Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani! Bir zamanlar Rabb'in, meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife tayin edeceğim." demişti. Melekler: orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birisini mi halife yapacaksın? Oysa biz Seni övgü ile yüceltip kutsuyoruz." dediler. Allah: "Ben sizin b
ilme
diklerinizi bilirim." dedi....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Öyle bir günden korunup sakının ki: Hiç kimse bir başkasına yardım edemez. Kimseden şefaat kabul ed
ilme
z. Kimseden fideye de alınmaz. Kimseye yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
İçlerinde ummiler vardır. Kitabı b
ilme
zler. Kuruntularından başka bir şey b
ilme
zler. Ancak zanda bulunuyorlar....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
"Sayılı günlerin dışında ateş bize dokunmaz." dediler. De ki: "Allah'tan buna dair bir söz mü aldınız? Eğer böyle ise Allah, kesinlikle verdiği sözden dönmez. Yoksa Allah'a karşı b
ilme
diğiniz şey mi söylüyorsunuz?"....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar, dünya hayatına karşılık ahiret hayatını satan kimselerdir. Bundan dolayı onlardan azap hafiflet
ilme
yecek ve onlara yardım da ed
ilme
yecektir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehli'nin ve Müşriklerin kafirleri Rabb'inizden, size bir hayrın indir
ilme
sini istemezler. Oysa Allah, rahmetini dilediği kimseye ayırır. Allah, Büyük Lütuf Sahibi'dir....
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Biz, bir ayeti yürürlükten kaldırır veya unutturursak ya onun dengini ya da ondan daha iyisini getiririz. Sen, Allah'ın her şeye gücü yeten olduğunu b
ilme
z misin?...
Bəqərə Suresi, 107. Ayet:
Yerlerin ve göklerin egemenliğinin Allah'a ait olduğunu b
ilme
z misin? Sizin için Allah'ın yanı sıra ne bir veli ne de bir yardımcı vardır....
Bəqərə Suresi, 118. Ayet:
B
ilme
yen kimseler: "Allah'ın bizimle konuşması veya bize bir ayet göndermesi gerekmez mi?" dediler. Onlardan öncekiler de onların sözlerine benzer sözler söylemişlerdi. Kalpleri birbirlerine benziyor. B
ilme
k isteyen kimseler için ayetleri iyice açıkladık....
Bəqərə Suresi, 123. Ayet:
Hiç kimsenin bir başkasının yerine bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye kabul ed
ilme
yeceği ve hiç kimseye şefaatin fayda vermeyeceği ve hiç kimseye yardım ed
ilme
yeceği günden korunup sakının....
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
İbrahim'in milletinden, kendini b
ilme
zlerden başka kim yüz çevirir? Ant olsun onu dünyada Biz seçtik; o, ahirette de iyiler arasında yer alacaktır....
Bəqərə Suresi, 151. Ayet:
Nitekim içinizden, size ayetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size Kitap'ı ve Hikmet'i öğreten, size b
ilme
diğiniz şeyleri öğreten bir Resul gönderdik....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbirlerini ardı sıra takip etmesinde; insanların yararlanmaları için denizde yüzen gemilerde, Allah'ın gökten indirip, onunla ölü toprağa hayat vererek, orada her türlü canlının yaşamasını sağladığı suda, rüzgarın yönlendir
ilme
sinde, emre hazır bulutların yer ile gök arasında hareket ettir
ilme
sinde aklını kullanan bir halk için birçok kanıt vardır....
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
O, size, ancak kötülüğü, fahşayı ve Allah'a karşı b
ilme
diğiniz şeyleri söylemeyi telkin eder....
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Siyam gecesinde kadınlarınıza yaklaşmanız sizin için helal kılındı. Onlar, sizin için örtüdür; siz de onlar için örtüsünüz. Allah, nefsinize sahip olmadığınızı bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın, Allah'ın sizin için yazdığı şeyi isteyin. Şafak vaktinin siyah ipliği, beyaz ipliğinden ayırt ed
ilme
anına kadar, yiyin için. Sonra da geceye dek siyamı tamamlayın. Eğer mescitlerde itikaftaysanız onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırla...
Bəqərə Suresi, 188. Ayet:
Birbirinizin mallarını haksız şekilde yemeyin. Günah olduğunu bildiğiniz halde, başkasının bir kısım mallarına haksız yere sahip olab
ilme
k için hukuki hileye başvurmayın....
Bəqərə Suresi, 216. Ayet:
Hoşunuza gitmese de savaş üzerinize yazıldı. Olur ki, hoşunuza gitmeyen bir şeyde sizin için hayır, yine olur ki hoşunuza giden bir şeyde de sizin için şer vardır. Allah bilir, siz b
ilme
zsiniz....
Bəqərə Suresi, 232. Ayet:
Boşadığınız kadınlar, bekleme sürelerini tamamlayınca; aralarında meşru bir şekilde anlaştıkları takdirde, onların eşleriyle evlenmelerine engel olmayın. Bu, içinizden Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenlere yapılan bir öğüttür. Bu sizin için daha iffetli, daha temiz bir yoldur. Allah bilir, siz b
ilme
zsiniz....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Farz kılıp ta kendilerine dokunmadığınız kadınları boşarsanız, farz kılınanın yarısı onlarındır. Ancak kendisinin veya nikah akdini elinde tutanın, bundan vazgeçmesi hariç. Bununla birlikte, mehirin tamamının ver
ilme
si takvaya daha uygundur. Aranızda birbirinize iyilik yapmayı ihmal etmeyin. Kuşkusuz, Allah, yaptığınız her şeyi görür....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
Eğer korkarsanız yaya veya binek üzerinde bulunduğunuzda da güvenlikte olduğunuz zamanda da b
ilme
diğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı anın....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Yardımlar Allah yolunda mahsur olan, çalışmaya güç yetiremeyen yoksullar içindir. B
ilme
yenler, utangaçlıklarından dolayı onları zengin sanır. Sen, onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek kimseyi rahatsız etmezler. Hayır olarak ne infak ederseniz muhakkak Allah, onu bilir....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borç verdiğiniz zaman onu yazın. Yazan her kimse, onu adaletle yazsın. Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borçlu olan da yazdırsın. Rabb'i olan Allah'a karşı takvalı olsun, ondan hiçbir şeyi eksik bırakmasın. Eğer borçlu aklı ermez, aciz veya kendi söyleyip yazdıramayacak durumda birisi ise, velisi, onu adaletli bir şekilde yazdırsın. Erkeklerinizden de iki tanık tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, o zaman razı...
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
Eğer, seninle tartışırlarsa de ki: "Ben, bütün benliğimle Allah'a teslim oldum, bana tabi olanlar da." Kendilerine Kitap verilenlere ve Kitap ver
ilme
yenlere: "Siz de teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim olmuşlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah, Kullarını Hakkıyla Görendir....
Ali-İmran Suresi, 66. Ayet:
Diyelim ki bildiğiniz şeyler hakkında tartıştınız. Peki, hiçbir bilginiz olmayan konularda ne diye tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz b
ilme
zsiniz....
Ali-İmran Suresi, 73. Ayet:
"Kendi dininize tabi olanlardan başkasına inanmayın." dediler. De ki: "Hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilmiş olanın benzerinin ver
ilme
sinden veya Rabb'inizin katından aleyhinize kanıt getirebileceklerinden ötürü mü böyle söylüyorsunuz." De ki: "Lütuf, Allah'ın elindedir, onu hak edene verir." Allah, Yardımı Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Ali-İmran Suresi, 75. Ayet:
Ehl-i Kitap'tan öylesi vardır ki, kendisine yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder. Öylesi de var ki bir dinar emanet etsen, başına dik
ilme
dikçe onu sana iade etmez. Bunun sebebi: "Ümmilerin malını yemede vebal yoktur." diye düşünmelerindendir. Onlar, bile bile, Allah adına yalan söylerler....
Ali-İmran Suresi, 85. Ayet:
Kim İslam'dan başka bir din seçerse, bilsin ki o din ondan asla kabul ed
ilme
yecektir ve o ahirette hüsrana uğrayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
İman ettikten sonra kafir olup ve küfürlerinde ısrarcı olanların tevbeleri asla kabul ed
ilme
yecektir. İşte onlar sapkın olanlardır....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Kuşkusuz Kafir olup, Kafir olarak ölenler; kurtulmak için yeryüzü dolusu altını fidye olarak verseler de onlardan kabul ed
ilme
yecektir. Onlar için can yakıcı bir azap vardır. Ve onların hiçbir yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 93. Ayet:
Tevrat indir
ilme
den önce, İsrail'in kendisine haram kıldıkları hariç bütün yiyecekler İsrailoğulları'na helaldi. De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız, haydi Tevrat'ı getirip okuyun."...
Ali-İmran Suresi, 111. Ayet:
Onlar, eziyetten başka size bir zarar veremezler. Sizinle savaşsalar bile geri dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da ed
ilme
z....
Ali-İmran Suresi, 122. Ayet:
Hani! İçinizden iki grup korkuya kapılıp, geri çek
ilme
ye yeltenmişti. Halbuki Allah, onların velisiydi. Mü'minler yalnız Allah'a tevekkül etsinler....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
Bu yardım, Kafirlerin bir kısmının imha ed
ilme
si veya bozguna uğrayarak umutsuzca geri dönüp gitmeleri için yapıldı....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Bir de münafık olanların belirlenmesi içindi. Onlara: "Gelin bizimle birlikte Allah yolunda savaşın veya savunmada bulunun." denildiğinde; onlar: "Savaşı bilseydik elbette size uyardık." dediler. Onlar, İzin Günü, imandan çok küfre yakındılar. Kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söylüyorlardı. Oysa Allah, onların içlerinde sakladıklarını çok iyi b
ilme
ktedir....
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Mallarınızla ve canlarınızla deneneceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takvalı olursanız, bilin ki bu, kesin kararlılık göster
ilme
si gereken işlerdendir....
Nisa Suresi, 49. Ayet:
Kendilerini temize çıkaranları görmüyor musun? Hayır! Allah, hak edeni temize çıkarır. Hiç kimseye hurma çekirdeğinin lifi kadar haksızlık ed
ilme
z....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz, hiçbir resulü Allah'ın izni ile yalnızca kendisine itaat ed
ilme
sinden başka bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, kendi kendilerine haksızlık yaptıklarında, sana gelip, Allah'tan bağışlanmalarını dileselerdi ve sen de Resul olarak onların bağışlanmasını dileseydin; Allah'ın tevbeleri kabul edici ve çok merhamet edici olduğunu göreceklerdi....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
Kendilerine, ellerinizi çekin, salatı ikame edin, zekatı yapın denilen kimseleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca, içlerinden bir kısmı Allah'ın haşyeti gibi, hatta daha fazla insanlara haşyet duyarlar. Ve "Ey Rabb'imiz! Neden üzerimize savaş yazdın, bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya?" dediler. De ki: "Dünya geçimliği önemsizdir. Ahiret, takva sahibi kimseler için daha hayırlıdır." Ve hurma çekirdeğinin içindeki lif kadar size haksızlık ed
ilme
z....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allah'ın, sana lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bazıları seni saptırmaya yeltenmişti. Oysa onlar, kendilerinden başkasını saptıramazlar. Sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitap'ı ve Hikmet'i indirdi ve sana b
ilme
diklerini öğretti. Kuşkusuz, Allah'ın sana lütfu çok büyüktür....
Nisa Suresi, 124. Ayet:
Erkek ve kadın; her kim Mü'min olarak salihatı yaparsa, işte onlar Cennet'e gireceklerdir. Ve onlara zerre kadar haksızlık ed
ilme
yecektir....
Nisa Suresi, 148. Ayet:
Allah, kendisine haksızlık yapılan kişinin dışında, kötü sözün açıkça dillendir
ilme
sini sevmez. Kuşkusuz, Allah, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve Resul'üyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası öldürülmeleri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çapraz kes
ilme
si veya yerlerinden sürgün ed
ilme
leridir. İşte bu durum, onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette ise onlar için büyük bir azap vardır....
Maidə Suresi, 36. Ayet:
Yeryüzünde olanların tamamı ve bir o kadarı daha, Kafirlerin olsa ve Kıyamet Günü'nün azabından kurtulmak için bunları karşılık olarak verseler, bu onlardan asla kabul ed
ilme
yecektir. Onlar için elem verici bir azap vardır....
Maidə Suresi, 40. Ayet:
B
ilme
z misin? Kuşkusuz ki göklerin ve yerin mülkü Allah'a aittir. Hak edene azap eder, Hak edeni bağışlar. Allah Her Şeye Güç Yetiren'dir....
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Resul! Küfre koşuşanlar seni üzmesin. O kimseler ki ağızlarıyla inandık dedikleri halde, kalben inanmadılar. Ve bir de yalan uydurmak amacıyla kasıtlı dinleyen Yahudiler, sana gelmeyen başka bir halk adına casusluk yapmak için dinlerler. Sözleri bağlamlarından kopararak değiştiriyorlar: "Eğer bu size verilirse onu alın, eğer bu ver
ilme
zse sakının!" diyorlar. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, onun için Allah'a karşı elinden hiçbir şey gelmez. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arındır...
Maidə Suresi, 68. Ayet:
De ki: "Ey Kitap ehli! Tevrat'ı ve İncil'i ve Rabb'inizden size indirileni gereğince uygulamadığınız sürece inancınızı sağlam bir temele oturtmuş olmazsınız." Elbette Rabb'inden sana indir
ilme
kte olan şey, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır. O halde gerçeği yalanlayan nankör halka üzülme....
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Allah, ellerinizin ve oklarınızın ulaşabildiği bir kısım avla sizi dener. Ki görünmeyen yerde kendisine karşı gelmekten sakınanların kimler olduğunu b
ilme
k için. Bundan sonra kim haddi aşarsa onun için elem verici bir azap vardır....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Beyt-i Haram olan Kabe'yi ve o haram olan ayı ve hediye kurbanlığı ve gerdanlıkları insanlar için kıyam yaptı. Bilesiniz ki Allah, göklerdekini ve yerdekini b
ilme
ktedir. Kuşkusuz, Allah, Her Şeyi Bilen'dir....
Maidə Suresi, 104. Ayet:
Onlara, Allah'ın indirdiğine ve resule gelin dendiği zaman, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter." dediler. Peki ya ataları bir şey b
ilme
yen ve doğru yolda olmayan kimselerse?...
Maidə Suresi, 108. Ayet:
İşte bu, tanıklığın tam anlamıyla yerine getir
ilme
si; yoksa yeminden sonra yeminlerinin başkalarının yeminleriyle geri çevr
ilme
sinden korkulması bakımından daha uygundur. Allah için takvalı olun ve dinleyin. Allah, fasık olan toplumu doğru yola iletmez....
Maidə Suresi, 113. Ayet:
"Ondan yemeyi ve kalplerimizin iyice yatışmasını; senin bize doğru söylediğini b
ilme
yi ve buna doğrudan tanık olmayı istiyoruz." dediler....
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Allah: "Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, Allah'tan başka beni ve annemi iki ilah edinin diye sen mi söyledin?" buyurduğunda, "Sen yücesin." dedi. "Gerçek olmayan bir şeyi söylemek haddim değil. Ben onu söyleseydim, Sen onu bilirdin. Nefsimde olanı bilirsin, ben ise Sen'in zatında olanı b
ilme
m. Sen, gaipleri eksiksiz bilensin."...
Ənam Suresi, 8. Ayet:
"Ona bir melek indir
ilme
li değil miydi?" dediler. Eğer bir melek indirmiş olsaydık iş bitirilmiş olurdu. Sonra onlara göz açtırılmazdı....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Ant olsun, senden önce de resuller yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet ed
ilme
lerine karşı Bizim yardımımız ulaşıncaya kadar sabrettiler. Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek bir güç yoktur. Nitekim senden önce gönderilmiş elçilerin bir kısım haberleri sana gelmiştir....
