsüyle, melekler de ürpertisiyle O'nu tesbih ederler. O, yıldırımlar gönderir ve onunla d
iled
iğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Ve O, karşı konulamaz pek çetin bir güç sahibidir....
Rəd Suresi, 26. Ayet:
Allah, rızkı d
iled
iğine genişletir de ölçülendirir de. Dünya hayatı ile şımardılar. Oysa dünya, ahiret hayatı yanında bir metadan başka bir şey değildir....
Rəd Suresi, 39. Ayet:
Allah d
iled
iğini yok eder, d
iled
iğine de dokunmaz. Ana Kitap O'nun yanındadır....
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Resulleri onlara dediler ki: "Biz de ancak sizin gibi beşeriz. Ancak Allah, kullarından d
iled
iği kimseye iyilikte bulunur. Allah'ın izni olmaksızın bizim size bir sultan getirmemiz olacak şey değildir. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler."...
İbrahim Suresi, 27. Ayet:
Allah, iman edenleri dünya hayatında da ahirette de sapasağlam ayakta tutar. Allah, zalim olanları saptırır. Allah d
iled
iğini yapar....
Nəhl Suresi, 2. Ayet:
Benden başka ilah yoktur, öyleyse bana karşı takva sahibi olun uyarısında bulunmaları için kullarından d
iled
iğine emrinden ruh ile melekleri indirir....
Nəhl Suresi, 31. Ayet:
İçinden ırmaklar akan Adn Cennetlerine girerler. Orada, onlar için d
iled
ikleri şeyler var. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir....
Nəhl Suresi, 127. Ayet:
Sabret! Senin sabrın yalnızca Allah
iled
ir. Onlar için üzülme. Onların kurdukları tuzaklar nedeniyle darlanma....
İsra Suresi, 18. Ayet:
Kim aceleyi isterse, hak eden kimseye d
iled
iğimiz şeyi çabuklaştırırız. Sonra onun için Cehennem'i mekan yaparız. Kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer....
İsra Suresi, 30. Ayet:
Rabb'in, d
iled
iği kimsenin rızkını genişletir ve bir ölçüye göre verir. O, kullarından Haberdar Olan'dır, Her Şeyi Gören'dir....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra yeniden dirilmekten kuşkunuz varsa; bilin ki Biz, sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra bir alakadan, sonra yapısı belli belirsiz mudğadan yarattık. Ne olduğunuzu bilin diye size açıklıyoruz. Ve Biz, d
iled
iğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız. Sonra kiminiz ergenlik çağına ulaşır. Ve sizden bir kısmınız vefat ettirilir. Kiminiz de ömrünün en kötü dönemine erişir; bir şey bilmez yaşlı bir bunak haline gelir. ...
Həcc Suresi, 14. Ayet:
Allah, iman eden ve salihatı yapanları altından ırmaklar akan Cennetlere koyacak. Kuşkusuz Allah, D
iled
iği Şeyi Yapar....
Həcc Suresi, 18. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa; Güneş'in, Ay'ın ve yıldızların, dağların, ağaçların, hayvanların ve insanların birçoğunun Allah'a secde ettiklerini görmüyor musun? Birçoğunun da üzerine azap hak oldu. Ve Allah, kimi küçük düşürürse artık onun için bir yüceltici yoktur. Kuşkusuz Allah, d
iled
iğini yapar....
Həcc Suresi, 52. Ayet:
Senden önce gönderdiğimiz her Resul ve Nebi, bir şey d
iled
iği zaman, şeytan onun bu dileğine bir şeyler katmak istedi. Fakat Allah, şeytanın kattığı şeyleri yok eder. Sonra Allah, kendi ayetlerini sağlamlaştırır. Ve Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir....
Nur Suresi, 43. Ayet:
Allah'ın, bulutları sürüklediğini, sonra aralarını birleştirdiğini, sonra da onları küme haline getirdiğini görmüyor musun? Böylece aralarından yağmur çıktığını görürsün. Ve gökten içinde dolu bulunan dağ gibi kümeleri getiriyor. Neredeyse parıltısı gözlerinizi alan şimşeği d
iled
iğine isabet ettiriyor, d
iled
iğinden de onu uzak tutuyor....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, hareket eden her canlıyı sudan yarattı. Onların kimisi karnı, kimisi iki ayağı, kimisi de dört ayağı üzerinde yürür. Allah, d
iled
iğini yaratır. Kuşkusuz, Allah'ın Her Şeye Gücü Yeter....
Nur Suresi, 62. Ayet:
Ancak Allah'a ve Resul'üne içtenlikle iman etmiş mü'minler, toplumu ilgilendiren bir iş için onunla bir araya geldikleri zaman, ondan izin almadıkça gitmezler. Senden izin isteyen kimseler, işte onlar Allah'a ve O'nun Resulüne iman edenlerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istedikleri zaman onlardan d
iled
iğin kimseye izin ver; onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Furqan Suresi, 16. Ayet:
Onlar için orada d
iled
ikleri her şey süresiz olarak vardır. Bu Rabb'inin yerine getirmeyi üstlendiği bir sözdür....
Nəml Suresi, 87. Ayet:
Sur'a üflendiği gün, Allah'ın d
iled
iği kimseler hariç, göklerde ve yerde olanlar dehşete kapılacak ve hepsi aşağılanmış olarak geleceklerdir....
Qəsəs Suresi, 68. Ayet:
Ve Rabb'in, d
iled
iği şeyi yaratır ve onlar için hayırlı olanı seçer. Seçim onların değildir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve yüceler yücesidir....
Qəsəs Suresi, 82. Ayet:
Dün, onun yerinde olmayı isteyenler; bugün, "Demek ki, kullarından d
iled
iğine rızkı genişleten ve ölçülendiren Allah'mış. Eğer Allah bize lutfetmiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki Kafirler kurtuluşa eremezler." dediler....
Ənkəbut Suresi, 62. Ayet:
Allah, kullarından d
iled
iğine rızkı genişletir ve onun için takdir eder. Kuşkusuz Allah, Her Şeyi En İyi Bilen'dir....
Rum Suresi, 37. Ayet:
Allah'ın d
iled
iği kimse için rızkı genişlettiğini ve ölçülendirdiğini bilmediler mi? Bunda inanan bir halk için ayetler vardır....
Rum Suresi, 48. Ayet:
Allah, rüzgarı göndererek bulutları hareket ettirir. Sonra onu gökyüzünde d
iled
iği gibi yayıp kütleler haline getirir. Sonra onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Böylece kullarından d
iled
iğine onu isabet ettirdiği zaman onlar sevinirler....
Rum Suresi, 54. Ayet:
Sizi önce zayıf yaratıp, ardından size güç veren sonra bu gücün ardından sizi zayıf ve yaşlı kılan Allah'tır. O, d
iled
iği şeyi yaratır. Ve O, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan d
iled
iğini ertelersin, d
iled
iğini yanına alırsın. Bıraktıklarından, istediğini yanına almanda senin için bir sakınca yoktur. En uygun olanı budur. Bu, onların gözlerinin aydın olması ve hüzünlenmemeleri ve kendilerine verdiğinle hoşnut olmaları için en uygun olanıdır. Allah, kalplerinizde olanı bilmektedir. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Çok Şefkatli'dir....
Səba Suresi, 13. Ayet:
Ona d
iled
iği gibi mabetler, şekil verilmiş eşyalar, havuz büyüklüğünde çanaklar ve sabit ağır kazanlar yapıyorlardı. Ey Davud'u izleyenler! Şükür için çalışın. Ama kullarım içinde şükreden çok azdır....
Səba Suresi, 36. Ayet:
De ki: "Benim Rabb'im, d
iled
iği kimseye rızkı genişletir ve takdir eder. Fakat insanların çoğu idrak etmezler."...
Səba Suresi, 39. Ayet:
De ki: "Benim Rabb'im, kullarından d
iled
iği kimse için rızkı genişletir ve takdir eder. Bir şey infak ettiğiniz zaman; O, onun karşılığını verir. Ve O, rızık verenlerin en hayırlısıdır....
Fatir Suresi, 1. Ayet:
Hamd göklere ve yere yaradılış yasalarını koyan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı resuller yapan Allah'a özgüdür. O, yaratmada d
iled
iğini arttırır. Allah, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
Sad Suresi, 24. Ayet:
"Gerçekten, senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle doğrusu sana haksızlık etmiştir. Ortakların çoğu, birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edenler ve salihatı yapanlar haksızlık etmezler. Ancak onlar da ne kadar azdır!" dedi. Davud, kendisini fitnelendirdiğimizi iyice anladı. Hemen Rabbinden bağışlanma d
iled
i, ruku ederek, tam bir teslimiyetle Rabb'ine yöneldi....
Sad Suresi, 36. Ayet:
Bunun üzerine rüzgarı onun emrine verdik. Onun emri ile d
iled
iği yere yumuşak bir esinti ile akıp gidiyordu....
Sad Suresi, 39. Ayet:
Bu Bizim verdiklerimizdir. Artık hesabı sana kalmış, d
iled
iğine ver veya verme....
Zümər Suresi, 4. Ayet:
Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yaratacağından d
iled
iğini seçerdi. O, bundan münezzehtir. O Allah, Eşsiz ve Benzersiz Tek Olan'dır, Varlığın Üzerinde Mutlak Egemen'dir....
Zümər Suresi, 34. Ayet:
Onlar için Rabbleri yanında d
iled
ikleri her şey vardır. İşte budur muhsin olanların karşılığı....
Zümər Suresi, 52. Ayet:
Allah'ın d
iled
iğine rızkı genişlettiğini ve ölçülendirdiğini bilmediler mi? Bunda iman edecek bir toplum için ayetler vardır....
Zümər Suresi, 68. Ayet:
Sur'a üflenmiş, Allah'ın d
iled
iği hariç göklerde ve yerde olanlar çarpılıp yıkılıvermiştir. Sonra ona bir kez daha üfürüldüğü zaman onlar kalkarak bakınırlar....
Mömin Suresi, 4. Ayet:
Kafirlerden başkası Allah'ın ayetleri hakkında tartışmaz. Onların beldelerde d
iled
ikleri gibi gezip tozmaları seni aldatmasın....
Mömin Suresi, 15. Ayet:
O, dereceleri yükseltendir, Arş'ın sahibidir. O, "Buluşma Günü" hakkında insanları uyarmak için Kendi buyruğundan olan ruhu kullarından d
iled
iğine ulaştırır....
Fussilət Suresi, 40. Ayet:
Ayetlerimizde saptırma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. O halde Kıyamet Günü ateşe atılan kimse mi yoksa Bize güven içinde gelenler mi hayırlıdır? D
iled
iğinizi yapın. Kuşkusuz O, yaptığınız şeyleri en iyi görendir....
Şura Suresi, 12. Ayet:
Göklerin ve yeryüzünün kilitleri yalnızca O'nundur. O, d
iled
iği kimse için rızkı genişletir ve takdir eder. O, Her Şeyi En İyi Bilen'dir....
Şura Suresi, 19. Ayet:
Allah, kullarına karşı çok hoşnut edicidir. D
iled
iğini rızıklandırır. O, Mutlak Güç Sahibi'dir, Mutlak Üstün Olan'dır....
Şura Suresi, 27. Ayet:
Eğer Allah, kullarına rızkı genişletseydi, kesinlikle yeryüzünde azarlardı. Fakat O, d
iled
iği kadarını indirir. Kuşkusuz O, kullarının Her Şeyinden Haberdar Olan'dır, Her Şeyi Gören'dir....
Şura Suresi, 29. Ayet:
Göklerin ve yeryüzünün yaratılması ve o ikisinde her canlıdan çoğaltıp yayması, O'nun ayetlerindendir. O, d
iled
iği zaman onları toplamaya gücü yetendir....
Şura Suresi, 49. Ayet:
Göklerin ve yeryüzünün egemenliği yalnız Allah'a aittir. O, d
iled
iği şeyi yaratır. D
iled
iğine dişiler d
iled
iğine de erkekler bahşeder....
Şura Suresi, 50. Ayet:
Veya hem erkekler hem dişiler; onları çift yapar. Ve d
iled
iğini kısır yapar. Kuşkusuz O, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
Şura Suresi, 51. Ayet:
Allah'ın, bir beşer ile konuşması söz konusu değildir. Ancak, vahiy ile veya bir perde arkasından veya bir resul göndererek, izni ile d
iled
iğini vahyetmesi dışında. Kuşkusuz O, Çok Yüce'dir, En İyi Hüküm Veren'dir....
Şura Suresi, 52. Ayet:
İşte böylece sana buyruğumuzdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat onu, kullarımızdan d
iled
iğimiz kimseyi doğru yola ileteceğimiz bir ışık yaptık. Kuşkusuz sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin....
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Onlar, Kafirlerdir. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyan, ayrılmış kurbanların yerine ulaşmasını engelleyen kimselerdir. Eğer Mü'min erkeklerden ve kadınlardan olup da kendilerini henüz tanımadığınız için bilmeden onlara zarar vermeniz ve böylece vebale girmeniz söz konusu olmasaydı, onlarla savaşmanıza izin verilirdi. Allah, d
iled
iğini rahmetine alır. Eğer birbirlerinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan Kafir olanları acı veren bir azapla cezalandırırdık....
Qaf Suresi, 35. Ayet:
Onlar için, orada d
iled
ikleri her şey vardır. Yanımızda daha fazlası da vardır....
Nəcm Suresi, 26. Ayet:
Göklerde nice melekler var ki, Allah'ın d
iled
iği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesi dışında onların şefaatleri hiçbir yarar sağlamaz....
Rəhman Suresi, 5. Ayet:
Güneş ve Ay hesap
iled
ir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Allah'ın Resul'üne verdiği fey'e gelince, siz onlar için ne at koşturdunuz ne de deve! Fakat Allah; Resul'üne, d
iled
iği kimselere karşı üstünlük verir. Allah, Her Şeye Güç Yetiren'dir....
Mülk Suresi, 15. Ayet:
Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Artık onun üzerinde d
iled
iğinizce dolaşın ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda dönüş O'nadır....
İnsan Suresi, 6. Ayet:
Allah'ın kullarının, içtikleri ve d
iled
ikleri kadar yararlandıkları bir kaynak....
Əbəsə Suresi, 22. Ayet:
Sonra d
iled
iği zaman onu diriltip ortaya çıkardı....
İnfitar Suresi, 8. Ayet:
Seni d
iled
iği şekilde düzenledi....
Bürüc Suresi, 16. Ayet:
D
iled
iğini yapandır....
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
"Hamd" (Esmâ'sıyla yarattığı âlemleri her an d
iled
iğince değerlendirmek), âlemlerin Rabbi olan Allâh'a aittir. . ....
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
lekû
: karşılaştılar, buluştular
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
âmenû
: îmân et...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
1.
yekâdu
: neredeyse (olacak)
2.
el berku
: şimşek
3.
yahtafu
: kamaştırır, kapıp alır, alacak, kapacak
4.
ebsâre-hum
...
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İman edip hakikati yaşamayı sağlayacak fiiller ortaya koyanları müjdele, ki onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler (Allâh Esmâ'sının açığa çıkışının seyredildiği ortamda sürekli oluşan ilimler) vardır. Bu rızıktan rızıklandıkça (bu müşahede içinde): "Bu daha önceden de tattığımız gibi bir şey" derler. Bu önce tattıklarına benzer. Orada, sonsuza dek şirk kirinden arınmış eşleri
iled
irler!...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki, hiç şüphesiz
2.
allâhe
: Allah
3.
lâ yestahyî
: çekinmez
4.
en yadribe meselen
: darbı mese...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
1.
ve kulnâ
: ve biz dedik
2.
yâ
: ey
3.
âdemu
: Âdem
4.
uskun
: iskân ol, otur, yerleş
...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin, cennette yerleşin. Oradan (oradaki yiyeceklerden) d
iled
iğiniz yerden bol bol yeyin. Ve bu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz.”...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin. Orada d
iled
iğiniz gibi bol bol yiyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Demiştik ki: Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, d
iled
iğinizi bol bol yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa haddini aşanlardan olursunuz....
