Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Doğrusu Allah, bir sivrisineği veya ondan daha küçüğünü örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler, bunun, Rabb'lerinden bir gerçek olduğunu bilirler. Kafirler ise: "Allah, bu örnekle neyi amaçlamıştır?" derler. Allah, bu örnekle birçok kimseyi saptırır, birçok kimseyi de doğru yola
ilet
ir. Bununla, ancak fasıkları saptırır....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan, birtakım beyinsizler: "Daha önce yöneldiğiniz kıbleden sizi çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır. O, Hak eden kimseyi doğru yola
ilet
ir."...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
Ramazan ayı ki: İnsanlar için hidayet rehberi olan, doğru yola
ilet
en, doğru ile yanlışı birbirinden ayıran; apaçık kanıtları içeren Kur'an o ayda indirildi. Sizden, kim bu aya erişirse savm/siyam yapsın. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, sizin için zorluk değil kolaylık diler. Allah, belirlenen günlerin sayısını tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden, Kendisini yüceltmenizi ister ki böylece şükretmiş olursunuz....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah; onlara, haber verici ve uyarıcı nebiler gönderdi. Anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında Hakk ile hükmetmeleri için onlarla beraber Kitap indirdi. Kitap verilenler, kendilerine apaçık kanıtlar gelmesine rağmen, aralarındaki ihtiras nedeniyle onda anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah, iman edenleri Kendi izni ile onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe
ilet
ti. Zira Allah, hak edeni doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları hidayete
ilet
mek sana düşmez. Allah, hak edeni doğru yola
ilet
ir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah'ı hoşnut etmek için infak yaparsınız. Yapacağınız her hayrın karşılığı size tam olarak verilir ve size asla haksızlık yapılmaz....
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Onlar derler ki: "Rabb'imiz! Bizi doğru yola
ilet
tikten sonra kalplerimizi saptırma. Bize katından rahmet bağışla. Çünkü bağışlayıcı olan yalnız Sen'sin."...
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunmaktayken, elçisi de aranızda yaşarken, nasıl Küfre saparsınız? Kim Allah'a sımsıkı sarılırsa o doğru yola
ilet
ilmiştir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah, size açıklamak; sizi, sizden öncekilerin yasalarına
ilet
mek ve tevbenizi kabul etmek ister. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Onları dosdoğru bir yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İman edip sonra küfreden, sonra iman edip, tekrar küfreden; sonra küfründe ileri gidenleri, Allah ne affedecek ne de doğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Kuşkusuz Allah Kafir olanları ve zulmedenleri bağışlayacak değildir. Onları bir yola
ilet
ecek de değildir;...
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Ama Allah'a inanıp ona sımsıkı tutunanlara gelince, onları, yakında Kendi lütfundan, rahmetinin içine koyacak ve onları kendisine varan dosdoğru yola
ilet
ecektir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, onunla, rızasına bilerek tabi olanları esenlik yollarına
ilet
ir. Onları, izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkartır. Ve onları dosdoğru olan yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 44. Ayet:
Kuşkusuz, Biz, doğru yola
ilet
ici ve aydınlatıcı olan Tevrat'ı indirdik. Nebiler, onunla teslim olan Yahudiler için hüküm veriyorlardı. Rabbaniler ve ahbar olanlar da Allah'ın kitabından ezberletilmiş olmasından dolayı, ona tanıklık ediyorlardı. Öyleyse siz insanlardan değil, Bana karşı gelmekten sakının. Benim ayetlerimi az bir bedele değişmeyin! Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, Kafirlerin ta kendileridir....
Maidə Suresi, 67. Ayet:
Ey Resul! Rabb'inden sana her indirileni tebliğ et. Eğer yapmazsan, O'nun mesajını tebliğ etmemiş sayılırsın. Allah, seni insanlardan koruyor. Kuşkusuz, Allah, Kafirleri doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 108. Ayet:
İşte bu, tanıklığın tam anlamıyla yerine getirilmesi; yoksa yeminden sonra yeminlerinin başkalarının yeminleriyle geri çevrilmesinden korkulması bakımından daha uygundur. Allah için takvalı olun ve dinleyin. Allah, fasık olan toplumu doğru yola
ilet
mez....
Ənam Suresi, 39. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayan kimseler, karanlıklar içinde kalmış, sağırlar ve dilsizlerdir. Allah hak edeni saptırır hak edeni de dosdoğru yola
ilet
ir....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki: "Allah'ı bırakıp da bize faydası da zararı da olmayan şeylere mi yalvaralım? Allah, bizi doğru yola
ilet
tikten sonra, ökçelerimiz üzerinde gerisin geri mi dönelim? Arkadaşlarının "Bize gel" diye doğru yola çağırdıkları; şeytanların ise ayartıp şaşırttığı kimse gibi mi olalım? De ki: "Doğru yol ancak Allah'ın gösterdiği yoldur. Ve biz Âlemlerin Rabb'ine teslim olmakla emrolunduk."...
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların; atalarından, soylarından ve kardeşlerinden bir kısmını da. Onları seçtik ve dosdoğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Deveden iki, sığırdan iki. De ki: "İki erkeği mi, yoksa iki dişiyi mi veya iki dişinin rahminde bulunanı mı haram etti? Yoksa Allah, size bunları tavsiye ettiği zaman siz orada mıydınız? Bir bilgiye dayanmadan, insanları saptırmak için Allah adına yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Allah, zalim olan bir halkı doğru yola
ilet
mez."...
Ənam Suresi, 149. Ayet:
De ki: "Üstün hüccet Allah'ındır. Eğer Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola
ilet
irdi."...
Ənam Suresi, 161. Ayet:
De ki: "Rabb'im, beni dosdoğru bir yola
ilet
ti: Dimdik ayakta duran bir dine, Hanif olan İbrahim'in inanç sistemine. O müşriklerden değildi."...
Əraf Suresi, 30. Ayet:
Bir kısmını doğru yola
ilet
ti. Bir kısmı da sapkın yolu hak etti. Zira onlar, Allah'ın yanı sıra şeytanları evliya edindiler. Ve kendilerini de doğru yolda olduklarını sanıyorlar!...
Əraf Suresi, 43. Ayet:
Göğüslerinde tasadan ne varsa çıkarıp almışız. Yanı başlarında ırmaklar akmaktadır. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamdolsun. Eğer Allah bizi doğru yola
ilet
meseydi biz kendiliğimizden doğru yolu bulamazdık. Ant olsun ki Rabb'imizin resulleri gerçeği getirmişlerdir." Onlara: "İşte yaptığınız işlere karşılık, hak ettiğiniz Cennet budur." diye seslenilir....
Əraf Suresi, 68. Ayet:
"Ben, size Rabb'imin mesajlarını
ilet
iyorum. Ben, sizin için güvenilir bir öğütçüyüm."...
Əraf Suresi, 79. Ayet:
O da onlardan yüz çevirip: "Ey halkım, ben size Rabb'imin mesajını
ilet
tim ve size öğüt verdim, ancak siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz." dedi....
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Musa'nın halkından da hakka
ilet
en ve onunla adaletli davranan bir topluluk vardı....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımız arasında öyle bir topluluk da var ki, hakka
ilet
irler ve onunla adil olurlar....
Tövbə Suresi, 19. Ayet:
Siz, hacılara su dağıtmayı ve Mescid-i Haram'ı imar etmeyi; Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edip, Allah yolunda cihat edenlerle bir mi tuttunuz? Bunlar, Allah'ın yanında bir değildir. Allah, zalim olan halkı doğru yola
ilet
mez....
Tövbə Suresi, 24. Ayet:
De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, sülaleniz; kazandığınız mallarınız, kötüye gitmesinden korktuğunuz ticaretiniz, hoşunuza giden evleriniz, size; Allah'tan, O'nun Resulü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli geliyorsa, o halde Allah'ın hükmünün gerçekleşmesini bekleyin." Allah, fasık olan halkı hidayete
ilet
mez....
Tövbə Suresi, 37. Ayet:
Haram ayların yerlerini değiştirip ertelemek, küfürde ileri gitmektir ki Kafirler onunla saptırılır. Onlar, Allah'ın haram kıldığı aylara denk getirmek için bu ertelemeyi bir yıl helal sayarlarken bir yıl sonra haram sayarlar. Böylece Allah'ın haram kıldığını helal saymış oluyorlar. Böylece yaptıkları kötü şeyler, onlara güzel gösterildi. Allah Kafir halkı doğru yola
ilet
mez....
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme. Onlar için yetmiş defa bağışlanma dilesen de yine Allah onları bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah'ı ve Resulü'nü inkar etmelerindendir. Allah, fasık olan halkı doğru yola
ilet
mez....
Tövbə Suresi, 109. Ayet:
Binasını takva üzere, Allah rızası için kuran kimse mi, yoksa binasını uçurumun kenarına kurup da onunla birlikte Cehennem ateşinin içine yuvarlanan kimse mi hayırlı olandır? Allah, zalim halkı doğru yola
ilet
mez....
Tövbə Suresi, 115. Ayet:
Allah, bir halkı doğru yola
ilet
tikten sonra, sakınıp korunacakları şeyleri kendilerine açıklamadıkça onları sapıtmış saymaz. Allah, Her Şeyi En İyi Bilendir....
Yunus Suresi, 9. Ayet:
İman edip, salihatı yapanlara gelince, imanlarından dolayı Rabb'leri onları doğru yola
ilet
ir ve içlerinden ırmaklar akan Na'im Cennetlerine koyar....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah, selam diyarına çağırır. Hak edeni dosdoğru yola
ilet
ir....
Yunus Suresi, 35. Ayet:
De ki: "Ortak koştuklarınızdan, gerçeğe
ilet
ebilecek kimse var mı?" De ki: "Allah gerçeğe
ilet
ir. Gerçeğe
ilet
en mi, yoksa kendisi
ilet
ilmedikçe doğru yolu bulamayan mı uyulmaya daha layıktır. Ne oluyor size, nasıl karar veriyorsunuz?"...
Hud Suresi, 3. Ayet:
Ve Rabb'inizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin ki belirli bir süreye kadar sizi iyi nimetlerden yararlandırsın. Faz
ilet
sahibine, faz
ilet
inin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin için büyük günün azabından korkarım....
Hud Suresi, 57. Ayet:
"Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki size
ilet
mek üzere gönderildiğim mesajı size
ilet
tim. Rabb'im, yerinize sizden başka bir halk getirebilir ve siz O'na hiçbir şekilde engel olamazsınız. Rabb'im, her şeyi koruyup gözetendir."...
Hud Suresi, 116. Ayet:
Keşke sizden önceki nesillerde yeryüzünde fesatlığa karşı çıkan faz
ilet
li kimseler olmuş olsaydı. Onlardan ancak çok azını kurtuluşa erdirdik. Zulmedenler ise içinde bulundukları refaha dalıp böylece mücrim kimseler oldular....
Yusif Suresi, 3. Ayet:
Biz, Sana bu Kur'an'ı
ilet
mekle, daha önce hakkında bilgi sahibi olmadığın kıssaları en doğru şekilde bildirmiş oluyoruz....
Rəd Suresi, 27. Ayet:
Kafirler: "Rabb'inden ona bir ayet indirilseydi ya!" diyorlar. De ki: "Allah, hak edeni saptırır, kendisine yönelen kimseyi de doğru yola
ilet
ir."...
Rəd Suresi, 31. Ayet:
Kur'an'la dağlar yürütülseydi veya onunla yeryüzü yarılıp parçalansaydı veya onunla ölüler konuşturulsaydı yine de bir şey değişmezdi. Hayır! Bütün işler Allah'a aittir. İman edenler hala anlamadılar mı ki Allah tercih edecek olsa bütün insanları doğru yola
ilet
ir. Yaltaklanmalarından dolayı Kafirler bela ile karşı karşıya kalıp duracaktır. Veya evlerinin yanı başına inecek. Allah'ın vaadi gelinceye kadar bu böyle sürüp gidecektir. Kuşkusuz Allah sözünden dönmez....
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam, Ra. Bu; insanları, Rabb'lerinin izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarman; onları Mutlak Üstün Olan'ın, Övgüye Değer Yegane Varlık Olan'ın yoluna
ilet
men için sana indirdiğimiz bir Kitap'tır....
İbrahim Suresi, 4. Ayet:
Biz, mesajımızı anlaşılır olarak
ilet
ebilmesi için hiçbir Resulü kendi halkının dilinden başka bir dille göndermedik. Allah, artık hak eden kimseyi saptırır, hak eden kimseyi de doğru yola
ilet
ir. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Ant olsun ki, Biz, her ümmete, Allah'a kulluk etmeleri ve tağuttan uzak durmaları için bir resul gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola
ilet
ti, kimine de sapkınlık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezin de yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen, onların, doğru yola ermelerini ne kadar çok istersen iste; sapkınlıkta kararlı olanları Allah doğru yola
ilet
mez. Onlar için bir yardımcı da bulunmaz....
Nəhl Suresi, 43. Ayet:
Senden önce de vahyimizi
ilet
mede elçi olarak insandan başkasını görevlendirmedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun....
Nəhl Suresi, 93. Ayet:
Allah, dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat Allah hak edeni saptırır, hak edeni de doğru yola
ilet
ir. Siz, yaptığınız her şeyden sorumlu tutulacaksınız....
Nəhl Suresi, 104. Ayet:
Allah, Allah'ın ayetlerine inanmayanları doğru yola
ilet
mez. Ve onlar için çok acı bir azap vardır....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bunun nedeni, onların dünya hayatını sevip onu ahirete tercih etmeleridir. Allah, Kafir halkı doğru yola
ilet
mez....
Nəhl Suresi, 121. Ayet:
Allah'ın nimetlerine şükrediciydi. Onu seçti ve dosdoğru yola
ilet
ti....
İsra Suresi, 2. Ayet:
Musa'ya, İsrailoğulları'na, Ben'den başka bir vekil edinmeyin diye, doğru yola
ilet
en o Kitap'ı verdik....