Ənam Suresi, 37. Ayet:
Ona, "Rabb'inden bir ayet indir
ilme
li değil miydi?" dediler. De ki: "Elbette ki Allah, bir ayet indirmeye kadirdir. Ancak onların çoğu bunu b
ilme
zler."...
Ənam Suresi, 50. Ayet:
De ki: "Ben size, Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da b
ilme
m. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Niçin düşünmüyorsunuz?"...
Ənam Suresi, 51. Ayet:
Rabb'lerinin huzurunda hesaba çek
ilme
korkusu olanları, onunla uyar. Kendileri için O'ndan başka ne bir şefaatçi ne de bir veli yoktur. Umulur ki takva sahibi olurlar....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini oyun ve eğlence edinen, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Hiç kimsenin kazandığı şeyle bir felaket yaşamaması için Kur'an ile uyar. O kimse için Allah'tan başka ne bir veli ne de bir şefaatçi vardır. O, bütün varlığını fidye olarak verse de ondan kabul ed
ilme
z. Onlar, kazandıklarından dolayı mahvolan kimselerdir. Onlar için kaynar sudan bir içecek ve can yakıcı bir azap vardır....
Ənam Suresi, 91. Ayet:
Allah'ı gereği gibi takdir etmediler. "Allah, beşere hiçbir şey indirmedi." dediler. De ki: "Musa'nın insanlar için bir nur ve hidayet olarak getirdiği; sizin yazılı sayfalar haline getirip bir kısmını açıklayıp ama çoğunu da gizlediğiniz; sizin de atalarınızın da b
ilme
diğiniz şeyler, kendisiyle size öğretilen Kitap'ı kim indirdi?" Sen, "Allah" de. Ve sonra bırak onları, daldıkları bataklıkta oynaya dursunlar!...
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine hiçbir şey vahyed
ilme
miş iken, "Bana da vahyolundu." diyenden ya da "Ben de Allah'ın indirdiği ayetlerin benzerini indireceğim." diyenden daha haksız kim olabilir? Melekler, canlarını almak için ellerini uzatıp, "Canlarınızı verin; Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve onun ayetlerine karşı büyüklük taslamanızdan dolayı bugün alçaltıcı azabı tadın." dediklerinde, can çekişirlerken bu zalimleri bir görsen!...
Ənam Suresi, 124. Ayet:
Onlara bir ayet geldiği zaman, "Allah'ın resulüne verilenin benzeri bize de ver
ilme
dikçe asla iman etmeyiz." derler. Allah, resullük görevini kime vereceğini en iyi bilendir. Suç işleyenlere, yaptıkları aldatmalar yüzünden, Allah katında bir aşağılanma ve şiddetli bir azap vardır....
Əraf Suresi, 33. Ayet:
De ki: "Rabb'im şunları kesinlikle haram kılmıştır: Fuhuşların açık olanını ve gizli olanını, günahları, haksız yere saldırmayı, hakkında hiçbir belge indirmediği herhangi bir şeyi Allah'a ortak koşmayı ve Allah'a, b
ilme
diğiniz şeyleri yakıştırmanızı....
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Buyurdu ki: "Sizden önceki cinn ve insten ümmetler arasında siz de ateşe girin. Her ümmet girdikçe, yoldaşlarına lanet etti. Birbiri ardına hepsi orada toplandığı zaman; sonrakiler öncekiler için: "Ey Rabb'imiz! Bunlar bizi saptırdılar, bunlara ateşten bir kat daha azap ver." "Hepsi için bir kat fazla vardır, ama siz b
ilme
zsiniz." dedi....
Əraf Suresi, 62. Ayet:
"Rabb'imin gönderdiklerini size tebliğ ediyorum. Ve size öğüt veriyorum. Allah tarafından, sizin b
ilme
diklerinizi biliyorum."...
Əraf Suresi, 131. Ayet:
Onlara bir iyilik geldiği zaman, "Bu bizdendir." derler. Bir kötülük isabet ettiği zaman da Musa ve onunla birlikte olanları uğursuz sayarlardı. İyi bilin ki onların uğursuzluğu ancak Allah katındadır. Ancak çokları bunu b
ilme
z....
Əraf Suresi, 187. Ayet:
Sana Saat'ten soruyorlar. Ne zaman gerçekleşecek diye. De ki: "Onun bilgisi sadece Rabb'imin yanındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de, yere de ağır gelecektir. O size ansızın gelecek." Sanki sen biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi sadece Allah'ın yanındadır." Ancak insanların çoğu bu gerçeği b
ilme
z....
Ənfal Suresi, 7. Ayet:
Allah, iki topluluktan birinin sizin olacağını vaat ediyordu. Siz ise kuvveti bulunmayanı istiyordunuz. Oysa Allah da kelimeleriyle Hakk'ı gerçekleştirmek ve Kafirlerin kökünün kes
ilme
sini istiyordu....
Ənfal Suresi, 16. Ayet:
Kim böyle bir günde, savaşmak için bir cepheye çek
ilme
k amacıyla veya başka bir birliğe katılmanın dışında, düşmana arkasını dönerse, Allah'ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer Cehennem'dir. O, ne kötü bir dönüş yeridir....
Ənfal Suresi, 34. Ayet:
Onlar, Mescid-i Haram'a girmeye engel oldukları halde ve onun velileri olmadıkları halde Allah neden onlara azap etmesin? Oysa oranın evliyası muttakilerdir. Fakat onların çoğu b
ilme
zler....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Sizin vadinin bir ucunda, onların da öteki ucunda ve kervanın da sizden aşağıda olduğu o gün, eğer bilinen bir yerde buluşmak hususunda sözleşmiş olsaydınız dahi, anlaşmazlığa düşerdiniz. Ama Allah, gerçekleştir
ilme
si gereken bir işi yaptı; yok olan, apaçık bir kanıtla yok olsun, yaşayan da apaçık bir kanıtla yaşasın diye. Allah, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Ənfal Suresi, 60. Ayet:
Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın ki, bununla Allah'ın ve sizin düşmanınızı ve onların dışındaki sizin b
ilme
yip, Allah'ın bildiği düşmanları korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız, size tam olarak ödenir. Ve hiçbir haksızlığa uğratılmazsınız....
Ənfal Suresi, 66. Ayet:
Şimdi Allah, yükünüzü hafifletti. Çünkü sizde bir zayıflık olduğunu b
ilme
ktedir. Yine de, eğer sizden sabırlı yüz kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelir. Eğer sizden bin kişi olursa Allah'ın izni ile iki bin kişiye galip gelir. Allah, sabredenlerle beraberdir....
Tövbə Suresi, 6. Ayet:
Eğer müşriklerden biri senden korunma isterse, ona bu korumayı sağla ki Allah'ın sözlerini öğrenip anlama imkanı bulabilsin. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Zira bunlar, gerçeği b
ilme
yen bir halktır....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Antlarını bozup, Resul'ü yurdundan çıkarmaya karar veren ve size karşı saldırıya ilk geçen bir halkla savaşmaz mısınız? Yoksa onlara huşu mu duyuyorsunuz? Eğer gerçekten inananlar iseniz, Allah'a daha çok huşu duymanız gerektiğini b
ilme
lisiniz....
Tövbə Suresi, 53. Ayet:
De ki: "İster istekli, ister isteksiz infak edin; sizden asla kabul ed
ilme
yecektir. Çünkü siz fasık bir toplum oldunuz."...
Tövbə Suresi, 54. Ayet:
İnfaklarının kabul ed
ilme
sine engel şey, onların, Allah'a ve Resul'üne karşı küfretmeleri, salata üşene üşene gelmeleri ve istemeyerek infak etmeleridir....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinden kimileri de sadakalar hakkında sana dil uzatır. Eğer kendilerine pay verilirse hoşlanırlar, ver
ilme
yince de hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 62. Ayet:
Sizi hoşnut etmek için, Allah'a yemin ediyorlar. Oysaki gerçekten inanıyorlarsa, Allah ve Resulü hoşnut ed
ilme
ye daha layıktır....
Tövbə Suresi, 63. Ayet:
B
ilme
diler mi ki: Kim Allah'a ve Resulüne karşı haddi aşarsa, onun için, içinde sürekli kalacağı Cehennem ateşi vardır. İşte bu, büyük rezilliktir....
Tövbə Suresi, 64. Ayet:
Münafıklar, kendileri hakkında kalplerinde olanı haber verecek bir surenin indir
ilme
sinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin bakalım! Kuşkusuz Allah, çekindiğiniz şeyi açığa çıkaracaktır."...
Tövbə Suresi, 78. Ayet:
Bilmiyorlar mı ki, Allah onların sırlarını da fısıldaşmalarını da b
ilme
ktedir. Allah, gaybı bilendir....
Tövbə Suresi, 90. Ayet:
Özür beyan eden Bedevi Araplar, kendilerine izin ver
ilme
si için geldiler. Allah'a ve Resul'üne yalan söyleyenler ise oturup kaldılar. Onlardan Kafir olanlara yakında can yakıcı bir azap dokunacaktır....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
B
ilme
diler mi ki kullarından tevbeyi kabul eden ve sadakaları alan Allah'tır. Kuşkusuz Allah, Tevbeleri Kabul Eden'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneş'i bir ziya, Ay'ı bir nur yapan ve yılların sayısını ve hesabını b
ilme
niz için menziller belirleyen O'dur. Allah, bunları ancak hakk ile yaratmıştır. O, bilen bir halk için ayetlerini ayrıntılı olarak açıklamaktadır....
Yunus Suresi, 18. Ayet:
Onlar, Allah'ın yanı sıra bir de kendilerine, ne bir zarar, ne bir yarar sağlamayan şeylere kulluk ediyorlar ve "Bunlar, Allah'ın katında bizim şefaatçilerimizdir." diyorlar. De ki: "Allah'a, göklerde ve yerde kendisinin b
ilme
diği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?" Allah, onların ortak koştuklarından Münezzeh'tir ve Çok Yüce'dir....
Yunus Suresi, 20. Ayet:
"Ona Rabb'inden bir ayet indir
ilme
li değil mi!" diyorlar. De ki: "Gayb yalnızca Allah'a aittir. Artık bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim."...
Yunus Suresi, 35. Ayet:
De ki: "Ortak koştuklarınızdan, gerçeğe iletebilecek kimse var mı?" De ki: "Allah gerçeğe iletir. Gerçeğe ileten mi, yoksa kendisi ilet
ilme
dikçe doğru yolu bulamayan mı uyulmaya daha layıktır. Ne oluyor size, nasıl karar veriyorsunuz?"...
Yunus Suresi, 68. Ayet:
"Allah çocuk edindi." dediler. O, bundan münezzehtir. O'nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Sizin bu konuda hiçbir sultanınız yoktur. Allah hakkında b
ilme
diğiniz şeyi söylüyorsunuz!...
Yunus Suresi, 89. Ayet:
Allah: "İkinizin duası kabul olunmuştur. Siz, doğru yolunuza devam edin. B
ilme
yenlerin yoluna uymayın." dedi....
Hud Suresi, 8. Ayet:
Eğer, bir ümmet için azabı onlardan belli bir süreye kadar erteleyecek olursak, "Bunu engelleyen şey nedir ki?" derler. Bilesiniz ki, onlara azap geldiği gün, artık geri çevr
ilme
z. Alaya aldıkları azap onları kuşatır....
Hud Suresi, 12. Ayet:
O halde sen, "Ona bir hazine indir
ilme
li veya onunla bir melek gelmeli değil miydi?" dedikleri için göğsün daralıp; sana vahyolunanın bir kısmını tebliğ etmekten vaz mı geçeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekildir....
Hud Suresi, 31. Ayet:
"Ben size, "Allah'ın hazineleri benim yanımdadır." demiyorum. Ben gaybı da b
ilme
m. Yine "Ben meleğim." de demiyorum. Hor gördüğünüz kimseler için, "Allah, onlara hiçbir hayır vermeyecektir." de demiyorum. İçlerinde olanı Allah daha iyi bilir. Böyle bir şey yaptığım takdirde zalimlerden olurum."...
Hud Suresi, 47. Ayet:
"Rabb'im! B
ilme
diğim bir şeyi Sen'den istemekten Sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve merhamet etmezsen hüsrana uğrayanlardan olurum." dedi....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısırlı, hanımına: "Ona iyi bak, bize faydası olabilir, belki de onu evlat ediniriz." dedi. Böylece Yusuf'u oraya yerleştirdik ki ona kimi hadislerin yorumunu öğretelim. Allah, takdir ettiğini yapandır. Ancak insanların çoğu bunu b
ilme
zler....
Yusif Suresi, 40. Ayet:
"Sizin, O'nun yanı sıra kulluk ettiğiniz şeyler, ancak sizin ve atalarınızın onlara yakıştırdığı isimlerden başka bir şey değildir. Allah, onlar için hiçbir yetkilendirmede bulunmadı. Hüküm yalnızca Allah'ındır; kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din yalnızca budur. Ancak insanların çoğu bu gerçeği b
ilme
zler."...
Yusif Suresi, 52. Ayet:
"Bu, gıyabında ona ihanet etmediğimi ve Allah'ın hainlerin planlarını başarılı kılmadığını b
ilme
si içindir."...
Yusif Suresi, 63. Ayet:
Babalarının yanına vardıklarında: "Ey babamız! Kardeşimizi bizimle birlikte gönder ki tahıl alalım. Yoksa bize tahıl ver
ilme
yecek. Onu mutlaka koruruz." dediler....
Yusif Suresi, 68. Ayet:
Babalarının istediği şekilde girdiler. Yakub, eğer Allah, haklarında bir şey takdir etmiş olsaydı, içinden gelen bu dileğin onlara fayda vermeyeceğini b
ilme
kteydi. O, kendisine öğrettiğimiz için ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu b
ilme
zler....
Yusif Suresi, 80. Ayet:
Ondan ümitlerini kesince, kendi aralarında konuşmaya başladılar. Büyükleri: "Babanızın Allah adına sizden söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda da sınırı aşmış olduğunuzu b
ilme
z misiniz? Babam izin verinceye veya Allah hakkımda hüküm verinceye kadar buradan ayrılmam. O, hüküm verenlerin en iyisidir." dedi....
Yusif Suresi, 86. Ayet:
"Gönlümden geçenleri ve kederimi yalnızca Allah'a arz ediyorum. Ve Allah tarafından b
ilme
yeceğiniz şeyleri bilirim." dedi....
Yusif Suresi, 96. Ayet:
Haberci geldiği zaman, onu yüzüne koyunca gözü hemen görmeye başladı. "Ben size demedim mi, ben Allah'tan sizin b
ilme
diğiniz şeyleri bilirim." dedi....
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Ne zaman ki resuller, yalanlanmalarının bitmeyeceği kanaatine varıp ümitlerini iyice yitirince, onlara yardımımız ulaştı. Sonra da dilediklerimiz kurtarıldı. Azabımız, suçlu halklardan geri çevr
ilme
z....
Rəd Suresi, 7. Ayet:
Kafirler, "Ona Rabb'inden bir ayet indir
ilme
li değil miydi?" diyorlar. Sen, yalnızca bir uyarıcısın. Ve her halkın bir yol göstericisi vardır....
Rəd Suresi, 33. Ayet:
Peki, herkesin ne yaptığını gözeten O değil mi? Onlar yine de ilahlarını Allah'a ortaklar koştular. De ki: "Onları istediğiniz isimle isimlendirin bakalım. Yoksa siz, O'na yeryüzünde b
ilme
diği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Yoksa boş sözlere mi aldanıyorsunuz?" Aslında Kafirlere planları güzel gösterildi de doğru yoldan alıkonuldular. Allah kimi saptırırsa artık ona yol gösterecek kimse olamaz....