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Bundan sonra dedik ki: "Ey Adem, sen ve senin hâlini, yaşamını paylaştığın (eşin - bedenin), cennet boyutunu mesken edinin. D
iled
iğinizce bu boyutun nimetleriyle yaşayın ve şu ağaca da yaklaşmayın, (yaklaşırsanız) zâlimlerden olursunuz. "...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdem! dedik, (artık) sen ve eşin cennette sakin olun. D
iled
iğiniz yerde ondan (ondaki nimetlerden) refah ve huzur içinde yeyin. (Ancak) şu ağaca yaklaşmayın, sonra (Hakk'a karşı gelip kendine) zulmedenlerden olursunuz....
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
'Adem! Eşinle birlikte cennette kal. D
iled
iğiniz yerde ondan bolca yeyin; ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!,' dedik....
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
ve dedik ki «ya Adem sen ve zevcen Cenneti mesken edin, ikiniz de ondan d
iled
iğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın ki haddi aşan zalimlerden olmayasınız...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Ve dedik ki: «Ey Adem, sen ve eşin cennete yerleşin, ikiniz de orada d
iled
iğiniz yerde bol bol yiyin, ancak şu ağaca yaklaşmayın ki, haddini aşan zalimlerden olmayasınız.»...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Dedik ki: «Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan d
iled
iğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.»...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Ve dedik ki: "Ey Adem! Eşinle birlikte cennette kal / yerleş / otur (üskün). D
iled
iğiniz yerden bolca yiyin ancak şu ağaca (hazihişşecerete) yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz!"...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Hem demiştik: 'Ey Âdem! Sen zevcen (Havvâ) ile Cennete yerleş; d
iled
iğiniz yerde ondan bol bol yiyin; fakat şu ağaca yaklaşmayın, sonra zâlimlerden olursunuz!'...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Ve demiştik ki: Ey Adem, sen, eşinle birlikte cennette otur. D
iled
iğiniz O'na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Ve (sonra) "Ey Adem" dedik: "Sen ve eşin bu bahçeye yerleşin ve orada d
iled
iğinizden serbestçe yiyin; ancak bir tek şu ağaca yaklaşmayın ki zalimlerden olmayasınız."...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Ve Biz demiştik ki: «Ey Âdem! Sen ve refîkan şu cennette oturun. D
iled
iğiniz yerlerde onun yemişlerinden bol bol yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa ikiniz de zâlimlerden olursunuz.»...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Biz de şöyle dedik: “Ey Âdem! Sen ve eşin, beraberce cennete yerleşin. Orada olanlardan d
iled
iğiniz yerde bol bol yiyin. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz, her ikiniz de zulmedenlerden olursunuz. ”...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
-Ey Adem! Sen ve eşin cennette oturun d
iled
iğiniz yerden bol bol yiyin. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz, dedik....
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Dedik ki: "Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ondan d
iled
iğiniz yerde bol bol yeyin, ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zâlimlerden olursunuz!"...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Ve Âdem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin ve ondan d
iled
iğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz."...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
iz
: olmuştu, olduğu zaman
3.
kulnâ
: dedik
4.
udhulû
: girin
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Ve o zaman demiştik ki: “Bu kasabaya girin, böylece onun (ni'metlerinden) d
iled
iğiniz yerden bol bol yeyin. Kapıdan secde ederek girin ve “hıtta” (günahlarımızın bağışlanmasını diliyoruz) deyin. Biz de sizin hatalarınızı mağfiret edelim (günahlarnızı sevaba çevirelim). Ve muhsinlere (ni'metlerimizi) artıracağız.”...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani, “Şu memlekete girin. Orada d
iled
iğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz” demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
(İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan d
iled
iğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) "Hıtta!" (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani şunu demiştik onlara: "Şu karyeye (boyuta) girin ve orada d
iled
iğiniz şekilde (o boyutun nimetlerini) yeyin. . . Kapısından da secde ederek (varlığınızın yokluğunu, yalnızca Allâh Esmâ'sının var olduğunu itiraf ederek) girin ve (benlik hissinizden dolayı) mağfiret dileyin. . . Ki (benliğinizin oluşturduğu) hatalarınızı mağfiret edelim. Kendisine bağışlananları başkalarıyla karşılıksız paylaşanlara (muhsinlere) daha da arttıracağız. "...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani biz: 'Bu şehre girip yerleşin. Buradaki nimetlerden Allah’ın sünneti düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde d
iled
iğiniz şekilde bol bol yeyin. Kapılardan, şehrin giriş noktalarından birlikte, saygıyla secde ederek girin, girerken, ya Rabbi, bizi affet deyin ki, sizin hatalarınızı affedelim. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iy...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir vakit de (Tîh sahrasından çıktıktan sonra): “- Şu Kudüs şehrine girin de nimetlerinden d
iled
iğinizi, bol bol yeyin; kapısından secde ederek girin ve “Hıtta” deyin (günahınızdan istiğfar edin) ki, günahlarınızı afvedelim. Biz, ihsan (iyilik ve itâat) edenlere, sevabı daha artıracağız.” demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
«Bu sehre girin, orada d
iled
iginiz gibi, bol bol yiyin, secde ederek kapisindan girin, bagisla! deyin, biz de yanilmalarinizi bagislariz, iyilere daha da artiririz» demistik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Ve hatırlayın ki, bu şehre (Beytü'l-Makdis'e) girin, d
iled
iğiniz yerde ondan (onun nimetlerinden) refah içinde bol bol yeyin. Kapısından da secde ederek (eğlip saygı göstererek veya baş yere koyup Hakk'a arz-ı şükranda bulunarak) girin ve «dileğimiz, günahlarımızın dökülmesidir» deyin. Biz de kusur ve suçlarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere (Allah'ı görürcesine davrananlara nimetlerimizi) daha da artıracağız, demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
'Şu şehre girin, orada d
iled
iğiniz gibi, bol bol yiyin, secde ederek kapısından girin, 'bağışla!' deyin, Biz de yanılmalarınızı bağışlarız, iyilere daha da artırırız' demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
(İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan d
iled
iğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) «Hıtta!» (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
'Bu şehre girin. Orada d
iled
iğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan alçak gönüllü olarak girin ve dostça konuşun ki hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara daha fazlasını veririz,' demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Ve bir vakit «şu şehre girin de ni'metlerinden d
iled
iğiniz veçhile bol bol yeyin ve secdeler ederek kapıya girin ve «hıtta» deyin ki size hatı'elerinizi mağfiret ediverelim, muhsinlere ise daha artıracağız» dedik...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Ve bir vakit: «Şu şehre girin de nimetlerinden d
iled
iğiniz şekilde bol bol yiyin ve secde ederek kapıdan girin «günahlarımızı bağışla» deyin ki, size günahlarınızı mağfiret ediverelim, iyilik edenlere ise (nimetlerimizi) daha artıracağız» dedik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani bir zamanlar «Şu şehre girin de onun nimetlerinden d
iled
iğiniz şekilde bol bol yiyin ve kapıdan secde ederek girin ve «hıtta» (bizi bağışla!) deyin ki, size, hatalarınızı mağfiret ediverelim, iyilik yapanlara nimetlerimizi daha da arttıracağız» dedik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Ve demiştik ki: "Şu şehre girin. Orada d
iled
iğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve "dileğimiz bağışlanmadır" deyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Muhsinlerin (alacaklarını / karşılıklarını / ecirlerini) arttıracağız (seneziydülmuhsiniyn)"....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani: («Tîh» den çıkdıkdan sonra) şu kasabaya girib d
iled
iğiniz yerde istediğinizi bol bol yeyin, kapısından secde ederek (eğilerek, saygı göstererek) girin ve (dileğimiz) hıtta (dır, günahlarımızın dökülüp düşmesidir) deyin, (tevbe edin de o sayede) kusurlarınızı örtelim, iyilik (ve itaat) edenler (in ecrin) i ise daha artıracağız» demişdik. ...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Yine bir zaman (size) şöyle demiştik: 'Şu şehre (Kudüs’e) girin de ondan d
iled
iğiniz yerde bol bol yiyin; (ama) kapıdan secde eden kimseler olarak girin ve 'حِطَّةٌ (Yâ Rab! Bizi affet!)’ deyin ki, size hatâlarınızı bağışlayalım!' Çünki (biz,) iyilik edenle re (mükâfâtla rı nı daha da)artıracağız....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani; şu kasabaya girin, d
iled
iğiniz yerde istediğinizi bol bol yeyin, kapısından secde ederek girin, affet deyin, kusurlarınızı örtelim. İyilik...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Ve yine (hatırlayın o günleri), Biz, "Bu beldeye girin ve yiyeceklerinden d
iled
iğiniz kadar bol bol yiyin; fakat kapıdan (tevazu içinde) boyun eğerek girin ve 'Günahlarımızın yükünü üzerimizden kaldır!' deyin ki, günahlarınızı bağışlayayım ve iyilik yapanlara sınırsız mükafat vereyim" demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Ve hani demiştik ki: «Şu kasabaya girin, ondan d
iled
iğiniz yerde bol bol yiyiniz. Kapısından secde ederek giriniz ve 'hıtta' deyiniz, sizin için hatalarınızı setredelim. Ve iyilik edenlere mükâfaatı daha artıracağız.»...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir vakit de: “Şu şehre girin, d
iled
iğiniz yerde istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve: 'Hıtta=bizi affet' deyin, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım, kusurlarınızı örtelim. İyilik edenlere daha da artıracağız. ” demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani: -Şu kasabaya girip, d
iled
iğiniz yerden istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve “bağışla” deyin de sizi bağışlayalım. Güzel davrananların mükafatını da artıralım, demiştik....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Demiştik ki: "Şu kente girin, oradan d
iled
iğiniz yerde bol bol yeyin; secde ederek kapıdan girin ve "hitta (ya Rabbi, bizi affet)" deyin ki, biz de sizin hatâlarınızı bağışlayalım, güzel davrananlara daha fazlasını da veririz....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Yine hatırlayın ki, 'Şu beldeye girin ve d
iled
iğiniz yerden bol bol yiyin,' demiştik. 'Ama şehrin kapısından secde ederek girin ve 'Hıtta' deyin ki, Biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları Biz ziyadesiyle ödüllendireceğiz.'...
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Şöyle demiştik: "Girin şu kente; orada, d
iled
iğiniz yerde bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve 'Affet bizi!' deyin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Biz güzel davranıp, güzellik üretenlere daha fazlasını da veririz."...
Bəqərə Suresi, 60. Ayet:
Gene bir zaman oldu ki Mûsâ, kavmi için su d
iled
i de ona, sopanla vur taşa demiştik. Vurunca taştan on iki pınar fışkırmıştı. Halkın her bölüğü, su içeceği kaynağı bilmiş, anlamıştı. Allah'ın rızkından yiyin, için de haddinizi aşıp yeryüzünü fesada vermeyin....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Bir zaman demiştiniz ki: Yâ Mûsâ, biz bir türlü yemeğe dayanamayız. Rabbinden bizim için iste de bize yerin yetiştirdiği şeylerden versin. Yerden yeşillik, kabak, sarımsak, mercimek, soğan bitirsin. Mûsâ demişti ki: Daha hayırlı olanı, ondan daha aşağılık bir şeyle değiştirmek mi istiyorsunuz? Mısır'a inin, orada d
iled
iğiniz şey var. Üzerlerine aşağılık ve yoksulluk çullanmıştı, Allah'ın da gazabına uğradılar. Evet, öyle de oldu; çünkü Allah'ın delillerine inanmamışlardı, haksız yere peygamberle...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki, hiç şüphesiz onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı d
iled
iler)
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Daha önce kâfirlere karşı kendilerine bir ilahi yardımın gelmesini d
iled
ikleri halde; Allah katından kendi yanlarında olanı doğrulayıcı bir Kitab, özelliklerinden tanıdıkları şey kendilerine gelince onu inkar ettiler. Allah'ın laneti de inkar edenlerin üzerine olsun. [17]...
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
1.
bi'se mâ
: ne kötü şey
2.
işterav
: sattılar, satın aldılar
3.
bi-hi
: onunla
4.
enfuse-hum
: onların nefsleri,...
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Onların, Allah'ın kullarından d
iled
iği kimse üzerine, fazlından indirmekte olduğuna (vahye), haset ederek Allah'ın indirdiği şeyi inkâr etmeleri ve onunla kendilerini sattıkları şey ne kötü. Böylece gazaptan gazaba uğradılar ve kâfirler için “alçaltıcı azap” vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Karşılığında nefislerini sattıkları şeyi kıskançlıkları sebebiyle Allah’ın, kullarından d
iled
iğine lütfuyla indirdiği vahyi inkâr etmeleri ne kötüdür! Bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. İnkâr edenlere alçaltıcı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Ne pis şeydir o kendilerini satmaları, bu sûretle de Allah'ın indirdiği Kur'ân'a kâfir olmaları, Allah'ın, kullarından d
iled
iğine ihsân edip kitap indirmesine haset ederek kâfirlikte bulunmaları. Bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için aşağılık bir azap var....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın kullarından d
iled
iğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar. Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın lütfunu kullarının içinden d
iled
iği kimseye ulaştırmasını çekememeleri yüzünden O'nun indirdiğini inkar etmekle karşılığında kendilerini sattıklarları şey ne kötüdür! Böylelikle gadab üstüne gadaba uğradılar. Kâfirlere zaten aşağılayıcı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın kullarından, d
iled
iğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini 'kıskanarak ve hakka baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirler için alçaltıcı bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Cenâb’ı Allah, fazlıyla kullarından d
iled
iği kimseye peygamberlik ihsan buyurmasına hased edip, indirdiği Kur’an’ı inkâr etmeleri ve bu sebeple nefislerini ateşe atışları ne çirkin şeydir! İşte Yahûdi’ler, Allah’ın bir gazabından sonra (Hz. Îsa ve İncil’i inkâr ettiklerinden dolayı gazaba uğramalarından başka) bir gazaba tutuldular. (Hazreti Peygamberi ve Kur’an-ı Kerîmi inkâr ettiklerinden) O kâfirler için hor ve zelîl edici bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'in kullarindan d
iled
igine, bol ihsanindan indirmesini cekemeyerek, Allah'in indirdigini inkar etmekle, kendilerini ne kotu bir sey karsiliginda sattilar. Bu yuzden gazab ustune gazaba ugradilar. Kafirlere alcaltici bir azab vardir....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Onlar Allah'ın kendi kullarından d
iled
iği kimselere fazl-u kereminden indirdiği (âyetleri) haset ve azgınlık ile kıskanarak Allah'ın indirdiğini inkâr etmekle kendilerini ne kötü şey karşılığında (yok pahasına) sattılar da gazab üstüne gazaba uğradılar!. Kâfirler için ezici, horlayıcı bir azâb vardır.....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın kullarından d
iled
iğine, bol ihsanından indirmesini çekemeyerek, Allah'ın indirdiğini inkar etmekle, kendilerini ne kötü bir şey karşılığında sattılar. Bu yüzden gazab üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın kullarından d
iled
iğine peygamberlik ihsan etmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkâr ederek kendilerini harcamaları ne kötü bir şeydir! Böylece onlar, gazap üstüne gazaba uğradılar. Ayrıca kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
ALLAH'ın, lütfunu kullarından d
iled
iğine indirmesini çekemiyerek ALLAH'ın indirdiğini inkar etmek için kişiliklerini satmaları ne kötü! Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı bir azap var....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Ne çirkindir o kendilerini sattıkları ki; Allahın kullarından d
iled
iğine kendi fadlından vahiy indirmesine bağyederek, Allah ne indirdise hepsine küfrettiler de gadab üstüne gadaba değdiler ve o kâfirler için mühin bir azab var...