İsra Suresi, 94. Ayet:
İnsanlara, doğru yola
ilet
en rehber gelince, onları iman etmekten alıkoyan şey, "Allah, ölümlü bir beşeri mi resul gönderdi?" şeklindeki anlayışlarıdır....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Onlar, mağaranın geniş bir dehlizinde bulunurlarken, Güneş'in doğduğu zaman, mağaralarından sağa tarafa yöneldiğini, battığı zaman da sol tarafa doğru onları makaslayıp geçtiğini görürsün. Bu Allah'ın ayetlerindendir. Allah, kimi doğru yola
ilet
irse, işte o doğru yolu bulmuştur. Kimi de sapkınlıkta bırakırsa, artık onun için yol gösteren bir veli bulamazsın....
Məryəm Suresi, 43. Ayet:
"Ey babacığım! Sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy. Ki seni dosdoğru olan yola
ilet
eyim."...
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
İşte bunlar, Allah'ın nimetlendirdiği nebilerdendi. Âdem'in neslinden ve Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan ve İbrahim ve İsrail'in soyundan ve doğru yola
ilet
tiğimiz ve seçtiklerimizdendir. Onlara Rahman'ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı....
Məryəm Suresi, 76. Ayet:
Allah, doğru yola yönelenleri, doğru yola
ilet
ir. Yapılmış iyi ve yararlı işler Rabb'inin yanında hem karşılık bakımından hem de sonuç bakımından hayırlı olandır....
Ənbiya Suresi, 7. Ayet:
Senden önce de vahyimizi
ilet
mede elçi olarak insandan başkasını görevlendirmedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Onun hakkında yazıldı: ona uyan kesinlikle bilmelidir ki, şeytan onu saptırır. Ve onu Sair'in azabına
ilet
ir....
Həcc Suresi, 37. Ayet:
Onların ne etleri ne kanları asla Allah'a ulaşmaz. Ona ulaşacak olan sizin takvanızdır. Sizi doğru yola
ilet
tiğinden dolayı Allah'ı yüceltmeniz için onları sizin yararınıza sundu. İyi olan kimseleri müjdele....
Nur Suresi, 22. Ayet:
Sizden faz
ilet
ve varlık sahibi olanlar, yakınlarına, miskinlere, Allah yolunda hicret edenlere yardım etmeme konusunda yemin etmesinler. Ve artık bağışlayıp hoş görsünler. Allah'ın sizi bağışlamasından mutlu olmaz mısınız? Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, göklerin ve yeryüzünün aydınlığıdır. O'nun aydınlığı, içinde ışık bulunan kandil yuvası gibidir. O kandil, bir fanus içindedir. O fanus, inciden bir yıldız gibidir. Doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı neredeyse kendisine ateş dokunmasa bile ışık verir. Aydınlık üstüne aydınlıktır. Allah, hak eden kimseyi aydınlığına
ilet
ir. Allah, insanlara örnekler verir. Allah, her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilendir....
Nur Suresi, 46. Ayet:
Ant olsun ki apaçık ayetler indirdik. Allah, hak eden kimseyi dosdoğru yola
ilet
ir....
Nur Suresi, 54. Ayet:
De ki: "Allah'a itaat edin. Resul'e itaat edin." Eğer itaat etmezseniz, ona düşen yalnızca görevini yapmaktır. Size düşen ise sorumlu tutulduğunuz şeye uymaktır. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz. Resul'ün üzerinde, mesajı açıkça
ilet
mekten başka bir sorumluluk yoktur....
Nəml Suresi, 2. Ayet:
İnananlar için doğru yola
ilet
ici ve haber vericidir....
Nəml Suresi, 28. Ayet:
"Bu mektubumu götür, onlara
ilet
. Sonra bir kenara çekilip ne tepki vereceklerini gözle."...
Nəml Suresi, 81. Ayet:
Sen körleri, sapkınlıktan çevirip doğru yola
ilet
emezsin; sen ancak ayetlerimize iman edip teslim olanlara gerçeği duyurabilirsin....
Qəsəs Suresi, 36. Ayet:
Musa onlara apaçık ayetlerimizi
ilet
ince: "Bu, uydurulmuş bir sihirden başka bir şey değildir. Biz önceki atalarımızdan böyle bir şey duymadık." dediler....
Qəsəs Suresi, 49. Ayet:
De ki: "Eğer doğru söyleyenlerdenseniz, Allah'ın katından, o ikisinden daha doğru yola
ilet
en bir kitap getirin de ben de ona uyayım."...
Qəsəs Suresi, 50. Ayet:
Buna rağmen eğer sana uymazlarsa, bil ki onlar hevalarına uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevasına uyandan daha sapkın kim olabilir? Kuşkusuz Allah, zalim bir toplumu doğru yola
ilet
mez....
Qəsəs Suresi, 56. Ayet:
Sen, sevdiğin kimseyi doğru yola
ilet
emezsin; ama Allah hak edeni doğru yola
ilet
ir. O, doğru yolu seçenleri iyi bilir....
Qəsəs Suresi, 86. Ayet:
Sen, Kitap'ın sana
ilet
ileceğini beklemiyordun. O, ancak Rabb'inden bir rahmet olarak verildi. Öyleyse sakın Kafirlere destek olma....
Ənkəbut Suresi, 69. Ayet:
Biz, Bizim yolumuzda cihad edenleri elbette yollarımıza
ilet
iriz. Kuşkusuz Allah, muhsinlerle beraberdir....
Rum Suresi, 29. Ayet:
Hayır, zalimler körü körüne hevalarına uydular. Bundan sonra Allah'ın şaşırttığını kim doğru yola
ilet
ebilir? Ve onların yardımcıları da yoktur....
Rum Suresi, 53. Ayet:
Sen, körleri sapkınlıklarından kurtarıp doğru yola
ilet
emezsin. Sen, ayetlerimizi ancak iman edeceklere duyurabilirsin; zira onlar teslim olmuş kimselerdir....
Səcdə Suresi, 24. Ayet:
Sabrettikleri ve ayetlerimize tam bir bağlılık gösterdikleri için, onlardan buyruğumuzla doğru yola
ilet
en önderler çıkardık....
Səcdə Suresi, 26. Ayet:
Yaşadıkları yerlerde, daha önce gezip dolaşmış olan nice nesilleri yok etmiş olmamız, onları doğru yola
ilet
meye yetmedi mi? Kuşkusuz bunda nice ayetler vardır. Hala söz dinlemeyecekler mi?...
Əhzab Suresi, 4. Ayet:
Allah, hiç kimsenin bedenine iki kalp yerleştirmedi. Zihar yaptığınız eşlerinizi, size anne yapmadı. Ve himayeniz altına aldıklarınızı öz evladınız kılmadı. Bunlar sizin söylediğiniz boş sözlerdir. Allah gerçeği söyler. Ve doğru yola O
ilet
ir....
Əhzab Suresi, 39. Ayet:
Onlar, Allah'ın mesajını
ilet
irler ve O'na huşu duyarlar ve Allah'tan başka hiç kimseye huşu duymazlar. Allah, hesap görücü olarak yeter....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine ilim verilmiş olanlar, Rabb'inden sana indirilenin yegane gerçek olduğunu ve onun; Aziz'in, Hamid'in yoluna
ilet
tiğini görüyorlar....
Səba Suresi, 10. Ayet:
Ant olsun ki, katımızdan Davud'a bir faz
ilet
verdik. Ey dağlar ve kuşlar! Onunla beraber övgüyü tekrarlayın. Ve onun için demiri yumuşattık....
Fatir Suresi, 8. Ayet:
Yaptığı kötü işleri kendisine yakıştıran ve onu güzel gören kimseye ne demeli? Allah, Hak edeni saptırır, hak edeni de doğru yola
ilet
ir. Dolayısıyla onlar için üzülüp kendini harap etme. Allah, onların yapmakta olduklarını en iyi bilendir....
Fatir Suresi, 32. Ayet:
Sonra kullarımızdan seçtiğimiz kimselere Kitap'ı miras bıraktık. Onlardan bir kısmı kendilerine zulmederler, onlardan bir kısmı ortalama bir yol tutarlar, onlardan bir kısmı da Allah'ın izniyle hayırlarda önde giderler. İşte büyük faz
ilet
budur....
Yasin Suresi, 17. Ayet:
"Bize düşen yalnızca açıkça
ilet
mektir."...
Saffat Suresi, 118. Ayet:
Onları dosdoğru yola
ilet
tik....
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dikkat edin! Halis din yalnızca Allah'a aittir. O'nun yanı sıra veliler edinenler: "Onlara, bizi Allah'a daha yakın bir seviyeye yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz." diyorlar. Allah, hakkında tartıştıkları şey için hükmünü verecektir. Allah, yalancı ve azılı nankörleri doğru yola
ilet
mez....
Zümər Suresi, 18. Ayet:
Sözü dinleyip, en iyisine uyarlar. İşte onlar, Allah'ın doğru yola
ilet
tiği kimselerdir. İşte onlar sağlıklı düşünen akıl sahipleridir....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah, hadisin en iyisini; muteşabih, ikişerli bir Kitap halinde indirdi. Ondan, Rabb'lerine karşı içtenlikli saygısı olanların tüyleri ürperir. Ardından da benlikleri ve kalpleri Allah'ın öğüdü ile huzura kavuşur. İşte bu, Allah'ın doğru yolu gösteren kılavuzudur. Onunla hak edeni doğru yola
ilet
ir; Allah, kimi sapkınlıkta bırakırsa, artık ona doğru yolu gösteren bulunamaz....
Zümər Suresi, 36. Ayet:
Allah, kuluna yeterli değil mi? Onlar seni O'ndan başkası ile korkutmaya çalışıyorlar. Allah, kimi sapkınlıkta bırakırsa, onu doğruya
ilet
ecek yoktur....
Zümər Suresi, 37. Ayet:
Allah, kimi doğru yola
ilet
irse, onu saptırabilecek yoktur. Allah, Mutlak Üstün Olan; intikam sahibi olan değil midir?...
Mömin Suresi, 28. Ayet:
Firavun taraftarlarından imanını gizleyen bir kimse, şöyle dedi: "Rabb'im Allah'tır dediği için mi bir adamı öldüreceksiniz? Oysaki o, size Rabb'inizden açık kanıtlarla geldi. Eğer yalancı biriyse yalanı kendi aleyhinedir. Eğer doğru söylüyorsa uyardığı şeylerin bir kısmı size isabet edecektir. Allah, aşırı giden yalancı bir kimseyi doğru yola
ilet
mez."...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
"Ey halkım! Bugün yeryüzünde gücü elinizde bulunduranlar olarak mülk sizindir. Şayet gelecek olursa Allah'ın azabından bizi kim kurtarabilir?" Firavun: "Ben size, gördüğüm şeyden başkasını göstermiyorum. Ve ben, sizi reşadın yolundan başkasına
ilet
emem." dedi....
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İman etmiş olan kimse: "Ey halkım! Bana uyun ki sizi reşadın yoluna
ilet
eyim."...
Şura Suresi, 52. Ayet:
İşte böylece sana buyruğumuzdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat onu, kullarımızdan dilediğimiz kimseyi doğru yola
ilet
eceğimiz bir ışık yaptık. Kuşkusuz sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin....
Zuxruf Suresi, 27. Ayet:
"Ancak fıtratımı belirleyen başka. Kuşkusuz O beni doğru yola
ilet
ecektir."...
Casiyə Suresi, 23. Ayet:
Hevasını, ilahlaştıran kimseyi gördün mü? Allah, bir bilgiye dayalı olarak, onu sapkınlıkta bıraktı. Ve onun kulağını ve kalbini mühürledi. Gözlerine perde çekti. Artık Allah'tan başka kim onu doğru yola
ilet
ebilir? Öğüt almıyor musunuz?...
Fəth Suresi, 2. Ayet:
Allah, senin geçmiş ve sonraki suçlarını bağışlasın ve sana nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru yola
ilet
sin diye....
Fəth Suresi, 20. Ayet:
Allah size, alacağınız pek çok ganimet sözü verdi. Şimdilik size bunları bahşetti. İnsanların ellerini sizden çekti. İnananlara ayet olsun ve sizi dosdoğru yola
ilet
sin diye....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
Onların bilgi düzeyi bu kadardır. Rabb'in, kimin kendi yolundan sapmış olduğunu en iyi bilendir ve O,
ilet
ildiği doğru yolda olanı da en iyi bilendir....
Cümə Suresi, 5. Ayet:
Tevrat'a uymakla yükümlü kılınıp da yükümlülüğünü yerine getirmeyen kimselerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeklerin durumu gibidir. Allah'ın ayetlerini yalanlayan toplumun düştüğü durum ne kötüdür. Allah, zalim toplumu doğru yola
ilet
mez....
Münafiqun Suresi, 6. Ayet:
Zaten onlar için bağışlanma dilesen de dilemesen de fark etmez. Allah, onları asla bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, böyle fasık halkı asla doğru yola
ilet
mez....
Təğabun Suresi, 6. Ayet:
İşte bu, resulleri kendilerine açık kanıt içeren bilgilerle geldiklerinde: "Bir beşer mi bizi doğru yola
ilet
ecek?" diyerek, kabul etmeyerek yüz çevirmelerindendir. Allah'ın onların inanmalarına ihtiyacı yoktur. Allah, Hiçbir Şeye Muhtaç Olmayan'dır, Övgüye Değer Yegane Varlık'tır....
Nuh Suresi, 9. Ayet:
"Sonra onlara; çağrımı toplu olarak da bire bir görüşerek de
ilet
tim."...
Cin Suresi, 2. Ayet:
"Her konuda doğru yola
ilet
iyor; ona iman ettik. Artık kesinlikle Rabb'imize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız."...
Cin Suresi, 23. Ayet:
"Bana düşen sadece Allah'tan aldığım vahyi size duyurmak ve gönderileni
ilet
mektir. Kim Allah'a ve O'nun Resulüne karşı gelirse, bilsin ki onun için kesintisiz olarak sürekli içinde kalacağı Cehennem ateşi vardır."...
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna
ilet
; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna
ilet
. Gadaba uğrayanların ve sapıkların yoluna değil....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Bizi doğru yola
ilet
; kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapmışların değil....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Bizi doğru yola, kendilerine ni'met verdiklerinin yoluna
ilet
, gazaba uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil. ...
