Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneş'i bir ziya, Ay'ı bir nur yapan ve yılların sayısını ve hesabını b
ilmen
iz için menziller belirleyen O'dur. Allah, bunları ancak hakk ile yaratmıştır. O, bilen bir halk için ayetlerini ayrıntılı olarak açıklamaktadır....
Məryəm Suresi, 97. Ayet:
Böylece Biz onu, kendisi ile takva sahiplerini müjdelemen ve inat eden bir halkı uyarab
ilmen
için senin dilinde kolaylaştırdık....
Taha Suresi, 39. Ayet:
"Onu sandığa koy da suya bırak. Su da onu kıyıya bıraksın. Benim ve onun düşmanı, onu alsın." Ve "korumam altında yetiştir
ilmen
için seni sevimli biri yaptım."...
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız ve ölümden sonra dirilt
ilmen
iz Allah için bir kişiyi yaratmak ve diriltmek kadar kolaydır. Kuşkusuz Allah, Her Şeyi Duyan, Her Şeyi Gören'dir....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden kesin soz almistik. Tur dagini yukselterek tepenize dikmistik. «Allah'a karsi gelmekten sakinanlardan olab
ilmen
iz icin, size verdigimiz Kitab'a kuvvetle sarilin, onda bulunanlari hatirda tutun» demistik....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden kesin söz almıştık. Tur dağını yükselterek tepenize dikmiştik. 'Allah'a karşı gelmekten sakınanlardan olab
ilmen
iz için, size verdiğimiz Kitab'a kuvvetle sarılın, onda bulunanları hatırda tutun' demiştik....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
Sizden sapa sağlam söz almıştık. Dağı da üzerinize kaldırmış: -Allah’a karşı gelmekten sakınab
ilmen
iz için size verdiğimiz kitaba kuvvetle sarılın ve onun içindekileri aklınızda tutun, demiştik....
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Hem kadınları boşadınız da ıddetlerini bitirdiler mi, artık onları ya (kendilerine ric'atle) iyilikle tutun, ya iyilikle bırakın. (Fakat) onları, sırf zulmedeb
ilmen
iz için, zararlarına olarak, tutmayın. Kim böyle yaparsa muhakkak kendine yazık etmiş olur. Allahın âyetlerini (muhalefetle) oyuncak yerine koymayın. Allahın üzerinizdeki ni'metini ve size öğüd vermek için indirdiği kitâbı (Kur'ânı) ve (ondaki) hikmeti düşünün. Allahdan korkun ve bilin ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir. ...
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Ve kadınları boşadığınız zaman; iddetlerini bitirince artık onları ya iyilikle tutun veya iyilikle salıverin. Sırf zulmedeb
ilmen
iz için zararlarına onları tutuvermeyin. Kim, böyle yaparsa; muhakkak kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini oyuncak yerine koymayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve size öğüt vermek için indirdiği kitabı ve hikmeti hatırlayın. Allah'tan korkun. Ve bilin ki Allah, şüphesiz her şeyi bilendir....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşeb
ilmen
dir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.”...
Ali-İmran Suresi, 103. Ayet:
Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı tutunun, ayrılığa düşmeyin ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinizin düşmanları iken O, sizin kalplerinizde bir uzlaştırma meydana getirdi ve O'nun nimeti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz. Bir de siz, bir ateş çukurunun tam kenarında bulunuyordunuz ve O, sizi tutup ondan kurtardı. Şimdi Allah'a doğru gideb
ilmen
iz için size ayetlerini böyle açıklıyor....
Ali-İmran Suresi, 124. Ayet:
(Ve hatırla, o zamanı ki) müminlere (şöyle) demiştin: "Rabbinizin (yukarıdan) gönderilmiş üçbin melek ile size yardım edeceği(ni b
ilmen
iz) sizin için yeterli değil mi?...
Ali-İmran Suresi, 132. Ayet:
Merhamet ed
ilmen
iz için ALLAH'a ve elçiye uyun....
Ali-İmran Suresi, 158. Ayet:
Andolsun ki, ölseniz veya öldürülseniz Allâh'a haşr olunacaksınız (değerlendir
ilmen
iz hakikatiniz olan Allâh Esmâ'sıyla yapılacaktır)....
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Ey iman edenler! Sizin kadınlara zorla mirasçı olmanız helal olmaz [5]. Açık bir hayasızlık etmedikleri sürece onlara verdiklerinizden bir kısmını geri alab
ilmen
iz için kadınlarınıza baskı yapmayın. Onlarla güzellikle geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, sizin hoşlanmadığınız şeyde Allah çok hayır kılmış olabilir....
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Ey îman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmanız ve onların — kendilerine verdiğiniz (mehir) den birazını gider (ib elinize geçire) b
ilmen
iz için — tazyik etmeniz size halâl olmaz. Meğer ki arayı açacak bir fuhuş irtikâb etmiş olsunlar. Onlarla (kadınlarınızla) iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur. ...
Nisa Suresi, 87. Ayet:
O Allah’tır, Allah. Hak ilâh yalnızca O’dur. Elbette hesaba çekmek üzere sizi kıyamet gününe toplayıp getirecektir. Böyle bir günün gerçekleşmesinde, hesaba çek
ilmen
izde şüphe yoktur. Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?...
Maidə Suresi, 90. Ayet:
- Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları sadece şeytanın işinden bir pisliktir, kurtuluşa ereb
ilmen
iz için onlardan uzak durun....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
1.
ceale allâhu
: Allâh (cc.) yaptı, sebep kıldı, var etti
2.
el ka'bete
: Kâ'be
3.
el beyte el harâme
: Beytel Haram, Kâ'be
4.
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Beyt-i Haram olan Kâbe'yi, Haram ayını, hac kurbanını ve gerdanlıklı (boynuna kurban nişanesi asılı) kurbanlıkları, insanların yaşamlarını ayakta tutmak için yaptı (sebep kıldı). İşte bu, “Allah'ın, göklerde ve yerlerde olanı bildiğini ve Allah'ın herşeyi en iyi bilen olduğunu” b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah; Ka’be’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı , hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini ve Allah’ın (zaten) her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbe'yi hac ayını, kurbanı, kurbanlık olduğu bilinsin diye boynuna bir şey asılan hayvanları, insanların geçimine, düzenine sebep etti, böylece de şüphesiz olarak Allah'ın, göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsini bildiğini sizin de b
ilmen
izi diledi ve Allah, şüphe yok ki her şeyi bilir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı. Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp) b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah Kâbe'yi, O Beyt-el Haram'ı, Haram Ay'ı, Hedy'i (kurban) ve Kalaid'i (boynu bağlı kurbanlıklar) insanların kıyamı (imanının ayakta kalması ve devam etmesi için) yaptı. . . Bu, Allâh'ın semâlar (düşünce boyutu) ve arzda (bedeninde) olanı bildiğini ve Allâh'ın her şeye Aliym olduğunu, sizin de b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, dokunulmazlığı olan Kâbe’yi, özgürlük yurdu Harem-i Şerif’i, müslümanların hac ibadetini yerine getirmeleri, güçlü olarak ayakta kalmaları, aralarındaki dayanışmayı gerçekleştirmeleri için bir mekân olarak düzenledi. Beytullah’ı saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Allah’ın savaşı haram kıldığı ayları, kurbanların, Kâbe’ye yapılan bağışların, boyunlarında gerdânileri, ipleri, tasmaları olan kurbanlık ve sahipli hayvanların dokunulmazlığını, barışın sağlanması, ekonominin canlanması, ins...