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Ne kadar çirkindir o (karşılığında) kendilerini sattıkları şey ki; Allah'ın kullarından d
iled
iğine kendi lütfundan vahiy indirmesini çekemeyerek, Allah ne indirdiyse hepsini inkar ettiler. Bu yüzden de gazap üstüne gazaba uğradılar. Ve o kafirler için aşağılayan bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Ne kadar çirkindir o uğruna kendilerini sattıkları şey ki; Allah'ın kullarından d
iled
iğine kendi lütuf ve kereminden vahiy indirmesine kafa tutarak, Allah ne indirdiyse hepsini inkâr ettiler. İşte bu yüzden de gazap üstüne gazaba uğradılar. Can yakıcı azap asıl kâfirler içindir....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Onlar Allah'ın kendi bağışı olarak d
iled
iği kuluna vahiy indirmesini çekemeyerek O'nun indirdiği kitabı inkâr etmekle benliklerini ne kötü şey karşılığında sattılar da katmerli gazaba uğradılar! Kâfirleri alçaltıcı bir azap beklemektedir....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Tanrı'nın kullarından d
iled
iğine kendi fazlından indirmesini çekemiyerek (bagyen) Tanrı'nın indirdiğine küfretmekle nefslerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı (mühiyn) bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah’ın, kullarından d
iled
iğine ihsânından (Kitab) indirmesine (hasedle) isyân ederek, Allah’ın indirdiğini (Kur’ân’ı) inkâr etmekle, mukabilinde kendilerini sattıkları şey ne kötüdür! Bu yüzden gazab üstüne gazaba uğradılar. İşte kâfirler için (pek) aşağılayıcı bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Nefislerini ne kötü şeye değişip sattılar. Allah'ın kullarından d
iled
iğine fazlından indirmesine hased ederek Allah'ın indirdiğini inkar ettiler ve gazab üstüne gazaba uğradılar. Küfredenlere alçaltıcı bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın lütfunu d
iled
iği kuluna bahşetmesini kıskanarak Allah'ın indirdiği hakikati inkar etmeleri ve böylece kendilerini kaptırdıkları şu (boş gurur) ne kötü! Onlar böylece Allah'ın gazabını tekrar tekrar hak ettiler. Ve o hakikati inkar edenler için hazırlanmış utanç verici bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Nefislerini, mukabilinde sattıkları şey ne kötü bir şey! O şey Allah'ın fazlından olarak kullarının d
iled
iği zâta inzal etmiş olmasına haset ederek Allah Teâlâ'nın inzal ettiğini inkar etmeleridir. Artık gazaptan gazaba uğradılar. Kâfirler için bir mühîn azap da vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Nefislerini ne kötü şeye değişip sattılar! Allah'ın, kullarından d
iled
iğine lütfundan (kitap) indirmesine hased ederek Allah'ın indirdiğini inkâr ettiler ve bu sebeple gazap üstüne gazaba uğradılar. Küfredenlere kahredici bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah’ın kullarından d
iled
iğine, bol ihsanından indirmesini çekemeyerek, Allah’ın indirdiğini inkar etmekle kendilerini ne kötü bir şey karşılığında sattılar, bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Bunların, kendilerini uğruna sattıkları şey ne kadar da fena! Allah’ın kullarından d
iled
iği birine kendi lütfundan vahiy indirmesini kıskanarak, Allah ne indirdiyse hepsini inkâr ettiler de gazap üstüne gazaba uğradılar! Kâfirler için zelil ve perişan eden bir azap da vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allâh'ın, kullarından d
iled
iğine lutfuyla (vahiy) indirmesini çekemeyerek, Allâh'ın indirdiğini inkâr etmek için kendilerini ne alçak şeye sattılar da gazab üstüne gazaba uğradılar. İnkâr edenler için alçaltıcı bir azâb vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın kularından, d
iled
iğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini 'kıskanarak ve hakka baş kaldırarak' Allah'ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın d
iled
iği kuluna lütufta bulunarak kitap indirmesini kıskandılar da, Allah'ın indirdiğini inkâr etmekle ruhlarını ne kötü birşeye sattılar! Böylece onlar gazap üzerine gazaba uğradılar. Ayrıca o kâfirler için, alçaltıcı bir azap da vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın, kullarından d
iled
iğine lütfunun eseri olarak indirdiğini zalimce kıskanarak, Allah'ın vahyettiğini inkar etmeleri uğruna öz benliklerini sattıkları şey ne çirkindir! Bu yüzdendir ki gazap üzerine gazaba çarpıldılar. Gerçeği örtenler için rezil edici bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: "Eğer (d
iled
iğiniz gibi) gerçekten Allâh katında âhiret yurdu kimsenin değil, yalnız sizin ise, sözünüzde doğru iseniz, haydi ölümü temenni edin!"...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
1.
mâ yeveddu
: sevmezler, istemezler
2.
ellezîne keferû
: inkâr edenler
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
4.
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehli kitaptan kâfir olanlar ve müşrikler, Rabbinizden sizin üzerinize hayırdan (rahmet ve fazl) indirilmesini istemezler. Ve Allah, rahmetini d
iled
iği kimseye tahsis eder. Ve Allah, “büyük fazıl” sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne Kitab ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah’a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini isterler. Oysa Allah, rahmetini d
iled
iğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne kitap ehlinden kâfir olanlar, ne de müşrikler, size Rabbinizden bir hayır indirilmesini istemezler. Allah'sa d
iled
iğini rahmetiyle seçer de ona bir hususiyet verir. Allah büyük bir ihsân sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini d
iled
iğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehli Kitaptan olan kâfirler de (hakikati inkâr edenler), müşrikler de (benliklerini ya da dışsal objeleri şirk koşanlar) size Rabbinizden bir hayır inzâl olmasını istemezler. Allâh d
iled
iğine has kılar rahmetini, onun hakikatinden! Allâh, Zül Fazlıl Aziym'dir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden kâfir olanlar da, müşrikler de size Rabbinizin katından bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise kendi rahmetini d
iled
iğine özel kılar. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, d
iled
iğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne ehli kitaptan olan kâfirler, ne de müşrikler, size Rabbınızdan hiç bir hayır indirilmesini sevmez ve istemezler. Allah nübüvvet ve vahyi, rahmetiyle d
iled
iği kimseye tahsis eder. Allah büyük ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitab ehlinden ve Allah'a es kosanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah, rahmetini d
iled
igine tahsis eder. Allah buyuk nimet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden inkâra sapanlar da, Allah'a ortak koşanlar da Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemezler. Allah ise rahmetini d
iled
iğine tahsîs eder. Allah çok büyük lütuf ve iyilik sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden ve Allah'a eş koşanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah, rahmetini d
iled
iğine tahsis eder. Allah büyük nimet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah rahmetini d
iled
iğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitaplıların inkarcıları da, putperestler de Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemez. ALLAH rahmetini d
iled
iğine verir. ALLAH büyük lütuf sahibi....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Arzu etmez o küfredenler: Ne ehli kitabdan ve ne müşriklerden ki size rabbinizden bir hayır indirilsin, Allah ise rahmetiyle imtiyazı d
iled
iğine bahşeder ve Allah çok büyük fazıl sahibidir...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne kitap ehlinden, ne de müşriklerden olan kafirler size Rabbinizden bir hayır indirilmesini ister. Allah ise rahmetini d
iled
iğine bahşeder ve Allah çok büyük lütuf sahibidir...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne Kitap ehlinden, ne de müşriklerden hiçbiri, size Rabbinizden bir hayır indirilsin istemez. Allah ise, üstünlüğü, rahmetiyle d
iled
iğine mahsus kılar ve Allah çok büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne Kitap Ehlinin kâfirleri ve ne de puta tapanlar Rabbinizden size herhangi bir iyilik inmesini istemezler. Oysa Allah rahmetini d
iled
iğine tahsis eder. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden olan küfredenler ve müşrikler rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise) rahmetini d
iled
iğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne ehl-i kitabdan inkâr edenler, ne de müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise rahmetini d
iled
iğine tahsîs eder. Ve Allah, pek büyük ihsan sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i Kitab'dan kafir olanlar da, müşrikler de Rabbınızdan size hiç bir hayır indirilmesini istemezler. Allah, rahmetini d
iled
iğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne önceki vahyin takipçilerinden hakikati inkara yeltenenler, ne de Allah'tan başka şeylere ilahlık yakıştıranlar, Rabbin tarafından sana indirilen bir hayrı görmekten hoşlanırlar; ancak Allah d
iled
iğini rahmete ulaştırır; zira Allah, sınırsız lütuf Sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i kitaptan kâfir olanlar da ve müşrikler de sizin üzerinize Rabbiniz tarafından bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah Teâlâ ise rahmetini d
iled
iğine tahsis buyurur. Ve Allah Teâlâ pek büyük ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehli olan kafirler de, müşrikler de size Rabbinizden hiçbir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise rahmetiyle d
iled
iği kimseyi seçerek ihsanda bulunur. Şüphesiz Allah en büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Gerek Ehl-i kitaptan gerek müşriklerden olsun, kâfirler, Rabbinizden size herhangi bir hayır indirilmesini arzu etmezler. Fakat Allah rahmetini d
iled
iğine seçip ihsan eder. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Nankör olan bazı Kitap ehli kimseler de, müşrikler de size Rabbinizden bir hayır indirilmesini istemezler. Oysa Allâh, rahmetini d
iled
iğine tahsis eder, Allâh, büyük lutuf sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, d
iled
iğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden kâfir olanlar ile müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise d
iled
iği kulunu rahmetiyle seçkin kılar. Gerçekten Allah pek büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, Rabb'inizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Ama Allah, rahmetini d
iled
iğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir....
Bəqərə Suresi, 107. Ayet:
Bilmez misin, semâlar ve arz (şuur ve madde - beden boyutu) Allâh'ın mülküdür (her an d
iled
iği gibi tasarruf etmektedir, tamamında). . . Sizin için Allâh dûnunda ne bir dost ne de bir yardımcı olmaz!...
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
1.
vedde
: sevdi, d
iled
i, istedi, arzu etti 2 - kesîrun
2.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
3.
lev yeruddûne-kum
: keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
Bəqərə Suresi, 117. Ayet:
Gökleri de eşsiz, örneksiz yaratan odur, yeryüzünü de. Bir işin olmasını d
iled
i mi ona ancak ol der, o iş oluverir....
Bəqərə Suresi, 117. Ayet:
(O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi d
iled
iğinde ona sadece "Ol!" der, o da hemen oluverir....
Bəqərə Suresi, 117. Ayet:
(O), göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. Bir şeyi d
iled
iğinde ona sadece «Ol!» der, o da hemen oluverir....
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
De ki (Habîbim) : «Siz (Arabdan bir peygamber geldi diye) bizimle Allah hakkında çekişiyor musunuz? Halbuki o bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. (D
iled
iğini O seçer) Bizim yapdıklarımız (ın mükâfatı) bize, sizin yapdıklarınız (ın mücâzâtı) size âid. Biz ona bütün samîmiyyetimizle bağlanmışızdır». ...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan sefih olanlar diyecekler ki: “Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?” De ki: “Doğu vebatı Allah'ındır. O, d
iled
iğini Sıratı Mustakîm'e hidayet eder (ulaştırır).”...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Birtakım kendini bilmez insanlar, “Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da, Batı da Allah’ındır. Allah, d
iled
iği kimseyi doğru yola iletir.”...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan aklı, idraki olmayanlar diyecekler ki: Bunları, yöneldikleri kıbleden döndüren sebep de nedir? Doğu da Allah'ındır de, batı da. D
iled
iğine doğru ve düz yolu buldurur....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O d
iled
iğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanların, anlayışı kıt ve aşağılık yaşam ehli olanları "Onları eski kıblelerinden (Kudüs'ten Kâbe'ye) döndüren (gerekçe) nedir?" derler. De ki: "Batı da doğu da Allâh'ındır. D
iled
iğine hidâyet eder, sırat-ı müstakime yönelmesi için. "...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanların düşüncesizleri: 'Onları daha önceki kıblelerinden çeviren ne oldu?' diyecekler. De ki: 'Doğu da batı da Allah'ındır. D
iled
iğini doğru yola iletir.'...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ındır, batı da. O d
iled
iğini doğru yola yöneltir."...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
(Medine’deki Yahûdi ve münafık) insanlardan akılsızlar yakında şöyle diyecekler: “-Müslümanları (eskidenberi Kudüs’e doğru namaz kıldıkları) kıbleden (Kâbe’ye) çeviren ne?” Onlara de ki, doğu da, batı da Allah’ındır; d
iled
iğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Insanlarin beyinsizleri, «Yoneldikleri kibleden onlari ceviren nedir?» diyecekler; de ki: «Dogu ve bati Allah'indir. O, d
iled
igini dogru yola eristirir"....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanların beyinsizleri, 'Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?' diyecekler; de ki: 'Doğu ve batı Allah'ındır. O, d
iled
iğini doğru yola eriştirir'....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O d
iled
iğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan beyinsiz takımı: «Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?» diyeceklerdir. De ki: «Doğu da batı da Allah'ındır. O, d
iled
iği kimseyi doğru bir caddeye çıkarır....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bazı beyinsizler; «Onları daha önce yöneldikleri kıbleden çeviren sebep nedir?» diyecekler. De ki; «Doğu da Batı da Allah'ındır. O d
iled
iğini doğru yola iletir.»...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Tanrı'nındır, batı da. O d
iled
iğini doğru yola iletir"....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir kısım sefihler: 'Onları (o Müslümanları) üzerinde bulundukları(yöneldikleri) kıblelerinden çeviren nedir?' diyecekler. (Ey Resûlüm! Onlara) de ki: 'Doğu da batı da (her yer) Allah’ındır.' (O,) d
iled
iği kimseyi (hikmetine binâen, kendi lütfundan)dosdoğru bir yola hidâyet eder....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir kısım beyinsizler diyeceklerdir ki: Onları üzerinde bulundukları kıblelerinden ne çevirdi? De ki: Doğu da Batı da Allah'ındır. O, d
iled
iği kimseyi doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlar arasındaki dar kafalı düşünceler, "Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır; O, d
iled
iğini doğru yola iletir."...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Nâsdan bir takım sefihler yakında diyeceklerdir ki: «Onları, tarafına teveccüh ettikleri kıblelerinden hangi şey çevirdi?» De ki: «Maşrık da mağrip de Allah içindir. D
iled
iği kimseyi doğru bir yola iletir.»...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir takım beyinsizler: -Üzerlerinde bulundukları kıblelerinden onları döndüren nedir? diyecekler. De ki: -Doğu da batı da Allah’a aittir. O d
iled
iği kimseyi doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Akılsız insanlar: Bu Müslümanları daha önce yöneldikleri kıbleden çeviren sebep nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah’ındır. O d
iled
iği kimseyi doğru yola yöneltir."...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bazı beyinsizler: "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allâh'ındır. O, d
iled
iğini doğru yola iletir."...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan birtakım beyinsizler: «Onları daha önce üzerinde bulundukları kıblelerinden çeviren nedir?» diyecekler. De ki: «Doğu da Allah'ındır, batı da. D
iled
iğini dosdoğru yola yöneltip iletir.»...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanların idrakten yoksun kısmı diyecek ki: 'Önceden yöneldikleri kıbleden bunları çeviren şey ne?' Sen de ki: Doğu da, batı da Allah'ındır. O, d
iled
iğini dosdoğru bir yola ulaştırır....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlar içinden bazı beyinsizler: "Onları, yönelmekte oldukları kıbleden ne çevirdi?" diyecekler. De ki: "Doğu da Allah'ın, batı da. O, d
iled
iğini dosdoğru yola kılavuzlar."...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yeryüzünün yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara fayda vermek üzere denizde yürüyüp giden gemide, Allah'ın, gökten yağmur yağdırarak yeryüzünü, ölümünden sonra diriltmesinde, sonra da yeryüzüne, yürüyen hayvanları yaymasında, yelleri d
iled
iği gibi estirip değiştirmesinde, gökle yer arasında emrine münkad olan bulutta, şüphe yok ki aklı erenler için varlığına, birliğine deliller var....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ve gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlar için faydalı olan şeylerde, denizde yüzen gemilerde, Allah’ın gökten indirip de kendisiyle ölümünden sonra yeryüzüne hayat verdiği ve her türlü canlıyı orada yaydığı suda, rüzgarı d
iled
iği yöne sevk edişinde ve gökyüzü ile yeryüzü arasında emre tabi olan bulutlarda, aklını kullanan bir topluluk için ayetler vardır....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan (bir kısmı)
2.
men
: kim, kimse
3.
yettehizu
: edinir
4.
min dûni allâhi
: Alla...