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Bizleri doğru yola hidâyet et, o kendilerine in'am etmiş olduğun zâtların yoluna
ilet
, gazaba uğramışların ve sapık bulunmuşların yoluna değil....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Bizi doğru yola, nimet verdiğin kimselerin yoluna
ilet
. Gazaba uğrayanların ve sapanların değil.....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
Nimet ve lütfuna nail ettiklerinin yoluna
ilet
. Gazaba uğrayanların ve sapkınlarınkine değil....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
(6-7) Bizi dosdoğru yola
ilet
, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
Kendilerine nimetler verdiğin kullarının yoluna
ilet
. Gazabına uğramış, yahut sapmış olanların yoluna değil....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola
ilet
ir. Onunla ancak fasıkları saptırır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah bir sivrisineği veya bunun üstünde bir şeyi örnek vermekten çekinmez. İman etmiş olanlar, onun Rableri katından bildirilen bir gerçek olduğunu bilirler. Kâfirler ise 'Allah, acaba bu örnekle neyi kasdetmiştir?' derler. Allah onunla birçoklarını sapıklığa düşürür, birçoklarını da doğru yola
ilet
ir. Allah'ın onunla sapıklığa düşürdükleri, fasıklardan başkaları değildir....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah şüphesiz ki bir sivrisineği ve ondan (hilkat ve san'at inceliği bakımından) daha büyüğünü, (yapı itibariyle daha küçüğünü) misâl getirmekten çekinmez. İmân edenlere gelince, onlar bunun Rabları tarafından hak olduğunu elbette bilirler. Küfre saplananlar İse, «Allah bununla misâl olarak neyi murad etmiştir?» derler. (Allah) bununla (insanları imtihan ederek) bir çoğunu (bilgisizlikleri ve nankörlükleri yüzünden) şaşırtır. Bir çoğunu da (bilgili oldukları ve akıllarını hayra kullandıkları iç...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
ALLAH bir sivrisineği hatta ondan daha küçüğünü örnek vermekten çekinmez. İnananlar, bunun Rab'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilir. İnkarcılar ise 'ALLAH bu benzetme ile neyi amaçladı,' derler. O, bununla bir çok kişiyi saptırır ve birçok kişiyide doğruya
ilet
ir. O, bununla sadece fasıkları saptırır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Tanrı küçük bir sivrisinekten daha büyüğüne kadar her çeşit örneği vermekten (yedribe meselen) çekinmez. İnananlar bunun rablerinden gelen bir gerçek (hakk) olduğunu bilirler. Kafirler ise "Tanrı bu örnek (mesel) ile neyi amaçladı (irade)?" derler. O, bununla bir kısmını / çoğunu (kesiyr) saptırır (yudıllü-dalalet) ve bir kısmını / çoğunu da doğruya
ilet
ir (yehdiy). O, bununla sadece fasıkları saptırır (dalalet)....
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
"Ey Rabbimiz! Soyumuz içinden onlara Senin mesajlarını
ilet
ecek, vahyi ve hikmeti öğretecek ve onları arındırıp temiz kılacak bir elçi çıkar: Çünkü yalnız Sensin kudret ve hikmet sahibi!"...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Birtakım kendini bilmez insanlar, “Onları (müslümanları) yönelmekte oldukları kıbleden çeviren nedir?” diyecekler. De ki: “Doğu da, Batı da Allah’ındır. Allah, dilediği kimseyi doğru yola
ilet
ir.”...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Bir kısım beyinsiz kimseler; 'Bunları bulundukları kıbleden çeviren nedir?' diyecekler. 'Doğu da, batı da Allah’ındır. Allah, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları sırat-ı müstakîme, doğru, muhkem, güvenli yola, İslâmî hayata
ilet
ir.' de....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanların düşüncesizleri: 'Onları daha önceki kıblelerinden çeviren ne oldu?' diyecekler. De ki: 'Doğu da batı da Allah'ındır. Dilediğini doğru yola
ilet
ir.'...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
(Medine’deki Yahûdi ve münafık) insanlardan akılsızlar yakında şöyle diyecekler: “-Müslümanları (eskidenberi Kudüs’e doğru namaz kıldıkları) kıbleden (Kâbe’ye) çeviren ne?” Onlara de ki, doğu da, batı da Allah’ındır; dilediğini doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan kendini bilmeyen beyinsizler, «Müslümanları bulundukları kıbleden çeviren nedir ?» diyecekler. De ki: «Doğu da Allah'ındır, Batı da Allah'ındır. O, kimi dilerse doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir kısım beyinsizler: Yönelmekte oldukları kıblelerinden onları çeviren nedir? diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Halktan bazı beyinsizler: 'Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir? ,' diyecekler. De ki: 'Doğu da batı da ALLAH'ındır. O dileyeni doğru yola
ilet
ir.'...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bazı beyinsizler; «Onları daha önce yöneldikleri kıbleden çeviren sebep nedir?» diyecekler. De ki; «Doğu da Batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola
ilet
ir.»...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Bir takım beyinsiz insanlar: "Onları daha önceki kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Tanrı'nındır, batı da. O dilediğini doğru yola
ilet
ir"....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan (Yahudî ve müşriklerden) bir takım beyinsizler: «(Müslümanların namazda kıble edinib) üzerinde durdukları (devam etdikleri eski) Kıblesinden çeviren (sebeb) nedir?» diyecekler. De ki (Habîbim): «Doğu da Allahın, batı da. O, kimi dilerse onu doğru yola
ilet
ir.» ...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir kısım beyinsizler diyeceklerdir ki: Onları üzerinde bulundukları kıblelerinden ne çevirdi? De ki: Doğu da Batı da Allah'ındır. O, dilediği kimseyi doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlar arasındaki dar kafalı düşünceler, "Şimdiye kadar uydukları kıbleden onları vazgeçiren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da Batı da Allah'ındır; O, dilediğini doğru yola
ilet
ir."...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Nâsdan bir takım sefihler yakında diyeceklerdir ki: «Onları, tarafına teveccüh ettikleri kıblelerinden hangi şey çevirdi?» De ki: «Maşrık da mağrip de Allah içindir. Dilediği kimseyi doğru bir yola
ilet
ir.»...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir takım beyinsizler: “Yöneldikleri kıbleden onları çeviren nedir?” diyecekler. De ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O kimi dilerse onu doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bir takım beyinsizler: -Üzerlerinde bulundukları kıblelerinden onları döndüren nedir? diyecekler. De ki: -Doğu da batı da Allah’a aittir. O dilediği kimseyi doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan bazı beyinsizler: "Onları, üzerinde bulundukları kıbleden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allâh'ındır. O, dilediğini doğru yola
ilet
ir."...
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
İnsanlardan birtakım beyinsizler: «Onları daha önce üzerinde bulundukları kıblelerinden çeviren nedir?» diyecekler. De ki: «Doğu da Allah'ındır, batı da. Dilediğini dosdoğru yola yöneltip
ilet
ir.»...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve işte böylece insanların üzerine (hak) şahitler olmanız için Biz, sizi vasat (ikisi arasında) (hayırlı ve faz
ilet
li) bir ümmet kıldık. Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.Ve Biz, sadece Resûl'e uyanı, topukları üzerinde geriye dönenden ayırıp bilmemiz(belirtmemiz) için, halen o üzerine (yönelmekte) olduğunuz (Kâbe'yi) kıble yaptık. Ve bu, elbette zor bir iştir, ancak Allah'ın hidayete erdirdiği kimseler hariç (bu onlara zor gelmez). Ve Allah sizin îmânınızı zayi edecek değildir. Muhakkak ki A...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka'be'yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah'ın hidayete
ilet
tiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve işte böylece sizi (ifratla tefrit arasında) vasat bir ümmet kıldık ki, bütün insanlara karşı âdâlet örnekleri, hak şahitleri olasınız. Peygamber de size hakkıyla şâhid olsun. Üstünde durduğun (arzu edip istediğin Beytullah'ı) kıble yapışımız da sırf Peygamber'e uyanları, gerisi gerisine döneceklerden bilip ayırd etmemiz içindir. Her ne kadar bu, Allah'ın doğru yola
ilet
tiklerinden başkasına ağır gelirse de (böyledir). Allah imânınızı zayedip boşa çıkaracak değildir. Herhalde Allah, insanlara ...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
İşte böyle sizi, bütün insanlar üzerine adalet örneği, hak şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun diye, doğru bir caddeye çıkarıp ortada yürüyen bir toplum yaptık. Sana önceden durduğun Ka'be'yi kıble yapmamız da yalnız peygamberlerin izinde gidecekleri iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayırt etmemiz içindir. Elbette o, Allah'ın doğru yola
ilet
tiği kimselerden başkasına mutlaka ağır gelecekti. Allah imanınızı zayi edecek değildir. Allah insanlara karşı çok şefkatli ve ...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece biz sizi, insanlara şahid olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinize şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun yönü [Kabe'yi] kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden (yenkalibu) ayırdetmek içindir. Doğrusu (bu) Tanrı'nın hidayete
ilet
tiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Tanrı inancınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Tanrı insanlara şefkat edendir, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece sizi (Ey Muhammed ümmeti) vasat (orta) bir ümmet yapmışızdır, insanlara karşı (hakıykatın) şâhidler (i) olasınız, bu peygamber de sizin üzerinize tam bir şahidi olsun diye. (Habîbim) senin haalâ üstünde durageldiğin (Kâ'beyi tekrar) kıble yapmamız; o peygambere (sana) uyanları (senin izince gidenleri) ayağının iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden (irtidâd edeceklerden ve münafıklardan) ayırd etmemiz içindir. Gerçi (Kıblenin bu suretle çevrilmesi) elbette büyük bîr (mesele) dir. Ancak b...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine şahidler olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şahid olsun. Ve senin üzerinde bulunduğun kıbleyi, peygambere uyanları, ayağının iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayırdetmek için kıble yaptık. Gerçi bu, büyük bir şeydir. Ama Allah'ın doğru yola
ilet
tiği kimseler için değil. Allah, elbette imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah, insanlara Rauf ve Rahim'dir....
Bəqərə Suresi, 151. Ayet:
Nitekim size, mesajlarımı
ilet
mesi, sizi arındırması, vahiy ve hikmeti bildirmesi ve bilmediklerinizi öğretmesi için içinizden bir elçi gönderdik....
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Size farz kılınan oruç sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olanlar, bir yolculukta bulunanlar, oruç tutamadıkları günler sayısınca diğer günlerde oruç tutarlar. Oruca dayanmakta zorlananların, takatleri tükenenlerin, her gün için çevresi, çaresi olmayan bir yoksul doyuracak fidye vermeleri gerekir. Kim de gönül hoşluğu ile daha fazla yoksul doyurmak suretiyle fazla fidye verirse, bu onun hakkında daha hayırlıdır. Zor da olsa oruç tutmanız fidye vermekten ve kazaya bırakmaktan hayırlıdır. Eğer or...
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
O, size farz kılınan oruç sayılı günlerdir. O günlerde sizden kim hasta, yahut seferde olur da iftar ederse, tutamadığı günler sayısınca sıhhat bulduğu ve rahat ettiği başka günlerde oruç tutar. Fazla ihtiyarlık ve devamlı hastalık gibi sebeplerle oruç tutmaya güç yetiremiyenler üzerine, bir yoksul doyuracak kadar fidye vermek lâzımdır. Bununla beraber kim fidyeyi çok verir, yahut hem oruç tutar, hem de fidye verirse onun için daha hayırlı olur. Size seferde orucu bozmak ve yaşlı hâlinizde fidye...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
Ramazan ayı ki, o ayda Kur'an, insanlara yol gösterici, doğru yola
ilet
ici, eğri ile doğruyu birbirinden ayırt edici olarak indirildi. İçinizden kim bu aya yetişirse onu oruçla geçirsin. Kim hasta ya da yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca sonraki günlerde oruç tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bu sayılı günleri tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdi diye kendisini tekbir etmenizi (ululuğunu dile getirmenizi) ister, ola ki, O'na şükredersiniz....
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
O Ramazan ayı ki, insanları doğru yola
ilet
en, apaçık hidayet delillerini içeren ve doğru ile yanlışı ayırt eden Kur'ân onda indirildi. Bu aya erişenleriniz orucunu tutsun. Hasta veya yolcu olanlar ise, o günlerin sayısınca, başka günlerde oruç tutar. Allah sizin için kolaylık diler, güçlük dilemez. Bir de, oruç günlerini tamamlamanızı ve size hidayet nasip ettiği için Allah'ı herşeyden büyük tanımanızı diler ki, siz de böylece şükretmiş olursunuz....
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
Sana hilâlleri sorarlar. De ki: Onlar insanlar için; özellikle hac için vakit ölçüleridir. Evlere arka taraftan girmeniz faz
ilet
değildir. Asıl faz
ilet
, haramlardan sakınan insanın gösterdiği faz
ilet
tir. Öyleyse evlere kapılardan girin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki umduğunuza kavuşasınız....
Bəqərə Suresi, 195. Ayet:
Ve enfikû fî sebîlillâhi ve lâ tulkû bi eydîkum
ilet
tehluketi, ve ahsinû, innallâhe yuhıbbul muhsinîn(muhsinîne)....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Ve etimmûl hacce vel umrete lillâh(lillâhi), fe in uhsirtum fe mesteysera minel hedyi ve lâ tahlikû ruûsekum hattâ yeblugal hedyu mahilleh(mahillehu), fe men kâne minkum marîdan ev bihî ezen min ra’sihî fe fidyetun min sıyâmin ev sadakatin ev nusuk(nusukin) fe izâ emintum, fe men temettea bil umreti ilel haccı fe mesteysera minel hedyi, fe men lem yecid fe sıyâmu selâseti eyyâmin fîl haccı ve seb’atin izâ reca’tum tilke aşaratun kâmileh(kâm
ilet
un), zâlike li men lem yekun ehluhu hâdırıl mescidil...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
1.
ve etimmû
: ve tamamlayın
2.
el hacce
: hac
3.
ve el umrete
: ve umre
4.
li allâhi
: Allah için
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip
ilet
tiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizin lütfunu (hac bölgesinde ticaret yaparak) aramanızda sakınca yok. Arafat'tan ayrıldığınızda Kutsal Bölgede ALLAH'ı anın. Sizi doğru yola
ilet
tiği için O'nu anın; bundan önce siz sapıtmıştınız....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizin lütuf ve keremini istemenizin hiçbir sakıncası yoktur. Arafat'tan aşağı inince Meşar- ı Haram'da Allah'ı anın. O sizi nasıl doğru yola
ilet
ti ise siz de O'nu anın. Zira O'nun yol göstermesinden önce, kuşkusuz, sapıklardan idiniz....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizden (hac bölgesinde ticaret yaparak) bir fazl istemenizde sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Tanrı'yı Meş'ar-ı Haram'da anın. O sizi nasıl doğru yola yöneltip
ilet
tiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan önce sapmışlardınız....