İbrahim Suresi, 4. Ayet:
Biz, mesajımızı anlaşılır olarak ileteb
ilme
si için hiçbir Resulü kendi halkının dilinden başka bir dille göndermedik. Allah, artık hak eden kimseyi saptırır, hak eden kimseyi de doğru yola iletir. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
İbrahim Suresi, 9. Ayet:
Sizden öncekilerin; Nuh, Âd, Semud halklarının ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Allah'tan başkası onları b
ilme
z. Resulleri onlara beyyinelerle geldiği halde onlar zorla susturmaya çalışarak: "Biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeyi küfrediyoruz; bizi çağırdığınız şey konusunda kaygı verici ikilem içindeyiz." dediler....
Nəhl Suresi, 8. Ayet:
Sizin için binek ve süs hayvanı olarak atları, katırları ve eşekleri yarattı. Ve O, b
ilme
diğiniz şeyleri yaratmaktadır....
Nəhl Suresi, 39. Ayet:
Karşı çıktıkları şeyin onlara açıklanması ve Kafirlerin yalancılar olduklarını b
ilme
leri için diriltileceklerdir....
Nəhl Suresi, 70. Ayet:
Sizi, Allah yarattı, sonra da sizi vefat ettirecek. Sizden kiminiz de bilir bir haldeyken, hiçbir şey b
ilme
yen ihtiyar bir bunak oluncaya dek yaşatılır. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
Nəhl Suresi, 74. Ayet:
Artık Allah'a benzerler uydurmayın. Kuşkusuz, Allah bilir siz b
ilme
zsiniz....
Nəhl Suresi, 75. Ayet:
Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olmuş bir abd ile tarafımızdan kendisine iyi bir rızık verip de ondan gizli ve açık olarak yardımda bulunan bir kimseyi örnek verir. Bunlar, hiç bir olurlar mı? Hamd, Allah'a mahsustur. Ne var ki onların çoğu b
ilme
zler....
Nəhl Suresi, 78. Ayet:
Ve Allah, sizi hiçbir şey b
ilme
z halde, annelerinizin karnından çıkardı. Size işitme yetisi, görme yetisi ve anlama yetisi verdi. Umulur ki şükredersiniz....
Nəhl Suresi, 84. Ayet:
Her ümmetten bir tanık getirdiğimiz gün, artık Kafirlere izin ver
ilme
z. Onlardan özür dilemeleri de istenmez....
Nəhl Suresi, 85. Ayet:
Zulmeden kimseler, azapla karşı karşıya kaldıklarında, artık onlardan azap hafiflet
ilme
z. Ve onlara fırsat da ver
ilme
z....
Nəhl Suresi, 111. Ayet:
O gün gelir ve herkes kendi canını kurtarmak için çabalar. Herkese, yaptığı şeylerin karşılığı tastamam ödenir. Onlara asla haksızlık ed
ilme
z....
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
Böylece, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu, o Sa'at'in kesin olduğunu b
ilme
leri için onları haberdar ettik. O zaman, onların durumu hakkında aralarında tartışıyorlardı. "Onların üzerlerine bir bina yapın; onların Rabb'leri, onları daha iyi bilir." dediler. Düşünceleri kabul edilenler: "Onların üzerlerine bir mescid yapalım." dediler....
Kəhf Suresi, 22. Ayet:
"Onlar üç kişidir, dördüncüsü köpekleridir." diyecekler. Gayba taş atar gibi "Beş kişidir, altıncısı köpekleridir." diyecekler, "Yedi kişidir, sekizincisi köpekleridir." diyecekler. De ki: "Onların sayılarını Rabb'im bilir. Onları pek az kimseden başkası b
ilme
z." Onlar hakkında, Kur'an'ın verdiği bilgi dışında onlarla tartışma. Onlar hakkında tartışan hiç kimseden de bir açıklama isteme....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Ant olsun ki Biz, bu Kur'an'da her türlü örneği farklı farklı açıklamalarla verdik. Ne var ki insan bilir b
ilme
z her şeye karşı çıkmayı çok sevmektedir....
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
İşte zulmettikleri zaman yok ettiğimiz beldeler. Biz onların yok ed
ilme
leri için de bir zaman belirlemiştik....
Məryəm Suresi, 97. Ayet:
Böylece Biz onu, kendisi ile takva sahiplerini müjdelemen ve inat eden bir halkı uyarab
ilme
n için senin dilinde kolaylaştırdık....
Taha Suresi, 38. Ayet:
"Hani annene vahyed
ilme
si gerekeni vahyetmiştik."...
Taha Suresi, 39. Ayet:
"Onu sandığa koy da suya bırak. Su da onu kıyıya bıraksın. Benim ve onun düşmanı, onu alsın." Ve "korumam altında yetiştir
ilme
n için seni sevimli biri yaptım."...
Taha Suresi, 114. Ayet:
Her şeyin gerçek egemeni olan Allah, yüceler yücesidir. Kur'an'ın sana vahyed
ilme
si bitir
ilme
den önce acele etme. "Rabb'im bana bilgiyi arttır." de....
Taha Suresi, 124. Ayet:
Kim Ben'im zikrimden yüz çevirirse, b
ilme
lidir ki onun için bunalımlı bir yaşam vardır. Kıyamet Günü de onu kör olarak haşrederiz....
Ənbiya Suresi, 24. Ayet:
Yoksa O'nun yanı sıra başka ilahlar mı edindiler? De ki: "Burhanınızı getirin. Bu benimle beraber olanların ve benden öncekilerin öğüdüdür." Fakat onların çoğu gerçeği b
ilme
zler ve onlar, ondan yüz çevirenlerdir....
Ənbiya Suresi, 40. Ayet:
Aslında, onlara ansızın gelecek ve onları şaşkına çevirecek. Artık onu geri çevirmeye güçleri yetmeyecek ve onlara süre de ver
ilme
yecek....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Onun hakkında yazıldı: ona uyan kesinlikle b
ilme
lidir ki, şeytan onu saptırır. Ve onu Sair'in azabına iletir....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra yeniden dir
ilme
kten kuşkunuz varsa; bilin ki Biz, sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra bir alakadan, sonra yapısı belli belirsiz mudğadan yarattık. Ne olduğunuzu bilin diye size açıklıyoruz. Ve Biz, dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız. Sonra kiminiz ergenlik çağına ulaşır. Ve sizden bir kısmınız vefat ettirilir. Kiminiz de ömrünün en kötü dönemine erişir; bir şey b
ilme
z yaşlı bir bunak haline gelir. ...
Həcc Suresi, 54. Ayet:
İlim verilen kimselerin, onun Rabb'inden gelen bir gerçek olduğunu b
ilme
leri, ona iman etmeleri ve kalplerinin tatmin olması içindir. Allah, inananlara dosdoğru yolu gösterendir....
Həcc Suresi, 70. Ayet:
Allah'ın gökte ve yerde olan şeyleri kesinlikle bildiğini b
ilme
z misin? Bu bir Kitap'tadır. Bu Allah'a kolaydır....
Nur Suresi, 19. Ayet:
İnananlar arasında, fahişenin yayılmasından hoşlananlara dünya ve ahirette acı bir azap vardır. Allah bilir, siz b
ilme
zsiniz....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Allah'ın aydınlığı/ışığı) Allah'ın isminin yücelt
ilme
sine ve öğütlerinin dinlenmesine izin verdiği evlerde vardır. Orada sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 41. Ayet:
Göklerde ve yeryüzünde bulunanların, sürü sürü uçanların, Allah'ı nasıl tesbih ettiklerini görmüyor musun? Kuşkusuz hepsi salatını ve tesbihini b
ilme
ktedir. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir....
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Bizimle karşılaşacaklarına ihtimal vermeyenler: "Bize meleklerin indir
ilme
si veya Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?" dediler. Ant olsun ki onlar kendi kendilerine büyüklendiler ve büyük bir taşkınlıkla hadlerini aştılar....
Furqan Suresi, 32. Ayet:
Kafirler: "Kur'an ona bir defada ve topluca indir
ilme
li değil miydi?" dediler. Oysaki bu, onu kalbine iyice yerleştirelim diyedir. Onu düzenli bir şekilde pekiştire pekiştire indirdik....
Furqan Suresi, 40. Ayet:
Ve ant olsun ki onlar, felaket yağmuru yağdırılmış olan beldeye vardılar. Peki, onu da mı görmediler? Aksine onlar, öldükten sonra dir
ilme
yi beklemiyorlar....
Şüəra Suresi, 24. Ayet:
Musa: "Eğer bütün gerçekliği ile doğruyu b
ilme
k istiyorsanız, bilesiniz ki O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Rabb'idir." dedi....
Şüəra Suresi, 87. Ayet:
"Yeniden dir
ilme
gününde beni utandırma."...
Şüəra Suresi, 197. Ayet:
Ve İsrailoğulları bilginlerinin onu b
ilme
si, onlar için bir ayet değil mi?...
Nəml Suresi, 49. Ayet:
Allah'a yemin ederek dediler ki: "Gece ona ve ailesine baskın yapalım. Sonra da onun velisine ailesinin yok ed
ilme
siyle bir ilgimiz yok, biz kesinlikle doğru söyleyenleriz diyelim."...
Nəml Suresi, 74. Ayet:
Rabb'in, onların kalplerinde gizlediklerini de açıkladıklarını da kesin olarak b
ilme
ktedir....
Qəsəs Suresi, 23. Ayet:
Medyen suyuna vardığında, orada hayvanlarını sulamakta olan birçok insan gördü. Bir de sürülerini sulamayı gözetleyen iki kadın vardı. Onlara: "Neden böyle duruyorsunuz?" dedi. "Çobanlar sulayıp çek
ilme
den biz sulayamayız. Babamız çok ihtiyardır." dediler....
Qəsəs Suresi, 41. Ayet:
Onları, ateşe çağıran önderler yaptık. Ve Kıyamet Günü onlara yardım ed
ilme
z....
Ənkəbut Suresi, 2. Ayet:
İnsanlar, inandık demekle fitnelendir
ilme
den bırakılacaklarını mı sanıyorlar....
Ənkəbut Suresi, 50. Ayet:
"Ona Rabb'inden ayetler indir
ilme
li değil miydi?" dediler. De ki: "Ayetler ancak Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."...
Rum Suresi, 37. Ayet:
Allah'ın dilediği kimse için rızkı genişlettiğini ve ölçülendirdiğini b
ilme
diler mi? Bunda inanan bir halk için ayetler vardır....
Rum Suresi, 49. Ayet:
Oysa onlar, yağmurun onlara indir
ilme
sinden önce gerçekten ümitlerini kesenlerdi....
Rum Suresi, 56. Ayet:
Kendilerine bilgi ve iman verilenler: "Ant olsun ki, siz Allah'ın yasasındaki diriliş gününe kadar kaldınız. İşte bu dir
ilme
günüdür. Ne var ki siz bu gerçeği algılayamadınız....
Rum Suresi, 59. Ayet:
İşte Allah, b
ilme
yen kimselerin kalplerinin üzerini böyle mühürler....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız ve ölümden sonra dirilt
ilme
niz Allah için bir kişiyi yaratmak ve diriltmek kadar kolaydır. Kuşkusuz Allah, Her Şeyi Duyan, Her Şeyi Gören'dir....
Səcdə Suresi, 17. Ayet:
Hiç kimse, yaptıkları iyi şeylerin karşılığı olarak, kendisini ne tür bir mutluluğun beklediğini b
ilme
z....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini ertelersin, dilediğini yanına alırsın. Bıraktıklarından, istediğini yanına almanda senin için bir sakınca yoktur. En uygun olanı budur. Bu, onların gözlerinin aydın olması ve hüzünlenmemeleri ve kendilerine verdiğinle hoşnut olmaları için en uygun olanıdır. Allah, kalplerinizde olanı b
ilme
ktedir. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Çok Şefkatli'dir....
Əhzab Suresi, 59. Ayet:
Ey Nebi! Eşlerine, kızlarına ve Mü'minlerin kadınlarına söyle, cilbablarını üzerlerine salsınlar. Bu, salma onların bilinmeleri ve eziyet ed
ilme
meleri için daha uygundur. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Fatir Suresi, 11. Ayet:
Allah; sizi topraktan, sonra nutfeden yarattı. Sonra sizi çiftler kıldı. Hiçbir dişi, O'nun bilgisi olmadan ne hamile kalabilir ne de doğurabilir. Bir kimseye ömür ver
ilme
si; ömrünün uzaması veya kısalması, hepsi bir Kitap'tadır. Kuşkusuz bu Allah'a kolaydır....
Fatir Suresi, 29. Ayet:
Kuşkusuz Allah'ın Kitap'ını okuyanlar, salatı ikame edenler ve rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık olarak ihtiyaç sahiplerine verenler, asla kes
ilme
yecek bir kazanç umabilirler....
Fatir Suresi, 36. Ayet:
Kafirlere gelince, onlar için Cehennem ateşi vardır. Ölmelerine karar ver
ilme
z ki ölüp kurtulsunlar. Onların azaplarından da hafiflet
ilme
z. İşte bütün kafirleri böyle cezalandırırız....
Saffat Suresi, 158. Ayet:
Allah ile cinler arasında soy bağı uydurdular. Ant olsun ki cinler de kesinlikle onların hazır bulundurulacaklarını b
ilme
ktedirler....
Sad Suresi, 79. Ayet:
İblis: "Rabb'im! O halde yeniden dir
ilme
gününe kadar bana süre ver." dedi....
Zümər Suresi, 1. Ayet:
Kitap'ın indir
ilme
si, Mutlak Üstün Olan, En İyi Hüküm Veren Allah tarafındandır....
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Gece saatlerinde secde ederek, kıyam durarak itaatkar olan, ahireti hesaba katan ve Rabb'inin rahmetini uman kimse, bu nankörlerle bir tutulur mu hiç? De ki: "Hiç bilenlerle b
ilme
yenler bir olur mu?" Kesinlikle yalnızca temiz akıl sahipleri öğüt alırlar....
Zümər Suresi, 49. Ayet:
İnsanın başı derde girdiği zaman Bize yönelir. Sonra ona tarafımızdan bir yardım bahşettiğimizde: "Bu bana bilgimden/yeteneğimden dolayı verilmiştir." der. Hayır! O bir fitnedir. Ne var ki onların çoğu b
ilme
zler....
Zümər Suresi, 52. Ayet:
Allah'ın dilediğine rızkı genişlettiğini ve ölçülendirdiğini b
ilme
diler mi? Bunda iman edecek bir toplum için ayetler vardır....
Mömin Suresi, 2. Ayet:
Bu Kitap'ın indir
ilme
si, Mutlak Üstün Olan, Her Şeyi Bilen Allah tarafındandır....
Mömin Suresi, 40. Ayet:
"Kim bir kötülük yaparsa, ona yaptığının karşılığından fazlasıyla karşılık ver
ilme
z. Erkek veya kadın, her kim mü'min olarak salih olanı yaparsa, işte onlar hesapsız şekilde rızıklanmak üzere Cennet'e girerler."...
Fussilət Suresi, 22. Ayet:
"İşitme ve görme duyunuz ve bedeniniz aleyhinize tanıklık eder diye sakınmıyordunuz. Yapmakta olduğunuz birçok şeyi Allah'ın b
ilme
diğini zannediyordunuz."...
Fussilət Suresi, 44. Ayet:
Biz, onu yabancı bir dille "kuran" yapsaydık, mutlaka: "O'nun ayetleri açıklanmalı değil miydi?" derlerdi. Yabancı dilde bir kurana Arap muhatap, hiç olur mu? De ki: "O, inananlar için bir yol gösterici ve bir şifadır." Ve inanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve O, onlara kapalıdır. Onlara sanki uzak bir yerden seslen
ilme
ktedir....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onların, kendilerine ilim geldikten sonra anlaşmazlığa düşmelerinin nedeni kıskançlık ve ihtiraslarıdır. Eğer Rabb'inden, "belirlenmiş bir süreye kadar" sözü ver
ilme
miş olunsaydı, aralarında hemen hüküm gerçekleştirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar, tam bir ikilem ve kaygı içindedirler....