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah Haram Ev olan Kabe'yi, haram ayları, kurbanı, gerdanlıklı kurbanları insanların (din ve dünya) işlerini belli bir düzen ve güven içinde yürütmeleri için ortaya koydu. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah'ın her şey hakkında bilgi sahibi olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Beyt-i Haram (olan) Kabe'yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı; Haram Ay'ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları da. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah'ın gerçekten her şeyi bilen olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbe’yi, o Beyt-i Haram’ı insanlar için din işlerinde bir düzen ve dünyada cinayetten emin bir yer kıldı. Haram olan ayları (hac aylarını) da, gerdanlıksız ve gerdanlıklı kurbanlıkları da hem mağfiret, hem de taarruzdan korunma sebebi kıldı. Bütün bunlar, Allah’ın göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve gerçekten Allah’ın her şeyi bilici olduğunu sizin de b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, hurmetli ev Kabe'yi, hurmetli ayi, kurban'i, boynu tasmali kurbanliklari insanlarin faydasi icin ortaya koydu. Bu, Allah'in goklerde ve yerde olanlari bildigini ve Allah'in suphesiz her seyi Bilen oldugunu b
ilmen
iz icindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, hürmetli ev Kabe'yi, hürmetli ayı, kurbanı, boynu tasmalı kurbanlıkları insanların faydası için ortaya koydu. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah'ın şüphesiz her şeyi Bilen olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbe'yi, o saygıya lâyık evi, haram ayı, hac kurbanını ve (kurbanın boynuna asılan) gerdanlıkları (maddi ve manevi yönlerden) insanların belini doğrultmaya sebep kıldı. Bu da Allah'ın, göklerde ve yerde ne varsa hepsini bildiğini ve Allah'ın her şeyi bilici olduğunu (sizin de anlayıp) b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah Ka'be'yi, o Beyt-i Haram'ı insanlar için hayat kaynağı yaptı, o haram ayı, boyunları bağsız ve bağlı kurbanlıkları da. Bütün bunlar, Allah'ın göklerde ve yerde olanları bildiğini, sizin de b
ilmen
iz içindir. Gerçekten Allah herşeyi bilendir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbe'yi, o Beyt - i haram'ı, haram ayı, kurbanı ve (kurbanlardaki) gerdanlıkları insanlar için bir nizam kıldı. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini ve Allah'ın herşeyi hakkıyle bilici olduğunu sizin de b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Tanrı Beyt-i Haram (olan) Kabe'yi bir kıyam (evi) kıldı. Haram ayı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları da. Bu, Tanrı'nın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Tanrı'nın gerçekten her şeyi bilen olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah Kâ'beyi, o Beyt-i haraamı, o haraam olan ay (lar) ı, (Mekkeye hediye edilecek) kurbanı ve (onların) boyunlarındaki gerdanlıkları insanlar (ın dîn ve dünyâları) için bir nizam yapdı. Bu da Allahın, göklerde ne var, yerde ne varsa (hepsini) bildiği, Allahın (zâten her şey'i) hakkıyle bilici olduğunu sizin de b
ilmen
iz içindir. ...
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâ'be’yi, o Beyt-i Harâm’ı, (kendisinde hac edilen) haram ayı (Zilhıcce ayını), kurbanı ve (ona takılan) gerdanlıkları, insanlar için (maddî ma'nevî) bir kalkınma(vesîlesi) kıldı. Bu, muhakkak ki Allah’ın, göklerde ne var, yerde ne varsa bildiğini ve şübhesiz Allah’ın, herşeyi hakkıyla bilici olduğunu (sizin de) b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah Ka'be'yi, o haram evi insanlar için hayat ve güven kaynağı kıldı. Keza o haram olan ayı da, kurbanı da, boynu bağlı olan kurbanlıkları da. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah'ın gerçeten her şeyi bilici olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah Teâlâ Kabe'yi, o Beyt-i Harâm'ı ve Şehr-i Haram ile o boyunları bağsız ve bağlı kurbanları insanlar için bir medar-ı istifade kıldı. Bu da b
ilmen
iz içindir ki, şüphesiz Allah Teâlâ göklerde olanı da ve yerde olanı da bilir ve muhakkak ki, Allah Teâlâ herşeye tamamıyla alîmdir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah Kâbe'yi, Beyt-i Haram'ı insanlar için bir nizam kıldı. Keza o haram ayı da, kurbanı da, boynu bağlı kurbanlıkları da (insanlar için bir nizam kıldı). Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah'ın gerçekten her şeyi bilici olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Kâbeyi; Beyt-i Haram’ı insanlar için güven yeri kıldı. Haram ayı, kurbanı ve kurban için işaretlenmiş hayvanları da. İşte bu, Allah’ın göklerde ve yerde olanları bildiğini ve Allah’ın her şeyi bilen olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, Beyt-i Haram (olan) Kâbe'yi insanlar için bir ayaklanma (kıyam evi) kıldı; Haram Ay'ı, kurbanı ve boyunlardaki gerdanlıkları da. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde ne varsa tümünü bildiğini ve Allah'ın gerçekten her şeyi bilen olduğunu b
ilmen
iz içindir....
Maidə Suresi, 100. Ayet:
De ki: - Kötü şeylerin çokluğu seni şaşırtsa da. Pis ile temiz bir değildir. Ey akıl sahipleri kurtuluşa ereb
ilmen
iz için Allah’tan korkun....
Ənam Suresi, 9. Ayet:
Eğer O'nu (Rasûlullah a. s. ) bir melek kılsaydık (göreb
ilmen
iz için) O'nu gene de bir erkek sûretinde yaratırdık. . . Onları yine (içine) düşmüş oldukları şüpheye - ikileme düşürürdük (de "Bu bizim gibi bir beşer" derlerdi)....
Ənam Suresi, 30. Ayet:
Nihâyet Rablerinin huzûrunda durduruldukları zaman (onları) bir görsen! (Rableri onlara:) 'Bu (dir
ilmen
iz) gerçek değil mi?' buyuracak. (Onlar:) 'Rabbimize yemîn olsun ki, evet!' diyecekler. (Rableri de:) 'Öyle ise, inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azâbı!' buyuracak....
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Ve hâccehu kavmuh(kavmuhu), kâle e tuhâccûnnî fîllâhi ve kad hedân(hedâni), ve lâ ehâfu mâ tuşrıkûne bihî illâ en yeşâe rabbî şey’â(şeyen), vesia rabbî kulle şey’in ilmâ(
ilmen
), e fe lâ tetezekkerûn(tetezekkerûne)....
Ənam Suresi, 80. Ayet:
1.
ve hâcce-hu
: ve onunla tartıştı
2.
kavmu-hu
: onun kavmi
3.
kâle
: dedi
4.
e tuhâccûn-nî
: benimle tartışıyor ...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
kavmi de kendisine karşı ıhticaca kalkıştı, o, siz, dedi: bana Allah hakkında ıhticaca mı kalkışıyorsunuz? Halbuki o bana hakikati doğrudan doğru gösterdi, sizin ona şirk koştuğunuz şeylerden ise ben hiç bir zaman korkmam, rabbım dilemedikce onlar bana hiç bir şey yapamaz, rabbin her şey'i ılmen ihâta buyurdu, artık bir düşünmez misiniz?...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Kavmi ise, onunla tartıştı. (Onlara) dedi ki: 'Beni gerçekten hidâyete erdirmişken, Allah hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? (Ben sizin) O’na (Allah’a) ortak koşmaktaolduğunuz şeylerden korkmam; ancak Rabbimin (bana) bir şey dilemesi müstesnâ. Rabbim, herşeyi
ilmen
kuşatmıştır. Hiç ibret almaz mısınız?'...
Ənam Suresi, 80. Ayet:
Ve O'na karşı kavmi hüccet getirmeğe kalkıştı. Dedi ki: «Siz Hakk-ı İlâhi'de bana karşı ihticaca mı yelteniyorsunuz? O halbuki bana hidâyet nâsip buyurmuştur. Ve ben O'na şerik koştuğunuz şeylerden korkmam. Meğer ki, Rabbim birşey dilemiş olsun. Rabbim herşeyi
ilmen
ihata etmiştir. Artık siz hiç düşünmez misiniz?»...
Əraf Suresi, 63. Ayet:
'Sizi uyarmak için ve erdemli bir hayat sürüp merhamet ed
ilmen
iz için sizden bir adama Rabbinizden bir mesajın gelmesine mi şaştınız?'...
Əraf Suresi, 63. Ayet:
«Yoksa size Rabbiniz tarafından sizden olan bir zât vasıtasiyle (sizi korkutmak için ve sizin de sakınmanız ve rahmete ereb
ilmen
iz için) bir mev'izenin gelmesine mi teaccüb ediverdiniz?»...
Əraf Suresi, 63. Ayet:
Sizi uyarmak, sakınmanızı ve böylece merhamet ed
ilmen
izi sağlamak için bir adam vasıtasıyla size rabbinizden bir hatırlatma gelmesine hayret mi ediyorsunuz? dedi....
Əraf Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Size Rabbimin sozlerini bildiriyorum. Ben sizin icin guvenilir bir ogutcuyum; sizi uyarmak uzere, aranizdan bir adam vasitasiyle Rabbinizden size bir haber gelmesine mi sasiyorsunuz? Allah'in sizi Nuh'un milleti yerine getirdigini ve vucutca da onlardan ustun kildigini hatirlayin, basariya eriseb
ilmen
iz icin Allah'in nimetlerini anin» dedi....