Bəqərə Suresi, 198. Ayet:
Rabbinizden bir fazl istemenizde size sakınca yoktur. Arafat'tan hep birlikte indiğinizde Allah'ı Meş'ar-ı Haram'da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip
ilet
tiyse, siz de O'nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapık olanlardandınız....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
1.
kâne
: oldu, idi
2.
en nâsu
: insanlar
3.
ummeten
: ümmet, topluluk
4.
vâhıdeten
: bir, tek, bir tek
...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcılar olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere kitapları hak olarak indirdi. Kendilerine apaçık âyetler geldikten sonra o konuda ancak; kitap verilenler, aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe
ilet
ti. Allah, dilediğini doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar Nûh’a kadar aynı dine sahip bir tek milletti. Görüş ayrılığına düşmeleri sebebiyle Allah onlara, rahmeti, merhameti, ihsanı, sevgisi konusunda müjdecilik, sorumluluk hesap ve cezayı hatırlatan, uyarıcılık görevi yapan özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberler gönderdi. İnsanlar arasında, ihtilâf ettikleri konularda, hakem olmaları, hüküm vermeleri, icraat yapmalarına esas olması için onlarla beraber, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda gerçekleştirilmesi gereken ...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Sonra Allah müjdeleyici ve korkutucu peygamberler gönderdi. Onlarla birlikte, insanlar arasında ayrılığa düştükleri konularda hükmetmeleri için hak üzere Kitab indirdi. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra aralarındaki kıskançlıklarından, kinlerinden dolayı bu (Kitap) hakkında ayrılığa düşenler kendilerine Kitab verilmiş olanlardan başkaları değildir. Allah iman edenleri, kendi izniyle, onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe
ilet
ti. Allah dilediğini doğru y...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar iman üzere bulunan tek bir ümmet idi; sonra kimi iman etmek, kimi küfre varmak suretiyle ayrılığa düştüler de Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi; ve insanlar aralarında ayrlığa düştükleri şeyde hak üzre hükmetmek için, o peygamberlerle kitap gönderdi. Halbuki kendilerine açık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm ve hasedlerinden ötürü, ihtilâfa düşenler, o kitab verilenlerden başkası değildir. Onların hak hususunda ayrılığa düş...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek topluluktu. ALLAH peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi ve anlaşmazlığa düştükleri konularda halkın arasında hükmetmeleri için onlarla birlikte gerçeği içeren kitabı indirdi. Oysa kitap verilenler kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra aralarındaki kıskançlıktan ötürü onun hakkında anlaşmazlığa düştüler. Fakat ALLAH, izniyle inananları onların anlaşmazlığa düştüğü gerçeğe ulaştırdı. ALLAH dilediğini/dileyeni doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki, insanların, aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hak...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetdi (kimi îmân etmek, kimi küfre sapmak suretiyle ihtilâfa düşdüler). Binâen'aleyh Allah (rahmetinin) müjdeciler (i, azabının) haberciler (i) olmak üzere (onlara) peygamberler gönderdi ve beraberlerinde — insanların ihtilâfa düşdükleri şeyler hakkında aralarında hüküm vermek için — hak (ve gerçek) kitablar da indirdi. Halbuki kendilerine apaçık deliller geldikden sonra birbirine karşı olan ihtiras ve hasedden ötürü ihtilâfa düşenler; o (Kitab) verilenlerden başkası değildir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allâh, peygamberleri, müjdeciler ve uyarıcılar olarak gönderdi; onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda insanlar arasında hükmetmek üzere, içinde gerçekleri taşıyan Kitabı indirdi. Kendilerine Kitap verilmiş olanlar, kendilerine açık deliller geldikten sonra, sırf aralarındaki kıskançlıktan ötürü o(Kitap hakkı)nda anlaşmazlığa düştü(ler). Bunun üzerine Allâh, kendi izniyle inananları, onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe
ilet
ti. Allâh, dilediğ...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Allah, müjdeciler ve uyarıcı-korkutucular olarak peygamberler gönderdi ve beraberlerinde, insanların anlaşmazlığa düştükleri şeyler konusunda, aralarında hüküm vermek üzere hak kitaplar indirdi. Oysa kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, birbirlerine karşı-olan 'azgınlık ve kıskançlıkları yüzünden anlaşmazlığa düşenler, o, (Kitap) verilenlerden başkası değildir.' Böylece Allah, iman edenleri, hakkında ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah, kim...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, peygamberleri müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak gönderdi. Onlarla beraber, anlaşmazlığa düştükleri konularda, insanlar arasında hükmetsinler diye gerçeği taşıyan Kitap'ı hak olarak indirdi. O Kitap'ta anlaşmazlığa düşenler, o Kitap'ın bizzat muhataplarından başkası değildi. Bunlar, kendilerine açık kanıtlar geldikten sonra sırf aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden, çekişmeye girdiler. Sonra Allah kendi izniyle, inananları, üzerinde tartışmaya gi...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bir zamanlar insanlar tek bir ümmetti. Sonra kimi iman ederek kimi de küfre düşerek birbirlerinden ayrıldılar. Allah onlara doğru yolu müjde vermek ve azabı haber vermek için peygamberler gönderdi ve ihtilafları hakkında hak ile hüküm vermek üzere kitaplar indirdi. Halbuki kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine inen açık delillere rağmen sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Onların hak hususunda ayrılığa düştükleri şeylerde Allah kendi emriyle (peygamberlere) îmân ed...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar aralarında ayrılığa düştükleri hususlarda hüküm versinler diye Allah îmân edenleri, ihtilâf ettikleri gerçeğe kendi izniyle eriştirdi. Allah dilediğini dosdoğru olan bir yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bunun üzerine Allah îmân edenlere, üzerinde ihtilâfa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
“İnsanlar (aslında) bir tek ümmet idi de Allâh (onlara) müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak Peygamberler gönderdi. Yanlarında da –insanlar arasında kendisinde anlaşamadıkları şeyler hakkında hükmetmek için– hak ile kitap indirdi. Onlara (nice) deliller geldikten sonra –aralarında taşkınlık olarak– kitap verilenlerden başka (kimse) ihtilaf da etmedi. (Kafirlerin) hakdan kendisinde ihtilaf ettikleri şeye (çözüm bulmak üzere) Allâh îman edenlere kendi izni ile hidâyet etti. Allâh dilediği kimseyi d...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Sonra ihtilafa düşüp haktan ayrılınca, Allah onlara, rahmetiyle müjdeleyip azabından sakındıran peygamberler gönderdi. Bir de, insanlar arasında, ihtilafa düştükleri hususlarda onunla hükmetsin diye, o peygamberlerle beraber hak kitap indirdi. Halbuki kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, aralarındaki haset ve ihtiras yüzünden ayrılığa düşenler, kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. Sonra Allah iman edenleri, Kendi izin ve iradesiyle, onların ihtilaf...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmettir. Daha sonra (ihtilafa düştüklerinde) Allah, müjdeleyijci ve korkutucu olarak Peygamberler gönderdi. İnsanlar arasında ihtilafa düştükleri hususlarda hüküm vermek için onlarla beraber Hak Kitab’ı da indirdi. Oysa kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerine karşı olan ihtilaf ve hasetten dolayı ihtilafa düşenler, o kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. Bunun üzerine Yüce Allah, o sapıkların ihtilafa düştükleri gerçeği inananlara Kendi izniyle göst...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar tek bir ümmettirler. Allah peygamberleri, müjde vermek, insanları (iğri yollarda gitmenin sonucundan) korkutmak için gönderdi. Onlarla beraber kitabı hakla gönderdi ki insanlar arasında ayrılıklar üzerinde hüküm versin. Halbuki kendilerine en açık âyetler geldikten sonra birbirlerine karşı olan zulüm ve hasetten dolayı ihtilafa düşenler de ancak kendilerine kitap verilenlerdir. Allah îmân edenleri üzerinde ihtilâf edilen hakka irşad eyledi. Allah dilediğini dosdoğru yola
ilet
ir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
1.
ve in tallaktumû-hunne
: ve eğer onları boşarsanız
2.
min kabli
: önceden, daha önce
3.
en temessû-hunne
: onlara dokunmanız
4.
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Ve onlar için bir mehir taktir ettiyseniz ve eğer onlara dokunmadan önce boşarsanız, o zaman onlar için (farz olarak) takdir edilen mehirin yarısını vermek size farz kılınmıştır. (Kadınların) bunu affetmesi (vazgeçmesi) veya nikâh ahdi elinde bulunanın (erkeğin) affetmesi (diğer yarısını da kadına bağışlaması) hariç. Sizin affetmeniz (diğer yarısını da vermeniz) takvaya daha yakındır. Aranızdaki faz
ilet
i unutmayın. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Kendilerine bir mehr tayin ettikten sonra, onlarla yatmadan önce boşamışsanız, karar verdiğiniz mehrin yarısını kendilerine verin. Ancak kendileri veya nikâh akdi vekîlleri vazgeçerse bu haktan, o başka. Sizin (mehrin tümünü ona) bağışlamanız ise takvaya daha uygundur. Birbirinize faz
ilet
li davranmayı unutmayın. Muhakkak Allâh yaptıklarınızı Basıyr'dir (değerlendirmektedir)....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer onları mehirlerini belirledikten sonra, henüz kendilerine el sürmeden boşarsanız belirlemiş olduğunuz mehrin yarısını vermeniz gerekir. Ancak kadınlar vazgeçer veya nikah bağı elinde olan erkek tamamını bağışlarsa başka. [52] Bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızda faz
ilet
i unutmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı görür....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer siz, onları, kendilerine dokunmadan önce boşamış da, daha evvel onlara mehir tayin etmişseniz, o vakit tayin ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Meğer ki, kendileri veya nikâh bağı elinde olan veli, mehri bağışlamış olsun. Ey erkekler, sizin bağışta bulunmanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki faz
ilet
i (ve birbirinize iyi muamele etmeyi) de unutmayın. Şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız onu hakkıyla görücüdür....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer cinsel yaklaşmada bulunmadan önce onları boşar ve kendilerine bir mehir de belirlememişseniz, bunun yarısı onların hakkıdır; meğerki kadınlar bu hakkı bağışlamış olsunlar veya nikâh akdi elinde bulunan erkek affetsin. Ama (ey erkekler !) sizin bağışlamanız takvaya daha yakındır. Bir de aranızdaki üstünlük ve iyiliği, fazîlet ölçüsünü unutmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görüp bilendir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer onları el sürmeden boşar da mehir kesmiş bulunursanız borç, o belirlediğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikah akdine yetkili bulunan erkek affederse, o başka. Erkekler, sizin fazlasıyla vermeniz takvaya daha yakındır! Aranızda faz
ilet
le davranmayı unutmayın! Şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız görür....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer onları, kendilerine dokunmadan önce boşar ve mehri de kesmiş bulunursanız, o zaman borç, o kestiğiniz miktarın yarısıdır. Ancak kadınlar veya nikâh akdini elinde bulunduran kimse bağışlarsa başka. Ey erkekler! sizin bağışlamanız ise takvaya daha yakındır. Aranızdaki faz
ilet
i unutmayın şüphesiz ki Allah, her ne yaparsanız hakkiyle görür....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer onlara mehir tesbit eder de, el sürmeden boşarsanız, bu durumda -kendileri veya nikah bağı elinde olanın bağışlaması hariç- tesbit ettiğiniz (mehir)in yarısı onlarındır. Sizin (tümünü veya fazlasını) bağışlamanız takvaya daha yakındır. Aranızdaki üstünlüğü (derece farkını) unutmayın. (Veya: Birbirinize (karşı) faz
ilet
le davranmayı unutmayınız.) Kuşkusuz Tanrı yapmakta olduklarınızı görendir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Fakat onlara gerçekten bir mehir ta'yîn ettiğiniz hâlde kendilerine dokunmadan önce onları boşarsanız, artık ta'yîn ettiğinizin yarısı (onlarındır). Ancak (o kadınların)bağışlamaları veya nikâh akdi elinde olanın (kocanın) bağışlaması (mehrin tamâmını vermesi)müstesnâ. Bununla berâber (kocaları olarak sizin) bağışlamanız takvâya daha yakındır. Artık aranızda fazîleti unutmayın! Muhakkak ki Allah, ne yapıyorsanız hakkıyla görendir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Bir mehir kestiğniz takdirde temas etmeden önce onları boşarsanız; kestiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Meğer, kendilerini bağışlamış veya nikah düğümü elinde bulunan kimse bağışlamış ola. Bağışlamanız, takvaya daha yakındır. Aranızdaki faz
ilet
i unutmayın. Şüphesiz Allah, yaptığınız şeyleri görendir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Bir mehir tayin ettiğiniz takdirde, henüz dokunmadan onları boşarsanız o zaman tayin ettiğiniz mehrin yarısını verin. Ancak kadınlar vazgeçer yahut nikâh bağı elinde bulunan erkek vazgeçerse başka. Ey erkekler! Sizin bağışta bulunmanız takvâya daha yakındır. Aranızdaki faz
ilet
i unutmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer onları kendilerine temas etmeden boşar ve onlar için bir mehir belirlemiş bulunursanız, belirlediğiniz miktarın yarısını vermek gerekir. Ancak kadın kendi hakkından vazgeçer yahut nikâhı elinde bulunduran erkek mehrin tamamını bağışlarsa, o başkadır. Sizin bağışlamanız ise takvâya daha yakındır. Aranızda faz
ilet
i ihmal etmeyin. Şüphesiz ki Allah sizin yaptıklarınızı görmektedir....