Bəqərə Suresi, 172. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı d
iled
iler, îmân ettiler
4.
kulû
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
1.
leyse
: değil
2.
el birre
: birr, ebrar kılacak davranış biçimi
3.
en tuvellû
: dönmeniz, yönelmeniz
4.
vucûhe-kum
...
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan
2.
men
: kim, kişi, kimse(ler)
3.
yeşrî
: satar
4.
nefse-hu
: kendi nefsini
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı d
iled
iler, îmân ettiler
4.
udhulû<...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
1.
zuyyine
: süslendi, müzeyyen kılındı
2.
lillezîne (li ellezîne)
: o kimselere, onlara
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
el hayâtu...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkâr edenlere, dünya hayatı müzeyyen kılındı (süslü gösterildi) ve onlar, âmenû olanların bir kısmı ile alay ediyorlar (fakir olanları küçümsüyorlar). (Oysa) takva sahibi olanlar, kıyâmet günü onların üstündedir. Ve Allah, d
iled
iği kimseyi hesapsız rızıklandırır....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkâr edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Onlar iman edenlerle alay etmektedirler. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar ise, kıyamet günü bunların üstündedir. Allah, d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Kâfir olanlara dünya yaşayışı, süslü gösterildi de inananların bir kısmıyla alay ediyorlar. Fakat Allah'tan sakınan iman sahipleri, kıyamet gününde onlardan üstündür. Allah, d
iled
iğine sayısız nîmet verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Kâfir olanlar için dünya hayatı câzip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman edip) inkârdan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Dünya hayatı süslenip bezendi kâfirler için (hakikatlerini inkâr edenler süslü dış dünyaya yönelirler)! Onlar, (bu yüzden) iman edenlerle alay ederler. Oysa o korunan iman edenler, kıyamet günü onların fevkindedir. Allâh d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkar edenlere dünya hayatı süslü gösterildi. Bu yüzden mü'minlerle alay ediyorlar. Oysa takva sahipleri kıyamet gününde onların üstündedirler. Allah d
iled
iğini hesapsız bir şekilde rızıklandırır....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkar edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Dünya hayatı kâfirlere süslü göründü de iman edenlerle eğleniyorlar, (onların zenginleri, müminlerin fakirleri ile alay ediyorlar.) Halbuki takva sahibi (fakîr) müminler, kıyamet gününde onların üstündedir. Allah, d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Inkar edenlere, dunya hayati guzel gorunur, onlar, inananlarla alay ederler, oysa, Allah'a karsi gelmekten sakinanlar kiyamet gunu onlarin ustunde olacaklardir. Allah d
iled
igini hesabsiz sekilde riziklandirir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkarcılara dünya hayatı pek süslendi. İnananlarla alay ediyorlar. Oysa Allah'tan korkup günah ve kötülüklerden sakınanlar Kıyamet günü onların (birçok derecelerle) üstündedir. Allah d
iled
iğine (nimetler kapısını açıp) hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkar edenlere, dünya hayatı güzel görünür, onlar, inananlarla alay ederler, oysa, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar kıyamet günü onların üstünde olacaklardır. Allah d
iled
iğini hesabsız şekilde rızıklandırır....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Kâfir olanlar için dünya hayatı câzip kılındı. (Bu yüzden) onlar, iman edenler ile alay ederler. Oysa ki, (iman edip) inkârdan sakınanlar kıyamet gününde onların üstündedir. Allah d
iled
iğine hesapsız lutufta bulunur....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkar edenler için dünya hayatı çekicidir. Bu yüzden inananlarla alay ederler. Oysa erdemliler Diriliş Günü onların üstündedir. ALLAH d
iled
iğine hesapsız şekilde nimetler bahşeder....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Küfredenlere o dünya hayatı bezendi de iman edenlerle eğleniyorlar, halbuki korunan o mü'minler kıyamet günü onların fevkındadır, Allah d
iled
iğine hisabsız ni'metler verir...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkarcılara dünya hayatı bezendi de iman edenlerle eğleniyorlar. Oysa korunan o müminler, kıyamet günü onların üstündedirler. Allah, d
iled
iğine hesapsız nimetler verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Dünya hayatı, inkar edenler için bezendi. (Onlar), iman edenlerle eğleniyorlar. Halbuki takva sahibi olan o müminler, kıyamet günü onların üstündedir. Allah d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Dünya hayatı kâfirlere cazip görünür. Bunlar müminler ile alay ederler. Oysa Allah'ın azabından sakınanlar, Kıyamet günü, kâfirlerden üstün konumdadırlar. Allah d
iled
iğine hesapsız olarak rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Kafirler için dünya hayatı çekici kılındı (süslendi). Onlar, inananlardan kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Tanrı d
iled
iğine hesapsız rızk verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkâr edenlere dünya hayâtı süslenmiştir de îmân edenlerle alay ediyorlar. Hâlbuki(günahlardan) sakınanlar, kıyâmet gününde onların üstündedirler. Allah ise, d
iled
iği kimseyi hesabsız rızıklandırır....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Küfredenlere dünya hayatı pek süslendi. Ve onlar, iman edenlerden kimiyle eğleniyorlar. Halbuki takvaya erenler kıyamet gününde onların üstündedirler. Allah, d
iled
iğine hesabsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Hakikati inkara şartlanmış olanlara (yalnız) bu dünya hayatı güzel görünür. Bu nedenle, imana ermişlerle alay ederler; ama Kıyamet Günü Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanlar onlardan daha üstün (bir konumda) olacaklardır. Ve Allah, d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Kâfir olanlar için dünya hayatı bezetilmiştir. Ve onlar imân edenler ile eğlenirler. Halbuki bu muttakîler Kıyamet gününde onların fevkindedirler. Ve Allah Teâlâ d
iled
iğini hesapsız olarak merzûk kılar....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkâr edip kâfir olanlara dünya hayatı süslü gösterildi. Bu yüzden onlar inananlarla alay ederler. Oysa ki Allah'tan korkup karşı gelmekten sakınanlar, kıyamet gününde onların üstünde olacaklardır. Allah d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Küfredenlere dünya hayatı cazip görünmekte ve bu sebeple iman edenlerle alay etmektedirler. Oysa Allah’tan korkanlar, kıyamet günü onların çok üstündedirler; Allah d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Kâfirlere dünya hayatı süslü gösterildi; Bu yüzden iman edenlerle eğlenirler. Halbuki Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, kıyamet günü öbürlerinin üstündedir. Allah d
iled
iğine hesapsız nimetler verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkâr edenlere dünyâ hayâtı süslü gösterildi; (onlar) inananlarla alay ederler. Oysa korunanlar, kıyâmet gününde onlardan üstündürler. Allâh, d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkâr edenlere dünya hayatı çekici kılındı (süslendi) . Onlar, iman edenlerden kimileriyle alay ederler. Oysa korkup sakınanlar, kıyamet günü onların üstündedir. Allah, d
iled
iğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkâr etmiş olanlara dünya hayatı sevimli gösterildi; onun için iman edenlerle eğlenip duruyorlar. Takvâ sahipleri ise, kıyamet gününde onlara üstün olacaklardır. Allah, d
iled
iğini hesapsız şekilde rızıklandırır....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İğreti/sefil hayat küfre sapanlara süslü gösterilmiştir; onlar, iman sahipleriyle alay ederler. Takvaya sarılanlar, kıyamet günü onların tepelerinde olacaktır. Allah, d
iled
iğini hesapsız bir biçimde rızklandırır....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
1.
kâne
: oldu, idi
2.
en nâsu
: insanlar
3.
ummeten
: ümmet, topluluk
4.
vâhıdeten
: bir, tek, bir tek
...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetti. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı peygamberler beas etti (gönderdi). Ve onlarla birlikte, insanların aralarında, ayrılığa düştükleri şey hakkında hüküm vermeleri için hak ile kitap indirdi. Kendilerine (apaçık) beyyineler (belgeler) geldikten sonra kendi aralarındaki çekememezlik (ve haset yüzünden) onun hakkında ayrılığa düşenler, kendilerine (kitap) verilenlerden başkası değildir . Bu sebeple âmenû olan (Allah'a ulaşmayı dileyen) o kimselerin, haktan yana ayrılığa d...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah, d
iled
iğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah müjdeci ve korkutucu olarak peygamberler gönderdi. İnsanların ayrılığa düştükleri şeylerde, aralarında dosdoğru hükmetmek üzere onlara kitap da indirdi. Onlara bunca açık deliller geldikten sonra da gene ancak ihtirasları yüzünden tuttular da ihtilafa düştüler. Halbuki Allah inananları, onların ihtilâfa düştükleri doğru şeye, kendi izniyle muvaffak etti, gerçeğe ulaştırdı. Allah, d
iled
iğini doğru ve düz yola çıkarır....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah d
iled
iğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar bir zamanlar tek bir topluluk idi. Müjdeleyici ve uyarıcı olarak Allâh, Nebileri bâ's etti (nübüvvet kemâlâtını onlarda açığa çıkardı). Onlar yanı sıra, ayrılığa düştükleri konularda aralarında hükmetmek için, Hak olarak Kitabı (hakikat ve Sünnetullah bilgisini) inzâl etti. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, apaçık deliller gelmesine rağmen, kıskançlık yüzünden onda ihtilafa düştüler. Allâh, biiznihi (nefslerindeki Esmâ bileşiminin elvermesiyle) iman edenleri, onların ayrılığa dü...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Sonra Allah müjdeleyici ve korkutucu peygamberler gönderdi. Onlarla birlikte, insanlar arasında ayrılığa düştükleri konularda hükmetmeleri için hak üzere Kitab indirdi. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra aralarındaki kıskançlıklarından, kinlerinden dolayı bu (Kitap) hakkında ayrılığa düşenler kendilerine Kitab verilmiş olanlardan başkaları değildir. Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allah d
iled
iğini doğru y...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar iman üzere bulunan tek bir ümmet idi; sonra kimi iman etmek, kimi küfre varmak suretiyle ayrılığa düştüler de Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi; ve insanlar aralarında ayrlığa düştükleri şeyde hak üzre hükmetmek için, o peygamberlerle kitap gönderdi. Halbuki kendilerine açık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm ve hasedlerinden ötürü, ihtilâfa düşenler, o kitab verilenlerden başkası değildir. Onların hak hususunda ayrılığa düş...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Insanlar bir tek ummetti. Allah peygamberleri mujdeci ve uyarici olarak gonderdi; insanlarin ayriliga dusecekleri hususlarda aralarinda hukum vermek icin onlarla birlikte hak Kitabler indirdi. Ancak Kitab verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarindaki ihtiras yuzunden onda ayriliga dustuler. Allah, inananlari, ayriliga dustukleri gercege kendi izni ile eristirdi. Allah d
iled
igini dogru yola eristirir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. (Düşünce ve inanç ayrılıklarına düştükleri için) Allah, peygamberleri müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi ; insanların ayrılığa düştükleri konularda, aralarında hüküm vermek için beraberlerinde hak kitaplar indirdi. Ancak ne var ki kitap verilenler kendilerine açık belgeler geldikten sonra aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Bu nedenle Allah kendi izniyle inananları (diğerlerinin) ayrılığa düştükleri hak ve hakikate eriştirdi. Allah d
iled
iği kim...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düşecekleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hak Kitaplar indirdi. Ancak Kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah d
iled
iğini doğru yola eriştirir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah d
iled
iğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek topluluktu. ALLAH peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi ve anlaşmazlığa düştükleri konularda halkın arasında hükmetmeleri için onlarla birlikte gerçeği içeren kitabı indirdi. Oysa kitap verilenler kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan ötürü onun hakkında anlaşmazlığa düştüler. Fakat ALLAH, izniyle inananları onların anlaşmazlığa düştüğü gerçeğe ulaştırdı. ALLAH d
iled
iğini/dileyeni doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Ayrılmaları üzerine Allah rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere Peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile kitab indirdi ki nas arasında ıhtilâf ettikleri noktada hakem olsun, bunda da sırf o kitab verilenler kendilerine bunca beyyineler geldikten sonra tuttular aralarındaki ihtiras yüzünden ıhtilâfa düştüler, bunun üzerine Allah onların ıhtilâf ettikleri hakka izni ilâhîsiyle bu iman edenleri doğrudan doğru muvaffak buyurdu, öyle ya Allah di...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Ayrılmaları üzerine Allah, nimetinin müjdecileri ve azabın habercileri olarak peygamberleri gönderdi ve onlarla birlikte insanlar arasındaki anlaşmazlıklarda hakem olması için hak ile kitap indirdi. Bunda da yalnızca kendilerine kitap verilenler, kendilerine bunca apaçık ayetler geldikten sonra tutup aralarındaki ihtiras yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle inananları anlaşmazlığa düştükleri hakka doğrudan ulaştırdı. Allah d
iled
iğini doğru...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki, insanların, aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hak...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah müjdeleyici ve korkutucu peygamberler gönderdi ve onlarla beraber insanların ihtilafa düştükleri şeylerde, aralarında hüküm vermeleri için hak kitaplar indirdi. Halbuki kendilerine apaçık deliller geldikten sonra aralarındaki ihtirastan dolayı ihtilafa düşenler de, o kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. İşte Allah, kendi iradesiyle iman edenleri, üzerinde ittifaka düştükleri hakka ulaştırdı. Allah d
iled
iğini doğru yola ulaştırır....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet (aynı din üzere) idi (daha sonra ihtilâfa düştüler); bunun üzerine Allah, müjdeleyiciler ve (aynı zamanda) korkutucular olarak peygamberler gönderdi ve hakkında ihtilâfa düştükleri şeyler husûsunda, insanların aralarında hüküm vermek için, berâberlerinde hak ile Kitâb indirdi. Ancak kendilerine onun (o kitâbın) verildiği kimseler, onlara apaçık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm (ve hased)den dolayı onda da ihtilâfa düştüler. Sonra Allah, (o ehl-i kitâbın) üzerind...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah müjdeleyici ve korkutucu peygamberler gönderdi ve onlarla beraber insanların ihtilafa düştükleri şeylerde aralarında hüküm vermeleri için hak kitablar indirdi. Halbuki kitab verilmiş olanlar, kendilerinde açık deliller geldikten sonra aralarındaki ihtirastan dolayı ihtilafa düştüler. İşte Allah; kendi izniyle, iman edenleri, üzerinde ihtilafa düştükleri Hakka ulaştırdı. Allah d