Şura Suresi, 41. Ayet:
Kim de haksızlığa uğradıktan sonra hakkını alırsa, onun aleyhine bir yol tercih ed
ilme
z....
Şura Suresi, 52. Ayet:
İşte böylece sana buyruğumuzdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir b
ilme
zdin. Fakat onu, kullarımızdan dilediğimiz kimseyi doğru yola ileteceğimiz bir ışık yaptık. Kuşkusuz sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin....
Zuxruf Suresi, 31. Ayet:
"Bu Kur'an'ın, iki şehrin birinden, bir büyük adama indir
ilme
si gerekmez miydi?" dediler....
Zuxruf Suresi, 52. Ayet:
"Yoksa ben, ne istediğini b
ilme
yen şu zavallıdan daha hayırlı değil miyim?"...
Zuxruf Suresi, 75. Ayet:
Onlardan azap hafiflet
ilme
z. Onlar, orada umutlarını kesmiş olanlardır....
Duxan Suresi, 29. Ayet:
Onlara ne gök ağladı ne de yer. Ve onlara fırsat da ver
ilme
di....
Casiyə Suresi, 2. Ayet:
Bu Kitap'ın indir
ilme
si, Mutlak Üstün Olan, En İyi Hüküm Veren Allah tarafındandır....
Casiyə Suresi, 18. Ayet:
Sonra da seni buyruklardan apaçık bir şeriat sahibi yaptık. Öyleyse ona uy! B
ilme
yenlerin hevalarına uyma....
Casiyə Suresi, 22. Ayet:
Allah, gökleri ve yeryüzünü "hakk" ile yarattı. Herkes yaptığının karşılığını görecek ve hiç kimseye haksızlık ed
ilme
yecektir....
Casiyə Suresi, 32. Ayet:
"Allah'ın verdiği söz gerçektir ve Sa'at mutlaka gelecektir." dendiği zaman, siz: "Biz, o Sa'at nedir b
ilme
yiz? Yalnızca bir varsayım olduğunu sanıyoruz, kesin bilgi sahibi değiliz." dediniz....
Casiyə Suresi, 35. Ayet:
İşte bu, Allah'ın ayetlerini alay konusu etmeniz nedeniyledir. Sizi, dünya hayatı aldattı. Artık bugün onlar, Cehennem'den çıkarılmazlar. Ve onlardan özür de kabul ed
ilme
z....
Casiyə Suresi, 37. Ayet:
Göklerde ve yerde eriş
ilme
z büyüklük ve egemenlik yalnızca O'nundur. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Əhqaf Suresi, 2. Ayet:
Kitap'ın indir
ilme
si Mutlak Üstün Olan, En İyi Hüküm Veren Allah tarafındandır....
Əhqaf Suresi, 35. Ayet:
O halde resullerden kararlılık sahibi olanların sabrettikleri gibi sen de sabret! Onlar için aceleci olma. Onlar, kendilerine uyarısı yapılan şeyi gördükleri zaman, dünyada sanki gündüzün bir saati kadar kalmış gibi olurlar. Bu, bir bildirimdir. Artık doğru yoldan sapmış halktan başkası yok ed
ilme
z....
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
İman edenler, "Bir sure indir
ilme
li değil miydi" derler. Sonra savaştan söz eden, hükmü kesin bir sure indirilince, kalpleri hastalıklı kimselerin, sana, sanki üzerlerine ölüm hali çökmüş kimseler gibi baygın baygın baktıklarını görürsün. Oysa onlar için uygun olanı;...
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Onlar, Kafirlerdir. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyan, ayrılmış kurbanların yerine ulaşmasını engelleyen kimselerdir. Eğer Mü'min erkeklerden ve kadınlardan olup da kendilerini henüz tanımadığınız için b
ilme
den onlara zarar vermeniz ve böylece vebale girmeniz söz konusu olmasaydı, onlarla savaşmanıza izin verilirdi. Allah, dilediğini rahmetine alır. Eğer birbirlerinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan Kafir olanları acı veren bir azapla cezalandırırdık....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Ant olsun ki Allah, Resulünün rüyasını hakk ile doğruladı. Allah dilerse, Mescid-i Haram'a başlarınız tıraş edilmiş ve saçlarınız kısaltılmış olarak korkmadan güven içinde gireceksiniz. Allah, sizin b
ilme
diğiniz şeyleri biliyordu. Bundan başka size yakın bir fetih takdir etti....
Hucurat Suresi, 11. Ayet:
Ey iman edenler! Bir halk başka bir halkla alay etmesin. Belki alay edilenler, alay edenlerden daha hayırlıdırlar. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Belki alay edilen kadınlar, alay edenlerden daha iyidirler. Birbirinizde kusur aramayın. Birbirinize kötü lakaplar takmayın. İmandan sonra fasık olarak nitelendir
ilme
k ne kötüdür. Kim tevbe etmezse işte onlar zalimdirler....
Qaf Suresi, 29. Ayet:
"Katımda söz değiştir
ilme
z. Ben kullara asla haksızlık eden değilim."...
Zariyat Suresi, 11. Ayet:
Onlar, cehalet içinde ne yaptığını b
ilme
yenlerdir....
Nəcm Suresi, 31. Ayet:
Göklerde ve yerde olan her şey Allah'ındır. Bu, kötülük yapanların cezalandırılması ve iyilik yapanların daha iyisiyle ödüllendir
ilme
si içindir....
Nəcm Suresi, 36. Ayet:
Musa'nın sayfalarında olanlar haber ver
ilme
di mi?...
Qəmər Suresi, 44. Ayet:
Yoksa: "Biz, güç birliği etmiş yen
ilme
z bir toplumuz." mu diyorlar?...
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve ins toplulukları! Eğer göklerin ve yerin ötesine geçmeye güç yettirebilirseniz, haydi geçin. Ancak aşma yetkisi ver
ilme
den geçemezsiniz....
Vaqiə Suresi, 61. Ayet:
Yapınızı değiştirip, sizi b
ilme
diğiniz bir şekilde, yeniden yapma gücünden yoksun değiliz....
Vaqiə Suresi, 80. Ayet:
O, alemlerin Rabb'inden indir
ilme
dir....
Hədid Suresi, 15. Ayet:
Bugün artık sizden kurtuluş fidyesi kabul ed
ilme
z ve Kafirlerden de. Sizin varacağınız yer ateştir. Sizin mevlanız odur. Ne kötü varış yeridir o....
Hədid Suresi, 29. Ayet:
Kitap Ehli, Allah'ın lütfundan hiçbir şeye güçlerinin yetmeyeceğini; lütfun Allah'ın elinde olduğunu ve onu hak edene vereceğini b
ilme
zlik etmesin! Allah, Büyük Lütuf Sahibi'dir....
Mümtahinə Suresi, 10. Ayet:
Ey iman edenler! Sığınmak üzere size gelen Mü'min kadınların hicret nedenlerini sorgulayın. Allah, onların gerçekten inanıp inanmadıklarını çok iyi b
ilme
ktedir. Eğer gerçekten Mü'min olduklarını anlarsanız, onları Kafirlere geri göndermeyin. Onlar, Kafir erkeklere helal değildir. Kafir erkekler de onlara helal değildir. Kafirlerin bu kadınlara verdiklerini iade edin. Mehirlerini verdiğiniz takdirde onlarla nikahlanmanızda bir sakınca yoktur. Ve Kafir kadınları nikahınızda tutmayın. Ve ne infa...
Təğabun Suresi, 7. Ayet:
Kafirler kesinlikle tekrar dirilt
ilme
yeceklerini iddia ettiler. De ki: "Rabb'ime ant olsun ki kesinlikle diriltileceksiniz. Sonra yaptıklarınızın tamamı size haber verilecektir. Ve bu, Allah için çok kolaydır....
Mülk Suresi, 14. Ayet:
Yaratan, yarattığını b
ilme
z mi? O, Bütün Ayrıntıları Bilen'dir, Her Şeyden Haberdar'dır....
Mülk Suresi, 26. Ayet:
De ki: "Bunu yalnızca Allah b
ilme
ktedir. Ben, sadece apaçık bir uyarıcıyım."...
Qələm Suresi, 44. Ayet:
O halde bu hadisi yalanlayanları Bana bırak. Onları b
ilme
dikleri bir yerden yavaş yavaş yaklaştıracağız....
Haqqə Suresi, 25. Ayet:
Kitabı solundan verilen kimse ise: "Keşke bana kitabım ver
ilme
seydi." de;...
Haqqə Suresi, 26. Ayet:
"Hesabımın ne olduğunu hiç b
ilme
seydim." der....
Haqqə Suresi, 34. Ayet:
Miskinin yedir
ilme
sini teşvik etmiyordu....
Haqqə Suresi, 43. Ayet:
Âlemlerin Rabb'inden indir
ilme
dir....
Məaric Suresi, 11. Ayet:
Onlar, birbirleriyle yüzleşecekler. Mücrim olan, İzin Günü'nün azabından kurtulmak için mümkün olsa oğullarını fidye olarak vereb
ilme
yi ister;...
Cin Suresi, 13. Ayet:
"Yol gösteren rehberi dinlediğimizde ona inandık. Artık kim Rabb'ine iman ederse, bundan sonra hakkının ver
ilme
mesinden veya haksızlığa uğramaktan endişe etmez."...
Cin Suresi, 28. Ayet:
Rabb'lerinin mesajlarını tebliğ ettiklerini b
ilme
k için. Yanlarında olanları kuşatmış ve her şeyi kayıt altına almıştır....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Rabb'in, senin bazen gecenin üçte ikisinden daha az, bazen yarısı, bazen üçte bir kadar vakit geçirdiğini elbette biliyor. Seninle beraber bulunanlardan bir grubun da. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allah'tır. Onu asla hesaplayamayacağınızı bildi de tevbenizi kabul etti. O halde ilahi mesajı gücünüz yettiğince insanlara ulaştırmaya çalışın. Ayrıca Allah, içinizden kimin hasta olduğunu b
ilme
ktedir. Kiminizin Allah'ın lütfundan rızkını aramak için yeryüzünde çalışmaya, kiminizin de kendisini A...
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Cehennem ashabını meleklerden başkasını yapmadık. Onların sayılarını, gerçeği yalanlayan nankörler için bir fitneden başka bir şey yapmadık. Kendilerine kitap verilenler; kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanları artsın. Kendilerine kitap verilmiş iman sahipleri kuşku duymasınlar. Kalplerinde hastalık olanlarla, Kafirler de desinler ki: "Allah, bu örnekle ne demek istiyor şimdi?" İşte böyle, Allah, hak edeni dalalette bırakır, hak edeni doğru yolu gösterir. Rabb'inin ordularını, ke...
Mürsəlat Suresi, 36. Ayet:
Onlara izin ver
ilme
z ki, özür dilesinler....
Mutəffifin Suresi, 33. Ayet:
İnananların üzerlerine gözetici olarak gönder
ilme
diler....
Ələq Suresi, 5. Ayet:
İnsana b
ilme
diğini öğretti....
Adiyat Suresi, 9. Ayet:
B
ilme
z mi kabirlerde olanlar çıkarıldığı zaman, ...
Bəqərə Suresi, 2. Ayet:
Hakkında şüphe ed
ilme
si mümkün olmayan o Hakikat ve Sünnetullah BİLGİsi (KİTAP), korunmak isteyenlere gerçeği idrak etme kaynağıdır....
Bəqərə Suresi, 9. Ayet:
(Kanaatlarınca, kalblerinde olan küfrü örtmekle) Cenâb’ı Allah’ı ve müminleri (sahabeyi) aldatırlar. B
ilme
zler ki, ancak kendi nefislerini aldatırlar....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
kîle
: denildi
4.
lehum
: onlara
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara, “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara, inanan insanlar gibi siz de inanın dendi mi, derler ki: Akılsızlar gibi biz de mi inanacağız? Bilin ki aklı az olanlar onlardır ama b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit "Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu b
ilme
zler (veya b
ilme
zlikten gelirler)....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Ve (yine) kendilerine: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde: "Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?" derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük akıllılar kendileridir; ama b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara, insanların (Muhacirlerin= Mekke’den hicret eden sahabilerin ve Ensar’ın = Medine’li Ashab’ın) iman ettiği gibi, siz de iman edin, denildiği zaman (kendi aralarında): “-Biz, akılsız cahillerin iman ettiği gibi iman edermiyiz?” derler. Doğrusu akılsızlar, sefihler onlardır ve lâkin b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara «Muslumanlarin inandigi gibi siz de inanin» denilince de, «Beyinsizlerin inandigi gibi mi inanalim?» derler; iyi bilin ki asil beyinsizler kendileridir, fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara «Olgun insanların inandığı gibi inanın!» denildiği zaman, «O beyinsizlerin inandığı gibi inanalım mı ?» derler. Dikkat edin ki, onlar, onlardır asıl beyinsizler; fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara 'Müslümanların inandığı gibi siz de inanın' denilince de, 'Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?' derler; iyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit «Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!» derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu b
ilme
zler (veya b
ilme
zlikten gelirler)....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Kendilerine, 'Şu halkın inandığı gibi inanın,' denildiğinde, 'Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız,' derler. Gerçek beyinsizler onlardır; fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Yine bunlara nâsın iman ettiği gibi iman edin denildiği zaman «ya biz o süfehanın iman ettikleri gibi mi iman ederiz?» derler, ha doğrusu süfeha kendileridir ve lâkin b
ilme
zler...
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Yine bunlara: «İnsanların inandıkları gibi inanın.» dendiği zaman: «Biz de o budalaların inandıkları gibi mi inanalım?» derler. Doğrusu budala kendileridir, fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: «İnsanların (müslümanların) inandığı gibi inanın.» denilince, «Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Kendilerine "insanların inandığı gibi inanın" denildiğinde, "biz beyinsizlerin (süfeha) inandığı gibi mi inanıyoruz?" derler. Gerçek beyinsizler onlardır fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara «insanların (müslümanların) inandığı gibi inanın» denilince «Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. Dikkat et ki (asıl) beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat b
ilme
zler. ...