Əraf Suresi, 68. Ayet:
(68-69) Size Rabbimin sözlerini bildiriyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm; sizi uyarmak üzere, aranızdan bir adam vasıtasiyle Rabbinizden size bir haber gelmesine mi şaşıyorsunuz? Allah'ın sizi Nuh'un milleti yerine getirdiğini ve vücutça da onlardan üstün kıldığını hatırlayın, başarıya erişeb
ilmen
iz için Allah'ın nimetlerini anın' dedi....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Size Rabbimin sozlerini bildiriyorum. Ben sizin icin guvenilir bir ogutcuyum; sizi uyarmak uzere, aranizdan bir adam vasitasiyle Rabbinizden size bir haber gelmesine mi sasiyorsunuz? Allah'in sizi Nuh'un milleti yerine getirdigini ve vucutca da onlardan ustun kildigini hatirlayin, basariya eriseb
ilmen
iz icin Allah'in nimetlerini anin» dedi....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
(68-69) Size Rabbimin sözlerini bildiriyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm; sizi uyarmak üzere, aranızdan bir adam vasıtasiyle Rabbinizden size bir haber gelmesine mi şaşıyorsunuz? Allah'ın sizi Nuh'un milleti yerine getirdiğini ve vücutça da onlardan üstün kıldığını hatırlayın, başarıya erişeb
ilmen
iz için Allah'ın nimetlerini anın' dedi....
Əraf Suresi, 89. Ayet:
Kadiftereynâ alallâhi keziben in udnâ fî milletikum ba’de iz necceynallâhu minhâ, ve mâ yekûnu lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâallahu rabbunâ, vesia rabbunâ kulle şey’in
ilmen
, alallâhi tevekkelnâ, rabbeneftah beynenâ ve beyne kavminâ bil hakkı ve ente hayrul fâtihîn(fâtihîne)....
Əraf Suresi, 89. Ayet:
1.
kad ifterey-nâ
: iftira etmiş oluruz
2.
alâ allâhi
: Allah'a karşı
3.
keziben
: yalanla
4.
in udnâ
: eğer döner...
Əraf Suresi, 89. Ayet:
'Allah bizi ondan kurtardıktan sonra eğer (tekrar) sizin dîninize dönersek, şübhesiz ki Allah’a karşı, yalan iftirâ etmiş oluruz! Hem Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi müstesnâ, ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimiz, herşeyi
ilmen
kuşatmıştır (bizim hâlimizi de bilir). Ancak Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimizin arasını hak ile aç (hüküm ver); çünki sen (en müşkil şeyleri dahi) açanların(hüküm verenlerin) en hayırlısısın!'...
Əraf Suresi, 89. Ayet:
Eğer Allah Teâlâ bizi ondan kurtardıktan sonra sizin milletinize dönersek muhakkak Allah'a karşı yalan yere iftira etmiş oluruz. Bizim için onda dönmek olamaz. Meğer ki, Rabbim olan Allah Teâlâ dileyecek olsun. Rabbimiz her şeyi
ilmen
muhîttir. Allah Teâlâa tevekkül etmişizdir. «Ey Rabbimiz! Bizim aramızla kavmimizin arasını hak ile feth et, ve Sen fatih olanların hayırlısısın.»...
Əraf Suresi, 158. Ayet:
De ki: -Ey insanlar, Ben sizin hepinize, kendisinden başka ilah olmayan, dirilten ve öldüren Allah’ın sizin hepinize gönderdiği elçisiyim. Allah’a ve O’nun elçisi ümmi Peygamber’e iman edin. Zira O da Allah’a ve O’nun sözlerine iman etmiştir. Doğru yolu bulab
ilmen
iz için ona tabi olun!...
Əraf Suresi, 171. Ayet:
Dağı bir şemsiye gibi üzerlerinde sarsmıştık. Öyle ki tepelerine düşeceğini sanmışlardı: 'Size verdiğime sımsıkı sarılın. Kurtulab
ilmen
iz için içeriği üzerinde düşünün.'...
Ənfal Suresi, 16. Ayet:
Taktik icabı geri çek
ilmen
in ve diğer bir safta yeniden mevzilenmenin dışında, böyle bir günde kim onlara arkasını döner, kaçarsa, Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun mekânı cehennemdir. Orası ne kötü bir cezalandırma ve nihâî bir dönüş yeridir....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey inananlar! Bir toplulukla karsilasirsaniz dayanin; basariya eriseb
ilmen
iz icin Allah'i cok anin....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Ey inananlar! Bir toplulukla karşılaşırsanız dayanın; başarıya erişeb
ilmen
iz için Allah'ı çok anın....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
1.
huve
: o ki
2.
ellezî ceale
: ki o kıldı (yarattı)
3.
eş şemse
: güneş
4.
dıyâen
: bir ziya, bir ışık (olarak)<...
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneş'i bir ziya, Ay'ı (kameri) bir nur kılan, O'dur. Ve senelerin adedini ve hesabını b
ilmen
iz için ona menziller tayin etti. Allah ne yarattı ise ancak böylece hak ile yarattı. Bilen bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıklar....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Öyle bir mabuttur o ki güneşi parlak ziyâlı, ayı aydın ışıklı yarattı ve yılların sayısını ve hesâbı b
ilmen
iz için ona menziller tâyin etti. Allah bunları boş yere değil, gerçek bir fayda için halketti. Bilen topluluğa delillerini açıklayıp bildirmededir....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O'dur. Allah bunları, ancak bir gerçeğe (ve hikmete) binaen yaratmıştır. O, bilen bir kavme âyetlerini açıklamaktadır....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
O, güneşi, aydınlatan, ısıtan bir ışık, ayı, aydınlık veren bir nur haline getiren, aya evreler tayin ve takdir ederek düzenleyendir. Yılları kayda geçirerek faydalanab
ilmen
iz, zaman planlaması ve vakti belirleyip tayin edeb
ilmen
iz içindir bunlar. Allah bunları, gerekçeli, hikmete dayalı, doğru ve hesaplı bir düzen içinde yaratmıştır. İlimde ilerlemeye devam eden bilgi toplumları için Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren âyetleri, delilleri ayrıntılı açıklıyor....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi bir ışık, ayı bir nur yapan, yılların sayısını ve (vakitlerin) hesabını b
ilmen
iz için ayı belli menzillere göre düzenleyen O'dur. Allah bütün bunları hak üzere yaratmıştır. Bilen bir topluluk için ayetlerini etraflıca açıklıyor....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi bir aydınlık, ayı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için ona duraklar tesbit eden O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Gunesi isikli ve ayi nurlu yapan; yillarin sayisini ve hesabi b
ilmen
iz icin, aya konak yerleri duzenleyen O'dur. Allah bunlari ancak gercege gore yaratmistir; bilen millete ayetleri uzun uzadiya acikliyor....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneş'i ziya (ışık ve enerji), Ay'ı nûr (aydınlık) yapan ve yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için Ay'a konaklar takdir eden O'dur. Allah bunu ancak hak ile (katıksız, kusursuz, şaşmayan kanunla) yarattı. Bilip (anlayacak) bir millete âyetleri (böylece) bir bir açıklıyor....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ışıklı ve ayı nurlu yapan; yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için, aya konak yerleri düzenleyen O'dur. Allah bunları ancak gerçeğe göre yaratmıştır; bilen millete ayetleri uzun uzadıya açıklıyor....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için ona (aya) birtakım menziller takdir eden O’dur. Allah bunları, ancak bir gerçeğe (ve hikmete) binaen yaratmıştır. O, bilen bir kavme âyetlerini açıklamaktadır....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
O, güneşi bir ışık kaynağı, ayı da bir ışık yaptı. Yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için ona evreler düzenleyip belirledi. ALLAH bunları ancak bir gerçek için yaratmıştır. Bilen bir topluma ayetleri böyle açıklar....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ışık kaynağı, ayı parlak ve yılların sayısını ve hesabını b
ilmen
iz için ona menzil menzil miktarlar belirleyen O'dur. Allah, bunu ancak hak hikmetle yarattı. Anlayacak bir kavim için ayetleri ayrıntılı olarak açıklıyor....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi bir aydınlık, ayı bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için ona duraklar tesbit eden O'dur. Tanrı, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ziya (lı), ayı nur (lu) yapan, yılların sayısını ve hesabını b
ilmen
iz için ona (ayın seyr-ü hareketine muhtelif) menziller ta'yin eden Odur. Allah, bunları (boş yere değil) sabit bir gerçek (bir vaakıa, bir fâide) olarak yaratmışdır. O, bilecek bir kavm için âyetlerini birer birer açıklar. ...