iled
iğini doğru yola ulaştırır....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Nâs bir tek ümmet idi. Allah Teâlâ müjdeleyici ve korkutucu olan peygamberler gönderdi. Ve onlar ile beraber hakka müteallik kitap indirdi ki nâs arasında ihtilâf ettikleri hususa hükmetsin. Halbuki, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra aralarında olan ihtirastan dolayı dinde ihtilâfa düşenler o kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. İmdi Allah Teâlâ imân edenleri ihtilâfa düştükleri hakka kendi irâde-i ilâhiyyesiyle ulaştırır. Ve Allah Teâlâ d
iled
iğini doğru yola hidâyet eder....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Allah müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermek için onlarla beraber gerçekleri gösteren kitapları da indirdi. Oysa kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, sırf birbirlerini çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Bunun üzerine Allah, kendi izniyle ayrılığa düştükleri şeyleri inananlara gösterdi. Şüphesiz ki Allah d
iled
iğine doğru yolu gösterir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm vermek için, onlarla birlikte hak olan kitabı da indirdi. Ancak kitap verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra aralarındaki kıskançlık yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah ise iman edenleri, onların hakkında ayrılığa düştükleri doğruya kendi izniyle ulaştırdı. Allah, d
iled
iğine doğru yolu gösterir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar bir tek ümmet teşkil ediyorlardı. Aralarında ihtilâflar başlayınca, Allah onlara içlerinden müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler gönderdi. Onların beraberinde, insanlar arasında hükmetmek için, kitap ve hikmeti gönderdi ki, ihtilâf ettikleri konularda aralarında hükmetsin. Halbuki, o meselelerde anlaşmazlığa düşenler, kendilerine apaçık âyetlerimiz geldikten sonra, sırf aralarındaki haset yüzünden ihtilâfa düşen Ehl-i kitaptan başkası değildi. Allah da, onların hakkında ihti...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allâh, peygamberleri, müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi; onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetmek üzere, içinde gerçekleri taşıyan Kitabı indirdi. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü o(Kitap hakkı)nda anlaşmazlığa düştü(ler). Bunun üzerine Allâh, kendi izniyle inananları, onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Allâh, d
iled
iğ...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Sonra Allah, müjde veren ve uyaran peygamberler gönderdi; onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hüküm vermeleri için, kitabı da hak ile indirdi. Oysa kitapta anlaşmazlığa düşenler, kendilerine kitap verdiklerimizden başkası değildi. Onlar da, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ihtilâf ettiler. Allah ise, onların anlaşmazlığa düştüğü hakikate ulaşmaları için iman edenlere izin verdi. Zira Al...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye gerçeği taşıyan Kitap'ı hak olarak indirdi. O Kitap'ta anlaşmazlığa düşenler, o Kitap'ın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden, çekişmeye girdiler. Sonra Allah kendi izniyle, inananları, üzerinde tartışmaya gi...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bir zamanlar insanlar tek bir ümmetti. Sonra kimi iman ederek kimi de küfre düşerek birbirlerinden ayrıldılar. Allah onlara doğru yolu müjde vermek ve azabı haber vermek için peygamberler gönderdi ve ihtilafları hakkında hak ile hüküm vermek üzere kitaplar indirdi. Halbuki kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine inen açık delillere rağmen sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Onların hak hususunda ayrılığa düştükleri şeylerde Allah kendi emriyle (peygamberlere) îmân ed...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi; sonra Allah, rahmetinin müjdecisi ve azabının habercisi olmak üzere, peygamberleri gönderdi. Ve insanların aralarında; ihtilafa düştükleri şeylerde, hükmetmek için, o peygamberlere kitab(lar) da indirdi. Ancak ehl-i kitap kendilerine açık mucizeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden, onda ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Allah, onların ihtilâf ettikleri Hakk'a, Allah'ın izniyle îmân edenleri doğrudan doğruya muvaffak kıldı. Allah d
iled
iğini doğru yola çıka...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar aralarında ayrılığa düştükleri hususlarda hüküm versinler diye Allah îmân edenleri, ihtilâf ettikleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah d
iled
iğini dosdoğru olan bir yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah, peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi. İnsanların ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm vermek için, onlarla birlikte doğru olan Kitab indirdi. Kitap verilenler, kendilerine açık deliller geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, inananları, üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile eriştirdi. Allah d
iled
iğini doğru yola eriştirir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar, (Adem ile İdris Aleyhisselam arasında hak bir dinde) tek bir ümmetti. (Vakta ki ihtilaf ettiler) Hakk Teala onlara (iman ve itaat edenlere) sevabla müjdeleyici, (küfür ve isyan edenlere) ikabla korkutucu Peygamberler gönderdi. Ve onlarla birlikte, insanların ihtilaf ettikleri şeylerde aralarında hükmetmek üzere hak Kitablar da inzal etti. Halbuki hakta (veya indirilen Kitab'ta) kendilerine Kitab verilenler gelinceye kadar ihtilaf eden olmadı. Bu da Tevrat ve İncil hükümleri geldikten s...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bunun üzerine Allah îmân edenlere, üzerinde ihtilâfa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah d
iled
iğini doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
“İnsanlar (aslında) bir tek ümmet idi de Allâh (onlara) müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak Peygamberler gönderdi. Yanlarında da –insanlar arasında kendisinde anlaşamadıkları şeyler hakkında hükmetmek için– hak ile kitap indirdi. Onlara (nice) deliller geldikten sonra –aralarında taşkınlık olarak– kitap verilenlerden başka (kimse) ihtilaf da etmedi. (Kafirlerin) hakdan kendisinde ihtilaf ettikleri şeye (çözüm bulmak üzere) Allâh îman edenlere kendi izni ile hidâyet etti. Allâh d
iled
iği kimseyi d...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Sonra ihtilafa düşüp haktan ayrılınca, Allah onlara, rahmetiyle müjdeleyip azabından sakındıran peygamberler gönderdi. Bir de, insanlar arasında, ihtilafa düştükleri hususlarda onunla hükmetsin diye, o peygamberlerle beraber hak kitap indirdi. Halbuki kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, aralarındaki haset ve ihtiras yüzünden ayrılığa düşenler, kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. Sonra Allah iman edenleri, Kendi izin ve iradesiyle, onların ihtilaf...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmettir. Daha sonra (ihtilafa düştüklerinde) Allah, müjdeleyijci ve korkutucu olarak Peygamberler gönderdi. İnsanlar arasında ihtilafa düştükleri hususlarda hüküm vermek için onlarla beraber Hak Kitab’ı da indirdi. Oysa kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerine karşı olan ihtilaf ve hasetten dolayı ihtilafa düşenler, o kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. Bunun üzerine Yüce Allah, o sapıkların ihtilafa düştükleri gerçeği inananlara Kendi izniyle göst...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar tek bir ümmettirler. Allah peygamberleri, müjde vermek, insanları (iğri yollarda gitmenin sonucundan) korkutmak için gönderdi. Onlarla beraber kitabı hakla gönderdi ki insanlar arasında ayrılıklar üzerinde hüküm versin. Halbuki kendilerine en açık âyetler geldikten sonra birbirlerine karşı olan zulüm ve hasetten dolayı ihtilafa düşenler de ancak kendilerine kitap verilenlerdir. Allah îmân edenleri üzerinde ihtilâf edilen hakka irşad eyledi. Allah d
iled
iğini dosdoğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bunun üzerine Allah îmân edenlere, Hakk'tan kendisinde ihtilâfa düştükleri şeyleri izniyle gösterdi. Şüphesiz Allah d
iled
iğine doğru yolu gösterir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakak ki onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı d
iled
iler) îmân ettiler
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
1.
fî ed dunyâ
: dünya hakkında, dünyada
2.
ve el âhirati
: ve ahiret
3.
ve yes'elûne-ke
: ve sana soruyorlar, sorarlar
4.
an e...
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
1.
nisâu-kum
: sizin kadınlarınız
2.
harsun
: tarla
3.
lekum
: sizin için, sizin
4.
fe
: o zaman, artık, o halde
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize d
iled
iğiniz biçimde varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak) güzel davranışlar takdim edin. Allah’a karşı gelmekten sakının ve her hâlde onun huzuruna varacağınızı bilin. (Ey Muhammed!) Mü’minleri müjdele....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız, tarlalarınızdır. Tarlalarınıza d
iled
iğiniz gibi girin ve kendiniz için de önceden hazırlıkta bulunun. Allah'tan sakının ve bilin ki ona ulaşacaksınız. Müjdele inananları....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Hanımlarınız sizin için birer tarladır. Allah’ın sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak iradesinin tecellisi içinde d
iled
iğiniz tarzda tarlanıza girin. İlişkiden önce birbirinizin hayrına vesile olacak, maddî, manevî, cinsî hazırlıklar yapın. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun, onun huzurunda hesap vereceğinizi bilmelisiniz. Mü’minlere dünyada, yardım, zafer ve devlet, âhirette cennet müjdesini ver....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza d
iled
iğiniz gibi varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar) takdim edin. Allah'tan korkup sakının ve bilin ki elbette O'na kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız, (tohum ektiğiniz) tarlalarınızdır. Tarlanıza d
iled
iğiniz gibi varın. Kendiniz için geleceğe hazırlanın. ALLAH'ı dinleyin ve onunla mutlaka karşılaşacağınızı bilin. İnananlara müjde ver....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza d
iled
iğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve herhalde onun huzuruna varacağınızı bilin! Sen müminleri müjdele!...
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza d
iled
iğiniz gibi varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve bilin ki siz mutlaka O'nun huzuruna varacaksınız. Ey Muhammed, müminleri müjdele!...
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin çocuk üreten tarlalarınızdır. O halde, tarlanıza d
iled
iğiniz gibi varın. Kendiniz için ileriye dönük hazırlık yapın, günah işlemekten sakının ve mutlaka Allah 'a kavuşacağınızı bilin. Bunu müminlere müjdele....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin (tohum ektiğiniz) tarlalarınızdır. Tarlanıza d
iled
iğiniz gibi varın. Kendiniz için [geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar] takdim edin. Tanrı'dan korkup sakının ve bilin ki elbette O'na kavuşucusunuz. İnançlılara müjde ver....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin (evlâd yetişdiren) tarlanızdır. O halde tarlanıza, d
iled
iğiniz gibi, gelin. Kendiniz için önden (iyi ameller) gönderin (hayırlı evlâdlar yetişdirin). Bir de Allahdan korkun ve bilin ki her halde siz ona kavuşacaksınız. îman edenlere müjdele. ...
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin için bir tarladır; öyle ise tarlanıza d
iled
iğiniz şekilde gelin ve kendiniz için (sâlih amellerle) hazırlık yapın! Hem Allah’dan sakının ve gerçekten siz O’na kavuşacak kimseler olduğunuzu bilin! (Ey Resûlüm!) O hâlde mü’minleri müjdele!...
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza d
iled
iğiniz gibi varın. Ve kendiniz için önceden iyi ameller gönderin. Bir de Allah'tan korkun. Ve bilin ki; siz, şüphesiz O'na kavuşacaksınız. İman edenleri müjdele....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin tarlalarınızdır; tarlanıza d
iled
iğiniz şekilde girin, ama önce kendi ruhlarınız için bir hazırlık yapın. Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve bilin ki, O'na mutlaka kavuşacaksınız. Ve sen de (ey peygamber), imana erişenleri müjdele....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Eşleriniz sizin nesil yetiştiren tarlanızdır. Tarlanıza d
iled
iğiniz şekilde varın. Kendiniz için ilerisini düşünerek hazırlık yapın. Allah’ın haram kıldığı şeylerden korunun ve O’nun huzuruna varacağınızı iyi bilin. (Ey Resulüm)! müminleri müjdele!...
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza d
iled
iğiniz biçimde varın. Kendiniz için ileriye hazırlık yapın ve mutlaka Allah'a kavuşacağınızı bilin. İnananları müjdele....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin tarlanızdır; tarlanıza d
iled
iğiniz gibi varın. Kendiniz için (geleceğe hazırlık olarak güzel davranışlar) takdim edin. Allah'tan korkup sakının ve bilin ki elbette O'na kavuşucusunuz. İman edenlere müjde ver....
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız, tarlalarınızdır; tarlalarınıza d
iled
iğiniz şekilde varın. Kendiniz için de hazırlık yapın. Allah'tan korkun ve ona kavuşacağınızı unutmayın. Müjdele o mü'minleri!...
Bəqərə Suresi, 223. Ayet:
Kadınlarınız sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza d
iled
iğiniz şekilde varın. Öz benlikleriniz için önceden bir şeyler gönderin. Allah'tan korkun ve bilin ki, O'na mutlaka ulaşacaksınız. İman sahiplerine müjde ver....
Bəqərə Suresi, 234. Ayet:
İçinizden biri ölür de arkasında kadın bırakırsa bu çeşit adamların kadınları dört ay, on gün beklerler. Bu müddeti geçirdikten sonra meşru bir sûrette kendiliklerinden d
iled
iklerine varabilirler, bu hususta size bir suç yoktur artık. Allah, ne yaparsanız, hepsinden de haberdardır....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Kimdir şu kimse ki, Allah’a güzel bir borç versin de (Allah) onu kendisine kat kat fazlasıyla artırsın! Çünki Allah, (rızkı d
iled
iğine) daraltır ve (d
iled
iğine) genişletir. Hem(sonunda) O’na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
lehum
: onlara
3.
nebiyyu-hum
: onların peygamberi
4.