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara; insanların inandıkları gibi siz de inanın, denilince; o beyinsizlerin inandığı gibi mi biz de inanacağız? derler. Bilesin ki asıl beyinsizler onlardır da bunu b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: "Diğer insanların inandığı gibi inanın!" denildiğinde, "(Şu) dar kafalıların inandığı gibi mi?" diye cevap verirler. Gerçekte onlardır dar kafalılar, ama bunu b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Ve onlara: «Siz de nâsın imân ettiği gibi imân edin,» denilince derler ki: «Biz o sefihlerin imân ettiği gibi imân eder miyiz?» Muhakkak biliniz ki sefih olan ancak kendileridir. Fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: “(Mümin) insanların inandığı gibi siz de inanın!” denilince de, “Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?” derler. İyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat bunu b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: -Siz de insanların inandığı gibi inanın! denilince: -Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım? derler. Dikkat edin! Asıl beyinsizler kendileridir, fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara: "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" dense, "O beyinsizlerin inandığı gibi inanır mıyız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsizler kendileridir; fakat b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Ve (yine) kendilerine: «İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin» denildiğinde: «Düşük akıllılar (beyinsizler) ın iman ettiği gibi mi iman edelim?» derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük akıllılar kendileridir: ama b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Onlara 'Siz de herkesin inandığı gibi inanın' dendiğinde, 'O beyinsizler gibi mi inanalım?' derler. Oysa beyinsizlerin tâ kendisi onlardır; lâkin bunu da b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
(26-27) Allah sivrisinegi ve onun ustununu misal olarak vermekten cekinmez. Inananlar bunun Rablerinden bir gercek oldugunu bilirler. Inkar edenler ise «Allah bu misalle neyi muradetti?» derler, O, bu misalle bircogunu saptirir, bircogunu da yola getirir. Onunla saptirdigi yalniz fasiklardir ki onlar Allah'la yapilan sozlesmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'in birlestir
ilme
sini buyurdugu seyi ayirirlar ve yeryuzunde bozgunculuk yaparlar; zarara ugrayanlar iste onlardir....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
(26-27) Allah sivrisineği ve onun üstününü misal olarak vermekten çekinmez. İnananlar bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkar edenler ise 'Allah bu misalle neyi murad etti?' derler, O, bu misalle birçoğunu saptırır, birçoğunu da yola getirir. Onunla saptırdığı yalnız fasıklardır ki onlar Allah'la yapılan sözleşmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'ın birleştir
ilme
sini buyurduğu şeyi ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; zarara uğrayanlar işte onlardır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
B
ilme
li ki Allah bir sivrisineği hattâ daha üstününü bir mesel yapmaktan sıkılmaz, iman edenler bilirler ki o şüphesiz hakdır, rablarındandır, amma küfre saplananlar Allah böyle bir mesel ile ne murad etmiş? derler, evet Allah onunla bir çoklarını şaşırtır, yine onunla bir çoklarını yola getirir, hem onunla ancak o fasıkları şaşırtır...
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştir
ilme
sinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşerî ve ahlâkî bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar, Allâh ahdini (Esmâ'sını açığa çıkarmanın farkındalığıyla yaşama istidadının gereğini) dünyaya geldikten sonra yerine getirmezler. Birleştir
ilme
sini emrettiğini (Esmâ hakikati müşahedesini) keserler ve arzda (bedensel yaşam boyutunda) fesat çıkarırlar (bedensel arzular {karındaki ikinci beyin dürtüleri - komutları/nefsi emmâre} peşinde ömür tüketirler). İşte bunlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Fâsıklar, kulluk sözleşmesinde kesin söz verdikten sonra, Allah’a verdikleri taahhüdü bozanlar, koyduğu ilâhî düzene, şeriatına aykırı hayat yaşayanlardır. Allah’ın, riayet ed
ilme
sini, birleştir
ilme
sini, bütün olarak düşünülmesini, uygulanmasını emrettiği, bütün peygamberlerin tek davet ve tebliğ konusu İslâm dinindeki devamlılığı sağlayan hükümleri bir kenara atarak, ayrı dinler icat edenler; şer’î kuralları, şer’î düzeni, Kur’ân’ın bütünlüğünü bozarak, parçalayarak İslâm’ı tesirsiz kılmaya çal...
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Bunlar, Allah'a vermiş oldukları sözü kesinlik kazandırdıktan sonra bozarlar; Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiğini keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Zarara (hüsrana) uğrayacak olanlar da bunlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
(26-27) Allah sivrisinegi ve onun ustununu misal olarak vermekten cekinmez. Inananlar bunun Rablerinden bir gercek oldugunu bilirler. Inkar edenler ise «Allah bu misalle neyi muradetti?» derler, O, bu misalle bircogunu saptirir, bircogunu da yola getirir. Onunla saptirdigi yalniz fasiklardir ki onlar Allah'la yapilan sozlesmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'in birlestir
ilme
sini buyurdugu seyi ayirirlar ve yeryuzunde bozgunculuk yaparlar; zarara ugrayanlar iste onlardir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
0 fâsıklar ki, Allah'ın (Elestu bi-Rabbiküm = Ben sizin Rabbınız değil miyim ? hitabındaki veya semavî kitaplarda geleceği haber verilen son peygambere inanmaları hususundaki) ahdini tevsîk ettikten sonra bozarlar. Allah'ın (biraraya getirilip) bitiştir
ilme
sini emrettiği (dinî, ahlâkî, içtimaî bağları) keserler ve yeryüzünde fesad çıkarırlar. İşte zararda kalanlar ancak onlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
(26-27) Allah sivrisineği ve onun üstününü misal olarak vermekten çekinmez. İnananlar bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu bilirler. İnkar edenler ise 'Allah bu misalle neyi murad etti?' derler, O, bu misalle birçoğunu saptırır, birçoğunu da yola getirir. Onunla saptırdığı yalnız fasıklardır ki onlar Allah'la yapılan sözleşmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'ın birleştir
ilme
sini buyurduğu şeyi ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; zarara uğrayanlar işte onlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar ki ALLAH ile yaptıkları anlaşmaya bağlılık sözü verdikten sonra onu bozarlar, ALLAH'ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar kaybedenlerdir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
ki Allah'a kesin söz verdikten sonra bozarlar, Allah'ın riayet ed
ilme
sini emrettiği ilişkileri keser ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar, hep o hüsrana düşenlerdir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar ki Tanrı ile yaptıkları anlaşmayı (ahid) onayladıktan (misakihi) sonra onu bozarlar, Tanrı'nın birleştir
ilme
sini buyurduğu şeyi keserler / ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparlar. İşte onlar zarara uğrayanlardır (hümülhasirun)....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O (fâsıklar) ki Allanın, (Kitablarında Muhammede îman etmeleri hakkındaki ahid (ve emr) ini onu te'kid de etdikden sonra bozarlar, Allah'ın birleştir
ilme
sini emretdiği şey'i (hısımlık rabıtalarını, cem'iyyet birliğini, peygambere îmanda birleşmeyi) keserler, yer yüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar hüsrâne (maddî ve manevî en büyük zarara) uğrayanların ta kendileridir. ...
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O kimseler (o fâsıklardır) ki, Allah’ın ahdini (O’na verdikleri sözü) kat'iyen kabûlünden sonra bozarlar, Allah’ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi (akrabâlar ve mü’minler arasındaki irtibâtı) keserler ve yeryüzünde fesad çıkarırlar. İşte onlar, zarara uğrayanların ta kendileridir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Allah'ın ahdini pekiştirdikten sonra bozanlar, birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi koparanlar, yeryüzünde fesad çıkaranlar, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar ki, (fıtratlarına) yerleştikten sonra Allah'a karşı taahhütlerini bozarlar, Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi koparıp ayırır ve yeryüzünü fesada verirler: İşte bunlardır hüsrana uğrayanlar....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar ki, kesin söz verip bağlandıktan sonra Allah'a verdikleri sözü bozarlar. Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi (iman ve akrabalık bağlarını) keserler. Yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar gerçekten zarara düşmüş olanlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Ki onlar, Allah ile yapılan sözleşmeyi kabul ettikten sonra bozanlar, Allah’ın, birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlardır. İşte kaybedecek olanlar onlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Ki (bunlar) Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın kendisiyle birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O fâsıklar, sözleştikten sonra Allah'ın ahdini bozarlar; Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi keserler; yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar, hüsrana düşenlerin tâ kendileridir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O fâsıklar ki Allah'a verdikleri ahdi, onunla anlaşıp bağlandıktan sonra bozar, Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi keser ve yeryüzünde bozgun çıkarırlar. İşte bunlardır hüsrana uğrayanlar....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O bozguncular ki (ezelde) Allah'a (itaat edeceklerine) söz verdikleri halde, sonradan bozarlar. Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiği (yakınlık ve îmân bağlarını) keserler, yeryüzünü fesad ve bozgunculuğa boğarlar. Bunlar hüsrana uğrayanlardır......
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O (fasıklar) ki, kuvvetli bir ahidle bağlandıktan sonra, Allah'ın ahdini bozarlar, Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi (îmân ve akrabalık bağlarını) keserler....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O fasıklar ki; Allah'a söz verdikten sonra o sözü bozarlar. Allah'ın iliştir
ilme
sini emrettiği şeyi (sosyal ve evrensel bağları) keserler....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O fasıklar ki, (îmân ve itaat hususunda yeminle söz verip bağlandıktan sonra, Allah'a verdikleri sözü bozarlar; (İman ve akrabalık bağları gibi) Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi keser (koparır)lar....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Ki onlar Allah'a yapılan sözleşmeyi kabulden sonra bozarlar. Allah'ın birleştir
ilme
sini buyurduğu şeyi ayırırlar....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O fasıklar ki, Allah'a verdikleri sözü bozar, Allah'ın akrabalar ve mu'minler arasında riayet ed
ilme
sini emrettiği bağları keser ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar hüsrana düşmüş olanların ta kendileridir....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar Allah’a verdikleri sözü vesikalandırdıktan sonra onu bozan, Allah’ın birleştir
ilme
sini emrettiği bağı kesen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlardır. İşte gerçekten zarara uğrayanlar onlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
(Bu fasıklar,) Allah ile akd olununan sözleşmeyi sağlamladıktan sonra bozarlar. Allah’ın bitiştir
ilme
sini emrettiği şeyi parçalarlar. Yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte bütün ziyana uğrayan bunlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
(O fasıklar ki), söz verdikten sonra Allah'ın ahdini bozarlar; Allah'ın birleştir
ilme
sini emrettiği şeyi keserler....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
Onlar Allah'ın ahdini, misak ile bağladıktan sonra bozarlar. Allah'ın vaslını (birleştir
ilme
sini) emrettiği şeyi keserler....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Nasıl da varlığınızın hakikatinin Allâh Esmâ'sı (B işareti kapsamında) olduğunu inkâr ediyorsunuz? Ölüydünüz (hakikatinizin ne olduğunu b
ilme
den yaşıyordunuz), O sizi diriltti (inzâl ettiği ilimle size hayat verdi); sizi yine öldürecek (kendini sırf bedenmiş gibi kabul hâlinden), yine diriltecek (kendini beden sanma hâlinden arındırarak bilinç boyutu hâliyle yaşam). . . Nihayet sonunda hakikatinizi göreceksiniz!...
Bəqərə Suresi, 29. Ayet:
Yeryüzünde bulunanların tümünü sizin için yaratan O'dur. Bunları yarattıktan sonra göğe yönelerek onları da yedi gök halinde düzenledi. O her şeyi b
ilme
ktedir....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
li el melâiketi
: meleklere
4.
innî
: muhakkak ki ben
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Ve Rabbin meleklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (Melekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin b
ilme
diklerinizi bilirim.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin b
ilme
diğinizi bilirim” demişti....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin meleklere, ben yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım demişti. Demişlerdi ki: Orada bozgunculuk edecek ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? Biz, sana hamd ederek noksan sıfatlardan arılığını söylemede, seni kutlamadayız ya; ben, sizin b
ilme
diğinizi bilirim demişti....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin meleklere: "Ben arzda (bedende) bir halife (Esmâ mertebesinin farkındalığıyla yaşayan şuur sahibi) meydana getireceğim" dedi. Onlar da: "Orada fesat çıkarıp kan döken birini mi meydana getireceksin; biz seni hamdinle (bizde açığa çıkardığın varlığını değerlendirme hâliyle) tespih (her an yeni hâle dönüşen isteğine kulluk ederek) ve kudsiyetini (her türlü eksiklikten berî oluşunu) dillendirmiyor muyuz?" dediler. (Buyurdu): "BEN sizin b
ilme
diklerinizin Aliymiyim!. . "...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabb’in meleklere; 'Ben yeryüzünde dünya düzeni kurmaya, ilâhi hükümleri icraya, yeryüzünü imâra yetkili halifeler hazırlayıp yerleştireceğim' demişti. Melekler: 'Orada bozgunculuk yapacak, karışıklık çıkaracak, kan dökecek birilerini mi hazırlayıp yerleştireceksin? Oysa biz sana hamdederek zikrediyor, seni tesbih ediyoruz. Senin kutsallığını biliyor, kabul ediyor, Seni takdis ediyoruz' dediler. Rabbin: 'Ben, sizin b
ilme
diklerinizi biliyorum' buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin meleklere: 'Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim' demişti. [4] Melekler de: 'Sen orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin! Oysa biz senin yüceliğinden övgü ile söz etmekte (seni hamd ile tesbih etmekte) ve senin bütün eksikliklerden uzak, ulu sıfatların sahibi olduğunu dile getirmekteyiz' demişlerdi. Allah da, 'ben sizin b
ilme
diklerinizi bilirim' demişti....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin, Meleklere: "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin b
ilme
diğinizi ben bilirim" dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin meleklere «Ben yeryuzunde bir halife var edecegim» demisti; melekler, «Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akitacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni overek yuceltiyor ve Seni devamli takdis ediyoruz» dediler; Allah «Ben suphesiz sizin b
ilme
diklerinizi bilirim» dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin (ezelî irâdesi Âdem'i var kılmayı murad ettiğinde) meleklere : «Ben yeryüzünde herhalde (emirlerimi yerine getirecek, Benim adıma konuşacak) bir halîfe var kılacağım» demişti. (Melekler de) «Orada fesad çıkaracak, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın ?! Oysa biz Seni hamdinle tesbîh ve Seni takdîs ediyoruz» demişlerdi. (Allah), «Şüphesiz ki Benim bildiğimi siz b
ilme
zsiniz» demişti....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin meleklere 'Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim' demişti; melekler, 'Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis ediyoruz' dediler; Allah 'Ben şüphesiz sizin b
ilme
diklerinizi bilirim' dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin, meleklere şöyle demişti: 'Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim.' Melekler de: 'Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz,' dediler. 'B
ilme
diğinizi Ben bilirim,' dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Düşün ki, Rabbin meleklere: «Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife tayin edeceğim.» dediği vakit, «Biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak bir yaratık mı yaratacaksın?» dediler. «Her halde Ben sizin b
ilme
yeceğiniz şeyleri bilirim!» buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Bir zamanlar Rabb'in meleklere: «Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım» demişti. (Melekler): «A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz» dediler. (Rabb'in): «Ben sizin b
ilme
diklerinizi bilirim.» dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabb'in, meleklere «Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım» demişti. Melekler «Ya Rabbi sen yeryüzünde kargaşalık çıkaracak, kanlar dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor, takdis ediyoruz» dediler. Allah meleklere «Ben sizin b
ilme
diklerinizi bilirim' dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin, meleklere şöyle demişti: "Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim / Yeryüzünde bir halife varedeceğim / Yeryüzünde (birisini) halife yapacağım (caılün)". Melekler de: "Orada bozgunculuk yapacak (yüfsidü), kan akıtacak (yesfiküddima) birisini mi yerleştireceksin / var edeceksin / (halife) yapacaksın? Halbuki biz seni hamdinle yüceltiyor (nüsebbihu) ve kutsuyoruz (nükaddisu)" dediler. "Sizin b
ilme
diğinizi / b
ilme
diklerinizi / bilemeyeceklerinizi ben bilirim" dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbın meleklere: Ben, yeryüznde bir halife yaratacağım, demişti de melekler: Biz seni hamd ile tesbih, takdis eder dururken yeryüzünde fesad çıkarıp, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın? demişlerdi. Allah da: Sizin b
ilme
diklerinizi ben bilirim, buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
İşte o zaman Rabbin meleklere: "Bakın, Ben yeryüzünde ona sahip çıkacak birini yaratacağım!" demişti. Onlar: "Seni övgüyle yüceltip takdis eden bizler dururken, orada bozgunculuğa ve yozlaşmaya yol açacak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. (Allah) "Sizin b
ilme
diğiniz (çok şey var, onları) Ben bilirim!" diye cevapladı....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Yâd et o zamanı ki, Rabbin meleklere «Ben yeryüzünde muhakkak bir halife kılacağım» diye buyurmuştu. Melekler de, «Yeryüzünde fesad çıkaracak, kanlar dökecek kimseyi mi yaratacaksın? Bizler ise Sana hamd ile tesbih eder, Seni takdîs eyleriz» demişlerdi. «Şüphe yok ki sizin b
ilme
yeceğiniz şeyleri Ben bilirim,» diye buyurmuştur....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Bir zamanlar Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım. ” demişti. Onlar: “Yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor, devamlı takdis ediyoruz. ” dediler. Allah da onlara: “Ben sizin b
ilme
diğiniz şeyleri bilirim. ” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin meleklere: -Ben yeryüzünde bir yönetici yaratacağım, demişti. Melekler de: -Yeryüzünde bozgunculuk edecek, kan dökecek birilerini mi yaratacaksın? Oysa biz seni durmadan hamd ile tesbih ve takdis ediyoruz, dediler. -Sizin b
ilme
diğiniz şeyleri ben bilirim, dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" dediği vakit onlar: "Â! Oradaki nizamı bozacak ve yeryüzünü kana bulayacak bir mahlûk mu yaratacaksın? Oysa biz sana devamlı hamd, ibadet yapıp, Sen’i tenzih etmekteyiz!" dediler. Allah: "Ben, sizin b
ilme
diğiniz pek çok şey bilirim" buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde bir halife yapacağım," demişti. (Melekler): "Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi halife yapacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz?" dediler. (Rabbin): Ben sizin b
ilme
diklerinizi bilirim," dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin, Meleklere: «Muhakkak ben, yer yüzünde bir halife var edeceğim» demişti. Onlar da: «Biz seni övüp yüceltir ve (sürekli) takdis edip dururken, orada fesat çıkaracak ve orada kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?» dediler. (Allah:) «Şüphesiz, sizin b
ilme
diğinizi ben bilirim.» dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin meleklere 'Yeryüzünde bir halife yapacağım' buyurmuş, onlar da şöyle demişlerdi: 'Biz Seni hamdinle tesbih ve takdis edip dururken, orada bozgunculuk edip kan dökecek birisini mi yaratacaksın?' Rabbin ise, 'Ben sizin b
ilme
diğinizi bilirim' buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Bir zamanlar Rabb'in meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz." Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin b
ilme
diklerinizi b
ilme
kteyim."...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Kâlû subhâneke lâ
ilme
lenâ illâ mâ allemtenâ inneke entel alîmul hakîm(hakîmu)....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
subhâne-ke
: sen sübhansın, seni tenzih ederiz
3.