Yunus Suresi, 5. Ayet:
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı ise bir nûr yapan, yılların sayısını ve (vakitlerin)hesâbı(nı) b
ilmen
iz için de ona (aya) birtakım menziller (yörüngeler) takdîr edendir.Allah, bunları ancak hak (ve hikmet) ile yaratmıştır. (Bu hakikatleri) bilecek bir kavim için âyetleri açıklıyor....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ziya ayı nur yapan, yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için aya konak yerleri düzenleyen O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. Bilen insanlar için ayetlerini uzun uzadıya açıklar....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ışık, ay'ı nur yapan, yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için aya menziller (konak yerleri) tayin eden O'dur. Allah bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için âyetlerini birer birer açıklar....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ışık, ayı aydınlık kılan, yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için aya menziller takdir eden O’dur. Allah bunları sadece hak olarak yapmıştır, bilen bir toplum için ayetleri açıklıyor....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi ziya, ay'ı nur yapan; yılların sayısını ve (vakitlerin) hesabı(nı) b
ilmen
iz için aya (dolaşma) konaklar(ı) düzenleyen O'dur. Allâh, bunları (boş yere değil), gerçek ile (hikmeti uyarınca) yaratmıştır. Bilen bir kavim için âyetleri açıklamaktadır....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
Güneşi bir aydınlık, ayı da bir nur kılan ve yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için ona duraklar tesbit eden O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. O, bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklamaktadır....
Yusif Suresi, 22. Ayet:
Ve lemmâ belega eşuddehû âteynâhu hukmen ve ilmâ(
ilmen
), ve kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne)."...
Yusif Suresi, 22. Ayet:
1.
ve lemma
: ve olduğu zaman
2.
belega
: erişti, ulaştı
3.
eşudde-hu
: kemâl, olgun çağına, en kuvvetli çağına
4.
âteynâ-hu
Rəd Suresi, 2. Ayet:
O Allah ki, gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yükseltti, sonra da Arş üzerine kuruldu, Güneşi ve Ayı emrine boyun eğdirdi. Onların hepsi de belirlenmiş bir vakte kadar akıp gitmektedir. O herşeyi yerli yerince tedbir ve idare eder; Rabbinize kavuşacağınızı kesin olarak b
ilmen
iz için de âyetleri iyice açıklar....
Nəhl Suresi, 80. Ayet:
Allah, evlerinizi size huzur duyma, dinlenme yeri kıldı. Davarların derilerinden, göç ettiğiniz gün ve konup eyieştiğiniz gün hafif taşıyabileceğiniz (çadır) evler yaptı. Yünlerinden, tüylerinden, kıllarından bir süreye kadar (kullanab
ilmen
iz için) giyimlikler ve (ticarî) geçimlikler sundu....
İsra Suresi, 12. Ayet:
1.
ve cealnâ
: ve kıldık
2.
el leyle
: gece
3.
ve en nehâre
: ve gündüz
4.
âyeteyni
: iki âyet
İsra Suresi, 12. Ayet:
Senelerin adedini ve hesabını b
ilmen
iz için geceyi ve gündüzü iki âyet (vasıta, alâmet) kıldık. Gecenin âyetini (belirtisini) (gecenin içindekileri) görünmez kıldık. Rabbinizden fazl istemeniz için gündüzün âyetini (belirtisini) (gündüzün içindekileri) görünür kıldık. Ve herşeyi detaylı olarak tafsil ettik (açıkladık)....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Geceyle gündüzü, iki delil olarak yarattık ve bir delil olan geceyi giderdik de Rabbinizin lutfunu aramanız, yılların sayısını b
ilmen
iz, hesâbını anlamanız için yerine başka bir delîl olan ve her şeyi gösterip belirten gündüzü getirdik ve biz, her şeyi apaçık anlatmadayız....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık. Nitekim, Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca, yılların sayı ve hesabını b
ilmen
iz için gecenin karanlığını silip (yerine, eşyayı) aydınlatan gündüzün aydınlığını getirdik. İşte biz, her şeyi açık açık anlattık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz gece ve gündüzde, varlığımızı, birliğimizi, kudretimizi, ilmimizi, hikmetli icraatlarımızı gösteren iki önemli fizikî delil planlayıp yerleştirdik. Sonra Rabbinizin nimetlerini aramanız, iş ve ticaret yapmanız, kazanç sağlamanız, ayrıca yılları kayda geçirerek faydalanab
ilmen
iz, zaman planlaması ve vakti belirleyip tayin edeb
ilmen
iz için, gece gördüğünüz delilin, ayın aydınlatma ve ısıtma özelliklerini gidererek, evreler halinde dönüşünü sağladık, gündüz gördüğünüz delilin, güneşin eşyayı, k...
İsra Suresi, 12. Ayet:
Gece ile gündüzü iki ayet kıldık. Gecenin ayetini sildik; Rabbinizden lütuf aramanız ve yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için gündüz ayetini aydınlatıcı kıldık. Biz her şeyi genişçe anlattık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Gece ve gunduzu varligimiza birer delil kildik. Bir delil olan geceyi kaldirip yine bir delil olan gunduzu Rabbiniz'in bolnimetini aramaniz, yillarin sayisini ve hesabini b
ilmen
iz iicin aydinlik kildik. Her seyi uzun uzadiya acikladik....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Gece ve gündüzü varlığımıza birer delil kıldık. Bir delil olan geceyi kaldırıp yine bir delil olan gündüzü Rabbinizin bol nimetini aramanız, yılların sayısını ve hesabını b
ilmen
iz için aydınlık kıldık. Her şeyi uzun uzadıya açıkladık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz, geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) olarak yarattık. Nitekim, Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca, yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için gecenin karanlığını silip (yerine, eşyayı) aydınlatan gündüzün aydınlığını getirdik. İşte biz, her şeyi açık açık anlattık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz geceyi ve gündüzü varlığımıza delalet eden birer delil kıldık. Sonra Rabbinizden bir lütuf aramanız, yılların sayısını ve hesabını b
ilmen
iz için gecenin karanlığını silip (yerine) eşyayı aydınlatan gündüzün aydınlığını getirdik. İşte biz her şeyi uzun uzadıya anlattık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz geceyi ve gündüzü birer âyet (delil) kıldık. Rabbinizin nimetlerini araştırmanız, ayrıca yılların sayısını ve hesabını b
ilmen
iz için gecenin karanlığını silip, yerine (geçiminizi temin için) gündüzün aydınlığını getirdik. İşte biz her şeyi açık açık anlattık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Gece ve gündüzü iki ayet/işaret kıldık. Bir ayet/işaret olan geceyi kaldırıp, yine bir ayet/ işaret olan gündüzü Rabbinizin bol nimetini aramanız, yılların sayısını ve hesabı b
ilmen
iz için aydınlık kıldık. Herşeyi de ayrıntılı olarak açıkladık....
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz geceyi ve gündüzü de iki âyet yaptık; Rabbinizin lütfundan rızkınızı aramanız ve yılların sayısı ile hesabınızı b
ilmen
iz için gecenin âyetini giderip gündüz âyetini aydınlattık. Biz herşeyi böyle inceden inceye ayrıntılandırmış bulunuyoruz....
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
Böylece, insanları onların hallerine muttali kıldık ki, öldükten sonra dir
ilmen
in hak olduğunu ve kıyametin vukuunda hiç şüphe olmadığını bilsinler. Çünkü (daha önce, dir
ilmen
in ruh ve cesedle veya yalnız ruhla olacağı hususunda) dinlerinin emrini aralarında tartışıyorlardı. (Allah, mağaradaki bu yiğitleri öldürünce, kâfirler) şöyle dediler: “- Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onların hallerini daha iyi bilir.” Sözlerinde üstün gelen müminler: “- Mutlaka yanlarında bir...
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
Böylece insanları onlardan haberdar kıldık ki, öldükten sonra dir
ilmen
in hak olduğunu ve kıyamet gününden şüphe edilemeyeceğini bildirmek için, öylece şehir halkına buldurduk. Onları mağarada bulanlar, aralarında durumlarını tartışıyorlardı. Dediler ki: «Üstlerine bir bina (kilise) yapın. Bununla beraber Rableri, onları daha iyi bilir.» Sözlerinde üstün gelen müminler: «Üzerlerine muhakkak bir mescid yapacağız.» dediler....
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ(
ilmen
). ...
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
1.
fe vecedâ
: böylece (ikisi) buldular
2.
abden
: bir kul
3.
min ibâdi-nâ
: bizim kullarımızdan
4.
âteynâ-hu
: bi...
Kəhf Suresi, 91. Ayet:
İşte böylece. Ve şüphe yok ki, onun yanında neler olduğunu Biz
ilmen
ihata etmişizdir....