inne
: muhakkak ki
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Onların Peygamber'i onlara dedi ki: “Muhakkak ki Allah, sizin için melik olarak Talut'u beas etmişti (görevlendirmişti).” Dediler ki: “Bizim üzerimize onun melikliği nasıl olur? Melikliğe biz ondan daha çok hak sahibiyiz (daha çok lâyıkız). Ve de ona maldan bir genişlik (servetçe bolluk) verilmedi.”(Peygamber de) “Muhakkak ki Allah, onu sizin üzerinize (melik) seçti ve onun ilmini (bilgisini) ve cismini (kuvvetini) artırdı.î Ve Allah, mülkünü d
iled
iği kimseye verir. Ve Allah, Vâsi'dir (rahmeti v...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara, “Allah, size Tâlût’u hükümdar olarak gönderdi” dedi. Onlar, “O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha lâyığız. Ona zenginlik de verilmemiştir” dediler. Peygamberleri şöyle dedi: “Şüphesiz Allah, onu sizin üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı.” Allah, mülkünü d
iled
iğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri, Allah size padişah olarak Tâlût'u gönderdi dedi. Nasıl olur da dediler, bize buyruk yürütür o? Bizim ondan ziyade padişahlığa hakkımız var, malca da bizden üstün değil. Peygamberleri, şüphe yok ki dedi, onu Allah seçmiş sizden üstün etmiş, ona bilgi ve vücut bakımından üstünlük vermiştir. Allah, mülkünü d
iled
iğine verir. Allah'ın rahmeti boldur, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: Bilin ki Allah, Tâlût'u size hükümdar olarak gönderdi dedi. Bunun üzerine: Biz, hükümdarlığa daha lâyık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? dediler. "Allah sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah mülkünü d
iled
iğine verir. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir" dedi....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Nebileri onlara dedi ki: "Muhakkak ki Allâh, Talut'u sizin için Melîk olarak bâ's etti. " Dediler: "Nasıl olur da o bizim üzerimize mülk sahibi olur? Biz mülkümüze ondan daha çok hak sahibiyiz. Üstelik servet itibarıyla zengin de değildir. " Nebileri dedi ki: "Muhakkak ki Allâh onu sizin üzerinize seçti, ilimde derinlik, bedende genişlik verdi. " Allâh mülkünü (mülkünde tasarrufu) d
iled
iğine verir. Allâh Vasi'dir, Aliym'dir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: 'Allah sizin için hükümdar olarak Talut'u gönderdi' dedi. Onlar: 'Biz hükümdarlığa ondan daha layık olduğumuz ve ona bir mal genişliği de verilmediği halde nasıl bizim üzerimize hükümdar olabilir?' dediler. Peygamberleri: 'Doğrusu Allah onu sizin üzerinize seçti ve onun bilgisini ve bedensel gücünü artırdı. Allah mülkünü d
iled
iğine verir. Allah lütfu geniş olan ve her şeyi bilendir' dedi....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
İsrailoğullarının peygamberi kendilerine şöyle dedi: “- Allah size Talût’u padişah gönderdi.” Onlar ise: “- Biz padişahlığa ondan daha münasip iken ve ona maldan da bir bolluk verilmemişken padişahlık nasıl onun olur?” dediler. Onlara şu cevabı verdi: “- Allah onu üstünüze beğenip seçmiş ve ona bilgi ile vücud kuvveti bakımından bir üstünlük vermiştir.” Allah mülkünü d
iled
iğine verir, Allah’ın rahmet ve ihsanı geniştir; her şeyi kemâliyle bilicidir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara «Allah size suphesiz, Talut'u hukumdar olarak gonderdi» dedi. «Biz hukumdarliga ondan layik iken ve ona malca da bir bolluk verilmemisken bize hukumdar olmaga o nasil layik olabilir?» dediler, «Dogrusu Allah size onu secti, bilgice ve vucutca gucunu artirdi» dedi. Allah hukumdarligi d
iled
igine verir. Allah her seyi kaplar ve bilir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara : «İşte Allah size Tâlût'u hükümdar gönderdi !» dedi. «AA! ona bizim üzerimize hükümdar olma (yetki ve hakkı) neden ? Hükümdarlığa biz ondan daha çok hak sahibiyiz (ve lâyıkız); hem ona mal (ve servetçe) bir bolluk da verilmiş değil» dediler. Peygamber (onların haksız tepkisine karşı) dedi ki: «Şüphesiz ki Allah onu sizin üzerinize seçmiş ve ona bilgide ve vücutta bir gelişme ve üstünlük vermiştir. Allah mülkü (saltanat ve hükümranlığı) d
iled
iğine verir. Allah (mülk ve kudre...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara 'Allah size şüphesiz, Talut'u hükümdar olarak gönderdi' dedi. 'Biz hükümdarlığa ondan layık iken ve ona malca da bir bolluk verilmemişken bize hükümdar olmağa o nasıl layık olabilir?' dediler, 'Doğrusu Allah size onu seçti, bilgice ve vücutça gücünü artırdı' dedi. Allah mülkü d
iled
iğine verir. Allah her şeyi kaplar ve bilir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: Bilin ki Allah, Tâlût'u size hükümdar olarak gönderdi, dedi. Bunun üzerine: Biz, hükümdarlığa daha lâyık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? dediler. «Allah sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah mülkünü d
iled
iğine verir. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi bilendir» dedi....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara, 'ALLAH size kral olarak Talut'u atadı,' dedi. Onlar, 'Biz yönetime ondan daha layık olduğumuz halde nasıl olur da üzerimize buyruk sahibi olabilir? Üstelik zengin biri de değil,' dediler. O da, 'ALLAH onu üzerinize seçti. Onun bilgi ve beden gücünü arttırdı,' dedi. ALLAH mülkünü d
iled
iğine verir. ALLAH Cömerttir, Bilendir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara işte, demişti: Allah size melik olmak üzere Talutu gönderdi, A! dediler, ona bizim üzerimize melik olmak nereden? melikliğe biz ondan daha lâyık iken; malce bir genişliğe de nail edilmiş değil, onu, dedi: sizin üzerinize Allah intihab etmiş ve ilimde, cisimde ona ziyade bir vüs'at vermiş, hem Allah mülkünü d
iled
iğine verir, Allah vasi'dir alîmdir...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: «İşte Allah, size hükümdar olarak Talut'u gönderdi.» demişti. Onlar: «O nasıl bize hükümdar olabilir ki? Halbuki biz hükümdarlığa ondan daha layıkız. O, malca da bir bolluk verilmiş biri değil.» dediler. Peygamber: «Onu, Allah size hükümdar seçmiş, bilgi ve fizikçe artırmıştır, hem Allah, hükümdarlığı d
iled
iğine verir. Allah geniş mülk sahibi, her şeyi bilendir.» dedi....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: «Allah, size hükümdar olmak üzere Talût'u gönderdi.» demişti. Onlar: «Ona bizim üzerimize hükümdar olmak nereden geldi? Oysa hükümdarlığa biz ondan daha lâyıkız, ona maldan bir genişlik, bir bolluk da verilmemiştir.» dediler. Peygamberleri de «Onu sizin başınıza Allah seçmiş ve ona bilgi ve vücut bakımından bir güç, bir genişlik vermiştir.» dedi. Hem Allah, mülkünü d
iled
iğine verir. Allah'ın rahmeti geniştir, o her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara; Allah size hükümdar olarak Talut'u gönderdi' deyince, 'O bize nasıl hükümdar olabilir? Hükümdarlık bize ondan daha çok yakışır. Çünkü ona bol servet verilmiş, değildir' dediler. Peygamberleri onlara; Allah onu hükümdar olarak seçerek başınıza getirdi, Ona bilgi ve vücud gücü bakımından üstünlük bağışladı' dedi. Allah mülkünü (egemenlik yetkisini) d
iled
iğine verir, Allah'ın lütfu geniştir ve O, herşeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Bunun üzerine peygamberleri onlara şöyle dedi: 'Şübhesiz ki Allah, size hükümdar olarak doğrusu Tâlût’u göndermiştir.' Dediler ki: 'Biz hükümdarlığa ondan daha lâyık olduğumuz hâlde ve mal cihetiyle (kendisine) bir genişlik verilmemişken, üzerimize onun hükümdar olması nasıl olur?' (Peygamberleri ise) şöyle dedi: 'Muhakkak ki Allah, onu üzerinize seçti ve ilim ve cisimde bir genişlik (ve kuvvet) cihetiyle onu (sizden) fazla kıldı. Çünki Allah, mülkünü d
iled
iği kimseye verir.' Ve Allah, Vâsi' (lü...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara dedi ki: İşte Allah hükümdar olarak size Talut'u gönderdi. Onlar: Biz hükümdarlığa ondan daha layık iken ve ona malca bolluk da verilmemişken nasıl olur da bizim başımıza hükümdar olabilir? dediler. Peygamberleri de dedi ki: Allah onu sizin üstünüzde beğenip seçmiştir. O'na bilgice ve vücutça da bir üstünlük vermiştir. Şüphesiz ki Allah; mülkünü d
iled
iğine verir. Ve Allah, Vasi'dir, Alim'dir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Ve onlara peygamberleri dedi ki: «İşte Allah Teâlâ size hükümdar olmak üzere Tâlut'u gönderdi.» Dediler ki: «Bizim üzerimize onun hükümdar olması nasıl olabilir? Halbuki, biz mülke ondan daha haklıyız. Kendisine malca da bir genişlik verilmiş değildir.» Peygamberleri de dedi ki: «Şüphesiz Allah Teâlâ onu sizin üzerinize intihap etmiştir ve ona ilim ve cisim itibariyle de bir ziyâde vüs'at vermiştir. Ve Hak Teâlâ mülkünü d
iled
iğine verir. Ve Allah-ü Azîmüşşan vâsidir ve alîmdir.»...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: “İşte Allah Tâlut'u size hükümdar olarak gönderdi. ” dedi. Bunun üzerine: “O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha lâyıkız. Hem ona servet ve zenginlik yönünden geniş imkânlar verilmiş de değil. ” dediler. Peygamberleri: “Allah onu sizin üzerinize beğenip seçmiştir. Ona bilgice ve vücutça da bir üstünlük vermiştir. Şüphesiz ki Allah mülkünü d
iled
iğine verir. Allah'ın lütfu geniştir, her şeyi bilendir. ” dedi....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara, dedi ki: -Allah, Talût’u size hükümdar gönderdi. -O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha layıkız. Ona, malca da bir bolluk verilmemiştir, dediler. Peygamber de: -Allah, onu sizin üzerinize seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı. Allah, mülkünü d
iled
iğine verir. Allah’ın lütfu geniştir. O, her şeyi bilendir, dedi....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah size hükümdar olarak Talut’u tayin etti." Onlar ise: "Biz hükümdarlığa ondan daha lâyık iken nasıl olur da o bize hükmedebilir ki! Üstelik servetten de nasibi fazla değil!" dediler. Peygamber şöyle cevap verdi: "Allah onu size üstün kıldı, ona geniş ilim ve sağlam bir vücut verdi. Allah hakimiyeti d
iled
iğine verir. Allah’ın lütfu boldur, her şey gibi kabiliyet ve liyakatlari de bilir."...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara dedi ki: "Allâh Talût'u size hükümdar gönderdi." Dediler ki: "O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha lâyıkız, ona bol mal da verilmemiştir." Dedi: "Allâh onu sizin üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı." Allâh mülkünü d
iled
iğine verir. Allâh(ın lutfu) geniştir, (O, herşeyi) bilendir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara 'Allah size Tâlût'u hükümdar tayin etti' dedi. Onlar ise, 'O bize nasıl hükümdar olabilir ki?' dediler. 'Biz hükümdarlığa ondan daha lâyıkız; çünkü onun servetten fazla bir nasibi yok.' Peygamber dedi ki: 'Allah onu size üstün kıldı, ilmini ve gücünü arttırdı. Allah egemenliği d
iled
iğine verir. Ve Allah'ın lütfu geniş, ilmi sonsuzdur.'...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara dedi ki: "Allah, Tâlût'u size kral gönderdi." Şöyle konuştular: "O bizim üzerimizde nasıl saltanat kurabilir? Yönetimde biz ondan daha çok hak sahibiyiz. Ona bir mal genişliği de verilmemiştir." Peygamber dedi ki: "Allah onu seçip size üst olarak gönderdi. Onu bilgi ve beden gücü yönünden üstün kıldı." Allah, mülkünü d
iled
iğine verir. Allah, mülkü genişletendir, her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
fesale
: ayrıldı
3.
tâlûtu
: Talut
4.
bi
: ile
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
1.
fe
: böylece, sonra, nihayet
2.
hezemû-hum
: onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
3.
bi izni allâhi
: Allah'ın izniyle
4.
v...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Nihayet Allah'ın izniyle onları hezimete uğrattılar. Ve Davut, Calut'u öldürdü. Ve Allah ona (Davut'a), meliklik (hükümdarlık) ve hikmet verdi ve ona d
iled
iği şeylerden öğretti. Ve eğer Allah'ın, insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı, yeryüzünde mutlaka fesat çıkardı (yeryüzünün düzeni bozulurdu). Lâkin Allah, âlemlerin üzerine fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken, Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davud, Câlût’u öldürdü. Allah, ona (Davud’a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona d
iled
iğini öğretti. Eğer Allah’ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Allah'ın izniyle onları bozdular. Dâvûd da Câlût'u öldürdü. Allah, kendisine saltanat ve hikmet ihsân etti, d
iled
iği bâzı şeyleri de belletti. Allah insanları, birbiriyle savıp gidermeseydi yeryüzü mutlaka bozulup giderdi fakat Allah'ın âlemlere ihsânı var, lütfü var....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Sonunda Allah'ın izniyle onları yendiler. Davud da Câlût'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi, d
iled
iği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmının kötülüğünü diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken (biiznillah) nefslerinin hakikati olan Allâh Esmâ'sının elvermesiyle, onları hezimete uğrattılar. Davud, Calut'u öldürdü. Allâh (Davud'a) mülkü ve Hikmeti verdi ve d
iled
iğini ona talim etti (programladı Esmâ'sıyla özünden gelen bir yolla). Eğer Allâh insanların (eliyle) diğer bir kısmını saf dışı etmeseydi, elbette arz bozulurdu (yaşanmaz olurdu). Fakat Allâh'ın fazlı âlemler üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Allah'ın izniyle onları yenilgiye uğrattılar ve Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve kendisine d
iled
iğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bazılarını diğer bazılarıyla savması olmasaydı yeryüzünün düzeni bozulurdu. Ancak Allah alemler üzerinde lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona d
iled
iğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Nihayet Allah’ın izni ile kâfirleri bozguna uğrattılar. Müminler safında bulunan Dâvut (aleyhisselâm) da düşman hükümdarı Calût’u öldürdü. Allah, Dâvud’a padişahlık ve peygamberlik verdi ve ona d
iled
iği şeyleri öğretti (Zırh yapmak, kuşlarla konuşmak ve güzel sesle okumak gibi...) Eğer Allah, insanların bir kısmını diğer bir kısmı ile defetmeseydi (müminleri kâfirlere üstün kılmasaydı) yeryüzü fesad ve küfür karanlığına bürünürdü. Fakat Allah, âlemler üzerine ihsan ve rahmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Onlari Allah'in izniyle bozguna ugrattilar; Davud Calut'u oldurdu, Allah Davud'a hukumranlik ve hikmet verdi ve ona d
iled
iginden ogretti. Allah'in insanlari birbiriyle savmasi olmasaydi yeryuzunun duzeni bozulurdu. Fakat Allah alemlere lutufkardir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Ve az sonra onları —Allah'ın izniyle— bozguna uğratıp dağıttılar. (İnanmışlar saftında yer alan) Dâvud ise Câlût'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmeti (saltanat ve peygamberliği bir arada) verdi ve d
iled
iğinden bazı şeyler ona öğretti. Eğer Allah insanların (azgınlık ve taşkınlığını) birbirleriyle savmasaydı, yeryüzünün düzeni herhalde bozulur, kargaşalık ortalığı kaplardı. Ama Allah milletlere karşı fazl-u kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Onları Allah'ın izniyle bozguna uğrattılar; Davud Calut'u öldürdü, Allah Davud'a hükümranlık ve hikmet verdi ve ona d
iled
iğinden öğretti. Allah'ın insanları birbiriyle savması olmasaydı yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah alemlere lütufkardır....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Sonunda Allah'ın izniyle onları yendiler. Davud da Câlût'u öldürdü. Allah ona (Davud'a) hükümdarlık ve hikmet verdi, d
iled
iği ilimlerden ona öğretti. Eğer Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerleriyle savması olmasaydı elbette yeryüzü altüst olurdu. Lâkin Allah bütün insanlığa karşı lütuf ve kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Nihayet ALLAH'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Calut'u öldürdü. ALLAH ona hükümdarlık ve anlayış verdi, ona d
iled
iğini öğretti. ALLAH insanların bir kısmıyla bir kısmını savmasaydı yeryüzü bozulurdu. Fakat ALLAH tüm yaratıklara karşı lütufsahibidir...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken Allahın izniyle onları temamen bozdular, Davud Calutu öldürdü ve Allah kendisine mülk ve hikmet verdi ve daha d
iled
iğinden ona ta'lim de buyurdu, Allahın insanları birbiriyle defetmesi olmasa idi Arz, mutlak fesad bulmuş gitmişti ve lâkin Allahın zevil'ukul âlemlerine bir fazlı var...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Böylece Allah'ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut'u öldürdü, Allah kendisine hükümdarlık ve peygamberlik verdi ve ona d
iled
iği şeyleri öğretti. Allah'ın insanları birbirleriyle önlemesi olmasaydı yeryüzü mutlaka bozulup gitmişti. Fakat Allah'ın bütün akıl sahibi varlıklara karşı bir iyiliği vardır....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken, Allah'ın izniyle onları tamamen bozdular. Davud, Calut'u öldürdü ve Allah, kendisine hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi ve ona d
iled
iği şeylerden de öğretti. Eğer Allah'ın, insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzü mutlaka bozulur giderdi. Fakat Allah, bütün âlemlere karşı büyük bir lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Böylece onları Tanrı'nın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davut Calut'u öldürdü.Tanrı da ona mülk ve hikmet verdi; ona d
iled
iğinden öğretti. Eğer Tanrı'nın insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Tanrı alemlere karşı büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Nihâyet Allah’ın izniyle onları hezîmete uğrattılar ve Dâvûd Câlût’u öldürdü, Allah ona saltanat ve hikmet (peygamberlik) verdi ve d
iled
iği şeylerden ona öğretti. Hâlbuki Allah’ın, insanların bir kısmını (diğer) bir kısmı ile def' etmesi olmasaydı, yeryüzü elbette fesâda uğrardı; fakat Allah, (bütün) âlemlere karşı ihsan sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Hemen onları Allah Teâlâ'nın izniyle hezimete uğrattılar ve Dâvud, Câlût'u öldürdü ve Allah Teâlâ O'na mülk ve hikmet verdi ve d
iled
iğinden ona talîm buyurdu. Ve eğer Hak Teâlâ'nın insanları birbiriyle defetmesi olmasaydı yeryüzü mutlaka fesada uğramış olurdu. Fakat Allah Teâlâ âlemler üzerine fazl-ü kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Sonunda Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut Câlut'u öldürdü. Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi, ona d
iled
iğini öğretti. Eğer Allah, insanların bir kısmı ile diğerlerini savmasaydı, yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah bütün âlemler üzerine lütuf ve kerem sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Neticede Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davut da, Câlût’u öldürdü. Allah, Davud’a hükümdarlık ve hikmet verdi, Ona d
iled
iğinden öğretti. Allah’ın insanları birbirleriyle savması olmasaydı, yeryüzünün düzeni bozulurdu. Fakat Allah, alemlere karşı lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Dâvud Câlut’u öldürdü, Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve d
iled
iği birçok şey öğretti. Eğer Allah bazı insanların şerrini bazıları ile önlemeseydi dünyadaki nizam bozulurdu. Lâkin Allah âlemlere büyük lütuf ve inayet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Derken, Allâh'ın izniyle onları bozdular, Dâvûd Câlût'u öldürdü; Allâh ona (Dâvûd'a) hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona d
iled
iğini öğretti. Eğer Allâh, insanların bir kısmıyle diğerlerini savmasaydı, dünyâ bozulurdu. Fakat Allâh, bütün âlemlere karşı lutuf sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Böylece onları, Allah'ın izniyle yenilgiye uğrattılar. Davud Calut'u öldürdü. Allah da ona mülk ve hikmet verdi; ona d
iled
iğinden öğretti. Eğer Allah'ın, insanların bir kısmı ile bir kısmını def'i (engellemesi) olmasaydı, yeryüzü mutlaka fesada uğrardı. Ancak Allah, alemlere karşı büyük fazl (ve ihsan) sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Böylece, Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davud da Câlût'u öldürdü. Allah ise ona hükümdarlık ve hikmet nasip etti ve d
iled
iği şeyleri öğretti. Eğer Allah insanların kötülüğünü birbirinin eliyle savuşturmasaydı, dünyada dirlik ve düzen kalmazdı. Lâkin Allah, âlemler üzerinde pek büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Nihayet Allah'ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Ve Dâvud Câlût'u öldürdü. Ve Allah, Dâvud'a mülk/saltanat ve hikmet verdi. Ve ona d
iled
iği şeylerden öğretti. Eğer Allah'ın, bazı insanları diğer bazılarıyla savması olmasaydı, yeryüzü bozguna uğrardı. Ama Allah âlemlere karşı çok lütufkardır....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
1.