lâ
: yoktur, değil, olmaz
4.
ilme
: ilim, b...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
(Bunu değerlendiremeyen melâike): "Subhaneke (her an yeni bir şey yaratıp bunlarla da asla kayıtlanmayan ve sınırlanmayansın)! Bizde açığa çıkarttığın ilimden başkasını b
ilme
miz asla mümkün değil! Şüphesiz ki sen, Mutlak İlim (Aliym) ve bunu bir sistem içinde (Hakiym) açığa çıkaransın!"...
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah buyurdu: "Ey Âdem, haber ver onlara onların adlarını." Adem onlara onların adlarını haber verince, Allah şöyle buyurdu: "Dememiş miydim ben size! Ki ben, göklerin ve yerin gaybını en iyi bilenim. Ve ben, sizin açığa vurduklarınızı da saklayageldiklerinizi de en iyi biçimde b
ilme
kteyim."...
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve, bir kimseden diğer bir kimseye, bir şeyin ödenmeyeceği ve ondan (hiç kimseden) bir şefaatin kabul ed
ilme
yeceği ve hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve onlara yardım ed
ilme
yeceği günden sakının....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse bir başkası adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden herhangi bir şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz. Onlara yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Korkun o günden ki hiç kimse, bir başkasının yerine bir şey ödeyemez o gün; kimsenin kimseye şefaati kabul ed
ilme
z, kimseden karşılık da alınmaz, onlara yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Kimsenin, hiçbir şekilde başkasının yerine sorguya çek
ilme
yeceği; başkasının başına geleceklerin bir kısmını bile göğüsleyemeyeceği; kâfir olarak ölenler için hiçbir şefaatçinin şefaatinin kabul ed
ilme
yeceği; cezaların fidyeye çevr
ilme
yeceği, kimselere yardımın da yapılmayacağı bir günden, Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, kendinizi azaptan koruyun....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Hiç kimsenin kimse adına bir şey yapamayacağı, kimseden bir şefaatin kabul ed
ilme
yeceği, kimseden fidye alınmayacağı ve onların (hesaba çekilenlerin) bir yardım göremeyecekleri günden sakının....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödemeyeceği, hiç kimsenin şefaatinin kabul ed
ilme
yeceği, hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Bir de öyle bir azâb gününden sakının ve korkun ki, o günde (kıyamette) hiç bir kimse, hiç bir kimse adına bir şey ödeyemez, kimseden şefâat da kabul ed
ilme
z; azâbdan kurtulmak için kimseden bedel ve karşılık alınmaz. (Allah’ın azabından kurtulmak hususunda) o kâfirlere yardım da yapılmaz....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Kimsenin kimseden faydalanamiyacagi, kimseden bir sefaat kabul ed
ilme
yecegi, kimseden bir fidye alinmayacagi ve yardim gorulmeyecegi gunden korunun....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul ed
ilme
yeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korunun....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Öyle bir günden sakının ki, kimse kimsenin yerine birşey ödeyemez, aracılık (şefaat) kabul ed
ilme
z, kimseden bir fidye alınmaz ve yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve öyle bir günden korunun ki kimse kimseden bir şey ödeyemez, kimseden şefaat de kabul ed
ilme
z, kimseden fidye de alınmaz, hem onlar kurtarılacak da değillerdir....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve öyle bir günden korunun ki, kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden şefaat da kabul ed
ilme
z, kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım da yapılmaz....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Öyle bir günden korkun ki, o gün hiç kimse başkasının yerine bir şey ödeyemez, hiç kimseden aracılık kabul ed
ilme
z, hiç kimseden fidye alınmaz ve hiç kimse başkalarından yardım görmez....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Kimsenin kimse yerine birşey ödeyemeyeceği, aracılık (şefaat) kabul ed
ilme
yeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da ed
ilme
yeceği bir günden sakının....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve öyle bir günden korkun ki (o günde) hiçbir kimse, hiçbir kimse nâmına bir şey ödeyemez. Ondan her hangi bir şefaat kabul olunmaz. Ondan bir fidye (bedel) alınmaz, onlara (Allahın azabından kurtulmak hususunda) yardım da ed
ilme
z. ...
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve öyle bir günden sakının ki, (o gün) kimse, kimse nâmına bir şey ödemez, ondan(Allah’ın izni olmadıkça) bir şefâat de kabûl ed
ilme
z, ondan bir fidye de alınmaz ve onlar yardım (da) olunmazlar!...
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve öyle bir günden korkun ki; o günde kimse, kimse için bir şey ödeyemez. Şefaat kabul ed
ilme
z. Fidye alınmaz ve onlara yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve hiçbir insanın ötekine en ufak bir yararının dokunmayacağı, hiç kimseden şefaatin kabul ed
ilme
yeceği, kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin yardım görmeyeceği Gün(ün mutlaka gelip çatacağı) bilinciyle yaşasanıza!...
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Öyle bir günden korkunuz ki, o günde hiçbir şahıs hiçbir şahıstan dolayı hiçbir şey ödemez. Ve o şahıstan hiçbir şefaat kabul ed
ilme
z. Ve ondan hiçbir fidye alınmaz. Ve onlara ne de yardım olunurlar....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden şefaat kabul ed
ilme
yeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği azap gününden korkup sakının....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Kimsenin kimseden faydalanamayacağı, kimseden bir şefaat kabul ed
ilme
yeceği, kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım da görülmeyeceği bir günden kendinizi koruyun....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse başkasının yerine birşey ödeyemez, kimseden şefaat kabul ed
ilme
z, hiç kimseden fidye alınmaz, hem onlara yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve öyle bir günden sakının ki, o gün hiç kimse, kimsenin cezâsını çekmez (borcunu ödemez); kimseden şefâat (aracılık, iltimas) da kabul ed
ilme
z; kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım yapılmaz....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve hiç kimsenin, hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden bir şefaatin kabul ed
ilme
yeceği ve hiç kimseden bir fidye alınmayacağı ve yardım görülmeyeceği günden korkup sakının....
Bəqərə Suresi, 48. Ayet:
Ve korkun o günden ki, hiç bir benlik bir başka benliğin herhangi bir şeyi için karşılık ödemez; hiç bir benlikten şefaat kabul ed
ilme
z, hiç bir benlikten fidye alınmaz. Ve onlara yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 51. Ayet:
Ve yine Musa'ya (Tevrat ver
ilme
k üzere Tûr'da kırk gece ibâdet edip beklemesi için) va'dettiğimizi (veya va'de verdiğimizi) hatırlayın ki siz onun ardından (nefsinize) zulmediciler olarak (Sâmirî'nin altından yaptığı) buzağıyı (ilâh) edinmiştiniz!...
Bəqərə Suresi, 51. Ayet:
Ve bir vakit Musa'ya kırk gece (Tur'da kalmak ve sonra kendisine Tevrat ver
ilme
k üzere) sözleştik. Sonra siz, onun arkasından kendinize zulmederek buzağıya taptınız....
Bəqərə Suresi, 51. Ayet:
Hani Musa ile kırk gece («Tur» da kalmak ve ondan sonra kendisine Tevrat ver
ilme
k üzere) vaidleşmişdik. Yine siz onun arkasından (nefsinizin) zaalimler (i) olarak («Sâmirî» nin tanrı diye gösterdiği) buzağıya tutunmuş (onu tanrı edinmiş) diniz. ...
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden kesin soz almistik. Tur dagini yukselterek tepenize dikmistik. «Allah'a karsi gelmekten sakinanlardan olab
ilme
niz icin, size verdigimiz Kitab'a kuvvetle sarilin, onda bulunanlari hatirda tutun» demistik....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden kesin söz almıştık. Tur dağını yükselterek tepenize dikmiştik. 'Allah'a karşı gelmekten sakınanlardan olab
ilme
niz için, size verdiğimiz Kitab'a kuvvetle sarılın, onda bulunanları hatırda tutun' demiştik....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden sapa sağlam söz almıştık. Dağı da üzerinize kaldırmış: -Allah’a karşı gelmekten sakınab
ilme
niz için size verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onun içindekileri aklınızda tutun, demiştik....
Bəqərə Suresi, 65. Ayet:
İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette b
ilme
ktesiniz....
Bəqərə Suresi, 65. Ayet:
İçinizden cumartesi günü azgınlık edip de, bu yüzden kendilerine: Aşağılık maymunlar olun! dediklerimizi elbette b
ilme
ktesiniz....
Bəqərə Suresi, 67. Ayet:
Hani Mûsâ kavmine, “Allah, size bir sığır kesmenizi emrediyor” demişti. Onlar da, “Sen bizimle eğleniyor musun?” demişlerdi. Mûsâ, “Kendini b
ilme
z cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım” demişti....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
(Onlar) dediler ki: “Bizim için Rabbine dua et, onun nasıl olduğunu bize açıklasın. Gerçekten o inek, bize göre, diğerlerine benziyor. Ve eğer Allah dilerse, muhakkak ki biz (kes
ilme
si emrolunan ineğe) mutlaka ulaşırız.”...
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Onlar (tekrar) şöyle dediler: “ - Bizim için Rabbine dua et de bize açıklasın, nedir o? Çünkü bizce sığırlar birbirine benziyor. Allah dilerse, biz (kes
ilme
si istenen o sığırı) elbette buluruz ve hidayete ereriz.”...
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
«eri surup, ekini sulayarak boyunduruk altinda ez
ilme
mis, kusursuz, alacasiz bir sigir oldugunu soyluyor» dedi. «simdi gercegi bildirin» deyip sigiri bogazladilar; az kalsin bunu yapmayacaklardi.*...
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
'Yeri sürüp, ekini sulayarak boyunduruk altında ez
ilme
miş, kusursuz, alacasız bir sığır olduğunu söylüyor' dedi. 'Şimdi gerçeği bildirdin' deyip sığırı boğazladılar; az kalsın bunu yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
'O diyor ki, o düve yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ez
ilme
miş, kusursuz, alacasız bir düvedir,' dedi. 'İşte şimdi gerçeği getirdin!,' diyerek sonunda düveyi boğazladılar; az kalsın bunu yapmıyacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
(Musa) Dedi ki: "O diyor ki, o sığır yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ez
ilme
miş, kusursuz, alacasız bir sığırdır." "İşte şimdi gerçeği (hakk) getirdin" diyerek sonunda sığırı boğazladılar / kestiler; az kalsın bunu yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
“Yeri sürmeyen, ekini sulamayan, boyunduruk altında ez
ilme
miş, kusursuz, alacasız bir sığır olduğunu söylüyor. ” demişti. “İşte şimdi gerçeği bildirdin. ” deyip sığırı kestiler. Az kalsın bunu yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
Musa: -Rabbim, onun yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruk altında ez
ilme
miş, kusursuz, alacasız bir inek olduğunu söylüyor, dedi. -Şimdi gerçeği bildirdin, deyip ineği kestiler; az kalsın bunu yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
(Ne yazık ki) bu ölünün dir
ilme
sinden sonra (ibret alacakken) kalbleriniz katılaştı. O kalbleriniz taşlar gibi veya ondan daha katı... Çünkü taşların öylesi var ki, içinden nehirler kaynar taşar; öylesi var ki, yarılıp ondan çeşme gibi şarıl şarıl su akar ve öylesi var ki, Allah korkusundan (dağdan) aşağı yuvarlanır düşer. Allah Teâla yaptığınız işlerden gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Sonra kalbleriniz yine katilasti, tas gibi, hatta daha da kati oldu. Nitekim taslar arasinda kendisinden irmaklar fiskiran vardir; yarilip su cikan vardir; Allah korkusundan yuvarlananlar vardir. Allah yaptiklarinizi b
ilme
z degildir....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Sonra kalbleriniz yine katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu. Nitekim taşlar arasında kendisinden ırmaklar fışkıran vardır; yarılıp su çıkan vardır; Allah korkusundan yuvarlananlar vardır. Allah yaptıklarınızı b
ilme
z değildir....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Sonra bunun arkasından kalpleriniz yine katılaştı. Şimdi o kalpler taş gibidir, hatta daha da katıdır. Nitekim taşın öylesi vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Öylesi de vardır ki, yarılıp ondan çeşme gibi su akar. Öylesi de vardır ki, Allah korkusundan yuvarlanır düşer. Allah yaptıklarınızı b
ilme
z değildir....
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Sonra bunun ardından yine kalbleriniz katılaştı; şimdi onlar, taş gibi, hattâ daha da katıdır. Çünkü öyle taş var ki, içinden ırmaklar fışkırır; öylesi var ki, çatlar da bağrından su kaynar, öylesi de var ki, Allâh korkusundan aşağı düşer. Allâh, yaptıklarınızı b
ilme
z değildir....
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
B
ilme
zler mi ki Allah, onların gizlediklerini de bilir, açığa vurduklarını da....
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Onlar b
ilme
zler mi ki, gizlediklerini de açıkça yaptıklarını da Allah b
ilme
ktedir....
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Onlar Allah'ın, kendilerinin gizlediklerini de açığa vurduklarını da bildiğini b
ilme
zler mi!...
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
B
ilme
zler mi ki, Allah onların gizlediklerini de, açıkladıklarını da elbette bilir....
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Onlar b
ilme
zler mi ki, gizlediklerini de açıkça yaptıklarını da Allah b
ilme
ktedir....
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
B
ilme
zler mi ki ALLAH gizledikleri ve açıkladıkları herşeyi biliyor?...
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Ya b
ilme
zler mi de? ki onlar ne sır tutarlar ve ne i'lân ederlerse Allah hepsini bilir...
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Peki b
ilme
zler mi ki, onlar neyi sır olarak saklar ve neyi açıkça ilan ederlerse Allah hepsini bilir?...
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Peki b
ilme
zler mi ki, onlar neyi sır olarak saklar ve neyi açıkça söylerlerse Allah hepsini bilir....
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
B
ilme
zler mi ki Tanrı gizlediklerini de (yüsirrune), açıkladıklarını da (yulinun) biliyor?...
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
B
ilme
zler mi ki Allah, açığa vurdukları şeylerden de gizlediklerinden de haberdardır?...
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah gizlediklerini de açığa vurduklarını da b
ilme
ktedir....
Bəqərə Suresi, 77. Ayet:
B
ilme
zler mi ki, Allah onların sakladıklarını da açıkladıklarını da çok iyi b
ilme
ktedir....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
1.
ve min-hum
: ve onlardan (onların bir kısmı)
2.
ummiyyûne
: ümmîler, okuma yazma b
ilme
yenler
3.
lâ ya'lemûne
: b
ilme
zler
4.
...
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Ve onlardan bir kısmı ümmîlerdir. Onlar (Allah'ın) Kitabı'nı b
ilme
zler, sadece emaniyeyi (kişilerin yazdığı kitapları) bilirler. Ve onlar sadece zanda bulunuyorlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Bunların bir de ümmî takımı vardır; Kitab’ı (Tevrat’ı) b
ilme
zler. Onların bütün bildikleri bir sürü kuruntulardır. Onlar sadece zanda bulunurlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
İçlerinde, anasından doğduğu gibi kalan, okuma yazma b
ilme
yenler de var ki onlar, kitap nedir b
ilme
zler. Bildikleri şey, ancak kuruntularıdır, onlar, ancak zanna kapılırlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) b
ilme
zler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlardan ümmî olanlar vardır ki, vehmettikleri (kafalarında şartlanmalarına göre kurguladıkları) ötesinde Kitabı (hakikat bilgisini) b
ilme
zler; (asılsız) zanlarıyla yaşarlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Bunların bir kısmı ümmîdir, Mekke civarındaki bilinen kabilelerdir. Okumayı yazmayı, kutsal kitapları b
ilme
zler. Kuruntudan ve kulaktan dolma, hahamlardan ve papazlardan öğrendikleri yalandan ve boş laflardan başka bildikleri yoktur. Onlar kesinlikle zanna dayalı konuşurlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onların içinde bir de Kitab'ı b
ilme
yen cahiller vardır ki, bunların bütün bildikleri boş kuruntulardan ibaret şeylerdir ve bunlar sadece zanna kapılmaktadırlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı b
ilme
zler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başkası değildir ve yalnızca zannederler....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlarin bir kisminin okuyup yazmasi yoktu. Kitab'i b
ilme
zlerdi; bildikleri sadece bir takim yalan ve kuruntulardi. Onlar ancak vehim icindedirler....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlardan bir kısmı ümmîdir (okuyup yazması yoktur); Kitab (Tevrat)! b
ilme
zler, ancak birtakım kuruntuları bilirler. Onlar sadece zan peşindedirler....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onların bir kısmının okuyup yazması yoktu. Kitab'ı b
ilme
zlerdi; bildikleri sadece bir takım yalan ve kuruntulardı. Onlar ancak vehim içindedirler....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
İçlerinde bir takım ümmîler vardır ki, Kitab'ı (Tevrat'ı) b
ilme
zler. Bütün bildikleri kulaktan dolma şeylerdir. Onlar sadece zan ve tahminde bulunuyorlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Aralarında ümmiler var ki kuruntu ve söylentilerin dışında kitabı b
ilme
zler; bildiklerini zannederler....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Bunların bir de ümmî kısmı vardır, kitabı, kitabeti b
ilme
zler, ancak bir takım kuruntu yığını ümniyyeler kurar ve sırf zann ardında dolaşırlar...
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Bunların bir de okuyup yazma b
ilme
yen kısmı vardır ki, kitabı, kitabeti b
ilme
zler, ancak bir takım kuruntu yığını hayaller kurar ve sadece zan ardında dolaşırlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Bunların bir de ümmî (okuma yazması olmayan) kısmı vardır, kitabı b
ilme
zler, ancak birtakım kuruntu yığınına, boş saplantılara kapılır ve zan içinde dolaşır dururlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onların içinde bir de ümmiler (okuma- yazma b
ilme
yenler) vardır ki, bunlar kitabı b
ilme
zler. Bütün bildikleri birtakım asılsız kuruntulardır. Onlar sırf zanlara (saplantılara) kapılmışlardır....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlardan (bir bölümü) ümmidir / (İçlerinde / aralarında) ümmiler vardır, kuruntu ve söylentilerin / asılsız şeylerin (emaniyye) dışında kitabı b
ilme
zler; yalnızca zannederler....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onların içinde ümmî ler de var ki Kitabı (Tevrâtı) b
ilme
zler. (Bütün bildikleri yalınız reislerinin telkin etdikleri) bir sürü kuruntu ve yalandan başkası değil. Onlar başka değil, yalınız zanda (ve cehâletde) kalmış bulunuyorlar. ...
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlardan ümmî olanlar da vardır ki, Kitâb’ı (Tevrât’ı) b
ilme
zler; ancak (reislerinden duydukları) boş temennîler(i bilirler) ve onlar ancak zanda bulunurlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Ve onlardan bazıları da ümmîdirler. Kitab'ı b
ilme
zler. Ancak birtakım bâtıl şeyleri bilirler. Ve onlar yalnız zanneder dururlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onların bir kısmının okuyup yazması yoktur. Kitabı b
ilme
zler, bildikleri sadece bir takım yalan ve kuruntulardır. Onlar yalnızca zanneder dururlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onların bir kısmı da ümmîdir. Kitap nedir b
ilme
zler. Bütün bildikleri, kendilerine anlatılan birtakım kuruntu ve uydurmalardır. Onlar sadece bir zan içindedirler....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onların içinde bir de ümmiler var ki, Kitabı b
ilme
zler, bütün bildikleri birtakım kuruntular(yahut kulaktan dolma şeyler)dir; onlar sadece zannediyorlar....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Onlardan bir bölümü de ümmidir. Kitabı b
ilme
zler; (bildikleri) bir sürü asılsız şeylerden başka değil; bunlar yalnızca zannederler....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
Bir de onlardan, kitabı b
ilme
yen ümmîler vardır ki, bütün bildikleri kuruntulardan, işleri de zan ve tahminden ibarettir....
Bəqərə Suresi, 78. Ayet:
İçlerinde ümmî olanlar da vardır ki Kitap'ı b
ilme
zler, sadece hayal ve kuruntu bilirler. Onlar yalnız sanıya saplanırlar....
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Karşılığında az bir ücret alab
ilme
k için kendi elleriyle kitap yazıp da sonra: 'İşte bu Allah katından gelmedir' diyenlere yazıklar olsun. Yazdıklarından dolayı da onlara yazık olsun, kazandıklarından dolayı da!...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Artık, elleriyle Kitabı (Tevrâtı yalan yanlış) yazıb da sonra onu az bir bahâ ile satab
ilme
k için «Bu, Allah karındadır» diyegelenlerin vay haaline!.. Vay ellerinin yazdıklarından başlarına geleceklere! Vay şu kazanmakda oldukları (rişvet, günah) yüzünden onlara!. ...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Artık vay o kimselerin hâline ki, kitâbı elleriyle yazarlar da, sonra onu az bir fiyata satab
ilme
k için: 'Bu, Allah tarafındandır!' derler. İşte ellerinin yazdıkları yüzünden onların vay hâline! Kazanmakta olduklarından dolayı da vay onlara!...
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Vay, kitabı elleriyle yazıp da sonra az bir paha ile satab
ilme
k için; bu, Allah katındandır, diyenlerin, ellerinin yazdıklarından dolayı vay onlara! Vay onlara. O kazanmış oldukları yüzünden....
Bəqərə Suresi, 79. Ayet:
Kitabı kendi elleriyle yazıp sonra onu az bir paraya satab
ilme
k için: -Bu, Allah katındandır, diyenlerin vay haline! Vay ellerinin yazmış olduğundan dolayı başlarına geleceklere! Kazandıklarından dolayı vay onların haline!...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
len temesse-nâ
: bize dokunmaz
3.
en nâru
: ateş
4.
illâ
: ancak, sadece, den başka
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Ve (emaniyeye tâbî olanlar): “Ateş bize, sayılı günlerden başka asla dokunmayacak (günahlarımız kadar yanıp cennete gireceğiz).” dediler. De ki: “Allah'ın katından bir ahd mi edindiniz?” O taktirde (Eğer böyle bir ahd almışsanız) Allah, ahdinden asla dönmez. Yoksa Allah'a karşı b
ilme
diğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Dediler ki: Ateş, bizi yaksa bile birkaç gün yakar. De ki: Allah'tan bir söz mü aldınız? Aldınızsa Allah sözünden hiç dönmez. Yoksa Allah hakkında b
ilme
diğiniz şeyi mi söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
İsrailoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler. De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında b
ilme
diğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Bir de İsrâiloğulları: 'Sayılı birkaç günün dışında bize asla Cehennem ateşi dokunmayacaktır' dediler. Sen de: 'Siz Allah’tan bir taahhüt, bir söz mü aldınız? Eğer böyleyse, Allah asla sözünden dönmez. Yoksa Allah adına b
ilme
yeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?' de....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Onlar (İsrailoğulları) yine: 'Bize sadece sayılı günlerde ateş dokunacaktır' dediler. Onlara: 'Siz Allah katından bir söz mü aldınız? Şüphesiz Allah verdiği sözden dönmez. Yoksa Allah hakkında b
ilme
diğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?' de....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Dediler ki: "Sayılı günlerin dışında, ateş asla bize değmeyecektir." De ki: "Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla ahdinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı b
ilme
diğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?"...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
«tes bize sadece sayili birkac gun degecektir", derler; sor, «Allah katindan siz soz mu aldiniz?", eger oyle ise Allah sozunden caymayacaktir» «Yoksa Allah'a karsi b
ilme
diginiz bir sey mi soyluyorsunuz?»...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
(Yahudiler) «Ateş bize ancak sayılı birkaç gün dokunacaktır» dediler. De ki: Allah katından bir söz mü aldınız? ki böyle bir şey varsa, Allah verdiği sözünden asla caymaz Yoksa Allah'a karşı b
ilme
diğiniz şeyi mi (uydurup) söylüyorsunuz?!...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
'Ateş bize sadece sayılı birkaç gün değecektir', derler; sor, 'Allah katından siz söz mü aldınız?', eğer öyle ise Allah sözünden caymayacaktır. 'Yoksa Allah'a karşı b
ilme
diğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?'...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
İsrailoğulları: Sayılı birkaç gün müstesna, bize ateş dokunmayacaktır, dediler. De ki (onlara): Siz Allah katından bir söz mü aldınız -ki Allah sözünden caymaz-, yoksa Allah hakkında b
ilme
diğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
'Sayılı birkaç gün dışında ateş bize değmeyecek,' dediler. De ki: 'ALLAH'tan böyle bir söz mü aldınız -ki ALLAH verdiği sözden dönmez- yoksa ALLAH adına b
ilme
diğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?'...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Sayılı günlerden başka katiyyen bize ateş dokunmayacak dediler. De ki; 'Allah'tan bu yönde söz mü aldınız - ki Allah asla sözünden caymaz- yoksa Allah hakkında b
ilme
diğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
"Sayılı birkaç gün dışında ateş bize değmeyecek" dediler. De ki: "Tanrı'dan böyle bir söz mü (ahid) aldınız -ki Tanrı sözünden (ahid) dönmez- yoksa Tanrı'ya karşı b
ilme
diğiniz bir şeyi mi / b
ilme
diğinizi mi söylüyorsunuz?"...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
(Peygamber onları Cehennemle korkutduğu zaman da : «Atalarımızın buzağıye tapdıkları) sayılı (ve mahdud) günlerden (kırk günden) başka (fazla) bize kat'iyyen Cehennem (azabı) dokunmayacak» dediler. Söyle (Habîbim) ki: «Allah katından (bu hususda) bir ahdi mi elde etdiniz? (Ondan böyle bir sözü mü aldınız?) ki Allah ahdinden asla caymaz yoksa Allaha karşı b
ilme
yeceğiniz bir şey'i mi söylüyorsunuz?». ...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Sayılı günlerden başka asla bize ateş dokunmayacaktır dediler. Deki: Siz Allah katından bir söz mü aldınız? Öyleyse Allah asla sözünden caymaz. Yoksa Allah'a karşı b
ilme
diğiniz bir şey mi söylüyorsunuz....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Ve dediler ki: «Bizlere birkaç sayılı günden başka cehennem ateşi temas etmeyecektir. De ki: «Siz Allah'ın huzurunda bir ahid mi aldınız? Elbet de Allah Teâlâ ahdinde hulf etmez. Yoksa b
ilme
yeceğiniz bir şeyi Cenâb-ı Hakk'a isnad edip söylüyor musunuz»...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Bir de dediler ki: “Sayılı bir kaç gün dışında cehennem ateşi bize dokunmaz. ” De ki: “Siz Allah katından bir söz mü aldınız? Öyle ise Allah aslâ sözünden caymaz. Yoksa sizler Allah'a karşı b
ilme
diğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?”...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
-Ateş bize sayılı bir kaç günden başka dokunmayacaktır, derler. Onlara: -Allah katından bir söz mü aldınız? Eğer, öyle ise Allah sözünden dönmez; yoksa Allah hakkında b
ilme
diğiniz bir şey mi söylüyorsunuz? de....
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Bir de derler ki: "Cehennem ateşi, sayılı birkaç gün dışında bize asla dokunmayacak." De ki: "Buna dair Allah’tan garanti mi aldınız? Aldıysanız ne âla, Allah vâdinden asla caymaz." Yoksa kesin b
ilme
diğiniz şeyi mi Allah adına söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Bir de dediler ki: "Sayılı birkaç gün dışında bize ateş dokunmayacaktır." De ki: "Allah'tan (bu hususta) bir söz mü aldınız. şâyet öyle ise Allâh verdiği sözden dönmez-yoksa Allâh hakkında b
ilme
diğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Derler ki: «Sayılı günlerin dışında, ateş bize değmeyecektir.» De ki: «Allah katından bir ahid mi aldınız? -ki Allah asla va'dinden dönmez- Yoksa Allah'a karşı b
ilme
diğinizi mi söylüyorsunuz?»...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Bir de, 'Sayılı günlerden başka bize ateş dokunmaz' dediler. Sen de ki: Allah katından bir söz mü aldınız-eğer öyleyse Allah sözünden dönmez-yoksa Allah hakkında b
ilme
diğiniz şeyi mi söylüyorsunuz?...
Bəqərə Suresi, 80. Ayet:
Dediler ki: "Sayılı birkaç gün dışında ateş bize asla dokunmayacaktır." De ki: "Allah'tan bir ahit mi aldınız! Allah, ahdine asla ters düşmez. Yoksa siz Allah'a isnat ederek, b
ilme
diğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
1.
summe entum
: sonra siz
2.
hâulâi
: onlar
3.
taktulûne
: öldürüyorsunuz
4.
enfuse-kum
: kendileriniz, sizin nef...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Bu misakı kabul eden sizler, (verdiğiniz sözün tersine) birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde (hem çıkarıyor hem de) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz. Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba ...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Bu misakı kabul eden sizler, (verdiğiniz sözün tersine) birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir zümreyi yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta onlara karşı birleşiyorsunuz. Onları yurtlarından çıkarmak size haram olduğu halde (hem çıkarıyor hem de) size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz. Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba ...