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
İbrâhim: 'Selâm sana, selâmette ol. Senin hidayete ermen ve affed
ilmen
için Rabbimden bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileyeceğim. O bana karşı çok lütufkârdır.' dedi....
Taha Suresi, 37. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdir
ilmen
için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Taha Suresi, 38. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdir
ilmen
için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Taha Suresi, 39. Ayet:
1.
enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi)
(kazefe)
: onu koymasını
: (bıraktı, koydu)
2.
fî et tâbûti
: sandık içine, sandığa
3.
fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi)
: sonra onu bırak
Taha Suresi, 39. Ayet:
(Onu sandığa koymasını, sonra onu denize (Nil Nehri'ne) bırakmasını (vahyetmiştik). Böylece deniz, onu sahile atsın, Benim ve onun düşmanı, onu alsın. Ve gözümün önünde (korumam altında) yetiştir
ilmen
için sana, Kendimden muhabbet (sevgi) verdim....
Taha Suresi, 39. Ayet:
Musa'yı sandığa koy; sonra onu denize (Nil'e) bırak; deniz onu kıyıya atsın da, benim düşmanım ve onun düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Musa! Sev
ilmen
) ve benim nezaretimde yetiştir
ilmen
için sana kendimden sevgi verdim....
Taha Suresi, 39. Ayet:
"Onu (Musa'yı) sandığa koy. . . Sandığı da ırmağa bırak. . . Irmak Onu sahile kavuştursun ki, benim de Onun da düşmanı (olan) Onu alsın! Senin üzerine, Benden bir muhabbet bıraktım. . . Gözümün önünde yetiştir
ilmen
için. "...
Taha Suresi, 39. Ayet:
'Mûsâ’yı sandığa koy, sandığı ırmağa, Nil’e bırak. Irmak onu sahile atsın, onu hem bana düşman, hem ona düşman biri alsın, istedik. Sana karşı insanların gönlüne bir sevgi yerleştirdim. Gözetimim, hima-yem altında büyütülmeni, eğit
ilmen
i, yetiştir
ilmen
i murad ettim.'...
Taha Suresi, 39. Ayet:
'Onu sandığa koyup suya bırak, su onu sahile bıraksın. Benim de düşmanım onun da düşmanı olan kişi (Firavun) onu alacaktır.' Gözümün önünde yetiştir
ilmen
için tarafımdan sana bir sevgi bıraktım. [2]...
Taha Suresi, 39. Ayet:
"Onu sandığın içine koy, suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştir
ilmen
için, kendimden sana bir sevgi yönelttim."...
Taha Suresi, 39. Ayet:
Onu (çocuğu - Mûsa’yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu, hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın. Bir de mürakabem altında yetiştir
ilmen
için üzerine tarafımdan bir sevgi bırakmıştım (ya Mûsa!)....
Taha Suresi, 39. Ayet:
Musa'yı sandığa koy; sonra onu denize (Nil'e) bırak; deniz onu kıyıya atsın da, benim düşmanım ve onun düşmanı olan biri onu alsın. (Ey Musa! Sev
ilmen
) ve benim nezaretimde yetiştir
ilmen
için sana kendimden sevgi verdim....
Taha Suresi, 39. Ayet:
«Onu (Musa'yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahile atsın. Onu hem bana düşman, hem ona düşman olan biri alsın.» Bir de benim gözetimim altında yetiştir
ilmen
için, üzerine katımdan bir sevgi bırakmıştım. (Ey Musa!)...
Taha Suresi, 39. Ayet:
"Onu sandığın içine koy, suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştir
ilmen
için, kendimden sana bir sevgi yönelttim."...
Taha Suresi, 39. Ayet:
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey'i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdir
ilmen
için kendimden bir sevgi bırakmışdım. ...
Taha Suresi, 39. Ayet:
"Onu bir sandığa yerleştirip denize bırak! Deniz onu sahile atsın. Bana da ona da düşman olan biri onu alsın!" Ve "Ey Mûsâ! nezaretim altında yetiştir
ilmen
için sana karşı insanların gönüllerinde tarafımdan bir sevgi bıraktım!"...
Taha Suresi, 39. Ayet:
"Onu sandığa koy, suya at; su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım onun da düşmanı olan biri alacaktır." "Gözümün önünde yetiştir
ilmen
için senin üzerine benden bir sevgi koydum (görenler senin üzerine koyduğum bu sevgiden ötürü sana meftun oldular)."...
Taha Suresi, 39. Ayet:
«Onu sandığın içine koy, onu suya bırak, böylece su onu sahile bıraksın; onu benim de düşmanım, onun da düşmanı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştir
ilmen
için, kendimden sana bir sevgi yönelttim.»...
Taha Suresi, 39. Ayet:
' 'Onu sandığa koy, sandığı deryaya bırak; derya onu sahile atsın, Bana ve ona düşman olan kişi de onu oradan alsın.' Bir de sana, Benim gözetimim altında yetiştir
ilmen
için, tarafımdan bir sevimlilik vermiştim....
Taha Suresi, 98. Ayet:
İnnemâ ilâhukumullâhullezî lâ ilâhe illâ hûv(huve), vesia kulle şey’in ilmâ(
ilmen
)....
Taha Suresi, 98. Ayet:
1.
innemâ
: sadece, yalnız
2.
ilâhu-kum
: sizin ilâhınız
3.
allâhu ellezî
: Allah ki o
4.
lâ ilâhe
: ilâh yoktur
Taha Suresi, 98. Ayet:
Sizin İlâhınız, ancak kendisinden başka ilâh olmayan Allah’dır. (O) herşeyi
ilmen
kuşatmıştır....
Taha Suresi, 98. Ayet:
«Sizin ilâhınız ancak o Allah'tır ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Her şeyi
ilmen
ihata etmiştir.»...
Taha Suresi, 110. Ayet:
Ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve lâ yuhîtûne bihî ılmâ(ılmen)....
Taha Suresi, 110. Ayet:
1.
ya'lemu
: o bilir
2.
mâ beyne eydî-him
: onların elleri arasındakini, onların önlerindekini
3.
ve mâ halfe-hum
: ve onların arkasındakileri
4.
...
Taha Suresi, 110. Ayet:
O onların önlerindekini ve arkalarındakini bilir, onlar ise onu ılmen ihata edemezler...
Taha Suresi, 110. Ayet:
Allah, onların geleceklerini de, geçmişlerini de bilir. Onlar ise O'nu
ilmen
kavrayamazlar....
Taha Suresi, 110. Ayet:
'(O) onların önlerindekini ve arkalarındakini (geçmişlerini ve geleceklerini) bilir; ve (onlar) bunu
ilmen
kuşatamazlar.'...
Taha Suresi, 110. Ayet:
Onların ilerisinde olanı da, gerilerinde olanı da bilir. Onlar ise O'nu
ilmen
ihata edemezler....
Taha Suresi, 114. Ayet:
Fe teâlallâhul melikul hak(hakku), ve lâ ta’cel bil kur’âni min kabli en yukdâ ileyke vahyuhu ve kul rabbi zidnî ılmâ(ılmen). ...
Taha Suresi, 114. Ayet:
1.
fe
: işte
2.
teâlallâhu (teâlâ allâhu)
: Allah yücedir
3.
el meliku
: hükümdar, düzenleyen ve idare eden, melik olan
4.
el h...
Ənbiya Suresi, 13. Ayet:
'Yılgın vaziyette, vasıtalarınıza binip topuklayarak kaçmayın. Size verilen nimetlere, refaha, yurtlarınıza dönün. Bunlar hesaba çek
ilmen
ize vesile olacak.'...
Ənbiya Suresi, 74. Ayet:
Ve lûtan âteynâhu hukmen ve ılmen ve necceynâhu minel karyetilletî kânet ta’melul habâis(habâise), innehum kânû kavme sev’in fâsikîn(fâsikîne)....
Ənbiya Suresi, 74. Ayet:
1.
ve lûtan
: ve Lut
2.
ateynâ-hu
: ona verdik
3.
hukmen
: hikmet
4.
ve ılmen
: ve ilim
...
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
Fe fehhemnâhâ suleymân(suleymâne), ve kullen âteynâ hukmen ve ılmen ve sehharnâ mea dâvudel cibâle yusebbihne vet tayr(tayre), ve kunnâ fâılîn(fâılîne)....
Ənbiya Suresi, 79. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
fehhemnâ-hâ
(fehime)
: biz bunu, ona anlattık, öğrettik (anlamasını sağladık)
: (anladı)
3.
suleymâne
: Süleyman
4.
Ənbiya Suresi, 111. Ayet:
Bilemem; belki de azabınızın ertelenmesi sizin sınavdan geçir
ilmen
iz ve belirli bir sürenin sonuna kadar dünya nimetlerinden yararlandırılmanız içindir....
Həcc Suresi, 37. Ayet:
Onların ne etleri Allah'a ulaşır, ne kanları, fakat sizin çekinmenizdir ki ona ulaşır. Sizi doğru yola sevkettiğinden dolayı Allah'ı büyük b
ilmen
iz için onları da râm etti size ve müjdele iyilik edenleri....
Möminun Suresi, 35. Ayet:
«ldugunuz, toprak ve kemik yigini oldugunuz zaman tekrar dir
ilmen
izle sizi tehdit mi ediyor?...
Möminun Suresi, 35. Ayet:
'Öldüğünüz, toprak ve kemik yığını olduğunuz zaman tekrar dir
ilmen
izle sizi tehdit mi ediyor?'...
Möminun Suresi, 35. Ayet:
Öldüğünüz ve bir toprak, bir kemik olduğunuz zaman tekrar dir
ilmen
izi mi vaad ediyor?...
Nəml Suresi, 15. Ayet:
Ve lekad âteynâ dâvûde ve suleymâne ilmâ(
ilmen
), ve kâlal hamdu lillâhillezî faddalenâ alâ kesîrin min ibâdihil mu’minîn(mu’minîne)....
Nəml Suresi, 15. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
âteynâ
: biz verdik
3.
dâvûde
: Davut
4.
ve suleymâne
: ve Süleyman
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Salih, onlara “Ey kavmim! Niçin iyilikten önce kötülüğün acele gelmesini istiyorsunuz? Merhamet ed
ilmen
iz için Allah’tan bağışlanma dileseniz ya!”...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
'Halkım,' dedi, 'neden iyilik yerine kötülükte acele ediyorsunuz? Merhamet ed
ilmen
iz için ALLAH'tan bağışlanma dilemeniz gerekmez miydi?'...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Sâlih dedi: "Ey toplumum! İyilikten önce kötülüğü istemede aceleniz niye? Merhamet göreb
ilmen
iz için Allah'tan af dileseniz olmaz mı?"...
Nəml Suresi, 60. Ayet:
Yoksa gökleri ve yeri yaratan ve gökten sizin için bir su indiren mi (hayırlıdır). Sonra onunla güzelliği haiz olan bahçeleri bitirdik ki, sizin için onun bir ağacını bile bitireb
ilmen
iz kabil değildir. Allah ile beraber bir tanrı mı var? Hayır. Onlar doğru yoldan sapıtmışlar olan bir gürûhtur....
Nəml Suresi, 84. Ayet:
Hattâ izâ câû kâle e kezzebtum bi âyâtî ve lem tuhîtû bihâ ılmen em mâzâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)....
Nəml Suresi, 84. Ayet:
1.
hattâ izâ
: o zaman
2.
câû
: geldiler
3.
kâle
: dedi
4.
e
: mı
Nəml Suresi, 84. Ayet:
Onlar geldikleri zaman (Allah onlara): "Onu
ilmen
ihata edemediniz de mi âyetlerimi tekzip ettiniz (yalanladınız)? Yoksa yapmış olduğunuz nedir (başka bir sebep mi var)?" dedi....
Nəml Suresi, 84. Ayet:
Hesap yerine geldiklerinde Allah şöyle der: “Siz benim âyetlerimi, onları
ilmen
kavramamışken yalanladınız öyle mi? Yoksa ne yapıyordunuz ki?!”...
Nəml Suresi, 84. Ayet:
Nihayet geldikleri vakıt: siz benim âyetlerimi ılmen kavramadığınız halde tekzib mi ettiniz? Yoksa ne yapıyordunuz...
Nəml Suresi, 84. Ayet:
Nihayet geldikleri zaman, Allah: «Siz, Benim ayetlerimi, onları
ilmen
kavramadığınız halde yalanladınız mı? Değilse ne yapıyordunuz?» buyurur....
Nəml Suresi, 84. Ayet:
Nihâyet (oraya) geldikleri zaman (Allah onlara): 'Kendilerini
ilmen
kavramadığınız hâlde, ayetlerimi yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?' buyurur....
Nəml Suresi, 84. Ayet:
Nihâyet geldikleri vakit (Hak Teâlâ) buyurur ki: «Benim âyetlerimi
ilmen
ihata edemez olduğunuz halde onları tekzîp mi ettiniz. Yoksa sizin yapar olduğunuz şey ne idi?»...
Qəsəs Suresi, 14. Ayet:
Ve lemmâ belega eşuddehu vestevâ âteynâhu hukmen ve ilmâ(
ilmen
), ve kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne)....
Qəsəs Suresi, 14. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
belega
: erişti, ulaştı
3.
eşudde-hu
: onun erginlik çağı, bulûğ çağı
4.
vestevâ
...
Rum Suresi, 23. Ayet:
Hem gece hem de gündüz uyuyab
ilmen
iz ve O'nun nimetlerinin ardından koşma (arzu ve yeteneğine sahip olma)nız da O'nun işaretlerinden biridir, bunda, kuşkusuz, dinley(ip anlamak istey)en kimseler için mesajlar vardır!...
Rum Suresi, 25. Ayet:
O’nun delillerinden biri de göğün ve yerin O’nun emriyle (bu hâlinde) durmasıdır. Sonra sizi yerden (kabirlerinizden tekrar dir
ilmen
iz için) bir da'vetle çağırdığı zaman, siz hemen (oradan) çıkacaksınız....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
1.
mâ halku-kum
: sizin yaratılmanız değil
2.
ve lâ ba'su-kum
: ve sizin dirilt
ilmen
iz değil
3.
illâ
: ancak, den başka
4.
ke
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız ve beas ed
ilmen
iz (yeniden dirilt
ilmen
iz), ancak tek bir nefsin yaratılması (beas edilmesi) gibidir. Muhakkak ki Allah; Sem'î'dir (en iyi işiten), Basîr'dir (en iyi gören)....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
(Ey insanlar!) Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar dirilt
ilmen
iz, ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılışınız da, tekrar dirilt
ilmen
iz de bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir ancak; şüphe yok ki Allah, duyar, görür....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
(İnsanlar!) Sizin yaratılmanız ve dirilt
ilmen
iz, ancak tek bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Unutulmasın ki, Allah her şeyi bilen ve görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin, hepinizin yaratılmanız ve dirilt
ilmen
iz sadece tek bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir, görür; bu hakikatleri size duyurur, gösterir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız ve dirilt
ilmen
iz ancak bir tek kişi(nin yaratılması ve diriltilmesi) gibidir. Muhakkak ki Allah duyandır, görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız ve dirilt
ilmen
iz yalnızca tek bir kişi(yi yaratıp sonra diriltmek) gibidir. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin (topunuzun yoktan) yaratılmanız da, öldükten sonra dirilt
ilmen
iz de, ancak tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Ol, emriyle her şey oluverir). Muhakkak ki Allah Semî’dir= söylenenleri işitir, Basîr’dir= yaptıklarınızı görür....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Ey insanlar! Sizin yaratilmaniz ve tekrar dir
ilmen
iz tek bir nefsin yaratilmasi ve tekrar diriltilmesi gibidir. suphesiz Allah isitendir, gorendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Ey insanlar! Sizin yaratılmanız ve tekrar dir
ilmen
iz tek bir nefsin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Şüphesiz Allah işitendir, görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
(İnsanlar!) Sizin yaratılmanız ve dirilt
ilmen
iz, ancak tek bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Unutulmasın ki, Allah her şeyi bilen ve görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız da (tekrar) dirilt
ilmen
iz de ancak bir tek kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir; muhakkak Allah, işitendir, bilendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız da tekrar dirilt
ilmen
iz de ancak bir tek nefsin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Gerçekten Allah her şeyi işitir ve görür....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Ey insanlar! Sizin yaratılmanız ve tekrar dir
ilmen
iz tek bir kişinin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Şüphesiz Allah, işitendir. görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız ve dirilt
ilmen
iz yalnızca tek bir kişi(yi yaratıp sonra diriltmek) gibidir. Şüphesiz Tanrı işitendir, görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin (topunuzun) yaratılmanız da, tekrar dirilt
ilmen
iz de bir tek kişi (yi yaratmak ve diriltmek) gibidir. Hakıykat Allah herşey'i işiden, kemâliyle görendir. ...
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin (yoktan) yaratılmanız da (öldükten sonra) dirilt
ilmen
iz de, ancak tek bir kişi(nin yaratılış ve diriltilişi) gibi (O’na kolay)dır. Şübhesiz ki Allah, Semî' (hakkıyla işiten)dir, Basîr (herşeyi gören)dir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız da, yeniden dirilt
ilmen
iz de bir tek kişininki gibidir. Şüphesiz ki ALLAH; sEMİ'DİR, bASİR'DİR....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız da, tekrar dirilt
ilmen
iz de ancak bir tek kişiyi yaratıp iade etmek gibidir. Şüphe yok ki Allah bihakkın işiticidir, görücüdür....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız da yeniden dirilt
ilmen
iz de ancak bir tek kişinin yaratılması ve tekrar diriltilmesi gibidir. Şüphesiz ki Allah işitendir, görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılışınız da, tekrar dirilt
ilmen
iz de, ancak tek bir kişininki gibidir. Kuşkusuz Allah, her şeyi işitir ve görür....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız ve dirilt
ilmen
iz, bir tek kişi(nin yaratılıp diriltilmesi) gibidir. Şüphesiz Allâh, işitendir, görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız da, dirilt
ilmen
iz de yalnızca tek bir kişi(yi yaratıp sonra diriltmek) gibidir. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız da, tekrar dirilt
ilmen
iz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. Muhakkak ki Allah herşeyi işitir, herşeyi görür....
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin yaratılmanız da dirilt
ilmen
iz de bir tek canlınınki gibidir. Allah Semî'dir, Basîr'dir....
Səcdə Suresi, 3. Ayet:
Ama onlar, (o hakkı inkar edenler,) "Onu (Muhammed) uydurdu!" diyorlar. Asla! O, Rabbinden gelen bir hakikat olup senden önce hiçbir uyarıcı ile karşılaşmamış olan (bu) halkı doğru yola gelsinler diye uyarab
ilmen
içindir....
Fatir Suresi, 12. Ayet:
İki deniz birbirine eşit olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu giderir, içimi hoş ve rahattır; şu tuzludur, acıdır. Ama hepsinden de taze et yersiniz; giyip takınacağınız bir süs çıkarırsınız. Allah'ın lütfundan nasip aramanız ve şükredeb
ilmen
iz için, gemilerin denizi yara yara gittiğini görürsün....
Zümər Suresi, 54. Ayet:
Öyleyse (yalnız) Rabbinize yönelin ve (ölümün ve yeniden dir
ilmen
in) azabı başınıza gelmeden önce O'na teslim olun, sonra hiç kimse sizi koruyamaz....
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve
ilmen
fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke vekıhim azâbel cahîm(cahîmi). ...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yahmilûne el arşa
: arşı taşıyorlar, tutuyorlar
3.
ve men havle-hu
: ve onun etrafındaki kişi
4.
yusebbi...
Mömin Suresi, 61. Ayet:
Allah, sükunet bulup dinlenmeniz için geceyi yarattı. Etrafınızı görüp çalışab
ilmen
iz için de aydınlık olan gündüzü var etti. Doğrusu Allah, insanlara büyük lütuf sahibidir fakat insanların ekserisi şükretmezler....
Fussilət Suresi, 54. Ayet:
İyi bil ki, şüphe yok onlar Rablerine kavuşmaktan dolayı bir şekk içindedirler. İyi bil ki, muhakkak O, her şeyi
ilmen
ihata edendir....
Zuxruf Suresi, 3. Ayet:
Onu, düşünüp kavrayab
ilmen
iz için Arapça bir hitabe yaptık....
Duxan Suresi, 36. Ayet:
(Ey öldükten sonra dirileceğimize inananlar) eğer doğru iseniz haydi getirin babalarımızı... (onları diriltin de, dir
ilmen
in hak olduğunu bize haber versinler).”...
Zariyat Suresi, 5. Ayet:
Şübhesiz ki va'd edilegeldiğiniz şey (öldükten sonra dir
ilmen
iz), gerçekten doğrudur....
Hədid Suresi, 25. Ayet:
Doğrusu, (daha önce de) elçilerimizi (bu) hakikatin bütün kanıtları ile gönderdik; ve onlar aracılığıyla vahyi bağışladık (ve böylece, doğru ile eğriyi tartab
ilmen
iz için size) bir terazi (verdik) ki insanlar adaletle davranabilsinler; ve (size) içinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri (kullanma yeteneği) bağışladık. (Bütün bunlar size verildi ki) Allah, O'nun ve Elçisi'nin yolunda yürüyenleri ayırabilsin, (Kendisi) insan kavrayışının ötesinde olsa bile. Şüphesiz All...
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Allâhullezî halaka seb'a semâvâtin ve minel ardı mislehunn(mislehunne), yetenezzelul emru beynehunne li ta'lemû ennallâhe alâ kulli şey'in kadîrun ve ennallâhe kad ehâta bi kulli şey'in ilmâ(
ilmen
). ...
Talaq Suresi, 12. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
ellezî
: o ki
3.
halaka
: yarattı
4.
seb'a
: yedi
Talaq Suresi, 12. Ayet:
O Allah ki, yedi kat gökleri ve yerden de onların misli kadarını (yedi kat yerleri) yarattı. Allah'ın herşeye kaadir olduğunu ve Allah'ın herşeyi
ilmen
(ilmi ile) ihata etmiş olduğunu (kuşattığını) b
ilmen
iz için emir, onların arasında (gökler ve yerler arasında) devamlı iner....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Bir Allah'tır ki yaratmıştır yedi göğü ve yeryüzünü de onun misli olarak yedi kat halketmiştir; bunların arasında, emri, inip durmadadır. Allah'ın, şüphesiz, her şeye gücü yettiğini b
ilmen
iz ve şüphe yok ki Allah'ın bilgisinin, gerçekten de her şeyi kavradığını, kuşattığını anlamanız için....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
O Allâh ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm - iş) onların ARALARINDAN sürekli - kesintisiz inzâl olur (Allâh'ın Esmâ'sındaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)! Tâ ki Allâh'ın her şeye Kaadir olduğunu ve Allâh'ın her şeyi (yaratanı olarak)
ilmen
ihâta ettiğini bilesiniz. (Not: Gazalî'nin "İhyâ-u Ulûmi'd Dîn" adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden olarak bilinen İbni Abbas r. a. 'ın şöyle dediği nakledilmektedir: ...
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Allah yedi kat göğü ve onların benzerini yer kürede yaratandır. Emir, ferman, plan, iş, düzen, tedbir bunların arasında cereyan eder. Allah’ın her şeye gücünün kudretinin yettiğini b
ilmen
iz için bu yeter. Her şey Allah’ın ilmi, iradesi, planı içinde gerçekleşmektedir....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi kuşattığını b
ilmen
iz, öğrenmeniz için....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Yedi gogu ve yerden de bir o kadarini yaratan Allah'tir, Allah'in herseye Kadir oldugunu ve Allah'in ilminin herseyi kusattigini b
ilmen
iz icin Allah'in buyrugu bunlar arasinda iner durur. *...
Talaq Suresi, 12. Ayet:
O Allah ki, yedi göğü ve yerden de onların bir benzerini yarattı. O'nun emri bunlar arasına iner de iner. Bu da, Allah'ın kudretinin herşeye yettiğini ve Allah'ın gerçekten herşeyi ilmiyle kapsayıp kuşattığını b
ilmen
iz içindir....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Yedi göğü ve yerden de bir o kadarını yaratan Allah'tır, Allah'ın herşeye Kadir olduğunu ve Allah'ın ilminin herşeyi kuşattığını b
ilmen
iz için Allah'ın buyruğu bunlar arasında iner durur....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Tanrı, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Buyruk bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Tanrı'nın her şeye güç yetirdiğini ve gerçekten Tanrı'nın ilmiyle her şeyi kuşattığını b
ilmen
iz, öğrenmeniz için....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Allah, yedi göğü ve yerden de onların mislini yaratmış olandır. Emr (i) bütün bunların arasında durmadan iner. Allahın (bunları yaratması Onun) hakıykaten herşey'e kaadir olduğunu, ilmiyle hakıykaten herşey'i kaplamış bulunduğunu b
ilmen
iz içindir. ...
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Allah, yedi (kat) göğü (ve) yerden de onların mislini yaratandır. (Allah’a âid)emir, bunlar arasında inip durmaktadır ki, şübhesiz Allah’ın herşeye hakkıyla gücü yeten olduğunu, yine şübhesiz Allah’ın herşeyi
ilmen
gerçekten kuşattığını bilesiniz....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
Allah, o (Zât-ı Kibriyâ)dır ki, yedi göğü ve yerden de onların mislini yaratmıştır. Onların aralarında emri cereyan eder. Tâ ki bilesiniz şüphe yok Allah, her şey üzerine tamamen kadirdir ve muhakkak ki Allah, her bir şeyi
ilmen
ihata buyurmuştur....
Nuh Suresi, 19. Ayet:
(19-20) «Yeryuzunde dolasab
ilmen
iz, orada yollar ve genis gecitlerden geceb
ilmen
iz icin, onu size yayan O'dur."*...
Nuh Suresi, 19. Ayet:
(19-20) 'Yeryüzünde dolaşab
ilmen
iz, orada yollar ve geniş geçitlerden geçeb
ilmen
iz için, onu size yayan O'dur.'...
Nuh Suresi, 19. Ayet:
(19-20) Yeryüzünde dolaşab
ilmen
iz, orada yollar ve geniş geçitlerden geçeb
ilmen
iz için, onu size yayan O'dur....
Nuh Suresi, 20. Ayet:
(19-20) «Yeryuzunde dolasab
ilmen
iz, orada yollar ve genis gecitlerden geceb
ilmen
iz icin, onu size yayan O'dur."*...
Nuh Suresi, 20. Ayet:
(19-20) 'Yeryüzünde dolaşab
ilmen
iz, orada yollar ve geniş geçitlerden geçeb
ilmen
iz için, onu size yayan O'dur.'...
Nuh Suresi, 20. Ayet:
(19-20) Yeryüzünde dolaşab
ilmen
iz, orada yollar ve geniş geçitlerden geçeb
ilmen
iz için, onu size yayan O'dur....
Cin Suresi, 28. Ayet:
Rablerinin risâletlerini hakkıyla eriştirmiş olduklarını bilmesi için (öyle muhafızlar tayin buyurulmuştur). Ve onların yanlarında olanı
ilmen
kuşatmıştır ve her bir şeyi adeden sayıp bilmiştir....
Əbəsə Suresi, 33. Ayet:
Ve böylece, (yeniden dir
ilmen
in) o kulakları sağır eden çağrısı duyulduğunda,...
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman edenler. . . O Nebi'nin evlerine, sizin için bir yemeğe izin ver
ilmen
iz dışında, girmeyin. . . (Bu da) onun (yemeğin pişme) vaktini beklemeksizin - gözlemeksizin (olsun). . . Fakat davet olunduğunuzda girin. . . Yemek yedikten sonra da (ev halkı veya birbirinizle) lakırdıya dalmaksızın dağılın! Muhakkak ki bu (davranışınız - laubaliliğiniz), O Nebi'ye eziyet veriyor, fakat O sizden çekiniyor (bir şey diyemiyor kırmamak için)! Allâh, Hakk'ı açığa vurmaktan çekinmez! Onlardan (Nebi'nin eşl...
Vaqiə Suresi, 87. Ayet:
Eğer diriltilme ve hesaba çek
ilmen
in olmayacağı iddianızda doğru iseniz, o çıkmak üzere olan canı geri çevirin....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
(61-63) Nûh dedi ki: “Ey toplumum! Bende herhangi bir sapıklık yoktur. Velâkin ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. Allah'ın koruması altına girmeniz ve rahmete ulaşab
ilmen
iz için, içinizden sizi uyaracak bir kişiye, Rabbinizden bir öğüt/kitap gelmesine şaştınız mı?” ...
Əraf Suresi, 62. Ayet:
(61-63) Nûh dedi ki: “Ey toplumum! Bende herhangi bir sapıklık yoktur. Velâkin ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. Allah'ın koruması altına girmeniz ve rahmete ulaşab
ilmen
iz için, içinizden sizi uyaracak bir kişiye, Rabbinizden bir öğüt/kitap gelmesine şaştınız mı?” ...
Əraf Suresi, 63. Ayet:
(61-63) Nûh dedi ki: “Ey toplumum! Bende herhangi bir sapıklık yoktur. Velâkin ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Size Rabbimin gönderdiği gerçekleri tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum. Allah'ın koruması altına girmeniz ve rahmete ulaşab
ilmen
iz için, içinizden sizi uyaracak bir kişiye, Rabbinizden bir öğüt/kitap gelmesine şaştınız mı?” ...
Taha Suresi, 39. Ayet:
Mûsâ'yı sandık içine koy da bol suya/nehre bırak, sonra da bol su/nehir o'nu sahile atsın. Onu Bana düşman olan ve o'na düşman olan birisi alsın.’ Ve Ben tarafımdan senin üzerine bir muhabbet bıraktım ve Benim gözetimim altında yetiştir
ilmen
için, ...
Taha Suresi, 130. Ayet:
Artık onların söylediklerine sabret, hoşnutluğa ereb
ilmen
için güneşin doğuşundan önce de batışından önce de Rabbinin övgüsü ile birlikte Allah'ı tanıt/noksanlıklardan uzak olduğunu öğret! Gecenin bazı saatleriyle gündüzün iki ucunda da Allah'ı tanıt/noksanlıklardan uzak olduğunu öğret! ...
İsra Suresi, 12. Ayet:
Ve Biz, geceyi ve gündüzü iki alâmet/gösterge yaptık. Sonra Rabbinizden bir armağanlar aramanız, yılların sayısını ve hesabını b
ilmen
iz için gecenin alâmetini/göstergesini silip, bir gördürücü aydınlık olarak gündüzün alâmetini/göstergesini getirdik. Ve Biz, her şeyi ayrıntılı olarak açıkladık da açıkladık. ...
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin oluşturulmanız ve ölümden sonra dirilt
ilmen
iz ancak bir tek kişininki gibidir. Şüphesiz Allah en iyi işiten, en iyi görendir. ...
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
(150,151) "Ve her nereden çıkarsan hemen yüzünü Mescid-i Haram/ dokunulmaz eğitim-öğretim kurumu tarafına çevir. Ve siz, her nerede olsanız, insanlardan, –onlardan şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseler hariç– sizin aleyhinizde bir delil olmaması için, Benim size, içinizden, size âyetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size kitabı ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri öğreten ve size bilmediğiniz şeyleri öğreten bir elçi gönderme...
Bəqərə Suresi, 151. Ayet:
(150,151) "Ve her nereden çıkarsan hemen yüzünü Mescid-i Haram/ dokunulmaz eğitim-öğretim kurumu tarafına çevir. Ve siz, her nerede olsanız, insanlardan, –onlardan şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseler hariç– sizin aleyhinizde bir delil olmaması için, Benim size, içinizden, size âyetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size kitabı ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri öğreten ve size bilmediğiniz şeyleri öğreten bir elçi gönderme...
Nisa Suresi, 27. Ayet:
Ve Allah, sizin tevbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyan kimseler de, sizin doğru yoldan büyük bir meyil ile eğ
ilmen
izi istiyorlar. ...
Maidə Suresi, 97. Ayet:
"Allah, Ka‘be'yi; o Beyt-i Haram'ı, haram ayı, hac yapanlara yiyecek olarak hayvan hediye etmeyi ve gerdanlıkları/hac yapanların yemesi için gönderilen hayvanlara konulan işaretleri insanlar için bir ayağa kalkış; silkiniş, kendilerini kurtarış yaptı. Bu, Allah'ın göklerde ve yerde olan her şeyi bildiğini ve Allah'ın her şeyi hakkıyla bilici olduğunu sizin de b
ilmen
iz içindir. "...
Rum Suresi, 54. Ayet:
Allâh'tır ki, sizi zayıflıkla (hakikatinin farkında olmaksızın) yarattı! Sonra, zayıflığın ardından bir kuvvet (hakikatini - Rabbini b
ilmen
in kuvveleriyle) oluşturdu! Sonra, kuvvetin ardından zayıflık (ismi Allâh olan indînde acziyetini - abd-i âciz) ve ak saçlı (bilge) hâline getirdi. . . Dilediğini yaratır. . . "HÛ"; Aliym'dir, Kaadir'dir....
Rum Suresi, 23. Ayet:
Yine geceleyin ve gündüzün uyuyab
ilmen
iz ve O'nun lutfundan (payınıza düşeni) arayab
ilmen
iz de O'nun mucizevi işaretlerinden biridir: Şüphesiz bunda da (varlığın) sesine kulak veren herkesin alacağı bir ders mutlaka vardır....
Rum Suresi, 60. Ayet:
Sen sabrederek mücadeleye devam et. Allah’ın va’di elbette haktır, doğrudur. Bunu
ilmen
kavrayamayanların, buna kesinlikle iman etmeyenlerin, imanı sağlam olmayanların seni hafife almalarına asla fırsat verme, onlar seni gevşekliğe sevketmesin....