tilke
: o
2.
er rusulu
: resûller
3.
faddalnâ
: biz faziletli kıldık, üstün kıldık
4.
ba'da-hum
: onların bir k...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte Biz, o resûllerden bir kısmını, diğerlerinin üzerine faziletli kıldık. Allah, onlardan kimiyle konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Ve Biz, Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik (doğruladık). Eğer Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine beyyineler (ispat vasıtaları) geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin ayrılığa düştüler. O zaman onlardan kimi îmân etti, kimi de inkâr etti. Eğer Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte peygamberler! Biz, onların bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya ise açık deliller verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasından gelen (millet)ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ayrılığa düştüler. Onlardan inananlar da vardı, inkâr edenler de. Yine Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerd...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
O peygamberlerden bâzısını bâzısına üstün ettik. Onlardan Allah'la konuşan var, bâzılarının da derecelerini yüceltmiştir. Meryemoğlu İsa'ya apaçık deliller verdik, onu, Rûh-ul-Kudüs'le kuvvetlendirdik. Allah dileseydi onlardan sonrakiler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra artık birbirlerini öldürmezlerdi. Ama gene de aykırılığa düştüler. İçlerinde inanan var, inanmayan var. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi, fakat Allah d
iled
iğini, d
iled
iği gibi yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Rûhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Allah dileseydi o peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi onlar savaşmazlardı; lâkin Allah d
iled
iğini yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte o Rasûllerden bazısını bazısından daha üst özellikli kıldık. Onlardan kimi Allâh kelâmına muhatap oldu, kimini de derecelerle daha yükseltti. Meryemoğlu İsa'ya da açık deliller verdik, varlığında açığa çıkan Ruh-ül Kuds (kutsal kuvveler) ile teyit ettik. . . Eğer Allâh dileseydi, onlardan sonraki toplumlar kendilerine açık deliller ulaştığı hâlde birbirlerini öldürmezdi. Fakat fikir ayrılığına düştüler, kimi iman etti kimi de inkâr etti. Eğer Allâh dilemiş olsaydı birbirlerini öldürmezlerdi...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve O'nu Ruhu'l-Kudüs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkâr etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah d
iled
iğini yapandır....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Bu (sûrede sözü geçen) peygamberlerin bir kısmını, kendilerine verilen özelliklerle diğerlerinden üstün kıldık. O peygamberlerden, (arada vasıta olmadan) Allah’ın sözleştiği (Hz. Mûsâ gibi) peygamber var! ve bazılarını da derece bakımından Allah yükseklere çıkarmıştır. Meryem’in oğlu Îsa’ya o açık mûcizeleri verdik ve kendisini melek (Cebrâil aleyhisselâm) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, peygamberlerden sonra gelen ümmetler, kendilerine hidayete ulaştırıcı o apaçık mûcizeler ve delill...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık ; onlardan, Allah'ın kendileriyle söyleştiği kimseler vardır ve bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık belgeler verdik ve onu Rûhulkuds (Melek Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi bunların arkasından gelen (ümmet)ler kendilerine açık belgeler geldikten sonra artık birbirlerini öldürmezlerdi. Ama (her şeye rağmen) ayrılıp sürtüştüler : Kimi imân etti, kimi küfre saptı; fakat Allah dileseydi birbirlerini öld...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
O peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Allah onlardan bir kısmı ile konuşmuş, bazılarını da derece derece yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık mucizeler verdik ve onu Rûhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Allah dileseydi o peygamberlerden sonra gelen milletler, kendilerine açık deliller geldikten sonra birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat onlar ihtilafa düştüler de içlerinden kimi iman etti, kimi de inkâr etti. Allah dileseydi onlar savaşmazlardı; lâkin Allah d
iled
iğini yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
O elçilerin bazısına diğerlerinden daha fazla lütufta bulunduk. Örneğin, kimileriyle ALLAH konuştu, kimilerini de derecelerle yükseltti. Meryem oğlu İsa'ya apaçık deliller verdik ve onu Kutsal Ruh ile destekledik. ALLAH dileseydi, onların ardından gelenler kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirleriyle kavga etmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler. Kimisi inandı, kimisi inkar etti. ALLAH dileseydi birbirleriyle savaşmazlardı. Fakat, ALLAH d
iled
iğini yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Biz, o işaret edilen peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık. İçlerinden kimi ile Allah konuştu, kimini de daha yüksek derecelere çıkardı. Meryem oğlu İsa'ya da o açık delilleri ve mucizeleri verdik ve kendisini Cebrail ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onlardan sonraki milletler kendilerine o açık deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, kimi inandı, kimi inkar etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Ne varki Allah, ...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
O işaret olunan resuller yok mu, biz onların bazısını, bazısından üstün kıldık. İçlerinden kimi var ki Allah, kendisiyle konuştu, bazısını da derecelerle daha yükseklere çıkardı. Biz Meryem oğlu İsa'ya da o delilleri verdik ve kendisini Rûhu'l- Kudüs (Cebrail) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, bunların arkasındaki ümmetler, kendilerine o deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat ihtilâfa düştüler, kimi iman etti, kimi inkâr etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerini...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan Tanrı'nın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve O'nu Ruhul'l-Kudüs ile destekledik. Şayet Tanrı dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler birbirlerini öldürmezdi. Ancak, ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi küfretti. Tanrı dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Tanrı d
iled
iğini yapandır....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu peygamberler ki, (biz) onların bazı sını bazısına üstün kıldık. İçle rinden kimi var ki, Allah (onunla bizzat) ko nuşmuş, bazıla rını da dereceler le yükseltmiştir. Mer yem oğlu Îsâ’ya ise apaçık delil ler (mu'cize ler) verdik ve onu Rûhü’l-Kudüs (Cebrâîl) ile takviye ettik. Hâlbuki Allah dileseydi, onlar dan son raki ler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi; fa kat (kullarını hayra ve şerre kābil kılarak, irâ de lerinde serbest bı rak tığı için) ihtilâ...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Bu elçilerin bazılarına diğerlerinden daha fazla meziyetler bahşettik: İçlerinden kimi ile Allah (bizzat) konuşmuş, kimini de daha üst derecelere yükseltmiştir. Biz, Meryem oğlu İsa'ya hakikatin tüm kanıtlarını bahşettik ve o'nu kutsal ilham ile destekledik. Ve eğer Allah dileseydi, o (elçiler)den sonra gelenler, kendilerine hakikatin bütün kanıtları geldikten sonra birbirleriyle çatışmazlardı; ancak (vaki olduğu üzere) onlar karşıt görüşlere kapıldılar ve bazıları imana ererken diğerleri hakika...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Biz o peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık. Allah onlardan kimileri ile konuşmuş, bazılarının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık mucizeler verdik ve onu kudsî ruhla destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat onlar ihtilâfa düştüler. Kimileri inandı, kimileri de küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat Allah d
iled
iğini yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte, bu peygamberlerdir ki biz, onların bir kısmını bir kısmından üstün kıldık. Allah, onlardan bir kısmıyla konuşmuş ve bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa’ya da açık belgeler verdik ve O’nu Ruhu'l- Kudüs ile destekledik. Allah dilemiş olsaydı, kendilerine açık belgeler geldikten sonra o peygamberlerin ardından gelenler birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat, onlar ihtilafa düşüp bir kısmı iman etti, bir kısmı da kafir oldu. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat,...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Biz, o peygamberlerin kimini kimine üstün kıldık. Allah onlardan bazısına hitap buyurdu, bazısını birçok derecelerle yükseltti. Meryem’in oğlu Îsâ’ya da o açık belgeleri, mûcizeleri verdik ve onu Rûhulkudüs ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onların peşlerinden gelenler kendilerine açık delillerin gelmesine rağmen, birbirleriyle savaşmazlardı. Lâkin ihtilâfa düştüler de onlardan bir kısmı iman, bir kısmı ise inkâr etti. Şayet Allah dileseydi onlar birbirleri ile savaşmazlardı, lâkin şu var k...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte o elçilerden kimini kiminden üstün kıldık. Allâh onlardan kimine konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Meryem oğlu Îsâ'ya da açık deliller verdik ve onu Ruh'ül-Kudüs ile destekledik. Allâh dileseydi onların arkasından gelen milletler, kendilerine açık deliller gelmiş olduktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, onlardan kimi inandı, kimi de inkâr etti. Allâh dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allâh d
iled
iğini yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu peygamberler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudûs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet) ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi de küfretti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah d
iled
iğini yapandır....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte resuller! Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık ayetler verdik ve onu Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Allah dileseydi, onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak tartışmaya girdiler de içlerinden bazısı iman etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki, Allah d
iled
iğini yapıyor....
Bəqərə Suresi, 254. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı d
iled
iler
4.
enfikû
: infâk edin,...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
lâ ilâhe
: ilâh yoktur
3.
illâ
: ancak, sadece, den başka
4.
huve
: o
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah ki, O'ndan başka ilâh yoktur (Sadece O vardır). Hayy'dır Kayyum'dur. O'nu ne bir uyuklama ve ne de bir uyku hali tutmaz. Göklerde ve yerde olan herşey O'nundur. Onun izni olmadan, O'nun katında kim şefaat etme yetkisine sahiptir? Onların önlerinde ve arkalarında olanları (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Ve O'nun lminden, O'nun d
iled
iğinden başka bir şey ihata edemezler (kavrayamazlar). O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Ve o ikisini muhafaza etmek (yerlerin ve göklerin dengesini ko...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin d
iled
iği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gö...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Öyle bir Allah ki ondan başka yoktur tapacak. Diridir, her an yarattıklarını tedbîr ve tasarruf edip durur. Ne uyuklamaya kapılır, ne uykuya dalar. Onundur ne varsa göklerde ve yeryüzünde. Kimdir izni olmadıkça onun yanında şefaate kalkışacak? Önlerindekini de bilir, artlarındakini de. Onun bilgisinden, d
iled
iği miktardan başka hiçbir şeyi kavrayamazlar. Kürsüsü gökleri de kaplayıp kucaklamıştır, yeryüzünü de. Göğü, yeri korumak, ona ağır da gelmez. O'dur çok yüce ve çok ulu....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, kendinden başka ilah olmayan (ilah)dır. O, sürekli diridir ve yaratıklarını sürekli koruyup gözetendir. Onu ne bir uyuklama ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O'nun katında kendisinin izni olmadan kim şefaat edebilir! O, onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir. Onlar, O'nun ilminden d
iled
iği kadarından fazla bir şeyi kuşatamazlar. O'nun Kürsi'si gökleri ve yeri kaplamıştır. [54] Bunları korumak O'na güç gelmez. O, çok yüce, çok büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah... O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kâimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) D
iled
iği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah o Allah’dır ki, kendinden başka hiç bir ilâh (Tanrı) yoktur (Ondan başka ibadete müstahak mâbud yoktur). O ezelî ve ebedî hayat ile bizâtihi (kendiliğinden) diridir, (bâkidir). Zât ve kemâl sıfatlarıyla yaratıkların (mahlûkatın) bütün işlerinde hâkim ve kâimdir, her şey onunla kâimdir. Onu ne bir dalgınlık, ne de bir uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça katında kim şefaat edebilir? O, bütün varlıkların (dünya ve âhirete ait) önlerinde ve arkalarındaki giz...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, O'ndan baska tanri olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratiklarini gozetip durandir. Goklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katinda sefaat edecek kimdir? Onlarin islediklerini ve isleyeceklerini bilir, d
iled
iginden baska ilminden hicbir seyi kavrayamazlar. Hukumranligi gokleri ve yeri kaplamistir, onlarin gozetilmesi O'na agir gelmez. O yucedir, buyuktur....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah ki, O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, ancak O vardır; hep diridir O; yarattıklarını kudretiyle tedbiriyle tutup duran O; ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku...... Göktekiler ve yerdekiler O'nun. İzni olmaksızın O'nun katında şefaat edecek olan kim? Yarattıklarının önünde ne var, arkalarında ne var bilir. Onlar ise O'nun d
iled
iğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Kürsü'sü (yüce kudret ve saltanatı) gökleri ve yeri kuşatıp kaplamıştır. Her ikisini görüp gözetmek O'na ağır gelmez. O...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, O'ndan başka tanrı olmayan, kendisini uyuklama ve uyku tutmayan, diri, her an yaratıklarını gözetip durandır. Göklerde olan ve yerde olan ancak O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir, d
iled
iğinden başka ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır, onların gözetilmesi O'na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
ALLAH: O'ndan başka tanrı yoktur, Yaşayandır, Sonsuzdur. Kendisini ne dalgınlık ne de uyuklama tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. İzni olmadan kim O'nun katında aracılık edebilir? Onların geçmişini ve geleceğini bilir. D
iled
iği miktar dışında O'nun bilgisinden hiç bir şeyi kavrayamazlar. Egemenliği gökleri ve yeri kapsamıştır. Onları düzen içinde korumak onu yormaz. O Yücedir, Büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, başka tanrı yok ancak o, daima yaşıyan, daima duran tutan hayy-ü kayyum o, ne gaflet basar onu ne uyku, göklerdeki ve yerdeki hep onun, kimin haddine ki onun izni olmaksızın huzurunda şafaat edecek? Onların önlerinde ne var arkalarında ne var hepsini bilir, onlar ise onun d
iled
iği kadarından başka ilm-i ilahîsinden hiç bir şey kavrıyamazlar, onun kürsîsi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüb gözetmek ona bir ağırlık da vermez. O öyle ulu, öyle büyük azametlidir....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah'dan başka hiç bir tanrı yoktur. O, daima yaşayan, daima duran, bütün varlıkları ayakta tutandır. O'nu ne gaflet basar, ne de uyur. Göklerdeki ve yerdeki herşey O'nundur. O'nun izni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine! Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun d
iled
iği kadarından başka ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun hükümdarlığı, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Her ikisini görüp gözetmek, ona bir ağırlık da vermez. O, çok ulu ve çok bü...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun d
iled
iği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok y...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah O’dur ki kendisinden başka hiç bir ilah yoktur. Hayy ve Kayyum’dur. O’nu dalgınlık ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. O’nun ilmi olmadan katında şefaat edecek kimdir? Önlerinde ve arkalarında ne varsa bilir. D
iled
iği kadarından başka O’nun ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. Kürsisi gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O’na ağırlık vermez. O, öyle ulu, öyle azametlidir....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Tanrı... O'ndan başka tanrı yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve arkalarındakini bilir. (Onlar ise) D
iled
iği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç birşeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah (o Allahdır ki) kendinden başka hiç bir Tanrı yokdur. (O, zatî, ezelî ve ebedî hayaat ile) diridir (baakıydir). Zâtiyle ve kemâliyle kaaimdir. (Yaratdıklarının heran tedbîr-ü hıfzında yegâne haakimdir, her şey onunla kaaimdir). Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi onun. Onun izni olmadıkça nezdinde şefaat edecek kim miş. O (yaratdıklarının) önlerindekini, arkalarındakini, (yapdıklarını, yapacaklarını, bildiklerini, bilmediklerini, açıkladıkla...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. (O,) Hayy (hayâtı ezelî ve ebedî olan)dır, Kayyûm (bütün mevcûdât kendisiyle kaim olan)dır. O’nu ne bir uyuklama, ne de bir uyku tutar. Göklerde ne var, yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan O’nun huzûrunda şu şefâat edecek olan kimdir? (Onların) önlerindekini ve arkalarındakini (geçmiş ve geleceklerini) bilir. Hâlbuki (onlar ise) O’nun ilminden, d
iled
iği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Kürsî’si, gökleri ve yeri kaplamıştır; her ikisinin muhâfazası O’n...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Hayy ve Kayyum'dur. O'nu dalgınlık ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi de O'nundur. O'nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir? Önlerinde ve arkalarında ne varsa bilir. D
iled
iği kadarından başka O'nun ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Kürsi'si gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O'na ağırlık vermez. O, öyle ulu, öyle yücedir....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah Teâlâ ki, O'ndan başka bir mabut yoktur. Hayy-ü Kayyûm olan O'dur. O'nu ne uyuklama ne de uyku tutmaz. Göklerde ne varsa yerde ne varsa, hep O'nundur. O'nun izni olmaksızın O'nun yanında şefaat edecek olan kimdir? O, mahlukatının geçmişleri ve gelecekleri ne varsa hepsini bilir. Ve O'nun mahlukatı, O'nun d
iled
iğinden başka O'nun malumatından bir şeyi ihata edemezler. O'nun kürsüsü göklerden ve yerden daha geniştir. Göklerin ve yerin hıfzı O'na ağır gelmez. Ve en yüce ve en ulu olan da anca...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah o Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. O Hayy ve Kayyum'dur. (Ezelî ve ebedî hayat ile bâkidir. Zât ve kemâl sıfatları ile her şeye hâkim olup, bütün varlıklar O'nunla kâimdir). O'nu uyuklama da uyku da tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan, katında kim şefaat edebilir? O, kullarının işlediklerini ve işleyeceklerini bilir. O'nun d
iled
iğinden başka, insanlar O'nun ilminden hiçbir şeyi kavrayamazlar. O'nun kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmıştır. G...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah, O’ndan başka ilah yoktur. Diri (hayat sahibi) ve yaratıklarının üzerinde gözeticidir. O’nu bir uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan yanında kim şefaat edebilir? Önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O’nun ilminden -d
iled
iği kadarı hariç- hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun otoritesi, gökleri ve yeri kaplamıştır. Onları koruyup gözetmek O’na asla ağır gelmez. O, çok yücedir, çok büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah o İlâhtır ki Kendisinden başka ilâh yoktur. Haydır, kayyûmdur kendisini ne bir uyuklama, ne uyku tutamaz. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O’nun d
iled
iğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez, O öyle ulu, öyle büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allâh, ki O'ndan başka tanrı yoktur, dâimâ diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefâat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, ancak kendisinin d
iled
iği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır (O yüce padişah, göklere, yere, bütün kâinâta hükmetmektedir). Onları koru(yup gözet)mek, kend...