Bəqərə Suresi, 238. Ayet:
1.
hâfizû
: koruyucu, gözetici olun
2.
alâ
: üzerine
3.
es salavâti
: mürşide ulaştıktan sonra, müridin nefsinin kalbine girmeye başlayan Allah'tan gelen 3. nur (ilk ikisi rahmet ve fazldır)
Bəqərə Suresi, 243. Ayet:
Binlerce kişi iken ölüm korkusuyla yurtlarından çıkan kimseleri görmez misin? Allah onlara: «Ölün.» dedi. Sonra onlara bir hayat verdi. Muhakkak Allah, insanlara karşı bir faz
ilet
sahibidir, ancak insanların pek çokları şükretmiyorlar....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Fe lemmâ fesale tâlûtu bil cunûdi, kâle innallâhe mubtelîkum bi neher(neherin), fe men şeribe minhu fe leyse minnî, ve men lem yat’amhu fe innehu minnî illâ menigterafe gurfeten bi yedih(yedihî), fe şeribû minhu illâ kalîlen minhum fe lemmâ câvezehu huve vellezîne âmenû meahu, kâlû lâ tâkate lenâl yevme bi câlûte ve cunûdih(cunûdihî), kâlellezîne yezunnûne ennehum mulâkûllâhi, kem min fietin kalîletin galebet fieten kesîraten bi iznillâh(iznillâhi), vallâhu meas sâbirîn(sâbirîne)....
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
fesale
: ayrıldı
3.
tâlûtu
: Talut
4.
bi
: ile
Bəqərə Suresi, 252. Ayet:
Bunlar Allah'ın mesajlarıdır: Biz (ey Peygamber,) hakikati ortaya koyan bu (mesaj)ları sana
ilet
iyoruz: doğrusu sen, bu mesajların emanet edildiği (elçilerden)sin....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
1.
tilke
: o
2.
er rusulu
: resûller
3.
faddalnâ
: biz faz
ilet
li kıldık, üstün kıldık
4.
ba'da-hum
: onların bir k...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte Biz, o resûllerden bir kısmını, diğerlerinin üzerine faz
ilet
li kıldık. Allah, onlardan kimiyle konuştu, kimini de derecelerle yükseltti. Ve Biz, Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik (doğruladık). Eğer Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine beyyineler (ispat vasıtaları) geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin ayrılığa düştüler. O zaman onlardan kimi îmân etti, kimi de inkâr etti. Eğer Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine hükümdarlık verdi diye, İbrahim'le Rabbi hakkında tartışmaya gireni görmedin mi? İbrahim: 'Benim Rabbim dirilten ve öldürendir' dediğinde 'Ben de diriltir ve öldürürüm' demişti. Bunun üzerine İbrahim: 'Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir bakalım' deyince o inkar eden şaşırıp kaldı. Allah zalimler topluluğunu doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
ALLAH kendisine hükümdarlık verdiği halde, İbrahim ile Rabbi hakkında tartışan dikkatini çekmedi mi? İbrahim, 'Benim Rabbim O'dur ki yaşatır ve öldürür,' deyince, 'Ben de yaşatır ve öldürürüm,' demişti. İbrahim, 'ALLAH güneşi doğudan getiriyor. Sen de batıdan getirsene,' deyince inkarcı adam şaşırıp kalmıştı. ALLAH zalim toplumu doğruya
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim'le tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, ona: «Benim Rabbim odur ki, hem diriltir, hem öldürür.» dediği zaman: «Ben de diriltir ve öldürürüm.» demişti. İbrahim: «Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir!» deyince o inkâr eden herif şaşırıp kaldı. Öyle ya, Allah zalimler topluluğunu doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allâh, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımararak) Rabbi hakkında İbrâhim'le tartışanı görmedin mi? İbrâhim: "Benim Rabbim O'dur ki yaşatır, öldürür" demişti. "Ben de yaşatır, öldürürüm" dedi. İbrâhim: "Allâh, güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir!" deyince inkâr eden o adam şaşırıp kaldı. Allâh, zâlim toplumu doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyip de malını insanlara gösteriş olsun diye sarfeden kimse gibi başa kakma ve eziyet etmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Onun örneği üzerinde bir miktar toprak bulunan ve inen şiddetli bir yağmurun kupkuru bıraktığı taşa benzer. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. [56] Allah kâfirler topluluğunu doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
İnananlar! ALLAH'a ve ahiret gününe inanmadığı halde halka gösteriş için yardımda bulunan kişi gibi yardımlarınızı başa kakmakla ve eziyet etmekle boşa çıkarmayın. Bu tip davranışın örneği, üzerinde toz toprak biriken bir kayaya benzer ki şiddetli bir sağanak onu çıplak bırakır. Yaptıklarından hiç bir şey kazanamazlar. ALLAH inkarcı toplumu doğruya
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Sadakalarınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah'a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey müminler, tıpkı Allah'a ve Ahiret gününe inanmadıkları halde başkalarına gösteriş olsun diye mallarını harcayanların yaptıkları gibi, sadakalarınızı başa kakarak ve onur kırma aracı haline getirerek boşa çıkarmayın. Böylesi, sağanak halindeki bir yağmura tutulunca, çır çıplak kalan toprakla örtülü bir kayaya benzer. Bunlar yaptıkları iyilikten hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfir topluluğu doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey inananlar, insanlara gösteriş için malını verip Allah'a ve âhiret gününe inanmayan adam gibi, başa kakmak ve eziyet etmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın. Öylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan şu kayaya benzer ki, bir sağnak indi de (üstündeki toprağı silip süpürerek) onu sert bir taş halinde bıraktı. (Böyleleri), kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allâh, kâfir toplumu doğru yola
ilet
mez....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
(Ya Muhammed!) Onları doğru yola
ilet
mek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola
ilet
ir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa; karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları doğru, hak yola
ilet
mek sana ait değildir. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri doğru yola
ilet
ir. Karşılık gözetmeden yaptığınız hayırlar kendi iyiliğiniz içindir. Karşılık gözetmeden, gönüllü yapacağınız hayırları ancak Allah’ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Karşılık gözetmeden gönüllü yaptığınız hayırların mükâfatı size eksiksiz verilir. Size haksızlık da yapılmayacaktır....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onlarin dogru yola
ilet
ilmeleri sana dusmez, fakat Allah diledigini dogru yola eristirir. Sarfettiginiz iyi sey kendinizedir, zaten ancak Allah'in rizasini kazanmak icin sarfedersiniz. Sarfettiginiz iyi bir seyin karsiligi haksizliga ugratilmaksizin size verilir....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları doğru yola
ilet
ip eriştirmek sana gerekmez, (senin görev sınırına girmez). Ama Allah dilediği kimseyi doğru yola eriştirir. Hayır (ve iyilik)den ne harcarsanız bunun yararı kendinizedir. Zaten siz ancak Allah rızasını gözeterek harcarsınız. Hayırdan ne harcarsanız karşılığı tastamam verilir ve siz haksızlığa uğramış olmazsınız....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların doğru yola
ilet
ilmeleri sana düşmez, fakat Allah dilediğini doğru yola eriştirir. Sarfettiğiniz iyi şey kendinizedir, zaten ancak Allah'ın rızasını kazanmak için sarfedersiniz. Sarfettiğiniz iyi bir şeyin karşılığı haksızlığa uğratılmaksızın size verilir....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
(Ya Muhammed!) Onları doğru yola
ilet
mek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola
ilet
ir. Hayır olarak harcadıklarınız kendi iyiliğiniz içindir. Yapacağınız hayırları ancak Allah'ın rızasını kazanmak için yapmalısınız. Hayır olarak verdiğiniz ne varsa, karşılığı size tam olarak verilir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları doğruya
ilet
mek sana düşmez. Ancak ALLAH dilediğini doğruya
ilet
ir. Muhtaçlara ettiğiniz her iyilik kendi yararınızadır. Yardımlarınız yalnız ALLAH için olmalı. Yaptığınız her iyiliğin karşılığı size eksiksiz ödenecektir. Haksızlığa uğratılmayacaksınız....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları doğru yola getirmek sana düşmez, ancak Allah dilediğini doğru yola
ilet
ir. Hayır amacıyla ne infak ederseniz bu kendiniz içindir. Zaten siz sırf Allah rızasını kazanmak için infak edersiniz. Yaptığınız her hayır amaçlı harcamanın karşılığı size eksiksiz olarak verilir, kesinlikle size haksızlık yapılmaz....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
(Ey Muhammed) Onları yola
ilet
mek sana düşmez, dilediğini doğru yola
ilet
en Allah'tır. Verdiğiniz her hayır, kendiniz içindir. Çünkü yalnız Allâh'ın rızâsını kazanmak için veriyorsunuz. Verdiğiniz her hayır, size tastamam verilir ve hiç hakkınız yenmez....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onları doğru yola
ilet
mek senin görevin değildir; ancak Allah dilediğini doğru yola
ilet
ir. Hayır olarak ne harcayacak olsanız, kendiniz içindir. Zaten siz de ancak Allah rızası için harcarsınız. Hayır olarak harcadığınız şeyin karşılığı ise size eksiksiz ödenir; hiçbir haksızlığa uğramazsınız....
Bəqərə Suresi, 280. Ayet:
Eğer borçlu, darlık, ekonomik sıkıntı içindeyse, eli genişleyinceye kadar ona mühlet vermek gerekir. Darda olan borçlulardaki alacağınızı, imanda sadâkatin ve kemâlin ifadesi olan sadakaya, malî mükellefiyetlere sayarak bağışlamanız, bilirseniz eğer, böyle faz
ilet
i yüksek, mükâfatı büyük bir davranış, sizin için daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 3. Ayet:
O, sana kitabı, önündekileri doğrulayıcı olarak hak ile indirmektedir. Önceden insanları doğru yola
ilet
mek için Tevrat'ı ve İncil'i indirmişti....
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola
ilet
tikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin....
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
'Ey Rabbimiz, bizi doğru yola
ilet
tikten sonra, akıllarımızı, gönüllerimizi haktan ayırma. Bize kendi katından rahmet ihsan eyle. Şüphesiz Sen, bol ihsan sahibi Sensin'...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
(Onlar şöyle yakarırlar:) Rabbimiz! Bizi doğru yola
ilet
tikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfu en bol olan sensin....
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
(Böyleleri şöyle der): «Ey Rabbimiz, bizleri doğru yola
ilet
tikten sonra kalplerimizi kaydırma, bize katından rahmet bağışla, kuşkusuz sen bağışı bol olansın....
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Ey Rabbimiz, bizi doğru yola
ilet
dikden sonra kalblerimizi (Hakdan) sapdırma. Bize kendi canibinden bir rahmet ver. Şübhesiz bağışı en çok olan Sensin Sen. ...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
"Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola
ilet
tikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize rahmetini bağışla: Sensin (hakiki) Lütuf Sahibi."...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Rabbimiz, bizi doğru yola
ilet
tikten sonra, kalplerimizi eğriltme. Bize katından rahmet bahşet, şüphesiz sen, bol bol bağışlayansın....
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
(ve şöyle yalvarırlar:) "Ey bizim kerîm Rabbimiz, bizi doğru yola
ilet
tikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!"...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
(Onlar derler ki): "Rabbimiz, bizi doğru yola
ilet
tikten sonra kalblerimizi eğriltme, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağış yapansın."...
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
O halde (ey Peygamber,) seninle tartışanlara de ki: "Ben tüm benliğimi Allah'a teslim ettim ve bana tabi olan herkes (de öyle yaptı)!" Daha önce vahiy verilmiş olanlara ve kitap ile ilgisi olmayanlara sor: "Siz (de) kendinizi O'na teslim ettiniz mi?" Ve eğer O'na teslim olurlarsa muhakkak doğru yol üzerindedirler; ama yüz çevirirlerse, unutma ki senin görevin sadece mesajı
ilet
mektir: zira Allah, yarattıklarını(n kalplerindeki her şeyi) görür....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Yevme tecidu kullu nefsin mâ am
ilet
min hayrin muhdâran, ve mâ am
ilet
min sû’(sûin), teveddu lev enne beynehâ ve beynehû emeden baîdâ(baîden), ve yuhazzirukumullâhu nefseh(nefsehu), vallâhu raûfun bil ıbâd(ıbâdi). ...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
1.
yevme tecidu
: o gün, bulur
2.
kullu nefsin
: her nefs, herkes
3.
mâ am
ilet
: ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
4.
min hayrin
Ali-İmran Suresi, 58. Ayet:
Bu bildirdiklerimiz, sana
ilet
tiğimiz mesajlardan ve hikmet yüklü haberlerdendir....
Ali-İmran Suresi, 65. Ayet:
Yâ ehlel kitâbi lime tuhâccûne fî ibrâhîme ve mâ unz
ilet
it tevrâtu vel incîlu illâ min ba’dih(ba’dihî), e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne). ...
Ali-İmran Suresi, 65. Ayet:
1.
yâ ehle el kitâbi
: ey ehli kitap (yahudiler, hristiyanlar)
2.
lime
: niçin, nasıl
3.
tuhâccûne
: tartışıyorsunuz
4.
fî ibrâ...
Ali-İmran Suresi, 73. Ayet:
1.
ve lâ tu'minû
: inanmayın, îmân etmeyin
2.
illâ li men
: o kimseden başka
3.
tebia dîne-kum
: sizin dîninize tâbî oldu, uydu
4.
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman ettikten, Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra inkâr eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah, zalim toplumu doğru yola
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman etmelerinden, Resûl'ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkârcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman etmelerinden, Resûl'ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkârcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman ettikten, elçinin doğru olduğuna tanık olduktan ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkar eden bir toplumu, ALLAH nasıl olur da doğruya
ilet
ir? ALLAH zalim toplumu hidayete ulaştırmaz....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İnandıktan, Peygamber'in hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkâra sapan bir milleti Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalimler güruhunu doğru yola
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
Peygamberin haklı olduğunu gördükleri, kendilerine açık belgeler geldiği halde iman ettikten sonra kafir olanları Allah doğru yola nasıl
ilet
ir? Allah zalimleri doğru yola
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman ettikten, peygamberlerin hak olduğunu gördükten ve kendilerine apaçık deliller geldikten sonra küfre sapan bir kavmi, Allah nasıl hidayete eriştirir? Ve Allah, zalimler güruhunu hidayete
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman edip bu Elçi'nin hak olduğuna şahit olduktan ve hakikatin bütün kanıtları kendilerine geldikten sonra hakikati inkar etmeyi seçen bir halkı Allah nasıl doğru yola ulaştırır? Allah, böyle bir zalimler topluluğunu doğru yola
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman etmelerinden ve Peygamberin hak olduğuna şahitlik ettikten, kendilerine belgeler geldikten sonra inkar eden bir toplumu Allah, hidayete nasıl eriştirir? Allah, zalim toplumu hidayete
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman ettikten, Resul'ün hak olduğunu gördükten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkâr eden bir topluma Allâh nasıl yol gösterir? Allâh, zâlim toplumu doğru yola
ilet
mez....
Ali-İmran Suresi, 92. Ayet:
Sevdiğiniz mallarınızdan Allah yolunda harcamadıkça "faz
ilet
" mertebesine ulaşamazsınız. Bununla beraber her ne infak ederseniz, Allah mutlaka onu bilir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah’ın âyetleri okunup dururken ve Allah’ın Resûlü de aranızda iken dönüp nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın âyetleri okunurken, üstelik Allah Resûlü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın ayetleri okunduğu halde ve içinizde O'nun peygamberi varken nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'a tutunursa dosdoğru yola
ilet
ilmiş olur....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz? Kim Allah'a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah’ın âyetleri (Kur’an’ı) okunduğu ve içinizde Rasûlü bulunduğu halde nasıl küfredersiniz? Kim Allah’ın dinine sımsıkı tutunursa, o, muhakkak doğru bir yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın âyetleri okunurken, üstelik Allah Resûlü de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
ALLAH'ın ayetleri size okunduğu ve O'nun elçisi aranızda olduğu halde nasıl olur da inkar edersiniz? Kim ALLAH'a sarılırsa dosdoğru yola
ilet
ilmiştir...
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın elçisi de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun Peygamberi aranızdayken nasıl kafir olabilirsiniz? Kim Allah'a sımsıkı sarılırsa doğru yola
ilet
ilmiş olur....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Tanrı'nın ayetleri size okunuyorken ve O'nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da küfrediyorsunuz? Kim Tanrı'ya sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunur, aranızda peygamberi bulunurken nasıl küfredersiniz? Kim, Allah'a sımsıkı sarılırsa; muhakkak doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın mesajları size
ilet
ildiği halde ve Elçisi aranızda yaşarken hakikati nasıl inkar edebilirsiniz? Ama Allah'a sımsıkı tutunan, dosdoğru yola ulaştırılmıştır....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın âyetleri okunurken ve aranızda O'nun Resul'ü bulunurken nasıl küfre dönersiniz? Kim Allah'a sımsıkı sarılırsa, muhakkak ki o doğru bir yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allâh'ın âyetleri okunmakta ve O'nun Elçisi de aranızda iken nasıl inkâr edersiniz? Kim Allah'a sarılırsa muhakkak ki o, doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunuyorken ve O'nun Resulü içinizdeyken nasıl oluyor da inkâr ediyorsunuz? Kim Allah'a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın âyetleri okunurken, Allah'ın Resulü de aranızda iken siz nasıl inkâra dönersiniz? Kim Allah'a sığınır ve Ona bağlanırsa, işte o zaman dosdoğru bir yola
ilet
ilmiş demektir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola
ilet
ilmiştir o......
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunduğu ve Allah'ın resulü aranızda bulunduğu halde nasıl inkar edersiniz? Kim ki Allah'a sımsıkı sarılmışsa, o, muhakkak ki doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Kim (küfürden sakınıp) sımsıkı Allah'(ın dinine) sanlırsa muhakkak o, doğru bir yola
ilet
ilmiş olur....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
“Size Allâh’ın âyetleri okunurken. Onun Rasulü de içinizde olduğu halde nasıl küfredersiniz? Artık kim Allâh’a sarılırsa, işte o, dosdoğru yola
ilet
ilmiştir.”...
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Halbuki nasıl küfre dönersiniz ki size Allah'ın âyetleri okunuyor, Allah'ın elçisi içinizde bulunuyor. Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola
ilet
ilmiş olur....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Her kim Allah'a sımsıkı tutunursa doğru yola muhakkak
ilet
ilir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'a tutunan muhakkak doğru olan bir yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Her kim Allah'a dayanırsa, kesinlikle doğru yola
ilet
ilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 108. Ayet:
Bunlar Allah'ın mesajlarıdır: Hakikati bildiren bu (mesaj)ları sana
ilet
iyoruz; zira Allah, yarattıklarının haksızlığa uğramasını dilemez....
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Allah'ın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara z
ilet
(horluk damgası) vurulmuştur. Onlar, Allah'tan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Allah'ın ayetlerini inkâr etmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları dolayısıyladır....
Ali-İmran Suresi, 124. Ayet:
Sen mü'minlere: "Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım
ilet
mesi size yetmez mi?" diyordun....
Ali-İmran Suresi, 124. Ayet:
Sen müminlere: "Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım
ilet
mesi size yetmez mi ?" diyordun....
Ali-İmran Suresi, 124. Ayet:
Sen mü'minlere: «Rabbinizin size meleklerden indirilmiş üç bin kişiyle yardım
ilet
mesi size yetmez mi?» diyordun....
Ali-İmran Suresi, 164. Ayet:
Allah, mesajlarını onlara
ilet
mek, onları arındırmak ve onlara ilahi kelamı ve hikmeti öğretmek için içlerinden kendileri gibi (beşerden) bir elçi çıkararak müminlere lütufda bulunmuştur; halbuki daha önce apaçık bir sapıklık içinde bulunuyorlardı....
Ali-İmran Suresi, 174. Ayet:
Onlara bir kötülük dokunmadan Allah’tan olan bir nimet ve faz
ilet
ile döndüler. Allah’ın rızasına uydular. Allah, faz
ilet
ve azamet sahibidir....
Nisa Suresi, 5. Ayet:
ALLAH'ın sizi gözetici kıldığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları (yetimleri) besleyin, giydirin ve onlarla güzel
ilet
işim kurun...
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah size (bilmediklerinizi) açıklamak ve sizi, sizden önceki (iyi) lerin yollarına
ilet
mek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah size bilmediğiniz faz
ilet
li amelleri bildirmek, sizden önceki peygamberlerin doğru, sağlıklı hayat tarzlarını, sünnetlerini size göstermek, öğretmek, tevbenizi, günah işlemekten vazgeçerek kendisine itaate yönelmenizi kabul etmek istiyor. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah size açıklamak ve sizi sizden önce geçmiş olanların yollarına
ilet
mek ve tevbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah alimdir, hakimdir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine
ilet
mek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah size (bilmediklerinizi) açıklamak ve sizi, sizden önceki (iyi) lerin yollarına
ilet
mek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
ALLAH size bunları açıklamak, sizden öncekilerin yoluna sizi
ilet
mek ve kendisine yönelişinize (tövbenize) karşılık vermek ister. ALLAH Bilendir, Bilgedir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Tanrı, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetine
ilet
mek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Tanrı bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah size (bilmediklerinizi) açıkça bildirmek, sizi sizden evvelkilerin (İbrâhîm ve İsmâilin) yollarına
ilet
mek, sizin tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir. ...
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah size açıklamak ve sizi sizden öncekilerin yollarına
ilet
mek ve tevbenizi kabul etmek istiyor. Allah bilendir, yegâne hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah, size açıklamak ve size sizden öncekilerin hükümlerini
ilet
mek ve tevbelerinizi kabul etmek istiyor. Allah bilendir, hükmedendir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allâh size (helâl ve harâm olanı) açıklamak ve sizi, sizden öncekilerin yasalarına
ilet
mek ve günâhlarınızı bağışlamak istiyor. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah, size açıklayarak anlatmak, sizi sizden öncekilerin sünnetlerine
ilet
mek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
1.
ve le
: ve elbette, mutlaka
2.
hedeynâ-hum
: onları hidayet erdirdik, ....'a hidayet ettik,
ilet
tik
3.
sırâtan mustekîmen
: Sıratı Mustakîm, Allah'a ulaştıran yola
...
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları mutlaka Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola)
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Onları elbette doğru yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları dosdoğru bir yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları doğru yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları, muhakkak doğru yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları dosdoğru bir yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları doğru bir yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları elbette doğru yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Kendilerini kesinlikle doğru yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Onları elbet doğru yola
ilet
irdik. ...
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları dosdoğru bir yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları elbette dosdoğru yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları dosdoğru yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları doğru bir yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları mutlaka dosdoğru yola yöneltip
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 68. Ayet:
Ve onları dosdoğru bir yola
ilet
irdik....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
izâ câe-hum
: onlara geldiği zaman
3.
emrun
: bir emir, iş, durum, haber
4.
min
: ...'den
...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Ve onlara emniyet veya korku haberi geldiği zaman onu açıklarlar (yayarlar). Ve eğer, onu (o haberi) Resûl'e ve kendilerinden olan ulûl emre
ilet
selerdi (herkese açıklamasalardı), onlardan, onun (o haberin) iç yüzünü araştıranlar mutlaka (gerçeği) bilirlerdi.Ve Allah'ın fazlı ve rahmeti üzerinize olmasaydı, pek azınız hariç mutlaka şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Hem o münafıklara, iman ordusunun zafer ve felâketine dair eminlik veya korku haberi geldiği zaman, onu yayarlar (ortalığı telâşa verirler). Halbuki o haberi, Peygambere ve mü’minlerden kumandanlara
ilet
seler, elbette onun yayılıp yayılmaması gerektiğini onlardan öğrenirlerdi. Eğer Allah’ın nimet ve rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız müstesna, muhakkak şeytana uymuş gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güvenlik ve tehlikeyle ilgili bir söylenti ulaşsa onu yayarlar. Durumu elçiye ve aralarındaki yetkililere
ilet
selerdi uzmanları onu değerlendirirdi. Size ALLAH'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı pek azınız hariç şeytana uyacaktınız....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Niye münafıklar hakkında iki gruba ayrılıyorsunuz? Oysa Allah, onları iki yüzlü tutumlarından dolayı aşağılığa mahkum etmiştir. Allah'ın saptırdığını, siz doğru yola mı
ilet
mek istiyorsunuz? Allah'ın saptırdığına sen çıkış yolu bulamazsın....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Size ne oldu ki, münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Oysa yaptıkları işlerden dolayı Allâh onları baş aşağı etmiştir. Allâh'ın saptırdığını doğru yola
ilet
mek mi istiyorsunuz? Allâh birini saptırırsa artık onun için bir yol bulamazsınız!...
Nisa Suresi, 95. Ayet:
1.
lâ
: değil
2.
yestevî
: aynı seviyede, bir, eşit
3.
el kâıdûne
: oturanlar
4.
min el mu'minîne
: mü'minlerden
Nisa Suresi, 95. Ayet:
Özür sahibi olmayan mü'minlerden (savaşa gitmeyip) oturanlar ile Allah'ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir (eşit) değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri derece bakımından, oturanların üstünde faz
ilet
li kıldı ve Allah hepsine “Hüsna”yı vaadetti. Ve Allah mücahitleri, oturup kalanlar üzerine “büyük ecir” ile üstün kıldı....
Nisa Suresi, 98. Ayet:
İllâl mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildâni lâ yestatîûne hîleten ve lâ yehtedûne sebîlâ(sebîlen)....
Nisa Suresi, 98. Ayet:
1.
illâ
: ancak, hariç
2.
el mustad'afîne
: aciz, çaresiz, zayıf olanlar
3.
min er ricâli
: erkeklerden
4.
ve en nisâi
...
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allah'ın sana, senden yana sunduğu fazîlet ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir tayfa seni bile (doğru bir hükümde bulunmaktan) şaşırtmayı planlamışlardı. Halbuki onlar ancak kendilerini şaşırtıp saptırırlar, sana hiç bir zarar veremezler. Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirdi; sana bilmediğini öğretti; Allah'ın (bu bakımdan da) sana olan fazl-u keremi çok büyüktür....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarında ileri gidenler var ya; Allah, onları bağışlayacak da değildir, doğru yola
ilet
ecek de değildir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Gerçek şu, iman edip sonra inkâra sapanlar, sonra yine iman edip sonra inkâra sapanlar sonra da inkârları artanlar... Allah onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da
ilet
ecek değildir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Yahudilerden o kimseler ki, Musa’ya iman getirdiler, sonra buzağıya taparak kâfir oldular, sonra tevbe ederek Tevrat’a iman ettiler, sonra İsa’yı inkâr ettiler, sonra Peygamber (Aleyhisselâmı) tanımadılar da küfürde ileri gittiler; Allah, onları mağfiret edecek de değil, doğru yola
ilet
ecek de değil......
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Allah, önce iman edip arkasından küfredenleri, sonra yine iman edip arkasından küfredenleri, sonra da kafirliklerini koyulaştıranları asla affetmeyecek, kendilerini doğru yola
ilet
meyecektir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Gerçek şu, inanıp / inandıktan sonra küfredenler, sonra yine inanıp / inandıktan sonra küfredenler, sonra da küfürleri artanlar... Tanrı onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da
ilet
ecek değildir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Hakıykat, îman edib de sonra küfre sapanlar, sonra yine îman ederek küfre dönenler, sonra da küfürlerinden ileri gidenler (yok mu?) Allah onları yarlığayacak değildir. Onları (doğru) bir yola
ilet
ecek de değildir. ...
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İman edip inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarını artıranları Allah ne bağışlayacak ne de doğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Onlar ki inandılar, sonra inkâr ettiler; daha sonra yine inandılar, yine inkâr ettiler, sonra inkârları arttı; işte Allâh onları ne bağışlayacak, ne de doğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Gerçek şu, iman edip sonra küfre sapanlar, sonra yine iman edip sonra küfre sapanlar sonra da küfürleri artanlar... Allah onları bağışlayacak değildir, onları doğruyola da
ilet
ecek değildir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Şüphesiz inkâr edenler ve zulmedenler (var ya), Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola
ilet
ecek değildir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onları (başka) bir yola
ilet
ecek de değildir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenleri, kâfirleri, baskı, zulüm ve işkenceyle temel hak ve hürriyetleri kısıtlayarak, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimleri, haksızlık edenleri, şirke girenleri Allah asla koruma kalkanına almayacak, bağışlamayacak, doğru yola da
ilet
meyecek, başarıya ulaştırmayacaktır....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
İnkar eden ve zulmedenler var ya, Allah onları ne bağışlar ne de bir yola
ilet
ir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Gerçek şu ki, inkâr edenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da
ilet
ecek değildir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
(168-169) Şüphesiz ki inkâr edip küfre saplananları ve haksızlıkta bulunanları Allah bağışlayacak değildir ; onları Cehennem yolundan başka bir yola
ilet
ici de değildir. Orada ebediyen kalıcılardır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onları (başka) bir yola
ilet
ecek de değildir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Allah kafirleri ve zalimleri ne bağışlayacak ne de doğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Gerçek şu ki, kafirler ve zulmedenler, Tanrı onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da
ilet
ecek değildir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
(168-169) Hakıykat, o inkâr edib kâfir olanlar ve zulm edenler (yok mu) Allah onları asla yarlığayacak değildir. Onları cehennemin yolundan başka bir yola da
ilet
ecek değildir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. Bu ise Allaha göre pek kolaydır. ...
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Muhakkak ki küfreden ve zulmedenleri Allah, bağışlayacak ve onları doğru yola
ilet
ecek değildir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Filhakika o kimseler ki, kâfir olmuşlar ve zulüm etmişlerdir, onlar için Allah Teâlâ mağfiret edecek değildir ve onları bir yola
ilet
ecek değildir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
İnkâr edenleri ve zulmedenleri Allah bağışlamaz. Onları (doğru) bir yola da
ilet
mez....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
O inkâr edip zulmedenler var ya, Allâh onları ne bağışlayacak, ne de yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 168. Ayet:
Gerçek şu ki, küfredenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da
ilet
ecek değildir;...
Nisa Suresi, 169. Ayet:
(Allah onları) ancak içinde ebedî kalacakları cehennemin yoluna
ilet
ir. Bu ise Allah’a çok kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onları yoluna (
ilet
ecektir). Bu da Allah'a çok kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Ancak cehenneme giden yola
ilet
ecektir. Orada ebedî kalacaklar. Bunun icrâsı Allah’a çok kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Onları cehnennemin içinde sonsuza kadar kalmaları üzere sadece cehennemin yoluna
ilet
ir. Bu, Allah için pek kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Ancak, onda ebedi kalmaları için cehennem yoluna (
ilet
ecektir.) Bu da Allah'a pek kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
(168-169) Şüphesiz ki inkâr edip küfre saplananları ve haksızlıkta bulunanları Allah bağışlayacak değildir ; onları Cehennem yolundan başka bir yola
ilet
ici de değildir. Orada ebediyen kalıcılardır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onları yoluna (
ilet
ecektir). Bu da Allah'a çok kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Onları ancak cehennemin yoluna (
ilet
ecek ve) onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. Bu ise Allah'a çok kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Onların
ilet
ilecekleri tek yol cehennem yoludur. Orada ebedi olarak kalacaklardır. Bunu yapmak Allah için pek kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Ancak, onda ebedi kalmaları için cehennem yoluna (
ilet
ecektir). Bu da Tanrı'ya pek kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
(168-169) Hakıykat, o inkâr edib kâfir olanlar ve zulm edenler (yok mu) Allah onları asla yarlığayacak değildir. Onları cehennemin yolundan başka bir yola da
ilet
ecek değildir. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. Bu ise Allaha göre pek kolaydır. ...
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Sadece cehennemin yoluna (
ilet
ecek ve) orada sürekli kalacaklardır. Bu da Allah'a çok kolaydır....
Nisa Suresi, 169. Ayet:
Ancak, onda ebedi kalmaları için cehennem yoluna (
ilet
ecektir.) Bu da Allah'a pek kolaydır....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, içinizdeki yahudiler gibi Meryem’e zina isnad ederek Îsâ’nın peygamberliğini tanımayarak; hristiyanlar gibi Îsâ’nın ilâhlığını iddia ederek, haddi aşıp sorumluluk ve cezanızı artırmayın. Allah hakkında da baba olma, oğul edinme, bedenlere girme, değişme ve birleşme iddialarında da bulunmayın. Yalnızca hakkı ve doğruları söyleyin. Mesih, Meryem oğlu Îsâ, Allah’ın Rasulüdür, o Allah’ın Meryem’e
ilet
tiği 'ol' emrinin eseridir, mûcizesidir, ilâhî lütufla yaratılmış...
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah’a iman edip, Kur’ân’a sımsıkı sarılarak himayesine sığınanları Allah rahmetine ve lütfuna mazhar edecektir. Onları, Allah’a çıkan, doğru, muhkem, güvenli yola İslâmî hayata
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a iman eden ve O'na sarılanları Allah, kendi katından rahmet ve lütfun içine sokacak ve onları kendine giden doğru bir yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Allah’a iman edip de ona (Şeriatına) sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine (Cennete) koyacak ve onları, kendisine varan doğru bir yola (islâma)
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a inanıp O'na sımsıkı sarılanları (Allah), kendisinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah kendisine inanıp sarılanları rahmetine, bol bağışına kavuşturacak, onları doğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Tanrı'ya inananlar ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah, kendisine iman edip, Kur’an’a sarılanları rahmetine ve bol nimetlerine girdirecek ve onları kendisine (götüren) dosdoğru bir yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Alah'a inanıp O'na yapışanları (Allâh), kendinden bir rahmetin ve lutfun içine sokacak ve onları kendisine varan doğru bir yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a iman ederek Ona sımsıkı sarılanları, Allah kendi katından bir rahmet ve lutfa eriştirecek ve kendisine ulaşan dosdoğru bir yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Allah'a îmân edip de O'na (şeriatına) sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine koyacak ve onları kendisine varan doğru bir yola (İslâm'a)
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Allah'a îmân edip O'na sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lûtfa (cennete) koyacak, ve onları kendisine varan doğru bir yola (İslâm'a)
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Alah'a inanıp da O'na sımsıkı sarılanları Allah, kendisinden bir rahmet ve lütfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a inanan (ve O'nun şeriatına sanlan)lara gelince; (Allah) onlar, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine (cennete) koyacak ve onları doğru bir yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a iman edip O'nun kitabına sım sıkı sarılanları, Allah elbette Kendi katından bir rahmet ve lütfa eriştirecek ve onları Kendi rızasına ulaştıran dos doğru bir yola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a îmân edip O’na sımsıkı sarılanlar O’nun rahmetine girer, lütfuna erer, O’nun tarafından dosdoğru yola
ilet
ilirler....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a îmân edenler ve bu nura sımsıkı yapışanlar; işte Allah onları, kendinden gelen bir rahmete ve lûtf-u inayete sokacak ve kendisine varan dosdoğru vola
ilet
ecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a îmân edip O'na sarılanları Allah, kendi tarafından rahmet ve faz
ilet
e sokar. Ve doğru yola hidayet eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına
ilet
ir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah onunla rızasını gözetenleri selamet yollarına eriştirir ve kendi izniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkarıp dosdoğru yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasına uyanları o nurla selâmet yollarına
ilet
ir ve onları, izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp doğru yola (İslâma) götürür....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rizasini gozetenleri onunla, selamet yollarina eristirir ve onlari, izni ile, karanliklardan aydinliga cikarir. Onlari dogru yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürür ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır, dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Onunla ALLAH, rızasını gözetenleri barış ve huzur yollarına ulaştırır, izniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkararak onları dosdoğru yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına
ilet
ir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızası peşinde koşanları, bu kitap sayesinde selamet yollarına erdirir, onları, kendi izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır, doğru yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Tanrı, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Ki Allah, rızaasına uyanları onun sebebiyle selâmet yollarına doğrultur, onları, iradesiyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıb kendilerini dosdoğru bir yola
ilet
ir. ...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah onunla, rızasını gözetenleri selamet yollarına
ilet
ir. İzniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve doğru yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasını arayanları onunla kurtuluş yollarına eriştirir ve onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır, onları dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, onunla hoşnut olduğu şeyleri isteyenleri kurtuluş yollarına
ilet
ip karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru bir yola hidayet eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah onunla, rızasını izleyenleri selâmet yollarına
ilet
ir, Onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allâh, onunla rızâsına uyanları esenlik yollarına
ilet
ir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Onunla Allah, kendi rızasını izleyenleri selâmet yollarına
ilet
ir, onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına
ilet
ir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasına uyanları o nurla selâmet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp doğru yola (İslâm'a)
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah rızasına tâbî olanları o kitapla selamet yollanna
ilet
ir. Ve izniyle onları karanlıklardan nura (küfürden îmâna) çıkarır. Onlan dosdoğru bir yola (islâm'a) hidayet eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, o Kitab'la rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına
ilet
ir. Onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevkeder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Ki Allahû Tealâ, o kitapla rızasına ittiba edenleri selamet yollarına hidayet eder. Onlan iradesiyle (küfür, şekk) karanlıklarından (îmân ve yakîn) nuruna çıkarır, dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah o nur ile nzasına tâbî olanları selâmet yollarına
ilet
ir. Ve onlan kendi izniyle karanlıklardan nura çıkartır ve doğru yolu (İslâm dininin gerçeğini) onlara gösterir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Onunla Allah nzasına uyanları, selâmet yollarına eriştirir; onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah rızasını gözetenleri onunla selâmet yollarına eriştirir ve onlan izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onlan doğru yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
“Allâh onunla, rızasına tabi olan kimseleri selâmet yollarına
ilet
ir. Hem de onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru bir yola yöneltir.”...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, Kendi rızasına uyan kimseleri o kitap vasitasiyla selam yollarına eriştirir. İlahi izin ve iradesiyle onları inkar karanlıklarından çıkartıp iman nuruna kavuşturur ve dos doğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah bu kitapla rızasını arayanı kurtuluş yollarına götürür. Kendi irade ve yardımıyla onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve dosdoğru bir yola
ilet
ir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, onunla (îmân edip) rızasını kazananları selâmet yollarına
ilet
ir. İradesiyle karanlıktan aydınlığa çıkarır ve dosdoğru yola götürür....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah o kitapla rızasına uygun hareket edenleri, selâmet yollanna
ilet
ir; onlan kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevkeder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Rızasını arayanı Allah onunla kurtuluş yollarına götürüyor ve onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıyor, dosdoğru bir yola
ilet
iyor....
Maidə Suresi, 35. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne). ...
Maidə Suresi, 35. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey!
2.
ellezîne âmenû
: Allâh'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler
3.
ittekû Allâhe
: Allâh'a (c.c.) karşı takvâ sahibi olun
4.
Maidə Suresi, 44. Ayet:
Şüphesiz ki, biz, içinde hidâyet (doğru yolu gösterici ve ona
ilet
ici) ve (kafa ile gönülleri) aydınlatıcı (belgeler) bulunan Tevrat'ı indirdik. Kendilerini (hakka) teslim eden peygamberler, Yahudiler arasında onunla hükmederlerdi; yine onlardan Rabb için yol gösterenleri de, bilginleri de Allah'ın kitabından muhafazasıyla emrolundukları hususlarla hükmederlerdi. Ve onlar buna şahitlerdi de.. (Ey hükmetme durumunda olanlar !) artık insanlardan korkmayın benden korkun ; âyetlerimizi az bir değere...
Maidə Suresi, 46. Ayet:
O peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola
ilet
ici ve bir öğüt olarak İncil’i verdik....
Maidə Suresi, 51. Ayet:
Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya
ilet
mez....
Maidə Suresi, 51. Ayet:
İnananlar, Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 51. Ayet:
Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 51. Ayet:
Ey müminler yahudileri ve hristiyanları dost edinmeyiniz. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse o onlardan olur. Hiç kuşkusuz Allah, zalimleri doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 51. Ayet:
Ey iman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları velî edinmeyin. Onlar ancak birbirlerinin velisidirler. Sizden kim onları velî edinirse o da onlardandır. Allah böylesi zalimleri doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 51. Ayet:
Ey inananlar, yahûdileri ve hıristiyanları veliler edinmeyin! Onlar, birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları kendine veli yaparsa, o onlardandır. Şüphesiz Allâh, zâlim toplumu doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 67. Ayet:
Elçi, Rabbinden sana indirileni duyur. Bunu yapmazsan O'nun elçiliğini duyurmamış olursun. ALLAH seni halktan koruyacak. ALLAH inkarcıları doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 67. Ayet:
Ey şanlı Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan O'nun peygamberlik görevini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah, kâfirler toplumunu doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 67. Ayet:
Ey Peygamber, Rabbin tarafından sana indirilen mesajı duyur. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçisi olma görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah kafirleri doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 67. Ayet:
Ey Elçi! Rabbinden sana indirilenleri tebliğ et: Sen onu tam yapmadığın sürece Rabbinin mesajını (hiç) yaymamış olursun. (Görevini yaparsan) Allah seni (inanmayan) insanlardan koruyacaktır. Allah, hakikati inkar eden insanları doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 67. Ayet:
Ey Elçi, Rabbinden sana indirileni duyur; eğer bunu yapmazsan, O'nun mesajını duyurmamış olursun. Allâh seni insanlardan korur. Doğrusu Allâh, kâfirler toplumunu yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 103. Ayet:
Mâ cealallâhu min bahîretin ve lâ sâibetin ve lâ vasîletin ve lâ hâmin ve lâkinnellezîne keferû yefterûne alâllâhi kezib(kezibe) ve ekseruhum lâ ya’kılûn(ya’kılûne)....
Maidə Suresi, 103. Ayet:
1.
mâ ceale
: kılmadı, yapmadı
2.
allâhu
: Allâh (cc.)
3.
min
: ...'den
4.
bahîretin
: putlar için ayırılan ve kul...
Maidə Suresi, 108. Ayet:
Bu (usul), şahitliği lâyıkıyla yerine getirmeleri ve yeminlerinden sonra başka yeminlere başvurulacağından endişe etmelerini sağlamak için en uygun çaredir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Allah, fasık toplumu doğruya
ilet
mez....
Maidə Suresi, 108. Ayet:
Bu uygulama, tanıklığı gereği gibi yapmalarını ve yemin ettikten sonra yeminlerinin reddedilmesinden korkmalarını sağlamak içindir. ALLAH'ı sayın ve dinleyin. ALLAH yoldan iyice çıkmış topluluğu doğru yola
ilet
mez....
Maidə Suresi, 108. Ayet:
Şâhidliği gereği gibi yapmalarına, yâhut yemin(etme)lerinden sonra yeminlerin(in) reddedilmesinden korkmalarına en uygun olan budur. Allah'tan korkun ve iyi dinleyin: Allâh, yoldan çıkan topluluğu doğru yola
ilet
mez....
Ənam Suresi, 39. Ayet:
Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola
ilet
ir....
Ənam Suresi, 39. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola
ilet
ir....
Ənam Suresi, 39. Ayet:
Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde bocalayan sağırlar ve dilsizlerdir. Allah dilediği kimseyi şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola
ilet
ir....
Ənam Suresi, 44. Ayet:
Kendilerine
ilet
ilen mesajı unuttuklarında kendilerine her şeyin kapısını ardına kadar açtık. Kendilerine verilenlerle şımarınca onları ansızın yakaladık ve böylece şaşkın ve umutsuz kaldılar....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola
ilet
tikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: "Bize gel! " diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkârcılığa) mı döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki: Allah'ı bırakıp da bize fayda veya zarar veremeyecek olan şeylere mi tapalım? Allah bizi doğru yola
ilet
tikten sonra şeytanların saptırıp şaşkın olarak çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise: «Bize gel!» diye doğru yola çağırdıkları şaşkın kimse gibi gerisin geri (inkârcılığa) mı döndürüleceğiz? De ki: Allah'ın hidayeti doğru yolun ta kendisidir. Bize âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir....
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki; «Allah'ı bırakıp bize ne yarar ve ne de zarar dokunduramayan putlara mı yalvarırım? Allah bizi doğru yola
ilet
tikten sonra tekrar geriye mi dönelim? Tıpkı arkadaşları tarafından 'bize gel' diye doğru yola çağrıldığı halde, şeytanlar tarafından ayartılıp çöl ortasında şaşkın bırakılan kimse gibi mi olalım? De ki; «Doğru kılavuzluk, Allah'ın kılavuzluğudur, bize alemlerin Rabbine teslim olmamız emredildi.»...
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki: «Allahı bırakıb da bize ne fâide, ne zarar yapamayacak olan şeylere (putlara) mı tapalım? Allah bizi doğru yola
ilet
dikden sonra — şeytanların sapdırıp şaşkın bir halde çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise «Bize gel» diye yola çağırdıkları kimse gibi — ökçelerimizin üzerine gerisin geri mi (şirke) döndürülelim»? De ki: «Allahın hidâyet yolu şübhesiz ki doğru yolun ta kendisidir ve biz (kendimizi) kâinatın Rabbine teslîm etmemizle emrolunmuşuzdur. ...
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki: "Biz, Allahın yerine bize ne faydası dokunan ne de zarar verebilen şeylere mi yalvaralım? Ve Allah bizi doğru yola
ilet
tikten sonra topuklarımızın üzerinde gerisin geri mi dönelim? Tıpkı kendisini doğru yola çağıran arkadaşları (uzaktan) "Bizimle gel!" diye seslendikleri halde şeytanların ayartmasına kapılıp dünyevi zevkler peşinde körü körüne koşturan kimse gibi (mi olalım?)" De ki: "Şüphe yok ki Allahın rehberliği, yegane rehberliktir; ve biz, kendimizi bütün alemlerin Rabbine teslim et...
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki: "Allah'tan başka, bize ne yarar, ne zarar vermeyen şeylere mi yalvaralım? Ve Allâh bizi doğru yola
ilet
tikten sonra, ökçelerimiz üzerinde (eski durumumuza) döndürülüp; şeytânların ayartarak şaşkın bir halde çölde bıraktıkları; arkadaşlarının ise "Bize gel!" diye doğru yola çağırdıkları kimse gibi (şaşkın bir duruma) mı düşelim?" De ki: "Yol gösterme, ancak Allâh'ın yol göstermesidir. Bize, âlemlerin Rabbine teslim olmamız emredilmiştir."...
Ənam Suresi, 77. Ayet:
Arkasından ayı doğarken görünce «Rabbim budur» dedi. Fakat o da batınca «Eğer Rabbim beni doğru yola
ilet
meseydi, kuşkusuz sapıklardan biri olurdum» dedi....
Ənam Suresi, 77. Ayet:
Sonra, ayın doğduğunu görünce, "İşte benim Rabbim bu!" dedi. Ama ay da batınca, "Gerçekten, eğer Rabbim beni doğru yola
ilet
mezse ben kesinlikle sapkınlığa düşmüş kimselerden olurdum!" dedi....
Ənam Suresi, 77. Ayet:
Ay’ı doğarken görünce: -Bu, Rabbim, demişti. Fakat, o da batınca: -Rabbim beni doğru yola
ilet
mezse, muhakkak sapıklığa düşmüş kimselerden olacağım, demişti....
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: “Beni doğru yola
ilet
mişken, Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin O’na ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbimin bir şey dilemiş olması başka. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: Beni doğru yola
ilet
mişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak, Rabbim'in bir şey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hâla ibret almıyor musunuz?...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi onunla Allah konusunda deliller getirerek tartışmaya başladı. İbrâhim: 'Allah beni doğru yola
ilet
mişken, siz hâlâ benimle O’nun hakkında mı deliller getirerek tartışıyorsunuz? Ben, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na ortak tanıdığınız şeylerden korkmam. Rabbimin, sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olmadıkça, onlar bana birşey yapamaz. Her şey Rabbimin ilmi, iradesi, planı içindedir. İyice düşünmeyecek misiniz?' dedi....
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Toplumu onunla tartışmaya girdi. O da şöyle dedi: 'O beni doğru yola
ilet
tiği halde, siz Allah hakkında benimle tartışmaya mı giriyorsunuz? Allah'ın benim hakkımda bir şey dilemesi dışında sizin O'na ortak koştuklarınızdan korkmuyorum. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hala öğüt almıyor musunuz?'...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi de kendisine karşı mücedeleye kalkıştı. O şöyle dedi: “- Allah, beni doğru yola
ilet
mişken siz, onun hakkında, benimle çekişmeye mi kalkıyorsunuz? Ben, ona ortak koştuğunuz şeylerden (putlardan) asla korkmam. Rabbim dilemedikçe, onlar bana hiç bir şey yapamaz. Rabbim her şeyi ilmi ile çevrelemiştir. Artık düşünüp öğüt almayacak mısınız?”...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: Beni doğru yola
ilet
mişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak, Rabbim'in bir şey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hâla ibret almıyor musunuz?...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi onunla tartışmaya girişti, bunun üzerine onlara dedi ki; «Allah beni doğru yola
ilet
mişken sizler, O'nun hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Ben O'na koştuğunuz ortaklardan korkmam. Meğer ki, Rabbim hakkımda bir şey dilemiş olsun. Rabbimin bilgisi her şeyi kuşatmıştır. Halâ düşünmüyor musunuz?»...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi ona (düşmanca ve câhilce) hüccet getirmiye kalkışdı. O dedi ki: «Allah beni doğru yola
ilet
mişken siz benimle Onun hakkında haalâ çekişiyor musunuz? Ben Ona eş tanıdığınız şeylerden (hiç bir zaman) korkmam. Meğer ki Rabbim (hakkımda) bir şey (bir felâket) dilemis olsun. Rabbimin ilmi her şey'e sargın ve taşkındır. Haalâ düşünüb öğüd almayacak mısınız»? ...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi, onunla tartoşmaya girişti. Demişti ki: Beni doğru yola
ilet
mişken; Allah hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? O'na şirk koştuklarınızdan korkmam. Meğer ki, Rabbım bir şey dilemiş olsun. Rabbım, ilimce herşeyi kuşatmıştır. Hala düşünüp öğüt almayacak mısınız?...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Ve (sonra) halkı onunla tartışmaya girdi. (Bunun üzerine) onlara: "Beni doğru yola
ilet
en O iken benimle Allah hakkında hala tartışıyor musunuz? Ama Ondan başka ilahlık yakıştırdığınız hiçbir şeyden korkmuyorum, (zira hiçbir kötülük bana dokunmaz) Rabbim dilemedikçe. Rabbim her şeyi bilgisi ile kuşatır; peki bunu hiç düşünmüyor musunuz?...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi onunla tartışmaya girişti. (O onlara) dedi ki: "Beni doğru yola
ilet
miş iken Allâh hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben, sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak Rabbimin dilediği olur! Rabbim, bilgice herşeyi kuşatmıştr. Hâlâ öğüt almıyor musunuz?...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Toplumu ona karşı çıkıp kanıt getirmeye kalkıştı. O dedi ki: "Allah hakkında benimle çekişiyor musunuz? Beni doğru yola O
ilet
ti. O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbimin dilediği dışında hiçbir şey olmaz. Rabbim bilgice herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almayacak mısınız?"...
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz O'na İshak ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola
ilet
tik. Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola
ilet
miştik; Biz iyi davrananları işte böyle mükâfatlandırırız....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz İbrâhim’e İshak’ı ve Yâkub’u ihsan ettik. Hepsini de doğru yola
ilet
tik. Nitekim daha önce Nûh’u ve onun soyundan Dâvûd’u, Süleyman’ı, Eyyûb’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da doğru yola
ilet
miştik. Biz iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, ...
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz ona İshak ve Yakub'u bağışladık. Hepsini doğru yola
ilet
tik. Ondan önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola eriştirdik. İyilik sahiplerine işte böyle karşılık veririz....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz O'na İshak ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola
ilet
tik. Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola
ilet
miştik; Biz iyi davrananları işte böyle mükâfatlandırırız....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz O'na İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Hepsini doğru yola
ilet
tik. Daha önce de Nuh'u ve O'nun soyundan gelen Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola
ilet
miştik. Biz iyileri işte böyle mükâfatlandırırız....
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Biz ona İshakı ve Yakubu bağışladık; ve her birini, daha önce Nuhu
ilet
tiğimiz gibi doğru yola
ilet
tik. Onun neslinden Davuda, Süleymana, Eyyuba, Yusufa, Musaya ve Harun(a peygamberlik bağışladık): işte iyilik yapanları böyle ödüllendiririz;...
Ənam Suresi, 84. Ayet:
Ona İshak ile Yakub'u ihsan ettik; hepsini de doğru yola
ilet
tik. Daha önce Biz Nuh'a ve onun neslinden Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a, Musa'ya ve Harun'a da hidayet vermiştik. İyilik yapan ve iyi kulluk edenleri Biz işte böyle ödüllendiririz....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola
ilet
miştik). Hepsi de iyilerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya, Yahya, İsa ve İlyas'ı da (doğru yola
ilet
miştik). Hepsi de iyilerden idi....
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyya'yı, Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da doğru yola
ilet
tik. Hepsi de iyilerdendi....
Ənam Suresi, 86. Ayet:
İsmail'i, el-Yesa'yı, Yunus'u ve Lût'u da doğru yola
ilet
tik. Hepsini de alemlere üstün kıldık....
Ənam Suresi, 86. Ayet:
İsmâîli, Elyasa'ı, Yunusu, Lutu da (hidâyete
ilet
dik). Her birine âlemlerin üstünde yüksek meziyyetler verdik. ...
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bir kısmını da. Bütün bunları seçtik ve bunları dosdoğru bir yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik). Onları seçkin kıldık ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da üstün kıldık. Onları seçtik ve doğru, muhkem, güvenli yola, İslâmî hayata
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden de (kendilerine lütfettikklerimiz oldu). Biz onları seçtik ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, nesillerinden ve kardeşlerinden bir kısmını da üstün kıldık, onları seçtik ve kendilerini doğru yola (İslâma)
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik). Onları seçkin kıldık ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Atalarından, soylarından, kardeşlerinden bir çoğunu seçip doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da (üstün kıldık). Onları seçtik ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Bunlardan bazılarının babalarını, soylarından gelenleri ve kardeşlerini de seçip doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, soylarından, kardeşlerinden kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların babalarından, zürriyetlerinden, kardeşlerinden kimini de. Onları seçtik ve onları dosdoğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da. Onları seçkin kıldık ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarını da... Onları seçtik ve onları doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini de (bunlara kattık) ; onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların atalarından, nesillerinden ve kardeşlerinden de bir kısmını seçtik ve dosdoğru bir yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden bir kısmını da üstün kıldık, onları seçtik ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, nesillerinden, kardeşlerinden bir kısmını da üstün kıldık. Onları seçtik ve kendilerini doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onları da seçtik ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, kardeşlerinden ve çocuklarından bazılarını da üstün kıldık. Onları seçtik ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların hepsini seçtik ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onları seçkin kıldık ve doğru yola
ilet
tik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
“Babalarından da zürriyetlerinden de kardeşlerinden de. Onları seçtik ve kendilerini dosdoğru yola
ilet
tik.”...
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Bunların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bir kısmını da (doğru yola
ilet
tik). Onları seçtik ve dosdoğru bir yola
ilet
tik....