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Ama siz yine birbirinizi öldürüyorsunuz, sizden bir grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz; onlara karşı günâh ve düşmanlık yapmakta birleşiyorsunuz, onları çıkarmak size yasaklanmış iken (çıkarıyorsunuz, sonra da) esir olarak geldiklerinde fidyelerini veriyor (kurtarıyor)sunuz. Yoksa siz Kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanın cezâsı, dünyâ hayâtında rezil olmaktan başka nedir? Kıyâmet gününde de (onlar) azâbın en şiddetlisine itilirler. Allâh yaptıklarınızı ...
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
1.
ulâike ellezîne
: işte o kimseler, onlar
2.
eşteravu
: satın aldılar
3.
el hayâte ed dunyâ
: dünya hayatı
4.
bi el âhireti
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar öyle kimselerdir ki, dünya hayatını ahirete karşı satın almışlardır. Bu sebeple azap onlardan hafiflet
ilme
z ve onlar yardım da olunmazlar ....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar, ahireti verip dünya hayatını satın alan kimselerdir. Artık bunlardan azap hiç hafiflet
ilme
z. Onlara yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar, ahireti dünya yaşayışına satmış kimselerdir. Onların azâbı da hafiflet
ilme
z, onlara yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar sonsuz gelecekleri (içsel hakikat yaşamları) karşılığında dünya (bedensel arzu ve zevkler) hayatını satın almışlardır. Onların azabı hafiflet
ilme
z! Onlara yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar âhiret karşılığında, dünya hayatının süflî zevklerini, debdebesini satın alanlardır. Onların cezaları hafiflet
ilme
yecek, onlara yardım da ed
ilme
yecek....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar ahirete karşılık dünya hayatını satın alanlardır. Bunların üzerindeki azap hafiflet
ilme
yeceği gibi kendilerine yardım da ed
ilme
yecektir....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte bunlar, ahireti verip dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azabları hafiflet
ilme
z ve kendilerine yardım ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar ahireti dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azâb hafiflet
ilme
z ve kendilerine yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar ahiret karsilginda dunya hayatini satin alan kimselerdir, bu yuzden azablari hafiflet
ilme
z, onlar yardim da gormezler. *...
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar dünya hayatını âhirete karşılık satın alan kimselerdir. Bunun için azâb onlardan hafiflet
ilme
z ve onlar yardım da olunmazlar....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir, bu yüzden azabları hafiflet
ilme
z, onlar yardım da görmezler....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar, ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden azapları hafiflet
ilme
z ve kendilerine yardım ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar Ahıreti dünya hayatına satmış kimselerdir, onun için bunlardan azab hafiflendir
ilme
z ve kendilerine bir yardım da olunmaz...
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar, ahireti dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap hafiflet
ilme
z ve kendilerine bir yardım da yapılmaz....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Bunlar ahireti, dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap hafiflet
ilme
z ve kendilerine bir yerden yardım da gelmez....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte bunlar, ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden / bundan dolayı azapları hafiflet
ilme
z ve kendilerine yardım ed
ilme
z (yunsarun)....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar âhirete bedel dünyâ hayatını satın almış kimselerdir. Bundan dolayı kendilerinden azâb kaldırılıb hafiflet
ilme
yecek, onlara yardım da ed
ilme
yecekdir. ...
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar, âhiret karşılığında dünya hayâtını satın alanlardır. Bu yüzden onlardan azab hafiflet
ilme
z ve onlar (o gün) yardım olunmazlar....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar, ahirete karşı dünya hayatını satın almış olanlardır. Bu yüzden kendilerinden azab kaldırılıp, hafiflet
ilme
yecek, yardım da yapılmayacaktır....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Ahiret hayatı karşılığında bu dünya hayatını satın alanlar var ya, işte böylelerinin azabı hafiflet
ilme
yecek ve onlara yardım ed
ilme
yecektir....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar öyle bir gürûhtur ki, ahiret mukabilinde dünya hayatını satın almışlardır. Binaenaleyh onlardan azap hafiflendir
ilme
yecektir. Ve onlara yardım da olunmayacaktır....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
Onlar ahiret karşılığında dünyâ hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden azapları hafiflet
ilme
z, onlar yardım da görmezler....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar, ahireti satıp, dünya hayatını satın alan kimselerdir. Onlardan azap hiç hafiflet
ilme
yecektir. Ve onlar, hiç bir yardım da göremeyeceklerdir....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar âhiretlerini verip, karşılığında dünya hayatını satın almışlardır. Onun için, bunların cezası asla hafiflet
ilme
z, kendilerine yardım da ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte onlar, âhireti verip dünyâ hayâtını satın alan kimselerdir. Onlardan azâb hiç hafiflet
ilme
z ve onlara hiç yardım ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte bunlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alanlardır; bundan dolayı azabları hafiflet
ilme
z ve kendilerine yardım ed
ilme
z....
Bəqərə Suresi, 86. Ayet:
İşte bunlar, âhıret karşılığında dünyayı satın alan kişilerdir. Azap, hafiflet
ilme
yecektir onlardan. Hiç bir şekilde yardım da ed
ilme
yecektir onlara....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
1.
bi'se mâ
: ne kötü şey
2.
işterav
: sattılar, satın aldılar
3.
bi-hi
: onunla
4.
enfuse-hum
: onların nefsleri,...
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Onlar önceden elleriyle işledikleri yüzünden asla ölümü arzulamayacaklardır. [19] Allah zalimleri b
ilme
ktedir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Ama kendi elleriyle yapıp ettikleri ortadayken bunu hiçbir zaman temenni etmeyecekler: Allah zalimleri her halleriyle b
ilme
ktedir....
Bəqərə Suresi, 95. Ayet:
Ellerinin önden gönderdiği şeyler yüzünden ölümü hiç bir zaman istemeyeceklerdir. Allah, zalimleri çok iyi b
ilme
ktedir....
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
1.
ve le tecidenne-hum
: ve mutlaka onları bulursun
2.
ahrasa
: en hırslı, çok hırslı
3.
en nâsi
: insanlar
4.
alâ hayâtin
<...
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
And olsun ki, onları (dünya) hayatına karşı diğer insanlardan ve (hattâ) Allah'a ortak koşanlardan daha düşkün ve hırslı bulursun! (O kadar ki) onlardan her biri kendisine bin yıl ömür ver
ilme
sini ister. Halbuki bu uzun ömür ile yaşama onu azâbdan uzaklaştırıcı değildir. Allah işleyegeldiğiniz şeyleri görüp bilendir.....
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
And olsun ki; onları, insanlardan şirk koşanlardan daha çok hayata düşkün bulacaksın. Onlardan herbiri bin yıl ömür ver
ilme
sini ister. Halbuki çok yaşatılması onu azabtan uzaklaştıracak değildir. Allah onların ne yaptığını hakkıyla görendir....
Bəqərə Suresi, 97. Ayet:
De ki: "Kim Cibrîl'e düşman ise şunu b
ilme
li; kesinlikle O, kendindekinden öncekini tasdik eden ve iman edenlere hidâyet ve müjde olanı (Kurân'ı) senin şuuruna Biiznillah (varlığını meydana getiren Esmâ bileşiminin elvermesiyle) inzâl etmiştir. "...
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Allah tarafından onlarda bulunan kitabın doğruluğunu bildiren bir peygamber geldi mi kitap ehlinin bir kısmı, Allah'ın kitabını artlarına atarlar, sanki de b
ilme
zler....
Bəqərə Suresi, 101. Ayet:
Yanlarındakini doğrulayan bir elçi ALLAH tarafından görevli olarak kendilerine gelince, kitap verilenlerin bazısı, ALLAH'ın kitabını sırtlarının ardına attı. B
ilme
zlermiş gibi......
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular. Halbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı. Lâkin şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi. Onlar, o iki melekden, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa büy...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Yahudiler, Süleyman’ın devleti, iktidarı aleyhine şeytanların, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî güçlerin uydurup ortaya sürdükleri şeylerin, rüzgârın ve cinlerin Süleyman’a hizmetinin sihirle gerçekleştirildiği uydurmasının ardına düştüler. Süleyman sihirle uğraşarak inkâr edip kâfir olmamıştı. Fakat şeytanlar, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar iyice küfre saplandılar. İnsanlara sihri, büyüyü öğretiyorlardı. Babil’deki iki meleğe, Hârût ve Mârût’a, sihirle ilgili bir bilgi, bir emir ...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
seytanlarin Suleyman'in hukumdarligi hakkinda soylediklerine uydular. Oysa Suleyman kafir degildi, ama insanlara sihri ogreten seytanlar kafir olmuslardi. Babil'de, melek denilen Harut ve Marut'a bir sey indir
ilme
misti. Bu ikisi «Biz sadece imtihan ediyoruz, sakin inkar etme» demedikce kimseye bir sey ogretmezlerdi. Halbuki bu ikisinden, koca ile karisinin arasini ayiracak seyler ogreniyorlardi. Oysa Allah'in izni olmadikca onlar kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek, faydali olm...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Şeytanların (o bozguncu kötü ruhluların Süleyman'ın mülkü hakkında uydurduklarına uydular. Halbuki Süleyman kâfir olmadı, fakat o şeytanlar (bozguncu ruha sahip olanlar) kâfir oldular da insanlara sihir öğretiyorlardı. B a b i l 'de melek (tabiatlı) Hârût ve Mârût üzerine (sihir ilmi ve benzeri) bir şey indir
ilme
mişti. Zaten o ikisi, «Biz(im bilgimiz sizin için) bir fitne (imtihan)dır. Sakın (sihir ve büyü ilmini öğrenerek) kâfir olmayın!» demedikçe hiç bir kimseye (sihir) öğretmezlerdi. Fakat (...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Şeytanların Süleyman'ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydular. Oysa Süleyman kafir değildi, ama insanlara sihri öğreten şeytanlar kafir olmuşlardı. Babil'de, melek denilen Harut ve Marut'a bir şey indir
ilme
mişti. Bu ikisi 'Biz sadece imtihan ediyoruz, sakın inkar etme' demedikçe kimseye bir şey öğretmezlerdi. Halbuki bu ikisinden, koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Oysa Allah'ın izni olmadıkça onlar kimseye zarar veremezlerdi. Kendilerine zarar verecek, faydalı olm...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular. Halbuki Süleyman büyü yapıp kâfir olmadı. Lâkin şeytanlar kâfir oldular. Çünkü insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek, herkese: Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın yanlış inanıp da kâfir olmayasınız, demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi. Onlar, o iki melekden, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa büy...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
1.
mâ yeveddu
: sevmezler, istemezler
2.
ellezîne keferû
: inkâr edenler
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
4.
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehli kitaptan kâfir olanlar ve müşrikler, Rabbinizden sizin üzerinize hayırdan (rahmet ve fazl) indir
ilme
sini istemezler. Ve Allah, rahmetini dilediği kimseye tahsis eder. Ve Allah, “büyük fazıl” sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne kitap ehlinden kâfir olanlar, ne de müşrikler, size Rabbinizden bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Allah'sa dilediğini rahmetiyle seçer de ona bir hususiyet verir. Allah büyük bir ihsân sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i kitaptan ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan müşriklerden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, Rabbinizden size bir hayır, Kur’ân’dan bir sûre, bir âyet indir
ilme
sini arzu etmezler. Allah ise, rahmetini, peygamberliği ve hidayeti, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere lütfeder. Alla...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden kâfir olanlar da, müşrikler de size Rabbinizin katından bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Allah ise kendi rahmetini dilediğine özel kılar. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indir
ilme
sini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne ehli kitaptan olan kâfirler, ne de müşrikler, size Rabbınızdan hiç bir hayır indir
ilme
sini sevmez ve istemezler. Allah nübüvvet ve vahyi, rahmetiyle dilediği kimseye tahsis eder. Allah büyük ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden inkâra sapanlar da, Allah'a ortak koşanlar da Rabbinizden size bir iyilik indir
ilme
sini istemezler. Allah ise rahmetini dilediğine tahsîs eder. Allah çok büyük lütuf ve iyilik sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Halbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitaplıların inkarcıları da, putperestler de Rabbinizden size bir iyilik indir
ilme
sini istemez. ALLAH rahmetini dilediğine verir. ALLAH büyük lütuf sahibi....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne kitap ehlinden, ne de müşriklerden olan kafirler size Rabbinizden bir hayır indir
ilme
sini ister. Allah ise rahmetini dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük lütuf sahibidir...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden olan küfredenler ve müşrikler rabbinizden üzerinize bir hayrın indir
ilme
sini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise) rahmetini dilediğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i Kitabdan olan kâfirler de, (Allaha eş koşan) müşriklerde size Rabbinizden hiç bir hayır indir
ilme
sini istemez (ler) Allah ise rahmetiyle kimi dilerse onu mümtaz kılar. Allah en büyük lûtf-ü inayet saahibidir. ...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne ehl-i kitabdan inkâr edenler, ne de müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Allah ise rahmetini dilediğine tahsîs eder. Ve Allah, pek büyük ihsan sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i Kitab'dan kafir olanlar da, müşrikler de Rabbınızdan size hiç bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Allah, rahmetini dilediğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i kitaptan kâfir olanlar da ve müşrikler de sizin üzerinize Rabbiniz tarafından bir hayrın indir
ilme
sini arzu etmezler. Allah Teâlâ ise rahmetini dilediğine tahsis buyurur. Ve Allah Teâlâ pek büyük ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehli olan kafirler de, müşrikler de size Rabbinizden hiçbir hayır indir
ilme
sini istemezler. Allah ise rahmetiyle dilediği kimseyi seçerek ihsanda bulunur. Şüphesiz Allah en büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Gerek Ehl-i kitaptan gerek müşriklerden olsun, kâfirler, Rabbinizden size herhangi bir hayır indir
ilme
sini arzu etmezler. Fakat Allah rahmetini dilediğine seçip ihsan eder. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Nankör olan bazı Kitap ehli kimseler de, müşrikler de size Rabbinizden bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Oysa Allâh, rahmetini dilediğine tahsis eder, Allâh, büyük lutuf sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indir
ilme
sini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine rahmetini tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden kâfir olanlar ile müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Allah ise dilediği kulunu rahmetiyle seçkin kılar. Gerçekten Allah pek büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, Rabb'inizden size bir hayır indir
ilme
sini istemezler. Ama Allah, rahmetini dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir....
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini b
ilme
z misin?...
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Bir âyetin hükmünü değiştirir, yahut geri bırakırsak ya ondan hayırlısını getiririz, yahut onun eşidini. B
ilme
z misin ki Allah'ın her şeye gücü yeter....
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Biz, bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak (ertelersek) mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. B
ilme
z misin ki Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Biz bir âyet hükmünü nesih (iptal) eder ya da unutturursak, ondan daha hayırlısını veya benzerini getiririz. B
ilme
z misin, Allâh kesinlikle her şeye Kaadir'dir....
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Biz yerine daha iyisini veya bir benzerini getirmedikçe bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırmaz veya unutturmayız. Allah'ın her şeye güç yetirdiğini b
ilme
z misin?...
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Biz, daha hayırlısını veya bir benzerini getirinceye (kadar) hiç bir ayeti neshetmez (hükmünü yürürlükten kaldırmaz) veya unutturmayız. B
ilme
z misin ki Allah, gerçekten herşeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Biz, bir âyetin hükmünü diğer bir âyetle değiştirirsek veya unutturursak (geri bırakırsak) ondan daha hayırlısını yahud onun benzerini getiririz. Cenâb’ı Allah’ın her şeye kâdir olduğunu b
ilme
din mi?...
Bəqərə Suresi, 106. Ayet:
Herhangi bir ayetin hukmunu yururlukten kaldirir veya unutturursak, onun yerine daha hayirlisini veya onun benzerini getiririz. Allah'in her seye kadir oldugunu b
ilme
z misin?...