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah. O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde de, yerde de ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmaksızın O'nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve, arkalarındakini bilir. D
iled
iği kadarının dışında, O'nun ilminden hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. . O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. Onların korunması O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
O Allah ki, Ondan başka tanrı yoktur. O Hayydır, Kayyûmdur. Onu ne uyku tutar, ne uyuklama. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Onundur. Onun katında, Onun izni olmadan şefaat edecek kim var?O, kullarının geleceğini de bilir, geçmişini de. Kulları ise, Onun ilminden, ancak Onun d
iled
iği kadarını kavrayabilirler. Onun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır; her ikisini de görüp gözetmek Ona ağır gelmez. O pek yüce, pek büyüktür....
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
Allah'tan başka ilâh yok. Hayy'dır O, sürekli diridir; Kayyûm'dur O, kudretin kaynağıdır. Ne gaflet yaklaşır O'na ne kendinden geçme ne de uyku. Göklerde ne var, yerde ne varsa yalnız O'nun dur. O'nun huzurunda, bizzat O'nun izni olmadıkça, kim şefaat edebilir! O, insanların önden gönderdiklerini de bilir, arkada bıraktıklarını da!... İnsanlar O'nun bilgisinden, bizzat kendisinin d
iled
iği dışında, hiç bir şeyi kavrayıp kuşatamazlar. O'nun kürsüsü, gökleri ve yeri çepeçevre kuşatmıştır. Göklerin ...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
velîyyu
: dost
3.
ellezîne
: onlar
4.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı d
iled
iler), îmâ...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Bir vakit İbrahim şöyle demişti: “- Ey Rabbim, ölüleri nasıl diriltirsin? bana göster.” Allah: “-Ölüyü dirilttiğime inanmadın mı?” buyurdu. İbrahim: “- Evet, inandım, fakat kalbim tam yatışsın diye sordum.” dedi. Allahü (Tealâ) buyurdu ki, kuşlardan dört cins tut ve iyice gözden geçirdikten sonra kendi elinle parçala ve her dağ başına onlardan birer parça koy. Sonra onları çağır; koşarak sana geleceklerdir. Bil ki Allah, d
iled
iği her şeyde gâlibdir, hikmet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her sünbülünde (başağında) yüz adet tane (tohum) olmak üzere, yedi sünbül (başak) veren bir tek tohumun durumu gibidir. Allah, d
iled
iği kimse için (onun rızkını) kat kat artırıp verir. Ve Allah Vâsi'dir, Alîm'dir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, d
iled
iğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanlar, her başağında yedi yüz tanesi olan ve tam yedi tane başak bitiren tek bir tohuma benzer. Allah d
iled
iğine kat kat verir, arttırır. Allah'ın ihsânı boldur ve her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah d
iled
iğine kat kat fazlasını verir. Allah'ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allâh'a imanları dolayısıyla insanlara karşılıksız bağışlayanların misali, yedi başak oluşturan ve her başağında yüz tane bulunan tek bir buğday tohumu gibidir. Allâh d
iled
iğine daha da katlar. Allâh Vasi'dir, Aliym'dir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her bir başağında yüz tane olmak üzere yedi başak çıkaran bir taneye benzer. Allah d
iled
iğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, d
iled
iğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli, her başağa yüz daneli yedi başak bitiren bir tohumun hâli gibidir. Allah d
iled
iği kimseye daha kat kat verir. Allah’ın ihsânı çok geniştir, her şeyi hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarini Allah yolunda sarfedenlerin durumu, her basaginda yuz tane olmak uzere yedi basak veren tanenin durumu gibidir. Allah d
iled
igine kat kat verir. Allah'in lutfu genistir, O her seyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların misâli, yedi başak bitiren, her başağında yüz tane bulunan bir tohuma benzer. Allah d
iled
iği kimseye (feyiz ve bereketini) kat kat artırır. Allah bol bol cömertçe verendir ; her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda sarfedenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah d
iled
iğine kat kat verir. Allah'ın lütfü geniştir, O her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah d
iled
iğine kat kat fazlasını verir. Allah'ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edenlerin meseli bir tâne meseli gibidir ki yedi başak bitirmiş her başakta yüz tâne, Allah d
iled
iğine daha da katlar, Allah vasi'dir alîmdir...
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her biri yüz taneye sahip yedi başak bitiren bir tohum tanesine benzer. Allah, d
iled
iğine kat kat fazla verir. Allah, rahmeti bol olan ve herşeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, bir tanenin durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz tane var. Allah, d
iled
iğine daha da katlar. Allah'ın rahmeti geniştir. O, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağı yüz taneli yedi başak veren bir tohum tanesine benzer. Allah d
iled
iğine kat kat verir. Allah'ın lütfu geniştir, O herşeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Tanrı yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Tanrı d
iled
iğine kat kat arttırır. Tanrı (ihsanı) bol olandır, bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda sarf etmekte olanların misâli, yedi başak bitiren bir dânenin hâli gibidir ki, her bir başakta yüz dâne vardır. Allah, d
iled
iği kimseye (ecrini) kat kat(fazlasıyla) verir. Çünki Allah, Vâsi' (lütfu geniş olan)dır, Alîm (hakkıyla bilen)dir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edenlerin durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah, d
iled
iğine kat kat verir. Ve Allah, Vasi'dir, Alim'dir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Allah yolunda mallarını harcayanların durumu, kendisinden yedi başak çıkan ve her başakta yüz tane bulunan bir buğday tohumuna benzer: Allah d
iled
iğine kat kat verir; ve Allah her şeyi kuşatan, her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Allah yolunda mallarını infak edenlerin meseli, o bir tanenin meseli gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz tane bulunmuş olur. Ve Allah Teâlâ d
iled
iğine kat kat artırır. Ve Allah Teâlâ vâsidir, alîmdir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz tanesi olan ve yedi başak bitiren bir tohuma benzer. Allah d
iled
iğine fazlasıyla verir. Allah'ın lütfu geniştir ve O her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcama yapanların durumu yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tohuma benzer. Allah, d
iled
iğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olan ve her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak verip her başağında yüz tane bulunan bir tanenin haline benzer. Allah d
iled
iğine kat kat fazlasını da verir. Allah’ın lütfu geniştir, ilmi her şeyi kaplar....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allâh yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz dâne olmak üzere yedi başak veren bir dânenin durumu gibidir. Allâh d
iled
iğine kat kat verir. Allâh(ın lutfu) geniştir, (O) bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz 'tane' bulunan bir tek 'tane'nin örneği gibidir. Allah, d
iled
iğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak vermiş bir taneye benzer ki, herbir başakta da yüz tane vardır. Allah, d
iled
iğine böyle kat kat verir. Çünkü Allah'ın lütfu geniştir, ilmi ise herşeyi kuşatır....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz tane bulunan yedi başak çıkarmış bir taneye benzer. Ve Allah, d
iled
iği kişi için daha da artırır. Allah Vâsi'dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir. Alîm'dir, her şeyi en iyi biçimde bilir....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı d
iled
iler), îmân ettiler
4.
lâ tubtılû
Bəqərə Suresi, 267. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezine
: o kimseler, onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı d
iled
iler), îmân ettiler
4.
enfikû...
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
(Allah) hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilmişse böylece ona çok hayır verilmiştir. Ve ulûl elbabtan başkası tezekkür edemez....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Allah, hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
D
iled
iğine hikmet ihsân eder ve kime hikmet ihsân ederse şüphe yok ki o, çok hayra nail olmuş demektir, fakat bunu, aklı başında olanlardan başkaları düşünmez bile....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Allah hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Hikmeti d
iled
iğine verir. Kime Hikmet verilmişse ona çok hayır verilmiştir. Bunu, derin düşünebilen akıl sahiplerinden gayrısı anlamaz....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
O, hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilirse ona çokça hayır verilmiş olur. Ama sadece akıl sahipleri düşünüp ibret alır....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Allah d
iled
iğine faydalı bilgi (hikmet) ihsan eder. Kime ki hikmet verilmişse, muhakkak ona çok hayır verilmiştir. Bu âyet ve öğütleri ancak olgun akıl sahipleri düşünürler....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Hikmeti d
iled
igine verir. Kime hikmet verilmisse suphesiz ona cokca hayir verilmistir. Bundan ancak akil sahipleri ibret alir....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Allah hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilmişse, gerçekten ona çokça hayır verilmiştir. Bunu da ancak akıl sahipleri düşünüp anlar....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilmişse şüphesiz ona çokça hayır verilmiştir. Bundan ancak akıl sahipleri ibret alır....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Allah hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak akıl sahipleri düşünüp ibret alırlar....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Bilgeliği d
iled
iğine verir. Kime bilgelik verilmişse ona çok büyük iyilik yapılmıştır. Düşünce sahiplerinden başkası öğüt almaz....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
D
iled
iğine hikmet verir, hikmet verilene ise çok bir hayır verilmiş demektir ve bunu ancak temiz akıllılar anlar...
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
D
iled
iğine hikmet verir. Hikmet verilene ise çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Bunu ancak temiz akıllılar anlar....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
D
iled
iğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
O hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet verilmişse ona çok hayırlı birşey verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri düşünüp anlayabilirler....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
(O,) hikmeti d
iled
iğine verir. Kime de hikmet verilirse, artık şübhesiz (ona) pek çok hayır verilmiş demektir. (İstikametli) akıl sâhiblerinden başkası ise ibret almaz....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Hikmeti d
iled
iğine verir. Kime de hikmet verilmişse şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir. Bunu ancak akıl sahibleri anlar....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
D
iled
iğine hikmet bağışlar ve her kime hikmet bağışlanmışsa doğrusu ona en büyük servet verilmiş demektir. Ama derin kavrayış sahipleri dışında kimse bunu düşünüp anlayamaz....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
D
iled
iğine hikmet verir. Kendisine hikmet verilmiş olan bir kimse ise, muhakkak ona birçok hayır verilmiş olur. Ve bunu ancak halis akıl sahipleri tefekkür eder....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
O, hikmeti d
iled
iği kimseye verir. Hikmet verilen kimseye pek çok hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp düşünmez....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
O hikmeti d
iled
iğine verir. Kime hikmet nasib edilmişse, doğrusu ona pek çok hayır verilmiştir. Ancak tam akıllı olanlar gerçekleri anlar ve düşünürler....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
Hikmeti d
iled
iğine verir. Hikmet verilen kimseye çok hayır verilmiştir. Bunu ancak sağduyu sâhipleri düşünüp anlar(lar)....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
O, hikmeti d
iled
iğine verir. Kendisine hikmet verilen kimseye ise, gerçekten pek büyük bir hayır verilmiştir. Bunu ise ancak akıl sahipleri anlar....
Bəqərə Suresi, 269. Ayet:
O, hikmeti d
iled
iğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
1.
leyse
: değil
2.
aleyke
: senin üzerine
3.
hudâ-hum
: onların hidayete ermesi
4.
ve lâkinne
: ve lâkin, fakat
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların hidayete ermesi senin üzerine (vazife) değildir. Fakat Allah, d
iled
iği kimseyi hidayete erdirir. Ve hayır olarak ne infâk ederseniz, işte o sizin kendi nefsiniz içindir. Siz (ey mü'minler), sadece Allah'ın vechini (Zat'ını, Allah'ın Zat'ına ulaşmayı) dileyerek infâk edersiniz (verirsiniz). Ve hayır olarak ne infâk ederseniz, (o) size tamamen ödenir ve siz zulmedilmezsiniz (size haksızlık yapılmaz)....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları hidayete erdirmek sana ait değildir. Fakat Allah, d
iled
iğini hidayete erdirir. Hayır olarak ne harcarsanız, kendiniz içindir. Zaten siz ancak Allah’ın rızasını kazanmak için harcarsınız. Hayır olarak her ne harcarsanız -hiç hakkınız yenmeden- karşılığı size tastamam ödenir....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları doğru yola götürmek sana ait değil. Fakat Allah d
iled
iğine doğru yolu gösterir. Hayra ait bir şey verirseniz bunun faydası size. Zâten yoksullara vermeniz de ancak Allah rızası içindir. Hayır yapmak için verdiğiniz şey, size fazlalaştırılır ve siz zulüm görmezsiniz....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
(Ya Muhammed!) Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lâkin Allah d
iled
iğini doğru yola iletir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa; karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız....